Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(110/173)


- MUTLAK ile/ve ADÂLET

( ABSOLUTE vs./and JUSTICE )


- MUTLAK ve/=/||/<> ADEM


- MUTLAK ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNME BİÇİMİ


- MUTLAK ile/değil/yerine MUTFAK

( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )


- MUTLAK[Ar.] değil/yerine/= SALT/SALTIK


- MUTLAK < TALÂK

( Itlak olunmuş, salıverilmiş, başıboş bırakılmış. | Kayıtsız, şartsız. | Yalnız, tek, şart. | Herhangi bir şeye ilişik olmayan. < Evliliğin sona ermesi; eşlerin birbirini boşaması. )


- MUTLAK ile/değil/yerine UZLAŞILMIŞ


- MUTLAKA ile/değil ELBETTE


- MUTLAKA ile/ve/değil/yerine/||/<> KUŞKUSUZ


- MUTLAKA ile MUHAKKAK


- MUTLAK/KAPSAMLI/TAMAMEN BAĞIŞIKLIK ile GÖRELİ BAĞIŞIKLIK

( En güçlü ve geniş bağışıklık olarak kabul edilen mutlak bağışıklığa göre şüpheli, sanık ve tanık, tanıklık yaptığı sıradaki verdiği beyânı ile ilgili hiçbir suçtan kovuşturulamaz. Fakat şüpheli, sanık ve tanığın, bağışıklık kapsamında ileri sürdüğü asıl suçla bağlantılı olmayan kanıtın kullanımı olanaklıdır. Savcının, kovuşturma yapmayacağına dair hukuka aykırı vaadi, mutlak bağışıklık sunmaz. Savcı, ancak gerçeğe ulaşmak için önem taşıyan durumlarda, bağışıklık tanınması konusunda mahkemeye öneride bulunabilir. Ayrıca, kişiye, mutlak bağışıklık tanınmışsa, savcı, bir sonraki ceza davasında kullandığı kanıtın, hukuka uygun ve bağışıklık ile elde edilen tanıklıktan bağımsız olduğunu kanıtlamak zorundadır. İLE Sadece, bağışıklık sağlanması yoluyla elde edilen beyân ve bu beyân aracılığıyla elde edilen kanıtlar, sanığın, bu suçlardan dolayı takip eden kovuşturmasında kullanılamaz. )


- MUTLAK/LIK ile/ve/||/<> BAĞLAYICI/LIK


- MUTLAK/LIK ile/ve/||/<> İLÂHÎ/LİK


- MUTLAK/LIK ile/ve KESİN/LİK

( ABSOLUTE vs./and DEFINITENESS | CERTAINTY )


- SALTIK/LIK / MUTLAK/LIK ile/ve/||/=/<> KOŞULSUZ/LUK


- MUTLAK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YETKİN/LİK

( Bir şeyin mutlak olması, yetkin olduğu anlamına gelmez. )


- MUTLU İKEN ile ÜZÜNTÜLÜ İKEN ile ÖFKELİ İKEN

( Söz verme! İLE Yanıt verme! İLE Karar verme. )


- MUTLU-MESUT (YAŞAMAK)


- MUTLU OLABİLMEK ile/ve "TAM OLABİLMEK"


- MUTLU OLMAK:
"HERŞEYİN YOLUNDA OLMASIYLA" değil SORUNLARI, GÖRMEMEZLİKTEN GELEREK


- MUTLU OLMAK İÇİN GEREKEN "BENCİLLİK":
"SADECE KENDİNİ DÜŞÜNMEK" değil/yerine ÖNCELİKLE KENDİNİ DÜŞÜNEBİLMEK


- MUTLU ile/ve/<> MEMNUN

( Başarının sırrı nedir bilmiyorum fakat başarısızlığın sırrı herkesi memnun etmeye çalışmaktır. )

( HAPPY vs. PLEASED/GLAD )


- MUTLULUĞU ANIMSAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLULUK

( [Çoğunluk için ne yazık ki] Yaşamın küçük bölümünde yaşanılan mutluluktan geriye kalan büyük bölümü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yaşamın çok küçük bir bölümünde yaşanılan. )


- MUTLULUK ADASI ve/||/<>/< SIRADANLIK DENİZİ

( Mutluluk adasına, sıradanlık denizinden ulaşılır. )


- MUTLULUK:
DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine/>< DAHA AZ OLANIN, TADINI ÇIKARMAK


- MUTLULUK "DUYGUSU" değil MUTLULUK


- MUTLULUK:
"EN"/DAHA FAZLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< EN/DAHA AZDAN ZEVK ALMA/ALABİLME


- MUTLULUK:
FİYATI OLANLARLA değil/yerine DEĞERİ OLANLARLA


- MUTLULUK:
GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine/-/||/<> BEKLENTİSİZLİK


- MUTLULUK İÇİN ...:
DAHA AZ ... ve/>< DAHA ÇOK ...

( ... nefret edelim. VE/>< ... sevelim.
... kaygılanalım. VE/>< ... dans edelim.
... alalım. VE/YERİNE/>< ... verelim.
... tüketelim. VE/YERİNE/>< ... üretelim/türetelim.
... somurtalım. VE/YERİNE/>< ... gülelim.
... konuşalım. VE/YERİNE/>< ... dinleyelim.
... korkalım. VE/YERİNE/>< ... deneyelim.
... yargılayalım. VE/YERİNE/>< ... kabul edelim.
... izleyelim. VE/YERİNE/>< ... yapalım.
... şikâyet edelim. VE/YERİNE/>< ... takdir/tebrik edelim. )


- MUTLULUK:
İSTASYON ile/değil/yerine/>< YOLCULUK


- MUTLULUK:
KİŞİDE/MALDA/MAKAMDA değil/yerine AMAÇTA


- MUTLULUK:
SAHİP OLDUKLARIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NE KADAR AZ ŞEYE GEREKSİNIM DUYDUĞUMUZ


- MUTLULUK:
SEROTONİN ve/||/<> OKSİTOSİN ve/||/<> MELATONİN ve/||/<>
NORADRENALİN ve/||/<> FENİLETİLAMİN ve/||/<>
DOPAMİN ve/||/<> ENDORFİN ve/||/<> ASETİLKOLİN

