T ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(114/173)
- NÖROPLASTISITE/NEUROPLASTICITY[İng.] değil/yerine/= BEYİN UYARLANMASI
- NÖROPRAKSİ/NEUROPRAXIA[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ SİNİR İLETİ KESİNTISİ
- NÖROTRANSMİSYON/NEUROTRANSMİSSION[İng.] değil/yerine/= AŞIRTMALI SİNİR İLETİ
- NÖROTRANSMİTER/NEUROTRANSMİTTER[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL SİNİR ULAĞI
- NÖROTRANSMİTERLER ile SİNAPTİK İLETİM
( Sinir gözeleri arasında bilgi iletimini sağlayan kimyasal haberciler. İLE Sinir gözeleri arasında sinyallerin nasıl iletildiğini gösteren süreç. )
- NORTH :/yerine KUZEY
- NORTHERN :/yerine KUZEYLİ
- NOSE :/yerine BURUN
- NOSİSEPTÖR/NOCICEPTOR[İng.] değil/yerine/= AĞRI ALMACI
- NOSQL/NOT ONLY STRUCTURED QUERY LANGUAGE[İng.] değil/yerine/= YAPILANDIRILMAMIŞ SORGU DİLİ
- NOSTALJİ[NOST: Eve dönüş. | ALGIA: Özlem/hasret.] değil/yerine/= YURTSAMA
( Sıla/memleket özlemi. Vatan özleminin hastalık haline gelişi. )
- NOSYON[Fr./İng. < NOTION] değil/yerine/= KAVRAM
( Bir şey üzerindeki gerekli bilgi, kavram. )
- NOT (ABLE TO) DETERMINE FROM OUT vs./and NOT (ABLE TO) DETERMINE BY ITSELF
- NOT ABLE TO TEACH vs./and NOT ABLE TO ADVICE vs./and NOT ABLE TO ADVISE
- NOT ALMAK ile "NOT DÜŞMEK"
- NOT DEFINITION vs. NO DEFINITION
- NOT TO BE IN APPROPRIATE vs. NOT ENOUGH AS MUCH AS TO BE IN APPROPRIATE
- (NOT) TO INTEREST vs. NEARNESS/STRANGENESS
- NOT TO USE vs. TO DENY
- NOT TRUE vs. LIE
- NOT :/yerine DEĞİL
- NOT = NOTE[İng.] = SCOLIE[Fr.] = ANMERKUNG[Alm.] = SCHOLIUM[Lat.]
- NOTA değil/yerine/= KÜYGE, KÜĞGE, YÜĞGE
- NOTA[İt.] ile NOTA[İt.]
( Bir müzik sesini belirtmeye yarayan im. İLE Bir ülkenin, başka bir ülkeye ya da elçisine yaptığı bildiri. )
- NOTA'DAN, SENFONİ'YE ile/ve/||/<> ZERRE'DEN, OKYANUS'A
- NOTE :/yerine NOT, NOT ALMAK
- KÂTİB-İ ÂDİL/NOTER[Fr. < NOTAIRE] ile/ve/||/<> HAKEM
- NOTER/LİK değil/yerine/= ONAYCI/ONAYMAN/ONAYTAY
- NOTHING :/yerine HİÇBİR ŞEY
- [not] NOTHINGNESS vs./and/ = maybe/also/or INTEGRITY
( HİÇLİK ile/ve/=/değil/yerine/belki/hem de/ya da BÜTÜNLÜK )
- NOTICE :/yerine FARK ETMEK
- NOTION :/yerine KAVRAM
- NÖTR/NEUTER[İng.] değil/yerine/= ETKİSİZ | YÜKSÜZ | YANSIZ
- NÖTR ile SAYDAM
- NÖTRAL KURAM ile/||/<> SEÇİLİM KURAMSİ
( Nötral çoğu mutasyon etkisiz, seçilim adaptif. )
( Formül: Kimura İLE Darwin )
- NÖTRAL[Fr./İng.] ile YANSIZ
( NEUTRAL )
- NÖTRALİZASYON[İng. < NEUTRALIZATION] değil/yerine/= ETKİSİZLEŞTİRME/YANSIZLAŞTIRMA
- NÖTRALİZASYON/NEUTRALIZATION[İng.] değil/yerine/= YÜKSÜZLEŞTİRME | ETKİSİZLEŞTİRME
- NÖTRİNO SALINIMI ile/||/<> KARIŞIM AÇISI
( Nötrino çeşit değiştirme, karışım PMNS matrisi. )
( Formül: ν_e ↔ ν_μ ↔ ν_τ )
- NÖTRON YILDIZI İLE KARA DELİK İLE KUARK YILDIZI ile/||/<> EGZOTİK GÖK CADLERİ
( Aşırı yoğun astrofizik nesneler. )
( Formül: Rs = 2GM/c² (Schwarzschild) )
- NÖTRON[Fr.] ile/ve PROTON[Yun.]
