T ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(12/173)
- ARCHAEA ile/||/<> BACTERİA
( Archaea ekstrem ortam İLE bacteria normal. )
( Formül: Extremophile İLE common )
- ARCH-/ARCHE-/ARCHEO-/ARCHİ- ile/||/<> PALAE-/PALAEO-/PALEO-
( Eski, başlangıç, birinci, orijinal, ilkel, öncü. İLE/||/<> Eski, eski devirlere ait, ilkel. )
- ARCHITECT :/yerine MİMAR
- ARCHO- ile/||/<> PROCT-/PROCTO-
( Rektal. İLE/||/<> Anüs, rektumla ilgili. )
- ARCTIC değil/yerine/= KUZEY YERUCU
- ÂRD[Fars.] -ile
( Buğday ve benzerlerinden öğütülen un. | Değirmen taşına buğdayı akıtan oluk. )
- ARDIÇ OTU ile AYRIK OTU ile BEŞPARMAK OTU ile BOĞAN OTU ile CANAVAR OTU ile ÇOREK OTU ile DALAK OTU ile DELİCE OTU(RYE GRASS) ile EĞRELTİ OTU[Lat. NEPHRODIUM FILIX MAS] ile ENGEREK OTU ile GEYİK OTU ile GÜZELAVRATOTU[Lat. ATROPA BELLADONNA] ile İDRİS OTU ile KANARYA OTU ile KELEBEK OTU ile KENE OTU/HİNT YAĞI AĞACI ile KÜSTÜM OTU ile MELEK OTU ile MERCAN OTU ile NEVRUZ OTU ile ÖKSE OTU ile PİSİPİSİ OTU ile TAŞKIRAN OTU ile YÜKSÜK OTU[Lat. DIGITALIS PURPUREA] ile ACI OT ile SÜTLÜ OT
- ARDINA KADAR AÇMA! ve/||/<> TAMAMEN KAPATMA!
( Kapatmaya gücünün yetmeyeceği kapıyı. VE/||/<> Açmaya yüzünün tutmayacağı kapıyı. )
- ARDIŞIK/LIK ile/ve/||/<> ÖNSEL/LİK
- ARDIŞIK/LIK ile/ve/||/<> ÖZDEŞ/LİK
- ARDRAMATİK[Fr.] değil/yerine/= TİYATRO SANATI
- ARDS/ACUTE RESPIRATORY DISTRESS SYNDROME AKUT RESPIRATUVAR[İng.] değil/yerine/= DISTRES SENDROMU, İVEGEN SOLUNUM SIKINTISI BELİRGESİ
- ARDUTAL/ORDU TAL ile/= HAMAMOTU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- ARDUVAZ[Fr. < ARDOISE] değil/yerine/= KAYAĞAN TAŞ, kayrak
- AREA :/yerine ALAN
- AREA[Lat.] ile ARENA[Lat. HARENA: Kum, kumlu yer.] ile ARENİT
( Bölge, avlu, saha. | Yüzölçümü. | İlk Doğu kiliselerini çevreleyen, ağaçlı kutsal avlu. [Bu avlulardan bazıları, bölge papazlarının barınaklarına açılan revaklarla çevriliydi.] İLE Çok ince kum. | Antikçağda, anfitiyatro, hipodrom, sirk gibi yerlerin ortasında güreş, yarış, oyun gibi yerlerin ortasında, güreş, yarış, oyun gibi çeşitli gösteriler yapılan, üzerine kum serilmiş alan. | Siyasi çekişmelere sahne olan yer. İLE Kum böyüklüğünde taneciklerden oluşan tortul kayaçların genel adı. )
- ÂREC[Fars.] ile AREC ile A'REC[Ar.] / LENG[Fars.]
( Dirsek. İLE Topallık. İLE Topal, aksak. )
- AREFLEKSİ/AREFLEXIA[İng.] değil/yerine/= TEPKESİZLİK
- ARENA[Fr.] ile AGORA[Yun.]
( Yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan. | Siyasi çekişmelerin geçtiği yer. İLE Yunan klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, halk meydanı. )
- AREOMETRE[Yun. ARAIOS: Sulu, az koyu. | METRON: Ölçü.] değil/yerine/= SIVIÖLÇER
( Bir sıvının, özgül ağırlığını ölçmeye yarayan aygıt. )
- AREST/ARREST[İng.] değil/yerine/= DURMA
- ARGO ile ADİCE/BAYAĞI/ÂMİYÂNE[Ar., Fars.]
- ARGU ile/||/<> ARGUÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İki dağ arası.[Tirâz/Talâs ile Balâsâgün arasındaki ülke.] İLE Kişinin aldandığı herhangi bir şey. )
( arguç ajun: Yalan dünya. )
- ARGUE vs. BICKER vs. DEBATE vs. DISCUSS vs. DISPUTE vs. QUARREL
- ARGUE ile DISAGREEMENT
- ARGUE :/yerine TARTIŞMAK
- ARGÜMAN[İng. < ARGUMENT]["ARGUMAN" değil!] değil/yerine/= (İKNA EDİCİ, YETERLİ/YETKİN) KANIT | SAV
( Denklem, eşitsizlik, gök nesnesinin hareketlerine ait bir öğenin bağlı bulunduğu değer. | Bir cetvelde, öteki bir sayıyı bulmak için yararlanılan sayı. | Kanıt, delil. )
- ARGUMENT vs. SQUABBLE
- ARGUMENT :/yerine TARTIŞMA
- ARHAN/ARAHANT[Sansk.] = ARHAT[Palice]
- ARI KAVRAM ve/<> AKIL
- Ârî"[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< ÂRÎ[Ar. < URY/E]
( İran'dan geçerek Kuzey Hindistan'a yerleşen, eski bir kavim olan Aryalar ya da "bu toplumdan olduğunu savunan kişi". | Hint-Avrupa dil ailesinden olan ["ırk", "topluluk" ya da "kişi"]. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Arınmış, soyutlanmış olan. | Çıplak. )
- ARI[Ar.] ile ARI[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.]
( Sade, temiz. | Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis, öz. | Günahsız. İLE Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek. İLE Çıplak. | Hür. | -sız. İLE Hint-Avrupa dil ailesinden olan topluluk/kişi. İLE Evet. )
( Dünyada, 20.000'e yakın arı türü bulunmaktadır. )
( ... cum APIS MELLIFICA )
- ÂRİF HİKMET EFENDİ ile/ve ÂRİF HİKMET
( Şeyhülislâm. İLE/VE Medine'li. )
- ÂRİF ve ÂGÂH ve HEMDERT
- ARİF ile ÂRİF[Ar. < İRFAN | çoğ. UREFÂ]
( Ünlü, çok tanınmış. | Bilgi sahibi. İLE Bilen, bilgili, irfan sahibi.[(Bildiğinin, yapacağının ve söyleyeceğinin) Zamanını ve zeminini] )
- ÂRİF ile ARRÂFE
( GNOSTIC vs. ARRAFE )
- ÂRİF ile/ve/> HAKÎM ile/ve/> MÜTEELLİH
( ... > Hem ârif, hem de hakîm olan. )
( Kâmiller/ârifler, Allah'ın nazarıyla bakar. )
( Ârif olan... İçi, dışı, dengede tutan. )
- ÂRİF ile MUHLİS
- ÂRİF ile/ve ZARÂFET
( GNOSTIC vs./and ELEGANCE )
- ÂRİF ile/ve ZARİF
( Karşılık almaz/beklemez. İLE/VE Fazladan verir. )
( Ârif, muhatabının, kendi selâmıyla selâmlar. )
( ÂRİF: Devr eden. )
- Ârifçe sus, ârifçe KONUŞ!!!
