TA'dan TU'ya ilk iki yazacı aynı olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 2.765 başlık/FaRk ile birlikte,
2.765 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(7/12)
- TAHRÎC[< HURÛC] ile TA'LÎL
( Çıkarma. | Diploma verme. | Hz. Peygamber'in sözünü ilk rivâyet edeni ortaya çıkarma. İLE Tümdengelim. | Neden, bahane gösterme/gösterilme. )
- TAHRÎF[Ar. < HAREF] ile TAHRÎF[Ar. < HARF | çoğ. TAHRÎFÂT]
( Genç birine bunaklık isnâd etme. İLE Harflerin yerini değiştirme, bozma, kalem oynatma, değiştirme. | Bir tanımın anlamını değiştirme. )
- TAHRİF[Ar.] ile/değil/yerine/>< TÂDİL[Ar.]
- TAHRİFAT[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRİ
- TAHRİK OLMAK ile AZMAK
( EXCITATION vs. TO EXCITE )
- TAHRÎK[Ar. < HAREF] ile TAHRÎK[Ar. < HARK] ile TAHRÎK[Ar. < HAREKET | çoğ. TAHRÎKÂT]
( Yırtma, yırtılma, yarma, yarılma. İLE Çok yakma/yakılma. | Susatma/susatılma. İLE Kımıldatma, oynatma. | Kışkırtma, azdırma. | Yola çıkarma. | Uyandırma. | Meczum(cezimli) bir harfi hareke ile okuma.[İLM sözcüğünü İLİM olarak okuma.] )
- TAHRİK[Ar.]/PROVOKASYON[Fr.] / PROVOCATION/PROVOKE[İng.]["PROVAKE" değil!] değil/yerine/= KIŞKIRTMA/KIŞKIRTI
( INCITEMENT / PROVOKE )
- TAHRİK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> TAHRİP
- TAHRİL[Ar. < TAHRİR] değil/yerine/= ÇİZGİ
- TAHRÎM[< HIRMAN]: < HARAM KILMA, KILINMA
- TAHRÎME ile ...
( NAMAZA BAŞLARKEN "ALLAHÜ EKBER" SÖZÜYLE İKİ ELİN BAŞ PARMAKLARINI KULAK MEMELERİNE DOĞRU KALDIRARAK TEKBİR ALMA )
- TAHRİP ile TAHRİŞ
- TAHRİP ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir konuya özgü yazıyı ya da yapıtı, değer bakımından gözden geçirme, eleştirme. )
- TAHRİR DEFTER(LER)İ ile/ve/<> TEMETTUAT DEFTER(LER)İ
- TAHRİR[Ar.] ile YAZMA, KİTABET, KOMPOZİSYON
( Sahife dört kenarına çekilen çizgiye denir. )
- TAHRÎR ile TAKRÎR
( Yazma, kitabet, kompozisyon. İLE Yerleştirme, yerleştirilme. | Anlatma, ders verme. | Önerge. | Tapu dairesinde taşınmaz malını başkasına sattığını ya da ipotek ettiğini söyleme. )
( Bilginin tarihselleştirilmesi. İLE ... )
- TAHRİRAT ile TAHRİREN
( Resmî bir daire tarafından yazılan yazılar ve mektuplar. İLE Yazıyla, yazılı olarak. )
- TAHRÎREN[Ar.] ile TAHRÎRÎ[Ar.]
