Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(85/173)


- KATÎYETLE ile MUHAKKAK


- KATKI ile/ve/||/<>/> KAZANIM


- KATKI ile/ve/||/<>/> PAY

( Katkı vermeyen, pay alamaz. )


- KATKIDA "BULUNMAK/BULUNMASI" ile/değil "ETKİ ETMEK/ETMESİ"


- KATKIYA ...:
AÇIK/LIK ile/ve/||/<>/> UYGUN/LUK


- KATLİAM[Ar. KATL+ÂMM] değil/yerine/= KIRIM


- KATLANDIĞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞADIĞIMIZ/YAŞAYABİLECEKLERİMİZ

( Çoğunluk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Azınlık. [bazı yeğlemelerimizle böyle sürmek/kalmak zorunda olmadan!] )


- KATLANMA ve KİLİTLENME ile/ve/değil/||/<>/< KODLANMA


- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )

( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )


- KATLANMAK değil/yerine DAYANÇ/SABIR


- [ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"

( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )


- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK


- KATLETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK


- KATMAK ile/ve/||/<>/> KARMAK

( Bir şeyin içine, üstüne ya da yanına, niteliğini değiştirmek ya da niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak. | Bir araya getirmek. | Birlikte göndermek. | Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak. İLE/VE/||/<>/> Karıştırmak, birbirine katmak. | Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur ya da hamur durumuna getirmek. )


- KATMAN/LI ile KAT/LI

( Yatay. İLE Dikey. )


- KATOLİK/LİK ile/ve ORTODOKS/LUK

( Aristo'cu. İLE/VE Platon'cu. )


- KATOT ile/||/<> ANOT

( Elektrolizde katot negatif elektrot İLE anot pozitif elektrottur )

( Faraday tarafından 1834 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1791-1867) (Ülke: İngiltere) (Alan: Fizik, Kimya) (Önemli katkıları: Elektromanyetik indüksiyon, elektroliz) )


- KATRAN[Ar.] ile/ve/||/<> KREOZOT[Fr. < CREOSOTE]

( Organik nesnelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir nesne. İLE/VE/||/<> Çeşitli katranların damıtılmasından elde edilen ve hekimlikte kullanılan, keskin kokulu bir sıvı. )


- KATRE/KATRA[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] değil/yerine/= DAMLA

( Damla, damlayan şey. )


- KATSAYI ile/||/<> ÜS

( Katsayı çarpan, üs kuvvettir )

( Formül: 3x²: 3 katsayı İLE 2 üs )


- KATYON ile/||/<> ANYON

( Katyon pozitif yüklü İLE anyon negatif yüklü iyondur )

( Formül: Na⁺ İLE Cl⁻ )


- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile EBONİT

( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Yüz bölüm kauçuğun, otuziki bölüm kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik nesne. )


- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile GÜTAPERKA[Malezya dilinden]

( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Sumatra'da ve çevresindeki adalarda yetişen büyük bir ağaçtan elde edilen, kablo yapımında kullanılan, kauçuğa benzer, yapışkan bir madde. )


- KAUDA/CAUDA, TAIL[İng.] değil/yerine/= KUYRUK


- KAV -ile

( Yılanın attığı deri/gömlek. )


- KAVÂİD[Ar.] değil/yerine/= DİLBİLGİSİ


- KAVATA[Yun.] ile KAVATA[Yun.]

( Oyma ağaç kap. İLE Sert ve fazla kızarmayan bir tür domates. )

( ... cum SOLANUM CAPSICUM GROSSUM )


- KAVERN/CAVERN[İng.] değil/yerine/= KOVUK


- KAVERNÖZ/CAVERNOUS[İng.] değil/yerine/= KOVUKSU


- KAVGA-DÖVÜŞ


- KAVGA-GÜRÜLTÜ


- KAVGA[Fars. < GAVGA: Gürültü.] ile !SAVAŞ


- KAVGA ile/yerine TARTIŞMA

( Her kavganın temelinde, taraflardan birinin cahilliği yatar. )

( ARBEDE ile/yerine MÜNÂZARA )

( !FIGHT vs. ARGUE
ARGUE instead of !FIGHT )


- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM

( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )


- KAVGA ile ZULÜM


- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK


- KÂVÎ[Ar. < KEYY | çoğ. KÂVİYÂN] ile KAVÎ[Ar. < KUVVET]

( Dağlayan, yakan/yakıcı. [Fr. CAUSTIQUE] İLE Güçlü, kuvvetli. | Güvenilir, sağlam. )


- KAVİLEŞMEK[Ar. + Tr.] değil/yerine/= SAĞLAMLAŞMAK, PEKİŞMEK


- KAVİS[Ar.]/KURVATÜR/CURVATURE[İng.] değil/yerine EĞMEÇ/YAY

( Yay ya da buna benzer şeylerin biçimi. | Bir eğrinin sınırlı bir bölümü. )


- KAVITASYON/CAVITATION[İng.] değil/yerine/= OYMA


- KAVİTE/CAVITY[İng.] değil/yerine/= BOŞLUK


- KAVL/KAVİL[Ar.] ile/ve/<> KELÂM

( Yok olanı, var ettiğimiz olana verdiğimiz ad. İLE/VE/<> Var olana ilim vermek. )


- KAVM[çoğ. AKVAM] -ile

( EVLİYÂ ZÜMRESİ )

( İNSAN TOPLULUĞU )

( BİR PEYGAMBERİN GÖNDERİLDİĞİ TOPLULUK )


- KAVRA! ve/> AT!


