Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(128/162)


- SERVİ ÇİMENZARİ KASRI :

( Sultan II. Selim'in (1566 - 1574) Tarabya'ya gelişinde Sadrazam Sokulu Mehmet Paşa'ya çok beğendiği Tarabya'da bir kasır yaptırmasını emretmiş ve ismini de "Servi Çimenzari" koymuştur. Sultan II. Mahmut (1808 - 1839) 1829 yaz mevsimini Tarabya çayırında ordugâh kurarak geçirmiş, bu kasırlarda kalmıştır. Sonraları Sultan Abdülmecid (1839 - 1861) bu kasırda kalmış olmasına rağmen yıktırılmıştır. Sultan II. Abdülhamid' de (1876 - 1909) kasrın bulunduğu araziyi Almanlara vermiş, kasrın yerine Alman Büyükelçiliği yazlık binaları yapılmıştır. Kırım Savaşı sırasında "Servi Çimenzari Kasrı" hastane olarak kullanılmıştır (Bkz. Almanya Büyükelçiliği yazlığı; Tarabya). )


- SERVİ[Fars.] ile/ve ARDIÇ

( Yapraklarını dökmeyen ince uzun bir ağaç. Daha çok Akdeniz'de bölgesinde yetişir. İLE/VE Servigillerden, güzel kokulu, yapraklarını kışın da dökmeyen, yuvarlak kara yemişleri ilâç olarak kullanılan bir ağaçcık. )

( CUPRESSUS SEMPERVIRENS cum/et JUNIPERUS )


- SERVİ[SELVİ değil!] ve/||/<> SEVGİ

(

www.youtube.com/channel/UCThxxDloTei6eA77VrEnc_g | www.yasaronline.net )

( www.FaRkLaR.net/YASAR )


- SES DUVARINI GEÇEN İLK UÇAK VE PİLOT -ile

( BELL XI - CHUCK YEAGER [1947] )


- SES İŞARETLERİNDE:
1 KISA ile/ve/<> 2 KISA ile/ve/<> 3 KISA ile/ve/<> 5 KISA ile/ve/<> 1 UZUN YA DA KISA

( "Sancağa dönüyorum!" İLE/VE/<> "İskeleye dönüyorum!" İLE/VE/<> dönüyorum!" İLE/VE/<> "Tornistan yapıyorum!" İLE/VE/<> "Anlaşılmadı!" İLE/VE/<> "Evet!" ya da "Dikkat!" )

( Kısa düdük: 1 saniye | Uzun düdük: 4-6 saniye. )


- SES-SEDÂ (ÇIKMIYOR)


- SES/SELEN ile/ve SAZ(TÜM MÜZİK ALETLERİ)

( VOICE vs./and INSTRUMENT )


- SES-SOLUK (ÇIKARMAMAK/ÇIKARMASIN/ÇIKARMIYOR)


- SES ile/ve/değil/||/<>/>/< "ES"[< S][ARA (VERMEK)]


- SES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SELEN / ÇATI

( BÂKÎ KALAN BU GÖK KUBBEDE
HOŞ BİR SADÂ İMİŞ )

( SADÂ: Kişinin özü. )

( Evrendeki herhangi bir ses. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İnsan sesi. )

( sesOL.org )

( SES[Fars.] ile TÂLÂC[Fars.] / SEDÂ/SADÂ[Ar.] )

( SOUND vs. VOICE )


- SES ile/ve/<>/değil SES DALGALARI

( İnsanda[zihinde]. İLE/VE/<>/DEĞİL Doğada. )


- SES ile SESSİZLİK

( SAVT ile SAMT )

( SOUND vs. SILENCE/QUIETNESS )


- SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessizlik, baş etmendir. )

( Sessizlikle Bilgelik, Davranışlarla Krallık. )

( Sessizlik ve sükûn - öte yol budur. )

( Sessizlikten başka hiçbir belirli düşünce, zihnin doğal hali olamaz. )

( Sessizliğe ulaştığınızda, herşey doğal biçimde, sizin tarafınızdan bir girişim olmaksızın kendiliğinden oluşacaktır. )

( Aklın, davranışlardaki en açık belirtisi sükûnet ile zarâfettir. )

( Sessizlik ve sükûnet içinde, gelişirsiniz. )

( Sükûnet ve sessizlik içinde, büyürsünüz. )

( Size yardım edecek olan, sessizliktir. )

( Sükûnet ve sessizlik içinde "Ben" kabuğu erir ve iç ile dış bir olur. )

( Umudunuz, zihninizde sessiz ve gönlünüzde sakin kalmakta yatar. )