( Yazı ile, yazarak. İLE Yazı ile, yazı ile ilgili. )
- TAHRÎS[Ar.] ile TAHRÎS[Ar. < HIRS | çoğ. TAHRÎSÂT] ile TAHRÎZ[Ar. < HIRZ | çoğ. TAHRÎZÂT] ile TAHRÎŞ[Ar. çoğ. TAHRÎŞÂT]
( İçinde bir şey saklanılan nesne. Ambar. İLE Hırslandırma/hırslandırılma. İLE Kışkırtma, kışkırtılma. İLE Tırmalama, tırmalanma. | Yakış kaşındırma, azdırma. )
- TAHSİL ve MEŞK
( Bu ilim, tahsil olunmakla tahsil edilir. )
( Zâhiri tahsil, kişiyi, övünce götürür. Övünç de gurura düşürür. )
( Asıl tahsil, düşmekten kurtulmaktır. )
( Kişi, öyle bir şey tahsil etmeli ki, onu tebdîle, kimsenin gücü yetmesin. )
- TAHSİLDAR ile/ve/||/<> KUL OĞLANI
( ... İLE/VE/||/<> Vergi toplayan belediye tahsildarı. )
- TAHSİN BEY YALISI :
( Yeniköy'deki tarihi yalılardan biri de Tahsin Bey yalısıdır. Tahsin Bey'e ait şirketin iflasından sonra yalı Ilıcak ailesine geçti. Bu ilenin de iflası üzerine yalı ENKA şirketi ortaklarından Sadi Gülçelik sahip oldu (1975). Sadi Gülçelik'in uçak kazasında (1980) ölmesi üzerine yalı tekrar Ilıcak ailesine geçti. Borç/alacak olayları nedeniyle yalı Doğuş Grubunca haczedildi. Ilıcaklar ile Erol Aksoy'un anlaşmaları üzerine yalıya Erol Aksoy sahip oldu. Fakat yalı bu kişi de fazla kalmadı ve Sabancı ailesi tarafından satın alınarak (2004) tekrar el değiştirdi. Bu yalının bir ismi de "Lanetli Yalı" dır. Bu ismi almasının nedeni yalıya sahip olanlarının hiç birinin iflah etmemesidir. Bu yalının özelliği Boğaziçi'nde 80 metre ile en uzun sahile sahip olmasıdır. )
- TAHSÎN[< HÜSN] ile TAHSÎN[< HISN]
( Güzel bulup takdir etme, beğenip alkışlama. | Güzelleştirme, güzel kılma. İLE Kale gibi sağlamlaştırma. )
- TAHSÎN[Ar. < HÜSN | çoğ. TAHSÎNÂT] ile TAHSÎN[Ar. < HISN] ile TAHZİN[Ar.]
( Güzel bulup takdir etme, beğenip alkışlama. | Güzelleştirme, güzel kılma. İLE Kale gibi sağlamlaştırma. İLE ... )
- TAHSÎN[Ar.] ile TASHÎN[Ar. < SAHN]
( ... İLE Sahneye koyma, sahnede oynanacak şekle koyma. )
- TAHSÎR[Ar. < HASRET] ile TAHSÎR[Ar. < HASÂR] ile TAHZÎR[Ar.]
( Özlem duyma, duydurma. İLE Zarara uğratma. İLE ... )
- TAHSİS (ETMEK) ile/ve/değil/<> TESİS (ETMEK)
- TAHSÎS[Ar.] ile NESH[Ar.]
- TAHŞİYE[Ar. < HAŞY] ile TAHŞİYE[Ar. < HAŞYET]
( Hâşiye yazma. | Dipnot yazma, çıkma yapma. İLE Ürperme, ürpertilme. )
- TAHT EL BAHİR değil/yerine/= DENİZALTI
- TAHT değil BAHT
- TAHT değil/yerine/= ŞIN
- TAHT ile/ve/değil/||/<>/< TABUT
- TAHT ile TAHT[Fars.] ile TAHT[Fars.]
( Alt, aşağı. [>< FEVK] İLE Hükümdarların oturduğu büyük koltuk. | Hükümdarlık makamı. İLE Yağma, çapul, soygun, talan. )
- TAHTA KAŞIK'TA:
ŞİMŞİR ile/ve/değil/yerine SANDAL AĞACINDAN
- TAHTA[Fars.] ile AHŞAP[Ar.]
( Çeşitli işlerde kullanılmak üzere düz, enlice, uzun ve az kalın biçimde işlenmiş ağaç parçası. | Bu ağaçtan yapılmış olan. | Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme, ağaç. | Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer. | Kara tahta. | Çimlenen tohumlar için bahçede hazırlanan uzun tarh. İLE Ağaçtan, tahtadan yapılmış. | Ağaçtan, tahtadan yapılmış nesne. )
- TAHTA ile/<> ABANOZ[Lat.]
( ... İLE/<> Sıcak iklimlerde yetişen bir ağaç türünden elde edilen sert koyu renkli tahta. )
- TAHTA ile BÂLÂR[Fars.]/PEDAVRA[Yun.]
( ... İLE Köknar ve ladin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta. )
- TAHTA ile BİNİT
( ... İLE Hamur durumundaki ekmeklerin, fırına atılmadan önce, içine konulduğu oyuk gözlü tahta. )
- TAHTA ile BORGATA
( ... İLE Halat kalınlığını ölçen delikli tahta. )
- TAHTA ile BUL
( ... İLE Sadece iki yüzeyi testere ile düzeltilmiş tahta. )
- TAHTA ile HARTA
( ... İLE Kiremit altına konulan ince tahta. )
- TAHTA ile KAPAK
( ... İLE Biçilen ağaç kütüklerinin iki yanından çıkan tahta. )
- TAHTA ile LATA
( ... İLE Kalın ve dar tahta. )
- TAHTA ile MİRA[İt.]
