Bugün[04 Kasım 2025]
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(41/115)


- GÜRÜLTÜ YAPMAMALI!


- GÜRÜLTÜ ile/ve/||/<> GÜMBÜRTÜ


- GURULTU ile/ve/> GÜRÜLTÜ


- GÜRÜLTÜ ile YAYGARA

( ... İLE Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çığırma. )


- GÜRÜLTÜSÜZLÜK ile/ve/||/<>/> SESSİZLİK/SAKİNLİK

( ŞÛR[Fars.]: Gürültü, şamata. )

( Gereksiz dış etmenlerin (sesin) bulunmamasıyla. İLE/VE/||/<>/> Kendiliğinden, doğal olarak. )

( SILENCE vs./and/||/<>/> QUITENESS )


- GURUP[Ar. < GURUB/GARB] ile/değil GRUP

( Batı. İLE/DEĞİL Öbek. )


- GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkalarının sırtına basarak. VE Başkalarını bastırarak. | İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi ayaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )

( Arpa yiyende, kibir olmaz. )

( NAHHÂT[Ar.]: Kibirli, gururlu. )

( Kibir, kişinin, kendine "iltifatıdır". [iltifat, en karşı konulamaz olanlardandır] )

( BÂD-DÂR[Fars.]: Kibirli. | Şişman. | Deli. | Hiçbir işle ilgisi olmayan. )

( Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla, ne yüzülür, ne de uçulur. )


- GURUR ile/ve/değil/||/<>/< BİLGİSİZLİK/CEHÂLET


- GURUR değil/yerine/>< MUTLULUK

( Neden, çocuklar, kavga ettikten sonra hemen barışıp birlikte oynamaya devam ederler? Çünkü, onların mutluluğu, gururdan daha değerlidir. )


- GURUR ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkasının sırtına basarak birşey olmaya çalışmak. Başkalarını ezerek büyüklenme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi kaynaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )

( [not] PRIDE vs./and/but HONOUR
HONOUR instead of PRIDE )


- GURUR >< VAKUR

( Nefsini dik tutma. >< Yol(un)da olma. )


- GURUR(LU OLMAK)/MAĞRUR ile/değil/yerine VAKUR (OLMAK)


- GURURUNU/N KIRMAK/KIRILMASI ile/ve/||/<>/> KÜÇÜK DÜŞ(ÜR/ÜL)MEK


- GUSSA[Ar. çoğ. GUSAS] değil/yerine/= TASA, KAYGI, KEDER


- GUSÛL ile/ve/||/<>/< USÛL

( Usûlsüz, gusûl olmaz. )


- GUT-BRAİN İLE GUT-LUNG İLE GUT-SKİN ile/||/<> MİKROBİYOM EKSENLERİ

( Organ sistemleri arası mikrobiyom ilişkisi. )

( Formül: SCFA üretimi )


- GUT ve/||/<> SERTLEŞME SORUNU ve/||/<> KALP KRİZİ

( Erkeklerde Kol Kola Gezen Üç Rahatsızlık - Murat Kınıkoğlu [Dr.] )


- GÜVE ile VENEZUELLA KANİŞ GÜVESİ

( ... İLE 2009 yılında, Venezuella'nın Gran Sabana bölgesinde, Arthur Anker[Dr.] tarafından keşfedilmiş, "yeni" sayılabilecek bir güve türüdür.

En dikkat çeken özellikleri; bol tüylü, 6 ayaklı ve tüylerine nazaran renkli bir anteni olmasıdır.

Bulunuş öyküsü:

Arthur Anker, her zaman yaptığı gezilerden birini yapar. Gran Sabana bölgesinde yaptığı gezide de çok sayıda fotoğraf çekip sosyal medyadaki hesabına ekler. O fotoğraflar arasında en çok ilgi çeken bu güvenin fotoğrafı olur.

Güve, sosyal medyada fenomen olur ve bilimkişileri arasında tartışmalara yol açar. Hem Anker, hem de bazı bilimkişileri, bu güveyi sınıflandırmak için uğraşmaya başlar.

"Diaphora mendica" ve Muslin güveleriyle benzer özelliklere sahip olsa da tahmin edilen Lepidopteran ailesinden olan Artace cinsindendir.

Ancak henüz hangi taksonomik öbeğe ait olduğuna karar verilemediğinden resmi bir adı dahi yoktur. )

( )


- GÜVEMERİĞİ/GÖVEMERİĞİ = GEYİKDİKENİ/AKDİKEN

( Hünnapgillerden, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan bir bitki cinsi. )

( RHAMNUS CATHARTICA )


- GÜVEN!:
GÜLÜŞÜN ARDINDAKİ KEDERE ve/||/<> ÖFKENİN ARDINDAKİ SEVGİYE ve/||/<> SESSİZLİĞİN ARDINDAKİ NEDENE


- GÜVEN KAPISI ARAYIŞI ></< ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ/YARALANMASI


- GÜVEN:
"KAZANILAN" değil İNŞÂ EDİLEN


- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/||/değil/yerine GÜVENİ/Nİ SARSMAMA


- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/değil/yerine KENDİNİ TANITMA

( Yeterli gelmeyebilir. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Hem yeterli gelir, hem geliştirir/ilerletir, hem de güven sunar/kazandırır. )


- GÜVEN ile APTALLIK

( TRUST vs. FOOLISHNESS )


- GÜVEN ile BEKLENTİ

( Beklenti, bizi güvensiz kılar. )

( Amacınızın herhangi bir beklenti taşımayan salt iyi niyet olduğundan emin olun önce. )

( Elinizde mevcut olandan eminseniz, nihai olana asla ulaşamazsınız. )

( CONFIDENCE vs. EXPECTATION )


- GÜVEN ile ÇOKLUĞA GÜVEN

( TRUST vs. TRUST TO THE ABUNDANCE )


- GÜVEN = CONFIDENCE[İng.] = SÉCURITÉ[Fr.] = ZUVERSICHT[Alm.] = SECURITAS[Lat.]


