Bugün[20 Kasım 2025]
itibarı ile 3.263 başlık/FaRk ile birlikte,
3.263 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(9/14)


- SAKLANMAK ile/ve/değil/yerine GERİDE DURMAK


- SAKLI GİZLİ (İŞLER YAPMAK)


- SAKLI ile/ve/değil GİZLİ


- SAKLIKENT ile SAKLIKENT

( Fethiye'de. İLE Antalya'da. )


- SAKO[İt. < Yun.] değil/yerine/= ÜSTLÜK

( Paltoya benzer bir tür üstlük. )


- ŞAKRAK ile ŞAKRAK

( Şen, neşeli, yaşam dolu. İLE İspinozgillerden, başı siyah, boynu kırmızı, ötücü bir kuş. )

( ... cum PYRRHULA PYRRHULA )


- SAKSAĞAN ile TAYVAN MAVİ SAKSAĞANI

( )


- ŞAKŞAK ile ŞAK ŞAK

( Çoğunlukla hokkabazların kullandıkları, hafifçe vurulduğunda hızla vurulmuş gibi "şak" diye ses çıkaran tahta maşa. İLE Eller birbirine vurulduğunda çıkan ses. )


- SAKSI ile VAZO[İt.]

( Toprak bulunur. İLE En fazla su bulunur. )

( Geniş. İLE İnce. )

( Pişmiş topraktan yapılan, içine toprak konularak çiçek yetiştirmekte yararlanılan kap. İLE Çiçek koymak için kullanılan kap. )


- SAKSIYI SÜSLEMEK değil/yerine ÇİÇEĞİ SULAMAK


- ŞAKUHAÇİ ile ...

( Nefesli bir çalgı. )


- ŞÂKÜL[Ar.] değil/yerine/= ÇEKÜL

( Ucuna, küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç. )


- ŞAKÜL/ŞAKUL/ŞAVUL[Ar.]/PLUMB[İng.] değil/yerine/= ÇEKÜL


- SAKÜLER/SACCULAR[İng.] değil/yerine/= KESELEŞMİŞ


- ŞÂKÛLÎ[Ar.] ile ŞÂKÛLÎ[Ar.]

( Çekülle ilgili. İLE [matematik] Düşey. )


- ŞÂKULÎ değil/yerine/= DÜŞEY


- SAKURA[Jap.] ile ...

( Kiraz çiçeği (ağacı). )


- SAL YAYLASI ve POKUT YAYLASI


- SÂL-NÂME[Fars.] ile ...

( Yıllık. [Belirli konulara dair yıldan yıla çıkarılan dergi/kitap] | Cep takvimi. )


- SAL'[Ar.] ile SÂL[Ar.]

( Baş tepesinin dazlaklığı/kılsızlığı. İLE Yıl/sene. )


- ŞAL ile LAHURİ[Ar. Batı Pakistan'da, Lahor kentinin adından]

( ... İLE Lahor'da yapılan, bir tür şal, Lahor şalı. )


- SAL ile/ve/||/<> ŞAL


- SALÂ'[Ar.] ile SALÂH[Ar.]

( Cuma namazına ve bazı yerlerde cenazeye çağırmak için minarelerde okunan salavat. | Meydan okuma, "kendine güvenen varsa çıksın!" diyerek bağırma. | Bir mahalle çocuklarının, başka bir mahalle çocuklarıyla taş kavgalarına çıkmaları. | Mevlevîlerde, "can"ları namaza/mukabeleye/yemeğe çağırma. İLE Düzelme, iyileşme, iyilik. | Rahatlık, barış. | Dine olan bağlılık. )


- SALÂBET[Ar. < SULB] değil/yerine/= KATILIK/SAĞLAMLIK

( Peklik, katılık, sağlamlık. | Manevi kuvvet, dayanma. )


- SALÂBET[Ar.] ile KASVET[Ar.]


- SALAD :/yerine SALATA


- SALÂH ile/ve/||/<>/> FELÂH


- SALÂH ve/<> SALÂT


- SALÂHİYET[Ar.] değil/yerine/= YETKİ

( YETKİ, BİR İŞE KARIŞMAYA YA DA GÖREV GEREĞİ BİR İŞ YAPMAYA, BİR HAREKETTE BULUNMAYA HAKLI OLMA | BİR DÂVÂYA BAKABİLME )


- SALÂHİYET ve/||/<> EHLİYET ve/||/<> KUDRET

( APTIDUTE et/||/<> CAPACITE et/||/<> PUISSANCE )


- SALÂHİYETNÂME değil/yerine/= YETKİBELGE


- SALAK/LIK ile/ve "ÖKÜZ/LÜK"


- SALAK/LIK ile/ve/<>/değil ÇARESİZ/LİK


- SALAK/LIK ile/değil/yerine/>< SABIRLI/LIK


- SALAK/LIK ile/ve/değil/||/<> ŞAŞKIN/LIK


- SALAK/LIK ile/ve ZAVALLI/LIK

( Kısa sürelidir. İLE/VE Uzun sürelidir. )

( Sonuçtadır. İLE/VE Hem süreçte, hem de sonuçtadır. )

( Hepimiz arada bir salak durumuna düşebiliriz fakat salaklıklarımızda ısrarcı olmak zavallılığa düşürür. )


- SALAK ile/değil ASALAK

( "Asalak" sözcüğünün salak ile hiçbir ilişkisi yoktur. )


- SALAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAF


- SALAM[Azr.] = SELAM[Tr.]


- SALAMANJE[Fr.] değil/yerine/= YEMEK ODASI


- SALAMURA[İt.] değil/yerine/= TUZLU SUDA TUTULMUŞ


- SALARY :/yerine MAAŞ


- SALAŞ ile ...

( Eğreti yapılmış kulübe, baraka. )


- SALÂT-I KÂİM > SALÂT-I DÂİM


- SALÂT ile ...

