O ve Ö ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 23.121 başlık/FaRk ile birlikte,
23.121 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(17/94)
- BULUCU/KEŞFEDİCİ DENEY ile/ve/||/<>/> DOĞRULAYICI DENEY
- BÜLÛĞ ile REŞİT
( En erken başlangıcı erilde 12, dişilde 9 yaşındadır. Sonu, ikisinde de 15-16'dır. [İklime ve kişiye göre değişebilir.] İLE Reşit olma yaşı, [yasalarca] 18 yaşını tamamlayıncadır. )
( SİNN-İ BÜLÛĞ ile REŞÎD[< RÜŞD] )
- BÜLÛĞA ERMEK ile/değil RÜŞTÜNÜ İSPAT ETMEK
- BULUNÇ/VİCDAN[Ar.]:
DIŞARIDA ile/değil/yerine/>< İÇERİDE
( İlâh. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölçü. )
- BULUNÇ/VİCDAN ve/=/||/<> ÖLÇÜ/MİZAN
- BULUNÇ/VİCDAN[Ar.] ile/ve/<> BİLİNÇ
( CONSCIOUS vs./and/<< CONSCIOUSNESS )
- BULUNÇ/VİCDAN ve/||/=/<> TARİH
( Kişide. VE/||/=/<> Toplumda. )
- BULUNDURMA ile BİRİKTİRME
( KEEPING vs. COLLECTING )
- BULUNMAK ile/ve/||/<>/> TERK ETMEK
- [ne yazık ki]
"BULUP DA BULAMAK"["BUNAMAK" değil!] ile/ve/||/<> "AZIP DA AZIMSAMAK"
- BULUŞ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- BULUŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- BULUŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- BULUŞARAK, ANLAŞMAK ile/ve/||/<> ANLAŞARAK, BULUŞMAK
- BULUŞMA = APPOINTMENT/MEETING[İng.] = RANDEVU/RENDEZ-VOUS[Fr.] = RENDEZVOUS/VERABREDUNG[Alm.] = APPUNTAMENTO[İt.] = CITA[İsp.]
- BULUŞMADA ve YAŞAMDA:
GEÇ ile/değil/yerine/>< ZAMANINDA ile/değil/yerine/>< (")ERKEN(")
( Kabul edilemez olan/olabilen. İLE/DEĞİL Geç kalınmış olan/olabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanında olan/olabilen. )
( Unacceptable. VS. Late. VS. On time. )
( AT MEETING and LIFE:
[not] LATE vs./but ON TIME vs./but (")EARLY(") )
- BULUŞMAK:
NESNE(SİN)DE ile NESİNDE/NEDENİNDE
- BULUŞMAK ile/ve UYUŞMAK
( TO MEET vs./and TO HARMONIZE )
- BULUT ile ALTIGEN BULUT
- BULUT ile ÂMÂ
( ... İLE Altında ve üstünde hava bulun(may)an bulut. )
- BULUT ve/||/<> BOYUT
( CLOUD and/||/<> DIMENSION )
- BULUT ve/<> FRAKTAL
- BULUT ile GERD
( ... İLE Toz bulutu. )
- BULUT ile GÜRLEYEN BULUT
( ... ile RÂİDE[çoğ. REVÂİD] )
- BULUT ile KARABULUT
( ... İLE Sıkıntı, felaket. )
- BULUT ile MAMMATUS BULUTLARI
( ... İLE En nadir görülen bulut kümelerinden biri... )
(
)
- BULUT ile MERCİMEK BULUTU
- BULUT ile NİSAN BULUTU/EBR-İ NÎSÂN[Fars.]
( Nisan bulutu. )
- BULUT ile/ve/||/<> PERDE ile/ve/||/<> KAPI
- BULUT ile RAF BULUTU
( CLOUD vs. SHELF CLOUD )
- BULUT ile SAÇAKBULUTU
( ... İLE İnce, tüy gibi, saçaklı görünüşü olan, buz parçalarından oluşmuş beyaz bulut. )
( ... cum SIRRUS )
- BULUT ile YAĞMUR/KAR GETİREN BULUT
( Bulutlar, atmosferde asılı kalan minik su damlacıkları ya da buz kristalleri yığınlarıdır. Bu damlacık ya da kristaller su buharının duman ya da tuz gibi daha da küçük parçacıklar etrafında yoğunlaşmasıyla oluşur.[Yoğunlaşma çekirdekleri olarak adlandırılırlar.] )
( CEHÂM: Yağmur vermeyen bulut. )
( SEHÂB, GAMÂM/E ile ... )
( EBR/EBİR/EBRÛ[< EBRÎ: Bulutumsu. | ÂB-RÛ: Su yüzü. | Kaş.] ile ... )
( CLOUD vs. NIMBUS )
- BUMERANG ile/ve FRİZBİ[İng. FRISBEE]
( BOOMERANG vs./and FRISBY )
- BUNALIM/KRİZ ile/ve/||/<> YARALANMA/VURUK/TRAVMA
- BUNALIM ile/değil BUNALTI
- BUNALIM ile/ve DUYARSIZLIK
- BUNALIM/BUNGUN ile/ve SIKINTI/LI
( DEPRESSION vs./and DISTRESS/BOREDOM )
- BUNALMA ile BUNAMA/ATEH[Ar.]/DEMANS[Fr., İng. < DEMENTIA]
( Sonsuz sonucu olmayan hiçbir küçük iş yoktur. )
( ... ile ATEH [ATÛH: Bunak] )
- BUNALTI ile/ve DUYARLILIK
- BUNAMADA:
VASKÜLER ile/ve/||/<> LEWY CİSİMCİKLİ ile/ve/||/<> FRONTOTEMPORAL ile/ve/||/<> PARKINSON ile/ve/||/<> HUNTINGTON
- BUNDA, ANLAŞIL(A)MAYACAK ...:
"... BİR ŞEY Mİ VAR?" / ... NE VAR?" ile/değil/yerine/>< ANLAŞIL(A)MAYAN BİR ŞEY VAR MI?
( İkisi de soru değil "soru" "kipinde"/"biçiminde", yukarıdan/dikey bir dille, yargı/yükleme sözleridir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlamaya çalışmak üzere ve anlayışla, yatay bir dille âdil/tarafsız/yüksüz/yargısız/nötr yaklaşım sözü/sorusu. )
- BUNU ALDIM <>/||/>/< BUNALDIM değil/yerine
YANLIŞIMIN/YANILSAMAMIN/OYUNUN FARKINDAYIM
- BUNU DA İTİRAF ETMEK GEREK ile/ve/değil/||/<>/< BUNU DA İFADE ETMEK GEREK
- BUNUN/ONUN 'ANLAM'I YOK! ile/değil BUNUN/ONUN YARARI YOK!
