Bugün[04 Kasım 2025]
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(47/115)


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/<> ÖZDEŞLEŞTİRME


- İÇSELLEŞTİRME ile ÖZÜMSEME


- İÇSELLEŞTİRME ile/> SÜREKLİLİK/SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK


- İÇSELLEŞTİRMEK ile/>< KURTULMAK


- İÇSEL/LİK ile/ve/||/<> İLKESEL/LİK


- İÇTEN BOZULUŞ ile/ve DIŞTAN BOZULUŞ

( INNER CORRUPTION/SPOIL vs./and OUTER CORRUPTION/SPOIL )


- [ne yazık ki]
İÇTEN PAZARLIKLI ile ÇIKARCI


- İÇTEN PAZARLIKLI ile İKİYÜZLÜ


- İÇTENPAZARLIK/ÇI ile/ve/||/<> YALAN/CI


- İCTİBÂ ile/ve/||/<>/> İSTİFÂ ile/ve/||/<>/> İHTAR ile/ve/||/<>/> İSTİNÂD

( Seçme. | Toplama. İLE/VE/||/<>/> Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. İLE/VE/||/<>/> Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )


- İCTİHÂD[< CEHD]/İÇTİHAT ve İSTİNBÂT

( Nefsin, güç tüketerek bir şey elde etmesi. | Gücü, kuvveti yettiği kadar çalışma. | Fıkıh'ta, yed-i tûlâ sahibi, büyük din âlimlerinin, Kur'ân-ı Kerîm ve Ahâdis-i Nebevviye'ye dayanarak ortaya koydukları şer'î düstur. | Birinin, bir şeyden, anlam ve hüküm çıkararak, o iş hakkındaki düşüncesi, görüşü. İLE Bir söz ya da işten, gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. )


- İCTİHÂD:
I. DÖNEM/DEVİR ile/ve/||/<>/> II. DÖNEM/DEVİR ile/ve/||/<>/> III. DÖNEM/DEVİR


- İCTİHÂD ile EMSAL


- İCTİHAD ile FIKIH

( Dil + Anlam. Büyük din âlimlerinin Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Nebeviyye'ye dayanarak vazettikleri karar. İLE -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı )


- İCTİHAD ile İSTİDLÂL


- İCTİHAD >< TAHKÎK


- İÇTİHAT, İÇTİHÂD["İŞTİYAT" değil!] değil/yerine/= GÖRÜŞ; ANLAYIŞ/KAVRAYIŞ

( Görüş, özel görüş, anlayış, kavrayış. | Yasada ya da örf ve âdet tüzesinde uygulanacak kuralın açıkça ve ikirciksiz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın ya da tüzecinin düşüncelerinden doğan sonuç. )


- İÇTİMA/İNİKAT değil/yerine/= TOPLANMA/TOPLANTI

( Toplanma, toplantı. | Askerlerin, silahlı ve donatılı olarak toplanmaları. | [gökbilim] Kavuşum. )


- İCTİMÂ-İ ŞERÂİT ve/||/<> İMTİNÂ-İ MEVÂNİ

( Koşulların, biraraya gelmesi. VE/||/<> Engellerin, ortadan kalkması. )


- İCTİMÂÎ/YYE[Ar.] değil/yerine/= TOPLUMSAL


- İCTİNÂB[Ar.] ile İMTİNÂ[Ar. < MEN]

( Sakınma, çekinme, uzaklaşma. İLE Çekinme, geri durma. | Olanaksızlık, olamayış. )


- İCTİNÂB/İHTİYAT[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, ÇEKİNME, UZAKLAŞMA


- ÎD[çoğ. A'YÂD] değil/yerine/= BAYRAM


- İD ile/ve/||/<> EGO ile/ve/||/<> SÜPER EGO


- İDÂDE[Ar.] ile İDÂDE[Ar.]

( Usturlabın sırtı üzerine konulmuş, mihver ya da meyil etrafında dönen bir nişan cetveli olup, yıldızların yüksekliğini ölçmeye yarar. İLE Kol bağı. )


- İDAM" ETMEK/ETTİRMEK ile/değil/yerine/>< İDAME ETMEK/ETTİRMEK


- İDAM değil/yerine ADÂLET

( [not] DEATH PENALTY but JUSTICE
JUSTICE instead of DEATH PENALTY )


- İDÂM[Ar.] ile İ'DÂM[Ar. < ADEM]

( Katık, ekmeğe katık edilen şey. İLE Bir kimsenin yasa/yargı gereği ölümü. )


