T ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(48/173)
- ELEMENT İLE BİLEŞİK İLE KARIŞIM ile/||/<> MADDE SINIFLANDIRMASI
( Temel madde türleri. )
( Formül: H₂O bileşik İLE hava karışım )
- ELEMENT ile/||/<> BİLEŞİK
( Element tek tür atomdan İLE bileşik farklı atomlardan oluşur )
( Formül: O₂ (element) İLE H₂O (bileşik) )
- ELEMENT :/yerine ELEMENT
- ELEMENT ile/||/<> TAHMİN
( Bilinmeyen elementlerin özelliklerini tahmin )
( Dmitri Mendeleev tarafından 1871 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1834-1907) (Ülke: Rusya) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Periyodik tablo) )
- ELEMENTARY :/yerine TEMEL, İLKOKUL
- ELENMEK/ELENDİ" ile/değil EĞLENMEK/EĞLENDİ
- ELERKİ ile/ve/yerine MERİTOKRASİ
- FELSEFE:
ELEŞTİREL ile/ve/<> YARATICI ile/ve/<> ETKİN
- YAKLAŞIM/YORUM:
ELEŞTİREL ile/değil/yerine/>< ENTELLEKTÜEL
- ELEŞTİRİ:
REDDETMEK değil/yerine/>< GÖZDEN GEÇİRMEK
- ELEŞTİRİ/TENKİD:
OLUMSUZ/MENFÎ ile/değil/yerine/>< OLUMLU/MÜSPET
- ELEŞTİRİ/TENKİD ile/ve/||/<> MİHENK/MİHENGE/ÖLÇÜYE (BAŞ)VURMAK
- ELEŞTİRİ ile "ALT-ÜST ETME"
- ELEŞTİRİ ile/ve/= BİLİNÇ/SİZLİK / ŞUUR/SUZLUK
( CONSCIOUSNESS vs./and/= CRITIQUE )
- ELEŞTİRİ ile/ve/<>/> ÇOĞALMA
( Eleştiril(e)meyen şey, çoğal(a)maz. )
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine DEĞERLENDİRME
( Eleştiri, bulunduğun durumu tespit ile başlamalıdır. )
( İNTİKÂD/TENKİD ile/ve/değil/yerine ... )
( [not] CRITIQUE vs./and/but EVALUATION
EVALUATION instead of CRITIQUE )
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİNİ
- ELEŞTİRİ ve DEVİNİM/DİNAMİK
( CRITIQUE and DYNAMICS )
- ELEŞTİRİ ile/ve/> DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/> ABARTMAK
- ELEŞTİRİ ile "DİL UZATMA"
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/ne yazık ki/< DIŞLAMA
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<> ETKİ
( [not] CRITICISM vs./and/||/<>/but/< EFFECT
EFFECT instead of CRITICISM )
- ELEŞTİRİ ile/değil/yerine/< GERİBİLDİRİM
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< GİZLİ HAYRANLIK
- ELEŞTİRİ ile/ve KATKI
( CRITIQUE vs./and CONTRIBUTION )
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLUMLU/OLUMSUZ TESPİT
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TARTIŞMA
( vs./and/||/<>/and/but/< DISCUSSION
DISCUSSION instead of CRITICISM )
- ELEŞTİRİ = TENKİT = CRITICAL[İng.] = CRITIQUE[Fr.] = KRITIK[Alm.] = KRITIKE[Yun.] = CRÍTICO[İsp.]
- ELEŞTİRİ ile/değil/yerine TESPİT
( [not] CRITIQUE vs./but TO DETERMINE
TO DETERMINE instead of CRITIQUE )
- ELEŞTİRİ ile YORUM
( CRITIQUE vs. INTERPRETATION/COMMENT )
- ELEŞTİRİ/LER ile ÖVGÜ/LER
( Olgun birini dost edinmek istersek... İLE "Bilgisiz birini dost edinmek istersek..." )
( Kurtuluş. İLE Yok olma, etme/edilme. )
- ELEŞTİRMEK ÜZERE BİLGİ TOPLAMAK/CIMBIZLAMAK ile/değil/>< (TAM/DOĞRU/SAMİMİ) DİNLEMEK
- ELEŞTİRMEK ile/ve/||/<>/> DEĞİŞ(TİR)MEK
- ELEVASYON/ELEVATION[İng.] değil/yerine/= KALDIRMA | YÜKSELME
- ELEVATÖR/ELEVATOR[İng.]/MANİVELA[İt. < MANOVELLA] değil/yerine/= KALDIRAÇ
( Bir ucunun bağlı bulunduğu bir nokta çevresinde dönen kol. | Kaldıraç. )
- ELİBBÂ[Ar. < LEBÎB] ile ELİFBÂ/ELİFBE[Ar.]
( Akıllı, olgun, kâmil kişiler. İLE 33 harften oluşan Osmanlı abecesi. | Bir şeyin başlangıcı. | Bir örgü motifi. )
- ELICIT vs. ILLICIT
- ELICIT vs. INTERROGATE vs. INQUIRE vs. INVESTIGATE vs. QUESTION
- ELİF:
İBTİDÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİVÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İNFİRÂD[Ar. < FERD] ile/ve/||/<> İNKITÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİĞNÂ[Ar.] ile/ve/||/<> ÜLFET[Ar.]
- ELİF ile ELÎF[< ÜLFET]
- ELİF ile/||/<> LÜTFEN
- ELİG ile ELİGLİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( El. İLE Eldiven. )
- ELÎM[< ELEM] -ile
( ÇOK DERT VE KEDER VEREN, ACIKLI | SIZLATAN, AĞRITAN, ACITAN )
- ELİM[Ar.] değil/yerine ACINACAK/ACIKLI
- ELİMDEN GELDİĞİNCE ile/ve/<>/değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR
- ELİMGA ile YAZMAN/KÂTİP
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hakanın mektuplarını Türk yazısıyla yazan yazman. İLE ... )
- ELIMINASYON/ELIMINATION[İng.] değil/yerine/= ELEME | ÇIKARTIM
- ELIMINATE :/yerine ELEMEK, ORTADAN KALDIRMAK
- ELİMİNE[Fr.] (ETMEK) ile A LIMINE[Lat.]
( Elemek, ayıklamak. İLE Eşikten doğru. | Önyargıyla, kestirmeden. | Konunun/sorunun özüne, işin aslına bakmaksızın. )
- ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DİLİMİZİN DÖNDÜĞÜ KADAR
- [önce] ELİMİZDEN GELEN ile/ve/sonra/||/<>/> ELİMİZDEN GİDEN
( Yap(alım)! İLE/VE/SONRA/||/<>/> (Fazla) Düşünmeyelim hatta umursamayalım. )
- ELİN KİRİ ile/ve/||/<>/>/< KALBİN KİRİ
( Sabun ile su temizler. İLE/VE/||/<>/>/< Dost ile sohbet temizler. )
- ELİNDE GETİREN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKLINDA GETİREN
( Karnında götürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Gönlünde götürür. )
- EL(İNDE) ile/ve EV(İNDE)
- ELİNE ile/ve DİLİNE ile/ve BELİNE SAHİP ÇIKMAK
- ELİNİ ETEĞİNİ (ÇEKMEK) -ile
- ELİNİ/AYAĞINI/BAŞINI KIR fakat GÖNÜL KIRMA!
- ELİNİ ÖP(TÜR)MEK ile/ve/değil/||/<>/< EĞİLMEYİ GÖ(STE)RMEK/DENEYİMLE(T)MEK
- ELİNİN KÖRÜ değil/< ÖLÜNÜN GÛRU(MEZARI)[Fars.]
