Bugün[20 Ekim 2025]
itibarı ile 32.850 başlık/FaRk ile birlikte,
32.850 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(28/133)


- DARR[Ar.] ile DARRÂ'[Ar.]


- DARR[Ar.] ile DURR[Ar.]


- DARRÂ ile DARRE

( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Kuma. )


- DARRÂ[Ar.] ile MENFAAT[Ar.]

( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Yarar, kâr, çıkar. )


- DARTMAQ[Azr.] = ÇEKMEK, ÇEKİŞTİRMEK[Tr.]


- DÂR-ÜL ACEZE ile/||/<> DÂR-ÜL BEDÂYİ ile/||/<> DÂR-ÜL ELHAN ile/||/<> DÂR-ÜL FÜNÛN ile/||/<> DÂR-ÜL MUALLİMAT ile/||/<> DÂR-ÜL MUALLİMİN ile/||/<> DARÜŞŞAFAKA ile/||/<> DARÜŞŞİFA

( Düşkünler evi.[1895] İLE/||/<> İstanbul Belediyesi'ne ait ilk tiyatro.[1913] İLE/||/<> İstanbul'da kurulan ilk müzik okulu.[1917] İLE/||/<> Üniversite, fenler evi.[1845] İLE/||/<> İstanbul'da kurulan ilk kız öğretmen okulu.[1869] İLE/||/<> İstanbul Fatih'te kurulan erkek öğretmen okulu.[1848] İLE/||/<> İstanbul Fatih'te, Abdülaziz'in desteğiyle kurulan yoksul, öksüz ve yetimlere ait yatılı lise. İLE/||/<> Sağlık yurdu. )


- DAR'ÜL-HARB ile/değil/yerine/>< DAR'ÜL-İSLÂM

( Savaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Barış. )


- DARWİNİAN EVRİM ile/||/<> LAMARCKİAN EVRİM

( Darwin doğal seçilim, Lamarck kazanılmış özellik. )

( Formül: Seçilim İLE kalıtım )

( Jacques Charles tarafından 1859 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1809-1882) (Ülke: İngiltere) (Alan: Biyoloji) (Önemli katkıları: Evrim teorisi, doğal seçilim) )


- DARWIN'İN (")İSABETLİLİĞİ("):
ZİHİN İÇİN ile/değil GÖVDE İÇİN


- DÂS[Fars.] ile DÂSE[Fars.]

( Orak. İLE Orak. )


- DASEİN ile/||/<> DAS MAN

( Varlık ve Zaman )

( Martin Heidegger tarafından 1927 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1976) (Ülke: Almanya) (Alan: Felsefe) (Önemli katkıları: Varlık ve Zaman, Dasein) )


- DATA vs. INFORMATION vs. KNOWLEDGE vs. AWARENESS/WISDOM


- DATA[İng.] değil/yerine/= VERİ


- DATÇA[< DADIA/DADYA] ile/ve/değil/||/<>/> BETÇE[< BEDIA/BEDYA]


- DÂVÂ "GÜTMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "DÂVÂ GÖRMEK"


- DA'VÂ[Ar.] ile DÂV[Ar.]

( Şikâyetçi olarak mahkemeye başvurma. | Sorun, mesele. | Bir konu/sorun üzerinde özel bir düşünce sahibi olma, iddia. İLE Satranç, dama, tavla gibi oyunlarda tutulan sıra, nöbet. | Oyunda sürülen para. | Sövme. | Dâvâ. | Duvar sırası. )


- DAVA ile DAVA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ilgın ağacının meyvesi.[Bitkisel boya yapımında kullanılır.] İLE Bükülerek halka biçimine sokulup el ile dirsek arasına geçirilen ve buradan eğrilen yumak. )


- DÂVÂ ile/ve/||/<>/< DÂVET

( TRIAL vs./and SUMMON/SUMMONS )


- DÂVÂ ile/ve DELİL ile/ve İSPAT

( BEYYİNE: Bir olayın doğruluğunu ortaya koyabilen yöntem. | Duruşma sırasında bir savı gerçekleştirmek için başvurulan belge, tanıt, tutamak, delil. )

( TRIAL vs./and PROOF vs./and TO PROVE )


- DAVÂ ile/ve/||/<>/> DURUŞMA

( CASE vs./and/||/<>/> TRIAL )


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine HİZMET


- DAVÂ[Azr.] = KAVGA[Tr.]


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< MÂNÂ

( Bilmezler mânâsını, ederler dâvâsını. )


- DAVÂ ile ŞEKVÂ

( ... İLE Şikâyetin, mahkemelik olmadan, dava haline getirilmesi. )


- DAVÂ değil/yerine/>< TERK-İ DAVÂ


- DAVACI ile/>< DAVALI

( PLAINTIFF vs./>< DEFENDANT )


- DAVAR ile/değil/yerine BU DA VAR

( … İLE/DEĞİL/YERİNE )


- DAVET ve/<>/> İCÂBET


- DAVET/İYE değil/yerine/= ÇAĞRI KÂĞIDI, OKUNTU


- DAVLUMBAZ/TAVLUMBAZ/DAVLUNBAZ[Ar. TABL + Fars. -BÂZ]/KÜLÂH[Fars. < KULAH: Şapka.] değil/yerine/= TÜMSEK/ÇIKINTI

