Bugün[04 Kasım 2025]
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(20/115)


- CEHD ile/ve/||/<> GAYRET


- CEHENNEM:
"ACI ÇEKTİĞİMİZ YER" değil ACI ÇEKTİĞİMİZİ KİMSENİN DUYMADIĞI YER


- CEHENNEM" ve/||/<> İYİ NİYET TAŞLARI


- CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT

( Bir şeyi mutlak olarak bilmemek.
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmek.
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmemek. [Olgu ve olaya uygun olmayan kesin inanç.]
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmemek fakat bildiğini iddia etmek. ["Bildiğinin" ya da bildiğini varsaydığının, yanlışının, en doğru/kesin olduğunu iddia etmek.]
İLE/||/<>/<
Ötekinin iddiasını/sözünü delilsiz/kanıtsız kabul etmek. )

( ... İLE/VE Tek boyutlu. İLE/VE İki boyutlu. İLE/VE Üç boyutlu. İLE/VE Dört boyutlu. )

( [Felsefe'de] BEBGAİYYE[Ar.]/PSITTACISME[Fr.]: Papağanlık. )

( Sadece bir iyi vardır, bilgi; sadece bir kötü vardır, cehalet. )

( TÂC MÂRİFET TÂCIDIR, SANMA GAYRI TÂC OLA
TAKLİT İLE TOK OLAN, HAKİKATTE AC OLA )

( )

( Anlayanlar(those who get it) <> Anlayıp da anlamamış gibi yapanlar(those who get it do not get it) <> Anlamayanlar(those who do not get it)
-----------------------------------------------------

Anlayanlar(those who get it) <> Anlayıp, anlaşılacak hiçbir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who get it but realise there is nothing to get) <> Anlaşılacak bir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who realise there is nothing to get)
----------------------------------------------------

Anlamayanlar(those who get it) <> Anlamayıp, anlaşılacak hiçbir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who do not get it and realise there is nothing to get) <> Anlaşılacak bir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who realise there is nothing to get)
-----------------------------------------------------

Karmakarışık durumda olanlar/hiçbir nasibi ol(a)mayanlar(those who are very confused) )

( O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini;
çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.

O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini;
cahildir, ondan uzakça durun.

O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini;
(belki) uykudadır, onu uyandırın.

O ki, biliyor ama biliyor bildiğini;
bilge kişidir, onu izleyin. )


- CEHL >< HİLM


- CEHL-İ BASİT ile CEHL-İ MÜREKKEB

( Bilmediğini bilen. İLE Bilmediğini bilmeyen. )

( Şekk. İLE Eş-şekk. )

( O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini; çocuktur, onu eğitin/yetiştirin. O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini; cahildir, ondan uzakça durun. O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini; (belki) uykudadır, onu uyandırın. O ki, biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir, onu izleyin. )


- CEHL-İ MÜREKKEB ile/ve ECHEL-Ü CÜHELÂ

( Bilmediğini bilmemek. İLE/VE Bilmediği halde bildiğini doğru kabul etmek ve iddia etmek. )

( TECHÎL (ETMEK): Cahile cahilliğini söylemek. )


- ÇEHOV değil ÇEHOF


- CEHRE[< Fars.] ile ÇEHRE[< Fars.]

( Pamuk, yün gibi şeyleri eğirip iplik durumuna getirmeye yarayan araç, iğ. İLE Yüz. | Görünüş. | Somurtkanlık. )


- ÇEHRE[Fars. ÇİHRE] ile/ve/||/<> ÇEVRE


- ÇEKİ-DÜZEN (VERMEK)


- ÇEKİ ile ÇEKER

( Tartı. | 250 kg.'a eşit olan, odun, kireç gibi ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan bir ağırlık ölçüsü. | Üzüntü, sıkıntı. İLE Bir tartma aygıtının kaldırabildiği ağırlık miktarı. )


- ÇEKİÇ (KEMİĞİ) ile/ve ÖRS (KEMİĞİ) ile/ve ÜZENGİ (KEMİĞİ) ile/ve ORTA KULAK KEMİKLERİ

( AZM-İ MITRAKA ile/ve AZM-İ SENEDÂNÎ ile/ve AZM-İ RİKÂBÎ ile/ve ... )

( image

image )

(

)

( MALLEUS vs./and ANVIL/INCUS vs./and STIRRUP/STIR BONE/STAPES vs./and OSSICLE )


- ÇEKİÇ ile/ve/değil/||/<> TOKMAK


- ÇEKİG ile ÇEKİK/ÇÜPEK ile ÇEKİK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir yazıdaki yardımcı imler. İLE Küçük erkek çocuğunun eşeysel örgeni, pipi. İLE Serçeye benzer benekli bir kuş.[Kayalık yerlerde yaşar.] )


- ÇEKİLGİ/İNZİVA ile/ve/değil/yerine/||/<> OYALANMA


- ÇEKİM GÜCÜ ve/||/<>/>< MERKEZKAÇ GÜCÜ

( Güneşle aralarındaki eşik ve denge, gezegenler ve gezegenlerin hızıdır. )


- ÇEKİM ile/ve/<> GEREKSİNİM


- ÇEKİM ile/ve/||/<> İTİM

( Göksel/semâvî. İLE/VE/||/<> Yersel/arzî. )


- ÇEKİMİN/KAMERANIN:
ÖNÜNDEN GEÇMEK değil/yerine/>< ARKASINDAN GEÇMEK


- ÇEKİMSER ile ÇEKİNGEN/SINGIN

( ABSTAINER vs. TIMID )


- ÇEKİMSER/LİK ile/ve/||/<> KAÇINGAN/LIK


- ÇEKİMSER/LİK ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLU/LUK


- ÇEKİNCE ile SAKINCA

( DRAWBACK vs. INCONVENIENCE )


- ÇEKİNCE ile/değil/yerine SAYGI

( [not] AVOID vs./but RESPECT
RESPECT instead of AVOID )


- ÇEKİNCE ile SIKINTI


- ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/<> DAYANÇLI/LIK/SABIRLI/LIK