- ARİFE değil/yerine/= ÖNGÜN
- ARİFE[Ar.] değil/yerine/= ÖNGÜN
- ÂRİF-İ MÜKEMMEL ile/ve/değil ÂRİF-İ MÜKEMMÎL
- ARIG[BARSGAN] ile/||/<> ARRIG ile/||/<> ARIG NERİG ile/||/<> ARIKLIK/ARIGLIQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çadır örtüsü. İLE Pek temiz nesne.[r'nin tekrar pekiştirme içindir.] İLE Temiz olan bir şey. İLE Temizlik, arılık. )
- ARIQ ile/||/<> ARIQLANDI ile/||/<> ARIQLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Irmak, ark. İLE Suyun yerde yarlar ve hendekler açması. İLE Üzerinde arklar olan yer. )
- ARIK ile ALGIN
( Ark, açık oluk, karık, dren[Fr. < DRAIN]. | Fide ya da fidan dikilen yer. | Zayıf, cılız, kuru, sıska. İLE Cılız, zayıf, hastalıklı. | Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun. )
- ARINDIRMA ile/ve KESİNLEŞTİRME
- ARIN(DIR)MA'DA:
| SU İLE / ATEŞ İLE / SIYIRARAK |
ile/değil/yerine/<>/>/<
DÜŞÜNCE/ZİHİN İLE
- ARINMA/TEMİZLENME(TAHÂRET[Ar.]):
PİSLİKTEN/NECASETTEN ve/||/<> OLAYLARDAN/HADESTEN
- ARINMA ile/< ELEŞTİRİ
- ARINMA ve/<> GÜVEN
( Ancak, arınmış zihinlere güvenebilirsin. )
- ARINMAK ile/ve/değil/<> DUYARLILAŞ(TIR)MAK
- ARISE :/yerine ORTAYA ÇIKMAK
- ARIŞ/İRİŞ ile ARIŞ ile ARIŞ
( Kolun, dirsekten parmaklara kadar olan bölümü. İLE Çözgü. İLE Araba oku. )
- ARISTO VE İBNİ SİNÂ VE IMMANUEL KANT ile/ve ARISTO VE İBNİ SİNÂ VE KUTBUTTİN RÂZÎ VE IMMANUEL KANT
- ARİSTO ile/ve/||/<>/> EINSTEIN
- ARİSTOKRASİ[Fr.] ile/||/<> ARİSTOKRAT[Yun.] ile/||/<> ARİSTOKRATİK[Fr.]
( Aristokrat olma durumu. İLE Sınıf farkı güden ülkelerde soylu sınıftan olan. İLE/||/<> Aristokrasiye ilişkin. | Seçkin, ince, yüksek tabakaya özgü. )
- ARISTON ile ARISTO(TELES)
- ARISTOTALES" değil ARISTOTELES
- ARİSTOTELES ASTRONOMİSİ ile/ve BATLAMYUS KOZMOLOJİSİ[astronomisi değildir!]
- ARİSTOTELES ve/||/<> DEMOKRİTOS
- ARISTOTELES ile/ve/<> IMMANUEL KANT
- ARİSTOTELES ile/||/<> YORUM
( Aristoteles felsefesinin yorumlanması )
( İbn Rüşd (Averroes) tarafından 1180 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1126-1198) (Ülke: Endülüs) (Önemli katkıları: Aristoteles yorumları, felsefe ve tıp çalışmaları) )
- ARİTHMETİC GEOMETRY ile/||/<> DİOPHANTİNE GEOMETRY
( Arithmetic geometry sayı kuramı ve cebirsel geometri birleşimiyken İLE Diophantine geometry rasyonel nokta problemleri üzerine odaklanır )
( Formül: Heights and L-functions )
- ARİTMETİK İLE GEOMETRİK İLE HARMONİK ile/||/<> DİZİ TÜRLERİ
( Sayı dizisi çeşitleri. )
( Formül: an = a1 + (n-1)d )
- ARİTMETİK ORTALAMA ile/||/<> GEOMETRİK ORTALAMA
( Aritmetik toplam/n, geometrik n.kök(çarpım) )
( Formül: Σ/n İLE ⁿ√(Π) )
- ARİTMETİK[Yun.] ile/||/<> ARİTMİ[Fr.] ile/||/<> ARİTMİK[Fr.]
( Matematiğin sayısal özelliklerini ve işlemlerini konu edinen dalı, sayısal. İLE/||/<> Yürek atışlarındaki düzensizlik. İLE/||/<> Düzensiz kalp ya da nabız atışı. )
- ARİTMETİK ile/ve/değil CEBİR ile/ve/değil GEOMETRİ
( Zaman. İLE/VE/DEĞİL Zemin/mekân. )
( ... İLE/VE/DEĞİL Aksiyomatik olarak kurulan ilk ilim. )
( ... İLE/VE/DEĞİL Dengeyi/itidali simgeler. )
( Geometri, mekânın yorumudur. )
( [not] ARITHMETIC vs./and/||/<>/< ALGEBRA
ALGEBRA instead of ARITHMETIC )
- ARİTMETİK ile/ve/||/<> LOGARİTMA[Yun.]
( ... İLE/VE/||/<> Büyük çarpmaları, bölmeleri, kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol. Biri geometrik, öbürü aritmetik olarak kurulan iki sayı dizisinden, aritmetik olanın her sayısı, karşılaştığı geometrik sayının logaritmasıdır. [1=0 | 10=1 | 100=2 | 1000=3 | 10.000=4 vb.] )
( ... İLE/VE/||/<> Çok büyük ve çok küçük olan sayılarla yapılacak işlemlerde kullanılır.
[Uzay bilimlerinde, bileşik faiz ve koordinat hesaplamalarında, deprem ve ses şiddetinin hesaplamalarında, kimyada pH hesabında, matematiksel konumu belirli olan iki nokta arasındaki uzaklığın hesaplanmasında ve bakterilerin çoğalma hızının hesaplanmasında kullanılır.]
[İlk kez, John Napier tarafından kullanılmıştır.] )
- ARİTMİ/ARRHYTHMIA[İng.] değil/yerine/= DİZEM BOZUKLUĞU
- ARITMOS ile/ve MEGETHOS
( Adet. İLE/VE Mikdar. )
( Sayılar kuramı. İLE/VE Geometrik cebir. )
( Hermes/Hermetik. İLE/VE Phytagoras/Pisagor. )
- ARİVA[İt.] ile ARİYA[Yun.]
( Yelkenli gemilerde direklere çıkma komutu. İLE Sancağı, yelkeni ya da sereni direkten aşağı alma. )
- ÂRİYET değil/yerine/= ÖDÜNÇ, EĞRETİ
- ARIYORSAN:
ELİNİ ÖPECEK ve YAKASINA YAPIŞILACAK
( Kendi elini öp! VE Kendi yakana yapış! )
( ELİNİ ÖPECEK BİRİNİ ARIYORSAN, KENDİ ELİNİ ÖP!
