Bugün[31 Aralık 2025]
itibarı ile 6.603 başlık/FaRk ile birlikte,
6.603 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(25/28)


- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME

( INTENSIFY vs. DEEPEN )


- YOĞUNLAŞMA ile/yerine DİKKAT

( TO INTENSIFY vs. ATTENTION
ATTENTION instead of TO INTENSIFY )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/yerine (EN AZINDAN) YAKINLAŞMA

( TO INTENSIFY vs./and TO APPROACH, TO GET CLOSER )


- YOĞUNLAŞMA ve/||/<> FARKLILAŞMA ve/||/<> BELİRLEME


- YOĞUNLAŞMA ile ODAKLANMA

( CONCENTRATION vs. TO GET FOCUS )


- YOĞUNLAŞMA ile/ve/<>/>< SEYRELME

( TEKÂSÜF[< KESÂFET] ile/ve/<>/>< TAHALLÜL[< HALL | çoğ. TAHALLÜLÂT][: Hallolma, parçaları birbirinden ayrılma. | [kimya] Ayrışma. ] )


- YOĞUNLAŞMAK ile YOĞUNLAŞTIRMAK ile YOĞUNLAŞABİLMEK ile YOĞUNLAŞTIRABİLMEK ile YOĞUN/LUK ile YOĞUN DİSK ile YOĞUNLUKLU ile YOĞUN BAKIM


- YOĞUNLAŞTIRILABİLİR ile YOĞUNLAŞMA ile YOĞUNLAŞMIŞ ile YOĞUNLAŞMA ile YOĞUNLAŞMAK ile YOĞUNLAŞTIRILMIŞ ile YOĞUNLAŞMA ile YOĞUNLAŞTIRICI

( CONDENSABLE vs. CONDENSATE vs. CONDENSATED vs. CONDENSATION vs. CONDENSE vs. CONDENSED vs. CONDENSEDNESS vs. CONDENSER )

( غليظ شدني ile منقبض شده ile چگاليده ile جمع شدگي ile تراکم ile تغليظ ile تلخيص ile چگالش ile متراکم کردن ile متراکم ile متراکم شدن ile متراکم ساختن ile تغليظ شدن ile تغليظ شده ile غليظ ile تغليظي ile همچگال ile فشرده ile فشردگي ile خازن )

( GHELYZ SHODANY ile MONAGHABZ SHODEH ile CHEGALYDAH ile JAM SHODEGY ile TARAKAM ile TAGHELYZ ile TALKHYSE ile CHEGALESH ile MOTERAKAM KARDAN ile MOTERAKAM ile MOTERAKAM SHODAN ile MOTERAKAM SAKHTAN ile TAGHELYZ SHODAN ile TAGHELYZ SHODEH ile GHELYZ ile تغليظي ile NPAMCHEGAL ile FESHARDEH ile FESHARDEGY ile KHAZAN )


- YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve SIKIŞTIRMA

( INTENSIFY vs./and TO SQUEEZE )


- YOĞUNLAŞ(TIR)MAK ve/<>/> DAVET


- YOĞUNLUK BAĞIMLI ile/||/<> YOĞUNLUK BAĞIMSIZ

( Bağımlı rekabet/hastalık, bağımsız doğal afet. )

( Formül: Populasyon boyutu etkili İLE değil )


- YOĞUNLUK ile AKIŞMAZLIK/VİSKOZİTE

( Bir nesnenin birim oylumdaki kütlesi. İLE Bir sıvının akmaya karşı gösterdiği direnç. )


- YOĞUN/LUK ile AZ/LIK >< ÇOK/LUK


- YOĞUNLUK ile KABALIK


- YOĞUNLUK ile/ve/<> OLGUNLUK

( Olgunluk nasıl meydana gelir?
Zihnimizi berrak ve temiz tutarak, yaşamımızın her anını tam bir farkındalık hali içinde yaşayarak, korkularımızı ve arzularımızı belirdikleri anda hemen inceleyerek ve gidererek. )

( Meyve bir anda düşer ama olgunlaşması zaman alır. )

( Hazır olmak, olgun olmaktır. )

( How does maturity come about?
By keeping our mind clear and clean, by living our life in full awareness of every moment as it happens, by examining and dissolving our desires and fears as soon as they arise.
The fruit falls suddenly but the ripening takes time.
Readiness is ripeness. )

( INTENSITY vs./and/<> RIPENESS )


- YOĞUNLUK ile/ve PAYLAŞIM

( DENSITY vs./and SHARING )


- YOĞUN/LUK ile SIK/LIK

( DENSE/DENSITY vs. FREQUENT/FREQUENCY )


- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK


- YOĞURMAK ile HAMUR YOĞURMAK ile YOĞURUCU

( KNEAD vs. KNEAD DOUGH vs. KNEADER )

( ورزيدن ile سرشتن ile خمير ماليدن ile خميرگير )

( VARZYDAN ile سرشتن ile KHAMYR MALYDAN ile KHAMYRAGYR )


- YOĞURMAK ile YOĞURTMAK ile YOĞURTLAMAK ile YOĞURABİLMEK ile YOĞURT ile YOĞURTLU ile YOĞURTÇU/LUK ile YOĞURT OTU ile YOĞURT ÇİÇEĞİ ile YOĞURT TATLISI ile YOĞURT ÇORBASI ile YOĞURTLU KEBAP


