TA'dan TU'ya ilk iki yazacı aynı olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 2.765 başlık/FaRk ile birlikte,
2.765 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(10/12)
- TARİH OLMAK ile/ve TARİHE MAL OLMAK
- TARİH ÜSTÜ ile EVRENSEL
( Her olayda, evrenin tamamı yansır. )
( Kişisel olanla evrensel olan birbirinden ayrılamaz. )
( Gövde ile evren arasında bir ayrım yapılamaz. )
( Evren, bir Armonik-Bütün'dür. )
( Universale neque ante rem nec post rem, sed in re: Evrensel, ne nesneden önce ne de sonradır. Evrensel ya da tümel, tikel nesnelerde var olur, nesnenin kendindedir. )
( In every event the entire universe is reflected.
The particular and the universal are inseparable.
No distinction between the body and the universe. )
( OVERHISTORY vs. UNIVERSAL )
- TARİH YAZIMI:
GELENEKSEL ile/ve/||/<>/> BÜTÜNSEL ile/ve/||/<>/> YENİ SİNEMA ile/ve/||/<>/> MİKRO
- TARİH-FELSEFE İLİŞKİSİNDE:
I. AŞAMA ile/ve/<> II. AŞAMA ile/ve/<> III. AŞAMA
( Aristoteles - İbn Sînâ'cı aşama. İLE/VE/<> Fahrettin Râzî - İbn Haldun'cu aşama. İLE/VE/<> Kant - Dilthey aşaması. )
- TARİH:
"GÜÇLÜLER" değil İYİLER
( Tarih, "güçlüleri" değil iyileri yazar. )
- TARİH:
EYLEM ve/||/<> GEREKSİNİM
- TARİH:
GELECEK ve/||/<> GEREKSİNİM
- TARİH:
MERKEZİ, HER YERDE ve/||/<> ÇEPERİ, HİÇBİR YERDE
- TARİH:
OLGUSAL ile/ve/||/<> KAVRAMSAL
- TARİH:
"GEÇMİŞ" değil YARIN
( Tarih, geçmiş değil yarındır! )
- TARİH:
OLDUĞU GİBİ ile/değil/ne yazık ki "OKUNDUĞU" GİBİ
- TARÎH[Ar.] ile/değil/< TÂRİH[Ar. < ERH | çoğ. TEVÂRÎH]
( İşe yaramadığından dolayı bir yana atılmış şey. İLE/DEĞİL Tarih. )
- TARİH/SEL/LİK ile/ve/değil/||/<>/> TİN/SEL/LİK
( SPIRIT vs./and HISTORICAL/NESS )
- TARİH/TÜRKÇE YAZILIMI değil TARİH YAZIMI
- TARİH ile "İLERLEMECİ TARİH"
- TARİH ile/ve/<> ANLAM
( Kişinin, eylemlerinin incelenmesi. )
( HISTORY vs./and/<> MEAN )
- TARİH ve/||/=/<> ARKEOLOJİ
- TARİH ile/ve/<> BAĞLAM
- TARİH ile/ve/<> BELLEK
( HISTORY vs./and/<> MEMORY )
- TARİH ve/<> COĞRAFYA
( HISTORY and/<> GEOGRAPHY )
- TARİH ve/< DAYANAKÇA ve/< KAYNAK
- TARİH ile/ve/||/<> DÜŞÜNCE TARİHİ
( [Kişilerin] Nasıl, düşünmeden hareket ettiklerinin öyküsü. İLE/VE/||/<> Nasıl, hareket etmeden düşündüklerinin öyküsü. )
- TARİH ile EFSANE
- TARİH ile/ve/||/<> ELEŞTİREL TARİH
- TARİH ile/ve/<> ETKİ
( HISTORY vs./and/<> AFFECT/EFFECT )
- TARİH ile/ve ETKİ
( HISTORY vs./and AFFECT/EFFECT )
- TARİH ile/değil GEÇMİŞ
( Kişilerin tarihi olmaz, geçmişi olur. )
( Gelecek açıktır, geçmiş ise sürekli "değişir!"[değiştirilir] )
( Human/people have not history, have past. )
( Geçmişlerini/tarihlerini bilmeyenler, şimdi'lerinde çırpınır, geleceklerinde boğulur. )
( TARİH: Gelecekte karşılaştığın geçmiş. )
( )
( [not] HISTORY vs./but PAST )
- TARİH ile/değil GEÇMİŞ
( Kişinin/bireylerin tarihi olmaz, geçmişi olur. )
( Gelecek açıktır, geçmiş ise sürekli "değişir!"[değiştirilir] )
( Human/people have not history, have past. )
( [not] HISTORY vs. PAST )
- TARİH ile/ve/<> GELENEK
( Geleneğin sürüşü resmi değildir ve gönüllü olarak yapılır. )
( HISTORY vs./and/<> TRADITION
The continuity of tradition is informal and voluntary. )
- TARİH ve/||/<>/< İNSAN/LIK
( Tarihin öznesi, insanlıktır. )
- TARİH ve/||/<>/< KİŞİ/İNSAN ÖYKÜLERİ
( )
- TARİH ile/ve KÖKEN
( HISTORY vs./and BASIS/ORIGIN )
- TARİH ile/ve KÖKEN
( HISTORY vs./and BASIS/ORIGIN )
- TARİH ile/ve/<> KOŞUL/LAR
( HISTORY vs./and/<> CONDITION/S )
- TARİH ile/ve KOŞUL/LAR
( HISTORY vs./and CONDITION/S )
- TARİH ile/ve/<> KÜLTÜR TARİHİ
( HISTORY vs./and/<> HISTORY OF CULTURE )
- TARİH ile/ve/<> KURAL(LARINI) ÇIKARMAK
- TARİH ile/ve KURAL(LARINI) ÇIKARMAK
- TARİH ile MÜCEVHER TARİH
( ... İLE Divan Edebiyatı'nda, ebced hesabına göre, yalnız noktalı harfleri sayıldığında, söz konusu olayın tarihini gösteren dize ya da söz. )
- TARİH ile/ve/değil/||/<>/< NESNELERİN TARİHİ