- KAVRAM "KARGAŞASI" değil KAVRAM KARMAŞASI

( Kargaşa, kişiler arasında olandır. )


- KAVRAM KARMAŞASI ile/ve/değil (KASITLI) KAVRAM SAPTIRMASI


- KAVRAM KARMAŞASI ile/değil ZİHİN/DÜŞÜNÜŞ KARMAŞASI


- KAVRAM/KONU/DURUM/SORUN:
"KİŞİ/LER ÜZERİNDEN" (KAVRAM/DURUM) ile/değil/yerine/>< KAVRAM/DURUM ÜZERİNDEN (KİŞİ/LER)


- KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR

( FACT OF CONCEPT vs./and INNER FACTS )


- KAVRAM:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< ZORUNLULUĞUN BİRLİĞİ


- KAVRAM:
TANIMLAMAK ile/ve/||/<> ZORUNLULUKLARINI GÖSTERMEK


- KAVRAM ile/ve/<> ANLAM

( Zihnin, nesne ve olgulara bakan tarafı. İLE/VE Sözcüklere/terimlere bakan tarafı. )

( İçi/dışı yoktur/olmaz. İçeriği vardır. İLE/VE/<> İçi/bâtını ve dışı/zâhiri vardır. )

( Nesneler/olgular/olaylar dünyasıdır. İLE/VE/<>Değerler dünyasıdır. )

( Sözcüğün anlamı, nesnenin kavramı olur. )

( CONCEPT vs./and/||/<> MEANING )


- KAVRAM ile/ve/<> AYRIM

( CONCEPT vs./and/<> SEPERATION )


- KAVRAM ile AYRINTI


- KAVRAM ve/<> BELİRGİNLİK

( CONCEPT and/<> CLARITY )


- KAVRAM ile/ve/<> BETİMLEME

( CONCEPT vs./and/<> TO DESCRIBE )


- KAVRAM ile/ve/<> BİLİNÇ

( CONCEPT vs./and/<> CONSCIOUSNESS )


- KAVRAM ve/<> BÜTÜN/LÜK


- KAVRAM ile/ve/<> ÇÖZÜM

( CONCEPT vs./and/<> SOLUTION )


- KAVRAM ile/ve/<> DERİNLİK

( CONCEPT vs./and/<> PROFUNDITY/DEEPNESS )


- KAVRAM ile/ve/değil EŞİK


- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI


- KAVRAM ve/||/<>/> FORMÜL

( and FORMULA )


- KAVRAM ve/||/<> GÖRÜSEL KARŞILIK


- KAVRAM ile/ve/<> İMGE

( )

( CONCEPT vs./and/<> IMAGE )


- KAVRAM ile İMGE

( İlke. İLE Eylem. )


- KAVRAM ile KARÎNE


- KAVRAM ile/ve/<> KAVRAM BAĞLAMI

( CONCEPT vs./and/<> CONTEXT OF CONCEPT )


- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/>/< KAVRAM ÇİFTLERİ


- KAVRAM ile/ve/||/<> KAVŞAK


- KAVRAM ile KENDİ


- KAVRAM ile/||/<> KÜME


- KAVRAM ile/ve/||/<>/> KURAM

( Bir kuramın varoluşu[ontolojisi] yoksa herhangi bir kuramdır. )

( Kavram ve kuram, genellikle bilim, felsefe ve öteki akademik alanlarda kullanılan iki temel kavramdır.

Bir kavram, genellikle bir düşüncenin ya da bir şeyin anlıksal[zihinsel] karşılığıdır/temsilidir. Kavramlar, genellikle somut ya da soyut var olanları tanımlamak için kullanılır. "masa", "adâlet", "eşitlik" gibi kavramlar, düşünceleri ya da nesneleri karşılar/temsil eder.

Dilde simgeler ya da sözcükler olarak tanımlanır ve bireylerin düşünme ve iletişim kurma yeteneklerini yönlendirir.

Genellikle bir nesnenin ya da bir durumun temel özelliklerini ya da niteliklerini tanımlamak için kullanılır.

İLE/VE/||/<>/>



Bir kuram, genellikle bir görüngüyü, bir olguyu ya da belirli bir alanı açıklamak ya da açıklamak için geliştirilmiş dizgeli bir açıklamadır.

Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak, öngörmek ya da açıklamak için kullanılır.

Bilimde, felsefede, matematikte ve öteki alanlarda kullanılır.[evrim, kütleçekim kuramı]

Genellikle bir dizi varsayım, ilke ve kavramın bir araya getirilmesiyle oluşturulur ve denenir. Bilimsel yöntemle desteklenir. Bilişsel karşılıklardır ve genellikle düşünceleri ya da nesneleri tanımlamak için kullanılır ancak dizgeli açıklamalardır. Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak ya da açıklamak için kullanılır. Ancak kavramları kullanarak tanımlama yapılır. )

( FaRkLaR Kılavuzu içinde daha geniş tarama olarak şu sayfaları da okuyabilirsiniz...