( Özsaygı ve uyku hormonu. VE/||/<> Güven hormonu. VE/||/<> Coşku hormonu. VE/||/<> Heyecan hormonu. VE/||/<> Mutluluk hormonu. VE/||/<> Ödül hormonu. VE/||/<> Ağrı kesici hormon. VE/||/<> Uyanıklık hormonu. )

( )


- MUTLULUK, ...:
"YAŞAM TARZIMIZDA" değil YAŞAMA BAKIŞ TARZIMIZDA


- MUTLULUK ve/||/<> CİVANMUKTİ

( Bedenli olarak bu dünyada yaşarken özgürlüğe, kurtuluşa, mutluluğa erişenler. )


- MUTLU/LUK ve/||/<>/>/< DİNGİN/LİK


- MUTLULUK ile/ve/||/<> DOSTLUK ile/ve/||/<> AŞK

( Birlikte gülebiliyorsak. İLE/VE/||/<> Birlikte ağlayabiliyorsak. İLE/VE/||/<> Birlikte susabiliyorsak. )


- MUTLULUK ile ISTIRAP

( Herkesle paylaşılabilir. İLE Özel ve az kişiyle paylaşılabilir. )


- MUTLULUK >< KİBİR/BÖBÜRLENME


- MUTLULUK = SAADET = HAPPINESS[İng.] = BONHEUR, FELICITÉ[Fr.] = GLÜCK[Alm.] = FELICITAS[Lat.] = FELICIDAD[İsp.]


- MUTLULUK ile/ve/||/<>/>/< SÜKÛN


- MUTLULUK ile/ve/değil/||/<>/< TATMİN OLMA


- MUTLULUK ile/ve/> VERİMLİLİK

( HAPPINESS vs./and/> PRODUCTIVITY )


- MUTLULUK ve/||/<>/>/< YETİNMEK


- MUTMAİN[< TAM'AN]:
GÖNLÜ KANMIŞ, İÇİ RAHAT, ŞÜPHESİ OLMAYAN KİŞİ -<


- MUTSUZLUK ya da KAYGILILIK ile/değil/yerine/>< HUZURLULUK

( Geçmişte. YA DA Gelecekte. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Şu anda ve burada/kilerle. )


- MUTSUZLUK MERKEZLERİ ile/ve/değil/yerine/>< MUTLULUK MERKEZLERİ

( 7. SAADET[SÜREKLİ MUTLULUK] MERKEZİ
------------------
6. YÜKSEK BİLİNÇ
5. KOŞULSUZ SEVGİ (BOLLUK)
4. SEVGİ
[mutluluk merkezleri]
ile/ve/değil/yerine/><
[mutsuzluk merkezleri]
3. GÜÇ
2. DUYGU
1. GÜVENLİK [en alt] )

( YÜKSEK BİLİNÇ KILAVUZU )


- MUTSUZLUK NEDENLERİ'NDE:
CEHÂLET ve DALGI/GAFLET


- MUTSUZLUK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ÇOCUKLUĞUNU KAYBETMİŞ OLMAK


- MUTSUZLUK ile/ve/> HASTALIK

( ŞEKÂVET ile/ve/> ... )


- MUTSUZLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MUTLULUK

( Sahip olduklarımızı unuttuğumuzdan dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sahip ol(a)madıklarımıza ulaşmak için. )

( En mutsuz kişi, geçmiş ve/ya da geleceğe (fazla) odaklı olandır. )


- [ne yazık ki]
"MUTSUZ/LUK" ile/ve/||/<>/>/< "UMUTSUZ/LUK"

( Ahlâksızlık. İLE/VE/||/<>/>/< Küfür. )


- [ne yazık ki]
MUTSUZLUK:
"SAHİP OLAMADIKLARIMIZA ULAŞAMADIĞIMIZDAN DOLAYI" değil SAHİP OLDUKLARIMIZI UNUTMAKTAN DOLAYI


- MUTTALİ'[< TULÛ] değil/yerine/= ÖĞRENMİŞ, HABER ALMIŞ, BİLGİLİ, HABERDAR


- MUTTALİ[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENMİŞ

( Öğrenmiş, haber almış, bilgi edinmiş. )


- MUTTASIF[< VASF] ile ...

( VASIFLANAN, KENDİNDE BİR HAL, BİR SIFAT, BİR VASIF BULUNAN, İTTİSÂF EDEN )


- MUTTASIF[Ar.]/VASIFLI değil/yerine/= NİTELENMİŞ/NİCELİKLİ


- MUTUAL İLE CONDİTİONAL İLE RELATİVE ile/||/<> BİLGİ ÖLÇÜLERİ

( Farklı bilgi ilişki metrikleri. )

( Formül: I(X;Y) = I(Y;X) ≥ 0 )


- MUTUAL :/yerine KARŞILIKLI


- MUTUALİZM İLE KOMMENSALİZM İLE PARAZİTİZM ile/||/<> SİMBİOZ TÜRLERİ

( Türler arası ilişkiler. )

( Formül: Mantar + Alg = Liken )


- MUTUALİZM İLE KOMMENSALİZM İLE PARAZİTİZM ile/||/<> SİMBİYOZ TÜRLERİ

( Türler arası etkileşim tipleri. )

( Formül: +/+ İLE +/0 İLE +/- )


- MUTUALİZM ile/||/<> PARASİTİZM

( Mutualizm +/+ iki fayda İLE parasitizm +/- tek fayda. )

( Formül: Win-win İLE exploitasyon )


- MUTUALİZM ile/||/<> PARAZİTİZM

( Mutualizm karşılıklı yarar İLE parazitizm tek taraflı yarar )

( Formül: +/+ (mutualizm) İLE +/- (parazitizm) )


- MUVÂCEHE[< VECH] ile YÜZLEŞME, YÜZ YÜZE GELME | KARŞI, ÖN


- MUVAFFAKIYET[< VEFK] ile ...