( Yaklaşık olarak proton ağırlığında ve elektrik yüklü olmayan bir atom parçacığı[yüksüz parçacık]. İLE Atom çekirdeğinde, her biri +1 pozitif elektrik yükü taşıyan atom parçacığı. | Hidrojen atomunun çekirdeği. )
( Kütleleri hemen hemen aynı olup, her biri yaklaşık 1.7 x 10¯²4 gramdır. )
- NÖTRON ile/||/<> PROTON
( Nötron yüksüz, proton pozitif yüklüdür, ikisi de çekirdektedir )
( Formül: n⁰ İLE p⁺ )
- NOUS[Yun.] değil/yerine/= EVRENİN DÜZENLEYİCİ İLKESİ
- NOVEL :/yerine ROMAN, YENİ
- NOW :/yerine ŞİMDİ
- NOWHERE :/yerine HİÇBİR YERDE
- NOZOKOMİYAL/NOSOCOMIAL[İng.] değil/yerine/= HASTANE KAYNAKLI
- NOZOLOJİ/NOSOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK SINIFLANDIRMA BİLİMİ
- n.p.o.[Lat. < NULLA PER OS] değil/yerine/= AĞIZDAN HİÇBİR ŞEY ALINMAYACAK
- NSH değil/yerine PSH
- NTSC ile PAL
- NÜANS ile ...
( Resim sanatındaki renk derecesi. )
- NÜANS ile FARK
- NÜBÜVVET ve/> İLİM
- NUCLEAR :/yerine NÜKLEER
- NÜFUS ARTIŞI ile/||/<>/>< KİŞİ SAYISININ AZALMASI
( )
( Haritayı görmek için burayı tıklayınız... )
- NÜFUS CÜZDANI değil NÜFUS KÂĞIDI/ÇOĞA/YURTTAŞ/VATANDAŞ KİMLİĞİ
- NÜFUS[Ar.]/POPÜLASYON[İng./Fr. < POPULATION] değil/yerine/= ÇOĞA | TOPLULUK
- NÜFÛS[Ar. < NEFS] ile NÜFÛZ/İÇEGEÇİ[Ar.]
( Canlar. | Kişiler. İLE İçe geçme/işleme. | Sözü geçme/dinlenme. )
- NÜFÛZ EDİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> NÜFÛZ EDİLEMEZLİK
- NÜFÛZ ETMEK değil/yerine/= İÇEGEÇMEK/İÇİNE İŞLEMEK
- NÜFÛZ ile/ve/||/<> DUHUL
- NÜFUZ/LU değil/yerine/= SÖZÜGEÇİ/SÖZGEÇİRİCİLİK / SÖZÜGEÇER
- NUH'UN ÇOCUKLARI:
SÂM/SHEM[İng./İbr. ŞEM] ile/ve/||/<>/> HÂM ile/ve/||/<>/> YÂFES / JAPHETH[İng.] / YEFET/YAFET[İbr.]
