Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 15.263 başlık/FaRk ile birlikte,
15.263 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(4/62)


- ÂLEM ile/ve/<> DİSİPLİN ile/ve/<> İLKE


- ALEMCİ ile "ÂLEMCİ"

( Camilerin kubbelerine, minarelerine alem yapan ya da takan kişi. İLE Eğlenceyi seven, her fırsatta "eğlenen", [eğlendiğini varsayan/zanneden] kişi. )


- ALENÎ[Ar.] ile/ve/||/<> ÂŞİKÂR[Ar.]

( Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde olan/yapılan. İLE/VE/||/<> Açık, apaçık, belirli, ortada, meydanda. )


- ALENÎ[Ar.] ile ÂŞİKÂR[Ar.] ile ÂYÂN[Ar.] ile BÂRİZ[Ar.] ile BEDİHÎ[Ar.] ile DEFİSİTER ile MUBÎN ile MÜNHAL[Ar.] ile MÜSTEHCEN[Ar.] ile SARÎH[Ar.] ile ÜRYÂN[Ar.] ile VÂZIH[Ar.]

( Açık. )


- ÂLET ile/ve İLİM

( Mantık. İLE/VE ... )

( Âlet işler, el/kişi övünür; tâlih işler, kul övünür.[< At işler, er ögünür.] )

( TOOL/DEVICE/INSTRUMENT vs./and SCIENCE )


- ALFVÉN İLE SOUND İLE DRİFT ile/||/<> PLAZMA DALGALARI

( Plazmada yayılan dalga türleri. )

( Formül: vA = B/√(μ₀ρ) )


- ALGI YANILSAMALARI'NDA:
MÜLLER-LYLER ve POGGENDORFF ve WUNDT ve ZOLLNER ve BOURDON


- ALGI ile/ve/<> ANLAYIŞ

( PERCEPTION vs./and PARADIGM )


- ALGI ile/ve/> DEĞER ile/ve/> YARGI


- ALGI ile/ve ESTETİK ALGI

( PERCEPTION vs./and AESTHETIC PERCEPTION )


- ALGI = İDRAK = PERCEPTION[İng., Fr.] = WAHRNEHMUNG[Alm.] = PERCEPCION[İsp.] = PERCEPTIONIS[Lat.] = HE KATALEPSIS[Yun.] = el-İDRÂK el-HİSSÎ[Ar.] = İDRÂK-İ CUZ'Î[Fars.] = GEWAARWORDING, WAARNEMING[Felm.]


- ALGIDA ...:
SEÇİCİLİK ile/ve/değil/||/<>/< SÜZÜCÜLÜK


- ALGILAMA ile YARGILAMA

( Kültüre dayanır. İLE Uygarlığa dayanır. )


- ALGISIZ KAVRAMLAR ile/ve/<> KAVRAMSIZ ALGILAR

( Boş. İLE/VE/<> Kör. )

( CONCEPTS WITHOUT PERCEPTION vs./and/<> PERCEPTIONS WITHOUT CONCEPT
Empty. WITH/AND/<> Blind. )


- ALİ-CENGİZ (OYUNU) --


- ALİ "KIRAN, BAŞ KESEN" değil DAL KIRAN, BAŞ KESER


- ALİ ÜL ÂLÂ[Ar.]/KREM DÖ LA KREM[Fr. < CRÈME DE LA CRÈME] değil/yerine/= EN YÜKSEK/ÜSTÜN


- ÂLÎ[Ar. < ULÜVV] ile ÂLÎ[Ar.] ile ALÎ[Ar. < ÂLET]

( Yüce, ulu. Kemâlâtı kendinde toplayan. | Kişi adı. İLE/< Ebû Tâlib'in oğlu ve Hz. Muhammed'in damadı, dördüncü halife. İLE/< Âlete ait, âletle ilgili. | Yemin edici/eden. )


- ÂLİCENAP[Ar.] ile ELİ AÇIK | ONURLU


- ALICI ile/ve ANLAYICI

( Almaya/anlamaya hazır olan. | Satın almak isteyen kişi, müşteri. | Kendine bir şey gönderilen kişi. | Almaç. | Kayıt aracı. | Azrail. İLE/VE Katılmaya hazır olan. )


- ALİDAT/MASTARA[Ar.] ile AD-EYLEM/MASTAR[Ar. < MASDAR]/INFINITIVE[İng.]/INFINITIF[Fr.] ile MASTAR/MISTAR[Ar.]

( Açı cetveli. İLE Ad-eylem. Eylemlik. İLE Sıvacıların ve duvarcıların, cetvel gibi kullandığı, ensiz, uzun ve düz tahta. | Marangoz cetveli. | Tezgâhta, halının düz dokunmasını sağlayan araç ya da ileri-geri oynatılan bölüm.| Davar memesi. )


- ALIKLIK/BELÂHET değil/yerine/>< FARKINDALIK


- ALIKLIK ile ALINGANLIK

( Anlama ve sezme gücü yetersiz olma ve yetersiz olan kişi. İLE Çabuk "gücenen/kırılan". Kendiyle ilgisi olmasa da kendine bağlayan/bağlamak. )


- ALİM/ALİİM" değil ALAYIM


- ÂLİM'KEN ÂRİF OLMAK ile ÂRİF'KEN ZARİF OLMAK


- ÂLİMLER/ÂRİFLER/ZARİFLER/ÂŞIKLAR ile/>< CAHİLLER

( Birbirini bilirler/tanırlar. İLE/>< Birbirini bilmezler ve tanımazlar. )


- ÂLİM/MÜTEBAHHİR ile ALLÂME

( Bir bilim dalında uzman. İLE Birçok bilim dalında derin bilgi sahibi olan. )

( ... İLE Hem aklî, hem naklî ilimleri bilen. )

( OMNISCIENT: Çok geniş bilgi sahibi. | Allah. [rahman ve rahim olan] )

( DOCTOR cum DOCTORA UNIVERSALIS )


- ALIN ve/||/<> BAŞ

( Açık. VE/||/<> Dik. )


