Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

YO/YÖ... ~ YO/YÖ...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



YO... ~ ... / ... ~ YO... ile başlayan FaRkLaR...

- 0(SIFIR) ile YOKLUK

( Akılsal/rasyonel. İLE !Akılsal/rasyonel. [!: değil] )


- AÇI ile/ve/<> YÖN

( Geometride. İLE/VE/<> Mekânda. )

( image

Yön Bulma:

Bir çubuk ve gölgesini kullanarak Kuzey'i bulabiliriz.

1- Bir çubuğu toprak zemine dik bir biçimde yerleştirip ve gölgesinin ucuna bir taş yerleştiriyoruz.

2- 20 dakika sonra gölgenin ucuna tekrar taş bırakıyoruz. [İlk bıraktığımız taş, W(Batı); son bıraktığımız taş, E(Doğu) yönündedir.]

3- Sol ayağımızı W(Batı), sağ ayağımızı E(Doğu) taşının yanına yerleştiriyoruz. Böylelikle Kuzey'e bakıyor olacağız.

[Bu yöntem, iki yarım kürede de kullanılabilir. Tek fark, Kuzey yarım küredeysek sırtımız, güney yarım küredeysek yüzümüz Güneşe dönüktür.] )

( ZÂVİYE ile/ve/<> CÂNİB[< CENB], CİHET )

( ANGLE vs./and/<> DIRECTION )


- ÂCİZ/LİK ile/ve/<> YOKSUN/LUK


- ÂDAP ERKÂN değil/yerine/= YOL YORDAM


- ADLANDIRMA ile/ve YORUMLAMA

( GIVING NAME vs./and TO INTERPRET )


- ADMIN[İng.] değil/yerine/= YÖNETİCİ


- AGARAGAR[Yun.] değil/yerine/= YOSUNDAN ÇIKARILAN KOLLOİDAL NESNE, JELATİN.


- AKTARMA ile YÖNLENDİRME

( TO TRANSFER/TRANSMIT vs./and TO ORIENTATE )


- ALA-[İt.] değil/yerine/= "YÖNTEMİNCE, BİÇİMİNDE" ANLAMI KATAN ÖN EK


- ALAN ve/<> YÖNTEM

( FIELD and/<> METHOD )


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulunduğu, anımsandığı alçakgönüllülük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulundurulmadığı, unutulduğu alçakgönüllülük. )

( Takvâ. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Verâ. )

( Ebru sanatı )


- ALEL USÛL[Ar.] değil/yerine/= YÖNTEMİNCE, YÖNTEMLİ

( Yol yordam gereğince, kurala uygun bir biçimde. | Âdet yerini bulsun diye. )


- ALELUSUL değil/yerine/= YORDAMLICA


- ALET ile/ve YÖNTEM


- AMAÇ ile/ve/değil/||/<>/> YÖNELİM


- AMAÇ ile/ve YÖNTEM

( YÖNTEM ARAYIŞLARI - SARTRE kitabını okumanızı salık veririz. )

( AIM vs./and METHOD )


- ANIMSA(YA)BİLMEDE:
ÖNCELİK ve/||/<> YOĞUNLUK ve/||/<> PEKİŞTİRME


- ANLAM ile/ve YORUM

( MEANING vs./and INTERPRETATION )


- ANLAMA ile/ve YORUMLAMA

( TO UNDERSTAND vs./and TO INTERPRET )


- ANLAMA ile YORUMLAMA


- ANLAMA ile YORUMLAMA


- ANLAMA ile/ve YORUMLAYICI ANLAMA


- ANLAMAK ile/ve/||/<>/>/< YORUMLAYARAK ANLAMAK


- ANLAYAMAMA ile/ve/||/<> YORUMLAYAMAMA


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/||/<>/> YORUM


- ARAÇ ile/ve YÖNTEM

( VEHICLE/TOOL vs./and METHOD )


- ARAZÖZ[Fr. < ARROSEUSE] değil/yerine/= YOLSULAR

( Yolları ve yol kenarlarındaki yeşillikleri sulamakta kullanılan motorlu araç. )


- ARKADAŞLIK ve/> YOL

( Önce arkadaş, sonra yol. )

( Evvel refîk, sümme tarîk. )


- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK

( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )


- AŞK ile/ve YORGUNLUK


- ENGELLEM/AMBARGO[Fr.]:
SÜEL/ASKERÎ değil/yerine/= GEÇİMSEL/EKONOMİK değil/yerine/= YÖNETKİL/SİYASİ


- ATIF ile YORUM

( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. [Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz.] )

( ATTRIBUTION vs. INTERPRETATION )


- AYRINTILARIN "ZENGİNLİĞİ" ile/ve/||/<>/< YORUM GÜCÜ "ZAYIFLIĞI"


- AZ ile YOK

( NEDRET ile ... )

( FEW vs. THERE IS/ARE NOT )


- BAĞLAMA ile YONGAR

( ... İLE Üç telli bağlama. )


- BAĞLANTI (KURMAK) ile/ve YORUM (YAPMAK)

( TO MAKE CONNECTION vs./and TO INTERPRET )


- BAĞNAZ/LIK ile/ve/<> YOBAZ/LIK

( Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen/etmeme. İLE/VE/<> Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen/yönelme. | Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan/olma. | Kaba saba, incelikten anlamayan/anlamama. )

( BIGOT/RY )


- BAKIŞ ile/ve YÖNELİŞ


- BASKIN ile YOĞUN

( DOMINANT vs. INTENSE )


- BAŞTAN ÇIKARMAK ile/ve YOLDAN ÇIKARMAK


- BAŞTAN ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> YOLDAN ÇIKMAK


- BATTANİYE ile YORGAN


- BEKLEMEK ve/> YORGUNLUK


- BEL (EVLÂDI) değil/yerine YOL (EVLÂDI)


- BEL EVLÂDI ile/ve/<> YOL EVLÂDI ile/ve/<> NEFES EVLÂDI


- ben = me[İng.] = JE[Fr.] = ICH[Alm.] = IO[İt.] = YO[İsp.] = EGO[Lat., Yun.] = ANÂ[Ar.] = MÄN[Fars.] = IK[Felm.]


- BİÇİMLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI) ile/ve/<>/değil/yerine YÖNLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI)


- BİLGİ ile/ve/yerine YÖNTEM

( INFORMATION vs./and METHOD
METHOD instead of INFORMATION )


- BİLİM ile/ve/||/<> YÖNTEM


- BİLİM ile/ve YORUMBİLİM/HERMENEUTİK


- BİLİM/SELLİK ile/ve/değil/< YÖNELİM/SELLİK


- BİLİNCİN BİLİNCİ ile/ve YÖNTEMİN YÖNTEMİ

( CONSCIOUSNESS OF THE CONSCIOUSNESS vs./and METHOD OF THE METHOD )


- BİLME ve/> ANLAMA ve/> YORUMLAMA

( Yapabilmek. VE/> Varolmak. VE/> ... )

( ... VE/> Kişiye, tarihe, topluma, kültüre ait herşeye bakarak, kişiden hareketle kişiye/kişilere bakarak kavrama yöntemi. VE/> ... )

( Bilen kişi, varolanı savunur; cahil kişi, cesur olur. )


- BİLMEK ile/ve/<> YOLDA GİTMEK


- BİRİNİ:
YOLDA BIRAKMAK ile
YOLUNDA BIRAKMAK/İNDİRMEK


- BİRLEŞME ile/ve/> YOĞUNLAŞMA


- BİSİKLET:
KALDIRIMDA değil/yerine YOLDA


- BOZULMA ile YOZLAŞMA

( TO PERISH vs. TO DEGENERATE )


- BU DA VAR ile/ve/||/<>/> YOK ARTIK


- (BUL)DOZER değil/yerine/= YOLDÜZLER


- BULUNDUĞUN YER ile/ve/değil/yerine YÖNÜNÜN NERESİ OLDUĞU


- BUNALIM ile/ve YORUM


- BIYIKLARDA:
BURMA ile NEVHAT ile GAYTAN ile YOLUK ile KIRPIK ile PIRASA ile YASTIKLI

( ÇÂR-DARB[Fars.]: Dört darp. Kalenderîlerin arasında sakal, bıyık, kirpik ve kaş yerine kullanılan bir deyimdir. )

( BURÛT: Bıyık. )


- BÜROKRASİ ile/ve/ne yazık ki/<>/>< YOLSUZLUK


- BÜTÜNLÜK ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON

( INTEGRITY vs. CONCENTRATION )


- ÇALIŞMANIN SAĞLADIKLARI/KORUDUKLARI:
CAN SIKINTISINDAN ve/||/<> KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN ve/||/<> YOKSULLUKTAN


- CANLI ile/ve YOĞUN

( ALIVE vs./and DENSE )


- ÇERÇEVE ile/ve/<> YÖRÜNGE


- ÇEŞİT ile/ve YÖN

( VARIETY vs./and DIRECTION )


- ÇEVİRİ AMAÇLI METİNDE:
ÇÖZÜMLEME ile/ve/||/<> YORUMLAMA


- ÇEVİRİ ile/ve YORUM

( Dillerin dili. İLE/VE ... )


- CHIHUAHUA ile YORKSHIRE TERİYERİ

( Uzunlukça en kısa. İLE Boyca en kısa. )

( Adını Meksika'daki bir eyaletten alır.[Toltek ve Aztek sanatına dayanarak oranın yerlisi olduğuna inanılıyordu] İLE ... )

( Genel olarak dünyadaki en küçük köpek cinsinin Chihuahua olduğu söylenir. Guiness Rekorlar Kitabı'na göre yaşayan en küçük köpek rekoru tek bir cinsin elinde değildir. )

( Dünyadaki kayda geçmiş en küçük köpek Yorkshire Teriyeri'dir.[Omuzdan 6.5 cm. boyunda, burun ucundan kuyruk ucuna 9.5 cm. uzunluğunda, 113 gr. ağırlığındaydı. 1945'te ölmüştür.] )


- CİHET/TARAF değil/yerine/= YÖN/DOĞRULTU


- ÇİP[İng. CHIP] değil/yerine/= YONGA


- ÇİZİNÇ/HARİTA[Ar.] ile/ve/||/<>/> YÖNDEÇ/PUSULA[İt.]


- ÇOĞUNLUK/LA ile/ve/||/<> YOĞUNLUK/LA


- ÇOK ile/>< YOK


- ÇÖZÜM ile YÖNEYLEM

( ... İLE Karmaşık sorunların çözümünde ve incelenmesinde, bilimsel ve özellikle matematiksel yöntemlerin uygulanışı. )


- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/< YÖNLENDİRME


- DBSCAN/DENSITY-BASED SPATIAL CLUSTERING OF APPLICATIONS WİTH NOİSE[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLUĞA DAYALI UZAMSAL KÜMELEME


- DEĞER ile/değil YÖN

( [not] VALUE vs./but DIRECTION )


- DEĞERSİZLEŞİR ile/ve/||/<> YOLDA KALIR ile/ve/||/<> YALNIZLAŞIR ile/ve/||/<> TÜKENİR ile/ve/||/<> BİLGİSİZ SAYILIR

( Her durumunu anlatan. İLE/VE/||/<> Herkese güvenen. İLE/VE/||/<> Her sırrını açığa vuran. İLE/VE/||/<> Her becerisini ortaya döken. İLE/VE/||/<> Her bildiğini söyleyen. )


- DEĞİL ile "YOK"


- DEJENERASYON/DEGENERATION[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞMA | BOZUNMA


- DEJENERE değil/yerine/= YOZ

( Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan. | Kaba, adi, bayağı. | Yozlaşmış. | Kısır. )


- DENEYİM ile/ve/değil/||/<>/< YÖNTEM

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilimsel. )


- DENİZATI ile YOSUN BİÇİMİNDE DENİZATI

( SEA HORSE vs. SEA HORSE IN THE SHAPE OF MOSS )

( HIPPOCAMPUS HIPPOCAMPUS cum ... )


- DEVLET ile/ve/||/<> YÖNETİM/İDÂRE


- DEZORYANTASYON/DISORIENTATION[İng.] değil/yerine/= YÖNELIM BOZUKLUĞU


- DEZORYANTASYON değil/yerine/= YÖNELİM KAYBI


- DİN ile/ve YORUM


- DİREKSİYON/DİDON/GİDON[Fr. < GUIDON] ile/değil YÖNELTEÇ

( ... İLE/DEĞİL Bisiklette. )

( )


- DİREKSİYON değil/yerine/= YÖNELTEÇ


- DİREKSİYON değil/yerine/= YÖNELTEÇ


- DİREKSİYONEL/DİRECTIONAL[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRİLMİŞ


- DİREKSİYONEL değil/yerine/= YÖNLENDİRİLMİŞ


- DİREKTİF/TÂLİMAT değil/yerine/= YÖNERGE/BUYURU


- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile YOĞUNLAŞMAK

( EXTERNALIZE vs. TO INTENSIFY )


- DİSTROFİ/DYSTROPHY[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞIM, YOZLAŞMA


- DOĞAL KÜRESELLEŞME ile/ve/||/<> YÖNLENDİRİLEN KÜRESELLEŞME


- DOĞRULUK ve/||/<> İYİLİK ve/||/<> YÖN(ELİM)/İSTİKÂMET

( Hak ve hakikatte. VE/||/<> Eylemde. VE/||/<> Davranışta. )

( el-SIDK fi'l-HAKK ve/||/<> el-HAYR fi'l-AMEL ve/||/<> el-İSTİKAMET fi'l-AHVAL )


- DOĞURMAK ve/||/<>/> DOYURMAK | ile/ve/değil/||/<>/> YOĞURMAK


- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK


- DOKUNMA ve/||/<>/> YOĞRULMA


- DOLU ile YOĞUN

( FULL vs. DENSE )


- DOMİNE ETMEK değil/yerine/= YÖNLENDİRMEK


- DUA ile YOM

( ... İLE Uğurlu dua. )


- DUA ve/||/<> YÖNELME


- DÜNYA ile/ve/||/<> YOL

( Doğa. İLE/VE/||/<> İnsan/lık. )


- DURAĞAN/LIK ve YOK/LUK

( STABLE/STABILITY and NONEXISTENT/NONEXISTENCE )


- DÜŞÜNME ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON


- DÜŞÜNÜŞ" ile/ve/||/<> "ELE/DİLE ALIŞ" ile/ve/||/<> "YAKLAŞIM" ile/ve/||/<> "ANLAYIŞ" ile/ve/||/<> "YÖNTEM"


- DUYGU:
İÇSEL ile/ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ


- EĞİLİM ile/ve/<> YÖNELİM

( SAMSKARA )


- EĞİLMEK ile YÖNELMEK


- EĞİTİM ile/ve/<> YÖNLENDİRME


- EHLİYETE, KISMÎ/TAM ENGEL OLABİLECEKLER:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK ile/ve/||/<> UNUTMA(NİSYAN) ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK(MARAZ) ile/ve/||/<> SAKATLIK(MALÛLİYET) ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> CEHİL ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> İSRAF ile/ve/||/<> ESÂRET ile/ve/||/<> ENGEL(ZECİR) ile/ve/||/<> YOLCULUK(SEYAHAT)

( ALIENATION et/||/<> SURDITE et/||/<> FAIBLESSE DE LA MEMOIRE et/||/<> LE SOMMEIL et/||/<> EPILEPSIE et/||/<> LA MALADIE et/||/<> INFIRMITE et/||/<> LA SECONDE ENFANCE et/||/<> L'IGNORANCE et/||/<> L'IVRESSE et/||/<> LA LEGERETE et/||/<> LA PRODIGALITE et/||/<> ESCLAVAGE et/||/<> LA CONTRAINTE et/||/<> LE VOYAGE )


- EKSİKLİK ile/ve YOKSUNLUK

( DEFICIENCY vs./and DEPRIVATION )


- ELE GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNETEBİLMEK

( )


- ELEŞTİRİ ile YORUM

( CRITIQUE vs. INTERPRETATION/COMMENT )


- EMRE MUHARRER SENET değil/yerine/= YÖNERGELİ BELGİT


- ENDEMI/ENDEMIA[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL SAYRILIK


- ENDEMİK/ENDEMIC[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL

( Belirli bir bölgeye özgü, belirli bir bölgede yetişen. )


- ENTEGRE DEVRE değil/yerine/= YONGA


- ERTİK ile YOL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İşlek yol. İLE ... )


- EŞİĞE YATMAK ve/||/<>/>/< YOKLUĞA TALİP OLMAK


- EVRÂK-I MÜSBİTE ile/||/<> ZABIT KAYITLARI ile/||/<> DÂİMİ KAYITLAR ile/||/<> YOKLAMA KAYITLARI ile/||/<> MAZBATA

( Tapu sicilini tamamlayan belgeler. İLE/||/<> Tapulama(kadastro) görmeden önce taşınmazlarla ilgili tutulan tapu kayıtları. İLE/||/<> Tapu Yönetimlerinde iş sahiplerinin başvurusu üzerine tutulan kayıtlar. İLE/||/<> Rumi 1288 - 1325 tarihleri arasında miri arazinin, yetkili memurlar tarafından mahalline gidilerek, yerinde görülüp incelenerek tutulan kayıtlar. İLE/||/<> Tutanak. )


- EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK


- EYTİŞİM ve/||/<> YÖNTEMSEL KUŞKU


- EZMEK ile/ve/değil/yerine YOĞURMAK


- FACEBOOK ile X/TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


- FAKİR[Ar.]/ÇIGAY[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSUL


- FAKİRHANE değil/yerine/= YOKSULEVİ


- FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA

( AWARENESS vs./and/<> TO BECOME DENSE )


- FEDÂ ETMEK değil/yerine/= YOLUĞLAMAK/GÖZDEN ÇIKARMAK


- FEDÂ değil/yerine/= YOLUĞ


- FEDAİ değil/yerine/= YOLUĞAN


- FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM

( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )


- FELSEFÎ ile/değil/yerine YORUMSAL


- GARİP ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUN


- GAYB ile YOK/VAROLMAYAN


- GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK


- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA


- GENELGE ile/ve/||/<>/> YÖNERGE

( Bağlayıcılığı vardır. İLE/VE/||/<>/> Bağlayıcılığı yoktur. )


- GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM


- GENLEŞME ile YOĞUNLAŞMA


- GEZEGENLERİN ÖLÇÜMÜNDE:
GÜNEŞTEN UZAKLIK ile/ve/||/<>/> YÖRÜNGE VE DÖNME DÖNGÜLERİ ile/ve/||/<>/> KÜTLE ile/ve/||/<>/> YARIÇAP ile/ve/||/<>/> YOĞUNLUK

(

  • Güneş’ten uzaklık: Kepler Yasaları ile ölçülür.
  • Yörünge ve dönme döngüleri: Gözlemlerle tespit edilir.
  • Kütle: Newton Yasaları ile hesaplanır.
  • Yarıçap: Açısal büyüklük yardımıyla bulunur.
  • Yoğunluk: Yarıçap ve kütle kullanılarak hesaplanır.
)


- GİTTİKÇE ... ile/değil/yerine YOK YERE


- GONCA[Fars. < GONÇE] ile YONCA/TRIFOLIUM[Lat.]

( Açılmamış çiçek. İLE Baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. )


- GÖNDERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÖNLENDİRMEK


- GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK ile/ve/||/<> YOK SAYMAK


- GÖRÜNGÜ BİLİM/FENOMENOLOJİ ile YORUMBİLİM/HERMENEUTİK

( Bilinç ve deneyimlerin yapısını inceleyen felsefi yaklaşım. İLE Metinlerin ve anlamların yorumlanması üzerine odaklanan felsefi yaklaşım. )


- GÖRÜŞ ile/ve/||/<> YORUM


- GÜÇ/KUVET:
| YAVAŞLATIR ile/ve/ya da/||/<> DURDURUR ile/ve/ya da/||/<> DÖNDÜRÜR ile/ve/ya da/||/<> YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRİR ile/ve/ya da/||/<> BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRİR ile/ve/ya da/||/<> HIZLANDIRIR |
ile/ve/ya da/||/<> />
| GERER ile/ve/ya da/||/<> BÜKER ile/ve/ya da/||/<> VURUR ile/ve/ya da/||/<> SIKAR |


- GÜDÜLENME ile/ve/> YÖNELME/YÖNLENME

( MOTIVATION vs./and/> TO TEND )


- GÜVERCİN ile YOLCU GÜVERCİNi

( PIGEON vs. PASSENGER PIGEON )


- HACC KOŞULLARI ile/ve/değil YOL KOŞULLARI

( Bayanların hacca yalnız gidememeleri ile ilgili çekince Hac'a gitmesi değil, eski zamanlardaki çeşitli ve uzun yol şartlarından dolayıdır. Dolayısıyla günümüzde yalnız gitmemesi yönünde bu tür bir engel bulunmamaktadır. )


- [ne yazık ki]
!HAKARET ETMEK ve/=/||/<>/> !YOK ETMEK


- HAKİKAT ile YORUMLAR

( Vardır/yoktur. İLE Vardır. )


- HALAT'LARDA:
BRAGA/MARSPET/PATRISA ile/ve GOMANA ile/ve KANDİLİSA ile/ve İSTRUMAÇA ile/ve VARAGELE ile/ve YOMA

( Gemilerde kullanılan halat. İLE/VE Gemi demirinin bağlı olduğu halat. İLE/VE Gemideki serenleri kaldırmaya yarayan halat. İLE/VE Birbirine takılmış halat. İLE/VE Bir şeyi bir yerden başka bir yere çekmek için kullanılan halat. İLE/VE 3-4 kat kol bükülmüş halat. )


- HARCIRAH[Ar., Fars.] değil/yerine YOLLUK


- HARCIRAH[Ar.] değil/yerine/= YOLLUK


- HAREKET ETMEK değil/yerine/= YOLA GİTMEK/YOLA ÇIKMAK


- HAREKET ve OLUŞ ve YOKOLUŞ


- HAREKET ve/> YÖN

( Hareketin başladığı andan itibaren yön oluşmaya başlar. )

( Hareketin, yöne gereksinimi vardır. )

( Yön, İbni Sinâ'nın tüm kitapları, ayrı ayrı ve başlı başına bir bölümdür. )

( MOVEMENT and/> DIRECTION )


- HAYDUT/ŞAKİ değil/yerine/= YOLKESEN/SOYGUNCU


- HAYIR ile/ve DEĞİL ile/ve YOK ile/ve HİÇ

( Hiç, yoktan iyidir. )

( NO vs./and NOT vs./and NON-EXISTENT/ABSENT/THER IS/ARE NOT vs./and NOTHING )


- HAZIR BİLGİ ile/ve/değil/yerine YÖNLENDİRİCİ BİLGİ


- HAZIR:
YERİ ve/||/<> YOLU

( Gelenin. VE/||/<> Gidenin. )


- HECİN ile YOZ

( Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. İLE Tek hörgüçlü dişil deve. | Davar sürüsü. )


- HEYECAN ile/ve YOĞUN İLGİ/İSTEKLİLİK

( EXCITEMENT vs./and ENTHUSIASM )


- HİÇBİR YERDE/LİK ile/ve/değil YOK/LUK


- HİÇBİR ZAMAN değil/yerine/= YOK KEZ


- HİÇ/LİK ile/ve YOK/LUK

( Kendinizi alabildiğine çıplaklık, alabildiğine hiçlik içinde hazır tutun. )

( NOTHING/NESS vs./and NON-BEING
Just keep yourself ready in utter nakedness and nothingness. )


- HİÇ/LİK ile YOK/LUK

( SHUNYA/NADA ile ... )

( Y EN EL MONTE NADA: ve hiçlik dağının üzerinde )

( Hiç, hiçbir bilim dalının konusu değildir. )

( NOTHING(NESS) vs. NON-BEING )


- HİÇ(LİK) ile YOK(LUK)


- HİPERALIMENTASYON/HYPERALIMENTATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BESLEME


- HİPNOZ:
BİREYSEL ile/ve/||/<> ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<> KENDİ KENDİNE(AUTO) ile/ve/||/<> BAŞKASI ARACILIĞIYLA ile/ve/||/<> YOL ile/ve/||/<> TOPLUMSAL ile/ve/||/<> SİYASAL REKLÂM AMACIYLA


- HIRABE[Ar. harbe/savaşa giderken] değil/yerine/= YOL KESME


- [ne yazık ki]
"HIRSIZ/LIK" ile/ve/<> "YOLSUZ/LUK"

( [yapan] Fakir ise. İLE/VE/<> Zengin ise. )


- HİTABEN değil/yerine/= YÖNELİK


- HİZÂYA GELMEK/GETİRMEK değil/yerine/= YOLA GELMEK/GETİRMEK


- HUB ile/ve/<> ANAHTAR ile/ve/<> YÖNLENDİRİCİ ile/ve/<> ERİŞİM NOKTASI

( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- HÜKÜMET[Ar.]/KABİNE[Fr./İng.] değil/yerine/= YÖNETKE


- ICU/İNTENSIVE CARE UNİT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ, YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- İDÂRE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÖNETMEK/YÖNETİM


- İDARE değil/yerine/= YÖNETİM


- İDARİ değil/yerine/= YÖNETSEL


- İLÂN-I AŞK ile YOLUNDA YÜRÜMEK


- İLERLEME ile/ve/değil YOL ALIŞ


- İLGİ ve/> İSTEK ve/> YÖNTEM ve/> EYLEM

( INTEREST and/> REQUEST and/> METHOD and/> ACTION )


- İLK NEDEN ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/ve/değil/||/<> YOK SAYMA


- İNDİRGEME ile/değil/yerine YORUM/LAMA

( [not] TO REDUCE vs./but TO INTERPRET
TO INTERPRET instead of TO REDUCE )


- İNHA[Ar.] ile YÖNERGE

( Resmi bir göreve atama ya da bir üst aşama için yazılan yazı. İLE ... )


- İNİŞ ile/ve/değil/<> YOĞUNLAŞMA


- İNMEK ile/ve YOĞUNLAŞMAK


- İNSAN:
"YOK" VAROLAN ile/ve/=/değil "YOK OLAMAZ" VAROLAN


- İNTENSİF/İNTENSIVE[İng.] değil/yerine/= YOĞUN


- INTERPRETASYON/INTERPRETATION[İng.] değil/yerine/= YORUM


- IPL/INTENSE PULSE LIGHT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN ATIMLI IŞIK


- IŞIĞA, IŞIKLA BAKMAK ile/ve YÖNTEME, YÖNTEMLE BAKMAK


- İŞLEMEK ile/ve/<> YOĞURMAK


- İŞLEV ve YÖN

( FUNCTION and DIRECTION )


- İSTATİSTİK:
MATEMATİK ile/ve/||/<>/> YÖNETİM/DEVLET BİLGİSİ


- İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ

( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )


- İSTEK ve/<>/|| YOL


- İSTİ'DÂD ve YÖNELİM


- İSTİKÂMET[Ar.] değil/yerine/= YÖN, DOĞRULTU


- İTME ile YÖNLENDİRME

( TO PUSH vs. TO ORIENTATE )


- JOYSTICK[İng.] değil/yerine/= YÖNETME KOLU


- KAFİLE değil/yerine/= YOLCUBİRLİK


- KALDIRMA:
KORUMA ile/ve/||/<> YOK ETME

( KATERGEIN )


- KALIN >< YUFKA ile/ve/||/<> YOĞUN >< İNCE

( Diklemesine.[On kâğıdın, üst üste konulması.] İLE/VE/||/<> Enlemesine.[On ipliğin, üst üste eğrilmesi.] )

( "(Bir şey) yufka iken (onu) delmek kolaymış, ince olanı (da) kırmak kolay. Yufka, kalın olursa (onu) delmek zormuş, ince, yoğun olursa (onu) kırmak zormuş." )


- KANAL ile/ve YOL


- KANALİZE ETMEK/OLMAK değil/yerine/= YÖNLEMEK/YÖNLENMEK


- KANITIN YOKLUĞU ve YOKLUĞUN KANITI

( İkisi de olamaz! )

( "Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir." )


- [ne yazık ki]
KAPİTALİZM ve/> BİLGİSİZLEŞMEK ve/> YOKSULLAŞMAK

( Kapitalizm, okudukça cahil bırakır; çalıştıkça fakirleştirir. )

( CAPITALISM and/> IGNORANCE and/> TO GET POOR )


- KARŞI ile/yerine YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KARŞI ile YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KATI ile/ve/değil YOĞUN

( [not] SOLIDS vs./and DENSE )


- KAYBOLMA ile YOK OLMA

( DISAPPEARANCE vs. TO BE ANNIHILATED/VANISH )


- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA


- KAYNAK ile/ve YOL

( SOURCE vs./and WAY )


- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ

( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )


- KAYNAK ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- KESİF[Ar.] değil/yerine/= YOĞUN

( Oylumuna oranla, ağırlığı çok olan. | Koyu, kalın. | Etkisi güçlü olan.[koku vb.] | Artmış, çoğalmış bir durumda olan. | Dolu, sıkı, çok. | Kaba, kalın, iri.[elek, iğne için] )


- KESKİN ile YOĞUN


- KİŞİLERİ TANIMA:
YOLCULUKTA ve/||/<> ZORLUKTA ve/||/<>
YOKLUKTA ve/||/<> (AYNI) MASADA


- TESLİMİYET:
"KİŞİ"YE ile/ve/değil/||/<>/< YOL'A


- KIYAS ile/ve YORUM

( COMPARISON vs./and INTERPRETATION/COMMENT )


- KOMBİ (HERMETİK) ile/değil/yerine YOĞUŞMALI KOMBİ

( Küçük alanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Büyük alanlarda. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha verimlidir. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha çevrecidir. )


- KONDANSASYON/CONDENSATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMA


- KONDANSATÖR[Fr.] değil/yerine/= YOĞUNLAÇ

( İçinde, akımsız elektrik yükü biriktirilen aygıt. )


- KONDANSATÖR/MEKSEFE değil/yerine/= YOĞUNLAÇ


- KONDANSÖR değil/yerine/= YOĞUŞTURUCU


- KONSANTRATÖR/CONCENTRATOR[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞTIRICI


- KONSANTRE/CONCENTRATED[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ | DERİŞİK


- KÖRLÜK ile/<> YOKLUK


- KOŞMAK ile/= YORTMAK

( Koşmak, sürekli yol yürümek. | İşsiz güçsüz gezmek. )


- KÜRE ve YÖNETİM

( Bir ülke iyi yönetiliyorsa, yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı utanç verici bir şeydir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa, zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır. )


- KÜRESELLEŞME ve/||/<> YOKSULLUK


- KURGUDA:
KESMEK ile/ve/||/<>/> YONTMAK ile/ve/||/<>/> EKLEMEK


- KUŞ TÜYÜ ile/ve YONDA

( ... İLE Kuşun tüyleri altındaki ince kıllar. )


- MAHALLİ[Ar.] değil/yerine/= YÖRESEL/YEREL


- MAHREK[Ar.] değil/yerine/= YÖRÜNGE

( Yürüyen bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. | Bir gökcisminin, devinme süresince aldığı yol. )


- MAHRUM[Ar.] değil/yerine/= YOKSUN


- MAHRUM/İYET değil/yerine/= YOKSUN/LUK


- MANİPÜLASYON/MANİPULATION[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRME | GÜDÜMLEME | HİLEYLE YÖNLENDİRME | KARŞIDAKİYLE OYNAMA, KARŞIDAKINİ ÇIKARI İÇİN KULLANMA. | ELLE KULLANMA


- MANİPÜLASYON değil/yerine/= YÖNLENDİRİM


- MANİPÜLATİF değil/yerine/= YÖNLENDİRİMLİ


- MANİPÜLATÖR/MANİPLE değil/yerine/= YÖNLENDİREÇ/YÖNLENDİRİMCİ/YÖNLENDİREÇÇİ


- MANTIK ile/ve YÖNTEM

( ... İLE/VE Gelecekte olacak bir şeyi yakalamak. )

( ... İLE/VE Modern bilimlerin mantığı. )

( Yöntemi bilen bilgiyi elde eder. )


- MANTIK ile/ve/değil/yerine YÖNTEM


- MATÛF[Ar. < ATF] değil/yerine/= YÖNELTİLMİŞ

( Bir yöne eğilmiş. | Yöneltilmiş. )


- MDSS/MANAGERIAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİMSEL KARAR DESTEK DÜZENİ


- MECRÂ değil/yerine/= YÖNEY


- MEMLEKET ile/ve YÖRE


- MESAFE KATETMEK değil/yerine/= YOL ALMAK


- MESAFE ile YÖN

( DISTANCE vs. DIRECTION )


- MESAJ ile/ve YÖNLENDİRME

( MESSAGE vs./and TO ORIENTATE )


- MESKENET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK

( Miskinlik, beceriksizlik. | Yoksulluk. )


- METODİK/METOTLU değil/yerine/= YÖNTEMLİ


- METODOLOJİ/METHODOLOGY[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMİ


- METODOLOJİ değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM


- USÛL/METOD/OLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM


- METODOLOJİK/METHODOLOGICAL[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMSEL


- METODOLOJİ/K değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM/SEL


- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM


- MIS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ


- MİSKİN[Ar.]/ERMEGÜ[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSU

( Allah'ta yok olan, fenafillah. )


- MODERATÖR değil/yerine/= YÖNETİCİ


- MÜDÜR/İYET değil/yerine/= YÖNETÇİ/LİK


- MUHTIRA[Ar.]/MEMORANDUM[İng.] değil/yerine/= YÖNERGE/ANDAÇ/GÜNLÜK

( Herhangi bir şeyi anımsatma, uyarma amacıyla yazılan yazı. | Bir devletin, başka bir develete, siyasal sorunlarla ilgili olarak yolladığı uyarı yazısı, diplomatik nota. | Andaç. | Günlük. )


- MÜSÂFİR[< SEFER] ile YOLCU

( MİSÂFİR, YOLDAN GELEN, YOLCU | YOLCULUK SIRASINDA BİRİNİN EVİNE İNEN KONUK | KOMŞUYA GİDEN KİMSE )


- MÜŞTERİ değil/yerine YOLCU


- MÜTEKÂSİF[Ar.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ, KOYULAŞMIŞ, DERİŞİK


- MUTLULUK:
İSTASYON ile/değil/yerine/>< YOLCULUK


- NARU = YÖN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- NAVİGASYON/NAVİGATION[İng.] değil/yerine/= YOL BUL, SEYİR


- NAVİGASYON değil/yerine/= YOLBUL


- NAVİGATÖR değil/yerine/= YOLBİL


- [ne] "VARLIĞA YERİNİRİM" ne de "YOKLUĞA ERİNİRİM"

( Ancak, yokluğu birebir, kendin deneyimle(yebil)dikten sonra söyleyebilirsin/söylemelisin! )


- NEDEN OLMAK ile YOL AÇMAK


- NEDEN OLMAK ile "YOL AÇMAK"


- NEDENİN YOKLUĞU ve/||/<>/> YOKLUĞUN NEDENİ


- NEFSÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÖNTEMSEL


- NESNE ile/ve/<> YOĞUNLUK


- NESNENİN, DURUM DEĞİŞİMİNDE:
ERİME ile/ve/||/<>/> DONMA ile/ve/||/<>/> BUHARLAŞMA ile/ve/||/<>/> YOĞUŞMA ile/ve/||/<>/> İNCELME/SÜBLİMLEŞME ile/ve/||/<>/> KIRAĞILAŞMA

( )

( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Gaz hâlindeki bir nesnenin, ısı kaybederek sıvı durumuna gelmesi. İLE/VE/||/<>/> Bir nesnein, katı durumdan sıvı durumuna geçmeden doğrudan doğruya gaz durumuna dönüşmesi. İLE/VE/||/<>/> Su buğusunun, soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince tabaka. )


- NETLEŞTİRMEK ile/ve/<> YÜZLEŞ(TİR)MEK ile/ve/<> YORUMLAMAK

( Psikoterapi yöntem ve süreçleri. )


- DENEYİMLER:
NİTELİKSEL ile/ve/||/<> YÖNELİMSEL


- NİYET ile/ve YÖN

( INTENTION vs./and DIRECTION )


- NİYET ile/ve YÖNELİM

( INTENTION vs./and TO TEND )


- NİYET YÖNELİM


- NİYET ile/ve/<> YÖNELİM/EĞİLİM/MEYL


- NİYET ve/||/<> YÖNELİM ve/||/<> BAĞLILIKLAR ve/||/<> YATKINLIKLAR


- NİYET ile/ve YÖNELİŞ


- NİYET ile/ve/<> YÖNTEM


- NOKTA ile/ve/değil YOĞUN TİTREŞİM


- ODAKLANMA ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON

( FOCUS vs. CONCENTRATION )


- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< YOK SAYILMA


- OKUMA YAPMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM YAPMAK


- OLAYLAR VE KİŞİLER ve/||/<> YÜKLENEN ANLAM ve/||/<> ALGI ve/||/<> YORUM | BİLİŞSEL ÇARPITMALAR


- ÖLDÜ değil/yerine YORULDU GİTTİ


- ÖLDÜRME ile/ve/||/<> YOK ETME


- OLMAZ ile "YOK"


- OLUŞ:
YOKLUĞUN YADSINMASI ve/||/<> YOK'UN YOKLUĞU


- ÖNERİ ile/ve/||/<> "YOL GÖSTERMEK"


- ÖNGÖRÜ ile/ve YORUM


- ORBİT/ORBİTAL ile/ve/değil/yerine/= YÖRÜNGE

( Bir elektronun yerini belirleme olasılığı en yüksek olan belirsiz bir alanı. İLE/VE/||/<> Uzaydaki bir nesnenin kütle çekimi nedeniyle başka bir nesnenin etrafından geçtiği eğrili yol. | Bir gök cisminin hareketi süresince izlediği yol. | Hareketli bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. )


- TERBİYE/ORYANTASYON değil/yerine/= EĞİTME/EĞİTİM/YÖNLENDİRME/UYUM


- ORYANTİRİNG değil/yerine/= YÖNBUL


- OYMAK ile/ve/<>/değil/yerine YONTMAK


- PARAN:
VARSA ile/ne yazık ki YOKSA

( Sayarlar. İLE/NE YAZIK Kİ "Satarlar." )


- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


- PARASIZLIK ile "YOKLUK"

( MÜZÂYAKA[< ZÎK, ZAYK/DÎK, DAYK] )


- PATOJENİK/PATHOGENIC[İng.] değil/yerine/= YOZLATAN, SAYRILAYAN


- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ

( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )


- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ


- PENOPLEN[Fr.] değil/yerine/= YONTUKDÜZ

( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak, engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )


- PERİŞAN OLMAK ile YOK OLMAK


- PİRAMİTLER:
[BOSNA ile GİZA ile TİKAL ile MAURITIUS ile KOHKER ile GUIMAK ile ENDONEZYA ile JİLİN ile BEYAZ ile KUKULKAN ile SUDAN ile SUALTI ile KÜBA ile YONAGUNİ ile BALİ ile MAYA ile JAVA ile KAMBOÇYA ile AVUSTRALYA ile GUATEMALA] ile
MODERN PİRAMİTLER
[MOSKOVA ile KANADA ile CEITUS ile MEMPHIS ile LAS VEGAS]

( [Bosna'da. İLE Mısır'da. İLE Guatemala'da. İLE Mauritius'ta. İLE Kamboçya'da. İLE Kanarya Adaları'nda. İLE Endonezya'da. İLE Kuzeydoğu Çin'de. İLE Çin'de. İLE Meksika'da. İLE Sudan'da. İLE Portekiz açıklarında. İLE Küba açıklarında. İLE Japonya'da. İLE Bali adalarında. İLE Güney Amerika'da. İLE Java adalarında. İLE Kamboçya'da. İLE Avustralya'da. İLE Guatemala'da.]
İLE
Modern:
[Rusya'da. İLE Kanada'da. İLE Roma(İtalya)'da. İLE Amerika'da. İLE Amerika'da.] )

( En çok piramitin bulunduğu ülke, Mısır değil Sudan'dır[220 piramit bulunmaktadır.] )


- PİS ile/değil YOĞUN


- PLASTİK değil/yerine/= YOĞRUK


- PRENSİP ile YÖNTEM

( PRINCIPLE vs. METHOD )


- PUSULA[İt. < BUSSALO] değil/yerine/= YÖNDEÇ/YÖNEÇ/İLETECİK


- PUT KIRMAK ile/değil YORGAN SİLKMEK


- PUTPERESTLİK:
(")TAPMAK(") değil YÖNELİM

( Putperestlik, bir şeye tapmak değil soyut olana somut bir şey üzerinden yönelmektir. )


- RAMPA[İt.] değil/yerine/= YOKUŞ


- RAPOR/DA:
BAĞLAYICI/LIK ile/değil/yerine YOL GÖSTERİCİ/LİK


- REGÜLASYON değil/yerine/= YÖNERGE | AYARLAMA, DÜZENLEME


- RİVÂYET ile/ve YORUM

( MERVÎ[Ar. < RİVÂYET]: Rivâyet olunan, birinden işiterek söylenilen, sağlam olarak bilinmeyen. İLE/VE ... )


- SAÇLARDA:
GÜR ile YOĞUN


- SADAKAYI:
SAKAT DİLENCİYE VERMEK ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUL FİLOZOFA VER(E)MEMEK

( Bir gün, kötürüm ya da kör olmaktan korktuklarından, "gözünden/gördüklerinden akıllı" olmalarından dolayı. İLE Gün gelip de, felsefenin içinde olacaklarını düşünememekten dolayı. )


- SAF/LIK:
VARLIKTA ile/>< YOKLUKTA

( Var. İLE/>< Yok. )


- SAĞLIK ve/||/<>/> YOLCULUK SAĞLIĞI


- SANAT ve YORUMBİLİM/TEVİL/HERMENEUTİK


- SAPKIN EŞEYSELLİK ile/değil YOĞUN EŞEYSELLİK


- ŞARKI/CI ile YORUM/CU


- SEFÂLET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK


- ŞEHİR/YOL BİSİKLETİ ile/ve DAĞ BİSİKLETİ ile/ve YOKUŞ AŞAĞI(DOWNHILL) BİSİKLETİ ile/ve SABİT(FIX) BİSİKLET ile/ve YARIŞ(SPOR) BİSİKLETİ


- ŞEKİLLENME" ve/<> "YOĞRULMA"


- SEMT değil/yerine/= YÖNCE


- SERT/LİK ile YOĞUN/LUK


- SEVGİLİYİ GÖRMEK İÇİN:
SAATTE ile/ve/||/<> YOLDA

( Gidişine/geçişine bakılır. İLE/VE/||/<> Gelişine bakılır. )


- SEVİYESİZLEŞME ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA


- ŞEY ile/ve/+ YÖNELİM

( THING vs./and/+ TENDENCY )


- SEZGİ ile/ve YORUM

( INTUITION vs./and INTERPRETATION )


- SFENKS[Yun.] değil/yerine/= YONTU

( Yunan mitolojisinde, geçen yolculara, bazı bilmeceler sorarak, bilmeyenleri yuttuğuna inanılan söylence canavarı. | Mısır'da, eski Mısır'lılar çağından kalma kadın başlı, aslan gövdeli yontu. )


- SIK/LIK ile/ve/||/<> SIKI/LIK ile/ve/||/<> YOĞUN/LUK


- SINERJİK/SYNERGIC[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLİ 2 .ARTI ETKİLİ


- SINERJIST/SYNERGIST[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKIN | ARTI ETKIN


- SINERJİZM/SYNERGISM[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLEME | ARTI ETKİLEME


- SINIRLANDIR(IL)MA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİR(İL)ME


- SIRÂT[Ar.] değil/yerine/= YOL


- SIRÂT/TÂRİK[Ar.] değil/yerine/= YOL


- SİYASETÇİ/POLİTİKACI[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÖNETKİCİ


- SİYASETTE:
YOLDAŞ ile/değil YOL

( [siyasette] "Yoldaş, yolu belirler." DEĞİL Yol, yoldaşı belirler. [Yol değiştikçe, yoldaşlar da değişir.] )


- SİYASİ HAKLAR değil/yerine/= YÖNETKİL ÜLEVLER


- SİYASİ PARTİ değil/yerine/= YÖNETKİL BİREL


- SİYASİ/SİYASAL/POLİTİK değil/yerine/= YÖNETKİL


- SİYASİ TEŞKİLAT değil/yerine/= YÖNETKİL ÖRGÜT


- ...SIZ ile YOK

( ...LESS vs. THERE IS/ARE NOT )


- SOHBET ve YOLDAŞ/LIK


- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK


- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU

( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )


- SORGULAMA ile/ve YORUM ÇOKLUĞU(NA ULAŞMAK)


- SORGULAMA ile/ve/+/<> YORUMLAMA


- SORU ile/ve YORUM

( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )

( QUESTION vs./and INTERPRETATION/COMMENT )


- SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU

( QUESTION-COMMENT vs./and COMMENT-QUESTION )


- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI

( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )


- SOY değil/yerine YOL


- SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ

( ABSTRACTION POWER vs./and/||/<> INTEROPERATIBILITY vs./and/||/<> PRIORITY OF RELATIONS )


- SOYUTLAMA ile YOK SAYMAK


- SÖZ/SORU)
"YÖNLENDİRME" ile YÖNELTME


- STRATEJİ değil/yerine/= YOLİZLEM


- STRATEJİK MALLAR değil/yerine/= YOLİZLEMLİK TAVARLAR


- STRATEJİK PLAN değil/yerine/= YOLİZLEMSEL TASAR


- STRATEJİ/K değil/yerine/= YOLİZLEM/LİK / YOLİZLEMSEL


- SÜKÛN ile/ve YOKLUK

( QUIETNESS vs./and NON-BEING )


- SÜREÇ ile/ve/<> YOL


- SURETİYLE[Ar.] değil/yerine/= YOLUYLA/KOŞULUYLA


- TAHLİL ile YORUM

( ANALYSIS vs. INTERPRETATION/COMMENT )


- TAKILMA ile/değil/yerine YOĞUNLAŞMA


- TAKSİMETRE değil/yerine/= YOLSAYAÇ


- TAKTİK ile "YOL"


- TAKTİK ile YÖNTEM

( TACTICS vs. METHOD )


- TALİMATNÂME[Ar.] değil/yerine/= YÖNETMELİK


- TARİK:
ÖRGÜT değil YOL/YORDAM/YÖNTEM


- TARİK[Ar.] değil/yerine/= YOL


- TEDBİR ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- TEFSİR ETMEK/TABİR ETMEK değil/yerine/= YORUM/LAMAK


- TEKNİK ile YÖNTEM

( TECHNIQUE vs. METHOD )


- TEMÂYÜL değil/yerine/= YÖNSEME


- TEMÂYÜL[Ar.] değil/yerine/= YÖNSEME/EĞİLİM

( Belirli bir amaca ya da sonuca yönelen, etkinliğe dönüşmeyen etki gücü. )


- TERBİYE ile YOK ETMEK


- TERK ETMEK ile/ve/||/<> YOK ETMEK


- TEVHİD ve/=/||/<> YOGA ve/=/||/<> SYMBOLON


- TOPAÇ ile/ve/||/<> YOYO


- TOPRAKTA:
KÜÇÜK MEMELİ ve/||/<> TEK HÜCRELİ CANLILAR(PROTOZOA) ve/||/<> SOLUCAN ve/||/<> EKLEM BACAKLI ve/||/<> YOSUN ve/||/<> BOZGAN/BAKTERİ ve/||/<> MANTAR

( [Bir dönümde] 1 kg. VE/||/<> 15 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 250 kg. VE/||/<> 300 kg. )

( Bir cm. toprak tabakasının oluşabilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. )

( )


- TORNA değil/yerine/= YONTAR


- TRAFİK değil/yerine/= YOLAKIŞ


- TRAKT/TRACT[İng.] değil/yerine/= YOL


- TRASE/TRACING[İng.] değil/yerine/= YOL, İZ


- TÜKETMEK ile YOK ETMEK


- TÜKETMEK ile YOK ETMEK


- TÜRKİYE'DE, SİNEMA TARİH YAZIMINDA:
SİNEMANIN BAŞLANGICI ile/ve/||/<>/> MUHSİN ERTUĞRUL DÖNEMİ ile/ve/||/<>/> DÖNEMLER ile/ve/||/<>/> YAKLAŞIM ile/ve/||/<>/> KAYNAK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> YÖNTEM


- TÜZÜK ile/ve/||/<>/> YÖNETMELİK


- UĞURLAMAK ile/ve YOLCU ETMEK


- UMUT ve/=/||/<>/>/< YOKSULUN/FAKİRİN EKMEĞİ


- UNSURLARIN TRANSANDANTAL DOKTRİNİ ile/ve/||/<> YÖNTEMİN TRANSANDANTAL DOKTRİNİ


- USÛL:
İLKE ve/||/<> YÖNTEM


- VAR İKEN) "YOK" ile (YOK İKEN) "VAR"

( Dememeli[/sin/yiz]! [ya da çok dikkatli olmak gerekir] İLE Diyemezsin! [dersen de sonraki bedeli çok ağır olur!] )


- VAR ile/>< YOK

( Sende varsa. İLE/>< Sende yoksa. )

( Herkeste. İLE/>< Hiçkimsede. )


- VAR'DAN VAROLAN ile/ve/değil/||/<>/> YOK'TAN VAROLAN

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsan. )


- VARI YOKLAMAK ile YOKU YOKLAMAK

( "TO MAKE NONEXISTENCE" TO THE "EXISTENCE" vs. "TO MAKE NONEXISTENCE" TO THE "NONEXISTENCE" )


- VARLIĞI İSTEMEK ve/||/<> YOKLUKTAN KAÇMAK


- VARLIK ile/ve VAROLMA ile/ve YOKLUK

( Akla ilişkindir. İLE/VE Zamana ilişkindir. İLE/VE Zemine/mekâna ilişkindir. )

( ... İLE/VE Gerçeklik alanıdır. İLE/VE Gerçeklik kavramıyla karşılanamaz. )


- VARLIK ile/ve YOK VARLIK

( ... İLE/VE Tin. )

( Sadece kişi, yoktan varolur. )

( ONTOS ON >< UK ON )


- VARLIK ile/ve/değil/<> YOKLUĞUN VARLIĞI

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> İnsan. )


- VAR/LIK ile/>< YOK/LUK

( dır. İLE/>< değildir. )

( Sorun. İLE/>< Hiç. )

( Hiç. İLE/>< Sorun. )

( Dans var, dansçı yok; Dansçı var, dans yok. )

( Seviştirir. İLE/>< Dövüştürür. )

( [varolanın/nesnenin] Yüklem alabilmesiyle. İLE/>< Yüklem alamamasıyla. )

( EXISTENCE vs./>< NONEXISTENCE )


- VARLIK ile/ve YOKLUK

( İzzetiyet. İLE/VE Zilletiyet. )

( dır. İLE/VE değildir. )

( Kurtuluş, yokluktadır. Yani aczimizi anlayıp, tam bir teslimiyetle teslim olmaktadır. )

( Manevî ilmin nihayeti yokluktur. )


- VARLIK ile/ve YÖNTEM

( EXISTENCE OF WHAT vs./and METHOD )


- VARLIK ile/ve/<> YORUMLANMIŞ VARLIK

( ... İLE/VE/<> Dil. )


- VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)

[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )

( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )


- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/&gt;&lt;/< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)

( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( )

( )

( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )

( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>


- VEKTÖR:
YEĞİNLİK/ŞİDDET ve/||/<>/> YÖN


- VOKALİST/HANENDE[Fars.] değil/yerine YORUMCU


- [ya] "BİR YOL BULMAK/AÇMAK" ve/ya da/||/<>/>/< [ya] YOL AÇMAK ve/ya da/||/<>/>/< YOLDAN ÇEKİLMEK


- YAKIN İLİŞKİ ile/ve/||/<> YOĞUN İLİŞKİ


- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]


- YAN ile YÖN

( NEZT ile ... )


- YANDAŞ ile YOLDAŞ/TOVARİŞ[Rusça]


- YAR/UÇURUM ve/||/<>/< -YOR

( ... VE/||/<>/>/< Şimdiki zaman eki olan "-yor"un geniş zamanlı, genelleyici ve orantısız kullanımı uçurumun kenarında olmak ya da uçurumdan düş(ür)mek gibidir. )


- [ne yazık ki]
(")YARIŞMA(") ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA


- YASA ile YÖNERGE

( LAW vs. DIRECTIVE )


- YASA ile YÖNETMELİK

( LAW vs. STATUTES )


- YASAKLAMA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- YBB/YBÜ/INTENSIVE CARE UNIT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- YBS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ


- YENİ ile/ve YOĞUN

( NEW vs./and DENSE )


- YILLAR ile/ve/||/<> YOLLAR


- YILMAZ ile/ve/<> YORULMAZ ile/ve/<> YENİLMEZ


- YKDS/MANAGERIAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİMSEL KARAR DESTEK DÜZENİ


- YOBAZ ile/değil CAHİL


- Yoga için DİNLE!!!