YAKASINA YAPIŞILACAK BİRİNİ ARIYORSAN, KENDİ YAKANA YAPIŞ! )
- ÂRIZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂRİF OLMAK
- ÂRİZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar. < ARZ]
( Ardıç ağacı. İLE Semiz. | Enli, geniş. | Alçakgönüllü, lâtif, lâyık. İLE Geniş, enli. )
- ÂRIZÂN[Ar.] ile ÂRIZÂN[Ar. < ÂRIZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ | çoğ. AVÂRIZ]
( İki yanak. İLE Geçici olarak. | Tesadüfen, rastgele. İLE Sonradan çıkan. | Gelip geçici, muvakkat. )
- ARJU ile/= ÇAKAL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- ARK[İng. < ARCH]/ARKUS[< ARCUS] değil/yerine/= YAY
- ARK/ARQ ile/||/<> ARKA/ARQA ile/||/<> ARKAG/ARQAG ile/||/<> ARKAR/ARQAR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dışkı. İLE Sırt, arka. | Sıkıntılı anlarda yardım eden kişi. İLE Argaç.[bez, halı, kilim gibi şeyler dokunurken, enlemesine atılan iplik] İLE Dişi dağ keçisi. )
- ARKA ÇIKMA ile/ve/değil/yerine KENDİNİ, ONUN YERİNE KOYMA
- ARKA FON[Fr. < FOND] değil ARKADA[Tr.] ya da FONDA
- ARKA TEKER ile/ve/değil/||/<>/> ÖN TEKER
( Ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider. )
- ARKADAN İTİŞLİ (RWD) ile/ve/değil/||/<>/> ÖNDEN ÇEKİŞLİ (FWD) ile/ve/değil/||/<>/> DÖRT ÇEKER (AWD/4WD)
(
| Özellik | Arkadan İtiş (RWD) | Önden Çekiş (FWD) | Dört Çeker (AWD/4WD) |
|---|---|---|---|
| Güç Aktarımı | Motor gücü arka tekerleklere iletilir. | Motor gücü ön tekerleklere iletilir. | Motor gücü dört tekerleğe dağıtılır. |
| Çekiş ve Yol Tutuş | Yüksek hızda dengeli, ancak kaygan zeminde arkadan kayma riski vardır. | Yağmur ve karlı havalarda iyidir, ancak yüksek hızda sınırlıdır. | Her zeminde üstün çekiş ve denge sağlar. |
| Performans | Daha iyi hızlanma ve denge sunar, genellikle spor ve lüks araçlarda kullanılır. | Yakıt tasarrufludur, ancak spor amaçlı kullanım için sınırlıdır. | En iyi yol tutuş performansına sahiptir ancak yakıt tüketimi daha yüksektir. |
| Kullanım Alanları | Spor, performans ve lüks araçlar | Kent içi, ekonomik otomobiller | Arazi, SUV ve yüksek performanslı araçlar |
(
| Özellik | Arkadan İtişli (RWD) | Önden Çekişli (FWD) |
|---|---|---|
| Ağırlık Merkezi | Ağırlık merkezi daha dengelidir. | Motor ve güç aktarım parçaları önde olduğundan, ağırlık merkezi öndedir. |
| Motor Konumu | Motor, dikine konumlandırılır. | Motor, enlemesine konumlandırılır. |
| Maliyet | Şaft tüneli gibi ek bileşenler nedeniyle daha maliyetlidir. | Daha az aksam bulunduğundan, maliyet, düşüktür. |
| Bakım | Şaft ve diferansiyel bulunduğundan, bakım maliyeti daha yüksektir. | Bakımı ve yağlaması daha kolaydır. |
| Ağırlık | Şaft tüneli ve ek aksamlar nedeniyle daha ağırdır. | Daha hafiftir. |
Performans Farkları
| Özellik | Arkadan İtişli (RWD) | Önden Çekişli (FWD) |
|---|---|---|
| Kalkış Performansı | Kalkış performansı daha düşük olabilir. | Daha iyi çekiş sağladığından, ilk hızlanma daha iyidir. |
| Genel Performans | Performanslı sürüş için daha uygundur. | Ekonomik ve günlük kullanım için uygundur. |
| Viraj Kabiliyeti | Yüksek hızda daha dengeli kalır ancak dikkatli kullanım gerektirir. | Virajlarda genellikle daha avantajlıdır. |
| Kaygan Zeminde Denetim | Kaygan zeminde arkadan kayma riski vardır ancak deneyimli sürücüler için toparlaması kolaydır. | Daha kolay denetlenir. |
- ARKADAŞ KAYBETMEK değil KİMİN, GERÇEK ARKADAŞ OLDUĞUNU ANLAMAK
- ARKADAŞ:
SAYISI ile/ve/değil/yerine NİTELİĞİ
( Başarıda belirli olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sıkıntıda belirli olur. )
- ARKADAŞ ile "ARKADAŞ"
( Herkesi arkadaş olur, her "arkadaş"ı da arkadaştır zannetme! )
- ARKADAŞ ile/ve/<> DOST ile/ve/<> KARDEŞ
- ARKADAŞ ile/ve REFÂKATÇİ
- ARKADAŞ ve/||/<> SAĞLIK
( İkisinin değeri ve önemi de kaybedilince anlaşılıyor ne yazık ki. )
- ARKADAŞLARI ile/ve/<> DÜŞMANLARI
( Yakın tutmalı! İLE/VE/<> Daha da yakın tutmalı! )
- ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK
( Belirli seviyede tutulan iletişim ve paylaşımın, dolayısıyla ilişkinin durumu. İLE Dostlukta son derece derin ve yoğun yakınlık, iletişim ve paylaşım vardır. Bir kişinin birini "Samimi arkadaşım/kankam(kan kardeşim)" olarak tanıtması için en temelde, o iki kişinin sırlarını paylaşabilmesi ve Para ve Seks durumu hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma durumu vardır. )
( Dostluk, duygulu, erdemli iki kişi arasında, kendiliğinden oluşuveren bir anlaşmadır. Duygulu diyorum, çünkü bir keşiş, dünyadan el etek çekmiş biri, hiç kötü olmaz da dostluk nedir bilmeden yaşayabilir. Erdemli diyorum, çünkü kötülerin, olsa olsa suç ortakları olur, haz düşkünlerinin zevk ve eğlence arkadaşları, çıkarlarını arayanların ortakları vardır, siyaset kişileri, çevrelerine fitne fücurlar toplar, çoğu avarenin bağlılıkları, prenslerin dalkavukları olur; erdemli kişilerin, yalnız onların dostları vardır. )
( Eğlenebildiklerimizle. İLE/VE/<> Anlatabildiklerimizle. İLE/VE/<> Ağlayabildiklerimizle. )
( "Geçerken uğra" der. İLE "Geç, erken uğra!" der. )
( ... İLE Kişiyi, hiçbir zaman/koşulda, terk etmeyen. )
( Herkes dost olamaz! Dost olmayana, arkadaş demenin farkını görmek ve buna göre kullanmak gerekir. )
( Eğer hiç dostun yoksa sen bir dost ol! )
( Derviş, dostum demez! Dost, hiçbir zaman, yanından ayrılmayacak kişidir. Ancak, gerçekten dost olunacak kişi için kullanılabilir. )
( Tek dostumdur... Gökteki yıldızlar! )
( SEN, SANA DOSTSUN!
[HABERİN YOK] )
( Kişilerin en âcizi, dost edinmeyendir! Bundan da âcizi ise dostunu yitirendir. )
( İyi arkadaş, yanında, yüksek sesle konuşup düşünebileceğin kişidir. )
( "Dostlarım! Dünyada dost yoktur!" )
- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK
( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )
- ARKADAŞTILAR değil ARKADAŞLARDI
- ARKAİK[Fr.] ile/||/<> ARKAİZM[Yun.]
