Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(139/162)


- TARİHE DÜŞMEK ile/ve/yerine/değil METAFİZİĞE KAÇMAK ile/ve/yerine/değil BİRLİĞE GETİRMEK

( Teşbihe düşmek. İLE/VE Tenzihe düşmek. YERİNE/DEĞİL Tevhide varmak. )


- [ne yazık ki]
TARİHİ ...:
BİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/> ÇARPITMAK


- TARİHİ DEĞER(İ OLAN) ile/ve/<> SANATSAL DEĞER(İ OLAN)


- TARİHİ DEĞER/LER ile/ve/<> TARİHİ OLAY/LAR

( HISTORICAL VALUE/S vs./and/<> HISTORICAL PHENOMENON/S )


- Tarihi DİNLE!!!


- TARİHİ PERSPEKTİF ile/ve MEDENİYET PERSPEKTİFİ ile/ve FELSEFE-BİLİM


- TARİHİ YAPIT ile KALINTI

( ... İLE Artıp kalan şey, bakiye. | Eski çağlardan kalmış kent ya da yapı, ören, harabe. | İz, işaret. | Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey. )


- TARİHİN:
ŞİMDİYE ETKİ ETMESİ ile/>< ETMEMESİ

( Tarihtir. İLE/>< Tarih değildir. )


- TARİHİN TEKRARINDA:
BİRİNCİSİ ile/ve/||/<>/> İKİNCİSİ

( Trajedi. İLE/VE/||/<>/> Komedi. )


- Tarihini DİNLE!!!


- TARİHLEME ile/ve/||/<> RADYOMETRİK TARİHLEME

( ... İLE/VE/||/<> Bazı izotoplar [kimyasal bir öğenin, belirli kütleye sahip atom çekirdekleri], kimyasal yapılarını değiştiren ve kendiliğinden oluşan radyoaktif bozunmaya uğrar. Bu bozunmanın hızı, izotopun bir özelliği olup sıcaklık, basınç ya da izotopun içinde yer aldığı kimyasal bileşikler gibi dış etmenlerden etkilenmez. Bozunma hızı, belirli bir örnekteki atom çekirdeklerinin yarısının bozunması için gereken "yarı-ömür" olarak tanımlanır. Kayaç örneklerini tarihlendirmede kullanılan radyometrik yöntem, radyoaktif izotopun ve bozunmaya uğrarken üretilen öğe mikdarının ölçülmesi esasına dayanır. Radyoaktif öğe ve izotopların görece mikdarı, bir kayacın oluşmasından itibaren kaç yarı-ömrün geçmiş olduğunu gösterir. Örneğin, çoğu mineralin kimyasal bileşeni olan ve doğal olarak ortamda bulunan potasyum, az miktarda radyoaktif potasyum-40 içerir. Bu izotop, kalsiyum-40 ya da argon-40 oluşturmak için 1 milyon 300 yıllık bir yarı-ömür ile bozunur. Bozunmaların %11'inde, argon-40 oluşur. Argon, bir gaz olduğundan, mineral ısıtıldığında ya da eritildiğinde, mineralden dışarı atılır. Bu nedenle, yeni katılaşmış bir magma kayacı, argon-40 içermez. Zaman içinde potasyum-40'ın bozunmasıyla kayaçta argon-40 birikir. Böylece, bir magma kayacındaki potasyum-40 ve argon-40 mikdarı, bu kayacın ne kadar süre önce katılaştığını gösterir.

Potasyum-argon ile tarihlemenin özü budur. Kavramsal olarak benzer öteki yöntemler, uranyum-kurşun, rubidyum-stronsiyum ve neodimiyum-samaryum yöntemleridir. Her yöntemin farklı üstünlük ya da sakıncaları, potansiyel hata kaynakları bulunmaktadır. Sonuçların daha güvenli alınması bakımından önemli kayaçlarda bu yöntemlerin birkaçı birden kullanılabilir. )


- MAĞDURİYET:
TARİHSEL ile/değil EKİNSEL/KÜLTÜREL


- TARİHSEL) SÜREÇ ile/ve (TARİHSEL) KOŞUL

( [HISTORICAL] PROCESS vs./and [HISTORICAL] CONDITION )


- TARİHSEL ile AŞKIN


- TARİHSEL/LİK ile/ve/<> BİLİMSEL/LİK


- TARİHSEL/LİK ile/ve/<> KATMANLI/LIK


- TARİHSEL/LİK ile/ve/||/<> KUŞKULU/LUK


- TARİHSEL/LİK ve/<> ORTADAN KALKMIŞ/LIK


- TARİH/SEL/LİK ile/ve/değil/||/<>/> TİN/SEL/LİK

( SPIRIT vs./and HISTORICAL/NESS )


- TARİHSİZLİK ile/ve/<> ALDIRMAZLIK

( "HISTORICALESSNESS" vs./and/<> INDIFFERENCE )


- TARİHSİZ/LİK ile/ve/||/<>/= TALİHSİZ/LİK

( Tarihsizlik, talihsizliktir. )

( LACK OF HISTORY vs./and/||/<>/= UNLUCKY/NESS )


- TARİHTE KALAN DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine/<> DÜŞÜNCENİN TARİHİ


- TARİHTEN DERS ALMAK ile/ve/<> TARİHTEN GÜÇ ALMAK

( TO TAKE LESSONS FROM HISTORY VALUE/S vs./and/<> TO TAKE POWER FROM HISTORY )


- TARİHTEN DERS ALMAK ile/ve/<> TARİHTEN GÜÇ ALMAK

( TO TAKE LESSONS FROM HISTORY VALUE/S vs./and/<> TO TAKE POWER FROM HISTORY )


- TARİHTEN İBRET ALMAK ile TARİHTEN KUVVET ALMAK


- TARİHTEN KİŞİLER


- TARİHTE/TOPLULUKLARDA/KİŞİLERDE:
ÇÖKÜŞ ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/>< SIÇRAYIŞ

( Çoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Azdır. )


- TARIK AKAN PARKI :

( Kazım Karabekir Mahallesinde olup 2.208,00 m²'lik bir alanı kapsamakta olup, 906,00 m²'lik eşil alanı, 255,00 m²'lik çocuk oyun alanı ve 600,00 m²'lik spor alanı bulunmaktadır. )


- TARÎK el-TAKVÎM ile/ve/<> TARÎK el-LUZÛM ile/ve/<> TARÎK el-KIYÂM ile/ve/<> TARÎK el-NİSBE

( Osmanlı dönemi Türk filozofu Taşköprülüzâde'ye (ö. 1561) göre ayıklama/soyutlama eylemi açısından bir önermede, konu ile yüklem ilişkisinin türleri:

"X, Y'dir." denildiğinde, bir yüklem olarak Y,

1. Ya bizâtihi yüklendiği X'ten
2. Ya da X'in dışındaki başka bir nesneden ayıklanır/soyutlanır.

Birinci durumda Y
i. ya X'in kurucu unsurlarından;
ii. ya da X ile Y arasındaki zâtî gereklilikten/zorunluluktan ayıklanır/soyutlanır.

İkinci durumda ise Y
i. ya dış-dünyada, X ile var olan
ii. ya da dış-dünyada, X'e nispet edilen bir durumdan ayıklanır/soyutlanır.