- GÜVEN ve/||/<> DERİNLİK ve/||/<> SEVGİ

( Söz ile yapılan iyilik. VE/||/<> Düşünce ile yapılan iyilik. VE/||/<> Vererek yapılan iyilik. )


- GÜVEN ile/ve/||/<>/< ÖZGÜVEN

( Özgüveni olmayana, kimse güvenmez. )


- GÜVEN ile/ve/değil/<> SAYGINLIK(İTİBAR)

( [not] TRUST vs./and/but/<> ESTEEM, REPUTATION )


- GÜVEN ile/ve/||/<> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK


- GÜVEN ile/>< ÜMİTSİZLİK


- GÜVENCE ile/ve DAYANAKÇA


- GÜVENCE ile GARANTİ

( GUARANTEE vs. GUARANTY )


- [NE YAZIK Kİ]
GÜVENEMEMEK ile/ve/||/<>/> KESTİREMEMEK


- GÜVENEN/E ve/||/<> YALAN SÖYLEYEN/E

( Yalan söyleme! VE/||/<> Güvenme! )


- GÜVENİLİR ...:
YOL ile/ve/||/<> BAĞ/İP


- GÜVENİLİRLİK ile/ve/> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

( SİKA[< VÜSÛK]: Güven, emniyet. | Güvenilir/inanılır kişi. )

( RELIABILITY vs./and/> SUSTAINABILITY )


- GÜVENİLMEZLER:
KIŞ GÜNEŞİ ve/||/<> SULTANLARIN GÜLMESİ ve/||/<> DURGUN DENİZ ve/||/<> AMİRLERİN İLTİFATI ve/||/<> DÜŞMANIN ÖĞÜDÜ ve/||/<> BAZI KADININ CİLVESİ/ZÂHİDLİĞİ

( ŞEMS-İ ŞİTÂ ve/||/<> DAHK-I HÜMÂ ve/||/<> SÜKÛNET-İ DERYA ve/||/<> İLTİFAT-I UMERÂ ve/||/<> NASİHAT-İ ADÂ ve/||/<> CİLVE-İ/ZÜHD-Ü NİSÂ )


- GÜVENLİ ile/ve/değil/||/<>/< AVANTAJLI


- GÜVENLİ ile/ve TEKİN

( ... İLE/VE Boş, içinde kimse bulunmayan. | Güvenilir (kişi, yer). | İçinde doğaüstü "varolanlar" bulunmadığına inanılan (yer). | Eski Türklerde bir babanın taşınmaz mallarının mirasçısı olan en küçük oğlu. )


- GÜVENLİK/EMNİYET KEMERİ ve/||/<>/> YAŞAM

( Güvenlik kemeri, bizi, yaşama bağlar. )

( Trafik kazalarında yaşamını yitiren sürücülerin %80'inin, kemer takmadığı tespit edilmiştir ne yazık ki. )


- GÜVENLİK ile/ve/||/<> DÜZEN


- GÜVENLİK ile/ve/||/<>/>/< GÜVEN


- GÜVEN/LİK ile/ve/||/<>/> GÜVENCE

( Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman. | Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil. | Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil. )


- GÜVENLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ


- GÜVENLİK ve/||/<> SIRADÜZEN/HİYERARŞİ


- GÜVENLİK ile/ve TEDBİR

( ASPHALEIA ile/ve ... )

( SECCURITY vs./and PRECAUTION )


- GÜVENMEK:
"O, BUNU YAPMAZ" ile/değil/yerine "O, BUNU YAPTIYSA, BİR BİLDİĞİ VARDIR"


- GÜVEN/MEK ile/ve/fakat/||/<>/> DOĞRULA/MAK


- [ne yazık ki]
GÜVENSİZLİK ile/ve/||/<> BENCİLLİK ile/ve/||/<> AHLÂK

( )


- GÜVERCİN ile ALASUN


- GÜVERCİN ile GÖÇMEN GÜVERCİN

( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )

( ... cum ECTOPISTES MIGRATORIUS )


- GÜVERCİN ile GUGUK KUŞU

( )

( COLUMBA cum CUCULUS CANORUS )


- GÜVERCİN ile JAMBU

( ... ile )


- GÜVERCİN ile KAYA/YABANİ/BAYAĞI GÜVERCİNİ

( )

( Evcil güvercinler renk ve desen olarak çok fark gösterir. İLE İki kanadında, iki siyah çubuk dışında soluk gri renklidir. )

( Yaban ortamında, kayalıklar, yuvalama ve üreme için kullanılır. )

( Kökeni Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya'nın Batı'sına dayanan kaya güvercini, dünya üzerindeki kentlere yerleşmiştir. )

( COLUMBA cum COLUMBA LIVIA )


- KEKLİK ile BAYAĞI KAR KEKLİĞİ/RİEKKO

( ... cum LAGOPUS LAGOPUS )


- GÜVERCİN ile YOLCU GÜVERCİNi

( PIGEON vs. PASSENGER PIGEON )


- GÜVERTE ile PALAVRA[İsp. < PALABRA]

( ... İLE [eskiden] Genellikle posta vapurlarında, üst güvertenin altındaki güverte. | [argo] Herhangi bir konuda, gerçeğe aykırı, uydurma söz ya da haber. Uzun ve boş konuşma. )


- GÜZÂRİŞ[Fars.] ile GÛRÂB[Fars.]

( Düş yorma, rüya tâbir etme. İLE Geçme, geçiş. )


- GÜZEL AHLÂK ve/=/<> İLİM


- GÜZEL/LİK (ARAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< "YENİ/LİK" ("İSTEĞİ/BEKLENTİSİ")


- GÜZEL/ÇİRKİN diye bir şey yok!

