Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(170/173)


- YÖNETİM:
HASARLARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIKLARI


- YÖNETİM İŞLEMLERİNDE:
YETKİ ile/ve/||/<> BİÇİM ile/ve/||/<> NEDEN ile/ve/||/<> KONU ile/ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİM/İDÂRE TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<> KAMU TÜZESİ/HUKUKU


- YÖNETİM ile/ve/<> ADÂLET

( MANAGEMENT vs./and/<> JUSTICE )


- YÖNETİM = MANAGEMENT[İng.] = DIRECTION[Fr.] = VERWALTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = MANEJO[İsp.]


- YÖNETİM ve/||/<> TAKIM

( )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMDE:
YETKİ ve/||/<> BİÇİM/ŞEKİL ve/||/<> NEDEN ve/||/<> KONU ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİMİN, KUSURSUZ SORUMLULUĞU:
"İLKE" değil/>< İSTİSNA OLMALI


- YÖNETİMSEL:
İŞLEM ile/ve/||/<> EYLEM


- YÖNETİMSEL SORUMLULUĞUN TARİHSEL GELİŞİMİNDE:
MÜLK-DEVLET KURAMI ile/ve/||/<>/> POLİS-DEVLET ANLAYIŞI ile/ve/||/<>/> HAZİNE KURAMI

( Prusya, Büyük Frederich. İLE/VE/||/<>/> Nazi Almanya'sı, Stalin Rusya'sı. İLE/VE/||/<>/> Devlet ve hazine, ayrı tüzel kişilik. )


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME


- YÖNETMEK = DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.]

( Yönetmek, dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen, kimse yanlış olmaya cesâret edemez. )


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRMEK


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- YÖNLENDİRME ile/değil ANIMSATMA


- YÖNLENDİRME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜZENLEME


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- YÖNLER ile/ve/değil İNSANIN DURUŞU/DURUŞLARI


- YÖNLÜ SEÇİLİM ile/||/<> DENGELEYİCİ SEÇİLİM

( Yönlü tek yön seçilim, dengeleyici ortalama. )

( Formül: Trend İLE balanced )


- YÖNTEM:
FELSEFÎ(EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> KURGUL ile/ve/||/<> SALTIK


- YÖNTEM, METOD, SİSTEM = TARÎK = MÉTHODE, SYSTÈME


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU


- YÖNTEM ile/ve/değil/yerine AHLÂK

( [not] METHOD vs./and/but MORALS
MORALS instead of METHOD )


- YÖNTEM ve/<> (BELİRLİ/BAZI) YÖNTEME, YÖNTEMLE(RLE)/BİLİNÇLE BAKMAK


- YÖNTEM ile FORMÜL

( vs./and/||/<> FORMULA )


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İZİN


- YÖNTEM ile/ve/||/<> KAVRAM

( YÖNTEM: Kavramın bilinci. )

( Yöntem, mantığın içeriğinin, içsel özdeviniminin biçimi üzerindeki bilinçtir. )

( METHOD vs./and/||/<> CONCEPT )


- YÖNTEM ve/<> KOŞULLAR


- YÖNTEM ile/ve TARZ

( METHOD vs./and STYLE )


- YÖNTEM = USÛL = METHOD[İng.] = MÉTHODE[Fr.] = METHODE[Alm.] = METHODUS[Lat.] = METHODOS[Yun.] = METODO[İsp.]


- YÖNTEM ile/ve/||/<>/< YEĞLEME/TERCİH


- YÖNTEM ile/ve/||/<> YÖNETİM


- YÖNTEMBİLİM = USULİYAT = METHODOLOGY[İng.] = MÉTHODOLOGIE[Fr.] = METHODOLOGIE, METHODENLEHRE[Alm.]


- YÖNTEMLER:
AŞKINSAL ile/ve/||/<>/> KURGUL ile/ve/||/<>/> EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> OLGUSAL/FENOMENOLOJİK

( Kant'ta. İLE/VE/||/<>/> Hegel'de. İLE/VE/||/<>/> Marx'ta. İLE/VE/||/<>/> XX. yüzyılda. )


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞ


- YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO

( Mali'nin, Dogon bölgesindeki, Songo köyünde yaşayan kabileler. )

( [görevleri] Şef ailesi. İLE/VE/<> Halkla ilişkiler. İLE/VE/<> Sağlık ve tıp. İLE/VE/<> Tüze ve adâlet. İLE/VE/<> Ticaret ve dış ilişkiler. )


- [ne yazık ki]
YORAN:
KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ETRAFINI ANLAMAYAN KİŞİLERİN SAĞIRLIĞI