- ELİNLE ve/> DİLİNLE ile/ve/||/<>/> SENİNLE
( Ne yaparsan elinle, o gelir seninle... )
- ELİPS ile/||/<> HİPERBOL
( Elips odak uzaklıkları toplamı sabit İLE hiperbol odak uzaklıkları farkı sabit )
( Formül: x²/a² + y²/b² = 1 (elips) İLE x²/a² - y²/b² = 1 (hiperbol) )
- ELİPS değil/yerine/= SÖBÜ
- ELİPSOİD ile/||/<> DENGE
( Dönen elipsoidlerin dengesi )
( Colin Maclaurin tarafından 1740 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1698-1746) (Ülke: İskoçya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Maclaurin serisi) )
- ELİPSOİT/ELLİPSOID[İng.] değil/yerine/= YUMURTAMSI
- ELISA TESTİ/ENZYME-LINKED IMMUNOSORBENT ASSAY TEST[İng.] değil/yerine/= ENZİM BAĞLANTILI IMMÜNOSORBENT TAHLİLİ
- ELITE :/yerine ELİT
- [ne yazık ki]
!ELİT/İST değil/yerine/= SEÇKİN/Cİ
- elix.[Lat. < ELIXIR] değil/yerine/= ÖZ, İKSİR
- ELKAB-I RESMİYYE -ile
( Resmî unvanlar. )
- el-Kânûn fi't-Tıbb ve/||/<>/< İbni Sinâ
( Su, yiyecek ve içeceklerin bir kısmı olarak alınan yegâne doğa elementidir. O, besin olarak alınmaz,
fakat besin maddesine özel yapı kazandırır ve onun emilmesinde yardımcı olur. O, besleyici değildir;
gövde örgenlerinin değil, ancak kanın biçimlenebilmesine yardımcı olan bir maddedir.
Bir bileşik içinde biçimlenmediği takdirde, su gibi bir cevherin kan gibi bir şey yapması olanaklı
değildir. Şüphesiz ki su, besini sıvı hale getirmek ve onu kan damarları ve gövdenin öbür dar
kanallarının emmesi ve onu nakletmesine uygun inceliği ona vermekle kendi görevini yapar. Suyun bu rolü,
beslenme rolünden hiçbir biçimde daha az önemli değildir. Suyun çeşitli tipleri vardır. Bununla birlikte,
bu çeşitli suların kendine özgü doğası farklıdır demek değildir. Onların karışımlarının tipleri ve kendi
özel niteliklerinin fazlalığında fark vardır. En iyi su tipi saf ve anormal durum ve niteliklerden
arınmış olan toprak üzerine yerleşmiş kaynaklardan gelen ve kayalık yerlerden çıkan ve böylece, saf
topraktan gelen su kadar kolayca kokuşmayan sudur.
Ancak, saf topraktan kaynaklanan su, kayalık yerden gelen sudan daha iyidir. Sadece Güneş ve havaya
maruz kalmış olan kaynaklar ve özellikle akan sular gerçekten en iyisidir. Durgun kaynaklardan gelen su
havayla temas edince bozulur. Bundan dolayı, böyle kaynakların derinde ve kapalı kuyularda olması daha
iyi olur. Alelâde toprak üzerinde akan su, kayalık yerlerden akan sudan iyi ve daha temizdir. Çünkü
alelâde toprak, pislikleri kayalık yerlerden daha iyi süzer. Bu toprak şüphesiz gerçekten temiz
olmalıdır ve de azotlu ve çamurlu olmamalıdır. İyi suyun öteki karakteristikleri, derinden alınması,
çıkışının hızlı olması ve onun akış yönünün Güneş'e doğru, yani doğuya doğru olması ve özellikle de
yaz-doğusuna doğru olması gerekir. Böyle suların kaynağın biraz uzağında alınması gerekir.
Öteki en iyi su, kuzeye doğru akan sudur. Güneye ve doğuya doğru akan su, iyi nitelikte değildir ve
özellikle, o güney rüzgârlarına açıksa, iyi nitelikte değildir. Sağlıklı olmayan su, eğer belli bir
yükseklikten damlarsa, nispeten su daha iyi hale gelir.
İyi Suyun Özellikleri
İyi su, şu niteliklere sahiptir:
1. Onun karakteristik bir "tatlı" lezzeti vardır;
2. Hatta biraz alkolün zehirleyici etkisini azaltma özelliği taşır;
3. Hafiftir;
4. Nadir bulunur ve kolayca ısınır, kolayca soğur;
5. Kışın kolayca serinler, soğur; yazın kolayca ısınır;
6. Başkaca hiç bir lezzeti yoktur ve kokusuzdur;
7. Midede uzun süre kalmaz;
8. Pişirmesi kolay ve çabuk olur.
Suyun İncelenmesi
Suyun niteliğini tayin eden mükemmel bir yöntem onun ağırlığını ölçmektir. Hafif olan su,
genellikle mükemmel bir sudur. Bundan dolayı, su şöyle incelenebilir:
a. Mikyal: Mahiyeti bilinmeyen suyun aynı miktarda bilinen suyun ağırlığı ile ölçülmesi.
İki sudan daha hafif olanı, o sulardan daha iyi olanıdır.
b. Bilinen ve bilinmeyen suyun içine aynı miktarda keten ya da pamuklu parçası sokup, onları ıslatmak.
Sonradan, iki sudan çıkarılan kumaş parçaları tamamen kurutulur ve birbirine nispetle ağırlıkları
tespit edilir. Daha ağır olan, iki sudan daha iyi olandır.
Suyun Temizlenmesi
Su distilasyonla ya da tortusundan ayırmak için süzülerek saflaştırılır. Bu yöntemler, uygun değilse,
uygulanamıyorsa, kaynatma yoluyla su saflaştırılabilir. Bu konuya daha iyi bilenlere göre, kaynamış su
daha az şişkinlik yapar ve gövdeden daha çabuk geçip, dışarı atılır. Bazı cahil hekimler, kaynamış su
içmenin hiç bir yararı olmadığını düşünürler ve kaynatmanın suyun daha hafif kısmını buharlaştırdığını
ve arkada daha ağır olan kısmın kaldığını iddia ederler. Suyun bir element olduğu ve bir bileşik
olmadığı akıldan çıkarılmamalıdır. O, aynı doğada ve eşit ağırlık ve yoğunluktaki parçacıklardan meydana
gelir. Eğer su yoğun hale gelirse, bu ya fazla soğuktan ya da suyun yoğunluğuyla gösterdiği direnci
yenmekle başarılı olmayan az miktarda fevkalâde küçük toprak parçacıklarının ona karışması ve böylece
bir tortu olarak aşağıya inmemesinden dolayıdır.
Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi, kaynama;
a. Aşağı derecelere göre yoğunluğu azaltarak,
b. Karışmış parçacıklarının çökelmesiyle, suyu hafifletir.
Bu tümcenin doğru olduğunu gösteren delil, uzun zaman için bile olsa, kendi haline bırakılan bulanık
suyun, pek önemli tortu vermemesidir fakat o kaynağında çok miktarda tortu verir ve hafif ve içindeki
partiküllerden arınmıştır. Ceyhun gibi nehirler ve maalesef onun kaynağından alınan su, bulanık ve
çamurludur, fakat bir kuyuda bekletilirse, o temiz hale gelir; herhangi bir tortu bırakmaz. Bazı
insanlar, Nil Nehri'ne dua ederler, çünkü;
a. Onun uzun yolu vardır;
b. O nispeten daha temiz topraklara doğru seyreder;
c. Onu hafif yapan akışının kuzeye doğru akışıdır;
d. Ancak, birçok nehir gibi o da çok derin olma özelliğine de sahiptir.
Eğer kirli su, yeni bir kap içinde sürekli bırakılırsa, muntazam bir biçimde taze bir tortu bırakır.
Bununla birlikte, bu suyun uzun zaman bırakıldığında bile tamamen temizlenmez. Bunun nedeni,
parçacıklarının ince, hafif ve yoğunluktan yoksul olan sıvıdan ve yoğun olan sıvıdan zorlukla
ayrılmasıdır. Şüphesiz, kaynatma, suyu her durumda hafifletir; çalkalama ve sallama suyu arıtmanın
başka bir yöntemidir.
Kar ve Buz
Eğer, onlar saf ve kirden yoksunsa, eritilebilir ve su eklenebilir ya da kalıplarla soğutmakta kullanılır.
Bu su, genellikle yoğundur ve böylece baş ağrısından mustarip olanlar zararlıdır. Aslında kaynatma bu
kusuru ortadan kaldırır. Kirli sudan yapılmış buz ve yerden toplanmış kar, soğutma kalıpları olarak
kullanılabilir.
Soğuk Su
Kararınca içilen soğuk su, sağlıklı kişiler için iyidir. Ancak, o sinirleri harap eder ve karnın iltihaplı durumlarında köyü etki yaratır.