FaRkLaR.net/kavram/kavram

FaRkLaR.net/kavram/kuram )

( CONCEPT vs./and/||/<>/> THEORY )


- KAVRAM ve/<> KURUM


- KAVRAM ile/ve KURUM ile/ve KARŞILIK

( Zihinde. İLE/VE Toplumda. İLE/VE Gövdede. )


- KAVRAM ve/<> KURUM ve/<> UYGARLIK ve/<> BULUNÇ/VİCDAN


- KAVRAM = MEFHUM[Ar. < FEHM] = CONCEPTION, NOTION[İng.] = CONCEPT, NOTION[Fr.] = NOTIO, BEGRIFF[Alm.] = CONCEPTUS, NOTIO[Lat.] = LOGOS, ÉNNOIA, HOROS, NOEMA[Yun.] = CONCEPCÍON[İsp.]


- KAVRAM ile/ve/<> NİYET

( Felsefe. İLE/VE/<> Kavrama niyet girince, ideolojiye dönüşür. )

( CONCEPT vs./and/<> INTENTION )


- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞE/UNSUR[Ar.]


- KAVRAM ile/ve/<>/= ÖLÇÜ

( CONCEPT vs./and/<>/= MEASUREMENT )


- KAVRAM ve ÖNERME ve ÇIKARIM

( CONCEPT and PROPOSITION and INFERENCE )


- KAVRAM ve SABİTE

( CONCEPT and CONSTANT/STATIC )


- KAVRAM ile/>< SAÇMA


- KAVRAM ve/||/<>/= SAF DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME


- KAVRAM ile SALTIK

( CONCEPT vs. ABSOLUTE )


- KAVRAM ile SALTIK


- KAVRAM ve/||/<>/> SANAT


- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE

( İndirgeme. İLE/VE/<> Çoğaltma. )

( ... İLE/VE/<> Bireşim/tevhid. )

( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir öbek nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE/<> İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )

( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )

( Simge, zâtı/sizi gösterir/işaret eder. )

( Olanı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklılığı gösterir. )

( Reduction. VS./AND/<> Increase. )

( CONCEPT vs./and/<> SYMBOL )


- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE

( İndirgeme. İLE/VE Çoğaltma. )

( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )

( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )

( Olan'ı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklı olan'ı gösterir. )

( Olguyu açıklar. İLE/VE "Kişisel deneyimler"i ansıtan ve her bireyde farklı yansımaları işaret eden bir özellik gösterir. )

( Kavramsal düşünme, öğrenmeye ve belirlemeye yardım eder. İLE/VE Simgesel düşünme, yorumlamaya olanak tanır. )

( "Küptaş", geometrinin taşta gösterimi olarak "bilimsel us"u simgeler. )

( Mâbedi, herhangi bir yapıdan ayıran en temel özellik, onun baştan sona simgesel bir donanımda olmasıdır. | Mâbedin yapımında kullanılan hemen her nesne ya da öğe, kendi nesnel ve özdeksel yapısından başka bir değeri göstermekle birer simgedir. [Bilge Süleyman, mâbedi, Tanrı'ya değil Tanrı'nın adına yaptırmıştır.] )

( Adlar, bir nesneyi/kişiyi değil de, bir değeri/erdemi ya da ilkeyi gösteriyorsa simgesellerdir. )

( CONCEPT vs./and SYMBOL
Reduction. WITH/AND Increase. )


- KAVRAM ve/||/<> SİMGE ve/||/<> İÇ DENEYİM


- KAVRAM ile/ve/<> SINIR

( CONCEPT vs./and/<> LIMIT )


- KAVRAM ile/ve/||/<> SOYUT


- KAVRAM ile/ve/<>/= SÜREÇ

( CONCEPT vs./and/<>/= PROCESS )


- KAVRAM ile/ve/<> TAM AYIRD EDİCİ (BİLGİ)

( CONCEPT vs./and/<> DISTINGUISHED (INFORMATION) )


- KAVRAM ile/ve TARTIŞMA

( vs./and/||/<> DISCUSSION )


- KAVRAM ile/ve/||/<>/>/< TERİM

( Genel/leştirir. İLE/VE/||/<>/>/< Özel/leştirir. )

( Kavramlar, felsefededir. İLE/VE/||/<>/>/< Öteki disiplinlerde terim adını alır, terime dönüşür. )

( Kavramlar, terimlerin aklıdır. )

( ISTILAH: BARIŞ/SULH )

( ... İLE/VE/<> Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı olan sözcük. | Geleneksel mantıkta, özne ya da yüklem. )

( Felsefenin ve terim(ler)in bilinci. İLE/VE/||/<>/>/< Nesnenin bilinci. )

( VORSTELLUNG mit/und/||/<>/>/< AUSDRUCK )

( MEFHUM ile/ve/||/<>/>/< ISTILAH )