( Mutfak duvarlarında ocak, fırın vb.nin dumanını toplayıp bacaya vermeye yarayan emici ile donatılmış, piramidimsi biçimde çıkıntı. | Ocağın üzerinde, eşya koymaya yarayan raf. | Üzeri oymalı, işlemeli, birkaç gözü olan bir çeşit dolap. | Yandan çarklı vapurların çarklarını örten yarım daire biçimindeki kapak. | Otomobillerin tekerleklerini örten yarım daire biçimindeki kapak. | Kaptan köşkü, gemilerdeki yönetim yeri. | Aralık, antre. | Gözenek. | Yüksek. )


- DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/değil/yerine/||/>< DÜŞÜNMEK


- DAVRANIŞ ve/<> İYİ NİYET

( Davranışların en iyisi iyi niyetten, niyetin en iyisi ise bilimden ortaya çıkandır. )


- DAVRANIŞ ile/ve/<> KURTARICI DAVRANIŞ


- DAVRANIŞ:
"KİŞİYE GÖRE" değil/yerine/>< İNSAN GİBİ


- DAVRANIŞLARIMIZ:
"İYİ/KÖTÜ" ile/ve/değil/||/<> GÜÇLÜ/ZAYIF


- DAVUL ve/||/<> TOKMAK

( Davul, ayrı kişide; tokmak, ayrı kişide olmaz! )


- DAVULLAR'DA:
TRAMPET[İng. < DRUMBEAT] ile/ve KÖS[Fars. < KÛS]/GROSKES ile/ve NAKKARE[Ar.] ile/ve TIMPANO

( İki değnek ile çalınan küçük davul. İLE/VE Büyük davul. İLE/VE Mehterhanede kullanılan davul. İLE/VE Orkestra'da kullanılan davul. )


- DAVULLAR'DA:
TSUZIMI ile/ve MIRDANGA/MRIDANGA/MRIDANGAM ile/ve DUNDUN

( Japonya'ya özgü. İLE/VE Hindistan'a özgü. İLE/VE Nijerya'ya özgü. )


- DAYAK YEMEKTEN:
KORKMAK ile/ve/değil/<> KENDİNE YEDİREMEMEK


- DAYAK ile/ve/||/<>/< DAYATMA


- DAYALI ile/ve/değil/||/<>/< DAYANIKLI


- DAYAMA ile DAYATMA

( Nesnelerde. İLE "Davranış ve tutumlarda". )


- DAYAMAK ile KARINLAMAK

( ... İLE Gemi yanını dayamak. )


- DAYANAK ile/ve ARKAPLAN

( SUPPORT vs./and BACKGROUND )


- DAYANAK ile DAYANAKÇA


- DAYANAK ile DÜZLEM


- DAYANAK = MABİH-İL-KIVAM = SUBSTRATUM[İng.] = SUBSTRAT[Fr., Alm.] = SUBSTSRATUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = LECHO[İsp.]


- DAYANAK/DAYANGAÇ ile/ve ZEMİN

( SUPPORT/BASE vs./and SOIL/GROUND )


- Dayanakçalı KONUŞ!!!


- DAYANÇ/SABIR:
BOYUN EĞMEK değil/yerine ÇABA GÖSTERMEK


- DAYANÇ/SABIR:
EMEK/ÇABA ve/+/||/<>/> SÜREKLİLİK


- DAYANÇ/SABIR ve/||/<> BEKLEMEK


- DAYANÇ/SABIR ve DOĞRU (ZAM)ANLAMA

( PATIENCE and TIMING )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve MÜCADELE (ETMEK)

( Sabırla koruk tut, yaprağı Atlas olur. )

( PATIENCE vs./and TO STRUGGLE )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> RIZÂ


- DAYANIKLI TÜKETİM ARACI ile/ve/||/<> DAYANIKSIZ TÜKETİM ARACI


- DAYANIKLI/LIK ile/ve/||/<> AĞIRBAŞLI/LIK

( METÂNET ile/ve/||/<> VAKAR )


- DAYANIKLILIK ile/ve DAYANIŞMA

( ENDURANCE vs./and/<> SOLIDARITY )


- DAYANIKLILIK ve/||/<> GÖNÜL FERAHLIĞI ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> SABIR

( Daha yüksek bir terbiye yoktur. VE/||/<> Daha büyük bir mutluluk yoktur. VE/||/<> Daha kutsal bir görev yoktur. VE/||/<> Daha etkili bir güç yoktur. )


- DAYANIKLI/LIK ile SAĞLAM/LIK

( ENDURANCE vs. STRENGTH )

( FORTITUDO cum ... )


- DAYANIŞMA:
MEKANİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ORGANİK


- DAYANIŞMA ile/ve/<> GÜVEN

( Kişiler, kendilerine değil birbiriyle dayanışma içindelerse güven duyabilir ve yansıtabilir. [özellikle de eşler ve ortaklar!] )

( Aslanlar [ve birçok güçlü görünen hayvan] bile tek başına yeterli güçte değildir. Ancak birlikte ve dayanışmayla ayakta kalırlar. )

( Loncaları inceleyiniz. )

( SOLIDARITY vs./and/<> TRUST/CONFIDENCE )


- DAYANMA:
AÇLIĞA ile/ve/||/<>/> SUSUZLUĞA ile/ve/||/<>/> HAVASIZLIĞA

( 60 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 dk. )


- DAYANMA ile KATLANMA


- DAYANMAQ[Azr.] = DURMAK[Tr.]


- DAYANTI = UKNUM = HYPOSTASIS[İng.] = HYPOSTASE[Fr.] = HYPOSTASE[Alm.] = HYPOSTASIS[Yun.]


