Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(17/173)


- BAHANE <> GÜZELLİK


- BAHANE[Ar.] = MAHANA/MAHNA

( İleri sürülen, sözde neden. )


- BAHANE ile/ve/||/<> MAKYAJ


- BAHANELERE SIĞINMAK ve/> BAHANELERE ESİR OLMAK


- BAHÂR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHÂR ile BAHHÂR[Ar. < BAHR]

( Kışla yaz arasındaki mevsim. İlkyaz. [22 Mart - 21 Haziran arasıdır] İLE Güzellik. | Güzel. | Sığırgözü, papatya, sığır papatyası, sarı papatya. | Put, sanme, çelîpa. | Atılmış pamuk. | Ölçek. | Karanfil, tarçın, karabiber gibi kokulu şeyler. İLE Denizci, gemici. )


- BAHAR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHAR[Ar. çoğ. BAHARAT]

( [Kuzey yarımküre için] 21 Mart'ta, gündüz-gece eşitliğiyle başlayarak, 22 Haziran'da, gündönümü ile biten, kış ve yaz arasındaki mevsim, ilkyaz. | Bu mevsimde ağaçlarda açan çiçekler ve yapraklar. | Gençlik çağı. İLE Yiyecek ve içeceklere, hoş koku ve tad vermek için kullanılan kurutulmuş ve öğütülmüş bitkiler. )

( BAHARİYE: Divan Edebiyatı'nda, bahar betimlemesi ile başlayan kaside. )

( BİBERİYE: Ballıbabagillerden, Akdeniz çevresinde çok yetişen, yaprakları hoş kokulu bir bitki. [Lat. ROSMARINUS OFFICINALIS] )


- BAHAR[Fars.] ile MÜNİB[Ar. < NEVB]

( ... İLE İnâbe eden, azgınlıktan sakınarak Allah'a yönelen. | Güçlü yağan, yararlı yağmur. | Taze ve verimli bahar. )


- BAHÂRÂT[Ar. < BAHÂR] ile BAHÂRET[Fars.]

( ... İLE Üstünlük, seçkinlik. )


- BAHARAT ile BARSAMA[Yun.]/MARSAMA

( ... İLE Hoş kokulu yaprakları yemeklere konulan, nane ve yabankekiğinin ortak adı. )


- BAHARINDAN" değil BAĞRINDAN


- BAHARİYE ile/||/<> CERÂYE ile/||/<> ARPALIK ile/||/<> DİRLİK ile/||/<> HAS ile/||/<> İLTİZAM ile/||/<> LEZEZ ile/||/<> ULÛFE

( Sultanların, Yeniçeri ağası başta olmak üzere ocak ağalarına dağıtığı yazlık giysi ya da kumaş. İLE/||/<> Evkaf idaresi tarafından yoksullara dağıtılan yiyecek ve ödenek. İLE/||/<> Devlet görevlilerine maaşlarında ayrı olarak ya da emekliliklerinde verilen ek ödenek. İLE/||/<> Devlete ait bir hizmeti yapmakla görevlendirilen kişiye ücret anlamında ayrılan geçim kaynağına verilen ad. İLE/||/<> Osmanlı'da, toprak düzeninde geliri yüz bin akçaden fazla dirlik.[Sultana, hanedan üyelerine, vezir-i azama, beylerbeyine, sancak beyleri ve üst düzey devlet görevlilerine verilirdi.] İLE/||/<> Devlete ait gelir kaynaklarının peşinen, "mültezim" adı verilen kişilere belirli bir süre bırakılması. İLE/||/<> Askerlerin aldığı üç aylık maaşın Şevval, Zilkâde ve Zilhicce aylarına denk gelen dördüncü bölümü. İLE/||/<> Kapıkulu askerlerine, saray ve devlet kuruluşlarındaki bazı görevlilere üç ayda bir verilen ücret. | Yeniçerilere verilen üç aylık ücret. )


- BAHÇE[< Fars. BAĞ-ÇE: Küçük bağ.]/BAHÇA ile/ve BAĞ/BOSTAN[Fars.]

( ... İLE/VE Büyük bahçe. | Sebze bahçesi. | Kavun/karpuz tarlası. )


- BAHÇE ile ÇEPER

( ... İLE Çit. | Ahlâksız, huysuz, geçimsiz kişi. | Bağ çubuğu, çalı çırpı. | Sebze bahçesi. | [dirimbilim] Zar. )


- BAHÇE ile HARIM

( ... İLE Sebze ve meyve bahçesi. | Tarla ve bahçe çevresindeki çit. )


- BAHÇIVAN[Fars.] < BÂĞÇEVÂN

( Bir bahçenin düzenlenmesi ve bakımıyla görevli kişi. | Geçimini bahçe ürünlerini yetiştirip satmakla sağlayan kişi. )


- BAHÎL[Ar. < BUHL çoğ. BUHALÂ] ile BÂHİL[Ar.]

( Cimri, hasîs, tamahkâr. İLE Serseri, başıboş. | Eli değneksiz çoban. | Yularsız deve. )


- BAHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.]

( Deniz. İLE Yalancı, ahmak, alık. İLE Ekin sulayıcı, sulayan. İLE Belirli, açık, apaçık. | Işıklı, parlak, güzel. )


- BÂHİRE[Ar.] ile BÂHİRE[Ar.] ile BAHÎRE[Ar.]

( Dikenli ağaç. | Çok koşan cins deve. İLE Vapur. İLE İslâm'dan önceki dönemde, Araplar'ın, kulağını keserek işaretleyip bıraktığı dişil deve ya da koyun. )


- BAHİS[Ar. < BAHS] ile BÂHİS[Ar.]

( Konuşulan şey, söz. | İddialaşma. İLE Bahseden, araştıran. )


- BAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZEÇ


- BAHRİYELİ değil/yerine/= DENİZGÜÇLÜ


- BAHŞ ile CEZA


- BAHS[Ar.] ile/ve/||/<>/> HAFRİYAT[Ar.]

( Söz. | Üzerinde konuşulan şey, konu. | Görüşünde ya da iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü antlaşma. | Bir kitabın bölümlerinden her biri. | Araştırma. İLE/VE/||/<>/> Yeryüzünü kazmak, yarmak ve açığa çıkan fazlalıkları da atmak. )


- BAHS ve NAZAR

( Araştırma. VE Kuramsal bakış. )

( ... VE Herhangi bir olgu ve olayın kurucu[mukavvim] unsurlarını teşhîs; aralarındaki nedensel[illiyet] ilişkileri tesîs ve teşhîs ile tesîs'in tümel[küllî] kurallarını belirlemek. )

( DISCUSSION/TOPIC and THEORY/VIEW )


- BAHS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖZ ETMEK


- BAHŞİŞ[Ar.] ile ARMAĞAN

( ATİYYE/RİFD[çoğ. ERFÂD/RUFÛD] ile HEDİYE )

( DÂD ile PÎŞ-KEŞ[Türkçe'de PEŞKEŞ şeklinde galat olarak kullanılmıştır.] )

( TIP vs. PRESENT )


- BAHŞİŞ[Fars. < BAHŞİ: Bağışlamak/affetmek.] değil/yerine/= İŞLİK


- BAHŞİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<> KATKI PAYI


- BAHTİYÂR[Fars.] ile BAHTİYÂR[Fars.]