- BUNUN/ŞUNUN/ONUN GİBİ ile/ve/||/<> BUNA/ŞUNA/ONA BENZER
- BÜNYE ile/ve/||/<> GENETİK
- BURAYA/KONUŞMAYA/KONUYA TEŞRİF ETTİ değil BURAYI TEŞRİF ETTİ(ŞEREFLENDİRDİ/ONURLANDIRDI)
- BURÇ ile BURÇ
( Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe ya da çok köşeli kale çıkıntısı. | Zodyak üzerinde yer alan 12 takımyıldıza verilen ortak ad. İLE Ökseotu. )
- BURÇ değil GENELLEME
( Kişileri, burçlarına göre ayırmak ve tanımlamak, ciddi bir karşılığı bulunmayan, gerçekliklerden, yaşamın ayrıntılarından ve/ya da kendinden kaçışlara hizmet eden genellemelerdir. )
- BURETTE[Fr.] değil/yerine/= DAMLAÇ
( Tüketilen suyu ölçen aygıt. | Oylumsal çözümlemelerde tüketilen sıvı niteliklerini doğru olarak belirlemeye yarayan, bir ucu açık, öteki ucu musluklu, üzeri santimetre küpün onda birini gösterecek biçimde derecelendirilmiş uzun cam boru. )
- BURGAÇ/EĞRİM/GİRDAP[Fars.] ile/ve/||/<> KISIR DÖNGÜ
- BURGATA[< İt.] -ile
( Tel ve bitkisel halatların pus[2.54 cm.] olarak çevresini belirten birim. )
- BÜRGE ile BÜRGE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Pire. İLE Aklı olmayan, deli. )
- BURHAN[Ar.] ile BUHRAN[Ar.]
- BURJUVA/Zİ değil/yerine/= KENTSOYLU/LAR / KENTLİ
( Ortaçağ Avrupası'nda tüccarlara verilen ad. | Orta durumlu halk. )
- BURKİNA FASO'DA:
YOL SORMA ve/<> HAL-HATIR SORMA
( Herhangi birine yol soracak olursanız, önce tokalaşırlar. Hal-hatır sorarak, size gideceğiniz yeri tarif eder ve sonra tekrar tokalaşarak ayrılırlar. )
- BIYIKLARDA:
BURMA ile NEVHAT ile GAYTAN ile YOLUK ile KIRPIK ile PIRASA ile YASTIKLI
( ÇÂR-DARB[Fars.]: Dört darp. Kalenderîlerin arasında sakal, bıyık, kirpik ve kaş yerine kullanılan bir deyimdir. )
( BURÛT: Bıyık. )
- BURNU BÜYÜK/LÜK ile/değil/yerine SEÇKİN/LİK
- BURS- ile/||/<> CYST-/CYSTİ-/CYSTO-/CYSTİDO- ile/||/<> VESİCO-
( Kese. İLE/||/<> Kese, torba. İLE/||/<> İdrar kesesi, kese, kabarıklık. )
- YASTIKÇIK/KESE/TORBA/BURSA[Lat. < BURSA SYNOVIALIS] ile Bursa
( Eklem bölgelerinde bulunan, içi sıvı dolu küçük kesecikler. [Kaslar, tendonlar ve kemikler arasındaki sürtünmeyi azaltarak hareketi kolaylaştırır.] İLE Türkiye'de, Marmara bölgesindeki bir il. | M.Ö. II. yüzyılda kurulan kent, Prusias[Bitinya Kralı] adını almış ve zamanla Bursa biçiminde değişmiştir. )
- BÜRÜNME ile/ve/||/<> SARINMA
- BÜSBÜTÜN ile/değil/yerine TÜMÜYLE/TAMAMEN
- BÜŞRÂ[Ar.]/MÜJDE değil/yerine/= SEVİNÇLİ SAVA/ÇAV(HABER)
- BU/ŞU:
"TABLO" ile "SAHNE"
- [BU/ŞU/O] ANLAMI:
"TAHSİL ETMEK" ile/ve/||/<>/>/< ZEVK ETMEK
- BU/ŞU/O SÖZ/DÜŞÜNCE/DAVRANIŞ:
DOĞRU MU? ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKLI MI?
- BÜTE ile BÜTGÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çok. İLE Dışkı, kaka.[Yalnızca çocuklar için kullanılır.] )
- BÜTÜN BUNLAR değil BUNLARIN HEPSİ/TÜMÜ
- BÜTÜN CANLI ORGANİZMALAR ile/ve/değil/||/<>/> TÜM VAR OLANLAR
- BÜTÜN ile/ve BAĞLANTILI
( COMPLETE vs./and CONNECTED/RELATED )
- BÜTÜN ile/||/<>/= BÜTÜN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Herhangi bir şeyin güvenilir ve sağlam olanı. İLE/||/<>/= Parçaların biraradalığı. )
- BÜTÜN[Ar.] < BÜTÛN[Ar. < BATN]
( Eksiksiz, tam. | Parçalanmamış. | Birlik, tamlık. İLE Karınlar. | Nesiller, soylar. | İç. )
- BÜTÜN ile/ve/<> BÜTÜNSEL
( ... cum MILVUS MIGRANS )
- BÜTÜN ile/ve DÜZEN/SİSTEM
- BÜTÜN ile/ve/||/<> GÖRÜNMEYEN
- BÜTÜN ile/ve/değil/<> PARÇA
( Bir kavramın, bireylerinin toplamı, bütünü vermez. )
( Bütün, parçaların toplamından daha fazla birşeydir. )
( ZIRNIK[Fars. < ZIRNÎH]: Sıçanotu, arsenik madeni ile kükürt karışığı bir madde. | Herhangi bir şeyin en küçük, önemsiz ve işe yaramaz parçası. )
( PIECE vs./and ENTIRE/WHOLE )
( ... ile/ve/değil/<> BERH: Parça, az şey, hisse, nasip. | Su birikintisi. | Şimşek. | Yaş odunun yanarken çıkardığı yaşlık. | Balık. )
( HOLON ile MEROS )
- BÜTÜN ile/değil/yerine TÜM
( Parçası bulunur. İLE/DEĞİL/YERİNE Parçası bulunmaz. )
( Nitelikse. İLE/DEĞİL/YERİNE Nicelikse. )
( Tekse. İLE/DEĞİL/YERİNE Çoksa. )
( Bütün, ("Parçaların biraradalığı", "Bütünlük", "Entegrasyon/Integration/Integrity") anlamını taşıyan bir sözcüktür.
Tüm ise, (ingilizce "Whole/All") ile karşılık bulur. Parça parça olsa da, çeşitli oranlarda eksiklikler de olsa istisnasız ve ayırımsız, tamamıyla/tümüyle kapsamadır.
Bütün elmalar, bütün insanlar, bütün arabalar, bütün kitaplar, olmaz! Parçalarının ayrı ayrı kullanılma durumu olmayanlar için gereksiz/yersiz/fazladan bir sözcüktür "bütün".
Bir saksıdaki çiçeğin tüm yaprakları söz konusuysa, "bütün yapraklar" denildiğinde, --her sözcüğün, kendi anlamını taşıdığı bilgisiyle--, ucu sararmış/kırılmış, bir parçası kopmuş yapraklar devredışı bırakılmış olur, ki biz tamamını, hepsini demek istiyoruzdur.
"Bütün parçalar" diyemeyeceğimiz ve
"Bütünden Gelim/Bütüne Varım" olamayacağı gibi! )
- BÜTÜNCÜL ile/ve/||/<> ORGANİK
- BÜTÜNLENME ile/ve/||/<> TAMAMLANMA
- BÜTÜNLENME ile/ve/||/<> TAMLANMA
( )
- BÜTÜN/LÜK(ĞÜNDE) ile/ve/||/<> BAĞLAM(INDA)
- Bütünlük için DİNLE!!!
- Bütünlük için SUS!!!
