Bugün[18 Kasım 2025]
itibarı ile 9.994 başlık/FaRk ile birlikte,
9.994 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(9/41)


- [not] COMMITTEE vs./and COORDINATION

( COORDINATION instead of COMMITTEE )


- COMMON POINT vs. TO LIKEN


- COMMON :/yerine ORTAK, YAYGIN


- COMMUNICATION :/yerine İLETİŞİM


- COMPARISON :/yerine KARŞILAŞTIRMA


- COMPETITION :/yerine YARIŞMA, REKABET


- COMPLAIN :/yerine ŞİKAYET ETMEK


- COMPLETELY :/yerine TAMAMEN


- COMPONENT :/yerine BİLEŞEN


- COMPOSITION :/yerine KOMPOZİSYON


- COMPREHENSION vs. CONTAIN


- COMPUTER-AİDED DRUG DESİGN ile/||/<> TRADİTİONAL DRUG DİSCOVERY

( Computer-aided drug design hesaplamalı yöntemlerle ilaç tasarlarken İLE traditional drug discovery deneme yanılma yöntemi kullanır )

( Formül: Molecular docking )


- CONCENTRATION :/yerine KONSANTRASYON


- CONCERN :/yerine ENDİŞE, İLGİLENDİRMEK


- CONCLUSION :/yerine SONUÇ


- CONDITION :/yerine DURUM, KOŞUL


- CONFIDENCE :/yerine GÜVEN


- CONFIDENT :/yerine KENDİNE GÜVENEN


- CONFUSION :/yerine KAFA KARIŞIKLIĞI


- CONNECTION vs. PROPORTION


- CONNECTION :/yerine BAĞLANTI


- CONNECTION vs./and RELATION


- CONSCIOUSNESS vs. INTUITION


- CONSERVATION ile/değil/yerine CONVERSATION

( Korumacılık. İLE/DEĞİL/YERİNE Konuşmak. )


- CONSIDERATION :/yerine DÜŞÜNCE, DEĞERLENDİRME


- CONSOLIDATION vs. INTEGRITY

( BÜTÜNLEŞME ile BÜTÜNLÜK )


- CONSTRUCTION :/yerine İNŞAAT


- CONSULTANT :/yerine DANIŞMAN


- CONSUMPTION :/yerine TÜKETİM


- CONTAIN :/yerine İÇERMEK


- CONTENT :/yerine İÇERİK, MEMNUN


- CONTENT vs./and ASSERTION


- CONTINUAL vs. REPEATITION


- CONTINUED :/yerine DEVAM EDEN


- CONTRIBUTION :/yerine KATKI


- CONTROL vs. INSPECTION


- CONTROL vs. SOVEREIGNTY/DOMINATION


- CONVENTION :/yerine TOPLANTI, GELENEK


- CONVERSATION :/yerine KONUŞMA


- CONVICTION :/yerine MAHKUMİYET, İNANÇ


- COOL :/yerine HAVALI, SERİN


- COOPER ÇİFTİ ile/||/<> EKSİTON

( Cooper iki elektron bağlı, eksiton elektron-boşluk çifti. )

( Formül: Süperiletkenlik İLE yarıiletken )


- COOPERATION :/yerine İŞBİRLİĞİ


- [not] COORDINATION vs. SYNCHRONIZATION


- [not] COPY vs. REPETITION


- COPYING vs. CREATION


- CORN :/yerine MISIR


- CORONA THEOREM ile/||/<> INTERPOLATİON

( Corona yoğun range, interpolation değer yerleştirme. )

( Formül: Dense range İLE value placement )


- CORPORATION :/yerine ŞİRKET


- ÇÖRTEN ile ÇÖRTÜ

( Dam çevresindeki yağmur sularını, oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarından dışarı doğru uzatılmış oluk. İLE Değirmende, buğday teknesi oluğu. )


- COSMOLOGY vs. TEOLOGY vs. HUMAN


- COST-EFFECTIVE değil/yerine/= MALİYET-ETKIN


- COŞUNTU/HEYECAN ve/||/<>/< OLASILIK/İHTİMAL


- COTTON :/yerine PAMUK


- COUNSELOR :/yerine DANIŞMAN


- COUSIN :/yerine KUZEN


- ÇÖZELTİ ile ÇÖZÜNEN

( Çözünme işlemi sonucu oluşan, homojen karışım. İLE Çözücü içinde, bileşimi bozulmadan, dağılmış ve genellikle çözeltide, miktarca az olan madde. Katı-sıvı homojen karışımlarında, katı, sürekli olarak çözünendir. [%80'lik şeker çözeltisinde; çözünen, şeker; çözücü, sudur.] )

( SOLUTION vs. SOLUTE )

( LÖSUNG mit GELÖSTE )


- ÇÖZELTİ ile/>< SÜSPANSİYON

( Homojen karışımlar. İLE/>< Heterojen karışımlar. )


- ÇÖZÜCÜ ile ÇÖZÜNEN

( Çözeltiyi oluşturan nesne. İLE Çözelti içinde çözülen nesne. )


- ÇÖZÜCÜ ile/||/<> ÇÖZÜNEN

( Çözücü fazla olan, çözünen az olan )

( Formül: Çözelti = Çözücü + Çözünen )


- ÇÖZÜM ile/ve OYUN

( SOLUTION vs./and GAME )


- ÇÖZÜM = SOLUTION[İng.] = SOLUTION[Fr.] = LÖSUNG[Alm.] = SOLUZIONE[İt.] = SOLUCIÓN[İsp.]