( Mutlu kişi. İLE Güneydoğu Anadolu, Musul ve Bağdat'ta kullanılan bir makam. )


- BAHTİYÂR ile/>< İHTİYÂR

( Bir söz ki, bir gönlü, bir ömür, bahtiyâr eder;
Bir söz ki, bir gönlü, bir günde, ihtiyâr eder. )


- BÂHÛR[Ar.] ile BAHÛR[Ar.]

( Çok sıcak/lık. İLE Ödağacı, misk, lâden gibi maddelerden meydana gelen ve yakılırsa güzel bir koku veren ot, tütsü, günlük. )


- BÂ-HUSÛS değil/yerine/= ÖZELLİKLE, EN ÇOK


- BAİLAR TWİST ile/||/<> RAY-DUTT TWİST

( Bailar oktahedral→trigonal prizmatik, Ray-Dutt kare düzlem. )

( Formül: Oh→TP İLE SP→TBP )


- BAKA/BAQA ile MÜNGÜZ BAKA/MÜNGÜZ BAQA ile BAKAÇUK/BAQAÇUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- BAKANAK/BAQANAQ(BAKAYAK/BAQAYAQ) ile BAKANLIG/BAQANLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çift toynaklı hayvanlarda, toynakların arasındaki boşluğa ya da toynakların iki yanına verilen ad.[Atların toynağının içini, ayak tabanının ortasında bulunan üçgen biçimindeki sert parçayı anlatmak için de kullanılır.] İLE Halkalı. )


- BAKAN/BAQAN ile BAKAN/BAQAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yüzük.[pirinç] İLE Gerdanlık.[pirinç] )

( ALTUN BAKAN/ALTUN BAQAN: Altın yüzük. )


- BAKAN/LIK ile/değil/yerine/> KALEM(SEKRETER/YA)


- BAKE :/yerine FIRINDA PİŞİRMEK


- BÂKÎ[< BEKÂ] -ile

( TANRI | DÂİMÎ, KALICI )


- BAKI KULU ile/||/<> BÖCEKBAŞI ile/||/<> DEFTERDAR ile/||/<> MÜLTEZİM

( Vergi denetimi ve tahsili ile maliyeye ilişkin soruşturmaları yapan memura verilen ad. İLE/||/<> Zabıta görevlisi. İLE/||/<> Osmanlı Divan Teşkilatı'nda mali işlerle görevli kişi. İLE/||/<> Bir bölgenin devletçe toplanacak gelirlerinin müteahhitliğini yükümlenen kişi. )


- BÂKÎ ile/ve/||/<> ASLÎ


- bâkî[Ar. < BEKÂ çoğ. BEVÂKİ] ile bâkî[Ar. < BÜKÂ] ile BÂKÎ[Ar.]

( Tanrı. | Sürekli/daimi, kalıcı. | Alt taraf. | Artık, artan, fazla, geri kalan, bundan başka. İLE Ağlayan. [Fars. GİRYÂN] İLE Divan şairi ve uzun adıyla Abdülbâki Mahmut. Kanûnî Sultan Süleyman tarafından korunmuş ve Meliküşşuarâ, Sultânüşşuarâ gibi unvanlar kazanmıştır. [1527 - 1599] [Tüm Osmanlı tarihinde cenazesine en çok katılım olan kişidir.] )


- BAKI = DENETLEME

( Özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye ya da kuzeye karşı konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak da doğal koşullarını tespit eden durumu. | Denetleme. | Fal. )


- BÂKÎ ile/ve/|| FÂNÎ ile/ve/|| ÂSİ ile/ve/|| ÂFİ

( Yazı. İLE/VE/|| Yaşam. İLE/VE/|| Kul. İLE/VE/|| Rab. )


- BÂKİ ile/ve/||/<> KAİM


- BÂKÎ[Ar.] değil/yerine/= KALICI/KALIMLI


- BAKİ[Ar.] değil/yerine/= SÜREKLİ


- BÂKÎ[Ar. < BEKÂ] ile/değil VÂKİ[Ar. < VUKÛ]

( Kalıcı. İLE/DEĞİL Olan, düşen. | Olagelen, rastlayan. | Geçen, geçmiş olan. | Gerçekleşme. )


- BAKICI ile/ve/||/<> BAKAN


- BAKIG/BAQIG ile BAKIŞ/BAQIŞ ile BAQINGIL/BAKINGIL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bakma, bakış. İLE Bakış. İLE Bak! )

( İŞ KEDİNGE BAKINGIL/İŞ KEDİNGE BAQINGIL: Eyleminin sonucuna bak ve bunu düşün! )


- BAKIM ve/<> BÜTÜNLÜK


- BAKIM ve KÜLTÜR ve UYGARLIK


- BAKIM ile/ve/<> ÖZEN


- BAKIMLI/LIK ile/ve/> ALIMLI/LIK


- BÂKİ'NİN:
25 YAŞ ÖNCESİ ŞİİRLERİ ile/ve 25 YAŞ SONRASI ŞİİRLERİ

( BÂKÎ ['den...]

MÜHEYYÂ OLDU MECLİS SÂKİYÂ PEYMÂNELER DÖNSÜN
BU BEZM-İ RÛH BAHŞUN ŞEVKINA MESTÂNELER DÖNSÜN
DİLÂ CÂM-I ŞARÂB-I AŞK-I YÂRI ŞÖYLE NÛŞ İT KİM
FELEKLER GÜM GÜM ÖTSÜN BAŞINA HUMHÂNELER DÖNSÜN

HAYAL-İ ŞEM'-İ RUHSARIN KO YANSIN HANE-İ DİLDE
PERİN OL ŞEM'A YAKIP ŞEVK İLE PERVÂNELER DÖNSÜN

SEN AĞYÂR İLE DEVR ETDİR ŞEHÂ PEYMÂNEYİ DÂİM
SER-İ KÛYUN DOLAŞIP ÂŞIK-I BÎÇÂRELER DÖNSÜN

BU BEZM-İ DİLKÜŞÂYA MAHREM OLMAZ BÂKİYÂ HERKES
Dİ GELSİN EHL-İ DİLLER GELMESİN BİGÂNELER DÖNSÜN )


- BAKIP KALMAK ile/değil/yerine/>< GÖRÜP GEÇMEK


- BAKIR NEFESLİLER ile/ve TAHTA NEFESLİLER


- BAKIR/NUHÂS[Ar.] ile/ve/<> FÜLÜS[Ar.]