( ... İLE Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini (çekül doğrultusunu) gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata. )
- TAHTA ile OKTANT
( ... İLE Yükseklik tahtası. )
- TAHTA ile PADAVRA[Yun.]
( ... İLE Köknar ve ladin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta. )
- TAHTA ile PLANÇETA
( ... İLE Ölçme tahtası. )
- TAHTA ile ŞENDERE
( Kaplamacılıkta kullanılan ince tahta. | Fıçı kaburgası. | Tekir cinsinden bir balık. )
- TAHTA ile SENİT, YASTAĞAÇ/YASDIĞAÇ
( ... İLE Ensiz ya da kaplamalık tahta. )
- TAHTA ile SUNTA
- TAHTA ile TALAZLIK
( ... İLE Dalga serpintilerini önlemek için kayıkların küpeştesine, baştan kıça doğru yerleştirilen tahta. )
- TAHTA ile TIRIZ
( ... İLE Ensiz ya da kaplamalık tahta. )
- TAHTA ile TOYAKA
( ... İLE Bükerek germek için iki kat edilmiş bir ipin ucuna geçirilen tahta parçası. )
- TAHTABOŞ[Fars. < TAHTEPÛŞ] = TARAÇA[İt. < TERRAZZA] = TERAS[Fr. < TERRASSE]
( Teras. = Teras. | Toprak ya da başka malzemeyle elde edilen, bir duvarla desteklenen yüksek düzlük. | Seki. = Bir yapının damında, çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça. | Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş. | Seki. )
- TAHTACI ile TAHTACI
( Orman işletmelerinin izni doğrultusunda ağaçları işleyen, budayan, doğrayan kişi. İLE Özellikle Toroslarda yaşayan Aleviler'e verilen ad. )
- TAHTAKALE[Ar. < TAHT el-KALÂ] ile ...
( Kalenin/surun altı. )
- TAHTAKURDU ile TAHTAKURUSU
( Tahtadan yapılma eşyayı kemirerek delik deşik eden kın kanatlı böcek. İLE Yarım kanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, vücudu oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyen, kan emerek beslenen, pis kokulu böcek, tahta biti. )
( ANOBIUM PUNCTATUM cum CIMEX LECTULARIUS )
- TAHTAKURUSU ile TAHTA BÖCEĞİ/ANOBİUM[Lat.]
( Yarımkanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, gövdesi oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyerek insan kanıyla beslenen, pis kokulu böcek. İLE Değişik türleri olan anabium, kesik ya da ölmüş ağaçta yaşar ve çürümeye yol açar. "ANOBIUM STRIATUM", ahşap mobilyada, yuvarlak delikler açar. "XESTOBIUM RUFOVILOLSUM", tahtaya başıyla vurarak ahşap evlerde duyulan karakteristik bir ses çıkarır. )
- TAHTÂNÎ ile/||/<> TAHTEL-ARZ ile/||/<> SATIH
( Binanın alt bölümü. İLE/||/<> Yer altı. İLE/||/<> Yüzey, bir nesnenin dış yüzü. )
- TAHTE ile TAHTE[Fars.] ile TAHTE[Fars.]
( Alt, altta, altında. İLE Tahta. İLE Yağmalanmış, talanlanmış. )
- TAHTEREVALLİ[Ar.]/ÇÖĞÜNCEK değil/yerine/= TAHTIREVAN[Fars.]
( İki ucuna, birer kişi oturup karşılıklı olarak havada yükselip inerek eğlenmeyi sağlayan, ortasından bir yere dayalı tahta ya da metal araç. İLE Omuzda götürülen, üstü örtülü, insan taşınan araç. )
- TAHTEŞŞUUR[Ar.] değil/yerine/= BİLİNÇALTI
- TAHVÎF[Ar.] ile İNZÂR[Ar.]
- TAHVİL ETMEK değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRMEK
- TAHVİL[Ar.] değil/yerine/= ÇEVRİL
- TAHVÎL[Ar.] ile TEMVÎL[Ar.]
- TAHYÎL[Ar. < HAYÂL | çoğ. TAHYÎLÂT] ile TAHYÎR[Ar. < HAYR | çoğ. TAHYÎRÂT]
( Akla/fikre getirme/getirilme. İLE Birini, iki şey arasından birini tercih etmek durumunda bırakma, istediğini tercih etmeyi teklif etme. )
- TAHYİL ile YAKÎN
( Câzim değil, sabit değil, vakıaya mutabık değil. İLE Câzim, sâbit, vakıaya mutabık. )
- TAHZÎB[Ar. < HİZB] ile TAHZÎB[Ar. < HİZAB]
( Takım takım toplama. İLE Saç/sakal boyama. )
- TAHZÎL[Ar.] ile TAHSÎL[Ar. < HUSÛL] ile TAHZÎR[Ar.]