1. i.'ye "Kurucu unsurlarına ayırma yöntemi"[Tarîk el-takvîm];
1. ii.'ye "Gereklilik(zorunluluk) yöntemi"[Tarîk el-luzûm]

2. i.'ye "Kâim olma yöntemi"[Tarîk el-kıyâm]
2. ii.'ye ise "Nispet yöntemi"[Tarîk el-nisbe] adı verilir. )


- TARÎK[< TURUK] ile ...

( YOL | BİR VELÎNİN ALLAH'A ULAŞMASI İÇİN TUTTUĞU YOL | USÛL | MESLEK | VÂSITA, NEDEN )


- TARÎK[çoğ. TURUK] ile TÂRİK[Ar. < TERK] ile TA'RÎK[Ar. < ARAK] ile TA'RÎK ile TÂRÎK[Fars.] ile TAHRİK[Ar.]

( Yol. | Usûl. | Meslek. | Vasıta, neden. | [tas.] Bir velînin Allah'a ulaşması için tuttuğu yol. İLE Terk eden, bırakan, vazgeçen. İLE Terlet(il)me, tere yatırılma. İLE Uğma. İLE Karanlık. İLE ... )


- TARÎK ile/||/<> TARÎK-İ ÂMM ile/||/<> TARÎK-İ HÂS

( Yol. İLE/||/<> Geniş yol, cadde, genel yol, kamuya ait yol. İLE/||/<> Bir ya da birkaç eve mahsus çıkmaz sokak, özel yol. )


- TARİKA(T) ve/<> AŞK

( Çeperden merkeze. VE/<> Merkezden çepere. )


- TARİKAT ile/ve BARİKAT


- TARİKATTE ÇİLE ile/ve HAYATTA ÇİLE


- TARİK-İ AHYÂR ile TARİK-İ EBRÂR ile TARİK-İ ŞUDDÂR


- TARIM ile/ve EMEK


- TAR'IN TELLERİNDE:
AĞ TEL ile/ve SARI TEL ile/ve KÖK TEL ile/ve BAM TELİ ile/ve 1. ÇİFT ZENG TELİ ile/ve 2. ÇİFT ZENG TELİ

( [orta oktav] Do İLE/VE [orta oktav] Sol İLE/VE [-1. oktav] Do İLE/VE [-2. oktav] Sol İLE/VE [+2. oktav] Sol İLE/VE [+2. oktav] Do )

( Suyu simgeler. [Su gibi akıcıdır.] İLE/VE Ateşi simgeler. [Ateş gibi yakıcıdır.] İLE/VE Toprağı simgeler. [Toprak gibi sabitleyicidir.] İLE/VE Kararlılık duygusu ve mutmainlik sağlar/sunar. İLE/VE 1. ve 2. çift zeng telleri, coşku, özgürlük ve rahatlama duygusu sağlar/sunar. )

( Sayın Nevcivan Özel'in Facebook sayfası için burayı tıklayınız...
[Katkıları için teşekkür eder, tüm çalışmalarında başarılarının devamını dileriz!]

)

( TAR )


- TÂRİYE[Ar.] ile TA'RİYE[Ar.] ile TARİYY/TARİYYE[Ar.]

( Ansızın gelen belâ. İLE Soyma, soyulma, çıplaklaştırma. İLE Körpe, yaş, taze. | Yumuşak ekmek. )


- TA'RÎZ'DE:
ALAY[İSTİHZÂ] ile ALAYLI EĞLENME[TEHEKKÜM]

( Dokunaklı olanlar. İLE Acı ve ağır bir alayı içerenler. )


- TARLA ile/ve CEBEL

( ... İLE/VE Ekilmemiş tarla. )


- TARLA ile/ve/<> EVLEK

( ... İLE/VE/<> Tarlanın, tohum ekmek için bölünen bölümlerinden her biri. | Dönümün dörtte biri kadar olan ölçüsü. | Tarlalarda suyun akması için açılan su yolu. | Onluk kâğıt para. )


- TARLA ile/ve KELE/KELEME

( ... İLE/VE Sürülmemiş, bırakılmış tarla. | Bakımsız ve bırakılmış bağ ya da bahçe. )


- TARLA ile/>< SENGİSTAN[Fars.]

( ... İLE/>< Taşı çok olan, tarıma uygun olmayan arazi. )


- TARMUR, BÜLENT (SARIYER, 1936 -) :

( Ticaret hayatına kasap olarak atıldı, bilahare minibüs işletmeciliği yaptı. Sarıyer Spor Kulübü'nde 2 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev aldı. Yıllarca hentbol şubesinde idari yönetici olarak görev yaptı. Kulübün Divan Kurulu üyesidir. )


- TART[Fr. < TARTE] ile/||/<> TARTÖLET ile/||/<> TURTA[İt. < TORTE] ile/||/<> PAY[İng. < PIE] ile/||/<> KİŞ[< QUICHE] ile/||/<> GALETTE

( Tatlı ya da tuzlu olabilir. [Modern tartlar, genellikle meyve tabanlıdır, bazen de koyu krema ile olabilir.] İLE/||/<> Üzeri açık ve içinde dolgu kreması olan tartın küçük çeşididir. Genellikle tek kişilik minik kalıplarda pişirilir. İLE/||/<> Altı hamur, arası dolgu[meyve/sebze] üzeri ise hamurla kapatılarak yapılan ve genellikle tuzlu olabilen bir hamur çeşididir. İLE/||/<> Altı hamur, arası meyve dolgulu, üzeri rende hamur ya da kafes biçiminde hamur parçalarıyla kapatılan bir pasta çeşididir. İLE/||/<> Tart gibi altı hamur üzeri ise tamamen tuzlu olarak hazırlanan sebze dolgulu bir hamur çeşididir. İLE/||/<> Tarta benzeyen bir tatlı türüdür.[Hamurundaki farklar nedeniyle tart ile birbirinden ayrılmaktadır. Galetta hamuru, pizza hamuru gibi açılır ve tart kalıbı yerine bir yuvarlak fırın kabının içine, dışarı taşacak biçimde fırın kağıdı serilip üzerine açılan hamur yerleştirilir. İçine meyveleri dizildikten sonra hamurun fazla kalan kenarları meyvelerin üzerine doğru kapatılır.] )


- TARTAR ile TARTAR

( Dişte. İLE Tartma aracı, kantar/terazi. | Sürekli tartan kişi. )


- TARTI ile TARTIM

( Ağırlık. | Tartma aleti, çeki. | Oran, ölçü, karar. | Yelkenleri indirip kaldırmaya yarayan ip. İLE [müzik] Dizem. )


- TARTIŞILABİLENLER ile TARTIŞILAMAZLAR/TARTIŞILAMAYANLAR


- TARTIŞILAN ile/ve/değil/yerine BİLİNEN/BİLİNEBİLEN/BİLİNEBİLECEKLER


- TARTIŞILIR ile/değil/yerine/>< BİLİNMEZ


- TARTIŞILMASI "GEREK" ile/ve/değil/||/<>/< TARTIŞILABİLİR


- TARTIŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/||/<>/< TEMELLENDİRİLMESİ GEREKEN


- TARTIŞMA" KONUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ARAŞTIRMA KONUSU


- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine ATIŞMA


- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA

( Bilmediğimiz bir konuda konuşmazsak tartışma çıkmaz. )

( - Mutluluğun sırrı nedir?
- Aptallarla tartışmaya girmemektir.
- Kesinlikle katılmıyorum. Sır bu olamaz bence.
- "Doğru". )

( Konuşma ve tartışmanın, temel ve öncelikli koşulları...