- YORAR ile/>< VERİR


- YÖREL ile/ve/||/<> YEREL


- YORGAN-DÖŞEK (YATMAK)

( Hasta olmak. )


- YORGUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/< YOĞUN/LUK


- YORMAK ile YORMAK

( Yorgun duruma getirmek. İLE Bir nedenle bağlamak, bir duruma işaret saymak, bir anlam vermek, yorumlamak. )


- YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )

( FERIAL vs. ... )


- YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF

( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )

( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )

( Kapı, güneydedir. )


- YÖRÜK/YÜRÜK ile/ve/||/<> Yörük/Yürük

( Göçebe Türkmen boyu. Anadolu ve Rumeli'de göçebe olarak yaşayan, mevsimlere göre ova ya da yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. [Göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenler. "Yürümek" sözcüğünden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak yaşamı sürdüren Türkmen aşiretleri [obaları] için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlar'daki Türkler arasında da yüksek oranda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. öbeklere ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'nın dağ köylerinde yaşamaktalar. Osmanlı, tüm Balkanlar'da elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi anlamları yansıtan "Yörük" sözcüğü yerine, “yürük” sözcüğü de kullanılır. Genel olarak göçer-konar yaşam sürdüren tüm topluluklar için kullanılan bu ad, daha çok göçebe Oğuz boyları için simge (özel ad) olmuştur. XI. yüzyılda Orta Asya'dan göç eden ve göçebe yaşam sürdüren Oğuzlar, İran'dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya geldi. Burada da eski yaşam tarzını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar, Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir bölümü, yerleşik yaşama geçti. Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir bölümü yerleşik yaşama geçerek Türkmen adını aldı, bir bölümü de göçebe yaşamını sürdürüp Yörük adıyla anıldı. Osmanlıların Rumeli'ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli'ye göç ettirildi. Yörük aşiretleri ve obaları adlarında genellikle koyun ve keçi sözcüklerini barındırır. "Karakeçili", "Sarı keçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin adı, bu obaların nerede yaşadığını da belirli kılar.] İLE/VE/||/<> Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )


- YORULDUĞUMUZDA:
"BIRAKMAK/VAZGEÇMEK" ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DİNLENMEK


- YORULMADA:
HAREKET ile/değil DURGUNLUK

( Kişiyi, hareket değil durgunluk yorar. )


- YORULMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞINMAK


- YORULMAK ile/ve/<>/değil SIKILMAK/BEZMEK

( Bilişsel[felsefe/bilim/sanat] konular, fiziksel değil zihinseldir! Kötü bir benzetmedir ve kişinin nalıncı keseri gibi kendine yonttuğu, asalaklaştırılmış bir sözcük olarak başka bir kötüye kullanımdır. [Acı ile/değil ıstırap farkı gibi.] )


- YORULMAK" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SÖZCÜK DAĞARCIĞI/N YETERSİZ


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YORULUYOR İNSAN değil YORULUYORUM

( Kişisel ve/ya da özel olan bir durumu, genelleyerek ya da abartarak, [kendine hizmet eden/çıkarına uyan] "akla" bürümenin [rasyonalizasyonun], çevreye hiçbir etkisi/katkısı olmadığı gibi, en başta, bu sözü söyleyen kişiye ve çevresine/zihinlere olan yükü çok fazladır. Aslolan da, ne söyleyeceğini bilmek değil ne söylemeyeceğini düşünmek ve ona göre konuşmak/konuşabilmektir! )


- YORUM:
"DOĞRU ANLAMA" UĞRAŞI ile/ve/değil/<> YANLIŞ ANLAMAMA ÇABASI


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM:
TİKELE DAYALI değil TÜMELE DAYALI


- YORUM:
[ne yazık ki]
YANLIŞ ile ÇILGINCA ile ZORLAMA


- YORUM YAPMAK/YAPABİLMEK ile/ve BAĞLANTI KURMAK/KURABİLMEK

( Yorum, doğruyu tespit için değil, yanlıştan kaçınmak için yapılan bir etkinliktir. )


- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<> BAĞLAM


- YORUM ile/ve/değil/yerine BAĞLAYICI OLMAYAN YORUM


- YORUM ile/ve/<>/= ÇEVRİ/TE'VİL[< Ar.]