( Alçaltma, bayağılaştırma. İLE Ele geçme/geçirilme, hâsıl etme. | Vergi toplama. | İlim öğrenme. İLE ... )
- TAHZÎN[Ar. < HÜZN] ile TAHZÎN[Ar.] ile TAHSÎN[Ar.]
( Kederlendirme, tasalandırma. | Hazin hazin Kur'an-ı Kerîm okuma. İLE Hazinede saklama. İLE ... )
- TAHZÎR[Ar.] ile TAHZÎR[Ar.] ile TAHZÎR[Ar. < HAZER | çoğ. TAHZÎRÂT]
( Hazırlama. | İlâç hazırlama. | Yeşillendirme, yeşil renk verme. İLE Önleme, men etme. İLE Sakındırma. | Men etme. )
- TÂÎ[Ar.] ile Tâî[Ar.]
( T harfine ait, T ile ilgili. İLE Tayy boyundan olan, Tayy boyuna ait, onunla ilgili. )
- TÂİB[Ar. < TEVBE] ile TAYYİB/E[Ar.]
- TÂİF[E][< TAVÂF] ile ...
( BÖLÜK, TAKIM, GÜRUH, FIRKA | TAVÂF EDEN, ETRAFINI DOLAŞAN, DÖNEN | TAYFA, GEMİ İŞÇİSİ | KAVİM, KABÎLE | ARABİSTAN'DA MEKKE YAKININDA BİR ŞEHİR )
- TÂİL[Ar.] ile TÂİR[Ar. < TAYERÂN]
( Yarar. İLE Uçucu, uçan. | Kuş. )
- TAIL[İng.] ile ...
( Kuyruk. )
- TAIL :/yerine KUYRUK
- TÂİR[< TAYERÂN]:
Uçucu, uçan. | Kuş. -<
- TAK TAK (VURMAK)
- TAK TUK (GÜRÜLTÜ YAPMAK)
- TÂK-DÂNE[Fars.] ile ...
( Üzüm çekirdeği. )
- TÂK[Ar. çoğ. TÂKAT, ETVÂK, TÎKAN] ile TÂK[Ar.]
( Bina kemeri. | Yarım daire biçiminde kapı ve pencere üstü. | Kubbe, künbet. İLE Asma, üzüm kütüğü. )
- TAKTİR ile TAKDİR
- TAK ile TAK
( Tahta vb. bir şeye vurulduğunda ya da silah patlayınca çıkan tok ve sert ses. İLE Millî bayramlarda ya da önemli bir olayı anmak için düzenlenen şenliklerde, geçit yapılacak caddelere geçici olarak kurulan, yazılar ve çiçeklerle süslenen kemer. )
- TÂK ile/||/<> VETR ile/||/<> KAVS
( Kemer. İLE/||/<> Kiriş. İLE/||/<> Yay. )
- TAKA-TUKA değil/yerine/= GÜRÜLTÜ-PATIRTI
( Gürültü patırtı. | Basımevlerinde, kurşun dökülmüş, satır olarak dizilmiş harfleri iyice yerleştirmek için üzerlerine vurmaya yarar takoz. )
- TÂKA[Ar.] ile TÂKA/TÂKAT[Ar. < TÂK] ile TAKA[Ar.]
( Kubbeli mahfe. | Pencere. İLE Güç, kuvvet. | Taklar. | Güçler, tâkatler. İLE Duvarın içindeki kapaksız dolap. | Doğu Karadeniz bölgesine özgü yelkenli bir tür kıyı teknesi. | Bozuk, zor çalışan ya da eski kara taşıtları için kullanılan bir söz. )
- TÂKA ile/ve VASİSTAS[Alm.]
( Tavana yakın ufak pencere. İLE/VE Pencere ya da kapının üst yanında bulunan ve havanın değişimine yarayan, üstten açılır kapanır bölüm. )
- TAKADDÜM[Ar.] değil/yerine/= ÖNCELİK
- TAKALLÜB[< KALB] ile ...