- ALINDI ile ANILDI


- ALINGAN/LIK ile/değil BENCİL/LİK

( Gizli şirk. )


- ALIŞILABİLİRLİK ile/ve/||/<> KALDIRILABİLİRLİK


- ALIŞILMIŞ OLAN ile/ve/değil/yerine/>< ANLAŞILABİLECEK OLAN/ANLAŞILMASI GEREKEN


- ALIŞILMIŞ/LIK ile/değil/yerine/>< AŞILMIŞ/LIK


- ALIŞKANLIK AHLÂKI ile/ve/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH AHLÂKI

( [not] MORALS OF HABIT vs./and/but MORALS OF PREFERENCE
MORALS OF PREFERENCE instead of MORALS OF HABIT )


- ALIŞKANLIK GÖRÜNÜŞÜ -ile

( HABITUAL ASPECT )


- ALIŞKANLIK (İLE) ile/değil KENDİLİĞİNDENLİK (İLE)


- (ALIŞKANLIK YAPICILARDAN) UZAK DURMALI!


- ALIŞKANLIK ve/< BELLEK

( Olumsuz alışkanlıklar, bellekteki kayıtların kötüye kullanımından kaynaklanır. )

( HABIT and/< MEMORY )


- ALIŞKANLIK ve GEÇMİŞ

( HABIT and PAST )


- ALIŞKANLIK ile GELENEK


- ALIŞKANLIK ile GEREKLİLİK

( Normal bir hal acı verici olamaz, ama yanlış bir alışkanlık çoğu zaman süreğen acılara yol açar. )

( Alışkanlık ve ihtiras kör eder ve yanlışa götürür. )

( Alışılmış olana tutunduğunuz sürece keşif gerçekleşemez. )

( HABIT vs. NECESSITY
A normal state cannot be painful, while a habit often leads to chronic pain.
Habit and passion blind and mislead. )


- ALIŞKANLIK = İTİYAT = HABIT[İng.] = HABITUDE[Fr.] = GEWOHNHEIT[Alm.] = HABITUS[Lat.] = HEKSIS[Yun.] = COSTUMBRE[İsp.]


- ALIŞKANLIK ile/ve/değil ŞARTLANMA


- ALIŞKANLIK ile/ve/<> ŞAŞKINLIK


- ALIŞKANLIK ile ZAAF

( Alışkanlık, anahtarı kaybolmuş bir kelepçedir. )

( Alışkanlıklar, tutkuyu; tutku da karakteri etkiler. )


- ALIŞKANLIK/ÂDET ile GEREKLİLİK


- [ne yazık ki]
"ALIŞKANLIK":
ÖNCE HAFİF ve/||/<>/> SONRA GÜÇLÜ

( Duyumsanılamayacak kadar. VE/||/<>/> Kırılamayacak kadar. )


- ALIŞMA/ALIŞKANLIK ile DADANMA

( Sevimsiz şeyler, put edinilmez. )


- ALIŞMA ile/ve KANIKSAMA

( TO BE/GET USED TO vs./and TO BE INURED TO )

( İSTİNAS ile/ve ... )


- ALIŞMA ile/ve/||/<> KAPILMA


- ALIŞMA ile/değil/yerine/||/<>/ne yazık ki KATLANMA


- ALIŞMA ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLANMA


- ALIŞMIŞ, KUDURMUŞTAN BETERDİR ile/ve/||/<> ALIŞMAMIŞ GÖTTE DON DURMAZ


- ALIŞ-VERİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİŞ-ALIŞ

( Veren, her zaman vermeye hazırdır. )

( Kendilerinde olanlar, verebilir. )

( Verirsin ve alırsın! Verirsen alırsın! Verdikçe alırsın! Ver/verebil ki, alabil! )

( Biriktiren biriktirmeye memur, harcayan harcamaya. Veren ise, hazineyi kullanma yetkisine sahiptir. )

( Verdiğine engel olabilecek, vermediğini de verebilecek kimse yoktur. )

( The giver is always ready to give. )


- ... ALIŞVERİŞİ ile/değil/yerine ... PAYLAŞIMI


- ALKIŞ ile/ve/yerine BİLARDO ALKIŞI

( Elleri, avuç içlerini çarptırarak. İLE/VE/YERİNE Orta parmak ya da yüzük parmağını, baş parmakla birleştirip ve kaydırıp avuç içine çarptırarak. )

( Daha çok/güçlü ses çıkararak. İLE/VE/YERİNE Daha az/güçsüz ses çıkararak. )

( Daha kaba. İLE/VE/YERİNE Daha nazik. )

( Beğeni ve coşkunu daha çok ve doğrudan duyurmak/yansıtmak üzere. İLE/VE/YERİNE Sporcunun odaklanmasına ve derinleşmesine engel olmamak üzere. )


- ALKIŞLAMAK ile/değil/yerine KABUL ETMEK


- ALKOL İLE ALDEHİT İLE KETON İLE KARBOKSİLİK ASİT İLE ESTER İLE AMİT ile/||/<> OKSİJENLİ ORGANİK BİLEŞİKLER

( Karbon-oksijen bağı içeren temel işlevsel gruplar ve aralarındaki ilişkiler. )

( Formül: R-OH → R-CHO → R-COOH )


- ALKOL ile STEROL[Fr.]