( Öteye varabilmek için sessizliğe râzı olmalısınız. )

( Tüm gereksinimim(iz), SESSİZLİK. )

( Kendinize tam bir sessizlik içinde bakın, kendinizi tanımlamayın/tarif etmeyin. )

( Sessiz ve sakin kalın. )

( Gerçeğe varmış olan kişiler çok sessizlerdir. )

( İlim, hâle inkılâp edince ses çıkmaz. )

( Sadece aslî olanda sükûn ve huzur vardır. )

( Sessizlik bir kez idrak edildiğinde, o, değişebilir olanı derin biçimde etkiler, kendi etkilenmeden kalarak. )

( Sessizlik hakkındaki tüm konuşmalar, gürültüden ibarettir. )

( YAZIT

Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde, huzur bulunduğunu unutma! Başka türlü davranmak, açıkça gerekmedikçe, herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun. Bağışla ve unut! Fakat kimseye teslim olma! İçten ol; telâşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada, herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; yaşamdaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların, gövdeni ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni yaşamlar başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene, önerilerde bulun fakat hükmetme. Kişileri yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın, yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

Aşka burun kıvırma sakın; o, çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye uygun bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma gereksinimi olduğunu unutma.

Kaybetmeyi, ahlâksız kazanca yeğle. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azâbı, yaşam boyu sürer. Bazı idealler, o kadar değerlidir ki, o yolda yenilmen bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras, dürüstlüktür.

Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin, yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini, rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil gemiyi, limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da anımsa ki, evreni yargılamak olanaksızdır. Ondan dolayı, kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.

Anımsar mısın doğduğun zamanları: Sen ağlarken, herkes, sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir yaşam geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. :) Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde sonunda, tüm servetin, sensin. Görmeye çalış ki, tüm pisliğine ve kalleşliğine karşın, dünya, yine de kişinin biricik güzel mekânıdır.

Eski Bir Tapınak Yazıtı (Xsenius İ.Ö. IX. yy.) )

( HÂMÛŞÂN[Fars.]: Sessizler, susmuşlar. | Mevlevî mezarlıkları. )

( SAVT ile/ve/değil/yerine SAMT )

( [not] SOUND vs./and/but QUITENESS
QUITENESS instead of SOUND
Silence is the main factor.
Wisdom in Silence, Kingdom in Behaviour.
Silence and peace - this is the way beyond.
In peace and silence, you grow.
In peace and silence the skin of the 'I' dissolves and the inner and the outer become one.
What helps is silence.
No particular thought can be mind's natural state, only silence.
Your hope lies in keeping silent in your mind and quiet in your heart.
To go beyond, you must consent to silence.
ALL I/WE NEED IS SILENCE!
Look at yourself in total silence, do not describe yourself.
Keep quiet.
Realised people are very quiet.
There is peace only in the essential.
Once you are quiet, things will begin to happen spontaneously and quite naturally without any interference on your part.
All talk about silence is mere noise. )

( SABDA ile/ve/değil/yerine ... )


- SESBİLİMSEL ÖLÇÜT ile ...


- SESBİRİM/FONEM ile SESBİLİM/FONOLOJİ ile FONETİK

( Selen düzeni/birimi. İLE Konuşma. )


- SESİ YÜKSEK OLMAK/OLAN ile/değil SÖZÜ YÜKSEK OLMAK/OLAN


- SESİMİZİ:
DOĞRUDAN DUYMAK ile/ve/||/<> KAYIT ARACINDAN DUYMAK

( Ses Kaydımızı Dinlediğimizde Sesimizi Neden Kendi Duyduğumuzdan Farklı Algılarız?

Ses, havada basınç dalgaları oluşturarak yayılır. Kulağımıza ulaşan ses dalgaları, kulak kanalı boyunca ilerler ve iç kulaktaki koklea olarak adlandırılan salyangoz biçimindeki yapıda bulunan tüy hücreleri tarafından algılanır. Tüy hücreleri, ses dalgalarını, sinir iletilerine dönüştürür. Bu sinyaller, sinir hücreleri tarafından beyne iletilir ve böylece ses duyulmuş olur.

Kendi ses kaydımızı dinlediğimizde, çoğunlukla duyduğumuz sesten rahatsız olur ve kayıttakinin kendi sesimize benzemediğini düşünürüz. Çünkü, normalde kendi sesimizi iki biçimde algılarız. Konuştuğumuzda oluşan ses dalgaları öteki dış kaynaklı sesler gibi havada yayılırken kulağımıza ulaşır ve kokleadaki tüy hücreleri tarafından algılanır. Ancak, ses dalgalarını oluşturan ses telleri titreştiğinde, bu titreşimler, boynumuzdaki ve başımızdaki kemikler tarafından da iletilir. Kokleaya ulaşan bu titreşimlerin frekansı havada yayılan sesin frekansından daha düşüktür. Kendi sesimizi bu iki farklı yoldan ulaşan ses dalgalarının birleşimi biçiminde algılarız.