( DÖNME, BİR YANDAN BİR YANA ÇEVRİLME | DEĞİŞME, BAŞKA KALIBA GİRME )
- TAKALLÜS (ETMEK) değil/yerine/= KASILMA/KASILIŞ
- TAKALLÜS[Ar.] değil/yerine/= KASILMA
- TAKANAK değil/yerine/= ALACAK/BORÇ | İLİŞKİ
- TAKARRÜP[Ar.] değil/yerine/= YAKINLAŞMA/YAKLAŞMA/YANAŞMA
- TAKARRÜR[Ar.] değil/yerine/= KARAR VERME
( Bir yerde karar kılma, yerleşme. | Karar verilme. )
- TAKAS[Ar.]/CLEARING[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞTOKUŞ/DEĞİŞİM
- TAKAŞŞU'/TEKAŞŞU'[Ar. < KAŞ] ile TAKAŞŞUR[Ar. < KIŞR]
( Balgam çıkarma. İLE Kabuklanma, kabuk atma. )
- TÂKAT değil/yerine/= GÜÇ
- TAKATTUR[Ar. < KATR, KUTÛR, KATARAN] ile TAKATUR/TEKATUR[Ar. < KATRE]["ka" uzun okunur]
( Damlama, damla damla akma. İLE ... )
- TAKAV ile AT NALI | NALBANT
- TAKAYYÜD[< KAYD] ile TEKAÜD[< KUUD]
( Bağlanma, bağlı olma; Çalışma, çabalama, uğraşma, üstüne düşme; Dikkatli davranma. İLE Karşılıklı oturma; Emekliye ayrılma, emeklilik. )
- TAKAYYUH/TEKAYYUH[Ar. < KAYH] ile TAKAYYÜ'[Ar.]
( İrinlenme. İLE Kusar gibi olup kusamama. )
- TAKAYYÜT[Ar.] değil/yerine/= BAĞLI OLMA
( Bağlı olma, bağlanma. | Üstüne düşme, özen gösterme. )
- TAKBİH[Ar.] değil/yerine/= KINAMA
( Çirkin görme, beğenmeme. | Kınama. )
- TAKDİM-TEHİR[Ar.]/METATEZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= GÖÇÜŞME
( Bir sözcük ya da rakamlar içinde, birbirini izleyen iki sesbirimin/rakamın yer değiştirmesi. [Türkçe'de, daha çok, r ya da l ünsüzünün bulunduğu sözcüklerde, birinci hecenin başındaki ses, birbirinin yerine geçer. Kibrit > kirbit, çömlek > çölmek] )
- TAKDİM-TEHİR değil/yerine/= ÖNCELEME-SONRALAMA
- TAKDİM[Ar.] değil/yerine/= TANITMA
( Bir şeyi, karşılıksız olarak birine verme, sunma. | Tanıtma, tanıştırma. | Öne alma, önceye alma. )
- TAKDİR (HAKKI) değil/yerine/= DEĞERLEM (ÜLEVİ/DEĞERLEM YETKİSİ)
- TAKDİR EDİLMEK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAŞILMAK
- TAKDİR ETMEK ile/ve/<> SEVME(ME)K
( Sevmeyebilirsiniz fakat takdir edebilirsiniz![/etmelisinizdir!] )
( TO APPRECIATE vs./and/<> (NOT) TO LOVE )
- TAKDİR-İ İLÂHÎ ile/değil/ne yazık ki TAKDİR-İ "İDÂRÎ/SİYÂSÎ"
- TAKDÎR-İ SEMEN ile/ve/||/<> TAYÎN-İ SEMEN
( Değer biçme. İLE/VE/||/<> Değerini belirtme. )
- TAKDİR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERİBİLDİRİM
- TAKDİR ile/ve DEĞERLENDİRME
( APPRECIATION vs./and EVALUATION )
- TAKDİR ile/ve DESTEK
( APPRECIATION vs./and SUPPORT )
- TAKDİR ile/ve KUDRET ile/ve MAKDUR ile/ve KADER
- TAKDİR ile/ve/<> TALTİF
- TAKDİR ile/ve/||/<> TASARRUF
- TAKDİR ile/ve TAYİN
- TAKDİR ile/ve/||/<> TEBRİK ile/ve/||/<> TALTİF
- TAKDİR ile/ve/değil/< TEDBİR[< DÜBÛR/DÜBR]
( Tedbir, takdirin parçasıdır. )
- TAKDİR ile/ve/<> TEŞHİS
- TAKDİRE ŞÂYÂN değil/yerine/= ÖVGÜYE DEĞER
- TAKDİS[Ar.] değil/yerine/= KUTSAMAK
- TAKE vs. GET
- TAKE :/yerine ALMAK
- TAKEOMETRE[Fr. < Yun.]
( Düzenlenmiş arazinin yüz ölçümünü bulup planını yapmaya yarayan alet. )
- TAKEOMETRE ile ...
( Harita alma işinde kullanılan ölçü aleti. )
- TAKI:
SAHTE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERÇEK
( Varsıl taksa bile "gerçek". İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yoksul taksa bile "sahte". )
- TAKÎ[Ar.] ile MUTTAKÎ[Ar.] ile MÜ'MİN[Ar.]
- TAKÎ değil/yerine/= DOĞRULUK İLKESİ
- TAKI ile PANDANTİF[Fr.]