- BÜTÜNLÜK ile/ve/||/<> BİREŞİM/TEVHİD
- BÜTÜNLÜK ile/ve/<> BÜTÜNCÜLLÜK
- BÜTÜN/LÜK ile/ve/||/<> DİZGESEL/LİK
- BÜTÜNLÜK ile/ve DOKUNULMAZLIK
( INTEGRITY vs./and IMMUNITY )
- BÜTÜNLÜK ile ESRİME
( ... İLE Esrime, duyulur olanlardan, bir başka deyişle tikel şeylerden başlayıp derece derece iç algıya ve iç algıdan da geçip bir an için bile olsa yokluğa dalmak, aslına kavuşmak demektir. )
- BÜTÜN/LÜK ve/||/<> GÜVENİLİR/LİK
- BÜTÜNLÜK ile/ve/değil/||/<>/< GÜZELLİK
- BÜTÜNLÜK ile/ve/||/<> HAKİKAT
- BÜTÜNLÜK ile/ve/<> İÇ İÇELİK
- BÜTÜNLÜK ve/<> IŞILTI
- BÜTÜNLÜK ve/<> IŞIMA
- BÜTÜN/LÜK ile/||/<> KUŞATICI/LIK
- BÜTÜNLÜK ile/ve/<> SÜREKLİLİK
- BÜTÜNLÜK ile/değil TÜMEL
- BÜTÜNLÜK ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON
( INTEGRITY vs. CONCENTRATION )
- Bütünlüklü KONUŞ!!!
- BÜTÜNSEL ile BÜTÜNLÜKLÜ
- BU'UD değil/yerine/= BOYUT
- BUYRUK/BUYUR ile/değil/||/<>/> (")BUYURUN(")
( Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir. | İLE/DEĞİL/||/<>/> İnceliğin ve/ya da anlayışın en üst seviyede olduğunu yansıtmak üzere kullanılan söz ya da kinâyeli söz. | Nispetli bir davranış ya da tutumla ve gerisi suskunlukla yansıtılan/gösterilen, ikinci sözcüğü tek sözcük olan[olarak kullanılan] bir karşıt pekiştirme[oxymoron]. )
- BÜYÜCÜ/LÜK" / "SİHİRBAZ/LIK" /"KÂHİN/KEHÂNET" ile/değil YANILTICI/LIK / İLÜZYON/İST
- BÜYÜĞÜN İÇİNDEKİ KÜÇÜK ile/ve/değil/yerine KÜÇÜĞÜN İÇİNDEKİ BÜYÜK
- BÜYÜK BEBEK ile/ve KÜÇÜK BEBEK
- BÜYÜK BURUN/LULUK ve/||/<>/> BURNUNUN DİBİNDEKİ FIRSATLARI/GERÇEKLERİ GÖREMEME
- BÜYÜK ...:
ÇATIŞMALAR ile KARŞITLIKLAR ile GERİLİMLER
( BÜYÜK ÇATIŞMALAR/KARŞITLIKLAR/GERİLİMLER - AKIL - DİNİ "İNANÇ/İMAN" )
- BÜYÜK ÇÖKÜŞ/LER ile/ve/<> !SAVAŞ
- BÜYÜK DEVLET ile/ve/değil/yerine KÜÇÜK DEVLET
- BÜYÜK DÖNGÜLER ile/ve/+/||/<> KÜÇÜK/İÇ/ALT DÖNGÜLER
- BÜYÜK HATA:
BİR ŞEYE/KİŞİYE, GEREĞİNDEN FAZLA DEĞER VERMEK ile/ve/değil/<> KENDİNE, HAK ETTİĞİNDEN DAHA AZ DEĞER VERMEK
- BÜYÜK GÖZELER/HÜCRELER ile/ve/<> KÜÇÜK GÖZELER/HÜCRELER
( MAGNO ile/ve/<> PARVOSEÜLER )
( )
- BÜYÜK KANYON ile COPPER KANYONU
( Amerika'da. İLE Meksika'da. )
( ... İLE Büyük Kanyon'dan, 4 kat daha büyüktür. )
- BÜYÜK/KÜÇÜK ile/ve/||/<> ARD ARDALIK ile/ve/||/<> YAN YANALIK
- BÜYÜK OKYANUS [KUZEY]:
DOĞU ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> KORE BOĞAZI ile/ve/||/<> SARI DENİZ ile/ve/||/<> KORE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JAPON DENİZİ ile/ve/||/<> LA PEROUSE BOĞAZI ile/ve/||/<> TERPENİYA BOĞAZI ile/ve/||/<> OHOTSK DENİZİ ile/ve/||/<> TTATAR BOĞAZI ile/ve/||/<> UDSKAYA KOYU ile/ve/||/<> ŞELİHOV KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PENJUNA KOYU ile/ve/||/<> KURİLSKİYE BOĞAZI ile/ve/||/<> BERING DENİZİ ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI ile/ve/||/<> ANADIR KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU
- BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI
- BÜYÜK PATLAMA ve/||/<>/> SİMETRİ KIRILMASI ve/||/<>/> KÜTLE
- BÜYÜK YANLIŞLARIN/HATALARIN/SUÇLARIN:
"NEDENİ" ile/ve/<>/> BEDELİ
- BÜYÜK YERİN ile/ve/değil/yerine/||/>< KÜÇÜK YERİN
( Küçük konuşmacısı [olmak]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Büyük konuşmacısı [olmak]. )
- BÜYÜK ZEKÂ ve/<> BÜYÜK SORUNLARI
( ...VE/<> Kusursuzluk arayışı/çabası/tutkusu/hayranlığı/beklentisi. )
- BÜYÜK ... ile DELİ ...
- BÜYÜKAYI ile KÜÇÜKAYI
( BIG/GREAT DIPPER vs. LITTLE DIPPER )
( DÜBBÜEKBER ile DÜBBÜASGAR )
- BÜYÜKELÇİ(SEFİR[Ar.]/SEFÂRET)/LİK ile/ve/||/<> KONSOLOS[Yun.]/LUK / ŞEHBENDER[Fars.]