( ... İLE Bir söz ya da davranışı, görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme. | Burgaç. )


- YORUM ile ÇIKARSAMA


- YORUM ile/ve/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but MULTI MEANING
MULTI MEANING instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/değil DEDİKODU

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./but GOSSIP )


- YORUM ile/ve DEĞERLENDİRME

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and EVALUATION )


- YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and TRANSFORMER INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ve ERDEM

( INTERPRETATION/COMMENT and VIRTUE )


- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GERİBİLDİRİM

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but/||/<>/>/< FEEDBACK
FEEDBACK instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ve/||/<>/> KILAVUZLUK


- YORUM = TEFSİR = INTERPRETATION[İng., Alm.] = INTERPRÉTATION[Fr.] = INTERPRETARE[Lat.] = INTERPRETACIÓN[İsp.]


- YORUM ile YAKLAŞIM

( INTERPRETATION/COMMENT vs. APPROACH )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK


- YORUMBİLİM ve SANAT

( Her alanda düşünebilme ve konuşabilme olanağı. )

( HERMENEUTIC and ART )


- YORUM(KEYFİYET / LÂF | KÜFÜR | HERZE) ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNCE


- YORUMLAMA ile/ve/||/<>/> DİRİLTME


- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK

( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )


- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK

( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )


- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK


- YORUMLAR('I)


- YORUMLU HABER ile/değil/yerine HABER


- YORUMSAMA = HERMENEUTICS[İng.] = HERMÉNEUTIQUE[Fr.] = HERMENEUTIK[Alm.] = HERMENEUTIKE < HERMENEUEIN[Yun.]


- YORUMSAMA ile/ve/değil/||/<>/< YORUMLAMA


- Yorumsuz KONUŞ!!!


- YÖRÜNGE/MAHREK[< HAREKET] ile MENZİL-İ KÜLLÎ[Ar.]

( Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri. İLE Mahrekin en son noktasına kadar olan mesafe. )


- YOSUN ile KETENCİK

( ... İLE Deniz yosununun ince bir cinsi. | Turpgillerden, küçük sarı çiçekli, yağlı bir bitki.[Chamaelina sativa] | Bu bitkiden elde edilen, sabun yapımında ve ressamlıkta kullanılan bir yağ. )

( ... cum MUSCUS ARBOREUS | CHAMAELINA SATIVA )


- YOSUN ile TEMRİYE

( ... İLE Kara yosunu. | Deride yer yer küme durumundaki birtakım kabartılarla kendini gösteren hastalık. )


- YOSUN ile/ve/<> YOSUNCUL

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE/VE/<> Yosunla beslenen ya da yosunların içinde yaşayan. )


- YOU :/yerine SEN, SİZ


- YOUNG DENKLEMİ ile/||/<> LAPLACE BASINCI

( Young katı-sıvı denge, Laplace eğri yüzey ΔP = 2γ/r. )

( Formül: Düz İLE eğri )

( Pierre-Simon Laplace tarafından 1799 yılında keşfedildi/formüle edildi. )


- YOUNG :/yerine GENÇ


- YOUR :/yerine SENİN, SİZİN


- YOURS :/yerine SENİNKİ, SİZİNKİ


- YOURSELF :/yerine KENDİN, KENDİNİZ


- YOUTH :/yerine GENÇLİK, GENÇLER


- YOZGAT =/< BOZOK

( ... =/< Osmanlı dönemindeki adı. )


- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KANIKSAMA


- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KURUMLAŞMA


- YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA


- YSA/ARTIFICIAL NEURAL NETWORK/S[İng.] değil/yerine/= YAPAY SİNİR AĞ(LAR)I


- YÜCE = ULVİ = SUBLIME[İng., Fr., İsp.] = ERHABEN[Alm.] = SUBLIMIS[Lat.]


- YÜCE ile YÛCE[Fars.]

( Yüksek, büyük, ulu, ulvî. İLE Damla. )


- YÜCEGÖNÜLLÜLÜK = GENEROSITY[İng.] = GÉNÉROSITÉ[Fr.] = EDELMUT[Alm.] = GENEROSITAS[Lat.]