- YOĞUŞMA ile YOĞUŞMALI


- YOĞUŞTURMAK ile YOĞUŞTURUCU


- YOK ARTIK ile YOK DAHA NELER


- YOK DEMEK ile/değil/yerine BENİM İÇİN BU/BÖYLE BİR KONU/OLGU YOK DEMEK

( [not] TO SAY "THERE IS/ARE NOT" vs./but TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME"
TO SAY "THERE IS/ARE NOT A FACT/SUBJECT LIKE THIS FOR ME" instead of TO SAY "THERE IS/ARE NOT" )


- YOK DEMEK ile/değil/yerine GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- YOK EDİLMİŞ ile YOK ETME

( ANIHILATED vs. ANIHILATION )

( معدوم ile معدومي )

( MADOM ile معدومي )


- YOK ETMEK ile BAŞKALAŞTIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil BİTİRMEK

( [not] TO DESTROY vs./but TO FINISH )


- YOK ETMEK ile İMHA ile YOK EDİCİ

( ANNIHILATE vs. ANNIHILATION vs. ANNIHILATOR )

( نابود کردن ile کن فيکون کردن ile نابودي ile نابودکننده )

( NABUD KARDAN ile KON FEYKON KARDAN ile NABUDY ile NABODKONANDEH )


- YOK ETMEK ile İMHA ile YOK EDİCİ

( EXTERMINATE vs. EXTERMINATION vs. EXTERMINATOR )

( بکلي نابودکردن ile دفع آفات کردن ile منقرض کردن ile قلع کردن ile براندازي ile براندازگر )

( BEKLY NABODKARDAN ile DAF AFAT KARDAN ile MONAGHARZ KARDAN ile GHAL KARDAN ile BARANDAZY ile BARANDAZGAR )


- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK


- YOK ETMEK ile/değil ÖRTMEK


- YOK ETMEK" ile/ve/<>/değil/yerine TIRNAK İÇİNE ALMAK "..."


- YOK ETMEK ile/değil/yerine/>< YAŞATMAK

( Yoketmek yerine yaşatmak )

( İMHÂ ile/değil/yerine/>< İHYÂ )


- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ


- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI


- YOK OLACAK OLAN ve/<> YOK HÜKMÜNDE DE OLABİLİR


- YOK OLAN ile/değil/yerine ORADA OLAN


- YOK OLMA ile AZALMA


- YOK OLMA ile/ve/değil "BUHARLAŞMA"


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAĞILMA


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEME


- YOK OLMA ile/ve RÜZGÂRLIĞI KALMAMA


- YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK ile/ve ORTAYA ÇIKIŞTAN SONRA/Kİ YOKLUK

( NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST vs./and NONEXISTENCE AFTER EXISTENCE )

( PRADHAVAMSA-ABHAVA ile/ve PRAG-ABHAVA )


- YOK OLMAK ile KAYBOLMA ile ORTADAN KAYBOLDU ile HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMAK ile HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMIŞ ile HAYAL KIRIKLIĞI ile ONAYLAMAMA ile ONAYLAMAMAK ile ONAYLANMADI

( DISAPPEAR vs. DISAPPEARANCE vs. DISAPPEARED vs. DISAPPOINT vs. DISAPPOINTED vs. DISAPPOINTMENT vs. DISAPPROVAL vs. DISAPPROVE vs. DISAPPROVED )

( معدوم شدن ile ناپديد شدن ile ناپيدا شدن ile پريدن ile مفقود شدن ile غيب شدن ile زائل شدن ile زائل ile ناپديدي ile مفقود شده ile ناپديد ile مايوس کردن ile ناخشنود کردن ile ناکام کردن ile دل مرده کردن ile نا اميد کردن ile دل شکستن ile نااميد کردن ile نوميد کردن ile مايوس ile افسرده ile دل مرده ile نوميد ile ناکام ile تلخ کام ile دلشکستگي ile تلخ کامي ile مايوسي ile حرمان ile نامرادي ile تقبيح ile نپسنديدن ile بد دانستن ile تقبيح کردن ile مکروه )

( MADOM SHODAN ile NAPADYD SHODAN ile NAPYDA SHODAN ile PARYDAN ile MAFGHOD SHODAN ile GHYBE SHODAN ile ZAEL SHODAN ile ZAEL ile NAPADYDY ile MAFGHOD SHODEH ile NAPADYD ile MAYVES KARDAN ile NAKHSHNOD KARDAN ile NAKAM KARDAN ile DEL MARDEH KARDAN ile NA AMYD KARDAN ile DEL SHKASTAN ile NAOMYD KARDAN ile NOMYD KARDAN ile مايوس ile AFSARDEH ile DEL MARDEH ile NOMYD ile NAKAM ile TALKH KAM ile DELESHKASTGY ile TALKH KAMY ile مايوسي ile HARMAN ile NAMRADY ile TAGHABYHE ile NAPSANDYDAN ile BAD DANSTAN ile TAGHABYHE KARDAN ile MOKROH )


- YOK OLMAK ile/ve/=/değil VAR OLMAK


- YOK OLMUŞ ile SOYU TÜKENMİŞ YANARDAĞ ile NESLİ TÜKENME

( EXTINCT vs. EXTINCT VOLCANO vs. EXTINCTION )

( معدوم ile منقرض ile نيست کردن ile خاموش ile آتشفشان خاموش ile خفگي ile انهدام )