- DAYATILAN ile/değil/yerine BENİMSETİLEN


- DAYATMA ile/ve/= ARKASINDAN İŞ ÇEVİRMEK


- DAYATMA ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BASKI


- DAYATMA ile BASTIRMA


- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- DAYATMA ve GASP


- [ne yazık ki]
DAYATMA ile/ve/||/<>/> İSYAN

( Etki. İLE/VE/||/<>/> Tepki. )


- DAYATMA ile/değil/||/</>< ÖZEN/BAKIM


- DAYATMA ile/ve/değil/yerine SINIRLAMA


- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/>/< YAPTIRIM


- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/>/< YAYGINLIK


- [ne yazık ki]
DAYATMA ve/||/+/<>/> ZORBALIK


- DAYATMA ile/değil/yerine ZORUNLULUK


- DAYATMA/CI "ÇÖZÜMLER" ile/değil/yerine/>< GERÇEK/SAĞLAM ÇÖZÜMLER


- DAYATMAK ile/ve/||/<>/> BOZMAK


- DAYATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMSÜZ/ÇARESİZ OLMAK/KALMAK


- [ne yazık ki]
DAYATMAK ile/ve/değil/||/<>/< KANDIRMAK


- DAYILANMA/DAYILIK ile/ve/değil/||/<>/< SAYGISIZLIK


- DAYK[Ar.] ile DIYK[Ar.]


- DE JURE ile DE FACTO

( Yöntem ve kurallara dayanır. İLE Ötekilerinin inancına dayanır. )


- DE NOVO İLE REFERANS TABANLI İLE HİBRİT ile/||/<> GENOM BİRLEŞTİRME

( DNA dizileme verilerinden genom oluşturma. )

( Formül: N50: Median contig uzunluğu )


- DE RHAM COHOMOLOGY ile/||/<> ČECH COHOMOLOGY

( de Rham diferansiyel form, Čech örtü intersection. )

( Formül: Differential forms İLE cover intersections )


- DEAL WITH vs. NOT TO DEAL


- DEBDEBE[Fars.] değil/yerine/= GÜRÜLTÜ/PATIRTI/TANTANA

( Ululuk, haşmet, büyük bir gösteriş. | Gürültü, tantana. )


- [not] DEBT vs. LOYALTY


- DEBYE İLE LARMOR İLE CYCLOTRON ile/||/<> PLAZMA ÖLÇEKLERİ

( Plazmadaki karakteristik uzunluk ve frekanslar. )

( Formül: λD = √(ε₀kT/ne²) )


- DEBYE İLE LARMOR İLE PLAZMA ile/||/<> KARAKTERİSTİK UZUNLUKLAR

( Plazmadaki temel uzunluk ölçekleri. )

( Formül: λ_D = √(ε₀kT/ne²) )


- DEBYE UZUNLUĞU ile/||/<> ORTALAMA SERBEST YOL

( Debye elektrik perdeleme λ_D, serbest yol çarpışmalar arası λ. )

( Formül: λ_D = √(ε₀kT/ne²) )


- DEBYE-HÜCKEL İLE PİTZER İLE DAVİES ile/||/<> İYONİK KUVVET KURAMLERİ

( Elektrolit çözeltilerinin aktivite katsayısı modelleri. )

( Formül: log γ± = -A|z+z-|√I )


- DEBYE-HÜCKEL ile/||/<> PİTZER DENKLEMLERİ

( D-H seyreltik <0.01M basit, Pitzer yoğun çözeltiler. )

( Formül: I^(1/2) İLE kompleks )


- DEC-/DECA-/DEKA-/DECEM- ile/||/<> DECİ-

( On. İLE/||/<> On, onda bir. )


- DECISION vs. CONSEQUENCE/RESULT


- DECISION and DIRECTIVE and OPINION and RECOMMENDATION and REGULATION and RESOLUTION

( Karar. VE Yönerge. VE Görüş. VE Tavsiye kararı. VE Tüzük. VE İlke kararı. )


- DECISION vs./and APPROVAL/ACKNOWLEDGEMENT


- DECISIVENESS vs. OBSTINACY


- DECLINE vs. OBJECT vs. REFUSE vs. REJECT vs. RESIST vs. REPUDIATE


- DECORATION vs. ADORNMENT


- DEDEKTÖR[İng.] değil/yerine/= EYBULUR/ARARBULUR


- DEDE/NİNE
ile/ve/||/<>/>
ANNE/BABA
ile/ve/||/<>/>
ABLA/AĞABEY
ile/ve/||/<>/>
BEN
ile/ve/||/<>/>
ERKEK/KIZ KARDEŞ

( )

( SOFU/SOBO to/||/<>/> HAHA/ÇİÇİ to/||/<>/> ANİ/ANE to/||/<>/> WATAŞİ to/||/<>/> OTOTO/İMOTO )


- DEDİKODU/GIYBET:
SÖZLE ile/ve HAREKETLE ile/ve DİNLEYEREK


- DEDİKODU/GIYBET[Ar.] ile/değil/yerine ELEŞTİRİ/TENKİD[Ar.]