- [ne yazık ki]
İDAM ile/ve/değil/<> İTHAM


- İDARE ETMEK ile/değil/yerine ÇÖZÜM BULMAK


- İDARE ETMEK ile/ve/<> OYALAMAK


- "İDARE ETMEK" ile YETİNMEK


- İDÂRE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÖNETMEK/YÖNETİM


- İDAREİ HUSUSİYYE[Ar.] değil/yerine/= İL ÖZEL YÖNETİMİ


- İDÂRÎ KOLLUK ile/ve/<> ADLÎ KOLLUK

( ... İLE/VE/<> Uzmanlık gerektirir. )


- İDÂRÎ ile İRÂDÎ

( Yönetimsel. İLE Yapma bilgisi/isteği. )


- İDDİA ETMEK/EDİLEN ile/değil/yerine İLERİ SÜRMEK/SÜRÜLEN


- [ne yazık ki]
"İDDİA (ETMEK)" ile/ve/değil/||/<>/>/< (")MASTÜRBASYON(")


- İDDİA ETMEK" değil "ÖNE SÜRMEK"


- İDDİA ETMEK ile/ve/değil/yerine/fakat/<> SÖYLEMEK

( Edilemez. İLE/VE/FAKAT/<>/DEĞİL/YERİNE Söylenilebilir. )


- İDDİA (ETMEK) ile TAAHHÜT (ETMEK)


- İDDİA MAKAMI değil/yerine/= SAVCILIK ORUNU


- İDDİA ile/ve BENCİLLİK

( Bencillik, parçanın adına ve bütünün zararına, açgözlülük etmek, ele geçirmek, biriktirmek demektir. )

( Tüm çatışmaların kökeninde "ben" ve "benim" fikirleri yatar. )

( Sadece kendi ötenize, egonuzdan öteye uzanmalısınız, o zaman onu bulacaksınız. )

( Bencillik, ıstırabın nedenidir. )

( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz, çünkü bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )

( Tek kötülük, budalalık ve bencilliktir. )

( Bencillik merkezi yok olduğu zaman, tüm haz arzusu ve ıstırap korkusu biter. )

( ASSERTION vs./and EGO
To be selfish means to covet, acquire, accumulate on behalf of the part against the whole.
The ideas of 'me' and 'mine' are at the root of all conflict.
You have only to reach out beyond yourself, and you will find it.
Selfishness is the cause of suffering.
A man who knows that he is neither body nor mind cannot be selfish, for he has nothing to be selfish for.
Stupidity and selfishness are the only evil.
When the center of selfishness is no longer, all desires for pleasure and fear of pain cease. )


- İDDİA ile/ve/<> CİDDİYET

( ASSERTION vs./and/<> SERIOUSNESS )


- İDDİA ile/ve/değil ÇIKIŞ NOKTASI


- İDDİA ile DAYANAK

( İddiaya itiraz edilmez! Ancak "delil"lerine edilebilir. )

( UMDE: Dayanılacak, güvenilecek şey/kişi/yer, destek. | İlke. | Herkesin güvendiği kişi. )

( CLAIM vs. BASE )


- İDDİA ile/değil/yerine DAYANAKÇA


- İDDİA ile/ve/||/<>/> GEREKÇE

( ASSERTION vs./and/||/<>/> JUSTIFICATION )


- İDDİA ile/ve/değil/yerine GÖRÜŞ

( [not] CLAIM vs./and/but OPINION
OPINION instead of CLAIM )


- İDDİA ile/değil/yerine HAKİKAT


- İDDİA ile HEVES

( Yüksek zihinlerin iddiası, düşük zihinlerin hevesi olur. )


- İDDİA ile İDDİADA İDDİA

( Kesin iddia, tutsaklık demektir. )

( Olmadığınız şey olduğunuzu iddia etmekte ve aslında olduğunuz şey olduğunuzu da inkâr etmektesiniz. )

( ASSERTION vs. TO INSIST
Assertion is bondage.
You assert yourself to be what you are not and deny yourself to be what you are. )

( FORDERUNG mit ... )


- İDDİA ile/ve/değil İMÂ

( [not] ASSERTION vs./and/but ALLUSION/IMPLICATION )


- İDDİA ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> İNANÇ


- İDDİA ile/ve/değil/<> İNAT


- İDDİA ve/> İSPAT

( İddia ettin mi, ispat isterler. )

( HALLAC-I MANSUR )


- İDDİA" ile KANAAT


- İDDİA ile KESİNLİK


- İDDİA değil/yerine NEŞE


- [ne yazık ki]
İDDİA ile/ve/||/<>/< ÖFKE


- İDDİA ile/değil OLGU


- İDDİA ile/ve/değil/yerine ÖNESÜRÜM


- İDDİA ile/değil/yerine/> ÖZGÜVEN

( Özgüven oluşunca/oluşursa, "iddia" sonlanır. )


- İDDİA ile/değil/yerine SALİH AMEL


- İDDİÂ değil/yerine/= SAV


- İDDİA ile/değil SÖYLEM


- İDDİA ile SUÇLAMA

( CLAIM vs. BLAME/ACCUSATION )


- İDDİA ile YÂDES/T[< Fars. YÂD DÂŞ][LÂDES değil!]