( VİSKONSÜL: Konsolos yardımcısı. )
( Ülkesinin, öteki ülkelerin başkentinde sadece bir tane olan, temsil etmekte olduğu ülkenin en büyük yetkisine sahip diplomatik kurumudur.[Çoğunlukla ve olağan koşullarda vize ve pasaport işlemleri yapılmaz.] İLE/VE/||/<> Ülkesinin, öteki ülkelerdeki ticari çıkarlarını korumakla sorumlu, diplomatik olmayan resmi kurumlardır.[Diplomatik özelliği bulunmayan resmi görevlerin yapıldığı, resmi kurumdur. Genellikle, pasaport, evlilik, doğum ve ölüm gibi işlemler yapılmaktadır.][Konsolosluk arşivleri ile binalarının dokunulmaz hakları vardır.] )
( Kendi ülkesini başka ülkede temsil eden en üst düzeydeki devlet görevlisidir, diplomattır.[Görevli oldukları ülkelerde, vatandaşı oldukları ülkenin devlet başkanının temsilcisidir. Ülkesiyle görevli oldukları ülkeler arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri ilişkileri geliştirmeyi hedefler.] İLE/VE/||/<> Konsolosluk yöneticisinin unvanı, ülkelere göre farklılık gösterir.[Bulundukları kentin yetkili yöneticisiyle ilişki durumundadır. Konsolosluktaki görevlilerin diplomatik temsil hakkı yoktur.] )
( AMBASSADOR vs./and CONSUL )
- BÜYÜKLER FİZİĞİ ile/ve/||/<> KÜÇÜKLER FİZİĞİ
( [BOZULMA(DISTURBANCE)] İhmal edilebiliyorsa. İLE/VE/||/<> İhmal edilemiyorsa. )
- BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK
( Parçalar arasındadır. DEĞİL Küçüğü olmayan büyük(lük)tür. )
( Büyük, küçülebilendir. )
( Büyüğün büyüklüğü, küçüğünü düşünmesindedir, sevmesindedir. )
( Ne kadar seviyor ve düşünüyorsa o kadar büyüktür. )
( Kişi, maneviyatta büyümezse, isterse 500 yıl yaşasın, yine çocuktur. )
( Yaşayanın değil, düşünenin ve anlayanın yaşı büyüktür. )
( Büyük, küçüğü sevmeye memurdur. )
- BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜCE/LİK
- [ne yazık ki]
BÜYÜK SORUN/YANILSAMA:
"ACI ÇEKMEMEK" ve/||/<>/>/< "KENDİMİZİ KANDIRMAK" / KANDIRDIĞIMIZI/KANDIRABİLECEĞİMİZİ ZANNETMEK
- BÜYÜME ile/ve/değil/||/<> GENLEŞME
- BÜYÜME" ile/ve/değil/yerine HAREKET
- BÜYÜMEK ile/ve/||/<>/>/< "ÇOCUKLAŞABİLMEK"
(
)
( İçindeki çocuğa sarıl! Sana, insanı anlatır... )
( Zamanın etkisi. İLE/VE/||/<>/>/< Kişinin becerisi. )
- BUYURGANLIK ile/değil TOPLUMSALLIK
- BÜYÜTMEK ile/ve/değil/||/<>/< YETİŞTİRMEK
( Gövdeyi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Zihni. )
( Bitkiyi/hayvanı/beşeri(kişiyi). İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< İnsanı/kişiliği. )
- BUZ ile BUZ NOKTASI ile BUZ TON
( Yoğunluğu 0,92 g/mL., e.n. 0 °C olan, renksiz, donmuş ya da katı su. İLE Kelvin sıcaklık ölçeğinde, buzun e.n. 273,15 °K. | Su ve buzun standart atmosfer basıncında, dengede olduğu sıcaklık. İLE Bir ton 0 °C'deki buzun 0 °C'deki suya erimesi için gerekli ısı biriminin kuramsal sayısı. )
- BUZ ile/ve SU
( Üzerine damga yapılmaz! İLE/VE Üzerine yazı yazılmaz! )
( ICE vs./and WATER )
- BUZ ile/ve/<> SU ile/ve/<> BUHAR
( Sıfırın altında. İLE/VE/<> Sıfırın üstünde. İLE/VE/<> 100 °C'nin üstünde. )
- BUZAĞI["BUZA" değil!] ile/<>/> DANA ile/<>/> DÜVE ile/<>/> İNEK ile/<>/> TOSUN ile/<>/> BOĞA/KELE ile/<>/> ÖKÜZ ile/<>/> SIĞIR
( Yeni doğmuş, ana sütüyle beslenen sığır yavrusu. İLE/<>/> İneğin, sütten kesildikten sonra 15 aylığa kadar olan yavrusu. İLE/<>/> Doğum yapmamış dişi inek yavrusu. İLE/<>/> 2 yaş ve üzeri dişi sığır. İLE/<>/> Danalıktan yeni çıkmış 15 - 24 ay arasındaki genç boğa. | [mecaz] Sağlıklı, tıknaz delikanlı. İLE/<>/> 2 yaş ve üzeri erkek boğa/sığır. İLE/<>/> Kısırlaştırılmış/burulmuş boğa. İLE/<>/> Geviş getirenlerden, boynuzlu büyükbaş evcil hayvanların genel adı. )
( VEAL vs./<>/> CALF vs./<>/> HEIFER vs./<>/> COW vs./<>/> STIRK vs./<>/> BULL vs./<>/> OX/OAF vs./<>/> CATTLE )
( VATSA ile/<>/> DAM ile/<>/> BACHHIYA ile/<>/> GO/GOU ile/<>/> BACHHRA ile/<>/> VRSABHA ile/<>/> PRSTHA ile/<>/> GAAY/BAIL [PASHU/GODHAN] [AGHNYA: Öldürülmemesi gereken, kesilmeyecek olan.] )
- BUZDAĞI ile/ve/||/<>/> EKİNSEL/KÜLTÜREL BUZDAĞI
( Easy to see: Gör(ül)mesi kolay ve olanaklılar...
Dil, Giysi, Yiyecek-İçecek, Yazın(Edebiyat), Güzel Sanatlar, Toplumsal davranışlar, tatiller ve şölenler...
Not easy to see: Gör(ül)mesi kolay olmayanlar...
İnanç ve zanlar, Aile rolleri, Otorite ilişkisi, Öz kavramı, Çekirdek değerler, Tavırlar, Yanlılıklar/taraflılıklar, Gövde dili, Güzellik düşünceleri, Yorumlar, Açık /Temiz olma/kalma, Okula yönelik tutum, Aile değerleri, Eşeysel roller, Yönetme/yürütme kuralları, Sağlık ve Tıbba yaklaşım, Mizah, Gurur, Adâlet düşüncesi ve duygusu, alçakgönüllülük, Çevre bilinci, Yarışabilme, İş ahlâkı, Çocuklaşabilme çabaları, Kabuller, Düşünce örüntüleri, Jestler, Kişisel alan, Estetik... )
( ... ile/ve/||/<>/>
)
- BUZDAĞININ:
GÖRÜNEN BÖLÜMÜ ile/ve GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ
( Gördüğümüz, olan değildir. )
( Görünüşler, aldatıcıdır. )
( Adı değiştirebiliriz fakat gerçek yine kalır. )
( Appearances are deceptive. )
( What you see is not what is.
You may change the name, but the fact remains. )
( VISIBLE PART OF ICEBERG vs./and INVISIBLE PART OF ICEBERG )
- BUZULLAR İÇİN İLK TÜRK TEMSİLCİ: ONUR SABRİ DURAK
( İTÜ Denizcilik Fakültesi öğretim görevlisi Onur Sabri Durak[Dr.], Antarktik Antlaşmalar Sekretaryası'nda Türkiye’yi temsil eden ilk biliminsanı olarak göreve başladı...[10 Ocak 2017] [devamı için burayı tıklayınız...] )
- C ile C
( Türk abecesinin üçüncü harfi. | Sınıflama ve sıralamalarda, maddelerin sırası harfle gösterildiğinde, üçüncü maddenin başına getirilen. | Nota imlerini harflerle gösterme yönteminde, "do" sesini gösterir. | Romen rakamlarında, 100 sayısını gösterir. İLE Karbon'un simgesi. | Elektrik sığasının simgesi. )
- C3 İLE C4 İLE CAM ile/||/<> FOTOSENTEZ TİPLERİ
( Farklı karbon fiksasyon yolları. )
( Formül: CO2 + RuBP → 2 × 3PG )
- C3 İLE C4 İLE CAM ile/||/<> FOTOSENTEZ YOLAKLARI
( Farklı karbon fiksasyon stratejileri. )
( Formül: CO2 + RuBP → 2 PGA )
- ÇABA/GAYRET[Ar.] ile/ve/||/<>/< REKABET
- ÇABA ile CABA
( Herhangi bir işi yapmak için ortaya konulan güç, zorlu, sürekli çalışma. İLE Bir şey ödemeden, para vermeden alınan şey. | Ek olarak. )
- ÇABA = EDEAVOUR[İng.] = EFFORT[Fr.] = BESTREBEN[Alm.] = CONATUS[Lat.]
- ÇABA ile/ve/değil/<>/< GİRİŞİM
- ÇABA ile/ve/||/<>/> GİRİŞİM
- ÇABA ile/ve İYİ NİYET
- ÇABA/GAYRET[Ar.] ile/ve/||/<> ÖZEN
- CÂDÎ[Ar. çoğ. CÜDÂT] ile CÂDÎ[Ar.]