( ... İLE İnce bir zincirle boyna takılan değerli takı. )
- TAKI ile TAKI
( Çoğunlukla evlenen ya da nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü. | Kadınların ziynet eşyası, asım takım. İLE Adın, başka bir sözcük ile ilgi kurmak üzere aldığı durum eki. | Tümceler ile sözcükler arasında ilişki kurmaya yarayan sözcükler. )
- TAKİBAT değil/yerine/= KOVUŞTURMA
- TAKİFİLAKSİ/TACHYPHYLAXIS[İng.] değil/yerine/= DİRENÇ GELİŞİMİ
- TAKIK ile/değil/yerine ÂŞIK
- TAKILI ile ÇAKILI
- TAKILMA ile/ve TIKANMA ile/ve TUTUKLUK | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİLEM
- TAKILMA(MA)K ile/değil/yerine ÜSTÜNDE DUR(MA)MAK/ÖNEMSEMEK
( Takılmayan[bilen], "takılma" demez; ancak ve ne yazık ki takılan[bilmeyen], "takılma" der. )
- TAKILMA ile/ve/||/<> BÜYÜTME
(
)
- TAKILMA ile/ve/||/<> KAFAYI BOZMA
- TAKILMA ile/değil/yerine YOĞUNLAŞMA
- TAKILMAK" ile "KİLİTLENMEK"
- TAKILMAK ile/ve/değil/yerine BAĞLANMAK
- TAKILMAK ile/||/<> SARDIRMAK
- TAKILMAK ile/ve SATAŞMAK
- TAKILMAK ile/ve SENDELEMEK
- TAKILMAK ile UNUTMAK
- TAKIM TAKIM
- TAKIM-TAKLAVAT
( Anlamını, bilenler bilir. )
- TAKIM, ORDO = FIRKA = ORDRE
- TAKİM[Ar.] ile TAKİMETRE[Fr. TACHYMETRE]
( Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma. | Mikrobundan arıtma. İLE Hareket durumundaki bir nesnenin hızını ölçmeye yarayan aygıt. )
- TAKIM ile EKİP ile TİM
- TAKIM ile/değil TULUM
- TAKIMERKİ = OLIGARCHY[İng.] = OLIGARCHIE[Fr., Alm.] = OLIGARKHIA < OLIGOI:BİRKAÇ KİŞİ, ARKHEIN:EGEMEN OLMA[Yun.]
- TAKIMYILDIZI:
GÜNEY ile/ve/||/<> KUZEY
- TAKIMYILDIZI ile/<> GÜNEYBALIĞI
( ... İLE/<> Güney yarımkürede, bir takımyıldızı adı. )
- TAKİN/KEÇİ ANTİLOBU ile ALTIN TAKİN
( 
)
( Afrika antilobunun boynuzlarına, Mus geyiğinin burnuna, ayının kuyruğuna ve bir bizonun gövdesine sahip iri, kaslı, toynaklı hayvan, keçi ve antiloba benzeyen özelliklerinden dolayı yer yer "keçi antilobu" olarak da adlandırılır. )
- TAKINILDI ile/değil TAKILINDI
- TAKINTI OBSESYON ile/ve/> SİNİRCE TAASSUB NEVROZ ile/ve/> ÇILDIRI/PSİKOZ
- TAKINTI" ile/değil/yerine TUTARLI OLMA (ÇABASI)
- TAKINTI ile/değil/yerine ALERJİ
- TAKINTI ile/ve/değil BÂTIL İNANÇ
- TAKINTI ile/ve/<> BEKLENTİ
- TAKINTI ile/ve/değil/yerine BİLGİ
- TAKINTI ile/değil/yerine ÇALIŞMA VE ÜRETME (GEREKLİLİĞİ)
- TAKINTI ile/değil DONANIM
- TAKINTI ile/ve/değil/yerine DÜŞKÜNLÜK
- TAKINTI ile/değil/yerine GEREKENİ/GEREĞİNİ YAPMAK
- TAKINTI ile/değil/yerine İLKELİLİK
- TAKINTI ile/değil RAHATLIK
- TAKINTI ile/ve SAPLANTI
( Takıntı, var olmayan ikiliği her yerde görmekte direnen zihninizdedir. )
( MONOMANİ: Zihnin tek bir şeye takılıp kalması biçimindeki akıl dengesizliği. )
( The catch is in your mind, which insists on seeing duality where there is none. )
( CATCH vs./and OBSESSION )
- TAKINTI ile TAKINAK
( Bir durum ve sorunla ilişkisi olan başka durum ya da sorun. | Bütünlemeye kalınan ders. | Küçük, önemsiz borç. | Bir şeye hastalık derecesinde düşkünlük. | İlişki kurulan kişi. İLE Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce. )