( There is no "BEAUTIFUL"/"UGLY"! )


- GÜZEL DEĞİL değil BAKILIŞI (YETERİNCE) GÜZEL DEĞİL


- GÜZEL GENÇ ve/||/<> GÜZEL YAŞLI

( Doğanın yapıtıdır. VE/||/<> Sanatın yapıtıdır. )


- GÜZEL GÜZEL (ÇALIŞMAK, KONUŞMAK, OYUN OYNAMAK)


- GÜZEL İNSAN değil/yerine KİŞİDEKİ(/İNSANDAKİ) GÜZELLİK


- GÜZEL KUR'AN OKUYOR değil AĞZI KUR'AN'A YAKIŞIYOR


- GÜZEL/LER ile/ve/||/<>/> GÜZELLİK

( Duyumsanan/görülen, görerek. İLE/VE/||/<>/> Düşünülen, düşünerek. )


- GÜZEL OLAN, SEVGİLİDİR değil/yerine SEVGİLİ OLAN, GÜZELDİR


- GÜZEL (OLAN) ile/değil İSTEDİĞİM GİBİ (OLAN)

( [not] THE BEAUTIFUL vs./but WHICH/WHAT I WOULD LIKE TO )


- GÜZEL OLANLAR:
DURUNCA/SUSUNCA ile/ve/yerine KONUŞUNCA ile/ve/yerine HEM DURUNCA/SUSUNCA, HEM KONUŞUNCA


- GÜZEL ÖRNEK ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ÖRNEK


- GÜZEL SÖZ ile/ve GÜZEL EYLEM


- GÜZEL ile/ve/değil AHSEN

( ... İLE/VE/DEĞİL Güzellerin güzeli. | Kaybedilemeyecek derecede güzellik. )


- GÜZEL ile/ve/değil DİKKAT ÇEKİCİ

( Güzel ol, âşık bol! )


- GÜZEL ile/ve/değil ETKİLEYİCİ

( Tümüyle güzellik yoktur! Her zaman, 1 [ya da 2 yanı] baskındır/etkiler ve ona göre ilgi görür. )


- GÜZEL ile/ve/değil/||/<>/< FARKLI


- GÜZEL = GÖZ-EL = BEAUTIFUL[İng.] = BEAU[Fr.] = SCHÖN[Alm.] = KALOS[Yun.] = HERMESO/SA, BELLO[İsp.]


- GÜZEL ile/ve/değil "HAVALI"


- GÜZEL ile HOŞ


- GÜZELDE/GÜZELLİKTE ARANANLAR:
BAKIŞIM/LI(SİMETRİ/K) ve ORANTI/LI(EURYTMIE) ve UYUM/LU(HARMONİ/K)

( DÜZGÜN ve DÜZENLİ ve DİZGELİ ve AÇIK/LIK/PARLAK/LIK(CLARITAS/MUŞÂ'ŞÂA) )


- GÜZELE, GÜZEL DEMEM, GÜZEL, BENİM OLMADIKÇA yerine/değil GÜZELE, GÜZEL DERİM, GÜZEL, BENİM OLSUN DİYE! / BENİM OLAN, GÜZEL OLSUN DİYE!


- GÜZELİ SEVMEK ile/ve/değil/yerine/<> GÜZELLİĞİ SEVMEK


- DÜŞKÜNLÜK:
GÜZELLİĞE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜSTLÜĞE


- GÜZELLİĞİN DÖRT TÜRÜ -ile


- GÜZELLİĞİN:
İDRAKİ ile/ve/<> İFADESİ

( Ancak sendeki güzellik kadar. İLE/VE/<> Ancak sendeki güzellik kadar. )


- GÜZELLİK FELSEFESİ ile SANAT FELSEFESİ


- GÜZELLİK:
İZLENİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞANILAN


- GÜZELLİK:
MANTIK'TA ile ESTETİK'TE

( Doğruluk. İLE Güzellik. )

( GÜZEL: Amacı olmayan amaçlılık. )


- GÜZELLİK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- GÜZELLİK YAPMAK ile KIYAK GEÇMEK


- GÜZEL/LİK ve AHLÂK


- GÜZELLİK ile/ve/hem de AKIL

( Güzellik ondur, dokuzu don-dur. )

( Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz. )

( Güzel bürünür, çirkin görünür. )

( vs./and/||/<> REASON/MIND )


- GÜZELLİK ve/=/< ARINMA

( BEAUTY and/=/< PURIFICATION )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<>/>/< AŞK

( GÜZELLİK: Aşkın olmadığı yerde ne işim var?! VE AŞK: Güzelliğin olmadığı yerde ne işim var?! )

( ... İLE/VE/||/<>/>/< Güzelliğe duyulan özlem. )

( BEAUTY and/<> LOVE )


- GÜZEL/LİK ile BAKIMLI/LIK

( BEAUTINESS vs. WELL CARED )


- GÜZELLİK = BEAUTY[İng.] = BEAUTÉ[Fr.] = SCHÖNHEIT[Alm.] = PULCHRITUDO[Lat.]


- GÜZELLİK ile/ve BİLEŞİK

( vs./and/||/<>/and COMPOUND )


- GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK

( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )

( )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNSEL KAVRAYIŞ


- GÜZELLİK ile/ve/değil/yerine CÂZİBE


- GÜZEL/LİK >< ÇİRKİN/LİK

( HÜSN >< KUBH )


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK


- GÜZELLİK ile/ve/< DÜZEN

( GÜZELLİK: GERÇEĞE ÖZGÜ İNCELİĞİN PARLAKLIĞI [HAKİKATİN ŞÂŞA-İ LETÂFETİ - RECAİZÂDE EKREM BEY] )

( BEAUTY vs./and/< ORDER )

( YOUMEI ile/ve/< ... )


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜZGÜN/LÜK


- GÜZELLİK ile/ve EDÂ


- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB

( Güzeli güzel yapan edeptir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir. )

( BEAUTY vs./and/<> ETHICS/MANNERS )


- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB

( BEAUTY vs./and/<> ETHICS/MANNERS )


- GÜZELLİK >< FAZLALIK

( Güzellik, fazlalıklardan arınmışlıktır. )


- GÜZELLİK ile İÇTENLİK/CANA YAKINLIK

( İçtenlik vermez. İLE Güzellik verir. )


- GÜZEL/LİK ile İDDİALI GÜZEL/LİK


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> İLGİNÇ/LİK


- GÜZELLİK ile/ve/<> İNCELİK


- GÜZELLİK ile/ve/değil IŞILTI

( Güzel yüzün, süse/boyaya/makyaja gereksinimi yoktur/olmaz! [Fars. Hâcet-i meşşâta nîst rûy-ı dil-ârâmrâ - Hâfız-ı Şirâzî] )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> ÖZELLİK

( BEAUTY(TIFERET[Kabala]) vs. FEATURE )


- GÜZELLİK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Güzellik, özgür kılar. )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> SEVDÂ

( Güzelliğin beş para etmez, bende/onda bu sevdâ olmasa. )


- GÜZELLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK

( Ancak, güzellikte sonsuzluğa ulaşabiliriz. )

( Tüm tekil parçaların her biri, özünü sınırlandırarak uyumlulaşmışsa ve bütün, o tekil parçaların özgürlüğünün sonucuysa güzel olarak nitelendirilir. )


- GÜZEL/LİK ile/ve SÜRÜKLEYİCİ/LİK

( BEAUTY vs./and FASCINATING )


- GÜZELLİK ve VASIF

( BEAUTY and QUALITY )


- GÜZEL/LİK ile YETERLİ/LİK

( BEAUTY/NESS vs. SUFFICIENCY )


- GÜZEL/LİK ile/ve/<>/>< YÜCE/LİK ile/ve/<>/>< YALIN/LIK (GELİŞMİŞ/LİK)

( Hz. Muhammed. İLE/VE/<>/>< Hz. Âlî. )


- GÜZELLİKTE:
3 BEYAZ ve/<> 3 SİYAH ve/<> 3 KIRMIZI

( Ten, diş ve el. VE/<> Göz, kaş ve kirpik. VE/<> Yanak, dudak ve tırnak. )


- GÜZLEK ile GÜZLÜK

( Güz yağmuru. | Güz mevsiminin geçirildiği yer. İLE Güzün yapılan. | Güzün ekilen tahıl. )


- HABB/E[Ar.] değil/yerine/= EVİN

( Tahıl tanesi. | Su kabarcığı. | Karagöz, Matiz, Külhanbeyi tiplerinin, "Yemek yemek" anlamında kullandığı söz. | Dervişlerin giydiği haydâriye'nin yakasına takılan iki yuvarlak taş.[Bu taşlar, necef ya da akik olur.(Haseneyn'in muhabbetine nişâne)] )


- HABBE ile/ve/||/<>/> HUBUT [>< SUUT]

( Tohum. İLE/VE/||/<>/> Atılma. )


- HABER ALIRSAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HABER ALINCA


- HABER ALMA GEREKSİNİMİ ile/ve/değil/<> HABER ALMA HAKKI


- Haber DİNLE!!!


- HABER VERMEK:
GEÇMİŞTEN ile GELECEKTEN

( Herkes. İLE Peygambere özgü. )


- HABER ile/ve/<>/hem de/değil/yerine BİLGİ

( PEYÂM ile/ve/<>/hem de/değil/yerine ... )

( [not] NEWS vs./and/<>/but/also INFORMATION
INFORMATION instead of NEWS )


- HABER ile/ve HAVÂDİS

( NEWS vs./and MESSAGE )


- HABER ile İŞÂA/T[< ŞÜYÛ]

( Bir haberi herkese duyurma. )


- HABER ile/ve/değil/yerine İSTİHBARAT

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sorup tahkik ederek haber alma. )


- SAVA/HABER ile MÜJDE

( HAVÂDİS[< HÂDİSE], NEBE ile BEŞÂRET )

( ... ile NÜVÎD )

( NEWS vs. GOOD NEWS )


- HABER ve/||/<>/< PİŞMANLIK


- HABER ile/ve/= VERİ

( NEWS vs./and/= DATA )


- HABERCİ ile/ve/değil/||/<> ANLATICI


- HABERCİ ile CAŞIT/ÇAŞIT

( Haber ulaştırıcı, haber veren. İLE Bir devletin ya da biri(leri)nin sırlarını, başkalarının hesabına öğrenmeyi üstüne alan kişi. | Yasadışı olan bir durumu, yetkililere bildiren kişi. | Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kişi. )

( MUHBİR ile CASUS )


- HABERCİ ile ELÇİ

( ULAK ile ... )

( AVATAR ile ... )

( BERÎD[çoğ. BERÎDÂN] ile ... )


- HABERDAR OLMAK ile/ve/<> FARKINDALIK

( TO BE AWARE OF vs./and/<> AWARENESS )


- HABERDÂR[Ar. + Fars.] ile ALEMDÂR[Ar. + Fars.] ile FEHİMDÂR[Ar. + Fars.]

( Haberli, bilgili. İLE Bayrağı ya da sancağı taşıyan kişi. | Önder. İLE Anlayan, kavrayan. )


- HABERÎ ile/ve/değil/yerine NAKLÎ


- HABER/İHBAR ile İNŞÂ


- HABERİM OLMADI ile/değil/yerine HABERİM BİLE OLMADI

( Kendini merkeze koyarak. İLE/DEĞİL/YERİNE Kavramı, olguyu, süreci, ortak alanı/durumları göz önünde bulundurarak. )


- HABERİN/BİLİNİN "DEĞERİ":
"DOLAŞIM GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRULUK


- HABERİNİN OLMAMASI ile/ve/||/<>/ne yazık ki HABERİNİN OLMAMASINDAN, HABERİNİN OLMAMASI


- HABERLER KÖTÜ GELSE DE ile/değil KÖTÜ HABERLER GELSE DE

( Haberlerin, "kişinin algısına/yorumuna göre değişebilir" anlamına gelmesi/getirilebilmesi. İLE/DEĞİL Haberlerin, kötü/olumsuz haberler olduğunu bildirmesi. )


- HABERLEŞMEK ile/ve/değil HABERDAR ETMEK


- HABERSİZ AYRILMADA/UZAKLAŞMADA:
VAROLUP OLMAMANI UMURSAMAMAK ile/ve/<>/< VAROLUŞUNUN, ÖNEMİ/ANLAMI/DEĞERİ/FARKI YOK


- HABEŞÎ[Ar.] ile Habeşî[Ar.]

( Hat, tezhip, minyatür gibi güzel sanatlarda kullanılan bir kâğıt cinsi. | Çok esmer. İLE Kasma, kısaltma. | Aruzda, "fâilâtün"den "ât" hecesini çıkararak "fâilün" veznine sokma. )


- HABÎB[< HUBB] -ile

( SEVGİLİ, SEVEN, DOST )


- HABÎS[Ar.] ile HABÎS[Ar. < HUBS] ile HABÎS[Ar.] ile HÂBİS/HAPİS[Ar.]