( Ad/isim, ün/şöhret. [Semitik < Shem] İLE/VE/||/<>/> Sıcak/karanlık/yanık tenli.[Ham'ın "soyunun", "siyah ırk"ı temsil ettiği "iddiası", bazı Batı'lı sömürgeci yaklaşımlarda çarpıtılarak kullanılmıştır.] İLE/VE/||/<>/> Genişlemek/yayılmak. )
- NUHNEVİDEN KALMA (ÂDETLER) değil NUH NEBÎ(PEYGAMBER)'DEN GELEN
- NUKABÂ ile NÜCEBÂ ile HALÎFE ile MÜRŞİD
( Reis ya da vekil. İLE Pak olan kimse, erenler. İLE Temsil etmeye, talebe yetiştirmeye yetkisi olan. İLE Hak yolunun kılavuzu. )
( Yaşam, bizi bilinçlendirir fakat mürşit bizi farkında kılar. )
( Mürşit'in her sözü dinlenir, bir tek sözü dinlenmez: "Mukabeleye gelinmeye" )
( ... ile ... ile ... ile TERSÂ-BEÇE )
- NÜKET[Ar. < NÜKTE] ile NÜKHET/NEKHET[Ar.]
( Nükteler, herkesin anlayamayacağı ince, zarif, anlamlı sözler. İLE Koku. | Ağız kokusu. )
- NÜKLEER FİSYON ile/||/<> NÜKLEER FÜZYON
( Fisyon U/Pu bölünme mevcut, füzyon D-T birleşme geliştirilme. )
( Formül: Atık sorun İLE temiz )
- NÜKLEER değil/yerine ÇEKİRDEKSEL
- NÜKLEİK ASIT/NUCLEİC ACİD[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEK ASIDİ
- NÜKLEOL/NUCLEOL[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEKÇİK
- NÜKLEON ile/||/<> LEPTON
( Nükleon (p,n) güçlü etkileşir, lepton (e,ν) güçlü etkileşmez. )
( Formül: Kuark yapısı İLE temel )
- NÜKLEOPLAZMA değil/yerine/= ÇEKİRDEK SIVISI
- NÜKLEOTİD ile NÜKLEOSİD
( DNA ve RNA'nın yapı taşları. İLE Nükleotidin fosfat öbeği olmayan durumu. )
- NÜKLEOTİT/NUCLEOTİDE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEK YAPI TAŞI
- NÜKLEUS/NÜVE/NUCLEUS[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEK
- NÜKS/RECURRENCE[İng.] değil/yerine/= YINELENME
- NÜKTE ile KİNÂYE
- NÜMÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= GÖSTERİŞ
- NUMBER :/yerine SAYI
- NUMENAL FENOMENAL
- NUMERİCAL MATHEMATİCS ile/||/<> SYMBOLİC MATHEMATİCS
( Numerical mathematics sayısal yaklaşım yöntemleri kullanırken İLE symbolic mathematics cebirsel sembolik manipülasyon yapar )
( Formül: Finite element method )
- NUMEROUS :/yerine ÇOK SAYIDA
- NÜMİSMATİKTE[Fr. NUMISMATIQUE < Lat. < NUMISMA / Yun. < NOMISMA]:
KAVRAMLAR ile TERİMLER ile TARİHÇE
( Metal paraları inceleyen bilim dalı. )
( )
( )
- NÜMÜLER/NUMMULAR[İng.] değil/yerine/= PARA BÜYÜKLÜĞÜNDE VE BİÇİMINDE
- NUMUNE/SAMPLE[İng.] değil/yerine/= ÖRNEK
- NÜMUNE[Fars.]/MOSTRALIK[İt.] değil/yerine/= GÖSTERMELİK
( Göstermelik. | Kötü ya da yersiz davranışlarıyla göze batan kişi. )
- NÛR ve/<> HİDÂYET
( İman. VE/<> İslâm. )