( ... İLE/VE/<> Bakır para. )


- BAKIR/BAQIR ile BAKIR/BAQIR ile BAKIR SUKIM/BAQIR SUQIM
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bakır. İLE Çin'de, alışverişte kullanılan, bakırdan yapılmış para. İLE Mars.[Kızıllığı nedeniyle bakıra benzetilmiştir.] )


- BAKIRKÖY < MAKRİKÖY[YEDİNCİ KÖY]


- BAKIRLIG/BAQIRLIG ile BAKIRLIG/BAQIRLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bakırlı. İLE Balasagun yakınlarındaki bir yerin adı. )

( BAKIRLI DAĞ/BAKIRLI TAG: Bakırlı dağ. )


- BAKIŞ AÇISI [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- BAKIŞ AÇISI [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- BAKIŞ AÇISI ile/ve "ÇERÇEVE"


- BAKIŞ AÇISI ile/ve/||/<>/>/< TUTUM


- BAKIŞ:
DIŞARIDAN ile/ve/değil/||/<>/< İÇERİDEN


- BAKIŞ/HİZMET:
"A'dan Z'ye" ile/ve/||/<> "360 DERECE"


- BAKIŞIK = SYMMETRICAL[İng.] = SYMÉTRFIQUE[Fr.] = EBENMÄßIG, SPIEGELGLEICH[Alm.] = SIM(M)ETRICO[İt., İsp.] = ÆQUALIS ET CONGRUENS, CONVENIENTER COMPOSITUS[Lat.] = SÜMMETROS, EMMETROS, EURÜTHMOS[Yun.] = MAVÂZİ, MUTEVÂZİ[Ar.] = MUTEKÂRON[Fars.] = SYMMETRISCH[Felm.]


- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/<>/|| KIRIK BAKIŞIM/SİMETRİ


- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/||/<> SÜPER BAKIŞIM/SİMETRİ


- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve UYUM

( TENÂZUR[< NAZAR] ile/ve TENÂSÜB[< NİSBET] )

( SYMMETRY vs./and HARMONY )

( SYMÉTRIE avec/et PROPORTION )


- BAKIŞIM ile/ve/||/<>/> DENGE


- BAKIŞIM = SYMMETRY[İng.] = SYMÉTRIE[Fr.] = EBENMAß, SPIEGELGLEICHHEIT, SYMMETRIE[Alm.] = SIMMETRIA[İt.] = SIMETRIA[İsp.] = CONVENIENTIA PARTIUM[Lat.] = SÜMMETRIA, EMMETRIA, EURÜTHMIA[Yun.] = el-TENÂSUK, el-TAMÂSUL, TAVÂZİ, MAVÂZÂT[Ar.] = TEKÂRON, SÂZOVÂRÎ[Fars.] = SYMMETRIE[Felm.]


- BAKIŞIM/SİMETRİ ile AYAR/GAUGE SİMETRİLERİ


- BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ ile TERS ORANTI


- BAKİYE/HARÂBE[Ar.]/VİRÂNE[Fars.] değil/yerine/= KALINTI/ÖREN/YIKI/YIKINTI

( Eski yapı ya da kent kalıntısı. )


- BAKL/A[Ar. çoğ. BUKUL] ile ÇİN/HİNT BAKLASI

( [Ar. (botanikte)] BÂKILÂ )

( BROAD/FAVA/HORSE BEAN vs. TONKA BEAN )

( VICIA FABA cum DIPTERYX ODORATA )


- BAKMAK:
KAÇIRDIKLARINA değil/yerine YAKALAYABİLECEKLERİNE


- BAKMAK ile/ve/değil/||/<>/< DALMAK


- BAKMAK ile "GÖZ ATMAK"


- BAKMAK ile/ve GÖZLEM

( NAZAR: Aklın hareketi.[HAREKET'ÜL AKL] )

( NAZAR ile/ve RASAD )


- BAKMAK ile/ve/<> SAHİP ÇIKMAK


- BAKMAYALIM! > KATILALIM!


- BAKTERİ İLE ARKE İLE ÖKARYOT ile/||/<> ÜÇ DOMAİN

( Yaşamın üç temel dalı. )

( Formül: 16S rRNA filogeni )


- BAKTERİ SPORU ile/||/<> VEJETATİF BAKTERİ

( Bakteri sporu dayanıklı form İLE vejetatif bakteri aktif çoğalan formdur. Spor aşırı koşullara dirençli İLE vejetatif form normal yaşam döngüsünü sürdürür. Cohn bakteriyel sporları tanımladı İLE Pasteur sporların ısıya dayanıklı olduğunu gösterdi. )

( Ferdinand Cohn tarafından 1876 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1828-1898) (Ülke: Almanya) (Alan: Botanik, Bakteriyoloji) (Önemli katkıları: Bakterileri sınıflandırdı, bakteri sporlarını keşfetti, bakteriyolojinin kurucularından) )


- BAKTERİ[Fr. < BACTÉRIE] ile BAKTERİDİ[Fr. < BACTÉRIDIE]

( Toprakta, suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma ya da hastalıklara yol açan, küresel, silindirimsi, kıvrık biçimli olan, bölünerek çoğalan, klorofilsiz, tek gözeli canlı. İLE Şarbon gözesi gibi hareketsiz bakteri. )


- BAKTERİ ile/ve/||/<>/> BAKTERİYOLOJİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Bakterilerin ve genellikle mikropların biçimlerini, niteliklerini inceleyen bilim. )


- BAKTERİ değil/yerine/= BOZGAN/ÇÖPÜK


- BAKTERİ ile KOLİ BASİLİ

( ... İLE Toprakta, insan ve hayvan bağırsaklarında, bazen sularda, yiyeceklerde bulunan ve uygun bir ortam bulduğunda insanda hastalık yapabilen, yuvarlak uclu, çomak biçiminde bakteri. )


- BAKTERİ ile/ve/||/<>/< SİYANOBAKTERİ

( )

( BACTERIA vs./and/||/<>/< CYANOBACTERIA )


- BAKTERİ ile/||/<> VİRÜS

( Bakteri canlı göze İLE virüs canlı değil )

( Formül: Prokaryot hücre İLE Protein+DNA/RNA )