( Parasız olarak verilen, bağışlanan şey. İLE Kötü, alçak, pis. İLE Un helvası. İLE Hapsed(il)en, tut(ul)an. )


- HABIT vs. NECESSITY


- HABİTABLE ZONE İLE BİOSİGNATURE İLE PANSPERMİA ile/||/<> YAŞAM ARAYIŞI

( Dünya dışı yaşam kavramları. )

( Formül: Drake denklemi )


- HABITUS = HABITUS[Lat.] = HEKSIS[Yun.]


- HACC:
NİYET ve/<> TERBİYE


- HACC[Ar.] ile HÂCC[Ar. çoğ. HÜCCÂC]

( İslâm'ın beş koşulundan biri olan ve belirli zamanda Mekke'deki Kâbe-i Şerîfe'yi ziyaret etmek üzere yola çıkma farîzası. İLE Hacca giden, Kâbe'yi ziyaret eden, hacı. )


- HÂCCE[Ar. çoğ. HÂCC] ile HÂCCE[Ar. çoğ. HAVÂCC]

( Bir çeşit akdiken. İLE Hacca giden hanım. )


- HACC'DA:
ARARAT ile/ve/||/<>/> MEŞAR ile/ve/||/<>/> MÜZDERİFE ile/ve/||/<>/> MİNA


- HÂCE BAYRAM-I VELÎ ile/ve/<> HÂCE ŞÂBAN-I VELÎ


- HÂCE[Ar. < HÂCET] ile HÂCE[Fars. | çoğ. HÂCEGÂN]

( Gereklilik, ihtiyaç, lüzum. İLE Hoca, efendi, ağa, çelebi, sahip, muallim, öğretmen, müderris. | Tüccar. )


- HACEL[Ar.] ile HACER[Ar. çoğ. AHCÂR]

( Utanma, utanıp şaşırma. İLE Taş. )


- HÂCET[çoğ. HÂCÂT] ile HÂCET

( Dilek. İLE Gerek, gereklilik. )


- HÂCET(GEREK/SİNİM) YOK:
[ne] İNKÂR'A ve/ne de İKRAR'A


- HACI BEŞİR AĞA ÇEŞMESİ -ile

( Sıfır(Milyon) Taşı yanında. [Sultanahmet] )


- HACİM/CİRİM[Ar.] değil/yerine/= OYLUM/SIYGI

( Bir nesnenin, uzayda doldurduğu boşluk. | İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş. | [resimde] Derinlik, üç boyutluluk etkisi. | [mimarlıkta] Yer/mekân. )

( 1 cubic kilometer [km3] = 1000000000 cubic metre/meter[m3]

1 cubic centimeter [cm3] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]

1 cubic millimeter [mm3] = 1.0E-9 cubic metre/meter[m3]

1 liter [L, l] = 0.001 cubic metre/meter[m3]

1 milliliter [mL] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]

1 gallon (US) [gal (US)] = 0.0037854118 cubic metre/meter[m3]

1 quart (US) [qt (US)] = 0.0009463529 cubic metre/meter[m3]

1 pint (US) [pt (US)] = 0.0004731765 cubic metre/meter[m3]

1 cup (US) = 0.0002365882 cubic metre/meter[m3]

1 tablespoon (US) = 1.47868E-5 cubic metre/meter[m3]

1 teaspoon (US) = 4.92892159375E-6 cubic metre/meter[m3]

1 cubic mile [mi3] = 4168181825.4406 cubic metre/meter[m3]

1 cubic yard [yd3] = 0.764554858 cubic metre/meter[m3]

1 cubic foot [ft3] = 0.0283168466 cubic metre/meter[m3]

1 cubic inch [in3] = 1.63871E-5 cubic metre/meter[m3]

1 cubic decimeter [dm3] = 0.001 cubic metre/meter[m3]

1 exaliter [EL] = 1.0E+15 cubic metre/meter[m3]

1 petaliter [PL] = 1000000000000 cubic metre/meter[m3]

1 teraliter [TL] = 1000000000 cubic metre/meter[m3]

1 gigaliter [GL] = 1000000 cubic metre/meter[m3]

1 megaliter [ML] = 1000 cubic metre/meter[m3]

1 kiloliter [kL] = 1 cubic metre/meter[m3]

1 hectoliter [hL] = 0.1 cubic metre/meter[m3]

1 dekaliter [daL] = 0.01 cubic metre/meter[m3]

1 deciliter [dL] = 0.0001 cubic metre/meter[m3]

1 centiliter [cL] = 1.0E-5 cubic metre/meter[m3]

1 microliter [µL] = 1.0E-9 cubic metre/meter[m3]

1 nanoliter [nL] = 1.0E-12 cubic metre/meter[m3]

1 picoliter [pL] = 1.0E-15 cubic metre/meter[m3]

1 femtoliter [fL] = 1.0E-18 cubic metre/meter[m3]

1 attoliter [aL] = 1.0E-21 cubic metre/meter[m3]

1 cc [cc, cm3] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]

1 drop = 5.0E-8 cubic metre/meter[m3]

1 barrel (oil) [bbl (oil)] = 0.1589872949 cubic metre/meter[m3]

1 barrel (US) [bbl (US)] = 0.1192404712 cubic metre/meter[m3]

1 barrel (UK) [bbl (UK)] = 0.16365924 cubic metre/meter[m3]

1 gallon (UK) [gal (UK)] = 0.00454609 cubic metre/meter[m3]

1 quart (UK) [qt (UK)] = 0.0011365225 cubic metre/meter[m3]

1 pint (UK) [pt (UK)] = 0.0005682613 cubic metre/meter[m3]

1 cup (metric) = 0.00025 cubic metre/meter[m3]

1 cup (UK) = 0.0002841306 cubic metre/meter[m3]

1 fluid ounce (US) [fl oz (US)] = 2.95735E-5 cubic metre/meter[m3]

1 fluid ounce (UK) [fl oz (UK)] = 2.84131E-5 cubic metre/meter[m3]

1 tablespoon (metric) = 1.5E-5 cubic metre/meter[m3]

1 tablespoon (UK) = 1.77582E-5 cubic metre/meter[m3]

1 dessertspoon (US) = 9.8578431875E-6 cubic metre/meter[m3]

1 dessertspoon (UK) = 1.18388E-5 cubic metre/meter[m3]