( CONCEPT vs./and/||/<>/>/< TERM )


- KAVRAM ile TERİM


- KAVRAM ve/||/<>/> TİKEL SANAT

( KANT ve/||/<>/> HEGEL )


- KAVRAM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL YAŞAM


- KAVRAM ile/ve TÜMEL


- KAVRAM ve/<> TUTARLILIK

( CONCEPT and/<> CONSISTENCY )


- KAVRAM ile/ve/||/<> VARSAYIM

( vs./and/||/<> ASSUMPTION )


- KAVRAM ile/ve/<> YAŞAM

( ... İLE/VE/<> Üzerine konuşulamayan. )

( CONCEPT vs./and/<> LIFE )


- KAVRAM ile/ve/||/<> YETERLİ KAVRAM


- KAVRAMA/ANLAMA ile MATEMATİK/FİZİK(DIANOIA)


- KAVRAM/A ile/ve KAPSAM/A

( COMPREHENSION vs./and CONTAIN )


- KAVRAMA ile KAPSAMA

( COMPREHENSION vs. CONTAIN )


- KAVRAMA(DA) ile/ve/değil/||/<>/> ANLAMA(DA)

( Kalırsın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Dönüşürsün. )

( Kavramak, anlamanın sınırında biter. )

( Tinsel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ussal. )

( BİR ŞEYİN: Nedenlerini bilmek. İLE/<> Niyetlerini bilmek. )

( Geçmişle ilgilidir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Gelecekle ilgilidir. )

( [not] Spiritual. WITH/AND/||/<>/>/but Rational. Mental. )

( [not] MEANING vs./and/<>/but COMPREHENSION )


- KAVRAMAK ve BELLEMEK


- KAVRAMAK ile/ve/değil/||/<>/< DENEYİM(LEMEK)


- KAVRAMAK ve/||/<>/> HEYECAN


- KAVRAMAK ile/ve İNANMAK

( COMPREHENSION vs./and TO BELIEVE )


- KAVRAM/AK ile/ve SINIR/LAMAK

( COMPREHENSION vs./and (TO) LIMIT )


- KAVRAMDA değil KAVRAMIN OLGUSUNDA


- KAVRAMI/MEFHUMU GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM/MEFHUM İLE GÖRMEK

( )

( Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek - İhsan Fazlıoğlu )


- KAVRAMIN:
AKILSALLIĞI ile/değil TARİHSELLİĞİ

( Tüm filozoflarda. İLE/DEĞİL Hegel'de. )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )


- KAVRAMIN:
SONSUZLUĞU ile/ve/değil/<> SINIRLILIĞI


- KAVRAM'IN:
YAŞI ve KATMANLARI

( CONCEPT'S: AGE and LAYERS )


- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER

( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )


- KAVRAMLAR ile/ve/<> KONU/LAR

( CONCEPTS vs./and/<> SUBJECTS/TOPICS )


- KAVRAM/LAR ve ÖZDEŞLİK

( CONCEPT/S and IDENTITY )


- KAVRAM/LAR ile/ve/<> SINIR KAVRAM/LAR

( CONCEPT/S vs./and/<> LIMIT CONCEPT/S )


- KAVRAM/LAR ile/ve SINIR KAVRAM/LAR


- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER

( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )

( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )

( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )

( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )

( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )

( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )

( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )

( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )

( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )

( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )

( Sözcük, bir köprüdür. )

( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )

( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )

( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )

( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )

( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )

( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )

( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.

Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )

( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.

The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )

( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )

( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )

( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )

( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )

( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )

( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )

( CONCEPTUS cum/et/<> ... )

( ... ile/ve/<> YAN )

( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )

( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )


- KAVRAMLARDA:
HAKÎKÎ ile/ve İTİBÂRÎ ile/ve VEHMÎ


- KAVRAMLAŞTIRMA ile KAVRAMSALLAŞTIRMA

( TO CONCEPT vs. TO CONCEPTUAL )


- KAVRAMSAL BİRLİK ile/ve/<> ZAMANSAL AYRIM


- KAVRAMSAL DİL" değil KAVRAMLAR


- KAVRAMSALLAŞTIRMA ve TÜMEL/LER


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve ARI KAVRAMSAL/LIK

( Şey var. İLE/VE Şey yok. Anlamanın anlamı. Bir şeyi anlamaz ama bir şeyle anlaşılır. Bilmenin bilmesini bilmek. Toplanma[cem]. )


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve/<> KURUMSAL/LIK

( Üst kavramlar, altındakileri örgütleyen kavramlardır. )


- KAVRAM/SAL/LIK ile/ve/<> OLGU/SAL/LIK

( Tanımlanan her şey, kendine değil ona dairdir/yöneliktir. Tüm fizik ve metafizik, olgu ve kavramlar içindir. )


- KAVRAMSALLIK >< ÖZDEŞLİK


- KAVRAMSIZLIK ile/ve/<> CEHALET


- KAVRANAMAZLIK ile/ve/||/<>/> KAVRANAMAZLIĞIN, KAVRANAMAZLIĞININ KAVRANMASI


- KAVRAYABİLME ve/||/<>/> ESNEKLİK ve/||/<>/> YARATICILIK


- KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]


- KAVRAYIŞ ve/||/<>/> KAPSAYICILIK


- KAVRULMUŞ BADEM değil/yerine ÇİĞ BADEM


- KAVUK ile KALLÂVÎ[Ar.]