( ... İLE Hayvanlarda, bitkilerde ve D vitamininde bulunan, genellikle karbon atomlarından oluşan, alkol niteliğinde organik bir madde. )


- ALKOLİZM ile/||/<> ALKOLİK

( Alkol bağımlılığı İLE/||/<> Alkol bağımlısı. )


- ALLAH ALLAH ile ALLAH ALLAH ALLAH ile YA ALLAH ile ALİMALLAH ile İNŞAALLAH ile BİSMİLLAH ile EVVELALLAH ile MAAŞALLAH ile EYVALLAH ile FESUBHANALLAH ile HAY ALLAH

( Şaşırırsak. İLE İşe coşku ve heyecanla sarılınca. İLE İşin sonuna kadar gitmek istersek. İLE Azmedersek. İLE İşe başlamadan önce. İLE İşe başlarken. İLE Kendimize güvenirsek. İLE İşi başarıyla bitirince. İLE İşten vazgeçersek. İLE Canımızı sıkarlarsa. İLE Eğer işi başaramazsak. )


- ..., "SAHİBİNE" BAĞIŞLASIN değil ..., SEVDİĞİNE BAĞIŞLASIN


- ALLÂH'IN VARLIĞI ile/değil ALLÂH'IN BİRLİĞİ


- ALLAH'IN ZÂTINI DÜŞÜNMEK ile/ve/yerine ALLAH'IN ÂSÂR'INI DÜŞÜNMEK


- ALLAYIP PULLAMA


- ALLEGRO[İt. < Mutlu, sevinçli.] ile ALLEGRETTO[İt.]

( Hızlı, canlı çalmak/çalınan. İLE Allegro'dan daha yavaş tempoda çalmak/çalınan. )


- ALLEM KALLEM (ETMEK)

( Bir işi istediği duruma getirmek için her türlü kurnazca çareye başvurma. )


- ALLIGATOR vs. CROCODILE


- ALLOPATRİK ile/||/<> SİMPATRİK

( Allopatrik coğrafi izolasyon İLE simpatrik aynı bölgede türleşmedir )

( Formül: Ayrı İLE birlikte )


- ALMA MAZLUMUN AHINI ve/||/<>/> ÇIKAR AHESTE AHESTE


- ALMANYA, ... ve/||/<> İSPANYA, ...

( ... Hollanda'lıları denize doğru iterek, deniz üzerinden, öteki anakaradakileri sömürgeleştirmelerle ayakta kalmak zorunda bırakmıştır. VE/||/<> ... Portekiz'lileri denize doğru iterek, deniz üzerinden, öteki anakaradakileri sömürgeleştirmelerle ayakta kalmak zorunda bırakmıştır. )


- İLKOKUL FİŞLERİ:
ALMANYA'DA ile İNGİLTERE'DE ile JAPONYA'DA ile [ne yazık ki]
TÜRKİYE'DE

( Üretim ve yaşam, disiplinle başlar. İLE Geçmişini bilmeyen, geleceğini belirleyemez. İLE Yaşamak için üreteceksin. İLE Ali, ata bak! )


- ALMAYA GELİNCE ile/değil/yerine VERMEYE GELİNCE

( Ortada. İLE/DEĞİL/YERİNE Ortalıkta yok. )


- ALNI ile/ve KALBİ ile/ve KAPISI AÇIK OLMAK


- ALNIN ile/ve/||/<>/> GÖĞSÜN

( Ak. İLE/VE/||/<>/> Pak. )


- ALNINI "KARIŞTIRMAK" ile/ve/||/<> ALNINI KARIŞLAMAK


- ALOHA ile/ve BULA

( [Merhaba!] Hawaii'de. İLE/VE Fiji'de. )


- ALSANA ile AL SANA


- ALT ÇENE DİŞLERİ ile/ve ÜST ÇENE DİŞLERİ

( ... İLE/VE Kökleri daha uzundur. [Yerçekimine karşı koymak üzere böyle olduğu biçiminde yorumlanmaktadır.] )


- ALT ÇENE ve ÜST ÇENE

( CÂM-I SÎM[gümüş kadeh][mecaz]: Sevgilinin çenesi. )

( )

( ZEKAN[çoğ. ZÜKUN] )

( ZENAH/DÂN )

( LOWER JAW/MANDIBLE and UPPER JAW/MAXILLA )


- ALTAR ile ALTAR[Yun.]

( Semâvî - Arzî buluşma noktası. İLE Sunak. )


- ALTERNATİF[İng. < ALTERNATIVE] değil/yerine/= DALGALI


- ALTIN ORAN ve YAŞAMSALLIK

( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and VITALITY )


- ALTINDA KALMAK ile/değil/yerine/< ALTINDAN KALKMAK


- [daha önce] "ALTINI ÇİZMEK(/ÇİZDİKLERİMİZİN)" ile/ve/değil/yerine/sonra/||/<>/< ÜSTÜNÜ ÇİZMEK


- ALTIPLANO ile LA PAZ

( ... İLE Bolivya'nın başkenti La Paz, Altiplano'dan 434 m. düşük rakımda kurulmuş olması nedeniyle, soğuk dağ rüzgârlarına karşı nispeten daha korunaklıdır. )

( ... İLE Güney Amerika'nın, güneşe en yakın kenti ve dünyanın en yüksek başkentidir. )

( ... İLE Yüksek rakım nedeniyle, La Paz'a giden turistler halsizlik çekmektelerdir.[La Paz'a gidip de, yükseltinin yarattığı hastalıktan dolayı ölen diplomatların gömüldüğü bir "Büyükelçi Mezarlığı" da varmış.] )

( ... İLE Deniz seviyesinden yükseklik, kentin bir bölümünde 4000 m.'ye yakın, öbür bölümünde ise 3200 m. kadar. Yani, aradaki fark yaklaşık 1 km. Bu yüzden, sıcaklık ve bitki örtüsünde olduğu kadar, ekonomik ve toplumsal etkinliklerde de büyük farklar görülüyor. Düşük gelirli ailelerin yaşadığı mahalleler ve sanayi bölgesi, yüksek kesimlerde; orta halli ailelerin yerleşim bölgeleri ise daha alçak olan kesimde yer alıyor. Ama arada ters bir orantı var. Zenginlik arttıkça, "aşağılar" tercih ediliyor. La Paz'da, "yukarıdakiler"in sayısı, "aşağıdakiler"den çok fazla. Yani yoksulluk, "zirve"ye ulaşmış durumda. )


- ALTSANMA ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK


- ALTTAN ALMAK ile/ve/||/<> GÖĞSÜNDE YUMUŞATMAK


- ALTTAN ALMAK ile/ve İDARE ETMEK


- ALYANS[Fr. < ALLIANCE] değil/yerine/= NİŞAN YÜZÜĞÜ


- A.-G. (KONUŞMASI/SOHBETİ/"MUHABBETİ")