- ÇEKİNGEN/LİK ile İÇE KAPANIK/LIK


- ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MESAFELİ/LİK


- ÇEKİNİLMESİ GEREKEN:
SALDIRGAN/LIK ile/ve/||/<>/> ŞIMARIK/LIK

( [Çekinilmesi gereken ...]
İyi birinin aç kaldığındaki saldırganlığı. İLE/VE/||/<>/>Kötü birinin doyduğundaki şımarıklığından. )


- ÇEKİNME ile/ve/değil/||/<> NEZÂKET


- ÇEKİNMEK ile ÇEKİLMEK

( TO AVOID vs. TO RETREAT )


- ÇEKİP ÇEVİRMEK


- ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ENGELİ / BÖLÜNME ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ REAKTÖRÜ / NÜKLEER REAKTÖR ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ÜRÜNLERİ / BİRİNCİL BÖLÜNME ÜRÜNLERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ VERİMİ ile/||/<> ÇEKİRDEK DÖNÜŞÜMÜ / GEÇİŞ ile/||/<> ÇEKİRDEK ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK FİZİĞİ ile/||/<> ÇEKİRDEK GERİ TEPMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK İNDÜKSİYONU ile/||/<> ÇEKİRDEK İZOMERİ / İZOMER ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI NOKTASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI REAKTÖRÜ / KAYNAŞMA REAKTÖRÜ ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI YAKITI / KAYNAŞMA YAKITI ile/||/<> ÇEKİRDEK KUTUPLANMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KUVVETLERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK KÜTLESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK LAZERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK MOMENTİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANSI[ÇMR] ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANS SPEKTROMETRESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANS TOMOGRAFİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETOMETRESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETONU ile/||/<> ÇEKİRDEK MODELLERİ (SIVI DAMLASI | KABUK | ORTAK) ile/||/<> ÇEKİRDEK PARÇALANMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK PİLİ ile/||/<> ÇEKİRDEK POTANSİYEL ENERJİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK POTANSİYELİ / COULOMB ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK REZONANSI ile/||/<> ÇEKİRDEK REZONANS MANYETOMETRESİ / ÇEKİRDEK MANYETOMETRESİÇEKİRDEK SPİNİ ile/||/<> ÇEKİRDEK TABAN DURUMU / ÇEKİRDEK TABAN ENERJİ DURUMU ile/||/<> ÇEKİRDEK TABAN ENERJİ DURUMU ile/||/<> ÇEKİRDEK TEPKİMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK ETKİ KESİTİ / ETKİ KESİTİ / ÇEKİRDEK TESİR KESİTİ / TESİR KESİTİ ile/||/<> ÇEKİRDEK YARIÇAPI ile/||/<> ÇEKİRDEK YOĞUNLUĞU ile/||/<> ÇEKİRDEK YÜKÜ ile/||/<> ÇEKİRDEK ZİNCİR TEPKİMESİ / ZİNCİR TEPKİMESİ


- ÇEKİRDEK DUYULAR ve/||/<> KAYGI ve/||/<> GÜVENLİK STRATEJİLERİ


- ÇEKİRDEK ile/ve/<> ÇEKİRDECİK

( Evli meyvelerin içinde, bir ya da birden çok bulunan, çoğu sert bir kabukla kaplı tohum. | Yenmek için satılan kabak çekirdği. | Bir gözenin merkezini oluşturan nesnecik. | Atom çekirdeği. | 5 santigrama eşit olan, kuyumculukta kullanılan ağırlık ölçüsü. | Bir şeyin temelini oluşturan öz, nüve. İLE Göze çekirdeğinin içinde, tek ya da birden çok bulunan, yuvarlak nesne. )


- ÇEKİRDEK ile/||/<> ÇEKİRDEK BAĞLANMA ENERJİSİ / BAĞLANMA ENERJİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BOZULMA MODU / BOZULMA ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ

( Temel olarak proton ve nötronlardan oluşan, yükü +Ze olan, etrafında elektronların döndüğü ve atomun hemen hemen tüm kütlesini oluşturan çok yoğun merkezî kısmı. | Bir düzenek sargısının ortasında bulunan, manyetik çekirdek ya da kor olarak da bilinen manyetik nesne. )

( NUCLEUS, CORE VS. ... VS. ... VS. NUCLEAR JiSSiON )

( LE NUCLéUS / LE NOYAU AVEC ... AVEC ... AVEC LA FiSSiON NUCLéAR )

( KERN MiT ... MiT ... MiT KERNSPALTUNG )

( NüVE )


- ÇEKİRGE/ÇEKÜRGE[Oğuz] ile BÜRKAN/BİRKAN[Ar.]

( ... İLE Alaca çekirge. )


- ÇEKİŞME ile ÇELİŞME


- [ne yazık ki]
ÇEKİŞME ile/ve/<>/< İNATLAŞMA


- ÇEKİŞME değil/yerine/>< UYUM


- ÇEKİŞMEK" ile "SİDİK YARIŞTIRMAK"

( Akıllı kişi, kimseyle yarışmaz. Böylece, kimse, onunla yarışamaz. )


- BOŞANMA:
ÇEKİŞMELİ ile/değil/yerine/>< ANTLAŞMALI


- ÇEKMECE KÖPRÜSÜ ve BOSTANCI KÖPRÜSÜ ve ÇOBANÇEŞME KÖPRÜSÜ


- ÇEKMECE KÖPRÜSÜ ile MİMAR SİNAN

( Mimar Sinan'ın, tek, imzasının bulunduğu yapıtıdır. )


- CELÂLLENMEK değil/yerine/= ÖFKELENMEK


- CELB (ETMEK) ile/ve/||/<> CEZB (ETMEK)

( Kendi üzerine çekmek. | Getirtmek, davet etmek, çağırtmak. İLE/VE/||/<> Kendine çekmek. | Etkileyerek kendine bağlamak. )


- CELP/CELB[Ar.] ile ÇAĞRI

( MESSAGE vs. SUMMON )


- CELB-İ MENÂFİ değil/yerine/>< DEF-İ MEFÂSID

( Yanlışları önlemek ve işlememek; çıkarları, iyilikleri getirmek ve işlemekten öncelik kazanır. )

( Def-i mefâsıd, celb-i menâfiden evlâdır. )


- CELEB[Ar.]/İÇOĞLANI/İZLATKO ile CELEB[Ar.]