( ... İLE Bellekte/hatırda tutulan şey. )


- İDDİACI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİALI OLMAK


- İDDİALI OLMAK ile/yerine/değil ÇABA(SINI) GÖSTERMEK

( Başarı, ancak yorulmaksızın doğru çabaları göstererek kazanılır. )

( İyi huyluluğun etkisi, alçakgönüllü ve sıralı çabalarla elde edilen kalıcı durumlarda görünür. )

( [not] TO BE ASSERTIVE vs./but TO MAKE AN EFFORT
TO MAKE AN EFFORT instead of TO BE ASSERTIVE )


- İDDİALI ile/ve YETERLİ

( PRETENTIOUS vs./and ENOUGH )


- İDDİALI ile/ve YETKİN


- İDDİANÂME değil/yerine/= SAVBELGE/SAVCA/SAVLIK/SAVYAZI


- [ne yazık ki]
"İDDİAYA GİRMEK" ile/ve/||/<> "İDDİA ETMEK"


- İDEAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEREKLİLİK


- İDEA/LAR ile/ve/<> KATEGORİ/LER ile/ve/<> AYÂN-I SÂBİTE/LER

( Platon. İLE/VE/<> Aristoteles. İLE/VE/<> İbn Arabi. )


- ... İDEASI" ile/değil ... İDDİASI


- IDENTITY vs. PERSONALITY


- İDEO- ile/||/<> İDİO- ile/||/<> LOG-/-LOGİA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-

( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )


- İDEO- ile/||/<> İDİO- ile/||/<> LOG-/-LOGİA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-

( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )


- İDEOLOJİ KAYIRMACILIĞINDA:
SİYASAL ile/ve/||/<> SIRADÜZENSEL(HİYEROKRATİK)


- İDEOLOJİDE ile/ve/değil/yerine TİNDE

( Destek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Zevk ediş. )


- İDEOLOJİK TAVIR ile SONUÇ ODAKLILIK


- İDİ ile İDİ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Efendi [seyyid, mevlâ]. İLE Geçmiş zaman eki. )


- İDİL BULGARLI -ile

( İlk Türkî devlet. )


- İDOLA = SANEM[Ar.] = PUT[Fars.] = IDOL[İng.] = IDOLE[Fr.] = IDOL[Alm.] = EIDOLON[Yun.] = ÍDOLO[İsp.]


- İDRAK:
DERK ile/ve/<> EDREKE

( Kovayı, suya atıp su almak. İLE/VE/<> Koşarak ulaşıp elde etmek. )


- İDRAK[Ar.] değil/yerine/= ALIMLAMA


- İDRAK >< HAYRET


- İDRAK ve/||/<> İHYÂ


- İDRAK ve/||/<>/> İNŞÂ


- İDRAK ve/=/||/<>/>/< İTİBÂR


- İDRAK ile/ve/> NİYET


- İDRAR YOLLARI HASTALIKLARI ile/ve/||/<> "İDRAK YOLLARI HASTALIKLARI"

( Gövdede. İLE/VE/||/<> Zihinde. )


- IDUK/IDUQ ile IDUK TAG/IDUQ TAG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kutsanmış herhangi bir şey. İLE Geçit vermeyen ve uzayıp giden dağ. )


- ÎFÂ[< VEFÂ] ile/ve/<> İCRÂ[< CEREYÂN | çoğ. İCRÂÂT]

( Ödeme, yerine getirme. | Bir işi yapma. | İş görme. İLE/VE/<> Akıtma, akıtılma. | Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. | Bir müzik parçasını çalarak gösterme. | Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi, adlî bir oluşum aracılığıyla elde etme. )


- İFÂ[< VEFÂ] değil/yerine/= YERİNE GETİRME | BİR İŞİ YAPMA | İŞ GÖRME


- İFADE (EDİLEBİLEN) ile/ve/||/<>/>/< İŞARET (EDİLEBİLEN)


- İFADE ETMEK ile DİLE GETİRMEK


- İFADE HAKKI ve/||/<>/>/< ÖTEKİ HAKLAR


- İFADE[Ar.] değil/yerine/= DEYİŞ/SÖYLEYİŞ


- İFADE ve/<> İÇGÖRÜ


- İFADE ile/ve/değil İDDİA

( [not] EXPRESSION vs./and/but ASSERTION )


- İFÂDE ile/ve/||/<>/> İSTİFÂDE


- İFFET = UT = CHASTITY[İng.] = CHASTETÉ[Fr.] = KEUSCHHEIT[Alm.] = CASTITAS[Lat.]