( )


- DEDİKODU/KOĞUCULUK/FİSKOS/GIYBET ile/ve "ÇEKİŞTİRME"

( NEMÎMESÂZ: Dedikoducu. )

( NEMÎME ile/ve ... )

( GOSSIP vs./and BACKBITE )


- [ne yazık ki]
!DEDİKODU ile/değil/yerine/>< BİLGİ

( "Dilde". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akılda. )


- DEDİKODU ile/ve/<>/= CEHÂLET

( GOSSIP vs./and/<>/= IGNORANCE )


- DEDİKODU ile/ve GEVEZELİK


- DEDİKODU ile/değil/yerine HATA

( Çalışmayanın "yaptığı". İLE/DEĞİL/YERİNE Çalışanın yaptığı. )


- [ne yazık ki]
DEDİKODU ile/ve/değil/||/<>/>/< İFTİRA


- DEDİKODU ile SÖZ/LÂF TAŞIMA


- DEDİKODU ile/ve/değil/< TEVÂTÜR[Ar. < VİTR]

( Söylenti. [Olumsuz/istenmeyen.] İLE/VE/DEĞİL Bir haberin/bilgi(nin) yayılması. [Olumludur.] )

( [not] GOSSIP [-] vs./and/but RUMOUR [+] )


- DEDİKODUCU/KOVCU ile NEMMÂM

( ... İLE Lâf taşıyan. )


- DEDİKODUCU ile/ve/= YAĞI/DÜŞMAN/HASIM

( Biz ancak kendimizin düşmanıyızdır. )

( Kişi, bilmediğine düşman olur. )

( ... ile HASIM )


- DEEP LEARNİNG ile/||/<> SHALLOW LEARNİNG

( Deep learning çok katmanlı sinir ağları kullanırken İLE shallow learning tek gizli katmanlı veya lineer modeller kullanır )

( Formül: Backpropagation )


- DEEP SUBJECT vs. SERIOUS SUBJECT


- DEF'[Ar.] ile DEFF[Ar.]/DEF[Fars.]/[Ar.]

( Öteye itme, savma, savulma. | Verme, ortadan kaldırma. | Giderme. | Bir dâvâyı savunmak üzere açılan başka bir dâvâ. İLE Tef. Zilli ve pullu bir çembere gerilmiş deriden oluşturulan çalgı, daire. )


- DEF ile/ve TEF/DAİRE ile/ve MAZHAR/MIZHER/BENDER/BENDİR

( ... İLE/VE Etrafında ziller olan. İLE/VE Tekkelerde zikir esnasında kullanılan ve bazılarının kenarlarında halkalar bulunan, kasnağı çifte kirişli, zilsiz, kasnak çapı 50-60 cm. civarında, def biçimindeki ritim sazı. )


- DEFATEN[Ar. DEF-AT[çoğ.] + Fars. -EN] ile/değil DEFAATLE[Ar. DEFA-AT[çoğ.] + Tr. İLE]

( Ansızın, bir kerede, bir çırpıda. İLE/DEĞİL Yineleyerek/tekrarlayarak, defalarca. )


- DEF'ATEN[Ar.] ile DEF'ATEYN[Ar.]

( Bir defada, birden. İLE Şöhret, azamet. )


- DEFEKTİF/DEFECTIVE[İng.] değil/yerine/= KUSURLU


- DEFENCE vs. DEFENCE OF IGNORANTS


- [not] DEFICIENCY vs. DEFECT WITH ...


- DEFICIENCY vs. DISCREPANCY vs. LACK vs. LIMITATION vs. SCARCITY vs. SHORTAGE vs. SHORTCOMING vs. WANT


- DEFICIENCY(IES) vs. DEFECT(S)


- DEFICIENT vs. DEFECTIVE


- DEFINITE vs. EXCELLENT


- DEFINITION vs. DIFFERENTATION


- DEFINITION vs. DOMINANT FEATURE


- DEFINITION vs. LIMITING


- DEFINITION vs./and CAUSE/REASON


- DEFINITION vs./and CONSISTENCE


- DEFINITIVE vs. DEFINITE


- DEFİSİT/DEFICIT[İng.] değil/yerine/= EKSİKLİK


- DEFİSİT ile GAP ile Hİ(Y)ATUS ile PATENT

( Açık. İLE Aralık, açıklık, gedik. İLE Açıklık, yarık. İLE Açık [damar]. )


- DEFORMASYON değil/yerine BİÇİM BOZULMASI


- DEFORMASYON ile DEFORME ile DEFORMİTE

( Biçim bozukluğu, biçimini bozmak. İLE Bozuk biçimli, biçimsiz. İLE Biçim bozukluğu. )


- DEFTERDAR değil/yerine/= İLSAYMAN


- DEFTER-İ HÂKÂNÎ ile/||/<> DEFTER-İ HÂKÂNÎ İDARESİ ile/||/<> DEFTER-İ HÂKÂNÎ NÂZIRI

( Eskiden taşınmazlar hakkındaki kayıt ve tescillerin işlendiği defterin adı. | Tapu-Tahrir Defterleri.[Bugünkü tapu sicilinin karşılığı] İLE/||/<> Şimdiki tapu dairelerinin eski adı. İLE/||/<> Osmanlı Devleti zamanında tapu ve kadastro işlerine bakan nâzır/bakan. )


- DEĞER "YARGISI" ile/değil/yerine/>< DEĞER BİLGİSİ


- DEĞER ile ANLAM ile KARŞILIK

( WORTH vs. MEANING vs. EQUIVALENT )


- DEĞER ile/ve/||/<> AYAR


- DEĞER ile/ve/<> BAĞIL DEĞER

( ... İLE/VE/<> Bir aritmetik sayısının, önüne (+) ya da (-) imleri yazıldıktan sonraki değeri. | Bir sayının, rakamlarından her birinin, bulunduğu basamağa göre aldığı değer. )


- DEĞER ve/=/||/<> EMEK


- DEĞER ile/ve/<> GELENEK

( VALUE vs./and/<> TRADITION )


- DEĞER ile/ve GELENEK

( VALUE vs./and TRADITION )


- DEĞER ile/ve/<>/= GEREKSİNİM

( VALUE vs./and/<>/= NEED )


- DEĞER = KIYMET = VALUE, WORTH[İng.] = VALEUR[Fr.] = WERT[Alm.] = VALOR[Lat., İsp.]