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE Vezir ve sadrazamların giydikleri bir tür kavuk. | Çok iri, kocaman. )


- KAVUK ile/değil KOVUK

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE/DEĞİL Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. )


- KAVUK/ERSUSA ile/||/<> KALLAVİ ile/||/<> YUSUF

( Kavuk. İLE/||/<> Sadrazam, vezir kavuğu. İLE/||/<> Sultan, sadrazam, vezirler ve yüksek dereceli devlet erkanının giydiği kavuk. )


- KAVUM/CAVUM[İng.] değil/yerine/= OYUK, BOŞLUK


- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK

( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )

( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )


- KAVUN ile ŞAMAMA[Ar.]

( ... İLE Güzel kokulu bir tür kavun. | Kavuna benzer bir yıllık otsu ve sürüngen bir bitki. )

( BITTÎH ile ŞEMÂME )

( ... ile KÂLE )

( ... cum CUCUMIS DUDAIM )


- KAVUN ile YUBARİ KAVUNU


- KAVUNİÇİ/PEMBE ile/değil YAVRUAĞZI

( ... İLE/DEĞİL Kavuniçi ile pembe arası bir renk. | Bu renkte olan. )


- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK


- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA


- KAVUŞMA/VUSLAT ve/değil ÖZGÜRLÜK


- AŞK:
KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) ÖNCE değil/yerine/<> KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) SONRA


- KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K

( Vuslatın tadı, hasretindedir. Vuslata doyulur, hasrete doyulmaz. )

( Vuslatta gına vardır. )


- KAVUŞSAK ile KAVUŞTAK

( DAÜSSILA ile NAKARAT )


- KAVVAM[AR.] ile/değil KAVRAM

( Gözleyen ve koruyan. İşlerin sorumluluğunu alıp iyi yöneten. İLE/VE/||/<>/< Bir nesnenin ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı. )


- KAVZAMAK[yerel] ile/=/<>/< KAVRAMAK

( Sıkı tutmak, kavramak. | Korumak, muhafaza etmek. İLE/=/<>/< Elle sıkıca tutmak. | Bir nesne ya da düşünceyi her yönüyle anlamak. | Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak. | Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak. )


- KAY ile KAY[Ar.]

( Yaz yağmuru. İLE Kusmak. )


- KAYA MEZARI ile/||/<> KÜMBET/KUBBE[Fars.] ile/||/<> KATAKOMP

( Bir yamaçta kayaya oyulmuş bir oda ya da odalardan oluşan, genellikle bezemeli bir fasada sahip mezar biçimi. İLE/||/<> Gömme bölümü, gövde [ziyaret] bölümü ve kubbesinin üstünde külâhı bulunan mezar anıtları. İLE/||/<> Yeraltı mezarı.[İlk Hıristiyanların gizlice toplanıp ibadet ettiği yerlerdi.] )


- KAYA ile/ve/||/<>/> DAYA

( Al sana bir kaya
Nereni dayarsan daya )


- KAYA ile KAYALAMA/ANROŞMAN[Fr. ENROCHEMENT]

( ... İLE Taş ocaklarından çıkarılan, iri kaya blokları. | Bir yapının, su içindeki temellerini pekitmek ve suların aşındırmasından korumak için zemine taş dökme işi. )


- KAYA ile/ve/||/<> YILAN

( )

( Adam, altında bir yılan olduğunu bilmiyor.
Kadın da adamın üzerinde ağır bir taş olduğunu bilmiyor.

Kadın, şöyle düşünüyor:
“Düşeceğim! Ve tırmanamıyorum. Çünkü yılan beni ısıracak!
Neden biraz daha kuvvet kullanıp beni yukarı çekemiyor?!”

Adam da şöyle düşünüyor:
"Çok acı çekiyorum! Yine de seni hâlâ elimden geldiğince çekiyorum!
Neden biraz daha fazla tırmanmaya çalışmıyor?!"

Öteki tarafın baskı altında olduğunu göremeyiz. Öteki taraf da bizim ne kadar acı çektiğinizi göremez.

Yaşam böyledir işte; İş, Aile, Aşk, Arkadaşlık... Fark etmez.

Konu/sorun ne olursa olsun, birbirimizi anlamaya çalışmalı, farklı düşünmeyi öğrenmeli, empatiyle yaklaşarak daha iyi iletişim kurmayı denemeliyiz...

Unutmayalım ki dünyada yalnız değiliz.