( Klasik çağ öncesinden kalma. | Modası geçmiş, eskimiş. İLE/||/<> Konuşulan ve yazılan dilde kullanımdan düşmüş eski sözcük ve deyimleri kullanma. | Geçerliliğini yitirmiş, bir başka çağa özgü şeylerin niteliği. )
- ARKAİK değil/yerine/= ESKİCİL
- ARKAİK ile/ve/<> GELENEKSEL
- ARKAİK ile KADÎM
- ARKAİZM değil/yerine/= ESKİCİLLİK
- ARKATASAR/ARKAPLAN ile ALTYAPI
( BACKGROUND vs. SUBSTRUCTURE )
- ARKE ile/ve/değil/yerine İLKE
( Doğada. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Zihinde. )
- ARKEOLOG değil/yerine/= ESKİLBİLİMCİ
- ARKEOLOJİ:
GEÇMİŞİN BİLİMİ ile/ve/değil/||/<>/> GELECEĞİN BİLİMİ
- ARKEOLOJİ MÜZESİ
- ARKEOLOJİ ileve/||/<> BİYOLOJİ
( ARCHAEOLOGY vs./and/||/<> BIOLOGY )
- ARKEOLOJİ/K değil/yerine/= ESKİLBİLİM/SEL
- ARKEOLOJİ/K değil/yerine/= ESKİLBİLİM/SEL / KAZI BİLİMİ
( Tarih öncesi ve eski çağlardan kalma yapıtları, tarih ve sanat açısından inceleyen bilim. )
- ARKHİTRAV(ARŞİTRAV) ile/||/<> GÖLGELENDİRME ile/||/<> VOLÜT
( Antik mimarlıkta, sütunların taşıdığı, bir sütun ekseninden öteki sütun eksenine uzanan taş hatıllar(kiriş). İLE/||/<> Batı sanatında nesnelere oylum ve derinlik kazandırma yöntemi. Açık ve belirli bölümlerin karanlık bırakılması, böylece keskin belirli yerlerinde sertlik ve körelik boyaması sonucu elde edilen görsel etki. İLE/||/<> İyon sütun başlıklarında bulunan, spiral biçimli kıvrımlar. )
- ARKIŞ/ARQIŞ ile/||/<> ARKIŞ/ARQIŞ/MÜRSEL[Ar.] ile/||/<> ARKUÇI/ARQUÇI/RESUL[Ar.]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kervan. İLE Uzak bir ülkedeki birine yollanmış kişiye verilen ad. İLE İki kişi arasında aracı olan. Evliliklerde dünürler arasında gidip gelen kişi. )
- ARKİTEKT[Yun.] değil/yerine/= MİMAR
- ARK/KANAL değil/yerine/= SU YOLU
- ARKUK/ARQUQ ile ARKUK/ARQUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dik kafalı kişi. İLE İki duvar ya da iki sütun arasındaki tahta engel. )
- ARKUN/ARQUN ile ARKUN/ARQUN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yaban aygırı ile evcil kısrağın çiftleşmesinden olan at. İLE Gelecek yıl. )
- ARM :/yerine KOL
- ARMADA[İt. < ARMATA] değil/yerine/= DONANMA
- ARMADİLLO ile ÜÇ KEMERLİ ARMADİLLO
( ... İLE Top gibi yuvarlanabilen tek türdür. )
( ... cum TOLYPEUTES TRINCINTUS )
- ARMAĞAN ETMEK ve/||/<> GERİ VERMEK/İADE ETMEK
- ARMAĞAN/HEDİYE ile ÖRTÜLÜ RÜŞVET
- ARMAĞAN ile/ve/<> GÖRÜMLÜK
( ... İLE/VE/<> Yalnız görülmek için konulan nesne. | Nişanlanılacak kıza ilk kez görmeye gidildiğinde, erkek tarafından takılan ya da verilen armağan. )
- ARMAĞAN ile/ve/||/<> SEVGİ
( Kendinden çok, onun gereksinimi olan önceliği[nesneyi/olanağı], ona veriyorsan. İLE/VE/||/<> Ondan çok, kendi gereksinimin olan önceliği[nesneyi/olanağı], ona veriyorsan. )
- ARMAĞAN ile SUNGU
( ... İLE Bir büyüğe sunulan armağan. | Bir tanrıya ya da tapınağa yapılan bağış. )
- ARMAĞAN ile SÜRRE
( ... İLE Osmanlı sultanlarının, her yıl, Mekke ve Medine'ye gönderdikleri para ve armağanlar. )
- ARMATÖR[İt. < ARMADOR] ile ARMATÖR ile ARMATÜR[Fr. < Lat.] ile ARMATUR[Alm. < Lat.]
( Ticaret gemisi iyesi/sahibi. | Geminin direk, seren, yelken, ip vb. donanımını düzenleyen usta. İLE Betonarme teçhizatı, donatı. | Akkor telli lambalı sortide duy, kordon, tavan kapaı, varsa tij ve glop; floresan lambalı sortide balast, starter, şasi. [Lambalar, armatürün dışında sayılır.] | Ventil, batarya, geri tepme ve emniyet ventili ve benzeri gereçlerin, hepsine verilen ad, donatı. İLE Bir aygıtın ana bölümünü oluşturan tümü. | Bir mıknatısın iki kutbu arasında, kuvvet akımını, toplu bir duruma getirmek için bu kutuplar arasına yerleştirilen demir parçası. | Bir kondansatördeki iki iletken yüzeyden her biri. )
- ARMED :/yerine SİLAHLI
- ARMUDUN SAPI ile/ve/||/<>/< ÜZÜMÜN ÇÖPÜ
- ARMUT (ÇEKİRDEĞİ) ve/||/<> HIRSIZ
( Bir zamanlar, Çin'de yoksul biri, o denli aç ve bitkin düşmüştür ki kendini tutamayıp bir armut çalar. Çalanı yakalarlar ve İmparator'un karşısına cezalandırılmak üzere çıkarırlar.
Hırsız, İmparator'a şöyle der:
"Değerli efendim. Çok açtım, dayanamadım, çaldım. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer beni af ederseniz, size paha biçilmez bir armağanım olacak."
İmparator, dudak büker...
"Senin gibi birinde paha biçilmez ne olabilir ki?"
Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır.
"Bu çekirdeği ekerseniz, bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşereceğini göreceksiniz."
İmparator, bir kahkaha atarak...
"Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni."
Yoksul:
"Haşmetlim. Bu tohumu ben ekemem. Çünkü ben bir hırsızım. Bu sihirli tohumu ancak yaşamında hiç çalmamış, başkalarına haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum, o zaman gücünü gösterir. Aksi takdirde, onu ekeni zehirler. Tarif edilmez acılarla öldürür."
"Sultan'ım! Bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz."
İmparator, irkilir, yüzünü asar. Bir süre düşünür ve sonra da hırçın bir sesle:
"Ben imparatorum, bahçıvan değil! O tohumu Başbakan'a ver, eksin de altın meyveleri görelim." der.
Yoksul, tohumu Başbakan'a uzatınca, Başbakan, telâş içinde İmparator'a dönüp itiraz eder:
"Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim. Sihirli tohumu yanlış eker, ziyan ederim. Bence bu tohumu Hazinedar başı eksin."
Hazinedar başı, hemen bahane bulur ve bu görevi bir başkasına devreder.
Orada bulunan her bir kişi, sudan nedenlerle tohumu ekme görevinden kaçınır.
Sonra İmparator, doğan sessizliğin içinde bir süre düşünür. Başı önünde duran Başbakan'a, Hazinedar'a ve tüm görevlilere dik dik bakar ve...
"Haydi bakalım! Bu hırsız bahçıvana tohumunun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim" der, cebinden bir altın çıkarır ve yoksula tutması için atar.