- TARİH değil/yerine/= ÖTKEN
- TARİH ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜK İSTEĞİ
- TARİH ile ŞEHNÂME[Fars. ŞEH+NÂME]
( ... İLE Hükümdarların niteliklerini, üstün başarılarını anlatan, mesnevi biçiminde yazılmış manzume. | Manzum olarak yazılmış tarih. )
- TARİH ile/||/<> SOSYOLOJİ
( Mukaddime İLE tarih felsefesi ve sosyolojinin temelleri )
( İbn Haldun tarafından 1377 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1332-1406) (Ülke: Tunus) (Önemli katkıları: Mukaddime, tarih felsefesi, sosyoloji) )
- TARİH ve TAHİR
- TARİH ve TAHİR
- TARİH ile/ve/||/<> TAHRİK
- TARİH ile/ve/değil/||/<>/< TARİH YAZIMI
- TARİH ve TELMİH
- TARİH ile/ve/||/<> TİN
- TARİH ile/ve/<> TOPLUM
( Düzenli karmaşa. )
( Toplum kurallarını bilmeden, özyapılı olunamaz. )
( Patterned confusion. )
( HISTORY vs./and/<> COMMUNITY/SOCIETY )
- TARİH ile/ve TOPLUM
( Düzenli karmaşa. )
( Toplum kurallarını bilmeden, özyapılı olunamaz. )
( Patterned confusion. )
( HISTORY vs./and COMMUNITY/SOCIETY )
- TARİH ve/||/<> TOPLUMSAL BELLEK
( Kesintilidir. VE/||/<> Süreklidir. )
( Kanıta dayalı ve nesnellik iddiası vardır. VE/||/<> Özneldir ve kimlik önde tutulur. )
( Demarcated. AND/||/<> Continous. )
- TARİH ile/ve/||/<>/< UNUTULMUŞ TARİH
( | )
- TARİH ile/ve/<> UZAK GEÇMİŞ TARİHİ
- TARİH ile/ve UZAK GEÇMİŞ TARİHİ
- TARİH ile/ve/<> VERİ
( HISTORY vs./and/<> DATA )
- TARİH ile/ve/||/<> YAZIN/EDEBİYAT ile/ve/||/<> COĞRAFYA ile/ve/||/<> MİMARİ ile/ve/||/<> BİLİMSEL KAYNAKLAR ile/ve/||/<> YAZILI OLMAYAN KAYNAKLAR
- TARİH ile/ve ZAMAN
( İnsan. İLE Kozmik. )
( Tarih: Amacı şerefli, yararları çok fazla ve esasları çok önemli olan bir disiplin ve ilim. )
( Zaman: Değişimleri, oluşumları ve hareketleri anlamlandırmada başvurulan kategori. )
( Tarih ile uğraşmak, kişinin emeği ile uğraşmaktır. )
( Tarihi, vak'a olarak görürsen, sonra sen de "Tarihî Vak'a" olursun! )
( Bugün varsan, yarın yoksun Tarih oku, bilgin artsın Sen dünyadan bihabersin )
( Tarih: Düzen. )
( Historia: Araştırma. )
( TARİH: Nesne ve kişilerin, genel ve özel durum ve koşullarında, belirli bir zaman ve mekânda oluşan, gelişim ve değişimleridir. )
( HISTORY vs./and TIME )
- TARİH ile/ve ZAMAN
( İnsan. İLE Kozmik. )
( Tarih: Amacı şerefli, yararları çok fazla ve esasları çok önemli olan bir disiplin ve ilim. )
( Zaman: Değişimleri, oluşumları ve hareketleri anlamlandırmada başvurulan kategori. )
( Tarih ile uğraşmak, kişinin emeği ile uğraşmaktır. )
( Tarihi, vak'a olarak görürsen, sonra sen de "Tarihî Vak'a" olursun! )
( Bugün varsan, yarın yoksun Tarih oku, bilgin artsın Sen dünyadan bihabersin )
( Tarih: Düzen. )
( Historia: Araştırma. )
( HISTORY vs./and TIME )
- TARİHÇİ ile VAK'A-NÜVÎS[Ar., Fars.]
( ... İLE Tarihi olayları günü gününe kaydeden tarihçi. | Osmanlı'larda devletçe görevlendirilen tarih yazarı. )
- TARİHE DÜŞMEK ile/ve METAFİZİĞE KAÇMAK yerine/değil BİRLİĞE GETİRMEK
( Teşbihe düşmek. İLE/VE Tenzihe düşmek. YERİNE/DEĞİL Tevhide varmak. )
- TARİHE DÜŞMEK ile/ve/yerine/değil METAFİZİĞE KAÇMAK ile/ve/yerine/değil BİRLİĞE GETİRMEK
( Teşbihe düşmek. İLE/VE Tenzihe düşmek. YERİNE/DEĞİL Tevhide varmak. )
- TARİHİ DEĞER(İ OLAN) ile/ve/<> SANATSAL DEĞER(İ OLAN)
- TARİHİ DEĞER/LER ile/ve/<> TARİHİ OLAY/LAR
( HISTORICAL VALUE/S vs./and/<> HISTORICAL PHENOMENON/S )
- Tarihi DİNLE!!!
- TARİHİ ESER değil/yerine/= ESKİNCİL YAPIT
- TARİHİ PERSPEKTİF ile/ve MEDENİYET PERSPEKTİFİ ile/ve FELSEFE-BİLİM
- TARİHİ YAPIT ile KALINTI
( ... İLE Artıp kalan şey, bakiye. | Eski çağlardan kalmış kent ya da yapı, ören, harabe. | İz, işaret. | Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey. )
- TARİHİ değil/yerine/= ESKİNCİL
- TARİHİN TEKRARINDA:
BİRİNCİSİ ile/ve/||/<>/> İKİNCİSİ
( Trajedi. İLE/VE/||/<>/> Komedi. )
- TARİHİN:
ŞİMDİYE ETKİ ETMESİ ile/>< ETMEMESİ
( Tarihtir. İLE/>< Tarih değildir. )
- Tarihini DİNLE!!!