- DEĞER ile KRİTER

( WORTH vs. CRITERION )


- DEĞER ile/ve/<> KULLANIM DEĞERİ

( THE VALUE vs./and/<> THE VALUE IN USE )


- DEĞER ile/ve/<>/< KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<>/< PAYLAŞIM DEĞERİ ile/ve/<>/< DEĞİŞİM/SOYUT DEĞERİ ile/ve/<>/< ÜRETİM DEĞERİ ile/ve/<>/< ARTI DEĞERİ


- DEĞER = MERIT[İng.] = MÉRITE[Fr.] = VERDIENST[Alm.] = MERITUS[Lat.]


- DEĞER ile/ve/<> NİYET

( VALUE vs./and/<> INTENTION )


- DEĞER ile/ve/<> SİMGE

( VALUE vs./and/<> SYMBOL )


- DEĞER ile/ve/değil TESPİT


- DEĞER ile/ve/||/<> YARAR


- DEĞER ile/değil YÖN

( [not] VALUE vs./but DIRECTION )


- DEĞERİ OLMAYAN ile/ve/değil DEĞERİNİ ÖLÇME OLANAĞI BULUNMAYAN


- DEĞERİ, ÜCRETİ yerine EDERİ


- DEĞER/İNİ BİLMEK:
SAHİP OLMADAN ÖNCE ile SAHİP İKEN ile KAYBETTİKTEN SONRA

( )

( )

( )

( )


- DEĞER/İNİ BİLMELİ!


- DEĞERİNİ:
TAKDİR (ETMEK) ile/ve/||/<>/> TESLİM (ETMEK)


- DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!

( DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!

Kırlangıç, bir adama âşık olmuş.

Penceresinin önüne konmuş, tüm cesâretini toplamış, tüylerini kabartmış, güzel durduğuna iknâ olduktan sonra...

Küçük, sevimli gagasıyla cama vurmuş.

Tık... tık... tık...

Adam, cama bakmış. Ama içeride kendi işleriyle ugraşıyormuş. Bir meşgulmüş, bir meşgulmüş! Kimmiş, onu işinden alıkoyan?

Minik bir kırlangıç!

Heyecanlı kırlangıç, telâşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir soluk almış, şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış:

- Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini, niçinini sorma. Uzun zamandır, seni izliyorum. Bugün, cesâret buldum konuşmaya. Lütfen, pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.

Adam birden parlamış.

- Yok daha neler?

- Durduk yerde sen de nereden çıktın şimdi? Olmaz alamam! demiş.

Gerekçesi de sersemceymiş:

- Sen kuşsun! Hiç kuş insana aşık olur mu?

Kırlangıç mahçup olmuş. Başını önüne eğmiş. Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş:

- Adam, adam! Haydi aç artık şu pencereni. Al beni içeri! Ben, sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.

Adam, kararlı; adam, ısrarlı:

- "Yok, yok ben seni içeri alamam" demiş. Biraz da kabaymış, sözü kısa kesmiş:

- "İşim gücüm var, git başımdan!"

Aradan bir zaman geçmiş. Kırlangıç, son kez adamın penceresine gitmiş:

- "Bak! Soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi, al beni içeri! Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım. Çünkü, ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın! Yalnızlığını paylaşırım..." demiş.

Bazıları, gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam, bu yalnızlık sorununa içerlemiş. Pek bir sinirlenmiş.

- "Ben, yalnızlığımdan memnunum!" demiş... Kuştan, onu rahat bırakmasını istemiş. Düpedüz kovmuş. Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca, başını önüne eğmiş, çekip gitmiş.

Yine aradan zaman geçmiş. Adam, önce düşünmüş, sonra itiraf etmiş:

- "Hay benim akılsız başım" demiş.

- "Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle kös kös oturacağıma, zevkli vakit geçirirdik birlikte."

Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Yine de kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş:

- "Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir. Ben de onu içeri alır, mutlu bir yaşam sürerim."

Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama... Onunki hiç görünmemiş!

Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç, yokmuş!

Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış. Sonunda, danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.

Olanları anlatmış. Bilge kişi, gözlerini adama dikmiş ve demiş ki:

- "Kırlangıçların yaşamı, altı aydır..."

* * * * *

Yaşamda bazı fırsatlar vardır, yalnızca bir kez elimize geçer ve değerlendiremezsek uçup gider.

Yaşamda bazı kişiler vardır, sadece bir kez karşımıza çıkar, değerini bilemezsek kaçıp gider. Ve asla geri gelmezler. )


- DEĞER/KİŞİ:
KAYBETTİĞİMİZDE ANLAŞILAN değil SAHİPKEN BİLİNMESİ GEREKEN


- DEĞERLENDİRME YAPMAK ve/için/< HAKİKATLERİ BİLMEK


- DEĞERLENDİRME ile/ve/> ANLAMLANDIRMA


- DEĞERLENDİRME ile DEĞER-LENDİRME


- DEĞERLENDİRME ile HESAPLAMA

( TO ESTIMATE vs. TO RECKON )


- DEĞERLENDİRME ile NİTELENDİRME

( TO ESTIMATE vs. TO CHARACTERIZE/TO DESCRIBE )


- DEĞERLENDİRME ile/ve/değil/||/<>/> TEKLİF


- DEĞERLENDİRMELİ!


- DEĞERLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DEĞER/LER ile/ve/<> KAVRAM/LAR

( Uğruna yaşanılacak kavramlar. İLE/VE/<> ... )

( VALUE/S vs./and/<> CONCEPT/S )


- DEĞER/LER ile/ve/<> TARİH

( VALUE/S vs./and/<> HISTORY )


- DEĞERLERİ BELİRLEMEK değil/yerine/< DEĞERLERİN, BİZİM İÇİN DEĞERİ


- DEĞERLERİMİZİ, ÇÖP DURUMUNA DÜŞÜRMEK değil/yerine ÇÖPLERİMİZİ, DEĞER DURUMUNA ÇIKARMAK


- DEĞERLİ OLAN BİR ŞEYİ/ŞEYLERİ SEVMEK ile/ve/<>/değil/yerine DEĞERİ SEVMEK

( [not] TO LOVE WHICH ARE VALUED vs./and/<>/but TO LOVE THE VALUE
TO LOVE THE VALUE instead of TO LOVE WHICH ARE VALUED )


- DEĞERLİ OLDUĞUNDAN ÖNEMLİ ile/değil/yerine ÖNEMLİ OLDUĞUNDAN DEĞERLİ


- DEĞERLİ ile/ve/||/<> GÜÇLÜ


- DEĞERLİ/LİK / DEĞERSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/<> GEÇERLİ/LİK / GEÇERSİZ/LİK


- DEĞERLİLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK


- DEĞERSİZ ile YALIN/BASİT

( KIYTIRIK: Değersiz, bayağı, basit. )

( WORTHLESS vs. SIMPLE )


- DEĞERSİZ/"KÜÇÜK" GÖRMEK ile/değil UZAK(LAŞMIŞ) OLMAK

( [not] TO SEE WORTHLESS/LITTLE vs./but TO (HAD) BEEN FARAWAY )


- DEĞERSİZLEŞİR ile/ve/||/<> YOLDA KALIR ile/ve/||/<> YALNIZLAŞIR ile/ve/||/<> TÜKENİR ile/ve/||/<> BİLGİSİZ SAYILIR

( Her durumunu anlatan. İLE/VE/||/<> Herkese güvenen. İLE/VE/||/<> Her sırrını açığa vuran. İLE/VE/||/<> Her becerisini ortaya döken. İLE/VE/||/<> Her bildiğini söyleyen. )


- [ne yazık ki]
DEĞERSİZLEŞTİRME ile/ve/||/<> AŞAĞILAMA ile/ve/||/<> SUÇLAMA


- DEĞERSİZLEŞTİRMEK ile/değil ÖNCELİK (BELİRLEMEK)


- DEĞİL["DİİL/DEYİL" değil!] ile BİLE DEĞİL

( NOT vs. EVEN NOT )


- DEĞİL ile "YOK"


- DEĞİLLEME = NEFİY, İNKÂR, SELB = NEGATION[İng., Fr., Alm.] = NEGATIO[Lat.] = APOPHASIS[Yun.]


- DEĞİM/LİYÂKAT ile HAK EDİŞ


- DEĞİN ile DEĞİN ile DEĞGİN

( "...'ya kadar/dek" gibi bir işin/durumun sona erdiği/ereceği zamanı/yeri gösteren sözcük. İLE Sincap. İLE İlişkin, üstüne, ait, dair. )


- DEĞİNMEK ile/ve/||/<> DEYİNMEK

( Bir konuyu ele alarak ondan kısaca söz etmek. İLE Yakınma, sitem yollu söylenme. )


- DEĞİŞEBİLİRLER ile/ve DEĞİŞMEMESİ GEREKENLER


- DEĞİŞEBİLİR/LİK ile KEYFÎ/LİK

( EXCHANGEABLE/NESS vs. ARBITRARY/-I-NESS )


- DEĞİŞEN ile/ve/<> DEĞİŞMEYEN

( Değişmeyen de değişecek olanın/değişmesi gerekenin değişimine etkide/katkıda bulunabilir. )

( Değişme gereksiniminde olan nasılsa değişecektir. )

( İçinizde değişmeyen nedir? )

( Değişmez olan, ancak sessizlik içinde idrak edilebilir. )

( Doğrulukta, değişmez oluruz. )

( Değişmez olan, işimize yaramaz. )

( Değişmeyenin bilincinde olamayız. )

( Değişmez-olanı anlamak, değişmez-olan olmak demektir. )

( Kendinizi değişmek olarak, değişken zihnin tanığı olarak bilin. Bu yeterlidir. )

( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )

( Değişmez ve mutluluk-verici olanı bulmak için değişen ve acı verici olana sarılmayı bırakmak zorundasınız. )

( TÜREV: Değişkenin değişkeni. )

( What needs changing shall change anyhow.
What is it in you that does not change?
The unchangeable can only be realised in silence.
You become immovable in reticence.
You cannot be conscious of what does not change.
To realise the immovable means to become immovable.
Know yourself to be the changeless witness of the changeful mind. That's enough.
Learn to distinguish the immovable in the movable, the unchanging in the changing, till you realise that all differences are in appearance only and oneness is a fact.
To find the immutable and blissful you must give up your hold on the mutable and painful. )