- YOGA vs. MEDITATION


- YOGA ile ...

( Hindu felsefesindeki altı sistemden biri. Yoga bireysel ruhun(jivatma) Evrensel Ruh(Paramatma) ile birleşebilme yollarını öğretir. Yoga sisteminin Patanjali tarafından kurulduğuna inanılır. )


- YOGA ile/ve/<> MEDİTASYON

( Yoga, bağlantı(link), uyum demektir. Hem fizikî, hem de zihinsel olabilir. Yoga denilince, sadece özel hareketler olarak sınırlandırılmamamlıdır. İLE Yoga, dıştakini içe yöneltmektir. Meditasyon, sözcük bazında derin düşünme demektir. 1. Yönlendirme, 2. Onaylama, 3. Odaklanma, 4. Konsantrasyon, 5. Gerçekleştirme adımlarında sağlanır. 400 farklı meditasyon çeşidinden/yönteminden bahsedilir. )

( Yoga, iç varoluşun, dış varolanlar üzerinde işlem yapmasıdır. )

( Kendini anlama çabası, Yoga'dır. )

( Yoga: Sürekli mutluluğu içte arayış. )

( Yoga: Farkındalık içinde eylem. )

( Yoga, kendini-anlama yoluyla kendini özgürleştirme bilimi ve sanatıdır. )

( Yogi, iyi niyetini bilgeliğiyle birleştirebilmiş kişidir. )

( Gerçeği arayan bir Yogi olur, bilgeliği arayan bir Gnani olur, mutluluğu arayan biri ise Eylem Adamı olur. )

( Gerçek ile sahteyi ayırt edebilme ve sahte olanı terk etme yolunda derin düşünülerek yapılan gündelik alıştırmalar, meditasyondur. )

( Başlangıç için birçok meditasyon biçimi vardır ama onlar birbirine karışarak sonunda bir olur. )

( Meditasyon, bizi tutsak eden bağları bulmamıza, onları çözmemize ve o tutsaklık limanından ayrılmamıza yardımcı olacaktır. )

( Sözcüklerin ötesine ulaşmak için tekrarlanan girişimlere meditasyon denir. )

( ... ile/ve/<> HÂL-İ İSTİĞRAK )

( YOGA vs./and/<> MEDITATION
Yoga is bending the outer to the inner.
The effort to understand yourself is Yoga.
Yoga: Seeking lasting happiness within.
Yoga: Awareness in action.
Yoga is the science and the art of self-liberation through self-understanding.
Deliberate daily exercise in discrimination between the true and the false and renunciation of the false is meditation.
There are many kinds of meditation to begin with, but they all merge finally into one.
Meditation will help you to find your bonds, loosen them, untie them and cast your moorings.
Yoga is the work of the inner self on the outer self.
A Yogi is a person whose goodwill is allied to wisdom.
Such repeated attempts to go beyond the words is called meditation. )

( ... ile/ve/<> CHAN )


- YOGA ile/ve/||/<> PİLATES

( Daha çok maneviyat ve solukla ilgilidir. İLE/VE/||/<> Dikkatli hareket ve güce odaklanır. )

( [Gövdeyi ...] Zihin ve iç benlikle bağlantı kurmak için kullanır. İLE/VE/||/<> Gövdenin iç işleyişine bağlanmak için kullanır. )


- YOGA-BHRASTA ile ...

( Yüksek Yoga mertebesinden düşen kişi. )


- YOGA-KSHETRA ile ...

( Yoga sahası, felsefi anlamda fiziksel gövde. )


- YOGA-SADHANA ile ...

( Spiritüel Yoga uygulamaları. )


- YOGİ ile ...

( Yoga uygulayan. )


- YOGİ ile GNANİ ile EYLEM İNSANI

( Gerçeği arayan bir YOGİ olur, bilgeliği arayan bir GNANİ olur, mutluluğu arayan biri ise EYLEM KİŞİSİ olur. )


- YOĞUN BAKIM ve/||/<>/> YOK'UM(YOĞUM)! BAKIN!

( Dün. VE/||/<>/> Bugün. )


- YOĞUN ile "AĞIR"


- YOĞUN ile BOL

( DENSE/INTENSIVE vs. ABUNDANT/AMPLE )


- YOĞUN ile MEŞGUL


- YOĞUN ile "YÜKSEK"


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile/yerine DİKKAT

( TO INTENSIFY vs. ATTENTION
ATTENTION instead of TO INTENSIFY )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/yerine (EN AZINDAN) YAKINLAŞMA

( TO INTENSIFY vs./and TO APPROACH, TO GET CLOSER )


- YOĞUNLAŞMA ve/||/<> FARKLILAŞMA ve/||/<> BELİRLEME


- YOĞUNLAŞMA ile ODAKLANMA

( CONCENTRATION vs. TO GET FOCUS )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/<>/>< SEYRELME

( TEKÂSÜF[< KESÂFET] ile/ve/<>/>< TAHALLÜL[< HALL | çoğ. TAHALLÜLÂT][: Hallolma, parçaları birbirinden ayrılma. | [kimya] Ayrışma. ] )


- YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve SIKIŞTIRMA

( INTENSIFY vs./and TO SQUEEZE )


- YOĞUNLAŞ(TIR)MAK ve/<>/> DAVET


- YOĞUNLUK ile AKIŞMAZLIK/VİSKOZİTE

( Bir nesnenin birim oylumdaki kütlesi. İLE Bir sıvının akmaya karşı gösterdiği direnç. )


- YOĞUN/LUK ile AZ/LIK >< ÇOK/LUK


- YOĞUNLUK ile KABALIK


- YOĞUNLUK ile/ve/<> OLGUNLUK

( Olgunluk nasıl meydana gelir?
Zihnimizi berrak ve temiz tutarak, yaşamımızın her anını tam bir farkındalık hali içinde yaşayarak, korkularımızı ve arzularımızı belirdikleri anda hemen inceleyerek ve gidererek. )

( Meyve bir anda düşer ama olgunlaşması zaman alır. )

( Hazır olmak, olgun olmaktır. )

( How does maturity come about?
By keeping our mind clear and clean, by living our life in full awareness of every moment as it happens, by examining and dissolving our desires and fears as soon as they arise.
The fruit falls suddenly but the ripening takes time.
Readiness is ripeness. )

( INTENSITY vs./and/<> RIPENESS )


- YOĞUNLUK ile/ve PAYLAŞIM

( DENSITY vs./and SHARING )


- YOĞUN/LUK ile SIK/LIK

( DENSE/DENSITY vs. FREQUENT/FREQUENCY )


- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK


- YOK ARTIK ile YOK DAHA NELER


- YOK DEMEK ile/değil/yerine BENİM İÇİN BU/BÖYLE BİR KONU/OLGU YOK DEMEK

( [not] TO SAY "THERE IS/ARE NOT" vs./but TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME"
TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME" instead of TO SAY "THERE IS/ARE NOT" )


- YOK DEMEK ile/değil/yerine GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- YOK ETMEK ile BAŞKALAŞTIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil BİTİRMEK

( [not] TO DESTROY vs./but TO FINISH )


- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK


- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil ÖRTMEK


- YOK ETMEK" ile/ve/<>/değil/yerine TIRNAK İÇİNE ALMAK "..."


- YOK ETMEK ile/değil/yerine/>< YAŞATMAK

( Yoketmek yerine yaşatmak )

( İMHÂ ile/değil/yerine/>< İHYÂ )


- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ


- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI


- YOK OLACAK OLAN ve/<> YOK HÜKMÜNDE DE OLABİLİR


- YOK OLAN ile/değil/yerine ORADA OLAN


- YOK OLMA ile AZALMA


- YOK OLMA ile/ve/değil "BUHARLAŞMA"


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAĞILMA


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEME


- YOK OLMA ile/ve RÜZGÂRLIĞI KALMAMA


- YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK ile/ve ORTAYA ÇIKIŞTAN SONRA/Kİ YOKLUK

( NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST vs./and NONEXISTENCE AFTER EXISTENCE )

( PRADHAVAMSA-ABHAVA ile/ve PRAG-ABHAVA )


- YOK OLMAK ile/ve/=/değil VAR OLMAK


- YOK YA:
ŞAŞIRMA ile/ve/||/<> DEĞİL'


- YOK ile/değil ANLAMIN(IN) OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but LACK OF MEANING/SENSE )


- YOK ile/ve/değil/yerine CİSMİ OLMAYAN


- YOK ile DEĞİL

( LACK vs. NOT )


- YOK ile/ve/değil "DONMUŞ"(CEMÂDAT)

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but FROZEN )


- YOK ile/değil GEÇERLİ DEĞİL


- YOK ile/ve/değil/yerine GÖSTERİLEMEYEN


- YOK yerine HAK VERE


- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )


- YOK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKSIZ


- YOK ile OLMAZ


- YOK ile/ve PAYLAŞILABİLİR OLMAYAN

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and UNSHARED )


- YOK ile/ve/değil/yerine TESPİT EDİLEMEZLİK


- YOK ile/ve/değil/yerine VAR DEĞİL

( "YOK" değil/yerine "VAR DEĞİL"

Bazı kültürlerde, günlük dilde ve felsefede "Değil-leme" yöntemi ile bazı durumlar için üst bir bilinç kullanılmaktadır. Buna verilebilecek birkaç örnekten biri de Anadolu Kültürü ve Bilgeliği'nde "YOK" sözünün kullanılmamasıdır. "Yok", kavram olarak da, dil ve yaşamsallık açısından da o kadar yerini almıştır ki, bir kişinin farkında olmadan bile kullanması durumunda etrafındakilerden biri, "yok" sözünü kullanmaması gerektiğini uygun bir şekilde belirterek, uyarır o kişiyi. Yok sözünü kullanmak yerine "Var değil", "Hak getire", "Hak vere" sözleri kullanılır. Aynı şekilde "Bitti" yerine de "Bereketlendi" kullanılır. (aynı zamanda "Bitirmek" yerine "Tamamlamak" sözcüğünü kullanmak zihin programlaması, olgusallık ve dil açısından daha da yerinde bir tanımdır.)

"Evet!" ve "Hayır!" sözcüklerinde de buna benzer, hatta daha da öte bir durum vardır. "Hayır!" sözü, her ne kadar olumsuzluk anlamında kullanılıyor olsa da, bu duruma verilen ad, o olumsuzluktan bir hayır gelmesini ya da geleceğini düşünmekle bağlantılı bir olumlu kılma sözüdür. Derinlere ve uzun geçmişe dayanan Anadolu Kültürü'nün, din ve tasavvuftan da yararlandığı yaşamsal ve dil üzerindeki bilge tutumlarının günlük dile ve halka yansıtma çabaları birçok örnekte görülebilir. "Çok ..." yerine "Yeterli"; "Almak" yerine "Edinmek"; "Fakat" değil "Aynı zamanda" gibi, durumun karşılığını daha derinlemesine verebilecek sözlerin kullanılmasına yönelik çabaları gözlemlemek ve bunlardan üst düzeyde yararlanmak gerekir.

Bu tür çabalar nesne, kavram, olgu ilişkilerinde insanın ve toplumların yaşanmışlıklarındaki derinliklerden ve geleceğe bir miras olarak bırakılmak istenen, insanlığın gelişimine olan etkilerini öngörerek varılmış tutum ve sonuçlardır. Önceki ve "Hayır!" örneğinde olumsuz bir sözün söylenmiyor olmasında bir yasak, haram ya da günah bilincinden çok, bilgece, bilinçli bir tutum söz konusudur.

Bu tutumlar sadece sözler için değil, daha uygun karşılıkları bulunan davranışlar için de geçerlidir. Örneğin, birine -özellikle bir çocuğa- bir şey vermek istendiğinde, avuç aşağıya bakar şekilde uzatmak değil/yerine verilecek olanın, avucun içinde bulunduğu açık bir avuç uzatmaktır. Bu tür uygulama ve kavramlarda kullanılabilecek tanımlara da örnek olarak, "Aşure/Yemek Pişirmek" yerine/değil "Aşure Kaynatmak"; "Yemek"e yerine/değil "Lokma"ya katılmak/davet; ışığı/mumu/ateşi/ocağı "Söndürmek/Kapatmak" yerine/değil "Dinlendirmek"; "Yakmak/Açmak" yerine/değil "Uyandırmak"; "Ney Sesi" değil/yerine "Ney Sedâsı", "Ney Çalmak" değil/yerine "Ney Üflemek" dendiğini bilmeli; "Saç/sakal/kıyafet Düzeltmek" değil "Huy Düzeltmek" gibi hem zihinsel, hem yaşamsal kullanımlardan haberdar olmalı, kişi diline ve kendine gereken özeni ve önemi göstermelidir.

"Körü körüne Taklit" yerine/değil "Muhabbetle(Sevgiyle) Taklit" etmek, "Emir Eden" değil "Hizmet Eden" olmak, "Tutmak/Saklamak" yerine "Heybeye Atmak", "Hakkını Vermek" yerine "Hakkını Teslim Etmek" ve tüm bu ayrıntıları "Akılla Tartmak" yerine "Kalple Dinlemek" gerekir.

BU İNSAN DEDİKLERİ EL, AYAKLA, BAŞ DEĞİL,
ÂDEM MÂNÂ'YA DERLER, SURAT İLE KAŞ DEĞİL )

( [not] LACK vs./and/but NOT EXIST
NOT EXIST instead of LACK )


- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOK ile/ve/değil ZORUNLULUĞUNUN OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but LACK OF OBLIGATION )


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YOKLUĞA DAYANAMAYAN ile/>< VARLIĞA DAYANAMAYAN


- YOKLUĞU PAYLAŞMAK değil VARLIĞI PAYLAŞMAK ve/||/<> İYİ GÜN DOSTU OLMAK değil KÖTÜ GÜN DOSTU OLMAK


- YOKLUĞUN ESASI VE USÛLÜ ile VARLIĞIN ESASI VE USÛLÜ


- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE


- YOKLUK:
TERBİYE EDER ve/+/||/<>/> ADAM EDER


- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil/yerine BELİRSİZ/LİK


- YOK/LUK ile/ve BİÇİMSİZ/LİK

( NONEXISTENCE vs./and UNSHAPELINESS )


- YOKLUK ile/=/||/<>/< BİR ŞEYİN YOKLUĞU


- YOK/LUK ile/ve BOŞ/LUK

( Görünmezler, tecelli etmezler. )

( NONEXISTENCE vs./and BLANK | CAVITY )


- YOK/LUK ile/ve EKSİK/LİK


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil GÖRÜNMEZ/LİK, BİLİNMEZ/LİK

( AMÂ: Görünmezlik yeri/"ülkesi". )

( [not] NONEXISTENCE vs./and/<>/but INVISIBLE, UNKNOWN )


- YOK/LUK ile/değil MERKEZSİZ/LİK


- YOKLUK ile/ve MESBÛK Bİ'L-ADEM


- YOKLUK = NON-BEING[İng.] = NON ÊTRE[Fr.] = NICHTSEIENDE[Alm.] = NON-EUS[Lat.]


- YOKLUK ile/ve SALTIK/MUTLAK YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and ABSOLUTE NONEXISTENCE )

( ABHAVA ile/ve ATYANTA-ABHAVA )


- YOKLUK ile SIKINTI

( POVERTY vs. "STRAIT" )


- YOK/LUK değil/yerine SINIRLANAMAZ/LIK


- YOK/LUK ile/ve TANIMSIZ/LIK


- YOKLUK ile/ve/||/<>/>< VARLIK

( Gölgesi olmaz! İLE/VE/||/<>/>< Gölgesi mutlaka vardır. )

( Yokluğun varlığa gücü yeter de, varlığın yokluğa gücü yetmez. )

( Varlığımın değerini bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim! [en uzun süre 7 yıldır!] )

( Yoktur. İLE/VE/||/<>/>< Vardır. )

( There is no shadow! vs./AND/||/<>/>< Shadow is exist absolutely. )

( Yokluğunuzu hissetmeyeni, varoluşunuzla "rahatsız etmeyin!" )

( NONEXISTENCE vs./and/||/<>/>< EXISTENCE )


- YOK/LUK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )

( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )


- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU

( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )

( ... ile/ve VU ZHI YOU )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOK/LUK ile/ve/değil ZİHİN

( Yok etmeyince, yok olmaz. )

( [not] NONEXISTENT/NONEXISTENCE vs./and/but THE MIND )


- YOKLUK'TA YOKLUK ile VARLIK'TA YOKLUK

( Yokluk, fazlasıyla zor ve ağır bir durumdur fakat yokluktan daha zoru da vardır ki, o da, varlıkta/olanaklar içinde yokluktur. )

( NONEXISTENCE AT NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE AT EXISTENCE )


- YOKLUKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR ile/ve/değil VARLIKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR


- YOKLUKTAN YARATMAK ile/ve YOK İKEN YARATMAK


- YOK(OLUMSUZ YANIT/HAYIR ANLAMINDA) ile HAYIR


- YOKSA ... ile AKSİ HALDE ...


- YOKSA ile YA DA


- YOKSUL:
AZA SAHİP OLAN değil "ÇOK"U İSTEYEN


- YOKSUL:
YENİ ile ÖZGÜR ile YARATICI ile BİRLEŞMİŞ ile DÜŞKÜN

( Eric Hoffer'ın, Kesin İnançlılar[Kitle Hareketlerinin Anatomisi] adlı kitabını okumanızı salık veririz... )


- YOKSUL/FAKİR ile/değil EZGİN

( ... İLE/DEĞİL Paraca durumu bozuk olan kişi. | Çok sıkıntı/cefa çekmiş kişi. | Çürük, ezik meyve. )


- YOKSULLARIN "KURABİLDİĞİ", ANCAK ...:
HAYAL ve/||/<> TURŞU


- YOKSULLUĞU SONLANDIRMAK:
HAYIR İŞİ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET


- YOKSULLUK:
YİYECEK BİTİNCE ile/ve/değil/||/<>/> ADÂLET BİTİNCE


- YOKSULLUK ile/ve/ne yazık ki/> MUTLAK YOKSULLUK


- [ne yazık ki]
YOKSULLUK ve/değil/||/<> YOLSUZLUK


- YOKSUN ile/değil UZAK


- YOKSUNLUK ile/ve/değil/> GEREKSİNİM

( [not] DEFICIENCY vs./and/but/> NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve GEREKSİNİM

( DEPRIVATION vs./and NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve/||/<> (OPTIMAL/OMNIPOTANT) KIRILMA


- YOKSUNLUK = PRIVATION[İng., Fr.] = MANGEL[Alm.] = PRIVATIO[Lat.] = STERESIS


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKTAN değil YOK İKEN


- YOKTU değil KAYITLARDA YOK/BULUNMUYOR


- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN


- YOKUŞ ile BAYIR

( ... İLE Küçük yokuş. )


- YOKUŞ ile/değil/yerine EĞİM/ŞEV[Fars. < ŞÎB]

( Bisiklet kullanmayan kişiler, bildikleri/gördükleri yollardaki eğimin açısına ve uzunluğuna göre, yolun/eğimin tamamını/bütününü "düşünerek", eğimli yollarda çok yorulacaklarını varsayarlar/zannederler. Hatta, o dik "yokuşun", çıkılamaz olduğunu zannederek, süreci düşünmeden/deneyimlemeden, sonuç merkezli bir (ön)"yargı"da bulunurlar. Gözlerini, yolun sonuna dikerek ve yetersizliklerine, güçsüzlüklerine bağlayarak ve ümitsizliğe düşürecek olan yüklü/şişmiş "yokuş" sözcüğü ile yanına bile yaklaşmazlar bisikletin.

Oysa ki, bisiklet kullananlar için durum böyle değildir. Bisiklet kullanımında ve bisiklet kullanıcıları için geçerli olan, basıyor oldukları pedaldır. Yeterli olacak olan bacak/kas gücü ve vites kullanımının sunduğu kolaylıklar ile çoğu zaman, neredeyse düz yolda pedal çevirdikleri kadar rahat pedal çevirirler. Bisiklet kullanmayanlar için zannedildiği kadar güç değildir pedal çevirmek ve yol almak.

Yokuş ile Eğim arasındaki fark, tamamen zihinsel ve dilseldir. Bisiklet kullan(a)mayan kişiler, zihinlerindeki yolun/eğimin tamamına "yokuş" diyerek, daha baştan, önyargı ve sonuç odaklılıklarının yarattığı zihinsel ve dilsel engele takılır. Ya da böylesine değiştirilebilecek bir "engel" yerine "yokuş" tanımından vazgeçerek, %90 oranında kolaylaştırabilirler bisiklet üzerine çıkmayı. Düz yol aramak gibi yersiz bir beklentiden de kurtulmuş olur ve bisikletleriyle yol alırlar.

Bisiklet üzerine çıkılır, "yokuş" denilen fakat bisiklet üzerindeyken sadece bir eğim olarak deneyimlenen bu yollarda bir süre bisiklet kullanılırsa, çevrilen pedalın kolaylığı kadar ve sadece yoldaki bir eğim olarak geçilir o süreç ve kolaylıkla tamamlanır, o gözde ve sözde büyütülen eğim. )


- YOKUŞ ile KIRKMERDİVEN

( ... İLE Dik yokuş. )


- YOKUŞ ile PALANDÖKEN

( ... İLE Taşlık yokuş. )


- YOKUŞ ile ŞEV[Fars.]

( ... İLE Yokuş aşağı, inişli yer. | Meyilli, eğik. | Gece. )


- YOKUŞ ile YAMAÇ


- YOKUŞ ile YURA/KABAN[Erm.]

( ... İLE Dik yokuş. )


- [ne yazık ki]
"YOKUŞA SÜRMEK" ile/ve/<> "BİN DEREDEN SU GETİRTMEK" ile/ve/<> "ENSESİNDE BOZA PİŞİRMEK"["kafasında" değil!] ile/ve/<> "TOPU, TACA ATMAK" ile/ve/<> TRİBÜNLERE OYNAMAK ile/ve/<> İPE UN SERMEK


- [ne yazık ki]
YOKUŞA SÜRMEK ile/yerine ÜMİTSİZLENDİRMEK

( TO MAKE DIFFICULTIES vs. TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR
TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR instead of TO MAKE DIFFICULTIES )


- YOK-VAR ile/değil BOŞ-DOLU


- YOL AYRIMI ile KAVŞAK


- YOL GEÇEN HANI ile ...

( Beyazıt'ta, Çarşıkapı - Kapalıçarşı arasında bulunan eski bir han. )


- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK


- YOL:
İNCE ve/||/<> KILIÇTAN KESKİNCE


- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YOL ÜSTÜNDE TAŞ GÖRSEK, ...:
"YOLDAN VAZGEÇMEK" ile/değil/yerine/>< ÜSTÜNDEN GEÇMEK


- YOL:
UZUN ve/||/<> ÇİLELİ


- YOL VERMEK ile/değil/yerine YER VERMEK


- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK


- YOL ile AKIM


- YOL ile/ve ALE

( ... İLE/VE Ağaçlıklı yol. )


- YOL ile/ve/değil/<> ARAÇ


- YOL ile/ve/değil BİSİKLET(Lİ) YOLU


- YOL ile ÇIĞIR

( ... İLE Çığın, kar üzerinde açtığı iz. | Hayvanların, gide gele açtığı ince yol, patika. | İz. | Başkalarının da uyabileceği, yeni bir biçim, yöntem ya da yol. | Büyük hattatların sanat yolu. )


- YOL ile/ve ÇIĞIR/SEBİL/PATİKA[Slavca]

( ... İLE/VE Hayvanların açtığı yol. )


- YOL ile/ve HIYÂBÂN

( ... İLE/VE İki yanı ağaçlarla dizili yol. )

( ... İLE/VE Hıyâbân )


- YOL ile/ve İLETİŞİM

( Olgun kişi, etkisini tavsiyeleri ve önderliğiyle yayarak izlenecek yolu hazırlar. )

( WAY vs./and COMMUNICATION )


- YOL ve/=/<> İNSAN

( Gelenekte, yol, herşeyden önce gelir. İnsandan bile ve fakat yolun kendi de yine insandır. )


- YOL ile KOL


- YOL ile/ve MAKADAM[< MC ADAM]

( ... İLE/VE Kırık taşlarla döşenmiş yol. )


- YOL ile NALDÖKEN

( ... İLE Taşlı, çakıllı yol. )


- YOL ile PATİKA[Slavca]

( WAY/ROAD vs. TRAIL )


- YOL = ROAD[İng.] = RUE[Fr.] = STRAßE[Alm.] = STRADA[İt.] = CALLE[İsp.]


- YOL ile/ve ŞÂH-RÂH[Fars.]

( ... İLE/VE Büyük ve işlek yol, anayol, cadde. | Şaşırılması olanaksız doğru ve açık yol. )


- YOL ile/ve SEBİL[Ar.]

( ... İLE/VE Büyük cadde. )

( RÂH ile/ve RÂH-I/REH-İ ŞÂH )


- YOL ile/ve SİSTEM

( WAY vs./and SYSTEM )


- YOL ile/ve SÜREÇ

( Kendimiz bulmadıkça o, kendi yolumuz olmayacaktır ve bizi hiçbir yere götürmeyecektir. )

( Sürece katılmadıkça anlaşılmaz. )

( Kişiyi, yürüdüğü yol yorar. )

( Unless we find ourselves, it will not be our own way and will take us nowhere. )

( PATH vs./and PROCESS )


- YOL ile UZAM


- YOL ve/> YER ve/> YÖN

( Nereden? VE/> Nerede? VE/> Nereye? )


- YOL YOLCU

( WAY
PASSENGER )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM


- YOLA:
AKILLA ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> AKILDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK:
"YAŞAMDAN KAÇMAK İÇİN" ile/değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK ÜZERE


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLCU ile/ve GEZGİN

( ... ile/ve SEYYAH )

( PASSENGER vs./and TRAVELLER )


- YOL/CULUK:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU


- YOLCULUK:
HAYAL GÜCÜ yerine GERÇEKLER

( Seyahat etmek, hayal gücümüzü, gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl olabileceklerini düşünmek yerine onları, oldukları gibi görmemizi sağlar. )


- YOLCULUK:
[önce] SÖZSÜZ BIRAKIR sonra/> ÖYKÜ ANLATICISINA DÖNÜŞTÜRÜR


- Yolculukta KONUŞ!!!


- Yolcuyla KONUŞ!!!


- Yolcuyu DİNLE!!!


- YOLDA KALMAK ile SINIFTA KALMAK


- Yolda KONUŞ!!!


- OKUMAK:
YOLDA ile/ve BEKLERKEN


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- YOLDAŞ:
HIZIR ya da CEBRAİL değilse (BİR) MÜRŞİD-İ KÂMİL GEREK


- YOLDAŞ (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALDAŞ (OLMAK)

( Gövdeye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Gönüle. )


- YOLDAŞ ile/ve TARİKAT

( Önce refîk, sonra tarîk. )

( Yolda kalma! Gel! [Gelince de yola takılıp kalma!] )


- YOLDAŞLIK (RIFK)


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- YOL-İZ (BİLMEMEK)


- YOLLAMAK ile/yerine/değil UĞURLAMAK


- YOLLAR ile/ve/değil/||/<>/< TEK/ORTAK YOL

( Kişi sayısınca. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Samimiyetle. )


- YOLLAR('I)

( THE WAYS/DIRECTIONS )


- YOLLAR('I)


- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLSUZLUK ve ORUNÇ/URUNÇ/RÜŞVET

( İRTİKÂB ve İRTİŞÂ'[< RİŞVET] )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLU BULMAK ile/ve SUYU BULMAK


- Yolu DİNLE!!!


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA


- YOLUNU AÇMAK ile/ve YOLUNU OLUŞTURMAK


- ... YOLUYLA ile/ve ... ARACILIĞIYLA


- YOL/YÖNTEM ile/ve İŞ ile/ve BİLGELİK

( WAY/METHOD vs./and BUSINESS vs./and WISDOM )


- YOL-YORDAM (BİLMEK, GÖSTERMEK, SORMAK)


- YÖN DEĞİŞİMİ ile/ve/||/<> HIZ DEĞİŞİMİ


- YÖN ile ARA YÖN/ASYÖN

( Belirli bir noktaya göre olan yer, taraf. | Bir şeyin belirli bir noktaya baktığı yan, veçhe. | Bir yere gitmek için izlenilen yol, cihet, istikamet. | Tutulacak, izlenilecek yol. İLE Dört ana yönden ikisi arasında olan yönlerden her biri. )


- YÖN ile/ve/||/<> BAĞLAM


- YÖN ile BOYUT

( DIRECTION vs. DIMENSION )


- YÖN = DIRECTION[İng., Fr.] = RICHTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = DIRECCIÓN[İsp.]


- YÖN ile/ve İŞARET

( DIRECTION vs./and SIGN )


- YÖN ile/ve KATMAN

( DIRECTION vs./and LAYER )


- YONCA ile EKŞİYONCA

( Baklagillerden, başak durumundaki, çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. İLE Ekşiyoncagillerden, çok yıllık, otsu bitki. )

( TRIFOLIUM cum OXALIS )


- YONCA ile TAVŞANBIYIĞI

( ... İLE Bir tür yonca. )


- YONCA ile ÜÇGÜL/YABANYONCASI/TİRFİL[Yun.]

( TRIFOLIUM )


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNELİK ile DÖNÜK

( TO/DIRECTED vs. FACING )


- YÖNELİM/KIBLE:
NAMAZ ile DUA ile ÂŞIK ile İŞ

( Kâbeye. İLE Her yöne. İLE Kişiye(mâşuğa)/kavrama. İLE Uğraşa. )


- YÖNELİM ile/ve/değil/<> DOĞRULUM/TROPİZM[Fr. < Yun.]


- YÖNELİM = INTENTION[İng., Fr.] = INTENTION[Alm.] = INTENTIO[Lat.] = INTENCIÓN[İsp.]


- YÖNELİMSEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZNEL/LİK


- YÖNELME DURUMU ile ...

( DATIVE CASE )


- YÖNELME ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMA (İSTEĞİ)


- YÖNETİCİ

( MANAGER )


- YÖNETİCİ:
ORTALAMA ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> İLERİ

( Para kazandırır. İLE/VE/||/<> Düzen kazandırır. İLE/VE/||/<> İnsan kazandırır. )


- YÖNETİCİ ile/ve/||/<>/> ASKER

( Eski/önceki asker. İLE/VE/||/<>/> Asker. )


- YÖNETİCİ ile/ve/değil/yerine GİRİŞİMCİ


- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )

( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )

( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )

( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )

( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )


- YÖNETİCİLER:
"SEÇKİN" ve/<> "KOZMİK" ve/<> "İLÂHİ"


- YÖNETİCİLER ile/ve/<> BİLİMBİREYLERİ

( Toplumun ilerlemesi için bu iki sınıfın doğru ve gerektiği gibi çalışması/davranması gerekmektedir. )

( UMERÂ ile/ve/<> ULEMÂ )


- YÖNETİCİ/LER ile/ve/||/<> KORUYUCU/LAR ile/ve/||/<> ÜRETİCİ/LER


- Yöneticilerle KONUŞ!!!


- YÖNETİM:
HASARLARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIKLARI


- YÖNETİM İŞLEMLERİNDE:
YETKİ ile/ve/||/<> BİÇİM ile/ve/||/<> NEDEN ile/ve/||/<> KONU ile/ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİM/İDÂRE TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<> KAMU TÜZESİ/HUKUKU


- YÖNETİM ile ...

( Allah ilmi. )


- YÖNETİM ile/ve/<> ADÂLET

( MANAGEMENT vs./and/<> JUSTICE )


- YÖNETİM = MANAGEMENT[İng.] = DIRECTION[Fr.] = VERWALTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = MANEJO[İsp.]


- YÖNETİM ve/||/<> TAKIM

( )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMDE:
YETKİ ve/||/<> BİÇİM/ŞEKİL ve/||/<> NEDEN ve/||/<> KONU ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİMİN, KUSURSUZ SORUMLULUĞU:
"İLKE" değil/>< İSTİSNA OLMALI


- YÖNETİMSEL:
İŞLEM ile/ve/||/<> EYLEM


- YÖNETİMSEL SORUMLULUĞUN TARİHSEL GELİŞİMİNDE:
MÜLK-DEVLET KURAMI ile/ve/||/<>/> POLİS-DEVLET ANLAYIŞI ile/ve/||/<>/> HAZİNE KURAMI

( Prusya, Büyük Frederich. İLE/VE/||/<>/> Nazi Almanya'sı, Stalin Rusya'sı. İLE/VE/||/<>/> Devlet ve hazine, ayrı tüzel kişilik. )


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME


- YÖNETMEK ile ABRAMAK

( Deniz taşıtlarını yönetmek. )


- YÖNETMEK = DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.]

( Yönetmek, dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen, kimse yanlış olmaya cesâret edemez. )


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRMEK


- YÖNETMEN OYUNCU


- ... YÖNETMENLİĞİ değil ... YÖNETMELİĞİ


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- YÖNLENDİRİM


- YÖNLENDİRME ile YERLEŞTİRME

( YUDEBBİR ile YUKARRİR )

( TO ORIENTATE vs. TO LOCATE )


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNLER ile/ve/değil İNSANIN DURUŞU/DURUŞLARI


- YÖNLER('İ)


- YONT ile ...

( Başıboş hayvan. )


- YÖNTEM (ÂDAB)


- YÖNTEM:
FELSEFÎ(EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> KURGUL ile/ve/||/<> SALTIK


- YÖNTEM, METOD, SİSTEM = TARÎK = MÉTHODE, SYSTÈME


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU


- YÖNTEM/USÛL["USÜL" değil!]/METOD[İng. < METHOD] ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ile/ve/değil/yerine AHLÂK

( [not] METHOD vs./and/but MORALS
MORALS instead of METHOD )


- YÖNTEM ve/<> (BELİRLİ/BAZI) YÖNTEME, YÖNTEMLE(RLE)/BİLİNÇLE BAKMAK


- YÖNTEM ile/ve/<> BİLİNÇ

( METHOD vs./and CONSIOUSNESS )


- YÖNTEM ile FORMÜL


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İZİN


- YÖNTEM ile/ve/||/<> KAVRAM

( YÖNTEM: Kavramın bilinci. )

( Yöntem, mantığın içeriğinin, içsel özdeviniminin biçimi üzerindeki bilinçtir. )


- YÖNTEM ve/<> KOŞULLAR


- YÖNTEM ile/ve LOJİ[Yun. < LOGOS]

( METHOD vs./and LOGIC )


- YÖNTEM ile/ve SORU

( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )

( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )

( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )

( METHOD vs./and QUESTION
How am I to get a true answer? By asking a true question! )


- YÖNTEM ile SÜREÇ

( METHOD vs. PROCESS )


- YÖNTEM ile/ve TARZ

( METHOD vs./and STYLE )


- YÖNTEM ile/ve/<> TUTUM

( METHOD vs./and/<> ATTITUDE )


- YÖNTEM ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ile/ve USÛL


- YÖNTEM = USÛL = METHOD[İng.] = MÉTHODE[Fr.] = METHODE[Alm.] = METHODUS[Lat.] = METHODOS[Yun.] = METODO[İsp.]


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YAKLAŞIM

( [not] METHOD vs./and/<>/but APPROACH
APPROACH instead of METHOD )


- YÖNTEM ile/ve/||/<>/< YEĞLEME/TERCİH


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YÖNTEMSELLİK

( Bir şeyler için önceden belirli bir yöntem yoktur(aranamayabilir/bulunamayabilir). İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Herşeye uygun bir yöntemsellik vardır(aranabilir/bulunabilir). )


- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM

( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )


- YÖNTEM ile/ve YORDAM

( METHOD vs./and WAY )


- YÖNTEM ile YORDAM(MELEKE)


- YÖNTEMBİLİM = USULİYAT = METHODOLOGY[İng.] = MÉTHODOLOGIE[Fr.] = METHODOLOGIE, METHODENLEHRE[Alm.]


- YÖNTEMLER:
AŞKINSAL ile/ve/||/<>/> KURGUL ile/ve/||/<>/> EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> OLGUSAL/FENOMENOLOJİK

( Kant'ta. İLE/VE/||/<>/> Hegel'de. İLE/VE/||/<>/> Marx'ta. İLE/VE/||/<>/> XX. yüzyılda. )


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞ


- YONTKUŞU = KUYRUKSALLAYAN


- YÖNÜ TERS ile YÜZEYİ TERS


- YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO

( [görevleri] Şef ailesi. İLE/VE/<> Halkla ilişkiler. İLE/VE/<> Sağlık ve tıp. İLE/VE/<> Tüze ve adâlet. İLE/VE/<> Ticaret ve dış ilişkiler. )

( Mali'nin, Dogon bölgesindeki, Songo köyünde yaşayan kabileler. )


- [ne yazık ki]
YORAN:
KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ETRAFINI ANLAMAYAN KİŞİLERİN SAĞIRLIĞI


- YORAR ile/>< VERİR


- YÖRE ile/ve İRMİK

( İri un. İLE/VE İri taneli un. )


- YÖREL ile/ve/||/<> YEREL


- YÖRESEL ile/ve/<> BÖLGESEL


- YORGAN-DÖŞEK (YATMAK)

( Hasta olmak. )


- YORGUN-ARGIN (EVE DÖNMEK)


- YORGUN/LUK ile/ve/||/<> SAYRI/LIK(HASTA/LIK[Fars. < HASTE: Yorgun.])/İGLELMEK[: Sayrılanmak/hastalanmak.][dvnlgttrk]

( TA'B ile MARÎZ[< MARAZ]/ÂLİL[: Sayrı(hasta). | Sakat, kör.], VASIB
TAVSÎF-ÜL-EMRÂZ: Sayrılıklar ilmi. )

( ... ile BÎMÂR/Î )


- YORMAK ile YORMAK

( Yorgun duruma getirmek. İLE Bir nedenle bağlamak, bir duruma işaret saymak, bir anlam vermek, yorumlamak. )


- YORMAMALI!


- YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )

( FERIAL vs. ... )


- YORTU[Yun.] ile YORTU


- YORUCU" ile/değil SIKICI/BEZDİRİCİ/BUNALTICI

( Fiziksel. İLE/DEĞİL Zihinsel/düşünsel. )


- YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF

( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )

( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )

( Kapı, güneydedir. )


- YÖRÜK/YÜRÜK ile/ve/||/<> Yörük/Yürük

( Göçebe Türkmen boyu. Anadolu ve Rumeli'de göçebe olarak yaşayan, mevsimlere göre ova ya da yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. [Göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenler. "Yürümek" sözcüğünden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak yaşamı sürdüren Türkmen aşiretleri [obaları] için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlar'daki Türkler arasında da yüksek oranda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. öbeklere ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'nın dağ köylerinde yaşamaktalar. Osmanlı, tüm Balkanlar'da elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi anlamları yansıtan "Yörük" sözcüğü yerine, “yürük” sözcüğü de kullanılır. Genel olarak göçer-konar yaşam sürdüren tüm topluluklar için kullanılan bu ad, daha çok göçebe Oğuz boyları için simge (özel ad) olmuştur. XI. yüzyılda Orta Asya'dan göç eden ve göçebe yaşam sürdüren Oğuzlar, İran'dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya geldi. Burada da eski yaşam tarzını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar, Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir bölümü, yerleşik yaşama geçti. Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir bölümü yerleşik yaşama geçerek Türkmen adını aldı, bir bölümü de göçebe yaşamını sürdürüp Yörük adıyla anıldı. Osmanlıların Rumeli'ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli'ye göç ettirildi. Yörük aşiretleri ve obaları adlarında genellikle koyun ve keçi sözcüklerini barındırır. "Karakeçili", "Sarı keçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin adı, bu obaların nerede yaşadığını da belirli kılar.] İLE/VE/||/<> Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )


- YÖRÜK["YÜRÜK" değil!] ile TÜRKMEN[< TURKOMAN < TÜRK-İMAN]

( Sünnî göçer. İLE Sünnî olmayan göçer. )


- | YORULDUĞUMUZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR ve DURULDUĞUMUZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR |
ve/||/<>/>/<
KIRILDIĞIMIZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR

( Olduğumuz/oluştuğumuz. VE/||/<>/>/< Kırıldığımız. )


- YORULDUĞUMUZDA:
"BIRAKMAK/VAZGEÇMEK" ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DİNLENMEK


- YORULMA (NASAB)


- YORULMADA:
HAREKET ile/değil DURGUNLUK

( Kişiyi, hareket değil durgunluk yorar. )


- YORULMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞINMAK


- YORULMAK ile/ve/<>/değil SIKILMAK/BEZMEK

( Bilişsel[felsefe/bilim/sanat] konular, fiziksel değil zihinseldir! Kötü bir benzetmedir ve kişinin nalıncı keseri gibi kendine yonttuğu, asalaklaştırılmış bir sözcük olarak başka bir kötüye kullanımdır. [Acı ile/değil ıstırap farkı gibi.] )


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YORULMALI!


- YORULUYOR İNSAN değil YORULUYORUM

( Kişisel ve/ya da özel olan bir durumu, genelleyerek ya da abartarak, [kendine hizmet eden/çıkarına uyan] "akla" bürümenin [rasyonalizasyonun], çevreye hiçbir etkisi/katkısı olmadığı gibi, en başta, bu sözü söyleyen kişiye ve çevresine/zihinlere olan yükü çok fazladır. Aslolan da, ne söyleyeceğini bilmek değil ne söylemeyeceğini düşünmek ve ona göre konuşmak/konuşabilmektir! )


- Yorum DİNLE!!!


- YORUM:
"DOĞRU ANLAMA" UĞRAŞI ile/ve/değil/<> YANLIŞ ANLAMAMA ÇABASI


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM:
TİKELE DAYALI değil TÜMELE DAYALI


- YORUM:
[ne yazık ki]
YANLIŞ ile ÇILGINCA ile ZORLAMA


- YORUM YAPMAK/YAPABİLMEK ile/ve BAĞLANTI KURMAK/KURABİLMEK

( Yorum, doğruyu tespit için değil, yanlıştan kaçınmak için yapılan bir etkinliktir. )


- YORUM ile AÇIKLAMA

( INTERPRETATION/COMMENT vs. EXPLANATION )


- YORUM ile/ve/değil/yerine BAĞLAYICI OLMAYAN YORUM


- YORUM ile "BAKIŞ"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "LOOKING" )


- YORUM ile "BİR BAKIMA"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "IN ONE RESPECT" )


- YORUM ile/ve/<>/= ÇEVRİ/TE'VİL[< Ar.]

( ... İLE Bir söz ya da davranışı, görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme. | Burgaç. )


- YORUM ile ÇIKARSAMA


- YORUM ile/ve/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but MULTI MEANING
MULTI MEANING instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/değil DEDİKODU

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./but GOSSIP )


- YORUM ile/ve DEĞERLENDİRME

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and EVALUATION )


- YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and TRANSFORMER INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/ve/<> DÖNÜŞÜM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and/<> TRANSFORMATION )


- YORUM ile/ve DÜŞÜNCE/FİKİR

( ... İLE/VE Düzenlemek, tertip etmek. | Ham düşünce, haber. )

( Fikir, varolanlar üzerine değil varolması gerekenler üzerinedir/olmalıdır. )

( Ancak bizi arzu, korku ve yanlış düşüncelerden kurtaracak olan iyidir. )

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and IDEA
Only what liberates you from desire and fear and wrong ideas is good. )


- YORUM ve ERDEM

( INTERPRETATION/COMMENT and VIRTUE )


- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GERİBİLDİRİM

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but/||/<>/>/< FEEDBACK
FEEDBACK instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ve/||/<>/> KILAVUZLUK


- YORUM ile/ve KURGU/SPEKÜLÂSYON

( INTERPRETATION/COMMENT vs. SPECULATION )


- YORUM = TEFSİR = INTERPRETATION[İng., Alm.] = INTERPRÉTATION[Fr.] = INTERPRETARE[Lat.] = INTERPRETACIÓN[İsp.]


- YORUM ve VAROLUŞ

( INTERPRETATION/COMMENT and EXISTENCE )


- YORUM ile YAKLAŞIM

( INTERPRETATION/COMMENT vs. APPROACH )


- YORUM ile/ve YÖNTEM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUMA AÇIKLIK ile/ve/değil/<> YORUMA MUHTAÇLIK


- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK


- YORUMBİLİM/HERMENEUTİK ile/ve DİL


- YORUMBİLİM ve SANAT

( Her alanda düşünebilme ve konuşabilme olanağı. )

( HERMENEUTIC and ART )


- YORUMBİLİM/HERMENEUTİK ve ÇOKLU YAKLAŞIM


- YORUM(KEYFİYET / LÂF | KÜFÜR | HERZE) ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNCE


- YORUMLAMA (TAABBUR)


- YORUMLAMA ile/ve DEĞİŞİM

( TO INTERPRET vs./and ALTERATION )


- YORUMLAMA ile/ve/||/<>/> DİRİLTME


- YORUMLAMA ile/ve YARATMA

( TO INTERPRET vs./and TO CREAT )


- YORUMLAMA ile/ve YENİDEN KURMA

( TO INTERPRET vs./and RE-ESTABLISH )


- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM

( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )


- YORUM(LAMA)DA:
VARLIK BAKIMINDAN ile/ve ANLAM BAKIMINDAN

( TO INTERPRET: IN EXISTENCE vs./and IN MEANING )


- YORUMLAMAK ve DÖNÜŞTÜRMEK

( TO INTERPRET and TO TRANSFORM )


- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK

( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )


- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK

( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )


- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK


- YORUMLAR('I)


- YORUMLU HABER ile/değil/yerine HABER


- Yorumlu KONUŞ!!!


- YORUMSAMA = HERMENEUTICS[İng.] = HERMÉNEUTIQUE[Fr.] = HERMENEUTIK[Alm.] = HERMENEUTIKE < HERMENEUEIN[Yun.]


- YORUMSAMA ile/ve/değil/||/<>/< YORUMLAMA


- Yorumsuz KONUŞ!!!


- YÖRÜNGE:
DAİRESEL ile/ve/değil/||/<> ELİPTİK


- YÖRÜNGE ile/ve/değil EŞİK


- YÖRÜNGE/MAHREK[< HAREKET] ile MENZİL-İ KÜLLÎ[Ar.]

( Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri. İLE Mahrekin en son noktasına kadar olan mesafe. )


- YOSUN ile FUKUSGİLLER

( Suyosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen, esmer bir yosun. )


- YOSUN ile KETENCİK

( ... İLE Deniz yosununun ince bir cinsi. | Turpgillerden, küçük sarı çiçekli, yağlı bir bitki.[Chamaelina sativa] | Bu bitkiden elde edilen, sabun yapımında ve ressamlıkta kullanılan bir yağ. )

( ... cum MUSCUS ARBOREUS | CHAMAELINA SATIVA )


- YOSUN ile PASİFİK YOSUNU

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE Patagonya'da. )


- YOSUN ile SFAGNUM

( ... İLE Bataklıklarda, nemli yerlerde, kümeler durumunda yetişen, küçük yapraklı bir tür yosun. )

( ... cum SPHAGNUM )


- YOSUN ile/değil SU MERCİMEĞİ

( ... İLE Su mercimeğigillerden, mercimeğe benzeyen, yaprakları, suların yüzünü kaplayan bir su bitkisi. )

( )

( ... cum LEMNA )


- YOSUN ile TEMRİYE

( ... İLE Kara yosunu. | Deride yer yer küme durumundaki birtakım kabartılarla kendini gösteren hastalık. )


- YOSUN ile/ve/<> YOSUNCUL

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE/VE/<> Yosunla beslenen ya da yosunların içinde yaşayan. )


- YOU ARE GOING TO SAY ... vs. YOU SHOULD SAY ...


- YOU vs. WE/US


- YOU/TO YOU vs. YOU/TO YOU


- YOYO ile DİYABOLA


- YOZGAT =/< BOZOK

( ... =/< Osmanlı dönemindeki adı. )


- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KANIKSAMA


- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KURUMLAŞMA


- YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA


- YOZLAŞTIRMAMALI!


- YÜKLÜ PROGRAM ile YOĞUN PROGRAM


- YÜZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YOL VERMEK


- YÜZ ile/ve/<> YÖN


- ZEYTİNLER'DE:
ÇOLUR ile/ve HAL ile/ve KALİ ile/ve KALAMATA ile/ve KALEMBEZİ ile/ve MEMECİK ile/ve MEMİLİK ile/ve SARIULAK ile/ve SELE ile/ve USLU ile/ve YOĞULIĞ


- ZİHİN FELSEFESİ ile/ve YORUM FELSEFESİ


- [ne yazık ki]
ZORA KOŞMA ile/ve/||/<> "YOKUŞA SÜRME"


- ZORLAYICI/LIK ile YOL KESİCİ/LİK

YO... ~ YO... ile başlayan FaRkLaR...

- YOĞUN BAKIM ve/||/<>/> YOK'UM(YOĞUM)! BAKIN!

( Dün. VE/||/<>/> Bugün. )


- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK


- YOK ARTIK ile YOK DAHA NELER


- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ


- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI


- YOK OLACAK OLAN ve/<> YOK HÜKMÜNDE DE OLABİLİR


- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE


- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )

( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )


- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU

( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )

( ... ile/ve VU ZHI YOU )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOKLUKTAN YARATMAK ile/ve YOK İKEN YARATMAK


- [ne yazık ki]
YOKSULLUK ve/değil/||/<> YOLSUZLUK


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKTAN değil YOK İKEN


- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN


- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK


- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK


- YOL ve/> YER ve/> YÖN

( Nereden? VE/> Nerede? VE/> Nereye? )


- YOL YOLCU

( WAY
PASSENGER )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA


- YOLUNU AÇMAK ile/ve YOLUNU OLUŞTURMAK


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRMEK


- ... YÖNETMENLİĞİ değil ... YÖNETMELİĞİ


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YÖNTEMSELLİK

( Bir şeyler için önceden belirli bir yöntem yoktur(aranamayabilir/bulunamayabilir). İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Herşeye uygun bir yöntemsellik vardır(aranabilir/bulunabilir). )


- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM

( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )


- YÖNTEM ile/ve YORDAM

( METHOD vs./and WAY )


- YÖNTEM ile YORDAM(MELEKE)


- YORMAK ile YORMAK

( Yorgun duruma getirmek. İLE Bir nedenle bağlamak, bir duruma işaret saymak, bir anlam vermek, yorumlamak. )


- YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )

( FERIAL vs. ... )


- YORTU[Yun.] ile YORTU


- YÖRÜK/YÜRÜK ile/ve/||/<> Yörük/Yürük

( Göçebe Türkmen boyu. Anadolu ve Rumeli'de göçebe olarak yaşayan, mevsimlere göre ova ya da yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. [Göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenler. "Yürümek" sözcüğünden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak yaşamı sürdüren Türkmen aşiretleri [obaları] için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlar'daki Türkler arasında da yüksek oranda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. öbeklere ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'nın dağ köylerinde yaşamaktalar. Osmanlı, tüm Balkanlar'da elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi anlamları yansıtan "Yörük" sözcüğü yerine, “yürük” sözcüğü de kullanılır. Genel olarak göçer-konar yaşam sürdüren tüm topluluklar için kullanılan bu ad, daha çok göçebe Oğuz boyları için simge (özel ad) olmuştur. XI. yüzyılda Orta Asya'dan göç eden ve göçebe yaşam sürdüren Oğuzlar, İran'dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya geldi. Burada da eski yaşam tarzını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar, Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir bölümü, yerleşik yaşama geçti. Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir bölümü yerleşik yaşama geçerek Türkmen adını aldı, bir bölümü de göçebe yaşamını sürdürüp Yörük adıyla anıldı. Osmanlıların Rumeli'ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli'ye göç ettirildi. Yörük aşiretleri ve obaları adlarında genellikle koyun ve keçi sözcüklerini barındırır. "Karakeçili", "Sarı keçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin adı, bu obaların nerede yaşadığını da belirli kılar.] İLE/VE/||/<> Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YORULUYOR İNSAN değil YORULUYORUM

( Kişisel ve/ya da özel olan bir durumu, genelleyerek ya da abartarak, [kendine hizmet eden/çıkarına uyan] "akla" bürümenin [rasyonalizasyonun], çevreye hiçbir etkisi/katkısı olmadığı gibi, en başta, bu sözü söyleyen kişiye ve çevresine/zihinlere olan yükü çok fazladır. Aslolan da, ne söyleyeceğini bilmek değil ne söylemeyeceğini düşünmek ve ona göre konuşmak/konuşabilmektir! )


- YORUM ile/ve YÖNTEM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUMA AÇIKLIK ile/ve/değil/<> YORUMA MUHTAÇLIK


- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK


- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM

( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )


- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK

( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )


- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK


- YORUMSAMA ile/ve/değil/||/<>/< YORUMLAMA


- YOSUN ile/ve/<> YOSUNCUL

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE/VE/<> Yosunla beslenen ya da yosunların içinde yaşayan. )


- YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA

YO... ~ ... ile başlayan FaRkLaR...