Anladığımız ve anlaşıldığımız kadar varız... )


- KAYAR ile/ve/||/<>/> KAYARLAMAK

( Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.| Pay. İLE Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek. | Düven taşlarını yeniden koymak ya da onarmak. | Sövmek, küfretmek. )


- KAYBEDENLER ile KAYBOLANLAR

( Kaybolmayı isterler. İLE Bulunmayı beklerler. )


- KAYBETMEK:
ÇOK DEĞER VERMEK ile/ve/||/<> KIZAMAMAK ile/ve/||/<> "KIYAMAMAK" ile/ve/||/<> ÜZEMEMEK ile/ve/||/<> "ALTTAN ALMAK"


- KAYBETMEK:
(")YENİLİNCE(") değil VAZGEÇİNCE


- KAYBETMEK ile/değil/yerine/>< KAYDETMEK


- KAYBETMEK ile/ve/+/||/<>/>< KAZANMAK

( Ne yazık ki, doğayla savaş durumundayız. Kazanırsak, kaybedeceğiz. )


- KAYBETMEK ile/değil KURTULMAK


- KAYBETMEK ile/ve/değil/yerine/||/>< SEVMEK

( Bir anda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Zamanla. )


- KAYBETMEK[Ar. < GAYB] değil/yerine/= YİTİRMEK

( Bir kez ulaşıldığında artık yitirilmez. )

( ZİYÂ: Taşınmaz malı kaybetmek. | Işık, aydınlık. )

( Once arrived at, it cannot be lost. )


- KAYBETTİĞİNE ÜZÜLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIĞINA/KAZANABİLECEĞİNE SEVİNMEK


- KAYBOLMA ile YOK OLMA

( DISAPPEARANCE vs. TO BE ANNIHILATED/VANISH )


- KAYBOLMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> KAPILMAK


- [ne yazık ki]
KAYDIR ile/ve/||/<>/> KAKTIR


- KAYDIRICI ile/ve/değil KAYGANLAŞTIRICI


- ... KAYDIYLA ile/değil ... KOŞULUYLA


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> KARAMSARLIK


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇABA


- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< "CAN/İÇ" SIKINTISI


- KAYGI/ENDİŞE[Fars. :Düşünce.] ile ÇEKİNME/ÇEKİNCE

( ANXIETY vs. AVOID )


- KAYGI ile/ve/||/<>/< GERÇEK YÜZ

( Kişilerin gerçek yüzü, kaygıların/ın arttığı yerde açığa çıkar. )


- KAYGI ile/ve/||/<> GEREKSİNİM


- KAYGI ve/||/<>/> HUYSUZLUK


- KAYGI ile İŞKİLLENMEK/VESVESE[Ar.]


- KAYGI ile/değil İSTEK


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "KANI"


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNYARGI


- KAYGI değil/yerine/>< SAYGI

( "Kaygı..." yazısı için burayı tıklayınız... )


- KAYGI ile TUTUM

( ANXCIETY vs. ATTITUDE )


- KAYGI ile/ve/<> ÜRPERTİ


- KAYGI/ENDİŞE ve/||/<>/> ÜZÜNTÜ/KEDER


- KAYGI/ANKSİYETE ile BUNALIM/DEPRESYON ile TAKINTI/OBSESYON ile KUŞKUCULUK/PARANOYA

( "Ya yanlış yaparsam?" İLE "Hep yanlış yaptım" İLE "Hiç yanlış yapmamalıyım!" İLE "Bana yanlış yapacaklar!" )


- KAYGIDA:
MEME ve/||/<> DIŞKI


- KAYGILANMAK ile/değil/yerine DÜŞÜNMEK


- KAYGILANMAK ile/değil/yerine ÖNGÖRMEK


- [ne yazık ki]
"KAYGILARIMIZA" BOYUN EĞMEK
ve/=/||/<>/>
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE SIRT ÇEVİRMEK


- BAĞLANMA:
KAYGILI <> KAÇINGAN
ile
GÜVENLİ <> KAYITSIZ-KAÇINGAN <> KORKULU-KAÇINGAN <> TAKINTILI

(

DÜŞÜK KAYGI ←───────→ YÜKSEK KAYGI
DÜŞÜK KAÇINMA ←───────→ YÜKSEK KAÇINMA
KAYITSIZ-KAÇINGAN
(Dismissing-Avoidant)
Yüksek Kaçınma
Düşük Kaygı
GÜVENLİ
(Secure)
Düşük Kaçınma
Düşük Kaygı
KORKULU-KAÇINGAN
(Fearful-Avoidant)
Yüksek Kaçınma
Yüksek Kaygı
TAKINTILI
(Preoccupied)
Düşük Kaçınma
Yüksek Kaygı

Yetişkin bağlanma biçimleri, iki temel bağlamda sınıflandırılır...

  • Kaygı: İlişkilerde terk edilme korkusunun şiddetini gösterir.
  • Kaçınma: Yakınlık kurmaktan rahatsızlık duyma derecesini yansıtır.

Dört Temel Biçim:

  1. Güvenli (Secure): Dengeli ilişkiler kurabilenler.
  2. Kayıtsız-Kaçıngan (Dismissing-Avoidant): Yakınlıktan kaçınan, bağımsızlığı vurgulayanlar.
  3. Takıntılı (Preoccupied): Aşırı ilişki odaklı, onay gereksinimi yüksek bireyler.
  4. Korkulu-Kaçıngan (Fearful-Avoidant): Yakınlık istemesine karşın reddedilmekten korkanlar.