- Konuşulanı anlamaya çalışmanın ilk koşulu olarak her bilinmeyen, yeni, farklı, aşırı, aykırı konu ya da durum karşısında düşünme ve konuşma sürecinde (olabildiğince) nötr olabilmek.
("Kişisel", "keyfî" "düşünce/sav/iddia", "önceki kayıtlar", "kalıp ya da kabuller", "inak/inanç" ve "yüklerle" başlamamak.)

- (Nitelikli) Soru sormak.["Hiç mi aklına gelmiyor?" gibi "yargı sözleri" kullanmadan, "Nasıl olabilir?" gibi anlamaya yönelik sorular sormak.]

- Konuşan kişiye ya da konuşanın kişiliğine saldırmamak ve sadece savlarını konuşmak/tartışmak.

- Daha kolay karşı sav üretmek amacıyla ötekinin savını yanlış tanımlamamak, abartmamak.

- Tekil ya da birkaç örnekle "kestirmeden" gitmeye çalışmamak, "genellemeler, indirgemeler, özdeşleştirmeler" yapmamak; "köktenci, toptancı ve sonuç odaklı" kişisel, keyfî ya da dayatmacı "çözümler üretme"mek.

- Kullanılan kanıta dayanan öncüllerden birini "doğru varsayarak" sav üretmemek.

- Bir olguyu, zamansal dizilimde, "daha önce de oldu" "savıyla" sonraki bir olgunun nedeni olarak iddia etmemek.

- Ortada ikiden fazla olanaklı yol varken savını sahte bir ikileme indirmemek.[Birden, "çok"; ikiden, "hep" "çıkarma"mak.]

- Bilinmeyen ya da bilmediğimiz bir "savın", doğru ya da yanlış olması gerektiğini savunmamak ve/ya da iddia etmemek.

- Kanıtlama yükümlülüğünü, savı sorgulayana yüklememek.

- Aralarında mantıksal bir bağ olmadıkça, "bir şeyin, bir şeyden türediğini" varsaymamak.

- Öncüllerin ya da sav sahibinin "tanınmış/tarihsel/bilimsel" "biri(/nden)" olmasını, bir çıkarımın kanıtı olarak sunmamak. )

( )

( image )

( [not] ARGUE vs./and/but TALKING )


- TARTIŞMA ile/değil/yerine YAZILI TARTIŞMA/POLEMİK[Yun.]

( Söz ile. İLE/DEĞİL/YERİNE Yazı ile tartışma. )


- TARTIŞMAK GEREKİR ile/değil TARTIŞMA GEREKTİRİR


- TARTIŞMALI KİTAPLARIN KULLANILMASI ile ÖĞRETİCİ/DİDAKTİK KİTAPLARIN KULLANILMASI


- TARTIŞMALI NEDEN SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YANLIŞ NEDEN ile/ve/||/<> ÖNCESİNDE ile/ve/||/<> ORTAK ETKİ ile/ve/||/<> GÖZDEN KAÇIRILABİLİR NEDEN ile/ve/||/<> YANLIŞ YÖN ile/ve/||/<> KARMAŞIK NEDENLER

( FALLACY OF FALSE CAUSE vs./and/||/<> FALLACY OF "PREVIOUS THIS" vs./and/||/<> JOINT EFFECT vs./and/||/<> GENUINE BUT INSIGNIFICANT CAUSE vs./and/||/<> WRONG DIRECTION vs./and/||/<> COMPLEX CAUSE )


- ... TARTIŞMASI" ile/değil ... AYRIMI


- TARTIŞMAYI:
AÇMAK/AÇAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİTİRMEK/BİTİREN


- TARTMAK ile/ve/<> DEĞERLENDİRMEK


- TART/TARD[Ar.] ile TART[Fr.]

( Kovma, çıkarma. İLE Kalıpta pişen, bir tür meyveli pasta. )


- TARUMAR[Fars. < TARMÂR] değil/yerine/>< İMÂR

( Dağınık, karışık, perişan. DEĞİL/YERİNE/>< Yapılandırma, oluşturma. )


- TÂR U PÛD[Ar.] değil/yerine/= ARIŞ[Fars. < ERŞ/EREŞ] İLE ARGAÇ[Ar.]

( İplik ve atkı. )

( TÂR: İplik, tel. | PÛD: Argaç, dokumada, enlemesine atılan atkı. )


- TARZ ile TAVIR

( STYLE vs. MANNER )


- TARZ ile ÜSLÛB

( MANNER vs. ... )


- TARZ ile ÜSLÛP


- TARZ[Ar.]/STİL[Fr., İng. STYLE] değil/yerine/= BİÇEM


- TAŞ DUVAR PARKI (REVANİ SOKAK PARKI) :

( Baltalimanı Mahallesindedir. 319,00 m²'lik bir alanı kapsar. 100,00 m²'lik yeşil alanı, 82,00 m²'lik çocuk oyun alanı ve 42,00 m²'lik spor alanı bulunmaktadır. )


- TAŞ, YERİNDE AĞIRDIR ile/ve/||/<> HER 'HOROZ', KENDİ ÇÖPLÜĞÜNDE ÖTER


- TAŞ ile/değil/yerine/||/<>/>< AŞ

( Sana taş atana, aş at! )


- TAŞ ile BAKIRKÖYTAŞI/KÜFEKİ/KEFEKİ

( ... İLE Yapıda kullanılan, açık renkli, işlenmesi kolay bir taş çeşidi. [Kum, çakıl ve midye kabuklarının, zamanla, bağlayıcı maddelerle birbirin yapışmasından oluşur.Ocaktan çıkarıldığı zaman, oldukça yumuşak olan küfeki, zamanla sertleşir. Bu taş, Osmanlı dönemi yapılarında çok kullanılmıştır.] )


- TAŞ ile BAKIRTAŞI

( ... İLE Yeşil renkli, yontulup parlatabilen, doğal bakırlı, hidratlı karbonat, malakit. )


- TAŞ ile BUZULTAŞ

( ... İLE Buzulların taşıyıp biriktirdikleri, üzerleri çoğu kez parıltılı ya da çizikli taşlar. )

( ... ile SALSÂL-İ CÜMÛDİYE )

( ... avec MOREN )


- TAŞ ile/ve/||/<> ÇAKIL TAŞI, KÜÇÜK TAŞ

( HACER ile/ve/||/<> HASÂT )

( STONE vs./and/||/<> PEBBLE )


- TAŞ ile ÇAKMAK TAŞI

( ... İLE Seramik, cam ve yol yapım endüstrilerinde kullanılan, SiO2 kimyasal yapısına sahip, sert ve opak görünümlü, kristal bir madde. )


- TAŞ ile ÇİNKE

( ... İLE Sağlam, sert taş. | En ufak parça. | Benek. )


- TAŞ ile DOLANTAŞI

( Mineralleri gözle görülebilen, benekli ve yeşilimtırak renkli, gabro ile bazalt arası, püskürük kütle. )


- TAŞ ile GAZTAŞI

( ... İLE Bileme işinde kullanılan, korindon ya da karborundum tanelerinden hazırlanan, bir tür taş. )


- TAŞ ile KARO[Fr. < CARREAU]/ORYA/[Yun.]