( DEĞİŞENDE DEĞİŞMEYEN: ORAN )

( IN THE TERM OF CHANGE vs./and/<> NOT IN THE TERM OF CHANGE )


- DEĞİŞEN ile/ve/değil DÖNÜŞEN

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL Zekâ. )


- DEĞİŞEREK DEVAM ETMEK ile/ve/||/<>/> DEVAM EDEREK DEĞİŞMEK


- DEĞİŞİK "AÇILARDAN/YÖNLERDEN" değil ÇEŞİTLİ AÇILARDAN/YÖNLERDEN


- DEĞİŞİK/LİK ile/ve/değil/||/<> ÇEŞİTLİ/LİK


- DEĞİŞİM:
KİMYASAL ile/ve/||/<> FİZİKSEL

( * Nesnenin molekül yapısı değişir.
* Nesnenin görünür yapısı değişir.
* Hem moleküler yapısı, hem de görünür yapısı itibariyle yeni bir nesne oluşur. [kâğıdın yanması]
* Ortaya çıkan yeni nesne, eski durumuna kesinlikle geri dönemez. [Yanan nesneden [kağıttan vs.] arta kalan küllerle yeni bir nesne [kağıt vs.] oluşturulamaz.]
[Örnekler: Yanıcı nesne olan hidrojen ve oksijen moleküllerinin tepkimeye girerek; yanıcı olmayan suyun ortaya çıkması. | Kâğıdın yakılması. | Un helvası yapımı. | Mumun yanması. | Demirin paslanması. | Odunun yanması. | Sebzelerin çürümesi.

İLE/VE/||/<>

Nesnenin molekül yapısında değişme oluşmaz.
Nesnenin sadece biçimi, görüntüsü değişir.
Sadece görünür yapısı değişen, moleküler yapısı değişim göstermemiş yeni bir nesne ortaya çıkar [Suyun buharlaşması]
Ortaya çıkan bu madde, eski durumuna dönebilir.[Buharlaşan suyun, tekrar suya dönüşebilmesi. Bulut ve yağmur]
[Örnekler: Eriyen mumun tekrar donarak tekrar kullanılması. | Kâğıdın yırtılması. | Çaydanlıkta bulunan suyun kaynaması ve ortaya çıkan buharın tekrar yoğunlaşarak suya dönüşmesi.] )


- DEĞİŞİM:
KIRILINCA ile/ve/||/<> KANDIRILINCA ile/ve/||/<> ÇOK FAZLA ŞEY ÖĞRENİNCE ile/ve/||/<> ÂŞIK OLUNCA ile/ve/||/<> ZORDA/ZORUNDA KALINCA


- DEĞİŞİM:
UZAYDA ile/ve DÜNYADA

( Tekil. İLE/VE Türsel. )


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/>/< AÇILIM


- DEĞİŞİM = ALTERATION/VARIATION[İng.] = VARIATION[Fr.] = UNTERSCHIED[Alm.] = VARIAZIONE[İt.] = VARIACIÓN[İsp.]


- DEĞİŞİM ve/||/<> DEĞİŞİMDE DEĞİŞMEYEN ve/||/<> CANLI-CANSIZ ve/||/<> KÜTLE/YER ÇEKİMİ


- DEĞİŞİM ve/< DEĞİŞMEZ/LER


- DEĞİŞİM ile/ve/değil/||/>< DEVİNİM


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/> DEVRİM


- DEĞİŞİM ile HAREKET

( vs./and/||/<> MOVEMENT )


- DEĞİŞİM ile/ve/<>/yerine/değil HEMEN DEĞİŞİM

( Değişmek, acı çekmekten daha kolaydır. )

( Easier to change, than to suffer. )

( [not] ALTERATION vs./and/<>/but ALTERATION IMMEDIATELY
ALTERATION IMMEDIATELY instead of ALTERATION )


- DEĞİŞİM ve/||/<> İLKSELLİĞİN "İÇKİNLİĞİ/AŞKINLIĞI" ve/||/<> CANLILIK ve/||/<> YERÇEKİMİ

( Dünya, düşünce[felsefe/bilim] tarihinin en temel sorun(sal)ları. )


- DEĞİŞİM ile/değil MAYALANMA


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<> SÜREKLİLİĞİ


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<> ZORUNLULUK

( vs./and/||/<> NECESSITY )


- DEĞİŞİMDE/METABOLE [ARISTOTELES'TE]:
| OLUŞ ile/ve/||/>< BOZULUŞ |
ve/||/<>
| NİCELİK ile/ve/||/<> NİTELİK ile/ve/||/<> YER DEĞİŞTİRME |a


- DEĞİŞİM'DE:
ÖZ ile/ve/<> HAL/LER ile/ve/<> HEM ÖZ, HEM HAL/LER

( Başkalaşım [tagayyür]. İLE/VE/<> Değişim [tahavvül]. İLE/VE/<> Gelişim [tekâmül]. )


- DEĞİŞİMİN:
KURBANI OLMAK değil/yerine/>< USTASI OLMAK

( [not] TO BE VICTIM OF CHANGE vs./but BEING MASTER OF CHANGE
BEING MASTER OF CHANGE instead of TO BE VICTIM OF CHANGE )