- NUR ve/||/<> HİDÂYET(KILAVUZLAMA)
( Tevrat'ta. / İncil'de. / Kur'ân-ı Kerîm'de. / Kişide. )
( PHILO ve/||/<> SOPHOS )
- NUR ve/<> HİDÂYET(KILAVUZLAMA)
( Sevgi. VE/<> Adâlet. )
( Dışarıda adâlet, içeride sevgi. )
- NUR ve/||/<> İMAN
( Olsun! VE/||/<> Olsun! )
- NUR ile/ve KUDRET
- NÛR ve OLMAK
- NÛR ile/ve RUH
- NUR ile/ve/<> ŞEFKÂT
( İlâhî sevgi. İLE/VE/<> ... )
- NURLANMIŞ ve/||/<> ONURLANMIŞ
( Şehit. VE/||/<> Gazi. )
- NURSE :/yerine HEMŞİRE
- NURULLAH ATAÇ ile NURULLAH ARDIÇ
- NUS değil NUSH[Ar.](ÖĞÜT/NASİHAT)
- NUT :/yerine KURUYEMİŞ, FINDIK
- NÜTASYON/NUTATION değil/yerine/= ÜĞRÜM, DÖNDERGEÇ, BAŞ SALLAMALARI
( Yer'in dönme ekseninin, yaptığı koni devinimi boyunca dalgalanması. )
- NUTFE ile/ve/<>/> ALAKA ile/ve/<>/> MUDĞA
- NUTKUN TUTULMASI ile BASİRETİN BAĞLANMASI
- NUTRİGENOMİCS ile/||/<> NUTRİTİON SCİENCE
( Nutrigenomics beslenmenin gen ifadesine etkisini incelerken İLE nutrition science genel beslenme ve sağlık ilişkisini inceler )
( Formül: Gene-diet interaction )
- NÜTRİSYON/NUTRITION[İng.] değil/yerine/= BESLENME
- NUTUK ATMAK ile NUTUK ÇEKMEK
- NUTUK ATMAK ile/değil/yerine ÖĞÜT VERMEK
( Hiçbir ârif, "nutuk" atmaz. )
- NUTUK/HİTÂBE/DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEV/SÖYLERGE
( ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABI
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet
muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraatini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, tüm dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, tüm kaleleri zapt edilmiş, tüm tersanelerine girilmiş, tüm orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Tüm bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
Millet, fakr u zarûret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
ATATÜRK
(Nutuk, 20 Ekim 1927)
)
- NUTUK:
İÇ KONUŞMA ve/||/<> DIŞ KONUŞMA
( Düşünme/düşünce. VE/||/<> Dil/söz. )
- NUTUK ile/ve/değil/yerine/<>/=/||/hem de ÖĞÜT
- NÜVE değil/yerine/= ÇEKİRDEK
- NÜVE ile ÖZ | ÇEKİRDEK, GÖZE HÜCRE
( ÖZ | ÇEKİRDEK, HÜCRE )
- NÜZHE[Ar.] ile NÜZHET[Ar.]
( Kanuna benzer bir saz. İLE Neşe, eğlence, eğlenilecek yerlere gidip gezme. | Tazelik, sevinç, ferahlık. )
- NÜZÛL-RÜCÛ ile HUBÛT-SU'ÛD
- NÜZÛL[Ar.] ile İNME
- NYHA/NEW YORK HEART ASSOCİATION[İng.] değil/yerine/= NEW YORK KALP DERNEĞİ
- O DA HAKLI, O DA, O DA ile/değil/yerine HER BİRİNDE, HAKLILIK PAYI VAR
- O DELİK DEĞİL ile/değil O, DELİK DEĞİL
- O DÖNEMDE, ... ile/değil O DÖNEM DE, ...