- YÜCELİK/YÜKSEKLİK ile/değil/yerine DOSTLUK

( Allah'ta. İLE/DEĞİL/YERİNE Eşitlik'te. )


- YÜCE/LİK ve/=/||/<>/> GERÇEĞE/HAKİKATE EVRİLEN


- YÜCE/LİK ile/ve/<> MUTLAK/LIK

( Belirlenim. İLE/VE/<> Belirlenimsizlik. )


- YÜCELTME ile KUTSAMA


- YÜCELTME ile/ve/değil/yerine SAYGI DUYMA

( [not] TO EXALT vs./and/but TO RESPECT
TO RESPECT instead of TO EXALT )


- YUFKAYÜREKLİ/LİK ile/ve/değil MERHAMET/Lİ


- YUGOSLAVYA > BOSNA-HERSEK, HIRVATİSTAN, KARADAĞ, KOSOVA, MAKEDONYA, SIRBİSTAN, SLOVENYA

( )


- YUH ile YUHA

( Hoşnutsuzluk ve öfke anlatır. İLE Birine karşı beğenilmeyen bir durumda, hep birden haykırılan bir hakaret sözü. )


- YÜK ile/ve/değil/||/<> KARMAŞA


- YUKARI ile AŞAĞI [özellikle asansörde]

( Yukarı çıkacaksanız aşağı okuna basılmaz! Hangi yöne gidecekseniz onun tuşuna basılır. Kendinizi asansör yerine koymayın. Siz nereye gidecekseniz onu bilin yeter. Asansörün programlanması sizin nasıl düşüneceğinizin önceden planlanmış durumudur. Siz tekrar düşünürseniz programı bozmuş olursunuz. )


- YÜKLEDİĞİN ile/ve/||/<> YÜKLENDİĞİN


- YÜKLEM = ATTRIBUTE[İng.] = ATTRIBUT[Fr., Alm.] = ATTRIBUTUM[Lat.]


- YÜKLEM = MAHMUL = PREDICATE[İng.] = PRÉDICAT[Fr.] = PRÄDIKAT[Alm.] = PRAEDICATUM[Lat.] = KATEGOREMA[Yun.]


- YÜKLEM ve/||/<>/= YETİ


- YÜKLEME ile YÜKLENME


- YÜKLEMEK ile/ve/değil/||/<> GENİŞLETMEK


- YÜKLENME ile/değil/yerine DÜŞÜNME


- YÜKLENME ile/değil/yerine ÜSTLENME


- YÜKLENMEK" ile/ve/<> ABANMAK


- YÜKLÜ ile/ve/<>/> AĞIRAYAK

( Karnında yavru(bebek/fetüs) bulunan. İLE/VE/<>/> Doğurması yakın yüklü. )


- YÜKSEK ATEŞTE(HARLIDA) ISITMAK ile/değil/yerine KISIK ATEŞTE ISITMAK


- YÜKSEK ORAN ile/ve YARAR


- YÜKSEK SPİN İLE DÜŞÜK SPİN ile/||/<> KOMPLEKS MANYETİZMASI

( Geçiş metali komplekslerinde spin durumları. )

( Formül: μ = √(n(n+2)) BM )


- YÜKSEK SPİN ile/||/<> DÜŞÜK SPİN

( Yüksek spin zayıf alan maksimum eşleşmemiş İLE düşük spin güçlü alan. )

( Formül: Δ < P İLE Δ > P )


- YÜKSEK UYARANLARIN (KEYİF VERİCİLERİN) ÇOĞU ...:
"KAZANIM" değil/ne yazık ki/&gt;&lt;/< KANDIRMACA/ALDATMACA


- YÜKSEK ZEKÂ ile/ve/değil/<> YARATICILIK


- YÜKSEKLİK KORKUSU ile/değil/yerine "ALÇAKLIK" KORKUSU


- YÜKSELİP/İLERLEYİP BİRLEŞMEK ile/değil/yerine BİRLEŞİP YÜKSELMEK/İLERLEMEK

( 23 + 43 = 72 İLE/DEĞİL/YERİNE (2 + 4)3 = 216 )

( image )


- YÜKSELİŞ ile/ve/||/<>/> AŞMAK


- YÜKSEL(T)MEK ile/değil/yerine YÜCEL(T)MEK

( İTİLA[Ar.]: Yükselme, yücelme. )

( TO BECOME LOFTY, (TO EXALT/SUBLIMATE) vs. TO RISE/INCREASE, (TO PROMOTE) )


- YÜKÜMLÜLÜK ve/||/<> ÖZ


- YÜLÜME/YÜLMEK/TRAŞ/TIRAŞ[Fars. < TERAŞ] ile/ve/||/<>/> PERDAH[Fars.]

( Saç ya da sakalı kesme işi. | Erkek saçını belirli bir biçim vererek kesme. | Kesilme ve kazınma zamanı gelmiş saç ve sakal. | Bir şeyin üzerindeki pürüzleri alma, belirli bir biçim vermek üzere yontma. | Yalan, asılsız, bıktırıcı, gereksiz söz. İLE/VE/||/<>/> Parlatma, parlaklık verme. | Tıraştan sonra tersine yapılan ikinci tıraş. )


- YUMULMAK ile GÖMÜLMEK


- YUMULMAK ile/ve/<>/> "YAMUL(T)MAK"


- YUMURTANIN KABUĞUNUN KIRILMASI:
DIŞARIDAN ile/değil/yerine/>< İÇERIDEN

( Ölüm. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşam. )


- YUMUŞAK/NERM[Fars.] ile İNCE


- YUMUŞAK OLMA(!) ile/ve/<>/>< SERT OLMA(!)