( ... İLE Oyun kâğıtlarının küçük, kırmızı, baklava biçimli benekli olanı. | Betondan yapılmış dört köşe döşeme taşı. )


- TAŞ ile KAYA ile TEPE ile DAĞ

( Kimyasal ya da fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde. | Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş. | Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme. | Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme. | Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher. | Dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik ya da tahta parçalardan her biri. | Bazı örgenlerin içinde, özellikle idrar kesesi vb. oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı nesne. | Bazı kütlelerden kopan ya da koparılan parça. | Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz. İLE Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. )

( HACER, CÜMD ile/ve CELMED )

( SENG ile/ve ... )

( STONE vs./and ROCK )


- TAŞ ile KAYRAK

( ... İLE Ekime elverişli olmayan, taşlı, kumlu toprak. | Yassı, düz taş. | Bileği taşı. | Kayağan taş. )


- TAŞ ile KAZAN TAŞI

( ... İLE Kalsiyum tuzları kapsayan suyun ısıtıldığı kabın iç yüzeyinde oluşturduğu katman. )


- TAŞ ile MALITAŞI

( ... İLE Bazen, kayıklarda, çapa yerine kullanılan, ipe bağlı, büyükçe taş. )


- TAŞ ile/ve MALTATAŞI

( ... İLE/VE Yumuşak bir taş. Bahçe, mutfak gibi yerleri döşemekte kullanılan, dört köşe, yassı, kolay kırılan bir taş. )


- TAŞ ile MALTATAŞI

( ... İLE Bahçe, mutfak gibi yerleri döşemekte kullanılan, dört köşe, yassı, kolay kırılan bir tür taş. )


- TAŞ ile/değil MENGELE

( ... İLE Güveç yapmakta kullanılan, çabuk ezilen bir çeşit taş. )


- TAŞ ile MOSKOFTOPRAĞI

( ... İLE Maden parlatmak için kullanılan, sarı renkte bir tür gevrek taşı. )


- TAŞ ile NECEFTAŞI

( ... İLE Parlak ve saydam bir çeşit kuvars billuru. )


- TAS ile/ve NİSAN TASI


- TAŞ ile/değil PAMUKTAŞ

( ... İLE/DEĞİL Bazı kaynak sularının dibinde biriken, kalkerli ya da silisli tortu. )


- TAŞ ile SEYLANTAŞI/SEYLANİ

( ... İLE Yapısında, alüminyum ve demir bulunan bir granat türü. )


- TAŞ ile SÜNGERTAŞI/PONZA[İt.]

( ... İLE Bazı yüzeylerin temizlenmesinde, mermerlerin parlatılmasında, ovma işlerinde kullanılan, çok gözenekli, çok hafif kaya. | Metal parlatmakta kullanılan, çok gözenekli ve pürüzlü, ağırlığı az, sert bir yanardağ feldispatı. )


- TAS[Ar.] ile TA'S[Ar.] ile TAŞ

( Su kabı. İLE Yok olma, kaybolma. İLE Ufak kaya parçası. )


- TAS ile/ve/||/<> TASA

( Kayıp, yitik. İLE/VE/||/<> Üzüntü. )


- TAŞ ile TAŞIL/FOSİL[Fr.] ile TAŞÇIL

( ... İLE ... İLE Taşı andıran, taş gibi. | Taşlar ve kayalar üzerinde ya da taşlı topraklarda yetişen. )


- TAŞ ile/ve/||/<>/> TAŞİLİĞİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Taşların, yapraklar durumunda ayrılmasını sağlayan ara katmanı. )


- TAŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TOPRAK

( Taş gibiydin. Çok gönül kırdın. Yeter!
Toprak ol! Üstünde hoş güller biter...

Mevlânâ )

( )

( Olsaydık, erirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Olduk, dayandık. )


- TAŞ ile YAĞTAŞI

( ... İLE Araçların kesici ağızlarını bilemede, gazyağı, mazot ya da zeytinyağı ile kullanılan doğal taş. )


- TAŞ ile YEŞİM[Ar.]

( ... İLE Açık yeşil ve pembe renkli, kolay işlenen, değerli bir taş. )


- TAŞA-BAŞA-YAŞA OTURMAK değil/>< SAĞLIĞA UYGUN ZEMİNLERDE OTURMAK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- TASA ile KAYGI/ENDİŞE


- TASA" ile/değil/yerine NADAS


- TAŞAK/HAYA/BİLLUR[Ar.]/TESTİS[İng. < TESTICLE] ile/ve/||/<> ANTER

( Hayvan ve insanda. İLE/VE/||/<> Bitkide.[Çiceklerin tohum taşıyan torbaları] )


- TASALI, RECEP (İST. 1931) :

( Karagümrük S.K. den transfer edildi ve 8 sezon (1959 - 1967) Sarıyer S.K. de tescilli kaldı. Bu süre içinde 132 lig, 10 B takımlar ligi, 2 turnuva maçı olmak üzere 144 resmi ve 34 özel maçla birlikte toplam olarak 178 maçta forma giydi. Lig maçlarında takımına 12, B takımlar ligi maçlarında 1 ve özel maçlarda 2 olmak üzere takımına 15 gol kazandırdı. Sarıyer S.K. de Kaptan olarak görev yaptı ve "Baba Recep" olarak futbol hayatını Sarıyer'de noktaladı. )


- TASARI ile/ve/||/<>/> TASARIM

( Olması ya da yapılması istenilen bir şeyin, zihinde aldığı biçim. | Tüzel bir işlemin, o işlemi yapmakla yetkili kurul ya da organ önüne getirildiği andaki durumu, üstünde görüşme ve oylama yapılabilir durumdaki metin, layiha. İLE Zihinde canlandırılan biçim, tasavvur. | Bir sanat yapıtının, yapının ya da teknik ürünün ilk taslağı, tasar çizim, dizayn. | Bir araştırma sürecinin çeşitli dönemlerinde izlenecek yol ve işlemleri tasarlayan çerçeve, tasar çizim, dizayn. | Daha önce algılanmış olan bir nesne ya da olayın bilinçte sonradan ortaya çıkan kopyası. )


- TASARI ile/ve/||/<> USLAMLAMA


- TASARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞI


- TASARI/LAMA ile/ve/||/<> KURGU/LAMA


- TASARIM/TASAR ÇİZİM = TASAVVUR = REPRESENTATION[İng.] = REPRÉSENTATION[Fr.] = VORSTELLUNG[Alm.] = REPRAESENTATIO[Lat.] = REPRESENTAR[İsp.]


- TASARIM ve/<> KABUL


- TASARIMSAL AKIL ile İMGESEL AKIL ile DÜŞÜNSEL/ANALİTİK/İNDİRGEYİCİ AKIL


- SANAT:
TASARIMSAL ile/ve/||/<> UYGULAYIMSAL


- TASARIMSAL SONSUZ ve/=/||/<> KÖTÜ SONSUZ


- TASARIM/SAL ile/ve/||/<> İMGE/SEL


- TAŞARON değil TAŞERON


- TASARRUF BONOSU değil/yerine/= KESİNTİ BELGİTİ


- TASARRUF[< SARF] değil/yerine/= ARTIRIM | KULLANIM

( SAHİP OLMA | İDÂRE İLE KULLANMA, TUTUM, EKONOMİ | ARTIRMA, ARTIRILMA )


- TASARRUF ile/ve İHTİYÂR


- TASARRUF ile/ve/< TASADDUK


- TASAVVUF AHLÂKI ve/<> DÖNÜŞME AHLÂKI

( MORALS OF SUFISM and/<> MORALS OF TRANSFORMATION )