( NAMAZ | DUA | YÖNELİŞ | KURTULUŞ )


- SALÂT ve/||/<>/>/< ZEKÂT


- SALATA HAZIRLARKEN:
[önce] LİMON sonra ZEYTİNYAĞI


- SALATA" ile/değil/yerine KOMEDİ


- SALATA ile SELÎTA

( ... İLE İçine zeytinyağı konulan salata. )


- SALATA ile SÖĞÜŞ

( ... İLE Üzerine, yağ, limon dökülmeden ve birbirine karıştırılmadan yenen domates, salatalık vb. )


- SALATALIK -=

( Salatanın parçası olan, salataya konulan. SALATA-LIK )


- SALATALIK/HIYAR ile ACUR

( ... İLE Kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, açık yeşil renkte, irice bir tür hıyar. )

( ... cum CUCUMIS ANGURIA )


- SALATALIK/HIYAR ile ALKAM

( ... İLE Acı salatalık. )


- SALATALIK/HIYARDA:
BADEM ile SİLOR ile DİKENLİ

( KISSA ile ...
KISSÂ ÜL-HİMÂR: Eşek hıyarı.(ÉLATER) )


- SALATALIK ile/||/=/<> DİN KABAK

( ... İLE Kütahya'daki adı. )


- SALÂTÎN CAMİLERİ ile ...

( SULTAN CAMİLERİ )


- SALÂTÎN(SULTAN) CAMİLERİ


- SALÂVAT:
DUA BAŞINDA ile/ve DUA SONUNDA

( Allah'a niyazın yükselmesi için, duanın kabulü için. İLE/VE Hz. Muhammed'in dualarına ilhak olması ve duanın tashihi için. )


- SALÂVÂT[< SALÂT)(SALÂT Ü SELÂM] ile ...

( NAMAZLAR | HZ. MUHAMMED'E VE ONUN SOYUNDAN GELENLERE OKUNAN DUA [ALLAHÜMME SALLİ ALÂ SEYYİDİNÂ MUHAMMEDİN VE ALÂ ÂLİ MUHAMMED ile ABCDEF ( EFENDİMİZ MUHAMMED'E VE ONUN SOYUNA SOPUNA SALÂT VE SELAM OLSUN] )


- ŞALDIR-ŞULDUR


- SALDIRAY ile/ve/||/<> BATIRAY ile/ve/||/<> ATILAY ile/ve/||/<> YILDIRAY

( 1939'da, Haliç Tersanesi'nden denize indirilen ve ne yazık ki, 1942'de batan, Türkiye'nin ilk denizaltısı Batıray ile birlikte Atatürk'ün belirlediği öteki üç denizaltının adları... )

( TRT Arşiv - Twitter[1] paylaşımını görmek için burayı tıklayınız...

TRT Arşiv - Twitter[2] paylaşımını görmek için burayı tıklayınız... )


- SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME

( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )


- SALDIRI ile/değil/yerine ÇIKIŞ


- SALDIRI ile/ve/değil/yerine/<> EYLEMSİZLİK/KAYITSIZLIK


- SALDIRI ile/değil/>< HAKKINI SAVUNMAK

( Etkin olmaya alışık olmayana, hakkını savunmak, "saldırı" gibi gelebilir. )


- SALDIRI ile/değil SAPTAMA/TESPİT/BEYAN

( [not] ATTACK vs./but TO DETERMINE/ESTABLISHING/TO DECLARE )


- SALDIRMAK ile/ve/değil/yerine "SARMAK"


- SALDIRMAK ile/ve/<>/> "SAYDIRMAK"


- SALDIRMAK ile/değil/yerine/>< SARILMAK


- SALDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SATAŞMAK


- SALDIRMAK ile/ve/değil YÜKLENMEK


- SALE :/yerine SATIŞ


- SALEP[Ar.] ile SA'LEB[Ar. çoğ. SAÂLİB]

( Salepgillerin örnek bitkisi, orkide. [Lat. ORCHIS] | Bu bitkinin yumru durumundaki köklerinden dövülerek hazırlanan beyaz toz. | Bu tozun, şekerli süt ya da su ile kaynatılmasıyla yapılan sıcak içecek. İLE Tilki. )


- SALEP[Ar.] ile VANİLYA[İsp.]

( Salepgillerin örnek bitkisi. | Bu bitkinin yumru durumundaki köklerinden, dövülerek hazırlanan beyaz toz. | Bu tozun, şekerli su ile kaynatılmasıyla yapılan sıcak içecek. İLE Salepgillerden, çiçekleri beyaz, kokulu, tırmanıcı küçük bir bitki. | Bu bitkinin, tatlılara hoş koku vermesi için kullanılan meyvesi. )

(

Vanilya )

( ORCHIS cum VANILIA PLANIFOLIA )


- SALEP ile ASILMIŞADAM

( ... İLE Salepgillerden, çiçekleri asılmış, bir insana benzeyen ve köklerinden salep çıkarılan bir bitki. )


- SALEPÇİOĞLU, MUSTAFA (İST. 1960) :

( İETT Kulübünden transfer edildi ve iki sezon (1980 - 1982) Sarıyer S.K. de tescilli kaldı. Bu süre içinde 38 lig, 3 kupa olmak üzere 41 resmi ve ayrıca 16 özel maçla birlikte toplam olarak 57 maçta oynadı. Lig maçlarında 5 ve özel maçlarda 1 olmak üzere takımına 6 gol kazandırdı. Malatyaspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. Sarıyer Spor Kulübü üyesi olup, 2017/2018 sezonunda yönetim kuruluna seçildi ve genel kaptan olarak görev yaptı. )


- SALES vs./and MARKETING )

( To serve the ready product. vs./AND To prepare the unprepared product to sale. )


- SALES :/yerine SATIŞLAR


- ŞALGAM ile ALABAŞ/ALMAN ŞALGAMI/GULUMBRA/KOLORABİ/YER LAHANASI

( Turpgillerden, yumru köklü bir bitki. İLE Turpgillerden, şalgama benzeyen bir bitki. )

( BRASSICA RAPA cum BRASSICA OLERACEA GONGYLODES )


- ŞALGAM ile ŞEYTANŞALGAMI

( Kabakgillerden, iri ve etli, nişastadan oluşan, kök sapından müshil olarak yararlanılan, tırmanıcı bir süs bitkisi. )

( BRYONIA DIOCIA )


- SALGI ile/ve YAYILMA

( Kimyasal. İLE/VE Kimyasal/Elektriksel. )