( ALLAH'IN YARDIMIYLA BAŞARI GÖSTERME | ELE GEÇİRME, BAŞARMA )


- MUVAFFIK[Ar. < VEFK] ile MUVÂFIK[Ar. < VEFK]

( Başarı kazandıran, muvaffak eden. İLE Uygun, yerinde. | [müzik] Bir makam. )


- MUVÂFIK[< VEFK] ile/ve/değil/||/<> MUTÂBIK[< TIBK]

( Uygun, yerinde. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Birbirine uyan, uygun. )


- MUVÂHÂT[Ar. < UHUVVET] ile MUVAHHAD/E[Ar. < VAHDET]

( Kardeş etme, birbirini kardeşliğe kabul etme. İLE Bir ve tek duruma getirilmiş. | Tek noktalı harf. )


- MUVAHHİD ile ÜMMET-İ MUHAMMED


- MUVAKKAT[Ar. < VAKT] ile BELİRLİ BİR ZAMANA ÖZEL, SÜREKSİZ, GEÇİCİ | EĞRETİ

( BELİRLİ BİR ZAMANA ÖZEL, SÜREKSİZ, GEÇİCİ | EĞRETİ )


- MUVAKKİ'[Ar. < VUKU] ile MUVAKKİR[Ar. < VEKAR]

( Fermanlara tuğra çeken kişi. İLE Ağırlayan, saygı gösteren, tevkir eden. | Ululayan. )


- MUVÂZAA[Ar. < VAZ] ile MUVAZZA'[Ar.] ile MUVAZZAH[Ar. < VUZÛH]

( Bir konuda bahse girişme. | Danışıklı dövüş. İLE Saygı gösterilmeyen kişi. İLE Açıklanmış, etraflıca anlatılmış, îzâh edilmiş, tavzîh edilmiş. )


- MUVAZAA[Ar.] değil/yerine/= DANIŞIK/LIK


- MUVAZAT[Ar.]/PARALELLİK değil/yerine/= KOŞUTLUK


- MUVAZENE[Ar.] değil/yerine/= DENGE


- MUVAZİ[Ar.]/PARALEL[Fr. < Lat. < Yun.] değil/yerine/= KOŞUT

( ... DEĞİL/YERİNE/= Koşut. | Yeryuvarı üzerinde çizildiği varsayılan, ekvatora koşut çemberlerden her biri. | Bir dönel yüzeyin, eksene dik bir düzlemle kesiti. )


- MUVAZZAF[Ar.] değil/yerine/= GÖREVLİ

( Bir görev ve hizmetle yükümlü olan kişi. | Silahlı Kuvvetler'de çalışan, meslekten subay ve astsubaylarla, askerlik hizmetini yapan erler. )


- MÜVECCEH[Ar. < VECH] ile MÜVECCİH[Ar.]

( Yüzü bir tarafa döndürülmüş, tevcîh edilmiş. | Herkesin teveccüh ettiği, makbul, uygun/münâsip. İLE [mat.] Doğrultman. )


- MÜVECCİBE[Ar.] değil/yerine/= TALKIM

( Ana sapın bir çiçekle sonuçlandığı, büyümeyi yan sapların sürdürdüğü bir tür uzama biçimi. )


- MÜVEKKEL[Ar. < VEKÂLET] ile MÜVEKKİL/MÜEKKİL[Ar. < VEKÂLET]

( Biri tarafından vekil edilen kişi. İLE Birini, kendine vekil olarak seçen kişi. )


- MÜVELLED[Ar. < VİLÂDET] ile MÜVELLİD[Ar. < VİLÂDET]

( Doğmuş, doğurulmuş, doğma. | Melez, kanı karışık. | Yok iken, sonradan ortaya çıkmış. İLE Doğuran, tevlîd eden. | Doğurtan, doğurtucu, ebe. | [kimya] Ortaya çıkan/çıkaran. )


- MÜVELLİDÜLHUMUZA[Osm. Tr.] = OKSİJEN[Fr. < Yun. OKSYS: Ekşi. | GENNAN: Doğurmak.]

( Hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, atom ağırlığı 16, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada, %20 oranında bulunan bir gaz. [Simgesi: O] )


- MÜVERRİH[< ÎRÂH] ile VAK'A-NÜVÎS[Ar., Fars.]

( Tarih yazan, tarihçi. | Ebced hesabına göre manzûm olarak tarih düşürenler. İLE Tarihi olayları günü gününe kaydeden tarihçi. | Osmanlı'larda devletçe görevlendirilen tarih yazarı. )


- MÜVESSİ'[Ar. < VESÜ ve SAAT] ile MÜVESSİH[Ar.] ile MÜVEZZİ'[Ar. < VEZ | çoğ. MÜVEZZİÎN]

( Genişleten, tevsi eden. İLE Kirleten, tevsîh eden. İLE Dağıtan, tevzi ve taksim eden. | Postacı, posta, mektup, telgraf gibi şeyleri, ev ev dağıtan kişi. | Gazeteci, evlere, gazete dağıtan kişi. )


- MÜXBİR[Azr.] = MUHABİR[Tr.]