1 teaspoon (metric) = 5.0E-6 cubic metre/meter[m3]

1 teaspoon (UK) = 5.9193880208333E-6 cubic metre/meter[m3]

1 gill (US) [gi] = 0.0001182941 cubic metre/meter[m3]

1 gill (UK) [gi (UK)] = 0.0001420653 cubic metre/meter[m3]

1 minim (US) = 6.1611519921875E-8 cubic metre/meter[m3]

1 minim (UK) = 5.9193880208333E-8 cubic metre/meter[m3]

1 ton register [ton reg] = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]

1 ccf = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]

1 hundred-cubic foot = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]

1 acre-foot [ac*ft] = 1233.4818375475 cubic metre/meter[m3]

1 acre-foot (US survey) = 1233.4892384682 cubic metre/meter[m3]

1 acre-inch [ac*in] = 102.790153129 cubic metre/meter[m3]

1 dekastere = 10 cubic metre/meter[m3]

1 stere [st] = 1 cubic metre/meter[m3]

1 decistere = 0.1 cubic metre/meter[m3]

1 cord [cd] = 3.6245563638 cubic metre/meter[m3]

1 tun = 0.9539237696 cubic metre/meter[m3]

1 hogshead = 0.2384809424 cubic metre/meter[m3]

1 board foot = 0.0023597372 cubic metre/meter[m3]

1 dram [dr] = 3.6966911953125E-6 cubic metre/meter[m3]

1 cor (Biblical) = 0.22 cubic metre/meter[m3]

1 homer (Biblical) = 0.22 cubic metre/meter[m3]

1 bath (Biblical) = 0.022 cubic metre/meter[m3]

1 hin (Biblical) = 0.0036666667 cubic metre/meter[m3]

1 cab (Biblical) = 0.0012222222 cubic metre/meter[m3]

1 log (Biblical) = 0.0003055556 cubic metre/meter[m3]

1 Taza (Spanish) = 0.0002365882 cubic metre/meter[m3]

1 Earth's volume = 1.083E+21 cubic metre/meter[m3] )

( 1 barrel dry (US) [bbl dry (US)] = 115.6271236039 liter [L,l]

1 pint dry (US) [pt dry (US)] = 0.5506104714 liter [L,l]

1 quart dry (US) [qt dry (US)] = 1.1012209428 liter [L,l]

1 peck (US) [pk (US)] = 8.8097675424 liter [L,l]

1 peck (UK) [pk (UK)] = 9.09218 liter [L,l]

1 bushel (US) [bu (US)] = 35.2390701696 liter [L,l]

1 bushel (UK) [bu (UK)] = 36.36872 liter [L,l]

1 cor (Biblical) = 219.9999892918 liter [L,l]

1 homer (Biblical) = 219.9999892918 liter [L,l]

1 ephah (Biblical) = 21.9999989292 liter [L,l]

1 seah (Biblical) = 7.3333329764 liter [L,l]

1 omer (Biblical) = 2.1999998929 liter [L,l]

1 cab (Biblical) = 1.2222221627 liter [L,l]

1 log (Biblical) = 0.3055555407 liter [L,l] )


- HACİM ile/||/<> YÜZEY ALANI

( Hacim iç boşluk İLE yüzey alanı dış kabuktur )

( Formül: 3D iç İLE 2D dış )


- HACİZ KOYMAK değil/yerine/= ELKOY YAPMAK


- HACİZ MEMURU değil/yerine/= ELKOY İŞYARI


- HACİZ değil/yerine/= ELKOY


- HACKER değil/yerine/= BİLGİSAYAR KORSANI


- HACZETMEK değil/yerine/= ELKOYLAMAK


- HAD ile/ve HARAM

( Akılda. İLE/VE Dinde. )


- HAD ile/ve/<>/< MATLA'[< TULÛ | çoğ. MATÂLİ']


- HAD ile/ve/<> ÖLÇÜ

( Bilgelik, aklın;
Cesaret, kalbin;
Ölçülülük, duyguların denetimidir. )

( Wisdom is reason's;
Courage is heart's;
Moderation is control of feelings. )

( LIMITING vs./and/<> MODERATION )


- HAD ile/ve/<> TERK

( LIMITING vs./and ABANDONMENT )


- HADÂLET ile/değil ADÂLET

( Kol ve baldırı etli olma. İLE/DEĞİL Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek. )


- HADÂLET[Ar.] ile HADÂRET[Ar.] ile HADÂRET[Ar.]

( Kol ve baldırı etli olma. İLE Alçakgönüllülük. İLE Yeşillik. )


- HADAR ile/ve/||/<> SÜKÛN


- HADARA ile MEDENİYET/UYGARLIK


- HÂDD ile HADD[çoğ. HUDÛD] ile HADD ile HADD ile HADD ile HÂD[Fars.]

( Keskin. | Sivri. | Dar. | Sert, etkili, tesirli. | Ekşi. | Azgın ve iltihaplı çıban/yara/hastalık. | Gergin. İLE Sınır, iki devlet toprağının birleştiği yer, kenar. | Derece. | Gerçek değer. | Şeriatçe verilen ceza. | Bir önermede konu ile yüklemden her biri, terim. | Cebirde oran/tenasüp ya da denklem/muadeleyi oluşturan bölümlerden her biri. | Bir şeyin sonu. İLE Tümel/küllî var oluşun tanıklığına/müşâhedesine erdiren bir yol. İLE Denizden gelen gürültülü ses. | Gürültü ile yıkılan. | Gürültülü bir sesle çağıran. İLE Yanak. | Yeri yarma, yeri kazma. İLE Çaylak. )


- HADDÂ'[Ar. < HUD'A] ile HADDÂ[Ar.]

( Aldatıcı, dalavereci. İLE Deve çobanı. )


- HADD-İ ZÂTINDA ile AYNI ZAMANDA

( Özünde, merkezinde, gerçeğinde, doğrusu şu ki. İLE Bununla birlikte. )


- HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK"

( HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK" )


- HADDİNİ AŞMAK ile ÇIĞRINDAN ÇIKMAK


- Haddini bildirmek için KONUŞ!!!


- Haddini bildirmek için SUS!!!