Sıcak Su
Sindirimi bozar; iştihayı keser ve susuzluğu gidermez; sık sık içildiğinde, o ascites phthisis'e zemin
hazırlar ve gövdenin harap olmasına neden olur. Sıcak su bulantı yapar, fakat boş mideyle yudumlanan
sıcak su mideyi temizler ve laksatif gibi hareket eder. Eğer sıcak su çok sık kullanılırsa, sindirimi
zayıflatır. Bazen sıcak su kolikteki yeli dağıttığından çok yararlıdır. Ilık su, sarada, melankolide,
soğuktan ortaya çıkan baş ağrısında ve göğüs hastalıkları ve incinmelerinde yararlıdır. O, diuretiktir
ve mensturasyonu kolaylaştırır. O, aynı zamanda ağrı gidericidir.
Tuzlu Su
Deriyi inceltir ve kurutur. Rahatsız edici olarak diyareye neden olur, fakat kalıtsal kuruluğundan
dolayı daha sonra peklik yapar; kanı rahatsız ederek, kaşıntı ve uyuza neden olur.
Bulanık Su
Taş gelişmesini teşvik eder, tıkanıklığın olası bir nedenidir. Böylece, sistemi temizlemek için, daha
sonra bir diuretik alınmalıdır. Diyareden mustarip olanlar, ancak, aşağı doğru inişi yavaş olan ve
alıkoymaya uygun yoğun ve ağır olan öteki sularla birlikte bulanık sulardan da yararlanırlar.
Bulanık suları özellikle yağlar ve tatlılarla iyileştirmek olanaklıdır.
Amonyaklı Tuz İçeren Sular
Ağızdan alınsın ya da oturarak yapılan banyolarda ya da şırıngalarda kullanılsın, amonyak tuzu içeren
tuzlar laksatif olarak hareket ederler. Şap içeren sular memorrhagi(normalden fazla adet kanaması),
haematemesis(kan kusma) ve kanayan basurlara yararlıdır, fakat hummalara uygun zemin hazırlar. Demir
içeren sular dalağın büyümesini yavaşlatır, eşeysel tonik olarak hareket eder. Bakır içeren sular,
mizaç düzensizliklerinde yararlı bir etkiye sahiptir.
Suların iyi ve kötü tipleri birbirine karıştırılırsa, daha çok miktarda olan en etkilidir.
Gövdedeki su oranı yaşa, cinsiyete, şişmanlık ve zayıflık gibi çeşitli durumlara göre değişir. Yetişkinlerin gövde ağırlığının %50-65 kadarı sudur. Bebeklerde su oranı çok daha yüksektir; büyüdükçe bu oran düşer. Su oranı; şişman kimselerde yağ oranı yüksek olduğundan düşük; zayıf ve kasları gelişmiş kimselerde ise yüksektir. Gövde suyu sürekli yenilenir. Fazla su kaybına dayanılamaz. Gövdeden su kaybının karşılanması yaşam için bir zorunluluktur.
Suyun Gövdede Dağılımı
Su, canlıların yaşamının sürmesi için alınması zorunlu olan bir maddedir. Her canlının yapısında su bulunur. Canlıdaki su miktarı, canlının çeşidine, yapısına ve kısımlarına göre değişir.
İnsan gövdesinde en çok miktarda bulunan madde sudur. Su, gövdenin her yanına dağılmıştır. Organ ve dokuya göre su miktarı değişir. Su oranı; kas, karaciğer ve böbrek gibi organlarda yüksek, kemik ve dişlerde ise düşüktür. Gövdedeki suyun içinde çok çeşitli maddeler bulunur. Gerekli maddelerin taşınması, kullanılması ve gövdeden atılması gibi çok yönlü yaşamsal olay, suyun yardımıyla gerçekleşir. Gövdedeki suyu belirtmek için, gövde suyu yerine gövde sıvıları demek daha uygundur.
Gövde sıvısının %55-65'i hücre içinde, %35-45'i de hücre dışındadır. Hücredışı sıvılarının başlıcalarını kanın plazması, hücrelerarası boşlukları dolduran sıvı ve lenf oluşturur. Tükürük bezlerinin salgısı; safra, pankreas özsuyu, sindirim sistemindeki bezlerin salgıları da hücre dışı sıvısı sayılır. Hücre içi ve hücre dışı sıvıları hacim, yoğunluk ve başka yönlerden dengede tutulur. Bu dengenin sağlanmasında değişik sistemler ve organlar görev alır.
SU GEREKSİNİMİ
Suyun Gövdedeki Görevleri
Su iyi bir eritkendir. İçinde çok sayıda madde eriyebilir. Hücrenin sitoplazmasında hemen hemen tüm maddeler değişik derecelerde suda erimiş olarak bulunur. Hücre dıı sıvılarında da çok çeşitli maddeler su içinde erimiş durumdadır. Bu ve başka özellikleri nedeniyle su; besinlerin gövdeye alınması, sindirilmesi, besin öğelerinin emilmesi, hücrelere taşınması ve metabolizmasında görev yapar. Su, tepkimelerin oluşabileceği sıvı bir ortam hazırlar. Hücre çalışması su ve içinde çözünmüş maddelerle sürdürülür.
Metabolizma sonucu oluşan artık ürünlerin, zararlı maddelerin akciğerlere be böbreklere taşınarak gövdeden atılmasını da su sağlar.
Su, gövde sıcaklığının normal düzeyde ve iç sıcaklığının da dengelenmesinde görev yapar. Suyun buharlaşması için önemli miktarda ısı harcandığından, su buharlaşınca gövdeden ısı kaybı olur. Böylece gövde sıcaklığı normal derecede tutulmaya çalışılır. Su; akciğer ve deri yoluyla buharlaşır, terle de su kaybı olur.
Gövdeden Su Kaybı
Gövdeden sürekli su kaybı olur; bu kaybın karşılanarak su dengesinin sağlanması yaşamın sürmesi için zorunludur. Gövdeden su kaybı böbrek, deri, ter, dışkı ve akciğer yoluyla olur. Tükürük, gözyaşı, sümük ve üreme yollarıyla, emziklilikte sütle de su kaybedilir. Günlük su kayıp miktarı, yaşa, çevre sıcaklığına, hastalıklara ve bireyin başka özelliklerine göre değişir.
1. Böbreklerle Su Kaybı: Normal durumda en çok su kaybı böbreklerle olur. İdrarın %95 kadarı sudur. Yetişkinlerde, idrarla günde 40 gr. dolayında artık madde dışarı atılır. İdrarla atılan maddeler; üre, ürik asit, amonyak gibi azotlu metabolik artıklar, potasyum, klor ve başka metabolizma artık ürüleridir. Bu ve benzeri maddelerden gövdenin kurtulması için böbreklerle zorunlu olarak 500-900 ml. kadar su atılır. Ancak, normal durumda idrarla su kaybı yetişkinlerde günde 1200-1500 ml. dolayındadır.
Böbrekler; öteki düzenleyici ve koruyucu sistemlerin yardımıyla, gövde sıvılarının bileşimini, hacimini normal sınırlarda tutar; zararlı, gereksiz ve fazla maddeleri dışarı atar, gerekli maddeleri de geri emer. Böbreklere günde 150 litre dolayında kan gelir. Bunun içindeki gerekli maddeler ve suyun büyük bir bölümü geri emilir. Böbrekler saklayıcı, düzenleyici ve yönetici görev yapar. Artık maddelerin dışarı atılmasını sağlayacak kadar su, bu maddelerle birlikte dışarı atılır. Bunu karşılayacak miktarde su alınmazsa, artık maddelerin atımı için gerekli olan su, gövde suyundan karşılanır. Bu durum gövde sıvılarının dengesini, dolayısıyla gövde çalışmasını bozar, hayatı tehlikeye sokar.
Fazla protein ve tuz böbreklerden su kaybını artırıcı etki gösterir. Çeşitli hastalıklarda idrar artabilir ya da azalabilir. Bu durum böbreklerin çalışmasıyla ilgilidir.
2. Bağırsakların Su Kaybı: Tükürük, mide özsuyu, safra, pankreas ve incebağırsak özsuyu ile sindirim kanalına salgılanan sıvı miktarı günde 5-8 litre kadar tutar. Bunun büyük bir bölümü geri emilir. Günde 100-300 ml. kadarı da dışkıyla dışarı atılır. İshal, bağırsak yoluyla su kaybını artırır.
3. Solunumla ve Deri Yoluyla Su Kaybı: Akciğerlerde ve deriden günlük su kaybı 600-1000 ml. arasında değişir. Bunun 300-400 ml. kadarı soluk verilen hava içindedir. Kalanı, deriden gözle görülmeyen buharlaşma biçiminde ve terle olur. Sıcak, soğuk, fiziksel etkinlik derecesi bu yolla su kaybını artırır. Çevrenin sıcak olması, ağır fiziksel etkinlikler ve ateşki hastalıklarda terle fazla su kaybedilir. Çok sıcakta ağır iş yapan kişilerde terle günde 5-12 litreye varan miktarda su kaybı olduğu bildirilmiştir.