- İFHÂM[Ar. < FUHÛM] ile İFHÂM[Ar. < FEHM]

( Ağız açtırmama, susturma. İLE Anlatma/anlatılma, bildirme/bildirilme. )


- İFLÂ[Ar.] ile İFLÂH[Ar.]

( Memeden ayırma, sütten kesme. İLE Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )


- İFLÂH (OLMA[MA]K) ile İSLÂH (OLMA[MA]K)


- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İFLÂH[Ar.]

( Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilân olunan iş adamının durumu. | Yenilgiye uğrama, değerini yitirme. | İşlevini ya da görevini yapamama. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )


- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İHLÂS[Ar.]


- İFNÂ / İCBÂR değil/yerine İKNÂ


- İFNÂ ile/değil/yerine İCBAR ile/değil/yerine İKNÂ


- İFRÂD >< TEFRÎT değil/yerine İTİDAL

( Tek olarak söyleme, müfred. | Ayırma. | Tek başına hacca gitme. | Aşırı gitme, aşırılık. >< Tersine aşırılık, ortalamanın çok altında kalma.

DEĞİL/YERİNE

Denge, ölçülülük. | Aşırı olmama durumu, ılımlılık. | İnce oranlarda karışım. )


- İFRAT/TEFRİT ve/> TENKİT" değil/ne yazık ki/||/<>/< İFRAT ve/>< TEFRİT


- İFRÂZ ile/||/<> MUKÂTAA

( Parçalara ayırma. İLE/||/<> Bir bütünün, bölümlere ayrılması ve kesim olarak belirlenmesi. [Osmanlı toprak sisteminde ya da devlete ait gelir kalemlerinin belirli bölümlere ayrılması. Daha sonra bu bölümler, belirli bir ücret karşılığında kiraya verilirdi.][Aynı zamanda bağ, bahçe, arsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi için de kullanılırdı.]. )


- İFŞÂ ile DEŞİFRE[Fr. < DÉCHIFFRÉ]

( Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma. İLE Çözülmüş, açıklanmış. )


- İFŞÂ ile İFTİRA


- İFŞÂ ile İMÂ

( Gizli bir şeyi yayma, ortaya dökme, açığa vurma. İLE İşaret. | İşaretle/dolaylı anlatma. )


- İFŞÂ ile/ve/<> KEŞF

( Varoluş. İLE/VE/<> Şuur. )

( Yukarıdan aşağı.[İNZAL] İLE/VE/<> Aşağıdan yukarı.[URÛC] )


- İFSÂD[< FESAD] değil/yerine/= BOZMA, FESÂDÂ UĞRATMA/UĞRATILMA


- İFSÂH[Ar. < FASÂHET] ile İFSÂH[Ar. < FÜSHAT] ile İFSÂH[Ar. < FESH]

( Açık ve düzgün söz söyleme. İLE Açma, genişletme. İLE Unutma, akıldan çıkarma, ihmal etme. )


- İFŞALAMAK değil İFŞA ETMEK


- İFTÂ'[Ar. < FETVÂ] ile İFTÂH[Ar. < FETH]

( Fetvâ verme, bir işi fetvâ ile halletme. İLE Açma, fethetme. )


- İFTÂR[< FITR] ||/<>/> İSRAF |
ile/değil/yerine/><
ORUÇ

( "Kaptırıp koyvermek." İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini tutmak. )


- İFTİDA'[Ar. < FİDYE] ile İFTİDÂH/İFTİZÂH[Ar. < FADÂHAT/FAZÂHAT]

( Fidye vererek kölelikten kurtulma. İLE Kırma, kırıp ufalama. | Rezil/maskara olma. )


- İFTİDA'[Ar. < FİDYE] ile/ve/||/<> TALAK[Ar.]

( [evliliğin sona ermesi] Kadının, kocasını boşaması. İLE/VE/||/<> Evliliğin sona ermesi. Erkeğin, karısını boşaması. )


- İFTİHÂR (ETMEK)/MEMNUNİYET değil/yerine/= KIVANÇ (DUYMAK)/ÖVÜNÇ, ÖĞÜNMEK


- İFTİRA ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK


- İFTİRA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİA


- [ne yazık ki]
!İFTİRA ile !İFK

( Birine, aslı olmayan bir suç yükleme. İLE Bir suçu, birine yükleme. )


- İFTİRA ile/ve KARALAMA/KARAMA/KARA ÇALMAK/KARA SÜRMEK

( !TAKVÎL[çoğ. TAKVÎLÂT], İSNÂD[çoğ. İSNÂDÂT] ile/ve ... )


- İFTİRA ile/ve/değil/||/<> YANLIŞ ANLAŞILMA


- İFTİRÂS[Ar.] ile İFTİRÂZ[Ar. < FARZ]