- YOBAZ ile/değil CAHİL


- Yoga için DİNLE!!!


- YOGA vs. MEDITATION


- YOGA ile ...

( Hindu felsefesindeki altı sistemden biri. Yoga bireysel ruhun(jivatma) Evrensel Ruh(Paramatma) ile birleşebilme yollarını öğretir. Yoga sisteminin Patanjali tarafından kurulduğuna inanılır. )


- YOGA ile/ve/<> MEDİTASYON

( Yoga, bağlantı(link), uyum demektir. Hem fizikî, hem de zihinsel olabilir. Yoga denilince, sadece özel hareketler olarak sınırlandırılmamamlıdır. İLE Yoga, dıştakini içe yöneltmektir. Meditasyon, sözcük bazında derin düşünme demektir. 1. Yönlendirme, 2. Onaylama, 3. Odaklanma, 4. Konsantrasyon, 5. Gerçekleştirme adımlarında sağlanır. 400 farklı meditasyon çeşidinden/yönteminden bahsedilir. )

( Yoga, iç varoluşun, dış varolanlar üzerinde işlem yapmasıdır. )

( Kendini anlama çabası, Yoga'dır. )

( Yoga: Sürekli mutluluğu içte arayış. )

( Yoga: Farkındalık içinde eylem. )

( Yoga, kendini-anlama yoluyla kendini özgürleştirme bilimi ve sanatıdır. )

( Yogi, iyi niyetini bilgeliğiyle birleştirebilmiş kişidir. )

( Gerçeği arayan bir Yogi olur, bilgeliği arayan bir Gnani olur, mutluluğu arayan biri ise Eylem Adamı olur. )

( Gerçek ile sahteyi ayırt edebilme ve sahte olanı terk etme yolunda derin düşünülerek yapılan gündelik alıştırmalar, meditasyondur. )

( Başlangıç için birçok meditasyon biçimi vardır ama onlar birbirine karışarak sonunda bir olur. )

( Meditasyon, bizi tutsak eden bağları bulmamıza, onları çözmemize ve o tutsaklık limanından ayrılmamıza yardımcı olacaktır. )

( Sözcüklerin ötesine ulaşmak için tekrarlanan girişimlere meditasyon denir. )

( ... ile/ve/<> HÂL-İ İSTİĞRAK )

( YOGA vs./and/<> MEDITATION
Yoga is bending the outer to the inner.
The effort to understand yourself is Yoga.
Yoga: Seeking lasting happiness within.
Yoga: Awareness in action.
Yoga is the science and the art of self-liberation through self-understanding.
Deliberate daily exercise in discrimination between the true and the false and renunciation of the false is meditation.
There are many kinds of meditation to begin with, but they all merge finally into one.
Meditation will help you to find your bonds, loosen them, untie them and cast your moorings.
Yoga is the work of the inner self on the outer self.
A Yogi is a person whose goodwill is allied to wisdom.
Such repeated attempts to go beyond the words is called meditation. )

( ... ile/ve/<> CHAN )


- YOGA ile/ve/||/<> PİLATES

( Daha çok maneviyat ve solukla ilgilidir. İLE/VE/||/<> Dikkatli hareket ve güce odaklanır. )

( [Gövdeyi ...] Zihin ve iç benlikle bağlantı kurmak için kullanır. İLE/VE/||/<> Gövdenin iç işleyişine bağlanmak için kullanır. )


- YOGA-BHRASTA ile ...

( Yüksek Yoga mertebesinden düşen kişi. )


- YOGA-KSHETRA ile ...

( Yoga sahası, felsefi anlamda fiziksel gövde. )


- YOGA-SADHANA ile ...

( Spiritüel Yoga uygulamaları. )


- YOGİ ile ...

( Yoga uygulayan. )


- YOGİ ile GNANİ ile EYLEM İNSANI

( Gerçeği arayan bir YOGİ olur, bilgeliği arayan bir GNANİ olur, mutluluğu arayan biri ise EYLEM KİŞİSİ olur. )


- YOĞUN BAKIM ve/||/<>/> YOK'UM(YOĞUM)! BAKIN!

( Dün. VE/||/<>/> Bugün. )


- YOĞUN ile "AĞIR"


- YOĞUN ile BOL

( DENSE/INTENSIVE vs. ABUNDANT/AMPLE )


- YOĞUN ile MEŞGUL


- YOĞUN ile "YÜKSEK"


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile/yerine DİKKAT

( TO INTENSIFY vs. ATTENTION
ATTENTION instead of TO INTENSIFY )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/yerine (EN AZINDAN) YAKINLAŞMA

( TO INTENSIFY vs./and TO APPROACH, TO GET CLOSER )


- YOĞUNLAŞMA ve/||/<> FARKLILAŞMA ve/||/<> BELİRLEME


- YOĞUNLAŞMA ile ODAKLANMA

( CONCENTRATION vs. TO GET FOCUS )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/<>/>< SEYRELME

( TEKÂSÜF[< KESÂFET] ile/ve/<>/>< TAHALLÜL[< HALL | çoğ. TAHALLÜLÂT][: Hallolma, parçaları birbirinden ayrılma. | [kimya] Ayrışma. ] )


- YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve SIKIŞTIRMA

( INTENSIFY vs./and TO SQUEEZE )


- YOĞUNLAŞ(TIR)MAK ve/<>/> DAVET


- YOĞUNLUK ile AKIŞMAZLIK/VİSKOZİTE

( Bir nesnenin birim oylumdaki kütlesi. İLE Bir sıvının akmaya karşı gösterdiği direnç. )


- YOĞUN/LUK ile AZ/LIK >< ÇOK/LUK


- YOĞUNLUK ile KABALIK


- YOĞUNLUK ile/ve/<> OLGUNLUK

( Olgunluk nasıl meydana gelir?
Zihnimizi berrak ve temiz tutarak, yaşamımızın her anını tam bir farkındalık hali içinde yaşayarak, korkularımızı ve arzularımızı belirdikleri anda hemen inceleyerek ve gidererek. )

( Meyve bir anda düşer ama olgunlaşması zaman alır. )

( Hazır olmak, olgun olmaktır. )

( How does maturity come about?
By keeping our mind clear and clean, by living our life in full awareness of every moment as it happens, by examining and dissolving our desires and fears as soon as they arise.
The fruit falls suddenly but the ripening takes time.
Readiness is ripeness. )

( INTENSITY vs./and/<> RIPENESS )


- YOĞUNLUK ile/ve PAYLAŞIM

( DENSITY vs./and SHARING )


- YOĞUN/LUK ile SIK/LIK

( DENSE/DENSITY vs. FREQUENT/FREQUENCY )


- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK


- YOK ARTIK ile YOK DAHA NELER


- YOK DEMEK ile/değil/yerine BENİM İÇİN BU/BÖYLE BİR KONU/OLGU YOK DEMEK

( [not] TO SAY "THERE IS/ARE NOT" vs./but TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME"
TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME" instead of TO SAY "THERE IS/ARE NOT" )


- YOK DEMEK ile/değil/yerine GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- YOK ETMEK ile BAŞKALAŞTIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil BİTİRMEK

( [not] TO DESTROY vs./but TO FINISH )


- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK


- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil ÖRTMEK


- YOK ETMEK" ile/ve/<>/değil/yerine TIRNAK İÇİNE ALMAK "..."


- YOK ETMEK ile/değil/yerine/>< YAŞATMAK

( Yoketmek yerine yaşatmak )

( İMHÂ ile/değil/yerine/>< İHYÂ )


- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ


- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI


- YOK OLACAK OLAN ve/<> YOK HÜKMÜNDE DE OLABİLİR


- YOK OLAN ile/değil/yerine ORADA OLAN


- YOK OLMA ile AZALMA


- YOK OLMA ile/ve/değil "BUHARLAŞMA"


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAĞILMA


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEME


- YOK OLMA ile/ve RÜZGÂRLIĞI KALMAMA


- YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK ile/ve ORTAYA ÇIKIŞTAN SONRA/Kİ YOKLUK

( NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST vs./and NONEXISTENCE AFTER EXISTENCE )

( PRADHAVAMSA-ABHAVA ile/ve PRAG-ABHAVA )


- YOK OLMAK ile/ve/=/değil VAR OLMAK


- YOK YA:
ŞAŞIRMA ile/ve/||/<> DEĞİL'


- YOK ile/değil ANLAMIN(IN) OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but LACK OF MEANING/SENSE )


- YOK ile/ve/değil/yerine CİSMİ OLMAYAN


- YOK ile DEĞİL

( LACK vs. NOT )


- YOK ile/ve/değil "DONMUŞ"(CEMÂDAT)

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but FROZEN )


- YOK ile/değil GEÇERLİ DEĞİL


- YOK ile/ve/değil/yerine GÖSTERİLEMEYEN


- YOK yerine HAK VERE


- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )


- YOK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKSIZ


- YOK ile OLMAZ


- YOK ile/ve PAYLAŞILABİLİR OLMAYAN

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and UNSHARED )


- YOK ile/ve/değil/yerine TESPİT EDİLEMEZLİK


- YOK ile/ve/değil/yerine VAR DEĞİL

( "YOK" değil/yerine "VAR DEĞİL"

Bazı kültürlerde, günlük dilde ve felsefede "Değil-leme" yöntemi ile bazı durumlar için üst bir bilinç kullanılmaktadır. Buna verilebilecek birkaç örnekten biri de Anadolu Kültürü ve Bilgeliği'nde "YOK" sözünün kullanılmamasıdır. "Yok", kavram olarak da, dil ve yaşamsallık açısından da o kadar yerini almıştır ki, bir kişinin farkında olmadan bile kullanması durumunda etrafındakilerden biri, "yok" sözünü kullanmaması gerektiğini uygun bir şekilde belirterek, uyarır o kişiyi. Yok sözünü kullanmak yerine "Var değil", "Hak getire", "Hak vere" sözleri kullanılır. Aynı şekilde "Bitti" yerine de "Bereketlendi" kullanılır. (aynı zamanda "Bitirmek" yerine "Tamamlamak" sözcüğünü kullanmak zihin programlaması, olgusallık ve dil açısından daha da yerinde bir tanımdır.)

"Evet!" ve "Hayır!" sözcüklerinde de buna benzer, hatta daha da öte bir durum vardır. "Hayır!" sözü, her ne kadar olumsuzluk anlamında kullanılıyor olsa da, bu duruma verilen ad, o olumsuzluktan bir hayır gelmesini ya da geleceğini düşünmekle bağlantılı bir olumlu kılma sözüdür. Derinlere ve uzun geçmişe dayanan Anadolu Kültürü'nün, din ve tasavvuftan da yararlandığı yaşamsal ve dil üzerindeki bilge tutumlarının günlük dile ve halka yansıtma çabaları birçok örnekte görülebilir. "Çok ..." yerine "Yeterli"; "Almak" yerine "Edinmek"; "Fakat" değil "Aynı zamanda" gibi, durumun karşılığını daha derinlemesine verebilecek sözlerin kullanılmasına yönelik çabaları gözlemlemek ve bunlardan üst düzeyde yararlanmak gerekir.

Bu tür çabalar nesne, kavram, olgu ilişkilerinde insanın ve toplumların yaşanmışlıklarındaki derinliklerden ve geleceğe bir miras olarak bırakılmak istenen, insanlığın gelişimine olan etkilerini öngörerek varılmış tutum ve sonuçlardır. Önceki ve "Hayır!" örneğinde olumsuz bir sözün söylenmiyor olmasında bir yasak, haram ya da günah bilincinden çok, bilgece, bilinçli bir tutum söz konusudur.

Bu tutumlar sadece sözler için değil, daha uygun karşılıkları bulunan davranışlar için de geçerlidir. Örneğin, birine -özellikle bir çocuğa- bir şey vermek istendiğinde, avuç aşağıya bakar şekilde uzatmak değil/yerine verilecek olanın, avucun içinde bulunduğu açık bir avuç uzatmaktır. Bu tür uygulama ve kavramlarda kullanılabilecek tanımlara da örnek olarak, "Aşure/Yemek Pişirmek" yerine/değil "Aşure Kaynatmak"; "Yemek"e yerine/değil "Lokma"ya katılmak/davet; ışığı/mumu/ateşi/ocağı "Söndürmek/Kapatmak" yerine/değil "Dinlendirmek"; "Yakmak/Açmak" yerine/değil "Uyandırmak"; "Ney Sesi" değil/yerine "Ney Sedâsı", "Ney Çalmak" değil/yerine "Ney Üflemek" dendiğini bilmeli; "Saç/sakal/kıyafet Düzeltmek" değil "Huy Düzeltmek" gibi hem zihinsel, hem yaşamsal kullanımlardan haberdar olmalı, kişi diline ve kendine gereken özeni ve önemi göstermelidir.

"Körü körüne Taklit" yerine/değil "Muhabbetle(Sevgiyle) Taklit" etmek, "Emir Eden" değil "Hizmet Eden" olmak, "Tutmak/Saklamak" yerine "Heybeye Atmak", "Hakkını Vermek" yerine "Hakkını Teslim Etmek" ve tüm bu ayrıntıları "Akılla Tartmak" yerine "Kalple Dinlemek" gerekir.

BU İNSAN DEDİKLERİ EL, AYAKLA, BAŞ DEĞİL,
ÂDEM MÂNÂ'YA DERLER, SURAT İLE KAŞ DEĞİL )

( [not] LACK vs./and/but NOT EXIST
NOT EXIST instead of LACK )


- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOK ile/ve/değil ZORUNLULUĞUNUN OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but LACK OF OBLIGATION )


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YOKLUĞA DAYANAMAYAN ile/>< VARLIĞA DAYANAMAYAN


- YOKLUĞU PAYLAŞMAK değil VARLIĞI PAYLAŞMAK ve/||/<> İYİ GÜN DOSTU OLMAK değil KÖTÜ GÜN DOSTU OLMAK


- YOKLUĞUN ESASI VE USÛLÜ ile VARLIĞIN ESASI VE USÛLÜ


- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE


- YOKLUK:
TERBİYE EDER ve/+/||/<>/> ADAM EDER


- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil/yerine BELİRSİZ/LİK


- YOK/LUK ile/ve BİÇİMSİZ/LİK

( NONEXISTENCE vs./and UNSHAPELINESS )


- YOKLUK ile/=/||/<>/< BİR ŞEYİN YOKLUĞU


- YOK/LUK ile/ve BOŞ/LUK

( Görünmezler, tecelli etmezler. )

( NONEXISTENCE vs./and BLANK | CAVITY )


- YOK/LUK ile/ve EKSİK/LİK


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil GÖRÜNMEZ/LİK, BİLİNMEZ/LİK

( AMÂ: Görünmezlik yeri/"ülkesi". )

( [not] NONEXISTENCE vs./and/<>/but INVISIBLE, UNKNOWN )


- YOK/LUK ile/değil MERKEZSİZ/LİK


- YOKLUK ile/ve MESBÛK Bİ'L-ADEM


- YOKLUK = NON-BEING[İng.] = NON ÊTRE[Fr.] = NICHTSEIENDE[Alm.] = NON-EUS[Lat.]


- YOKLUK ile/ve SALTIK/MUTLAK YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and ABSOLUTE NONEXISTENCE )

( ABHAVA ile/ve ATYANTA-ABHAVA )


- YOKLUK ile SIKINTI

( POVERTY vs. "STRAIT" )


- YOK/LUK değil/yerine SINIRLANAMAZ/LIK


- YOK/LUK ile/ve TANIMSIZ/LIK


- YOKLUK ile/ve/||/<>/>< VARLIK

( Gölgesi olmaz! İLE/VE/||/<>/>< Gölgesi mutlaka vardır. )

( Yokluğun varlığa gücü yeter de, varlığın yokluğa gücü yetmez. )

( Varlığımın değerini bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim! [en uzun süre 7 yıldır!] )

( Yoktur. İLE/VE/||/<>/>< Vardır. )

( There is no shadow! vs./AND/||/<>/>< Shadow is exist absolutely. )

( Yokluğunuzu hissetmeyeni, varoluşunuzla "rahatsız etmeyin!" )

( NONEXISTENCE vs./and/||/<>/>< EXISTENCE )


- YOK/LUK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )

( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )


- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU

( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )

( ... ile/ve VU ZHI YOU )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOK/LUK ile/ve/değil ZİHİN

( Yok etmeyince, yok olmaz. )

( [not] NONEXISTENT/NONEXISTENCE vs./and/but THE MIND )


- YOKLUK'TA YOKLUK ile VARLIK'TA YOKLUK

( Yokluk, fazlasıyla zor ve ağır bir durumdur fakat yokluktan daha zoru da vardır ki, o da, varlıkta/olanaklar içinde yokluktur. )

( NONEXISTENCE AT NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE AT EXISTENCE )


- YOKLUKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR ile/ve/değil VARLIKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR


- YOKLUKTAN YARATMAK ile/ve YOK İKEN YARATMAK


- YOK(OLUMSUZ YANIT/HAYIR ANLAMINDA) ile HAYIR


- YOKSA ... ile AKSİ HALDE ...


- YOKSA ile YA DA


- YOKSUL:
AZA SAHİP OLAN değil "ÇOK"U İSTEYEN


- YOKSUL:
YENİ ile ÖZGÜR ile YARATICI ile BİRLEŞMİŞ ile DÜŞKÜN

( Eric Hoffer'ın, Kesin İnançlılar[Kitle Hareketlerinin Anatomisi] adlı kitabını okumanızı salık veririz... )


- YOKSUL/FAKİR ile/değil EZGİN

( ... İLE/DEĞİL Paraca durumu bozuk olan kişi. | Çok sıkıntı/cefa çekmiş kişi. | Çürük, ezik meyve. )


- YOKSULLARIN "KURABİLDİĞİ", ANCAK ...:
HAYAL ve/||/<> TURŞU


- YOKSULLUĞU SONLANDIRMAK:
HAYIR İŞİ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET


- YOKSULLUK:
YİYECEK BİTİNCE ile/ve/değil/||/<>/> ADÂLET BİTİNCE


- YOKSULLUK ile/ve/ne yazık ki/> MUTLAK YOKSULLUK


- [ne yazık ki]
YOKSULLUK ve/değil/||/<> YOLSUZLUK


- YOKSUN ile/değil UZAK


- YOKSUNLUK ile/ve/değil/> GEREKSİNİM

( [not] DEFICIENCY vs./and/but/> NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve GEREKSİNİM

( DEPRIVATION vs./and NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve/||/<> (OPTIMAL/OMNIPOTANT) KIRILMA


- YOKSUNLUK = PRIVATION[İng., Fr.] = MANGEL[Alm.] = PRIVATIO[Lat.] = STERESIS


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKTAN değil YOK İKEN


- YOKTU değil KAYITLARDA YOK/BULUNMUYOR


- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN


- YOKUŞ ile BAYIR

( ... İLE Küçük yokuş. )


- YOKUŞ ile/değil/yerine EĞİM/ŞEV[Fars. < ŞÎB]

( Bisiklet kullanmayan kişiler, bildikleri/gördükleri yollardaki eğimin açısına ve uzunluğuna göre, yolun/eğimin tamamını/bütününü "düşünerek", eğimli yollarda çok yorulacaklarını varsayarlar/zannederler. Hatta, o dik "yokuşun", çıkılamaz olduğunu zannederek, süreci düşünmeden/deneyimlemeden, sonuç merkezli bir (ön)"yargı"da bulunurlar. Gözlerini, yolun sonuna dikerek ve yetersizliklerine, güçsüzlüklerine bağlayarak ve ümitsizliğe düşürecek olan yüklü/şişmiş "yokuş" sözcüğü ile yanına bile yaklaşmazlar bisikletin.

Oysa ki, bisiklet kullananlar için durum böyle değildir. Bisiklet kullanımında ve bisiklet kullanıcıları için geçerli olan, basıyor oldukları pedaldır. Yeterli olacak olan bacak/kas gücü ve vites kullanımının sunduğu kolaylıklar ile çoğu zaman, neredeyse düz yolda pedal çevirdikleri kadar rahat pedal çevirirler. Bisiklet kullanmayanlar için zannedildiği kadar güç değildir pedal çevirmek ve yol almak.

Yokuş ile Eğim arasındaki fark, tamamen zihinsel ve dilseldir. Bisiklet kullan(a)mayan kişiler, zihinlerindeki yolun/eğimin tamamına "yokuş" diyerek, daha baştan, önyargı ve sonuç odaklılıklarının yarattığı zihinsel ve dilsel engele takılır. Ya da böylesine değiştirilebilecek bir "engel" yerine "yokuş" tanımından vazgeçerek, %90 oranında kolaylaştırabilirler bisiklet üzerine çıkmayı. Düz yol aramak gibi yersiz bir beklentiden de kurtulmuş olur ve bisikletleriyle yol alırlar.

Bisiklet üzerine çıkılır, "yokuş" denilen fakat bisiklet üzerindeyken sadece bir eğim olarak deneyimlenen bu yollarda bir süre bisiklet kullanılırsa, çevrilen pedalın kolaylığı kadar ve sadece yoldaki bir eğim olarak geçilir o süreç ve kolaylıkla tamamlanır, o gözde ve sözde büyütülen eğim. )


- YOKUŞ ile KIRKMERDİVEN

( ... İLE Dik yokuş. )


- YOKUŞ ile PALANDÖKEN

( ... İLE Taşlık yokuş. )


- YOKUŞ ile ŞEV[Fars.]

( ... İLE Yokuş aşağı, inişli yer. | Meyilli, eğik. | Gece. )


- YOKUŞ ile YAMAÇ


- YOKUŞ ile YURA/KABAN[Erm.]

( ... İLE Dik yokuş. )


- [ne yazık ki]
"YOKUŞA SÜRMEK" ile/ve/<> "BİN DEREDEN SU GETİRTMEK" ile/ve/<> "ENSESİNDE BOZA PİŞİRMEK"["kafasında" değil!] ile/ve/<> "TOPU, TACA ATMAK" ile/ve/<> TRİBÜNLERE OYNAMAK ile/ve/<> İPE UN SERMEK


- [ne yazık ki]
YOKUŞA SÜRMEK ile/yerine ÜMİTSİZLENDİRMEK

( TO MAKE DIFFICULTIES vs. TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR
TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR instead of TO MAKE DIFFICULTIES )


- YOK-VAR ile/değil BOŞ-DOLU


- YOL AYRIMI ile KAVŞAK


- YOL GEÇEN HANI ile ...

( Beyazıt'ta, Çarşıkapı - Kapalıçarşı arasında bulunan eski bir han. )


- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK


- YOL:
İNCE ve/||/<> KILIÇTAN KESKİNCE


- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YOL ÜSTÜNDE TAŞ GÖRSEK, ...:
"YOLDAN VAZGEÇMEK" ile/değil/yerine/>< ÜSTÜNDEN GEÇMEK


- YOL:
UZUN ve/||/<> ÇİLELİ


- YOL VERMEK ile/değil/yerine YER VERMEK


- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK


- YOL ile AKIM


- YOL ile/ve ALE

( ... İLE/VE Ağaçlıklı yol. )


- YOL ile/ve/değil/<> ARAÇ


- YOL ile/ve/değil BİSİKLET(Lİ) YOLU


- YOL ile ÇIĞIR

( ... İLE Çığın, kar üzerinde açtığı iz. | Hayvanların, gide gele açtığı ince yol, patika. | İz. | Başkalarının da uyabileceği, yeni bir biçim, yöntem ya da yol. | Büyük hattatların sanat yolu. )


- YOL ile/ve ÇIĞIR/SEBİL/PATİKA[Slavca]

( ... İLE/VE Hayvanların açtığı yol. )


- YOL ile/ve HIYÂBÂN

( ... İLE/VE İki yanı ağaçlarla dizili yol. )

( ... İLE/VE Hıyâbân )


- YOL ile/ve İLETİŞİM

( Olgun kişi, etkisini tavsiyeleri ve önderliğiyle yayarak izlenecek yolu hazırlar. )

( WAY vs./and COMMUNICATION )


- YOL ve/=/<> İNSAN

( Gelenekte, yol, herşeyden önce gelir. İnsandan bile ve fakat yolun kendi de yine insandır. )


- YOL ile KOL


- YOL ile/ve MAKADAM[< MC ADAM]

( ... İLE/VE Kırık taşlarla döşenmiş yol. )


- YOL ile NALDÖKEN

( ... İLE Taşlı, çakıllı yol. )


- YOL ile PATİKA[Slavca]

( WAY/ROAD vs. TRAIL )


- YOL = ROAD[İng.] = RUE[Fr.] = STRAßE[Alm.] = STRADA[İt.] = CALLE[İsp.]


- YOL ile/ve ŞÂH-RÂH[Fars.]

( ... İLE/VE Büyük ve işlek yol, anayol, cadde. | Şaşırılması olanaksız doğru ve açık yol. )


- YOL ile/ve SEBİL[Ar.]

( ... İLE/VE Büyük cadde. )

( RÂH ile/ve RÂH-I/REH-İ ŞÂH )


- YOL ile/ve SİSTEM

( WAY vs./and SYSTEM )


- YOL ile/ve SÜREÇ

( Kendimiz bulmadıkça o, kendi yolumuz olmayacaktır ve bizi hiçbir yere götürmeyecektir. )

( Sürece katılmadıkça anlaşılmaz. )

( Kişiyi, yürüdüğü yol yorar. )

( Unless we find ourselves, it will not be our own way and will take us nowhere. )

( PATH vs./and PROCESS )


- YOL ile UZAM


- YOL ve/> YER ve/> YÖN

( Nereden? VE/> Nerede? VE/> Nereye? )


- YOL YOLCU

( WAY
PASSENGER )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM


- YOLA:
AKILLA ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> AKILDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK:
"YAŞAMDAN KAÇMAK İÇİN" ile/değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK ÜZERE


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLCU ile/ve GEZGİN

( ... ile/ve SEYYAH )

( PASSENGER vs./and TRAVELLER )


- YOL/CULUK:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU


- YOLCULUK:
HAYAL GÜCÜ yerine GERÇEKLER

( Seyahat etmek, hayal gücümüzü, gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl olabileceklerini düşünmek yerine onları, oldukları gibi görmemizi sağlar. )


- YOLCULUK:
[önce] SÖZSÜZ BIRAKIR sonra/> ÖYKÜ ANLATICISINA DÖNÜŞTÜRÜR


- Yolculukta KONUŞ!!!


- Yolcuyla KONUŞ!!!


- Yolcuyu DİNLE!!!


- YOLDA KALMAK ile SINIFTA KALMAK


- Yolda KONUŞ!!!


- OKUMAK:
YOLDA ile/ve BEKLERKEN


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- YOLDAŞ:
HIZIR ya da CEBRAİL değilse (BİR) MÜRŞİD-İ KÂMİL GEREK


- YOLDAŞ (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALDAŞ (OLMAK)

( Gövdeye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Gönüle. )


- YOLDAŞ ile/ve TARİKAT

( Önce refîk, sonra tarîk. )

( Yolda kalma! Gel! [Gelince de yola takılıp kalma!] )


- YOLDAŞLIK (RIFK)


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- YOL-İZ (BİLMEMEK)


- YOLLAMAK ile/yerine/değil UĞURLAMAK


- YOLLAR ile/ve/değil/||/<>/< TEK/ORTAK YOL

( Kişi sayısınca. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Samimiyetle. )


- YOLLAR('I)

( THE WAYS/DIRECTIONS )


- YOLLAR('I)


- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLSUZLUK ve ORUNÇ/URUNÇ/RÜŞVET

( İRTİKÂB ve İRTİŞÂ'[< RİŞVET] )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLU BULMAK ile/ve SUYU BULMAK


- Yolu DİNLE!!!


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA


- YOLUNU AÇMAK ile/ve YOLUNU OLUŞTURMAK


- ... YOLUYLA ile/ve ... ARACILIĞIYLA


- YOL/YÖNTEM ile/ve İŞ ile/ve BİLGELİK

( WAY/METHOD vs./and BUSINESS vs./and WISDOM )


- YOL-YORDAM (BİLMEK, GÖSTERMEK, SORMAK)


- YÖN DEĞİŞİMİ ile/ve/||/<> HIZ DEĞİŞİMİ


- YÖN ile ARA YÖN/ASYÖN

( Belirli bir noktaya göre olan yer, taraf. | Bir şeyin belirli bir noktaya baktığı yan, veçhe. | Bir yere gitmek için izlenilen yol, cihet, istikamet. | Tutulacak, izlenilecek yol. İLE Dört ana yönden ikisi arasında olan yönlerden her biri. )


- YÖN ile/ve/||/<> BAĞLAM


- YÖN ile BOYUT

( DIRECTION vs. DIMENSION )


- YÖN = DIRECTION[İng., Fr.] = RICHTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = DIRECCIÓN[İsp.]


- YÖN ile/ve İŞARET

( DIRECTION vs./and SIGN )


- YÖN ile/ve KATMAN

( DIRECTION vs./and LAYER )


- YONCA ile EKŞİYONCA

( Baklagillerden, başak durumundaki, çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. İLE Ekşiyoncagillerden, çok yıllık, otsu bitki. )

( TRIFOLIUM cum OXALIS )


- YONCA ile TAVŞANBIYIĞI

( ... İLE Bir tür yonca. )


- YONCA ile ÜÇGÜL/YABANYONCASI/TİRFİL[Yun.]

( TRIFOLIUM )


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNELİK ile DÖNÜK

( TO/DIRECTED vs. FACING )


- YÖNELİM/KIBLE:
NAMAZ ile DUA ile ÂŞIK ile İŞ

( Kâbeye. İLE Her yöne. İLE Kişiye(mâşuğa)/kavrama. İLE Uğraşa. )


- YÖNELİM ile/ve/değil/<> DOĞRULUM/TROPİZM[Fr. < Yun.]


- YÖNELİM = INTENTION[İng., Fr.] = INTENTION[Alm.] = INTENTIO[Lat.] = INTENCIÓN[İsp.]


- YÖNELİMSEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZNEL/LİK


- YÖNELME DURUMU ile ...

( DATIVE CASE )


- YÖNELME ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMA (İSTEĞİ)


- YÖNETİCİ

( MANAGER )


- YÖNETİCİ:
ORTALAMA ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> İLERİ

( Para kazandırır. İLE/VE/||/<> Düzen kazandırır. İLE/VE/||/<> İnsan kazandırır. )


- YÖNETİCİ ile/ve/||/<>/> ASKER

( Eski/önceki asker. İLE/VE/||/<>/> Asker. )


- YÖNETİCİ ile/ve/değil/yerine GİRİŞİMCİ


- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )

( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )

( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )

( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )

( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )


- YÖNETİCİLER:
"SEÇKİN" ve/<> "KOZMİK" ve/<> "İLÂHİ"


- YÖNETİCİLER ile/ve/<> BİLİMBİREYLERİ

( Toplumun ilerlemesi için bu iki sınıfın doğru ve gerektiği gibi çalışması/davranması gerekmektedir. )

( UMERÂ ile/ve/<> ULEMÂ )


- YÖNETİCİ/LER ile/ve/||/<> KORUYUCU/LAR ile/ve/||/<> ÜRETİCİ/LER


- Yöneticilerle KONUŞ!!!


- YÖNETİM:
HASARLARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIKLARI


- YÖNETİM İŞLEMLERİNDE:
YETKİ ile/ve/||/<> BİÇİM ile/ve/||/<> NEDEN ile/ve/||/<> KONU ile/ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİM/İDÂRE TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<> KAMU TÜZESİ/HUKUKU


- YÖNETİM ile ...

( Allah ilmi. )


- YÖNETİM ile/ve/<> ADÂLET

( MANAGEMENT vs./and/<> JUSTICE )


- YÖNETİM = MANAGEMENT[İng.] = DIRECTION[Fr.] = VERWALTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = MANEJO[İsp.]


- YÖNETİM ve/||/<> TAKIM

( )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMDE:
YETKİ ve/||/<> BİÇİM/ŞEKİL ve/||/<> NEDEN ve/||/<> KONU ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİMİN, KUSURSUZ SORUMLULUĞU:
"İLKE" değil/>< İSTİSNA OLMALI


- YÖNETİMSEL:
İŞLEM ile/ve/||/<> EYLEM


- YÖNETİMSEL SORUMLULUĞUN TARİHSEL GELİŞİMİNDE:
MÜLK-DEVLET KURAMI ile/ve/||/<>/> POLİS-DEVLET ANLAYIŞI ile/ve/||/<>/> HAZİNE KURAMI

( Prusya, Büyük Frederich. İLE/VE/||/<>/> Nazi Almanya'sı, Stalin Rusya'sı. İLE/VE/||/<>/> Devlet ve hazine, ayrı tüzel kişilik. )


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME


- YÖNETMEK ile ABRAMAK

( Deniz taşıtlarını yönetmek. )


- YÖNETMEK = DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.]

( Yönetmek, dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen, kimse yanlış olmaya cesâret edemez. )


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRMEK


- YÖNETMEN OYUNCU


- ... YÖNETMENLİĞİ değil ... YÖNETMELİĞİ


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- YÖNLENDİRİM


- YÖNLENDİRME ile YERLEŞTİRME

( YUDEBBİR ile YUKARRİR )

( TO ORIENTATE vs. TO LOCATE )


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNLER ile/ve/değil İNSANIN DURUŞU/DURUŞLARI


- YÖNLER('İ)


- YONT ile ...

( Başıboş hayvan. )


- YÖNTEM (ÂDAB)


- YÖNTEM:
FELSEFÎ(EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> KURGUL ile/ve/||/<> SALTIK


- YÖNTEM, METOD, SİSTEM = TARÎK = MÉTHODE, SYSTÈME


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU


- YÖNTEM/USÛL["USÜL" değil!]/METOD[İng. < METHOD] ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ile/ve/değil/yerine AHLÂK

( [not] METHOD vs./and/but MORALS
MORALS instead of METHOD )


- YÖNTEM ve/<> (BELİRLİ/BAZI) YÖNTEME, YÖNTEMLE(RLE)/BİLİNÇLE BAKMAK


- YÖNTEM ile/ve/<> BİLİNÇ

( METHOD vs./and CONSIOUSNESS )


- YÖNTEM ile FORMÜL


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İZİN


- YÖNTEM ile/ve/||/<> KAVRAM

( YÖNTEM: Kavramın bilinci. )

( Yöntem, mantığın içeriğinin, içsel özdeviniminin biçimi üzerindeki bilinçtir. )


- YÖNTEM ve/<> KOŞULLAR


- YÖNTEM ile/ve LOJİ[Yun. < LOGOS]

( METHOD vs./and LOGIC )


- YÖNTEM ile/ve SORU

( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )

( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )

( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )

( METHOD vs./and QUESTION
How am I to get a true answer? By asking a true question! )


- YÖNTEM ile SÜREÇ

( METHOD vs. PROCESS )


- YÖNTEM ile/ve TARZ

( METHOD vs./and STYLE )


- YÖNTEM ile/ve/<> TUTUM

( METHOD vs./and/<> ATTITUDE )


- YÖNTEM ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ile/ve USÛL


- YÖNTEM = USÛL = METHOD[İng.] = MÉTHODE[Fr.] = METHODE[Alm.] = METHODUS[Lat.] = METHODOS[Yun.] = METODO[İsp.]


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YAKLAŞIM

( [not] METHOD vs./and/<>/but APPROACH
APPROACH instead of METHOD )


- YÖNTEM ile/ve/||/<>/< YEĞLEME/TERCİH


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YÖNTEMSELLİK

( Bir şeyler için önceden belirli bir yöntem yoktur(aranamayabilir/bulunamayabilir). İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Herşeye uygun bir yöntemsellik vardır(aranabilir/bulunabilir). )


- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM

( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )


- YÖNTEM ile/ve YORDAM

( METHOD vs./and WAY )


- YÖNTEM ile YORDAM(MELEKE)


- YÖNTEMBİLİM = USULİYAT = METHODOLOGY[İng.] = MÉTHODOLOGIE[Fr.] = METHODOLOGIE, METHODENLEHRE[Alm.]


- YÖNTEMLER:
AŞKINSAL ile/ve/||/<>/> KURGUL ile/ve/||/<>/> EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> OLGUSAL/FENOMENOLOJİK

( Kant'ta. İLE/VE/||/<>/> Hegel'de. İLE/VE/||/<>/> Marx'ta. İLE/VE/||/<>/> XX. yüzyılda. )


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞ


- YONTKUŞU = KUYRUKSALLAYAN


- YÖNÜ TERS ile YÜZEYİ TERS


- YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO

( [görevleri] Şef ailesi. İLE/VE/<> Halkla ilişkiler. İLE/VE/<> Sağlık ve tıp. İLE/VE/<> Tüze ve adâlet. İLE/VE/<> Ticaret ve dış ilişkiler. )

( Mali'nin, Dogon bölgesindeki, Songo köyünde yaşayan kabileler. )


- [ne yazık ki]
YORAN:
KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ETRAFINI ANLAMAYAN KİŞİLERİN SAĞIRLIĞI


- YORAR ile/>< VERİR


- YÖRE ile/ve İRMİK

( İri un. İLE/VE İri taneli un. )


- YÖREL ile/ve/||/<> YEREL


- YÖRESEL ile/ve/<> BÖLGESEL


- YORGAN-DÖŞEK (YATMAK)

( Hasta olmak. )


- YORGUN-ARGIN (EVE DÖNMEK)


- YORGUN/LUK ile/ve/||/<> SAYRI/LIK(HASTA/LIK[Fars. < HASTE: Yorgun.])/İGLELMEK[: Sayrılanmak/hastalanmak.][dvnlgttrk]

( TA'B ile MARÎZ[< MARAZ]/ÂLİL[: Sayrı(hasta). | Sakat, kör.], VASIB
TAVSÎF-ÜL-EMRÂZ: Sayrılıklar ilmi. )

( ... ile BÎMÂR/Î )


- YORMAK ile YORMAK

( Yorgun duruma getirmek. İLE Bir nedenle bağlamak, bir duruma işaret saymak, bir anlam vermek, yorumlamak. )


- YORMAMALI!


- YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )

( FERIAL vs. ... )


- YORTU[Yun.] ile YORTU


- YORUCU" ile/değil SIKICI/BEZDİRİCİ/BUNALTICI

( Fiziksel. İLE/DEĞİL Zihinsel/düşünsel. )


- YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF

( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )

( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )

( Kapı, güneydedir. )


- YÖRÜK/YÜRÜK ile/ve/||/<> Yörük/Yürük

( Göçebe Türkmen boyu. Anadolu ve Rumeli'de göçebe olarak yaşayan, mevsimlere göre ova ya da yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. [Göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenler. "Yürümek" sözcüğünden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak yaşamı sürdüren Türkmen aşiretleri [obaları] için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlar'daki Türkler arasında da yüksek oranda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. öbeklere ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'nın dağ köylerinde yaşamaktalar. Osmanlı, tüm Balkanlar'da elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi anlamları yansıtan "Yörük" sözcüğü yerine, “yürük” sözcüğü de kullanılır. Genel olarak göçer-konar yaşam sürdüren tüm topluluklar için kullanılan bu ad, daha çok göçebe Oğuz boyları için simge (özel ad) olmuştur. XI. yüzyılda Orta Asya'dan göç eden ve göçebe yaşam sürdüren Oğuzlar, İran'dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya geldi. Burada da eski yaşam tarzını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar, Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir bölümü, yerleşik yaşama geçti. Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir bölümü yerleşik yaşama geçerek Türkmen adını aldı, bir bölümü de göçebe yaşamını sürdürüp Yörük adıyla anıldı. Osmanlıların Rumeli'ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli'ye göç ettirildi. Yörük aşiretleri ve obaları adlarında genellikle koyun ve keçi sözcüklerini barındırır. "Karakeçili", "Sarı keçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin adı, bu obaların nerede yaşadığını da belirli kılar.] İLE/VE/||/<> Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )


- YÖRÜK["YÜRÜK" değil!] ile TÜRKMEN[< TURKOMAN < TÜRK-İMAN]

( Sünnî göçer. İLE Sünnî olmayan göçer. )


- | YORULDUĞUMUZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR ve DURULDUĞUMUZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR |
ve/||/<>/>/<
KIRILDIĞIMIZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR

( Olduğumuz/oluştuğumuz. VE/||/<>/>/< Kırıldığımız. )


- YORULDUĞUMUZDA:
"BIRAKMAK/VAZGEÇMEK" ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DİNLENMEK


- YORULMA (NASAB)


- YORULMADA:
HAREKET ile/değil DURGUNLUK

( Kişiyi, hareket değil durgunluk yorar. )


- YORULMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞINMAK


- YORULMAK ile/ve/<>/değil SIKILMAK/BEZMEK

( Bilişsel[felsefe/bilim/sanat] konular, fiziksel değil zihinseldir! Kötü bir benzetmedir ve kişinin nalıncı keseri gibi kendine yonttuğu, asalaklaştırılmış bir sözcük olarak başka bir kötüye kullanımdır. [Acı ile/değil ıstırap farkı gibi.] )


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YORULMALI!


- YORULUYOR İNSAN değil YORULUYORUM

( Kişisel ve/ya da özel olan bir durumu, genelleyerek ya da abartarak, [kendine hizmet eden/çıkarına uyan] "akla" bürümenin [rasyonalizasyonun], çevreye hiçbir etkisi/katkısı olmadığı gibi, en başta, bu sözü söyleyen kişiye ve çevresine/zihinlere olan yükü çok fazladır. Aslolan da, ne söyleyeceğini bilmek değil ne söylemeyeceğini düşünmek ve ona göre konuşmak/konuşabilmektir! )


- Yorum DİNLE!!!


- YORUM:
"DOĞRU ANLAMA" UĞRAŞI ile/ve/değil/<> YANLIŞ ANLAMAMA ÇABASI


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM:
TİKELE DAYALI değil TÜMELE DAYALI


- YORUM:
[ne yazık ki]
YANLIŞ ile ÇILGINCA ile ZORLAMA


- YORUM YAPMAK/YAPABİLMEK ile/ve BAĞLANTI KURMAK/KURABİLMEK

( Yorum, doğruyu tespit için değil, yanlıştan kaçınmak için yapılan bir etkinliktir. )


- YORUM ile AÇIKLAMA

( INTERPRETATION/COMMENT vs. EXPLANATION )


- YORUM ile/ve/değil/yerine BAĞLAYICI OLMAYAN YORUM


- YORUM ile "BAKIŞ"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "LOOKING" )


- YORUM ile "BİR BAKIMA"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "IN ONE RESPECT" )


- YORUM ile/ve/<>/= ÇEVRİ/TE'VİL[< Ar.]

( ... İLE Bir söz ya da davranışı, görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme. | Burgaç. )


- YORUM ile ÇIKARSAMA


- YORUM ile/ve/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but MULTI MEANING
MULTI MEANING instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/değil DEDİKODU

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./but GOSSIP )


- YORUM ile/ve DEĞERLENDİRME

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and EVALUATION )


- YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and TRANSFORMER INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/ve/<> DÖNÜŞÜM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and/<> TRANSFORMATION )


- YORUM ile/ve DÜŞÜNCE/FİKİR

( ... İLE/VE Düzenlemek, tertip etmek. | Ham düşünce, haber. )

( Fikir, varolanlar üzerine değil varolması gerekenler üzerinedir/olmalıdır. )

( Ancak bizi arzu, korku ve yanlış düşüncelerden kurtaracak olan iyidir. )

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and IDEA
Only what liberates you from desire and fear and wrong ideas is good. )


- YORUM ve ERDEM

( INTERPRETATION/COMMENT and VIRTUE )


- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GERİBİLDİRİM

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but/||/<>/>/< FEEDBACK
FEEDBACK instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ve/||/<>/> KILAVUZLUK


- YORUM ile/ve KURGU/SPEKÜLÂSYON

( INTERPRETATION/COMMENT vs. SPECULATION )


- YORUM = TEFSİR = INTERPRETATION[İng., Alm.] = INTERPRÉTATION[Fr.] = INTERPRETARE[Lat.] = INTERPRETACIÓN[İsp.]


- YORUM ve VAROLUŞ

( INTERPRETATION/COMMENT and EXISTENCE )


- YORUM ile YAKLAŞIM

( INTERPRETATION/COMMENT vs. APPROACH )


- YORUM ile/ve YÖNTEM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUMA AÇIKLIK ile/ve/değil/<> YORUMA MUHTAÇLIK


- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK


- YORUMBİLİM/HERMENEUTİK ile/ve DİL


- YORUMBİLİM ve SANAT

( Her alanda düşünebilme ve konuşabilme olanağı. )

( HERMENEUTIC and ART )


- YORUMBİLİM/HERMENEUTİK ve ÇOKLU YAKLAŞIM


- YORUM(KEYFİYET / LÂF | KÜFÜR | HERZE) ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNCE


- YORUMLAMA (TAABBUR)


- YORUMLAMA ile/ve DEĞİŞİM

( TO INTERPRET vs./and ALTERATION )


- YORUMLAMA ile/ve/||/<>/> DİRİLTME


- YORUMLAMA ile/ve YARATMA

( TO INTERPRET vs./and TO CREAT )


- YORUMLAMA ile/ve YENİDEN KURMA

( TO INTERPRET vs./and RE-ESTABLISH )


- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM

( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )


- YORUM(LAMA)DA:
VARLIK BAKIMINDAN ile/ve ANLAM BAKIMINDAN

( TO INTERPRET: IN EXISTENCE vs./and IN MEANING )


- YORUMLAMAK ve DÖNÜŞTÜRMEK

( TO INTERPRET and TO TRANSFORM )


- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK

( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )


- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK

( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )


- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK


- YORUMLAR('I)


- YORUMLU HABER ile/değil/yerine HABER


- Yorumlu KONUŞ!!!


- YORUMSAMA = HERMENEUTICS[İng.] = HERMÉNEUTIQUE[Fr.] = HERMENEUTIK[Alm.] = HERMENEUTIKE < HERMENEUEIN[Yun.]


- YORUMSAMA ile/ve/değil/||/<>/< YORUMLAMA


- Yorumsuz KONUŞ!!!


- YÖRÜNGE:
DAİRESEL ile/ve/değil/||/<> ELİPTİK


- YÖRÜNGE ile/ve/değil EŞİK


- YÖRÜNGE/MAHREK[< HAREKET] ile MENZİL-İ KÜLLÎ[Ar.]

( Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri. İLE Mahrekin en son noktasına kadar olan mesafe. )


- YOSUN ile FUKUSGİLLER

( Suyosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen, esmer bir yosun. )


- YOSUN ile KETENCİK

( ... İLE Deniz yosununun ince bir cinsi. | Turpgillerden, küçük sarı çiçekli, yağlı bir bitki.[Chamaelina sativa] | Bu bitkiden elde edilen, sabun yapımında ve ressamlıkta kullanılan bir yağ. )

( ... cum MUSCUS ARBOREUS | CHAMAELINA SATIVA )


- YOSUN ile PASİFİK YOSUNU

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE Patagonya'da. )


- YOSUN ile SFAGNUM

( ... İLE Bataklıklarda, nemli yerlerde, kümeler durumunda yetişen, küçük yapraklı bir tür yosun. )

( ... cum SPHAGNUM )


- YOSUN ile/değil SU MERCİMEĞİ

( ... İLE Su mercimeğigillerden, mercimeğe benzeyen, yaprakları, suların yüzünü kaplayan bir su bitkisi. )

( )

( ... cum LEMNA )


- YOSUN ile TEMRİYE

( ... İLE Kara yosunu. | Deride yer yer küme durumundaki birtakım kabartılarla kendini gösteren hastalık. )


- YOSUN ile/ve/<> YOSUNCUL

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE/VE/<> Yosunla beslenen ya da yosunların içinde yaşayan. )


- YOU ARE GOING TO SAY ... vs. YOU SHOULD SAY ...


- YOU vs. WE/US


- YOU/TO YOU vs. YOU/TO YOU


- YOYO ile DİYABOLA


- YOZGAT =/< BOZOK

( ... =/< Osmanlı dönemindeki adı. )


- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KANIKSAMA


- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KURUMLAŞMA


- YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA


- YOZLAŞTIRMAMALI!

... ~ YO... ile başlayan FaRkLaR...

- 0(SIFIR) ile YOKLUK

( Akılsal/rasyonel. İLE !Akılsal/rasyonel. [!: değil] )


- AÇI ile/ve/<> YÖN

( Geometride. İLE/VE/<> Mekânda. )

( image

Yön Bulma:

Bir çubuk ve gölgesini kullanarak Kuzey'i bulabiliriz.

1- Bir çubuğu toprak zemine dik bir biçimde yerleştirip ve gölgesinin ucuna bir taş yerleştiriyoruz.

2- 20 dakika sonra gölgenin ucuna tekrar taş bırakıyoruz. [İlk bıraktığımız taş, W(Batı); son bıraktığımız taş, E(Doğu) yönündedir.]

3- Sol ayağımızı W(Batı), sağ ayağımızı E(Doğu) taşının yanına yerleştiriyoruz. Böylelikle Kuzey'e bakıyor olacağız.

[Bu yöntem, iki yarım kürede de kullanılabilir. Tek fark, Kuzey yarım küredeysek sırtımız, güney yarım küredeysek yüzümüz Güneşe dönüktür.] )

( ZÂVİYE ile/ve/<> CÂNİB[< CENB], CİHET )

( ANGLE vs./and/<> DIRECTION )


- ÂCİZ/LİK ile/ve/<> YOKSUN/LUK


- ÂDAP ERKÂN değil/yerine/= YOL YORDAM


- ADLANDIRMA ile/ve YORUMLAMA

( GIVING NAME vs./and TO INTERPRET )


- ADMIN[İng.] değil/yerine/= YÖNETİCİ


- AGARAGAR[Yun.] değil/yerine/= YOSUNDAN ÇIKARILAN KOLLOİDAL NESNE, JELATİN.


- AKTARMA ile YÖNLENDİRME

( TO TRANSFER/TRANSMIT vs./and TO ORIENTATE )


- ALA-[İt.] değil/yerine/= "YÖNTEMİNCE, BİÇİMİNDE" ANLAMI KATAN ÖN EK


- ALAN ve/<> YÖNTEM

( FIELD and/<> METHOD )


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulunduğu, anımsandığı alçakgönüllülük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulundurulmadığı, unutulduğu alçakgönüllülük. )

( Takvâ. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Verâ. )

( Ebru sanatı )


- ALEL USÛL[Ar.] değil/yerine/= YÖNTEMİNCE, YÖNTEMLİ

( Yol yordam gereğince, kurala uygun bir biçimde. | Âdet yerini bulsun diye. )


- ALELUSUL değil/yerine/= YORDAMLICA


- ALET ile/ve YÖNTEM


- AMAÇ ile/ve/değil/||/<>/> YÖNELİM


- AMAÇ ile/ve YÖNTEM

( YÖNTEM ARAYIŞLARI - SARTRE kitabını okumanızı salık veririz. )

( AIM vs./and METHOD )


- ANIMSA(YA)BİLMEDE:
ÖNCELİK ve/||/<> YOĞUNLUK ve/||/<> PEKİŞTİRME


- ANLAM ile/ve YORUM

( MEANING vs./and INTERPRETATION )


- ANLAMA ile/ve YORUMLAMA

( TO UNDERSTAND vs./and TO INTERPRET )


- ANLAMA ile YORUMLAMA


- ANLAMA ile YORUMLAMA


- ANLAMA ile/ve YORUMLAYICI ANLAMA


- ANLAMAK ile/ve/||/<>/>/< YORUMLAYARAK ANLAMAK


- ANLAYAMAMA ile/ve/||/<> YORUMLAYAMAMA


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/||/<>/> YORUM


- ARAÇ ile/ve YÖNTEM

( VEHICLE/TOOL vs./and METHOD )


- ARAZÖZ[Fr. < ARROSEUSE] değil/yerine/= YOLSULAR

( Yolları ve yol kenarlarındaki yeşillikleri sulamakta kullanılan motorlu araç. )


- ARKADAŞLIK ve/> YOL

( Önce arkadaş, sonra yol. )

( Evvel refîk, sümme tarîk. )


- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK

( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )


- AŞK ile/ve YORGUNLUK


- ENGELLEM/AMBARGO[Fr.]:
SÜEL/ASKERÎ değil/yerine/= GEÇİMSEL/EKONOMİK değil/yerine/= YÖNETKİL/SİYASİ


- ATIF ile YORUM

( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. [Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz.] )

( ATTRIBUTION vs. INTERPRETATION )


- AYRINTILARIN "ZENGİNLİĞİ" ile/ve/||/<>/< YORUM GÜCÜ "ZAYIFLIĞI"


- AZ ile YOK

( NEDRET ile ... )

( FEW vs. THERE IS/ARE NOT )


- BAĞLAMA ile YONGAR

( ... İLE Üç telli bağlama. )


- BAĞLANTI (KURMAK) ile/ve YORUM (YAPMAK)

( TO MAKE CONNECTION vs./and TO INTERPRET )


- BAĞNAZ/LIK ile/ve/<> YOBAZ/LIK

( Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen/etmeme. İLE/VE/<> Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen/yönelme. | Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan/olma. | Kaba saba, incelikten anlamayan/anlamama. )

( BIGOT/RY )


- BAKIŞ ile/ve YÖNELİŞ


- BASKIN ile YOĞUN

( DOMINANT vs. INTENSE )


- BAŞTAN ÇIKARMAK ile/ve YOLDAN ÇIKARMAK


- BAŞTAN ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> YOLDAN ÇIKMAK


- BATTANİYE ile YORGAN


- BEKLEMEK ve/> YORGUNLUK


- BEL (EVLÂDI) değil/yerine YOL (EVLÂDI)


- BEL EVLÂDI ile/ve/<> YOL EVLÂDI ile/ve/<> NEFES EVLÂDI


- ben = me[İng.] = JE[Fr.] = ICH[Alm.] = IO[İt.] = YO[İsp.] = EGO[Lat., Yun.] = ANÂ[Ar.] = MÄN[Fars.] = IK[Felm.]


- BİÇİMLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI) ile/ve/<>/değil/yerine YÖNLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI)


- BİLGİ ile/ve/yerine YÖNTEM

( INFORMATION vs./and METHOD
METHOD instead of INFORMATION )


- BİLİM ile/ve/||/<> YÖNTEM


- BİLİM ile/ve YORUMBİLİM/HERMENEUTİK


- BİLİM/SELLİK ile/ve/değil/< YÖNELİM/SELLİK


- BİLİNCİN BİLİNCİ ile/ve YÖNTEMİN YÖNTEMİ

( CONSCIOUSNESS OF THE CONSCIOUSNESS vs./and METHOD OF THE METHOD )


- BİLME ve/> ANLAMA ve/> YORUMLAMA

( Yapabilmek. VE/> Varolmak. VE/> ... )

( ... VE/> Kişiye, tarihe, topluma, kültüre ait herşeye bakarak, kişiden hareketle kişiye/kişilere bakarak kavrama yöntemi. VE/> ... )

( Bilen kişi, varolanı savunur; cahil kişi, cesur olur. )


- BİLMEK ile/ve/<> YOLDA GİTMEK


- BİRİNİ:
YOLDA BIRAKMAK ile
YOLUNDA BIRAKMAK/İNDİRMEK


- BİRLEŞME ile/ve/> YOĞUNLAŞMA


- BİSİKLET:
KALDIRIMDA değil/yerine YOLDA


- BOZULMA ile YOZLAŞMA

( TO PERISH vs. TO DEGENERATE )


- BU DA VAR ile/ve/||/<>/> YOK ARTIK


- (BUL)DOZER değil/yerine/= YOLDÜZLER


- BULUNDUĞUN YER ile/ve/değil/yerine YÖNÜNÜN NERESİ OLDUĞU


- BUNALIM ile/ve YORUM


- BIYIKLARDA:
BURMA ile NEVHAT ile GAYTAN ile YOLUK ile KIRPIK ile PIRASA ile YASTIKLI

( ÇÂR-DARB[Fars.]: Dört darp. Kalenderîlerin arasında sakal, bıyık, kirpik ve kaş yerine kullanılan bir deyimdir. )

( BURÛT: Bıyık. )


- BÜROKRASİ ile/ve/ne yazık ki/<>/>< YOLSUZLUK


- BÜTÜNLÜK ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON

( INTEGRITY vs. CONCENTRATION )


- ÇALIŞMANIN SAĞLADIKLARI/KORUDUKLARI:
CAN SIKINTISINDAN ve/||/<> KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN ve/||/<> YOKSULLUKTAN


- CANLI ile/ve YOĞUN

( ALIVE vs./and DENSE )


- ÇERÇEVE ile/ve/<> YÖRÜNGE


- ÇEŞİT ile/ve YÖN

( VARIETY vs./and DIRECTION )


- ÇEVİRİ AMAÇLI METİNDE:
ÇÖZÜMLEME ile/ve/||/<> YORUMLAMA


- ÇEVİRİ ile/ve YORUM

( Dillerin dili. İLE/VE ... )


- CHIHUAHUA ile YORKSHIRE TERİYERİ

( Uzunlukça en kısa. İLE Boyca en kısa. )

( Adını Meksika'daki bir eyaletten alır.[Toltek ve Aztek sanatına dayanarak oranın yerlisi olduğuna inanılıyordu] İLE ... )

( Genel olarak dünyadaki en küçük köpek cinsinin Chihuahua olduğu söylenir. Guiness Rekorlar Kitabı'na göre yaşayan en küçük köpek rekoru tek bir cinsin elinde değildir. )

( Dünyadaki kayda geçmiş en küçük köpek Yorkshire Teriyeri'dir.[Omuzdan 6.5 cm. boyunda, burun ucundan kuyruk ucuna 9.5 cm. uzunluğunda, 113 gr. ağırlığındaydı. 1945'te ölmüştür.] )


- CİHET/TARAF değil/yerine/= YÖN/DOĞRULTU


- ÇİP[İng. CHIP] değil/yerine/= YONGA


- ÇİZİNÇ/HARİTA[Ar.] ile/ve/||/<>/> YÖNDEÇ/PUSULA[İt.]


- ÇOĞUNLUK/LA ile/ve/||/<> YOĞUNLUK/LA


- ÇOK ile/>< YOK


- ÇÖZÜM ile YÖNEYLEM

( ... İLE Karmaşık sorunların çözümünde ve incelenmesinde, bilimsel ve özellikle matematiksel yöntemlerin uygulanışı. )


- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/< YÖNLENDİRME


- DBSCAN/DENSITY-BASED SPATIAL CLUSTERING OF APPLICATIONS WİTH NOİSE[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLUĞA DAYALI UZAMSAL KÜMELEME


- DEĞER ile/değil YÖN

( [not] VALUE vs./but DIRECTION )


- DEĞERSİZLEŞİR ile/ve/||/<> YOLDA KALIR ile/ve/||/<> YALNIZLAŞIR ile/ve/||/<> TÜKENİR ile/ve/||/<> BİLGİSİZ SAYILIR

( Her durumunu anlatan. İLE/VE/||/<> Herkese güvenen. İLE/VE/||/<> Her sırrını açığa vuran. İLE/VE/||/<> Her becerisini ortaya döken. İLE/VE/||/<> Her bildiğini söyleyen. )


- DEĞİL ile "YOK"


- DEJENERASYON/DEGENERATION[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞMA | BOZUNMA


- DEJENERE değil/yerine/= YOZ

( Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan. | Kaba, adi, bayağı. | Yozlaşmış. | Kısır. )


- DENEYİM ile/ve/değil/||/<>/< YÖNTEM

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilimsel. )


- DENİZATI ile YOSUN BİÇİMİNDE DENİZATI

( SEA HORSE vs. SEA HORSE IN THE SHAPE OF MOSS )

( HIPPOCAMPUS HIPPOCAMPUS cum ... )


- DEVLET ile/ve/||/<> YÖNETİM/İDÂRE


- DEZORYANTASYON/DISORIENTATION[İng.] değil/yerine/= YÖNELIM BOZUKLUĞU


- DEZORYANTASYON değil/yerine/= YÖNELİM KAYBI


- DİN ile/ve YORUM


- DİREKSİYON/DİDON/GİDON[Fr. < GUIDON] ile/değil YÖNELTEÇ

( ... İLE/DEĞİL Bisiklette. )

( )


- DİREKSİYON değil/yerine/= YÖNELTEÇ


- DİREKSİYON değil/yerine/= YÖNELTEÇ


- DİREKSİYONEL/DİRECTIONAL[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRİLMİŞ


- DİREKSİYONEL değil/yerine/= YÖNLENDİRİLMİŞ


- DİREKTİF/TÂLİMAT değil/yerine/= YÖNERGE/BUYURU


- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile YOĞUNLAŞMAK

( EXTERNALIZE vs. TO INTENSIFY )


- DİSTROFİ/DYSTROPHY[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞIM, YOZLAŞMA


- DOĞAL KÜRESELLEŞME ile/ve/||/<> YÖNLENDİRİLEN KÜRESELLEŞME


- DOĞRULUK ve/||/<> İYİLİK ve/||/<> YÖN(ELİM)/İSTİKÂMET

( Hak ve hakikatte. VE/||/<> Eylemde. VE/||/<> Davranışta. )

( el-SIDK fi'l-HAKK ve/||/<> el-HAYR fi'l-AMEL ve/||/<> el-İSTİKAMET fi'l-AHVAL )


- DOĞURMAK ve/||/<>/> DOYURMAK | ile/ve/değil/||/<>/> YOĞURMAK


- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK


- DOKUNMA ve/||/<>/> YOĞRULMA


- DOLU ile YOĞUN

( FULL vs. DENSE )


- DOMİNE ETMEK değil/yerine/= YÖNLENDİRMEK


- DUA ile YOM

( ... İLE Uğurlu dua. )


- DUA ve/||/<> YÖNELME


- DÜNYA ile/ve/||/<> YOL

( Doğa. İLE/VE/||/<> İnsan/lık. )


- DURAĞAN/LIK ve YOK/LUK

( STABLE/STABILITY and NONEXISTENT/NONEXISTENCE )


- DÜŞÜNME ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON


- DÜŞÜNÜŞ" ile/ve/||/<> "ELE/DİLE ALIŞ" ile/ve/||/<> "YAKLAŞIM" ile/ve/||/<> "ANLAYIŞ" ile/ve/||/<> "YÖNTEM"


- DUYGU:
İÇSEL ile/ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ


- EĞİLİM ile/ve/<> YÖNELİM

( SAMSKARA )


- EĞİLMEK ile YÖNELMEK


- EĞİTİM ile/ve/<> YÖNLENDİRME


- EHLİYETE, KISMÎ/TAM ENGEL OLABİLECEKLER:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK ile/ve/||/<> UNUTMA(NİSYAN) ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK(MARAZ) ile/ve/||/<> SAKATLIK(MALÛLİYET) ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> CEHİL ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> İSRAF ile/ve/||/<> ESÂRET ile/ve/||/<> ENGEL(ZECİR) ile/ve/||/<> YOLCULUK(SEYAHAT)

( ALIENATION et/||/<> SURDITE et/||/<> FAIBLESSE DE LA MEMOIRE et/||/<> LE SOMMEIL et/||/<> EPILEPSIE et/||/<> LA MALADIE et/||/<> INFIRMITE et/||/<> LA SECONDE ENFANCE et/||/<> L'IGNORANCE et/||/<> L'IVRESSE et/||/<> LA LEGERETE et/||/<> LA PRODIGALITE et/||/<> ESCLAVAGE et/||/<> LA CONTRAINTE et/||/<> LE VOYAGE )


- EKSİKLİK ile/ve YOKSUNLUK

( DEFICIENCY vs./and DEPRIVATION )


- ELE GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNETEBİLMEK

( )


- ELEŞTİRİ ile YORUM

( CRITIQUE vs. INTERPRETATION/COMMENT )


- EMRE MUHARRER SENET değil/yerine/= YÖNERGELİ BELGİT


- ENDEMI/ENDEMIA[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL SAYRILIK


- ENDEMİK/ENDEMIC[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL

( Belirli bir bölgeye özgü, belirli bir bölgede yetişen. )


- ENTEGRE DEVRE değil/yerine/= YONGA


- ERTİK ile YOL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İşlek yol. İLE ... )


- EŞİĞE YATMAK ve/||/<>/>/< YOKLUĞA TALİP OLMAK


- EVRÂK-I MÜSBİTE ile/||/<> ZABIT KAYITLARI ile/||/<> DÂİMİ KAYITLAR ile/||/<> YOKLAMA KAYITLARI ile/||/<> MAZBATA

( Tapu sicilini tamamlayan belgeler. İLE/||/<> Tapulama(kadastro) görmeden önce taşınmazlarla ilgili tutulan tapu kayıtları. İLE/||/<> Tapu Yönetimlerinde iş sahiplerinin başvurusu üzerine tutulan kayıtlar. İLE/||/<> Rumi 1288 - 1325 tarihleri arasında miri arazinin, yetkili memurlar tarafından mahalline gidilerek, yerinde görülüp incelenerek tutulan kayıtlar. İLE/||/<> Tutanak. )


- EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK


- EYTİŞİM ve/||/<> YÖNTEMSEL KUŞKU


- EZMEK ile/ve/değil/yerine YOĞURMAK


- FACEBOOK ile X/TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


- FAKİR[Ar.]/ÇIGAY[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSUL


- FAKİRHANE değil/yerine/= YOKSULEVİ


- FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA

( AWARENESS vs./and/<> TO BECOME DENSE )


- FEDÂ ETMEK değil/yerine/= YOLUĞLAMAK/GÖZDEN ÇIKARMAK


- FEDÂ değil/yerine/= YOLUĞ


- FEDAİ değil/yerine/= YOLUĞAN


- FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM

( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )


- FELSEFÎ ile/değil/yerine YORUMSAL


- GARİP ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUN


- GAYB ile YOK/VAROLMAYAN


- GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK


- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA


- GENELGE ile/ve/||/<>/> YÖNERGE

( Bağlayıcılığı vardır. İLE/VE/||/<>/> Bağlayıcılığı yoktur. )


- GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM


- GENLEŞME ile YOĞUNLAŞMA


- GEZEGENLERİN ÖLÇÜMÜNDE:
GÜNEŞTEN UZAKLIK ile/ve/||/<>/> YÖRÜNGE VE DÖNME DÖNGÜLERİ ile/ve/||/<>/> KÜTLE ile/ve/||/<>/> YARIÇAP ile/ve/||/<>/> YOĞUNLUK

(

  • Güneş’ten uzaklık: Kepler Yasaları ile ölçülür.
  • Yörünge ve dönme döngüleri: Gözlemlerle tespit edilir.
  • Kütle: Newton Yasaları ile hesaplanır.
  • Yarıçap: Açısal büyüklük yardımıyla bulunur.
  • Yoğunluk: Yarıçap ve kütle kullanılarak hesaplanır.
)


- GİTTİKÇE ... ile/değil/yerine YOK YERE


- GONCA[Fars. < GONÇE] ile YONCA/TRIFOLIUM[Lat.]

( Açılmamış çiçek. İLE Baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. )


- GÖNDERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÖNLENDİRMEK


- GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK ile/ve/||/<> YOK SAYMAK


- GÖRÜNGÜ BİLİM/FENOMENOLOJİ ile YORUMBİLİM/HERMENEUTİK

( Bilinç ve deneyimlerin yapısını inceleyen felsefi yaklaşım. İLE Metinlerin ve anlamların yorumlanması üzerine odaklanan felsefi yaklaşım. )


- GÖRÜŞ ile/ve/||/<> YORUM


- GÜÇ/KUVET:
| YAVAŞLATIR ile/ve/ya da/||/<> DURDURUR ile/ve/ya da/||/<> DÖNDÜRÜR ile/ve/ya da/||/<> YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRİR ile/ve/ya da/||/<> BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRİR ile/ve/ya da/||/<> HIZLANDIRIR |
ile/ve/ya da/||/<> />
| GERER ile/ve/ya da/||/<> BÜKER ile/ve/ya da/||/<> VURUR ile/ve/ya da/||/<> SIKAR |


- GÜDÜLENME ile/ve/> YÖNELME/YÖNLENME

( MOTIVATION vs./and/> TO TEND )


- GÜVERCİN ile YOLCU GÜVERCİNi

( PIGEON vs. PASSENGER PIGEON )


- HACC KOŞULLARI ile/ve/değil YOL KOŞULLARI

( Bayanların hacca yalnız gidememeleri ile ilgili çekince Hac'a gitmesi değil, eski zamanlardaki çeşitli ve uzun yol şartlarından dolayıdır. Dolayısıyla günümüzde yalnız gitmemesi yönünde bu tür bir engel bulunmamaktadır. )


- [ne yazık ki]
!HAKARET ETMEK ve/=/||/<>/> !YOK ETMEK


- HAKİKAT ile YORUMLAR

( Vardır/yoktur. İLE Vardır. )


- HALAT'LARDA:
BRAGA/MARSPET/PATRISA ile/ve GOMANA ile/ve KANDİLİSA ile/ve İSTRUMAÇA ile/ve VARAGELE ile/ve YOMA

( Gemilerde kullanılan halat. İLE/VE Gemi demirinin bağlı olduğu halat. İLE/VE Gemideki serenleri kaldırmaya yarayan halat. İLE/VE Birbirine takılmış halat. İLE/VE Bir şeyi bir yerden başka bir yere çekmek için kullanılan halat. İLE/VE 3-4 kat kol bükülmüş halat. )


- HARCIRAH[Ar., Fars.] değil/yerine YOLLUK


- HARCIRAH[Ar.] değil/yerine/= YOLLUK


- HAREKET ETMEK değil/yerine/= YOLA GİTMEK/YOLA ÇIKMAK


- HAREKET ve OLUŞ ve YOKOLUŞ


- HAREKET ve/> YÖN

( Hareketin başladığı andan itibaren yön oluşmaya başlar. )

( Hareketin, yöne gereksinimi vardır. )

( Yön, İbni Sinâ'nın tüm kitapları, ayrı ayrı ve başlı başına bir bölümdür. )

( MOVEMENT and/> DIRECTION )


- HAYDUT/ŞAKİ değil/yerine/= YOLKESEN/SOYGUNCU


- HAYIR ile/ve DEĞİL ile/ve YOK ile/ve HİÇ

( Hiç, yoktan iyidir. )

( NO vs./and NOT vs./and NON-EXISTENT/ABSENT/THER IS/ARE NOT vs./and NOTHING )


- HAZIR BİLGİ ile/ve/değil/yerine YÖNLENDİRİCİ BİLGİ


- HAZIR:
YERİ ve/||/<> YOLU

( Gelenin. VE/||/<> Gidenin. )


- HECİN ile YOZ

( Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. İLE Tek hörgüçlü dişil deve. | Davar sürüsü. )


- HEYECAN ile/ve YOĞUN İLGİ/İSTEKLİLİK

( EXCITEMENT vs./and ENTHUSIASM )


- HİÇBİR YERDE/LİK ile/ve/değil YOK/LUK


- HİÇBİR ZAMAN değil/yerine/= YOK KEZ


- HİÇ/LİK ile/ve YOK/LUK

( Kendinizi alabildiğine çıplaklık, alabildiğine hiçlik içinde hazır tutun. )

( NOTHING/NESS vs./and NON-BEING
Just keep yourself ready in utter nakedness and nothingness. )


- HİÇ/LİK ile YOK/LUK

( SHUNYA/NADA ile ... )

( Y EN EL MONTE NADA: ve hiçlik dağının üzerinde )

( Hiç, hiçbir bilim dalının konusu değildir. )

( NOTHING(NESS) vs. NON-BEING )


- HİÇ(LİK) ile YOK(LUK)


- HİPERALIMENTASYON/HYPERALIMENTATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BESLEME


- HİPNOZ:
BİREYSEL ile/ve/||/<> ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<> KENDİ KENDİNE(AUTO) ile/ve/||/<> BAŞKASI ARACILIĞIYLA ile/ve/||/<> YOL ile/ve/||/<> TOPLUMSAL ile/ve/||/<> SİYASAL REKLÂM AMACIYLA


- HIRABE[Ar. harbe/savaşa giderken] değil/yerine/= YOL KESME


- [ne yazık ki]
"HIRSIZ/LIK" ile/ve/<> "YOLSUZ/LUK"

( [yapan] Fakir ise. İLE/VE/<> Zengin ise. )


- HİTABEN değil/yerine/= YÖNELİK


- HİZÂYA GELMEK/GETİRMEK değil/yerine/= YOLA GELMEK/GETİRMEK


- HUB ile/ve/<> ANAHTAR ile/ve/<> YÖNLENDİRİCİ ile/ve/<> ERİŞİM NOKTASI

( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- HÜKÜMET[Ar.]/KABİNE[Fr./İng.] değil/yerine/= YÖNETKE


- ICU/İNTENSIVE CARE UNİT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ, YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- İDÂRE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÖNETMEK/YÖNETİM


- İDARE değil/yerine/= YÖNETİM


- İDARİ değil/yerine/= YÖNETSEL


- İLÂN-I AŞK ile YOLUNDA YÜRÜMEK


- İLERLEME ile/ve/değil YOL ALIŞ


- İLGİ ve/> İSTEK ve/> YÖNTEM ve/> EYLEM

( INTEREST and/> REQUEST and/> METHOD and/> ACTION )


- İLK NEDEN ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/ve/değil/||/<> YOK SAYMA


- İNDİRGEME ile/değil/yerine YORUM/LAMA

( [not] TO REDUCE vs./but TO INTERPRET
TO INTERPRET instead of TO REDUCE )


- İNHA[Ar.] ile YÖNERGE

( Resmi bir göreve atama ya da bir üst aşama için yazılan yazı. İLE ... )


- İNİŞ ile/ve/değil/<> YOĞUNLAŞMA


- İNMEK ile/ve YOĞUNLAŞMAK


- İNSAN:
"YOK" VAROLAN ile/ve/=/değil "YOK OLAMAZ" VAROLAN


- İNTENSİF/İNTENSIVE[İng.] değil/yerine/= YOĞUN


- INTERPRETASYON/INTERPRETATION[İng.] değil/yerine/= YORUM


- IPL/INTENSE PULSE LIGHT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN ATIMLI IŞIK


- IŞIĞA, IŞIKLA BAKMAK ile/ve YÖNTEME, YÖNTEMLE BAKMAK


- İŞLEMEK ile/ve/<> YOĞURMAK


- İŞLEV ve YÖN

( FUNCTION and DIRECTION )


- İSTATİSTİK:
MATEMATİK ile/ve/||/<>/> YÖNETİM/DEVLET BİLGİSİ


- İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ

( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )


- İSTEK ve/<>/|| YOL


- İSTİ'DÂD ve YÖNELİM


- İSTİKÂMET[Ar.] değil/yerine/= YÖN, DOĞRULTU


- İTME ile YÖNLENDİRME

( TO PUSH vs. TO ORIENTATE )


- JOYSTICK[İng.] değil/yerine/= YÖNETME KOLU


- KAFİLE değil/yerine/= YOLCUBİRLİK


- KALDIRMA:
KORUMA ile/ve/||/<> YOK ETME

( KATERGEIN )


- KALIN >< YUFKA ile/ve/||/<> YOĞUN >< İNCE

( Diklemesine.[On kâğıdın, üst üste konulması.] İLE/VE/||/<> Enlemesine.[On ipliğin, üst üste eğrilmesi.] )

( "(Bir şey) yufka iken (onu) delmek kolaymış, ince olanı (da) kırmak kolay. Yufka, kalın olursa (onu) delmek zormuş, ince, yoğun olursa (onu) kırmak zormuş." )


- KANAL ile/ve YOL


- KANALİZE ETMEK/OLMAK değil/yerine/= YÖNLEMEK/YÖNLENMEK


- KANITIN YOKLUĞU ve YOKLUĞUN KANITI

( İkisi de olamaz! )

( "Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir." )


- [ne yazık ki]
KAPİTALİZM ve/> BİLGİSİZLEŞMEK ve/> YOKSULLAŞMAK

( Kapitalizm, okudukça cahil bırakır; çalıştıkça fakirleştirir. )

( CAPITALISM and/> IGNORANCE and/> TO GET POOR )


- KARŞI ile/yerine YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KARŞI ile YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KATI ile/ve/değil YOĞUN

( [not] SOLIDS vs./and DENSE )


- KAYBOLMA ile YOK OLMA

( DISAPPEARANCE vs. TO BE ANNIHILATED/VANISH )


- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA


- KAYNAK ile/ve YOL

( SOURCE vs./and WAY )


- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ

( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )


- KAYNAK ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- KESİF[Ar.] değil/yerine/= YOĞUN

( Oylumuna oranla, ağırlığı çok olan. | Koyu, kalın. | Etkisi güçlü olan.[koku vb.] | Artmış, çoğalmış bir durumda olan. | Dolu, sıkı, çok. | Kaba, kalın, iri.[elek, iğne için] )


- KESKİN ile YOĞUN


- KİŞİLERİ TANIMA:
YOLCULUKTA ve/||/<> ZORLUKTA ve/||/<>
YOKLUKTA ve/||/<> (AYNI) MASADA


- TESLİMİYET:
"KİŞİ"YE ile/ve/değil/||/<>/< YOL'A


- KIYAS ile/ve YORUM

( COMPARISON vs./and INTERPRETATION/COMMENT )


- KOMBİ (HERMETİK) ile/değil/yerine YOĞUŞMALI KOMBİ

( Küçük alanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Büyük alanlarda. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha verimlidir. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha çevrecidir. )


- KONDANSASYON/CONDENSATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMA


- KONDANSATÖR[Fr.] değil/yerine/= YOĞUNLAÇ

( İçinde, akımsız elektrik yükü biriktirilen aygıt. )


- KONDANSATÖR/MEKSEFE değil/yerine/= YOĞUNLAÇ


- KONDANSÖR değil/yerine/= YOĞUŞTURUCU


- KONSANTRATÖR/CONCENTRATOR[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞTIRICI


- KONSANTRE/CONCENTRATED[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ | DERİŞİK


- KÖRLÜK ile/<> YOKLUK


- KOŞMAK ile/= YORTMAK

( Koşmak, sürekli yol yürümek. | İşsiz güçsüz gezmek. )


- KÜRE ve YÖNETİM

( Bir ülke iyi yönetiliyorsa, yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı utanç verici bir şeydir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa, zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır. )


- KÜRESELLEŞME ve/||/<> YOKSULLUK


- KURGUDA:
KESMEK ile/ve/||/<>/> YONTMAK ile/ve/||/<>/> EKLEMEK


- KUŞ TÜYÜ ile/ve YONDA

( ... İLE Kuşun tüyleri altındaki ince kıllar. )


- MAHALLİ[Ar.] değil/yerine/= YÖRESEL/YEREL


- MAHREK[Ar.] değil/yerine/= YÖRÜNGE

( Yürüyen bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. | Bir gökcisminin, devinme süresince aldığı yol. )


- MAHRUM[Ar.] değil/yerine/= YOKSUN


- MAHRUM/İYET değil/yerine/= YOKSUN/LUK


- MANİPÜLASYON/MANİPULATION[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRME | GÜDÜMLEME | HİLEYLE YÖNLENDİRME | KARŞIDAKİYLE OYNAMA, KARŞIDAKINİ ÇIKARI İÇİN KULLANMA. | ELLE KULLANMA


- MANİPÜLASYON değil/yerine/= YÖNLENDİRİM


- MANİPÜLATİF değil/yerine/= YÖNLENDİRİMLİ


- MANİPÜLATÖR/MANİPLE değil/yerine/= YÖNLENDİREÇ/YÖNLENDİRİMCİ/YÖNLENDİREÇÇİ


- MANTIK ile/ve YÖNTEM

( ... İLE/VE Gelecekte olacak bir şeyi yakalamak. )

( ... İLE/VE Modern bilimlerin mantığı. )

( Yöntemi bilen bilgiyi elde eder. )


- MANTIK ile/ve/değil/yerine YÖNTEM


- MATÛF[Ar. < ATF] değil/yerine/= YÖNELTİLMİŞ

( Bir yöne eğilmiş. | Yöneltilmiş. )


- MDSS/MANAGERIAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİMSEL KARAR DESTEK DÜZENİ


- MECRÂ değil/yerine/= YÖNEY


- MEMLEKET ile/ve YÖRE


- MESAFE KATETMEK değil/yerine/= YOL ALMAK


- MESAFE ile YÖN

( DISTANCE vs. DIRECTION )


- MESAJ ile/ve YÖNLENDİRME

( MESSAGE vs./and TO ORIENTATE )


- MESKENET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK

( Miskinlik, beceriksizlik. | Yoksulluk. )


- METODİK/METOTLU değil/yerine/= YÖNTEMLİ


- METODOLOJİ/METHODOLOGY[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMİ


- METODOLOJİ değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM


- USÛL/METOD/OLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM


- METODOLOJİK/METHODOLOGICAL[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMSEL


- METODOLOJİ/K değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM/SEL


- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM


- MIS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ


- MİSKİN[Ar.]/ERMEGÜ[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSU

( Allah'ta yok olan, fenafillah. )


- MODERATÖR değil/yerine/= YÖNETİCİ


- MÜDÜR/İYET değil/yerine/= YÖNETÇİ/LİK


- MUHTIRA[Ar.]/MEMORANDUM[İng.] değil/yerine/= YÖNERGE/ANDAÇ/GÜNLÜK

( Herhangi bir şeyi anımsatma, uyarma amacıyla yazılan yazı. | Bir devletin, başka bir develete, siyasal sorunlarla ilgili olarak yolladığı uyarı yazısı, diplomatik nota. | Andaç. | Günlük. )


- MÜSÂFİR[< SEFER] ile YOLCU

( MİSÂFİR, YOLDAN GELEN, YOLCU | YOLCULUK SIRASINDA BİRİNİN EVİNE İNEN KONUK | KOMŞUYA GİDEN KİMSE )


- MÜŞTERİ değil/yerine YOLCU


- MÜTEKÂSİF[Ar.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ, KOYULAŞMIŞ, DERİŞİK


- MUTLULUK:
İSTASYON ile/değil/yerine/>< YOLCULUK


- NARU = YÖN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- NAVİGASYON/NAVİGATION[İng.] değil/yerine/= YOL BUL, SEYİR


- NAVİGASYON değil/yerine/= YOLBUL


- NAVİGATÖR değil/yerine/= YOLBİL


- [ne] "VARLIĞA YERİNİRİM" ne de "YOKLUĞA ERİNİRİM"

( Ancak, yokluğu birebir, kendin deneyimle(yebil)dikten sonra söyleyebilirsin/söylemelisin! )


- NEDEN OLMAK ile YOL AÇMAK


- NEDEN OLMAK ile "YOL AÇMAK"


- NEDENİN YOKLUĞU ve/||/<>/> YOKLUĞUN NEDENİ


- NEFSÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÖNTEMSEL


- NESNE ile/ve/<> YOĞUNLUK


- NESNENİN, DURUM DEĞİŞİMİNDE:
ERİME ile/ve/||/<>/> DONMA ile/ve/||/<>/> BUHARLAŞMA ile/ve/||/<>/> YOĞUŞMA ile/ve/||/<>/> İNCELME/SÜBLİMLEŞME ile/ve/||/<>/> KIRAĞILAŞMA

( )

( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Gaz hâlindeki bir nesnenin, ısı kaybederek sıvı durumuna gelmesi. İLE/VE/||/<>/> Bir nesnein, katı durumdan sıvı durumuna geçmeden doğrudan doğruya gaz durumuna dönüşmesi. İLE/VE/||/<>/> Su buğusunun, soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince tabaka. )


- NETLEŞTİRMEK ile/ve/<> YÜZLEŞ(TİR)MEK ile/ve/<> YORUMLAMAK

( Psikoterapi yöntem ve süreçleri. )


- DENEYİMLER:
NİTELİKSEL ile/ve/||/<> YÖNELİMSEL


- NİYET ile/ve YÖN

( INTENTION vs./and DIRECTION )


- NİYET ile/ve YÖNELİM

( INTENTION vs./and TO TEND )


- NİYET YÖNELİM


- NİYET ile/ve/<> YÖNELİM/EĞİLİM/MEYL


- NİYET ve/||/<> YÖNELİM ve/||/<> BAĞLILIKLAR ve/||/<> YATKINLIKLAR


- NİYET ile/ve YÖNELİŞ


- NİYET ile/ve/<> YÖNTEM


- NOKTA ile/ve/değil YOĞUN TİTREŞİM


- ODAKLANMA ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON

( FOCUS vs. CONCENTRATION )


- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< YOK SAYILMA


- OKUMA YAPMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM YAPMAK


- OLAYLAR VE KİŞİLER ve/||/<> YÜKLENEN ANLAM ve/||/<> ALGI ve/||/<> YORUM | BİLİŞSEL ÇARPITMALAR


- ÖLDÜ değil/yerine YORULDU GİTTİ


- ÖLDÜRME ile/ve/||/<> YOK ETME


- OLMAZ ile "YOK"


- OLUŞ:
YOKLUĞUN YADSINMASI ve/||/<> YOK'UN YOKLUĞU


- ÖNERİ ile/ve/||/<> "YOL GÖSTERMEK"


- ÖNGÖRÜ ile/ve YORUM


- ORBİT/ORBİTAL ile/ve/değil/yerine/= YÖRÜNGE

( Bir elektronun yerini belirleme olasılığı en yüksek olan belirsiz bir alanı. İLE/VE/||/<> Uzaydaki bir nesnenin kütle çekimi nedeniyle başka bir nesnenin etrafından geçtiği eğrili yol. | Bir gök cisminin hareketi süresince izlediği yol. | Hareketli bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. )


- TERBİYE/ORYANTASYON değil/yerine/= EĞİTME/EĞİTİM/YÖNLENDİRME/UYUM


- ORYANTİRİNG değil/yerine/= YÖNBUL


- OYMAK ile/ve/<>/değil/yerine YONTMAK


- PARAN:
VARSA ile/ne yazık ki YOKSA

( Sayarlar. İLE/NE YAZIK Kİ "Satarlar." )


- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


- PARASIZLIK ile "YOKLUK"

( MÜZÂYAKA[< ZÎK, ZAYK/DÎK, DAYK] )


- PATOJENİK/PATHOGENIC[İng.] değil/yerine/= YOZLATAN, SAYRILAYAN


- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ

( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )


- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ


- PENOPLEN[Fr.] değil/yerine/= YONTUKDÜZ

( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak, engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )


- PERİŞAN OLMAK ile YOK OLMAK


- PİRAMİTLER:
[BOSNA ile GİZA ile TİKAL ile MAURITIUS ile KOHKER ile GUIMAK ile ENDONEZYA ile JİLİN ile BEYAZ ile KUKULKAN ile SUDAN ile SUALTI ile KÜBA ile YONAGUNİ ile BALİ ile MAYA ile JAVA ile KAMBOÇYA ile AVUSTRALYA ile GUATEMALA] ile
MODERN PİRAMİTLER
[MOSKOVA ile KANADA ile CEITUS ile MEMPHIS ile LAS VEGAS]

( [Bosna'da. İLE Mısır'da. İLE Guatemala'da. İLE Mauritius'ta. İLE Kamboçya'da. İLE Kanarya Adaları'nda. İLE Endonezya'da. İLE Kuzeydoğu Çin'de. İLE Çin'de. İLE Meksika'da. İLE Sudan'da. İLE Portekiz açıklarında. İLE Küba açıklarında. İLE Japonya'da. İLE Bali adalarında. İLE Güney Amerika'da. İLE Java adalarında. İLE Kamboçya'da. İLE Avustralya'da. İLE Guatemala'da.]
İLE
Modern:
[Rusya'da. İLE Kanada'da. İLE Roma(İtalya)'da. İLE Amerika'da. İLE Amerika'da.] )

( En çok piramitin bulunduğu ülke, Mısır değil Sudan'dır[220 piramit bulunmaktadır.] )


- PİS ile/değil YOĞUN


- PLASTİK değil/yerine/= YOĞRUK


- PRENSİP ile YÖNTEM

( PRINCIPLE vs. METHOD )


- PUSULA[İt. < BUSSALO] değil/yerine/= YÖNDEÇ/YÖNEÇ/İLETECİK


- PUT KIRMAK ile/değil YORGAN SİLKMEK


- PUTPERESTLİK:
(")TAPMAK(") değil YÖNELİM

( Putperestlik, bir şeye tapmak değil soyut olana somut bir şey üzerinden yönelmektir. )


- RAMPA[İt.] değil/yerine/= YOKUŞ


- RAPOR/DA:
BAĞLAYICI/LIK ile/değil/yerine YOL GÖSTERİCİ/LİK


- REGÜLASYON değil/yerine/= YÖNERGE | AYARLAMA, DÜZENLEME


- RİVÂYET ile/ve YORUM

( MERVÎ[Ar. < RİVÂYET]: Rivâyet olunan, birinden işiterek söylenilen, sağlam olarak bilinmeyen. İLE/VE ... )


- SAÇLARDA:
GÜR ile YOĞUN


- SADAKAYI:
SAKAT DİLENCİYE VERMEK ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUL FİLOZOFA VER(E)MEMEK

( Bir gün, kötürüm ya da kör olmaktan korktuklarından, "gözünden/gördüklerinden akıllı" olmalarından dolayı. İLE Gün gelip de, felsefenin içinde olacaklarını düşünememekten dolayı. )


- SAF/LIK:
VARLIKTA ile/>< YOKLUKTA

( Var. İLE/>< Yok. )


- SAĞLIK ve/||/<>/> YOLCULUK SAĞLIĞI


- SANAT ve YORUMBİLİM/TEVİL/HERMENEUTİK


- SAPKIN EŞEYSELLİK ile/değil YOĞUN EŞEYSELLİK


- ŞARKI/CI ile YORUM/CU


- SEFÂLET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK


- ŞEHİR/YOL BİSİKLETİ ile/ve DAĞ BİSİKLETİ ile/ve YOKUŞ AŞAĞI(DOWNHILL) BİSİKLETİ ile/ve SABİT(FIX) BİSİKLET ile/ve YARIŞ(SPOR) BİSİKLETİ


- ŞEKİLLENME" ve/<> "YOĞRULMA"


- SEMT değil/yerine/= YÖNCE


- SERT/LİK ile YOĞUN/LUK


- SEVGİLİYİ GÖRMEK İÇİN:
SAATTE ile/ve/||/<> YOLDA

( Gidişine/geçişine bakılır. İLE/VE/||/<> Gelişine bakılır. )


- SEVİYESİZLEŞME ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA


- ŞEY ile/ve/+ YÖNELİM

( THING vs./and/+ TENDENCY )


- SEZGİ ile/ve YORUM

( INTUITION vs./and INTERPRETATION )


- SFENKS[Yun.] değil/yerine/= YONTU

( Yunan mitolojisinde, geçen yolculara, bazı bilmeceler sorarak, bilmeyenleri yuttuğuna inanılan söylence canavarı. | Mısır'da, eski Mısır'lılar çağından kalma kadın başlı, aslan gövdeli yontu. )


- SIK/LIK ile/ve/||/<> SIKI/LIK ile/ve/||/<> YOĞUN/LUK


- SINERJİK/SYNERGIC[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLİ 2 .ARTI ETKİLİ


- SINERJIST/SYNERGIST[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKIN | ARTI ETKIN


- SINERJİZM/SYNERGISM[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLEME | ARTI ETKİLEME


- SINIRLANDIR(IL)MA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİR(İL)ME


- SIRÂT[Ar.] değil/yerine/= YOL


- SIRÂT/TÂRİK[Ar.] değil/yerine/= YOL


- SİYASETÇİ/POLİTİKACI[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÖNETKİCİ


- SİYASETTE:
YOLDAŞ ile/değil YOL

( [siyasette] "Yoldaş, yolu belirler." DEĞİL Yol, yoldaşı belirler. [Yol değiştikçe, yoldaşlar da değişir.] )


- SİYASİ HAKLAR değil/yerine/= YÖNETKİL ÜLEVLER


- SİYASİ PARTİ değil/yerine/= YÖNETKİL BİREL


- SİYASİ/SİYASAL/POLİTİK değil/yerine/= YÖNETKİL


- SİYASİ TEŞKİLAT değil/yerine/= YÖNETKİL ÖRGÜT


- ...SIZ ile YOK

( ...LESS vs. THERE IS/ARE NOT )


- SOHBET ve YOLDAŞ/LIK


- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK


- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU

( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )


- SORGULAMA ile/ve YORUM ÇOKLUĞU(NA ULAŞMAK)


- SORGULAMA ile/ve/+/<> YORUMLAMA


- SORU ile/ve YORUM

( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )

( QUESTION vs./and INTERPRETATION/COMMENT )


- SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU

( QUESTION-COMMENT vs./and COMMENT-QUESTION )


- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI

( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )


- SOY değil/yerine YOL


- SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ

( ABSTRACTION POWER vs./and/||/<> INTEROPERATIBILITY vs./and/||/<> PRIORITY OF RELATIONS )


- SOYUTLAMA ile YOK SAYMAK


- SÖZ/SORU)
"YÖNLENDİRME" ile YÖNELTME


- STRATEJİ değil/yerine/= YOLİZLEM


- STRATEJİK MALLAR değil/yerine/= YOLİZLEMLİK TAVARLAR


- STRATEJİK PLAN değil/yerine/= YOLİZLEMSEL TASAR


- STRATEJİ/K değil/yerine/= YOLİZLEM/LİK / YOLİZLEMSEL


- SÜKÛN ile/ve YOKLUK

( QUIETNESS vs./and NON-BEING )


- SÜREÇ ile/ve/<> YOL


- SURETİYLE[Ar.] değil/yerine/= YOLUYLA/KOŞULUYLA


- TAHLİL ile YORUM

( ANALYSIS vs. INTERPRETATION/COMMENT )


- TAKILMA ile/değil/yerine YOĞUNLAŞMA


- TAKSİMETRE değil/yerine/= YOLSAYAÇ


- TAKTİK ile "YOL"


- TAKTİK ile YÖNTEM

( TACTICS vs. METHOD )


- TALİMATNÂME[Ar.] değil/yerine/= YÖNETMELİK


- TARİK:
ÖRGÜT değil YOL/YORDAM/YÖNTEM


- TARİK[Ar.] değil/yerine/= YOL


- TEDBİR ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- TEFSİR ETMEK/TABİR ETMEK değil/yerine/= YORUM/LAMAK


- TEKNİK ile YÖNTEM

( TECHNIQUE vs. METHOD )


- TEMÂYÜL değil/yerine/= YÖNSEME


- TEMÂYÜL[Ar.] değil/yerine/= YÖNSEME/EĞİLİM

( Belirli bir amaca ya da sonuca yönelen, etkinliğe dönüşmeyen etki gücü. )


- TERBİYE ile YOK ETMEK


- TERK ETMEK ile/ve/||/<> YOK ETMEK


- TEVHİD ve/=/||/<> YOGA ve/=/||/<> SYMBOLON


- TOPAÇ ile/ve/||/<> YOYO


- TOPRAKTA:
KÜÇÜK MEMELİ ve/||/<> TEK HÜCRELİ CANLILAR(PROTOZOA) ve/||/<> SOLUCAN ve/||/<> EKLEM BACAKLI ve/||/<> YOSUN ve/||/<> BOZGAN/BAKTERİ ve/||/<> MANTAR

( [Bir dönümde] 1 kg. VE/||/<> 15 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 250 kg. VE/||/<> 300 kg. )

( Bir cm. toprak tabakasının oluşabilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. )

( )


- TORNA değil/yerine/= YONTAR


- TRAFİK değil/yerine/= YOLAKIŞ


- TRAKT/TRACT[İng.] değil/yerine/= YOL


- TRASE/TRACING[İng.] değil/yerine/= YOL, İZ


- TÜKETMEK ile YOK ETMEK


- TÜKETMEK ile YOK ETMEK


- TÜRKİYE'DE, SİNEMA TARİH YAZIMINDA:
SİNEMANIN BAŞLANGICI ile/ve/||/<>/> MUHSİN ERTUĞRUL DÖNEMİ ile/ve/||/<>/> DÖNEMLER ile/ve/||/<>/> YAKLAŞIM ile/ve/||/<>/> KAYNAK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> YÖNTEM


- TÜZÜK ile/ve/||/<>/> YÖNETMELİK


- UĞURLAMAK ile/ve YOLCU ETMEK


- UMUT ve/=/||/<>/>/< YOKSULUN/FAKİRİN EKMEĞİ


- UNSURLARIN TRANSANDANTAL DOKTRİNİ ile/ve/||/<> YÖNTEMİN TRANSANDANTAL DOKTRİNİ


- USÛL:
İLKE ve/||/<> YÖNTEM


- VAR İKEN) "YOK" ile (YOK İKEN) "VAR"

( Dememeli[/sin/yiz]! [ya da çok dikkatli olmak gerekir] İLE Diyemezsin! [dersen de sonraki bedeli çok ağır olur!] )


- VAR ile/>< YOK

( Sende varsa. İLE/>< Sende yoksa. )

( Herkeste. İLE/>< Hiçkimsede. )


- VAR'DAN VAROLAN ile/ve/değil/||/<>/> YOK'TAN VAROLAN

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsan. )


- VARI YOKLAMAK ile YOKU YOKLAMAK

( "TO MAKE NONEXISTENCE" TO THE "EXISTENCE" vs. "TO MAKE NONEXISTENCE" TO THE "NONEXISTENCE" )


- VARLIĞI İSTEMEK ve/||/<> YOKLUKTAN KAÇMAK


- VARLIK ile/ve VAROLMA ile/ve YOKLUK

( Akla ilişkindir. İLE/VE Zamana ilişkindir. İLE/VE Zemine/mekâna ilişkindir. )

( ... İLE/VE Gerçeklik alanıdır. İLE/VE Gerçeklik kavramıyla karşılanamaz. )


- VARLIK ile/ve YOK VARLIK

( ... İLE/VE Tin. )

( Sadece kişi, yoktan varolur. )

( ONTOS ON >< UK ON )


- VARLIK ile/ve/değil/<> YOKLUĞUN VARLIĞI

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> İnsan. )


- VAR/LIK ile/>< YOK/LUK

( dır. İLE/>< değildir. )

( Sorun. İLE/>< Hiç. )

( Hiç. İLE/>< Sorun. )

( Dans var, dansçı yok; Dansçı var, dans yok. )

( Seviştirir. İLE/>< Dövüştürür. )

( [varolanın/nesnenin] Yüklem alabilmesiyle. İLE/>< Yüklem alamamasıyla. )

( EXISTENCE vs./>< NONEXISTENCE )


- VARLIK ile/ve YOKLUK

( İzzetiyet. İLE/VE Zilletiyet. )

( dır. İLE/VE değildir. )

( Kurtuluş, yokluktadır. Yani aczimizi anlayıp, tam bir teslimiyetle teslim olmaktadır. )

( Manevî ilmin nihayeti yokluktur. )


- VARLIK ile/ve YÖNTEM

( EXISTENCE OF WHAT vs./and METHOD )


- VARLIK ile/ve/<> YORUMLANMIŞ VARLIK

( ... İLE/VE/<> Dil. )


- VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)

[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )

( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )


- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/&gt;&lt;/< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)

( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( )

( )

( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )

( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>


- VEKTÖR:
YEĞİNLİK/ŞİDDET ve/||/<>/> YÖN


- VOKALİST/HANENDE[Fars.] değil/yerine YORUMCU


- [ya] "BİR YOL BULMAK/AÇMAK" ve/ya da/||/<>/>/< [ya] YOL AÇMAK ve/ya da/||/<>/>/< YOLDAN ÇEKİLMEK


- YAKIN İLİŞKİ ile/ve/||/<> YOĞUN İLİŞKİ


- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]


- YAN ile YÖN

( NEZT ile ... )


- YANDAŞ ile YOLDAŞ/TOVARİŞ[Rusça]


- YAR/UÇURUM ve/||/<>/< -YOR

( ... VE/||/<>/>/< Şimdiki zaman eki olan "-yor"un geniş zamanlı, genelleyici ve orantısız kullanımı uçurumun kenarında olmak ya da uçurumdan düş(ür)mek gibidir. )


- [ne yazık ki]
(")YARIŞMA(") ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA


- YASA ile YÖNERGE

( LAW vs. DIRECTIVE )


- YASA ile YÖNETMELİK

( LAW vs. STATUTES )


- YASAKLAMA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- YBB/YBÜ/INTENSIVE CARE UNIT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- YBS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ


- YENİ ile/ve YOĞUN

( NEW vs./and DENSE )


- YILLAR ile/ve/||/<> YOLLAR


- YILMAZ ile/ve/<> YORULMAZ ile/ve/<> YENİLMEZ


- YKDS/MANAGERIAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİMSEL KARAR DESTEK DÜZENİ


- YOĞUN BAKIM ve/||/<>/> YOK'UM(YOĞUM)! BAKIN!

( Dün. VE/||/<>/> Bugün. )


- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK


- YOK ARTIK ile YOK DAHA NELER


- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ


- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI


- YOK OLACAK OLAN ve/<> YOK HÜKMÜNDE DE OLABİLİR


- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE


- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )

( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )


- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU

( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )

( ... ile/ve VU ZHI YOU )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOKLUKTAN YARATMAK ile/ve YOK İKEN YARATMAK


- [ne yazık ki]
YOKSULLUK ve/değil/||/<> YOLSUZLUK


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKTAN değil YOK İKEN


- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN


- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK


- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK


- YOL ve/> YER ve/> YÖN

( Nereden? VE/> Nerede? VE/> Nereye? )


- YOL YOLCU

( WAY
PASSENGER )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA


- YOLUNU AÇMAK ile/ve YOLUNU OLUŞTURMAK


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRMEK


- ... YÖNETMENLİĞİ değil ... YÖNETMELİĞİ


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YÖNTEMSELLİK

( Bir şeyler için önceden belirli bir yöntem yoktur(aranamayabilir/bulunamayabilir). İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Herşeye uygun bir yöntemsellik vardır(aranabilir/bulunabilir). )


- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM

( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )


- YÖNTEM ile/ve YORDAM

( METHOD vs./and WAY )


- YÖNTEM ile YORDAM(MELEKE)


- YORMAK ile YORMAK

( Yorgun duruma getirmek. İLE Bir nedenle bağlamak, bir duruma işaret saymak, bir anlam vermek, yorumlamak. )


- YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )

( FERIAL vs. ... )


- YORTU[Yun.] ile YORTU


- YÖRÜK/YÜRÜK ile/ve/||/<> Yörük/Yürük

( Göçebe Türkmen boyu. Anadolu ve Rumeli'de göçebe olarak yaşayan, mevsimlere göre ova ya da yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. [Göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenler. "Yürümek" sözcüğünden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak yaşamı sürdüren Türkmen aşiretleri [obaları] için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlar'daki Türkler arasında da yüksek oranda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. öbeklere ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'nın dağ köylerinde yaşamaktalar. Osmanlı, tüm Balkanlar'da elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi anlamları yansıtan "Yörük" sözcüğü yerine, “yürük” sözcüğü de kullanılır. Genel olarak göçer-konar yaşam sürdüren tüm topluluklar için kullanılan bu ad, daha çok göçebe Oğuz boyları için simge (özel ad) olmuştur. XI. yüzyılda Orta Asya'dan göç eden ve göçebe yaşam sürdüren Oğuzlar, İran'dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya geldi. Burada da eski yaşam tarzını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar, Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir bölümü, yerleşik yaşama geçti. Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir bölümü yerleşik yaşama geçerek Türkmen adını aldı, bir bölümü de göçebe yaşamını sürdürüp Yörük adıyla anıldı. Osmanlıların Rumeli'ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli'ye göç ettirildi. Yörük aşiretleri ve obaları adlarında genellikle koyun ve keçi sözcüklerini barındırır. "Karakeçili", "Sarı keçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin adı, bu obaların nerede yaşadığını da belirli kılar.] İLE/VE/||/<> Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YORULUYOR İNSAN değil YORULUYORUM

( Kişisel ve/ya da özel olan bir durumu, genelleyerek ya da abartarak, [kendine hizmet eden/çıkarına uyan] "akla" bürümenin [rasyonalizasyonun], çevreye hiçbir etkisi/katkısı olmadığı gibi, en başta, bu sözü söyleyen kişiye ve çevresine/zihinlere olan yükü çok fazladır. Aslolan da, ne söyleyeceğini bilmek değil ne söylemeyeceğini düşünmek ve ona göre konuşmak/konuşabilmektir! )


- YORUM ile/ve YÖNTEM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUMA AÇIKLIK ile/ve/değil/<> YORUMA MUHTAÇLIK


- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK


- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM

( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )


- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK

( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )


- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK


- YORUMSAMA ile/ve/değil/||/<>/< YORUMLAMA


- YOSUN ile/ve/<> YOSUNCUL

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE/VE/<> Yosunla beslenen ya da yosunların içinde yaşayan. )


- YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA


- YÜKLÜ PROGRAM ile YOĞUN PROGRAM


- YÜZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YOL VERMEK


- YÜZ ile/ve/<> YÖN


- ZEYTİNLER'DE:
ÇOLUR ile/ve HAL ile/ve KALİ ile/ve KALAMATA ile/ve KALEMBEZİ ile/ve MEMECİK ile/ve MEMİLİK ile/ve SARIULAK ile/ve SELE ile/ve USLU ile/ve YOĞULIĞ


- ZİHİN FELSEFESİ ile/ve YORUM FELSEFESİ


- [ne yazık ki]
ZORA KOŞMA ile/ve/||/<> "YOKUŞA SÜRME"


- ZORLAYICI/LIK ile YOL KESİCİ/LİK



YÖ... ~ ... / ... ~ YÖ... ile başlayan FaRkLaR...