Normal koşullarda, yetişkinlerin günlük toplam su kaybı 2500-2750 ml. dolayındadır. Bu miktar, aşırı terleme, kusma, sürgün, emziklilik ve hastalık gibi durumlarda çoğalır. Kaybı karşılayacak miktarde su alınırsa gövdede su dengesi sağlanır.
Su Gereksiniminin Karşılanması
Günde ortalama 2500 ml. kadar su kaybı olduğuna göre su dengesinin sağlanması için bu miktarda suyun gövdeye alınması gerekir. Suya gereksinim olduğunda, sağlıklı bireyler susarlar ve su alarak yetersizliği karşılarlar. Bebekler ve hastalar, suya gereksinim olsa bile susuzluk duymayabilirler. O nedenle, bu durumlarda ve su kaybının çok olduğu bozukluklarda bu kaybın karşılanması zorunludur.
Su gereksinimi; içeceklerle, suyla, sulu-katı besinlerle ve metabolizma sonucu oluşan suyla karşılanır. Besinlerin ve yemeklerin türüne göre içerdiği su miktarı değişiktir. Karpuz, protakal gibi meyvelerde, taze sebzelerde su oranı çok yüksektir. Taze sebze ve meyve, sulu yemekler yendiğinde, su gereksiniminin çoğu karşılanır. Koyu ve katı besinler yenildiğinde ise su çok içilir. Normal durumda, gereksinim kolayca karşılanır ve yetersizlik görülmez.
Besin öğelerinin hücrelerde oksitlenmesi sonucu gövdede az miktarda su oluşur. Bu iç kaynaklı suya metabolik su ya da metabolizma suyu denir. Metabolik su miktarı; diyette enerji veren besin öğelerinin çeşit ve miktarlarına, dolayısıyla gövdede oluşan enerji miktarına göre değişir. Yağ asitlerinin yapısında çok hidrojen bulunduğu için, su en çok bunların oksitlenmesiyle oluşur. 100 gr. yağ gövdede oksitlenince 107 gr. su oluşur. Bu değerle karbonhidratlar için 56-60 gr., proteinler için ise 34-40 gramdır. Gövdede üretilen 100 kalorilik (0,418 MJ.) enerji karşılığında 10-15 ml. dolayında su oluşur.
Gövdeye alınan suyun çoğu incebağırsakta, az olarak da kalınbağırsakta emilir ve gövde sıvılarına katılır. Hücre içinde oluşan metabolik su da gövde sıvılarına geçer. Gövdedeki su sürekli olarak yenilenir. Toplam gövde suyunun yaklaşık yarısının ortalama 10 gün içinde dışarıdan alınan suyla değiştiği ortaya konmuştur. Suyun gövdedeki devir hızı günde yetişkinlerde yaklaşık %6, bebek ve çocuklarda ise %15'e yakındır. Bu yüzden gövde büyüklüğüne göre, bebek ve çocukların su gereksinimleri yetişkinlerden daha fazladır. Enerji harcamasına göre, her kalori için yetişkinlerin ortalama 1.0 ml., bebeklerin ise 1.5 ml. kadar su alması gerekir.
Fazla protein, tuz, kusma, ishal, terleme, ateşli hastalıklar, sıcak çevrede çalışmak gibi durumlar su gereksinimini artırır. Sağlıklı kimselerin su gereksinimini karşılaması kolaydır. Bunu karşılarken, besin değeri olmayan kolalı içecekler, çay ve benzerleri yerine; taze meyve suları içmek daha besleyicidir. İçilen suyun temiz ve mikropsuz olmasına özen gösterilmelidir. Su temiz görünse ve berrak olsa bile mikroplu olabilir. Mikroplu sularla çok çeşitli hastalıklar bulaşır. Bunun için, şehir suları klorlanarak güvenilir duruma getirilir. Şehirde su şebekesine bağlı olmayan, klorlanmayan, kırsal bölgelerdeki suların mikroplu olabileceği unulmamalıdır. "Akan su kir tutmaz" sözüne inanılmamalıdır. Akan su da hastalık yapıcı organizmaları taşır. Ülkemizde ishal ve bağırsak asalakları gibi çeşitli hastalıkların çok yaygın oluşunun en önemli nedenlerinden biri, su ve çevre kirliliğidir. Kirli çevrede temiz su bulmak zordur. Uygar insan çevresini evi gibi temiz tutar. Mikroplu olduğundan kuşku duyulan ve klorlanmamış sular 10-15 dakika kaynatıldıktan ya da klorlandıktan sonra kullanılmalıdır.
Evlerde suyu klorlamak için kireç kaymağı kullanılabilir. Kireç kaymağından 2.5 yemek kaşığı kadar alınıp bir litre suda (4.5 su bardağı) eritilip iyice dinlendirilir. Üstte kalan klorlu sıvı kısım renkli şişeye konup ağzı kapatılır ve 10 gün süreyle kullanılır. Kirlilik derecesine göre suyun bir litesine 5-10 damla damlatılır, 30-40 dakika bekletildikten sonra içilebilir.
Gövde su yetersizliğine çok dayanıksızdır. Hastalıklar ve su kaybının çok olduğu durumlarda, zamanında su verilmezse hayat tehlikeye girer. Su eksikliği ya da gövde suyunun azalması durumunda(dehidratasyon), su ve elektrolitler gerektiği gibi karşılanmazsa gövde çalışması bozulur. Gövde suyunun %5 kadarının kaybına dayanılabilir, bu kayıp %10-15'e çıkınca, yaşamsal olaylarda ciddi bozukluklar başgösterir. Durum sürerse ölümle sonuçlanır. Bebekler, küçük çocuklar ve yaşlılar susuzluğa çok duyarlıdır. Sürgün ve kusma gibi su kaybının arttığı durumlarda gövde suyunun azalmaması için su, tuzlu ayran ve sulu besinler verilmelidir. Şiddetli sürgünde ise su ve elektrolit dengesi tehlikeli olarak bozulabilir. Bu durumdaki hastanın hekim denetimine alınması gerekir.
Su ve besin kaynaklaırnın kısıtlı olduğu kaza ve doğal afet gibi tehlikeli durumlarda suya öncelik verilmelidir. Su kıtsa; fiziksel etkinlik azaltılmalı, terleme önlenmeli, enerji orta derecede karşılanmalı, idrarla su kaybını azaltmak için protein ve tuz az alınmalıdır. Fazla tuzlu su ya da deniz suyu içilmesi de susuzluğu artırır; su ve elektrolit dengesini bozar ve öldürücü olur. Deniz kazalarında deniz suyu ile susuzluğu gidermeye çalışanların daha da susayarak susuzluktan öldükleri bilinmektedir.
Suya göre sodyumun çok alınarak gövde sıvılarında çok tutulması ödem(şişlik) denilen duruma yol açar. Hücre dışı sıvısında sodyum yoğunluğu ile geçişme basıncı artar, dengenin sağlanması için, hücre içi sıvısı hücre dışına geçmeye başlar. Bunun sonucu, hücre içi sıvısı azalırken hücre dışı sıvısı artar ve ödem oluşur. Bu tür ödem çeşitli hastalıklarda ve deniz suyu içilmesi gibi durumlarda, su ile elektrolit dengesinin bozulması sonucu oluşur.
Plazma proteinlerinin, özellikle albümin düzeyinin düşmesi de ödeme yol açar. Plazmada protein düzeyi düşünce ya da kılcal damarların geçirgenliği artınca, plazmanın hücrelerarası sıvıya geçişi de hızlanır. Bunun sonucu, plazmanın geçişme basıncı düşer, hücrelerarası sıvıya süzülen plazma tekrar geri dönemez ve yavaş yavaş hücreler arasında birikmeye başlar. Hücrelerarası sıvı haciminin artması sonucu, gövdenin her yerinde ya da yüz ve bacak gibi kısımlarında daha belirgin olan ödem oluşur. Ödemli yere parmakla basınca hemen düzelmeyen çukur iz bırakır.