( Dahi anlamındaki "de" ayrı yazılır! Lütfen! Sadece biraz (daha) özen! )
( Konfüçyüs: "Eğer konuşulan dil doğru değilse, o zaman söylenilen şey, söylenilmek istenen şey olmaz. O zaman, yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman, adâlet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, kişiler, kendini umutsuz bir karmaşanın içinde bulur. Bu nedenle, söylenilen şey, her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır." )
- O) ELMA
- O-EMRAM/OUTPATIENT ELECTRONIC MEDICAL RECORD ADOPTION MODEL[İng.] değil/yerine/= AYAKTAN HASTA ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT BENIMSEME MODELİ
- O KADAR DA UZUN BOYLU DEĞİL ile ATLA, DEVE DEĞİL YA
- O OLMAK ile/ve/değil/yerine KENDİN OLARAK, O OLMAK
( [not] BEING THAT LIKE vs./and/but BEING THAT BY SELF
BEING THAT BY SELF instead of BEING THAT LIKE )
- O SIRALAR ile O DÖNEMLER
- O TARİHTE ile/ve/||/<> O DÖNEMDE
- O.D./OCULUS DEXTER[İng.] değil/yerine/= SAĞ GÖZE
- O.S./OCULUS SİNISTER[İng.] değil/yerine/= SOL GÖZE
- O ile/ve/<> BEN/BİZ
- O ile o
( Senden sana giderken/geçerken bile BEN/O vardır. )
- O ile VA ile OB OB
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir buyruğun yerine getirilmesinin reddedildiğini belirten ilgeç. İLE Birinin başka birine verdiği buyruğun yadsınmasına ilişkin ikinci kişinin kullandığı bir reddetme ilgeci. İLE Bir şey hakkında palavra atana ve kanıtlayamayana söylenen söz. )
- O³ ve/<> O²
( Küp ve/<> Kare )
- OAA/EVENT TREE ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= OLAY AĞACI ÇÖZÜMLEMESİ
- OBA[Oğuz] ile OGUŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kavim. İLE Boy. )
- obduc.[Lat. < OBDUCE, OBDUCATUR] değil/yerine/= SÜRÜLSÜN
- ÖBEK ile GÖBEK
- ÖBEK = GROUP[İng.] = GROUPE[Fr.] = GRUPPE[Alm.] = GRUPO[İsp.]
- ÖBEK ile/ve/||/<> ZİNCİR
- OBELİSK[Fr.] değil/yerine/= DİKİLİTAŞ
- OBEZ/OBESE[İng.] değil/yerine/= ŞİŞMAN
- OBEZİTE İLE İLİŞKİLİ MİKROBİYOTA ile/||/<> ZAYIFLARLA İLİŞKİLİ MİKROBİYOTA
( Obezlerde Firmicutes/Bacteroidetes oranı yüksek İLE zayıflarda bu oran düşüktür. Obezite mikrobiyotası daha fazla enerji hasadı İLE zayıf mikrobiyotası daha az enerji hasadı sağlar. )
( Jeffrey Gordon tarafından 2006 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1947-) (Ülke: ABD) (Alan: Gastroenteroloji, Mikrobiyoloji) (Önemli katkıları: Bağırsak mikrobiyotasının obezite ve metabolizmadaki rolü) )
- OBEZİTE/OBESITY[İng.] değil/yerine/= ŞİŞMANLIK
- OBJE[Fr./İng. < OBJECT] değil/yerine/= NESNE
- OBJECT :/yerine NESNE
- OBJECT vs. OBJECT
( Özne/kişi/birey/denek. İLE Nesne. )
- OBJECTIVE :/yerine AMAÇ, NESNEL
- OBJEKTİF["OBJEKTİV" değil!]/OBJECTIVE[İng.] değil/yerine/= NESNEL | MERCEK DÜZENEĞİ
- OBJEKTİF[Fr./İng.] değil/yerine/= MERCEK
( Fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün vb. optik araçlarda nesnelerden gelen ışınları alıp ekran üzerine aktaran mercek ya da mercek düzeni. | Nesnel[subjektif] karşıtı. )
- OBJEKTİF değil/yerine/= NESNEL
- OBLIGATION vs. IF NOT BE, WILL NOT
- OBLIGATION :/yerine YÜKÜMLÜLÜK
- [not] OBLIGATION vs./and RESPONSIBILITY
- OBLITERASYON/OBLITERATION[İng.] değil/yerine/= TAM KAPANMA
- OBLITERE/OBLITERATED[İng.] değil/yerine/= KAPANMIŞ
- OBO/OPEN BIOLOGICAL AND BIOMEDICAL ONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= AÇIK BİYOLOJİK VE BİYOMEDİKAL ONTOLOJİ
- OBRİGADO[Lat.] ile OBRİGADA[Lat.]