- MUYAN ile MUYANÇILIK/MUYANÇILIQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sevap. İLE Arabuluculuk, yatıştırma, iki kişiyi uzlaştırma. )


- MÜYESSER[Ar. < YÜSR] ile MÜYESSİR[Ar. < YÜSR]

( Kolayı bulunup yapılan, kolay gelen, kolaylıkla olan. İLE Kolayını bulup yapan, kolaylıkla ortaya çıkaran. )


- MUZ ile EBEKE

( ... İLE Filipinler'de yetişen bir muz. )

( Muz bitkisinin yaşamı 5 yıldır. )

( Muzgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, birçenekli, çok yıllık bir bitki.[ağaç değildir!] | Bu bitkinin, kendine özgü, hoş kokulu, tatlı, besleyici, kalın kabuklu, uzun meyvesi. İLE ... )

( MEVZ ile/ve ... )

( BANANA vs./and ... )

( MUSA SAPIENTUM cum ... )


- MUZ ile KANDOM

( ... İLE Tatsız, şişman bir muz. [Papua Yeni Gine'de] )


- MUZ ile MATOKE

( ... İLE Uganda'da, sadece pişirilerek yenilebilen yeşil bir muz. )


- MUZ ile/değil PLANTANO/PLAINTAIN

( ... İLE/DEĞİL Ekvador'da, Kolombiya'da ve bazı Güney Amerika ülkesinde, acı olmasından dolayı ancak kızartılarak yenilebilen, kırmızı renkli muz. )


- MUZ ile YAYLA/DAĞ MUZU (IŞGIN)

( Kanserden korunma haberi için burayı tıklayınız... )

( ... ile )

( ... ile IŞKIN/AŞGIN/AŞKIN/EŞKİN/EŞGİN/IÇGIN/IÇKIN/UÇGUN/UÇKUN/UŞGUN/UŞKUN )

( ... cum RHEUM RIBES )


- MUZA'AF[Ar.] ile MUZÂAF[Ar. < ZIF] ile MUZÂF[Ar. < ZAYF | çoğ. MUZÂFÂT]

( Bir o kadar daha çoğaltılmış, bir kat daha artmış, taz'îf edilmiş. İLE İki kat, kat kat, katmerli. | Aynı "orta harfi" ile "son harfi", aynı harfin tekrarından oluşan sözcük.[musrir:musirr / müdrir:müdirr | hâdid:hadd] İLE Katılmış, bağlanmış, bağlı, izâfe edilmiş. | [ad takılarında] Belirtilen, başka bir ada katılmış ve onu tamamlamış olan. )


- MUZAFFER-ÂNE[Ar.] ile MUZAFFEREN[Ar.] ile MUZAFFERİYET[Ar.]

( Muzaffer olana yakışır biçimde. İLE Üstünlük kazanarak, üstün gelerek, muzaffer olarak. İLE Üstünlük, düşmana üstün gelme. Bir işi, gerektiği gibi başarma. )


- MUZÂHÎ[Ar. < ZAHY] ile MUZÂHİR/MÜZÂHİR[Ar. < ZAHR]

( Benzeyen, benzeyici. İLE Arka, taraflı çıkan, yardım eden, koruyan, zahîr olan. )


- MUZAHİR[Ar.] değil/yerine/= DESTEKLEYEN, YARDIM EDEN


- MÜZÂKERE[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞME/K


- MÜZÂKERE ile/ve/||/<> PAZARLIK


- MÜZÂRAA[Ar.] ile MÜZÂRAA[Ar.]

( Zira ile satma. [ZİRA: 75-90 santimlik bir uzunluk ölçüsü.] İLE Ekincilik üzerine yapılan işler. | Toprağa, çalışmaya ve kazanca ortak olmak üzere kurulan şirket. )


- MÜZÂYEDE[Ar. < ZİYÂDE] değil/yerine/= ARTIRMA


- MÜZÂYEDE[Ar. < ZİYÂDE] ile/ve/||/<> MÜNÂKAŞA ile/ve/||/<> EMÂNETEN

( Açık artırma. İLE/VE/||/<> Açık eksiltme. İLE/VE/||/<> Kim uygun görülürse. )


- MUZCER[Ar. < ZUCRET] ile MUZCİR[Ar. < ZUCRET]

( Sıkıntılı, ıstıraplı. İLE Sıkıntı veren, ıstırap. )


- MUZDARİP/MUZTARİB[Ar. < DARB] ile MÜSTARİB[Ar. < ARAB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALBB]

( Istırap çeken. İLE Araplaşmış olan, aslen Arap olmadığı halde sonradan Araplaşmış olan. İLE Tırmalayan, istihlâb eden. )


- MUZDARİP değil/yerine/= İÇVURUK/ÇEKENLİ


- Müze Kart'ınızı Alınız!


- MÜZE:
"KORUMA/SERGİLEME YERİ" ile/değil/||/<>/< ESİNLENDİRME YERİ/ARACI


- MÜZE değil/yerine/= SERGİLİK


- MÜZE(CİLİK) ve/<> İKTİDAR


- MÜZEHHEB[Ar. < ZEHEB] ile MÜZEHHİB[Ar. < ZEHEB]

( Altın suyuna batırılmış. | Yaldızlanmış. İLE Altın suyuna batıran, tezhipçi, tezhip eden. | Yaldıza batıran, yaldızcı. )


- MÜZEKKÎ[Ar. < ZEKÂT] ile MÜZEKKİR[Ar. < ZİKR]

( Temizleyen, aklayan, tezkiye eden. | Tanıklarını durumunu inceleyerek tanıkların kabul edilebileceğini kanıtlayan. | Cenâze töreninde, tezkiye eden. İLE Andıran, hatıra getiren, zikr ettiren. | Zikr eden, ibâdet eden. )


- MÜZELLİL[Ar. < ZÜLL ve ZİLLET] ile MÜZERRİ'[Ar. < ZER]

( Hakirleştiren, zelilleştiren. İLE Tohum eken makine. )


- MÜZERKEŞ ile ...

( Altın sırmalı, altın sırma ile işlenmiş. )


- MÜZEVİR/MUZEVVİR[Ar.] değil/yerine/= ARABOZAN

( İki kişinin arasındaki dostluğu ya da geçimi bozan "kişi". )


- MÜZEVVER[Ar. < ZEVER] ile MÜZEVVİR[Ar. < ZEVER]

( Uydurulmuş, düzme söz, haber, tezvîr olunmuş. İLE Yalanı, telleyip pullayan, arabozucu, tezvîr eden. )


- MÜZEYE GİR fakat "MÜZELİK OLMA!"