( MADOM ile MONAGHARZ ile NEYSET KARDAN ile KHAMUSH ile ATASHAFSHAN KHAMUSH ile KHAFGY ile ANEHDAM )


- YOK > VAR" değil VAR > YOK

( "Yok"tan var olmaz/çıkmaz! Önce "yok", olamaz! "Yok"tan, var'a öncelik olamaz! VE/FAKAT/ANCAK Var'ın olmamasına yok diyebiliriz. Ancak, var'dan, yok'a öncelik-sonralık ilişkisi kurulabilir. )


- YOK YA:
ŞAŞIRMA ile/ve/||/<> DEĞİL'


- YOK ile/değil ANLAMIN(IN) OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but LACK OF MEANING/SENSE )


- YOK ile/ve/değil/yerine CİSMİ OLMAYAN


- YOK ile DEĞİL

( LACK vs. NOT )


- YOK ile/ve/değil "DONMUŞ"(CEMÂDAT)

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but FROZEN )


- YOK ile/değil GEÇERLİ DEĞİL


- YOK ile/ve/değil/yerine GÖSTERİLEMEYEN


- YOK yerine HAK VERE


- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )


- YOK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKSIZ


- YOK ile OLMAZ


- YOK ile/ve PAYLAŞILABİLİR OLMAYAN

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and UNSHARED )


- YOK ile/ve/değil/yerine TESPİT EDİLEMEZLİK


- YOK ile/ve/değil/yerine VAR DEĞİL

( "YOK" değil/yerine "VAR DEĞİL"

Bazı kültürlerde, günlük dilde ve felsefede "Değil-leme" yöntemi ile bazı durumlar için üst bir bilinç kullanılmaktadır. Buna verilebilecek birkaç örnekten biri de Anadolu Kültürü ve Bilgeliği'nde "YOK" sözünün kullanılmamasıdır. "Yok", kavram olarak da, dil ve yaşamsallık açısından da o kadar yerini almıştır ki, bir kişinin farkında olmadan bile kullanması durumunda etrafındakilerden biri, "yok" sözünü kullanmaması gerektiğini uygun bir biçimde belirterek, uyarır o kişiyi. Yok sözünü kullanmak yerine "Var değil", "Hak getire", "Hak vere" sözleri kullanılır. Aynı biçimde "Bitti" yerine de "Bereketlendi" kullanılır. (aynı zamanda "Bitirmek" yerine "Tamamlamak" sözcüğünü kullanmak zihin programlaması, olgusallık ve dil açısından daha da yerinde bir tanımdır.)

"Evet!" ve "Hayır!" sözcüklerinde de buna benzer, hatta daha da öte bir durum vardır. "Hayır!" sözü, her ne kadar olumsuzluk anlamında kullanılıyor olsa da, bu duruma verilen ad, o olumsuzluktan bir hayır gelmesini ya da geleceğini düşünmekle bağlantılı bir olumlu kılma sözüdür. Derinlere ve uzun geçmişe dayanan Anadolu Kültürü'nün, din ve tasavvuftan da yararlandığı yaşamsal ve dil üzerindeki bilge tutumlarının günlük dile ve halka yansıtma çabaları birçok örnekte görülebilir. "Çok ..." yerine "Yeterli"; "Almak" yerine "Edinmek"; "Fakat" değil "Aynı zamanda" gibi, durumun karşılığını daha derinlemesine verebilecek sözlerin kullanılmasına yönelik çabaları gözlemlemek ve bunlardan üst düzeyde yararlanmak gerekir.

Bu tür çabalar nesne, kavram, olgu ilişkilerinde insanın ve toplumların yaşanmışlıklarındaki derinliklerden ve geleceğe bir miras olarak bırakılmak istenen, insanlığın gelişimine olan etkilerini öngörerek varılmış tutum ve sonuçlardır. Önceki ve "Hayır!" örneğinde olumsuz bir sözün söylenmiyor olmasında bir yasak, haram ya da günah bilincinden çok, bilgece, bilinçli bir tutum söz konusudur.

Bu tutumlar sadece sözler için değil, daha uygun karşılıkları bulunan davranışlar için de geçerlidir. Örneğin, birine -özellikle bir çocuğa- bir şey vermek istendiğinde, avuç aşağıya bakar biçimde uzatmak değil/yerine verilecek olanın, avucun içinde bulunduğu açık bir avuç uzatmaktır. Bu tür uygulama ve kavramlarda kullanılabilecek tanımlara da örnek olarak, "Aşure/Yemek Pişirmek" yerine/değil "Aşure Kaynatmak"; "Yemek"e yerine/değil "Lokma"ya katılmak/davet; ışığı/mumu/ateşi/ocağı "Söndürmek/Kapatmak" yerine/değil "Dinlendirmek"; "Yakmak/Açmak" yerine/değil "Uyandırmak"; "Ney Sesi" değil/yerine "Ney Sedâsı", "Ney Çalmak" değil/yerine "Ney Üflemek" dendiğini bilmeli; "Saç/sakal/kıyafet Düzeltmek" değil "Huy Düzeltmek" gibi hem zihinsel, hem yaşamsal kullanımlardan haberdar olmalı, kişi diline ve kendine gereken özeni ve önemi göstermelidir.

"Körü körüne Taklit" yerine/değil "Muhabbetle(Sevgiyle) Taklit" etmek, "Emir Eden" değil "Hizmet Eden" olmak, "Tutmak/Saklamak" yerine "Heybeye Atmak", "Hakkını Vermek" yerine "Hakkını Teslim Etmek" ve tüm bu ayrıntıları "Akılla Tartmak" yerine "Kalple Dinlemek" gerekir.