( İLE )
- ÇAD'IN:
GÜNEYİ ile/ve/>< KUZEYİ
( Tropikal iklim. İLE/VE/>< Çöl.[Sahra Çölü] )
- ÇAG ÇOG = GÜRÜLTÜ PATIRTI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- ÇAĞ ile/ve DÖNEM
( AGE vs./and PERIOD )
- ÇAĞ ile EKSEN ÇAĞI
( AGE vs. AXIAL AGE )
- ÇAĞ ile/ve KOŞULLAR
( AGE vs./and CONDITIONS )
- ÇAĞ ile/ve/değil/yerine SÜREÇ
( [not] AGE vs./and/but PROCESS
PROCESS instead of AGE )
- ÇAĞDAŞLIK:
TARİHSEL ile/değil DÜŞÜNSEL
- ÇAĞIN:
KUŞATMASI ile/ve/||/<> KUCAKLAMASI
- ÇAĞIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRIŞTIRMAK
- ÇAĞIRMAK ile/ve/<>/değil/yerine DAVET ETMEK
( [not] MESSAGE vs./and/<>/but TO INVITE
TO INVITE instead of MESSAGE )
- ÇAĞIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< GELEBİLECEĞİ BİLGİSİNİ/HABERİNİ VERMEK
- ASSELİYEN ÇAĞ ile/ve/||/<>/> ARTİNSKİYEN ÇAĞ ile/ve/||/<>/> ANİZİYEN ÇAĞ ile/ve/||/<>/> AALENİYEN ÇAĞ ile/ve/||/<>/> APSİYEN ÇAĞ ile/ve/||/<>/> ALBİYEN ÇAĞ ile/ve/||/<>/> AKİTANİYEN ÇAĞ ile/ve/||/<>/> TORTONİYAN ÇAĞ ile/ve/||/<>/> MESSİNİYAN ÇAĞ ile/ve/||/<>/> ZANKLEYAN ÇAĞ ile/ve/||/<>/> BOREYAL ÇAĞ ile/ve/||/<>/> ATLANTİK ÇAĞ ile/ve/||/<>/> SUBBOREYAL ÇAĞ ile/ve/||/<>/> SUBATLANTİK ÇAĞ
( [yaklaşık...]
298.9 - 295.5 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. [Sisuraliyen Dönemi'nin dört evresinden ilki.] İLE/VE/||/<>/> 290.1 - 279.3 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. İLE/VE/||/<>/> 247.2 - 242 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. [Orta Triyas Dönemi'nde bulunan iki çağın altta olanı.] İLE/VE/||/<>/> 174 - 170.3 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi.[Orta Jura Dönemi'nin dört bölümünden en küçüğüdür. Bajosiyen Çağı'nın altında, Alt Jura Devresi'ndeki Toarsiyen Çağı'nın üzerinde yer alır.] İLE/VE/||/<>/> 125 - 113 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. [Dünya çapında biriken kayaları simgeleyen Alt Kretase Dönemi'ndeki altı ana bölümden beşincisi.][Bu çağın kayaları, Barremiyen Çağı'na ait kayaların üzerinde, Albiyen Çağı'na ait kayaların altında bulunur.] İLE/VE/||/<>/> 113 - 100.5 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. [Alt Kretase Dönemi'nin altı ana bölümünden en üstte olanı.][Apsiyen Çağı kayaçlarının üzerinde, Senomaniyen Çağı kayaçlarının altında] İLE/VE/||/<>/> 23.03 - 20.4 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. [Miyosen Devri kayaçlarının en erken ve en alt bölümü.][Aquitaine bölgesinde (Güneybatı Fransa) bulunan kayaçlardan] İLE/VE/||/<>/> 11.608.000 - 7.246.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. İLE/VE/||/<>/> 7.246.000 - 5.332.000 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. İLE/VE/||/<>/> 5.332.000 - 3.600.000 yılları arasındaki zaman dilimini kapsayan jeolojik zaman dilimi.9.000 - 7.500 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. İLE/VE/||/<>/> 7500 - 5000 yıl öncesine ait ıslak okyanus iklimi dönemi.[Kuzeybatı Avrupa'da, sıcaklıkların şimdikinden daha sıcak olduğu dönem.] İLE/VE/||/<>/> 5.000 - 2.500 yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. İLE/VE/||/<>/> 2.500 yıl öncesinden başlar.[Holosen epoku içindeki son dönemdir.] )
- ÇAĞLARI ve YÜZYILLARI ve DÖNEMLERİ
( EPOCHES/AGES/ERA vs. CENTURIES vs. PERIODS )
- ÇAĞRI ile ÇAĞRIM
( Birinin, bir yere gelmesini isteme, davet. İLE Yüksek bir sesin yetişebileceği kadarki uzaklık/mesafe. )
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/||/<>/< KOŞULLANMA
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/||/<>/< UYARAN
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/||/<> YAKIŞTIRMA
- ÇAĞRIŞTIRMA ile/ve/<> DÜŞÜNDÜRME
- CAHİL:
BİLMEYEN değil/ne yazık ki BİLMEK İSTEMEYEN, BİLMEMEKTEN "MUTLU OLAN"
- CÂHİL ile/değil/yerine/||/>/>< ÂLİM ve ÂRİF
( "Keser atar." İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Temkinli/ihtiyatlı konuşur. )
( [Her sözünde] Kendini aklar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Kendini yoklar. )
( Kişiyi, hedef yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Kişiye hitap eder. )
( "Cahil" dediğimizde, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.
Yoksa, okumuş olanlardan, en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören, gerçek âlimler çıkabilir. )
( [Hatasını gösterdiğinde ...] Küfür ve hakaret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Teşekkür eder. )
( (Kendi) "Sonuçlar"/ı ile hareket eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Süreçleri bilir ve takip eder. VE Hem süreç, hem sonuç birliği ve bütünlüğüyle hareket eder. )
( Bilmeyenle/câhille oturup pekmez yiyeceğine, bilenle oturup kuru ekmek ye. )
- CAHİL ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNEMEYEN
( Herkes düşünür fakat herkes düşünmeyi düşünemez! )
- CAHİL ile/ve KABA
( Kişiyi/cahili, bilgili ya da bilgisizliğinden değil yaklaşımından tanırsınız/anlarsınız! )
( Erkeğin okumuşu Kâdı, kadının okumuşu cadı olurmuş. )
( IGNORANT vs./and RUDE
You recognize the person/ignorant by his/her approach but also not by knowledge, nor ignorance. )
- CÂHİL ile KÂMİL
( Uzak ol/dur! İLE Yakın ol/dur! )
- CAHİLİN AĞLAYIŞI ile/değil/yerine ÂLİMİN AĞLAYIŞI
- CAHİLİN YAŞADIĞI/"DÜŞÜNDÜĞÜ" CEHALET ile BİLENİN YAŞADIĞI/"DÜŞÜNDÜĞÜ", ZANNETTİĞİ CEHÂLET
( Bilgisiz kişiye, hikmet dolu sözlerin yararı nedir? Kör bir kişiye, bir lambanın yararı nedir? )
- CAHİLLER ile ZEKİLER
( Kendilerini, mükemmel görmeye eğilimlilerdir. İLE Yeteneklerini, hafife almaya eğilimlilerdir. )
- CAHİL/LİK ile/ve/<> APTAL/LIK
( Elif'i, mertek zannetmek. [Bir şey bilmediği halde konuşanlar için kullanılan deyim. (Elif harfini ve bu kadar basit bir şeyi bile bilmeyecek kadar bilgisiz olma durumu.)][MERTEK: Eskiden evleri yaparken kullanılan dört köşe ya da yuvarlak kalınca ağaç gövdesi.] )
( CAHİLLER...