- ÇÖZÜMLEME = TAHLİL[Ar.] = ANALYSIS[İng.] = ANALYSE[Fr.] = ANALYSE[Alm.] = ANALYSIS < ANALYEIN[Yun.] = ANALIZAR[İsp.]


- ÇÖZÜMSÜZ ÇATIŞKI = TESAVİ-İ NAKİZEYN = ANTINOMY[İng.] = ANTINOMIE[Fr.] = ANTINOMIE[Alm.] = ANTI-NOMIA[Yun.]


- ÇÖZÜNEN ile/||/<> ÇÖZÜCÜ

( Çözünen dağılan madde, çözücü dağıtan ortamdır )

( Formül: Tuz (çözünen) İLE su (çözücü) )


- CPR/CARDIOPULMONARY RESUSCITATION KARDİYOPULMONER RESÜSITASYON değil/yerine/= KALP-AKCİĞER CANLANDIRMASI


- CRACKİNG İLE REFORMİNG İLE ALKYLATİON ile/||/<> RAFİNERİ SÜREÇLERİ

( Petrol işleme teknolojileri. )

( Formül: C₁₆ → C₈ + C₈ )


- CREATION :/yerine YARATILIŞ


- CREATION vs./and TRANSFORMATION


- CRITIC :/yerine ELEŞTİRMEN


- CRITIQUE vs. EVALUATION


- CRITIQUE vs. REJECTION


- CRITIQUE vs./and CREATION


- CROSS-VALİDATİON ile/||/<> HOLDOUT

( Cross-validation k-fold İLE holdout tek bölme. )

( Formül: k-fold İLE single split )


- CRUELTY vs. COMPULSION


- CSPR/COMPUTER SUPPORT PATIENT REGISTRATION değil/yerine/= BİLGİSAYAR DESTEKLİ SAYRI KAYDI


- ÇÛBÎN/E[Fars.] ile ÇÛBÎN[Fars.]

( Ağaçtan yapılan şey. Değnek gibi kuru nesne. İLE Nûşirevân'a karşı ayaklanmış olan, Hürmüz'ün seraskeri Behrâm'ın takma adı. )


- ÇÜÇUNEK/XUÇUNEK ile KAVUN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Üzeri çizgili bir kavun.[tatlı ve hoş kokulu] İLE ... )


- CÛD ile/ve/> VÜCÛD ile/ve/> MEVCÛD ile/ve/> VİCDAN["VİJDAN" değil!]

( Taşma, coşma. İLE/VE/> Varlık, varoluş. İLE/VE/> Varolan. İLE/VE/> Bulunç, bulma/buluş. )

( VİCDAN: Görünmez/semâvî mâbed. )


- ÇUGURDAN ile ÇULİMAN[Kençek]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Uçurum. | Suyun önüne çekilen duvar. İLE İçinden çıkılamayan. | Durgun su. )


- ÇUKMİN/ÇUQMİN ile EKMEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çömleğin içinde buharla pişirilen, küçük yuvarlak ekmek. İLE ... )


- ÇUKUR/KAPAN GEREKTİRMEDEN YAKALANAN TEK HAYVAN -ile

( MAYMUN )


- ÇUKUR ile BARAN

( ... İLE Bağda, omça sırası. | Sebze fidesi ve üzüm çubuğu ekmek için hazırlanan çukur. )


- CUMA GÜNÜ değil CUMA('LARI)(TOPLANILAN) GÜN


- CÜMLETEN yerine HERKESE


- ÇÜN ile PES


- CÜNBÂN[Fars.] ile -CÜNBÂN[Fars.]

( Sallayan, kımıldayan, hareket eden. İLE Kımıldanan, kımıldatan, sallanan, oynayan, oynatan anlamlarına sıfatlar oluşturur.[DÜNBÂLE-CÜNBÂN: Kuyruk sallayan.] )


- ÇÜNKÜ-NİYE/NEDEN? yerine NİYE/NEDEN? ÇÜNKÜ ...