- TAKINTI ile TUTKU
( Geçmişin büyük kişileri, sadece yolu gösterir. Çaba göstermesi ve bu yolda yürümesi gereken kişi, kendimiziz. Derin derin düşünelim ve bu yolu izleyerek, tutkulardan ve yanılgılardan kurtulalım. )
- TAKINTI ile/değil YETKİNLİK
- TAKINTILI TUTKU ile/değil/yerine UYUMLU TUTKU
- TAKİP ETMEK ile DENETLEMEK
- TAKİP ETMEK ile DEVAM ETMEK
- TAKİP ETMEK ile/yerine/değil İÇİNDE (PARÇASI) OLMAK
- TAKİP ETMEK değil/yerine/= İZLEMLEMEK
- TAKIP TAKIŞTIRMAK
- TAKİP ile BASIMLAMA
( ... İLE Bazı kuşların yumurtadan ilk çıktığı anda çevresinde hareket eden ilk nesneye bağlanıp sürekli o nesneyi izlemelerine verilen ad. )
- TAKİP değil/yerine/= İZLEM
- TAKİP değil/yerine/= İZLEM
- TAKİPÇİ ile SAVUNUCU
( PURSUER vs. DEFENCER )
- TAKİPÇİ ile/ve TAKLİTÇİ
- TAKIPNE ile BRADIPNE
( Solunum sayısının artması. İLE Solunum sayısının azalması. )
- TAKİPSİZLİK ile/ve/||/<>/> BERAAT
- TAKIR TAKIR (BOŞ/DEVRİLMEK/SAYDIRMAK)
( Yoklukta. )
- TAKIR TUKUR
- TAKIR-TUKUR
- TAKİR ile ...
( Çöldeki sert kil tabakası. )
- TAKIRTI ile PATIRTI
( Bir şeyin çıkardığı, kuru ve sert ses. İLE Pat pat çıkan sesin adı. | Herhangi bir biçimde ya da ayakları yere kuvvetle basarak yürüme sonucu çıkan gürültü. | Gürültülü çatışma, arbede. )
- TAKIYYE[Ar.] ile TAKIYYE[Ar.]
( Sakınma, çekinme. | Birinin, bağlı olduğu mezhebi gizlemesi. İLE Takke. )
- TAKİYYE ile/değil RİYÂ
- Takılmadan KONUŞ!!!
- TAKKADAK değil/yerine/= ÇABUCAK
- TAKKE ile KİPPA
( İslâm'da. İLE Yahudi takkesi. )
- TAKLA/K ile/ve/||/<> PERENDE[Fars.]
( Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp gövdeyi üstten aşırtarak öne ya da arkaya yapılan dönme hareketi. | Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma. | Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına ya da yanlamasına dönme hareketi. İLE/VE/||/<> Havada çark gibi dönerek atılan takla. )
- TAKLA = CUMBALAK
( ... İLE Halk dilinde. )
- TAKLAMAKAN -ile
( "GİDERSİN AMA ASLA DÖNEMEZSİN" [Uygur dilinde] )
- TAKLAYA GELMEK ile TUFAYA DÜŞMEK
- TAKLÎD[Ar.] ile TENHÎT[Ar.]
- TAKLÎD[Ar.] ile ZANN[Ar.]
- TAKLÎDEN[Ar.] ile TAKLÎDÎ[Ar.]
( Tıpkısını, benzerini yaparak. | Gülünç tarafını belirterek. İLE Taklitle yapılan.[SAVT-İ TAKLÎDÎ | Fr. ONOMATOPÉE] )
- TAKLİDÎ "İMAN" ile/değil/yerine TAHKİKÎ İMAN
- TAKLİP[Ar.] değil/yerine/= DÖNDÜRME, ÇEVİRME
( Döndürme, çevirme. | Bir şeyin biçim ve kalıbını değiştirme. )
- TAKLİT ETMEK ile/ve/değil/yerine DEVAM ETTİRMEK
( COPYING vs. TO MAINTAIN/SUSTAIN
TO TAKE INTO CONSIDERATION instead of COPYING )
- TAKLİT ETMEK ile/yerine DİKKATE ALMAK
( COPYING vs. TO TAKE INTO CONSIDERATION
TO TAKE INTO CONSIDERATION instead of COPYING )
- TAKLİT ETMEK ile/ve/değil/yerine/<> ÖRNEK ALMAK
- TAKLİT ETMEK değil/yerine/= ÖYKÜNMEK
- Taklit etmemek için DİNLE!!!
- Taklit etmemek için SUS!!!