Su Kaynakları
Toprağa yağmur yağınca su nehirlerde, göllerde, rezervuarlarda toplanır, bir kısmı da toprağa nüfus eder, öbür kısmı da bitkiler tarafından emilir ya da buhar olur. Su nehirlerden, göllerden ya da rezervuarlardan sağlandığında "yüzeyden sağlama" diye tanımlanır.
Genellikle büyük şehirler bu yüzey kaynaklardan yararlanırlar. Ufak kasabalar ve endüstri kuruluşları ise yeraltı kaynaklarından yararlanırlar.
Kamu tarafından kullanılacak suda şu karakteristikler önemle aranır:
- Hastalığa neden olabilecek hiçbir organizma bulunmamalıdır.
- Renksiz ve parlak bir görünümü olmalıdır.
- Tadının iyi, kokulardan yoksun ve tercihen serin olması gereklidir.
- Çürütücü ve yüzeyde tabakalar oluşturan nitelikte olmalıdır.
- Mantıklı bir yumuşaklığı olmalıdır.
- Demir ve manganez gibi minarellerden ve hidrojen sulfat gibi istenmeyen gazlardan arınmış olmalıdır.
- Bol olması ve sağlanma maliyetinin düşük olması gereklidir.
Suyun Gıda Endüstrisinde Kullanılma Amaçları
Suyun gıda endüstrisinde kullanılma nedenleri şöyle gruplanabilir.
- Yiyecek maddelerinin yıkanması, temizlenmesi için gereklidir.
- Yiyeceğin beyazlatma işleminde yiyecek maddesinin sıcak suya ya da buhara batırılması. Ayrıca yiyeceğin pastörize edilmesinden de su aracı olarak kullanılır.
- Çeşitli maddelerin pişirilmesinde aracı olarak kullanılır.
- Yiyeceğin üretilmesinde kullanılan materyalin temizlenmesinde deterjanla ya da başka karışımlarla birlikte kullanılır.
Suyun Temizlenmesi
Su bulutları terk ettiği zaman damıtılmış su kadar temizdir. Fakat toprağa erişene kadar havadaki yabancı materyali bünyesine alır ve mikroorganizmaların gelişmesi için yararlı ortamı yaratır.
Şiddetli bir yağmurdan sonra nehir suları çok çamurlu bir hal alır. Çünkü mikro-biol. yapısı yüksek olan erimemiş topraklar nehire karışır.
Bu suyun bir kısmı da toprağa nüfus eder ve toprak tabakalarından geçerken erimemiş toprak maddeleri ile organizmalardan arınır. Dolayısıyla toprak filtrasyon görevini görmüş olur. Öbür taraftan topraktan, suda eriyen minerallerden, kalsiyum manganez ve demir tuzlarını da bünyesine alır. Kimyevi maddeler suya sert bir nitelik kazandırır. Su toprağın altında çürümüş ve kokmuş organik maddelerle de temas eder ve hoş olmayan tad ve kokuları da yapısına katar.
Suyu doğanın kirletmesinin yanısıra bir de insanlar kirletir. Endüstri artıkları ve kanalizasyonun yüzeydeki sulara akıtılması ve suyun her türlü mikro-organizma ile kirlenmesini sağlar.
Yeraltı Su Kaynakları
Yeraltı su kaynağı genellikle kuyu suyu olarak düşünülür. Bu kaynaktan sağlanan suların yüzey kaynaklarından elde edilen sulara oranla şu avantajları vardır:
- Genellikle daha temiz olur.
- Daha az bakteri bulunur.
- Hep aynı kuyudan sağlanan suyun mineral yapısı değişmez.
- Yaz aylarında sürekli ve düşük ısı derecesine sahip olurlar.
25 metreden alınan su, alındığı bölgenin ısısından çok farklı olmaz. Eğer 25 metreden daha yüksekten su sağlanırsa ısı derecesi alındığı bölgenin ısısından yaz aylarında biraz daha sıcak ve kış aylarında da biraz daha soğuk olur. 25 metreden daha derinden elde edilen suyun ısı derecesi bölgenin ısısından çok daha yüksek olur. Isı her 30 metrede ortalama olarak 1 derece yükselir.
Yeraltı su kaynaklarının bazı olumsuz yönleri şöyle özetlenebilir:
- Geniş tüketici kitleleri için yetersizdir.
- Emniyetli ve sürekli bir kaynak olarak benimsenmiştir.
- Aynı bölgede bulunan yüzey sulardan daha fazla kalsiyum ve manganez karışımları bulunur.
- Hidrojen sulfat genellikle mevcuttur.
- Kuyu suyunun pompa ile yer yüzeyine çıkartma maliyeti yüzey kaynaklardan su pompalamaktan daha pahalıya mal olur.
- Aynı bölgede bulunan iki kuyudan elde edilen suyun mineral terkibi tamamen birbirinden ayrı olabilir. )
- ELLE(ME)MEK ile/ve/||/<> "EL AT(MA)MAK"
- 57 KİTAP ile/ve/değil 5 KİTAP
- ELLİPTİC COHOMOLOGY ile/||/<> ORDİNARY COHOMOLOGY
( Elliptic cohomology eliptik eğri yapısı taşıyan kohomolojiyken İLE ordinary cohomology standart kohomoloji kuramıdir )
( Formül: Elliptic spectrum )
- ELLİPTİC FUNCTİON ile/||/<> MODULAR FUNCTİON
( Elliptic çift periyodik, modular modüler grup. )
( Formül: Doubly periodic İLE modular group )
- ELLIPTICAL değil/yerine/= SÖBÜCÜL
- ELMA ile ARMUT[Fars. < EMRUD]
( Elmayı soy da ye, armudu say da ye.
[Elma, kabuğu soyularak, armut da aşırı gidilmeyerek, sayı ile yenilmelidir.] )
( Armudun önü, kirazın sonu. Armudu ilk çıktığı zaman, kirazı da biteceği zaman yemeli. )
( Her gün bir elma, doktor uzakta! )
( Elma, birçok uyarandan daha etkili bir uyku açıcıdır. )
( SİG: ELMA [Sevgilinin çenesi ve gabgabı sürekli elmayla betimlenir.] )
( Elmayı, ayışığı kızartır. )
( Gülgillerden, çiçekleri pembe ya da beyaz bir ağaç. | Bu ağacın kabuğu parlak, sert, kırmızı, sarı ve yeşil renkte, kokusu hoş, tadı ekşi ya da tatlı, dokusu gevrek, ufak çekirdekli meyvesi. İLE Gülgillerden, çiçekleri beyaz, Türkiye'nin her yerinde yetişen bir ağaç. | Bu ağacın tatlı ve sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi. | Çok bön, çok aptal. )
( TÜFFÂH[çoğ. TEFÂFÎH] ile İCCÂS )
( APPLE vs. PEAR
ONE APPLE A DAY, KEEP DOCTOR AWAY! )
( PYRUS MALUS cum PIRUS COMMUNIS )
- ELMA ile/değil HÜNLAP
- ELMA ile İSVİÇRE ELMASI
- ELMA ile KAK
- ELMA ile KUBA ELMASI
- ELMA ile MİSKET (ELMASI)
( ... İLE Amasya ya da şeker elması. )
- ELMA/ALMA[Oğuz] ile/= ALMILA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- ELMAS ile ACNR
( Doğadaki en sert maddedir. İLE ACNR[AGGREGATED CARBON NANOROD: TOPLANMIŞ KARBON NANO ÇUBUK] Çok güçlü karbon moleküllerini sıkıştırıp 2226 C'ye kadar ısıtarak meydana getirildi. [2005'te!][Moleküllerden her biri, beşgen ve altıgen biçiminde içiçe geçen 60 atom içerir. ] )
( Elması ancak elmas ya da ACNR çizebilir. )
( En sert/sağlam şeyler: Elmas, çelik ve Kendini Tanımak/Bilmek! )
- ELMAS ile/||/<> MOİSSANİT
( Doğadaki en sert maden. İLE/||/<> Yapay olarak üretilen ve elmasa çok benzeyen bir taş. )
- ELMAS ile/||/<> SAFİR
( Doğadaki en sert maden. İLE/||/<> Korundum mineralinin bir çeşidi. )
- EL-MÛZEC / UMMÛZEC[Ar.] ile ÖRNEK
( Örnek. )
- ELONGASYON/ELONGATION[İng.] değil/yerine/= UZATMA
- ELSE :/yerine BAŞKA
- ELSEWHERE :/yerine BAŞKA YERDE
- ELTAF[Ar. < LATÎF] ile ELTÂF[Ar. < LÛTF]
( Daha/pek lâtif, güzel, hoş. İLE İyilikler, iyilikseverlikler, nezâketler. )
- ELÜK ile ALAY (ETMEK)
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- ELUSIVE vs. ILLUSIVE
- ELVAN ile EBRÛ
- ELYAF değil/yerine/= İPSİ
- ELZEM[Ar.] değil/yerine VAZGEÇİLMEZ
- EM/ELECTRON MICROSCOPE[İng.] değil/yerine/= ELEKTRON MİKROSKOBU
- EM = EM SAM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İlaç. )
- EM- ile/||/<> -EMİA/-AEMİA ile/||/<> AP-/APO-/APH- ile/||/<> HEM-/HEMA-/HEMAT-/HEMATA-/HEMATO-/HEMO- ile/||/<> SANGUİ-/SANGUİN- ile/||/<> -PLASMİA ile/||/<> THROMB-/THROMBO-
( Kan. İLE/||/<> Kan, kanla ilgili durum. İLE/||/<> Kan. İLE/||/<> Kan, kanla ilgili. İLE/||/<> Kan. İLE/||/<> Kan plazmasının özel bir durumu ile ilgili. İLE/||/<> Pıhtı ya da trombusla ilgili. )
- EMA/EUROPEAN MEDICINES AGENCY[İng.] değil/yerine/= AVRUPA İLAÇ AJANSI
- E-MAIL yerine E-POSTA
- EMÂNET ETMEK değil/yerine TEŞEKKÜR ETMEK
- EMANET[Ar.] değil/yerine/= KORUNMALIK
- EMANETİ, EHLİNE VERMEK ile/ve/||/<>/> İŞİ, O İŞE UYGUN/YETKİN KİŞİYE VERMEK
- EMÂNETİ:
TESLİM ETMEK ile/ve/değil/<> TEVDÎ ETMEK
- EMÂRÂT[Ar. < EMÂRE] ile EMÂRET[Ar. < EMR] ile EMÂRİD[Ar. < EMRED]
( Nişanlar, eserler, deliller, alâmetler. İLE Emirlik, beylik, prenslik. | Emir'in hali ve sıfatı. İLE Bıyıkları terlememiş gençler. )
- EMÂRE[Ar.] ile ALÂMET[Ar.]