- ÂMÂ ile KÖR

( Köre renk, sağıra ahenk olmaz! )

( DARÎR[çoğ. ADIRRÂ]: Doğuştan kör. )


- AMAÇ:
AYRICALIK değil/yerine HİZMET


- AMAÇ:
BİRLİK ve/<> BÜTÜNLÜK


- AMAÇ/HEDEF:
"DAĞIN DORUĞUNDA" değil DAĞIN ARDINDA

( Dorukta olursa gözünde büyür fakat ardında olursa o "zorlu süreç", aşılabilecek yola dönüşür dinleyen için. )


- KONU:
AMAÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAĞLAM/INDA

( )


- AMAÇ ve COŞKU

( AIM and EXUBERANCE | EBULLIENCE )


- AMAÇ ve/||/<>/> DEĞER

( PURPOSE and/||/<>/> VALUE )


- AMAÇ ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA/KEMÂL


- AMAÇ ile/ve/||/<>/>/< UMUT


- AMAÇ ile/ve/değil/||/<>/< YEĞLENİLİRLİK/TERCİH EDİLİRLİK


- AMAÇ ile/ve/değil/||/<>/> YÖNELİM


- ÂMÂ-İ MUTLAK ile/<> ÂMÂ-İ İZÂFÎ

( HİCÂB-I CELÂL: Mutlak körlük. )


- ÂMÂK[Ar. < MAAK/MAUK] ile A'MÂK[Ar. < UMK]

( Göz pınarları. İLE Derinlikler. )

( A'MÂK-I HAYAL adlı kitabı okumanızı salık veririz... )


- AMARULA ile SARHOŞLUK

( Meyvesinde alkol oluşan/bulunan ağaç/meyve. )

( )


- AMATÖR TUTUM ile ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK

( AMATEUR ATTITUDE vs. MODESTY )


- AMBOLALİ[Fr.] değil/yerine/= BİR KONUŞMA SIRASINDA SÖYLENİLENLERLE HİÇBİR BAĞLANTISI OLMAYAN SÖZCÜKLERİN SIK SIK ORTAYA ATILMASI SAYRILIĞI


- AMD/KAST ile/ne yazık ki ŞİBH-İ AMD/KAST/ŞİBH-ÜL-HATÂ

( Niyet, kasıt, karar. İLE Birini kasten öldürme.[âlât-ı cârihadan olmayan bir şeyle] )


- AMEL:
ADÂLET ve/değil/||/<>/> İSTİKÂMET


- AMEL ile UYGULAMA(TATBİK)


- AMEL/E ile/ve/||/<> CAALE ile/ve/||/<> FAALE

( Eylemek/işlemek. İLE/VE/||/<> işlemek. İLE/VE/||/<> Kılmak. )

( Yineleme/tekrar edilme ve yön/istikamet varsa. İLE/VE/||/<> Yapı değişiyorsa. İLE/VE/||/<> Herhangi bir devinim/hareket ise. )


- AMELİYAT:
GÖVDEDE ile/ve/<> ZİHİNDE

( Uyutmak gerek. İLE/VE/<> Uyandırmak gerek. )


- AMENNÂ ve/||/<>/> SADAKNÂ


- AMİN[Fr. < AMONYAK] ile ÂMİN[Ar. < İbr.]

( Kimya terimi. [Amonyaktaki hidrojen yerine tek değerli hidrokarbonlu köklerin geçmesiyle oluşan ürünlerin genel adı.] İLE Dua. ["Allah kabul etsin" anlamında, duaların arasında ve sonunda kullanılır.] )


- AMİP[Yun.] ile ÖGLENA[Fr.]

( Amipler takımından, gövdesinin biçim değiştirmesiyle oluşan geçici kollar ya da ayaklar üzerinde sürünerek yer değiştiren, tatlı ve tuzlu sularda yaşayan tek gözeli canlı. İLE Tatlı sularda yaşayan, kamçı biçimindeki uzantısı ile devinen, mekik biçimindeki tek gözeli canlı. | Botanikçilerin bitki, zoologların hayvan kabul ettiği canlı. )


- AMNİYON/AMNİYOS[Alm. < Yun. < AMNION/AMNIOS] değil/yerine/= DÖL KESESİ

( AMNİYOSKOPİ[Fr.]: Amniyos sıvısının incelenmesi. )


- AMNİYON/AMNİYOS ile/||/<> AMNİYON SIVISI ile/||/<> AMNİYOSENTEZ

( Sürüngenlerde, kuşlarda ve memelilerde dölütü[embriyoyu] saran ve içinde amniyon sıvısı bulunan zar.[Karada yumurtlayan hayvanların tümünün yumurtasında da bulunan amniyon, balıkların ve kurbağagillerin yumurtalarında yoktur.] İLE/||/<> Amniyon kesesi içinde bulunan ve dölütün[embriyonun] nemli, su içeren bir ortamda yüzmesini sağlayan sıvı. İLE/||/<> Genellikle gebeliğin ikinci ya da üçüncü evresinde/trimesterinde yapılan doğum öncesi test.[Fetüsteki Down Sendromu gibi genetik bozukluklar ya da kromozonal bir durum olup olmadığının tanımlanabilmesi için kullanılır. Amniyosentez sırasında fetüsü çevreleyen amniyotik keseden az miktarda amniyotik sıvıyı çıkarmak için ince bir iğne kullanılır. Bu sıvı örneği daha sonra laboratuvarda test edilir. Gebelik sırasında fetüs, amniyotik kesenin içinde büyür. Amniyotik sıvı, fetüsü çevreler ve korur. Fetüsün bazı gözelerini de içerir.] )


- AMOR[Fr.] ile AMOR[Fr.]