* Her şeyde, hemen öfkelenir.
* Yararı olmayan şeylerden konuşur.
* Yersiz [yanlış yerlere] sadaka verir.
* Sırrı korumayıp açık ederler ve yayar.
* Dostunu ve düşmanını birbirinden ayıramazlar.
* Merhametsiz ve vicdansızlardır. Hoşgörü, onları bırakmıştır.
* Kindar olup, fitne ve fücûr çıkarmayı sever.
* İftira atmaktan, başkasının âhını almaktan kaçınmaz.
* Dedikodu ve yalanları çoktur.
* Güvenilmezdir, emanete ihanet eder.
* Dünya nimetleri için el-etek öpmeyi çok sever, utanmaz.
* Yoldaşını yarı yolda bırakır, yedikleri kaba etmekten çekinmez.
* Kalplerinde vefâ, diğergamlık, kadirşinaslık olmaz.
* Nezâket ve letâfet onlara hiç değmemiş, olmamış meyve misali hamdır!
* Edep, onları terk etmiştir! )
( IGNORANCE vs. STUPID/NESS )
- CÂHİZ[Ar.] ile CAHİZ/CAFİZ[Ar.]
( Cesaretli, gözüpek. İLE Katılar için kullanılan hacim ölçüsü. )
- CAJOLE vs. CANVASS vs. COAX vs. CONVINCE vs. PERSUADE vs. WHEEDLE
- ÇAKAL ÇUKAL -ile
- ÇAKIL ile KAYDIRAK
( Çakıl taşı. İLE Yassı, kaygan çakıl taş. | Çocukların, kaydırılan bir taşı ayakla kaydırarak oynadıkları oyun. | Çocuk bahçelerinde, çocukların oturup kayarak eğlendikleri oyun aracı. | Tomrukların kolay taşınması için dağdan kaydırıldığı yer. )
- ÇAKMAK TAŞI ile/ve/||/<> DÜVEN
( Demir ya da çeliğe sürtüldüğünde kıvılcım çıkartan bir kuvars türü. | Düvenlerin altına çakılan küçük ve kesici taş. İLE/VE/||/<> Harmanda ekinlerin sapı ve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, alt yüzünde keskin çakmak taşları dikine çakılı bulunan, kızak biçiminde araç: )
- ÇAKMAK ile ÇAKMAK ile ÇAKMAK
( Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası. | Çelik, taş ve tutuşacak maddeden yapılmış tutuşturma aygıtı. İLE Kuruyunca, kalın kabuk bağlayan, kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı. İLE Vurarak sokup yerleştirmek. | Çivi ile tutturmak. | [argo] Kabul edilmeyecek bir şeyi, kurnazlıkla kabul ettirmek. | Vurmak. | Bir şeyi, başka bir şeye sürtmek, vurmak ya da çarpmak. | Sezinlemek. | İçki içmek. | Parıldamak, ışık vermek. )
- ÇAKMAK" ile/ve/||/<>/> "ÇAKOZLAMAK"
- ÇAKTIRMA(MA)K ile/ve RENK VERMEMEK
- CALC- ile/||/<> CALCİ- ile/||/<> CALCANO- ile/||/<> -LİTH-/LİTHO-
( Kalsiyum, taş, topuk. İLE/||/<> Kalsiyum, kireç. İLE/||/<> Topuk. İLE/||/<> Taş, sertleşmiş birikinti. )
- ÇALIG ile ÇALING ile ÇALING
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kayıp, başıboş hayvan. İLE Sanki yanmış gibi çorak ve siyah olan, ot bitmeyen yer. İLE Bir Çin kâsesi. )
- ÇALIM/CAKA[İt. < GIACCA] ile ÇALIM
( Gösteriş, karşıdakini etkileme amacıyla yapılan davranış, kurum. İLE Kılıcın keskin yanı. | Bir şeyin, erebileceği uzaklık, erim. | Biraz benzeme, andırma. | Bir oyuncunun, topu, ayağından kaçırmadan, karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle aldatıp geçmesi. | Geminin su kesiminden aşağı bölümünün, baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması. )
- ÇALINMASIN DİYE değil/yerine SAHİP ÇIKMAK ÜZERE
- ÇALIŞARAK ÇALIŞMAMAK ile/ve/||/<> ÇALIŞMAYARAK ÇALIŞMAK
- ÇALIŞKAN ile/ve/değil (İYİ) ÇALIŞAN
( [not] DILIGENT vs./and/but (WELL) WORKER )
- ÇALIŞKAN/LIK ile/ve/> ZEKİ/LİK
( Çalışkan ve alçakgönüllü kişiler, şansı yakalayacaktır. )
( Çalışan kişi, sürekli saf; tembel ise hilekârdır. )
( ... ile/ve/> BÂZIK )
( DILIGENCE vs./and/> TO BE INTELLIGENT )
- ÇALIŞMA SÜRESİ/SAATİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EMEK YOĞUNLUĞU/NİTELİĞİ
- ÇALIŞMA ile/ve/değil ARINMA
- ÇALIŞMADA (KENDİNDEN/İŞLERİNDEN) ÖDÜN VERMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÖZVERİLİ ÇALIŞMAK
- ÇALIŞMAK:
HİÇ ERİŞEMEYECEKMİŞİZ GİBİ ile/ve/ya da/||/<> HERŞEYİ YİTİRECEKMİŞİZ GİBİ
- ÇALIŞMAK ile/ve/||/<>/< KAPILANMAK
( ... İLE/VE/||/<>/< Bir işe girmek ve o işte devam etmek. | Bir işe girmek. )
- ÇALIŞMAK/ÇALIŞAN ve/||/<>/> SESSİZ/LİK
( Çalışanın sesi çıkmaz. )
- ÇALIŞMALARI:
YÜRÜTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SÜRDÜRMEK
- ÇALIŞMAMAK değil/yerine/>< (B)AĞ KURMAK
( [not] NOT WORKING but NETWORKING
NETWORKING instead of NOT WORKING )
- ÇALIŞMA/MESAİ SAATLERİ:
20 ile 30 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 30 ile 40 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 40 ile 50 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 50 ile 60 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 60 ile 70 YAŞ ARASI
( 8 saat. İLE/VE
7 saat. + 1 saat. İLE/VE
6 saat. + 2 saat. İLE/VE
5 saat. + 3 saat. İLE/VE
4 saat. + 4 saat. İLE/VE
2 saat. + 4 saat. )
( Zorunlu ve fiziksel. İLE/VE
Zorunlu ve fiziksel. + Gönüllü ve zihinsel/toplumsal.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve eğitsel. )
- ÇALIŞMANIN SAĞLADIKLARI/KORUDUKLARI:
CAN SIKINTISINDAN ve/||/<> KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN ve/||/<> YOKSULLUKTAN
- ÇALIŞMAYA ALIŞMAK ile/ve/||/<>/> ALIŞMAYA ÇALIŞMAK
( Okulda. İLE/VE/||/<> Yaşamda. )
- ÇALIŞTIĞIN YERİ/İŞİ SEVMEK ile/ve/ya da/||/<> SEVDİĞİN YERDE/İŞTE ÇALIŞMAK
( Sevdiğin işi yaparsan, çalışmış sayılmazsın. )
- ÇALKANTI ile GULGULE
( Deniz ve gölde dalgalanma. | Çalkalanmış nesne. | Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp. | Coşku. | Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum. İLE Her ağızdan bir ses çıkmasından meydana gelen, dalga dalga ortalığa yayılan karışık gürültü. )
- ÇALMAK ile/değil/yerine/>< ÇALIŞMAK
(
)
- ÇALMAK ile/ve/||/<>/> ÇAR ÇUR ETMEK
- CALYC-/-CALYX ile/||/<> -CELE/-COELE ile/||/<> -RRHEXİS ile/||/<> -COELEİ ile/||/<> CAV- ile/||/<> STEN-/STENO-/-STENOSİS ile/||/<> DOLİCH-/DOLİCHO-
( Kaliks, fincan biçiminde oluşum ya da yapı. İLE/||/<> Tümör, herni. bkz. fıtık. İLE/||/<> Fıtık, rüptür. İLE/||/<> Kavite, ventrikül, bölme, oyuk, gövde bölmesi. İLE/||/<> Kavite, oyuk, lezyon. İLE/||/<> Dar, daralma, bir açıklık ya da kavitenin daralması, sıkışma. İLE/||/<> Uzun, dar. )
- CAM BARDAK'A, SICAK/KAYNAR İÇECEK DOLDURURKEN...