( Teşekkür ederim. İLE Teşekkür ederim. )
( Brezilya'lı erkeklerin kullanımı. İLE Brezilya'lı kadınların kullanımı. )
- OBSERVATION vs. OBSERVANCE
- OBSERVATION :/yerine GÖZLEM
- OBSERVE :/yerine GÖZLEMLEMEK
- OBSERVER BİAS değil/yerine/= GÖZLEMCİ YANLILIĞI
- OBSERVER :/yerine GÖZLEMCİ
- OBSESİF-KOMPÜLSİF BOZUKLUK/OBSESSIVE-COMPULSIVE DISORDER[İng.] değil/yerine/= TAKINTI-ZORLANTI BOZUKLUĞU
- OBSESİF değil/yerine/= TAKINTILI
- OBSESYON/OBSESSION[İng.] değil/yerine/= TAKINTI
- OBSİDYEN ile/||/<> BASANİT
( Volkanik cam. İLE/||/<> Volkanik kayaç. )
- OBSİDYEN ile/||/<> BAZALT
( Volkanik cam. İLE/||/<> Volkanik kayaç. )
- OBSİDYEN ile/||/<> JASPER
( Volkanik cam. İLE/||/<> Kırmızı, sarı ve kahverengi renklerde olabilir. )
- OBSİDYEN ile/||/<> KUNZİT
( Volkanik cam. İLE/||/<> Pembe ila mor renkte bir spoddumen. )
- OBSİDYEN ile/||/<> LAPİS LAZULİ
( Volkanik cam. İLE/||/<> Mavi renkli bir kayaç. )
- OBSİDYEN ile/||/<> ONİKS
( Volkanik cam. İLE/||/<> Siyah ve beyaz şeritlere sahiptir. )
- OBSİDYEN ile/||/<> PERLİT
( Volkanik cam. İLE/||/<> Volkanik camın hidrasyonu sonucu oluşan bir mineral. )
- OBSİDYEN ile/||/<> RODONİT
( Volkanik cam. İLE/||/<> Pembe ve siyah renkli bir mineral. )
- ZULMET-İ CEHL-İ İLTİZAM[Ar.]/OBSKÜRANTİZM[İng. < OBSCURANTISM] değil/yerine/= BİLMESİNLERCİLİK
- OBSTINACY vs.
- OBSTRUCTIVE vs. OBSTINATE vs. OBDURATE vs. DISOBEDIENT vs. MULISH vs. REALCITRANT vs. STUBBORN
- OBSTRUSIVE vs. OBSTRUCTIVE
- OBTAIN :/yerine ELDE ETMEK
- ÖBÜR/ÖTEKİ DİLLER ile/ve/<>/değil/yerine TÜRKÇE
( [not] OTHER LANGUAGES vs./and/<>/but TURKISH )
- ÖBÜR DÜNYA BİLGİSİ = İLM-ÜL-AHİRET = ESCHATOLOGY[İng.] = ESCHATOLOGIE[Fr., Alm.] = ESCHATON:SON LOGOS[Yun.]