Oradakilerin tümü ceplerinden sessiz sedâsız birer altın çıkarıp yoksula verdikten sonra, İmparator, gülerek adama seslenir:
"Bas git buradan! Bu verdiğin ders hepimize yeter!" )
- ARMUT, DİBİNE DÜŞER ile/ve/||/<> DEDESİ KORUK YEMİŞ, TORUNUN DİŞİ KAMAŞMIŞ
- ARMUT ile/ve/||/<> ÜZÜM
( Sapı. İLE/VE/||/<> Çöpü. )
- ARMY :/yerine ORDU
- ARNO PENZIAS ve/||/<> ROBERT WILSON
- AROMA[İt.] değil/yerine/= HOŞ KOKU
- AROMATERAPİ değil/yerine/= KOKU SAĞALTIMI/TEDAVİSİ
- AROMATİK İLE ANTİAROMATİK İLE NONAROMATİK ile/||/<> AROMATİKLİK DURUMLARI
( Halkalı moleküllerin elektron delokalizasyon durumları. )
( Formül: 4n+2 π elektron )
- AROMATİKLİK ile/||/<> ANTİAROMATİKLİK
( Aromatik 4n+2 π elektronu kararlı, antiaromatik 4n π elektronu kararsız )
( Formül: Hückel kuralı: 4n+2 (aromatik) İLE 4n (antiaromatik) )
- AROUND :/yerine ETRAFINDA
- ARPA ile/||/<> ARPAGAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( ... İLE Arpaya benzer bir bitki.[Başağı vardır ama tane vermez.] )
- ARPA/CEVDE ile MALT
( ... İLE Kurutulmuş arpa. )
- ARPACIK ile ARPACIK ile ARPACIK ile ARPACIK
( İtdirseği/çıban. İLE Soğan/kıska, tohumluk soğan. | Taze, ufak hıyar. | Çorbalık arpa biçiminde şehriye. | Amerikan tohumlu buğday. İLE Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun en ileri bölümünde bulunan ve nişan alırken gezle birlikte göz ile hedef arasında aynı çizgi üzerine getirilen küçük çıkıntı. | Değirmen çarkının merkezinde bulunan demir parça. İLE Erkek geceliğine[entari/anteri] yapılan bir çeşit nakış. )
- ARPANET ile/ve/||/<>/> MILNET ile/ve/||/<>/> NSFNET ile/ve/||/<>/> INTERNET
- ARPAYI BOL BULMAK ile/ve/||/<> BOSTANI BOŞ BULMAK
- ARPES İLE STM İLE NEUTRON ile/||/<> DENEYSEL TEKNİKLER
( Yoğun madde karakterizasyon yöntemleri. )
( Formül: ΔE·Δt ≥ ℏ/2 )
- ARRA ile/||/<> ERRE[Ar.]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sidik. İLE Eşeysel ilişkiye girmek. )
( ... İLE Erkek eşeğe ön ayaklarını kaldırıp dişi eşeğin sırtına koyması ve ilişkinin gerçekleşmesi için teşvik etmek amacıyla bu söz kullanılırdı.[Eşek, ayaklarını kaldırana kadar birkaç kez böyle bağırılır.] )
- ARRANGE :/yerine DÜZENLEMEK
- ARRANGEMENT :/yerine DÜZENLEME
- ARREST değil/yerine/= DURMA
- ARREST :/yerine TUTUKLAMAK
- ARRHENİUS DENKLEMİ ile/||/<> EYRİNG DENKLEMİ
( Arrhenius k=Ae^(-Ea/RT), Eyring geçiş durumu kuramı. )
( Formül: Ea İLE ΔH‡ İLE ΔS‡ )
( Svante Arrhenius tarafından 1887 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1859-1927) (Ülke: İsveç) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Elektrolit teorisi, Arrhenius denklemi) (Nobel: 1903) )
- ARRHENİUS İLE EYRİNG İLE MARCUS ile/||/<> KİNETİK KURAMLER
( Reaksiyon hızlarını açıklayan kuramlar. )
( Formül: k = Ae^(-Ea/RT) )
( Svante Arrhenius tarafından 1887 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1859-1927) (Ülke: İsveç) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Elektrolit teorisi, Arrhenius denklemi) (Nobel: 1903) )
- ARRIVAL :/yerine VARIŞ
- ARRIVE :/yerine VARMAK
- ARROGANCE vs. PRIDE
- ARŞ[Ar.] ile ARŞ[Fr. < MARCHE]/MARŞ
( İslâm inanışına göre göğün en yüksek katı. İLE "Yürü" komutu. )
- ARSAL ile ARSALIK/ARSALIQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kızıla çalan saç. İLE Hem erkek, hem dişi özellikleri taşıyan hayvan. )
- ARSAMEIA ile/ve ARTAMEIA
( Kahta. İLE/VE Gönen. )
- ARŞE[Fr. < ARCHET] değil/yerine/= YAY
( Tren, troleybüs, tramvay vb. elektrikle işleyen taşıtlarda telden elektrik akımı almaya yarayan, yukarıya doğru uzanmış demir yay. | Keman yayı. )
- ARSENİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SIÇANOTU
( Atom numarası 33 ve atom ağırlığı 74.91, yoğunluğu 5.7 olan, atmosfer basıncı altında, 450 °C'de süblimleşen, maden filizlerinde çok yaygın bulunan, metal görünümünde, basit öğe. Simgesi: As )
- ARŞİMET(ARCHIMEDES):
KATISI ile/ve/||/<> SAYISI ile/ve/||/<> YASASI
( Hepsinin aynı tipte ve çok yüzlü açılarının eşit olması gerekmediği halde, yüzlerinin hepsi de düzenli çokgenler olan 13 olası katıdan biri. İLE/VE/||/<> Yerçekim gücünün ağdalılık gücüne oranını veren, boyutsuz sayılar öbeğinden biri. İLE/VE/||/<> Bir sıvı içine daldırılmış olan bir nesne, batan bölümünün hacmi kadar sıvının ağırlığına eşit bir güçle yukarı doğru itilir. )
- ARŞIN ile ÇARŞI ARŞINI ile MİMAR/BİNA ARŞINI(ZİRA-I MİMARİ)/PARMAK ile YENİ ARŞIN
( El parmaklarının ucundan, omuza kadar olan, 0,75855 m.'ye eşit, eski bir uzunluk ölçüsü. [Önceleri, 60 parçaya bölünen arşın, 994 Hicri yılından sonra 24'e bölünmüştür.] İLE Eskiden, kumaş ölçmekte kullanılan, 8 urup ve 16 kerrap'a bölünen, 0,6858 m.'ye eşit arşın. İLE Eskiden, Türk mimarlarının kullandığı, 75,774 cm.lik arşın. İLE Osmanlılar'da, 1869'da, metre karşılığı olarak kabul edilen arşın. )
- ARŞIN/ENDÂZE ile BİTEMİ/PİTHAMİ[Yun.]
( ... İLE Arşın ve endâze tarzında, bez ölçmek için kullanılan ölçü birimi. | Bez ölçmede kullanılan, 48 cm.lik bir ölçü. | Osmanlı döneminde, keten ölçmek için kullanılan, 34.29 cm. uzunluğunda ölçü birimi.[20 bitemi=1 asma | 1 asma=10 arşın] | Karış uzunluğu. )
( "Bitemi" sözcüğü üzerine - Fethi Gedikli )
( ... ile BİTMİ/BETMİ | PİTEMİ[Rize, Trabzon] )
- ARŞİV[Fr./İng. < ARCHIVE/S] değil/yerine/= BELGELİK
- ARSIZ ile/değil/yerine/>< ÂDİL
( Bilgisizler güçlendiğinde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgeler güçlendiğinde. )
- ARSIZ ile/değil/yerine/>< HAKLI ...