- SALGILAMAK ile BOŞALTMAK

( SECRETION vs. EXCRETION )


- SALGILAMAK ile/değil YAYMAK


- SALGIN ile "... DALGA"


- SALGIN ile KOLERA[Fr. < CHOLERA]

( ... İLE Şiddetli ishal ve kusmalarla kendini gösteren, çok bulaşıcı, salgın ve öldürücü bir hastalık. )


- SALI PAZARI ile SALI PAZARI ile SALI PAZARI

( Fındıklı - Tophane arasındaki semt. İLE Kadıköy'de, Altıyol - Selâmiçeşme arasında bulunan bir semt ve pazar. İLE Şehremini'de kurulan semt pazarı. )


- SALI ve CUMA

( İstinsah yapılan gün. VE ... )


- SALI ile SALI

( Haftanın ikinci günü. İLE Onun sahip olduğu sal. )


- SALÎB[Ar. çoğ. SILÂB] ile SÂLİB[Ar. < SELB]

( Haç. [Fars. ÇELİPÂ] İLE Kapıp götüren, alan, alıp yok eden. | Olumsuzlaştıran/menfîleştiren. | İnkâr eden. )


- SALICINÉES = SAFSÂFÎYE


- SÂLİH[< SALÂH] ile ...

( YARAR, ELVERİŞLİ, İYİ, UYGUN, YAKIŞIR | YETKİSİ VE HAKKI OLAN | DÎNİN EMRETTİĞİ ŞEYLERE UYGUN HAREKETTE BULUNAN )


- SALİH ile MÜTTAKÎ


- SALİH ile/ve SAHİH


- SALİH ve/> SARİH

( Salihlerde gaflet olmaz. )


- SÂLİH ve/||/<> ZÂHİD

( ... VE/||/<> Dinin biçim yönüne fazla önem veren, aşırı, çok sofu. | Kendini, sadece dine veren. | Masiva'ya itibar etmeyen. )


- SALİHA SULTAN ÇEŞMESİ / AZAPKAPI ÇEŞMESİ ile SALİHA SULTAN SEBİLİ

( Azapkapı'da, Azapkapı Camisi önündedir. İLE Azapkapı'da, Azapkapı Camisi karşısındadır. )

( 1733'te, Sultan II. Mustafa'nın eşi Saliha Sultan tarafından. [Rokoko üslûbundadır.] İLE 1732'de, Sultan II. Mustafa'nın eşi Saliha Sultan tarafından. )


- SALİHOĞLU, TAHSİN (İSKEÇE/YUNANİSTAN, 1941) :

( Gümülcine Celal Bayar Lisesinden mezun oldu. İstanbul'a gelerek İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesinden Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. 1971'de kendi şirketini kurdu. Isıtma, havalandırma ve klima işleri yaptı. Kendini Batı Trakya Türklerinin haklarını aramaya adadı. Bu çalışmaları sırasında bir dönem Batı Trakya Türkleri Derneği Başkanlığı görevini üstlendi. 1992'de Anavatan Partisinden Avcılar Belediye Başkanlığına seçildi ve bu görevi 1999'a kadar devam ettirdi. )


- SÂLİK-İ MECZUB ile/||/<> MECZUB-U SÂLİK

( Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanan kişi. İLE/||/<> Allah'ın, varoluşunu, aklını, "benliğini" hak makamına çektiği kişi. )


- SÂLİK-MECZUB ile MECZUB-SÂLİK


- SÂLİK ile/ve BENDEGÂN


- SÂLİK ile MECZUB


- SÂLİK ile/ve/||/<>/> SÂDIK


- SÂLİK ile/ve/||/<>/> SAHİP


- SALİK ile/değil SAİK


- SÂLİM[Ar.] değil/yerine/= ESEN, SAĞLAM


- SÂLİM değil/yerine/= ESEN/SAĞLAM


- SÂLİM ile/ve/<> SELİM

( Güvende olmak, güven vermek. İLE/VE/<> Duru olmak. )

( Aklın. İLE/VE/<> Kalbin. )

( ... İLE/VE/<> Doğru, dürüst, kusursuz. | Ur ya da bazı sayrılıklarda, sonu iyi, tehlikesiz, kötücül olmayan, iyicil. )


- SALIN/PHYSIOLOGICAL SALINE[İng.] değil/yerine/= SERUM FİZYOLOJİK


- SALINA SALINA (YÜRÜMEK)


- SALINGAÇ ile/değil SALINCAK


- SALINIM ile/ve DEVİNİM

( OSCILLATION vs./and MOVEMENT )


- SALINIM ile/ve/||/<>/> HASTALIK/PATOLOJİ


- SALINIM ile/değil SALIM

( OSCILLATION vs. EMISSION )


- SÂLİS ile/||/<> SÂLİSEN

( Üçüncü. İLE/||/<> Üçüncü olarak. )


- SALİSİLAT[Fr.] ile SALİSİLİK ASİT

( Salisilik asidin tuzu. | Salisilik asidin, türlü alkollerle ve fenollerle yaptığı ester. İLE Söğüt kabuğundan çıkarılan antiseptiklerle ilgili olan. [Aldehidin yükselgenmesiyle elde edilen, türlü uçucu yağlarda ester biçiminde bulunan, ekşi ya da tatlı olabilen, 155 °C'de ergiyen bir asit.] )


- SALİSİLİK ASİT ile GLİKOLİK ASİT


- SALKIM AĞACI = AKASYA[Lat.]


- SALKIM SAÇAK

( Eskimiş eşyalarda. )


- SALKIM, RASEMUS, RASEM = ANKÛD = GRAPPE


- SALKIM ile CINGIL/CİNGİL/ŞINGIL

( ... İLE Küçük, üzüm salkımı. | Boncuk, gümüş ya da altın para ile yapılmış, başlığa ya da giysiye takılan süs, )


- SALKIM ile/ve ÇİTMİK

( ... İLE/VE Üzüm salkımının küçük dalı. | İki parmak ucu ile alınan miktar, çimdik. )


- SALKIM ile SALKIM

( Üzüm gibi, çoğu bir sap üzerinde, birarada bulunan yemiş. | Ana saptan çıkan yan çiçeklerin sapları, hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu. | Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan ağaç türü ve çiçeği. İLE Topla atılan demir parçaları. )

( ... | ... | WISTERIA SINENSIS cum ... )


- SALLA(N)MAK ile SİLKELE(N)MEK

( TO SWING vs. SHAKE OFF )


- Sallamadan KONUŞ!!!