( ... | İstanbul sarayında ilk işe başlamış acemi. İLE Orospu, fahişe. | Çan. )


- ÇELEBİ ile Çelebi

( Bektaşî ve Mevlevî pirlerinin en büyüklerine verilen unvanç | Hristiyan tüccar. | Görgülü, terbiyeli, olgun kişi. | Sultanların erkek çocuklarına verilen ad. İLE Kırıkkale iline bağlı ilçelerden biri. )


- ÇELEBİ ile/> ŞEHZÂDE[Fars.] ile/> VELİAHD

( Görgülü, terbiyeli ve olgun. | Bay. | Bektâşî ve Mevlevî Pîr'lerinin, en büyüklerine verilen san. İLE/||/<> Sultanların ve oğullarının erkek çocuklarına verilen san. İLE/||/<> Bir hükümdarın ölümünden ya da tahttan çekilmesinden sonra tahta geçmeye aday olan kişi. | Herhangi bir göreve ya da makama geleceği beklenilen kişi. )


- CELEBRATION vs. CONGRATULATION


- CELEP/CELEB[Ar.] değil/yerine/= İÇOĞLANI

( Saraylarda, çeşitli devlet hizmeti için aday olarak yetiştirilen gençlere verilen ad. )


- CELESÂT-I ÂTÎ değil/yerine/= GELECEK OTURUMLAR


- CELESTIAL değil/yerine/= GÖK,GÖKÇE, GÖK İLE İLGİLİ


- ÇELİŞİK OLAN ile/ve/değil/||/<>/< ÇELİŞİK GÖRÜNEN


- ÇELİŞİK ile/ve/değil BARIŞMAMIŞ


- ÇELİŞİK" ile/değil ÇELİŞKİ OLDUĞUNU İDDİA EDENİN BİLGİSİZLİĞİ/YETERSİZLİĞİ


- ÇELİŞİK = MÜTENAKIZ = CONTRADICTORY[İng.] = CONTRADICTOIRE[Fr.] = KONTRADIKTORISCH, WIDERSPRECHEND[Alm.] = CONTRADICTORIUS[Lat.] = CONTRADECIR[İsp.]


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/||/<>/< ANA ÇELİŞKİ


- ÇELİŞKİ ve/||/<> BÜTÜNÜN PARÇASI


- ÇELİŞKİ ile/ve ÇATIŞKI

( Düşündürür. İLE/VE Güldürür ya da ağlatır.[öfkeden] )

( Goes to think. WITH/AND Goes to laugh or cry.[by the anger] )

( CONTRADICTION vs./and CONFLICT )


- ÇELİŞKİ ile/değil/< DAYANÇ/SABIR


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine EYTİŞİM

( CONTRADICTION vs. DIALECTIC )


- ÇELİŞKİ ile/ve/||/<> İKİRCİK


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLİŞKİ

( [not] CONTRADICTION vs./and/but/||/<>/< RELATION
RELATION instead of CONTRADICTION )


- ÇELİŞKİ ile/değil/yerine/>< İLİŞKİ


- [ne yazık ki]
ÇELİŞKİ ile/ve/||/<> KISIR DÖNGÜ


- ÇELİŞKİ ile/ve/||/<> TUTARSIZLIK


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYUMSUZLUK


- ÇELİŞKİLİ ile/ve/<> ÇEKİCİ/CÂZİBELİ


- ÇELİŞKİLİ ile/ve/değil/<> ÖZENSİZ


- ÇELİŞKİYE/ÇATIŞKIYA İŞARET (ETMEK) ile/ve/değil/<> SERZENİŞ


- ÇELİŞME/ÇELİŞKİ = TENAKUZ = CONTRADICTION[İng., Fr.] = WIDERSPRUCH[Alm.] = CONTRADICTIO[Lat.] = CONTRADECIR[İsp.]


- ÇELİŞMEZLİK ile/ve ÇOKLUK


- CELLAT[Ar. < CELLAD] değil/yerine/= ÖLDÜRMEN


- ÇELME ile ÇELGİ

( Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek. | Düşürme. | Birini yere düşürmek için ayağının önüne ayak uzatma. | Örtünüp iki ucunu bağlamak. Arkadan, hafifçe bağlanan başörtüsü. | Bir şeyin kenarını, verev ya da çapraz kesmek, çalmak. | Düşüncenin/sözün, birbirini tutmaması, birbirine ters düşmesi. İLE Çene altından bağlanan başörtüsü. )


- DİKKATİNİ:
"ÇELMEK" değil ÇEKMEK


- CELSE[Ar.] değil/yerine/= DURUŞMA/OTURUM


- CELSIUS DERECESİ ile/ve/<> CELSIUS SICAKLIK ÖLÇEĞİ

( Sıcaklık aralığı ya da farkının, 1 kelvin'e ve Celsius ölçeğindeki sıcaklık aralığının 1/100'üne eşit sıcaklık birimi. [simgesi: °C] İLE/VE/<> Normal koşullarda, suyun donma sıcaklığını 0 derece ve kaynama sıcaklığını da 100 derece kabul eden ve kelvin olarak mutlak sıcaklığa, °C = °T-273.15 ile bağlı olan ölçek. )


- CEM[Ar.] ile CEM'[Ar. çoğ. CUMÛ] ile CEMM[Ar.]

( Hükümdar, şah. | Şark söylencesinde/mitolojisinde şarap ve içkinin mucidi. | Süleyman Peygbamber'in takma adı. İLE Toplanma, yığma. | Birden fazla kişi, hayvan ve eşyayı gösteren ad. | Çoğul. [Ar. dilb.] İLE Büyük sayı, çokluk, kalabalık. )


- CEM ile/||/<> TEFRÎK ile/||/<> DARB ile/||/<> TANSÎF

( Toplama işlemi. İLE/||/<> Çıkarma işlemi. İLE/||/<> Çarpma işlemi. İLE/||/<> Yarıya bölme işlemi. )


- CEMÂAT[Ar. < CEM] ile CEMÂÂT[Ar. çoğ. CEMÂAT] ile CEMÂD[Ar.]