BU İNSAN DEDİKLERİ EL, AYAKLA, BAŞ DEĞİL,
ÂDEM MÂNÂ'YA DERLER, SURAT İLE KAŞ DEĞİL )

( [not] LACK vs./and/but NOT EXIST
NOT EXIST instead of LACK )


- YOK ile YOĞ ile YOK YERE ile YOK YILI ile YOK YOKSUL ile YOK PAHASINA


- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ


- YOK ile/ve YOKLUK

( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )


- YOK ile/ve/değil ZORUNLULUĞUNUN OLMAMASI

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but LACK OF OBLIGATION )


- YOKLAMA ile YOKLAMACI


- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK


- YOKLAMAK ile YOKLANMAK ile YOKLATMAK ile YOKLAŞMAK ile YOKLAYABİLMEK ile YOKLAYIVERMEK


- YOKLUĞA DAYANAMAYAN ile/>< VARLIĞA DAYANAMAYAN


- YOKLUĞU PAYLAŞMAK değil VARLIĞI PAYLAŞMAK ve/||/<> İYİ GÜN DOSTU OLMAK değil KÖTÜ GÜN DOSTU OLMAK


- YOKLUĞUN ESASI VE USÛLÜ ile VARLIĞIN ESASI VE USÛLÜ


- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE


- YOKLUK:
TERBİYE EDER ve/+/||/<>/> ADAM EDER


- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil/yerine BELİRSİZ/LİK


- YOK/LUK ile/ve BİÇİMSİZ/LİK

( NONEXISTENCE vs./and UNSHAPELINESS )


- YOKLUK ile/=/||/<>/< BİR ŞEYİN YOKLUĞU


- YOK/LUK ile/ve BOŞ/LUK

( Görünmezler, tecelli etmezler. )

( NONEXISTENCE vs./and BLANK | CAVITY )


- YOK/LUK ile/ve EKSİK/LİK


- YOK/LUK ile/ve/<>/değil GÖRÜNMEZ/LİK, BİLİNMEZ/LİK

( AMÂ: Görünmezlik yeri/"ülkesi". )

( [not] NONEXISTENCE vs./and/<>/but INVISIBLE, UNKNOWN )


- YOK/LUK ile/değil MERKEZSİZ/LİK


- YOKLUK ile/ve MESBÛK Bİ'L-ADEM


- YOKLUK = NON-BEING[İng.] = NON ÊTRE[Fr.] = NICHTSEIENDE[Alm.] = NON-EUS[Lat.]


- YOKLUK ile/ve SALTIK/MUTLAK YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and ABSOLUTE NONEXISTENCE )

( ABHAVA ile/ve ATYANTA-ABHAVA )


- YOKLUK ile SIKINTI

( POVERTY vs. "STRAIT" )


- YOK/LUK değil/yerine SINIRLANAMAZ/LIK


- YOK/LUK ile/ve TANIMSIZ/LIK


- YOKLUK ile/ve/||/<>/>< VARLIK

( Gölgesi olmaz! İLE/VE/||/<>/>< Gölgesi mutlaka vardır. )

( Yokluğun varlığa gücü yeter de, varlığın yokluğa gücü yetmez. )

( Varlığımın değerini bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim! [en uzun süre 7 yıldır!] )

( Yoktur. İLE/VE/||/<>/>< Vardır. )

( There is no shadow! vs./AND/||/<>/>< Shadow is exist absolutely. )

( Yokluğunuzu hissetmeyeni, varoluşunuzla "rahatsız etmeyin!" )

( NONEXISTENCE vs./and/||/<>/>< EXISTENCE )


- YOK/LUK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK


- YOKLUK ile YOK İKEN

( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )


- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK

( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )

( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )


- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU

( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )

( ... ile/ve VU ZHI YOU )


- YOKLUK ile YOKLUK

( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )


- YOKLUK ile YOKLUK EKİ


- YOKLUK ile YOKLUK ile VAR OLMAYAN

( INEXISTENCE vs. INEXISTENCY vs. INEXISTENT )

( نيستي ile نا بودي ile غير موجود )

( NEYSETY ile NA BUDY ile غير موجود )


- YOK/LUK ile/ve/değil ZİHİN

( Yok etmeyince, yok olmaz. )

( [not] NONEXISTENT/NONEXISTENCE vs./and/but THE MIND )


- YOKLUK'TA YOKLUK ile VARLIK'TA YOKLUK

( Yokluk, fazlasıyla zor ve ağır bir durumdur fakat yokluktan daha zoru da vardır ki, o da, varlıkta/olanaklar içinde yokluktur. )

( NONEXISTENCE AT NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE AT EXISTENCE )


- YOKLUKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR ile/ve/değil VARLIKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR


- YOKLUKTAN YARATMAK ile/ve YOK İKEN YARATMAK


- YOK(OLUMSUZ YANIT/HAYIR ANLAMINDA) ile HAYIR


- YOKSA ... ile AKSİ HALDE ...