- TAKLİT:
(SADECE/BİR) DAVRANIŞ ile/ve/değil/||/<>/< KİMLİĞİNİ BULMA (ÇABASI)
- TAKLİT[Ar. < TAKLİD] ile/değil/yerine/>< ASIL[Ar. < ASL]
( Bir şeyin en ileri zıddı, taklididir. )
( Belirli bir örneğe benzemeye ya da benzetmeye çalışma, öykünme. | Birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğlenme. | Benzetilerek yapılmış şey, imitasyon. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir şeyin kendi, örnek, kopya karşıtı. | Kök, köken, kaynak. | Gerçeklik. | Soy, nesep. | Gerçek, esas. | Bir şeyin temelini oluşturan, ana. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. )
- TAKLİT[Ar.] ile/ve/<> TAGŞÎŞ[Ar.]
- TAKLİT ile ÂDET
( COPYING vs. CUSTOM/HABIT )
- TAKLİT ile/ve/||/<> AKTARIM ile/ve/||/<> KALIT/MİRAS
- TAKLİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYNALAMA
- TAKLİT ile/yerine HAKÂ
- TAKLİT ile/değil/yerine HAYRANLIK
- TAKLİT ile/ve/<> İTAAT
- TAKLİT ile ÖZDEŞLEŞME
( COPYING vs. TO INDENTIFY )
- TAKLİT ile SADÂKAT
- TAKLİT ile/ve/değil TAKİP
( [not] COPYING vs./and/but FOLLOW-UP )
- TAKLİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TEKRAR
- TAKLİT ile TEVÂCÜD
- TAKLİT ve/<>/= TEZAD
- TAKLİT ile/yerine YARATIM
( COPYING vs. CREATION
CREATION instead of COPYING )
- TAKMA AD/MAHLAS/MÜSTEÂR[Ar. < ÂRİYYET]/NICK NAME[İng.] ile/ve AYANÎ
( ... İLE/VE Divan Şiiri'nde takma ad. )
- TAKMA KAFANA! ile/değil/yerine HIZLI GEÇ!
- TAKMAMALI!
- TAKNÎ[Ar.]/KODİFİKASYON[İng. < CODIFICATION] değil/yerine/= YASALAŞTIRMA
- TAKOZ[Yun.]/KISKI ile KAMA
( QUOIN vs. WEDGE/DAGGER/DIRK )
- TAKOZ ile/değil BAT
( ... İLE/DEĞİL Kurşun boruların ağzını açmakta kullanılan, şimşirden, ucu sivri, bir çeşit takoz. )
- TAKRÎBEN ile TAKRÎBÎ
( Aşağı yukarı, yaklaşık olarak. İLE Yaklaşık. )
- TAKRİBÎ/TAKRÎBEN değil/yerine/= YAKLAŞIK
- TAKRÎBÎ ile/değil/yerine/>< TAHKÎKÎ
- TAKRİR değil/yerine/= ÖNERGE
- TAKRÎZ[Ar. < KARZ] ile TAKRÎZ[Ar.]
( Ödünç verme. | Bir kitabın başına konulmak üzere tanınmış bir kişiden istenilen takdim ve takdir yazısı. İLE Bir kitabı tenkid etme. )
- TAKSA[Lat.] değil/yerine/= ÜCRET
( Pulu yapıştırılmadan ya da eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti. )
- TAKSİ ALDIM değil/yerine/= BİNİTE BİNDİM
- TAKSİ[Fr. TAXI] ile TAKSİ[Fr. < Yun. TAXIE]
( Belirli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil. İLE Göçüm. )
- TAKSİARHON MİHAİL KİLİSESİ :
( İstinye'deki bu kiliseyi Bizans İmparatoru Büyük Kostantin I. 324 - 337 tarihleri arasında yaptırdı. "Baş Melek" Arhistratigos Mihail'in anısına yaptırılan kilise, 1820'de Rus gemiciler tarafından yeniden inşâ edilmeye başlanmışsa da kilise ancak 1938 yılında tamamlanabildi. )
- TAKSÎM'DE:
AKLÎ ile/ve İSTİKRAÎ
- taksîm[< kısm] ile/ve/değil/<> Taksim
( [mat.] Bölme, parçalara ayırma. | Bölüm. | Bölü. İLE/VE/DEĞİL/<> İstanbul'un ve Gezi Parkı'mızın merkezi, değerlerimizin simgesi. [Her yer Taksim! Her yer diriliş!] )
- TAKSİM ile/ve BEYOĞLU
- TAKSİM değil/yerine/= BÖLME
itibarı ile 2.765 başlık/FaRk ile birlikte,
2.765 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(7/12)
(1996'dan beri)