( İnsan topluluğu. | İmamın arkasında namaz kılanlar. İLE İnsan toplulukları. | İmamın arkasında namaz kılanlar. | Bir mezhepten olan topluca halk. | Yeniçeri teşkilâtında birkaç odadan oluşan bölüm. İLE Taş gibi cansız olan şey. )


- CEMAAT ile/ve CEMİYET

( COMMUNITY vs. SOCIETY )

( GEMEINSCHAFT mit GESELLSCHAFT )


- CEMAAT ile TARİKAT

( Sufi ile Zahit Öyküsü - İsmail Güleç )


- CEMÂH[Ar.] ile CENÂH[Ar.]

( Atın baş sertliği, harınlık. İLE Kanat, kuş kanadı. | Kol, pazı. | Yan, kol. | Âhiret. )


- CEMÂL GÖRMEK ve/||/<> KEMÂL BULMAK ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK


- CEMAL:
GÜZELLİK ile/ve YÜZ


- CEMÂL:
İNSAN YÜZÜ ile/ve/değil/||/<>/< İNSAN SÖZÜ


- CEMÂL ve/||/<> KEMÂL

( Seyr eylenir. VE/||/<> Tahsil edilir. )


- CEMİ ile/ve/||/<> KESİR ile/ve/||/<> MEBZUL[Ar. < BEZL] ile/ve/||/<> CÜMLE

( Toplam. İLE/VE/||/<> Çok. İLE/VE/||/<> Bol, çok, ucuz. | Tıka basa. İLE/VE/||/<> Ne var, ne yok ise hepsi. | O andaki hepsi. )


- CEMÎ[Ar.] ile/ve/||/<> KÜLLÎ[Ar.]


- CEMİL TOPUZLU ve/||/<> CEMALETTİN EFENDİ

( )


- CEMİYETÇİ BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> STRATEJİK BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> FARKLI BAKIŞ/ANLAYIŞ


- ÇEMKİRMEK ile ÇEMKİRMEK

( Birine karşı gelmek, sert yanıt vermek.İLE Köpeğin kesik kesik havlaması. )


- CENÂB-I[: Taraf, yön. < Hazret. ] HAKK ile ALLÂH-Ü TEÂLÂ (olarak tanımlamak)


- CENÂH ile/||/<> CENÂB ile/||/<> ZIMN

( Yan taraf. İLE/||/<> Evin yan tarafı, avlu (hürmet bildirilen sıfat olarak da kullanılır). İLE/||/<> İç taraf. )


- CENAH ile/||/<> CEPHE ile/||/<> MİLNE HATTI

( Savaş düzenindeki ordunun merkeze göre iki yanından her biri. İLE/||/<> Üzerinde savaşın sürdüğü bölge. İLE/||/<> İzmir'in işgalinden sonraki ilk Yunan ilerlemesinde fiilen kurulan Yunan duraklama cephesi.[Ayvalık Kozluca'nın kuzeyinde, Soma, Akhisar, batısından Ödemiş ve Aydın'ın doğusundan geçerek Büyük Menderes Irmağı boyunca uzanan çizgi] )


- CENÂH ile VECHE[aslı VİCHE]

( Kanat, kuş kanadı. | Kol, pazı. | Yan, kol. | Âhiret. İLE Yüz. | Yan, taraf, semt. )


- CENÂH-I ZÜBÂB[Ar.] -ile

( Sinek kanadı. )


- CENAZEYE GİDİYORUM ile/değil/yerine AĞLAMAYA GİDİYORUM

( Lazlar ve Mingreller, cenazenin adı yerine halini ifade etmeyi tercih ederler. )


- [ne yazık ki]
CENDEREYE ALMAK SOKMAK ile/ve/<> KISKACINA ALMAK


- ÇENE:
ALTI ile/ve/<> ÜSTÜ

( Ya dişil, ya eril. İLE/VE/<> Hem dişil, hem eril; ne dişil, ne eril. )

( Gövde[beden/vücut]. İLE/VE/<> Baş. )


- ÇENGELKÖY'DE:
AYVA ve/||/<> ŞEFTALİ ve/||/<> SALATALIK)


- CENNET ile/ve/||/<> VALHALLA


- -CENOSİS ile/||/<> -RHEA/-RRHEA/-RRHOEA/-RRHOEA ile/||/<> -RHAGE/-RRHAGE/-RRHAGİA/-RRHAGY ile/||/<> LOCHİO-

( Akıntı, cerrahi olarak çıkarma. İLE/||/<> Akıntı, sızıntı. İLE/||/<> İleri derecede, aşırı akıntı. İLE/||/<> Çocuk doğumundan sonraki akıntı ile ilgili, puerperal. )


- CENTRAL İLE PERİPHERAL İLE IMMUNE PRİVİLEGE ile/||/<> İMMÜN TOLERANS

( Oto-reaktivite kontrol mekanizmaları. )

( Formül: Negatif seleksiyon )


- CENÛB ile/||/<> ŞİMÂL

( Güney. İLE/||/<> Kuzey. )


- CEP TELEFONU:
"YAKINLAŞTIRICI" ile/ve/||/<>/>< UZAKLAŞTIRICI

( Uzaktakileri, size. İLE/VE/||/<>/>< Sizi, yanınızdakilerden. )


- CEP TELEFONU'NDA:
SELÂMLAŞMA/HATIR yerine DOĞRUDAN KONUYU KONUŞMAK

( TO TALK DIRECTLY THE SUBJECT instead of TO GREET :ON MOBILE PHONES )


- CEP ve/||/<>/> ÇÖP

( Çöpleri, dışarıya/yola/sokağa atmak yerine cebimizde tutma olanağımız varken, cebimiz, bir süreliğine çöp de olabilir. )