- MÜZEYYEN[Ar. < ZÎNET | çoğ. MÜZEYYENÂT] ile MÜZEYYİN[Ar. < ZÎNET]

( Süslenmiş, süslü, zînetlendirilmiş. İLE Süsleyen, tezyîn eden. )


- MUZÎ'[Ar.] ile MÛZÎ[Ar. < EZÂ] ile MUZÎ'[Ar. < ZÂYİ] ile MUZÎ/E[Ar. < ZİYÂ] ile MÛZİH/MUVAZZİH[Ar. < VUZÛH]

( Meydana çıkaran, açığa vuran, izâa eden. İLE İnciten, eziyet veren, rahat bırakmayan, îzâ eden. İLE Kaybeden, zâyi' eden. İLE Işık veren, parlayan, parlak, ziyâlandıran. İLE Açıklayan, ayrıntılı olarak anlatan, îzâh eden. )


- MÜZİK KONSERİ değil KONSER[Fr., İng. < CONCERT]/DİNLETİ


- MÜZİK ZİYAFETİ değil/yerine/= EZGİLER TOYU


- MÜZİK ile/ve/<> AHLÂK


- MÜZİK ve/||/<> BEYİN

( )


- MÜZİK değil/yerine/= KÜY, KÜĞ, ÇIĞGA


- MÜZİK ile/ve/<>/= MATEMATİK

( )


- MÜZİK ile/||/<> MATEMATİK

( Müzik kuramınin matematiksel temelleri )

( Farabi tarafından 935 yılında keşfedildi/formüle edildi. (870-950) (Ülke: Türkistan) (Önemli katkıları: İkinci öğretmen, mantık, müzik teorisi, siyaset felsefesi) )


- MÜZİK ve/<> MİMARLIK

( [temelinde] Zaman. VE/<> Mekân. )

( Akan mimarlık. VE/<> Taşlaşmış/donmuş müzik.[Architektur ist erstarrte Musik.] )

( MUSIK und/<> ARCHITEKTUR )

( MUSIC and/<> ARCHITECTURE )


- MÜZİK = MÛSİKÎ = MUSIC[İng.] = MUSIQUE[Fr.] = MUSIK[Alm.] = MUSICA[İt.] = MÚSICA[İsp.]


- MÜZİKAL[Fr.] ile MÜZİKHOL[İng.]

( Müzikle ilgili. | Müzik eşliğinde sergilenen, film ya da tiyatro oyunu. İLE Fon müziğinden yararlanılarak eğlenceli, fantezi oyunların oynandığı yer. )


- MÜZİKOLOJİ/MÜZİKOLOG değil/yerine/= MÜZİKBİLİM/Cİ


- MÜZÎL[Ar. < ZEVÂL] ile MÜZİLL[Ar.] ile MÜZİLL[Ar. < ZELLE]

( Yok eden, gideren, izâle eden. İLE Zelil kılan, izlâl eden. İLE Ayak kaydırıcı. | Yanlış yaptıran, yanlış iş gördüren. )


- MUZIR[Ar. < ZARAR] ile MUZİP[Ar.]

( Zararlı, zarar veren, zarara sokan. | Yaramaz, herşeyi bozan/karıştıran. İLE Şaka yapmaktan hoşlanan, takılgan. )


- MUZIRR[Ar. < ZARAR] ile MÜNZİR[Ar. < NEZR][>< MÜBEŞŞİR]

( Zararlı, zarar veren, zarara sokan. İLE Sonunun kötülüğünü söyleyerek korkutan. )


- MÜZİSYEN değil/yerine/= KÜYCÜ, KÜĞCÜ


- MÜZİSYEN ile VİRTÜÖZ

( MUSICIAN vs. VIRTUOSO )


- MUZLİM[Ar.] değil/yerine/= KARANLIK | GİZLİ/BELİRSİZ


- MÜZMEN[Ar. < ZAMAN] ile MÜZMİN/E[Ar. < ZAMAN]

( Müzmin duruma gelmiş. | [mecaz] Zayıflamış, halsiz düşmüş. İLE Üzerinden zaman geçmiş, eskimiş, süreğen hastalık. )


- MUZMER[Ar. < ZIMÂR | çoğ. MUZMERÂT] ile MUZMİR[Ar. < ZIMÂR]

( Gizli, saklı, örtülü, dışarı vurulmamış, içte saklı, ızmâr edilmiş. İLE İçinde saklayan, gizleyen, ızmâr eden. )


- MÜZMİN[Ar.]/CHRONIC[İng.]/KRONİK[Fr.] değil/yerine/= SÜREĞEN/SÜREGEN

( Ne kadar süreceği belirli olmaksızın sürüp giden. | Uzun zamandan beri süren. | Uzun zamandan beri süren, uzun süreli olan (hastalık). )


- MUZUR değil MUZIR


- MÜZZEMMEL[Ar.] ile MÜZZEMMİL[Ar.]

( Giysi içine sarılmış, tezmîl edilmiş. İLE Giysi içine saran, tezmîl eden. )


- MW/MICROWAVE[İng.] değil/yerine/= MİKRODALGA


- MY PERSONAL IDEA vs. THAT IS THE WAY SHOULD/SHOULDN'T BE


- MY :/yerine BENİM


- MYC-/-MYCES/-MYCEES/-MYCET-/-MYCETO-/MYCO-/-MYCOSİS ile/||/<> MYC-/MYCO-

( Mantar, mantar sınıfı, mantar enfeksiyonu, bir bölümün mantar enfeksiyonları. İLE/||/<> Mukus. )


- MY-/MYO- ile/||/<> MİO-/MEİO- ile/||/<> -STALSİS ile/||/<> TEN-/TENDO-/TENO-/TENONT-/TENONTO- ile/||/<> SARC-/SARCO- ile/||/<> SPLANCHN-/SPLANCHO-