( Bir tür kumaş. İLE "Öl! Öldürün!" buyruğu. )


- AMORAL[Fr.] değil/yerine/= TÖRE/AHLÂK DIŞI


- AMORE ve/||/<>/< MORE ve/||/<>/< ORE ve/||/<>/< RE

( Sevgi/Aşk. VE/||/<>/< Ahlâk. VE/||/<>/< Söz. VE/||/<>/< Eylem. )


- AMPİRİK/EMPİRİK[İng. < EMPIRICAL] değil/yerine/= DENEYSEL/DENEYİMSEL, GÖRGÜL / DOLAYSIZCA


- AN ile AN ile AN

( Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir bölümü. Kıpı, lahza, dem. İLE İki tarla arasındaki sınır. İLE Canlının, duygu ve davranışlar dışındaki süreç ve etkinliklerinin bütünlüğü.[An bulanıklığı/yorgunluğu.] )

( MOMENT vs. EDGE vs. MIND )


- AN ile/ve/||/<>/> ANI


- ÂN ile ÂN-I DAİM

( ... İLE Güneş. )


- ÂN ile/ve ZAMAN

( LÂM ile/ve CİM )


- ANA ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA UC


- ANA KOL İLE KIRMIZI DEV İLE BEYAZ CÜCE ile/||/<> YILDIZ EVRİM AŞAMALARI

( Yıldızların yaşam döngüsü aşamaları. )

( Formül: M < 1.4 M☉ → Beyaz cüce )


- ANA KUCAĞI ve/<> BABA OCAĞI


- ANACIL ile ANAÇ

( Annesine düşkün. İLE Şefkatli, anne gibi davranan. | Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan. | Yemiş verecek durumdaki ağaç. | İri, kart. | Kurnaz. | Deneyimli, bilgili. | Başına buyruk. )


- DOĞUM/DOĞAN:
ANADAN ile/ve/<> EĞİTİMDEN ile/ve/<> KENDİNDEN

( Beşer/beden. İLE/VE/<> İnsan. İLE/VE/<> Adı anılan/anılmayan. )


- ANADOLU HİSARI(GÜZELCEHİSAR/YENİCEHİSAR) ile/ve ANADOLU HİSARI

( Kale. [65 x 80 m.lik bir alanı kaplar. Duvarları 2.5 m. kalınlığındadır. 3 kulelidir.] İLE/VE Semt. [Adını bu kaleden almıştır] )


- ANADROM[Yun.] değil/yerine/= YUMURTLAMAK İÇİN DENİZDEN IRMAKLARA GEÇİP YUKARI ÇIKAN BALIKLAR


- ANAEROBİK[Fr. < ANAÉROBIQUE]/ANAEROBIC[İng.] değil/yerine/= OKSİJENSİZ ORTAMDA/KOŞULLARDA YAŞAYABİLEN | SERBEST OKSİJEN GEREKSİNIMSİZ


- ANALOG İLE DİGİTAL İLE VARİATİONAL ile/||/<> KUANTUM SİMÜLASYON

( Kuantum sistemleri simüle etme. )

( Formül: H_sim ≈ H_target )


- ÖRGEN:
ANALOG ile/ve/||/<> HOMOLOG

( Kökenleri farklı ama işlevi aynı olan örgenlere verilen ad. Kökenleri farklı olmasına karşın yaptığı görevler aynı olduğundan, benzer biçim alan örgenlerdir.[İki örgen, birbiri ile aynı işlevi yerine getirse bile örgenleri ve düzenekleri farklı hayvan üzerindedir. Doğal sınıflandırmada bir önem taşımaz.][Örnekler: Serçe kanadı ve yarasa kanadı. İnsan ayağı, kuş kanadı, kartal kanadı, karınca ayağı, sinek kanadı ve kelebek kanadı.] İLE/VE/||/<> Kökenleri aynı ama görevleri birbirinden farklı olan örgenlerdir. Kökenleri aynı olmasına karşın gerçekleştirdikleri görevler farklı olduğu zaman farklı biçim alır.[Bu örgenlerin işleyişi, filogenetik adı verilen sınıflandırmaya tâbidir. Burada bilinen yapı, protein dizilimi ve morfoloji, embriyonik gelişim gibi etmenler bulunur. Yapısal farklara da çok dikkat edilir. Doğal sınıflandırma bakımından oldukça önemlidir.][Örnekler: Balık yüzgeci ve insan kolu. Yunusun ön yüzgeçleri ve atın ön ayakları, kedi bacağı ve insan kolu, balina yüzgeci ve yarasa kanadı.] )


- [ne yazık ki]
!"ANAM, AVRADIM OLSUN" ve/||/<> !ANASINI SATAYIM

( Bu iki rezil lâf söylenmesin ve bu saçmalıkları duymayalım artık!!! )


- ANANE/Vİ[Ar.] değil/yerine/= GELENEK/SEL


- ANÂSIR-I CÜRMİYE[Ar.] değil/yerine/= SUÇ ÖĞELERİ


- ANATOMİ KARŞILAŞTIRMALI ANATOMİ


- ANDIRIM ile/ve/||/<> BENZEŞİM


- ANDROJİNİ/HÜNSÂ(ERSELİK)/HERMAFRODİT/MİZVÂCE -ile

( Bir bireyde, hem erile, hem dişile özgü özelliklerin bulunması durumu. )


- ...ÂNE ile ...ÂNÎ


- ANEMİ[Fr.] ile PERNİSİYÖZ ANEMİ


- ANGARYA[Yun.] değil/yerine/= YÜKLENTİ

( Bir kimseye ya da bir topluluğa zorla ve ücretsiz yaptırılan iş. (Yasaktır! [Anayasa md. 17]) | Usandırıcı, bıktırıcı, zorla yapılan iş. | Maldan ya da hizmetten ücretsiz yararlanma. Kölelik düzeninde köylünün derebeyine zorunlu ücretsiz hizmeti. | Savaş durumundaki bir devletin, kendi karasularındaki yabancı bir devletin ticaret gemilerine el koyarak bunlardan yararlanması. | Olağanüstü durumlarda, devletin vatandaşlara ait taşıtlarına el koyması. )


- ÂN-I DAİM ile/ve/değil/<>/< ÂN-I MUHAYYEL


- ÂN'I:
"KAYDETMEK" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< KAYBETMEK