- CÜNÛN -ile

( DELİRME, ÇILDIRMA | AŞKIN GALİP GELMESİ )


- CÜNÛN ile FÜNÛN ile SÜKÛN

( Coşkunluk. [Aşkın öncesi]. İLE İlim. [Aşkın ortası]. İLE Sakinlik. [Aşkın sonu]. )


- CUP :/yerine FİNCAN


- ÇUPAN ile YARDIMCI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Köyün başının yardımcısı. İLE ... )


- CURÇAN ile ...
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çin yolu üzerindeki Müslüman sınırlarından biri. İLE ... )


- CÜRMÜN KADAR YER YAKARSIN değil CİRMİN KADAR YER YAKARSIN

( CÜRM: Suç.
CİRM: Oylum/hacim, nesne/cisim. )


- CUSHİNG ile/||/<> ADDİSON

( Gövdede aşırı kortizol üretimi. İLE/||/<> Gövdede yetersiz kortizol üretimi. )


- CUT DOWN ile CUT-OFF

( Damar açımı. İLE Sınır değer, ayrım değeri. )


- DAĞ ile BALKAN

( ... İLE Sarp ve ormanlık sıradağlar. )


- DAĞ ile BÎSÜTÛN

( Şîrîn'in emriyle, Ferhad'ın deldiği dağ. Bugün Bağdat ile Hamedan arasında Kirman Şâh'ın 30 km. doğusunda kalır. Dik, kayalık ve sarp bir dağdır. )


- Dâğıstân[Ar.] ile DÂĞISTAN[Ar.]

( Kafkas dağlarının kuzeyinde ve Hazar Denizi'nin batı kıyısında bulunan bir bölge. İLE Dağlık yer. )


- DAHA AZ DÜŞÜN! ile/ve/<> DAHA ÇOK DÜŞÜN!

( [Düşündüğün...] Kendini, kötü hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. İLE/VE/<> Kendini, iyi hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. )


- DAHA ÇOK SEVEN ile/ve/||/<>/< DAHA AZ SEVEN

( Sevdiğine ve hemen hemen her söylediğine/istediğine/kararına, onu kaybetmemek için "Olur." der. İLE/VE/||/<>/< Bu nedenle de ilişkiyi yönetir. )


- DAHA İYİ OLAN ile/ve/||/<> DAHA İYİ HİSSETTİREN


- DAHA/EN) KORKUNÇ/VAHİM OLAN:
SOKAKTAKİ KARGAŞA ile/değil DİLDEKİ KARMAŞA

( Yaşamdaki en korkunç "durum" ya da deneyim, birini çok sevmektir.
[Sevgi kadar değerli bir duygunun nesi, nasıl korkunç olabilir? O sevgimizin yoğunluğunun o kişiyi kendimizden kaçırma olasılığının artırması ve ölümünün duyulmasından dolayı her an için geçerli ve etkisi yüksek olan çok korkutucu bir durumdur.] )


- DAHA ÖZEL ALGILA/YORUMLA! ile/ve/<> DAHA GENEL DÜŞÜN

( Kendini, iyi hissettiğinde. İLE/VE/<> Kendini, kötü hissettiğinde. )


- DAHA UYGUN ile/ve/||/<> SONRAKİ ile/ve/||/<> ÖZEL

( LEX SUPERIOR vs./||/<> LEX POSTERIOR vs./||/<> LEX SPECIALIS )


- [ne yazık ki]
"DAHA FAZLASI" değil/yerine/>< GEREKLİ/YETERLİ OLAN

( En büyük suçlar ve hatalar, gerekli olanı değil daha fazlasını elde etmek için işlenir. )


- DAHİLEN[Ar.] ile DAHİLİ[Ar.]

( İçeriden, içten. | İçilerek, yutularak. İLE İçle ilgili, içsel. )


- DAİRE ile/ve ÜÇGEN ile/ve KARE

( Hareketli. İLE/VE Etkin. İLE/VE Durağan. )


- DAİRE[Ar.] ile/değil/=/||/<>/< SONSUZ/ÇOK KÖŞELİ/LİK / SONSUZ KENARLI ÇOKGEN


- DAİREDE:
İÇ ALAN ile/ve/<> DIŞ ALAN


- DAL ile FIŞKIN

( ... İLE Bir ağacın dibinden süren, ince dal. | Asma kütüğünde, hereğin üst yanında biten dal. )


- DAL ve/||/<> İNSAN

( )


- DALGA-DÜMEN


- DALINÇ/İSTİĞRAK ile KONSANTRASYON


- DALKIRAN ile DALKIRAN

( Kabuk böcekleri ailesinden, fındık ağaçlarında yaşayan, kınkanatlı böcek. İLE Zorlu esen yel/rüzgâr. )

( ANISANDRUS DISPAR cum ... )


- DALKIRAN ile DALKURUTAN

( Kabuk böcekleri ailesinden, fındık ağaçlarında yaşayan, kınkanatlı böcek. İLE Kabuk altındaki odun katında oyuklar açarak dişbudak sürgünlerini ve zeytin dallarını kurutan, kınkanatlı böcek. )

( ANISANDRUS DISPAR cum HYLESINUS OLEIPERDA )


- DALMADAN ile/değil/yerine DAĞILMADAN


- DALYASAN değil TAYLASÂN


- DAMÂN[Ar.] ile KEFÂLET[Ar.]


- DAMAR ile SUREDÂN[Ar.]

( ... İLE Dil altında bulunan iki siyah damar. )


- DAMARDAN" değil/yerine DOĞRUDAN


- DAMÎN[Ar.] ile HAMÎL[Ar.]