)

(

Güvenli Bağlanma
Secure Attachment

Özellikler:

  • Düşük kaygı, düşük kaçınma
  • Dengeli ve sağlıklı ilişkiler kurabilme
  • Duygusal olarak erişilebilir ve tutarlı
  • Özgüvenli ve kendine yeten
Kayıtsız-Kaçıngan Bağlanma
Dismissive-Avoidant Attachment

Özellikler:

  • Yüksek kaçınma, düşük kaygı
  • Yakınlıktan rahatsız olma
  • Bağımsızlık vurgusu
  • Duygusal mesafe koyma eğilimi
Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
Fearful-Avoidant Attachment

Özellikler:

  • Yüksek kaygı, yüksek kaçınma
  • Yakınlık isteği ile reddedilme kaygısı arasında çelişki
  • Tutarsız davranışlar
  • Duygusal dalgalanmalar
Takıntılı Bağlanma
Anxious-Preoccupied Attachment

Özellikler:

  • Yüksek kaygı, düşük kaçınma
  • Aşırı ilişki odaklılık
  • Onay gereksinimi yüksek
  • Terk edilme korkusu

Bağlanmada, Güvenli, Kaçıngan, Kaygılı, Takıntılı FaRkLaR'ı...

Türkçe İngilizce Kaygı Seviyesi Kaçınma Seviyesi
Güvenli Bağlanma Secure Attachment Düşük Düşük
Kayıtsız-Kaçıngan Dismissive-Avoidant Attachment Düşük Yüksek
Korkulu-Kaçıngan Fearful-Avoidant Attachment Yüksek Yüksek
Takıntılı Anxious-Preoccupied Attachment Yüksek Düşük
  • Bağlanma Kuramı: Attachment Theory (John Bowlby)
  • Kaygılı Bağlanma: Anxious Attachment (genel)
  • Kaçıngan Bağlanma: Avoidant Attachment (genel)
  • Düzensiz Bağlanma: Disorganized Attachment (çocuklukta görülen karmaşık biçim)
)

( ATTACHMENT: AVOIDANCE <> ANXIETY vs. SECURE <> DISMISSING AVOIDANT <> FEARFUL AVOIDANT <> PREOCCUPIED )


- KAYIBIN:
KAYBI ile/ve/||/<> KAYIP OLMAYANI


- KAYIBOYU ile KARAKEÇELİ


- KAYICI ile/ve/||/<>/>< YAKICI (< bağlamında/terslikte YIKICI/KIYICI)

( Sevdâlı/âşık.[Bilinci kaymış olan kişi.] [Durum, koşul ve karşılıksızlık durumlarında olasılık olarak davranışlarında kıyıcı ve yıkıcı olabilir.] İLE/VE/||/<>/>< ... İLE/VE/||/<>/>< Sevilen/mâşuk. [Herhangi bir ölçüt olmaksızın âşık olana ya da "kendine yönelmiş olana" karşı, davranışlarında ve sözlerinde, bağlam, olanak ve terslik olarak (%1 - 99 arası) kıyıcı ve yıkıcı[0/1 (Evet/Hayır!)] olabilir.] )


- KAYIK ile İMAMİIN "KAYIĞI"/TABUT


- KAYIP:
GERİ GEL(E)MEYECEK OLAN ile/ve/||/<> YERİ DOLDURULAMAYACAK OLAN


- KAYIP SANILAN KAZANÇ ile/ve/||/<> KAZANÇ SAYILAN KAYIP


- [ne yazık ki]
KAYIP ile KOPUK


- KAYIP ile/||/<> TEHLİKE

( Öğrenip düşünmeyen kişiler. İLE/||/<> Düşünüp öğrenmeyen kişiler. )


- KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK


- KAYIPTA:
KAÇAK ile KAÇIRILMA


- [ne yazık ki]
KAYIRMA ile/ve/||/<> ŞIMARTMA

( NEPOTISM vs. SPOIL )


- KAYISI ile/ve ÇATALOĞLU, ÇİĞİLİ, ÇOLOĞLU, HACIHALİLOĞLU, HASANBEY, KARACABEY, ŞAM, TOKALOĞLU, TURFAN, DAİZMİR, YÖRÜKRAMAZAN


- KAYISI ile/ve İRİBİTİRGEN


- KAYISI ile KAMAREDDİN

( [eskiden] [umarız günümüzde de vardır!] Antalya bölgesinde yetişen çok özel bir kayısıymış. [İbn Haldun'un eserlerinde geçer] )


- KAYISI[Fars. KAYSİ]/MIŞMIŞ[Ar.] ile ŞEKERPARE[Fars.]