- HADDİ'Nİ BİLDİRMEK ile HADDİNİ "BİLDİRMEK"

( Bir şeyin/durumun. İLE Bir kişinin/tutumun. )

( Sınırların bilgisini belirtmek/anlatmak. İLE Haddini aşanı engellemek.[bedelini ödetmek üzere ya da öncelikli olmamalı!] )


- Haddini bilmek için KONUŞ!!!


- Haddini bilmek için SUS!!!


- HADDİNİ BİLMEK ile/ve HAKKINI BİLMEK

( Olgunlaşmayan meyveye, el uzanmaz. )

( TO KNOW THE LIMIT vs./and TO KNOW THE RIGHTS )


- HADDİNİ BİLMEK ve HESABINI BİLMEK

( TO KNOW THE LIMIT and TO KNOW THE ECONOMY )


- HADDİNİ BİLMEK ve/||/<> VAROLMA/VAROLABİLME


- HADDİNİ BİLMEMEK HADDİNİ BİLDİRMEK


- HADDİNİ-HESABINI (BİLMEMEK)


- HADESE(HUDÛS) ile HADESE(HADS)

( Olmak. İLE Sezgi./Sürat-i intikal. )


- HÂDİ'[Ar. < HADÎA] ile HÂDÎ[Ar.] ile HÂDÎ[Ar. < HİDÂYET | çoğ. HEVÂDÎ, HÜDÂT] ile HAYDİ![Ar.]

( Hileci, dolapçı. | Fena, bozuk. İLE Sırada ilk, birinci. | Yenilene yardım eden, yardımcı. İLE Doğru yolu gösteren, hidâyet eden. | Kılavuz, rehber. | Önde giden. | Mızrak ucu. İLE "Hareket geç!" )


- HÂDİR[Ar.] ile HÂDİR[Ar. çoğ. HADERE]

( Öten güvercin. | Kişneyen aygır. | Kükreyen arslan, böğüren deve, anıran eşek. İLE Şişen, yumrulanan örgen. )


- HADÎS[Ar. < EHÂDÎS] ile HÂDİS[Ar. < HUDÛS]

( Hz. Muhammed'in kutsal sözü/sözleri. | Hadisten bahseden ilim. | Yeni, taze. | Haber, kıssa, söz, söylenti. İLE Çıkan, meydana gelen, hudûs eden. | Yeni, yeni çıkan. )


- HADİS ile HÂDİS(E)

( Peygamber sözü. İLE Meydana gelen. )


- HADİS ile HÂDİS(E)

( Peygamber sözü. İLE Meydana gelen. )


- HÂDİSE değil/yerine/= OLAY | DURUM


- HÂDİSE[Ar.] ile VAK'A[Ar.]

( Genele dayalı ve etkisi [geniş] olan/olabilen. İLE Bir/kaç kere ve olumsuzluklarda. )


- HAF değil HAV[Ar.]

( Kadife, çuha vb.'nin yüzeyindeki ince tüy. )


- HÂFÎ[Ar.] ile HAFÎ[Ar. < HAFÂ | çoğ. HAFİYYÂT]

( Çok ikrâm eden, güleryüzle karşılayan. | Yalınayak yürüyen/koşan. İLE Gizli, saklı. )


- HAFİF UNLU ile/ve ORTA DERECE UNLU ile/ve ÇOK UNLU

( HAFİF UNLULAR
* Kuşkonmaz - Alkali
* Patlıcan - Alkali
* Mantar - Alkali
* Lahana - Alkali
* Karnabahar - Alkali
* Balkabağı - Alkali
* Salatalık - Alkali
* Kabak - Alkali
* Tere - Alkali
* Ispanak - Alkali
* Hindiba - Alkali
* Yeşil Fasulye - Alkali
* Marul - Alkali
* Mısır/Frenk Salatası - Alkali
* Pırasa - Alkali
* Tatlı Biber - Alkali
* Turp - Alkali
* Semizotu - Alkali
* Kuzukulağı - Asit
İLE/VE
ORTA DERECE UNLULAR
* Enginar - Alkali
* Pancar - Alkali
* Havuç - Alkali
* Kereviz - Alkali
* Brüksel Lahanası - Alkali
* Şalgam - Alkali
* Maydanoz - Alkali
* Radika - "Alkali
* Taze Bezelye - Alkali
* Roka - Alkali
* Bamya - Alkali
* Soğan - Asit
* Sarımsak - Asit
İLE/VE
- ÇOK UNLULAR
* Kestane - Alkali
* Patates - Alkali
* Yer elması - Alkali )

- KURU SEBZELER
* Bakla - Asit
* Kuru fasulye - Asit
* Kuru bezelye - Asit
* Mercimek - Asit
* Soya - Asit

YAĞLI MADDELER
* Avokado - Alkali
* Zeytin - Alkali

YAĞLI KURUYEMİŞLER
* Ceviz - Asit
* Fındık - Asit
* Şamfıstığı - Asit
* Amerikan fıstığı - Asit
* Badem - Alkali

TAHIL VE MAMULLERİ
* Yulaf - Asit
* Buğday - Asit
* Beyaz un - Asit
* Mısır - Asit
* Arpa - Asit
* Kepekli ve beyaz pirinç - Asit
* Çavdar - Asit
* Kepekli ekmek - Asit
* Hamur işleri - Asit
* İrmik - Asit
* Mısır unu - Asit
* Yulaf unu - Asit
* Patates nişastası - Asit

ZARARLI OLANLAR
* Kakao - Asit
* Çay ve kahve - Asit
* Baharat - Asit
* Konserveler - Asit
* Şeker ve şekerli maddeler - Asit
* Her tür pasta ve benzerleri - Asit
* Alkol - Asit

)


- HAFİF ile HAFÎF

( Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni. | Güç ya da yorucu olmayan, kolay. | Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa. | Miktarı az, sindirimi kolay yiyecek. | Kalınlığı ya da yoğunluğu az olan. | Etkisi az olan, sert karşıtı. | Önemli olmayan. | Çok dik olmayan sırt, yokuş/eğim. | Gücü az olan, belirli belirsiz. | Sıkıntısız, ferah, rahat olarak. İLE Türk müziğinin büyük usûllerindendir. )