- DAMLA ile/ve/||/<>/> GUTASYON

( ... İLE/VE/||/<>/> Bitkilerde su basıncının arttığı zamanlarda yapraklarda "hidadot" denilen özel yapılardan, ksilem özsuyunun damlalar durumunda dışarı çıkması. )

( )


- ...'DAN:
BERİ ile İTİBAREN


- ...'DA/N:
"NE ANLADIĞIN" ile/ve/değil "NE BEKLEDİĞİN"


- -DÂN[Fars.] ile DÂN[Fars.]

( Arapça, Farsça, bazen de Türkçe sözcüklere takılarak, yer, mahfaza, kab anlamına sözcükler oluşturur. [CÜZ-DÂN vs.] | Bilen, bilir.[SUHAN-DÂN: Söz bilir. | NA-DÂN: Cahil.] İLE Tâne. )


- DANDRUFF vs. BRAN


- DANIŞAN ve/||/<>/> CO-TERAPİST ve/||/<>/> OTOTERAPİST


- DANIŞMAN ile/ve/||/<> DANIŞAN


- DANIŞMAN ile/ve/değil/||/<>/< DANIŞILAN


- DANIŞTAY ile/||/<>/< DÎVÂN-I HÜMÂYÛN

( Yönetim davâlarına bakmak, bakanlar kurulunca gönderilen yasa ve tüzük tasarıları ile imtiyaz sözleşmeleri üzerinde düşüncelerini bildirmek gibi görevleri olan, üyeleri Anayasa Mahkemesi'nce seçilen bağımsız anayasa kuruluşu. İLE/||/<>/< Eskiden İslâm devletlerinde, devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı kurul.[Başlangıçta bir devlet dairesi olan dîvân, İran devlet geleneğinin de etkisiyle sonradan kurul biçimine dönüşmüştür] )


- DANS = DANCE[İng.] = DANSER[Fr.] = TANZEN[Alm.] = BALLARE[İt.] = BAILAR/DANZAR[İsp.]


- DANS ile KANKAN

( ... İLE Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı. )


- DARALTILMIŞ OLAN ile ODAKLANILMIŞ OLAN


- DÂREYN -ile

( DÜNYA İLE ÂHİRET, İKİ ÂLEM )


- DARGIN/LIK ile/ve KIRGIN/LIK


- DARMADUMAN


- DÂR-ÜL ACEZE ile/||/<> DÂR-ÜL BEDÂYİ ile/||/<> DÂR-ÜL ELHAN ile/||/<> DÂR-ÜL FÜNÛN ile/||/<> DÂR-ÜL MUALLİMAT ile/||/<> DÂR-ÜL MUALLİMİN ile/||/<> DARÜŞŞAFAKA ile/||/<> DARÜŞŞİFA

( Düşkünler evi.[1895] İLE/||/<> İstanbul Belediyesi'ne ait ilk tiyatro.[1913] İLE/||/<> İstanbul'da kurulan ilk müzik okulu.[1917] İLE/||/<> Üniversite, fenler evi.[1845] İLE/||/<> İstanbul'da kurulan ilk kız öğretmen okulu.[1869] İLE/||/<> İstanbul Fatih'te kurulan erkek öğretmen okulu.[1848] İLE/||/<> İstanbul Fatih'te, Abdülaziz'in desteğiyle kurulan yoksul, öksüz ve yetimlere ait yatılı lise. İLE/||/<> Sağlık yurdu. )


- DÂRÜLFÜNÛN ile/ve DÂRÜLFÜNÛN

( Basın Müzesi. İLE/VE Ayasofya'da bulunan üniversite binasıydı. )

( 1828 - 1930 yılları arası süreli yayınlar bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli kurslar ve sergiler düzenlenmektedir. İLE/VE ... )

( Çemberlitaş'ta, II. Mahmud Türbesi yanında. İLE/VE Yanarak 1933'te yok olmuştur. )

( 1865 yılında inşa edilmiştir. 1988'den beri müze olarak kullanılmaktadır. İLE/VE ... )


- DARÜŞŞİFA:
FATİH ile/ve/||/<> HASEKİ ile/ve/||/<> SÜLEYMANİYE ile/ve/||/<> ATİK VÂLİDE SULTAN ile/ve/||/<> SULTAN AHMED ile/ve/||/<> TOPKAPI SARAYI ENDERUN


- DARVAN ile/ve/<> SANÂ

( Sanâ'ya 2 fersah mesafede. [Yemen] )


- DARWIN ile/ve/||/<>/> MİTHAT EFENDİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Kitaplarının ilk Türkçe çevirilerini yapan. )


- DARWIN'İN (")İSABETLİLİĞİ("):
ZİHİN İÇİN ile/değil GÖVDE İÇİN


- DARWIN/İZM ile/değil SPENCER/İZM


- DASEİN ile/||/<> DAS MAN

( Varlık ve Zaman )

( Martin Heidegger tarafından 1927 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1976) (Ülke: Almanya) (Alan: Felsefe) (Önemli katkıları: Varlık ve Zaman, Dasein) )


- DAVRANIŞ = BEHAVIOUR[İng.] = COMPORTEMENT[Fr.] = VERHALTEN[Alm.] = COMPORTARSE[İsp.]