( Antonie van Leeuwenhoek tarafından 1676 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1632-1723) (Ülke: Hollanda) (Alan: Mikrobiyoloji) (Önemli katkıları: Mikroskopi, bakterilerin keşfi) )


- BAKTERİ/YAL ile VİRÜS/VİRAL

( Virüsten farklı, yaklaşık 0,4-1,5 μm boyutunda, sert bir hücre duvarı ile hücre zarı ve sitoplazmaya sahip, çekirdek zarları olmadığından dolayı, DNA ve RNA'ları sitoplazma içinde bulunan, Enterobacteria sınıfından bir mikroorganizma. İLE Bakteri öldürücü madde. İLE Canlı hücrelerde yaşayan, metabolizmaları bulunmayan, oksijen kullanılmayan, makromoleküller oluşturmayan, büyümeyen ya da ölmeyen fakat sadece canlı hücrelerde üreyen, biçimleri bakterilerininkilere benzeyen, çoğu hastalığa yol açan, ancak elektron mikroskobunda belirlenebilecek kadar küçük olan, protein ve nükleik asitlerden oluşan, enfeksiyon yapan nesne. )

( Bazı FaRkLaR'ını daha okumak için burayı tıklayınız... )

( Canlıdır. İLE Canlı değildir[ölü de değildir].["Uygun koşullarda canlanabilen" bir varolandır.]

Bakteri, "fare" ise. İLE Virüs, "yumurta" gibidir.

Fare canlıdır. Yumurta canlı değildir. Ama döllenmişse, uygun sıcaklıkta, uygun sürede bekletilirse civcive dönüşür, yani bir canlı olur.

Yine fareye, yani bakteriye dönelim:
Fare, fare zehri ile öldürülebilir. İşte bu "antibiyotik"tir.

Fareye, fare zehiri verirsek ölür. Ama yumurtanın üstüne istediğimiz kadar fare zehiri dökelim, yumurtaya hiçbir şey olmaz; sadece çevreye zehir saçmış oluruz. Yani antibiyotikler, virüslere etki etmez; sadece bize yardım eden, bağışıklık sistemimizi güçlendiren yararlı bakterilerimizi öldürmüş oluruz.

Fareyi bir kutuya kapatıp aç-susuz bırakırsak ölür. İLE Yumurtayı bir kutuya kapatsak haftalarca bozulmadan durabilir.

Yani eğer bağışıklık sistemimiz güçlüyse belirli bir süre sonra bakteriler kendiliğinden ölecektir. Ama virüsler, her şeyin içinde ya da üzerinde, çok uzun süre bozulmadan yumurta gibi bekleyebilir ve gövdemize girdiği andan itibaren 4-14 gün içinde canlanır.

Bir diş macunu reklamını anımsayalım:
İki kap sirke içine iki yumurta koyuyorlardı, birini şu marka macunla fırçalıyorlardı, öteki yumurta eriyordu ama öteki macunla fırçalanan yumurta sağlamdı.

İşte o deneydeki sirke, yumurtanın kabuğundaki kalsiyumu çözündürüyordu. Elimizdeki virüsün kabuğunu çözündürebilen şey sirke değil "sabun"dur. Sabun, virüsün kabuğunu eritir. Kabuğu eriyen virüs, ölür. Sabunun, kabuğu eritebilmesi için en az bir dakika, kabukla temas etmesi gerekiyor. Süreyi anlamak için elimizi sabunlarken, iki kere "Dandini dandini dasdana" şarkısını söyleyelim. Süre bu kadar. Sıvı sabunlarda süre uzuyor. Daha iyisi, katı sabun.

Alkol de virüsün kabuğunu çözündürüyor ama sabundan farklı olarak; o boş kabuktan kurtulamıyoruz, elimize yapışık durumda kalır. Evet, artık zararsız ama yine de elimizde virüs kabuklarıyla dolaşmak istemeyiz. Örneğin, dışarıda alkolle elimizdeki virüsü öldürdük, ilk fırsatta yine sabunlamalıyız ki, su, kabukları da alıp götürsün. )

( )


- BAKTERİSIT/BACTERICİDE değil/yerine/= BAKTERİKIRAN


- BAKTERİYEMI/BACTEREMIA değil/yerine/= KANDA BAKTERİ


- BAKTERİYOLOJİ/BACTERIOLOGY değil/yerine/= BAKTERİ BİLİMİ


- BAKTERİYOLOJİ ile/||/<> BAKTERİSİT ile/||/<> BAKTERİÜRİ ile/||/<> BAKTERİYOSTATİK

( Bakteri bilimi. İLE/VE/|| Bakterikıran. İLE/VE/|| Bakterili idrar. İLE/VE/|| Bakterisavar. )


- BAKTERİYOSTATİK/BACTERIOSTATIC değil/yerine/= BAKTERİ DURDURAN


- BAKTIĞIN ve/<> AKTIĞIN


- BAKTIN OLMUYOR... BAKMA! ile/ve/||/<>/> GÖZÜNDE VE SÖZÜNDE/DİLİNDE BÜYÜTÜYORSUN... BÜYÜTME!


- BAKULUM ile/değil PENİS

( Klitoris/penis kemiği [os klitoris/os penis]. [Kemirgenlerde, rakun, mors, binturong ve bazı memelilerde bulunur.] [İnsan ve örümcek maymunları bu kemiğe sahip olmayan tek primatlardır.] )


- BÂKURE["ku" uzun okunur] ile BÂKÛRE[Ar.]

( Sığır sürüsü. | Yararı, zararı ayıramayan sersem, budala. İLE Önce yetişen, turfanda yemiş. )


- BAL PETEĞİ ile/ve/<> İNCİR

( Beyin. )


- BAL ile AĞAÇ BALI/KEDİ BALI

( Arıların, kendi beslenmeleri için [insan için değildir!] çiçeklerden topladığı ve peteklere doldurdukları sıvı. İLE Erik, kayısı vb. ağaçlardan sızan zamk. )


- BA'L[Ar.] ile BÂL[Ar.] ile BÂL[Ar.] ile BAL[Ar.]

( Karı-koca'dan her biri. | Güneş tanrısı. [İslâm öncesi] İLE Kanat. | Kol. | Boypos. | Üst, yukarı. İLE Kalp, yürek, gönül, hatır. | Kızıldeniz'in Habeş sahillerinde bulunduğu söylencesiyle gayet büyük ve pullu bir balık. İLE Arıların, beslenmek için [insan için değildir!] çiçeklerden topladığı ve peteklere doldurdukları sıvı. )


- BA'L[Ar.] ile/ve/||/<> ZEVC[Ar.]