( Olan yerde/için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Suçlu" "olur"/"görülür". )
- ARSIZ ile/ve/<> UMARSIZ
- [ne yazık ki]
"ARSIZ/LIK" ile/değil ACIMASIZ/LIK
( Arsız, "güçlü" olunca, haklıyı, suçlu çıkarır. )
- ARSIZ/LIK ile YÜZSÜZ/LÜK
( Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz kişi. | Açgözlü davranan kişi. | Kolayca üreyebilen bitki. İLE Utanmaz, sıkılmaz, çekinmez. )
- ARSLAN ve KARTAL ve BOĞA ve İNSAN
( Adâlet. VE Hikmet. VE Kudret. VE Muhabbet. )
- ART vs. CRAFT
- ART NİYETLİ OLMAK ile/ve/<> GÜNAHINI ALMAK
- ART ZAMANLI/DİYAKRONİK değil/yerine/= ART ZAMANLILIK/DİYAKRONİ
( Evrim açısından ele alınan süre içinde birbirini izleyen. İLE Değişik zaman ve evrim açısından incelenen dil olaylarının özelliği. )
- ART ile/||/<> ART SAÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dağdaki geçit. | Boyun. İLE Ensedeki saç. )
- ART ile ART ile ART
( Arka, geri. İLE Bir şeyin öbür yüzü. İLE Arkada bulunan. )
- ART :/yerine SANAT
- ARTEFAKT/ARTIFACT[İng.] değil/yerine/= KARIŞINTI | PARAZİT
- ARTEFAKT değil/yerine/= GÖRÜNTÜBOZAN | KATIŞKI
- ARTER[Fr. < ARTÈRE] ile/ve/||/<>/> ARTERİT[Fr. < ARTÉRITE] ile/ve/||/<>/> ARTRİT
( Atardamar. | Trafiği yoğun olan ana yol. İLE/VE/||/<>/> Atardamar bozukluğu/yangısı. İLE Eklem yangısı. )
- ARTER/ARTERİA ile/||/<> VEN
( Arter kalpten uzaklaştırır, ven kalbe getirir )
( Formül: Oksijence zengin/fakir )
- ARTERİYOGRAFİ/ARTERIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= ATARDAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ
- ARTERİYOSKLEROZ/ARTERIOSCLEROSIS[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLİĞİ
- ARTH-/ARTHR-/ARTHRO-/ARTİCULO- ile/||/<> ANKYL-/ANKLYO- ile/||/<> CARP-/CARPO- ile/||/<> JUG-/JUNC- ile/||/<> JUNCT- ile/||/<> COX-/COXO- ile/||/<> ZYG-/ZYGO- ile/||/<> PEND-
( Eklem, eklem ile ilgili [artrit: Eklem yangısı]. İLE/||/<> Yapışma, dirsek, ek. İLE/||/<> Bilek. İLE/||/<> Birleştirmek, bir araya gelmek, birleşmek. İLE/||/<> Birleşmek, eklem. İLE/||/<> Kalça, kalça eklemi. İLE/||/<> Birleşik, bağlanmış, birleşme ile ilgili, ekle ilgili, eklem. İLE/||/<> Asılı olmak. )
- ARTI DEĞER ve DERİNLİK
- ARTI DEĞER ile/ve/||/<> YAN ÜRÜN
- ARTICLE :/yerine MAKALE
- ARTICULATE vs. DEFINE vs. ENUNCIATE vs. EXPATIATE vs. EXPLAIN vs. EXPRESS vs. EXPLICATE vs. NARRATE vs. STATE
- ARTİFİCİAL PHOTOSYNTHESİS ile/||/<> NATURAL PHOTOSYNTHESİS
( Artificial photosynthesis sentetik sistemle güneş enerjisi dönüşümüken İLE natural photosynthesis bitkilerin doğal fotosentez sürecidir )
( Formül: Water splitting )
- ARTİFİŞIL[İng. < ARTIFICIAL] değil/yerine/= KURGUSAL
- ARTİFİSİYEL/ARTIFICIAL[İng.] değil/yerine/= YAPAY
- ARTIG ile/||/<> ARTIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kadın gömleği. | Korse. İLE ... )
- ARTIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ARTI
- ARTİKÜLASYON[Fr., İng. ARTICULATION] değil/yerine/= EKLEMLEME, EKLEM | BOĞUMLANMA, KONUŞMA SESİ OLUŞTURMA | DİŞLERİN KAPANIŞ İLİŞKİSİ
- ARTIRIM ile ARTIRMA ile ARTIŞ
( Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf. | Müzayedede artırma. İLE Artırma durumu. | Açık artırma. İLE Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. )
- ARTIRMA ile/ve İLERLEME
( SAVING/ECONOMIZING vs./and PROGRESS )
- ARTIRMAK ile/ve/<> YAYGINLAŞTIRMAK
- ARTIŞ/ARTIM:
İŞTEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİŞTEN
- ARTIŞ/ARTIM ile ARTIMLI/ARTAĞAN
( Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. İLE Pişince şiştiğinden, ölçüsü artmış gibi görünen. | Çoğalma özelliği olan. )
- ARTIST :/yerine SANATÇI
- ARTISTIC :/yerine SANATSAL
- Artıksız KONUŞ!!!
- Artılı KONUŞ!!!
- ARTMA ile/ve ÇOĞALMA
- ARTROZ ile/||/<> ARTRODEZ ile/||/<> ARTROPLASTİ
( Eklem yıpranması. İLE/||/<> Eklem dondurma. İLE/||/<> Eklem onarımı. )
- ARTTIRMA ile/değil ARTIRMA
- ARTTIRMAK ile/değil ARTIRMAK
- ARTUÇ/ARDIÇ ile/||/<> ARDIÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ağaç. İLE Kaşgar'da bu adı taşıyan iki köyün adı. )
- ARUDUN ile/||/<> ARUMDUN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Boya. )
- ARUK/ARUQ ile/||/<> ARUK TURUK/ARUQ TURUQ ile/||/<> ARUKLUK/ARUQLUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sıska, zayıf, cılız. İLE Kaşgar ile Fergana arasında bir dag geçidinin adı. İLE Yorgunluk. )
- ARÛSİYE ile/||/<> AŞAR/ÖŞÜR ile/||/<> AVÂRIZ ile/||/<> BÂÇ/BÂC[Fars.] ile/||/<> BÂD-I HAVA ile/||/<> BERAYA ile/||/<> CİZYE ile/||/<> ÇİFT BOZAN ile/||/<> GEVARE ile/||/<> HİM ile/||/<> İMDADİYE ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> LEZ ile/||/<> MAKİRİYE ile/||/<> OTLAKİYE ile/||/<> REAYA ile/||/<> TAPU ile/||/<> ZEAMET
( Yeni evlenen erkeklerden alınan bir tür vergi. İLE/||/<> Müslümanlardan 1/10 oranında alınan toprak vergisi. İLE/||/<> Osmanlılarda önceleri halktan yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak toplanan vergi. İLE/||/<> Pazar/gümrük/yol/köprü vergisi. İLE/||/<> Topraksız köylüden alınan kazanç vergisi. İLE/||/<> Vergi ve haraç vermeyen Müslüman ahaliye verilen ad. İLE/||/<> Eskiden müslüman olmayanlardan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde nedensiz yere toprağı işlemeyi bırakanlardan alınan vergi. İLE/||/<> Turfanda sebze meyvelerden alınan vergi. İLE/||/<> Bingazi ve Trablusgarp'tan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Savaş giderlerini karşılamak için alınan vergi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizâm-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<> Trablus ve Bingazi'deki hurma ve zeytin ağaçlarıyla kuyulardan aldığı vergi. İLE/||/<> İskelelerden alınan vergi. İLE/||/<> Malı otlaklardan alınan vergi. İLE/||/<> Bir sultanın yönetimi altında vergi veren halk için kullanılan bir terim. Genellikle yetiştirdiği ve ürettiği mallardan vergi ödeyen köylüler için kullanılır. Böylece, toplum tabakalarından köle ve esirlerin üstünde, kentli esnaf ve tüccarların altındaki, tarımla uğraşan halk topluluğu demektir. Osmanlı'da ise bu terim zamanla özelleşerek müslüman olmayan tebaaya ayrılmıştır.