- DAVULLAR'DA:
TSUZIMI ile/ve MIRDANGA/MRIDANGA/MRIDANGAM ile/ve DUNDUN

( Japonya'ya özgü. İLE/VE Hindistan'a özgü. İLE/VE Nijerya'ya özgü. )


- DAY :/yerine GÜN


- DAYALOĞLU, ŞERAFETTİN :

( Zekeriyaköy'lüdür. 1968 - 1973 yılları arasında muhtar olarak görev yaptı. )


- DAYANAK ile/ve ARKAPLAN

( SUPPORT vs./and BACKGROUND )


- DAYANAK = MABİH-İL-KIVAM = SUBSTRATUM[İng.] = SUBSTRAT[Fr., Alm.] = SUBSTSRATUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = LECHO[İsp.]


- DAYANIŞMA ile/ve/<> GÜVEN

( Kişiler, kendilerine değil birbiriyle dayanışma içindelerse güven duyabilir ve yansıtabilir. [özellikle de eşler ve ortaklar!] )

( Aslanlar [ve birçok güçlü görünen hayvan] bile tek başına yeterli güçte değildir. Ancak birlikte ve dayanışmayla ayakta kalırlar. )

( Loncaları inceleyiniz. )

( SOLIDARITY vs./and/<> TRUST/CONFIDENCE )


- DAYATILAN ile/değil/yerine BENİMSETİLEN


- [ne yazık ki]
DAYATMA ile/ve/||/<>/> İSYAN

( Etki. İLE/VE/||/<>/> Tepki. )


- DBU/DBS DEEP BRAIN STIMULATION[İng.] değil/yerine/= DERİN BEYİN UYARIMI


- DE NOVO değil/yerine/= YENİ | YENİDEN


- DE NOVO[İng.] değil/yerine/= YENİDEN


- DEBİL ile DEBİLİTAN ile DEBİLİTE

( Bitkin, halsiz, güçsüz. İLE Bitkinleştirici, güçsüzleştirici. İLE Bitkinlik, halsizlik, güçsüzlük. )


- DEBRİDMAN ile DEBULKİNG

( Yara temizliği/kazıması. İLE Kitle/oylum azaltıcı. )


- DEBRİDMAN değil/yerine/= ÖLÜ DOKU TEMİZLİĞİ, KAZIMA


- DEBYE İLE LARMOR İLE CYCLOTRON ile/||/<> PLAZMA ÖLÇEKLERİ

( Plazmadaki karakteristik uzunluk ve frekanslar. )

( Formül: λD = √(ε₀kT/ne²) )


- DECENTRALIZED[İng.] değil/yerine/= MERKEZİ OLMAYAN


- DECISION and DIRECTIVE and OPINION and RECOMMENDATION and REGULATION and RESOLUTION

( Karar. VE Yönerge. VE Görüş. VE Tavsiye kararı. VE Tüzük. VE İlke kararı. )


- DECISION :/yerine KARAR


- DEDEKTİF/HAFİYE değil/yerine/= İZSÜREN


- DEDE/NİNE
ile/ve/||/<>/>
ANNE/BABA
ile/ve/||/<>/>
ABLA/AĞABEY
ile/ve/||/<>/>
BEN
ile/ve/||/<>/>
ERKEK/KIZ KARDEŞ

( )

( SOFU/SOBO to/||/<>/> HAHA/ÇİÇİ to/||/<>/> ANİ/ANE to/||/<>/> WATAŞİ to/||/<>/> OTOTO/İMOTO )


- DEEP :/yerine DERİN


- DEEPLY :/yerine DERİNDEN


- DEFATEN[Ar. DEF-AT[çoğ.] + Fars. -EN] ile/değil DEFAATLE[Ar. DEFA-AT[çoğ.] + Tr. İLE]

( Ansızın, bir kerede, bir çırpıda. İLE/DEĞİL Yineleyerek/tekrarlayarak, defalarca. )


- DEF'ATEN[Ar.] ile DEF'ATEYN[Ar.]

( Bir defada, birden. İLE Şöhret, azamet. )


- DEFAULT[İng.] değil/yerine/= VARSAYILAN


- DEFEKASYON değil/yerine/= DIŞKILAMA


- DEFİBRİNASYON değil/yerine/= FİBRİNSİZLEŞ(TİR)ME


- DEFINITION vs. DIFFERENTATION


- DEFINITION :/yerine TANIM


- DEFINITION vs./and CAUSE/REASON


- DEFLEKSİYON/DEFLECTION[İng.] değil/yerine/= SAPIŞ


- DEFLEKSİYON/DEFLECTION[İng.] değil/yerine/= SAPIŞ


- DEFORMASYON/DEFORMATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMSİZLEŞME


- DEFORMASYON değil/yerine BİÇİM BOZULMASI


- DEFORMASYON ile DEFORME ile DEFORMİTE

( Biçim bozukluğu, biçimini bozmak. İLE Bozuk biçimli, biçimsiz. İLE Biçim bozukluğu. )


- DEFTERDAR değil/yerine/= İLSAYMAN


- DEĞER ile/değil YÖN

( [not] VALUE vs./but DIRECTION )


- DEĞERİ OLMAYAN ile/ve/değil DEĞERİNİ ÖLÇME OLANAĞI BULUNMAYAN


- DEĞER/İNİ BİLMEK:
SAHİP OLMADAN ÖNCE ile SAHİP İKEN ile KAYBETTİKTEN SONRA

( )

( )

( )

( )


- DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!

( DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!

Kırlangıç, bir adama âşık olmuş.

Penceresinin önüne konmuş, tüm cesâretini toplamış, tüylerini kabartmış, güzel durduğuna iknâ olduktan sonra...

Küçük, sevimli gagasıyla cama vurmuş.

Tık... tık... tık...

Adam, cama bakmış. Ama içeride kendi işleriyle ugraşıyormuş. Bir meşgulmüş, bir meşgulmüş! Kimmiş, onu işinden alıkoyan?

Minik bir kırlangıç!

Heyecanlı kırlangıç, telâşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir soluk almış, şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış:

- Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini, niçinini sorma. Uzun zamandır, seni izliyorum. Bugün, cesâret buldum konuşmaya. Lütfen, pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.

Adam birden parlamış.

- Yok daha neler?

- Durduk yerde sen de nereden çıktın şimdi? Olmaz alamam! demiş.

Gerekçesi de sersemceymiş:

- Sen kuşsun! Hiç kuş insana aşık olur mu?

Kırlangıç mahçup olmuş. Başını önüne eğmiş. Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş:

- Adam, adam! Haydi aç artık şu pencereni. Al beni içeri! Ben, sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.

Adam, kararlı; adam, ısrarlı:

- "Yok, yok ben seni içeri alamam" demiş. Biraz da kabaymış, sözü kısa kesmiş:

- "İşim gücüm var, git başımdan!"

Aradan bir zaman geçmiş. Kırlangıç, son kez adamın penceresine gitmiş:

- "Bak! Soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi, al beni içeri! Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım. Çünkü, ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın! Yalnızlığını paylaşırım..." demiş.

Bazıları, gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam, bu yalnızlık sorununa içerlemiş. Pek bir sinirlenmiş.

- "Ben, yalnızlığımdan memnunum!" demiş... Kuştan, onu rahat bırakmasını istemiş. Düpedüz kovmuş. Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca, başını önüne eğmiş, çekip gitmiş.

Yine aradan zaman geçmiş. Adam, önce düşünmüş, sonra itiraf etmiş:

- "Hay benim akılsız başım" demiş.

- "Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle kös kös oturacağıma, zevkli vakit geçirirdik birlikte."

Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Yine de kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş:

- "Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir. Ben de onu içeri alır, mutlu bir yaşam sürerim."

Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama... Onunki hiç görünmemiş!

Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç, yokmuş!

Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış. Sonunda, danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.

Olanları anlatmış. Bilge kişi, gözlerini adama dikmiş ve demiş ki:

- "Kırlangıçların yaşamı, altı aydır..."

* * * * *

Yaşamda bazı fırsatlar vardır, yalnızca bir kez elimize geçer ve değerlendiremezsek uçup gider.

Yaşamda bazı kişiler vardır, sadece bir kez karşımıza çıkar, değerini bilemezsek kaçıp gider. Ve asla geri gelmezler. )


- DEĞER/KİŞİ:
KAYBETTİĞİMİZDE ANLAŞILAN değil SAHİPKEN BİLİNMESİ GEREKEN


- DEĞİL ile OLMAYAN

( NOT vs. UN )


- DEĞİLLEME = NEFİY, İNKÂR, SELB = NEGATION[İng., Fr., Alm.] = NEGATIO[Lat.] = APOPHASIS[Yun.]


- DEĞİN ile DEĞİN ile DEĞGİN

( "...'ya kadar/dek" gibi bir işin/durumun sona erdiği/ereceği zamanı/yeri gösteren sözcük. İLE Sincap. İLE İlişkin, üstüne, ait, dair. )


- DEĞİN ile DENLİ


- DEĞİŞEN ile/ve/<> DEĞİŞMEYEN

( Değişmeyen de değişecek olanın/değişmesi gerekenin değişimine etkide/katkıda bulunabilir. )

( Değişme gereksiniminde olan nasılsa değişecektir. )

( İçinizde değişmeyen nedir? )

( Değişmez olan, ancak sessizlik içinde idrak edilebilir. )

( Doğrulukta, değişmez oluruz. )

( Değişmez olan, işimize yaramaz. )

( Değişmeyenin bilincinde olamayız. )

( Değişmez-olanı anlamak, değişmez-olan olmak demektir. )

( Kendinizi değişmek olarak, değişken zihnin tanığı olarak bilin. Bu yeterlidir. )

( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )

( Değişmez ve mutluluk-verici olanı bulmak için değişen ve acı verici olana sarılmayı bırakmak zorundasınız. )

( TÜREV: Değişkenin değişkeni. )