( Yırtıp paralama, zorla yere yıkma. İLE Gerekli sayma, farz kılma. )


- İG ile İRİG/İDRİG[Argu] ile İRİG ile İRİG ile İRİG ile İRİNG ile İRİNÇÜ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sayrılık. İLE Katı olan herhangi bir şey. İLE Çürümüş herhangi bir nesne. İLE Sadık ve becerikli. İLE Uyuz olmuş birinin kafası.[yara kabukları nedeniyle] İLE iririg. İrin, cerahat. İLE Günah. )


- İĞFÂL ile/değil/yerine/>< İFÂ

( Bir kadını aldatma, baştan çıkarma. | Bir ya da kadının ırzına geçme; tecavüz etme. | Aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir işi yapma, yerine getirme. | Ödeme. )


- İĞFAL["İFAL" DEĞİL!] ile/değil/yerine/||/>< İFLÂH


- İGİŞ = UGUŞ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Huysuzlaşmış, denetimden çıkmış hayvan. )


- İGİT[Oğuz] = YALAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- İĞNE ile/değil/< ÇUVALDIZ[< Fars. CÜVÂL-DÛZ, BENDERZ]

( Dikim sağlayan alet. İLE/DEĞİL Çuval gibi şeyleri dikmekte kullanılan büyük iğne. )

( İğneyi, başkasına; çuvaldızı, kendimize batırmalıyız! )


- İĞNE ile/ve/değil/yerine/||/<> İBRE

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ölçü aygıtlarında, sayı ya da im göstermeye yarayan, devingen iğne. | Çam, ardıç, sedir gibi ağaçların yaprağı. )


- IGNORANCE vs. TO BE FAR


- IGNORANCE vs./and HATRED/SPITE/GRUDGE


- IGNORANCE vs./and TRADE/COMMERCE


- IGNORE vs. NEGLECT


- IGO ile INGO ile PVO ile BINGO ile TGO ile HO

( INTERSTATE/INTERGOVERNMENT ORGANIZATIONS vs. INTERNATIONAL NONGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS vs. PUBLIC VOLUNTARY ORGANIZATIONS vs. BUSINESS INTERNATIONAL NONGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS vs. TRANSGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS )


- İĞRETİ" ile/değil EĞRETİ/İĞRENÇ


- İĞTİLÂ[Ar.] ile İĞTİLÂL[Ar.] ile İHTİLÂL[Ar. < HALEL, çoğ. İHTİLÂLÂT]

( Hızlı, çabuk yürüme. İLE İçme. | Giysiyi, üst üste giyme. | Hayvanın, çok susaması. İLE Bozukluk, bozulma, karışıklık, düzensizlik. | Bir devletin siyasi, toplumsal ve iktisadi yapısını ya da yönetim düzenini değiştirmek amacıyla tüze kurallarına ve yasalara uymaksızın güç kullanarak yapılan geniş halk devimi. )


- İĞTİLÂF[Ar.] ile İHTİLÂF[Ar. < HİLÂFET, çoğ. İHTİLÂFÂT] ile İTİLÂF[Ar. < ÜLFET, çoğ. İTİLÂFÂT]

( Kılıf içine girme. İLE Ayrılık, uymayış/uymama, anlaşmazlık, aykırılık. İLE Alışma, ülfet etme. | Uyuşma, uygunluk. )


- İGTİMÂD/İGMÂD[Ar. < GIMÂ] | İĞTİLÂF/İGLÂF[Ar. < GILÂF] [Ar.] ile İTİMAD[Ar. < AMD]

( Kınına/kılıfına sokma. İLE Dayanma, güvenme. | Emniyet, güven. )


- İĞTİNAM[Ar.] değil/yerine/= YAĞMA


- İHÂLE ETMEK ile/ve EMÂNET ETMEK


- İHANET ETMEK değil/yerine/= SATKINLIK ETMEK


- [ne yazık ki]
İHÂNET ile/ve/değil CEHÂLET

( Kimse, kimseye ihanet edemez. Ancak kendi, kendine eder. )


- İHÂNET ile/ve/<> GÜNAH


- İHÂNET ile/değil MUHÂLEFET


- İHÂNET değil/yerine/>< SADÂKAT

( Sözler verilir, sözler unutulur; gün gelir, ihânet eden, sadâkat ister. )


- İHÂNET değil/yerine/>< SEVGİ

( İhânet, sevgiyi öldürür. )

( KÂBİL >< HÂBİL )


- İHÂTA değil/yerine/= KAVRAYIŞ/ANLAYIŞ

( Bir şeyin etrafını çevirme, sarma, kuşatma. | Tam kavrayış, anlayış, geniş bilgi. )


- İHBAR ile/ve/değil DEDİKODU

( [not] DENUNCIATION vs./and/but GOSSIP )