( Ezilirsin. İLE/VE/<>/>< Kırılırsın. )


- YUMUŞAK ile/ve/değil PÜRÜZSÜZ


- YUMUŞAKBAŞLI ile YUFKAYÜREKLİ


- YUMUŞAKÇA ile EŞİTÇENETLİ

( ... İLE İki çeneti birbirine eşit olan yumuşakçalar. )


- YUMUŞAMA ile/ve/değil/yerine/||/<> GERİ ADIM


- YUMUŞAMA ile YAVŞAMA


- YUMUŞATMA ile/ve/<> DENGELEME


- YUNAN FELSEFESİ ve/< YUNAN MİTOLOJİSİ


- TİYATRO:
YUNAN ile ROMA TİYATROSU

( Caveası sırtını bir dağ yamacına yaslar. İLE Tonoz ve kemer düzeni üzerinde yapılandırılır. )

( Orkestra, yarım daire düzenini aşar. İLE Yarım daire düzenine sahiptir. )

( Öğreticidir, bilim ve güncel olaylar vurgulanırdı. Oyunlarda, genel olarak Dionysos törenleri yapılır ve koro halinde şarkılar söylenirdi. Tragedya daha güçlüydü. İLE Dini özellikler taşımadığından, orkestrada varsıl kişilerin sürekli ayrılmış yeri bulunurdu. Oyunlarda ise eğlendirici konulara yer verilirdi. )

( Oyunların arka tarafı genelde doğal bir manzaraya bakardı. İLE Sahnenin herhangi bir yere bakması gerekmiyordu çünkü arkaya gösterişli bir Scene binası yapılırdı.
[İki mimaride de scene bulunur. Ancak Yunan Mimarisi'nde scene, cavea'dan bağımsız inşâ ediliyordu. İLE Tersine scene ile cavea sıkışık bir biçime sahiptir.] )

( image )

( Maske kullanılırdı. İLE Genellikle maske yoktu.[özellikle mimus oyunlarında] )


- YUNAN ile GOTİK

( Daha çok ışık işlenir ve ışık biçimlendirilir. İLE Daha çok gölge işlenir ve gölgeyi biçimlendirir. )


- YUNİT[İng. < UNIT] değil/yerine/= BİRİM


- YUNUS EMRE ile/ve İSMAİL EMRE


- YÜREKTEN ile/ve/||/<> YALIN


- YURO/EURO yerine "AVRO"


- YURTLUK ile YURTLUK

( Büyük ve zengin köşk, mâlikâne. İLE Bir yerin gelirinin, bir kişiye, sadece ölünceye kadar kullanılması koşuluyla ayrılması yöntemi. )


- YURTSEVERLİK SÖYLEMİ ile/değil/yerine YURTTAŞLIK


- YURTTAŞLIK ile/ve/||/<>/>/< ÖZYÖNETİM


- YURTTAŞLIKTA:
EŞİTLİK ile/ve/||/<> ETKİNLİK


- YÜRÜMEK:
HIZLI OLSUN İSTERSEK ile/ve/değil/||/<> UZAĞA GİTMEK İSTERSEK

( Yalnız. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Birlikte. )


- YÜRÜMEK:
TOPUĞA BASARAK ile/değil/yerine TABANI BASARAK


- YÜRÜMEK ile/ve VOLTA[İt.] (ATMAK)

( ... İLE/VE Bir halatı, bir yere, bir kez dolaştırma ya da babalara, yöntemince sarma. | Zincirin, demire ya da iki zincirin birbirine dolaşması. | Geminin yele karşı gidebilmek için sağa sola zikzak yapması. | [argo] Aşağı-yukarı gidip gelme. )


- YÜRÜME/"YOL ALMA"[GELİŞİM, DEĞİŞİM]:
AYAKKABI İLE değil AKIL İLE!