- ÂN'I YAŞAMAK değil ÂN'IN FARKINDALIĞIYLA YAŞAMAK

( "Ân'ı, yaşamak" sözü, "anlık düşünmek, hareket etmek, günlük öteki işleri/durumları gözardı etmek, kenara koymak, askıya almak" ya da "keyfî, ben merkezci hareket etmek" olarak DEĞİL yaşamın, olay/olguların, çevrenin, kendinin/zihnin her durum ve sürecinde, farkındalıklı ve nitelikli yaşama çabası -iddiasında değil!- içinde olunması gerektiği, gerekenin, gerektiği koşullarda ve zamanda yerine getirilmesi gerektiği anlamına gelir. Ancak, bu biçimde, farkındalıklı düşünülür, eylemsel yaşanırsa, yaşamın içinde olunacağı, sorumluluk alarak, felsefî anlayış, bilimsel tutum ve sanatsal duyarlılık ile sağlanabilir. )

( "An'ı yaşamak" ya da "An'da yaşamak" deyimleri, eksik ya da yanlış kullanılmakta, algılanmaktadır ne yazık ki.

"An'ı yaşamak", gün boyunca yaptığın/yaşadığın biçimde, An'ı(nı) da farkındalıklı, verimli yaşamaya işaret etmek, dikkat çekmek üzere kullanılır/kullanılmalıdır. Bu algı ve yorumla, hem gün içinde yapılan/yaşanılan işlerdeki zorunlulukları/gereksinimleri yerine getirir gibi, An'ı da aynı zorunluluklar oranında yaşamayı, hem de An'ın yoğunluğundaki bilinci/ni, gün içindeki işlerde de devrede tutarak, verimli bir tam gün geçirmeyi anımsa(t)maya yöneliktir.

"An'da yaşamak" da aynı biçimde, günlük işlerdeki çokluk ve verimlilik gibi An'da da zamanı verimli kılacak, farkındalıklı bir tutum içinde yaşamayı anımsa(t)maya yöneliktir.

Yani...
"AN'I YAŞAMAK" değil AN'I, FARKINDALIKLI YAŞAMAK; "AN'DA YAŞAMAK" değil AN'DA, VERİMLİ/ÜRETKEN YAŞAMAK'tır! )


- ANİ ile/değil HANİ


- ANİ ile/değil HANİ

( Ansızın, birden. İLE/DEĞİL Nerede, ne oldu, nerede kaldı? )


- ANI ve/<> TANI


- ANİMALİZM[Fr.] değil/yerine/= HAYVANLARIN TANRILIĞI VE KUTSALLIĞI İNANCI


- ANIMSAMA = TAHATTÜR = REMINISCENCE[İng.] = RÉMINISCENCE/RAPPELER[Fr.] = ANAMNESIS/ERINNERN[Alm.] = RECORDOR[Lat.] = ANAMNESIS[Yun.]


- ANIMSAMA ile/ve/||/<> ZEIGARNIK ETKİSİ

( ... İLE/VE/||/<> Yarım kalmış, tamamlanmamış şeylerin aniden ve daha kolay bir biçimde anımsanabildiği savunulan etki.[< Bluma Zeigarnik - 1920] )


- ANIMSAMAK ve/<> İÇSELLEŞ(TİR)MEK


- ANIMSAMAMAK / ANIMSANMAMASI GEREKENLER
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
ANIMSAMAK / ANIMSAMAMIZ GEREKENLER

( Yaşadığımız, "olumlu"/"olumsuz", "büyük"/"küçük" herşeyi, sürekli anımsasaydık, delirirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bazen/çoğunlukla, bazı "olumlu"/"olumsuz", "büyük"/"küçük" bilgi ve deneyimleri, delirmemek, kendimizi kaybetmemek/korumak, korkmak/korkabilmek ve varoluşumuzun sürekliliği için anımsamamız/anımsayabilmemiz gerekir. )


- ANKET[Fr. < Lat. INQUIRERE] değil/yerine/= SORMACA/SORUŞTURMA


- ANLA! ve/||/<>/> TAMAMLA!


- ANLADIĞIMIZI SANMAK ile/değil/yerine SANDIĞIMIZI ANLAMAK


- ANLADIĞINI SANMAK ile/ve/değil/||/<>/> BOĞMAK(MIŞ)

( Hiçbir ilişki ve süreç, tek taraflı değildir. Onun payı/hataları da ciddi bir orandadır. Tamamen senden dolayı değildir. Kendinde çok fazla "hata/suç/yanlış/yük" aramamak gerek. Pek kolay olamasa da "Bazen olur öyle" deyip geçebilmek, üstünde durmamak gerek... )


- ANLADIN MI? ile/değil/yerine ANLATABİLDİM Mİ?


- ANLAM-ANLAYIŞ ile/ve/<> KAVRAM-KAVRAYIŞ

( MEANING-PARADIGM vs./and/<> CONCEPT-COMPREHENSION )


- ANLAM ARAYIŞI ile/ve/<> ANLAM ÇOKLUĞUNA YÖNELME


- ANLAM ARAYIŞI ile/ve/||/<> ANLAM VERME


- ANLAM (BULMAK/ARAMAK) ve/<> HUZUR


- ANLAM GENİŞLEMESİ ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ANLAM "ŞİŞ(İRİL)MESİ"


- ANLAM:
PARÇADA ile/ve/değil/||/<>/> BÜTÜNDE


- ANLAM TEKLİĞİ ile/ve/||/<> GÖRÜNÜŞ ÇOKLUĞU


- ANLAM ile/ve/||/<>/> ANLAMA ile/ve/||/<>/> ANLAMLANDIRMA


- ANLAM ile/ve/<>/>/< BÜTÜNLÜK

( Anlam, bütünlük gerektirir. )

( Meaning needs integrity. )

( Anlamak, beğenmenin başlangıcıdır. )

( MEANING and/<> INTEGRITY )