- TASAVVUF:
DENEYİM ve/<> ZEVK ve/<> İRFAN


- TASAVVUF
, DİNİN ...:
PSİKOLOJİSİ ile/ve/||/<> SANATI


- TASAVVUF GELENEĞİ ile/ve HERMETİK GELENEK


- TASAVVUF/KELÂM/İSLÂM'DA


- TASAVVUF MANZÛMESİ ve MESNEVÎ-İ ŞERİF ve SU KASÎDESİ


- TASAVVUF ve ANADOLU BİLGELİĞİ


- TASAVVUF ve/<> İNSAN

( Kim ahlâkını temizlerse, o insandır. )

( Akılla her şey bilinir de insan bilinmez. )

( BATI'DA: İnsan(/ben) sanatın tanrısı. VE/<> ( Kişinin varlığını, mahiyetini tarif edebilecek hiçbir örnek yoktur. )

( ... ve AHSEN-İ TAKVÎM: En güzel nizâm, tertip, şekil ve sûret. )

( SİN: İNSAN = 60 | ÂDEM - HAVVÂ = 60 )

( PHILON )


- TASAVVUF ve/<>/|| KADÎM BİLGELİK

( SUFISM and/<>/|| ANCIENT/ETERNAL WISDOM )


- TASAVVUF ile/ve/<> SANAT

( TASAVVUF: SAKLAMBAÇ (OYUNU) )

( TASAVVUF: Dinin, sanatsal özü. )

( SUFISM vs./and/<> ART )


- TASAVVUF ve/<> SAYGI/HÜRMET

( TASAVVUF: Aşk ve muhabbetle çerçevesi çizilen, kişiyi, saygıya yönlendiren ilim. )


- TASAVVUF ve ŞİİRSEL FELSEFE

( SUFISM and POETIC PHILOSOPHY )

( SUFISM and POETIC PHILOSOPHY )


- TASAVVUF ve/||/<> TASARRUF

( ... VE/||/<> Sahip olma. | İdâre ile kullanma, tutum, ekonomi. | Artırma, artırılma. )


- TASAVVUR ile TAHAYYÜL


- TASAVVUR ile/ve/değil TASAVVUF

( [not] CONCEPTION vs./and/but SUFISM )


- TASAVVUR(KAVRAM) ile/ve/||/<> TASDİK(YARGI) ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR ve İRÂDE

( Yargısız kavram. İLE/VE/||/<> Yargı ile birlikte bulunan kavram. Yargı/hüküm içermesi gereken kavram/tasavvur. İLE/VE/||/<>/< ... )

( Kavram. İLE/VE/||/<> Önerme + Çıkarım. İLE/VE/||/<>/< ... )

( NEDİR? - HANGİ? ile/ve/||/<> HEL - LİME ile/ve/||/<>/< ... )

( MA - EYYU ile/ve/||/<> -MIDIR? - NİÇİN? ile/ve/||/<>/< ... )

( - Felsefecilere(hukemaya) göre Tasavvur:
* Çıplak/salt/yargısız tasavvur[Tasavvur-ı sazic]
* Yargıyla birlikte bulunan tasavvur[Tasavvur mea hükm(in)]

- Kelâmcılara(mütekellime) göre Tasavvur:
Tasavvurat-ı Selâse + Hüküm = Kaziye = Tasdik )


- TASAVVUR[Ar.] ile TEVEHHÜM[Ar.]


- TASAVVURLU DÜŞÜNME ile TASAVVURSUZ DÜŞÜNME


- TAŞBALIĞI ile ...

( En zehirli balık. )


- TAŞDELEN SUYU: Üsküdar - Şile yolu üzerinde, Alemdağı'nda, dağ eteğinde çıkan iyi bir su. -ile


- TAŞDEMİR, ALİ (RİZE, 1956) :

( 1960 yılından beri Bahçeköy'de ikamet etmektedir. Orta Okul mezunu olup, ticaretle uğraşmaktadır. Bahçeköy Belde Belediye Meclisinde birinci dönem üyesi olarak görev yaptı. Sosyal, kültürel ve sportif amaçlı birçok dernekte üyedir. )


- TASDİ[Ar.] değil/yerine/= CAN SIKMAK, BAŞ AĞRITMAK, TEDİRGİN ETMEK


- TASDİK ile/ve/||/<>/> TAKLİT


- TASDİKNÂME ile/>< TAKDİRNÂME

( Verilen onayı gösteren belge. | Okulunu bitirmeden ayrılan öğrenciye okul yönetimi tarafından verilen, son öğrenim düzeyini gösteren belge. | Başka bir öğrenim kurumuna geçen öğrenciye okul yönetimi tarafından verilen, son öğrenim düzeyini gösteren belge. İLE/>< Yapılan bir işin beğenildiğini belirtmek amacıyla verilen yazılı belge, takdir. | Okullarda belirli bir başarı düzeyinin üzerine çıkan öğrenciye karnesiyle birlikte verilen belge, takdir. )


- TAŞER, NİHAT (İST. 1933 - 2010) :

( Milli güreşçi. Büyükdere ilkokulu, Sarıyer ortaokulunu bitirdi. İstanbul Belediyesinde Zabıta memuru olarak memuriyet hayatına atıldı. Ortaokul öğrencisi ike Sarıyer Halkevinde güreşe başladı. İstanbul Güreş İhtisas Kulübü güreşçisi olarak önce 79 kiloda sonraları ağır siklette güreşti. Groke romen güreşçisi olarak pek çok İstanbul ve Türkiye şampiyonluğu kazandı. Olimpiyatlarda ise ağır siklette altıncı olarak adını Olimpiyat tarihine yazdırdı. Ayrıca Avrupa dördüncülüğü, Balkan oyunları Şampiyonluğu var. Güreş hayatını tamamladıktan sonra uzun yıllar antrenör olarak görev yaptı. )


- TASFÎH[Ar. < SAFH | çoğ. TASFÎHÂT] ile TASFÎR[Ar. < SAFÎR | çoğ. TASFÎRÂT]

( El çırpma, alkışlama. | Yassıltma, yufka haline getirme, yaprak yaprak yapma. İLE Islık çalma, ıslıkla seslenme. | Sarartma, sarıya boyama. )


- TASFÎR[Ar. < SAFÎR | çoğ. TASFÎRÂT] ile/değil TASVÎR[Ar. < SÛRET | çoğ. TASVÎRÂT, TESÂVÎR]

( Islık çalma, ıslıkla seslenme. | Sarartma, sarıya boyama. İLE/DEĞİL Resmini yapma. | Resim, biçim, sûret. | Yazıyla tarif etme. )


- TASFİR değil TASVİR


- TASFİYE (ETMEK) değil/yerine/= ÖZLEŞTİRMEK)/ARITMA(K)


- TASFİYE ile/ve/||/<> TAKDİS ile/ve/||/<> TEZKİYE

( Nefsi. İLE/VE/||/<> Kalbi. İLE/VE/||/<> Aklı. )


- TASFİYE ile/ve/||/<>/> TESFİYE ile/ve/||/<>/> TEZKİYE

( ( Nefsi. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Aklı. ) )


- TASFİYE-İ DERÛN ile TASFİYE-İ KALB

( Özü saflaştırma. İLE Yüreğini temizleme. )


- TASGİR[Ar.] değil/yerine/= KÜÇÜLTME


- TASHÎH[< SIHHAT] ile ...