( Koca. İLE/VE/||/<> Karı/kadın/eş. )


- BALA ile BALA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Birine işlerinde yardım eden kişi, çırak.[Genellikle tarımla ilintili olarak kullanılır.] İLE Kuş yavrusu. )

( Benzer biçimde, vahşi hayvanların yavrusu için de kullanılabilir. )


- BALAKLAVA ile/ve/||/<> BAF

( ile/ve/||/<> )

( BALACLAVA vs./and/||/<> BUFF )


- BALANCE vs. HARMONY


- BALANCE :/yerine DENGE


- BÂLÂ-NİŞİN ile/||/<> HALVET-NİŞİN ile/||/<> KÛŞE-NİŞİN [FARS.]

( Yüksekte oturan. İLE/||/<> Yalnız oturan, halvete çekilmiş olan. İLE/||/<> Köşesinde oturan, münzevî. )

( NİŞİN[< NİŞES: Oturmak.]: Sonuna geldiği sözcüklere "oturan" anlamı katarak Farsça biçimiyle birleşik sıfatlar yapar. )


- BALANS ile BALANS POİNT

( Denge. İLE Denge noktası. )


- MUVÂZENE[Ar.]/BALANS[Fr., İng. < BALANCE] değil/yerine/= DENGE


- BALAR ile/ve/||/<> BEŞER

( Şişmek, kabarmak. İLE/VE/||/<> Göz sınırından fazla açılmak, açılıp kalmak. )


- BALDIR ile BALDIR ile BALDIR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Dağın doruğu. İLE Üvey. İLE Başında. )

( BALDIR TARIG: İlkbaharın başında işlenen tarla. )

( BALDIR KOZI/BALDIR QOZI: Doğum mevsiminin en başında doğan kuzu. )


- BALDIRAK ile BALDIRAK

( Don, pantolon vb. giysilerin dizden aşağı olan bölümü. İLE Kılıç kayışının aşağı uzanan parçası. )


- BALDIRAN/BALDIRGAN/ŞEYTANTERSİ değil/yerine/= AĞI OTU

( Maydanozgillerden, nemli yerlerde yetişen zehirli bitkilerin ortak adı. | Bu bitkiden çıkarılan zehir. )

( CONIUM MACULATUM )


- BALDIZ ile SİNGİL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Birinin karısının küçük kız kardeşi. İLE Erkeğin kız kardeşi. )


- BALE'DE:
5 AYAK DURUŞU ile/ve/||/<> PLIE ile/ve/||/<> ÇARPMA ADIMI(BEATEN STEP) ile/ve/||/<> KEÇİ SIÇRAYIŞI(CAPRIOLLES/CAPRIOLA[İt.])

( AYAK DURUŞU:
1. Ayaklar yanlara doğru düz bir çizgidedir. ve topuklar birbirine değer.
2. Birinci duruşun bir adım boyu kadar yanlara açılmış durumudur ve ayaklar yine yanlara doğru düz bir çizgidedir.
3. Bir ayak ötekinin önündedir ve öndeki ayağın topuğu arkadaki ayağın orta çukuruna değmektedir.
4. Bir ayak, bir adım boyu ötekinin önündedir ve ayaklar dışa dönüktür.
5. Bir ayak, hemen ötekinin önünde ve ona tümüyle dokunacak biçimde ve dışa dönük olarak yerleşir. [Bu duruşta ön ayağın arkasından sadece arka ayağın başparmağı görülür.]

İLE/VE/||/<>

PLIE:
Dizlerin kırılması hareketidir. [Bir zıplama hareketine başlamadan önce ya da bitirdikten sonra dizler mutlaka plie ile yanlara eğilir.] | Günlük bale derslerinde dansçının kaslarının ve tendonlarının yumuşaması ve dengeyi güçlendirmesi için ayaklar dışa dönük biçimde dizleri yavaşça kırarak balenin 5 duruşunda yapılan dersin açılış hareketidir.

İLE/VE/||/<>

ÇARPMA ADIMI(BEATEN STEP):
Bir bacağın ötekine çarpması ya da havada iken iki bacağın karşılıklı çarparak geçişmesi hareketine verilen ad.

İLE/VE/||/<>

KEÇİ SIÇRAYIŞI(CAPRIOLLES/CAPRIOLA[İt.]):
Her yöne yapılabilen bu harekette, sıçradıktan sonra iki bacak yere paralel olacak kadar yükselir ve birbirine çarpar. )


- BALIG ile BALIK/BALIQ ile BALIK/BALIQ[Argu] ile BALIK/BALIQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yaralı. İLE Balık. İLE Çamur. İLE Kale, kent. )

( BEŞ BALIK/BALIQ: Beş kent. | YANGI BALIK/YANGI BALIQ: Yeni kent. )


- BÂLİĞ değil/yerine/= ERİN


- BALIK ÖLÇÜSÜ[ARCHIMEDES]:
YÜKSEKLİK ve/||/<> UZUNLUK ORANI

( Bir çemberin merkezinin, ötekinin çevresine değmesiyle oluşan balık biçimi. )

( 153.265: 3'ün kareköküne ve eşkenar üçgenin orantısına yakın tam sayı. )

( VESICA PISCIS )


- BALIK ile BALLIK

( Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla soluk alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı. İLE Bağlarda görülen külleme hastalığı. | Ballıbaba bitkisi. )


- BALIK ile BAŞGAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE 50 - 100 rıtl[130 dirhem] ağırlığında olan büyük balık. )


- BALIK ile/ve/||/<> HÂLİK

( İyilik yapalım da balık bilmezse hâlik[yaratıcı] bilir. )


- BALIKÇIN/BALIQÇIN ile BALIKLIG/BALIQLIG[Argu]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Balıkçıl. İLE Irmak. | Çamurlu yer. )


- BALİNANIN SIRTINDA ve/||/<> RÜZGÂRI Dİ(ZGİ)NLEYEN ÇOCUK

( ve/||/<> )


- BALL MİLLİNG İLE SONOCHEMİSTRY İLE TRİBOCHEMİSTRY ile/||/<> MEKANİK KİMYA

( Mekanik kuvvet ile kimyasal reaksiyon. )

( Formül: F → bond breaking )


- BALL :/yerine TOP


- BALOTMAN değil/yerine/= BINGILDAMA


- BALTA ile/= BALDU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- BALTACI ile BALTACI/BALTALI

( Balta yapan ya da satan kişi. | Odun kırıcı. İLE Yangın söndürme kuruluşlarında balta kullanan er. | Önceleri sefer sırasında çalılık ve ormanlık yerleri temizlemek, yol açmak, çadırları kurup kaldırmak, yükleri bindirip indirmekle, sonraları kızlar ağasına bağlı olarak sarayı korumak ve sarayın dış hizmetlerini yapmakla görevli kişi. )