- ANLAM ile/ve/||/<>/< DEĞER ile/ve/||/<>/< AMAÇ

( "Herkeste, [zannı] var." İLE/VE/||/<>/< "Herkeste var." İLE/VE/||/<>/< Herkeste yok. )

( MEANING and/< WORTH and/< AIM )


- ANLAM ve/=/||/<> FARK

( MEAN and/=/||/<> DIFFERENCE )


- ANLAM ile/ve KAVRAM

( MEANING/SENSE vs./and CONCEPT )


- ANLAM ile KAVRAM

( vs./and/||/<> CONCEPT )


- ANLAM ile/ve/<> MUTLULUK

( MEANING vs./and/<> HAPPINESS )


- ANLAMA ve YENİDEN YAŞAMA

( TO UNDERSTAND vs. RE-LIVING )


- ANLAMA ile/ve/değil/yerine ZEVK ETME


- ANLAMADAN-DİNLEMEDEN (KONUŞMAK)


- ANLAMADIĞI YA DA "BEĞENMEDİĞİ" KARŞISINDA:
(NE DEMEKSE?)
"BEYNİN YANMASI" ile/ve/||/<> "KULAĞIN TIRMALANMASI" ile/ve/||/<> "GÖZÜN KANAMASI"


- ANLAMAK/ANLAMAMAK ile/ve/değil/yerine (EN AZINDAN) BİRAZ BİLGİ SAHİBİ OLMAK


- ANLAMAK ve/||/<>/>/< AKILLANMAK


- ANLAMAK ve/||/<> ANILARI OLMAK

( Ancak, anıları olanlar anlar. )


- ANLAMAK ve/||/<>/>/< BÜYÜMEK


- ANLAMAK ve/||/=/<> DOĞMAK


- ANLAMAK ve/<> HALE BÜRÜNMEK


- ANLAMAK ile/ve KAVRAMAK

( Anlamaya yardımcı olmak, gerçek yardımdır. )

( TO UNDERSTAND vs./and TO COMPREHEND
Helping to understand is real help. )


- ANLAMAK ve/||/<> UYGULAMAK


- ANLAMAK ve/||/<>/>/< YAŞAMAK


- ANLAMAK ile/ve/||/<>/>/< YORUMLAYARAK ANLAMAK


- ANLAMAK/ANLA(YA)MAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< VERMEK/VER(E)MEMEK


- ANLAMAMAK ile/değil/yerine/>< ANLAMAK

( En ağır yük. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sıfır yük. )

( [not] NOT TO UNDERSTAND vs./but/>< TO UNDERSTAND
TO UNDERSTAND instead of NOT TO UNDERSTAND )


- ANLAMAMAK ile/değil ANLAYAMAMAK ile/değil KENDİNCE/KEYFİNCE ANLAMAK

( Düşünme becerisinin gelişmemiş olması nedeniyle. İLE/DEĞİL Veri yetersizliği/eksikliği nedeniyle. )


- ANLAMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< "BİLMEMEK / İLGİLENMEMEK / KATILMAMAK"


- ANLAMAMAK ile İLGİLENMEMEK


- ANLAMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE GELMEMEK


- ANLAMA(MA)K ile/değil KABUL ETME(ME)K

( [not] (NOT) TO UNDERSTAND vs./but (NOT) TO ACCEPT )


- ANLA(MA)MAK ile KAFANIN BASMA(MA)SI


- ANLAMAMAK ile/ve/değil (KONUYU) "KABUL EDEMEMEK"/KONUYA (VE AYRINTILARINA) "DİRENMEK"


- ANLAMANIN:
SESİ ile/ve KURALLARI

( Hmmm.[içinden ve/ya da sesli!] İLE/VE 1. Nötr olmak. | 2. Nitelikli soru sormak. )


- ANLAMAYA/ÖĞRENMEYE:
AÇIK ile/ve/||/<>/> ÂŞIK


- ANLAMAYI:
"UZATMAK" değil BİR AN ÖNCE/EN KISA SÜREDE


- ANLAMIYORSUN! / BENİ ANLAMIYORSUN! ile/değil/yerine SÖYLEDİKLERİMDE ANLAŞILMAYAN NEDİR?

( İkisi de, çok yanlış "ifade"lerdir! İkisinin yerine de,
"Söylediklerimde, anlaşılmayan nedir?" / "Söylediklerimde, anlaşılmayan neyse onu açayım..." vb.,
kişiyi hedef almayan, konuşulan konunun üzerinde durulacak kavramları ve ifadeleri kullanmak gerekir! )


- ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/>/< AKLIMDA(/ZİHNİMDE) TUTAMIYORUM


- ANLAMLANDIRAMAMAK ile/ve/||/<>/> TAKILI KALMAK


- ANLAMLANDIRMAK ile/ve/<>/> KAVRAMAK


- ANLAMLI BAKMAK ile ALICI GÖZÜYLE BAKMAK


- ANLAMLI YAŞAM ile/ve/yerine MUTLU YAŞAM

( Geçmiş ve/ya da gelecek üzerine kurulan. İLE/VE/YERİNE ÂN üzerine kurulan. )


- ANLAMSIZ ile/ve/||/<> GEREKSİZ ile/ve/||/<> OLANAKSIZ


- ANLAMSIZLIK ve KAVRAMSIZLIK ve İNSANSIZLIK

( Kişi kendi çabalarına yön verecek ışığı hayal gücünün imgelerinden değil, açık seçik düşünülmüş kavramlardan almalıdır. )


- ANLAŞARAK, ANTLAŞMAK ile/ve/||/<> ANTLAŞARAK, ANLAŞMAK


- ANLAŞILAN/ANLAŞILIR/DOBRA[Bulg.] ile/ve/||/<>/> AŞILAN/AŞILIR


- ANLAŞILMA "BEKLENTİSİ" ile/değil/yerine/>< ANLAMAK


- ANLAŞILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAYA ÇABALAMAK

( Gereksinim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gereken. )