( SAĞLIĞINI İADE ETME, İYİLETME | YANLIŞI DOĞRULTMA, DÜZELTME | YANLIŞ DÜZELTİLME )


- TASHÎH[Ar. < SIHHAT]["TAHSİH" değil!] ile DÜZELTME/DÜZELTİ


- TASHİH ile/ve/||/<>/> ISLAH


- TASHİH ile SANSÜR


- TASHİH ile/ve/||/<>/> SEBEB-İ TASHİH


- TASHİH[< SIHHAT] ile/ve/<> TÂDİL


- TASHİH[< SIHHAT]["TAHSİH" değil!] ile/ve/değil/yerine/+/> TEKMİL


- TASHİH ile/ve/||/<>/> TENKİD


- TASHİH ile/ve/||/<>/> TERTİB


- TASHİHTE:
DÜZELTME ile/ve/değil İYİLEŞTİRME


- TAŞI DELEN:
"SUYUN GÜCÜ" değil DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİ


- TASI-TARAĞI (TOPARLAMAK)


- TAŞI-TOPRAĞI (ALTIN)


- TAŞIL/FOSİL[Fr.] ve/<> DİMA

( ... VE/<> Yakutistan'ın başkenti Yakutsk'ta, Yeraltı Permafrost Enstitüsü'nde bulunan, 6 aylık bir eril, bebek mamut fosili.[39.000 yaşında olduğu tespit edilmiştir.] )

( MÜSTEHÂSE[< HAVS | çoğ. MÜSTEHÂSÂT] ve/<> ... )


- TASIM ile ASTASIM

( ... İLE Öncüllerinden biri önceki tasımın vargısı durumunda olan bir ek tasım. )


- TASIM = KIYAS/TASMİM[Ar.] = SYLLOGISM[İng.] = SYLLOGISME[Fr.] = SYLLOGISMUS[Alm.] = SYLLOGISMOS[Yun.] = SILOGISMO[İsp.]


- TAŞIMA KARGATULUMBA[İt. < CARGA TROMBA] TAŞIMA

( ... İLE Birkaç kişinin, birini yakalayıp elleri üstünde havaya kaldırarak götürmesi. )


- TAŞIMAK ile KAYDIRMAK


- TAŞIMAK ile YÜKLENMEK


- TASIMDA/KIYASTA, ÖNERMELER:
EŞİT ya da GENEL


- TASIM/KIYAS ile/değil/yerine KARŞILAŞTIRMA

( Tanım/Örnek: Bir sayfanın ikiye bölünerek, iki ayrı olgunun/kavramın kendi özlerinin iki ayrı sütunda sadece veri olarak dizilişi ve öylece yorum eklemeden bırakılması. İLE/DEĞİL/YERİNE Yapılan tablonun/karşılaştırmanın altına ekleme/yorum biçiminde göreliliği, sınırlılığı ve kısıtlılığı potansiyelinin gözardı edilerek bir değerlendirme yapılması.(sınırı aşmak/bilmemek). Sonuç: Kıyasın değil, karşılaştırmanın daha yerinde, arı, saf, doğru olacağı ve kıyas yapmama gerekliliği. )

( Nispet. İLE/DEĞİL/YERİNE Oran. )

( Sabitliği dayatmaya çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE Özgünlük olanağı sunar/sağlar. )

( Resim. İLE/DEĞİL/YERİNE Fotoğraf. )

( Kıyas, bâtıldır. )

( Her şeye/yere kıyas sokulmaz! )

( [not] TO COMPARE, SYLLOGISM vs./but COMPARISON
COMPARISON instead of TO COMPARE, SYLLOGISM )


- TASIMLAMA/KIYASLAMA ile/ve SÜREÇ-SONUÇ İLİŞKİSİ ile/ve EREĞE GÖRE

( Enine zaman. İLE/VE Boyuna zaman. İLE/VE Felsefe. )

( ARISTO ile/ve DESCARTES ile/ve ... )

( RATIO vs./and REASON vs./and INTELLECT/PHILOSOPHY )


- TAŞIN AYAĞA TAKILMASI ile/ve/değil/||/<> AYAĞIN TAŞA TAKILMASI


- ... TASI, ODUNCUNUN VAR BALTASI ile/ve TATLI SÖZ YILANI DELİĞİNDEN ÇIKARIR


- TAS'ÎR[Ar.] ile TA'SİR[Ar. < USR | çoğ. TA'SÎRÂT] ile TA'SÎR[Ar. < ASR | çoğ. TA'SÎRÂT] ile TA'SÎL[Ar. < ASEL]

( Kibirlilik yüzünden konuşurken, yüzünü başka tarafa çevirip karşısındakinin yüzüne bakmama. İLE Güçleştirme/güçleştirilme. İLE Suyunu sıkma. İLE Tadlandırma. )


- TAŞİSKELE :

( Kilyos'da deniz kenarındadır. Hem balıkçılar hem de Tahlisiye tarafından kullanılmaktadır. Taşiskele 18. yy. da yapılan eserlerdendir. )


- TAŞİSKELE :

( Sarıyer Ali Kethüda Camii arkasındaki küçük balıkçı barınağı idi. 1999'da rıhtım tanzim ve çevre düzenlemesi çalışmaları sırasında yıkılarak yerine biraz daha büyüğü yapıldı. Taşiskele Bizans ve belki de daha önceki yıllardan kalan Sarıyer'in en önemli tarihi eserlerinden biriydi. Taşiskele, siyah renkli büyük taşların tıraşlanmak suretiyle düzeltilip, muntazam bir biçimde yerleştirilmesi ile yapılmış, üst kısma yani deniz üstü zemine kesme taş döşenmişti. Taşiskele Hacı Hafız Ahmet Kamili Efendi tarafın 1812'de onarılmıştı. Son onarımı 1950'li yıllarda yapıldıktan sonra 1999'da yıktırılarak yerine yenisi yapıldı. Taşiskelenin yapımında harç veya kurşun, demir gibi herhangi bir malzeme kullanılmamıştı. Özelliği de buradan ileri geliyordu. )


- TAŞKAPI / PETRİ KAPISI ile ...

( Haliç deniz suru kapılarından biridir. Topkapı adıyla da bilinir. )


- TAŞKENT ile/= ÇAÇ/ÇAÇKENT/ŞAŞKENT/BİNKENT

( Kuruluşu, M.Ö. II. yüzyıla kadar uzanır. Taşkent adına, ilk kez XI. yüzyılda rastlanıyor. )


- TAŞKIN ile/ve/değil/||/<>/< SEL


- TAŞKINLIK:
İYİLİK ODAKLILARDA ile KÖTÜLÜK ODAKLILARDA

( Aç kaldığında. İLE Tok olduğunda. )


- TAŞKIN/LIK ile/ve/değil/yerine AŞKIN/LIK


- TAŞKIN/LIK ile AZGIN/LIK


- TAŞKINLIK ile/ve/<> ŞAŞKINLIK


- TAŞKIRAN MEVKİİ SOKAK :

( Maden Mahallesinin yeni yerleşim bölgesidir. Eski yıllarda kullanılan Taşocaklarının bulunduğu yer olduğu için buraya giden sokağa "Taşkıran Mevkii Sokak" adı verilmiştir. )


- TAŞKIRAN MEVKİİ :

( Mezarlıklardan Maden Mahallesine çıkarken ve Çarşamba pazarının kurulduğu yerin sağ tarafındaki taşlık, kayalık tepe ve çevresi Taşkıran mevkiidir. Bu alan son yıllarda gecekondu yerleşim bölgesi oldu, Bu alanda Osmanlı döneminde taşocakları vardı ve yıllar yılı bu ocaklardan inşaatlar için taş alındı. )