- SALLAMAK ile ATMAK


- SALLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARSMAK


- SALLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YUVARLAMAK


- SALLANMA ile/ve/değil/yerine SALINIM


- SALLANMAK ile SARSILMAK


- SALLANMAK ile YALPALA(N)MAK

( TO SWING vs. TO LURCH )


- SALLANTI ile ÇALKANTI


- SALLANTI ile SARSINTI


- SALLAPATİ (İŞ YAPMAK)

( Düşünmeden ve saygısızca davranan. | Düşüncesizce, saygısızca ve patavatsız bir biçimde. )


- SALMAK/SALAN ile/ve/||/<> SARMAK/SARAN


- SALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SAÇMAK


- SALMAN, DR. MEHMET G. (İST. 1946) :

( İ.Ü.Çapa Tıp Fakültesinden mezun oldu. Şişli Etfal Hastanesinde ihtisasını yaptı ve aynı yerde çalıştı. Bilahare Sarıyer İsmail Akgün Devlet Hastanesinde Başhekim olarak görev yaptıktan sonra İstanbul İl Sağlam Müdürü olarak çalıştı. Güreş ve Boks Federasyonlarının sağlık kurullarında bulundu. Boks ve Güreş Milli takımlar doktorluğu yaptı. İstanbul Hıfzı Sıhha Kurulu üyeliği de yaptı. Sarıyer Spor Kulübü'nde 7 dönem yönetim kurulu üyesi ve 15 yıldan fazla kulüp doktoru olarak görev yaptı. Sarıyer İsmail Akgün Devlet Hastanesi Başhekimliği görevini uzun süre yaptıktan sonra emekli oldu. )


- SALON[Alm.] değil/yerine/= TÜNLÜK


- SALSA ile BACHATA ile MAMBO ile MERENGUE ile SAMBA ile RUMBA ile CHA CHA CHA ile PASO DOBLE ile JIVE

( Dünyanın her yerinde bilinen Salsa, Avrupa'da, Karayipler'de, özellikle Küba ve Porto Riko'da, Orta Amerika'da, Panama, Guatemala ve New York'un Latin kolonilerinde çok gelişir. Elektrikli çalgıların da kullanıldığı Salsa danslarında, Afrika kökenli vurmalı çalgılar ve bakır üflemeli sazlar büyük rol oynar. Salsa'da, şarkılar her zaman İspanyolca olup şarkıların başlıca işlevi, dans figürlerine eşlik etmektir. Dünyanın belirli bölgelerinde, belirgin olarak ötekilerden ayrılan Salsa stilleri vardır. Birbirinden farklı figürlere sahip olan Salsa'nın tarzları, aynı dansın farklı yaklaşımları ve felsefeleri olarak kabul edilebilir.

İLE

1980'lerde, Dominik Cumhuriyeti'nde, turizmin gelişmesi ve ülkenin dünyaya açılması sonucu popülerliği artan Bachata, içinde aşk, tutku gibi duyguları yansıtan romantik şarkılarla yapılan bir dans türüdür. Bachata, ayrıca, ülkemizde Salsa'dan sonra en çok yeğlenen, yakın eşli bir danstır.

İLE

Küba'da ortaya çıkan Mambo, Kuzey Amerika'daki, Swing ve Rock gibi türlerden etkilenerek günümüzde yapılan biçimini alır. Erkek dansçının sol ayakla başladığı ve ağırlık merkezini ise kalça olarak belirlediği bu dans türü, en yaygın biçimde Küba'da karşımıza çıkar. 1950'li yıllarda, Avrupa tarafından da tanınan Mambo, kıtaları aşan bir dans olarak tüm dünyaya yayılır.

İLE

Dominik Cumhuriyeti'nin yerel dansı olan Merengue, özellikle küçük ve kalabalık dans salonlarına karşı oynanan bir dans türüdür. Oldukça hareketli figürler içeren Merengue, öğrenilmesi kolay, doğaçlamaya açık bir "eğlence" dansı olarak da bilinir. Çiftlerle değil, bir çember biçiminde uygulanan Merengue, hızlı ayak hareketleri, omuzların silkilmesi ve kıvrak kalça hareketleri, bu dansın ana yapısını oluşturur.

İLE

Samba, Brezilya'nın Rio kentinde düzenlenen karnavallarda, kutlama ve eğlenceyi temsil eden dans olarak bilinir. Brezilya müziğine ait kuvvetli bir davulun da yer aldığı, özgün bir müziğe sahip olan Samba, Rio Karnavalı'ndaki dansçıların, gösterişli giysileriyle gösteriye dönüşür. Karnavallarda yapılan bu tip Samba, daha gelişmiş bir biçim olan Uluslararası Samba'dan farklıdır. Samba, Rio Karnavalı'nda, kişisel olarak uygulansa da uluslararası gösterilerde eşli olarak uygulanır.

İLE

Yavaş tempolu, zor bir Latin Amerikan dansı olan Rumba, dans eden çiftler arasındaki tutkuyu hareketlere yansıtır. Aşkın dansı olarak da nitelendirilen rumbada, dansın tutkusunun ve etkisinin büyük bölümü, müzikteki ezgilerde yaşam bulur. Rumba'yı, kusursuz olarak uygulamak için müziğe ve teknik ayrıntılara bağlılık gerekir. Bu ayrıntılar da dansçılardaki güçlü bir denge ve bilek, diz ve kalça koordinasyonu sonucunda ortaya çıkar.

İLE

Amerika'da, 1950'li yıllarda, Mambo ve Rumba'nın birleşiminden doğarak ortaya çıkan Cha Cha Cha, neşeli ritmleri ve müzikleriyle zamanla tüm dünyaya yayılan bir dans türü olur ve Uluslararası Latin Amerikan Dansları'nın vazgeçilmezlerinden sayılır. Canlı, dinamik, hızlı hareketler içeren Cha Cha Cha; neşeli, sevinçli, yerinde duramayanların dansı olarak adlandırılır.