- BALU ile BALU BALU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Arguların küçük bir kentinin adı. İLE Bebeklerini beşikte uyutmak için annenin tekrarladığı, ninnimsi bir söz. )


- BALYA[İt. < BALLA] ile Balya

( Çember ve demir tellerle bağlanmış ticaret eşyası. | Denk. İLE Balıkesir iline bağlı ilçelerden biri. )


- BALYOS ile BALYOZ

( Osmanlı döneminde, Frenk ve özellikle Venedik elçilerine verilen ad. İLE Büyük taşları kırmak, kazık çakmak gibi işlerde kullanılan, çok iri ve ağır çekiç. )


- BALYOZ ile/değil YUMRUK

( Başkasının yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz zanneder. )


- BAM-GÜM


- BÂM[Fars.]/KÜMBET[Fars. < GUNBED]/SAKAF[Ar.]/KUBBE[Ar.] değil/yerine/= ÇATI, DAM


- BAMBU AĞACININ YETİŞTİRİLMESİNDE:
ALTI HAFTA ile/ve/değil/||/<>/< BEŞ YIL

( )


- BAMBU MIZIKA ile MISKALA

( ... İLE Bambu mızıka benzeri eski bir müzik aracı. )


- BAMBU ile HEZAREN[Fars.: HEZAR[BİN] RENK]

( ... İLE Düğünçiçeğigillerden, hekimlikte kullanılan zehirli bir bitki. | Bambu. [Fars. HİZRAN] | Bambu saplarından yapılmış eşya. )


- BAMYA ANITI -ile

( Topkapı Sarayı'ndadır. [1811] )


- BAMYA ile AMBERİYE

( OKRA vs. MUSK OKRA )

( HIBISCUS ESCULENTUS cum ABELMOSCHUS MOSCHATUS )


- BAN/BODY AREA NETWORK değil/yerine/= GÖVDE ALAN AĞLARI


- BAN ile BAN[Hırvatça]

( ... İLE Osmanlı döneminde, Macaristan ve Slovenya dolaylarında, sancak beylerine ve küçük prenslere verilen san. )


- BAN :/yerine YASAKLAMAK


- BANA GEÇTİ" ile/değil/yerine/||/<>/< AKLIMA YATTI


- BANA GÖRE/BENCE ... ile BANA KALIRSA ...


- BANA GÖRE ile/değil/yerine BENİM İÇİN


- BANA GÖRE ... ile/değil/yerine GÖREBİLDİĞİM KADARIYLA ...


- BANA GÖRE" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNGÖREBİLDİĞİM KADARIYLA


- BANA "HİTAP ETMİYOR" ile/ve "BENİ ÇEKMİYOR/CEZBETMİYOR"


- BANA İNANIRSANIZ ile/ve/değil/||/<>/< DEDİĞİME İNANIRSANIZ


- BANA NE? ile/ve/||/<>/> SANA NE?

( Başkasınaysa. İLE/VE/||/<>/> Banaysa. )


- BANA/DÜŞÜNCEME/İNANCIMA:
"TERS" ile/değil/yerine UZAK / AYKIRI


- BANACH SPACE ile/||/<> HİLBERT SPACE

( Banach norm tam, Hilbert inner product tam. )

( Formül: Norm complete İLE inner product complete )


- BANAL[Fr.] değil/yerine SIRADAN

( Herkesin kullandığı/anladığı. | Bayağı, sıradan. İLE ... )


- BAND :/yerine GRUP


- BANDAJ[Fr. < BANDAGE] değil/yerine/= BAĞ/SARGI

( Sargı ile sarma. )


- BANDING değil/yerine/= DARALTICI BANTLAMA


- BANDIRMA VAPURU ile/ve/||/<>/> KARADENİZ VAPURU

( )

( )


- BANDO[İt.] ile MIZIKA[İt. < MUSICA]

( Türlü üflemeli ve vurgulu çalgılardan oluşan ve genellikle geçit törenlerinde kullanılan mızıkacılar topluluğu ya da takımı. | Takım, topluluk. İLE Bando. | Armonika. )


- BANDROL[İt. < BANDEROLE] ile DENETİM PULU

( Denetim pulu. | Bayrak direğinin tepesine süs olarak konulan uzun, kumaş şerit. )


- BÂNİ[Ar.] değil/yerine/= KURUCU/YAPAN


- BÂNİ ile/||/<> MEBÂNİ

( Kuran, yapan, bina eden. İLE/||/<> Binalar, yapılar. )


- BANK :/yerine BANKA


- [ne yazık ki]
BANKA AÇMAK ile/ve/||/<> BANKA SOYMAK

( Bir banka soymak, bir banka açmaktan daha büyük bir suç değildir. )


- BANKA SOYMAK ve/=/||/<> BANKA AÇMAK

( Banka soymak, banka açmaktan daha büyük bir suç değildir. )


- [ne yazık ki]
!BANKA SOYARKEN ile/ve/<> !ÜLKE SOYARKEN

( Kar maskesi takılır. İLE/VE/<> "Din maskesi" takılır. )


- BANKET[Fr. < BANQUETTE] değil/yerine/= BASAMAK

( İller arası yolların iki tarafında yayaların yürümesine ve taşıtların trafiği aksatmadan durabilmesine yarayan çakıl ya da toprak yol. | Yamaçtan kayan toprağı yerinde tutmak ve böylece ekilmeye elverişli yer kazanmak için türlü yollarla yapılan dar basamak. )


- BANKİZ[Fr. < BANQUISE]/ICE-FIELD değil/yerine/= BUZLA

( Deniz suyunun donmasıyla kutup bölgelerinde oluşan buz alanı. )


- BANT ile BANDAJ

( Sargı, şerit. İLE Sargı. )


- BANU ÇİÇEK ve/<> BAMSI BEYREK

( Dede Korkut Öyküleri'nde geçen bir aşk öyküsü. )


- BAR ile BÂR

( Sayrılık(hastalık) sırasında dil üzerinde görülen beyaz renkli tabaka, pas. İLE Ağırlık, sıkıntı vermek. | Tanrı, Allah. )


- BAR ile BAR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Var. İLE ??? )

( BAR YİGDE: Törende kullanılan geniş bir ağaç. )


- BAR ile BAR ile BAR[< İng.] ile BAR[< Yun.]