- TARİHLEME ile/ve/||/<> RADYOMETRİK TARİHLEME
( ... İLE/VE/||/<> Bazı izotoplar [kimyasal bir öğenin, belirli kütleye sahip atom çekirdekleri], kimyasal yapılarını değiştiren ve kendiliğinden oluşan radyoaktif bozunmaya uğrar. Bu bozunmanın hızı, izotopun bir özelliği olup sıcaklık, basınç ya da izotopun içinde yer aldığı kimyasal bileşikler gibi dış etmenlerden etkilenmez. Bozunma hızı, belirli bir örnekteki atom çekirdeklerinin yarısının bozunması için gereken "yarı-ömür" olarak tanımlanır. Kayaç örneklerini tarihlendirmede kullanılan radyometrik yöntem, radyoaktif izotopun ve bozunmaya uğrarken üretilen öğe mikdarının ölçülmesi esasına dayanır. Radyoaktif öğe ve izotopların görece mikdarı, bir kayacın oluşmasından itibaren kaç yarı-ömrün geçmiş olduğunu gösterir. Örneğin, çoğu mineralin kimyasal bileşeni olan ve doğal olarak ortamda bulunan potasyum, az miktarda radyoaktif potasyum-40 içerir. Bu izotop, kalsiyum-40 ya da argon-40 oluşturmak için 1 milyon 300 yıllık bir yarı-ömür ile bozunur. Bozunmaların %11'inde, argon-40 oluşur. Argon, bir gaz olduğundan, mineral ısıtıldığında ya da eritildiğinde, mineralden dışarı atılır. Bu nedenle, yeni katılaşmış bir magma kayacı, argon-40 içermez. Zaman içinde potasyum-40'ın bozunmasıyla kayaçta argon-40 birikir. Böylece, bir magma kayacındaki potasyum-40 ve argon-40 mikdarı, bu kayacın ne kadar süre önce katılaştığını gösterir.
Potasyum-argon ile tarihlemenin özü budur. Kavramsal olarak benzer öteki yöntemler, uranyum-kurşun, rubidyum-stronsiyum ve neodimiyum-samaryum yöntemleridir. Her yöntemin farklı üstünlük ya da sakıncaları, potansiyel hata kaynakları bulunmaktadır. Sonuçların daha güvenli alınması bakımından önemli kayaçlarda bu yöntemlerin birkaçı birden kullanılabilir. )
- TARİHSEL) SÜREÇ ile/ve (TARİHSEL) KOŞUL
( [HISTORICAL] PROCESS vs./and [HISTORICAL] CONDITION )
- TARİHSEL/LİK ile/ve/<> BİLİMSEL/LİK
- TARİHSEL/LİK ile/ve/<> KATMANLI/LIK
- TARİHSEL/LİK ile/ve/||/<> KUŞKULU/LUK
- TARİHSEL/LİK ve/<> ORTADAN KALKMIŞ/LIK
- TARİHSEL ile AŞKIN
- TARİHSİZ/LİK ile/ve/||/<>/= TALİHSİZ/LİK
( Tarihsizlik, talihsizliktir. )
( LACK OF HISTORY vs./and/||/<>/= UNLUCKY/NESS )
- TARİHSİZLİK ile/ve/<> ALDIRMAZLIK
( "HISTORICALESSNESS" vs./and/<> INDIFFERENCE )
- TARİHTE KALAN DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine/<> DÜŞÜNCENİN TARİHİ
- TARİHTE/TOPLULUKLARDA/KİŞİLERDE:
ÇÖKÜŞ ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/>< SIÇRAYIŞ
( Çoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Azdır. )
- TARİHTEN KİŞİLER
- TARİHTEN DERS ALMAK ile/ve/<> TARİHTEN GÜÇ ALMAK
( TO TAKE LESSONS FROM HISTORY VALUE/S vs./and/<> TO TAKE POWER FROM HISTORY )
- TARİHTEN DERS ALMAK ile/ve/<> TARİHTEN GÜÇ ALMAK
( TO TAKE LESSONS FROM HISTORY VALUE/S vs./and/<> TO TAKE POWER FROM HISTORY )
- TARİHTEN İBRET ALMAK ile TARİHTEN KUVVET ALMAK
- TARIK AKAN PARKI :
( Kazım Karabekir Mahallesinde olup 2.208,00 m²'lik bir alanı kapsamakta olup, 906,00 m²'lik eşil alanı, 255,00 m²'lik çocuk oyun alanı ve 600,00 m²'lik spor alanı bulunmaktadır. )
- TARÎK el-TAKVÎM ile/ve/<> TARÎK el-LUZÛM ile/ve/<> TARÎK el-KIYÂM ile/ve/<> TARÎK el-NİSBE
( Osmanlı dönemi Türk filozofu Taşköprülüzâde'ye (ö. 1561) göre ayıklama/soyutlama eylemi açısından bir önermede, konu ile yüklem ilişkisinin türleri:
"X, Y'dir." denildiğinde, bir yüklem olarak Y,
1. Ya bizâtihi yüklendiği X'ten
2. Ya da X'in dışındaki başka bir nesneden
ayıklanır/soyutlanır.
Birinci durumda Y
i. ya X'in kurucu unsurlarından;
ii. ya da X ile Y arasındaki zâtî gereklilikten/zorunluluktan ayıklanır/soyutlanır.
İkinci durumda ise Y
i. ya dış-dünyada, X ile var olan
ii. ya da dış-dünyada, X'e nispet edilen bir durumdan ayıklanır/soyutlanır.
1. i.'ye "Kurucu unsurlarına ayırma yöntemi"[Tarîk el-takvîm];
1. ii.'ye "Gereklilik(zorunluluk) yöntemi"[Tarîk el-luzûm]
2. i.'ye "Kâim olma yöntemi"[Tarîk el-kıyâm]
2. ii.'ye ise "Nispet yöntemi"[Tarîk el-nisbe] adı verilir. )
- TARİK-İ AHYÂR ile TARİK-İ EBRÂR ile TARİK-İ ŞUDDÂR
- TARİK-İ AMM değil/yerine/= KAMU YOLU
- TARİK:
ÖRGÜT değil YOL/YORDAM/YÖNTEM
- TARÎK[< TURUK] ile ...