İLE

Kökleri İspanya'ya uzanan "Paso Doble", "iki adım" anlamına gelir. Temiz ve canlı hareketler gerektiren Paso Doble'nin ruhunu seyirciye aktarabilmek için yavaş ve sakin hareketlerden kaçınmak gerekir. Latin dansları arasında en son öğrenilen Paso Doble'de, doğaçlama figürler yoktur, önceden belirlenmiş bir koreografiyi gerektirir.

İLE

Temelinde akrobatik hareketler barındıran bu dans türü, İkinci Dünya Savaşı süresince, Amerika'dan İngiltere'ye yayılır ve ilk olarak 1944 yılında, Londra'lı bir dans öğretmeni olan Victor Silvester tarafından "Jive" olarak adlandırılır. Canlı ve enerjik olmanın yanısıra, zarif bir görünüm de gerektiren bir Latin Amerikan dansı olan Jive, oldukça hareketli figürler içerir. )


- SALSA ile/ve RUEDA


- SALSA ile SALSA


- SALSALA-İ CERES


- SALT SOYUTLAMA ile/ve/> HİÇÇİLİK(NİHİLİZM)


- SALT ile SALTIK

( Yalnız, tek, sırf. | İçinde yabancı bir öğe bulunmayan. | İçinde, kendine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı. İLE Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, koşulsuz. | Koşulsuz, bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına, tam sayılan bir olgunun niteliği. )


- SALT = SIRF, SAF, MAHZ = PURE[İng.] = PUR[Fr.] = REIN[Alm.] = PURUS[Lat.] = PURO[İsp.]


- SALT :/yerine TUZ


- SALTA[İt.] ile SALTA[İt.] ile SALTA[İsp.]

( Köpeğin, arka ayakları üzerinde ayağa kalkması. İLE Yakasız, iliksiz, kolları bolca bir tür kısa ceket. İLE Gergin duran bir halatı, biraz koyuverme eylemi. )


- SALTA[İt.] ile SETRE[Ar.]

( Yakasız, iliksiz, kolları bolca, bir tür kısa ceket. İLE Düz yakalı, önü ilikli bir tür uzun ceket. )


- SALTANAT değil/yerine/= YETKELİK

( Osmanlı Saltanatı ya da Padişahlık, Osmanlı döneminde kullanılan yönetim biçimine verilen addır. Yönetim biçimi Osmanlı Hanedanı üyesi sultanın görünüşte mutlak egemen olmasına dayalıdır. Saltanat sözcüğü, gösteriş ve zenginlik anlamında da kullanılır. Saltanat'ın bazı dönemlerinde, sultanın yetkin olmamasından dolayı, Haseki Sultan'lar ya da Valide Sultan'lar [hatta Mihrimah Sultan örneğinde görüldüğü gibi, sultan kızı] devlet yönetimine katılmış, hatta zaman zaman devleti yönetmiştir. Bu dönem, "Kadınlar Saltanatı" olarak bilinir. Dönem, büyük ölçüde Osmanlı'nın duraklama dönemine denk gelir. Kanuni Sultan Süleyman'ın yaşlılık döneminde [1550 civarı] başlamış, 1656 yılında Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazam oluşuna kadar devam etmiştir. Saltanat, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 01 Kasım 1922'de kabul ettiği "Osmanlı'nın münkariz olduğuna dair" 308 numaralı kararname ile kaldırılmıştır. Kararname, ilga yargısını geriye yürüterek "İstanbul'daki biçimi hükümetin 1920'de[16 Mart 1336] tarihe intikal ettiğini" bildirmiştir. Saltanatın kaldırılmasıyla Türk Tarihi'nin en uzun ömürlü devleti Osmanlı Devleti'nin 623 yıllık süreci resmen sona ermiştir. )


- ŞALTER[Alm.] ile ŞALTER[Alm.] ile ŞALTER[Alm.]

( Anahtar. İLE [fizik] Genellikle, binaların girişine gelen, elektrik akımını açıp kapamaya yarayan araç. İLE Gişe. )


- SALTIK GÖRÜNÜŞLER ile/değil GÖRÜNÜŞLERİN SALTIK İLKESİ

( [not] ABSOLUTE APPEARANCES vs./but ABSOLUTE PRINCIPLE OF THE APPEARANCES )


- SALTIK İSTENÇ ile/ve/||/<> BEN


- SALTIK TİN:
SANAT ile/ve/||/<> DİN ile/ve/||/<> FELSEFE


- SALTIK/LIK / MUTLAK/LIK ile/ve/||/=/<> KOŞULSUZ/LUK


- SALTIK/LIK ile/ve/||/<>/< ETKİLENMEYİŞ


- SALTIK/MUTLAK:
SONSUZ ile/ve/||/<> TÜKETİLEMEZ OLAN


- SALTIK/MUTLAK ile/ve GÖRELİLİK

( Göreli olan, mutlak kabul edildikçe, çatışma, kaçınılmazdır. )


- SALTIK = MUTLAK = ABSOLUTE[İng.] = ABSOLU[Fr.] = ABSOLUT[Alm.] = ABSOLUTUS[Lat.] = ABSOLUTO/TA[İsp.]


- SALTIK ile SABİTE


- SALTIK ile/ve YALITILMIŞ

( ABSOLUTE vs./and INSULATED )


- SALTUK DEDE TÜRBESİ :

( Türbe Rumelifener Köyünde ve Tahlisiye Feneri'nin içindedir. Mezar taşındaki kitabesinden ölüm tarihinin 1788/1789 olduğu anlaşılmaktadır. Bu yatıra "Saltuk Dede" denildiği gibi "Saltuk Baba" ve "Sarı Saltuk" da denilmektedir. Sarı Saltuk'un esas adı Ebu Hayr Muhammed Buhari'dir. 1300'de öldüğü kabul görür. Sarı Saltuk ile ilgili hikayeler değişiklik gösterir. Türkiye'nin birkaç yerinde Saltuk Dede, Saltuk Baba veya Sarı Saltuk türbesi olduğu gibi Balkan ülkelerinde de (Arnavutluk, Yugoslavya, Bulgaristan, Moldovya ve Romanya'da da) bulunmaktadır. Köy balıkçıları balığa giderken türbe önünden geçmeyi ve yatırın ruhu için dua etmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. )


- SÂLÛS[Ar. çoğ. SILÂB] ile SÂLÛS[Ar.]