- YOKSA ile YA DA


- YOKSUL:
AZA SAHİP OLAN değil "ÇOK"U İSTEYEN


- YOKSUL:
YENİ ile ÖZGÜR ile YARATICI ile BİRLEŞMİŞ ile DÜŞKÜN

( Eric Hoffer'ın, Kesin İnançlılar[Kitle Hareketlerinin Anatomisi] adlı kitabını okumanızı salık veririz... )


- YOKSUL/FAKİR ile/değil EZGİN

( ... İLE/DEĞİL Paraca durumu bozuk olan kişi. | Çok sıkıntı/cefa çekmiş kişi. | Çürük, ezik meyve. )


- YOKSUL ile YOKSULLUK

( DESTITUTE vs. DESTITUTION )

( لات ile لاتي ile بي چيزي ile تنک روزي )

( LAT ile لاتي ile BEY CHYZY ile TANK RUZY )


- YOKSULLARIN "KURABİLDİĞİ", ANCAK ...:
HAYAL ve/||/<> TURŞU


- YOKSULLAŞMAK ile YOKSULLAŞTIRMAK ile YOKSUL/LUK ile YOKSULLUK SINIRI ile YOKSULLUK BELGESİ


- YOKSULLAŞTIRMAK ile YOKSUL ile YOKSULLAŞMA

( IMPOVERISH vs. IMPOVERISHED vs. IMPOVERISHMENT )

( خانه خراب کردن ile بي نيرو کردن ile فقيرنشين ile بينواسازي )

( KHANEH KHARAB KARDAN ile BEY NEYRO KARDAN ile فقيرنشين ile بينواسازي )


- YOKSULLUĞU SONLANDIRMAK:
HAYIR İŞİ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET


- YOKSULLUK:
YİYECEK BİTİNCE ile/ve/değil/||/<>/> ADÂLET BİTİNCE


- YOKSULLUK ile/ve/ne yazık ki/> MUTLAK YOKSULLUK


- YOKSULLUK ile YOKSUL ile HAZIMSIZ ile SİNDİRİLEMEZ ile HAZIMSIZLIK

( INDIGENCE vs. INDIGENT vs. INDIGESTED vs. INDIGESTIBLE vs. INDIGESTION )

( مسکنت ile تنگ دستي ile تهيدستي ile بيمايگي ile ناداري ile بدگذران ile تنگ دست ile تهيدست ile ضعفاء ile احتياج مند ile بينوا ile بي مايه ile هضم نشده ile نا گواريده ile فکر نکرده ile دير هضم ile ناگوارا ile سوء هاضمه ile رودل ile بدهزمي )

( مسکنت ile TANG DASTY ile تهيدستي ile BEYMAYGY ile ناداري ile BADGOZARAN ile TANG DAST ile TAHYDAST ile ضعفاء ile EHTYAJ MAND ile بينوا ile BEY MAYYEH ile NPAZM NESHODEH ile NA GOVARYDAH ile FEKAR NAKARDEH ile دير هضم ile NAGVARA ile SUE CPEHAZEMEH ile رودل ile بدهزمي )


- [ne yazık ki]
YOKSUL/LUK ve/değil/||/<> YOLSUZ/LUK


- YOKSUN/LUK ile YOKSUNLU


- YOKSUN ile/değil UZAK


- YOKSUNLUK ile/ve/değil/> GEREKSİNİM

( [not] DEFICIENCY vs./and/but/> NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve GEREKSİNİM

( DEPRIVATION vs./and NEED )


- YOKSUNLUK ile MAHRUM ETMEK ile YOKSUN BIRAKAN

( DEPRIVATION vs. DEPRIVE vs. DEPRIVING )

( محروميت ile انعزال ile بيبهره سازي ile محروم ماندن ile محروم کردن ile محرومکردن ile سلب کردن ile سالب )

( MAHROMYT ile انعزال ile BEYBACPAREH SAZY ile MAHROM MANDAN ile MAHROM KARDAN ile MAHROMEKARDAN ile SALAB KARDAN ile SALEB )


- YOKSUNLUK ile/ve/||/<> (OPTIMAL/OMNIPOTANT) KIRILMA


- YOKSUNLUK = PRIVATION[İng., Fr.] = MANGEL[Alm.] = PRIVATIO[Lat.] = STERESIS


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKTAN değil YOK İKEN


- YOKTU değil KAYITLARDA YOK/BULUNMUYOR


- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN


- YOKUŞ ile BAYIR

( ... İLE Küçük yokuş. )


- YOKUŞ ile/değil/yerine EĞİM/ŞEV[Fars. < ŞÎB]

( Bisiklet kullanmayan kişiler, bildikleri/gördükleri yollardaki eğimin açısına ve uzunluğuna göre, yolun/eğimin tamamını/bütününü "düşünerek", eğimli yollarda çok yorulacaklarını varsayarlar/zannederler. Hatta, o dik "yokuşun", çıkılamaz olduğunu zannederek, süreci düşünmeden/deneyimlemeden, sonuç merkezli bir (ön)"yargı"da bulunurlar. Gözlerini, yolun sonuna dikerek ve yetersizliklerine, güçsüzlüklerine bağlayarak ve ümitsizliğe düşürecek olan yüklü/şişmiş "yokuş" sözcüğü ile yanına bile yaklaşmazlar bisikletin.

Oysa ki, bisiklet kullananlar için durum böyle değildir. Bisiklet kullanımında ve bisiklet kullanıcıları için geçerli olan, basıyor oldukları pedaldır. Yeterli olacak olan bacak/kas gücü ve vites kullanımının sunduğu kolaylıklar ile çoğu zaman, neredeyse düz yolda pedal çevirdikleri kadar rahat pedal çevirirler. Bisiklet kullanmayanlar için zannedildiği kadar güç değildir pedal çevirmek ve yol almak.