- İHBAR ile/ve/değil İKAZ


- İHBAR ile/ve İTİRAF

( DENUNCIATION vs./and CONFESSION )


- İHKAK-I HAK[Ar.] ile/ve/||/<>/> YARGILAMA

( Bir hakkı, usûlü dairesinde yerine getirme, mürâfaa ve muhâkeme sonucunda, ispat ve izhâr etme. )


- [ne yazık ki]
İHLÂL ile/ve/||/<> JUS COGENS İHLÂLLERİ


- İHLÂS:
YANLIŞIN KARŞITI değil YALANIN KARŞITI


- İHLÂS ve/<> EYLEM

( İhlâs, bir eylemi, o eylemin özüne özgü kılmaktır. )


- İHLÂS[Ar.] ile İHLÂS[Ar. < HULÛS | çoğ. İHLÂSÂT]

( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Temiz/doğru/hâlis sevgi. | Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk, bağlılık. | Yalandan uzaklaşma. )

( HULUS[Ar.]: Gönül temizliği. )


- İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]

( Elimizde ve dilimizde. VE/||/<>/> Zihnimizde.[İSLÂM: Bilinçli ihlâs.] VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. )

(

)


- İHLÂS ve/||/<> SEKÎNE


- İHMAL ETMEK ile/ve/değil/yerine İMAL ETMEK


- İHMAL/İHMALKÂRLIK değil/yerine/= SAVSAMA/SAVSAKLAMA/SAVSAKLIK/BOŞLAMA


- İHMAL ile GÖZARDI

( NEGLIGENCE vs. TO IGNORE )


- [ne yazık ki]
İHMAL ile/ve/||/<>/> İHLÂL


- İHMÂL ve/||/<>/> İHTİMÂL/OLASILIK (ARTIŞI)


- İHMAL ile/ve/> İKİLEM

( NEGLIGENCE vs./and/> DILEMMA )


- [ne yazık ki]
İHMAL ile/ve/<> İŞGÜZARLIK


- İHMAL ile/ve/değil/>/< OLASI KAST


- İHMAL değil/yerine/= SAVSAKLAMA/SAVSAMA


- İHMAL ile TERK

( NEGLIGENCE vs. ABANDONMENT )


- İHMÂLÎ ile/ve/<> İCRÂÎ


- İHSÂ'[Ar.] ile İHSÂ'[Ar. < HASÂ | çoğ. İHSÂİYYÂT] ile İHSÂ'[Ar.]

( Hayvan tezeği yakma. İLE Sayma, sayılma. İLE Yalnız bir ilim ve sanat ile uğraşıp onda geniş bilgi elde etme. | Eneme, eusyelerini çıkarma, hadım/iğdiş etme. )


- İHSAN FAZLIOĞLU BETİKLERİNDE:
KENDİLİK ile/ve/||/<> KİMLİK


- İHSÂN[< HASEN (çoğ. İHSÂNAT)] -ile

( İYİLİK ETME | BAĞIŞ | VERİLEN, BAĞIŞLANAN ŞEY | LÜTF | BİR YERİ SAĞLAMLAŞTIRMA | İFFETLİ VE NAMUSLU OLMA )


- İHSAN ve/<> EDEB


- İHSÂN[Ar. < HISN] ile İHSÂN[Ar. < HASEN | çoğ. İHSÂNAT]

( Bir yeri sağlamlaştırma. | İffetli ve namuslu olma. İLE İyilik etme. | Bağış, bağışlama. | Verilen, bağışlanan şey. | İyilik, lütûf. )


- İHSÂN ile/ve/||/<>/< İSÂR

( Fazlasıyla vermek. İLE/VE/||/<>/< Kendi muhtaçken vermek. )


- İHSÂS[Ar.] ile İHSÂS[Ar.] ile İHSÂS[Ar. < HİSS | çoğ. İHSÂSÂT]

( Hisse verme/verilme, pay etme. İLE Kandırma. İLE Üstü kapalı anlatma, duyurma, sezdirme. | Duyum. )


- İHTÂ'[Ar.] ile İHTÂR[Ar. < HUTÛR | çoğ. İHTÂRÂT]

( Hataya düşürme/düşürülme. | Yanılma/yanıltılma. İLE Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. )


- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA


- İHTİBÂRSIZ İHTİYÂR ile/değil/yerine İHTİYÂR

( Deneyimsiz/ihtibarsız ihtiyâr, ne doğru, ne de sağlıklı olur. )


- İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İMTİDÂD[Ar. < MEDD]

( ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK, TEVAZÛ [bkz. İHTİZÂ] | HÎLEKÂRLIK | ALDATMA | DOĞRU YOLA GİRME, HİDAYETE ERME | İSLÂM DİNİNİ KABUL ETME, MÜSLÜMAN OLMA )


- İHTİFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L | çoğ. İNFİÂLÂT]

( Büyük kalabalıkla yapılan anma töreni. İLE Gücenme, darılma. )


- İHTİKAR[Ar. < HAKARET] ile İHTİKÂR[Ar.]