( Gülgillerden, sıcak ya da ılık iklimlerde yetişen, çiçekleri pembemsi beyaz bir ağaç. | Bu ağacın, açık turuncu renkte, eti sulu, güzel kokulu, tek ve sert çekirdekli tatlı meyvesi. İLE Çok tatlı bir tür kayısı. | Bir tür hamur tatlısı. )

( KAYISI: KAJSZIJA[Bulgarca]
CAIS/CAISI/CASIA[Romence]
KAJSIJA[Hırvatça]
KAJSI[Arnavutça]
KAJSZI[Macarca, Tatarca] )

( PRUNUS ARMENIACA cum ... )


- KAYISI ile/ve SOĞANCI


- KAYIT-KUYUT (ALTINA GİRMEK(ME)K)


- KAYIT TUTMAK ile/ve/||/<>/> KAYIT BIRAKMAK


- KAYIT ile/ve/||/<>/> KALIT


- KAYIT[Ar. < KAYD] ile KAYIT

( Bir yere mal ederek deftere geçirme. | Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin ya da kopyasının bir yerde yazılı bulunması. | Önem verme. | Resmî belge. | Sesi ya da görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi. | Şart. | Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme. İLE Pencere çerçevesi. | Araç, eşya. | Yiyecek. )


- KAYIT ile SINIR


- KAYIT ile ZABIT (/TUTMAK)


- KAYITLI(RESMî) ile KAYITSIZ(GAYRIRESMî)


- KAYIT/LI ile/ve/değil/||/<>/< KANIT/LI


- KAYITLILIK:
YAKINLIKTA ile/>< UZAKLIKTA

( Azalır. İLE/>< Çoğalır. )

( KAYDİYET: KURBİYET'te İLE/>< BUDİYET'te
( Taklîl eder. İLE/>< Teksîr eder. ) )


- KAYITSIZ/LIK/TAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAYIŞ/TAN

( Bazen, bazıları için, bazı/çoğu durum, olay, tutum ve davranışlar, kayıtsızlıktan dolayı değil ("fazla") anlayıştan/irfandan ileri gelebilir. [Göründüğü gibi yorumlayabilmenin yanı sıra ve karşısında, aykırı/aşırı görmeyebiliriz de.] )


- KAYITSIZ/LIK ile/ve/||/<>/>/< ÂTIL/ATÂLET


- KAYITSIZLIK değil/yerine/>< DERT EDİNME


- KAYITSIZLIK ile/ve DIŞLAMA


- KAYITSIZLIK ile/ve/değil/yerine İLGİLENMEMEK

( BÎ-GÂNE: Kayıtsız, ilgisiz. )


- KAYITSIZLIK ile/değil İZLEME / SEYRETME


- KAYITSIZLIK ile/ve/||/<> KARŞILIK VERMEME


- KAYITSIZ/LIK ile VURDUMDUYMAZ/LIK ile GAMSIZ/LIK

( Kişi ne yaparsa, kendi yapar, kendine yapar fakat bazı tutumlarla etrafındakilere de zarar verebilir! )


- KAYKILMAK ile/değil/yerine DAYANMAK


- KAYKILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZANMAK


- KAYLÛLE[Ar.]/SİESTA[İsp.]/RİPOSO[İt.]/İNEMURİ[Jap.] değil/yerine/= ÖĞLE ARASI/UYKUSU/DİNLENMESİ


- KAYMA OLANAĞI değil OLASILIĞI


- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA


- KAYMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAYNAK


- KAYNAĞA/KİTABA/SÖZE/SÖYLEYENE GÜVENMEK ile/ve/değil/yerine ANLAMA GÜVENMEK

( [not] TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD vs./and/but TO TRUST TO MEANING
TO TRUST TO MEANING instead of TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD )


- KAYNAK/REFERANS[İng. < REFERENCE] ile/ve/||/<>/> KAYNAKÇA

( Araştırma ve incelemede yararlanılan belge. | Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı ya da yapıtların tümü. İLE/VE/||/<>/> Belirli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan ya da en iyilerini seçen yapıt. )


- KAYNAK ile BAŞVURU/REFERANS

( SOURCE vs. REFERENCE )


- KAYNAK ile/ve/değil/||/<> DAYANAK


- KAYNAK ve DEĞER ve ÖLÇÜT

( SOURCE and VALUE and MEASUREMENT )


- KAYNAK ile/||/<> HAM MADDE


- KAYNAK ile/ve/||/<> İLKE

( vs./and/||/<> PRINCIPLE )


- KAYNAK ile/ve MERKEZ

( Kaynağı bilmek, kaynak olmak demektir. )

( Kaynağın başlangıcı bulunamaz. )

( Pencere, ışığı verendir fakat onun kaynağı değildir. )

( Su bulmak için oraya buraya küçük çukurlar kazmayız fakat bir yeri derinlemesine delerek bir kuyu açarız. )

( Yalnız nimetleri kaynak sanmayın. Irmak değil kaynak olduğunuzu idrak edin. )

( Statünüzün, gücünüzün ya da güvendiklerinizin kaynağı yine kendinizsiniz. )

( vs./and/||/<> CENTER )


- KAYNAK ile/ve NEDEN

( SOURCE vs./and CAUSE )


- KAYNAK ile/ve/<> ÖRNEK


- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ

( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )


- KAYNAK ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- KAYNAKLANMA ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK ALMA


- KAYNAK/LAR ile KİTAP/LAR

( SOURCE(S) vs. BOOK(S) )


- KAYNAKLARDAN YARARLANMAMAK ile/ve/değil/yerine/<> ADLARINA YER VERMEMEK

Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(85/173)