- HAFİFE ALMA ile/değil/yerine ELEŞTİRİ


- HAFİFE ALMAK ile/ve/değil/<> BOŞLAMAK


- HAFİFE ALMAK ile/ve/<> GENELLEMEK


- HAFİFE ALMAK ile (YETERİNCE) ÖNEMSEMEMEK


- HÂFİR[Ar. < HAVÂFİR] ile HAFÎR[Ar. çoğ. HAFÂİR]

( Kazan/kazıcı, hafreden. | At gibi hayvanların tırnağı. İLE Derince kazılmış yer, yer çukuru. | Mezar, kabir. )


- HAFİT/HAFÎD[Ar. çoğ. AHFÂD]/NEVE[Fars.] değil/yerine/= TORUN

( Eril torun. DEĞİL/YERİNE/= ... )


- HÂFİYEN ile HAFİYYEN

( YALINAYAK OLARAK | İKRÂM EDEREK ile GİZLİDEN, GİZLİCE, SAKLI OLARAK )


- HAFÎZ[Ar.] ile RAKÎB[Ar.]


- BELLEK/HAFIZA ile HAVSALA

( Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü. İLE Kuşun kursağı. | Leğen kemiği. | Zihnin bir şeyi anlama ve kavrama yetisi. )


- HÂFIZA ile HAVZA


- HAFS[Ar.] ile HAFZ[Ar.]

( Biriktirme, toplama. İLE Basıklık. | Dengeli/îtidâl, aşırı olmama durumu, ölçülülük. | Arap dilbilgisinde kesre/esre imi/işareti. )


- PLANLAMAK:
HAFTA İÇİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAFTA SONU


- HÂİB[Ar. < HEYBET] ile HÂİB[Ar. < HAYBET | çoğ. HÂİBÎN]

( Korkan, korkak. | Utangaç. İLE Mahrum. | Ümitsiz, me'yûs, dederli. | Zarara uğrayan. )


- HAİKU -ile

( 5-7-5 toplam 17 heceden ve üç dizeden oluşan, geleneksel Japon şiir türü. )


- HAİN değil/yerine/= SATKIN


- HAİNLEŞTİRME ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME


- HAİN/LİK ile/değil/yerine VEFÂSIZ/LIK


- HAİZ ile CAİZ

( Bir şeyi elinde bulunduran, taşıyan. İLE Din, yasa, töre ya da başka bakımdan işlenmesinde, yapılmasında sakınca olmayan, yapılıp işlenmesine izin verilen, uygun, yerinde sayılan, yakışık alan. )


- HÂİZ ile HÂKİM

( Sahip, taşıyan. İLE Egemenliğini yürüten, buyruğunu yürüten, sözünü geçiren. | Başta gelen, başta olan, baskın çıkan. | Duygu, davranış vb.ni iradesiyle denetleyebilen kimse. | Yüksekten bir yeri bütün olarak gören. | Yargıç. | Bilge. | Baskın. )


- HAK EDİŞ ile/ve/değil/> HAKKINDAN VAZGEÇEBİLMEK


- HAK EDİŞ ile/ve UYGUNLUK

( TO DESERVE vs./and APPROPRIATENESS )


- HAK GÖZETME ile VİCDAN


- HAK:
KESİNLİK ve/||/<> DOĞRULUK ve/||/<> GENELLİK


- HAK (SAHİBİ) ile/ve/=/||/<>/< İHTİYÂR (SAHİBİ)


- HAK SİLLESİNİN:
SADÂSI/SEDÂSI ve/||/<> DEVÂSI ve/||/<> DAVÂSI

( Olmaz! )


- HAK SOFRASI ile/ve ALİ SOFRASI


- HAK YEME ile/değil ÜZERİNE GİTME


- HAK ile/ve/değil/||/<>/>/< AŞK


- HAK ile/ve/<>/< AYRICALIK/İMTİYAZ(/MÜMTAZ)[Ar. < MEYZ]

( RIGHT vs./and/<> SPECIAL PRIVILIGE )


- HAK ile/değil BAĞIMLILIK

( [not] RIGHT vs./but DEPENDENCE )


- HAK ile/ve/||/<>/> DİRENME HAKKI


- HAK ve/||/<>/> GÜÇ

( RIGHT and/||/<>/> POWER )


- HAK ile/ve/<> GÜVENCE


- HAK ile/ve HAD


- HAK[Ar.] ile HAK[Ar.] ile HÂK[Ar.] ile HAKK[Ar.]

( Tüze. | Türenin[tüzeye/hukuka uygunluk] gerektirdiği ya da birine ayırdığı şey, kazanım. | Dava ya da savda gerçeğe uygunluk, doğruluk. | Geçmiş ve harcanmış emek. | Emek karşılığı ücret. | Doğru, gerçek. İLE Maden, ağaç, taş üzerine, elle yazı ya da biçim oyma. İLE Toprak. İLE Allah. )


- HÂK[Ar.] ile HÂK[Ar.] ile HAKK[Ar. çoğ. HUKUK] ile HAKK[Ar.]

( Orta, vasat. | İnsaniyetli, mert ve yiğit adam. İLE Toprak. İLE Allah, tanrı. | Doğruluk ve insaf. | Bir kişiye ait olan şey. | Dava ve iddiada hakikate uygunluk, doğruluk. | Geçmiş/harcanmış emek. | Pay, hisse. | Doğru, gerçek. | Lâyık, münâsip. İLE Kazıma, kazınma, bir şeyin üstünü çelik kalemle yazı ya da resim olarak oyma. | Yazıyı, yanlışı kazıma. )


- HAK ile/ve HAKİKAT


- HAK ile/ve/||/<> HAKK

( Adâlet. İLE/VE/||/<> Allâh. )

( Her disiplinin kendi ve belirleyicileri. İLE/VE/||/<> Disiplinleri aşkın. )

( Aklın birliği. İLE/VE/||/<> Doğa ve tarihin birliği. )

( Tikel/cüzzî. İLE/VE/||/<> Tümel/küllî. )


- HAK ile/ve/||/<>/< HAKLARA SAHİP OLMA HAKKI


- HAK ile/değil HAZ/HAD

( Birçok şeyin, hakkınız olduğuna inanabilirsiniz fakat bir düşünün bakalım! Sadece hazzınız [için] olmasın? )

Bugün[04 Kasım 2025]
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(41/115)