- YÜRÜTME ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRME


- YÜRÜTME ile TUTTURMA

( EXECUTION vs. TO FASTEN )


- YÜRÜTME ile/ne yazık ki "YÜRÜTME"

( Sürdürme. İLE/NE YAZIK Kİ Çalma. )


- YÜRÜTMEK ile/ve/||/<> TAKİP ETMEK


- YÜRÜTMEK ile/değil/yerine/>< YÜRÜMEK

( Bir şeyleri, parçaları. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşamı, yolu ve bütünü. )


- YÜRÜYÜŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞLEYİŞ


- YUSYUVARLAK


- YUTMAK ile ŞOROLOP

( Birdenbire ve hırsla (yutmak). | Yalan. )


- YUTMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YEMEK

( Hayvanlarda. İLE/VE/YERİNE/||/<>/> İnsanda. )


- YUTTURMA ile/değil/yerine/>< TUTTURMA


- YUVALANMA ile/ve/||/<> YAPILANMA


- YUVARLAMA ile/ve GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- YUVARLAMA ile/ve/||/<> KESTİRME


- YUVARLAMAK ile BURMAK


- YÜZ GİYDİRMEDE[Adli Tıp'ta]:
AMERİKAN MODELİ ile RUS MODELİ ile İNGİLİZ MODELİ ile İSTANBUL MODELİ


- YÜZ-GÖZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< SAMİMİ OLMAK


- 100 KERE SÖYLEDİM değil (EN FAZLA) 2 YA DA 3 KEZ SÖYLEDİN!


- YÜZ KIZARMASI ile YÜZ MORARMASI

( Utanma. İLE Bozulma. )


- YÜZ KIZARMASI ile YÜZ SARARMASI

( Utanma. İLE Korku. )

( Bağın olsun, üzüm olsun, yiyecek yüzün olsun. )

( ... ile RÛY-İ ZERD[: Sararmış, solgun yüz.] )


- YÜZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YOL VERMEK


- YÜZ ve/<> EL

( Yüz, kalbin aynasıdır. )

( LİKÂ ve/<> ... )

( DÎDÂR, PEYKER ve/<> ... )


- YÜZ GÖVDE


- YÜZ ile/ve/||/<> GÖZ

( DÎDÂR ile/ve/||/<> DÎDE )

( FACE vs./and/||/<> EYE )


- YÜZ ile/ve/||/<>/> GÖZ ile/ve/||/<>/> DİL ile/ve/||/<>/> SÖZ

( İnsanın süsü. İLE/VE/||/<>/> Yüzün süsü. İLE/VE/||/<>/> Aklın süsü. İLE/VE/||/<>/> Dilin süsü. )


- YÜZ ile/ve/||/<> YÜREK

( Yüzümüz kime ve kiminle gülüyorsa yüreğimiz de onunladır. )


- YÜZ ile YÜZ

( Doksandokuzdan sonra gelen sayını adı ve bu sayıyı gösteren im. 100 | Kez, kere sözcükleri ile birlikte kullanılarak, yapılan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatı.[Yüz kere söyledi.] İLE Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölümü. | Keskin kenar. | Bir şeyin ön tarafta bulunan bölümü, alnaç, cephe. | Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü. | Yastığa geçirilen kılıf. | Bir şeyin, görünün bölümünde kullanılan kumaş. | Utanma. | Birinin, görülegelen ya da umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüret. | Nedeniyle. | Yan, taraf. | Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin tümü. )

( FACE/SURFACE vs. FACE/SURFACE )


- YÜZBAŞI/BİNBAŞI ile KOLAĞASI

( ... İLE Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan rütbe: )


- %51 ve %49 ve/||/<>/> %66 ve 33 ve/||/<>/> %91 ve %9 ve/||/<>/> %99 ve %1

( [Herhangi bir durumda, işte/hizmette ya da süreçte ...]
İlk bakılması, dikkate alınması gereken. VE/||/<>/> İkinci ve/ya da ayrıca bakılması, dikkate alınması gereken. VE/||/<>/> Üçüncü ve/ya da ayrıca bakılması, dikkate alınması gereken. VE/||/<>/> Dördüncü ve/ya da ayrıca bakılması, dikkate alınması gereken. )


- YÜZERGEZER/SUCULKARACIL/AMFİBİ[Fr. < AMPHIBIE] ile/ve/||/<> AMFİBYUMLAR

( İki yaşamlılar. | Yüzergezer. İLE/VE/|/<> Kurbağa ve semenderleri içine alan iki yaşamlı omurgalılar sınıfı. )


- YÜZEY GERİLİMİ İLE ARA YÜZEY İLE TEMAS AÇISI ile/||/<> YÜZEY ÖZELLİKLERİ

( Faz sınırlarındaki özellikler. )

( Formül: γ_SV = γ_SL + γ_LV cosθ )