( YOL | BİR VELÎNİN ALLAH'A ULAŞMASI İÇİN TUTTUĞU YOL | USÛL | MESLEK | VÂSITA, NEDEN )
- TARİK[Ar.] değil/yerine/= YOL
- TARÎK[çoğ. TURUK] ile TÂRİK[Ar. < TERK] ile TA'RÎK[Ar. < ARAK] ile TA'RÎK ile TÂRÎK[Fars.] ile TAHRİK[Ar.]
( Yol. | Usûl. | Meslek. | Vasıta, neden. | [tas.] Bir velînin Allah'a ulaşması için tuttuğu yol. İLE Terk eden, bırakan, vazgeçen. İLE Terlet(il)me, tere yatırılma. İLE Uğma. İLE Karanlık. İLE ... )
- TARÎK ile/||/<> TARÎK-İ ÂMM ile/||/<> TARÎK-İ HÂS
( Yol. İLE/||/<> Geniş yol, cadde, genel yol, kamuya ait yol. İLE/||/<> Bir ya da birkaç eve mahsus çıkmaz sokak, özel yol. )
- TARİKA(T) ve/<> AŞK
( Çeperden merkeze. VE/<> Merkezden çepere. )
- TARÎKÂT ile ...
( ALLAH'A ULAŞMAK ARZUSUYLA TUTULAN YOL | TASAVVUFÎ MESLEK )
- TARİKAT ile/ve/değil AKIM
- TARİKAT ile/ve BARİKAT
- TARİKAT ve/<> SOHBET
( Dıştan içe. VE/<> İçten dışa. )
- TARİKAT ile TOPLUMSAL ÖRGÜTLENME
( Tarikat olsa Tâc ile Hırka, biz de alırdık 30'a 40'a. )
( Tarik ehli olmak, dışı halkla, içi hakla olmaktır. )
- TARİKATTE ÇİLE ile/ve HAYATTA ÇİLE
- TARİKİ[Jap.] ile ...
( Bir Buda ya da Bodhisattva'ya bağlanarak onun aracılığıyla kurtuluşu aramak. (Tasavvuf'ta da Tarikat/Yol; İntisab) )
- TARIM
- TARIM "ÇAĞI"(/TOPLUMU/EKONOMİSİ) ile/ve/yerine/> SANAYİ "ÇAĞI"(/TOPLUMU/EKONOMİSİ) ile/ve/yerine/> BİLGİ "ÇAĞI"(/TOPLUMU/EKONOMİSİ)
( AGRICULTURAL "AGE"(/SOCIETY) vs./and/> INDUSTRIAL "AGE"(/SOCIETY) vs./and/> INFORMATION "AGE"(/SOCIETY) )
- TARIM ile/ve EMEK
- TÂRİYE[Ar.] ile TA'RİYE[Ar.] ile TARİYY/TARİYYE[Ar.]
( Ansızın gelen belâ. İLE Soyma, soyulma, çıplaklaştırma. İLE Körpe, yaş, taze. | Yumuşak ekmek. )
- TARLA ile/ve AN
( ... İLE/VE Tarla sınırı. )
- TARLA ile/değil ANIZ/LIK
( ... İLE Ekin biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap. | Ekin biçildikten sonra sürülmemiş tarla. )
- TARLA ile/ve BÜK
( ... İLE/VE Akarsu kıyısındaki tarla. )
- TARLA ile/ve CEBEL
( ... İLE/VE Ekilmemiş tarla. )
- TARLA ile/ve DARBI
( ... İLE/VE Sulak tarla. )
- TARLA ile/ve/<> EVLEK
( ... İLE/VE/<> Tarlanın, tohum ekmek için bölünen bölümlerinden her biri. | Dönümün dörtte biri kadar olan ölçüsü. | Tarlalarda suyun akması için açılan su yolu. | Onluk kâğıt para. )
- TARLA ile/ve HERK
( ... İLE/VE Nadasa bırakılmış tarla. )
- TARLA ile HERK
( ... İLE Sürüldükten sonra bir yıl dinlendirilen, nadasa bırakılan tarla. )
- TARLA ile/ve KELE/KELEME
( ... İLE/VE Sürülmemiş, bırakılmış tarla. | Bakımsız ve bırakılmış bağ ya da bahçe. )
- TARLA ile/ve KEN
( ... İLE/VE Yeni açılmış, verimliliği fazla olan tarla. )
- TARLA ile/ve MALAZ
( ... İLE/VE Sulak yer. | Sürülmemiş, ot bürümüş toprak. | Su basmış tarla. )
- TARLA ile/ve MAŞALA
( ... İLE/VE Ekilmek için ayrılmış toprak. )
- TARLA ile/>< SENGİSTAN[Fars.]