- ÇER ile ÇER[Oğuz] ile ÇER[Oğuz]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Gövdenin [hastalık derecesinde] ağırlaşmasını anlatan sözcük. İLE Zaman. İLE Bir şeyin karşı tarafı. )


- ÇER değil/yerine/= SATRANÇ


- ÇERAG/Ğ[Fars.]/ÇIRA değil/yerine/= KANDİL, MUM, IŞIK | OTLAMA, OTLAK


- CERÂHAT/CİRÂHAT[Ar.] ile CERÂHÂT[Ar. çoğ. CERÂHAT/CİRÂHAT]

( İrin, yara. | Cerrahlık. İLE Yaralar, irinler. )


- CERAHAT ile/değil/yerine/>< CEMAAT


- CERBEZE ile/ve/||/<>/> CEZBE

( Güzel konuşma. | Beceriklilik, girginlik. | Kurnazlık, hilekârlık. İLE Bir duygu ya da bir inanışın etkisiyle ölçüsüzce coşup kendinden geçme. | Çekilme, çekim. )


- CER-/CERO- ile/||/<> TYR-/TYRO-

( Mumsu yapıda. İLE/||/<> Peynir ya da peynirimsi. )


- ÇERÇEVE ile DÖNGÜ

( FRAME vs./and CYCLE/CYCLONE )


- ÇERÇEVE ile/ve EREK


- ÇERÇEVE ile/ve/||/<> KAPSAM


- ÇERÇEVE ile PENCERE


- ÇERÇEVE ile/ve/<> YÖRÜNGE


- ÇERÇİ ile TÜCCAR

( Mal takasıyla sınırlı. İLE Pazar yaratan. )

( Köy, pazar gibi yerlerde dolaşarak, ufak tefek tuhafiye eşyası satan, gezgin esnaf. İLE Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kişi. )


- CERES ile/ve/||/<> BAKHÜS


- ÇERH[Fars. < ÇARH/ÇERYH]/FELEK[Ar.] değil/yerine/= ÇARK


- CERH[Ar.] ile KESB[Ar.]


- CERÎ/CERY[Ar.] ile CERÎ'[Ar. < CÜR'ET]

( Cereyan. İLE Yiğit, cesur, gözü pek, yürekli. )


- CERÎB -ile

( Eskiden Arap ülkelerinde kullanılan [aşağı-yukarı] 216 litrelik bir hacim ölçüsü. | Tarla ve arazi ölçüsü. | Dönüm. )


- CERİB[Ar.] ile CERÎB[Ar.]

( Uyuz hastalığına tutulan, uyuz. İLE Eskiden Arap ülkelerinde kullanılan [aşağı-yukarı] 216 litrelik bir hacim ölçüsü. | Tarla ve arazi ölçüsü. | Dönüm. )


- CERÎB-üt-TAÂM -ile

( Dört kâfiz arpa ve buğday alan bir ölçek. )


- CERİDE ile/ve/||/<>/> ZÂBİT CERİDESİ


- ÇERİG ile ÇERİG[Oğuz]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Savaştaki karşılıklı saflar. İLE Herhangi bir şeyin karşı tarafı. | Herhangi bir şeyin zamanı. )


- CERÎM[Ar.] ile CERÎN[Ar. çoğ. ECRÂN, ECRİNE, CÜRÜN]

( Kabahatli, suçlu. İLE Hurma kurutma yeri. )


- ÇERT ile ÇERT ÇÜRT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Parça. İLE Herhangi bir şeyin parçaları ya da kırıntıları. )


- CERTAIN vs. PUNGENT


- CERTAINTY vs. STERN(NESS)


- CESÂRET:
DEVAM EDEBİLME GÜCÜ ile/ve/değil/||/<>/< HİÇ GÜCÜMÜZ KALMADIĞINDA, DEVAM EDEBİLMEK


- CESARET ETMEK değil/yerine/= GÖZE ALMAK


- CESÂRET:
KORKUNUN YOKLUĞU ile/ve/değil/+/||/<>/< BENCİLLİĞİN BULUNMAMASI


- CESÂRET:
"SEÇTİKLERİMİZ" değil VAZGEÇTİKLERİMİZ


- CESÂRET ile/ve ATILGANLIK

( BAHÂDIR: Yiğit, cesur. )

( COURAGE/BRAVERY vs./and DASH/AUDACITY )

( COURAGE avec/et ... )

( MUT mit/und ... )

( COR/CUER[: Yürek/kalp.] ile/ve ... )

( DENUEDO/VALOR con/y ... )

( CORAGGIO con/e ... )

( ... ile/ve THRASYTES )


- CESÂRET ile/ve/<> AYKIRILIK


- CESÂRET ve/||/<>/> BASİRET ve/||/<>/> FERÂSET ve/||/<>/> HAYRET ve/||/<>/> HİKMET ve/||/<>/> MERHAMET


- CESÂRET değil BUNALIM


- CESÂRET ile/ve/değil CAHİL CESÂRETİ

( [not] COURAGE vs./and/but IGNORANT COURAGE )


- CESÂRET ile/ve/değil/||/<> GÖZDEN ÇIKARMAK


- CESÂRET ile/ve/<> GÜÇ

( Birini çok sevmek ile. İLE/VE/<> Biri tarafından çok seviliyor olmak ile. )

( COURAGE vs./and/<> POWER )


- CESÂRET ile/ve/||/<>/> GÜÇ ile/ve/||/<>/> MUTLULUK

( En kısa sürede özür dileyerek. İLE/VE/||/<>/> En kısa sürede affederek. İLE/VE/||/<>/> En kısa zamanda unutarak. )


- CESÂRET ve/<> GÜVEN

( COURAGE and/<> CONFIDENCE )


- CESÂRET ile İNTİKAM

( İntikama yönelik çaba, cesâretten değil acziyettendir. )


- CESÂRET ile/ve/<>/değil İSTEKLİLİK

( [not] COURAGE vs./and/<>/but WILLINGNESS )


- CESARET ile/ve/||/<> KALB(İN ATMASI)

( Var mı aşka? İLE/VE/||/<> Çarpıyor bir başka. )