- TAŞKIRANÇİÇEĞİ ile TAŞKIRANOTU

( Taşkırangillerden, 2500 metreden yukarı yerlerde sert kayaları yarıp yetişen bir çiçek. İLE Taşkırangillerden, bazı türleri süs bitkisi olarak yetiştirilen, saplarının parçalanmasıyla üreyen bir bitki, taşkıran. )

( LEONTOPODIUM ALPINUM cum SAXIFRAGA )


- TASLAK ile KABATASLAK


- TAŞLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAŞLAMAK


- TAŞLAMAK ile/ve/||/<> TASLAMAK


- TASLAMAK ile TAVIR TAKINMAK


- TAŞLIK ile TAŞOCAĞI

( Taşı bol, taşlı (yer). | Taşla döşenmiş avlu, sofa, merdiven altı vb. | Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide, katı, konsa. İLE Yapı işlerinde kullanılacak taşların çıkarıldığı yer. )


- TAŞMA ile TAŞIM ile TAŞKIN

( Taşma durumu. | Akarsu yatağından çıkarak çevresini kaplama, su baskını. İLE Yemeğin, taşacak kadar kaynaması. İLE Taşmış bir durumda olan. | Su baskını, seylap, feyezan. | Aşırı. )


- TAŞMA ile/ve/hem de/||/<> YANSIMA


- TAŞMAK ile TAŞIMAK


- TASMÎT[Ar. < SEMT] ile TASMÎT[Ar.]

( Gazel ya da kasideyi, musammat denilen tarzda düzenleme. Uyaklı/kafiyeli beyitleri dört bölüm olarak düzenleme. İLE Susturma. )


- TASNİ[Ar.] değil/yerine/= YAPINTI

( Gerçekle çeliştiğini, gerçekliğe uymadığını bile bile tasarlanan şey, hayal gücüyle yaratılmış olan şey. | Bilgi kuramında ve varlıkbilimde, gerçeğe uymayan, ancak belirli bir kuramsal ya da kılgılı amaç için kullanılması sakıncasız olan tasarım. )


- TASNİF ile/ve/||/<>/> TASHİH


- TASNİF'UL ULÛM:
KELÂM ve/> FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )

( CLASSIFICATION OF SCIENCES: ISLAMIC THEOLOGY and/> ISLAMIC JURISPRUDENCE and/> SUFISM )

( CLASSIFICATION OF SCIENCES: ISLAMIC THEOLOGY and/> ISLAMIC JURISPRUDENCE and/> SUFISM )


- TAŞOCAĞI MEVKİİ :

( Eski Kilyos Caddesinin solunda ve Hamdi Paşa Korusunun bitişiğindedir. Teknecik deresinden doğuya doğru olan tepeleri kapsar. Bütünü ile taşlık olan bu alandan Osmanlılar dönemin taş çıkarılmaya başlanmış ve 1940'lı yıllara kadar taş çıkarıldığı için Taşocakları mevkii olarak isim almıştır. Alan şimdi gecekondu bölgesidir. )


- TAŞOCAKLARI CAMİİ :

( Baltalimanında, Behçet Kemal Çağlar Lisesini geçtikten sonra sol tarafta olan bir camidir. )


- TAŞOCAKLARI :

( İstinye vadisinin kuzey ve kuzey doğu yamaçları boydan boya taşocaklarıydı. Uzun yıllar taş, mıcır gibi inşaat malzemeleri buradan temin edildi. Ancak zamanla taşocakları kaldırıldı ve alan imara açılarak konut yapılmasına olanak sağlandı. )


- TAŞPINAR, TAMER (İST. 1958) :

( Sporcu, bürokrat, yönetici. Sarıyerlidir. Orta öğrenimini Sarıyer'de, lise öğrenimini Maçka Lisesi Elektronik Bölümü'nde yaptıktan sonra İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsünden mezun oldu. 1971 yılında tekvandoya başladı. Siyah Kuşak 6. Dan'a yükseldi. Milli formayı giydi defalarca Türkiye şampiyonluğu kazandı. 1979'da Stutgart'ta Dünya yedincisi, 1982'de Roma'da Avrupa beşincisi oldu. Pek çok uluslar arası yarışmada dereceler yaptı. Faal sporculuk hayatından sonra antrenörlüğe başladı. Kulüp antrenörlüğü yaptığı gibi Milli Takım antrenörlüğü görevi de üstlendi ve pek çok başarılı sporcunun yetişmesine yardımcı oldu. Milli Takımlar Teknik direktörü olarak da görev yaptı. 1997'da Uluslar arası hakemlik kokartını kazandı, 10 süre ile Tekvando İl Temsilciliği bulundu ve Tekvando Federasyonunda Teknik ve Eğitim Komitelerinde görev yaptı. Memuriyet hayatına Gençlik ve Spor İstanbul İl Müdürlüğü bünyesinde başladı. Memur, şef, ilçe spor müdürü ve şube müdürü olarak görevlerde bulunduktan sonra, Mart 2003'te İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne atandı. Bu görevini Nisan 2009'a kadar devam ettirdi. Nisan 2009 – Ekim 2009 arasında Bursa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yaptı. Tekrar Gençlik ve Spor İstanbul İl Müdürlüğü görevine geldi. 2011'de Gençlik ve Spor Genel Müdür Yardımcılığına atandı. Halter Federasyonu Başkanlığına seçildi (2013).TMOK (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi) Kültür Komisyonu ve İstanbul Olimpiyat HDK (Hazırlık ve Düzenleme Kurulu) üyesi olan Taşpınar. Sarıyer Spor Kulübü üyesidir )


- TAŞRA değil/yerine DIŞARLIK

( Bir ülkenin başkenti ya da en önemli kentleri dışındaki yerlerin tümü. )


- TAŞRADA ve/||/<> EVDE

( Adâlet. VE/||/<> Muhabbet. )


- TASRİH[Ar.] değil/yerine/= BELİRTME


- TASTİK değil TASDİK


- TASVİP/ONAMA ile/ve TASDİK/ONAY


- TASVİR ile/ve/||/<> TASAVVUR


- TASVİR ile/ve/<> TEZHİB


- TAT değil TAD


- TAT ile TAT ile Tat

( İran'lılara verilen bir ad. )

( Canlıların, besinlerdeki uçucu olmayan bileşikleri damak, boğaz ve dil yüzeyindeki mukoza noktaları aracılığıyla algıladığı duyum. | Tatlılık. | Hoşa giden durum, lezzet, zevk. İLE Dilsiz. İLE Türklerin egemen olduğu yerlerde yaşayan Arap ya da İran'lılar. | Hazar Denizi kıyısında, İran Azerbaycanı sınırında yaşayan, İran soyundan olan bir topluluğun adı. )


- TATAR YAKUP SOKAK :

( Merkez Sarıyer'de Koru bölgesindeki en uzun sokaktır. 93 Harbi (Osmanlı Rus Harbi) nedeni ile Kırımdan göç edenlerin iskân edildiği bir sokaktır. Buraya iskân edilenlerin en önemli ismi Tatar Yakup Ağa olması nedeni ile sokağa "Tatar Yakup Sokak" ismi verilmiştir. Bu sokak sakinlerinden Samim Nebioğlu Dz. Astsubaydı. Dumlupınar denizaltısında görevliydi. Tatbikat dönüşü Çaanakkale/Nara burnu önlerinde 04.04.1953 günü gecesi İsveç bandıralı bir gemi ile çarpıştı ve denizaltı battı. 86 denizciden beşi kurtuldu, 81 denizci ise şehit oldu. Şehit olan astsubaylardan biri olan Samim Nebioğlu su sokak sakini ve Tatar Yakup Ağa'nın yakınlarından biriydi. )