- YÜZEYSEL ile/değil/yerine/>< ANSİKLOPEDİK


- YÜZEYSEL ile/değil/yerine/>< YETERİNCE


- [ne yazık ki]
"YÜZEYSEL/LİK" ile/ve/||/<> "SIĞ/LIK"


- YÜZ-GÖZ (OLMAK)


- YÜZLEŞME ile KARŞILAŞMA


- YÜZLEŞME ile ÖZELEŞTİRİ


- YÜZLEŞMEK ile/ve/||/<>/> GERİDE BIRAKMAK


- YÜZMEK ve UÇMAK

( İkisinde de her yönde yapılabilecek hareketler çok geniştir. )


- YÜZSÜZ/LÜK ile/||/<> YÜZSÜZ/LÜK


- YÜZSÜZLEŞMEK değil/yerine/>< YÜZLEŞMEK

( Ya hatalarımızla yüzleşiriz ya da hatalarımızla yüzsüzleşiriz. )


- YÜZSÜZLÜK = IMPUDENCE[İng., Fr.] = UNVERSCHÄMTHEIT[Alm.] = IMPUDENTIA[Lat.]


- [ne yazık ki]
YÜZSÜZ/LÜK ile/ve/||/<> SIRNAŞIK/LIK

( ... İLE/VE/||/<> Can sıktığına, rahatsız ettiğine aldırmadan, birinden, sürekli, yalvarırcasına istekte bulunan ve bu isteğinde direnen kişi. | Sıkıntı veren, rahatsız eden, musallat olan. )


- YÜZÜK ile YÜKSÜK

( Parmağa geçirilen, genellikle metal halka. | Yüzük oyunu. İLE Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde koruncak. | Köklerin ucunda bulunan ve kökün üretken dokusunu korumaya yarayan oluşum. KALENSÖVE )

( RING vs. THIMBLE )


- YÜZÜNE-GÖZÜNE BULAŞTIRMAK ile BİR ÇUVAL İNCİRİ BERBAT ETMEK


- YÜZÜSTÜ ile YÜZÜSTÜ

( Yüzü yere gelecek biçimde. İLE Başlanmış fakat tamamlanmamış bir durumda. )


- YÜZYIL GEÇİŞİNDE ile/ve/||/<>/> BİNYIL GEÇİŞİNDE


- YÜZYILLARA GÖRE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÖNEMLERE GÖRE


- Z: YAŞAM/HAYAT ve/||/<> ZÕIO[< ZÕION]: CANLI


- ZAAF[Ar.] değil/yerine/= DÜŞKÜN/LÜK


- ZAAF ile/ve/değil/yerine/<> EĞİLİM


- ZAAF ile/ve/değil EKSİK


- ZAAF ve/||/<> SAVUNMA


- ZAAFİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HASSASİYET


- ZABIT KÂTİBİ değil/yerine/= TUTANAK YAZMANI


- ZABIT/ZAPT/ZABT[Ar.] değil/yerine/= TUTANAK


- ZABT-U-RABT[Ar.]/DİSİPLİN[İng.] değil/yerine/= SIKIDÜZEN


- ZÂCİR ve/||/<>/>/< RAM

( Men ve yasak eden. VE İtaat eden. )


- ZÂD[çoğ. EZVÂD/EZVİDE/ZEVÂD] ile ZÂD[Ar. < ZİYÂDET] ile ZÂT ile ZÂT ile -ZÂD[Fars.]

( Azık, yiyinti. İLE Çoğalsın, artsın. İLE Kendi. | Asıl, öz, cevher. | Saygıya değer kişi. İLE Sahip, mâlik[hanım][<(dişil/müennes) ZÛ]. | Hekimlik terimlerinde hastalık [ZÂT-ÜD-DİMÂĞ: Beyin dokusunun/nescinin yangısı/iltihabı.], bitkibilim[botanik] ve hayvanbilim[zooloji] terimlerinde "-li, -giller" gibi anlamlarıla sınıflamalar oluşturur.[ZÂT-ÜL-İBRE: İğneli böcekler.] İLE "Doğma, doğuş" anlamına gelerek birleşik sözcükler yapar.[MÂDER-ZÂD: Anadan doğup büyüme. | NEV-ZÂD: Yeni doğmuş.] )


- ZAFER ile/ve BAŞARI


- ZAFER ile/ve/değil/<>/< ÇABA

( Süreçsiz, sonuç olmaz! )

( Tatmin, elde edilende değil çabada yatar. Zafer de, tüm çabayı ortaya koymaktır. )


- ZAFER ile KAZANMAK

( )


- ZAFER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEFER

( Sonuç. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Süreç. )


- ZAFER[Ar.] değil/yerine/= UTKU


- ZAFER/YENİLGİ değil/yerine SEFER


- ZÂFİR[Ar. < ZAFER] ile ZAFÎR[Ar. < ZAFER] ile ZAFÎR[Ar.]