- ANLAŞILMAMAK ile/ve/<>/değil/yerine/en azından YANLIŞ ANLAŞILMAMAK


- ANLAŞMA ile/ve/değil/<> ANTLAŞMA

( Anlama durumunun, kişilerin birbirinin dediklerini, konusu geçen noktayı ve içeriğini/kapsamını/ayrıntılarını duymuş, bilmiş, anlamış ve belirli bir yönde düşünce, duygu ve amaç bakımından birleşmiş olmayı belirtmektedir. İLE/VE/DEĞİL/<> Ahidleşme[toplulukta/toplumda] ve/ya da muahede[iki kişinin], karşılıklı olarak bağlayıcılık özelliğiyle/koşullarıyla sözleşmesi, yeminleşmesi. )

( [not] TO UNDERSTAND EACHOTHER vs./and/<>/but PACT/TREATY )


- ANLATABİLDİĞİN ile/ve/değil/yerine (ÇOK) İYİ ANLATABİLDİĞİN

( [not] WHICH YOU CAN EXPLAIN vs./and/but WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD
WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD instead of WHICH YOU CAN EXPLAIN )


- ANLATABİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALIN ANLATABİLMEK


- ANLATAMAYACAĞINDAN(< BİLMEDİĞİNDEN) DOLAYI ANLATAMAMAK ile/ve/değil/||/<>/< "ANLATMAM/ANLATMAYACAĞIM" KARARI NEDENİYLE ANLAT(A)MAMAK


- ANLAT(A)MAZSAK:
ÖĞRENEMEYİZ ile/ve/||/<>/> ÖĞRETEMEYİZ


- ANLATIM/AKTARIM:
YASALARLA ile/ve/<>/> MESELLERLE ile/ve/<>/> MİSALLERLE ile/ve/<>/> MASALLARLA ile/ve/<>/> KAVRAMLARLA

( Hz. Musa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. İsa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Âriflerin dilinde. İLE/VE/<>/> Filozofların dilinde. )

( Tevrat'ın dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> İncil'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Kur'ân-ı Kerîm'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Âriflerin dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Filozofların dili/usûlü/üslûbu. )

( Herkese, herkes için. İLE/VE/<>/> Yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Gençlere, yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Çocuklara, gençlere, yetişkinlere, sanatçılara. / Yetişkinler ve sanatçılarla. İLE/VE/<>/> Bilgelik aşkı olan herkese, bilgelerle, filozoflarla. )


- ANLATIM ile/ve/<> AKTARIM


- ANLATIMI/NI/SÖZÜ:
KISA "KESMEK" değil KISA TUTMAK


- ANLATMAK ile/ve/değil/||/<>/> ANIMSA(T)MAK


- ANLATMAK ile/ve "GEVEZELİK"

( EXPLAINING vs./and "CHATTERING" )


- ANLATMAN" ile/değil ANLATIMIN


- ANLAYACAĞINIZ BİÇİMDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLATABİLECEĞİM BİÇİMDE


- ANLAYAMAMA ile/ve/||/<> YORUMLAYAMAMA


- ANLAYAMAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (YETERİ KADAR) İLGİLENEMEMEK


- ANLAYAN ile/ve UYGULAYAN ile/ve ÖNEMSEMEK


- ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ ile/ve/<> BİR TÜMCE YETER SÖZDEN ANLAYANA, DESTAN YAZSAN FARK ETMEZ, SÖZDEN ANLAMAYANA


- ANLAYIŞ ile/ve DEĞİŞİM

( PARADIGM vs./and ALTERATION )


- ANLAYIŞ ile/ve HOŞGÖRÜ

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING vs./and TOLERANCE )

( ... ile/ve UPARATI )


- ANLAYIŞ ile/ve OLUŞ

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and BEING )


- ANLAYIŞ ile/ve/<> TANIM


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine YAKINLIK

( Herkese ve her şeye gösterme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Her zaman, herkese ve her şeye göster! )


- ANLAYIŞ ile/ve/||/<> YAKLAŞIM


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK


- ANLAYIŞ ile/ve ZEVK

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and PLEASURE )


- ANLAYIŞLI (OLMAK) ile/değil/yerine ANLAYAN (OLMAK)


- ANLAYIŞLI ile/ve/değil FEDÂKÂR


- ANLAYIŞLI/LIK ile BİLGİLİ/LİK / BİLGİSİZ/LİK


- ANLAYIŞSIZ/LIK ile BİLİNÇLİ ANLAYIŞSIZ/LIK

( INSENSITIVE/NESS vs. INSENSITIVE/NESS )

( GABÂVET ile ... )


- Anlayış için SUS!!!


- Anlayışlı ol ve KONUŞ!!! -ve


- ANLIK/ZİHİN > US/AKIL ve/||/<>/> BETİMLEME > KAVRAM ve/||/<>/> OLASILIK > ZORUNLULUK (BİLİNCİ)


- ANLIK ile/ve ANLAK

( [Tasarımsal] Us. İLE/VE Zekâ. | Açıklık, göz önü, karşı. | Bazı hayvanların yatıp yuvarlandığı tozlu yer. )


- ANLIK(TA)/ZEKÂ(DA):
ALDANMAMAK ile/ve/||/<>/> ALDATABİLMEK


- ANLIK/ZİHİN:
SABİT ile/değil/yerine/>< GELİŞİME AÇIK/YAKIN

( "Zeki görünme isteğinde olur." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Öğrenme isteğine sahip olur. )

( Zorluklardan kaçınır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zorluklara kucak açar.
Engellerde, kolaylıkla vazgeçer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Terslikler karşısında sağlam durur.
Çabayı, yararsız görür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çabayı, ustalığa giden yol olarak görür.
Yararlı olumsuz geribildirimleri "gereksiz görür." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eleştirilerden öğrenir. )


- ANNE ve/||/<> KIZ ile/ve/||/<> ABLA ve/||/<> KARDEŞ


- ANNE(/ANA) OLMAK ile/yerine ANNE(/ANA) KALMAK


- ANNE SÜTÜ ve/=/<> ŞEFKÂT

Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 15.263 başlık/FaRk ile birlikte,
15.263 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(4/62)