Yokuş ile Eğim arasındaki fark, tamamen zihinsel ve dilseldir. Bisiklet kullan(a)mayan kişiler, zihinlerindeki yolun/eğimin tamamına "yokuş" diyerek, daha baştan, önyargı ve sonuç odaklılıklarının yarattığı zihinsel ve dilsel engele takılır. Ya da böylesine değiştirilebilecek bir "engel" yerine "yokuş" tanımından vazgeçerek, %90 oranında kolaylaştırabilirler bisiklet üzerine çıkmayı. Düz yol aramak gibi yersiz bir beklentiden de kurtulmuş olur ve bisikletleriyle yol alırlar.

Bisiklet üzerine çıkılır, "yokuş" denilen fakat bisiklet üzerindeyken sadece bir eğim olarak deneyimlenen bu yollarda bir süre bisiklet kullanılırsa, çevrilen pedalın kolaylığı kadar ve sadece yoldaki bir eğim olarak geçilir o süreç ve kolaylıkla tamamlanır, o gözde ve sözde büyütülen eğim. )


- YOKUŞ ile KIRKMERDİVEN

( ... İLE Dik yokuş. )


- YOKUŞ ile PALANDÖKEN

( ... İLE Taşlık yokuş. )


- YOKUŞ ile ŞEV[Fars.]

( ... İLE Yokuş aşağı, inişli yer. | Meyilli, eğik. | Gece. )


- YOKUŞ ile YAMAÇ


- YOKUŞ ile YOKUŞLU ile YOKUŞÇU ile YOKUŞSUZ ile YOKUŞ AŞAĞI ile YOKUŞ YUKARI


- YOKUŞ ile YURA/KABAN[Erm.]

( ... İLE Dik yokuş. )


- [ne yazık ki]
"YOKUŞA SÜRMEK" ile/ve/<> "BİN DEREDEN SU GETİRTMEK" ile/ve/<> "ENSESİNDE BOZA PİŞİRMEK"["kafasında" değil!] ile/ve/<> "TOPU, TACA ATMAK" ile/ve/<> TRİBÜNLERE OYNAMAK ile/ve/<> İPE UN SERMEK


- [ne yazık ki]
YOKUŞA SÜRMEK ile/yerine ÜMİTSİZLENDİRMEK

( TO MAKE DIFFICULTIES vs. TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR
TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR instead of TO MAKE DIFFICULTIES )


- YOKUŞ/EĞİM:
[hem/ne] ÇIKIŞ ile/ve/değil/hem de/ne de/=/||/<> İNİŞ


- YOK-VAR ile/değil BOŞ-DOLU


- YOL AYRIMI ile KAVŞAK


- YOL GEÇEN HANI ile ...

( Beyazıt'ta, Çarşıkapı - Kapalıçarşı arasında bulunan eski bir han. )


- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK


- YOL GÖSTERMEK ile YOLDAN ÇIKARMAK ile YOL AÇMAK ile KURŞUNİ ile LİDER ile LİDER ATAMA ile BİR KERVANIN LİDERİ ile KÖYÜN LİDERİ ile LİDERSİZ ile LİDERLER ile LİDERLİK ile ÖNDE GELEN ile YOLDAN ÇIKMAK ile YOL AÇAN

( LEAD vs. LEAD ASTRAY vs. LEAD TO vs. LEADEN vs. LEADER vs. LEADER APPOINTING vs. LEADER OF A CARAVAN vs. LEADER OF VILLAGE vs. LEADERLESS vs. LEADERS vs. LEADERSHIP vs. LEADING vs. LEADING ASTRAY vs. LEADING TO )

( هدايت کردن ile انجاميدن ile سوق دادن ile وا داشتن ile سرب ile پيشقدم شدن ile منجر شدن ile به دنبال داشتن ile رهبري کردن ile اغواکردن ile به بار آوردن ile سربي رنگ ile سربي ile مانند سرب ile پيشقدم ile زعيم ile پيشوا ile نقيب ile سر دسته ile راهبر ile رهبر ile ليدر ile سردمدار ile طلايه ile مقتدل ile رائس ile سرکرده ile سردسته ile تولي ile چاوش ile دهخدا ile کدخدا ile بي رهبر ile رؤوس ile روسا ile سرکردگي ile نقابت ile امامت ile سري ile پيشوايي ile رهبري ile چاوشي ile منجر ile رهنمايي ile مظل ile منجر به ile منتهي به )

( CPEHDAYT KARDAN ile ENJAMYDAN ile SOGH DADAN ile VA DASHTAN ile SARB ile PEYSHGHODAM SHODAN ile MANJER SHODAN ile BAH DANBAL DASHTAN ile RAYABARY KARDAN ile اغواکردن ile BAH BAR AVARDAN ile SARBY RANG ile SARBY ile MANAND SARB ile PEYSHGHODAM ile زعيم ile PEYSHVA ile نقيب ile SAR DASTEH ile RANPABAR ile RAYABAR ile LEYDAR ile SARDAMDAR ile TALAYYEH ile مقتدل ile رائس ile SARKARDEH ile SARDASTEH ile تولي ile CHAVESH ile DAHAKHODA ile KADKHODA ile BEY RAYABAR ile رؤوس ile ROSA ile SARKARDEGY ile NAGHABAT ile EMAMET ile SARY ile PEYSHVAYY ile RAYABARY ile CHAVESHY ile MANJER ile رهنمايي ile مظل ile MANJER BAH ile MONTEHY BAH )