- 0(SIFIR) ile YOKLUK

( Akılsal/rasyonel. İLE !Akılsal/rasyonel. [!: değil] )


- AÇI ile/ve/<> YÖN

( Geometride. İLE/VE/<> Mekânda. )

( image

Yön Bulma:

Bir çubuk ve gölgesini kullanarak Kuzey'i bulabiliriz.

1- Bir çubuğu toprak zemine dik bir biçimde yerleştirip ve gölgesinin ucuna bir taş yerleştiriyoruz.

2- 20 dakika sonra gölgenin ucuna tekrar taş bırakıyoruz. [İlk bıraktığımız taş, W(Batı); son bıraktığımız taş, E(Doğu) yönündedir.]

3- Sol ayağımızı W(Batı), sağ ayağımızı E(Doğu) taşının yanına yerleştiriyoruz. Böylelikle Kuzey'e bakıyor olacağız.

[Bu yöntem, iki yarım kürede de kullanılabilir. Tek fark, Kuzey yarım küredeysek sırtımız, güney yarım küredeysek yüzümüz Güneşe dönüktür.] )

( ZÂVİYE ile/ve/<> CÂNİB[< CENB], CİHET )

( ANGLE vs./and/<> DIRECTION )


- ÂCİZ/LİK ile/ve/<> YOKSUN/LUK


- ÂDAP ERKÂN değil/yerine/= YOL YORDAM


- ADLANDIRMA ile/ve YORUMLAMA

( GIVING NAME vs./and TO INTERPRET )


- ADMIN[İng.] değil/yerine/= YÖNETİCİ


- AGARAGAR[Yun.] değil/yerine/= YOSUNDAN ÇIKARILAN KOLLOİDAL NESNE, JELATİN.


- AKTARMA ile YÖNLENDİRME

( TO TRANSFER/TRANSMIT vs./and TO ORIENTATE )


- ALA-[İt.] değil/yerine/= "YÖNTEMİNCE, BİÇİMİNDE" ANLAMI KATAN ÖN EK


- ALAN ve/<> YÖNTEM

( FIELD and/<> METHOD )


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulunduğu, anımsandığı alçakgönüllülük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulundurulmadığı, unutulduğu alçakgönüllülük. )

( Takvâ. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Verâ. )

( Ebru sanatı )


- ALEL USÛL[Ar.] değil/yerine/= YÖNTEMİNCE, YÖNTEMLİ

( Yol yordam gereğince, kurala uygun bir biçimde. | Âdet yerini bulsun diye. )


- ALELUSUL değil/yerine/= YORDAMLICA


- ALET ile/ve YÖNTEM


- AMAÇ ile/ve/değil/||/<>/> YÖNELİM


- AMAÇ ile/ve YÖNTEM

( YÖNTEM ARAYIŞLARI - SARTRE kitabını okumanızı salık veririz. )

( AIM vs./and METHOD )


- ANIMSA(YA)BİLMEDE:
ÖNCELİK ve/||/<> YOĞUNLUK ve/||/<> PEKİŞTİRME


- ANLAM ile/ve YORUM

( MEANING vs./and INTERPRETATION )


- ANLAMA ile/ve YORUMLAMA

( TO UNDERSTAND vs./and TO INTERPRET )


- ANLAMA ile YORUMLAMA


- ANLAMA ile YORUMLAMA


- ANLAMA ile/ve YORUMLAYICI ANLAMA


- ANLAMAK ile/ve/||/<>/>/< YORUMLAYARAK ANLAMAK


- ANLAYAMAMA ile/ve/||/<> YORUMLAYAMAMA


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/||/<>/> YORUM


- ARAÇ ile/ve YÖNTEM

( VEHICLE/TOOL vs./and METHOD )


- ARAZÖZ[Fr. < ARROSEUSE] değil/yerine/= YOLSULAR

( Yolları ve yol kenarlarındaki yeşillikleri sulamakta kullanılan motorlu araç. )


- ARKADAŞLIK ve/> YOL

( Önce arkadaş, sonra yol. )

( Evvel refîk, sümme tarîk. )


- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK

( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )


- AŞK ile/ve YORGUNLUK


- ENGELLEM/AMBARGO[Fr.]:
SÜEL/ASKERÎ değil/yerine/= GEÇİMSEL/EKONOMİK değil/yerine/= YÖNETKİL/SİYASİ


- ATIF ile YORUM

( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. [Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz.] )

( ATTRIBUTION vs. INTERPRETATION )


- AYRINTILARIN "ZENGİNLİĞİ" ile/ve/||/<>/< YORUM GÜCÜ "ZAYIFLIĞI"


- AZ ile YOK

( NEDRET ile ... )

( FEW vs. THERE IS/ARE NOT )


- BAĞLAMA ile YONGAR

( ... İLE Üç telli bağlama. )


- BAĞLANTI (KURMAK) ile/ve YORUM (YAPMAK)

( TO MAKE CONNECTION vs./and TO INTERPRET )


- BAĞNAZ/LIK ile/ve/<> YOBAZ/LIK

( Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen/etmeme. İLE/VE/<> Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen/yönelme. | Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan/olma. | Kaba saba, incelikten anlamayan/anlamama. )

( BIGOT/RY )


- BAKIŞ ile/ve YÖNELİŞ


- BASKIN ile YOĞUN

( DOMINANT vs. INTENSE )


- BAŞTAN ÇIKARMAK ile/ve YOLDAN ÇIKARMAK


- BAŞTAN ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> YOLDAN ÇIKMAK


- BATTANİYE ile YORGAN


- BEKLEMEK ve/> YORGUNLUK


- BEL (EVLÂDI) değil/yerine YOL (EVLÂDI)


- BEL EVLÂDI ile/ve/<> YOL EVLÂDI ile/ve/<> NEFES EVLÂDI


- ben = me[İng.] = JE[Fr.] = ICH[Alm.] = IO[İt.] = YO[İsp.] = EGO[Lat., Yun.] = ANÂ[Ar.] = MÄN[Fars.] = IK[Felm.]


- BİÇİMLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI) ile/ve/<>/değil/yerine YÖNLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI)


- BİLGİ ile/ve/yerine YÖNTEM

( INFORMATION vs./and METHOD
METHOD instead of INFORMATION )


- BİLİM ile/ve/||/<> YÖNTEM


- BİLİM ile/ve YORUMBİLİM/HERMENEUTİK


- BİLİM/SELLİK ile/ve/değil/< YÖNELİM/SELLİK


- BİLİNCİN BİLİNCİ ile/ve YÖNTEMİN YÖNTEMİ

( CONSCIOUSNESS OF THE CONSCIOUSNESS vs./and METHOD OF THE METHOD )


- BİLME ve/> ANLAMA ve/> YORUMLAMA

( Yapabilmek. VE/> Varolmak. VE/> ... )

( ... VE/> Kişiye, tarihe, topluma, kültüre ait herşeye bakarak, kişiden hareketle kişiye/kişilere bakarak kavrama yöntemi. VE/> ... )

( Bilen kişi, varolanı savunur; cahil kişi, cesur olur. )


- BİLMEK ile/ve/<> YOLDA GİTMEK


- BİRİNİ:
YOLDA BIRAKMAK ile
YOLUNDA BIRAKMAK/İNDİRMEK


- BİRLEŞME ile/ve/> YOĞUNLAŞMA


- BİSİKLET:
KALDIRIMDA değil/yerine YOLDA


- BOZULMA ile YOZLAŞMA

( TO PERISH vs. TO DEGENERATE )


- BU DA VAR ile/ve/||/<>/> YOK ARTIK


- (BUL)DOZER değil/yerine/= YOLDÜZLER


- BULUNDUĞUN YER ile/ve/değil/yerine YÖNÜNÜN NERESİ OLDUĞU


- BUNALIM ile/ve YORUM


- BIYIKLARDA:
BURMA ile NEVHAT ile GAYTAN ile YOLUK ile KIRPIK ile PIRASA ile YASTIKLI

( ÇÂR-DARB[Fars.]: Dört darp. Kalenderîlerin arasında sakal, bıyık, kirpik ve kaş yerine kullanılan bir deyimdir. )

( BURÛT: Bıyık. )


- BÜROKRASİ ile/ve/ne yazık ki/<>/>< YOLSUZLUK


- BÜTÜNLÜK ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON

( INTEGRITY vs. CONCENTRATION )


- ÇALIŞMANIN SAĞLADIKLARI/KORUDUKLARI:
CAN SIKINTISINDAN ve/||/<> KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN ve/||/<> YOKSULLUKTAN


- CANLI ile/ve YOĞUN

( ALIVE vs./and DENSE )


- ÇERÇEVE ile/ve/<> YÖRÜNGE


- ÇEŞİT ile/ve YÖN

( VARIETY vs./and DIRECTION )


- ÇEVİRİ AMAÇLI METİNDE:
ÇÖZÜMLEME ile/ve/||/<> YORUMLAMA


- ÇEVİRİ ile/ve YORUM

( Dillerin dili. İLE/VE ... )


- CHIHUAHUA ile YORKSHIRE TERİYERİ

( Uzunlukça en kısa. İLE Boyca en kısa. )

( Adını Meksika'daki bir eyaletten alır.[Toltek ve Aztek sanatına dayanarak oranın yerlisi olduğuna inanılıyordu] İLE ... )

( Genel olarak dünyadaki en küçük köpek cinsinin Chihuahua olduğu söylenir. Guiness Rekorlar Kitabı'na göre yaşayan en küçük köpek rekoru tek bir cinsin elinde değildir. )

( Dünyadaki kayda geçmiş en küçük köpek Yorkshire Teriyeri'dir.[Omuzdan 6.5 cm. boyunda, burun ucundan kuyruk ucuna 9.5 cm. uzunluğunda, 113 gr. ağırlığındaydı. 1945'te ölmüştür.] )


- CİHET/TARAF değil/yerine/= YÖN/DOĞRULTU


- ÇİP[İng. CHIP] değil/yerine/= YONGA


- ÇİZİNÇ/HARİTA[Ar.] ile/ve/||/<>/> YÖNDEÇ/PUSULA[İt.]


- ÇOĞUNLUK/LA ile/ve/||/<> YOĞUNLUK/LA


- ÇOK ile/>< YOK


- ÇÖZÜM ile YÖNEYLEM

( ... İLE Karmaşık sorunların çözümünde ve incelenmesinde, bilimsel ve özellikle matematiksel yöntemlerin uygulanışı. )


- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/< YÖNLENDİRME


- DBSCAN/DENSITY-BASED SPATIAL CLUSTERING OF APPLICATIONS WİTH NOİSE[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLUĞA DAYALI UZAMSAL KÜMELEME


- DEĞER ile/değil YÖN

( [not] VALUE vs./but DIRECTION )


- DEĞERSİZLEŞİR ile/ve/||/<> YOLDA KALIR ile/ve/||/<> YALNIZLAŞIR ile/ve/||/<> TÜKENİR ile/ve/||/<> BİLGİSİZ SAYILIR

( Her durumunu anlatan. İLE/VE/||/<> Herkese güvenen. İLE/VE/||/<> Her sırrını açığa vuran. İLE/VE/||/<> Her becerisini ortaya döken. İLE/VE/||/<> Her bildiğini söyleyen. )


- DEĞİL ile "YOK"


- DEJENERASYON/DEGENERATION[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞMA | BOZUNMA


- DEJENERE değil/yerine/= YOZ

( Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan. | Kaba, adi, bayağı. | Yozlaşmış. | Kısır. )


- DENEYİM ile/ve/değil/||/<>/< YÖNTEM

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilimsel. )


- DENİZATI ile YOSUN BİÇİMİNDE DENİZATI

( SEA HORSE vs. SEA HORSE IN THE SHAPE OF MOSS )

( HIPPOCAMPUS HIPPOCAMPUS cum ... )


- DEVLET ile/ve/||/<> YÖNETİM/İDÂRE


- DEZORYANTASYON/DISORIENTATION[İng.] değil/yerine/= YÖNELIM BOZUKLUĞU


- DEZORYANTASYON değil/yerine/= YÖNELİM KAYBI


- DİN ile/ve YORUM


- DİREKSİYON/DİDON/GİDON[Fr. < GUIDON] ile/değil YÖNELTEÇ

( ... İLE/DEĞİL Bisiklette. )

( )


- DİREKSİYON değil/yerine/= YÖNELTEÇ


- DİREKSİYON değil/yerine/= YÖNELTEÇ


- DİREKSİYONEL/DİRECTIONAL[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRİLMİŞ


- DİREKSİYONEL değil/yerine/= YÖNLENDİRİLMİŞ


- DİREKTİF/TÂLİMAT değil/yerine/= YÖNERGE/BUYURU


- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile YOĞUNLAŞMAK

( EXTERNALIZE vs. TO INTENSIFY )


- DİSTROFİ/DYSTROPHY[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞIM, YOZLAŞMA


- DOĞAL KÜRESELLEŞME ile/ve/||/<> YÖNLENDİRİLEN KÜRESELLEŞME


- DOĞRULUK ve/||/<> İYİLİK ve/||/<> YÖN(ELİM)/İSTİKÂMET

( Hak ve hakikatte. VE/||/<> Eylemde. VE/||/<> Davranışta. )

( el-SIDK fi'l-HAKK ve/||/<> el-HAYR fi'l-AMEL ve/||/<> el-İSTİKAMET fi'l-AHVAL )


- DOĞURMAK ve/||/<>/> DOYURMAK | ile/ve/değil/||/<>/> YOĞURMAK


- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK


- DOKUNMA ve/||/<>/> YOĞRULMA


- DOLU ile YOĞUN

( FULL vs. DENSE )


- DOMİNE ETMEK değil/yerine/= YÖNLENDİRMEK


- DUA ile YOM

( ... İLE Uğurlu dua. )


- DUA ve/||/<> YÖNELME


- DÜNYA ile/ve/||/<> YOL

( Doğa. İLE/VE/||/<> İnsan/lık. )


- DURAĞAN/LIK ve YOK/LUK

( STABLE/STABILITY and NONEXISTENT/NONEXISTENCE )


- DÜŞÜNME ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON


- DÜŞÜNÜŞ" ile/ve/||/<> "ELE/DİLE ALIŞ" ile/ve/||/<> "YAKLAŞIM" ile/ve/||/<> "ANLAYIŞ" ile/ve/||/<> "YÖNTEM"


- DUYGU:
İÇSEL ile/ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ


- EĞİLİM ile/ve/<> YÖNELİM

( SAMSKARA )


- EĞİLMEK ile YÖNELMEK


- EĞİTİM ile/ve/<> YÖNLENDİRME


- EHLİYETE, KISMÎ/TAM ENGEL OLABİLECEKLER:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK ile/ve/||/<> UNUTMA(NİSYAN) ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK(MARAZ) ile/ve/||/<> SAKATLIK(MALÛLİYET) ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> CEHİL ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> İSRAF ile/ve/||/<> ESÂRET ile/ve/||/<> ENGEL(ZECİR) ile/ve/||/<> YOLCULUK(SEYAHAT)

( ALIENATION et/||/<> SURDITE et/||/<> FAIBLESSE DE LA MEMOIRE et/||/<> LE SOMMEIL et/||/<> EPILEPSIE et/||/<> LA MALADIE et/||/<> INFIRMITE et/||/<> LA SECONDE ENFANCE et/||/<> L'IGNORANCE et/||/<> L'IVRESSE et/||/<> LA LEGERETE et/||/<> LA PRODIGALITE et/||/<> ESCLAVAGE et/||/<> LA CONTRAINTE et/||/<> LE VOYAGE )


- EKSİKLİK ile/ve YOKSUNLUK

( DEFICIENCY vs./and DEPRIVATION )


- ELE GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNETEBİLMEK

( )


- ELEŞTİRİ ile YORUM

( CRITIQUE vs. INTERPRETATION/COMMENT )


- EMRE MUHARRER SENET değil/yerine/= YÖNERGELİ BELGİT


- ENDEMI/ENDEMIA[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL SAYRILIK


- ENDEMİK/ENDEMIC[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL

( Belirli bir bölgeye özgü, belirli bir bölgede yetişen. )


- ENTEGRE DEVRE değil/yerine/= YONGA


- ERTİK ile YOL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İşlek yol. İLE ... )


- EŞİĞE YATMAK ve/||/<>/>/< YOKLUĞA TALİP OLMAK


- EVRÂK-I MÜSBİTE ile/||/<> ZABIT KAYITLARI ile/||/<> DÂİMİ KAYITLAR ile/||/<> YOKLAMA KAYITLARI ile/||/<> MAZBATA

( Tapu sicilini tamamlayan belgeler. İLE/||/<> Tapulama(kadastro) görmeden önce taşınmazlarla ilgili tutulan tapu kayıtları. İLE/||/<> Tapu Yönetimlerinde iş sahiplerinin başvurusu üzerine tutulan kayıtlar. İLE/||/<> Rumi 1288 - 1325 tarihleri arasında miri arazinin, yetkili memurlar tarafından mahalline gidilerek, yerinde görülüp incelenerek tutulan kayıtlar. İLE/||/<> Tutanak. )


- EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK


- EYTİŞİM ve/||/<> YÖNTEMSEL KUŞKU


- EZMEK ile/ve/değil/yerine YOĞURMAK


- FACEBOOK ile X/TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


- FAKİR[Ar.]/ÇIGAY[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSUL


- FAKİRHANE değil/yerine/= YOKSULEVİ


- FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA

( AWARENESS vs./and/<> TO BECOME DENSE )


- FEDÂ ETMEK değil/yerine/= YOLUĞLAMAK/GÖZDEN ÇIKARMAK


- FEDÂ değil/yerine/= YOLUĞ


- FEDAİ değil/yerine/= YOLUĞAN


- FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM

( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )


- FELSEFÎ ile/değil/yerine YORUMSAL


- GARİP ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUN


- GAYB ile YOK/VAROLMAYAN


- GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK


- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA


- GENELGE ile/ve/||/<>/> YÖNERGE

( Bağlayıcılığı vardır. İLE/VE/||/<>/> Bağlayıcılığı yoktur. )


- GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM


- GENLEŞME ile YOĞUNLAŞMA


- GEZEGENLERİN ÖLÇÜMÜNDE:
GÜNEŞTEN UZAKLIK ile/ve/||/<>/> YÖRÜNGE VE DÖNME DÖNGÜLERİ ile/ve/||/<>/> KÜTLE ile/ve/||/<>/> YARIÇAP ile/ve/||/<>/> YOĞUNLUK

(

  • Güneş’ten uzaklık: Kepler Yasaları ile ölçülür.
  • Yörünge ve dönme döngüleri: Gözlemlerle tespit edilir.
  • Kütle: Newton Yasaları ile hesaplanır.
  • Yarıçap: Açısal büyüklük yardımıyla bulunur.
  • Yoğunluk: Yarıçap ve kütle kullanılarak hesaplanır.
)


- GİTTİKÇE ... ile/değil/yerine YOK YERE


- GONCA[Fars. < GONÇE] ile YONCA/TRIFOLIUM[Lat.]

( Açılmamış çiçek. İLE Baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. )


- GÖNDERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÖNLENDİRMEK


- GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK ile/ve/||/<> YOK SAYMAK


- GÖRÜNGÜ BİLİM/FENOMENOLOJİ ile YORUMBİLİM/HERMENEUTİK

( Bilinç ve deneyimlerin yapısını inceleyen felsefi yaklaşım. İLE Metinlerin ve anlamların yorumlanması üzerine odaklanan felsefi yaklaşım. )


- GÖRÜŞ ile/ve/||/<> YORUM


- GÜÇ/KUVET:
| YAVAŞLATIR ile/ve/ya da/||/<> DURDURUR ile/ve/ya da/||/<> DÖNDÜRÜR ile/ve/ya da/||/<> YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRİR ile/ve/ya da/||/<> BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRİR ile/ve/ya da/||/<> HIZLANDIRIR |
ile/ve/ya da/||/<> />
| GERER ile/ve/ya da/||/<> BÜKER ile/ve/ya da/||/<> VURUR ile/ve/ya da/||/<> SIKAR |


- GÜDÜLENME ile/ve/> YÖNELME/YÖNLENME

( MOTIVATION vs./and/> TO TEND )


- GÜVERCİN ile YOLCU GÜVERCİNi

( PIGEON vs. PASSENGER PIGEON )


- HACC KOŞULLARI ile/ve/değil YOL KOŞULLARI

( Bayanların hacca yalnız gidememeleri ile ilgili çekince Hac'a gitmesi değil, eski zamanlardaki çeşitli ve uzun yol şartlarından dolayıdır. Dolayısıyla günümüzde yalnız gitmemesi yönünde bu tür bir engel bulunmamaktadır. )


- [ne yazık ki]
!HAKARET ETMEK ve/=/||/<>/> !YOK ETMEK


- HAKİKAT ile YORUMLAR

( Vardır/yoktur. İLE Vardır. )


- HALAT'LARDA:
BRAGA/MARSPET/PATRISA ile/ve GOMANA ile/ve KANDİLİSA ile/ve İSTRUMAÇA ile/ve VARAGELE ile/ve YOMA

( Gemilerde kullanılan halat. İLE/VE Gemi demirinin bağlı olduğu halat. İLE/VE Gemideki serenleri kaldırmaya yarayan halat. İLE/VE Birbirine takılmış halat. İLE/VE Bir şeyi bir yerden başka bir yere çekmek için kullanılan halat. İLE/VE 3-4 kat kol bükülmüş halat. )


- HARCIRAH[Ar., Fars.] değil/yerine YOLLUK


- HARCIRAH[Ar.] değil/yerine/= YOLLUK


- HAREKET ETMEK değil/yerine/= YOLA GİTMEK/YOLA ÇIKMAK


- HAREKET ve OLUŞ ve YOKOLUŞ


- HAREKET ve/> YÖN

( Hareketin başladığı andan itibaren yön oluşmaya başlar. )

( Hareketin, yöne gereksinimi vardır. )

( Yön, İbni Sinâ'nın tüm kitapları, ayrı ayrı ve başlı başına bir bölümdür. )

( MOVEMENT and/> DIRECTION )


- HAYDUT/ŞAKİ değil/yerine/= YOLKESEN/SOYGUNCU


- HAYIR ile/ve DEĞİL ile/ve YOK ile/ve HİÇ

( Hiç, yoktan iyidir. )

( NO vs./and NOT vs./and NON-EXISTENT/ABSENT/THER IS/ARE NOT vs./and NOTHING )


- HAZIR BİLGİ ile/ve/değil/yerine YÖNLENDİRİCİ BİLGİ


- HAZIR:
YERİ ve/||/<> YOLU

( Gelenin. VE/||/<> Gidenin. )


- HECİN ile YOZ

( Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. İLE Tek hörgüçlü dişil deve. | Davar sürüsü. )


- HEYECAN ile/ve YOĞUN İLGİ/İSTEKLİLİK

( EXCITEMENT vs./and ENTHUSIASM )


- HİÇBİR YERDE/LİK ile/ve/değil YOK/LUK


- HİÇBİR ZAMAN değil/yerine/= YOK KEZ


- HİÇ/LİK ile/ve YOK/LUK

( Kendinizi alabildiğine çıplaklık, alabildiğine hiçlik içinde hazır tutun. )

( NOTHING/NESS vs./and NON-BEING
Just keep yourself ready in utter nakedness and nothingness. )


- HİÇ/LİK ile YOK/LUK

( SHUNYA/NADA ile ... )

( Y EN EL MONTE NADA: ve hiçlik dağının üzerinde )

( Hiç, hiçbir bilim dalının konusu değildir. )

( NOTHING(NESS) vs. NON-BEING )


- HİÇ(LİK) ile YOK(LUK)


- HİPERALIMENTASYON/HYPERALIMENTATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BESLEME


- HİPNOZ:
BİREYSEL ile/ve/||/<> ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<> KENDİ KENDİNE(AUTO) ile/ve/||/<> BAŞKASI ARACILIĞIYLA ile/ve/||/<> YOL ile/ve/||/<> TOPLUMSAL ile/ve/||/<> SİYASAL REKLÂM AMACIYLA


- HIRABE[Ar. harbe/savaşa giderken] değil/yerine/= YOL KESME


- [ne yazık ki]
"HIRSIZ/LIK" ile/ve/<> "YOLSUZ/LUK"

( [yapan] Fakir ise. İLE/VE/<> Zengin ise. )


- HİTABEN değil/yerine/= YÖNELİK


- HİZÂYA GELMEK/GETİRMEK değil/yerine/= YOLA GELMEK/GETİRMEK


- HUB ile/ve/<> ANAHTAR ile/ve/<> YÖNLENDİRİCİ ile/ve/<> ERİŞİM NOKTASI

( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- HÜKÜMET[Ar.]/KABİNE[Fr./İng.] değil/yerine/= YÖNETKE


- ICU/İNTENSIVE CARE UNİT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ, YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- İDÂRE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÖNETMEK/YÖNETİM


- İDARE değil/yerine/= YÖNETİM


- İDARİ değil/yerine/= YÖNETSEL


- İLÂN-I AŞK ile YOLUNDA YÜRÜMEK


- İLERLEME ile/ve/değil YOL ALIŞ


- İLGİ ve/> İSTEK ve/> YÖNTEM ve/> EYLEM

( INTEREST and/> REQUEST and/> METHOD and/> ACTION )


- İLK NEDEN ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/ve/değil/||/<> YOK SAYMA


- İNDİRGEME ile/değil/yerine YORUM/LAMA

( [not] TO REDUCE vs./but TO INTERPRET
TO INTERPRET instead of TO REDUCE )


- İNHA[Ar.] ile YÖNERGE

( Resmi bir göreve atama ya da bir üst aşama için yazılan yazı. İLE ... )


- İNİŞ ile/ve/değil/<> YOĞUNLAŞMA


- İNMEK ile/ve YOĞUNLAŞMAK


- İNSAN:
"YOK" VAROLAN ile/ve/=/değil "YOK OLAMAZ" VAROLAN


- İNTENSİF/İNTENSIVE[İng.] değil/yerine/= YOĞUN


- INTERPRETASYON/INTERPRETATION[İng.] değil/yerine/= YORUM


- IPL/INTENSE PULSE LIGHT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN ATIMLI IŞIK


- IŞIĞA, IŞIKLA BAKMAK ile/ve YÖNTEME, YÖNTEMLE BAKMAK


- İŞLEMEK ile/ve/<> YOĞURMAK


- İŞLEV ve YÖN

( FUNCTION and DIRECTION )


- İSTATİSTİK:
MATEMATİK ile/ve/||/<>/> YÖNETİM/DEVLET BİLGİSİ


- İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ

( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )


- İSTEK ve/<>/|| YOL


- İSTİ'DÂD ve YÖNELİM


- İSTİKÂMET[Ar.] değil/yerine/= YÖN, DOĞRULTU


- İTME ile YÖNLENDİRME

( TO PUSH vs. TO ORIENTATE )


- JOYSTICK[İng.] değil/yerine/= YÖNETME KOLU


- KAFİLE değil/yerine/= YOLCUBİRLİK


- KALDIRMA:
KORUMA ile/ve/||/<> YOK ETME

( KATERGEIN )


- KALIN >< YUFKA ile/ve/||/<> YOĞUN >< İNCE

( Diklemesine.[On kâğıdın, üst üste konulması.] İLE/VE/||/<> Enlemesine.[On ipliğin, üst üste eğrilmesi.] )

( "(Bir şey) yufka iken (onu) delmek kolaymış, ince olanı (da) kırmak kolay. Yufka, kalın olursa (onu) delmek zormuş, ince, yoğun olursa (onu) kırmak zormuş." )


- KANAL ile/ve YOL


- KANALİZE ETMEK/OLMAK değil/yerine/= YÖNLEMEK/YÖNLENMEK


- KANITIN YOKLUĞU ve YOKLUĞUN KANITI

( İkisi de olamaz! )

( "Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir." )


- [ne yazık ki]
KAPİTALİZM ve/> BİLGİSİZLEŞMEK ve/> YOKSULLAŞMAK

( Kapitalizm, okudukça cahil bırakır; çalıştıkça fakirleştirir. )

( CAPITALISM and/> IGNORANCE and/> TO GET POOR )


- KARŞI ile/yerine YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KARŞI ile YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KATI ile/ve/değil YOĞUN

( [not] SOLIDS vs./and DENSE )


- KAYBOLMA ile YOK OLMA

( DISAPPEARANCE vs. TO BE ANNIHILATED/VANISH )


- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA


- KAYNAK ile/ve YOL

( SOURCE vs./and WAY )


- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ

( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )


- KAYNAK ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- KESİF[Ar.] değil/yerine/= YOĞUN

( Oylumuna oranla, ağırlığı çok olan. | Koyu, kalın. | Etkisi güçlü olan.[koku vb.] | Artmış, çoğalmış bir durumda olan. | Dolu, sıkı, çok. | Kaba, kalın, iri.[elek, iğne için] )


- KESKİN ile YOĞUN


- KİŞİLERİ TANIMA:
YOLCULUKTA ve/||/<> ZORLUKTA ve/||/<>
YOKLUKTA ve/||/<> (AYNI) MASADA


- TESLİMİYET:
"KİŞİ"YE ile/ve/değil/||/<>/< YOL'A


- KIYAS ile/ve YORUM

( COMPARISON vs./and INTERPRETATION/COMMENT )


- KOMBİ (HERMETİK) ile/değil/yerine YOĞUŞMALI KOMBİ

( Küçük alanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Büyük alanlarda. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha verimlidir. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha çevrecidir. )


- KONDANSASYON/CONDENSATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMA


- KONDANSATÖR[Fr.] değil/yerine/= YOĞUNLAÇ

( İçinde, akımsız elektrik yükü biriktirilen aygıt. )


- KONDANSATÖR/MEKSEFE değil/yerine/= YOĞUNLAÇ


- KONDANSÖR değil/yerine/= YOĞUŞTURUCU


- KONSANTRATÖR/CONCENTRATOR[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞTIRICI


- KONSANTRE/CONCENTRATED[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ | DERİŞİK


- KÖRLÜK ile/<> YOKLUK


- KOŞMAK ile/= YORTMAK

( Koşmak, sürekli yol yürümek. | İşsiz güçsüz gezmek. )


- KÜRE ve YÖNETİM

( Bir ülke iyi yönetiliyorsa, yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı utanç verici bir şeydir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa, zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır. )


- KÜRESELLEŞME ve/||/<> YOKSULLUK


- KURGUDA:
KESMEK ile/ve/||/<>/> YONTMAK ile/ve/||/<>/> EKLEMEK


- KUŞ TÜYÜ ile/ve YONDA

( ... İLE Kuşun tüyleri altındaki ince kıllar. )


- MAHALLİ[Ar.] değil/yerine/= YÖRESEL/YEREL


- MAHREK[Ar.] değil/yerine/= YÖRÜNGE

( Yürüyen bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. | Bir gökcisminin, devinme süresince aldığı yol. )


- MAHRUM[Ar.] değil/yerine/= YOKSUN


- MAHRUM/İYET değil/yerine/= YOKSUN/LUK


- MANİPÜLASYON/MANİPULATION[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRME | GÜDÜMLEME | HİLEYLE YÖNLENDİRME | KARŞIDAKİYLE OYNAMA, KARŞIDAKINİ ÇIKARI İÇİN KULLANMA. | ELLE KULLANMA


- MANİPÜLASYON değil/yerine/= YÖNLENDİRİM


- MANİPÜLATİF değil/yerine/= YÖNLENDİRİMLİ


- MANİPÜLATÖR/MANİPLE değil/yerine/= YÖNLENDİREÇ/YÖNLENDİRİMCİ/YÖNLENDİREÇÇİ


- MANTIK ile/ve YÖNTEM

( ... İLE/VE Gelecekte olacak bir şeyi yakalamak. )

( ... İLE/VE Modern bilimlerin mantığı. )

( Yöntemi bilen bilgiyi elde eder. )


- MANTIK ile/ve/değil/yerine YÖNTEM


- MATÛF[Ar. < ATF] değil/yerine/= YÖNELTİLMİŞ

( Bir yöne eğilmiş. | Yöneltilmiş. )


- MDSS/MANAGERIAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİMSEL KARAR DESTEK DÜZENİ


- MECRÂ değil/yerine/= YÖNEY


- MEMLEKET ile/ve YÖRE


- MESAFE KATETMEK değil/yerine/= YOL ALMAK


- MESAFE ile YÖN

( DISTANCE vs. DIRECTION )


- MESAJ ile/ve YÖNLENDİRME

( MESSAGE vs./and TO ORIENTATE )


- MESKENET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK

( Miskinlik, beceriksizlik. | Yoksulluk. )


- METODİK/METOTLU değil/yerine/= YÖNTEMLİ


- METODOLOJİ/METHODOLOGY[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMİ


- METODOLOJİ değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM


- USÛL/METOD/OLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM


- METODOLOJİK/METHODOLOGICAL[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMSEL


- METODOLOJİ/K değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM/SEL


- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM


- MIS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ


- MİSKİN[Ar.]/ERMEGÜ[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSU

( Allah'ta yok olan, fenafillah. )


- MODERATÖR değil/yerine/= YÖNETİCİ


- MÜDÜR/İYET değil/yerine/= YÖNETÇİ/LİK


- MUHTIRA[Ar.]/MEMORANDUM[İng.] değil/yerine/= YÖNERGE/ANDAÇ/GÜNLÜK

( Herhangi bir şeyi anımsatma, uyarma amacıyla yazılan yazı. | Bir devletin, başka bir develete, siyasal sorunlarla ilgili olarak yolladığı uyarı yazısı, diplomatik nota. | Andaç. | Günlük. )


- MÜSÂFİR[< SEFER] ile YOLCU

( MİSÂFİR, YOLDAN GELEN, YOLCU | YOLCULUK SIRASINDA BİRİNİN EVİNE İNEN KONUK | KOMŞUYA GİDEN KİMSE )


- MÜŞTERİ değil/yerine YOLCU


- MÜTEKÂSİF[Ar.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ, KOYULAŞMIŞ, DERİŞİK


- MUTLULUK:
İSTASYON ile/değil/yerine/>< YOLCULUK


- NARU = YÖN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- NAVİGASYON/NAVİGATION[İng.] değil/yerine/= YOL BUL, SEYİR


- NAVİGASYON değil/yerine/= YOLBUL


- NAVİGATÖR değil/yerine/= YOLBİL


- [ne] "VARLIĞA YERİNİRİM" ne de "YOKLUĞA ERİNİRİM"

( Ancak, yokluğu birebir, kendin deneyimle(yebil)dikten sonra söyleyebilirsin/söylemelisin! )


- NEDEN OLMAK ile YOL AÇMAK


- NEDEN OLMAK ile "YOL AÇMAK"


- NEDENİN YOKLUĞU ve/||/<>/> YOKLUĞUN NEDENİ


- NEFSÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÖNTEMSEL


- NESNE ile/ve/<> YOĞUNLUK


- NESNENİN, DURUM DEĞİŞİMİNDE:
ERİME ile/ve/||/<>/> DONMA ile/ve/||/<>/> BUHARLAŞMA ile/ve/||/<>/> YOĞUŞMA ile/ve/||/<>/> İNCELME/SÜBLİMLEŞME ile/ve/||/<>/> KIRAĞILAŞMA

( )

( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Gaz hâlindeki bir nesnenin, ısı kaybederek sıvı durumuna gelmesi. İLE/VE/||/<>/> Bir nesnein, katı durumdan sıvı durumuna geçmeden doğrudan doğruya gaz durumuna dönüşmesi. İLE/VE/||/<>/> Su buğusunun, soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince tabaka. )


- NETLEŞTİRMEK ile/ve/<> YÜZLEŞ(TİR)MEK ile/ve/<> YORUMLAMAK

( Psikoterapi yöntem ve süreçleri. )


- DENEYİMLER:
NİTELİKSEL ile/ve/||/<> YÖNELİMSEL


- NİYET ile/ve YÖN

( INTENTION vs./and DIRECTION )


- NİYET ile/ve YÖNELİM

( INTENTION vs./and TO TEND )


- NİYET YÖNELİM


- NİYET ile/ve/<> YÖNELİM/EĞİLİM/MEYL


- NİYET ve/||/<> YÖNELİM ve/||/<> BAĞLILIKLAR ve/||/<> YATKINLIKLAR


- NİYET ile/ve YÖNELİŞ


- NİYET ile/ve/<> YÖNTEM


- NOKTA ile/ve/değil YOĞUN TİTREŞİM


- ODAKLANMA ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON

( FOCUS vs. CONCENTRATION )


- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< YOK SAYILMA


- OKUMA YAPMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM YAPMAK


- OLAYLAR VE KİŞİLER ve/||/<> YÜKLENEN ANLAM ve/||/<> ALGI ve/||/<> YORUM | BİLİŞSEL ÇARPITMALAR


- ÖLDÜ değil/yerine YORULDU GİTTİ


- ÖLDÜRME ile/ve/||/<> YOK ETME


- OLMAZ ile "YOK"


- OLUŞ:
YOKLUĞUN YADSINMASI ve/||/<> YOK'UN YOKLUĞU


- ÖNERİ ile/ve/||/<> "YOL GÖSTERMEK"


- ÖNGÖRÜ ile/ve YORUM


- ORBİT/ORBİTAL ile/ve/değil/yerine/= YÖRÜNGE

( Bir elektronun yerini belirleme olasılığı en yüksek olan belirsiz bir alanı. İLE/VE/||/<> Uzaydaki bir nesnenin kütle çekimi nedeniyle başka bir nesnenin etrafından geçtiği eğrili yol. | Bir gök cisminin hareketi süresince izlediği yol. | Hareketli bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. )


- TERBİYE/ORYANTASYON değil/yerine/= EĞİTME/EĞİTİM/YÖNLENDİRME/UYUM


- ORYANTİRİNG değil/yerine/= YÖNBUL


- OYMAK ile/ve/<>/değil/yerine YONTMAK


- PARAN:
VARSA ile/ne yazık ki YOKSA

( Sayarlar. İLE/NE YAZIK Kİ "Satarlar." )


- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


- PARASIZLIK ile "YOKLUK"

( MÜZÂYAKA[< ZÎK, ZAYK/DÎK, DAYK] )


- PATOJENİK/PATHOGENIC[İng.] değil/yerine/= YOZLATAN, SAYRILAYAN


- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ

( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )


- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ


- PENOPLEN[Fr.] değil/yerine/= YONTUKDÜZ

( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak, engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )


- PERİŞAN OLMAK ile YOK OLMAK


- PİRAMİTLER:
[BOSNA ile GİZA ile TİKAL ile MAURITIUS ile KOHKER ile GUIMAK ile ENDONEZYA ile JİLİN ile BEYAZ ile KUKULKAN ile SUDAN ile SUALTI ile KÜBA ile YONAGUNİ ile BALİ ile MAYA ile JAVA ile KAMBOÇYA ile AVUSTRALYA ile GUATEMALA] ile
MODERN PİRAMİTLER
[MOSKOVA ile KANADA ile CEITUS ile MEMPHIS ile LAS VEGAS]

( [Bosna'da. İLE Mısır'da. İLE Guatemala'da. İLE Mauritius'ta. İLE Kamboçya'da. İLE Kanarya Adaları'nda. İLE Endonezya'da. İLE Kuzeydoğu Çin'de. İLE Çin'de. İLE Meksika'da. İLE Sudan'da. İLE Portekiz açıklarında. İLE Küba açıklarında. İLE Japonya'da. İLE Bali adalarında. İLE Güney Amerika'da. İLE Java adalarında. İLE Kamboçya'da. İLE Avustralya'da. İLE Guatemala'da.]
İLE
Modern:
[Rusya'da. İLE Kanada'da. İLE Roma(İtalya)'da. İLE Amerika'da. İLE Amerika'da.] )

( En çok piramitin bulunduğu ülke, Mısır değil Sudan'dır[220 piramit bulunmaktadır.] )


- PİS ile/değil YOĞUN


- PLASTİK değil/yerine/= YOĞRUK


- PRENSİP ile YÖNTEM

( PRINCIPLE vs. METHOD )


- PUSULA[İt. < BUSSALO] değil/yerine/= YÖNDEÇ/YÖNEÇ/İLETECİK


- PUT KIRMAK ile/değil YORGAN SİLKMEK


- PUTPERESTLİK:
(")TAPMAK(") değil YÖNELİM

( Putperestlik, bir şeye tapmak değil soyut olana somut bir şey üzerinden yönelmektir. )


- RAMPA[İt.] değil/yerine/= YOKUŞ


- RAPOR/DA:
BAĞLAYICI/LIK ile/değil/yerine YOL GÖSTERİCİ/LİK


- REGÜLASYON değil/yerine/= YÖNERGE | AYARLAMA, DÜZENLEME


- RİVÂYET ile/ve YORUM

( MERVÎ[Ar. < RİVÂYET]: Rivâyet olunan, birinden işiterek söylenilen, sağlam olarak bilinmeyen. İLE/VE ... )


- SAÇLARDA:
GÜR ile YOĞUN


- SADAKAYI:
SAKAT DİLENCİYE VERMEK ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUL FİLOZOFA VER(E)MEMEK

( Bir gün, kötürüm ya da kör olmaktan korktuklarından, "gözünden/gördüklerinden akıllı" olmalarından dolayı. İLE Gün gelip de, felsefenin içinde olacaklarını düşünememekten dolayı. )


- SAF/LIK:
VARLIKTA ile/>< YOKLUKTA

( Var. İLE/>< Yok. )


- SAĞLIK ve/||/<>/> YOLCULUK SAĞLIĞI


- SANAT ve YORUMBİLİM/TEVİL/HERMENEUTİK


- SAPKIN EŞEYSELLİK ile/değil YOĞUN EŞEYSELLİK


- ŞARKI/CI ile YORUM/CU


- SEFÂLET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK


- ŞEHİR/YOL BİSİKLETİ ile/ve DAĞ BİSİKLETİ ile/ve YOKUŞ AŞAĞI(DOWNHILL) BİSİKLETİ ile/ve SABİT(FIX) BİSİKLET ile/ve YARIŞ(SPOR) BİSİKLETİ


- ŞEKİLLENME" ve/<> "YOĞRULMA"


- SEMT değil/yerine/= YÖNCE


- SERT/LİK ile YOĞUN/LUK


- SEVGİLİYİ GÖRMEK İÇİN:
SAATTE ile/ve/||/<> YOLDA

( Gidişine/geçişine bakılır. İLE/VE/||/<> Gelişine bakılır. )


- SEVİYESİZLEŞME ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA


- ŞEY ile/ve/+ YÖNELİM

( THING vs./and/+ TENDENCY )


- SEZGİ ile/ve YORUM

( INTUITION vs./and INTERPRETATION )


- SFENKS[Yun.] değil/yerine/= YONTU

( Yunan mitolojisinde, geçen yolculara, bazı bilmeceler sorarak, bilmeyenleri yuttuğuna inanılan söylence canavarı. | Mısır'da, eski Mısır'lılar çağından kalma kadın başlı, aslan gövdeli yontu. )


- SIK/LIK ile/ve/||/<> SIKI/LIK ile/ve/||/<> YOĞUN/LUK


- SINERJİK/SYNERGIC[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLİ 2 .ARTI ETKİLİ


- SINERJIST/SYNERGIST[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKIN | ARTI ETKIN


- SINERJİZM/SYNERGISM[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLEME | ARTI ETKİLEME


- SINIRLANDIR(IL)MA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİR(İL)ME


- SIRÂT[Ar.] değil/yerine/= YOL


- SIRÂT/TÂRİK[Ar.] değil/yerine/= YOL


- SİYASETÇİ/POLİTİKACI[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÖNETKİCİ


- SİYASETTE:
YOLDAŞ ile/değil YOL

( [siyasette] "Yoldaş, yolu belirler." DEĞİL Yol, yoldaşı belirler. [Yol değiştikçe, yoldaşlar da değişir.] )


- SİYASİ HAKLAR değil/yerine/= YÖNETKİL ÜLEVLER


- SİYASİ PARTİ değil/yerine/= YÖNETKİL BİREL


- SİYASİ/SİYASAL/POLİTİK değil/yerine/= YÖNETKİL


- SİYASİ TEŞKİLAT değil/yerine/= YÖNETKİL ÖRGÜT


- ...SIZ ile YOK

( ...LESS vs. THERE IS/ARE NOT )


- SOHBET ve YOLDAŞ/LIK


- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK


- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU

( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )


- SORGULAMA ile/ve YORUM ÇOKLUĞU(NA ULAŞMAK)


- SORGULAMA ile/ve/+/<> YORUMLAMA


- SORU ile/ve YORUM

( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )

( QUESTION vs./and INTERPRETATION/COMMENT )


- SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU

( QUESTION-COMMENT vs./and COMMENT-QUESTION )


- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI

( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )


- SOY değil/yerine YOL


- SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ

( ABSTRACTION POWER vs./and/||/<> INTEROPERATIBILITY vs./and/||/<> PRIORITY OF RELATIONS )


- SOYUTLAMA ile YOK SAYMAK


- SÖZ/SORU)
"YÖNLENDİRME" ile YÖNELTME


- STRATEJİ değil/yerine/= YOLİZLEM


- STRATEJİK MALLAR değil/yerine/= YOLİZLEMLİK TAVARLAR


- STRATEJİK PLAN değil/yerine/= YOLİZLEMSEL TASAR


- STRATEJİ/K değil/yerine/= YOLİZLEM/LİK / YOLİZLEMSEL


- SÜKÛN ile/ve YOKLUK

( QUIETNESS vs./and NON-BEING )


- SÜREÇ ile/ve/<> YOL


- SURETİYLE[Ar.] değil/yerine/= YOLUYLA/KOŞULUYLA


- TAHLİL ile YORUM

( ANALYSIS vs. INTERPRETATION/COMMENT )


- TAKILMA ile/değil/yerine YOĞUNLAŞMA


- TAKSİMETRE değil/yerine/= YOLSAYAÇ


- TAKTİK ile "YOL"


- TAKTİK ile YÖNTEM

( TACTICS vs. METHOD )


- TALİMATNÂME[Ar.] değil/yerine/= YÖNETMELİK


- TARİK:
ÖRGÜT değil YOL/YORDAM/YÖNTEM


- TARİK[Ar.] değil/yerine/= YOL


- TEDBİR ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- TEFSİR ETMEK/TABİR ETMEK değil/yerine/= YORUM/LAMAK


- TEKNİK ile YÖNTEM

( TECHNIQUE vs. METHOD )


- TEMÂYÜL değil/yerine/= YÖNSEME


- TEMÂYÜL[Ar.] değil/yerine/= YÖNSEME/EĞİLİM

( Belirli bir amaca ya da sonuca yönelen, etkinliğe dönüşmeyen etki gücü. )


- TERBİYE ile YOK ETMEK


- TERK ETMEK ile/ve/||/<> YOK ETMEK


- TEVHİD ve/=/||/<> YOGA ve/=/||/<> SYMBOLON


- TOPAÇ ile/ve/||/<> YOYO


- TOPRAKTA:
KÜÇÜK MEMELİ ve/||/<> TEK HÜCRELİ CANLILAR(PROTOZOA) ve/||/<> SOLUCAN ve/||/<> EKLEM BACAKLI ve/||/<> YOSUN ve/||/<> BOZGAN/BAKTERİ ve/||/<> MANTAR

( [Bir dönümde] 1 kg. VE/||/<> 15 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 250 kg. VE/||/<> 300 kg. )

( Bir cm. toprak tabakasının oluşabilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. )

( )


- TORNA değil/yerine/= YONTAR


- TRAFİK değil/yerine/= YOLAKIŞ


- TRAKT/TRACT[İng.] değil/yerine/= YOL


- TRASE/TRACING[İng.] değil/yerine/= YOL, İZ


- TÜKETMEK ile YOK ETMEK


- TÜKETMEK ile YOK ETMEK


- TÜRKİYE'DE, SİNEMA TARİH YAZIMINDA:
SİNEMANIN BAŞLANGICI ile/ve/||/<>/> MUHSİN ERTUĞRUL DÖNEMİ ile/ve/||/<>/> DÖNEMLER ile/ve/||/<>/> YAKLAŞIM ile/ve/||/<>/> KAYNAK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> YÖNTEM


- TÜZÜK ile/ve/||/<>/> YÖNETMELİK


- UĞURLAMAK ile/ve YOLCU ETMEK


- UMUT ve/=/||/<>/>/< YOKSULUN/FAKİRİN EKMEĞİ


- UNSURLARIN TRANSANDANTAL DOKTRİNİ ile/ve/||/<> YÖNTEMİN TRANSANDANTAL DOKTRİNİ


- USÛL:
İLKE ve/||/<> YÖNTEM


- VAR İKEN) "YOK" ile (YOK İKEN) "VAR"

( Dememeli[/sin/yiz]! [ya da çok dikkatli olmak gerekir] İLE Diyemezsin! [dersen de sonraki bedeli çok ağır olur!] )


- VAR ile/>< YOK

( Sende varsa. İLE/>< Sende yoksa. )

( Herkeste. İLE/>< Hiçkimsede. )


- VAR'DAN VAROLAN ile/ve/değil/||/<>/> YOK'TAN VAROLAN

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsan. )


- VARI YOKLAMAK ile YOKU YOKLAMAK

( "TO MAKE NONEXISTENCE" TO THE "EXISTENCE" vs. "TO MAKE NONEXISTENCE" TO THE "NONEXISTENCE" )


- VARLIĞI İSTEMEK ve/||/<> YOKLUKTAN KAÇMAK


- VARLIK ile/ve VAROLMA ile/ve YOKLUK

( Akla ilişkindir. İLE/VE Zamana ilişkindir. İLE/VE Zemine/mekâna ilişkindir. )

( ... İLE/VE Gerçeklik alanıdır. İLE/VE Gerçeklik kavramıyla karşılanamaz. )


- VARLIK ile/ve YOK VARLIK

( ... İLE/VE Tin. )

( Sadece kişi, yoktan varolur. )

( ONTOS ON >< UK ON )


- VARLIK ile/ve/değil/<> YOKLUĞUN VARLIĞI

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> İnsan. )


- VAR/LIK ile/>< YOK/LUK

( dır. İLE/>< değildir. )

( Sorun. İLE/>< Hiç. )

( Hiç. İLE/>< Sorun. )

( Dans var, dansçı yok; Dansçı var, dans yok. )

( Seviştirir. İLE/>< Dövüştürür. )

( [varolanın/nesnenin] Yüklem alabilmesiyle. İLE/>< Yüklem alamamasıyla. )

( EXISTENCE vs./>< NONEXISTENCE )


- VARLIK ile/ve YOKLUK

( İzzetiyet. İLE/VE Zilletiyet. )

( dır. İLE/VE değildir. )

( Kurtuluş, yokluktadır. Yani aczimizi anlayıp, tam bir teslimiyetle teslim olmaktadır. )

( Manevî ilmin nihayeti yokluktur. )


- VARLIK ile/ve YÖNTEM

( EXISTENCE OF WHAT vs./and METHOD )


- VARLIK ile/ve/<> YORUMLANMIŞ VARLIK

( ... İLE/VE/<> Dil. )


- VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)

[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )

( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )


- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/&gt;&lt;/< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)

( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( )

( )

( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )

( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>


- VEKTÖR:
YEĞİNLİK/ŞİDDET ve/||/<>/> YÖN


- VOKALİST/HANENDE[Fars.] değil/yerine YORUMCU


- [ya] "BİR YOL BULMAK/AÇMAK" ve/ya da/||/<>/>/< [ya] YOL AÇMAK ve/ya da/||/<>/>/< YOLDAN ÇEKİLMEK


- YAKIN İLİŞKİ ile/ve/||/<> YOĞUN İLİŞKİ


- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]


- YAN ile YÖN

( NEZT ile ... )


- YANDAŞ ile YOLDAŞ/TOVARİŞ[Rusça]


- YAR/UÇURUM ve/||/<>/< -YOR

( ... VE/||/<>/>/< Şimdiki zaman eki olan "-yor"un geniş zamanlı, genelleyici ve orantısız kullanımı uçurumun kenarında olmak ya da uçurumdan düş(ür)mek gibidir. )


- [ne yazık ki]
(")YARIŞMA(") ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA


- YASA ile YÖNERGE

( LAW vs. DIRECTIVE )


- YASA ile YÖNETMELİK

( LAW vs. STATUTES )


- YASAKLAMA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- YBB/YBÜ/INTENSIVE CARE UNIT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- YBS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ


- YENİ ile/ve YOĞUN

( NEW vs./and DENSE )


- YILLAR ile/ve/||/<> YOLLAR


- YILMAZ ile/ve/<> YORULMAZ ile/ve/<> YENİLMEZ


- YKDS/MANAGERIAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİMSEL KARAR DESTEK DÜZENİ


- YOBAZ ile/değil CAHİL


- Yoga için DİNLE!!!


- YOGA vs. MEDITATION


- YOGA ile ...