( What needs changing shall change anyhow.
What is it in you that does not change?
The unchangeable can only be realised in silence.
You become immovable in reticence.
You cannot be conscious of what does not change.
To realise the immovable means to become immovable.
Know yourself to be the changeless witness of the changeful mind. That's enough.
Learn to distinguish the immovable in the movable, the unchanging in the changing, till you realise that all differences are in appearance only and oneness is a fact.
To find the immutable and blissful you must give up your hold on the mutable and painful. )

( DEĞİŞENDE DEĞİŞMEYEN: ORAN )

( IN THE TERM OF CHANGE vs./and/<> NOT IN THE TERM OF CHANGE )


- DEĞİŞEN ile/ve/değil DÖNÜŞEN

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL Zekâ. )


- DEĞİŞİK "AÇILARDAN/YÖNLERDEN" değil ÇEŞİTLİ AÇILARDAN/YÖNLERDEN


- DEĞİŞİM = ALTERATION/VARIATION[İng.] = VARIATION[Fr.] = UNTERSCHIED[Alm.] = VARIAZIONE[İt.] = VARIACIÓN[İsp.]


- DEĞİŞİM ve/||/<> DEĞİŞİMDE DEĞİŞMEYEN ve/||/<> CANLI-CANSIZ ve/||/<> KÜTLE/YER ÇEKİMİ


- DEĞİŞİM ile DEĞİŞİNİM/MUTASYON

( Bir süreç içindeki değişikliklerin tümü. | Yeni döllerin, atalarına tıpatıp benzememesini sağlayan özelliklerin tümü. | Üretilen malların, başka mallar ya da para karşılığı takası. | Bir niceliğin, birbirinden ayrı değerler alması ya da böyle iki değer arasındaki ayrım. | Rüzgârın yön değiştirmesi. İLE Doğada ve toplumda, niteliksel değişmelerin, yavaş yavaş değil birdenbire olması, bir şeyin, ortam ve koşullarını bulduğunda, birdenbire nitelik değiştirmesi. )

( ALTERATION/VARIATION vs. MUTATION )


- DEĞİŞİMLERDE, DEĞİŞMEDEN KALAN ile DEĞİŞMEZ OLANLARIN, DEĞİŞİMLERDE ORTAYA ÇIKMASI

( Hareket eden'in, içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )

( Yunan Düşüncesi: Değişkenliğin içindeki değişmezliği[subûtiyeti] aramak. )

( Harekete neden olan, hareket etmeyen/ler. )

( LEFT BEHIND THE ALTERATION WITHOUT CHANGE vs. APPEARING OF CONSTANTS IN ALTERATION )


- DEĞİŞKE/VARYANT[FR. VARIANTE | İNG. VARIANT] ile/||/<> SÜRÜM/VERSİYON[FR./İNG. VERSION]

( Bir yol ağı üzerinde, belirli bir noktadan ayrılarak başka bir noktadan aynı yolla birleşen ikinci derecedeki yol. | Masal, efsane, bilmece, oyun, gelenek vb. bir metnin, bir yapıtın, bir olayın aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı. | Değişke. İLE/||/<> Yorum. | Sürüm. )


- DEĞİŞKEN ile/ve DEĞİŞKİ

( VARIABLE vs./and ... )

( ... cum/et AFFECTION )


- DEĞİŞKEN ile/ve GİZLİ DEĞİŞKEN

( VARIABLE vs. HIDDEN VARIABLE )


- DEĞİŞKEN ile/ve/değil/||/<>/< OLASILIK

( [not] VARIABLE vs./and/||/<>/and/but/< PROBABILITY
PROBABILITY instead of VARIABLE )


- DEĞİŞKEN ile/||/<> SABİT

( Değişken bilinmeyen İLE sabit belirli değerdir )

( Formül: x İLE 5 )


- DEĞİŞKEN ile/ve/değil/||/<>/< VERİ

( Her değişken, bir veridir fakat her veri bir değişken değildir. )

( [not] VARIABLE vs./and/||/<>/but/< DATA
DATA instead of VARIABLE )


- DEĞİŞMEYEN ile/ve/>/değil/yerine DÖNÜŞÜMDE, DEĞİŞMEYEN


- DEĞİŞMEYEN ile/ve/değil/||/<> ORTAK


- DEĞİŞMEYEN/LER ile/ve DEĞİŞENLERDE DEĞİŞMEYEN


- DEĞİŞTİRGEN -ile

( PARAMETER )


- DEGRADASYON/DEGRADATION[İng.] değil/yerine/= BOZUNMA | YIKILIM


- DEGRADASYON değil/yerine/= BOZUNMA, YIKIM


- DEGRADASYON ile DEGRANÜLASYON ile DEJAVU

( Yıkım, parçalanma. İLE Tanecik boşalımı. İLE Görmüş gibilik, yaşanmışlık yanılsaması. )


- DEGRADE ile GRADYEN


- DEGRADER İLE PROTAC İLE MOLECULAR GLUE ile/||/<> PROTEİN DEGRADASYON

( Hedefli protein yıkımı. )

( Formül: POI-PROTAC-E3 )


- DEHÂN[Fars.] ile DEHEN[Fars.]