- OBUZ ile OY OBUZ ile OBUZLUG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Engebeli, bozuk arazi. İLE Sarp arazi. İLE Arazisi sarp olan ülke. )
- OBVIOUS :/yerine AÇIK, BARİZ
- OBVIOUSLY :/yerine AÇIKÇA
- OBZERVASYON/OBSERVATION[İng.] değil/yerine/= GÖZLEM
- ÖÇ ile/ve/||/<> ÖD
( Acı, öfke. İLE/VE/||/<> Öd, safra. )
- OCAK ile PARSEL[Fr. < PARCELL]
- OCAK ile/ve/||/<>/> SOFRA
- OCCASION :/yerine FIRSAT, VESİLE
- OCCASIONALLY :/yerine ARA SIRA
- OCCUPATION :/yerine MESLEK, İŞGAL
- OCCUPATIONAL DISEASE[İng.] değil/yerine/= MESLEK HASTALIĞI
- OCCUPY :/yerine İŞGAL ETMEK
- OCCUR :/yerine MEYDANA GELMEK
- OCEAN :/yerine OKYANUS
- OCT/OKT/OPTİK KOHERENS TOMOGRAFİ OPTIC COHERENCE TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= GÖRME EŞEVRELİ KESITÇEKİM
- ÖD ile ÖD ile ÖT
( Safra. İLE Hz. Muhammed'in ruhaniyetine işarettir. İLE Kuşların ötmesi. | [argo] Konuşmak/konuşturmak, itiraf etmek/ettirmek[ötmek/öttürmek]. )
- OD ile/ve/=/||/<>/< OT
( Ateş. İLE/VE/||/<> Toprak üstündeki bölümleri odunlaşmayıp yumuşak kalan, ilkbaharda bitip bir iki mevsim sonra kuruyan küçük bitkiler. | Ateş. )
( FIRE vs./and/=/||/<>/< GRASS/HERB )
- ODA KAPISI ile/||/<> HASTANE ODASI KAPISI
- ODA [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- ODA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- ODA ile/ve/||/<> OTAĞ/ÇERGE
( Evin ya da herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir ya da birden fazla çıkışı olan bölmesi; göz. | Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmî birlik. | Yeniçeri kışlası. | Köy odası. | Daire. İLE Büyük ve süslü çadır. )
- ODABAŞI CAMİSİ ile ...
( Şehremini/Çapa Odabaşı'ndadır. 1562'de, Has (Saray) Odabaşı (Komutanı) Behruz Ağa tarafından yaptırılmıştır. [Mimar Sinan yapıtıdır.] )
- ODAK ile TEMEL
( FOCAL POINT vs. BASE )
- ODAKLANMA ile/ve ADANMA
( FOCUSING vs./and TO BE DEVOTED )
- ODAKLANMA ile/ve/||/<> BASTIRMA
- ODAKLANMA ile/ve/<> KÜMELEME
- ODAK/LANMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNCELİK/LENDİRME
- ODAKLANMA ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON
( FOCUS vs. CONCENTRATION )
- ODAK(LANMAK İÇİN):
OKU ile/ve/||/<>/> DÜŞÜN ile/ve/||/<>/> ANLA ile/ve/||/<>/> KONUŞ
- ODALARDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ORALARDA
( Işıksız olmak... )
( )
- ODASINA:
"ÇEKTİ" ile/değil/yerine/>< ÇAĞIRDI
- ODD vs. EVEN
- ODD :/yerine TUHAF
- OR/ODDS RATIO[İng.] değil/yerine/= GÖRELİ ORAN
- ODDS :/yerine OLASILIK, İHTİMAL
- ODE İLE PDE İLE STOCHASTİC ile/||/<> BİYOLOJİK MODELLEME
( Matematiksel biyoloji yaklaşımları. )
( Formül: dX/dt = αX - βXY )
- ÖDEM/EDEMA[İng.] değil/yerine/= ŞİŞLİK
- ÖDEME ile CEREME/CERİME
( ... İLE Başkası tarafından yapılan ya da kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme. )
- ODEON[Fr.] ile ODİTORYUM[Lat.]
( Eski Yunan'da, müzisyenlerin konser verdiği, basamaklı yer. İLE Dinleme salonu. )
- ÖDEŞMEK ile/ve/<> BOY ÖLÇÜŞMEK
- ÖDEV AHLÂKI ile/ve FERÂGAT AHLÂKI ile/ve USTA AHLÂKI
( MORALS OF DUTY vs./and MORALS OF ABNEGATION vs./and MORALS OF MASTER )
- ÖDEV ile/değil/yerine ERDEM
( "Yükleme." İLE/DEĞİL/YERİNE "Yüklenme." )
- ÖDEV ile/ve/||/<> GÖREV
- ÖDEV = VAZİFE = DUTY[İng.] = DEVOIR[Fr.] = PFLICHT[Alm.] = DEON, KATHETON[Yun.] = OFFICIUM[Lat.] = DEBER[İsp.]