( Belirti, iz, ipucu. İLE Belirti, işaret, iz, nişan. | Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne. )
- EMÂRE ile EMMÂRE
- EMÂRE[Ar.] ile/ve/||/<> ESAM/E[< ESÂM/İ / İSİMLER][Ar.]
( Belirti. İLE/VE/||/<> Adlar/isimler. )
- EMBEDDING PRINCIPLE değil/yerine/= İÇEYERLEŞTİRME İLKESİ
- EMBOLİ/EMBOLUS[İng.] değil/yerine/= TIKAÇ
- EMBOLİZASYON/EMBOLIZATION[İng.] değil/yerine/= TIKAÇLA(N)MA
- EMBRACE :/yerine KUCAKLAMAK
- EMBRİYO ile/||/<> FETÜS
( Embriyo ilk 8 hafta İLE fetüs 9. haftadan doğuma. )
( Formül: Organogenez İLE büyüme )
- [ E = mc² ]
"EM, CE(KARE)" değil ME, CE(KARE)
- EMCÂD[Ar. < MECÎD] ile EMCED[Ar. < MECÎD]
( Onur, şeref, haysiyet sahibi olanlar. İLE Daha/pek çok onur, şeref, haysiyet sahibi olan. )
- EMEK ile/ve/<> AHLÂK
- EMEK ile/ve ÇABA
( Büyük çabalar harcamadıkça, çaba harcamanın bizi hiçbir yere götürmeyeceğini anlayamayız. )
( LABOUR vs./and EFFORT
Unless you make tremendous efforts, you will not be convinced that effort will take you nowhere. )
( ... ile/ve PRAYATNA )
- EMEK ile/ve/||/<> EDEP ile/ve/||/<> SABIR
- EMEK ile/ve/<> EKMEK
- EMEK ile/ve EYLEM
( İnsan kendi emeğinin varlığıdır. )
( İnsan için emeğinden fazlası yoktur. )
( SA'Y ile/ve ... )
( LABOUR vs./and ACTION )
- EMEK ile/ve/<> GEÇİM/MAİŞET[Ar.]
- EMEK ile/ve HAREKET
( LABOUR vs./and MOVEMENT )
- EMEK ve/||/<>/> MAKİNE GÜCÜ
- EMEK ile/ve MÜLKİYET
- EMEK ve/||/<> SEVİNÇ
- EMEK ve SÖZ(/LEŞMEK) (VERMEK)
- EMEK ve/<> YAŞATMAK
- EMEK ile/ve/||/<>/> YEMEK( ile/ve/||/<>/> EMEK)
( Emek olmadan, hiçbir şey olmaz.
[Lat.] Nil sine labore. )
- EMEK ile/ve YÜREK
( Emeğim sevincimdir. )
( Kişi, emeğinin sevincini duyandır. )
( Emeğimizi bizi sevindirir! )
( LABOUR vs./and HEART )
- EMEKÇİ ile/ve/||/<>/> EMEKLİ
- EMEKÇİ ile/ve/değil/||/<>/= GİRİŞİMCİ
- EMEKLİLİK:
RESEN ile/ve/||/<> İSTEĞE BAĞLI
- EMEL[Ar.]/AMAÇ[Fars.] ile/ve EREK
( Zorunluluk/lar ile. İLE/VE Keyfî. )
- EMEL/GÂYE[Ar.] değil/yerine/= İSTEK/UMUT/ÜMİT/ÜLKÜ
- EMEL ile/ve/||/<>/< TEMEL
- EMEL ile TÛLE EMEL
- EMERGE :/yerine ORTAYA ÇIKMAK
- EMERGE SUBMERGE
- EMERGENCE İLE SELF-ORGANİZATİON İLE CRİTİCALİTY ile/||/<> KARMAŞIK SİSTEMLER
( Basit kurallardan karmaşık davranış. )
( Formül: Power law: P(x) ∼ x^(-α) )
- EMERGENCE ile/||/<> REDÜKSİYONİZM
( Emergence bütün > parçalar toplamı, redüksiyon parçalara ayırma. )
( Formül: Karmaşık İLE basit )
- EMERGENCY :/yerine ACİL DURUM
- EMERGENT ÇEKİM ile/||/<> EİNSTEİN ÇEKİM
( Emergent çekim mikroskopik etkileşimlerden doğarken, Einstein çekim geometrik uzay-zaman eğriliğidir )
( Formül: G_μν ∝ T_μν )
( Albert Einstein tarafından 1905 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- EMERGENT SPACETİME ile/||/<> MİNKOWSKİ UZAYI
( Emergent spacetime kuantum dolanıklıktan doğarken İLE Minkowski uzayı sabit düz uzay-zamandır )
( Formül: ds² = η_μν dx^μ dx^ν )
- EMERJENSİ/EMERCENSİ[İng. < EMERGENCY] değil/yerine/= ACİL
- EMETİK ile EMEZİS ile HİPEREMEZ/İS
( Kusturucu. İLE Kusma. İLE Aşırı kusma. )
- EMEZİS/EMESIS, VOMITING[İng.] değil/yerine/= KUSMA
- EMG/ELECTROMYOGRAM[İng.] değil/yerine/= ELEKTROMİYOGRAM, KAS ELEKTRİK ÇİZGESİ
- EMGEK ile/ve/||/<> EMEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Zorluk. İLE/VE/||/<> Zorlukları aşmak için harcanan çaba anlamında emek. )
- EMİG ile EMİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Meme. İLE Ilık. )
- EMİN OLMAK ve/<> ÖZGÜR OLMAK
( TO BE SURE and/<> TO BE FREE )
- EMİN OLMAK ve/<> TESLİMİYET
- EMİN değil/yerine/= GÜVENİK/GÜVENLİ
- EMİN[Ar.] değil/yerine/= GÜVENLİ
- EMİN ve/||/<>/> YEMİN
( Eminsek, yemine gerek kalmaz fakat yine de bazen ve bazı koşullarda yemin edilebilir/beklenebilir. [Doğru söz, yeminden ileridir.] )
- EMINENT vs. IMMINENT
- BENLİK:
EMİR ALTINDA ile/ve/> SORGULAYAN ile/ve/> SEZGİSEL ile/ve/> BEKLENTİSİZ ile/ve/>
RIZÂ SAHİBİ ile/ve/> RÂZI OLUNAN ile/ve/> SAFLAŞMIŞ
- EMİR EDEN ile/ve/yerine HİZMET EDEN
- EMİR VERMEK ile/ve/değil/yerine/>/< DOĞRUDAN SÖYLEMEK
- EMİR ile/değil KOŞUL
- EMİR[Ar.] değil/yerine/= BUYRUK/BUYURU
- EMİR[Ar.] değil/yerine/= BUYRUK/KOMUT
( Askerlere, izcilere, öğrencilere, gövde eğitimi çalışmalarında ya da bir tören sırasında, bir durumdan başka bir duruma geçmeleri için bildirilen/söylenilen söz. )
- EMİR ile/ve/||/<>/< CEBİR
- EMİR ile/ve/değil/<> DEVİR
- EMİR ile/ve EDEB
( Emir, edebten üstündür. )
- EMİR ile/ve EDEP/EDEB
( Emir edebten üstündür. )
- EMİR ile EMİR
( Buyruk. | Bir orundan öbürüne geçerken, görevliye verilen belge. İLE Araplarda ve öteki müslüman ülkelerde bir kavim, kent ya da ülkenin başı. )
- EMİR ile/ve/değil GİZİL EMİR
- EMİR ile/ve İŞ/LER
( ... ile/ve UMÛR[< EMR] )
- EMİR ile/değil/yerine/||/></< TAKDİR
- EMİR ile TÂLİMAT
- EMİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEKLİF
- EMİRÇGE = KIKIRDAK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- EMISSION :/yerine EMİSYON, YAYMA
- EMISYON/EMISSION[İng.] değil/yerine/= DIŞA YAYIM | DIŞA ATIM
- EMNİYET ÂMİRİ değil/yerine/= GÜVENLİK BUYRANI
- EMNİYET ŞARTI değil/yerine/= GÜVENLİK KOŞULU
- EMNİYET[Ar.] STOKU[İng./Fr. STOCK] değil/yerine/= GÜVENLİK YIĞIMI
- EMNİYET SÜBABI değil/yerine/= GÜVENLİK KAPACI
- EMNİYET ile/ve EMÂNET
( SECURITY vs./and DEPOSIT/ENTRUST )
- EMNİYET değil/yerine/= GÜVENLİK
- EMNİYETİ SUİSTİMAL SİGORTASI değil/yerine/= GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA KORUNCU
- EMOJİ/SMILEY[İng.] değil/yerine/= DUYGUCUK
- EMOLLİENT İLE HUMECTANT İLE EMULSİFİER ile/||/<> KOZMETİK BİLEŞENLER
( Kozmetik formülasyon elemanları. )
( Formül: HLB değeri )
- EMOSYON/EMOTION[İng.] değil/yerine/= DUYGU
- EMOTION :/yerine DUYGU
- EMOTIONAL :/yerine DUYGUSAL
- EMPATİ KURMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK
- EMPATİ:
"ONUN YERİNE DÜŞÜNMEK"
değil
ONUN/ONLAR GİBİ DÜŞÜNMEK/ONUN DÜŞÜNCESİNİ/DUYGUSUNU ANLAMAYA ÇABALAMAK
- EMPATİ:
SANA ve/<> ONA
( Yapılmasını istemediğin şeyi, başkasına yapmamak. VE/<> Sana davranılmasını/yapılmasını istediğin şeyi/biçimde, ona yapmak. )
- EMPATİ[İng. < Yun. EM-PATHY] yerine EŞDUYUM/DUYGUDAŞLIK
- EMPATİ ile/ve HOMEOSTASİS
- EMPATİ ile/ve HOŞGÖRÜ
( Hoş gördün mü, yorgunluk kalmaz. )
( EMPATHY vs./and TOLERANCE )
- EMPATİDE:
THEODOR REIK ile/ve/||/<>/> WILHELM FLIESS ile/ve/||/<>/> DONALD WINNICOTT ile/ve/||/<>/> HEINZ KOHUT ile/ve/||/<>/> CARL ROGERS
- EMPATİK:
ANLAYIŞ ile/ve/||/<> DOĞRULAMA ile/ve/||/<> İRDELEME ile/ve/||/<> KATILIM ile/ve/||/<> YORUMLAMA
- EMPATİ(K) ile AZ EMPATİ(K)-ÇOK EMPATİ(K)/ÇOK EMPATİ(K)-AZ EMPATİK
- EMPEDANS İLE REAKTANS İLE ADMİTANS ile/||/<> AC DEVRE PARAMETRELERİ
( Alternatif akım devre karakteristikleri. )
( Formül: Z = √(R² + X²) )
- EMPEDANS ile/||/<> DİRENÇ (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)
( Empedans AC devrede, direnç DC devrede zorluktur )
( Formül: Z=√(R²+(XL-XC)²) İLE R )
- EMPEDANS ile/||/<> REAKTANS
( Empedans toplam AC direnci (Z) İLE reaktans sadece L ve C kaynaklı kısmıdır. )
( Formül: Z = √(R² + X²) İLE X = X_L - X_C )
- EMPERYALİZM ile/ve/||/<>/< "İLERLEMECİ TARİH"
- EMPHASIS :/yerine VURGU
- EMPHASIZE :/yerine VURGULAMAK
- EMPLOY :/yerine İŞE ALMAK
- EMPLOYEE :/yerine ÇALIŞAN
- EMPLOYER :/yerine İŞVEREN
- EMPLOYMENT :/yerine İSTİHDAM
- EMPOZE (ETMEK) değil/yerine/= DAYATMAK
- EMPRİZM:
DUYUCULUK ile/ve/değil/||/<>/< GÖRGÜCÜLÜK
- EMPRİZM ile EKSPERİMENTALİZM
( JOHN LOCKE ile ROBERT BOYLE )
- EMPTY vs. VACANT
- EMPTY :/yerine BOŞ
- EMR/ELECTRONIC MEDICAL RECORDING[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT
- EMRAM/ELECTRONIC MEDICAL RECORD ADOPTION MODEL[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT BENIMSEME MODELİ
- EMRE -ile
( DERVİŞ, İSTEYEN/TALEB EDEN )
- EMRE MUHARRER SENET değil/yerine/= YÖNERGELİ BELGİT
- [önce] (NEHY-İ ANİ'L) MÜNKER[Ar.] ile/ve/sonra/||/<>/>/>< (EMR-İ) BİL MÂRUF[Ar.]
( Günah ve kötü şeyler[in yapılmaması]. İLE/VE/||/<>/>/>< Herkesçe bilinen, tanınan, belirli, sanlı. | Şeriatın uygun gördüğü, beğendiği ve buyurduğu[nun yapılması]. )
- EMS/ELECTRONIC MEDICAL SYSTEMS[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ DÜZEN(EK)LER
- EMSAL ile/ve/||/<> HABERCİ
- EMSAL[Ar.]/COEFFICIENT[İng.] değil/yerine/= KATSAYI
- EMSÂL ile NUMUNE
( BENZER ile ÖRNEK )
- EMÜLSİYON/EMULSION[İng.] değil/yerine/= SIVI ASILTI
- EN ACINILACAK "KİŞİ/LER":
( Başkalarının acılarına kayıtsız kalanlar. )
- EN ANLAMLI YEMİN ile EN BÜYÜK İNTİKAM ile EN ADİ SÖZ ile EN İYİ YANIT
( Söz vermek. İLE Affetmek. İLE "Seni hiç sevmemiştim." İLE Gülüp geçmek. )
- EN AZA İNDİRGEMEK değil EN AZA İNDİRMEK
- EN BAŞLANGIÇTA ile/değil (EN) BAŞINDA
- EN BİLİNEN HADİS KİTAPLARI(KÜTÜB-İ SİTTE)
- [ne yazık ki]
EN BÜYÜK BİLGİSİZLİK/CEHÂLET:
YAKINLARIMIZIN VE SEVDİKLERİMİZİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA" ile/ve/||/<>/> BİZİ SEVENLERİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA"
- EN BÜYÜK DOST -ile
( ÖZGÜVEN )
- EN BÜYÜK DÜŞMAN -ile
( ARZU VE İHTİRASLAR )
( En büyük düşman, bakacağın son yerde saklanır. )
- EN BÜYÜK "GÖSTERİŞ": DOĞALLIK
- EN BÜYÜK HASTALIK -ile
( HASTALANMAMAK )
- EN BÜYÜK HAYAL değil/yerine EN BÜYÜK ZENGİNLİK
( "Zenginlik". DEĞİL/YERİNE Hayal. )
- EN BÜYÜK KENT ile EN BÜYÜK SURLU KENTLER
( HONOLULU
[Hawaii eyaletinde 1907'de çıkarılmış bir yasaya göre Honolulu Kenti ve Honolulu İdari Bölgesi(County) aynı yeri ifade ediyor. Honolulu kentinin Büyük Okyanus'ta, 2.400 km. boyunca uzanan Kuzeybatı Hawaii adalarının kalanını da kapsadığı ve 5.509 km²'yle en büyük yüzölçümüne sahip kent olduğu anlamına geliyor.]