( Kas, kasla ilgili. İLE/||/<> Daha az, daha küçük, kasılmanın azalması. İLE/||/<> Kasılma. İLE/||/<> Tendon. İLE/||/<> Et, kas. İLE/||/<> İç örgenlerle ilgili. )


- MYS/MODEL MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MODEL YÖNETİM DÜZENİ


- MYSELF :/yerine KENDİM


- MYSTERY :/yerine GİZEM


- MYTH :/yerine MİT


- N-GLYCAN İLE O-GLYCAN İLE GPI ile/||/<> GLİKOZİLASYON

( Protein şeker modifikasyonu. )

( Formül: Asn-X-Ser/Thr motifi )


- N-TİPİ İLE P-TİPİ İLE İNTRİNSİK ile/||/<> YARI İLETKEN TÜRLERİ

( Silikon ve germanyumun katkılanma türleri. )

( Formül: E_g(Si) = 1.1 eV )


- N-TİPİ YARIİLETKEN ile/||/<> P-TİPİ YARIİLETKEN

( N-tipi fazla elektron, P-tipi fazla delik )

( Formül: Donor (N) İLE Akseptör (P) )


- N-TİPİ ile/||/<> P-TİPİ

( n-tipi elektron verici katkı İLE p-tipi elektron alıcı katkı. )

( Formül: Donor (P ileAs) İLE Akseptör (B ileGa) )


- N'T :/yerine -ME, -MA (OLUMSUZ)


- n x v

( KÜTLE x HIZ )


- NA/NOMINA ANATOMICA[İng.] değil/yerine/= NABIZ PULSE VURU


- NABIZ ile/||/<> TANSİYON

( Nabız kalp atım sayısı İLE tansiyon basınç )

( Formül: Atım/dakika İLE mmHg )


- NABZI/M/N ve/||/<>/> KALBİ/M/N

( [atsın, ...] Seksen. VE/||/<>/> Tek sen. )


- NÂCİZ[Ar. çoğ. NEVÂCİZ] ile NÂ-ÇÎZ[Ar.] ile NÂCİS[Ar.]

( Azı dişi. İLE Değersiz, hiç sayılan, önemsiz, çok küçük şey. | Recâizâde Ekrem'in 1886'da basılmış, Fransızca'dan yaptığı çevirileri içeren bir kitabı. İLE Onulmaz hastalık. )


- NÂDÂN değil/yerine/>< YÂRÂN


- NADAS ile/ve/değil/yerine/||/<> NEKÂHET

( Toprakta/bitkilerde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sayrıda/kişide. )


- NADH ile/||/<> FADH₂

( NADH 2.5 ATP ETC İLE FADH₂ 1.5 ATP kompleks II giriş. )

( Formül: Kompleks I İLE II )


- NÂDİR değil/yerine/= AZ


- NÂDİR ile/ve/<> NÂDÎDE[Fars.]

( Seyrek, az, ender bulunur. İLE/VE/<> Görülmemiş, görülmedik. | Pek seyrek bulunan, çok değerli. )


- NADİR ile/değil TEK ile/değil YOK


- ENDER / NÂDİR/EN[Ar.] ile İSTİSNÂ/Î[Ar.]


- NAFAKA[Ar.] YÜKÜMÜ değil/yerine/= GEÇİMLİK YÜKÜMÜ


- NÂFİA[Ar.] değil/yerine/= BAYINDIRLIK

( Bir yeri, geliştirip güzelleştirmek için yapılan işlerin tümü. )


- NÂFİLE ile/ve/||/<> ZİYÂDE


- NAG ile NAG YILAN ile NAG YILI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Timsah. İLE "Ejderha". İLE Türk takviminin oniki yılından biri. )


- [ne yazık ki]
NAGASAKİ ve/||/<> HİROŞİMA

( Atom bombası, İkinci Dünya Savaşı sırasında sırasıyla 06 ve 09 Ağustos 1945 tarihlerinde atıldı. )


- NAĞRA değil NARA[Ar. < NARE]

( Haykırma, bağırma. | "Sarhoş ya da külhanbeyi" bağırması. )


- NAHHÂT[Ar.] ile NAHHÂT[Ar.]

( Kereste kesicisi, doğramacı, marangoz, tahta/ağaç oymacısı. İLE Kibirli, gururlu. )


- NÂHİB[Ar. < NEHB] ile NAHÎB[Ar. çoğ. NAHB] ile NAHÎB[Ar.]

( Yağmalayıcı/yağma eden, talanlayan/talanlayıcı, çapulcu. İLE Korkak. İLE Avaz avaz ağlama. )


- NAHÎF[Ar.] ile NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile NAHİF/NAİF[Fr.]

( Genizden gelen ses. İLE Zayıf, arık. İLE Kendini yetiştirmiş, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip sanatçılar tarafından yaratılan resim sanatı. | Güzel sanatların, özellikle resim alanında kendini yetiştirmiş sanatçısı ya da onun yapıtı. | Saf, deneyimsiz. | Acemice yapılan. )


- NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile/ve/değil/||/<>/< ZARİF[Ar. < ZARÂFET]


- NAHIL[Ar. < NAHL] ile ...

( Anıtsal süs. Gümüş ya da mumdan yapılarak gelinlerin önünde götürülmesi ya da sonra gelin odasına konulması zamanında âdet olan süs ağacı. | Hurma ağacı. )


- NAHÎL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL/E[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar.]

( Hurma ağacı. İLE İnce, zayıf, arık. İLE Kalburcu. İLE Susuz, suyu olmayan. )


- NÂHİR[Ar. < NAHR] ile NAHÎR[Ar.]