( ... İLE/>< Taşı çok olan, tarıma uygun olmayan arazi. )
- TARLA ile/ve ŞÛR
( ... İLE/VE Tuzlu ve kireçli toprak. | Ot bitmeyen tarla. )
- TARLAKUŞU/TOYGAR/TURGAY/CÜSÂL[Ar.] ile/ve GELİNKUŞU
( Bir tür çayırkuşu. İLE/VE Bir tür iri tarlakuşu. )
- TARMUR, BÜLENT (SARIYER, 1936 -) :
( Ticaret hayatına kasap olarak atıldı, bilahare minibüs işletmeciliği yaptı. Sarıyer Spor Kulübü'nde 2 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev aldı. Yıllarca hentbol şubesinde idari yönetici olarak görev yaptı. Kulübün Divan Kurulu üyesidir. )
- TARSKİ DOĞRULUK ŞEMASI ile/||/<> NAİF DOĞRULUK KAVRAMI
( Tarski şeması "Kar beyazdır" doğrudur ancak ve ancak kar beyazsa İLE naif doğruluk sezgisel kavramdır. Tarski doğruluğu biçimsel olarak tanımladı İLE yalancı paradoksunu çözdü. Doğruluk meta-dilde tanımlanmalı. )
( Alfred Tarski tarafından 1933 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1901-1983) (Ülke: Polonya/ABD) (Alan: Matematik, Mantık) (Önemli katkıları: Semantik doğruluk teorisi, model teorisi, biçimsel dillerde doğruluk tanımı) )
- TART[Fr. < TARTE] ile/||/<> TARTÖLET ile/||/<> TURTA[İt. < TORTE] ile/||/<> PAY[İng. < PIE] ile/||/<> KİŞ[< QUICHE] ile/||/<> GALETTE
( Tatlı ya da tuzlu olabilir. [Modern tartlar, genellikle meyve tabanlıdır, bazen de koyu krema ile olabilir.] İLE/||/<> Üzeri açık ve içinde dolgu kreması olan tartın küçük çeşididir. Genellikle tek kişilik minik kalıplarda pişirilir. İLE/||/<> Altı hamur, arası dolgu[meyve/sebze] üzeri ise hamurla kapatılarak yapılan ve genellikle tuzlu olabilen bir hamur çeşididir. İLE/||/<> Altı hamur, arası meyve dolgulu, üzeri rende hamur ya da kafes biçiminde hamur parçalarıyla kapatılan bir pasta çeşididir. İLE/||/<> Tart gibi altı hamur üzeri ise tamamen tuzlu olarak hazırlanan sebze dolgulu bir hamur çeşididir. İLE/||/<> Tarta benzeyen bir tatlı türüdür.[Hamurundaki farklar nedeniyle tart ile birbirinden ayrılmaktadır. Galetta hamuru, pizza hamuru gibi açılır ve tart kalıbı yerine bir yuvarlak fırın kabının içine, dışarı taşacak biçimde fırın kağıdı serilip üzerine açılan hamur yerleştirilir. İçine meyveleri dizildikten sonra hamurun fazla kalan kenarları meyvelerin üzerine doğru kapatılır.] )
- TART/TARD[Ar.] ile TART[Fr.]
( Kovma, çıkarma. İLE Kalıpta pişen, bir tür meyveli pasta. )
- TARTAR ile TARTAR
( Dişte. İLE Tartma aracı, kantar/terazi. | Sürekli tartan kişi. )
- TARTARİK[Fr. < TARTARIQUE] ile TARTARAT[Fr. < TARTRATE]
( Yapısında, iki alkol ve iki asit bulunan. İLE Tartarik asit tuzu. )
- TARTI ile TARTIM
( Ağırlık. | Tartma aleti, çeki. | Oran, ölçü, karar. | Yelkenleri indirip kaldırmaya yarayan ip. İLE [müzik] Dizem. )
- TARTIŞILABİLENLER ile TARTIŞILAMAZLAR/TARTIŞILAMAYANLAR
- TARTIŞILAMAZLAR ile/ve TARTIŞILAMAYANLAR
- TARTIŞILAN ile/ve/değil/yerine BİLİNEN/BİLİNEBİLEN/BİLİNEBİLECEKLER
- TARTIŞILIR ile/değil/yerine/>< BİLİNMEZ
- TARTIŞILMASI "GEREK" ile/ve/değil/||/<>/< TARTIŞILABİLİR
- TARTIŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/||/<>/< TEMELLENDİRİLMESİ GEREKEN
- TARTIŞMA" KONUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ARAŞTIRMA KONUSU
- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine ATIŞMA
- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA
( Bilmediğimiz bir konuda konuşmazsak tartışma çıkmaz. )
( - Mutluluğun sırrı nedir?
- Aptallarla tartışmaya girmemektir.
- Kesinlikle katılmıyorum. Sır bu olamaz bence.
- "Doğru". )
( Konuşma ve tartışmanın, temel ve öncelikli koşulları...
- Konuşulanı anlamaya çalışmanın ilk koşulu olarak her bilinmeyen, yeni, farklı, aşırı, aykırı konu ya da durum karşısında düşünme ve konuşma sürecinde (olabildiğince) nötr olabilmek.
("Kişisel", "keyfî" "düşünce/sav/iddia", "önceki kayıtlar", "kalıp ya da kabuller", "inak/inanç" ve "yüklerle" başlamamak.)
- (Nitelikli) Soru sormak.["Hiç mi aklına gelmiyor?" gibi "yargı sözleri" kullanmadan, "Nasıl olabilir?" gibi anlamaya yönelik sorular sormak.]
- Konuşan kişiye ya da konuşanın kişiliğine saldırmamak ve sadece savlarını konuşmak/tartışmak.
- Daha kolay karşı sav üretmek amacıyla ötekinin savını yanlış tanımlamamak, abartmamak.
- Tekil ya da birkaç örnekle "kestirmeden" gitmeye çalışmamak, "genellemeler, indirgemeler, özdeşleştirmeler" yapmamak; "köktenci, toptancı ve sonuç odaklı" kişisel, keyfî ya da dayatmacı "çözümler üretme"mek.
- Kullanılan kanıta dayanan öncüllerden birini "doğru varsayarak" sav üretmemek.
- Bir olguyu, zamansal dizilimde, "daha önce de oldu" "savıyla" sonraki bir olgunun nedeni olarak iddia etmemek.
- Ortada ikiden fazla olanaklı yol varken savını sahte bir ikileme indirmemek.[Birden, "çok"; ikiden, "hep" "çıkarma"mak.]
- Bilinmeyen ya da bilmediğimiz bir "savın", doğru ya da yanlış olması gerektiğini savunmamak ve/ya da iddia etmemek.
- Kanıtlama yükümlülüğünü, savı sorgulayana yüklememek.
- Aralarında mantıksal bir bağ olmadıkça, "bir şeyin, bir şeyden türediğini" varsaymamak.