( Var mı aşka? İLE/VE/||/<> Çarpıyor bir başka. )


- CESÂRET ile/ve KARARLILIK

( COURAGE vs./and DECISIVENESS/STABILITY )


- CESARET ile/ve/||/<>/< KAYGI


- CESÂRET ve/<> MAHÂRET/BECERİ


- CESÂRET ile/ve/||/<>/> OLASILIK/RİSK/MUHÂTARA[Ar. < HATAR]

( Almaya cesâret edemediğimiz riskleri alanlar, yaşamak istediğimiz yaşamı yaşar. )

( COURAGE vs./and/||/<>/> RISK )


- CESÂRET ile/değil/ne yazık ki SAYGISIZLIK


- CESÂRET = ŞECÂ'AT, CESÂRET[Fars., Ar.] = COURAGE[İng., Fr.] = FORTITUDO[Lat.] = MUT[Alm.] = HË ANDREIA[Yun.] = CORRAGIO[İt.] = VALOR[İsp.] = MOED[Fel.] = MOD[Dan.] = MUJYESTVO[Rus.]


- CESÂRET ile/ve/değil/yerine ŞEHÂMET

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Akıllıca olan cesâret. )

( [not] COURAGE vs./and/but REASONAL COURAGE
REASONAL COURAGE instead of COURAGE )


- CESÂRET ile/ve/||/<>/>/< TESLİMİYET


- CESÂRET ve/||/<>/>/< YARATICILIK

( Önderden gelir. VE/||/<>/>/< Takımdan gelir. )


- CESÂRET ile/ve YÜREKLİLİK

( COURAGE vs./and BRAVENESS )

( ... cum/et ANIMOSITAS )


- CESARET değil/yerine/= YÜREKLİLİK/GÖZÜPEKLİK


- CESÂRET ile/değil YÜZSÜZ/LÜK


- CESARETLEN(DİR)MEK değil/yerine/= YÜREKLEN(DİR)MEK


- CESEDİ:
SIRIKLAR ÜSTÜNE BIRAKMAK ile YAKMAK ile TOPRAĞA GÖMMEK

( Yakutistan'lılar, cenazelerini bu 3 biçimde kaldırırlar. [Ölüleri için yas tutmazlar.] )


- CESET/NAAŞ[Ar. < NA'Ş] değil/yerine/= ÖLÜYİN/GÖVRE


- CESET/CESED ile/ve/değil/||/<>/> CENÂZE

( Hayvanlarda ve insanda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsan için. )


- CESET[Ar.] ile MUMYA[Fars.]

( ... İLE Bazı özel ilaçlar kullanılarak bozulmayacak duruma gelmiş olan ve bugün kazılarla ortaya çıkarılan ceset. | [mecaz] Çok zayıf kişi. )


- ÇEŞİT ile/ve DİSİPLİN

( VARIETY vs. DISCIPLINE )


- ÇEŞİT ile TÜR

( KIND vs. TYPE )


- ÇEŞİT ile/ve YÖN

( VARIETY vs./and DIRECTION )


- ÇEŞİT/LEME / ÇEŞİT/Lİ/LİK ve/<> EŞİT/LEME / EŞİT/LİK


- ÇEŞİTLERİ BAKIMINDAN ve DELÂLET BAKIMINDAN


- ÇEŞİTLİ MAKAMLAR -ile

( * ACEMAŞÎRÂN
* ACEMKÜRDÎ
* BESTENİGÂR
* BEYÂTİ ARABÂN
* BÛSELİK
* DÜGÂH
* EVC
* EVCÂRÂ
* GERDÂNİYE
* GÜLNÂRÎ
* HİCAZ
* HİCAZKÂR
* HÜSEYNİ
* H. BÛSELİK
* HÜZZÂM
* KARCIĞAR
* K. HİCAZKÂR
* MÂHÛR
* MUHAYYER
* M. BÛSELİK
* NEVÂ
* NİHÂVEND
* NİKRİZ
* PENÇGÂH
* RAST
* SABÂ
* S. ZEMZEME
* SEGÂH
* SÛZİNÂK
* ŞEHNÂZ
* UŞŞÂK
* YEGÂH )


- ÇEŞİTLİ/LİK ile ÇOK/LUK

( Çeşitlilik içinde birlik doğaldır ve iyidir. )

( VARIATION/DIVERSITY vs. ABUNDANCE
Unity in diversity is natural and good. )


- ÇEŞİTLİLİK ile/ve/<> UYUMLULUK ile/ve/<>
EVRİM ile/ve/<> BİYOÇEŞİTLİLİK

( Açıklamalar için burayı tıklayınız... )

( )

( image )

( )


- ÇEŞME ile MUSLUK/BURMA

( )

( FOUNTAIN vs. TAP )


- ÇEŞME ile/değil/< ŞADIRVAN/ŞÂDURVÂN[< Fars. ŞÂDÂB-I REVÂN: Akıcı, çok su. (REVÂN: Akıcı.)]

( ... İLE/DEĞİL Daha çok cami avlularında bulunan, etrafı çok musluklu duvarla çevrili su haznesi. )


- ÇEŞME ile/<> YALAK

( ... İLE/<> Hayvanların su içtikleri, taş ya da ağaçtan oyma kap. | Çeşme, musluk vb.'nin altına akan suyun çevreye sıçramasını ya da akıp gitmesini önlemek için konulan delikli taş tekne. | [coğ.] Buzyalağı. | Boşboğaz, söz taşıyan. )


- CESSION vs. SESSION


- CESUR/CESURCA değil/yerine/= YÜREKLİ/KORKUSUZ/GÖZÜPEK


- CESUR ÖNDERİN ANLATACAĞI:
"BAŞARI/SIZLIK" değil/yerine/< GELİŞİM


- ÇETE[Bulg.] ile/değil/yerine/||/<>/< ÖRGÜT

( Yasa dışı işler yapmak ya da etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk. | Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ortak bir amacı ya da işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların ya da kişilerin oluşturduğu birlik. | Bir kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü. )


- ÇETE/ÇETERE" değil ÇETELE

( Çizilerek ya da oyularak açılan kertik. | Esnafın, uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek hesap tuttukları ağaç dalı. )


- ÇETREFİLLİ/LİK ile/ve/||/<> ÇATALLI/LIK


- CEV'ÂN, CÂYİ'[Ar.] ile CEVÂN/CÜVÂN/CİVÂN[Ar.]