[Reaya hukukunun düzenlenmesi Hz. Peygamber'in ehl-i zimmete verdiği ahidnamelerle başlar. Fetih yıllarında İslâm ordularının kumandanları ile dört halife, Hz. Peygamber'in yolunda giderek yeni açılan ülkeler halkına ahidnameler vermiştir. Bu ahidnamelerde, zimmeti kabul eden kent ve köy halkının, nüfuslarına ve gelirlerine göre tayin edilen vergi karşılığında korunması sağlanırdı.] İLE/||/<> Hazine arazisini ekip biçenlerin ödediği vergi. İLE/||/<> Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri 20.000 akçeyle 100.000 akçe arasında olan topraklar ve bu topraklardan alınan vergi. [Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey yöneticilere(hazine ve tımar defterdarına, sancaklardaki alay beylerine, kale dizdarlarına, divan kâtiplerine, vs.) verilirdi.] )
- ARZ ile/ve/<> ARŞ
- ARZ ile/||/<>/> ARZ ODASI
( Padişahlara dîvân kararları hakkında bilgi sunma. İLE/||/<>/> Padişahların Dîvân-ı Hümâyun üyelerini ya da elçileri kabul ettiği bir oda. )
- ARZ ile/||/<> ARZEN ile/||/<> ARÂZİ-İ MAHMİYE/MAHMİYYE ile/||/<> ARÂZİ-İ MUKÂTAA ile/||/<> ARÂZİ-İ MAHLÛLE ile/||/<> ARÂZİ-İ MEKTÛME ile/||/<> ARÂZİ-İ MEZRÛA ile/||/<> ARÂZİ-İ MÎRÎYE/EMİRİYYE / MÎRÎ ARÂZİ ile/||/<> ARÂZİ-İ SELÎHA ile/||/<> ARAZİ-İ SENİYYE ile/||/<> TEBA-İ DEVLET-İ ALİYE/ALİYYE
( Toprak. | Sunma, bildirme. İLE/||/<> Genişlik, en. İLE/||/<> Geliri(rakabesi) Hazineye ait bulunan araziden koru, mer'a, yol, pazar yerleri gibi halkın gereksinimlerine ayrılmış yerler. İLE/||/<> Maktû(götürü) bir vergiye bağlanmış arazi, kesime verilmiş topraklar; devlete hizmeti geçen önemli kişilere bizzat devlet tarafından geliri ya da vergisi terk edilen topraklar. İLE/||/<> Tasarruf sahibinin intikal sahibi bırakmaksızın ölümü ile hazineye dönen miri arazi. İLE/||/<> Devlete ait olduğu halde, devletin hakkı çiğnenerek haksız ve fuzulen işgal edilen arazi. İLE/||/<> Ekilen arazi. İLE/||/<> Mîrî yani devlete ait topraklar. | Çıplak mülkiyeti devlete, sadece tasarruf hakkı kişiye ait [Arz-ı mîrî] olan taşınmaz [tarla, çayırlık, yoncalık, harman yeri, yaylak, kışlak ve koruluk gibi]. İLE/||/<> Çıplak arazi. İLE/||/<> Saltanat makamını işgal edenlere ait toprak. İLE/||/<> Osmanlı Devletine bağlı/tâbi. )
- ARZU ile/ve DÜŞÜNCE
( Öznelerini ya da nesnelerini tahrip eden ya da doyurulduklarında yatışmayan arzular kendileriyle çelişen arzulardır ve onlar tatmin edilemezler. )
( Ancak sevgi, iyi niyet ve şefkatle harekete geçirilmiş arzular hem özne hem nesne için yararlılardır ve tamamıyla doyurulabilirler. )
( Arzuladığınız şeyi hak ediyor musunuz? )
( Arzudan kaçınmayın, sadece onun doğru kanallardan akmasına dikkat edin. )
( Siz ortak iyiliği (bütünün hayrını) arzu ettiğinizde tüm dünya sizinle birlikte arzu eder. )
( Şefkat ve merhametten doğan bir arzuyu yerine getirmek için tüm evren harekete geçer. )
( DESIRE vs./and THOUGHT
Desires that destroy their subjects, or objects, or do not subside on satisfaction are self-contradictory and cannot be fulfilled.
Only desires motivated by love, goodwill and compassion are beneficial to both the subject and object and can be fully satisfied.
Do you deserve what you desire?
Shun not desire; see only that it flows into the right channels.
When you desire the common good, the whole world desires vs. you.
The entire universe strives to fulfil a desire born of compassion. )
- ARZU[Ar.] ile/değil/yerine İSTEK
( Tüketme nesnesiyle. İLE Ulaşma/sahip olma durumuyla/"nesnesiyle". )
( Psikolojinin alanı/konusu. İLE/DEĞİL/YERİNE Hukukun alanı/konusu. )
- ARZUHAL[Ar.] değil/yerine/= DİLEKÇE
( Bir dileği/isteği bildirmek için resmî makamlara sunulan, imzalı ve adresli, pullu ya da pulsuz yazı. )
- ARZU/İSTEK ile SEÇME OLANAĞI
( Arzu ve korkuyla hareket etmek bağımlılıktır, sevgiyle hareket etmek ise özgürlüktür. )
( Sevgi seçici değildir, arzu seçicidir. )
( Arzu geçmişe, korku geleceğe yöneliktir. )
( Arzulardan ve korkulardan kurtulun, görüşünüz birdenbire berraklaşacak ve herşeyi olduğu gibi göreceksiniz. )
( Arzunun sahte olarak tanınması ile arzudan kurtulmuşluk kendiliğinden gelir. )
( Unutmak zorunda değiliz; arzu ve korku son bulunca, tutsaklık da biter. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Arzuladığınız şeyde mutluluk yoktur. [Mutluluk sizdedir!] )
( Gerçek olmayanı yaratan imgelemedir, onu devam ettiren ise arzudur. )
( İmgeleme ve arzunun son bulmasıyla birlikte varlık da sona erer ve şu ya da bu oluş saf varoluşla kaynaşıp birleşir, ki onu tarif olanaklı değildir, o ancak yaşanabilir. )
( Kişisel arzularınızı terk edin ve böylece tasarruf edilen gücü dünyanın değişmesi yolunda kullanın! )
( Eğer isteklerimiz güçlü ve gerçeklerse, gerçekleşmek üzere yaşamımızı yoğurup biçimlendireceklerdir. )
( Kendini-bilmek için, herşeyin, arzudan doğmuş imgeleme olduğunu fark etmek gereklidir. )
( Zihin arzudan azade ve rahat olmalıdır. )
( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )
( Arzudan ve korkudan kurtulmak, bizi öyle korkutmasın. Bu hepinizin bildiğinden öyle farklı, çok daha yoğun ve ilginç bir yaşam sürebilmemizi sağlayacaktır; öyle ki biz her şeyi kaybetmekle, gerçekten her şeyi kazanmış oluruz. )
( To act from desire and fear is bondage, to act from love is freedom.
Love is not selective, desire is selective.