( Zafer kazanan. İLE Zafer bulan, zafere erişen. İLE Sinir demeti.[İng., Fr. PLEXUS] )


- ZÂHİR[Ar. < ZUHÛR] ile ZAHÎR[Ar. < ZAHR] ile ZAHÎR[Ar.] ile ZÂHİR[Ar.] ile ZÂHİR[Ar.] ile ZÂHİR[Ar.] ile ZAHR[Ar.]

( Görünen, görünücü, açık, belirli, meydanda. | Elbette, şüphesiz, öyledir ya. | Galiba, zannederim, umulur ki. | Görünüşe göre, anlaşılan, meğer. | Dış yüz, görünüş. İLE Arka çıkan, yardımcı. İLE İç ağrısı. | Bâsur ve mesâne yangısında olan ağrılı ıkıntı. İLE Parlak.[daha çok, yıldızlar için] İLE Taşkın, coşkun. İLE Semiz, tavlı, bol. İLE Arka, sırt. | Kâğıt vs.'nin arka tarafı, gerisi. )


- ZÂHİR ile/ve BÂTIN

( Sonra/Âhir. İLE/VE Önce/Evvel. )

( Sırt. İLE/VE Karın. )

( Adâlet ile dengelenir. İLE Aşk ile dengelenir. )

( Güneş bâtı(n)dan [içinizden] doğar. )


- ZÂHİR ve/<> EDEB


- ZÂHİRÎ MUAMELE[Ar.]/SCHEINGESECHAEFT[Alm.] değil/yerine/= GÖRÜNÜŞTEKİ İŞLEM


- ZÂHİRLER ile ÂRİFLER

( Tariften anlar. İLE Halden anlar. )


- ZAHİT[Ar.] ile ZAİT[Ar.]

( ... İLE Çoğaltan, artıran. | Gereksiz. | Artı[+]. )


- ZAHM[Ar.] ile ZAHM[Ar.] ile ZAHM[Ar.]

( Sıkıştırma. İLE İri, kalın, büyük. İLE Yara. )


- ZAHMET OLMAZSA ile/değil SAKINCASI YOKSA


- ZAHMET değil/yerine/= GÜÇLÜK


- ZAHMET ve/||/<> HİKMET ve/||/<> İBRET


- ZAHMET değil/yerine/= SIKINTI, EZİYET, RAHATSIZLIK | ZOR, GÜÇ | YORGUNLUK


- ZAHMET[Ar.] ile ZAMET[< SAMET < SAMED]


- ZAHMET/Lİ ile/ve/değil/||/<>/> RAHMET/Lİ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Zahmet"i, zevk edinmek. )

( Zahmet ile Rahmet arasında, sadece bir nokta fark vardır. )


- ZAHR[Fars.] ile/ve/||/<> ZAHR[Ar.]

( Ağu, zehir, sem, yılan/akrep vb. zehiri.[> ZAHRA: Öd, safra, öç, öfke.] İLE/VE/||/<> Çiçek, özellikle sarı çiçek. )


- ZAHRİYE ile ...

( Fatih devrinde çift sahifedir. İlk sahifede Fatih'in mütalaası için kaydı. İkincisi normal... Bazıları madalyon biçimindedir. )


- ZÂİM[Ar.] ile ZAÎM[Ar.]

( Zeâmeti olan. İLE Zeâmet sahibi. | Kefil. | Prens, şef. )


- ZAİR ve DAL

( Ziyaret eden. VE Delâlet eden. )


- ZAİTSEV ile/||/<> KURALI

( Eliminasyon reaksiyonlarında Zaitsev kuralı )

( Alexander Zaitsev tarafından 1875 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1841-1910) (Ülke: Rusya) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Zaitsev kuralı) )


- ZÂKİ[Ar.] ile ZAKÎ[Ar. < ZEKÂ] ile ZAKÎ[Ar. < ZEKÂ] ile ZÂKİR[Ar.]

( Saf, halis, temiz, pak. İLE Keskin/güzel kokulu. İLE Saf, temiz, doğru hareketli. İLE Anan, zikreden/zikredici. | Tekkelerde zikir sırasında dervişleri teşvik için ilâhiler okuyan kişi. )

Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(170/173)