- YOL:
İNCE ve/||/<> KILIÇTAN KESKİNCE


- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YOL ÜSTÜNDE TAŞ GÖRSEK, ...:
"YOLDAN VAZGEÇMEK" ile/değil/yerine/>< ÜSTÜNDEN GEÇMEK


- YOL:
UZUN ve/||/<> ÇİLELİ


- YOL VERMEK ile/değil/yerine YER VERMEK


- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK


- YOL ile AKIM


- YOL ile/ve ALE

( ... İLE/VE Ağaçlıklı yol. )


- YOL ile/||/<> ANALİZİ

( Path analizi (yol analizi) yöntemi )

( Sewall Wright tarafından 1921 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1988) (Ülke: ABD) (Alan: Genetik) (Önemli katkıları: Wright-Fisher modeli, popülasyon genetiği) )


- YOL ile/ve/değil/<> ARAÇ


- YOL ile/ve/değil BİSİKLET(Lİ) YOLU


- YOL ile ÇIĞIR

( ... İLE Çığın, kar üzerinde açtığı iz. | Hayvanların, gide gele açtığı ince yol, patika. | İz. | Başkalarının da uyabileceği, yeni bir biçim, yöntem ya da yol. | Büyük hattatların sanat yolu. )


- YOL ile/ve ÇIĞIR/SEBİL/PATİKA[Slavca]

( ... İLE/VE Hayvanların açtığı yol. )


- YOL ile/ve HIYÂBÂN

( ... İLE/VE İki yanı ağaçlarla dizili yol. )

( ... İLE/VE Hıyâbân )


- YOL ile/ve İLETİŞİM

( Olgun kişi, etkisini tavsiyeleri ve önderliğiyle yayarak izlenecek yolu hazırlar. )

( WAY vs./and COMMUNICATION )


- YOL ve/=/<> İNSAN

( Gelenekte, yol, herşeyden önce gelir. İnsandan bile ve fakat yolun kendi de yine insandır. )


- YOL ile KOL


- YOL ile/ve MAKADAM[< MC ADAM]

( ... İLE/VE Kırık taşlarla döşenmiş yol. )


- YOL ile NALDÖKEN

( ... İLE Taşlı, çakıllı yol. )


- YOL ile PATİKA[Slavca]

( WAY/ROAD vs. TRAIL )


- YOL = ROAD[İng.] = RUE[Fr.] = STRAßE[Alm.] = STRADA[İt.] = CALLE[İsp.]


- YOL ile/ve ŞÂH-RÂH[Fars.]

( ... İLE/VE Büyük ve işlek yol, anayol, cadde. | Şaşırılması olanaksız doğru ve açık yol. )


- YOL ile/ve SEBİL[Ar.]

( ... İLE/VE Büyük cadde. )

( RÂH ile/ve RÂH-I/REH-İ ŞÂH )


- YOL ile/ve SİSTEM

( WAY vs./and SYSTEM )


- YOL ile/ve SÜREÇ

( Kendimiz bulmadıkça o, kendi yolumuz olmayacaktır ve bizi hiçbir yere götürmeyecektir. )

( Sürece katılmadıkça anlaşılmaz. )

( Kişiyi, yürüdüğü yol yorar. )

( Unless we find ourselves, it will not be our own way and will take us nowhere. )

( PATH vs./and PROCESS )


- YOL ile UZAM

( PATH/WAY vs. SPACE )


- YOL ve/> YER ve/> YÖN

( Nereden? VE/> Nerede? VE/> Nereye? )


- YOL ile YOL BEL ile YOL YOL ile YOL AĞZI ile YOL BOYU ile YOL AZIĞI ile YOL ERKAN ile YOL AYRIMI ile YOL EVLADI ile YOL HALISI ile YOL KİLİMİ ile YOL PARASI ile YOL UĞRAĞI ile YOL YORDAM ile YOL İŞARETİ ile YOL KARDEŞİ ile YOL YORGUNU ile YOL HARİTASI ile YOL HARÇLIĞI ile YOL KARDEŞLİĞİ ile YOL YORGUNLUĞU


- YOL YOLCU

( WAY
PASSENGER )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM


- YOLA:
AKILLA ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> AKILDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK:
"İKNA EDİLMİŞLER" İLE ile/değil/yerine/>< İNANMIŞLAR İLE


- YOLA ÇIKMAK:
"YAŞAMDAN KAÇMAK İÇİN" ile/değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK ÜZERE


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLCU ile/ve GEZGİN

( ... ile/ve SEYYAH )

( PASSENGER vs./and TRAVELLER )


- YOLCULAMAK ile YOLCU/LUK ile YOLCU TRENİ ile YOLCU GEMİSİ ile YOLCU SALONU


- YOL/CULUK:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU


- YOLCULUK:
HAYAL GÜCÜ yerine GERÇEKLER

( Seyahat etmek, hayal gücümüzü, gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl olabileceklerini düşünmek yerine onları, oldukları gibi görmemizi sağlar. )


- YOLCULUK:
[önce] SÖZSÜZ BIRAKIR sonra/> ÖYKÜ ANLATICISINA DÖNÜŞTÜRÜR


- Yolculukta KONUŞ!!!


- Yolcuyla KONUŞ!!!