Desire is of the past, fear is of the future.
Be free of desires and fears and at once your vision will clear and you shall see all things as they are.
Desirelessness comes on its own when desire is recognised as false.
You need not forget; when desire and fear end, bondage also ends.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
No happiness in what you desire. [It is you!]
The innards created by imagination and perpetuated by desire.
With the cessation of imagination and desire, becoming ceases and the being this or that merges into pure being, which is not describable, only experienceable.
If your desires are strong and true, they will mould your life for their fulfilment.
To see everything as imagination, born of desire, is necessary for self-realisation.
Mind must be free of desires and relaxed.
An understanding mind is free of desires and fears.
Do not be afraid of freedom from desire and fear. It enables you to live a life so different from all you know, so much more intense and interesting, that, truly, by losing all you gain all. )
( DESIRE/WANT vs. CHOOSING FREEDOM )
( CUPIDITAS cum ... )
( YU ile ... )
- (not AS A CONCLUSION) IN CONCLUSION
- AŞ ve EŞ ve/||/<>/>/< İŞ
( Gövdesinde erişkinliğine ulaşanlar[bülûğa erenler], eşini;
akılda erişkinliğe ulaşanlar, aslını aramaya başlar. )
- AŞ ile/ve/||/<>/< BAŞ
( Azıcık. İLE/VE/||/<>/> Ağrısız. )
( Yazın, başı pişmeyenin; kışın, aşı pişmez. )
- AS ile/ve/||/<> ES
( Asmak, sallandırmak, uzatmak[yukarıdan aşağı]. İLE/VE/||/<> Uzatmak[yana], germek. )
- AS :/yerine GİBİ
- ÂŞ[Fars.] değil/yerine/= YEMEK
( Muharrem ayında pişirilen aşure. )
( Yemek, öyle yenilmeli ki, biz onu yemeliyiz. O, bizi yememeli. | Lokma. )
- ASA/ACETYLSALICYLIC ACID[İng.] değil/yerine/= ASETİLSALİSİLİK ASİT (ASPİRİN)
- ÂSÂ ile ÇÖVEN/ÇEVGEN[< Fars.]/HELVACIKÖKÜ/SABUNOTU
( ... İLE Kökü ve dalları, suyu sabun katılmış gibi köpürten, kir temizleyici bir bitki, sabunotu, helvacıkökü. | Çevgen. )
( ... cum SAPONARIA OFFICINALIS )
- ÂSÂB[Ar. < ESEB] ile ÂSÂB[Ar.] ile A'SÂB[Ar.]
( Gövdenin alt kısmında çıkan kıllar, kasık kılları. İLE Sinir, damar. İLE Sinirler. )
- ÂSÂB değil/yerine/= SİNİRLER
- ASABİ[Ar.] değil/yerine/= SİNİRLİ
( Sinirli. | Sinirsel. | Sinirli bir biçimde. )
- ASABİYE/NÖROLOJİ/NEUROLOGY[İng.] değil/yerine/= SİNİRBİLİM
- ASABİYET ile/değil/yerine/>< ADÂLET
- AŞAĞI EĞİLİM ile/ve YUKARI EĞİLİM
( Toprak ve Su. İLE/VE Ateş ve Hava. )
- AŞAĞI GÖRME ya da YUKARI GÖRME | ile/ve/değil/yerine EŞ GÖRME
- AŞAĞI TÜKÜRSEN, SAKAL; YUKARI TÜKÜRSEN, BIYIK ile/ve/||/<> NE, İSA'YA; NE DE MUSA'YA YARANAMAMAK
- AŞAĞI YUKARI ile/||/<> HEMEN HEMEN
- AŞAĞILAMA ile/ve/değil/||/<>/> AZARLAMA
- AŞAĞILAMA ile/ve/||/<> KÜÇÜMSEME
- AŞAĞILAMA >< ÖVME/SIVAZLAMA
- AŞAĞILAMA ile/ve/<> UZAKLAŞMA
- [ne yazık ki]
!AŞAĞILAMAK ile/ve/||/<>/> !ÖTEKİLEŞTİRMEK
- AŞAĞILAYICI/LIK / DIŞLAYICI/LIK ile/ve/<> "HERETİK" DEMEK
- AŞAĞILAYICI/LIK ile/ve/<> DIŞLAYICI/LIK
- ASAL İLE YARIASAL İLE BİLEŞİK İLE MÜKEMMEL İLE ARKADAŞ ile/||/<> ÖZEL SAYI TÜRLERİ
( Sayı kuramınde özel özelliklere sahip tam sayı sınıfları. )
( Formül: σ(n) = 2n (mükemmel) )
- ASAL SAYI ile/||/<> ARALARINDA ASAL
( Asal sayı sadece 1 ve kendisine bölünürken İLE aralarında asal sayıların OBEB'i 1'dir )
( Formül: OBEB(a ileb) = 1 ⟹ a ve b aralarında asal\nπ(n) ~ n/ln(n) (Asal sayı teoremi) )
- ASAL SAYI ile/||/<> BİLEŞİK SAYI
( Asal sayılar sadece 1 ve kendisine bölünür İLE bileşik sayılar başka bölenleri vardır )
( Formül: p asal ⇔ d|p ⇒ d=1 veya d=p )
- ASAL ile ÂSÂL ile ÂSÂL[Fars.] ile ÂSÂL[Ar. < ASÎL]
( Kendinden ve 1'den başka böleni olmayan sayı. İLE Ahlâk. İLE Temel, kök. İLE İkindi ile akşam ya da yatsı arasındaki zamanlar. [Bİ-L-GUDÜV-Vİ VE-L-ÂSÂL: Sabah-akşam.] )
- SÖZCÜKLER:
ASALAKLAŞTIRILMIŞ/JOKERLEŞTİRİLMİŞ/KATİLLEŞTİRİLMİŞ/SIĞINAKLAŞTIRILMIŞ/ÇİLİNGİRLEŞTİRİLMİŞ ile/ve/||/<> ÇIKINTILAŞTIRILMIŞ/PİÇLEŞTİRİLMİŞ
- ASALAK ile DIŞASALAK
( Bir canlının içinde ya da üzerinde, sürekli ya da geçici olarak, onun zararına yaşayan, başka canlı. TUFEYLİ, PARAZİT | Başkalarının sırtından geçinen kişi, ekti. İLE Konakçının* üzerinde yaşayan ve çoğunlukla, kan emen asalak. [*KONAKÇI: Asalağın erginini ya da gelişim evrelerinden herhangi birini taşıyan canlı, konak.] )
- ASALAK ile/değil KALENDER/RİNT[Fars.]/DERVİŞ
( Başkalarının sırtından geçinen kişi. İLE/DEĞİL Parayı, malı, mülkü öncelikli saymayan, gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçakgönüllü kişi. | Yalnız biri hareketli, üst üste konulmuş belirli sayıda silindirden oluşan ve düzgün yüzeyli kâğıt üretmek için kullanılan bir makine. | Özensiz, kılıksız bir biçimde. )
- ASALAK ile/değil SIĞINTI
- ASALAK ile/değil ÜSTBİTKEN/EPİFİT[Fr. < Yun.]
( ... İLE/DEĞİL Başka bir bitkinin üzerinde biten fakat asalak olmayan bitki. )
- ASALAK ile YARIMASALAK
( ... İLE Üzerinde yaşadığı konakçı bitkiden, bazen hazır besin maddesi alan, gerektiğinde, kendibeslek yaşayabilen, klorofili bitkilerde görülen, tam olmayan asalaklık durumu. )
- ASALAK ile/değil YATALAK
( )
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(12/173)
(1996'dan beri)