( Hindu felsefesindeki altı sistemden biri. Yoga bireysel ruhun(jivatma) Evrensel Ruh(Paramatma) ile birleşebilme yollarını öğretir. Yoga sisteminin Patanjali tarafından kurulduğuna inanılır. )


- YOGA ile/ve/<> MEDİTASYON

( Yoga, bağlantı(link), uyum demektir. Hem fizikî, hem de zihinsel olabilir. Yoga denilince, sadece özel hareketler olarak sınırlandırılmamamlıdır. İLE Yoga, dıştakini içe yöneltmektir. Meditasyon, sözcük bazında derin düşünme demektir. 1. Yönlendirme, 2. Onaylama, 3. Odaklanma, 4. Konsantrasyon, 5. Gerçekleştirme adımlarında sağlanır. 400 farklı meditasyon çeşidinden/yönteminden bahsedilir. )

( Yoga, iç varoluşun, dış varolanlar üzerinde işlem yapmasıdır. )

( Kendini anlama çabası, Yoga'dır. )

( Yoga: Sürekli mutluluğu içte arayış. )

( Yoga: Farkındalık içinde eylem. )

( Yoga, kendini-anlama yoluyla kendini özgürleştirme bilimi ve sanatıdır. )

( Yogi, iyi niyetini bilgeliğiyle birleştirebilmiş kişidir. )

( Gerçeği arayan bir Yogi olur, bilgeliği arayan bir Gnani olur, mutluluğu arayan biri ise Eylem Adamı olur. )

( Gerçek ile sahteyi ayırt edebilme ve sahte olanı terk etme yolunda derin düşünülerek yapılan gündelik alıştırmalar, meditasyondur. )

( Başlangıç için birçok meditasyon biçimi vardır ama onlar birbirine karışarak sonunda bir olur. )

( Meditasyon, bizi tutsak eden bağları bulmamıza, onları çözmemize ve o tutsaklık limanından ayrılmamıza yardımcı olacaktır. )

( Sözcüklerin ötesine ulaşmak için tekrarlanan girişimlere meditasyon denir. )

( ... ile/ve/<> HÂL-İ İSTİĞRAK )

( YOGA vs./and/<> MEDITATION
Yoga is bending the outer to the inner.
The effort to understand yourself is Yoga.
Yoga: Seeking lasting happiness within.
Yoga: Awareness in action.
Yoga is the science and the art of self-liberation through self-understanding.
Deliberate daily exercise in discrimination between the true and the false and renunciation of the false is meditation.
There are many kinds of meditation to begin with, but they all merge finally into one.
Meditation will help you to find your bonds, loosen them, untie them and cast your moorings.
Yoga is the work of the inner self on the outer self.
A Yogi is a person whose goodwill is allied to wisdom.
Such repeated attempts to go beyond the words is called meditation. )

( ... ile/ve/<> CHAN )


- YOGA ile/ve/||/<> PİLATES

( Daha çok maneviyat ve solukla ilgilidir. İLE/VE/||/<> Dikkatli hareket ve güce odaklanır. )

( [Gövdeyi ...] Zihin ve iç benlikle bağlantı kurmak için kullanır. İLE/VE/||/<> Gövdenin iç işleyişine bağlanmak için kullanır. )


- YOGA-BHRASTA ile ...

( Yüksek Yoga mertebesinden düşen kişi. )


- YOGA-KSHETRA ile ...

( Yoga sahası, felsefi anlamda fiziksel gövde. )


- YOGA-SADHANA ile ...

( Spiritüel Yoga uygulamaları. )


- YOGİ ile ...

( Yoga uygulayan. )


- YOGİ ile GNANİ ile EYLEM İNSANI

( Gerçeği arayan bir YOGİ olur, bilgeliği arayan bir GNANİ olur, mutluluğu arayan biri ise EYLEM KİŞİSİ olur. )


- YOĞUN BAKIM ve/||/<>/> YOK'UM(YOĞUM)! BAKIN!

( Dün. VE/||/<>/> Bugün. )


- YOĞUN ile "AĞIR"


- YOĞUN ile BOL

( DENSE/INTENSIVE vs. ABUNDANT/AMPLE )


- YOĞUN ile MEŞGUL


- YOĞUN ile "YÜKSEK"


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile/yerine DİKKAT

( TO INTENSIFY vs. ATTENTION
ATTENTION instead of TO INTENSIFY )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/yerine (EN AZINDAN) YAKINLAŞMA

( TO INTENSIFY vs./and TO APPROACH, TO GET CLOSER )


- YOĞUNLAŞMA ve/||/<> FARKLILAŞMA ve/||/<> BELİRLEME


- YOĞUNLAŞMA ile ODAKLANMA

( CONCENTRATION vs. TO GET FOCUS )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/<>/>< SEYRELME

( TEKÂSÜF[< KESÂFET] ile/ve/<>/>< TAHALLÜL[< HALL | çoğ. TAHALLÜLÂT][: Hallolma, parçaları birbirinden ayrılma. | [kimya] Ayrışma. ] )


- YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve SIKIŞTIRMA

( INTENSIFY vs./and TO SQUEEZE )


- YOĞUNLAŞ(TIR)MAK ve/<>/> DAVET


- YOĞUNLUK ile AKIŞMAZLIK/VİSKOZİTE

( Bir nesnenin birim oylumdaki kütlesi. İLE Bir sıvının akmaya karşı gösterdiği direnç. )


- YOĞUN/LUK ile AZ/LIK >< ÇOK/LUK


- YOĞUNLUK ile KABALIK


- YOĞUNLUK ile/ve/<> OLGUNLUK

( Olgunluk nasıl meydana gelir?
Zihnimizi berrak ve temiz tutarak, yaşamımızın her anını tam bir farkındalık hali içinde yaşayarak, korkularımızı ve arzularımızı belirdikleri anda hemen inceleyerek ve gidererek. )

( Meyve bir anda düşer ama olgunlaşması zaman alır. )

( Hazır olmak, olgun olmaktır. )

( How does maturity come about?
By keeping our mind clear and clean, by living our life in full awareness of every moment as it happens, by examining and dissolving our desires and fears as soon as they arise.
The fruit falls suddenly but the ripening takes time.
Readiness is ripeness. )

( INTENSITY vs./and/<> RIPENESS )


- YOĞUNLUK ile/ve PAYLAŞIM

( DENSITY vs./and SHARING )


- YOĞUN/LUK ile SIK/LIK

( DENSE/DENSITY vs. FREQUENT/FREQUENCY )


- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK


- YOK ARTIK ile YOK DAHA NELER


- YOK DEMEK ile/değil/yerine BENİM İÇİN BU/BÖYLE BİR KONU/OLGU YOK DEMEK

( [not] TO SAY "THERE IS/ARE NOT" vs./but TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME"
TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME" instead of TO SAY "THERE IS/ARE NOT" )


- YOK DEMEK ile/değil/yerine GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- YOK ETMEK ile BAŞKALAŞTIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil BİTİRMEK

( [not] TO DESTROY vs./but TO FINISH )


- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK


- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil ÖRTMEK


- YOK ETMEK" ile/ve/<>/değil/yerine TIRNAK İÇİNE ALMAK "..."


- YOK ETMEK ile/değil/yerine/>< YAŞATMAK

( Yoketmek yerine yaşatmak )

( İMHÂ ile/değil/yerine/>< İHYÂ )


- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ


- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI


- YOK OLACAK OLAN ve/<> YOK HÜKMÜNDE DE OLABİLİR


- YOK OLAN ile/değil/yerine ORADA OLAN


- YOK OLMA ile AZALMA


- YOK OLMA ile/ve/değil "BUHARLAŞMA"


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAĞILMA


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEME


- YOK OLMA ile/ve RÜZGÂRLIĞI KALMAMA


- YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK ile/ve ORTAYA ÇIKIŞTAN SONRA/Kİ YOKLUK

( NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST vs./and NONEXISTENCE AFTER EXISTENCE )

( PRADHAVAMSA-ABHAVA ile/ve PRAG-ABHAVA )


- YOK OLMAK ile/ve/=/değil VAR OLMAK


- YOK YA:
ŞAŞIRMA ile/ve/||/<> DEĞİL'


- YOK ile/değil ANLAMIN(IN) OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but LACK OF MEANING/SENSE )


- YOK ile/ve/değil/yerine CİSMİ OLMAYAN


- YOK ile DEĞİL

( LACK vs. NOT )


- YOK ile/ve/değil "DONMUŞ"(CEMÂDAT)

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but FROZEN )


- YOK ile/değil GEÇERLİ DEĞİL


- YOK ile/ve/değil/yerine GÖSTERİLEMEYEN


- YOK yerine HAK VERE


- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )


- YOK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKSIZ


- YOK ile OLMAZ


- YOK ile/ve PAYLAŞILABİLİR OLMAYAN

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and UNSHARED )


- YOK ile/ve/değil/yerine TESPİT EDİLEMEZLİK


- YOK ile/ve/değil/yerine VAR DEĞİL

( "YOK" değil/yerine "VAR DEĞİL"

Bazı kültürlerde, günlük dilde ve felsefede "Değil-leme" yöntemi ile bazı durumlar için üst bir bilinç kullanılmaktadır. Buna verilebilecek birkaç örnekten biri de Anadolu Kültürü ve Bilgeliği'nde "YOK" sözünün kullanılmamasıdır. "Yok", kavram olarak da, dil ve yaşamsallık açısından da o kadar yerini almıştır ki, bir kişinin farkında olmadan bile kullanması durumunda etrafındakilerden biri, "yok" sözünü kullanmaması gerektiğini uygun bir şekilde belirterek, uyarır o kişiyi. Yok sözünü kullanmak yerine "Var değil", "Hak getire", "Hak vere" sözleri kullanılır. Aynı şekilde "Bitti" yerine de "Bereketlendi" kullanılır. (aynı zamanda "Bitirmek" yerine "Tamamlamak" sözcüğünü kullanmak zihin programlaması, olgusallık ve dil açısından daha da yerinde bir tanımdır.)

"Evet!" ve "Hayır!" sözcüklerinde de buna benzer, hatta daha da öte bir durum vardır. "Hayır!" sözü, her ne kadar olumsuzluk anlamında kullanılıyor olsa da, bu duruma verilen ad, o olumsuzluktan bir hayır gelmesini ya da geleceğini düşünmekle bağlantılı bir olumlu kılma sözüdür. Derinlere ve uzun geçmişe dayanan Anadolu Kültürü'nün, din ve tasavvuftan da yararlandığı yaşamsal ve dil üzerindeki bilge tutumlarının günlük dile ve halka yansıtma çabaları birçok örnekte görülebilir. "Çok ..." yerine "Yeterli"; "Almak" yerine "Edinmek"; "Fakat" değil "Aynı zamanda" gibi, durumun karşılığını daha derinlemesine verebilecek sözlerin kullanılmasına yönelik çabaları gözlemlemek ve bunlardan üst düzeyde yararlanmak gerekir.

Bu tür çabalar nesne, kavram, olgu ilişkilerinde insanın ve toplumların yaşanmışlıklarındaki derinliklerden ve geleceğe bir miras olarak bırakılmak istenen, insanlığın gelişimine olan etkilerini öngörerek varılmış tutum ve sonuçlardır. Önceki ve "Hayır!" örneğinde olumsuz bir sözün söylenmiyor olmasında bir yasak, haram ya da günah bilincinden çok, bilgece, bilinçli bir tutum söz konusudur.

Bu tutumlar sadece sözler için değil, daha uygun karşılıkları bulunan davranışlar için de geçerlidir. Örneğin, birine -özellikle bir çocuğa- bir şey vermek istendiğinde, avuç aşağıya bakar şekilde uzatmak değil/yerine verilecek olanın, avucun içinde bulunduğu açık bir avuç uzatmaktır. Bu tür uygulama ve kavramlarda kullanılabilecek tanımlara da örnek olarak, "Aşure/Yemek Pişirmek" yerine/değil "Aşure Kaynatmak"; "Yemek"e yerine/değil "Lokma"ya katılmak/davet; ışığı/mumu/ateşi/ocağı "Söndürmek/Kapatmak" yerine/değil "Dinlendirmek"; "Yakmak/Açmak" yerine/değil "Uyandırmak"; "Ney Sesi" değil/yerine "Ney Sedâsı", "Ney Çalmak" değil/yerine "Ney Üflemek" dendiğini bilmeli; "Saç/sakal/kıyafet Düzeltmek" değil "Huy Düzeltmek" gibi hem zihinsel, hem yaşamsal kullanımlardan haberdar olmalı, kişi diline ve kendine gereken özeni ve önemi göstermelidir.

"Körü körüne Taklit" yerine/değil "Muhabbetle(Sevgiyle) Taklit" etmek, "Emir Eden" değil "Hizmet Eden" olmak, "Tutmak/Saklamak" yerine "Heybeye Atmak", "Hakkını Vermek" yerine "Hakkını Teslim Etmek" ve tüm bu ayrıntıları "Akılla Tartmak" yerine "Kalple Dinlemek" gerekir.

BU İNSAN DEDİKLERİ EL, AYAKLA, BAŞ DEĞİL,
ÂDEM MÂNÂ'YA DERLER, SURAT İLE KAŞ DEĞİL )

( [not] LACK vs./and/but NOT EXIST
NOT EXIST instead of LACK )


- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOK ile/ve/değil ZORUNLULUĞUNUN OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but LACK OF OBLIGATION )


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YOKLUĞA DAYANAMAYAN ile/>< VARLIĞA DAYANAMAYAN


- YOKLUĞU PAYLAŞMAK değil VARLIĞI PAYLAŞMAK ve/||/<> İYİ GÜN DOSTU OLMAK değil KÖTÜ GÜN DOSTU OLMAK


- YOKLUĞUN ESASI VE USÛLÜ ile VARLIĞIN ESASI VE USÛLÜ


- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE


- YOKLUK:
TERBİYE EDER ve/+/||/<>/> ADAM EDER


- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil/yerine BELİRSİZ/LİK


- YOK/LUK ile/ve BİÇİMSİZ/LİK

( NONEXISTENCE vs./and UNSHAPELINESS )


- YOKLUK ile/=/||/<>/< BİR ŞEYİN YOKLUĞU


- YOK/LUK ile/ve BOŞ/LUK

( Görünmezler, tecelli etmezler. )

( NONEXISTENCE vs./and BLANK | CAVITY )


- YOK/LUK ile/ve EKSİK/LİK


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil GÖRÜNMEZ/LİK, BİLİNMEZ/LİK

( AMÂ: Görünmezlik yeri/"ülkesi". )

( [not] NONEXISTENCE vs./and/<>/but INVISIBLE, UNKNOWN )


- YOK/LUK ile/değil MERKEZSİZ/LİK


- YOKLUK ile/ve MESBÛK Bİ'L-ADEM


- YOKLUK = NON-BEING[İng.] = NON ÊTRE[Fr.] = NICHTSEIENDE[Alm.] = NON-EUS[Lat.]


- YOKLUK ile/ve SALTIK/MUTLAK YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and ABSOLUTE NONEXISTENCE )

( ABHAVA ile/ve ATYANTA-ABHAVA )


- YOKLUK ile SIKINTI

( POVERTY vs. "STRAIT" )


- YOK/LUK değil/yerine SINIRLANAMAZ/LIK


- YOK/LUK ile/ve TANIMSIZ/LIK


- YOKLUK ile/ve/||/<>/>< VARLIK

( Gölgesi olmaz! İLE/VE/||/<>/>< Gölgesi mutlaka vardır. )

( Yokluğun varlığa gücü yeter de, varlığın yokluğa gücü yetmez. )

( Varlığımın değerini bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim! [en uzun süre 7 yıldır!] )

( Yoktur. İLE/VE/||/<>/>< Vardır. )

( There is no shadow! vs./AND/||/<>/>< Shadow is exist absolutely. )

( Yokluğunuzu hissetmeyeni, varoluşunuzla "rahatsız etmeyin!" )

( NONEXISTENCE vs./and/||/<>/>< EXISTENCE )


- YOK/LUK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )

( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )


- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU

( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )

( ... ile/ve VU ZHI YOU )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOK/LUK ile/ve/değil ZİHİN

( Yok etmeyince, yok olmaz. )

( [not] NONEXISTENT/NONEXISTENCE vs./and/but THE MIND )


- YOKLUK'TA YOKLUK ile VARLIK'TA YOKLUK

( Yokluk, fazlasıyla zor ve ağır bir durumdur fakat yokluktan daha zoru da vardır ki, o da, varlıkta/olanaklar içinde yokluktur. )

( NONEXISTENCE AT NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE AT EXISTENCE )


- YOKLUKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR ile/ve/değil VARLIKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR


- YOKLUKTAN YARATMAK ile/ve YOK İKEN YARATMAK


- YOK(OLUMSUZ YANIT/HAYIR ANLAMINDA) ile HAYIR


- YOKSA ... ile AKSİ HALDE ...


- YOKSA ile YA DA


- YOKSUL:
AZA SAHİP OLAN değil "ÇOK"U İSTEYEN


- YOKSUL:
YENİ ile ÖZGÜR ile YARATICI ile BİRLEŞMİŞ ile DÜŞKÜN

( Eric Hoffer'ın, Kesin İnançlılar[Kitle Hareketlerinin Anatomisi] adlı kitabını okumanızı salık veririz... )


- YOKSUL/FAKİR ile/değil EZGİN

( ... İLE/DEĞİL Paraca durumu bozuk olan kişi. | Çok sıkıntı/cefa çekmiş kişi. | Çürük, ezik meyve. )


- YOKSULLARIN "KURABİLDİĞİ", ANCAK ...:
HAYAL ve/||/<> TURŞU


- YOKSULLUĞU SONLANDIRMAK:
HAYIR İŞİ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET


- YOKSULLUK:
YİYECEK BİTİNCE ile/ve/değil/||/<>/> ADÂLET BİTİNCE


- YOKSULLUK ile/ve/ne yazık ki/> MUTLAK YOKSULLUK


- [ne yazık ki]
YOKSULLUK ve/değil/||/<> YOLSUZLUK


- YOKSUN ile/değil UZAK


- YOKSUNLUK ile/ve/değil/> GEREKSİNİM

( [not] DEFICIENCY vs./and/but/> NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve GEREKSİNİM

( DEPRIVATION vs./and NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve/||/<> (OPTIMAL/OMNIPOTANT) KIRILMA


- YOKSUNLUK = PRIVATION[İng., Fr.] = MANGEL[Alm.] = PRIVATIO[Lat.] = STERESIS


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKTAN değil YOK İKEN


- YOKTU değil KAYITLARDA YOK/BULUNMUYOR


- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN


- YOKUŞ ile BAYIR

( ... İLE Küçük yokuş. )


- YOKUŞ ile/değil/yerine EĞİM/ŞEV[Fars. < ŞÎB]

( Bisiklet kullanmayan kişiler, bildikleri/gördükleri yollardaki eğimin açısına ve uzunluğuna göre, yolun/eğimin tamamını/bütününü "düşünerek", eğimli yollarda çok yorulacaklarını varsayarlar/zannederler. Hatta, o dik "yokuşun", çıkılamaz olduğunu zannederek, süreci düşünmeden/deneyimlemeden, sonuç merkezli bir (ön)"yargı"da bulunurlar. Gözlerini, yolun sonuna dikerek ve yetersizliklerine, güçsüzlüklerine bağlayarak ve ümitsizliğe düşürecek olan yüklü/şişmiş "yokuş" sözcüğü ile yanına bile yaklaşmazlar bisikletin.

Oysa ki, bisiklet kullananlar için durum böyle değildir. Bisiklet kullanımında ve bisiklet kullanıcıları için geçerli olan, basıyor oldukları pedaldır. Yeterli olacak olan bacak/kas gücü ve vites kullanımının sunduğu kolaylıklar ile çoğu zaman, neredeyse düz yolda pedal çevirdikleri kadar rahat pedal çevirirler. Bisiklet kullanmayanlar için zannedildiği kadar güç değildir pedal çevirmek ve yol almak.

Yokuş ile Eğim arasındaki fark, tamamen zihinsel ve dilseldir. Bisiklet kullan(a)mayan kişiler, zihinlerindeki yolun/eğimin tamamına "yokuş" diyerek, daha baştan, önyargı ve sonuç odaklılıklarının yarattığı zihinsel ve dilsel engele takılır. Ya da böylesine değiştirilebilecek bir "engel" yerine "yokuş" tanımından vazgeçerek, %90 oranında kolaylaştırabilirler bisiklet üzerine çıkmayı. Düz yol aramak gibi yersiz bir beklentiden de kurtulmuş olur ve bisikletleriyle yol alırlar.

Bisiklet üzerine çıkılır, "yokuş" denilen fakat bisiklet üzerindeyken sadece bir eğim olarak deneyimlenen bu yollarda bir süre bisiklet kullanılırsa, çevrilen pedalın kolaylığı kadar ve sadece yoldaki bir eğim olarak geçilir o süreç ve kolaylıkla tamamlanır, o gözde ve sözde büyütülen eğim. )


- YOKUŞ ile KIRKMERDİVEN

( ... İLE Dik yokuş. )


- YOKUŞ ile PALANDÖKEN

( ... İLE Taşlık yokuş. )


- YOKUŞ ile ŞEV[Fars.]

( ... İLE Yokuş aşağı, inişli yer. | Meyilli, eğik. | Gece. )


- YOKUŞ ile YAMAÇ


- YOKUŞ ile YURA/KABAN[Erm.]

( ... İLE Dik yokuş. )


- [ne yazık ki]
"YOKUŞA SÜRMEK" ile/ve/<> "BİN DEREDEN SU GETİRTMEK" ile/ve/<> "ENSESİNDE BOZA PİŞİRMEK"["kafasında" değil!] ile/ve/<> "TOPU, TACA ATMAK" ile/ve/<> TRİBÜNLERE OYNAMAK ile/ve/<> İPE UN SERMEK


- [ne yazık ki]
YOKUŞA SÜRMEK ile/yerine ÜMİTSİZLENDİRMEK

( TO MAKE DIFFICULTIES vs. TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR
TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR instead of TO MAKE DIFFICULTIES )


- YOK-VAR ile/değil BOŞ-DOLU


- YOL AYRIMI ile KAVŞAK


- YOL GEÇEN HANI ile ...

( Beyazıt'ta, Çarşıkapı - Kapalıçarşı arasında bulunan eski bir han. )


- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK


- YOL:
İNCE ve/||/<> KILIÇTAN KESKİNCE


- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YOL ÜSTÜNDE TAŞ GÖRSEK, ...:
"YOLDAN VAZGEÇMEK" ile/değil/yerine/>< ÜSTÜNDEN GEÇMEK


- YOL:
UZUN ve/||/<> ÇİLELİ


- YOL VERMEK ile/değil/yerine YER VERMEK


- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK


- YOL ile AKIM


- YOL ile/ve ALE

( ... İLE/VE Ağaçlıklı yol. )


- YOL ile/ve/değil/<> ARAÇ


- YOL ile/ve/değil BİSİKLET(Lİ) YOLU


- YOL ile ÇIĞIR

( ... İLE Çığın, kar üzerinde açtığı iz. | Hayvanların, gide gele açtığı ince yol, patika. | İz. | Başkalarının da uyabileceği, yeni bir biçim, yöntem ya da yol. | Büyük hattatların sanat yolu. )


- YOL ile/ve ÇIĞIR/SEBİL/PATİKA[Slavca]

( ... İLE/VE Hayvanların açtığı yol. )


- YOL ile/ve HIYÂBÂN

( ... İLE/VE İki yanı ağaçlarla dizili yol. )

( ... İLE/VE Hıyâbân )


- YOL ile/ve İLETİŞİM

( Olgun kişi, etkisini tavsiyeleri ve önderliğiyle yayarak izlenecek yolu hazırlar. )

( WAY vs./and COMMUNICATION )


- YOL ve/=/<> İNSAN

( Gelenekte, yol, herşeyden önce gelir. İnsandan bile ve fakat yolun kendi de yine insandır. )


- YOL ile KOL


- YOL ile/ve MAKADAM[< MC ADAM]

( ... İLE/VE Kırık taşlarla döşenmiş yol. )


- YOL ile NALDÖKEN

( ... İLE Taşlı, çakıllı yol. )


- YOL ile PATİKA[Slavca]

( WAY/ROAD vs. TRAIL )


- YOL = ROAD[İng.] = RUE[Fr.] = STRAßE[Alm.] = STRADA[İt.] = CALLE[İsp.]


- YOL ile/ve ŞÂH-RÂH[Fars.]

( ... İLE/VE Büyük ve işlek yol, anayol, cadde. | Şaşırılması olanaksız doğru ve açık yol. )


- YOL ile/ve SEBİL[Ar.]

( ... İLE/VE Büyük cadde. )

( RÂH ile/ve RÂH-I/REH-İ ŞÂH )


- YOL ile/ve SİSTEM

( WAY vs./and SYSTEM )


- YOL ile/ve SÜREÇ

( Kendimiz bulmadıkça o, kendi yolumuz olmayacaktır ve bizi hiçbir yere götürmeyecektir. )

( Sürece katılmadıkça anlaşılmaz. )

( Kişiyi, yürüdüğü yol yorar. )

( Unless we find ourselves, it will not be our own way and will take us nowhere. )

( PATH vs./and PROCESS )


- YOL ile UZAM


- YOL ve/> YER ve/> YÖN

( Nereden? VE/> Nerede? VE/> Nereye? )


- YOL YOLCU

( WAY
PASSENGER )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM


- YOLA:
AKILLA ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> AKILDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK:
"YAŞAMDAN KAÇMAK İÇİN" ile/değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK ÜZERE


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLCU ile/ve GEZGİN

( ... ile/ve SEYYAH )

( PASSENGER vs./and TRAVELLER )


- YOL/CULUK:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU


- YOLCULUK:
HAYAL GÜCÜ yerine GERÇEKLER

( Seyahat etmek, hayal gücümüzü, gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl olabileceklerini düşünmek yerine onları, oldukları gibi görmemizi sağlar. )


- YOLCULUK:
[önce] SÖZSÜZ BIRAKIR sonra/> ÖYKÜ ANLATICISINA DÖNÜŞTÜRÜR


- Yolculukta KONUŞ!!!


- Yolcuyla KONUŞ!!!


- Yolcuyu DİNLE!!!


- YOLDA KALMAK ile SINIFTA KALMAK


- Yolda KONUŞ!!!


- OKUMAK:
YOLDA ile/ve BEKLERKEN


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- YOLDAŞ:
HIZIR ya da CEBRAİL değilse (BİR) MÜRŞİD-İ KÂMİL GEREK


- YOLDAŞ (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALDAŞ (OLMAK)

( Gövdeye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Gönüle. )


- YOLDAŞ ile/ve TARİKAT

( Önce refîk, sonra tarîk. )

( Yolda kalma! Gel! [Gelince de yola takılıp kalma!] )


- YOLDAŞLIK (RIFK)


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- YOL-İZ (BİLMEMEK)


- YOLLAMAK ile/yerine/değil UĞURLAMAK


- YOLLAR ile/ve/değil/||/<>/< TEK/ORTAK YOL

( Kişi sayısınca. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Samimiyetle. )


- YOLLAR('I)

( THE WAYS/DIRECTIONS )


- YOLLAR('I)


- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLSUZLUK ve ORUNÇ/URUNÇ/RÜŞVET

( İRTİKÂB ve İRTİŞÂ'[< RİŞVET] )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLU BULMAK ile/ve SUYU BULMAK


- Yolu DİNLE!!!


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA


- YOLUNU AÇMAK ile/ve YOLUNU OLUŞTURMAK


- ... YOLUYLA ile/ve ... ARACILIĞIYLA


- YOL/YÖNTEM ile/ve İŞ ile/ve BİLGELİK

( WAY/METHOD vs./and BUSINESS vs./and WISDOM )


- YOL-YORDAM (BİLMEK, GÖSTERMEK, SORMAK)


- YÖN DEĞİŞİMİ ile/ve/||/<> HIZ DEĞİŞİMİ


- YÖN ile ARA YÖN/ASYÖN

( Belirli bir noktaya göre olan yer, taraf. | Bir şeyin belirli bir noktaya baktığı yan, veçhe. | Bir yere gitmek için izlenilen yol, cihet, istikamet. | Tutulacak, izlenilecek yol. İLE Dört ana yönden ikisi arasında olan yönlerden her biri. )


- YÖN ile/ve/||/<> BAĞLAM


- YÖN ile BOYUT

( DIRECTION vs. DIMENSION )


- YÖN = DIRECTION[İng., Fr.] = RICHTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = DIRECCIÓN[İsp.]


- YÖN ile/ve İŞARET

( DIRECTION vs./and SIGN )


- YÖN ile/ve KATMAN

( DIRECTION vs./and LAYER )


- YONCA ile EKŞİYONCA

( Baklagillerden, başak durumundaki, çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. İLE Ekşiyoncagillerden, çok yıllık, otsu bitki. )

( TRIFOLIUM cum OXALIS )


- YONCA ile TAVŞANBIYIĞI

( ... İLE Bir tür yonca. )


- YONCA ile ÜÇGÜL/YABANYONCASI/TİRFİL[Yun.]

( TRIFOLIUM )


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNELİK ile DÖNÜK

( TO/DIRECTED vs. FACING )


- YÖNELİM/KIBLE:
NAMAZ ile DUA ile ÂŞIK ile İŞ

( Kâbeye. İLE Her yöne. İLE Kişiye(mâşuğa)/kavrama. İLE Uğraşa. )


- YÖNELİM ile/ve/değil/<> DOĞRULUM/TROPİZM[Fr. < Yun.]


- YÖNELİM = INTENTION[İng., Fr.] = INTENTION[Alm.] = INTENTIO[Lat.] = INTENCIÓN[İsp.]


- YÖNELİMSEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZNEL/LİK


- YÖNELME DURUMU ile ...

( DATIVE CASE )


- YÖNELME ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMA (İSTEĞİ)


- YÖNETİCİ

( MANAGER )


- YÖNETİCİ:
ORTALAMA ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> İLERİ

( Para kazandırır. İLE/VE/||/<> Düzen kazandırır. İLE/VE/||/<> İnsan kazandırır. )


- YÖNETİCİ ile/ve/||/<>/> ASKER

( Eski/önceki asker. İLE/VE/||/<>/> Asker. )


- YÖNETİCİ ile/ve/değil/yerine GİRİŞİMCİ


- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )

( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )

( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )

( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )

( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )


- YÖNETİCİLER:
"SEÇKİN" ve/<> "KOZMİK" ve/<> "İLÂHİ"


- YÖNETİCİLER ile/ve/<> BİLİMBİREYLERİ

( Toplumun ilerlemesi için bu iki sınıfın doğru ve gerektiği gibi çalışması/davranması gerekmektedir. )

( UMERÂ ile/ve/<> ULEMÂ )


- YÖNETİCİ/LER ile/ve/||/<> KORUYUCU/LAR ile/ve/||/<> ÜRETİCİ/LER


- Yöneticilerle KONUŞ!!!


- YÖNETİM:
HASARLARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIKLARI


- YÖNETİM İŞLEMLERİNDE:
YETKİ ile/ve/||/<> BİÇİM ile/ve/||/<> NEDEN ile/ve/||/<> KONU ile/ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİM/İDÂRE TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<> KAMU TÜZESİ/HUKUKU


- YÖNETİM ile ...

( Allah ilmi. )


- YÖNETİM ile/ve/<> ADÂLET

( MANAGEMENT vs./and/<> JUSTICE )


- YÖNETİM = MANAGEMENT[İng.] = DIRECTION[Fr.] = VERWALTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = MANEJO[İsp.]


- YÖNETİM ve/||/<> TAKIM

( )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMDE:
YETKİ ve/||/<> BİÇİM/ŞEKİL ve/||/<> NEDEN ve/||/<> KONU ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİMİN, KUSURSUZ SORUMLULUĞU:
"İLKE" değil/>< İSTİSNA OLMALI


- YÖNETİMSEL:
İŞLEM ile/ve/||/<> EYLEM


- YÖNETİMSEL SORUMLULUĞUN TARİHSEL GELİŞİMİNDE:
MÜLK-DEVLET KURAMI ile/ve/||/<>/> POLİS-DEVLET ANLAYIŞI ile/ve/||/<>/> HAZİNE KURAMI

( Prusya, Büyük Frederich. İLE/VE/||/<>/> Nazi Almanya'sı, Stalin Rusya'sı. İLE/VE/||/<>/> Devlet ve hazine, ayrı tüzel kişilik. )


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME


- YÖNETMEK ile ABRAMAK

( Deniz taşıtlarını yönetmek. )


- YÖNETMEK = DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.]

( Yönetmek, dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen, kimse yanlış olmaya cesâret edemez. )


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRMEK


- YÖNETMEN OYUNCU


- ... YÖNETMENLİĞİ değil ... YÖNETMELİĞİ


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- YÖNLENDİRİM


- YÖNLENDİRME ile YERLEŞTİRME

( YUDEBBİR ile YUKARRİR )

( TO ORIENTATE vs. TO LOCATE )


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNLER ile/ve/değil İNSANIN DURUŞU/DURUŞLARI


- YÖNLER('İ)


- YONT ile ...

( Başıboş hayvan. )


- YÖNTEM (ÂDAB)


- YÖNTEM:
FELSEFÎ(EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> KURGUL ile/ve/||/<> SALTIK


- YÖNTEM, METOD, SİSTEM = TARÎK = MÉTHODE, SYSTÈME


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU


- YÖNTEM/USÛL["USÜL" değil!]/METOD[İng. < METHOD] ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ile/ve/değil/yerine AHLÂK

( [not] METHOD vs./and/but MORALS
MORALS instead of METHOD )


- YÖNTEM ve/<> (BELİRLİ/BAZI) YÖNTEME, YÖNTEMLE(RLE)/BİLİNÇLE BAKMAK


- YÖNTEM ile/ve/<> BİLİNÇ

( METHOD vs./and CONSIOUSNESS )


- YÖNTEM ile FORMÜL


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İZİN


- YÖNTEM ile/ve/||/<> KAVRAM

( YÖNTEM: Kavramın bilinci. )

( Yöntem, mantığın içeriğinin, içsel özdeviniminin biçimi üzerindeki bilinçtir. )


- YÖNTEM ve/<> KOŞULLAR


- YÖNTEM ile/ve LOJİ[Yun. < LOGOS]

( METHOD vs./and LOGIC )


- YÖNTEM ile/ve SORU

( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )

( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )

( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )

( METHOD vs./and QUESTION
How am I to get a true answer? By asking a true question! )


- YÖNTEM ile SÜREÇ

( METHOD vs. PROCESS )


- YÖNTEM ile/ve TARZ

( METHOD vs./and STYLE )


- YÖNTEM ile/ve/<> TUTUM

( METHOD vs./and/<> ATTITUDE )


- YÖNTEM ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ile/ve USÛL


- YÖNTEM = USÛL = METHOD[İng.] = MÉTHODE[Fr.] = METHODE[Alm.] = METHODUS[Lat.] = METHODOS[Yun.] = METODO[İsp.]


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YAKLAŞIM

( [not] METHOD vs./and/<>/but APPROACH
APPROACH instead of METHOD )


- YÖNTEM ile/ve/||/<>/< YEĞLEME/TERCİH


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YÖNTEMSELLİK

( Bir şeyler için önceden belirli bir yöntem yoktur(aranamayabilir/bulunamayabilir). İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Herşeye uygun bir yöntemsellik vardır(aranabilir/bulunabilir). )


- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM

( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )


- YÖNTEM ile/ve YORDAM

( METHOD vs./and WAY )


- YÖNTEM ile YORDAM(MELEKE)


- YÖNTEMBİLİM = USULİYAT = METHODOLOGY[İng.] = MÉTHODOLOGIE[Fr.] = METHODOLOGIE, METHODENLEHRE[Alm.]


- YÖNTEMLER:
AŞKINSAL ile/ve/||/<>/> KURGUL ile/ve/||/<>/> EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> OLGUSAL/FENOMENOLOJİK

( Kant'ta. İLE/VE/||/<>/> Hegel'de. İLE/VE/||/<>/> Marx'ta. İLE/VE/||/<>/> XX. yüzyılda. )


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞ


- YONTKUŞU = KUYRUKSALLAYAN


- YÖNÜ TERS ile YÜZEYİ TERS


- YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO

( [görevleri] Şef ailesi. İLE/VE/<> Halkla ilişkiler. İLE/VE/<> Sağlık ve tıp. İLE/VE/<> Tüze ve adâlet. İLE/VE/<> Ticaret ve dış ilişkiler. )

( Mali'nin, Dogon bölgesindeki, Songo köyünde yaşayan kabileler. )


- [ne yazık ki]
YORAN:
KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ETRAFINI ANLAMAYAN KİŞİLERİN SAĞIRLIĞI


- YORAR ile/>< VERİR


- YÖRE ile/ve İRMİK

( İri un. İLE/VE İri taneli un. )


- YÖREL ile/ve/||/<> YEREL


- YÖRESEL ile/ve/<> BÖLGESEL


- YORGAN-DÖŞEK (YATMAK)

( Hasta olmak. )


- YORGUN-ARGIN (EVE DÖNMEK)


- YORGUN/LUK ile/ve/||/<> SAYRI/LIK(HASTA/LIK[Fars. < HASTE: Yorgun.])/İGLELMEK[: Sayrılanmak/hastalanmak.][dvnlgttrk]

( TA'B ile MARÎZ[< MARAZ]/ÂLİL[: Sayrı(hasta). | Sakat, kör.], VASIB
TAVSÎF-ÜL-EMRÂZ: Sayrılıklar ilmi. )

( ... ile BÎMÂR/Î )


- YORMAK ile YORMAK

( Yorgun duruma getirmek. İLE Bir nedenle bağlamak, bir duruma işaret saymak, bir anlam vermek, yorumlamak. )


- YORMAMALI!


- YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )

( FERIAL vs. ... )


- YORTU[Yun.] ile YORTU


- YORUCU" ile/değil SIKICI/BEZDİRİCİ/BUNALTICI

( Fiziksel. İLE/DEĞİL Zihinsel/düşünsel. )


- YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF

( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )

( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )

( Kapı, güneydedir. )


- YÖRÜK/YÜRÜK ile/ve/||/<> Yörük/Yürük

( Göçebe Türkmen boyu. Anadolu ve Rumeli'de göçebe olarak yaşayan, mevsimlere göre ova ya da yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. [Göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenler. "Yürümek" sözcüğünden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak yaşamı sürdüren Türkmen aşiretleri [obaları] için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlar'daki Türkler arasında da yüksek oranda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. öbeklere ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'nın dağ köylerinde yaşamaktalar. Osmanlı, tüm Balkanlar'da elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi anlamları yansıtan "Yörük" sözcüğü yerine, “yürük” sözcüğü de kullanılır. Genel olarak göçer-konar yaşam sürdüren tüm topluluklar için kullanılan bu ad, daha çok göçebe Oğuz boyları için simge (özel ad) olmuştur. XI. yüzyılda Orta Asya'dan göç eden ve göçebe yaşam sürdüren Oğuzlar, İran'dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya geldi. Burada da eski yaşam tarzını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar, Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir bölümü, yerleşik yaşama geçti. Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir bölümü yerleşik yaşama geçerek Türkmen adını aldı, bir bölümü de göçebe yaşamını sürdürüp Yörük adıyla anıldı. Osmanlıların Rumeli'ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli'ye göç ettirildi. Yörük aşiretleri ve obaları adlarında genellikle koyun ve keçi sözcüklerini barındırır. "Karakeçili", "Sarı keçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin adı, bu obaların nerede yaşadığını da belirli kılar.] İLE/VE/||/<> Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )


- YÖRÜK["YÜRÜK" değil!] ile TÜRKMEN[< TURKOMAN < TÜRK-İMAN]

( Sünnî göçer. İLE Sünnî olmayan göçer. )


- | YORULDUĞUMUZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR ve DURULDUĞUMUZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR |
ve/||/<>/>/<
KIRILDIĞIMIZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR

( Olduğumuz/oluştuğumuz. VE/||/<>/>/< Kırıldığımız. )


- YORULDUĞUMUZDA:
"BIRAKMAK/VAZGEÇMEK" ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DİNLENMEK


- YORULMA (NASAB)


- YORULMADA:
HAREKET ile/değil DURGUNLUK

( Kişiyi, hareket değil durgunluk yorar. )


- YORULMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞINMAK


- YORULMAK ile/ve/<>/değil SIKILMAK/BEZMEK

( Bilişsel[felsefe/bilim/sanat] konular, fiziksel değil zihinseldir! Kötü bir benzetmedir ve kişinin nalıncı keseri gibi kendine yonttuğu, asalaklaştırılmış bir sözcük olarak başka bir kötüye kullanımdır. [Acı ile/değil ıstırap farkı gibi.] )


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YORULMALI!


- YORULUYOR İNSAN değil YORULUYORUM

( Kişisel ve/ya da özel olan bir durumu, genelleyerek ya da abartarak, [kendine hizmet eden/çıkarına uyan] "akla" bürümenin [rasyonalizasyonun], çevreye hiçbir etkisi/katkısı olmadığı gibi, en başta, bu sözü söyleyen kişiye ve çevresine/zihinlere olan yükü çok fazladır. Aslolan da, ne söyleyeceğini bilmek değil ne söylemeyeceğini düşünmek ve ona göre konuşmak/konuşabilmektir! )


- Yorum DİNLE!!!


- YORUM:
"DOĞRU ANLAMA" UĞRAŞI ile/ve/değil/<> YANLIŞ ANLAMAMA ÇABASI


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM:
TİKELE DAYALI değil TÜMELE DAYALI


- YORUM:
[ne yazık ki]
YANLIŞ ile ÇILGINCA ile ZORLAMA


- YORUM YAPMAK/YAPABİLMEK ile/ve BAĞLANTI KURMAK/KURABİLMEK

( Yorum, doğruyu tespit için değil, yanlıştan kaçınmak için yapılan bir etkinliktir. )


- YORUM ile AÇIKLAMA

( INTERPRETATION/COMMENT vs. EXPLANATION )


- YORUM ile/ve/değil/yerine BAĞLAYICI OLMAYAN YORUM


- YORUM ile "BAKIŞ"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "LOOKING" )


- YORUM ile "BİR BAKIMA"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "IN ONE RESPECT" )


- YORUM ile/ve/<>/= ÇEVRİ/TE'VİL[< Ar.]

( ... İLE Bir söz ya da davranışı, görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme. | Burgaç. )


- YORUM ile ÇIKARSAMA


- YORUM ile/ve/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but MULTI MEANING
MULTI MEANING instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/değil DEDİKODU

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./but GOSSIP )


- YORUM ile/ve DEĞERLENDİRME

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and EVALUATION )


- YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and TRANSFORMER INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/ve/<> DÖNÜŞÜM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and/<> TRANSFORMATION )


- YORUM ile/ve DÜŞÜNCE/FİKİR

( ... İLE/VE Düzenlemek, tertip etmek. | Ham düşünce, haber. )

( Fikir, varolanlar üzerine değil varolması gerekenler üzerinedir/olmalıdır. )

( Ancak bizi arzu, korku ve yanlış düşüncelerden kurtaracak olan iyidir. )

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and IDEA
Only what liberates you from desire and fear and wrong ideas is good. )


- YORUM ve ERDEM

( INTERPRETATION/COMMENT and VIRTUE )


- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GERİBİLDİRİM

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but/||/<>/>/< FEEDBACK
FEEDBACK instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ve/||/<>/> KILAVUZLUK


- YORUM ile/ve KURGU/SPEKÜLÂSYON

( INTERPRETATION/COMMENT vs. SPECULATION )


- YORUM = TEFSİR = INTERPRETATION[İng., Alm.] = INTERPRÉTATION[Fr.] = INTERPRETARE[Lat.] = INTERPRETACIÓN[İsp.]


- YORUM ve VAROLUŞ

( INTERPRETATION/COMMENT and EXISTENCE )


- YORUM ile YAKLAŞIM

( INTERPRETATION/COMMENT vs. APPROACH )


- YORUM ile/ve YÖNTEM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUMA AÇIKLIK ile/ve/değil/<> YORUMA MUHTAÇLIK


- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK


- YORUMBİLİM/HERMENEUTİK ile/ve DİL


- YORUMBİLİM ve SANAT

( Her alanda düşünebilme ve konuşabilme olanağı. )

( HERMENEUTIC and ART )


- YORUMBİLİM/HERMENEUTİK ve ÇOKLU YAKLAŞIM


- YORUM(KEYFİYET / LÂF | KÜFÜR | HERZE) ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNCE


- YORUMLAMA (TAABBUR)


- YORUMLAMA ile/ve DEĞİŞİM

( TO INTERPRET vs./and ALTERATION )


- YORUMLAMA ile/ve/||/<>/> DİRİLTME


- YORUMLAMA ile/ve YARATMA

( TO INTERPRET vs./and TO CREAT )


- YORUMLAMA ile/ve YENİDEN KURMA

( TO INTERPRET vs./and RE-ESTABLISH )


- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM

( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )


- YORUM(LAMA)DA:
VARLIK BAKIMINDAN ile/ve ANLAM BAKIMINDAN

( TO INTERPRET: IN EXISTENCE vs./and IN MEANING )


- YORUMLAMAK ve DÖNÜŞTÜRMEK

( TO INTERPRET and TO TRANSFORM )


- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK

( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )


- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK

( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )


- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK


- YORUMLAR('I)


- YORUMLU HABER ile/değil/yerine HABER


- Yorumlu KONUŞ!!!


- YORUMSAMA = HERMENEUTICS[İng.] = HERMÉNEUTIQUE[Fr.] = HERMENEUTIK[Alm.] = HERMENEUTIKE < HERMENEUEIN[Yun.]


- YORUMSAMA ile/ve/değil/||/<>/< YORUMLAMA


- Yorumsuz KONUŞ!!!


- YÖRÜNGE:
DAİRESEL ile/ve/değil/||/<> ELİPTİK


- YÖRÜNGE ile/ve/değil EŞİK


- YÖRÜNGE/MAHREK[< HAREKET] ile MENZİL-İ KÜLLÎ[Ar.]

( Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri. İLE Mahrekin en son noktasına kadar olan mesafe. )


- YOSUN ile FUKUSGİLLER

( Suyosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen, esmer bir yosun. )


- YOSUN ile KETENCİK

( ... İLE Deniz yosununun ince bir cinsi. | Turpgillerden, küçük sarı çiçekli, yağlı bir bitki.[Chamaelina sativa] | Bu bitkiden elde edilen, sabun yapımında ve ressamlıkta kullanılan bir yağ. )

( ... cum MUSCUS ARBOREUS | CHAMAELINA SATIVA )


- YOSUN ile PASİFİK YOSUNU

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE Patagonya'da. )


- YOSUN ile SFAGNUM

( ... İLE Bataklıklarda, nemli yerlerde, kümeler durumunda yetişen, küçük yapraklı bir tür yosun. )

( ... cum SPHAGNUM )


- YOSUN ile/değil SU MERCİMEĞİ

( ... İLE Su mercimeğigillerden, mercimeğe benzeyen, yaprakları, suların yüzünü kaplayan bir su bitkisi. )

( )

( ... cum LEMNA )


- YOSUN ile TEMRİYE

( ... İLE Kara yosunu. | Deride yer yer küme durumundaki birtakım kabartılarla kendini gösteren hastalık. )


- YOSUN ile/ve/<> YOSUNCUL

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE/VE/<> Yosunla beslenen ya da yosunların içinde yaşayan. )


- YOU ARE GOING TO SAY ... vs. YOU SHOULD SAY ...


- YOU vs. WE/US


- YOU/TO YOU vs. YOU/TO YOU


- YOYO ile DİYABOLA


- YOZGAT =/< BOZOK

( ... =/< Osmanlı dönemindeki adı. )


- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KANIKSAMA


- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KURUMLAŞMA


- YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA


- YOZLAŞTIRMAMALI!


- YÜKLÜ PROGRAM ile YOĞUN PROGRAM


- YÜZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YOL VERMEK


- YÜZ ile/ve/<> YÖN


- ZEYTİNLER'DE:
ÇOLUR ile/ve HAL ile/ve KALİ ile/ve KALAMATA ile/ve KALEMBEZİ ile/ve MEMECİK ile/ve MEMİLİK ile/ve SARIULAK ile/ve SELE ile/ve USLU ile/ve YOĞULIĞ


- ZİHİN FELSEFESİ ile/ve YORUM FELSEFESİ


- [ne yazık ki]
ZORA KOŞMA ile/ve/||/<> "YOKUŞA SÜRME"


- ZORLAYICI/LIK ile YOL KESİCİ/LİK

YÖ... ~ YÖ... ile başlayan FaRkLaR...

- YOĞUN BAKIM ve/||/<>/> YOK'UM(YOĞUM)! BAKIN!

( Dün. VE/||/<>/> Bugün. )


- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK


- YOK ARTIK ile YOK DAHA NELER


- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ


- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI


- YOK OLACAK OLAN ve/<> YOK HÜKMÜNDE DE OLABİLİR


- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE


- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )

( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )


- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU

( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )

( ... ile/ve VU ZHI YOU )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOKLUKTAN YARATMAK ile/ve YOK İKEN YARATMAK


- [ne yazık ki]
YOKSULLUK ve/değil/||/<> YOLSUZLUK


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKTAN değil YOK İKEN


- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN


- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK


- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK


- YOL ve/> YER ve/> YÖN

( Nereden? VE/> Nerede? VE/> Nereye? )


- YOL YOLCU

( WAY
PASSENGER )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA


- YOLUNU AÇMAK ile/ve YOLUNU OLUŞTURMAK


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRMEK


- ... YÖNETMENLİĞİ değil ... YÖNETMELİĞİ


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YÖNTEMSELLİK

( Bir şeyler için önceden belirli bir yöntem yoktur(aranamayabilir/bulunamayabilir). İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Herşeye uygun bir yöntemsellik vardır(aranabilir/bulunabilir). )


- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM

( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )


- YÖNTEM ile/ve YORDAM

( METHOD vs./and WAY )


- YÖNTEM ile YORDAM(MELEKE)


- YORMAK ile YORMAK

( Yorgun duruma getirmek. İLE Bir nedenle bağlamak, bir duruma işaret saymak, bir anlam vermek, yorumlamak. )


- YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )

( FERIAL vs. ... )


- YORTU[Yun.] ile YORTU


- YÖRÜK/YÜRÜK ile/ve/||/<> Yörük/Yürük

( Göçebe Türkmen boyu. Anadolu ve Rumeli'de göçebe olarak yaşayan, mevsimlere göre ova ya da yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. [Göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenler. "Yürümek" sözcüğünden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak yaşamı sürdüren Türkmen aşiretleri [obaları] için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlar'daki Türkler arasında da yüksek oranda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. öbeklere ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'nın dağ köylerinde yaşamaktalar. Osmanlı, tüm Balkanlar'da elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi anlamları yansıtan "Yörük" sözcüğü yerine, “yürük” sözcüğü de kullanılır. Genel olarak göçer-konar yaşam sürdüren tüm topluluklar için kullanılan bu ad, daha çok göçebe Oğuz boyları için simge (özel ad) olmuştur. XI. yüzyılda Orta Asya'dan göç eden ve göçebe yaşam sürdüren Oğuzlar, İran'dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya geldi. Burada da eski yaşam tarzını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar, Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir bölümü, yerleşik yaşama geçti. Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir bölümü yerleşik yaşama geçerek Türkmen adını aldı, bir bölümü de göçebe yaşamını sürdürüp Yörük adıyla anıldı. Osmanlıların Rumeli'ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli'ye göç ettirildi. Yörük aşiretleri ve obaları adlarında genellikle koyun ve keçi sözcüklerini barındırır. "Karakeçili", "Sarı keçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin adı, bu obaların nerede yaşadığını da belirli kılar.] İLE/VE/||/<> Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YORULUYOR İNSAN değil YORULUYORUM

( Kişisel ve/ya da özel olan bir durumu, genelleyerek ya da abartarak, [kendine hizmet eden/çıkarına uyan] "akla" bürümenin [rasyonalizasyonun], çevreye hiçbir etkisi/katkısı olmadığı gibi, en başta, bu sözü söyleyen kişiye ve çevresine/zihinlere olan yükü çok fazladır. Aslolan da, ne söyleyeceğini bilmek değil ne söylemeyeceğini düşünmek ve ona göre konuşmak/konuşabilmektir! )


- YORUM ile/ve YÖNTEM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUMA AÇIKLIK ile/ve/değil/<> YORUMA MUHTAÇLIK


- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK


- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM

( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )


- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK

( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )


- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK


- YORUMSAMA ile/ve/değil/||/<>/< YORUMLAMA


- YOSUN ile/ve/<> YOSUNCUL

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE/VE/<> Yosunla beslenen ya da yosunların içinde yaşayan. )


- YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA

YÖ... ~ ... ile başlayan FaRkLaR...