( Hor, hakir görme. | Hakarete katlanma. İLE Halkın, yiyecek ve içecek gibi zorunlu gereksinimlerini ucuz ucuz toplayıp, fırsat bulunca pahalı satma, vurgunculuk, boğuntu, madrabazlık. )


- İHTİKÂR ile İHTİLAS

( Vurgunculuk, vurgun. İLE Aşırma, para aşırma, aşırtı. )


- İHTİLÂB[Ar.] ile İHTİLÂB[Ar.]

( Aldatma, aldatılma. İLE Süt sağma. )


- İHTİLÂF[< HİLÂFET] -ile

( AYRILIK, UYUŞMAZLIK, ANLAŞMAZLIK, AYKIRILIK )


- İHTİLÂF ile HİLÂF

( Köke ilişkin. İLE Basit bir konuya ilişkin. )

( Delillendirilen. Müdellel. İLE Delillendirilmeyen. Gayr-ı müdellel. )

( Kişiler arasında. İLE Yöntem(usûl) ve ilkelerde. )

( Olabilir. İLE Olmamalı. )


- İHTİLÂF yerine İTTİFAK


- İHTİLÂF ile TEFRİKA


- İHTİLÂL[Ar.] değil/yerine/= DEVİRİ/DEVRİM


- İHTİLÂL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İNKILÂP

( Başlar ve biter. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sürer. )


- İHTİMAL DAHİLİNDE[Ar.] değil/yerine/= OLASILIK İÇİNDE


- İHTİMÂL değil/yerine/= OLASILIK


- İHTİMAM[Ar. < HEMM] ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR[Ar.]


- İHTİMÂM[Ar.] ile İHTİMÂM[Ar.] ile İHTİMÂM[Ar. < HEMM | çoğ. İHTİMÂMÂT]

( Süpürme. İLE Elemden/kederden dolayı uyuyamama. İLE Dikkatle, çabayla çalışma, özenle iş görme. )


- İHTİMAM ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR


- İHTİMAM[< HEMM] ile/ve/||/<> İTİNÂ[< UNİYY]

( Dikkatle, çabayla çalışma, özenle iş görme. İLE Çok dikkat etme. )


- İHTİMÂM[Ar. < HEMM] (GÖSTERMEK) değil/yerine/= ÖZEN (GÖSTERMEK)


- İHTİRÂ'[Ar.] ile İBTİDÂ'[Ar.]

( Daha önce benzeri olmayan bir şey icat etme; türetme. | Uydurulan bir yalanı gerçek gibi gösterme. | Daha önce kimse tarafından söylenmemiş yeni şeyler söyleme. | Özgün söz, şiir vb. İLE Başlangıç. | Bir işe başlama. | Önceleri, en önce, ilk önce. )


- İHTİRÂS[< HIRS] ile/ve/değil/yerine İŞTİYÂK[< ŞEVK]

( Gövdeye/fiziğe yönelik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Aşkınlığa yönelik. )


- İHTİRAS ile İTİRAZ


- İHTİRAS ile/ve/> YABANCILAŞMA


- İHTİSÂR[Ar. < HASR]/İKTİSÂR/SIMPLIFICATION[Fr., İng.] ile KISALTMA

( Kısaltma tekniği. )


- İHTİSÂR değil/yerine/= SADELEŞTİRME


- İHTİSÂS[Ar. < HİSS | çoğ. İHTİSÂSÂT] ile İHTİSÂS[Ar. < HUSÛS] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İ'TİSÂS[Ar.]

( Duyumsama/hissetme. | Duygulanma. İLE Bir ilim ya da sanat üzerinde fazla çalışarak onda derinleşmiş olma, uzmanlık. İLE Gece gezip dolaşma, bekçilik görevi görme. )


- İHTİTÂB[Ar. < HUTBE] ile İHTİTÂB[Ar. < HATAB]

( Nikâhla isteme. İLE Odun toplama, odun kesme. )


- İHTİYAÇ ve/=/<> İHTİYÂR

( İhtiyârımız[Hayır! deme bilgisi/gücü], bizi biz yapan, en öncelikli işleyiş, gereksinim ve bilgimizdir[mârifet]. )


- İHTİYAÇ ile/ve/||/<>/> İMTİYÂZ


- İHTİYACA CEVAP VERMEK değil/yerine/= GEREKSİNİMİ KARŞILAMAK


- İHTİYÂL[Ar.] ile İHTİYÂL[Ar. < HÎLE | çoğ. İHTİYÂLÂT] ile İHTİYÂL[Ar.]