İLE
* İSTANBUL
* ANTAKYA
* DİYARBAKIR )
- EN BÜYÜK KÖTÜLÜK...
( Küçük bir kötülüğe uğramaktan korkarak, büyük bir iyiliği terk etmek. )
- EN BÜYÜK KUŞ HEYKELİ : JUDAYUPARA
( 61 m.[200 fit] uzunluğunda, 46 m.[150 fit] genişliğinde, 21 m.[70 fit] yüksekliğindedir ve 15.000 metrekarelik bir alanı kaplar. )
(
)
- EN BÜYÜK MAKAM -ile
( AİLE VE/YA DA DOSTLA/RLA OTURULAN YEMEK MASASI )
- EN BÜYÜK PİŞMANLIK...
( "Pişman olurum" diye yapmadıklarımız. )
- EN BÜYÜK SEVİNÇ -ile
( AYDINLANMA )
- [ne yazık ki]
EN BÜYÜK YANILGILARDAN BİRİ(/İKİSİ):
DİZİLERİ, GERÇEK SANMAK ile/ve/||/<>/> GERÇEK YAŞAMI, DİZİ SANMAK
( 44 yaşında...
Komedyen...
Ülkenin en çok seyredilen dizisinin başrol karakteriydi.
Dizinin adı “Halkın Hizmetkarı”
Başkan rolünde o vardı.
Dizi ekrana geldiği gece tüm Ukrayna nefesini tutuyor televizyona yapışıyordu.
Ahali kahkahadan yerlere seriliyordu.
Genç komedyen çok sevildi.
Dizi çok tuttu.
Adı Volodomir Zelenski'ydi.
***
Dizi o kadar çok tuttu ki...
Sonra siyasi partiye dönüştü.
Evet... Gülmeyin... Vallahi öyle oldu.
“Halkın Hizmetkarı Partisi” kuruldu.
Komedyen abimiz Volodomir Zelenski partinin kurucusu oldu.
Her şey bir komedi dizisi tadında ilerliyordu.
Seçimler geldi çattı.
Komedyen Zelenski, girdiği ilk seçimde oyları silip süpürdü.
450 sandalyelik Ukrayna Parlamentosu'nun yarıdan fazlasını kazandı.
Başkanlık seçiminde ise 2. Turda oyların yüzde 73.22'sini aldı.
***
Ukrayna'nın artık genç bir komedyen başkanı vardı.
Geldik bugüne...
***
Bir komedyenle bir istihbaratçı karşı karşıya gelirse...
Sizce savaşı kim kazanır?
Gülümsediğinizi görüyorum... Cevaba gerek yok.
Ukrayna Rusya geriliminin giriş sahnesini hep beraber yaşadık.
Bir yanda bir dizinin pop rüzgarıyla kendini başkanlık koltuğunda bulmuş tecrübesiz bir genç adam...
Karşısında KGB disiplini ve kurmay zekasıyla yetişmiş duygusuz tavizsiz bir istihbaratçı kurt...
Çok fazla düşünmeye gerek yok sanırım.
***
Artık güvenlik ülkelerin vazgeçilmez şartıdır.
Dünya'da bu işe uyanan devletler işi şansa bırakmıyor.
İstihbarat kökenli liderlere yönetimi veriyorlar.
***
Putin'i anlatan 4 bölümlük belgesel var.
İzleyin derim...
Adı “Putin İnterviews”
O belgeselde yönetmen Oliver Stone, Putin'in korumalarını merak ediyor...
Diyor ki “Sizin kişisel güvenliğinizi kim sağlıyor?”
Putin “Castro'dan bana kalan nasihat şuydu. Sakın kendi güvenliğini başkasının kontrolüne bırakma. Ben de o yüzden tüm koruma ve güvenliğimle bizzat ilgilenirim. Bu sayede halen ayaktayım. Ne dersin?”
Putin bir devlet başkanı ama halen bir istihbaratçı gibi yaşıyor.
Tıpkı KGB yıllarındaki gibi az konuşan, duygusallığa asla prim vermeyen ve hedefine doğrudan odaklı.
Tabi biraz da acımasız.
Yeni kuramlar geliştiriyor... Artık adıyla anılan bir doktrin var.
Güvenlik ve savunma konusunda eşi benzeri görülmemiş bir konsept geliştirdi.
Kendinden kat be kat güçlü düşmanını onun gücünü kullanarak yenme...
Judodan esinlendim diyor.
Judoda karşındaki rakibin sıkletini avantaja çevirebilirsin...
Önce imkansız gibi gözüken bu doktrinin nasıl çalıştığını gördük.
Koca NATO çaresiz kaldı.
***
Şimdi... Almanya çılgın bir deneye hazırlanıyor.
Merkel sonrası kurulan yeni hükümette Dışişleri bakanlığı görevine Annalena Baerbock geldi.
Yeşiller partisinden... Aktivist...
Düşünün... Karşısında Lavrov... Arkasına almış Gerasimov'u, Şoyguyu... Bermuda şeytan üçgeni gibi bir üçlü...
Onlarla mücadele edecek, oyun kuracak kişi Baerbock...
İyidir... Hoştur... Nitelikli bir siyasetçi olabilir.
Kabul ederim.
Ama onun yeri burası değil. Yani Dışişleri Bakanlığı değil....
Kurtlar sofrası kurulmuş.
Ülke için ölüm kalım mücadelesi başlıyor.
Hümanist kimlikli bir siyasetçiden, şeytani bir kurmay akıl bekleyebilir miyiz?
Umarım ben yanılırım...
Ama hayat öncelikleri... Hayata bakış tarzı bambaşka olan Annalena Hanım Ukrayna benzeri bir tablo yaşatabilir Almanya'ya...
***
Uzun sözün kısası...
Günümüzde bir halkın düşeceği en büyük yanılgı... Tv dizilerini gerçek, gerçek hayatı ise dizi sanmasıdır.
“Halkın Hizmetkarı” komedisine yıllarca Ukrayna Halkı güldü.
Şimdi sıra Ruslarda... )
- EN BÜYÜK:
YOKSUN/LUK ile/ve/<> FAKİR/LİK
( Akılsızlık. İLE/VE/<> Bilgisizlik. )
- EN BÜYÜK ZAMAN HIRSIZI:
KARARSIZLIK
- EN BÜYÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> TEK
- EN CESUR ve/||/<> EN GÜÇLÜ ve/||/<> EN MUTLU
( İlk özür dileyen. VE/||/<> İlk affeden. VE/||/<> İlk unutan. )
- EN ÇİRKİN değil EN CESUR
( Lizzie Velasquez )
- [ne yazık ki]
EN ÇOK KONUŞULANLAR:
MAAŞ ve/||/<> MAÇ ve/||/<> MAGAZİN
- EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK ile/değil/yerine/>< EN AZ ŞEYE GEREKSİNİM DUYMAK
( Ne kadar az şeye sahip olursak, o kadar az şey, bize "sahip olur". )
( Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen ve sahip olduklarına sevinen kişi, akıllı biridir. )
- EN DAYANILMAZ/LAR -ile
( * EDEPSİZLİK )
( * DENSİZLİK )
( * PATAVATSIZLIK )
( * İŞGÜZARLIK )
- EN EŞİT PAYLAŞILAN -ile
( AKIL )
- EN ESKİ TEKKE:
EBÜ'L-FETH GÂZİ TEKKESİ/SİRKECİ TEKKESİ
( Ayasofya kapısının iç tarafındaydı. )
( Daha önce "Eski Kızlar Manastırı"ydı. )
( İlk şeyhi, Hz. Şeyh Üveys'tir.[Mezarı, Şam'da, Bilâli Habeş yakınında] )
- EN ESKİ ile İLK
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(48/173)
(1996'dan beri)