( Anadolu'nun, doğu ve kuzey bölgelerinde, en çok da Erzurum bölgesinde el ele tutuşularak oynanan bir oyun. [Hançer/bilezik barı.] İLE Kaplarda, su nedeniyle oluşan tortu. | Yağmurdan sonra toprağın yüzeyinde görülen beyaz tabaka. | Sayrılık sırasında, dil üzerinde görülen beyaz renkli tabaka. İLE Danslı, içkili eğlence yeri. | Ayaküstü içki içilen meyhane. | Bir salonda, içki içmek için hazırlanmış köşe. İLE Hava basıncı birimi. )


- BAR ile BARİYER

( Çubuk, hava basıncı ölçüsü. İLE Engel. )


- BAR ile/||/<> BARİYER ile/||/<> BANT

( Çubuk. İLE/VE/|| Engel. İLE/VE/|| Şerit. )


- BARAKA ile/ve SIĞINAK/PENÂH[Fars.]/MELCE'[Ar. < MELÂCİ]

( ... İLE/VE Sığınılacak, iltica edilecek yer. | Hâmî. )


- BARAKA ile TAVHÂNE[Fars.]

( ... İLE Limonluk. | Yoksulların sığındığı sıcak yer. )


- BARAK/BARAQ ile BARAKLIG/BARAQLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Tüylü bir köpek. İLE Baraq benzeri. )


- BARBUNYA[Yun.] ile FASULYE[Yun.]

( ... cum PHASEOLUS VULGARIS )


- BARBYSOS değil/yerine/= KÂĞITHANE


- BARÇA ile BARÇAN ile BARÇUK/BARÇUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Tümü, hepsi. İLE Bir yer adı. İLE Afrasiyab'ın kurduğu bir kent. )


- BARDAK ERİĞİ ile CAN ERİĞİ ile ÇAKAL ERİĞİ | [Lat. PRUNUS SPINOSA] ile DAĞ ERİĞİ ile GÖVEM ERİĞİ ile MALTA ERİĞİ/YENİDÜNYA ile TÜRBE ERİĞİ

( TÜRBE ERİĞİ: Gülgillerden, kırmızı, tatlı, küçük çekirdekli, etinden kolay sıyrılabilen bir tür erik. )


- BARELY :/yerine ZAR ZOR


- BAREM[Fr. < BARÈME] değil/yerine/= DERECE ÇİZELGESİ

( Hazır cetvellerin sonucuna dayanılarak yapılan hesaplar için kullanılan terim. | Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen çizelge. )


- BARFİKS[Fr. < BARRE FIXE] ile BARPARALEL[Fr. < BARRE PARALLÈLE]

( Çeşitli gövde hareketleri yapmaya elverişli 1 - 1,5 metre yüksekliğinde, kendi ağırlığınızı yukarı çekmenizi sağlayan, iki ayak üzerine tutturulmuş çubuklu jimnastik aracı. İLE Dikey direkler üzerine paralel olarak tutturulmuş iki tahta çubuktan oluşmuş jimnastik aracı. )


- BÂRİ[Fars.] değil/yerine/= EN AZINDAN / HİÇ OLMAZSA


- BARIG ile BARIG ile SASIG BARIG ile BARIK/BARIQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Varmak/ulaşmak, vardı/gitti. İLE Pis kokan herhangi bir şey. İLE İkileme. İLE Kişilere yönelik davranış ve tutum. )


- BARIGSADI ile BARIMSINDI ile BARINDI ile BARINDI ile BARIŞDI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Gitmek istedi. İLE Gidermiş gibi yaptı.[Gerçekte gitmedi.] İLE Gidiyormuş gibi göründü. İLE Çıktı. İLE Onlar, birbirine gitti.[Yardımlaşmayı ya da rekabet etmeyi anlatmak üzere] )


- BÂRİK[Ar.] ile BÂRÎK[Ar.]

( Parıldayan. İLE Nâzik, dakik, rakik/ince. )


- BÂRİKA-İ HAKİKAT[Ar.] ve/||/<>/< MÜSÂDEME-İ EFKÂR[Ar.]

( Gerçeğin kıvılcımı, düşüncelerin çatışmasından çıkar.
Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar. )

( Gerçeğin kıvılcımı. VE/||/<>/< Düşüncelerin çatışması. )


- BARİKAT[Fr. < BARRICADE] değil/yerine/= ENGEL

( Bir yolu ya da geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel. )


- BARİKAT[Fr. BARRICADE] değil/yerine/= ENGELLEK


- BARINDIRMA ile KAPSAMA


- BARINMA ile/ve BÜRÜNME

( MELCE'[Ar.]: Barınak, sığınak. )


- BARIŞ:
ÇOK KUTUPLU, SIRADÜZENLİ[HİYERARŞİK] DENGE "DÜZENİ" ile ÇİFT KUTUPLU "DÜZEN" ile TEK BİR DEVLETİN "DÜZENİ"[PAX ROMANA]


- BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ ile BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ

( Kadıköy'de. İLE Avcılar'da. )


- BARIŞ ve TUTKU =/||/<>/> SAADET


- BARIŞ ve/||/<>/> BAĞIŞ


- BARIŞ = SULH = PEACE[İng.] = LA PAIX[Fr.] = DER FRIEDEN[Alm.] = LA PACE[İt.] = LA PAZ[İsp.] = PAX[Lat.] = HE EIRENE[Yun.] = SELÂM, SULH[Ar.] = ÂŞTÎ[Fars.] = VREDE[Felm.]


- BARIŞ ile/ve/değil UZLAŞMAK


- BARİSFER/PİROSFER[Fr.] değil/yerine/= AĞIR KÜRE

( Dünyanın ateş halindeki çekirdeği. )


- BARIŞI:
KURMAK ile/ve/||/<>/> KORUMAK


- BARIŞMAK ile BARIŞIK OLMAK


- BARIŞMAK ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMAK


- [ne yazık ki]
(")VATAN("):
BARIŞTA ve/||/<> SAVAŞTA

( Varsılların. VE/||/<> Yoksulların. )


- BARIŞTA ile/ve/ne yazık ki/<>/>< "SAVAŞTA"

( Çocuklar, anne-babasını toprağa verir. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/<>/>< Anne-babalar, çocuklarını toprağa verir. )


- BARIŞTIRICI ile/ve/||/<> KURTARICI


- BARİYER[< İng. BARRIER] değil/yerine/= ÖNLEÇ/ENGEL


- BARİYER[İng., Fr. < BARRIER] değil/yerine/= ENGEL


- BÂRİZ (OLAN) ile SABİT (OLAN)

( CLEAR/OBVIOUS vs. CONSTANT )


- BÂRİZ[Ar.] değil/yerine/= BELİRGİN


- BARİZ ile/ve/||/<>/> İBRAZ

( Açık, göze çarpan, belirgin. İLE/VE/||/<>/> Ortaya koyma, gösterme, meydana çıkarma. )


- BARK/BARQ[EV BARK/EW BARQ] ile BARQIN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yalnız başına kullanılmaz ancak ikilemeyle anlamlanır. İLE Hiçbir şeyin kendini yolundan alıkoyamadığı kişi/yolcu. )