- YOBAZ ile/değil CAHİL


- Yoga için DİNLE!!!


- YOGA vs. MEDITATION


- YOGA ile ...

( Hindu felsefesindeki altı sistemden biri. Yoga bireysel ruhun(jivatma) Evrensel Ruh(Paramatma) ile birleşebilme yollarını öğretir. Yoga sisteminin Patanjali tarafından kurulduğuna inanılır. )


- YOGA ile/ve/<> MEDİTASYON

( Yoga, bağlantı(link), uyum demektir. Hem fizikî, hem de zihinsel olabilir. Yoga denilince, sadece özel hareketler olarak sınırlandırılmamamlıdır. İLE Yoga, dıştakini içe yöneltmektir. Meditasyon, sözcük bazında derin düşünme demektir. 1. Yönlendirme, 2. Onaylama, 3. Odaklanma, 4. Konsantrasyon, 5. Gerçekleştirme adımlarında sağlanır. 400 farklı meditasyon çeşidinden/yönteminden bahsedilir. )

( Yoga, iç varoluşun, dış varolanlar üzerinde işlem yapmasıdır. )

( Kendini anlama çabası, Yoga'dır. )

( Yoga: Sürekli mutluluğu içte arayış. )

( Yoga: Farkındalık içinde eylem. )

( Yoga, kendini-anlama yoluyla kendini özgürleştirme bilimi ve sanatıdır. )

( Yogi, iyi niyetini bilgeliğiyle birleştirebilmiş kişidir. )

( Gerçeği arayan bir Yogi olur, bilgeliği arayan bir Gnani olur, mutluluğu arayan biri ise Eylem Adamı olur. )

( Gerçek ile sahteyi ayırt edebilme ve sahte olanı terk etme yolunda derin düşünülerek yapılan gündelik alıştırmalar, meditasyondur. )

( Başlangıç için birçok meditasyon biçimi vardır ama onlar birbirine karışarak sonunda bir olur. )

( Meditasyon, bizi tutsak eden bağları bulmamıza, onları çözmemize ve o tutsaklık limanından ayrılmamıza yardımcı olacaktır. )

( Sözcüklerin ötesine ulaşmak için tekrarlanan girişimlere meditasyon denir. )

( ... ile/ve/<> HÂL-İ İSTİĞRAK )

( YOGA vs./and/<> MEDITATION
Yoga is bending the outer to the inner.
The effort to understand yourself is Yoga.
Yoga: Seeking lasting happiness within.
Yoga: Awareness in action.
Yoga is the science and the art of self-liberation through self-understanding.
Deliberate daily exercise in discrimination between the true and the false and renunciation of the false is meditation.
There are many kinds of meditation to begin with, but they all merge finally into one.
Meditation will help you to find your bonds, loosen them, untie them and cast your moorings.
Yoga is the work of the inner self on the outer self.
A Yogi is a person whose goodwill is allied to wisdom.
Such repeated attempts to go beyond the words is called meditation. )

( ... ile/ve/<> CHAN )


- YOGA ile/ve/||/<> PİLATES

( Daha çok maneviyat ve solukla ilgilidir. İLE/VE/||/<> Dikkatli hareket ve güce odaklanır. )

( [Gövdeyi ...] Zihin ve iç benlikle bağlantı kurmak için kullanır. İLE/VE/||/<> Gövdenin iç işleyişine bağlanmak için kullanır. )


- YOGA-BHRASTA ile ...

( Yüksek Yoga mertebesinden düşen kişi. )


- YOGA-KSHETRA ile ...

( Yoga sahası, felsefi anlamda fiziksel gövde. )


- YOGA-SADHANA ile ...

( Spiritüel Yoga uygulamaları. )


- YOGİ ile ...

( Yoga uygulayan. )


- YOGİ ile GNANİ ile EYLEM İNSANI

( Gerçeği arayan bir YOGİ olur, bilgeliği arayan bir GNANİ olur, mutluluğu arayan biri ise EYLEM KİŞİSİ olur. )


- YOĞUN BAKIM ve/||/<>/> YOK'UM(YOĞUM)! BAKIN!

( Dün. VE/||/<>/> Bugün. )


- YOĞUN ile "AĞIR"


- YOĞUN ile BOL

( DENSE/INTENSIVE vs. ABUNDANT/AMPLE )


- YOĞUN ile MEŞGUL


- YOĞUN ile "YÜKSEK"


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile/yerine DİKKAT

( TO INTENSIFY vs. ATTENTION
ATTENTION instead of TO INTENSIFY )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/yerine (EN AZINDAN) YAKINLAŞMA

( TO INTENSIFY vs./and TO APPROACH, TO GET CLOSER )


- YOĞUNLAŞMA ve/||/<> FARKLILAŞMA ve/||/<> BELİRLEME


- YOĞUNLAŞMA ile ODAKLANMA

( CONCENTRATION vs. TO GET FOCUS )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/<>/>< SEYRELME

( TEKÂSÜF[< KESÂFET] ile/ve/<>/>< TAHALLÜL[< HALL | çoğ. TAHALLÜLÂT][: Hallolma, parçaları birbirinden ayrılma. | [kimya] Ayrışma. ] )


- YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve SIKIŞTIRMA

( INTENSIFY vs./and TO SQUEEZE )


- YOĞUNLAŞ(TIR)MAK ve/<>/> DAVET


- YOĞUNLUK ile AKIŞMAZLIK/VİSKOZİTE

( Bir nesnenin birim oylumdaki kütlesi. İLE Bir sıvının akmaya karşı gösterdiği direnç. )


- YOĞUN/LUK ile AZ/LIK >< ÇOK/LUK


- YOĞUNLUK ile KABALIK


- YOĞUNLUK ile/ve/<> OLGUNLUK

( Olgunluk nasıl meydana gelir?
Zihnimizi berrak ve temiz tutarak, yaşamımızın her anını tam bir farkındalık hali içinde yaşayarak, korkularımızı ve arzularımızı belirdikleri anda hemen inceleyerek ve gidererek. )

( Meyve bir anda düşer ama olgunlaşması zaman alır. )

( Hazır olmak, olgun olmaktır. )

( How does maturity come about?
By keeping our mind clear and clean, by living our life in full awareness of every moment as it happens, by examining and dissolving our desires and fears as soon as they arise.
The fruit falls suddenly but the ripening takes time.
Readiness is ripeness. )

( INTENSITY vs./and/<> RIPENESS )


- YOĞUNLUK ile/ve PAYLAŞIM

( DENSITY vs./and SHARING )


- YOĞUN/LUK ile SIK/LIK

( DENSE/DENSITY vs. FREQUENT/FREQUENCY )


- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK


- YOK ARTIK ile YOK DAHA NELER


- YOK DEMEK ile/değil/yerine BENİM İÇİN BU/BÖYLE BİR KONU/OLGU YOK DEMEK

( [not] TO SAY "THERE IS/ARE NOT" vs./but TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME"
TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME" instead of TO SAY "THERE IS/ARE NOT" )


- YOK DEMEK ile/değil/yerine GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- YOK ETMEK ile BAŞKALAŞTIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil BİTİRMEK

( [not] TO DESTROY vs./but TO FINISH )


- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK


- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil ÖRTMEK


- YOK ETMEK" ile/ve/<>/değil/yerine TIRNAK İÇİNE ALMAK "..."


- YOK ETMEK ile/değil/yerine/>< YAŞATMAK

( Yoketmek yerine yaşatmak )

( İMHÂ ile/değil/yerine/>< İHYÂ )


- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ


- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI


- YOK OLACAK OLAN ve/<> YOK HÜKMÜNDE DE OLABİLİR


- YOK OLAN ile/değil/yerine ORADA OLAN


- YOK OLMA ile AZALMA


- YOK OLMA ile/ve/değil "BUHARLAŞMA"


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAĞILMA


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEME


- YOK OLMA ile/ve RÜZGÂRLIĞI KALMAMA


- YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK ile/ve ORTAYA ÇIKIŞTAN SONRA/Kİ YOKLUK

( NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST vs./and NONEXISTENCE AFTER EXISTENCE )

( PRADHAVAMSA-ABHAVA ile/ve PRAG-ABHAVA )


- YOK OLMAK ile/ve/=/değil VAR OLMAK


- YOK YA:
ŞAŞIRMA ile/ve/||/<> DEĞİL'


- YOK ile/değil ANLAMIN(IN) OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but LACK OF MEANING/SENSE )


- YOK ile/ve/değil/yerine CİSMİ OLMAYAN


- YOK ile DEĞİL

( LACK vs. NOT )


- YOK ile/ve/değil "DONMUŞ"(CEMÂDAT)

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but FROZEN )


- YOK ile/değil GEÇERLİ DEĞİL


- YOK ile/ve/değil/yerine GÖSTERİLEMEYEN


- YOK yerine HAK VERE


- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )


- YOK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKSIZ


- YOK ile OLMAZ


- YOK ile/ve PAYLAŞILABİLİR OLMAYAN

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and UNSHARED )


- YOK ile/ve/değil/yerine TESPİT EDİLEMEZLİK


- YOK ile/ve/değil/yerine VAR DEĞİL

( "YOK" değil/yerine "VAR DEĞİL"

Bazı kültürlerde, günlük dilde ve felsefede "Değil-leme" yöntemi ile bazı durumlar için üst bir bilinç kullanılmaktadır. Buna verilebilecek birkaç örnekten biri de Anadolu Kültürü ve Bilgeliği'nde "YOK" sözünün kullanılmamasıdır. "Yok", kavram olarak da, dil ve yaşamsallık açısından da o kadar yerini almıştır ki, bir kişinin farkında olmadan bile kullanması durumunda etrafındakilerden biri, "yok" sözünü kullanmaması gerektiğini uygun bir şekilde belirterek, uyarır o kişiyi. Yok sözünü kullanmak yerine "Var değil", "Hak getire", "Hak vere" sözleri kullanılır. Aynı şekilde "Bitti" yerine de "Bereketlendi" kullanılır. (aynı zamanda "Bitirmek" yerine "Tamamlamak" sözcüğünü kullanmak zihin programlaması, olgusallık ve dil açısından daha da yerinde bir tanımdır.)

"Evet!" ve "Hayır!" sözcüklerinde de buna benzer, hatta daha da öte bir durum vardır. "Hayır!" sözü, her ne kadar olumsuzluk anlamında kullanılıyor olsa da, bu duruma verilen ad, o olumsuzluktan bir hayır gelmesini ya da geleceğini düşünmekle bağlantılı bir olumlu kılma sözüdür. Derinlere ve uzun geçmişe dayanan Anadolu Kültürü'nün, din ve tasavvuftan da yararlandığı yaşamsal ve dil üzerindeki bilge tutumlarının günlük dile ve halka yansıtma çabaları birçok örnekte görülebilir. "Çok ..." yerine "Yeterli"; "Almak" yerine "Edinmek"; "Fakat" değil "Aynı zamanda" gibi, durumun karşılığını daha derinlemesine verebilecek sözlerin kullanılmasına yönelik çabaları gözlemlemek ve bunlardan üst düzeyde yararlanmak gerekir.

Bu tür çabalar nesne, kavram, olgu ilişkilerinde insanın ve toplumların yaşanmışlıklarındaki derinliklerden ve geleceğe bir miras olarak bırakılmak istenen, insanlığın gelişimine olan etkilerini öngörerek varılmış tutum ve sonuçlardır. Önceki ve "Hayır!" örneğinde olumsuz bir sözün söylenmiyor olmasında bir yasak, haram ya da günah bilincinden çok, bilgece, bilinçli bir tutum söz konusudur.

Bu tutumlar sadece sözler için değil, daha uygun karşılıkları bulunan davranışlar için de geçerlidir. Örneğin, birine -özellikle bir çocuğa- bir şey vermek istendiğinde, avuç aşağıya bakar şekilde uzatmak değil/yerine verilecek olanın, avucun içinde bulunduğu açık bir avuç uzatmaktır. Bu tür uygulama ve kavramlarda kullanılabilecek tanımlara da örnek olarak, "Aşure/Yemek Pişirmek" yerine/değil "Aşure Kaynatmak"; "Yemek"e yerine/değil "Lokma"ya katılmak/davet; ışığı/mumu/ateşi/ocağı "Söndürmek/Kapatmak" yerine/değil "Dinlendirmek"; "Yakmak/Açmak" yerine/değil "Uyandırmak"; "Ney Sesi" değil/yerine "Ney Sedâsı", "Ney Çalmak" değil/yerine "Ney Üflemek" dendiğini bilmeli; "Saç/sakal/kıyafet Düzeltmek" değil "Huy Düzeltmek" gibi hem zihinsel, hem yaşamsal kullanımlardan haberdar olmalı, kişi diline ve kendine gereken özeni ve önemi göstermelidir.

"Körü körüne Taklit" yerine/değil "Muhabbetle(Sevgiyle) Taklit" etmek, "Emir Eden" değil "Hizmet Eden" olmak, "Tutmak/Saklamak" yerine "Heybeye Atmak", "Hakkını Vermek" yerine "Hakkını Teslim Etmek" ve tüm bu ayrıntıları "Akılla Tartmak" yerine "Kalple Dinlemek" gerekir.

BU İNSAN DEDİKLERİ EL, AYAKLA, BAŞ DEĞİL,
ÂDEM MÂNÂ'YA DERLER, SURAT İLE KAŞ DEĞİL )

( [not] LACK vs./and/but NOT EXIST
NOT EXIST instead of LACK )


- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOK ile/ve/değil ZORUNLULUĞUNUN OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but LACK OF OBLIGATION )


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YOKLUĞA DAYANAMAYAN ile/>< VARLIĞA DAYANAMAYAN


- YOKLUĞU PAYLAŞMAK değil VARLIĞI PAYLAŞMAK ve/||/<> İYİ GÜN DOSTU OLMAK değil KÖTÜ GÜN DOSTU OLMAK


- YOKLUĞUN ESASI VE USÛLÜ ile VARLIĞIN ESASI VE USÛLÜ


- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE


- YOKLUK:
TERBİYE EDER ve/+/||/<>/> ADAM EDER


- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil/yerine BELİRSİZ/LİK


- YOK/LUK ile/ve BİÇİMSİZ/LİK

( NONEXISTENCE vs./and UNSHAPELINESS )


- YOKLUK ile/=/||/<>/< BİR ŞEYİN YOKLUĞU


- YOK/LUK ile/ve BOŞ/LUK

( Görünmezler, tecelli etmezler. )

( NONEXISTENCE vs./and BLANK | CAVITY )


- YOK/LUK ile/ve EKSİK/LİK


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil GÖRÜNMEZ/LİK, BİLİNMEZ/LİK

( AMÂ: Görünmezlik yeri/"ülkesi". )

( [not] NONEXISTENCE vs./and/<>/but INVISIBLE, UNKNOWN )


- YOK/LUK ile/değil MERKEZSİZ/LİK


- YOKLUK ile/ve MESBÛK Bİ'L-ADEM


- YOKLUK = NON-BEING[İng.] = NON ÊTRE[Fr.] = NICHTSEIENDE[Alm.] = NON-EUS[Lat.]


- YOKLUK ile/ve SALTIK/MUTLAK YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and ABSOLUTE NONEXISTENCE )

( ABHAVA ile/ve ATYANTA-ABHAVA )


- YOKLUK ile SIKINTI

( POVERTY vs. "STRAIT" )


- YOK/LUK değil/yerine SINIRLANAMAZ/LIK


- YOK/LUK ile/ve TANIMSIZ/LIK


- YOKLUK ile/ve/||/<>/>< VARLIK

( Gölgesi olmaz! İLE/VE/||/<>/>< Gölgesi mutlaka vardır. )

( Yokluğun varlığa gücü yeter de, varlığın yokluğa gücü yetmez. )

( Varlığımın değerini bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim! [en uzun süre 7 yıldır!] )

( Yoktur. İLE/VE/||/<>/>< Vardır. )

( There is no shadow! vs./AND/||/<>/>< Shadow is exist absolutely. )

( Yokluğunuzu hissetmeyeni, varoluşunuzla "rahatsız etmeyin!" )

( NONEXISTENCE vs./and/||/<>/>< EXISTENCE )


- YOK/LUK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )

( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )


- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU

( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )

( ... ile/ve VU ZHI YOU )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOK/LUK ile/ve/değil ZİHİN

( Yok etmeyince, yok olmaz. )

( [not] NONEXISTENT/NONEXISTENCE vs./and/but THE MIND )


- YOKLUK'TA YOKLUK ile VARLIK'TA YOKLUK

( Yokluk, fazlasıyla zor ve ağır bir durumdur fakat yokluktan daha zoru da vardır ki, o da, varlıkta/olanaklar içinde yokluktur. )

( NONEXISTENCE AT NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE AT EXISTENCE )


- YOKLUKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR ile/ve/değil VARLIKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR


- YOKLUKTAN YARATMAK ile/ve YOK İKEN YARATMAK


- YOK(OLUMSUZ YANIT/HAYIR ANLAMINDA) ile HAYIR


- YOKSA ... ile AKSİ HALDE ...


- YOKSA ile YA DA


- YOKSUL:
AZA SAHİP OLAN değil "ÇOK"U İSTEYEN


- YOKSUL:
YENİ ile ÖZGÜR ile YARATICI ile BİRLEŞMİŞ ile DÜŞKÜN

( Eric Hoffer'ın, Kesin İnançlılar[Kitle Hareketlerinin Anatomisi] adlı kitabını okumanızı salık veririz... )


- YOKSUL/FAKİR ile/değil EZGİN

( ... İLE/DEĞİL Paraca durumu bozuk olan kişi. | Çok sıkıntı/cefa çekmiş kişi. | Çürük, ezik meyve. )


- YOKSULLARIN "KURABİLDİĞİ", ANCAK ...:
HAYAL ve/||/<> TURŞU


- YOKSULLUĞU SONLANDIRMAK:
HAYIR İŞİ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET


- YOKSULLUK:
YİYECEK BİTİNCE ile/ve/değil/||/<>/> ADÂLET BİTİNCE


- YOKSULLUK ile/ve/ne yazık ki/> MUTLAK YOKSULLUK


- [ne yazık ki]
YOKSULLUK ve/değil/||/<> YOLSUZLUK


- YOKSUN ile/değil UZAK


- YOKSUNLUK ile/ve/değil/> GEREKSİNİM

( [not] DEFICIENCY vs./and/but/> NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve GEREKSİNİM

( DEPRIVATION vs./and NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve/||/<> (OPTIMAL/OMNIPOTANT) KIRILMA


- YOKSUNLUK = PRIVATION[İng., Fr.] = MANGEL[Alm.] = PRIVATIO[Lat.] = STERESIS


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKTAN değil YOK İKEN


- YOKTU değil KAYITLARDA YOK/BULUNMUYOR


- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN


- YOKUŞ ile BAYIR

( ... İLE Küçük yokuş. )


- YOKUŞ ile/değil/yerine EĞİM/ŞEV[Fars. < ŞÎB]

( Bisiklet kullanmayan kişiler, bildikleri/gördükleri yollardaki eğimin açısına ve uzunluğuna göre, yolun/eğimin tamamını/bütününü "düşünerek", eğimli yollarda çok yorulacaklarını varsayarlar/zannederler. Hatta, o dik "yokuşun", çıkılamaz olduğunu zannederek, süreci düşünmeden/deneyimlemeden, sonuç merkezli bir (ön)"yargı"da bulunurlar. Gözlerini, yolun sonuna dikerek ve yetersizliklerine, güçsüzlüklerine bağlayarak ve ümitsizliğe düşürecek olan yüklü/şişmiş "yokuş" sözcüğü ile yanına bile yaklaşmazlar bisikletin.

Oysa ki, bisiklet kullananlar için durum böyle değildir. Bisiklet kullanımında ve bisiklet kullanıcıları için geçerli olan, basıyor oldukları pedaldır. Yeterli olacak olan bacak/kas gücü ve vites kullanımının sunduğu kolaylıklar ile çoğu zaman, neredeyse düz yolda pedal çevirdikleri kadar rahat pedal çevirirler. Bisiklet kullanmayanlar için zannedildiği kadar güç değildir pedal çevirmek ve yol almak.

Yokuş ile Eğim arasındaki fark, tamamen zihinsel ve dilseldir. Bisiklet kullan(a)mayan kişiler, zihinlerindeki yolun/eğimin tamamına "yokuş" diyerek, daha baştan, önyargı ve sonuç odaklılıklarının yarattığı zihinsel ve dilsel engele takılır. Ya da böylesine değiştirilebilecek bir "engel" yerine "yokuş" tanımından vazgeçerek, %90 oranında kolaylaştırabilirler bisiklet üzerine çıkmayı. Düz yol aramak gibi yersiz bir beklentiden de kurtulmuş olur ve bisikletleriyle yol alırlar.

Bisiklet üzerine çıkılır, "yokuş" denilen fakat bisiklet üzerindeyken sadece bir eğim olarak deneyimlenen bu yollarda bir süre bisiklet kullanılırsa, çevrilen pedalın kolaylığı kadar ve sadece yoldaki bir eğim olarak geçilir o süreç ve kolaylıkla tamamlanır, o gözde ve sözde büyütülen eğim. )


- YOKUŞ ile KIRKMERDİVEN

( ... İLE Dik yokuş. )


- YOKUŞ ile PALANDÖKEN

( ... İLE Taşlık yokuş. )


- YOKUŞ ile ŞEV[Fars.]

( ... İLE Yokuş aşağı, inişli yer. | Meyilli, eğik. | Gece. )


- YOKUŞ ile YAMAÇ


- YOKUŞ ile YURA/KABAN[Erm.]

( ... İLE Dik yokuş. )


- [ne yazık ki]
"YOKUŞA SÜRMEK" ile/ve/<> "BİN DEREDEN SU GETİRTMEK" ile/ve/<> "ENSESİNDE BOZA PİŞİRMEK"["kafasında" değil!] ile/ve/<> "TOPU, TACA ATMAK" ile/ve/<> TRİBÜNLERE OYNAMAK ile/ve/<> İPE UN SERMEK


- [ne yazık ki]
YOKUŞA SÜRMEK ile/yerine ÜMİTSİZLENDİRMEK

( TO MAKE DIFFICULTIES vs. TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR
TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR instead of TO MAKE DIFFICULTIES )


- YOK-VAR ile/değil BOŞ-DOLU


- YOL AYRIMI ile KAVŞAK


- YOL GEÇEN HANI ile ...

( Beyazıt'ta, Çarşıkapı - Kapalıçarşı arasında bulunan eski bir han. )


- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK


- YOL:
İNCE ve/||/<> KILIÇTAN KESKİNCE


- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YOL ÜSTÜNDE TAŞ GÖRSEK, ...:
"YOLDAN VAZGEÇMEK" ile/değil/yerine/>< ÜSTÜNDEN GEÇMEK


- YOL:
UZUN ve/||/<> ÇİLELİ


- YOL VERMEK ile/değil/yerine YER VERMEK


- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK


- YOL ile AKIM


- YOL ile/ve ALE

( ... İLE/VE Ağaçlıklı yol. )


- YOL ile/ve/değil/<> ARAÇ


- YOL ile/ve/değil BİSİKLET(Lİ) YOLU


- YOL ile ÇIĞIR

( ... İLE Çığın, kar üzerinde açtığı iz. | Hayvanların, gide gele açtığı ince yol, patika. | İz. | Başkalarının da uyabileceği, yeni bir biçim, yöntem ya da yol. | Büyük hattatların sanat yolu. )


- YOL ile/ve ÇIĞIR/SEBİL/PATİKA[Slavca]

( ... İLE/VE Hayvanların açtığı yol. )


- YOL ile/ve HIYÂBÂN

( ... İLE/VE İki yanı ağaçlarla dizili yol. )

( ... İLE/VE Hıyâbân )


- YOL ile/ve İLETİŞİM

( Olgun kişi, etkisini tavsiyeleri ve önderliğiyle yayarak izlenecek yolu hazırlar. )

( WAY vs./and COMMUNICATION )


- YOL ve/=/<> İNSAN

( Gelenekte, yol, herşeyden önce gelir. İnsandan bile ve fakat yolun kendi de yine insandır. )


- YOL ile KOL


- YOL ile/ve MAKADAM[< MC ADAM]

( ... İLE/VE Kırık taşlarla döşenmiş yol. )


- YOL ile NALDÖKEN

( ... İLE Taşlı, çakıllı yol. )


- YOL ile PATİKA[Slavca]

( WAY/ROAD vs. TRAIL )


- YOL = ROAD[İng.] = RUE[Fr.] = STRAßE[Alm.] = STRADA[İt.] = CALLE[İsp.]


- YOL ile/ve ŞÂH-RÂH[Fars.]

( ... İLE/VE Büyük ve işlek yol, anayol, cadde. | Şaşırılması olanaksız doğru ve açık yol. )


- YOL ile/ve SEBİL[Ar.]

( ... İLE/VE Büyük cadde. )

( RÂH ile/ve RÂH-I/REH-İ ŞÂH )


- YOL ile/ve SİSTEM

( WAY vs./and SYSTEM )


- YOL ile/ve SÜREÇ

( Kendimiz bulmadıkça o, kendi yolumuz olmayacaktır ve bizi hiçbir yere götürmeyecektir. )

( Sürece katılmadıkça anlaşılmaz. )

( Kişiyi, yürüdüğü yol yorar. )

( Unless we find ourselves, it will not be our own way and will take us nowhere. )

( PATH vs./and PROCESS )


- YOL ile UZAM


- YOL ve/> YER ve/> YÖN

( Nereden? VE/> Nerede? VE/> Nereye? )


- YOL YOLCU

( WAY
PASSENGER )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM


- YOLA:
AKILLA ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> AKILDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK:
"YAŞAMDAN KAÇMAK İÇİN" ile/değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK ÜZERE


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLCU ile/ve GEZGİN

( ... ile/ve SEYYAH )

( PASSENGER vs./and TRAVELLER )


- YOL/CULUK:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU


- YOLCULUK:
HAYAL GÜCÜ yerine GERÇEKLER

( Seyahat etmek, hayal gücümüzü, gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl olabileceklerini düşünmek yerine onları, oldukları gibi görmemizi sağlar. )


- YOLCULUK:
[önce] SÖZSÜZ BIRAKIR sonra/> ÖYKÜ ANLATICISINA DÖNÜŞTÜRÜR


- Yolculukta KONUŞ!!!


- Yolcuyla KONUŞ!!!


- Yolcuyu DİNLE!!!


- YOLDA KALMAK ile SINIFTA KALMAK


- Yolda KONUŞ!!!


- OKUMAK:
YOLDA ile/ve BEKLERKEN


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- YOLDAŞ:
HIZIR ya da CEBRAİL değilse (BİR) MÜRŞİD-İ KÂMİL GEREK


- YOLDAŞ (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALDAŞ (OLMAK)

( Gövdeye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Gönüle. )


- YOLDAŞ ile/ve TARİKAT

( Önce refîk, sonra tarîk. )

( Yolda kalma! Gel! [Gelince de yola takılıp kalma!] )


- YOLDAŞLIK (RIFK)


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- YOL-İZ (BİLMEMEK)


- YOLLAMAK ile/yerine/değil UĞURLAMAK


- YOLLAR ile/ve/değil/||/<>/< TEK/ORTAK YOL

( Kişi sayısınca. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Samimiyetle. )


- YOLLAR('I)

( THE WAYS/DIRECTIONS )


- YOLLAR('I)


- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLSUZLUK ve ORUNÇ/URUNÇ/RÜŞVET

( İRTİKÂB ve İRTİŞÂ'[< RİŞVET] )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLU BULMAK ile/ve SUYU BULMAK


- Yolu DİNLE!!!


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA


- YOLUNU AÇMAK ile/ve YOLUNU OLUŞTURMAK


- ... YOLUYLA ile/ve ... ARACILIĞIYLA


- YOL/YÖNTEM ile/ve İŞ ile/ve BİLGELİK

( WAY/METHOD vs./and BUSINESS vs./and WISDOM )


- YOL-YORDAM (BİLMEK, GÖSTERMEK, SORMAK)


- YÖN DEĞİŞİMİ ile/ve/||/<> HIZ DEĞİŞİMİ


- YÖN ile ARA YÖN/ASYÖN

( Belirli bir noktaya göre olan yer, taraf. | Bir şeyin belirli bir noktaya baktığı yan, veçhe. | Bir yere gitmek için izlenilen yol, cihet, istikamet. | Tutulacak, izlenilecek yol. İLE Dört ana yönden ikisi arasında olan yönlerden her biri. )


- YÖN ile/ve/||/<> BAĞLAM


- YÖN ile BOYUT

( DIRECTION vs. DIMENSION )


- YÖN = DIRECTION[İng., Fr.] = RICHTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = DIRECCIÓN[İsp.]


- YÖN ile/ve İŞARET

( DIRECTION vs./and SIGN )


- YÖN ile/ve KATMAN

( DIRECTION vs./and LAYER )


- YONCA ile EKŞİYONCA

( Baklagillerden, başak durumundaki, çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. İLE Ekşiyoncagillerden, çok yıllık, otsu bitki. )

( TRIFOLIUM cum OXALIS )


- YONCA ile TAVŞANBIYIĞI

( ... İLE Bir tür yonca. )


- YONCA ile ÜÇGÜL/YABANYONCASI/TİRFİL[Yun.]

( TRIFOLIUM )


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNELİK ile DÖNÜK

( TO/DIRECTED vs. FACING )


- YÖNELİM/KIBLE:
NAMAZ ile DUA ile ÂŞIK ile İŞ

( Kâbeye. İLE Her yöne. İLE Kişiye(mâşuğa)/kavrama. İLE Uğraşa. )


- YÖNELİM ile/ve/değil/<> DOĞRULUM/TROPİZM[Fr. < Yun.]


- YÖNELİM = INTENTION[İng., Fr.] = INTENTION[Alm.] = INTENTIO[Lat.] = INTENCIÓN[İsp.]


- YÖNELİMSEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZNEL/LİK


- YÖNELME DURUMU ile ...

( DATIVE CASE )


- YÖNELME ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMA (İSTEĞİ)


- YÖNETİCİ

( MANAGER )


- YÖNETİCİ:
ORTALAMA ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> İLERİ

( Para kazandırır. İLE/VE/||/<> Düzen kazandırır. İLE/VE/||/<> İnsan kazandırır. )


- YÖNETİCİ ile/ve/||/<>/> ASKER

( Eski/önceki asker. İLE/VE/||/<>/> Asker. )


- YÖNETİCİ ile/ve/değil/yerine GİRİŞİMCİ


- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )

( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )

( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )

( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )

( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )


- YÖNETİCİLER:
"SEÇKİN" ve/<> "KOZMİK" ve/<> "İLÂHİ"


- YÖNETİCİLER ile/ve/<> BİLİMBİREYLERİ

( Toplumun ilerlemesi için bu iki sınıfın doğru ve gerektiği gibi çalışması/davranması gerekmektedir. )

( UMERÂ ile/ve/<> ULEMÂ )


- YÖNETİCİ/LER ile/ve/||/<> KORUYUCU/LAR ile/ve/||/<> ÜRETİCİ/LER


- Yöneticilerle KONUŞ!!!


- YÖNETİM:
HASARLARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIKLARI


- YÖNETİM İŞLEMLERİNDE:
YETKİ ile/ve/||/<> BİÇİM ile/ve/||/<> NEDEN ile/ve/||/<> KONU ile/ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİM/İDÂRE TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<> KAMU TÜZESİ/HUKUKU


- YÖNETİM ile ...

( Allah ilmi. )


- YÖNETİM ile/ve/<> ADÂLET

( MANAGEMENT vs./and/<> JUSTICE )


- YÖNETİM = MANAGEMENT[İng.] = DIRECTION[Fr.] = VERWALTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = MANEJO[İsp.]


- YÖNETİM ve/||/<> TAKIM

( )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMDE:
YETKİ ve/||/<> BİÇİM/ŞEKİL ve/||/<> NEDEN ve/||/<> KONU ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİMİN, KUSURSUZ SORUMLULUĞU:
"İLKE" değil/>< İSTİSNA OLMALI


- YÖNETİMSEL:
İŞLEM ile/ve/||/<> EYLEM


- YÖNETİMSEL SORUMLULUĞUN TARİHSEL GELİŞİMİNDE:
MÜLK-DEVLET KURAMI ile/ve/||/<>/> POLİS-DEVLET ANLAYIŞI ile/ve/||/<>/> HAZİNE KURAMI

( Prusya, Büyük Frederich. İLE/VE/||/<>/> Nazi Almanya'sı, Stalin Rusya'sı. İLE/VE/||/<>/> Devlet ve hazine, ayrı tüzel kişilik. )


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME


- YÖNETMEK ile ABRAMAK

( Deniz taşıtlarını yönetmek. )


- YÖNETMEK = DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.]

( Yönetmek, dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen, kimse yanlış olmaya cesâret edemez. )


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRMEK


- YÖNETMEN OYUNCU


- ... YÖNETMENLİĞİ değil ... YÖNETMELİĞİ


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- YÖNLENDİRİM


- YÖNLENDİRME ile YERLEŞTİRME

( YUDEBBİR ile YUKARRİR )

( TO ORIENTATE vs. TO LOCATE )


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNLER ile/ve/değil İNSANIN DURUŞU/DURUŞLARI


- YÖNLER('İ)


- YONT ile ...

( Başıboş hayvan. )


- YÖNTEM (ÂDAB)


- YÖNTEM:
FELSEFÎ(EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> KURGUL ile/ve/||/<> SALTIK


- YÖNTEM, METOD, SİSTEM = TARÎK = MÉTHODE, SYSTÈME


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU


- YÖNTEM/USÛL["USÜL" değil!]/METOD[İng. < METHOD] ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ile/ve/değil/yerine AHLÂK

( [not] METHOD vs./and/but MORALS
MORALS instead of METHOD )


- YÖNTEM ve/<> (BELİRLİ/BAZI) YÖNTEME, YÖNTEMLE(RLE)/BİLİNÇLE BAKMAK


- YÖNTEM ile/ve/<> BİLİNÇ

( METHOD vs./and CONSIOUSNESS )


- YÖNTEM ile FORMÜL


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İZİN


- YÖNTEM ile/ve/||/<> KAVRAM

( YÖNTEM: Kavramın bilinci. )

( Yöntem, mantığın içeriğinin, içsel özdeviniminin biçimi üzerindeki bilinçtir. )


- YÖNTEM ve/<> KOŞULLAR


- YÖNTEM ile/ve LOJİ[Yun. < LOGOS]

( METHOD vs./and LOGIC )


- YÖNTEM ile/ve SORU

( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )

( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )

( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )

( METHOD vs./and QUESTION
How am I to get a true answer? By asking a true question! )


- YÖNTEM ile SÜREÇ

( METHOD vs. PROCESS )


- YÖNTEM ile/ve TARZ

( METHOD vs./and STYLE )


- YÖNTEM ile/ve/<> TUTUM

( METHOD vs./and/<> ATTITUDE )


- YÖNTEM ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ile/ve USÛL


- YÖNTEM = USÛL = METHOD[İng.] = MÉTHODE[Fr.] = METHODE[Alm.] = METHODUS[Lat.] = METHODOS[Yun.] = METODO[İsp.]


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YAKLAŞIM

( [not] METHOD vs./and/<>/but APPROACH
APPROACH instead of METHOD )


- YÖNTEM ile/ve/||/<>/< YEĞLEME/TERCİH


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YÖNTEMSELLİK

( Bir şeyler için önceden belirli bir yöntem yoktur(aranamayabilir/bulunamayabilir). İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Herşeye uygun bir yöntemsellik vardır(aranabilir/bulunabilir). )


- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM

( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )


- YÖNTEM ile/ve YORDAM

( METHOD vs./and WAY )


- YÖNTEM ile YORDAM(MELEKE)


- YÖNTEMBİLİM = USULİYAT = METHODOLOGY[İng.] = MÉTHODOLOGIE[Fr.] = METHODOLOGIE, METHODENLEHRE[Alm.]


- YÖNTEMLER:
AŞKINSAL ile/ve/||/<>/> KURGUL ile/ve/||/<>/> EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> OLGUSAL/FENOMENOLOJİK

( Kant'ta. İLE/VE/||/<>/> Hegel'de. İLE/VE/||/<>/> Marx'ta. İLE/VE/||/<>/> XX. yüzyılda. )


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞ


- YONTKUŞU = KUYRUKSALLAYAN


- YÖNÜ TERS ile YÜZEYİ TERS


- YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO

( [görevleri] Şef ailesi. İLE/VE/<> Halkla ilişkiler. İLE/VE/<> Sağlık ve tıp. İLE/VE/<> Tüze ve adâlet. İLE/VE/<> Ticaret ve dış ilişkiler. )

( Mali'nin, Dogon bölgesindeki, Songo köyünde yaşayan kabileler. )


- [ne yazık ki]
YORAN:
KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ETRAFINI ANLAMAYAN KİŞİLERİN SAĞIRLIĞI


- YORAR ile/>< VERİR


- YÖRE ile/ve İRMİK

( İri un. İLE/VE İri taneli un. )


- YÖREL ile/ve/||/<> YEREL


- YÖRESEL ile/ve/<> BÖLGESEL


- YORGAN-DÖŞEK (YATMAK)

( Hasta olmak. )


- YORGUN-ARGIN (EVE DÖNMEK)


- YORGUN/LUK ile/ve/||/<> SAYRI/LIK(HASTA/LIK[Fars. < HASTE: Yorgun.])/İGLELMEK[: Sayrılanmak/hastalanmak.][dvnlgttrk]

( TA'B ile MARÎZ[< MARAZ]/ÂLİL[: Sayrı(hasta). | Sakat, kör.], VASIB
TAVSÎF-ÜL-EMRÂZ: Sayrılıklar ilmi. )

( ... ile BÎMÂR/Î )


- YORMAK ile YORMAK

( Yorgun duruma getirmek. İLE Bir nedenle bağlamak, bir duruma işaret saymak, bir anlam vermek, yorumlamak. )


- YORMAMALI!


- YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )

( FERIAL vs. ... )


- YORTU[Yun.] ile YORTU


- YORUCU" ile/değil SIKICI/BEZDİRİCİ/BUNALTICI

( Fiziksel. İLE/DEĞİL Zihinsel/düşünsel. )


- YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF

( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )

( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )

( Kapı, güneydedir. )


- YÖRÜK/YÜRÜK ile/ve/||/<> Yörük/Yürük

( Göçebe Türkmen boyu. Anadolu ve Rumeli'de göçebe olarak yaşayan, mevsimlere göre ova ya da yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. [Göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenler. "Yürümek" sözcüğünden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak yaşamı sürdüren Türkmen aşiretleri [obaları] için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlar'daki Türkler arasında da yüksek oranda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. öbeklere ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'nın dağ köylerinde yaşamaktalar. Osmanlı, tüm Balkanlar'da elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi anlamları yansıtan "Yörük" sözcüğü yerine, “yürük” sözcüğü de kullanılır. Genel olarak göçer-konar yaşam sürdüren tüm topluluklar için kullanılan bu ad, daha çok göçebe Oğuz boyları için simge (özel ad) olmuştur. XI. yüzyılda Orta Asya'dan göç eden ve göçebe yaşam sürdüren Oğuzlar, İran'dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya geldi. Burada da eski yaşam tarzını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar, Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir bölümü, yerleşik yaşama geçti. Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir bölümü yerleşik yaşama geçerek Türkmen adını aldı, bir bölümü de göçebe yaşamını sürdürüp Yörük adıyla anıldı. Osmanlıların Rumeli'ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli'ye göç ettirildi. Yörük aşiretleri ve obaları adlarında genellikle koyun ve keçi sözcüklerini barındırır. "Karakeçili", "Sarı keçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin adı, bu obaların nerede yaşadığını da belirli kılar.] İLE/VE/||/<> Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )


- YÖRÜK["YÜRÜK" değil!] ile TÜRKMEN[< TURKOMAN < TÜRK-İMAN]

( Sünnî göçer. İLE Sünnî olmayan göçer. )


- | YORULDUĞUMUZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR ve DURULDUĞUMUZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR |
ve/||/<>/>/<
KIRILDIĞIMIZ ZAMAN/ZEMİN/KOŞULLAR

( Olduğumuz/oluştuğumuz. VE/||/<>/>/< Kırıldığımız. )


- YORULDUĞUMUZDA:
"BIRAKMAK/VAZGEÇMEK" ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DİNLENMEK


- YORULMA (NASAB)


- YORULMADA:
HAREKET ile/değil DURGUNLUK

( Kişiyi, hareket değil durgunluk yorar. )


- YORULMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞINMAK


- YORULMAK ile/ve/<>/değil SIKILMAK/BEZMEK

( Bilişsel[felsefe/bilim/sanat] konular, fiziksel değil zihinseldir! Kötü bir benzetmedir ve kişinin nalıncı keseri gibi kendine yonttuğu, asalaklaştırılmış bir sözcük olarak başka bir kötüye kullanımdır. [Acı ile/değil ıstırap farkı gibi.] )


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YORULMALI!


- YORULUYOR İNSAN değil YORULUYORUM

( Kişisel ve/ya da özel olan bir durumu, genelleyerek ya da abartarak, [kendine hizmet eden/çıkarına uyan] "akla" bürümenin [rasyonalizasyonun], çevreye hiçbir etkisi/katkısı olmadığı gibi, en başta, bu sözü söyleyen kişiye ve çevresine/zihinlere olan yükü çok fazladır. Aslolan da, ne söyleyeceğini bilmek değil ne söylemeyeceğini düşünmek ve ona göre konuşmak/konuşabilmektir! )


- Yorum DİNLE!!!


- YORUM:
"DOĞRU ANLAMA" UĞRAŞI ile/ve/değil/<> YANLIŞ ANLAMAMA ÇABASI


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM:
TİKELE DAYALI değil TÜMELE DAYALI


- YORUM:
[ne yazık ki]
YANLIŞ ile ÇILGINCA ile ZORLAMA


- YORUM YAPMAK/YAPABİLMEK ile/ve BAĞLANTI KURMAK/KURABİLMEK

( Yorum, doğruyu tespit için değil, yanlıştan kaçınmak için yapılan bir etkinliktir. )


- YORUM ile AÇIKLAMA

( INTERPRETATION/COMMENT vs. EXPLANATION )


- YORUM ile/ve/değil/yerine BAĞLAYICI OLMAYAN YORUM


- YORUM ile "BAKIŞ"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "LOOKING" )


- YORUM ile "BİR BAKIMA"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "IN ONE RESPECT" )


- YORUM ile/ve/<>/= ÇEVRİ/TE'VİL[< Ar.]

( ... İLE Bir söz ya da davranışı, görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme. | Burgaç. )


- YORUM ile ÇIKARSAMA


- YORUM ile/ve/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but MULTI MEANING
MULTI MEANING instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/değil DEDİKODU

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./but GOSSIP )


- YORUM ile/ve DEĞERLENDİRME

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and EVALUATION )


- YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and TRANSFORMER INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/ve/<> DÖNÜŞÜM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and/<> TRANSFORMATION )


- YORUM ile/ve DÜŞÜNCE/FİKİR

( ... İLE/VE Düzenlemek, tertip etmek. | Ham düşünce, haber. )

( Fikir, varolanlar üzerine değil varolması gerekenler üzerinedir/olmalıdır. )

( Ancak bizi arzu, korku ve yanlış düşüncelerden kurtaracak olan iyidir. )

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and IDEA
Only what liberates you from desire and fear and wrong ideas is good. )


- YORUM ve ERDEM

( INTERPRETATION/COMMENT and VIRTUE )


- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GERİBİLDİRİM

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but/||/<>/>/< FEEDBACK
FEEDBACK instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ve/||/<>/> KILAVUZLUK


- YORUM ile/ve KURGU/SPEKÜLÂSYON

( INTERPRETATION/COMMENT vs. SPECULATION )


- YORUM = TEFSİR = INTERPRETATION[İng., Alm.] = INTERPRÉTATION[Fr.] = INTERPRETARE[Lat.] = INTERPRETACIÓN[İsp.]


- YORUM ve VAROLUŞ

( INTERPRETATION/COMMENT and EXISTENCE )


- YORUM ile YAKLAŞIM

( INTERPRETATION/COMMENT vs. APPROACH )


- YORUM ile/ve YÖNTEM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUMA AÇIKLIK ile/ve/değil/<> YORUMA MUHTAÇLIK


- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK


- YORUMBİLİM/HERMENEUTİK ile/ve DİL


- YORUMBİLİM ve SANAT

( Her alanda düşünebilme ve konuşabilme olanağı. )

( HERMENEUTIC and ART )


- YORUMBİLİM/HERMENEUTİK ve ÇOKLU YAKLAŞIM


- YORUM(KEYFİYET / LÂF | KÜFÜR | HERZE) ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNCE


- YORUMLAMA (TAABBUR)


- YORUMLAMA ile/ve DEĞİŞİM

( TO INTERPRET vs./and ALTERATION )


- YORUMLAMA ile/ve/||/<>/> DİRİLTME


- YORUMLAMA ile/ve YARATMA

( TO INTERPRET vs./and TO CREAT )


- YORUMLAMA ile/ve YENİDEN KURMA

( TO INTERPRET vs./and RE-ESTABLISH )


- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM

( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )


- YORUM(LAMA)DA:
VARLIK BAKIMINDAN ile/ve ANLAM BAKIMINDAN

( TO INTERPRET: IN EXISTENCE vs./and IN MEANING )


- YORUMLAMAK ve DÖNÜŞTÜRMEK

( TO INTERPRET and TO TRANSFORM )


- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK

( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )


- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK

( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )


- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK


- YORUMLAR('I)


- YORUMLU HABER ile/değil/yerine HABER


- Yorumlu KONUŞ!!!


- YORUMSAMA = HERMENEUTICS[İng.] = HERMÉNEUTIQUE[Fr.] = HERMENEUTIK[Alm.] = HERMENEUTIKE < HERMENEUEIN[Yun.]


- YORUMSAMA ile/ve/değil/||/<>/< YORUMLAMA


- Yorumsuz KONUŞ!!!


- YÖRÜNGE:
DAİRESEL ile/ve/değil/||/<> ELİPTİK


- YÖRÜNGE ile/ve/değil EŞİK


- YÖRÜNGE/MAHREK[< HAREKET] ile MENZİL-İ KÜLLÎ[Ar.]

( Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri. İLE Mahrekin en son noktasına kadar olan mesafe. )


- YOSUN ile FUKUSGİLLER

( Suyosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen, esmer bir yosun. )


- YOSUN ile KETENCİK

( ... İLE Deniz yosununun ince bir cinsi. | Turpgillerden, küçük sarı çiçekli, yağlı bir bitki.[Chamaelina sativa] | Bu bitkiden elde edilen, sabun yapımında ve ressamlıkta kullanılan bir yağ. )

( ... cum MUSCUS ARBOREUS | CHAMAELINA SATIVA )


- YOSUN ile PASİFİK YOSUNU

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE Patagonya'da. )


- YOSUN ile SFAGNUM

( ... İLE Bataklıklarda, nemli yerlerde, kümeler durumunda yetişen, küçük yapraklı bir tür yosun. )

( ... cum SPHAGNUM )


- YOSUN ile/değil SU MERCİMEĞİ

( ... İLE Su mercimeğigillerden, mercimeğe benzeyen, yaprakları, suların yüzünü kaplayan bir su bitkisi. )

( )

( ... cum LEMNA )


- YOSUN ile TEMRİYE

( ... İLE Kara yosunu. | Deride yer yer küme durumundaki birtakım kabartılarla kendini gösteren hastalık. )


- YOSUN ile/ve/<> YOSUNCUL

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE/VE/<> Yosunla beslenen ya da yosunların içinde yaşayan. )


- YOU ARE GOING TO SAY ... vs. YOU SHOULD SAY ...


- YOU vs. WE/US


- YOU/TO YOU vs. YOU/TO YOU


- YOYO ile DİYABOLA


- YOZGAT =/< BOZOK

( ... =/< Osmanlı dönemindeki adı. )


- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KANIKSAMA


- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KURUMLAŞMA


- YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA


- YOZLAŞTIRMAMALI!

... ~ YÖ... ile başlayan FaRkLaR...

- 0(SIFIR) ile YOKLUK

( Akılsal/rasyonel. İLE !Akılsal/rasyonel. [!: değil] )


- AÇI ile/ve/<> YÖN

( Geometride. İLE/VE/<> Mekânda. )

( image

Yön Bulma:

Bir çubuk ve gölgesini kullanarak Kuzey'i bulabiliriz.

1- Bir çubuğu toprak zemine dik bir biçimde yerleştirip ve gölgesinin ucuna bir taş yerleştiriyoruz.

2- 20 dakika sonra gölgenin ucuna tekrar taş bırakıyoruz. [İlk bıraktığımız taş, W(Batı); son bıraktığımız taş, E(Doğu) yönündedir.]

3- Sol ayağımızı W(Batı), sağ ayağımızı E(Doğu) taşının yanına yerleştiriyoruz. Böylelikle Kuzey'e bakıyor olacağız.

[Bu yöntem, iki yarım kürede de kullanılabilir. Tek fark, Kuzey yarım küredeysek sırtımız, güney yarım küredeysek yüzümüz Güneşe dönüktür.] )

( ZÂVİYE ile/ve/<> CÂNİB[< CENB], CİHET )

( ANGLE vs./and/<> DIRECTION )


- ÂCİZ/LİK ile/ve/<> YOKSUN/LUK


- ÂDAP ERKÂN değil/yerine/= YOL YORDAM


- ADLANDIRMA ile/ve YORUMLAMA

( GIVING NAME vs./and TO INTERPRET )


- ADMIN[İng.] değil/yerine/= YÖNETİCİ


- AGARAGAR[Yun.] değil/yerine/= YOSUNDAN ÇIKARILAN KOLLOİDAL NESNE, JELATİN.


- AKTARMA ile YÖNLENDİRME

( TO TRANSFER/TRANSMIT vs./and TO ORIENTATE )


- ALA-[İt.] değil/yerine/= "YÖNTEMİNCE, BİÇİMİNDE" ANLAMI KATAN ÖN EK


- ALAN ve/<> YÖNTEM

( FIELD and/<> METHOD )


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulunduğu, anımsandığı alçakgönüllülük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulundurulmadığı, unutulduğu alçakgönüllülük. )

( Takvâ. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Verâ. )

( Ebru sanatı )


- ALEL USÛL[Ar.] değil/yerine/= YÖNTEMİNCE, YÖNTEMLİ

( Yol yordam gereğince, kurala uygun bir biçimde. | Âdet yerini bulsun diye. )


- ALELUSUL değil/yerine/= YORDAMLICA


- ALET ile/ve YÖNTEM


- AMAÇ ile/ve/değil/||/<>/> YÖNELİM


- AMAÇ ile/ve YÖNTEM

( YÖNTEM ARAYIŞLARI - SARTRE kitabını okumanızı salık veririz. )

( AIM vs./and METHOD )


- ANIMSA(YA)BİLMEDE:
ÖNCELİK ve/||/<> YOĞUNLUK ve/||/<> PEKİŞTİRME


- ANLAM ile/ve YORUM

( MEANING vs./and INTERPRETATION )


- ANLAMA ile/ve YORUMLAMA

( TO UNDERSTAND vs./and TO INTERPRET )


- ANLAMA ile YORUMLAMA


- ANLAMA ile YORUMLAMA


- ANLAMA ile/ve YORUMLAYICI ANLAMA


- ANLAMAK ile/ve/||/<>/>/< YORUMLAYARAK ANLAMAK


- ANLAYAMAMA ile/ve/||/<> YORUMLAYAMAMA


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/||/<>/> YORUM


- ARAÇ ile/ve YÖNTEM

( VEHICLE/TOOL vs./and METHOD )


- ARAZÖZ[Fr. < ARROSEUSE] değil/yerine/= YOLSULAR

( Yolları ve yol kenarlarındaki yeşillikleri sulamakta kullanılan motorlu araç. )


- ARKADAŞLIK ve/> YOL

( Önce arkadaş, sonra yol. )

( Evvel refîk, sümme tarîk. )


- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK

( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )


- AŞK ile/ve YORGUNLUK


- ENGELLEM/AMBARGO[Fr.]:
SÜEL/ASKERÎ değil/yerine/= GEÇİMSEL/EKONOMİK değil/yerine/= YÖNETKİL/SİYASİ


- ATIF ile YORUM

( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. [Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz.] )

( ATTRIBUTION vs. INTERPRETATION )


- AYRINTILARIN "ZENGİNLİĞİ" ile/ve/||/<>/< YORUM GÜCÜ "ZAYIFLIĞI"


- AZ ile YOK

( NEDRET ile ... )

( FEW vs. THERE IS/ARE NOT )


- BAĞLAMA ile YONGAR

( ... İLE Üç telli bağlama. )


- BAĞLANTI (KURMAK) ile/ve YORUM (YAPMAK)

( TO MAKE CONNECTION vs./and TO INTERPRET )


- BAĞNAZ/LIK ile/ve/<> YOBAZ/LIK

( Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen/etmeme. İLE/VE/<> Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen/yönelme. | Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan/olma. | Kaba saba, incelikten anlamayan/anlamama. )

( BIGOT/RY )


- BAKIŞ ile/ve YÖNELİŞ


- BASKIN ile YOĞUN

( DOMINANT vs. INTENSE )


- BAŞTAN ÇIKARMAK ile/ve YOLDAN ÇIKARMAK


- BAŞTAN ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> YOLDAN ÇIKMAK


- BATTANİYE ile YORGAN


- BEKLEMEK ve/> YORGUNLUK


- BEL (EVLÂDI) değil/yerine YOL (EVLÂDI)


- BEL EVLÂDI ile/ve/<> YOL EVLÂDI ile/ve/<> NEFES EVLÂDI


- ben = me[İng.] = JE[Fr.] = ICH[Alm.] = IO[İt.] = YO[İsp.] = EGO[Lat., Yun.] = ANÂ[Ar.] = MÄN[Fars.] = IK[Felm.]


- BİÇİMLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI) ile/ve/<>/değil/yerine YÖNLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI)


- BİLGİ ile/ve/yerine YÖNTEM

( INFORMATION vs./and METHOD
METHOD instead of INFORMATION )


- BİLİM ile/ve/||/<> YÖNTEM


- BİLİM ile/ve YORUMBİLİM/HERMENEUTİK


- BİLİM/SELLİK ile/ve/değil/< YÖNELİM/SELLİK


- BİLİNCİN BİLİNCİ ile/ve YÖNTEMİN YÖNTEMİ

( CONSCIOUSNESS OF THE CONSCIOUSNESS vs./and METHOD OF THE METHOD )


- BİLME ve/> ANLAMA ve/> YORUMLAMA

( Yapabilmek. VE/> Varolmak. VE/> ... )

( ... VE/> Kişiye, tarihe, topluma, kültüre ait herşeye bakarak, kişiden hareketle kişiye/kişilere bakarak kavrama yöntemi. VE/> ... )

( Bilen kişi, varolanı savunur; cahil kişi, cesur olur. )


- BİLMEK ile/ve/<> YOLDA GİTMEK


- BİRİNİ:
YOLDA BIRAKMAK ile
YOLUNDA BIRAKMAK/İNDİRMEK


- BİRLEŞME ile/ve/> YOĞUNLAŞMA


- BİSİKLET:
KALDIRIMDA değil/yerine YOLDA


- BOZULMA ile YOZLAŞMA

( TO PERISH vs. TO DEGENERATE )


- BU DA VAR ile/ve/||/<>/> YOK ARTIK


- (BUL)DOZER değil/yerine/= YOLDÜZLER


- BULUNDUĞUN YER ile/ve/değil/yerine YÖNÜNÜN NERESİ OLDUĞU


- BUNALIM ile/ve YORUM


- BIYIKLARDA:
BURMA ile NEVHAT ile GAYTAN ile YOLUK ile KIRPIK ile PIRASA ile YASTIKLI

( ÇÂR-DARB[Fars.]: Dört darp. Kalenderîlerin arasında sakal, bıyık, kirpik ve kaş yerine kullanılan bir deyimdir. )

( BURÛT: Bıyık. )


- BÜROKRASİ ile/ve/ne yazık ki/<>/>< YOLSUZLUK


- BÜTÜNLÜK ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON

( INTEGRITY vs. CONCENTRATION )


- ÇALIŞMANIN SAĞLADIKLARI/KORUDUKLARI:
CAN SIKINTISINDAN ve/||/<> KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN ve/||/<> YOKSULLUKTAN


- CANLI ile/ve YOĞUN

( ALIVE vs./and DENSE )


- ÇERÇEVE ile/ve/<> YÖRÜNGE


- ÇEŞİT ile/ve YÖN

( VARIETY vs./and DIRECTION )


- ÇEVİRİ AMAÇLI METİNDE:
ÇÖZÜMLEME ile/ve/||/<> YORUMLAMA


- ÇEVİRİ ile/ve YORUM

( Dillerin dili. İLE/VE ... )


- CHIHUAHUA ile YORKSHIRE TERİYERİ

( Uzunlukça en kısa. İLE Boyca en kısa. )

( Adını Meksika'daki bir eyaletten alır.[Toltek ve Aztek sanatına dayanarak oranın yerlisi olduğuna inanılıyordu] İLE ... )

( Genel olarak dünyadaki en küçük köpek cinsinin Chihuahua olduğu söylenir. Guiness Rekorlar Kitabı'na göre yaşayan en küçük köpek rekoru tek bir cinsin elinde değildir. )

( Dünyadaki kayda geçmiş en küçük köpek Yorkshire Teriyeri'dir.[Omuzdan 6.5 cm. boyunda, burun ucundan kuyruk ucuna 9.5 cm. uzunluğunda, 113 gr. ağırlığındaydı. 1945'te ölmüştür.] )


- CİHET/TARAF değil/yerine/= YÖN/DOĞRULTU


- ÇİP[İng. CHIP] değil/yerine/= YONGA


- ÇİZİNÇ/HARİTA[Ar.] ile/ve/||/<>/> YÖNDEÇ/PUSULA[İt.]


- ÇOĞUNLUK/LA ile/ve/||/<> YOĞUNLUK/LA


- ÇOK ile/>< YOK


- ÇÖZÜM ile YÖNEYLEM

( ... İLE Karmaşık sorunların çözümünde ve incelenmesinde, bilimsel ve özellikle matematiksel yöntemlerin uygulanışı. )


- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/< YÖNLENDİRME


- DBSCAN/DENSITY-BASED SPATIAL CLUSTERING OF APPLICATIONS WİTH NOİSE[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLUĞA DAYALI UZAMSAL KÜMELEME


- DEĞER ile/değil YÖN

( [not] VALUE vs./but DIRECTION )


- DEĞERSİZLEŞİR ile/ve/||/<> YOLDA KALIR ile/ve/||/<> YALNIZLAŞIR ile/ve/||/<> TÜKENİR ile/ve/||/<> BİLGİSİZ SAYILIR

( Her durumunu anlatan. İLE/VE/||/<> Herkese güvenen. İLE/VE/||/<> Her sırrını açığa vuran. İLE/VE/||/<> Her becerisini ortaya döken. İLE/VE/||/<> Her bildiğini söyleyen. )


- DEĞİL ile "YOK"


- DEJENERASYON/DEGENERATION[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞMA | BOZUNMA


- DEJENERE değil/yerine/= YOZ

( Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan. | Kaba, adi, bayağı. | Yozlaşmış. | Kısır. )


- DENEYİM ile/ve/değil/||/<>/< YÖNTEM

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilimsel. )


- DENİZATI ile YOSUN BİÇİMİNDE DENİZATI

( SEA HORSE vs. SEA HORSE IN THE SHAPE OF MOSS )

( HIPPOCAMPUS HIPPOCAMPUS cum ... )


- DEVLET ile/ve/||/<> YÖNETİM/İDÂRE


- DEZORYANTASYON/DISORIENTATION[İng.] değil/yerine/= YÖNELIM BOZUKLUĞU


- DEZORYANTASYON değil/yerine/= YÖNELİM KAYBI


- DİN ile/ve YORUM


- DİREKSİYON/DİDON/GİDON[Fr. < GUIDON] ile/değil YÖNELTEÇ

( ... İLE/DEĞİL Bisiklette. )

( )


- DİREKSİYON değil/yerine/= YÖNELTEÇ


- DİREKSİYON değil/yerine/= YÖNELTEÇ


- DİREKSİYONEL/DİRECTIONAL[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRİLMİŞ


- DİREKSİYONEL değil/yerine/= YÖNLENDİRİLMİŞ


- DİREKTİF/TÂLİMAT değil/yerine/= YÖNERGE/BUYURU


- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile YOĞUNLAŞMAK

( EXTERNALIZE vs. TO INTENSIFY )


- DİSTROFİ/DYSTROPHY[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞIM, YOZLAŞMA


- DOĞAL KÜRESELLEŞME ile/ve/||/<> YÖNLENDİRİLEN KÜRESELLEŞME


- DOĞRULUK ve/||/<> İYİLİK ve/||/<> YÖN(ELİM)/İSTİKÂMET

( Hak ve hakikatte. VE/||/<> Eylemde. VE/||/<> Davranışta. )

( el-SIDK fi'l-HAKK ve/||/<> el-HAYR fi'l-AMEL ve/||/<> el-İSTİKAMET fi'l-AHVAL )


- DOĞURMAK ve/||/<>/> DOYURMAK | ile/ve/değil/||/<>/> YOĞURMAK


- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK


- DOKUNMA ve/||/<>/> YOĞRULMA


- DOLU ile YOĞUN

( FULL vs. DENSE )


- DOMİNE ETMEK değil/yerine/= YÖNLENDİRMEK


- DUA ile YOM

( ... İLE Uğurlu dua. )


- DUA ve/||/<> YÖNELME


- DÜNYA ile/ve/||/<> YOL

( Doğa. İLE/VE/||/<> İnsan/lık. )


- DURAĞAN/LIK ve YOK/LUK

( STABLE/STABILITY and NONEXISTENT/NONEXISTENCE )


- DÜŞÜNME ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON


- DÜŞÜNÜŞ" ile/ve/||/<> "ELE/DİLE ALIŞ" ile/ve/||/<> "YAKLAŞIM" ile/ve/||/<> "ANLAYIŞ" ile/ve/||/<> "YÖNTEM"


- DUYGU:
İÇSEL ile/ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ


- EĞİLİM ile/ve/<> YÖNELİM

( SAMSKARA )


- EĞİLMEK ile YÖNELMEK


- EĞİTİM ile/ve/<> YÖNLENDİRME


- EHLİYETE, KISMÎ/TAM ENGEL OLABİLECEKLER:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK ile/ve/||/<> UNUTMA(NİSYAN) ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK(MARAZ) ile/ve/||/<> SAKATLIK(MALÛLİYET) ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> CEHİL ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> İSRAF ile/ve/||/<> ESÂRET ile/ve/||/<> ENGEL(ZECİR) ile/ve/||/<> YOLCULUK(SEYAHAT)

( ALIENATION et/||/<> SURDITE et/||/<> FAIBLESSE DE LA MEMOIRE et/||/<> LE SOMMEIL et/||/<> EPILEPSIE et/||/<> LA MALADIE et/||/<> INFIRMITE et/||/<> LA SECONDE ENFANCE et/||/<> L'IGNORANCE et/||/<> L'IVRESSE et/||/<> LA LEGERETE et/||/<> LA PRODIGALITE et/||/<> ESCLAVAGE et/||/<> LA CONTRAINTE et/||/<> LE VOYAGE )


- EKSİKLİK ile/ve YOKSUNLUK

( DEFICIENCY vs./and DEPRIVATION )


- ELE GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNETEBİLMEK

( )


- ELEŞTİRİ ile YORUM

( CRITIQUE vs. INTERPRETATION/COMMENT )


- EMRE MUHARRER SENET değil/yerine/= YÖNERGELİ BELGİT


- ENDEMI/ENDEMIA[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL SAYRILIK


- ENDEMİK/ENDEMIC[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL

( Belirli bir bölgeye özgü, belirli bir bölgede yetişen. )


- ENTEGRE DEVRE değil/yerine/= YONGA


- ERTİK ile YOL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İşlek yol. İLE ... )


- EŞİĞE YATMAK ve/||/<>/>/< YOKLUĞA TALİP OLMAK


- EVRÂK-I MÜSBİTE ile/||/<> ZABIT KAYITLARI ile/||/<> DÂİMİ KAYITLAR ile/||/<> YOKLAMA KAYITLARI ile/||/<> MAZBATA

( Tapu sicilini tamamlayan belgeler. İLE/||/<> Tapulama(kadastro) görmeden önce taşınmazlarla ilgili tutulan tapu kayıtları. İLE/||/<> Tapu Yönetimlerinde iş sahiplerinin başvurusu üzerine tutulan kayıtlar. İLE/||/<> Rumi 1288 - 1325 tarihleri arasında miri arazinin, yetkili memurlar tarafından mahalline gidilerek, yerinde görülüp incelenerek tutulan kayıtlar. İLE/||/<> Tutanak. )


- EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK


- EYTİŞİM ve/||/<> YÖNTEMSEL KUŞKU


- EZMEK ile/ve/değil/yerine YOĞURMAK


- FACEBOOK ile X/TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


- FAKİR[Ar.]/ÇIGAY[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSUL


- FAKİRHANE değil/yerine/= YOKSULEVİ


- FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA

( AWARENESS vs./and/<> TO BECOME DENSE )


- FEDÂ ETMEK değil/yerine/= YOLUĞLAMAK/GÖZDEN ÇIKARMAK


- FEDÂ değil/yerine/= YOLUĞ


- FEDAİ değil/yerine/= YOLUĞAN


- FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM

( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )


- FELSEFÎ ile/değil/yerine YORUMSAL


- GARİP ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUN


- GAYB ile YOK/VAROLMAYAN


- GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK


- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA


- GENELGE ile/ve/||/<>/> YÖNERGE

( Bağlayıcılığı vardır. İLE/VE/||/<>/> Bağlayıcılığı yoktur. )


- GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM


- GENLEŞME ile YOĞUNLAŞMA


- GEZEGENLERİN ÖLÇÜMÜNDE:
GÜNEŞTEN UZAKLIK ile/ve/||/<>/> YÖRÜNGE VE DÖNME DÖNGÜLERİ ile/ve/||/<>/> KÜTLE ile/ve/||/<>/> YARIÇAP ile/ve/||/<>/> YOĞUNLUK

(

  • Güneş’ten uzaklık: Kepler Yasaları ile ölçülür.
  • Yörünge ve dönme döngüleri: Gözlemlerle tespit edilir.
  • Kütle: Newton Yasaları ile hesaplanır.
  • Yarıçap: Açısal büyüklük yardımıyla bulunur.
  • Yoğunluk: Yarıçap ve kütle kullanılarak hesaplanır.
)


- GİTTİKÇE ... ile/değil/yerine YOK YERE


- GONCA[Fars. < GONÇE] ile YONCA/TRIFOLIUM[Lat.]

( Açılmamış çiçek. İLE Baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. )


- GÖNDERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÖNLENDİRMEK


- GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK ile/ve/||/<> YOK SAYMAK


- GÖRÜNGÜ BİLİM/FENOMENOLOJİ ile YORUMBİLİM/HERMENEUTİK

( Bilinç ve deneyimlerin yapısını inceleyen felsefi yaklaşım. İLE Metinlerin ve anlamların yorumlanması üzerine odaklanan felsefi yaklaşım. )


- GÖRÜŞ ile/ve/||/<> YORUM


- GÜÇ/KUVET:
| YAVAŞLATIR ile/ve/ya da/||/<> DURDURUR ile/ve/ya da/||/<> DÖNDÜRÜR ile/ve/ya da/||/<> YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRİR ile/ve/ya da/||/<> BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRİR ile/ve/ya da/||/<> HIZLANDIRIR |
ile/ve/ya da/||/<> />
| GERER ile/ve/ya da/||/<> BÜKER ile/ve/ya da/||/<> VURUR ile/ve/ya da/||/<> SIKAR |


- GÜDÜLENME ile/ve/> YÖNELME/YÖNLENME

( MOTIVATION vs./and/> TO TEND )


- GÜVERCİN ile YOLCU GÜVERCİNi

( PIGEON vs. PASSENGER PIGEON )


- HACC KOŞULLARI ile/ve/değil YOL KOŞULLARI

( Bayanların hacca yalnız gidememeleri ile ilgili çekince Hac'a gitmesi değil, eski zamanlardaki çeşitli ve uzun yol şartlarından dolayıdır. Dolayısıyla günümüzde yalnız gitmemesi yönünde bu tür bir engel bulunmamaktadır. )


- [ne yazık ki]
!HAKARET ETMEK ve/=/||/<>/> !YOK ETMEK


- HAKİKAT ile YORUMLAR

( Vardır/yoktur. İLE Vardır. )


- HALAT'LARDA:
BRAGA/MARSPET/PATRISA ile/ve GOMANA ile/ve KANDİLİSA ile/ve İSTRUMAÇA ile/ve VARAGELE ile/ve YOMA

( Gemilerde kullanılan halat. İLE/VE Gemi demirinin bağlı olduğu halat. İLE/VE Gemideki serenleri kaldırmaya yarayan halat. İLE/VE Birbirine takılmış halat. İLE/VE Bir şeyi bir yerden başka bir yere çekmek için kullanılan halat. İLE/VE 3-4 kat kol bükülmüş halat. )


- HARCIRAH[Ar., Fars.] değil/yerine YOLLUK


- HARCIRAH[Ar.] değil/yerine/= YOLLUK


- HAREKET ETMEK değil/yerine/= YOLA GİTMEK/YOLA ÇIKMAK


- HAREKET ve OLUŞ ve YOKOLUŞ


- HAREKET ve/> YÖN

( Hareketin başladığı andan itibaren yön oluşmaya başlar. )

( Hareketin, yöne gereksinimi vardır. )

( Yön, İbni Sinâ'nın tüm kitapları, ayrı ayrı ve başlı başına bir bölümdür. )

( MOVEMENT and/> DIRECTION )


- HAYDUT/ŞAKİ değil/yerine/= YOLKESEN/SOYGUNCU


- HAYIR ile/ve DEĞİL ile/ve YOK ile/ve HİÇ

( Hiç, yoktan iyidir. )

( NO vs./and NOT vs./and NON-EXISTENT/ABSENT/THER IS/ARE NOT vs./and NOTHING )


- HAZIR BİLGİ ile/ve/değil/yerine YÖNLENDİRİCİ BİLGİ


- HAZIR:
YERİ ve/||/<> YOLU

( Gelenin. VE/||/<> Gidenin. )


- HECİN ile YOZ

( Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. İLE Tek hörgüçlü dişil deve. | Davar sürüsü. )


- HEYECAN ile/ve YOĞUN İLGİ/İSTEKLİLİK

( EXCITEMENT vs./and ENTHUSIASM )


- HİÇBİR YERDE/LİK ile/ve/değil YOK/LUK


- HİÇBİR ZAMAN değil/yerine/= YOK KEZ


- HİÇ/LİK ile/ve YOK/LUK

( Kendinizi alabildiğine çıplaklık, alabildiğine hiçlik içinde hazır tutun. )

( NOTHING/NESS vs./and NON-BEING
Just keep yourself ready in utter nakedness and nothingness. )


- HİÇ/LİK ile YOK/LUK

( SHUNYA/NADA ile ... )

( Y EN EL MONTE NADA: ve hiçlik dağının üzerinde )

( Hiç, hiçbir bilim dalının konusu değildir. )

( NOTHING(NESS) vs. NON-BEING )


- HİÇ(LİK) ile YOK(LUK)


- HİPERALIMENTASYON/HYPERALIMENTATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BESLEME


- HİPNOZ:
BİREYSEL ile/ve/||/<> ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<> KENDİ KENDİNE(AUTO) ile/ve/||/<> BAŞKASI ARACILIĞIYLA ile/ve/||/<> YOL ile/ve/||/<> TOPLUMSAL ile/ve/||/<> SİYASAL REKLÂM AMACIYLA


- HIRABE[Ar. harbe/savaşa giderken] değil/yerine/= YOL KESME


- [ne yazık ki]
"HIRSIZ/LIK" ile/ve/<> "YOLSUZ/LUK"

( [yapan] Fakir ise. İLE/VE/<> Zengin ise. )


- HİTABEN değil/yerine/= YÖNELİK


- HİZÂYA GELMEK/GETİRMEK değil/yerine/= YOLA GELMEK/GETİRMEK


- HUB ile/ve/<> ANAHTAR ile/ve/<> YÖNLENDİRİCİ ile/ve/<> ERİŞİM NOKTASI

( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- HÜKÜMET[Ar.]/KABİNE[Fr./İng.] değil/yerine/= YÖNETKE


- ICU/İNTENSIVE CARE UNİT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ, YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- İDÂRE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÖNETMEK/YÖNETİM


- İDARE değil/yerine/= YÖNETİM


- İDARİ değil/yerine/= YÖNETSEL


- İLÂN-I AŞK ile YOLUNDA YÜRÜMEK


- İLERLEME ile/ve/değil YOL ALIŞ


- İLGİ ve/> İSTEK ve/> YÖNTEM ve/> EYLEM

( INTEREST and/> REQUEST and/> METHOD and/> ACTION )


- İLK NEDEN ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/ve/değil/||/<> YOK SAYMA


- İNDİRGEME ile/değil/yerine YORUM/LAMA

( [not] TO REDUCE vs./but TO INTERPRET
TO INTERPRET instead of TO REDUCE )


- İNHA[Ar.] ile YÖNERGE

( Resmi bir göreve atama ya da bir üst aşama için yazılan yazı. İLE ... )


- İNİŞ ile/ve/değil/<> YOĞUNLAŞMA


- İNMEK ile/ve YOĞUNLAŞMAK


- İNSAN:
"YOK" VAROLAN ile/ve/=/değil "YOK OLAMAZ" VAROLAN


- İNTENSİF/İNTENSIVE[İng.] değil/yerine/= YOĞUN


- INTERPRETASYON/INTERPRETATION[İng.] değil/yerine/= YORUM


- IPL/INTENSE PULSE LIGHT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN ATIMLI IŞIK


- IŞIĞA, IŞIKLA BAKMAK ile/ve YÖNTEME, YÖNTEMLE BAKMAK


- İŞLEMEK ile/ve/<> YOĞURMAK


- İŞLEV ve YÖN

( FUNCTION and DIRECTION )


- İSTATİSTİK:
MATEMATİK ile/ve/||/<>/> YÖNETİM/DEVLET BİLGİSİ


- İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ

( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )


- İSTEK ve/<>/|| YOL


- İSTİ'DÂD ve YÖNELİM


- İSTİKÂMET[Ar.] değil/yerine/= YÖN, DOĞRULTU


- İTME ile YÖNLENDİRME

( TO PUSH vs. TO ORIENTATE )


- JOYSTICK[İng.] değil/yerine/= YÖNETME KOLU


- KAFİLE değil/yerine/= YOLCUBİRLİK


- KALDIRMA:
KORUMA ile/ve/||/<> YOK ETME

( KATERGEIN )


- KALIN >< YUFKA ile/ve/||/<> YOĞUN >< İNCE

( Diklemesine.[On kâğıdın, üst üste konulması.] İLE/VE/||/<> Enlemesine.[On ipliğin, üst üste eğrilmesi.] )

( "(Bir şey) yufka iken (onu) delmek kolaymış, ince olanı (da) kırmak kolay. Yufka, kalın olursa (onu) delmek zormuş, ince, yoğun olursa (onu) kırmak zormuş." )


- KANAL ile/ve YOL


- KANALİZE ETMEK/OLMAK değil/yerine/= YÖNLEMEK/YÖNLENMEK


- KANITIN YOKLUĞU ve YOKLUĞUN KANITI

( İkisi de olamaz! )

( "Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir." )


- [ne yazık ki]
KAPİTALİZM ve/> BİLGİSİZLEŞMEK ve/> YOKSULLAŞMAK

( Kapitalizm, okudukça cahil bırakır; çalıştıkça fakirleştirir. )

( CAPITALISM and/> IGNORANCE and/> TO GET POOR )


- KARŞI ile/yerine YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KARŞI ile YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KATI ile/ve/değil YOĞUN

( [not] SOLIDS vs./and DENSE )


- KAYBOLMA ile YOK OLMA

( DISAPPEARANCE vs. TO BE ANNIHILATED/VANISH )


- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA


- KAYNAK ile/ve YOL

( SOURCE vs./and WAY )


- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ

( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )


- KAYNAK ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- KESİF[Ar.] değil/yerine/= YOĞUN

( Oylumuna oranla, ağırlığı çok olan. | Koyu, kalın. | Etkisi güçlü olan.[koku vb.] | Artmış, çoğalmış bir durumda olan. | Dolu, sıkı, çok. | Kaba, kalın, iri.[elek, iğne için] )


- KESKİN ile YOĞUN


- KİŞİLERİ TANIMA:
YOLCULUKTA ve/||/<> ZORLUKTA ve/||/<>
YOKLUKTA ve/||/<> (AYNI) MASADA


- TESLİMİYET:
"KİŞİ"YE ile/ve/değil/||/<>/< YOL'A


- KIYAS ile/ve YORUM

( COMPARISON vs./and INTERPRETATION/COMMENT )


- KOMBİ (HERMETİK) ile/değil/yerine YOĞUŞMALI KOMBİ

( Küçük alanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Büyük alanlarda. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha verimlidir. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha çevrecidir. )


- KONDANSASYON/CONDENSATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMA


- KONDANSATÖR[Fr.] değil/yerine/= YOĞUNLAÇ

( İçinde, akımsız elektrik yükü biriktirilen aygıt. )


- KONDANSATÖR/MEKSEFE değil/yerine/= YOĞUNLAÇ


- KONDANSÖR değil/yerine/= YOĞUŞTURUCU


- KONSANTRATÖR/CONCENTRATOR[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞTIRICI


- KONSANTRE/CONCENTRATED[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ | DERİŞİK


- KÖRLÜK ile/<> YOKLUK


- KOŞMAK ile/= YORTMAK

( Koşmak, sürekli yol yürümek. | İşsiz güçsüz gezmek. )


- KÜRE ve YÖNETİM

( Bir ülke iyi yönetiliyorsa, yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı utanç verici bir şeydir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa, zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır. )


- KÜRESELLEŞME ve/||/<> YOKSULLUK


- KURGUDA:
KESMEK ile/ve/||/<>/> YONTMAK ile/ve/||/<>/> EKLEMEK


- KUŞ TÜYÜ ile/ve YONDA

( ... İLE Kuşun tüyleri altındaki ince kıllar. )


- MAHALLİ[Ar.] değil/yerine/= YÖRESEL/YEREL


- MAHREK[Ar.] değil/yerine/= YÖRÜNGE

( Yürüyen bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. | Bir gökcisminin, devinme süresince aldığı yol. )


- MAHRUM[Ar.] değil/yerine/= YOKSUN


- MAHRUM/İYET değil/yerine/= YOKSUN/LUK


- MANİPÜLASYON/MANİPULATION[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRME | GÜDÜMLEME | HİLEYLE YÖNLENDİRME | KARŞIDAKİYLE OYNAMA, KARŞIDAKINİ ÇIKARI İÇİN KULLANMA. | ELLE KULLANMA


- MANİPÜLASYON değil/yerine/= YÖNLENDİRİM


- MANİPÜLATİF değil/yerine/= YÖNLENDİRİMLİ


- MANİPÜLATÖR/MANİPLE değil/yerine/= YÖNLENDİREÇ/YÖNLENDİRİMCİ/YÖNLENDİREÇÇİ


- MANTIK ile/ve YÖNTEM

( ... İLE/VE Gelecekte olacak bir şeyi yakalamak. )

( ... İLE/VE Modern bilimlerin mantığı. )

( Yöntemi bilen bilgiyi elde eder. )


- MANTIK ile/ve/değil/yerine YÖNTEM


- MATÛF[Ar. < ATF] değil/yerine/= YÖNELTİLMİŞ

( Bir yöne eğilmiş. | Yöneltilmiş. )


- MDSS/MANAGERIAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİMSEL KARAR DESTEK DÜZENİ


- MECRÂ değil/yerine/= YÖNEY


- MEMLEKET ile/ve YÖRE


- MESAFE KATETMEK değil/yerine/= YOL ALMAK


- MESAFE ile YÖN

( DISTANCE vs. DIRECTION )


- MESAJ ile/ve YÖNLENDİRME

( MESSAGE vs./and TO ORIENTATE )


- MESKENET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK

( Miskinlik, beceriksizlik. | Yoksulluk. )


- METODİK/METOTLU değil/yerine/= YÖNTEMLİ


- METODOLOJİ/METHODOLOGY[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMİ


- METODOLOJİ değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM


- USÛL/METOD/OLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM


- METODOLOJİK/METHODOLOGICAL[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMSEL


- METODOLOJİ/K değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM/SEL


- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM


- MIS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ


- MİSKİN[Ar.]/ERMEGÜ[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSU

( Allah'ta yok olan, fenafillah. )


- MODERATÖR değil/yerine/= YÖNETİCİ


- MÜDÜR/İYET değil/yerine/= YÖNETÇİ/LİK


- MUHTIRA[Ar.]/MEMORANDUM[İng.] değil/yerine/= YÖNERGE/ANDAÇ/GÜNLÜK

( Herhangi bir şeyi anımsatma, uyarma amacıyla yazılan yazı. | Bir devletin, başka bir develete, siyasal sorunlarla ilgili olarak yolladığı uyarı yazısı, diplomatik nota. | Andaç. | Günlük. )


- MÜSÂFİR[< SEFER] ile YOLCU

( MİSÂFİR, YOLDAN GELEN, YOLCU | YOLCULUK SIRASINDA BİRİNİN EVİNE İNEN KONUK | KOMŞUYA GİDEN KİMSE )


- MÜŞTERİ değil/yerine YOLCU


- MÜTEKÂSİF[Ar.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ, KOYULAŞMIŞ, DERİŞİK


- MUTLULUK:
İSTASYON ile/değil/yerine/>< YOLCULUK


- NARU = YÖN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- NAVİGASYON/NAVİGATION[İng.] değil/yerine/= YOL BUL, SEYİR


- NAVİGASYON değil/yerine/= YOLBUL


- NAVİGATÖR değil/yerine/= YOLBİL


- [ne] "VARLIĞA YERİNİRİM" ne de "YOKLUĞA ERİNİRİM"

( Ancak, yokluğu birebir, kendin deneyimle(yebil)dikten sonra söyleyebilirsin/söylemelisin! )


- NEDEN OLMAK ile YOL AÇMAK


- NEDEN OLMAK ile "YOL AÇMAK"


- NEDENİN YOKLUĞU ve/||/<>/> YOKLUĞUN NEDENİ


- NEFSÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÖNTEMSEL


- NESNE ile/ve/<> YOĞUNLUK


- NESNENİN, DURUM DEĞİŞİMİNDE:
ERİME ile/ve/||/<>/> DONMA ile/ve/||/<>/> BUHARLAŞMA ile/ve/||/<>/> YOĞUŞMA ile/ve/||/<>/> İNCELME/SÜBLİMLEŞME ile/ve/||/<>/> KIRAĞILAŞMA

( )

( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Gaz hâlindeki bir nesnenin, ısı kaybederek sıvı durumuna gelmesi. İLE/VE/||/<>/> Bir nesnein, katı durumdan sıvı durumuna geçmeden doğrudan doğruya gaz durumuna dönüşmesi. İLE/VE/||/<>/> Su buğusunun, soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince tabaka. )


- NETLEŞTİRMEK ile/ve/<> YÜZLEŞ(TİR)MEK ile/ve/<> YORUMLAMAK

( Psikoterapi yöntem ve süreçleri. )


- DENEYİMLER:
NİTELİKSEL ile/ve/||/<> YÖNELİMSEL


- NİYET ile/ve YÖN

( INTENTION vs./and DIRECTION )


- NİYET ile/ve YÖNELİM

( INTENTION vs./and TO TEND )


- NİYET YÖNELİM


- NİYET ile/ve/<> YÖNELİM/EĞİLİM/MEYL


- NİYET ve/||/<> YÖNELİM ve/||/<> BAĞLILIKLAR ve/||/<> YATKINLIKLAR


- NİYET ile/ve YÖNELİŞ


- NİYET ile/ve/<> YÖNTEM


- NOKTA ile/ve/değil YOĞUN TİTREŞİM


- ODAKLANMA ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON

( FOCUS vs. CONCENTRATION )


- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< YOK SAYILMA


- OKUMA YAPMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM YAPMAK


- OLAYLAR VE KİŞİLER ve/||/<> YÜKLENEN ANLAM ve/||/<> ALGI ve/||/<> YORUM | BİLİŞSEL ÇARPITMALAR


- ÖLDÜ değil/yerine YORULDU GİTTİ


- ÖLDÜRME ile/ve/||/<> YOK ETME


- OLMAZ ile "YOK"


- OLUŞ:
YOKLUĞUN YADSINMASI ve/||/<> YOK'UN YOKLUĞU


- ÖNERİ ile/ve/||/<> "YOL GÖSTERMEK"


- ÖNGÖRÜ ile/ve YORUM


- ORBİT/ORBİTAL ile/ve/değil/yerine/= YÖRÜNGE

( Bir elektronun yerini belirleme olasılığı en yüksek olan belirsiz bir alanı. İLE/VE/||/<> Uzaydaki bir nesnenin kütle çekimi nedeniyle başka bir nesnenin etrafından geçtiği eğrili yol. | Bir gök cisminin hareketi süresince izlediği yol. | Hareketli bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. )


- TERBİYE/ORYANTASYON değil/yerine/= EĞİTME/EĞİTİM/YÖNLENDİRME/UYUM


- ORYANTİRİNG değil/yerine/= YÖNBUL


- OYMAK ile/ve/<>/değil/yerine YONTMAK


- PARAN:
VARSA ile/ne yazık ki YOKSA

( Sayarlar. İLE/NE YAZIK Kİ "Satarlar." )


- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


- PARASIZLIK ile "YOKLUK"

( MÜZÂYAKA[< ZÎK, ZAYK/DÎK, DAYK] )


- PATOJENİK/PATHOGENIC[İng.] değil/yerine/= YOZLATAN, SAYRILAYAN


- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ

( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )


- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ


- PENOPLEN[Fr.] değil/yerine/= YONTUKDÜZ

( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak, engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )


- PERİŞAN OLMAK ile YOK OLMAK


- PİRAMİTLER:
[BOSNA ile GİZA ile TİKAL ile MAURITIUS ile KOHKER ile GUIMAK ile ENDONEZYA ile JİLİN ile BEYAZ ile KUKULKAN ile SUDAN ile SUALTI ile KÜBA ile YONAGUNİ ile BALİ ile MAYA ile JAVA ile KAMBOÇYA ile AVUSTRALYA ile GUATEMALA] ile
MODERN PİRAMİTLER
[MOSKOVA ile KANADA ile CEITUS ile MEMPHIS ile LAS VEGAS]

( [Bosna'da. İLE Mısır'da. İLE Guatemala'da. İLE Mauritius'ta. İLE Kamboçya'da. İLE Kanarya Adaları'nda. İLE Endonezya'da. İLE Kuzeydoğu Çin'de. İLE Çin'de. İLE Meksika'da. İLE Sudan'da. İLE Portekiz açıklarında. İLE Küba açıklarında. İLE Japonya'da. İLE Bali adalarında. İLE Güney Amerika'da. İLE Java adalarında. İLE Kamboçya'da. İLE Avustralya'da. İLE Guatemala'da.]
İLE
Modern:
[Rusya'da. İLE Kanada'da. İLE Roma(İtalya)'da. İLE Amerika'da. İLE Amerika'da.] )

( En çok piramitin bulunduğu ülke, Mısır değil Sudan'dır[220 piramit bulunmaktadır.] )


- PİS ile/değil YOĞUN


- PLASTİK değil/yerine/= YOĞRUK


- PRENSİP ile YÖNTEM

( PRINCIPLE vs. METHOD )


- PUSULA[İt. < BUSSALO] değil/yerine/= YÖNDEÇ/YÖNEÇ/İLETECİK


- PUT KIRMAK ile/değil YORGAN SİLKMEK


- PUTPERESTLİK:
(")TAPMAK(") değil YÖNELİM

( Putperestlik, bir şeye tapmak değil soyut olana somut bir şey üzerinden yönelmektir. )


- RAMPA[İt.] değil/yerine/= YOKUŞ


- RAPOR/DA:
BAĞLAYICI/LIK ile/değil/yerine YOL GÖSTERİCİ/LİK


- REGÜLASYON değil/yerine/= YÖNERGE | AYARLAMA, DÜZENLEME


- RİVÂYET ile/ve YORUM

( MERVÎ[Ar. < RİVÂYET]: Rivâyet olunan, birinden işiterek söylenilen, sağlam olarak bilinmeyen. İLE/VE ... )


- SAÇLARDA:
GÜR ile YOĞUN


- SADAKAYI:
SAKAT DİLENCİYE VERMEK ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUL FİLOZOFA VER(E)MEMEK

( Bir gün, kötürüm ya da kör olmaktan korktuklarından, "gözünden/gördüklerinden akıllı" olmalarından dolayı. İLE Gün gelip de, felsefenin içinde olacaklarını düşünememekten dolayı. )


- SAF/LIK:
VARLIKTA ile/>< YOKLUKTA

( Var. İLE/>< Yok. )


- SAĞLIK ve/||/<>/> YOLCULUK SAĞLIĞI


- SANAT ve YORUMBİLİM/TEVİL/HERMENEUTİK


- SAPKIN EŞEYSELLİK ile/değil YOĞUN EŞEYSELLİK


- ŞARKI/CI ile YORUM/CU


- SEFÂLET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK


- ŞEHİR/YOL BİSİKLETİ ile/ve DAĞ BİSİKLETİ ile/ve YOKUŞ AŞAĞI(DOWNHILL) BİSİKLETİ ile/ve SABİT(FIX) BİSİKLET ile/ve YARIŞ(SPOR) BİSİKLETİ


- ŞEKİLLENME" ve/<> "YOĞRULMA"


- SEMT değil/yerine/= YÖNCE


- SERT/LİK ile YOĞUN/LUK


- SEVGİLİYİ GÖRMEK İÇİN:
SAATTE ile/ve/||/<> YOLDA

( Gidişine/geçişine bakılır. İLE/VE/||/<> Gelişine bakılır. )


- SEVİYESİZLEŞME ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA


- ŞEY ile/ve/+ YÖNELİM

( THING vs./and/+ TENDENCY )


- SEZGİ ile/ve YORUM

( INTUITION vs./and INTERPRETATION )


- SFENKS[Yun.] değil/yerine/= YONTU

( Yunan mitolojisinde, geçen yolculara, bazı bilmeceler sorarak, bilmeyenleri yuttuğuna inanılan söylence canavarı. | Mısır'da, eski Mısır'lılar çağından kalma kadın başlı, aslan gövdeli yontu. )


- SIK/LIK ile/ve/||/<> SIKI/LIK ile/ve/||/<> YOĞUN/LUK


- SINERJİK/SYNERGIC[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLİ 2 .ARTI ETKİLİ


- SINERJIST/SYNERGIST[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKIN | ARTI ETKIN


- SINERJİZM/SYNERGISM[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLEME | ARTI ETKİLEME


- SINIRLANDIR(IL)MA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİR(İL)ME


- SIRÂT[Ar.] değil/yerine/= YOL


- SIRÂT/TÂRİK[Ar.] değil/yerine/= YOL


- SİYASETÇİ/POLİTİKACI[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÖNETKİCİ


- SİYASETTE:
YOLDAŞ ile/değil YOL

( [siyasette] "Yoldaş, yolu belirler." DEĞİL Yol, yoldaşı belirler. [Yol değiştikçe, yoldaşlar da değişir.] )


- SİYASİ HAKLAR değil/yerine/= YÖNETKİL ÜLEVLER


- SİYASİ PARTİ değil/yerine/= YÖNETKİL BİREL


- SİYASİ/SİYASAL/POLİTİK değil/yerine/= YÖNETKİL


- SİYASİ TEŞKİLAT değil/yerine/= YÖNETKİL ÖRGÜT


- ...SIZ ile YOK

( ...LESS vs. THERE IS/ARE NOT )


- SOHBET ve YOLDAŞ/LIK


- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK


- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU

( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )


- SORGULAMA ile/ve YORUM ÇOKLUĞU(NA ULAŞMAK)


- SORGULAMA ile/ve/+/<> YORUMLAMA


- SORU ile/ve YORUM

( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )

( QUESTION vs./and INTERPRETATION/COMMENT )


- SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU

( QUESTION-COMMENT vs./and COMMENT-QUESTION )


- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI

( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )


- SOY değil/yerine YOL


- SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ

( ABSTRACTION POWER vs./and/||/<> INTEROPERATIBILITY vs./and/||/<> PRIORITY OF RELATIONS )


- SOYUTLAMA ile YOK SAYMAK


- SÖZ/SORU)
"YÖNLENDİRME" ile YÖNELTME


- STRATEJİ değil/yerine/= YOLİZLEM


- STRATEJİK MALLAR değil/yerine/= YOLİZLEMLİK TAVARLAR


- STRATEJİK PLAN değil/yerine/= YOLİZLEMSEL TASAR


- STRATEJİ/K değil/yerine/= YOLİZLEM/LİK / YOLİZLEMSEL


- SÜKÛN ile/ve YOKLUK

( QUIETNESS vs./and NON-BEING )


- SÜREÇ ile/ve/<> YOL


- SURETİYLE[Ar.] değil/yerine/= YOLUYLA/KOŞULUYLA


- TAHLİL ile YORUM

( ANALYSIS vs. INTERPRETATION/COMMENT )


- TAKILMA ile/değil/yerine YOĞUNLAŞMA


- TAKSİMETRE değil/yerine/= YOLSAYAÇ


- TAKTİK ile "YOL"


- TAKTİK ile YÖNTEM

( TACTICS vs. METHOD )


- TALİMATNÂME[Ar.] değil/yerine/= YÖNETMELİK


- TARİK:
ÖRGÜT değil YOL/YORDAM/YÖNTEM


- TARİK[Ar.] değil/yerine/= YOL


- TEDBİR ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- TEFSİR ETMEK/TABİR ETMEK değil/yerine/= YORUM/LAMAK


- TEKNİK ile YÖNTEM

( TECHNIQUE vs. METHOD )


- TEMÂYÜL değil/yerine/= YÖNSEME


- TEMÂYÜL[Ar.] değil/yerine/= YÖNSEME/EĞİLİM

( Belirli bir amaca ya da sonuca yönelen, etkinliğe dönüşmeyen etki gücü. )


- TERBİYE ile YOK ETMEK


- TERK ETMEK ile/ve/||/<> YOK ETMEK


- TEVHİD ve/=/||/<> YOGA ve/=/||/<> SYMBOLON


- TOPAÇ ile/ve/||/<> YOYO


- TOPRAKTA:
KÜÇÜK MEMELİ ve/||/<> TEK HÜCRELİ CANLILAR(PROTOZOA) ve/||/<> SOLUCAN ve/||/<> EKLEM BACAKLI ve/||/<> YOSUN ve/||/<> BOZGAN/BAKTERİ ve/||/<> MANTAR

( [Bir dönümde] 1 kg. VE/||/<> 15 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 250 kg. VE/||/<> 300 kg. )

( Bir cm. toprak tabakasının oluşabilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. )

( )


- TORNA değil/yerine/= YONTAR


- TRAFİK değil/yerine/= YOLAKIŞ


- TRAKT/TRACT[İng.] değil/yerine/= YOL


- TRASE/TRACING[İng.] değil/yerine/= YOL, İZ


- TÜKETMEK ile YOK ETMEK


- TÜKETMEK ile YOK ETMEK


- TÜRKİYE'DE, SİNEMA TARİH YAZIMINDA:
SİNEMANIN BAŞLANGICI ile/ve/||/<>/> MUHSİN ERTUĞRUL DÖNEMİ ile/ve/||/<>/> DÖNEMLER ile/ve/||/<>/> YAKLAŞIM ile/ve/||/<>/> KAYNAK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> YÖNTEM


- TÜZÜK ile/ve/||/<>/> YÖNETMELİK


- UĞURLAMAK ile/ve YOLCU ETMEK


- UMUT ve/=/||/<>/>/< YOKSULUN/FAKİRİN EKMEĞİ


- UNSURLARIN TRANSANDANTAL DOKTRİNİ ile/ve/||/<> YÖNTEMİN TRANSANDANTAL DOKTRİNİ


- USÛL:
İLKE ve/||/<> YÖNTEM


- VAR İKEN) "YOK" ile (YOK İKEN) "VAR"

( Dememeli[/sin/yiz]! [ya da çok dikkatli olmak gerekir] İLE Diyemezsin! [dersen de sonraki bedeli çok ağır olur!] )


- VAR ile/>< YOK

( Sende varsa. İLE/>< Sende yoksa. )

( Herkeste. İLE/>< Hiçkimsede. )


- VAR'DAN VAROLAN ile/ve/değil/||/<>/> YOK'TAN VAROLAN

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsan. )


- VARI YOKLAMAK ile YOKU YOKLAMAK

( "TO MAKE NONEXISTENCE" TO THE "EXISTENCE" vs. "TO MAKE NONEXISTENCE" TO THE "NONEXISTENCE" )


- VARLIĞI İSTEMEK ve/||/<> YOKLUKTAN KAÇMAK


- VARLIK ile/ve VAROLMA ile/ve YOKLUK

( Akla ilişkindir. İLE/VE Zamana ilişkindir. İLE/VE Zemine/mekâna ilişkindir. )

( ... İLE/VE Gerçeklik alanıdır. İLE/VE Gerçeklik kavramıyla karşılanamaz. )


- VARLIK ile/ve YOK VARLIK

( ... İLE/VE Tin. )

( Sadece kişi, yoktan varolur. )

( ONTOS ON >< UK ON )


- VARLIK ile/ve/değil/<> YOKLUĞUN VARLIĞI

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> İnsan. )


- VAR/LIK ile/>< YOK/LUK

( dır. İLE/>< değildir. )

( Sorun. İLE/>< Hiç. )

( Hiç. İLE/>< Sorun. )

( Dans var, dansçı yok; Dansçı var, dans yok. )

( Seviştirir. İLE/>< Dövüştürür. )

( [varolanın/nesnenin] Yüklem alabilmesiyle. İLE/>< Yüklem alamamasıyla. )

( EXISTENCE vs./>< NONEXISTENCE )


- VARLIK ile/ve YOKLUK

( İzzetiyet. İLE/VE Zilletiyet. )

( dır. İLE/VE değildir. )

( Kurtuluş, yokluktadır. Yani aczimizi anlayıp, tam bir teslimiyetle teslim olmaktadır. )

( Manevî ilmin nihayeti yokluktur. )


- VARLIK ile/ve YÖNTEM

( EXISTENCE OF WHAT vs./and METHOD )


- VARLIK ile/ve/<> YORUMLANMIŞ VARLIK

( ... İLE/VE/<> Dil. )


- VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)

[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )

( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )


- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/&gt;&lt;/< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)

( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( )

( )

( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )

( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>


- VEKTÖR:
YEĞİNLİK/ŞİDDET ve/||/<>/> YÖN


- VOKALİST/HANENDE[Fars.] değil/yerine YORUMCU


- [ya] "BİR YOL BULMAK/AÇMAK" ve/ya da/||/<>/>/< [ya] YOL AÇMAK ve/ya da/||/<>/>/< YOLDAN ÇEKİLMEK


- YAKIN İLİŞKİ ile/ve/||/<> YOĞUN İLİŞKİ


- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]


- YAN ile YÖN

( NEZT ile ... )


- YANDAŞ ile YOLDAŞ/TOVARİŞ[Rusça]


- YAR/UÇURUM ve/||/<>/< -YOR

( ... VE/||/<>/>/< Şimdiki zaman eki olan "-yor"un geniş zamanlı, genelleyici ve orantısız kullanımı uçurumun kenarında olmak ya da uçurumdan düş(ür)mek gibidir. )


- [ne yazık ki]
(")YARIŞMA(") ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA


- YASA ile YÖNERGE

( LAW vs. DIRECTIVE )


- YASA ile YÖNETMELİK

( LAW vs. STATUTES )


- YASAKLAMA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- YBB/YBÜ/INTENSIVE CARE UNIT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- YBS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ


- YENİ ile/ve YOĞUN

( NEW vs./and DENSE )


- YILLAR ile/ve/||/<> YOLLAR


- YILMAZ ile/ve/<> YORULMAZ ile/ve/<> YENİLMEZ


- YKDS/MANAGERIAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİMSEL KARAR DESTEK DÜZENİ


- YOĞUN BAKIM ve/||/<>/> YOK'UM(YOĞUM)! BAKIN!

( Dün. VE/||/<>/> Bugün. )


- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK


- YOK ARTIK ile YOK DAHA NELER


- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ


- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI


- YOK OLACAK OLAN ve/<> YOK HÜKMÜNDE DE OLABİLİR


- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE


- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )

( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )


- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU

( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )

( ... ile/ve VU ZHI YOU )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOKLUKTAN YARATMAK ile/ve YOK İKEN YARATMAK


- [ne yazık ki]
YOKSULLUK ve/değil/||/<> YOLSUZLUK


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKTAN değil YOK İKEN


- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN


- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK


- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK


- YOL ve/> YER ve/> YÖN

( Nereden? VE/> Nerede? VE/> Nereye? )


- YOL YOLCU

( WAY
PASSENGER )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA


- YOLUNU AÇMAK ile/ve YOLUNU OLUŞTURMAK


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRMEK


- ... YÖNETMENLİĞİ değil ... YÖNETMELİĞİ


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YÖNTEMSELLİK

( Bir şeyler için önceden belirli bir yöntem yoktur(aranamayabilir/bulunamayabilir). İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Herşeye uygun bir yöntemsellik vardır(aranabilir/bulunabilir). )


- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM

( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )


- YÖNTEM ile/ve YORDAM

( METHOD vs./and WAY )


- YÖNTEM ile YORDAM(MELEKE)


- YORMAK ile YORMAK

( Yorgun duruma getirmek. İLE Bir nedenle bağlamak, bir duruma işaret saymak, bir anlam vermek, yorumlamak. )


- YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )

( FERIAL vs. ... )


- YORTU[Yun.] ile YORTU


- YÖRÜK/YÜRÜK ile/ve/||/<> Yörük/Yürük

( Göçebe Türkmen boyu. Anadolu ve Rumeli'de göçebe olarak yaşayan, mevsimlere göre ova ya da yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. [Göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenler. "Yürümek" sözcüğünden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak yaşamı sürdüren Türkmen aşiretleri [obaları] için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlar'daki Türkler arasında da yüksek oranda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. öbeklere ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'nın dağ köylerinde yaşamaktalar. Osmanlı, tüm Balkanlar'da elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi anlamları yansıtan "Yörük" sözcüğü yerine, “yürük” sözcüğü de kullanılır. Genel olarak göçer-konar yaşam sürdüren tüm topluluklar için kullanılan bu ad, daha çok göçebe Oğuz boyları için simge (özel ad) olmuştur. XI. yüzyılda Orta Asya'dan göç eden ve göçebe yaşam sürdüren Oğuzlar, İran'dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya geldi. Burada da eski yaşam tarzını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar, Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir bölümü, yerleşik yaşama geçti. Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir bölümü yerleşik yaşama geçerek Türkmen adını aldı, bir bölümü de göçebe yaşamını sürdürüp Yörük adıyla anıldı. Osmanlıların Rumeli'ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli'ye göç ettirildi. Yörük aşiretleri ve obaları adlarında genellikle koyun ve keçi sözcüklerini barındırır. "Karakeçili", "Sarı keçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin adı, bu obaların nerede yaşadığını da belirli kılar.] İLE/VE/||/<> Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YORULUYOR İNSAN değil YORULUYORUM

( Kişisel ve/ya da özel olan bir durumu, genelleyerek ya da abartarak, [kendine hizmet eden/çıkarına uyan] "akla" bürümenin [rasyonalizasyonun], çevreye hiçbir etkisi/katkısı olmadığı gibi, en başta, bu sözü söyleyen kişiye ve çevresine/zihinlere olan yükü çok fazladır. Aslolan da, ne söyleyeceğini bilmek değil ne söylemeyeceğini düşünmek ve ona göre konuşmak/konuşabilmektir! )


- YORUM ile/ve YÖNTEM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUMA AÇIKLIK ile/ve/değil/<> YORUMA MUHTAÇLIK


- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK


- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM

( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )


- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK

( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )


- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK


- YORUMSAMA ile/ve/değil/||/<>/< YORUMLAMA


- YOSUN ile/ve/<> YOSUNCUL

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE/VE/<> Yosunla beslenen ya da yosunların içinde yaşayan. )


- YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA


- YÜKLÜ PROGRAM ile YOĞUN PROGRAM


- YÜZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YOL VERMEK


- YÜZ ile/ve/<> YÖN


- ZEYTİNLER'DE:
ÇOLUR ile/ve HAL ile/ve KALİ ile/ve KALAMATA ile/ve KALEMBEZİ ile/ve MEMECİK ile/ve MEMİLİK ile/ve SARIULAK ile/ve SELE ile/ve USLU ile/ve YOĞULIĞ


- ZİHİN FELSEFESİ ile/ve YORUM FELSEFESİ


- [ne yazık ki]
ZORA KOŞMA ile/ve/||/<> "YOKUŞA SÜRME"


- ZORLAYICI/LIK ile YOL KESİCİ/LİK




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 52 kez incelenmiş/okunmuştur.