( Kibirlenme, gururlanma, büyüklenme. İLE Hile yapma, düzen, oyun etme. İLE Korkma. )


- İHTİYÂR HEYETİ[AR.] ile/ve/=/||/<> YÖNETİM KURULU


- İHTİYÂR SAHİBİ (OLMAK/OLAN) ile/ve/<>/|| TASARRUF SAHİBİ (OLMAK/OLAN)


- İHTİYÂR ile/ve/değil/||/<>/> BİLGE/LİK


- İHTİYÂR ile/ve DENGELİ(İTİDALİ/İTİDALLİ) İHTİYÂR


- İHTİYÂR ve/||/<> EDEBİ KORUMA/MUHAFAZA, SÜRDÜRME


- İHTİYÂR ve/||/<>/> İFFET


- İHTİYAR ile/ve/< ISTIFÂ'[< SAFVET]


- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]

( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )


- İHTİYÂR ile/ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK ile/ve/||/<> EMEK

( Kişiler arasında bu üçü dışında hiçbir ayrım yapamayız, yapmamak gerekir. )


- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/> SABIR


- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/>/< TAKDİR


- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]

( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )


- İHTİYÂRÎ/TAHYİRÎ HÜKÜMLER:
CEVAZ ile/ve/||/<> İBÂHE/MUBAH ile/ve/||/<> NEDB ile/ve/||/<> İSTİHSAN ile/ve/||/<> TABİÎYET ile/ve/||/<> HELÂL


- İHTİYÂR-LAMA ve/> GENÇLEŞME

( İhtiyarlayan, yani ne yapmayacaklarını bilen kişi, gençleşmeye de başlar. )


- İHTİYÂRLAR HEYETİ değil İHTİYÂR HEYETİ

( İhtiyâr, "yaşlı" demek değil "ne yapmayabileceğini bilen" demektir. )


- İHTİYAT KAYDI İLE değil/yerine/= SAKINARAK/SAKINILARAK


- İHTİYÂT ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR


- İHTİYÂT[Ar.] ile İTİYAT[Ar.]

( İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. İLE Alışkanlık, huy. )


- İHTİYÂT ile/ve/||/<>/> KANUN


- İHTİYÂT ile TEMKİN


- İHTİYATEN ile İHTİYATÎ

( Her duruma, her olasılığa karşı, ileriyi düşünerek. İLE İlerisi düşünülerek yapılan. )


- İHTİYATÎ TEDBİR değil/yerine/= SAKINTIL ÖNLEM


- İHTİYAT/Î[Ar.] değil/yerine/= SAKINTI/L


- İHTİYAT/LI[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA/SAKINGAN

( Herhangi bir korku ya da düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak uzak durmak, içtinap etmek. | Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak. | Korumak, esirgemek, gözetmek. )


- İHTİZAZ[Ar.]/VİBRASYON[Fr./İng.]/REZONANS[Fr./İng. < RESONANCE] değil/yerine/= TİTREŞİM/SESELİM/TINLAŞIM


- İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar. çoğ. İHTİZÂZÂT] ile İHTİSÂS[Ar.]

( Hazzetme, gönül ferahlığı. İLE Kendini alçak tutma, alçalma. İLE Titreme, deprenme. | Sıçrayıp oynama, sallanma. İLE ... )


- İHTİZÂZ değil/yerine/= KENDİNİ ALÇAK TUTMA, ALÇALMA [bkz. TEZELLÜL] | TİTREME | SIÇRAYIP OYNAMA | SALLANMA | HAZZETME, GÖNLÜ FERAHLAMA )


- İHVÂN[< ÂH] ile/ve/<> TÂLİB

( Sâdık, samimi, candan dostlar. | Tarîkat yoldaşları/arkadaşları. İLE/VE/<> İsteyen, istekli. )

( Amaçta bir olmak. İLE/VE/<> Aynı amacı arıyor/istiyor olmak. )


- İHVÂN ile DERVİŞÂN ile MÜRÎDÂN


- İHYÂ ile/||/<> İHYÂEN ile/||/<> İHYÂ-YI MEVÂT ile/||/<> MÜTEVECCİHAN

( Diriltme, canlandırma, tazelik verme. İLE/||/<> (Ham arazinin) ıslahıyle iktisap. İLE/||/<> İşlenmemiş toprağı ekime elverişli bir duruma getirme, işleme. İLE/||/<> Dönülerek. )


- İHZÂR[Ar. < HUZÛR] ile İHZÂR[Ar.]

( Hazırlama, hazır etme/edilme. | Huzura getirme. Birinin mahkemeye davet edilmesi. İLE Gevezelik etme, saçmalama. )

Bugün[04 Kasım 2025]
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(47/115)