- Yolcuyu DİNLE!!!


- YOLDA KALMAK ile SINIFTA KALMAK


- Yolda KONUŞ!!!


- OKUMAK:
BEKLERKEN -ile/ve


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- YOLDAŞ:
HIZIR ya da CEBRAİL değilse (BİR) MÜRŞİD-İ KÂMİL GEREK


- YOLDAŞ (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALDAŞ (OLMAK)

( Gövdeye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Gönüle. )


- YOLDAŞ ile/ve TARİKAT

( Önce refîk, sonra tarîk. )

( Yolda kalma! Gel! [Gelince de yola takılıp kalma!] )


- YOLDAŞLIK (RIFK)


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- YOLDURMAK ile YOLDURTMAK


- YOL-İZ (BİLMEMEK)


- YOLLAMAK ile/yerine/değil UĞURLAMAK


- YOLLAMAK ile YOLLANMAK ile YOLLATMAK ile YOLLAYABİLMEK


- YOLLAR ile/ve/değil/||/<>/< TEK/ORTAK YOL

( Kişi sayısınca. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Samimiyetle. )


- YOLLAR('I)

( THE WAYS/DIRECTIONS )


- YOLLAR('I)


- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)


- YOLLU ile YOLLUK


- YOLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖKMEK


- YOLSUZ/LUK ile YOLSUZ YÖNTEMSİZ


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLSUZLUK ve ORUNÇ/URUNÇ/RÜŞVET

( İRTİKÂB ve İRTİŞÂ'[< RİŞVET] )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLU BULMAK ile/ve SUYU BULMAK


- Yolu DİNLE!!!


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA


- YOLUNU AÇMAK ile/ve YOLUNU OLUŞTURMAK


- ... YOLUYLA ile/ve ... ARACILIĞIYLA


- YOL/YÖNTEM ile/ve İŞ ile/ve BİLGELİK

( WAY/METHOD vs./and BUSINESS vs./and WISDOM )


- YOL-YORDAM (BİLMEK, GÖSTERMEK, SORMAK)


- YOM ile YOMA


- YÖN DEĞİŞİMİ ile/ve/||/<> HIZ DEĞİŞİMİ


- YÖN ile ARA YÖN/ASYÖN

( Belirli bir noktaya göre olan yer, taraf. | Bir şeyin belirli bir noktaya baktığı yan, veçhe. | Bir yere gitmek için izlenilen yol, cihet, istikamet. | Tutulacak, izlenilecek yol. İLE Dört ana yönden ikisi arasında olan yönlerden her biri. )


- YÖN ile/ve/||/<> BAĞLAM


- YÖN ile BOYUT

( DIRECTION vs. DIMENSION )


- YÖN = DIRECTION[İng., Fr.] = RICHTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = DIRECCIÓN[İsp.]


- YÖN ile/ve İŞARET

( DIRECTION vs./and SIGN )


- YÖN ile/ve KATMAN

( DIRECTION vs./and LAYER )


- YÖN ile YÖN EKİ ile YÖNELİK ile YÖN ZARFI ile YÖN BELİRTECİ ile YÖN GÖSTERME EKİ


- YONCA/LIK ile YONCA YAPRAĞI


- YONCA ile EKŞİYONCA

( Baklagillerden, başak durumundaki, çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. İLE Ekşiyoncagillerden, çok yıllık, otsu bitki. )

( TRIFOLIUM cum OXALIS )


- YONCA ile TAVŞANBIYIĞI

( ... İLE Bir tür yonca. )


- YONCA ile ÜÇGÜL/YABANYONCASI/TİRFİL[Yun.]

( TRIFOLIUM )


- YONCA ile YONGA/KAMGA/ÇİP[İng. CHIP]

( Baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, çayır bitkilerinin genel adı. İLE Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. | Çip. )


- YÖNDEŞ/LİK ile YÖNDEŞ AÇILAR


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNELİK ile DÖNÜK

( TO/DIRECTED vs. FACING )


- YÖNELİM/KIBLE:
NAMAZ ile DUA ile ÂŞIK ile İŞ

( Kâbeye. İLE Her yöne. İLE Kişiye(mâşuğa)/kavrama. İLE Uğraşa. )


- YÖNELİM ile/ve/değil/<> DOĞRULUM/TROPİZM[Fr. < Yun.]


- YÖNELİM = INTENTION[İng., Fr.] = INTENTION[Alm.] = INTENTIO[Lat.] = INTENCIÓN[İsp.]


- YÖNELİMSEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZNEL/LİK


- YÖNELME DURUMU ile ...

( DATIVE CASE )


- YÖNELME ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMA (İSTEĞİ)


- YÖNELME ile YÖNELMELİ ile YÖNELME HALİ ile YÖNELME DURUMU ile YÖNELMELİ TÜMLEÇ


- YÖNELMEK ile YÖNELTMEK ile YÖNELTİLMEK ile YÖNELEBİLMEK ile YÖNELTEBİLMEK


- YÖNETİCİ

( MANAGER )


- YÖNETİCİ:
ORTALAMA ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> İLERİ

( Para kazandırır. İLE/VE/||/<> Düzen kazandırır. İLE/VE/||/<> İnsan kazandırır. )


- YÖNETİCİ ile/ve/||/<>/> ASKER

( Eski/önceki asker. İLE/VE/||/<>/> Asker. )


- YÖNETİCİ ile/ve/değil/yerine GİRİŞİMCİ