( Ac, acıkmış, midesi boş. İLE Genç, taze, delikanlı. )


- CEVAP[Ar.] ile YANIT


- CEVAZ BAHŞ değil/yerine/= OLUR VEREN


- CEVDET-İ RAVİYE ve/||/<> KUVVET-İ AZİME

( Düşünme gücü/yetisi. VE/||/<> Yapma gücü/yetisi. )


- ÇEVGÂN -ile

( ALLAH'IN EZELDEKİ TAKDİRİ )

( CİRİT OYUNUNDA ATLILARIN BİRBİRİNE ATTIKLARI DEĞNEK | UCU EĞRİ DEĞNEK, BASTON, ÇEVGEN )


- CEVHER[Ar.]/GEVHER[Fars.] ile/ve/||/<>/> CÜRÛF[Ar.]

( Bir şeyin özü. | Töz. | Mücevher. İLE/VE/||/<>/> Maden posası, dışık. Erimiş malzemelerin yüzeyindeki safsızlık. )


- CEVÎ[Fars.] -ile

( Bir arpa ölçüsündeki ağırlık. )


- ÇEVİRİ ile/ve/<> AKTARIM


- ÇEVİRİ ile/değil ÇEVİRME


- ÇEVİRİ ile/ve YALINLAŞTIRMA

( TRANSLATION vs./and TO SIMPLIFY )


- ÇEVİRİ ile/ve YORUM

( Dillerin dili. İLE/VE ... )


- ÇEVİRMEK ile/ve/değil/||/<>/< DÖNÜŞTÜRMEK


- ÇEVİRMEK ile/değil GEÇİRMEK


- ÇEVRE İÇİN YAŞAMAK değil/yerine ÇEVRE İLE BİRLİKTE YAŞAMAK


- ÇEVRE [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- ÇEVRE ile/ve ÇERÇEVE

( SURROUNDINGS vs./and FRAME )


- ÇEVRECİ/LİK ile/ve/değil DOĞACI/LIK


- [ne yazık ki]
"ÇEVREDEKİLER İÇİN" AŞK ÜZERİNE YANLIŞ "SÖZLER":
GENÇLİKTE ile OLGUNLUKTA/YAŞLILIKTA

( "Henüz yaşın erken". İLE "Bu yaştan sonra". )


- ÇEVREMDEKİ ON(10) KİŞİ YAPIYORSA, BEN DE YAPARIM/ALIRIM değil/yerine ÇEVREMDEKİ ON(10) KİŞİ YAPIYORSA, BEN DE KENDİMİ YAPAR/ALIR BULUYORUM


- ÇEVREN ve/<>/|| EVREN


- ÇEVREYİ KORUMALI!


- ÇEVRİNME ile ÇEVRİNTİ

( ... İLE Bir şeyin, kendi ekseni çevresinde, sürekli dönmesi. | Su ve hava çevrisi. | Çeşitli tahıl karışımı. )


- CEVVAL ile CAZGIR

( Davranışları, çabuk ve keskin olan. İLE Güreşecek olan pehlivanları, yüksek sesle, izleyicilere tanıtan ve dualarını okuyarak onları alana süren kişi. | Fitneci. )


- CEZA


- CEZA:
AMAÇ değil/yerine/>< ARAÇ

( [bkz.] CESARE BECCARIA[15 Mart 1738 - 28 Kasım 1794] )


- CEZÂ:
ÂRIZÎ ile/ve/||/<> İSTİSNAÎ


- CEZA EVİNDE KALMA SÜRESİNİN ARTIRILMASI ile/ve/değil/||/<>/< CEZANIN ARTIRILMASI


- CEZA:
GELECEĞE YÖNELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEÇMİŞE DÖNÜK


- CEZÂ:
HAD ve/||/<> KISAS ve/||/<> ERŞ ve/||/<> TÂZİR

( Beş amaç/makâsıd-ı hamse. VE/||/<> ... VE/||/<> ... VE/||/<> İctihad yoluyladır.[Had ve kefâret cezası konulmamışlar için] )


- CEZA:
MUTLAK ile/ve/||/<> NİSBÎ ile/ve/||/<> KARMA

( Kesinlik ve karşılık. İLE/VE/||/<> Önleyici. İLE/VE/||/<> Hem önleyici, hem de karşılık. )


- CEZA:
SUÇ İŞLEDİĞİNDEN DOLAYI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUÇ İŞLENMEMESİ İÇİN


- CEZA TÜZESİ(HUKUKU) ile/ve/değil ÖZGÜRLÜKLERİN TÜZESİ(HUKUKU)


- CEZÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA ile/ve İCRÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA ile/ve CEZÂ USÛLÜNDE ile/ve DÜŞMAN CEZÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA

( Güneşin batmasından bir saat sonra başlar ve güneşin doğmasından bir saat öncesine kadar devam eder. [TCK 502] İLE/VE Güneşin batmasından doğmasına kadar süren zaman. [İc. İf. K. 51] İLE/VE Nisan ayı başından 30 Eylül'e kadar saat 21.00'den sabahın 04.00'üne; 01 Ekim'den 31 Mart'a kadar saat 21.00'den sabahın 06.00'sına kadar devam eden süre. [CMUK 96] )


- CEZA YARGILAMASINDA:
CEZA KARARNAMESİ ile/değil/yerine/||/<>/> BASİT YARGILAMA USÛLÜ

( )

( )

( )


- CEZÂ ile AZAP

( ... İLE Sıkıntı, ıstırap. | Lezzet. )


- CEZA ile BEDEL

( PENALTY vs. WORTH )


- CEZÂ ile/ve/değil/yerine/||/<> CEFÂ


- CEZÂ'[Ar.] ile CEZÂ'[Ar.]