( Teslîs. [fels. TRIVIUM] İLE İkiyüzlü/riyâkâr. )


- SALUTATION/GREETING vs./and LOVE


- ŞALVAR[Azr.] = PANTOLON[Tr. < Fr.]


- ŞALVAR[Fars. < ŞELVÂR] ile ALTINOLUK

( Genellikle ağı çok bol olan, bele bir uçkurla bağlanan, geniş bir pantolon türü. İLE İşlemeli kadın şalvarı. | Altın sırma ya da kılaptanla işlenmiş çizgili kumaş. | Bu cins kumaşların üstünde bulunan sırma işlemeli yollar. | Sarıkların üstüne sarılan sırma şerit. )


- ŞALVAR[Fars. ŞELVÂR]/DİMİ ile/değil/yerine PANTOLON

( Genellikle, ağı çok bol olan, bele bir uçkurla bağlanan, geniş bir pantolon türü. İLE ... )


- ŞALVAR/DİMİ ile ÇAKŞIR

( ... İLE Bir çeşit erkek şalvarı. | Kuşların ayağında bulunan ve süs gibi görünen tüy. )


- ŞALVAR ile/değil ÇİNTAN

( ... İLE/DEĞİL Kadın şalvarı. )


- ŞALVAR değil/yerine/= TUMAN


- SALVO[İt.] ile SALTO[İt.]

( Yaylım ateşi. | Yoğun bir biçimde yapılan atak. | Gemide kullanıldığı yere göre belirli uzunluğu olan ince halatlara verilen ad. İLE Rakibin gövdesini kollarıyla birlikte kavrayarak yana ya da arkaya savurma, devirerek bastırma biçiminde uygulanan bir güreş oyunu. )


- SALYA-SÜMÜK (AĞLAMAK)


- SALYA[Ar. < Yun.]/RÎK[Ar.] ile TÜKÜRÜK

( Ağızdan sızan tükürük. İLE Tükürük bezlerinin, ağza akan salgısı. )

( MEL'UB: Salyalı ağız. )

( SALIVA vs. SPITTLE )


- SALYANGOZ ile DELİKLİSALYANGOZ/İSKERLET


- SALYANGOZ ile DEV AFRİKA SALYANGOZU


- SALYANGOZ ile DİKENLİ SALYANGOZ

( ... İLE Karındanbacaklılar sınıfından, ılık ve tropik denizlerde yaşayan, kabuğu üzerinde birçok dikeni olan bir yumuşakça. )

( ... cum MUREX )


- SALYANGOZ ile/ve ELONA


- SALYANGOZ ile/ve KONİK SALYANGOZ

( Karada. İLE/VE Denizde. )

( Bir salyangoz üç yıl kesintisiz uyuyabilir. )

( ... İLE/VE Avustralya'da, resiflerde yaşarlar. )

( ... İLE/VE Dünyanın en zehirli canlılarındandır. )

( ... İLE/VE Zehirleri, çeşitli hastalıkları tedavide kullanılırlar. )

( ... İLE/VE 600 çeşidi vardır. 100'ü Avustralya Büyük Mercan Resif'lerinde bulunur. )

( ... İLE/VE İnsan için en zehirli olan hayvanları avlarlar. )


- SALYANGOZ ile PULLUK SALYANGOZU


- SALYANGOZ ile YAĞMACI SALYANGOZ


- SALYONGOZ değil SALYANGOZ


- SAM İLE LB İLE LBL ile/||/<> YÜZEY MODİFİKASYON

( Kontrollü yüzey kaplama teknikleri. )

( Formül: Alkanetiyol-Au SAM )


- ŞÂM U SEHER[Fars.] değil/yerine/= AKŞAM-SABAH


- ŞÂM-GÂH/ŞÂM-GEH[Fars.] ile ...

( Akşam vakti. )


- ŞÂM-I İSRÂ[Fars.] ile ...

( Mi'râc gecesi. )


- ŞÂM[Ar. < ŞÂME] ile ŞÂM[Fars.]

( [gövdede] Benler. İLE Akşam. )


- SÂM[çoğ. SILÂB][Fars.] ile Sâm[Fars.]

( Gökkuşağı, eleğimsağma. İLE Hz. Nuh'un oğlu.[Semitik kavimler, bu nesildendir] )


- ŞÂM[Fars.] ile ...

( Akşam. )


- SAM ile/||/<> LB FİLM

( SAM kendiliğinden tek tabaka tiol-Au, LB transfer çok. )

( Formül: Spontan İLE mekanik )


- ŞAM değil ŞAM-I ŞERÎF


- SAMADHİ[Sansk.](CH'AN TİNG, SANWEİ SAMOTİ[Çince]) ile ...

( Bilinç üstü (üstün bilinç) hali, derin meditasyon, trans, vecd hali. Yoga uygulamasında arayıcının(sadhara) meditasyon nesnesi, konusu(sadhya) ile bir olması, böylece tarifsiz ve koşulsuz mutluluğa ermesi. Aşkın bilinç hali. Zihnin onu çevreleyenlerden tam olarak geri çekilmesi, mükemmel uygulanmış bir meditasyonun meyvesi; zihnimiz ya da gerçek doğamız üzerine saf bir tefekkür. Dhyana yoluyla ulaşılan durum. Theravada Budizmi'nde Dört Yüce Gerçek'ten 4.'sü olan Dharma'yı oluşturan 8 basamaklı yüce yolun en üst basamağı.
1. Evre: Saf düşünceler, anımsama, meditasyon.
2. Evre: Düşüncenin durdurulması ve kontemplasyon; sevinç ve huzur bilinci.
3. Evre: Sessizlik ve sakinliğin yaşanması.
4. Evre: Kişinin ego yükünden özgürleşmesi.
( Samadhi'nin tipleri:
* Savikalpa, dualistik âlemde bir duyusal nesne (genellikle bir ideal ya da bir tanrı) tasavvur etmek,
* Nirvikalpa, tüm kuşkuların, biçimlerin ve isimlerin ötesi,
* Nissankalpa, tüm arzuların “sankalpa“ biçimindeki gelişlerinin durması, nirvrittik, hatta istemsiz tasavvurlar(vritti'ler) durur,
* Nirvasana, vasanalar'ın içgüdüsel kabarışı bile durur. )