- BARKOD değil/yerine/= TANITKI


- BARKSAN/BARXAN ile/||/<> BARKSAN/BARXAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Aşağı Çin. İLE/||/<> Kaşgar yakınlarındaki bir dağın tepesinde bulunan bir kale. )


- BARO[Fr. < BARREAU] değil/yerine/= AVUKATLAR BİRLİĞİ

( Bir şehir ya da bir bölge avukatlarının bağlı olduğu meslek kuruluşu. )


- BAROK ile GEÇ BAROK


- BAROMETRE[< Fr. < Yun.] değil/yerine/= BASINÇÖLÇER


- BARORECEPTOR değil/yerine/= BASINÇ ALMACI


- BAROTRAUMA değil/yerine/= BASINÇLA ÖRSELENME


- BARREL :/yerine VARİL


- [Ar.] BÂRRÎ ile BÂRİYY

( İnce kumaştan örülen hasır. İLE Hasır. )


- BARRIER :/yerine BARİYER


- BARS ile BARS ile BARS
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bit ya da pire gibi hayvanların ısırmasıyla ya da çıban çıkmasıyla oluşan gövdedeki herhangi bir kabartı. İLE Pars.[yırtıcı bir hayvan] İLE Türk takviminin on iki yılından biri. )


- BART[Oğuz] ile/||/<> BART
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Su içilen çömlek. İLE/||/<> Bir sıvının miktarını belirlemeye yarayan herhangi bir ölçü kabı. )


- BARUT (ÇİN) ile/||/<> MODERN PATLAYICILAR

( Çinliler barutu 9. yüzyılda keşfetti İLE modern patlayıcılar 19. yüzyılda geliştirildi. )

( Tang Hanedanlığı Simyacıları tarafından 850 yılında keşfedildi/formüle edildi. )


- BARY- ile/||/<> BAR-/BARO-

( Ağır, güç, zor. İLE/||/<> Ağırlık. )


- BARYON İLE MEZON İLE HADRON ile/||/<> KUARK BİLEŞİKLERİ

( Kuarklardan oluşan parçacık türleri. )

( Formül: p = uud İLE n = udd )


- BARYONİK MADDE ile/||/<> KARANLIK MADDE

( Baryonik normal %5, karanlık görünmez %27. )

( Formül: Atom İLE WIMP/axion )


- BAŞ BİTİ ile/ve GÖVDE BİTİ ile/ve KASIK/PUBİS BİTİ

( ... İLE/VE Sadece elbiselerimizin üzerinde yaşarlar. İLE/VE Eşeysel örgenlerin çevresindeki kıl diplerine yerleşen bit. )

( ... İLE/VE 70.000 yıl önce, baş bitinden evrilmişlerdir. İLE/VE ... )

( Bir başta, en fazla 100 bit bulunur. [1 ayda bu sayıya ulaşırlar.] )

( Bitler, sıçrayamadıklarından dolayı ancak temas edilerek bulaşırlar. )

( Bitler, günde 6 yumurta bırakırlar. )

( Bit yavruları, yumurtadan çıkabilmek için bulundukları yumurtanın içine hava emerler. Yumurta kırılana kadar basınç artarak patlar ve bu biçimde dışarı çıkarlar. [1 haftada yetişkin olurlar.] )

( Bazı bitler oldukça zararlıdır. [İnsan gövdesine yapışan bitlerin dışkılarında tifüs ve siper humması gibi hastalıklar bulunur.] )

( ... ile/ve GORİL BİTİ[Lat. PTHIRUS GORILLAE] ile yakın akrabalardır. [DNA'ları 3 milyon yıl önce ayrılmıştır.] )

( BİTOTU: Sıracagillerden, çok çeşidi bulunan ve kuzey yarımkürede yetişen bir bitki. [Lat. PEDICULARIS] | Bitlere karşı kullanılan bir özdek/madde. )

( HEADLOUSE vs./and BODY LOUSE vs./and CRAB LOUSE )

( PEDICULUS HUMANUS CAPITIS cum/et PEDICULUS HUMANUS HUMANUS cum/et PTHIRUS PUBIS )


- BAŞ EDİLEMEZ/LİK ile ELDE TUTULAMAZ/LIK


- BAŞ ÜSTÜNE ile/||/<> BAŞIMLA BERABER


- BAŞ ile/||/<> BAŞ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Baş. İLE/||/<> Yara. )


- BAŞ ile BAŞ/HEAD[İng.]


- BA'S[Ar.] değil/yerine/= GÖNDERME, GÖNDERİLME | DİRİLTME | PEYGAMBERLİK


- BAŞ = HEAD[İng.] = TÊTE[Fr.] = HAUPT[Alm.] = TESTA[İt.] = CABEZA[İsp.] = CAPUT[Lat.] = HE KEFALE[Yun.] = REİS[Ar.] = SER[Fars.] = HOOFD[Felm.]


- BAŞA BAŞ (MÜCADELE ETMEK)


- BAŞA KAKMAK ile/ve/<> KENDİN YAPTIN ZANNETMEK


- BASA ile/||/<> BASAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sonra. İLE/||/<> Cesedi gömüldükten sonra ölenin adına verilen yemek. )


- BAŞAK ile SAKSIGÜZELİ

( ... İLE Damkoruğugillerden, yaprakları etli, çiçekleri başak biçiminde bir süs bitkisi. )

( ... cum COTYLEDON UMBILICUS )


- BAŞAK/BAŞAQ / TEMREN ile/||/<> BAŞAK/BAŞAQ[Çigil]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ok ya da kargının ucuna geçirilen sivri demir. İLE/||/<> Çarık. )


- BASAMAK ile/= BAGNA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE Merdivenin bir basamağı. )


- BASAR ile/||/<> BASARLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Dağ sarımsağı. İLE/||/<> Sarmısakla kaplı. )


- BASAR ile/ve/<> BASÎRET

( Dış/organik gözler. İLE/VE/<> İç göz, "kalp" gözü. | Hakk'tan görüş, seziş. )


- BAŞARI İÇİN YAŞAMAK ile/değil/yerine YAŞAMI/NI SÜRDÜRMEK


- BAŞARI:
KAZANILABİLEN ile/ve/||/<>/> KAYBEDİLEBİLEN


- BAŞARI (ÖYKÜSÜ) ile/ve/||/<> BAŞARISIZLIK (ÖYKÜSÜ)

( )


- BAŞARI:
SABIR ve/+/x/||/<>/> ÇALIŞMA ve/+/x/||/<>/> İSTİKRAR ve/+/x/||/<>/>
DENEME ve/+/x/||/<>/> KOŞULLAR ve/+/x/||/<>/> ZAMAN, ZEMİN

Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(17/173)