( Sabırsızlıkla sızlanma. İLE İyi ya da kötü karşılık, azap. )


- CEZÂ ile/ve DİSİPLİN

( Karşılık. İLE/VE Öğrenme. )

( Ceza aynı hatayı yinelemeyi önlemelidir sadece. )

( Cezalandıran ya da cezalandırılan siz olabilirsiniz ama, cezanın suça uygun olmasına özen gösterin. )

( PUNISHMENT vs./and DISCIPLINE )


- CEZA değil ERİŞEMEME


- CEZÂ ile/değil KARŞILIK

( Kötülüğü cezalandırmayan, yapılmasını emreden gibidir. )


- CEZÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< LÜTÛF


- CEZÂ ile/ve/=/||/<>/>/< RAHMET

( Hem suçlu, hem de mağdur için. )


- CEZA ile/ve YAPTIRIM

( PUNISHMENT vs./and SANCTION )

( FALE PUİ PUİ: Cezaevi. )


- CEZÂDA AŞIRIYA DÜŞMEK değil/yerine/>< HATAYLA BERAAT


- CEZALARDA:
YANLIŞ YAPILANA ile YAPILMAYANA/KARŞILANMAYANA [zorunlu olduğu halde]

( Geliştirir. İLE [belki] Dönüştürür. )

( Verilebilir de, verilmeyebilir de. İLE Çoğunlukla verilmesi gerekir. )

( Niyete göre hafifletilebilir. İLE Ne niyet, ne özel koşullar pek değerlendirilmez. )

( Haklılık/haksızlık, yerindelik-yersizlik, adâlet aranabilir. İLE Ne haklılık, ne de herhangi bir şey aranır. )

( Nush ile uslanmayanı, etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir! )


- CEZBE ile/ve/||/<> BAYILMA

( [çoğunlukla] Çevresinde birileri yoksa yapılamayan//gelinemeyen/deneyimlenemeyen. :) )


- CHANCE vs. POSSIBILITY


- CHANG -ile

( Çin'de eski bir uzunluk ölçüsü. )


- CHANGE ve/||/<>/> CHANCE

( Değişim. VE/||/<>/> Kazanma olanakları/olasılıkları. )


- CHARACTER vs. TEMPERAMENT


- CHARLES DARWIN ve/<>/> ALFRED RUSSELL WALLACE

( 12 Şubat 1809 - 19 Nisan 1882 ve/<> 08 Ocak 1823 - 07 Kasım 1913 )


- CHARLES TRIPP ve/||/<> ELI BOWEN

( Çift kişilik[tandem] bisikleti, elleri olmayan Charles Tripp ile ayakları olmayan Eli Bowen, 1891'de icat etmiştir. )

( )


- CHATGPT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TURGPT

( [Dil Desteği]
Çok sayıda dilde, metin anlama ve üretme yeteneğine sahip bir yapıdır. Ancak, özellikle İngilizce odaklıdır.[Öteki dillerdeki etkililiği, İngilizce kadar yüksek olmayabilir.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe dilinde üstün performans gösteren ve Türkçe içerik oluşturmak ve anlamak için odaklandırılmış bir yapıdır. )

( [Eğitim verileri ve kaynaklar]
Çok sayıda İngilizce metin kaynağından eğitilmiştir ve İngilizce'ye odaklanır.[Öteki dillerdeki veri kaynaklarına da erişimi vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe içeriklerden eğitilmiş ve Türkçe'deki metinleri daha iyi anlayabilen ve yansıtabilen bir yapıdır. )

( [Türkçe kültür ve aktarım anlayışı]
Türk kültürü ve tanımları konusunda sınırlı bilgiye sahip olabilir ve bu nedenle Türkçe içerikleri daha az doğru biçimde işleyebilir.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Türk kültürünü ve tanımlarını daha iyi anlar ve bu nedenle Türkçe metinleri daha iyi işleyebilir. )

( [Uygulama Alanları]
Genel sohbet, metin oluşturma, soru-yanıt uygulamaları, metin tabanlı oyunlar ve daha fazlası gibi geniş bir uygulama yelpazesi için kullanılabilir.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe içeriğe sahip web siteleri, müşteri hizmetleri botları, özel Türkçe metin oluşturma görevleri ve Türkçe'deki çeşitli uygulamalar için daha uygundur. )


- CHECK vs. CONTROL


- CHECK and BALANCE


- CHECKING vs. COMPARE


- CHİL-/CHİLO-/CHEİL-/-CHEİLİA/CHEİLO-/-CHİLİA ile/||/<> CHİR-/CHİRO-/CHEİR-/CHEİRO-/CHEİRİA-/-CHİRİA- ile/||/<> MANİ-/MANU- ile/||/<> ONYCH-/-ONYCHİA/ONYCHO-

( Dudaklarla ilgili. İLE/||/<> Ellerle ilgili, el. İLE/||/<> El, elle ilgili. İLE/||/<> Tırnak, pençe, tırnakların durumu. )


- CHOKE vs. DROWN vs. STRANGLE vs. SUFFOCATE


- CHORDO- ile/||/<> SPONDYL-/SPONDYLO- ile/||/<> SPİN- ile/||/<> RACHİ-/-RACHİDİA/RACHİO-/-RHACHİS/RRHACHİS ile/||/<> MYEL-/-MYELİA/MYELO-

( Omurga/kord ile ilgili. İLE/||/<> Omurga/vertebra ile ilgili. İLE/||/<> Omurga/spina. İLE/||/<> Omurga ile ilgili. İLE/||/<> Kemik iliği, ilik, omurga ile ilgili durum. )


- CHROM-/CHROMO- ile/||/<> CHRON-/CHRONO-

( Renk, özel bir pigmentasyon durumu ile ilgili. İLE/||/<> Zaman. )


- CHROMATİC İLE CLİQUE İLE INDEPENDENCE ile/||/<> GRAF İNVARYANTLARI

( Grafların karakteristik sayıları. )

( Formül: χ(G) ≥ n/α(G) )

Bugün[04 Kasım 2025]
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(20/115)