- SAMADHİ[Sansk.] = CH'AN TİNG, SANWEİ SAMOTİ[Çince]


- SAMAN EV ile/ve/değil/yerine HUĞ EV ile/ve/değil/yerine KERPİÇ EV ile/ve/değil/yerine BAĞDADÎ EV

( HUĞ EV/ÇUKUROVA EVİ: Duvarları murt ya da hayt çubuğu ile sepet örer gibi örülür. Çatısı saz ile kaplanır. İç duvarlarına kerpiç sıva yapılır. Yapımı kolaydır. [Taş duvar ustasına ücret verecek olanağı bulunmayanlar bu tarz evler yapardı.] )


- SAMAN[Ar.] ile SÂMÂN[Ar.] ile Sâmân[Ar.]

( Türlü ekinlerin, taneleri ayrıldıktan sonra kalan sapları ve daha çok bunların harmanda parçalanmışı. İLE Servet, zenginlik. | Rahat, dinçlik. | Düzen. | Kudret, iktidar. İLE Sâmânî devletinin kurucusu. )


- SAMAN ile BART

( ... İLE Katı saman. )


- SAMAN ile ÇELMİK

( ... İLE Buğday ve başakla karışık, iri saman. )


- SAMAN ile KESMİK

( ... İLE Başakla karışık iri saman. | Taş gibi olmuş toprak parçası. )


- SAMAN ile ŞAMAN


- SAMANA ile SAMANYA

( Huzur içinde yaşayan Brahmin. | Rahip. İLE Tümellik. )


- ŞAMANDIRA[Yun.] değil/yerine/= YÜZENEK/YÜZERTOP

( Halkalarına tekne bağlamak için limanda demirlenmiş olan, içi boş, her yanı kapalı, çoğunlukla metalden yapılan fıçı vb., yüzer top. | Denizde yol göstermeye, bir tehlikeyi ya da geçiş yolunu haber vermeye yarayan yüzer nesne. | Kapama düzenini sağlayan, metal ya DA plastikten yapılmış, suda yüzen top. | Kandilde, fitili tutmak için yağda yüzen, telli mantar düzeneği. )


- SAMÂNÎ[Ar.] ile Sâmânî[Ar., Fars. çoğ. SÂMÂNİYÂN]

( Saman renginde, açık sarı. İLE Sâmânî devletinden olan. )


- ŞAMANİZM ile/||/<> ORGANİZE DİN

( Şamanizm bireysel aracılık İLE organize din kurumsal yapıdır. Şamanizm avcı-toplayıcı İLE organize din tarımsal toplumların dinidir. Göbeklitepe ritüel alanı şamanizm İLE organize din arasında geçiş olabilir. )


- ŞAMANLAR'IN SEVDİĞİ RENKLER:
AÇIK MAVİ ve SÜT MAVİSİ ve ALTIN SARISI ve FİLİZ YEŞİLİ ve LEYLAK


- SAMANYOLU/SAMANUĞRUSU/HACILARYOLU/KEHKEŞAN[Fars.] değil/yerine GÖKYOLU

( Açık gecelerde, gökyüzünde boydan boya görülen, uzun, yıldız kümesi. )


- SAMARYUM[Fr.]

( Atom sayısı 62, atom ağırlığı 150,4 ve yoğunluğu 7,75 olan, seyrek bulunur öğe. [Simgesi: Sm] )


- SAMATHA ile ...

( Sükûnet, yoğunlaşmak, sakinlik, dinginlik. | Konsantrasyon Meditasyonu. )


- SAMAVAYA ile ...

( İçkinlik. )


- SAMBOGAKAYA ile ...

( Feragat Elbisesi/Gövdesi. Nirvana'ya ulaşmış, Dharma'da bir süre kalmış fakat evrende aydınlanmamış tek bir kişi kalmayana kadar hizmet için geri dönme. )


- ŞAMDAN ile/değil ÇIRAKMA/ÇIRAKMAN

( ... İLE/DEĞİL Üzerine, kandil, mum ya da herhangi bir ışık konulan, yüksek tabla. )


- ŞAMDAN ile MENORA

( ... İLE Museviliğin simgesi olan sekiz kollu şamdan. )


- SAME vs. COMMON


- SAME vs. SIMILAR


- ŞÂME[Ar. çoğ. ŞÂM, ŞÂMÂT] ile ŞÂME[Ar.]

( [gövdede] Ben. İLE Akşam. )


- SAME :/yerine AYNI


- SAMED[Ar.] ile SEYYİD[Ar.]


- SAMED/[İng. SUBSTANCE] ile ...

( PEK YÜKSEK, ULU, DÂİM, EZELÎ, EBEDÎ | KİMSEYE VE HİÇBİR ŞEYE GEREKSİNİMİ OLMAYAN ALLAH | KENDİNDE, KENDİNDEN ÖNCE OLANA PRİM VERMEMEK ( O bir şeyden çıkmamıştır, ondan da bir şey çıkmaz. )


- SAMED ve/||/<> SOMUT


- SAMEDÂNİYYET ile ...

( HİÇBİR ŞEYE GEREKSİNİMİ OLMAMAK, KENDİNDEN ÜSTÜNÜ OLMAMAK (ULÛHİYYET) )


- SAMENESS vs. ANALOGY


- SAMET ve/<> SOMUT

( Dolu. VE/<> Dolu. )

( ETERNAL/ABSOLUTE and/<> CONCRETE )


- SÂMİ'[Ar.] ile ÂLİM[Ar.]


- SÂMÎ[Ar. < SÜMÜVV] ile SÂMÎ[Ar.] ile SÂMİ'[Ar. < SEM | çoğ. SÂMİÎN, SÂMİÛN] ile Sâmî[Ar.] ile Sâmî[Ar.] ile Sâmi[Ar.] ile SÂMİH[Ar.]