( Metal bir kaşık koyarak camın çatlaması/kırılması önlenebilir. )
- ÇAM ile ALAÇAM
( Çamgillerin örnek bitkisi olan çok çeşitli türleri yurdumuzda yetişen bir orman ağacı. İLE Rengi kızıla yakın bir çam türü. )
( PINUS cum PICEA EXCELSA )
- CAM ile/değil CAN
( Yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/DEĞİL Özünü görmek isteyenin baktığı. )
( [not] GLASS vs./but LIFE/SOUL )
- CAMAAT[Azr.] = AHÂLİ/TOPLULUK[Tr.]
- CAMBRİAN İLE K-T İLE PERMİAN ile/||/<> KİTLESEL YOK OLUŞLAR
( Jeolojik tarihte büyük krizler. )
( Formül: Iridium spike: Asteroid impact )
- CAMBUL/CUMBUL CUMBUL ile (")CIVIK(")
( Çok sulu yemek için kullanılan söz. İLE Fazla suyla karıştığından dolayı, biçimini korumayacak kadar sulanmış olan. | Soğuk ve can sıkıcı şakalar yapan. )
- CAMGÜZELİ -ile
( Evlerde süs olarak yetiştirilen, kırmızı çiçekler açan, bir tür kınaçiçeği. [Lat. IMPATIENS SULTANİ] )
- CÂMİ'[Ar. < CEM çoğ. CEVÂMİ'] ile CÂMİ'[Ar. < CEM çoğ. CEVÂMİ'] ile Câmî[Fars.]
( CÂMİ: CEBRAİL + AZRÂİL + MİKÂİL + İSRÂFİL
( Beyin. + Göz. + Kulak. + Ağız. )
( Derleyen, toplayan, cem eden. | İçine alan, içinde bulunduran. İLE İçinde namaz kılınan ibâadet yeri. İçinde Cuma namazı kılınan mescit. İLE İran'ın XV. yy.da yetişmiş büyük mutasavvıf, mütefekkir ve âlim şâiri. )
- CÂMİ ile CUMA CÂMİSİ
- CAMİ ile DEFTERDAR CAMİİ[1541]
(NAZLI MAHMUT EFENDİ)
( )
- CAMİ ile/ve/değil/||/<>/= KÜLLİYE
- CÂMİ ve/||/<> MÂNİ
( [SÖZÜN] Her bir sözcüğünü/parçası(nı)/ferdi(ni)[efrâdı/nı]. VE/||/<> Yabancı/dışta olanları/nı.[ağyârı/nı] )
( Tanımdaki/ifadedeki gereklilik kuralı: Parçalarını bulunduran, dışındakilere engel olan. [Efrâdını câmi, ağyarını mâni.] )
- CAMİA/ZÜMRE[Ar.] değil/yerine/= KESİM/TOPLULUK
( Belirli ortak amaçlara sahip kişilerden oluşan öbek/küme. )
- ÇAMUR ile/değil BALÇIK
- CAN SIKINTISINDAN (DOLAYI) YEMEK ile/değil/yerine AÇLIKTAN (DOLAYI) YEMEK
- CAN SIKMAK ile/||/<> KAFA ŞİŞİRMEK
- CAN ve/<> COŞKU
( LIFE and/<> EXUBERANCE, VIGOUR, ENTHUSIASM )
- CAN ve/<> HAKK
( CANDIR, HAKK'IN BEDELİ )
- CAN ve/||/<>/>/< KAN
- CAN ve/||/<> KAŞINMA
( Örgenlerimizin adı yoktur! Kendimiz için yoktur!
Başkaları için vardır. Başkalarının örgenleri ve adları olarak vardır.
Her yerimiz, canımızdır.
Can(ım) +
kulağım/sırtım/ayağım/parmağım/yanağım/kafam/kıçım, "oram/şuram/buram"...
Neremizden söz edecek olursak olalım, başkasının anlaması açısından bir addan ibarettir. Bizim içinse bir bütün olarak sadece canımızın acıdığı ya da kaşınan, dışarıdan ya da içeriden, sinir, kas ya da ten/doku olarak uyarılan noktamızdır. Neremize dokunursak dokunalım, neremizi düşünürsek düşünelim, her birimiz, canımızı düşünürüz ya da duyumsar ve algılarız. Başkası ise kaşınan ya da acıyan noktanın bölgesine verdiği adı düşünür ya da söyler, konuşur. Örgenlerimiz, tıbbın ve hukukun konusu olabilir fakat zihnin konusu değildir. Ötekinin, başkasının "konusu ya da düşüncesi" olabilir fakat bizim konumuz değildir. Her yerimiz, sadece ve tamamen tek bir parça olarak canımızdır.
Dolayısıyla bazı özel, duyarlı ve kapalı bölgemizin kendi ya da adı, ayrıcalıklı, iyi ya da kötü, çirkin, pis, iğrenç vb. de değildir ve olamaz! Gövdemizin her parçası kadar sinir taşıyor ve değerliyse kendimiz için "ayıp, kötü ya da günah" diyebileceğimiz yerimiz de yoktur. Ancak, üçüncü kişinin bulunduğu ya da bulunabileceği yerden itibaren bazı sınırlamalara gitmek durumundayızdır. Her zihnimizden geçen düşünceyi nasıl dillendir(e)miyorsak, bazı noktalarımızın adını ya da ayrıntılarını da dile getireceksek bazı koşullar aramak durumundayızdır. Bu özen ve duyarlılığımız, kendimiz için değil söz(cük)lerimizin başkalarına yük ya da dayatma olmaması amaçlı ve temellidir.
Ağzımızı silmek ile kıçımızı silmek arasında da kendimiz için ve tensel olarak hiçbir fark yoktur ve olmamalıdır. Her bir noktamızı ayrı ayrı düşünür ve duyumsarız fakat bütünlüğünü unutur ya da göz ardı edersek, olmadık "düşünce ve duygulara" da boş yere kapılırız. Bebeğimiz ve çocuğumuz için de aynı/özdeş görerek zihnimizin konusu görmeyiz. Sadece gereksinimimiz doğrultusunda gereken eylemi, temizliği/mizi yaparız.