- TATAR ile Tatar

( Postayı süren kişi. İLE Tataristan'da, Batı Sibirya'da ve Rusya Federasyonu'nun değişik bölgelerinde yaşayan, Türk bir halk ve bu halktan olan kişi. )


- TATBİKAT[Ar.]/MANEVRA[İt. < MANOVRA] değil/yerine/= KILGILIK


- TATBÎK(AT) değil/yerine/= UYGULAMA


- TATEOSYON OKULU :

( Yeniköy'de Santukhd (Surp) Ermeni Kilisesi olarak yapılan, sonradan ismi Aziz Bakire Santukhd olan Kilisenin kompleksi içinde eğitim ve öğretim veren Ermeni cemaatine ait bir okuldur (Bkz.. Santukhd (Surp) Ermeni Kilisesi) )


- TATİL ile ADLÎ TATİL

( ... İLE Yasada belirlenen durumların dışında, hiçbir adlî işlemin yapılmadığı süre. )


- TATİL/TÂ'TÎL ile ATÂLET

( ATÂLET )


- TATİL değil/yerine/>< BAYRAM

( Tatile gitmeyi, bayram eder/etmiş gibi düşünmemeli; bazı bayramları da tatil olarak düşünmemeli, "tanımlamamalı" ve "görmemeliyiz". )


- TATİLDE [SADECE] YATMAK değil/yerine 1-2 UĞRAŞ/ODAK SAHİBİ OLMAK

( Tatil sadece [ya da tamamen] yatma dönemi değildir. Günlük yaşamdaki onlarca uğraş içinde, yeteri kadar rahat zaman ayıramadığımız için yapamadıklarımızı gerçekleştirmek üzere değerlendirmemiz gereken bir süreç/dönemdir! )


- TA'TÎS[Ar. < ATSE] ile TA'TÎŞ[Ar. < ATŞ]

( Aksırtma. İLE Susatma/susatılma. )


- TATLI MADDE, BALÖZÜ, NEKTAR[Fr. < NECTAR] = MADDE-İ HULVÎYE = NECTAR


- TATLI/RAFİNE(BEYAZ) ŞEKER/FRUKTOZ(MEYVE ŞEKERİ) => ŞİŞMANLIK ile/ve/<> SÜREĞEN YORGUNLUK

( ["Gerekli"/gereksiz] Tüm [olağan/yoğun/fazla] şekerli ürünler, [tatlılar ve hatta çoğu şekerli meyve], insülin direnç eşiğinin yükselmesine ve hızlı iniş çıkışlar nedeniyle [daha fazla/hızlı yeme isteği, yorgunluk ve dinlenme gereksinimi] kısır döngüsüne sokan bir süreci tetiklemektedir. Dolayısıyla, doğada pek yeri ve yararı olmayan tatlıya (ve "tutkusu"na), ihtiyârımızla[Hayır! diyebilme bilgi ve becerimizle] karşı/uzak durmamızı sağlamak ve sürdürmek durumundayızdır!

Her zaman için anımsanmalı ki...
Yediğimizden "kâr", yemediğimizden yarar elde ederiz! )


- TATLI SU BUZULLARI ile TUZLU SU BUZULLARI

( ... İLE Kuzeyde, denizin donması ile oluşur. )

( Buzullar, genellikle yükseklerde (Tibet, Himalaya gibi) ya da Kutup'a çok yakın enlemlerde (Grönland, Alaska, Antartika gibi) oluşur. )

( CÜMUDİYE: Buzul. )


- TATLI SU :

( Gümüşdere plajının ortasından akar deredir. )


- TATLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİMLİ


- TATLISÖZ, SEDAT (AKŞEHİR, 1960) :

( Beylerbeyi S. K. den transfer edildi ve 7 sezon (1982 - 1989) Sarıyer S. K. de tescilli kaldı. Bu süre içinde 143 lig, 19 kupa, 12 turnuva maçı olmak üzere 174 resmi ve ayrıca 54 özel maçla birlikte toplam olarak 228 maçta oynadı. Lig maçlarında 5, özel maçlarda 8 olmak üzere takımına 13 gol kazandırdı. Sarıyer S.K. takım kaptanı olarak da görev yaptı ve Eskişehirspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )


- TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( [büyüklüğü] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE 25 cm.'dir. İLE 17 cm.'dir. )

( Türkiye sularında yaşarlar. İLE Türkiye sularında yaşarlar. İLE Mısır'da yaşarlar. İLE ... İLE ... İLE Amerika'da, Doğu ve Batı Mississippi'de yaşarlar. İLE Endonezya, Japonya ve Güney Çin'de yaşarlar. )

( [kış uykusuna] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Yatarlar.[10-12 hafta] İLE Yatmazlar. )

( ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Gençleri etçil, yaşlıları otçuldur. İLE Etçildir. )

( EMYS ARBICULARIS cum TRIONYX EUPHRATICUS / RAFETUS EUPHRATICUS cum TRIONYX TRIUNGUIS cum MAUREMYS CASPICA cum CHRYSEMYS SCRIPTA ELEGANS cum CHINEMYS REEVESIL )


- TATLIYI:
YEMEKTEN ÖNCE YEMEK ile/ve/||/<> YEMEKTEN SONRA YEMEK


- TATMİN OL(MA)MA ile/ve/||/<>/< ANLA(MA)MA


- TATMİN[Ar.] ile DOYUM/DOYGUNLUK


- TATMİN ile/ve/değil/yerine ETKİLE(N)ME

( [not] SATISFACTION vs./and/but TO (GET) IMPRESS
TO (GET) IMPRESS instead of SATISFACTION )


- TATMİN ve/||/<> İKNÂ ve/||/<> RIZÂ


- TATMİN ile/ve MEMNUNİYET


- TATU ile ...

( Amerika'ya özgü bir hayvan. | Karagöz oynatılan kıraathane. )


- TAUN[Ar.] ile/<> VEBÂ[Ar.]

( Bulaşıcı hastalıklar. İLE/<> Hasta sıçanlardan, insana geçen bir mikrobun oluşturduğu, bulaşıcı ve öldürücü bir hastalık. )


- TAVADA:
KAVURMAK ile/değil ÇEVİRMEK


- TAVAF değil/yerine/= ÇEVRİNME


- TAVÂHİN[Ar. < TÂHİNE] ile TAVÂHÎN[Ar. < TÂHÛN, TÂHÛNE]

( Öğütücü dişler, azı dişleri. İLE Su değirmenleri. | Öğütülmüş şeyler. )


- TAV'AN VE KERHEN değil/yerine/= HEM İSTEYEREK, HEM DE İSTEMEYEREK


- TAVAN ile/ve/değil/||/<>/> ÇATI


- TAVAN ile/ve TABAN

( SEMÂNE ile/ve ... )

( SAKF[çoğ. SUKUF] ile ... )


- TAVANIN SAPINI, OCAĞIN, ...:
DIŞINA DOĞRU değil YANLARA DOĞRU TUTMAK


- TAVASSUT[Ar.] değil/yerine/= ARACILIK, ARA BULMA, ARACILIK ETME

Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(139/162)