( Yüksek, yüce.[Sadrâzamla ilgili olan ve o makamdan çıkan işler için kullanılırdı] | Ünlü/şöhretli. İLE Katılık, sertlik, kuruluk. İLE Duyan/işiten. | Dinleyen/dinleyici. İLE Sâm soyundan olan. İLE Asurca, İbranice, Habeşçe gibi dilleri konuşan çeşitli kavimlerinin toplandığı kol. | Bu koldan olan. İLE XVIII. yüzyılda yaşamış, Osmanlı şairlerindendir.[Arpa Emîni Zâde adıyla ünlüdür.] İLE Eliaçık/cömert. )


- SÂMÎ ile SEMÎ

( Zaman zaman duyan. İLE Sürekli duyan. )


- SÂMÎ ile SEMÎ

( Zaman zaman duyan. İLE Sürekli duyan. )


- ŞÂMİL[< ŞEML < ŞÜMÛL] ile/ve/<> KÂMİL[< KEMÂL]

( Topluma. İLE/VE/<> Kişiye/sana! )

( Genele. İLE/VE/<> Özele. )

( İçine alan, kaplayan, çevreleyen. İLE/VE/<> Tam, eksiksiz, bütün. | Olgun. | Bilgin, âlim. )


- ŞÂMİL[< ŞEML ve/< ŞÜMÛL]:
İÇİNE ALAN, KAPLAYAN, ÇEVRELEYEN


- SAMİMÎ(YET) değil/yerine/= İÇTEN/LİK


- SAMİMİYET ile AÇIKLIK ile SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK

( Açıklığı ve iyilikseverliği sayesinde hem çevresine, hem de sonuç olarak kendine yararlı olan biri simgelenir. )

( SINCERE | INTIMACY vs. OPENNESS vs. TRANSPARENCY )


- SAMİMİYET ve/||/<>/< ADANMIŞLIK


- SAMİMİYET ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> ÇIKAR


- SAMİMİYET ile/ve/<> DOĞALLIK


- SAMİMİYET >< ERKÂN

( Samimiyet oluşunca, erkân kalkar. )


- SAMİMİYET ve/||/<> SAMİMİ NİYET


- SAMİMİYET >< SAVUNMA

( "Savunmalarını" bırakmıyorsun ki, samimi olmasını istediğin kişi/ler bunu yapsın. )

( INTIMACY >< DEFENSE )


- SAMİMİYET >< YABANCILIK

( İki kişi, sadece samimi olduğunuda, artık birbirine yabancı değillerdir. )


- SAMİMİYET >< YALNIZLIK


- SAMİMİYETİN BELİRTİSİ ve/||/<> DÜRÜSTLÜĞÜN İFADESİ

( Gözler. VE/||/<> Sözler. )


- SAMİMİYETSİZLİK ile/ve/değil/||/<> MESAFELİLİK


- SÂMİN[Ar.] ile SÂMİN[Ar.]

( Yağlı, semiz. İLE Sekizinci. )


- SÂMİR[Ar.] ile SÂMİR[Ar.]

( Gece toplantıları. İLE Meyveli, meyve tutmuş. )


- SAMKHYA ile ...

( Sayı. )


- ŞAMPİYON[Fr., İng. < CHAMPION] değil/yerine/= BÖKE


- SAMPLE[İng.] değil/yerine/= ÖRNEK


- SAMPLE :/yerine ÖRNEK


- SAMPLING[İng.] değil/yerine/= ÖRNEKLEME


- ŞAMPOLYON

( 1822 yılında, hiyeroglifleri başarılı bir biçimde çözen kişi. [1790-1832] )


- SAMSARA ile ...

( Görecelilik, geçicilik ve yanılsama âlemi. Doğum ile ölüm dünyası/döngüsü. Nirvana'nın sonsuzluk ve sükûtu ile kıyaslanır. )


- SAMSKARA ile ...

( Zihinsel izlenim, anı. Vasana, artakalan izlenim olarak da adlandırılır. | Eğilim, yönelim. )


- SAMSKRTA ile ...

( Geçici olana dair. Dünya. (<->Asamskrta) )


- SAMSUN[Yun.] ile SAMSUNHANE

( Savaşta kullanılan köpeklere verilen ad. İLE Ayaspaşa'da, XVI. yüzyılda sultanın köpeklerinin yetiştirilip beslendiği yer. )


- SAMUR ile DENİZ SAMURU

( ... İLE Amerika'nın kuzey okyanus kıyılarında yaşayar. Çok avlanıldığından soyu tükenme tehlikesi geçirmektedir. Yasalarla korunmaya çalışılmaktadır. Gerçek bir su hayvanıdır. Suda yavrular, suda uyur ve suda beslenir. Karaya seyrek çıkar. )

( Uzunluğu 120 ve kuyruğu 30 cm.'dir. Ağırlığı 40 kg.'ı bulur. Çoğunlukla deniz kestanesi, midye, istiridye, mürekkepbalığı ve salyangozlarla beslenir. Rahatça 30 metre derine dalar. Suyun yüzüne çıkınca sırtüstü yatarak avını midesinin üstüne koyar. Göğsüne yerleştirdiği yassı bir taşa vurarak kabuklarını kırar. Araç kullanabilen nadir hayvanlardandır. )

( Her yıl tek bir yavru yavrular. Sırtüstü yüzerken yavrusunu emzirir. Avlanacağı zaman yavruyu yosunlar arasında gizler. )

( image )

( LUTRA cum LUTAX LUTRIS )


- SAMUR ile SUSAMURU/LUTR[Fr.]

( SUSAMURUGİLLER: SEMMÛRİYYE[Ar.] | MUSTÉLIDÉS[Fr.] )

( Susamurları, akıntıyla farklı yerlere sürüklenmemek için uyurken el ele tutuşur. )

( ... İLE Sansargillerden, tüyleri koyu kahverengi, iyi yüzen, küçük bir tür hayvan. )

( SEMMÛR[çoğ. SEMÂMÎR] )

( SABLE vs. OTTER )

( ... avec LOUTRE )

( ... mit OTTER )

( MARTES ZIBELINA cum LUTRA LUTRA )

( ... con NUTRIA )

( ... con LONTRA )

Bugün[20 Kasım 2025]
itibarı ile 3.263 başlık/FaRk ile birlikte,
3.263 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(9/14)