Ses kayıt araçları, sadece havada yayılan ses dalgalarını algıladığı için sesimizin vücudumuzun içinde iletilen bileşenini duyamamış oluruz. Dışarıdan gelen sesleri engelleyen kulaklıkları taktığımızda ise sadece "kendi iç sesimizi" algılarız. )


- SESİMİZİ YÜKSELTMEK ile/değil/yerine/>< SÖZÜMÜZÜ YÜKSELTMEK


- YÜKSELTMEK:
SESİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZÜNÜ


- SESİZLİK" değil SESSİZLİK


- SESLİ DÜŞÜNME ile/<>/ne yazık ki SÖYLENME


- SESLİ ile TEK SESLİ

( ... İLE Benzer seslerin kullanılmasıyla yapılan (müzik vb.). | Değişik düşünceler dile getirilemeyen (ortam, toplum). )


- SESSEL YİNELEME ile/ve/||/<> İKİLEME

( Herhangi bir noktayı vurgulamak amacıyla kullanılır. İLE/VE/||/<> Daha çok bazı sayısal durumları anlatmak amaçlı değerlendirilir. )

( Ayrı ayrı yazılır. İLE/VE/||/<> Yan yana ve aynı sözcüklerin yazılmasıyla. )

( Farklı sözcüklerin birbirine uyumu kapsamında öne çıkar. İLE/VE/||/<> Aynı sözcüğün tekrar etmesi üzerinden değerlendirilir. )


- SESSION/UNION vs. TO UNITE


- SESSİZ ADÂLET ile/ve SESLİ ADÂLET

( Para. İLE/VE Yöneticiler. )

( QUIET JUSTICE vs./and VOICED JUSTICE
Money. WITH/AND Directors. )


- FİLM:
SESSİZ ile/ve/||/<>/> SESLİ


- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK

( (")Kırıldıysak.(") İLE/VE/||/<>/> Kırıldığımızı anlamıyorsa. )


- SESSİZ/CE ile/ve/||/<>/> SİNSİ/CE


- SESSİZLEŞME/SUSKUNLAŞMA:
DİNLEYENİMİZ OLMADIĞINDA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ANLAYANIMIZ OLMADIĞINDA


- SESSİZ/LİK ile/ve DİNGİN/LİK

( QUIETNESS vs./and INERTIA )


- SESSİZLİK ile FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİĞİ


- SESSİZLİK ile/ve YALNIZLIK

( Bazıları için ve/ya da bazı dönemler, sessizlik en büyük ses, yalnızlık en içten dosttur. )


- SET RESTAURANT :

( Kireçburnu'nunda bulunan ve çok ünlü restaurantlardan biridir. )


- SET[Ar.] ile SET[İng.]

( Toprağın kayıp akmasını ya da suyun yayılmasını önlemek için yapılan kalın duvar. | Bulunulan yerden daha yüksekte kalan düzlük. | Seki. | Ateşli silahlarda, namlunun içindeki helisin çıkıntı bölümü. İLE Oyunlarda, karşılaşmanın her bir bölümü. )


- SETİR[Ar. < SETR] değil/yerine/= ÖRTME, GİZLEME


- SETLİÇ[Çekoslavakya'da, Sedlitz köyünün adından] değil/yerine/= MADENSUYU | LİMONATA

( İç sürdürücü bir madensuyu. | Karbonat katılarak köpürtülmüş limonata. )


- ŞETM[Ar.] ile SEFEH[Ar.]


- SETR/SÜTRE/SUTRE[Ar.] ile HİCÂB[Ar.] ile GITÂ'[Ar.]


- SETR ile KÜFR


- SETR ile SEDR


- SEV ile/ve SEVMİYORSA

( Zor ise. İLE/VE Zorlama!
[Zor ise sev, sevmiyorsa zorlama!] )


- SEVÂB[Ar.] ile ECR[Ar.]


- SEVÂB[Ar.] ile 'IVAZ[Ar.]