- Öncüllerin ya da sav sahibinin "tanınmış/tarihsel/bilimsel" "biri(/nden)" olmasını, bir çıkarımın kanıtı olarak sunmamak. )
( )
(
)
( [not] ARGUE vs./and/but TALKING )
- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine MÜZÂKERE
- TARTIŞMA ile/değil/yerine YAZILI TARTIŞMA/POLEMİK[Yun.]
( Söz ile. İLE/DEĞİL/YERİNE Yazı ile tartışma. )
- TARTIŞMAK GEREKİR ile/değil TARTIŞMA GEREKTİRİR
- TARTIŞMAK ile/ve/yerine "HESAP ETMEK"
- TARTIŞMALI KİTAPLARIN KULLANILMASI ile ÖĞRETİCİ/DİDAKTİK KİTAPLARIN KULLANILMASI
- TARTIŞMALI NEDEN SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YANLIŞ NEDEN ile/ve/||/<> ÖNCESİNDE ile/ve/||/<> ORTAK ETKİ ile/ve/||/<> GÖZDEN KAÇIRILABİLİR NEDEN ile/ve/||/<> YANLIŞ YÖN ile/ve/||/<> KARMAŞIK NEDENLER
( FALLACY OF FALSE CAUSE vs./and/||/<> FALLACY OF "PREVIOUS THIS" vs./and/||/<> JOINT EFFECT vs./and/||/<> GENUINE BUT INSIGNIFICANT CAUSE vs./and/||/<> WRONG DIRECTION vs./and/||/<> COMPLEX CAUSE )
- TARTIŞMALI" ile/ve/<> GÜÇSÜZ/YETERSİZ
- TARTIŞMAYI:
AÇMAK/AÇAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİTİRMEK/BİTİREN
- TARTMAK ile/ve/<> DEĞERLENDİRMEK
- TARUMAR[Fars. < TARMÂR] değil/yerine/>< İMÂR
( Dağınık, karışık, perişan. DEĞİL/YERİNE/>< Yapılandırma, oluşturma. )
- TÂRZ-I MEFSÛL[Ar.] ile ...
( Kesik kesik tümcelerle söz söyleme. )
- TARZ[Ar.]/STİL[Fr., İng. STYLE] değil/yerine/= BİÇEM
- TARZ ile/değil ALIŞKANLIK
- TARZ ile TAVIR
( STYLE vs. MANNER )
- TARZ ile ÜSLÛB
( MANNER vs. ... )
- TARZ ile ÜSLÛP
- TARZ ile/ve/<> YEĞLEME/TERCİH
- TAŞ DUVAR PARKI (REVANİ SOKAK PARKI) :
( Baltalimanı Mahallesindedir. 319,00 m²'lik bir alanı kapsar. 100,00 m²'lik yeşil alanı, 82,00 m²'lik çocuk oyun alanı ve 42,00 m²'lik spor alanı bulunmaktadır. )
- TAŞ YAĞI = GAZ YAĞI
- Taş-toprak ile KONUŞ!!! -ile
- TAŞ, YERİNDE AĞIRDIR ile/ve/||/<> HER 'HOROZ', KENDİ ÇÖPLÜĞÜNDE ÖTER
- TAŞ:
BÜYÜK ile/ve/||/<> KÜÇÜK
( Değirmen döndürür. İLE/VE/||/<> Bacak sildirir. )
- TAS'ÎR[Ar.] ile TA'SİR[Ar. < USR | çoğ. TA'SÎRÂT] ile TA'SÎR[Ar. < ASR | çoğ. TA'SÎRÂT] ile TA'SÎL[Ar. < ASEL]
( Kibirlilik yüzünden konuşurken, yüzünü başka tarafa çevirip karşısındakinin yüzüne bakmama. İLE Güçleştirme/güçleştirilme. İLE Suyunu sıkma. İLE Tadlandırma. )
- TAS[Ar.] ile TA'S[Ar.] ile TAŞ
( Su kabı. İLE Yok olma, kaybolma. İLE Ufak kaya parçası. )
- TAŞ/DUVAR ile BOSAJLI TAŞ/DUVAR
- TAŞ ile/ve ALAMA
( ... ile/ve Taş parçası. )
( STONE vs./and ROCK )
- TAŞ ile/değil/yerine/||/<>/>< AŞ
( Sana taş atana, aş at! )
- TAŞ ile BAKIRKÖYTAŞI/KÜFEKİ/KEFEKİ
( ... İLE Yapıda kullanılan, açık renkli, işlenmesi kolay bir taş çeşidi. [Kum, çakıl ve midye kabuklarının, zamanla, bağlayıcı maddelerle birbirin yapışmasından oluşur.Ocaktan çıkarıldığı zaman, oldukça yumuşak olan küfeki, zamanla sertleşir. Bu taş, Osmanlı dönemi yapılarında çok kullanılmıştır.] )
- TAŞ ile BAKIRTAŞI
( ... İLE Yeşil renkli, yontulup parlatabilen, doğal bakırlı, hidratlı karbonat, malakit. )
- TAŞ ile/ve BALAST
( ... İLE/VE Demiryoluna döşenen taş kırıkları. )
- TAŞ ile/değil BİTKİ (LITHOPS)
(
)
- TAŞ ile BUZULTAŞ
( ... İLE Buzulların taşıyıp biriktirdikleri, üzerleri çoğu kez parıltılı ya da çizikli taşlar. )
( ... ile SALSÂL-İ CÜMÛDİYE )
( ... avec MOREN )
- TAŞ ile/ve/||/<> ÇAKIL TAŞI, KÜÇÜK TAŞ
( HACER ile/ve/||/<> HASÂT )
( STONE vs./and/||/<> PEBBLE )
- TAŞ ile ÇAKMAK TAŞI
( ... İLE Seramik, cam ve yol yapım endüstrilerinde kullanılan, SiO2 kimyasal yapısına sahip, sert ve opak görünümlü, kristal bir madde. )
- TAŞ ile ÇİNKE
( ... İLE Sağlam, sert taş. | En ufak parça. | Benek. )
- TAŞ ile DOLANTAŞI
( Mineralleri gözle görülebilen, benekli ve yeşilimtırak renkli, gabro ile bazalt arası, püskürük kütle. )
- TAŞ ile GAZTAŞI
( ... İLE Bileme işinde kullanılan, korindon ya da karborundum tanelerinden hazırlanan, bir tür taş. )
- TAŞ ile HELİK
( ... İLE Duvar örülürken, büyük taşların arasına konulan ufak taşlar. )
- TAŞ ile KAME
( ... İLE Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş. )
- TAŞ ile KARO[Fr. < CARREAU]/ORYA/[Yun.]