( Ağız. İLE Ağız. )


- DEHİDRATASYON/DEHYDRATION[İng.] değil/yerine/= SU-YÜKÜN YİTIMİ/SU KAYBI


- DEHÛN[Fars.] ile DEH-ÜM[Fars.]

( Ezber okuma, anımsama. İLE Onuncu. )


- DEJENERASYON ile ASİMİLASYON


- DEJENERASYON ile DEJENERATİF ile DEJENERE

( Yozlaşma, bozulma. İLE Yozlaştırıcı, bozucu. İLE Yoz, yozlaşmış. )


- DEJENERASYON/DEGENERATION[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞMA | BOZUNMA


- DEJENERATİF/DEGENERATIVE[İng.] değil/yerine/= BOZUNDURAN


- DEKALSİFİKASYON değil/yerine/= KİREÇSİZLEŞME


- DEKAN değil/yerine/= YETİLBEY

( Mâlî Papaz. DEĞİL/YERİNE ... )


- [Yun.] DEKATLON ile TRİATLON ile PENTATLON

( 100 m. koşusu, uzun atlama, gülle atma, yüksek atlama, 400 m. koşusu, 110 m. engelli koşu, disk atma, sırıkla yüksek atlama, cirit atma, 1500 m. koşularını içeren atletizm yarışması. İLE Üç ayrı sporun[sırasıyla, yüzme, bisiklet ve koşu] yapıldığı yarışma. İLE Eski Yunan'da, koşu, uzun atlama, cirit atma, disk atma ve güreşi kapsayan atletizm yarışması. | Beş spor dalını [uzun atlama, mızrak atma, 200 m. koşusu, disk atma, 1500 m. koşusu] kapsayan atletizm yarışması. )


- DEKLARASYON değil/yerine/= BİLDİRİM


- DEKOLMAN değil/yerine/= AYRILMA


- DEKOMPANSASYON ile/||/<> DEKOMPANSE

( Dengelenememe. | Ödünleyememe. İLE/VE/|| Dengelenememiş. | Ödünlenememiş. )


- DEKOMPANSASYON ile DEKOMPANSE

( Dengelenememe, telâfi edilememe, yetmezlik. İLE Dengelenememiş, telâfi edilememiş, yetmez. )


- DEKOMPANZASYON/DECOMPENSATION[İng.] değil/yerine/= DENGELENEMEME | DAĞILMA


- DEKOMPOZE OLMAK ile DEKOMPOZİSYON

( Ayrışmak, parçalanmak. İLE Ayrışım, parçalanma. )


- DEKOMPRESYON/DECOMPRESSION SICKNESS[İng.] değil/yerine/= BASI GİDERME | BASINÇ GİDERME | VURGUN


- DEKONJESTAN ile DEKONJESYONE ETMEK

( Kan dolum/göllenme giderici. İLE Kan dolumunu/göllenmeyi gidermek. )


- DEKREŞENDO/DECRESCENDO[İng.] değil/yerine/= GİDEREK AZALAN


- DEKREŞENDO değil/yerine/= GİDEREK AZALAN


- DELÂLETEN ile/ve/<> İŞÂRETEN

( Doğrudan. İLE Dolaylı. )


- DELÂLETU'L-KELÂM[Ar.] ile DELÂLETU'L-BURHÂN[Ar.]


- DELESYON değil/yerine/= SİLİNME | YİTİM


- DELİK ile AVGIN

( ... İLE Duvarda, suyun geçmesine yarayan delik. | Üstü kapalı su yolu. )


- DELİK ile/değil BARBAKAN

( ... İLE/DEĞİL Kale duvarlarında, düşmana ok atmak üzere açılmış delik. )


- DELİLİK ile/ve/değil İNANÇ/İMAN


- DELİSİ OLMAK/OLAN ile/değil/yerine DÜŞKÜN


- HEZEYAN[Ar.]/DELÜZYON/DELUSION[İng.] değil/yerine/= SANRI


- DEM'ÂN[Ar.] ile DEMÂN[Ar.]

( İçi pek dolu, ağzına kadar dolu kap. İLE Heyecanlı, hiddetli. | Kükremiş. | Bağırıp çığırma. | Heybetli, zorlu. | Vakit, zaman. )


- DEMARKASYON değil/yerine/= AYRIM ÇİZGİSİ


- DEMARKASYON ile DEMARKE

( Sınır. İLE Sınırlı, ayrık. )


- DEMON ile DAIMON


- DEMONSTRASYON/DEMONSTRATION[İng.] değil/yerine/= TANITIM GÖSTERİSİ


- DEMONSTRASYON ile/||/<> DEMONSTRATİF

( Gösterme. | Görsel anlatım. İLE/VE/|| Tanıtıcı. )


- DEMONSTRATION :/yerine GÖSTERİ


- DEMORALİZASYON değil/yerine/= ÖZCÜL GÜÇ YİTİMİ


- DEN- ile/||/<> DENT-/DENTA-/DENTİ-/DENTİA-/DENTO-

( Diş. İLE/||/<> Diş, dişlerle ilgili. )

Bugün[18 Kasım 2025]
itibarı ile 9.994 başlık/FaRk ile birlikte,
9.994 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(9/41)