- ÖDEVBİLİM/DEONTOLOJİ ile EREKBİLİM/TELEOLOJİ
( Eylemlerin ahlâki görev ve yükümlülükler temelinde değerlendirilmesi. İLE Eylemlerin sonuçları ve amaçları üzerinden değerlendirilmesi. )
- ODGUÇ ile OTUNG ile OTUNGLUK/OTUNGLUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yanan odun parçası. İLE Odun. İLE Odunluk. )
- ODİTORYUM/AUDİTORIUM[İng.] değil/yerine/= TOPLANTI SALONU
- ODON-/ODONT-/ODONTİA- ile/||/<> GİNGİV-/GİNGİVO- ile/||/<> ULE-/ULO- ile/||/<> CEMENTO-
( Diş, dişli. Diş biçiminde, diş tedavisi, dişin durumu. İLE/||/<> Diş etleri ile ilgili. İLE/||/<> Diş etleri ile ilgili, skarla ilgili. İLE/||/<> Diş sementumu ile ilgili. )
- ODSS/ORGANIZATIONAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ÖRGÜTSEL KARAR DESTEK DÜZENİ
- ODUG ile ODUGLUK/ODUGLUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Uyanık[uyumayan]. İLE Uyanıklık ya da bilinçlilik. )
- ÖDÜL ile/ve/değil/||/<>/< UYARAN
- ÖDÜN VERMEK ile/ve/||/<> AĞIR BEDELLER ÖDEMEK
- ÖDÜN VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTTAN ALMAK
- ÖDÜN VERMEK ile/değil/yerine ÖNCELİK YÖNETİMİ
- ODYOGRAM/AUDIOGRAM[İng.] değil/yerine/= İŞİTME ÇİZGESİ
- OEDIPUS KARMAŞIKLIĞI/KOMPLEKSİ ve/||/<> ELEKTRA KARMAŞIKLIĞI/KOMPLEKSİ
( Eril çocuklarda. VE/||/<> Dişil çocuklarda. )
- OEDIPUS:
ŞİŞ AYAK ile/ve/||/<> BİLEN AYAK(KİŞİ)
( )
- OF :/yerine -İN, -IN
- OFF-PUMP CERRAHİ/OFF-PUMP SURGERY[İng.] değil/yerine/= ATAN KALPTE CERRAHİ
- OFF :/yerine KAPALI, DIŞINDA
- OFFENSE :/yerine SUÇ, SALDIRI
- OFFENSIVE :/yerine SALDIRGAN
- OFFER :/yerine TEKLİF ETMEK
- OFFEROR ile OFFEREE
( İcapçı. İLE Kabulcü. )
- OFFICE :/yerine OFİS
- OFFICER :/yerine MEMUR, SUBAY
- OFFICIAL :/yerine RESMİ
- OFİS değil/yerine/= İŞLİK, İŞ YERİ, YAZIHANE
- OFİS[İNG. < OFFICE] değil/yerine/= YAZIHANE
- ÖFKE(> ADRENALİN >) ve/> KALP KRİZİ
( Keskin sirke, küpüne zarar. )
- ÖFKE GÜCÜ" ve "İSTEK/ARZU GÜCÜ" | ile/ve/değil/yerine/<>/> DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE/AKIL GÜCÜ
( Öfkeni, akılla yenemiyorsan, kendini, insandan sayma! )
( Öfkenin her zaman bir nedeni vardır fakat iyi bir nedeni yoktur. )
- ÖFKE:
KUDRET ile/ve/değil/yerine ŞECAAT
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(114/173)
(1996'dan beri)