( ... İLE Oyun kâğıtlarının küçük, kırmızı, baklava biçimli benekli olanı. | Betondan yapılmış dört köşe döşeme taşı. )
- TAŞ ile KAYA ile TEPE ile DAĞ
( Kimyasal ya da fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde. | Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş. | Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme. | Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme. | Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher. | Dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik ya da tahta parçalardan her biri. | Bazı örgenlerin içinde, özellikle idrar kesesi vb. oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı nesne. | Bazı kütlelerden kopan ya da koparılan parça. | Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz. İLE Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. )
( HACER, CÜMD ile/ve CELMED )
( SENG ile/ve ... )
( STONE vs./and ROCK )
- TAŞ ile KAYRAK
( ... İLE Ekime elverişli olmayan, taşlı, kumlu toprak. | Yassı, düz taş. | Bileği taşı. | Kayağan taş. )
- TAŞ ile KAZAN TAŞI
( ... İLE Kalsiyum tuzları kapsayan suyun ısıtıldığı kabın iç yüzeyinde oluşturduğu katman. )
- TAŞ ile MALITAŞI
( ... İLE Bazen, kayıklarda, çapa yerine kullanılan, ipe bağlı, büyükçe taş. )
- TAŞ ile/ve MALTATAŞI
( ... İLE/VE Yumuşak bir taş. Bahçe, mutfak gibi yerleri döşemekte kullanılan, dört köşe, yassı, kolay kırılan bir taş. )
- TAŞ ile MALTATAŞI
( ... İLE Bahçe, mutfak gibi yerleri döşemekte kullanılan, dört köşe, yassı, kolay kırılan bir tür taş. )
- TAŞ ile/değil MENGELE
( ... İLE Güveç yapmakta kullanılan, çabuk ezilen bir çeşit taş. )
- TAŞ ile MOSKOFTOPRAĞI
( ... İLE Maden parlatmak için kullanılan, sarı renkte bir tür gevrek taşı. )
- TAŞ ile MÜHRESENK[Fars.]
( ... İLE Alaca somaki, balgamtaşı/kadıköytaşı/hacıbektaştaşı. | Süsleme nakışlarını ve yaldızları mührelemekte kullanılan araç. )
- TAŞ ile NECEFTAŞI
( ... İLE Parlak ve saydam bir çeşit kuvars billuru. )
- TAS ile/ve NİSAN TASI
- TAŞ ile/değil PAMUKTAŞ
( ... İLE/DEĞİL Bazı kaynak sularının dibinde biriken, kalkerli ya da silisli tortu. )
- TAS ile RİTON
( Antik tas. )
- TAŞ ile SEYLANTAŞI/SEYLANİ
( ... İLE Yapısında, alüminyum ve demir bulunan bir granat türü. )
- TAŞ ile SÜNGERTAŞI/PONZA[İt.]
( ... İLE Bazı yüzeylerin temizlenmesinde, mermerlerin parlatılmasında, ovma işlerinde kullanılan, çok gözenekli, çok hafif kaya. | Metal parlatmakta kullanılan, çok gözenekli ve pürüzlü, ağırlığı az, sert bir yanardağ feldispatı. )
- TAS ile/ve/||/<> TASA
( Kayıp, yitik. İLE/VE/||/<> Üzüntü. )
- TAŞ ile TAŞIL/FOSİL[Fr.] ile TAŞÇIL
( ... İLE ... İLE Taşı andıran, taş gibi. | Taşlar ve kayalar üzerinde ya da taşlı topraklarda yetişen. )
- TAŞ ile/ve/||/<>/> TAŞİLİĞİ
( ... İLE/VE/||/<>/> Taşların, yapraklar durumunda ayrılmasını sağlayan ara katmanı. )
- TAŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TOPRAK
( Taş gibiydin. Çok gönül kırdın. Yeter!
Toprak ol! Üstünde hoş güller biter...
Mevlânâ )
(
)
( Olsaydık, erirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Olduk, dayandık. )
- TAŞ ile YAĞTAŞI
( ... İLE Araçların kesici ağızlarını bilemede, gazyağı, mazot ya da zeytinyağı ile kullanılan doğal taş. )
- TAŞ ile YEŞİM[Ar.]