( Çürüyüp ufalanmış kemik. İLE Burundan hırlama. )


- NÂHİS[Ar.] ile NAHÎS[Ar. < NAHS]

( Kıtlık yılı. İLE Uğursuz. | Kıtlık. )


- NAHİV[Ar.]/SENTAKS[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZ DİZİMİ


- NAHİV ve FIKIH USÛLÜ ve TEFSİR USÛLÜ


- NAHİV[Ar.] ile SÖZ DİZİMİ

( SÖZ DİZİMİ )


- NÂHİYE[Ar.] değil/yerine/= BUCAK/BÖLGE


- NÂHL[Ar. çoğ. NÜHÛL] ile NAHL[Ar.]

( Dişil bal arısı. İLE Hurma ağacı. | Zamanında, âdet olan süs ağacı. | Gümüş ya da mumdan yapılarak gelinlerin önünde götürülmesi ve sonra gelin odasına konulması. | [yazında/edebiyatta] İnce, uzun, nârin gövdeli dilber. )


- NAHL[Ar.] ile ŞİMRAH[Ar.]

( Hurma ağacı. İLE Hurma budağı, salkımı. )

( Ekildikten ancak 40 - 50 yıl sonra meyve verir. )


- NAHZ[Ar.] ile NAHZ[Ar.]

( Bir şeyle dürtme. | Biber gibi şeyleri havanda dövme. İLE [cerrahlıkta] Ameliyatta kesilecek kemiği açma. )


- NAÎB[Ar.] ile NÂİB[Ar. < NEVB| çoğ. NÜVAB]

( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Birinin yerine geçen, vekil. | Kadı vekili. | Kadı, şeriat hükümlerine göre hüküm veren hâkim. | Nöbet bekleyen, nöbetle gelen. )


- NÂİL OLMAK ile/ve/<> LÂYIK OLMAK/OLABİLMEK


- NÂİL[< NEYL] ile ...

( MURADINA EREN, ERMİŞ, ELE GEÇİREN | (OLMAK) ile ABCDEF ( ERİŞMEK )


- NÂİM[Ar. < NEVM | çoğ. NÂİMÎN, NİYÂM, NÜVVÂM, NÜVVEM, NÜYYEM] ile NÂİM[Ar. < Nİ'M] ile NAÎM[Ar.]

( Lezzeti alınan her türlü yiyecek, bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. | Uyuyan, uykuda bulunan. İLE Taze, körpe. | Yumuşak, kemiksiz şey. İLE Bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. )


- NAK'[Ar.] ile -NÂK[Ar.]

( Suda ıslanma. | Sıcak suda haşlama. | İlâç olarak çıkarılan su. | Hayvanın yiyeceğini soğuk su ile ıslatma. | Toz. İLE Adlara takılarak sıfat oluşturan bir edat.[-li,-lü anlamını verir][DERD-NÂK: Dertli. | ELEM-NÂK: Elemli.] )


- NAKAHA[Ar.]-!TAZAVVACA[Ar.] -ile/ve/||/<>


- NAKALE[Ar.] ile NAKARE[Ar.]

( Haberciler, nakledenler. | Eşyayı bir yerden başka bir yere taşıyanlar. | Bir maddenin geçmesine uygun, elverişli olan şeyler. | Bir kitabı/yazıyı bir dilden başka bir dile çevirenler, aktaranlar. | Elektrik akımını ya da ısıyı ileten maddeler/iletkenler. İLE ... )


- NAKARAT değil/yerine/= YİNELEME, KOŞUMCA, KAVUŞTAK


- NAKED SİNGULARİTY İLE FİREWALL İLE FUZZBALL ile/||/<> KARADELİK PARADOKSLARI

( Karadelik fiziği problemleri. )

( Formül: S = A/4 (Bekenstein-Hawking) )


- NAKED :/yerine ÇIPLAK


- NAKİL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKIL (ETMEK)


- NAKİL[Ar.]/TRANSPORT[Fr.] değil/yerine/= TAŞIMACILIK/AKTARIM


- NAKIŞ ile CİVANKAŞI

( ... İLE Bir tür nakış ve işleme. )


- NÂKIS ile/||/>< ZÂİD

( Eksi/negatif. İLE/||/>< Artı/ pozitif. )


- NÂKIS/A[Ar. < NAKS] ile NAKIŞ[Ar.] ile NÂKIZ[Ar. < NAKZ]

( Eksik, noksan, tam olmayan. | Kusurlu, kusuru olan. | [matematikte] -[eksi] imi/işareti. İLE Genellikle kumaş üzerine, renkli iplikler ya da sırma ve sim kullanarak, elle, makineyle yapılan işleme. | Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. | Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli olanlarına verilen ad. | [mecaz] Hile. İLE Bozan, bozucu, bozma, çözme, kırma. )


- NAKL ETMEK ile BEYÂN ETMEK


- NAKLÎ İLİMLER(ULÛM-U NAKLİYE):
ULÛM-U ŞER'İYE ve/||/<> ULÛM-U LİSÂNİYE VE ÂLİYE[< ÂLET]


- NAKŞ (ETMEK):
HARF[HRF] ile/ve/<> RAKAM[RKM] ile/ve/<> KİTAP/KETEBE[KTB]

( Üçünün de anlamı, "Kazıyarak nakşetmek"tir. )


- NAKZ ile/ve/||/<> TAHSİS ile/ve/||/<> TAMİM ile/ve/||/<> İCMÂL ile/ve/||/<> TEFSİR

( ANNULATION avec LA RESTRICTION DU SENS OU DE LA PORTEE avec EXTENSION DU SENS OU DE LA PORTEE avec COLLECTIF avec ANNOTATION )


- NÂLÂN[Fars.] değil/yerine/>< HANDÂN[Fars.]

( İnleyici, inleyen. DEĞİL/YERİNE/>< Gülen, gülücü, güler, sevinçli. )

( "Son Hıçkırık"[Hülya Koçyiğit - Kartal Tibet] filmini de izlemenizi salık veririz. )


- NALLI MESCİD ile ...