Bağırsaklarımız da kötü ya da pis değildir. Suyla dışımızı yıkadığımız gibi yiyecekler de bizi beslediği gibi içimizi yıkar. İçerideki karmaşık yapıyı tarayarak fazlalıkları siler, süpürür. Son noktası, dışkının çıkış noktası da "pis" değildir! Yani dışarı atılması gerekenler vardır fakat "pis" olarak adlandırmamak, olumsuz "söz(cük), düşünce ve duygularla" körüklememeyi anımsamalı, kendimizi bu düşünce biçimine alıştırmak durumundayız. Bağırsağın son bölümü ve noktası, "göden" olarak tanımlanmıştır. Daha sonra da kısalarak ve "göt" olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Kaba etimiz olarak üzerine oturduğumuz yerin adı da her ne kadar "arka" anlamında "kıç" sözcüğü olarak kullanılsa da "göt/kıç" değil bacaklarımızın sonu ya da başlangıcıdır. Birleşme, yan yana olma konumunu, bir bölge adı olarak adlandırmış durumdayız. Kadın ya da erkek farkı olmaksızın anatomik tanımları, belleğimizdeki olumsuz kayıtlarla, anlamsız, karşılıksız "düşünce ve duygularla" özdeşleştirmek ve olumsuzluğa indirgemek de ne yazık ki çok fazla karşılaşılan bir bilgisizlik ve bilinçsizlik durumudur.
Aynı biçimde, özel bölge olarak tanımladığımız örgenlerin Latince adları olan "penis" ve "vajina" için de geçerli olan deneyimlediğimiz ve duyumsadığımız ayrıntılar vardır. Bu bölgelerin de adı, başkası için bir anlam ifade eder. Bizim içinse hiçbir ayrımı ve utanç konusu olmaksızın, yoğun sinirlerle kaplı ve öteki bölgelerimize göre daha duyarlı olan, belirli bir noktamız ya da bölgemizdir. Aralarında, ne Latince, Türkçe ya da argo, küfür, benzetme adıyla, ne düşüncesiyle, ne gözümüzle görerek, ne de elimizle dokunarak herhangi bir fark duyumsarız. Canımızın yandığı/yanabileceği, incinebileceğimiz, yüksek duyarlılıkta ya da her yerimizde olduğu gibi sadece kaşınan/kaşınabilen herhangi bir noktamızdır. Bir bütün olarak görüp hiçbir noktamızın herhangi bir ayrımı, düşünce konusu olmasa da dilimizin konusu olabilir fakat böyle olmamalıdır.
Kendimizi, dikey ya da yatay, üçgen, dörtgen, çokgen ya da kare gibi değil küre olarak, aynı anne karnında bulunduğumuz biçimde, sırtındaki yuvarlak kabuğunun/kalkanının içinde bulunan bir armadillonun açılıp kapanması gibi hiçbir yeri tamamen açık ya da kapalı olmaksızın, spor hareketlerimizdeki gibi gerektiğinde açılabilen, gerektiğinde kapanarak tek bir yuvarlak parça/gövde olarak yaşayan bir canlı olarak düşünmek ve görmek durumundayız.
Bildiğimiz her ayrıntı veri, gördüğümüz her bir noktamız/parçamız, bütünlüğümüzü bozmaya yetebilecek bir bilgi ve bakış olmamalıdır. Gereksiz ve bilinçsiz bir biçimde parçalar ve küçük hesaplarla uğraşırken, gördüğümüz, zihnimize, dilimize doladığımız her parça ayağımıza dolanır ve yürüyüşümüzü yani yaşamamızı, yakınlarımızı ve çevremizi bozar. Ya da bunu şu andan itibaren tam tersine çevirebiliriz.
Nesneleri ve olguları birbirinden ayırabilme, yalınlaştırabilme, ara çözümler üretebilme bilgi ve becerisiyle parçalar ve "küçük hesaplar" yerine
daha bütünlüklü ve derinlikli algı, düşünce ve duygularla yaşamımızı sürdürmemiz dileğiyle... )
- CAN = TİRİM = PSYCHY[İng.] = ÂME[Fr.] = ANIMA, VITA[Lat., İt.] = LEBENSHAUCH, DAS BELEBENDE[Alm.] = TO PNEUMA, HO ZÕN[Yun.] = ALMA[İsp.] = ZIEL[Fel.] = SJÆL, İLDSJÆL[Dan.] = DUH[Rus.]
- CAN ve/=/||/<>/>/< VAR OLUŞUN SÜREKLİLİĞİ
- CANHIRAŞ[< Fars.] ile CANSİPERÂNE[< Fars.]
( Yürek paralayan, kulak tırmalayan, acı, tüyler ürpertici (durum/ses). İLE Canını verircesine, özveriyle. )
- CAN-I GÖNÜL (-DEN SEVMEK/YAPMAK) -ile/ve/||/<>
- CANI İSTEMEK ile CANI ÇEKMEK
- [ne yazık ki]
!"CAN/I ACITMAK" ile/ve/||/<> !"CAN YAKMAK" ile/ve/||/<> !"CANINA OKUMAK"
- CÂNİB ile/||/<> CÂNİB-İ YEMÎN ile/||/<> CÂNİB-İ YESÂR
( Yön, taraf, cihet. İLE/||/<> Sağ taraf. İLE/||/<> Sol taraf. )
- | CÂNİ ve BUDALA | ile/değil/>< OYUNCU
( Sürekli akıl var ve hiç duygu yoksa. VE Sürekli duygu var ve hiç akıl yoksa. İLE/DEĞİL/>< Akıl ve duygunun dengelenmesiyle. )
- CANİ/LİK ile/değil/||/<> VAHŞİ/LİK
- CANIMIZI, TEN EYLEMEK/SANMAK/VARSAYMAK ile/değil/yerine/>< TENİMİZİ, CAN EYLEMEK
- CAN'IN:
"AZI" ile/ve/||/<> "ÇOĞU"
( Can'ın, "azı", "çoğu" olmaz! )
- CANINA OT TIKMAK/TIKAMAK ile ÇARKINA SIÇMAK
( Bahsi geçen ot, pamuktur.[Anlayana!] İLE ... )
- CANINI ÇIKARMAK ile/değil/yerine/>< TADINI ÇIKARMAK
- CANINI YAKMA! ve/||/<>/>/< 'AH'INI ALMA!
( Zayıf olanın! VE/||/<>/>/< Hiçkimsenin! )
- CANLI (OLMAK/KALMAK) ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMAK
( Doğada, dirimbilimde, gövdede, hayvanda, bitkide. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsanda, anlıkta, düşüncede, anlamda, değerde. )
- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN
( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )
( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )
- CANLI ile/ve/<> CAN
( Görünür. İLE/VE/<> Görünmez. )
( LIVING/ORGANISM vs./and/<> LIFE/SOUL )
- CANLI ile/ve HAREKETLİ/HAREKET EDEBİLEN
( ALIVE vs./and ACTIVE )
- CANLI ile/ve ORGANİK
( ALIVE vs./and ORGANIC )
- CANLILAR SINIFLANDIRMASI'NDA:
EUBACTERIA ve ARCHAEBACTERIA ve ARCHAEZOA ve PROTISTA ve CHROMISTA ve FUNGI ve PLANTAE ve ANIMALIA
- CANLI/LIK ile/ve CANSIZ-LIK
( MOLEKÜL/LER > DNA > HÜCRE > ORGANİZMA/İNSAN ile/ve KRİSTAL/LER > GÜNEŞ DÜZENİ > EVREN )
- CANLI/LIK ile/ve/değil DİRİ/LİK
( [not] ALIVE vs./and/but VIVACITY )
itibarı ile 23.121 başlık/FaRk ile birlikte,
23.121 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(17/94)
(1996'dan beri)