( ... İLE Açık yeşil ve pembe renkli, kolay işlenen, değerli bir taş. )
- TAŞA-BAŞA-YAŞA OTURMAK değil/>< SAĞLIĞA UYGUN ZEMİNLERDE OTURMAK
( Yanlışı. >< Doğrusu. )
- TASA" ile/değil/yerine NADAS
- TASA ile KAYGI/ENDİŞE
- TAŞAK/HAYA/BİLLUR[Ar.]/TESTİS[İng. < TESTICLE] ile/ve/||/<> ANTER
( Hayvan ve insanda. İLE/VE/||/<> Bitkide.[Çiceklerin tohum taşıyan torbaları] )
- TASALI, RECEP (İST. 1931) :
( Karagümrük S.K. den transfer edildi ve 8 sezon (1959 - 1967) Sarıyer S.K. de tescilli kaldı. Bu süre içinde 132 lig, 10 B takımlar ligi, 2 turnuva maçı olmak üzere 144 resmi ve 34 özel maçla birlikte toplam olarak 178 maçta forma giydi. Lig maçlarında takımına 12, B takımlar ligi maçlarında 1 ve özel maçlarda 2 olmak üzere takımına 15 gol kazandırdı. Sarıyer S.K. de Kaptan olarak görev yaptı ve "Baba Recep" olarak futbol hayatını Sarıyer'de noktaladı. )
- TASALLÜB[Ar.] değil/yerine/= KATILAŞMA
- TASALLUT[< SALÂLET] ile SATAŞMA, BAŞINA EKŞİME, MUSALLAT OLMA
- TASALLUT değil/yerine/= SARKINTILIK
- TASANNU değil/yerine/= ABARTI, YAPMACIK
( Bir şeyi olduğundan daha değerli gösterme. )
- TASARI/LAMA ile/ve/||/<> KURGU/LAMA
- TASARI ile/ve/||/<>/> TASARIM
( Olması ya da yapılması istenilen bir şeyin, zihinde aldığı biçim. | Tüzel bir işlemin, o işlemi yapmakla yetkili kurul ya da organ önüne getirildiği andaki durumu, üstünde görüşme ve oylama yapılabilir durumdaki metin, layiha. İLE Zihinde canlandırılan biçim, tasavvur. | Bir sanat yapıtının, yapının ya da teknik ürünün ilk taslağı, tasar çizim, dizayn. | Bir araştırma sürecinin çeşitli dönemlerinde izlenecek yol ve işlemleri tasarlayan çerçeve, tasar çizim, dizayn. | Daha önce algılanmış olan bir nesne ya da olayın bilinçte sonradan ortaya çıkan kopyası. )
- TASARI ile/ve/||/<> USLAMLAMA
- TASARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞI
- TASARIM/SAL ile/ve/||/<> İMGE/SEL
- TASARIM/TASAR ÇİZİM = TASAVVUR = REPRESENTATION[İng.] = REPRÉSENTATION[Fr.] = VORSTELLUNG[Alm.] = REPRAESENTATIO[Lat.] = REPRESENTAR[İsp.]
- TASARIM ve/<> KABUL
- TASARIMLAMA ile/ve/değil/yerine DÜZENLEME
- TASARIMSAL AKIL ile İMGESEL AKIL ile DÜŞÜNSEL/ANALİTİK/İNDİRGEYİCİ AKIL
- TASARIMSAL SONSUZ ve/=/||/<> KÖTÜ SONSUZ
- TASARLAMAK ile AYARLAMAK
( TO PROJECT vs. TO ARRANGE )
- TAŞARON değil TAŞERON
- TASARRUF BONOSU değil/yerine/= KESİNTİ BELGİTİ
- TASARRUF" (İDDİASI/SAFSATASI):
"DİLDE" değil SÖZCÜKTE
- TASARRUF[< SARF] değil/yerine/= ARTIRIM | KULLANIM
( SAHİP OLMA | İDÂRE İLE KULLANMA, TUTUM, EKONOMİ | ARTIRMA, ARTIRILMA )
- TASARRUF ile/ve İHTİYÂR
- TASARRUF ile/ve/< TASADDUK
- TASAVVUF
- TASAVVUF
( 52.00 )
- TASAVVUF AHLÂKI ve/<> DÖNÜŞME AHLÂKI
( MORALS OF SUFISM and/<> MORALS OF TRANSFORMATION )
- TASAVVUF GELENEĞİ ile/ve HERMETİK GELENEK
- TASAVVUF MANZÛMESİ ve MESNEVÎ-İ ŞERİF ve SU KASÎDESİ
- TASAVVUF:
DENEYİM ve/<> ZEVK ve/<> İRFAN
- TASAVVUF:
DİNLER ÜSTÜ değil DİNLER ÖZÜ
- TASAVVUF:
HADÎS ile/ve/değil KADÎM
( [not] SUFISM: NEW vs./and/but ANCIENT )
- TASAVVUF:
HAYATTAN KOPMAK ile/değil HAYATIN ANLAMINI İDRAK ETMEK
( [not] SUFISM: DETACHMENT FROM LIFE vs./but UNDERSTANDING THE MEANING OF LIFE )
- TASAVVUF:
SOHBET ve/<> MUHABBET
- TASAVVUF[< SÛF] ile ...
( GÖNLÜNÜ ALLAH SEVGİSİNE BAĞLAMA | SULH İLE ELE GEÇMEK | GÖLGELER İLMİ )
- TASAVVUF/KELÂM/İSLÂM'DA
- TASAVVUF
, DİNİN ...:
PSİKOLOJİSİ ile/ve/||/<> SANATI
- TASAVVUF ve/<> AHLÂK
( Tasavvufun ilk basamağı ahlâktır. )
( Tasavvuf, korku halini aşk ahlâkına dönüştürme uğraşıdır. )
( Kim ahlâkını temizlerse, o insandır. )
( İnsan varlığının tüm değeri ahlâkındadır. )
( Allah'a ait olanların toplamı. )
( TASAVVUF: Ahlâk mâbedinin bireysel inşâsı. )
- TASAVVUF ve ANADOLU BİLGELİĞİ
- TASAVVUF ve/=/||/<>/> BEREKET
- TASAVVUF ile/ve/||/<> DİN
( Tasavvuf, dinin estetik boyutudur. )
- TASAVVUF ile/ve/=/||/<>/< DİNİN EDİMSELLİĞİ
- TASAVVUF ile/ve/değil GNOSTİK ÖĞRETİLER
( [not] SUFISM vs./and/but GNOSTIC TEACHINGS )
- TASAVVUF ile/ve HAKİKAT
( Hakikatlerin deneyimlenmiş bilgisi. İLE/VE ... )
- TASAVVUF ve/<> HOŞGÖRÜ
- TASAVVUF ve/<> İNSAN
( Kim ahlâkını temizlerse, o insandır. )
( Akılla her şey bilinir de insan bilinmez. )
( BATI'DA: İnsan(/ben) sanatın tanrısı. VE/<> ( Kişinin varlığını, mahiyetini tarif edebilecek hiçbir örnek yoktur. )
( ... ve AHSEN-İ TAKVÎM: En güzel nizâm, tertip, şekil ve sûret. )
( SİN: İNSAN = 60 | ÂDEM - HAVVÂ = 60 )
( PHILON )
- TASAVVUF ile/ve İŞRAK
itibarı ile 2.765 başlık/FaRk ile birlikte,
2.765 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(10/12)
(1996'dan beri)