- DEĞİŞİMLERDE, DEĞİŞMEDEN KALAN ile DEĞİŞMEZ OLANLARIN, DEĞİŞİMLERDE ORTAYA ÇIKMASI

( Hareket eden'in, içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )

( Yunan Düşüncesi: Değişkenliğin içindeki değişmezliği[subûtiyeti] aramak. )

( Harekete neden olan, hareket etmeyen/ler. )

( LEFT BEHIND THE ALTERATION WITHOUT CHANGE vs. APPEARING OF CONSTANTS IN ALTERATION )


- DEĞİŞİYOR ile/değil DEĞİŞEBİLİYOR


- DEĞİŞKE/VARYANT[FR. VARIANTE | İNG. VARIANT] ile/||/<> SÜRÜM/VERSİYON[FR./İNG. VERSION]

( Bir yol ağı üzerinde, belirli bir noktadan ayrılarak başka bir noktadan aynı yolla birleşen ikinci derecedeki yol. | Masal, efsane, bilmece, oyun, gelenek vb. bir metnin, bir yapıtın, bir olayın aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı. | Değişke. İLE/||/<> Yorum. | Sürüm. )


- DEĞİŞKEN AYIRMA ile/||/<> PERTÜRBASYON KURAMSİ

( Değişken ayırma tam çözüm, pertürbasyon yaklaşık seri. )

( Formül: Ψ = R(r)Θ(θ)Φ(φ) İLE ε^n )


- HAZ:
DEĞİŞKEN ile/değil/yerine DEVİNGEN

( Gövdede ve gövdeye yönelik.[keyif] İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde ve zihne yönelik.[zevk] )


- DEĞİŞKEN HESABI ile/||/<> DİFERANSİYEL HESAP

( Değişken fonksiyonel δS[y], diferansiyel fonksiyon df/dx. )

( Formül: δS/δy = 0 İLE df/dx = 0 )


- DEĞİŞKEN ile/ve DEĞİŞKİ

( VARIABLE vs./and ... )

( ... cum/et AFFECTION )


- DEĞİŞKEN ile/ve GİZLİ DEĞİŞKEN

( VARIABLE vs. HIDDEN VARIABLE )


- DEĞİŞKEN ile/ve/değil/||/<>/< OLASILIK

( [not] VARIABLE vs./and/||/<>/and/but/< PROBABILITY
PROBABILITY instead of VARIABLE )


- DEĞİŞKEN ile/||/<> SABİT

( Değişken bilinmeyen İLE sabit belirli değerdir )

( Formül: x İLE 5 )


- DEĞİŞKEN/LİK ile/ve AKICI/LIK

( VARIABLE/VARIATION vs./and FLUENT/FLUENCY )


- DEĞİŞKEN/LİK ile/ve GÖRELİ/LİK

( VARIABLE/VARIATION vs./and RELATIVE/NESS )


- DEĞİŞKEN/LİK ile/ve/||/<> NEDENSEL/LİK ile/ve/||/<> UZAKLIK/MESAFE

( INVARIANCE vs./and/||/<> CAUSALITY vs./and/||/<> DISTANCE )


- DEĞİŞKEN/PARAMETRE ile/ve/||/<> ETMEN/FAKTÖR


- DEĞİŞME ile/ve/değil BİR BAŞKA OLMA

( Sizi, eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi "söylerler". )

( [not] ALTERATION vs./and/but BEING AN OTHER )


- DEĞİŞMEK ile DEĞİŞTİRİL(E)ME(ME)K

( TO CHANGE vs. TO GET (NOT) (ABLE TO) CHANGE )


- DEĞİŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< FARKINA VARMAK


- DEĞİŞMEYEN ile/ve/değil/||/<> ORTAK


- DEĞİŞMEYEN/LER ile/ve DEĞİŞENLERDE DEĞİŞMEYEN


- DEĞİŞMEZ/LİK ile/değil TUTARLI/LIK


- DEĞİŞTİRİCİ ile BELİRLEYİCİ


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK

( Dıştakileri. İLE/VE İçtekileri/Kendini. )

( İnsanı. İLE/VE Toplumu. )


- DEĞİŞ(TİR)MEYE ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine/< ANLAMAYA ÇALIŞMAK


- DEĞNEK ile/değil ISTAKA/İSTAKA[İt. < Cerm.]

( ... İLE/DEĞİL Bilardo oyununda kullanılan değnek. | Basımevlerinde, kitap formalarını kırmak, katlamak için kullanılan, tahtadan yapılmış küçük araç. )


- DEGRADER İLE PROTAC İLE MOLECULAR GLUE ile/||/<> PROTEİN DEGRADASYON

( Hedefli protein yıkımı. )

( Formül: POI-PROTAC-E3 )


- DEH[Fars.] ile DEH/DÂH[Fars.]

( İyi, güzel. | Saf, sıra. İLE On[10]. [Ar. AŞR] )


- DEHÂ:
%1 ile/ve/değil/||/<>/< %99

( "İlham." İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ter/çalışmak. )


- DEHA/DAHİ ile/ve/||/<> YARATICI/LIK


- DEHÂ ile/ve/||/<>/>< DELİLİK

( İkisinin arasında, çok ince bir çizgi, aralık vardır. )


- DEHÂN[Fars.] ile DEHEN[Fars.]

( Ağız. İLE Ağız. )

Bugün[20 Ekim 2025]
itibarı ile 32.850 başlık/FaRk ile birlikte,
32.850 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(28/133)