( Bâbıâli'dedir. [XV. yy.] )


- NAM/NATIONAL ACADEMY OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= ULUSAL TIP AKADEMISİ


- NAMAZ:
DÜŞÜNCE ve EYLEM BİRLİĞİ/BULUŞMASI


- NAMAZ-NİYAZ


- NAMAZ ile/ve/||/<>/< AHLÂK

( [Zorunlu/Farz!] 5 vakit. İLE/VE/||/<>/< 24 saat boyunca, her an. )


- NAMAZ ve/<> ZAMAN

( ... VE/<> Tersten okunuşu ile. )


- NAMDAR[Fars.] değil/yerine/= ÜNLÜ


- NAME :/yerine İSİM


- NÂME[Fars.] ile -NÂME[Fars.]

( Mektup. | Sevgiye ve aşka dair yazılmış mektup. | Kitap, dergi/mecmûa. İLE "Yazılı/yazılmış, küçük kitap" anlamlarına gelerek birleşik/mürekkep sözcükler oluşturur.[EMİR-NÂME, KÂNUN-NÂME, KARAR-NÂME] )


- NAMİJA = BACANAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Eşin[kadın] kız kardeşinin kocası. )


- NAMIK KEMÂL FIKRALARI değil NÂM-I KEMÂL FIKRALARI


- NAMIK KEMAL ve/||/<>/< ABDÜLLÂTİF SUPHİ PAŞA


- NAMINA ile/değil/yerine ADINA


- NÂMİYE ile HASSÂSE ile MÜDRİKE

( Gövdesel yaşamsallığın, bitkilerdeki görünüşü. İLE Gövdesel yaşamsallığın, hayvanlardaki biçimi. İLE Gövdesel yaşamsallığın, insandaki dışlaşması. [akıl] )


- NAMUS ile/ve GÜVEN


- NÂMÛS[Ar.] ile/değil/<> NOMOS[Yun.]

( Yasa. | Ar, edep, hayâ, ırz. | Temizlik, doğruluk. | Allah'a yakın olan büyük melek. | Esrâr sahibi. | Sinek. | Derinden gelen ses. İLE/DEĞİL/<> Yasa. )


- NAMUS ile ŞEREF


- NAMUS-U EKBER ile/ve NAMUS-U ESGAR

( Tanrı. İLE/VE Para. | Sessiz adâlet. )


- NÂ-MÜTENÂHÎ[Fars., Ar.] değil/yerine/= SONSUZ


- NÂM-ZED ile ...

( NİŞANLI, SÖZLÜ, YAVUKLU | ADAY | MİRAS BIRAKANIN FEVKALÂDE İKAME YOLUYLA TAYİN ETTİĞİ MİRASÇI | LEHİNE VASİYET YAPILAN KİMSE )


- NAMZET[Fars.] değil/yerine/= ADAY


- NANE ile/ve/<> KEKİK

( PEPPERMINT vs. THYME )

( MENTHA PIPERITA cum THYMUS VULGARIS )

( ... İLE/VE ÂVŞİN, ÂVİŞE/ÂVİŞEN )


- NANE ile NARPIZ

( ... İLE Yaban nanesi. )


- NANKÖR[Fars.]["NAMKÖR" değil!] değil/yerine/= İYİLİKBİLMEZ


- NANKÖR[Fars.] ile/değil/yerine/>< VEFÂLI

( Tek bir yanlışınızı/eksiğinizi/zararınızı görse, tüm iyiliklerinizi/artılarınızı/yararlarınızı unutur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çok fazla yanlışınızı/eksiğinizi/zararınızı görse bile iyiliklerinizi/artılarınızı/yararlarınızı unutmaz. )


- NANO TEKNOLOJİ ile/ve/<> SÜPER İLETKEN/LER

( )


- NANO-CATALYSİS ile/||/<> BULK CATALYSİS

( Nano-catalysis nanoparçacık katalizör kullanırken İLE bulk catalysis makroskopik katalizör kullanır )

( Formül: High surface area )


- NANO-EMÜLSİYON ile/||/<> MİKRO-EMÜLSİYON

( Nano kinetik kararlı 20-200nm, mikro termodinamik <100nm. )

( Formül: Metastabil İLE kararlı )


- NANO-KAPSÜL ile/||/<> NANO-KÜRE

( Kapsül içi boş ilaç taşıma, küre dolu katı. )

( Formül: Hollow İLE solid )


- NANOKOMPOSİTE HİBRİD ile/||/<> NANOKOMPOSİTE AŞILAMASI

( Nanokomposite hibrid farklı materyallerin kimyasal birleşimiken İLE nanokomposite aşılaması fiziksel karışımdır )

( Formül: İnorganik-organik )


- NAPALM değil/yerine/= YANGIN KÖPÜĞÜ

( Yangın tüplerinin doldurulmasında kullanılan, alüminyum ya da sodyum palmitatla kıvamlaştırılmış madde. [Sodyum ve Palmitat] )


- NAPOLYON ile/ve/<> VIII. HENRY


- NAR ile NÂR

( Meyve. İLE Ateş. )


- NÂR ile/||/<>/< NUR

( Nar'ını, nur ile yıkamak/yakmak. )


- NARA[Ar. < NARE] ile/ve/||/<>/> ÇIĞLIK

( Haykırma, bağırma. | Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. İLE/VE/||/<>/> Acı, ince ve keskin selen. )


- NARASYON/U değil/yerine/= ÖYKÜ/SÜ


- NARATOR[İng. < NARRATOR] değil/yerine/= ANLATICI


- NARENCİYE[Ar.] değil/yerine/= TURUNÇGİLLER


- NARH[aslı NİRH] değil/yerine/= NARK, ÇARŞIDA, PAZARDA SATILAN ŞEYLER İÇİN RESMÎ MAKAMLARCA GÖSTERİLEN FİYAT


- NARİN/NAZENİN değil/yerine/= İNCEYİN/YEPELEK


- NARİN ile/ve/||/<> NAZİK


- NARRATIVE :/yerine ANLATI


- NARROW :/yerine DAR

Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(110/173)