- ŞEVÂÎL[Ar. < ŞÂİLE] ile ŞEVÂÎR[Ar. < ŞÂİRE]

( Ateş alevleri. İLE Bayan şairler. )


- SEVÂMM[Ar. < SÂMME] ile SEVÂİM[Ar. < SÂİME]

( Zehirli hayvan/lar. İLE Çayıra boşu boş olarak salıverilen hayvanlar, otlak hayvanı. | Zekât hesabına katılan çift tırnaklı hayvanlar.[koyun, keçi, sığır, deve vs.] )


- SEVÂMM[Ar. < SÂMME] ile SEVÂİM[Ar. < SÂİME]

( Zehirli hayvan/lar. İLE Çayıra boşu boş olarak salıverilen hayvanlar, otlak hayvanı. | Zekât hesabına katılan çift tırnaklı hayvanlar.[koyun, keçi, sığır, deve vs.] )


- SEVÂNÎ[Ar. < SÂNİYE] ile SEVÂNİH[Ar. < SÂNİHÂ]

( Saniyeler. | İkinci derece şeyler. İLE İçe doğan şeyler. )


- SEVAP ile/ve ECİR


- SEVAP ile/ve GÜNAH/VEBÂL

( Hayıra uygun olan. İLE/VE Benliğine öncelik vermek. )

( Sevabın anlamı, anlayıp öğrenmektir. )

( En güzel sevap, anlamaktır. )

( Günahlarımız aklımıza yazılı, vicdanımıza kazılıdır. )

( SA'BE: İsabet. )

( Kişinin en kolay işlediği günah, en büyük günahıdır. )

( Sevap sözcüğüyle, elbise anlamına gelen "Sevb" sözcüğü aynı köktendir. Sevap, "manevi elbise" demektir. )

( Sevabın amacı, bilgi, ilim ve aşktır. )

( Sevap, yapılan şeyin anlamını anlamak, bir işi bilerek yapmaktır. )

( En güzel sevap, anlamaktır. )

( Ateşe dayanabileceğin kadar günah işle. )


- SEVAP/"SEVABIYLA" ile/ve/değil SAVAB(DOĞRU)/SAVABIYLA(DOĞRUSUYLA)


- SEVAP ile/değil SAVAB


- SEVDÂ ve/||/<> AYRILIK

( Ayrılık da sevdânın içinde/parçası. / Ayrılık, sevdâya dahil. )


- SEVDÂ ile SEVGİ

( PASSION vs. LOVE )


- SEVDÂN ile ...

( İKİ SİYAH [SU VE HURMA] )


- SEVDİĞİMİZ İŞİ YAPANA KADAR ve/||/<> SEVDİĞİMİZ YERDE OLANA KADAR

( Yaptığımız işi sevelim! VE/||/<> Olduğumuz yeri sevelim. )


- SEVDİĞİN ile/değil/yerine GÜVENDİĞİN


- (SEVDİĞİN)(BİR ŞEYİ)TOK KARNINA YEMEK ile/yerine AÇKEN (KARARINCA) YEMEK


- SEVDİĞİNE KAVUŞAMAMAK ile/ve/||/<> KAVUŞTUĞUNU SEVEMEMEK


- SEVDİĞİNİ:
"SÖYLEYEN" ile/ve/değil/||/<>/> GÖSTEREN


- SEVDİKÇE > GÜLER YÜZ/LER :)


- SEVDİKLERİMİZ VE VEFÂT EDENLER İÇİN:
AĞLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAK


- SEVDİKLERİNİZE VERİN!:
KANAT/LAR ve/||/<> KÖK/LER ve/||/<> NEDEN/LER

( Uçmaları için. VE/||/<> Geri dönebilmeleri için. VE/||/<> Yanınızda kalmaları için. )


- SEVECENLİK = ŞEFKÂT = COMPASSION[İng.] = MISÉRICORDE[Fr.] = BARMHERZIGKEIT, MITGEFÜHL[Alm.] = MISERICORDIA[Lat.]


- SEVEN/SÖVEN ||/>< ÖVEN

( (Fazla) Sövmek ile övmek arasında fark yoktur. )


- SEVFE[Ar.] ile SİN[Ar. < SE-YEF'ALU]


- SEVGİ BAĞLARININ:
BOZULMASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KURULMASI

( bkz. John Bowlby )


- [SEVGİ] DAHA ÇOK ile/değil AYRI (AYRI)


- SEVGİ:
EDÂ ile/ve/||/<>/> SEDÂ


- SEVGİ GÜLÜCÜĞÜ ile GÜLÜMSEME


- SEVGİ:
"İNANMA" değil EDİM


- SEVGİ:
İNSAN İÇİN ile/ve ALLAH İÇİN

( Gereksinimdir. İLE/VE Hak(k)'tır. )

( Hakk İnsan"da, İnsan Hakk'ta. )


- SEVGİ > İTİDAL ve/||/<>/< ADÂLET

( Kişide/Kişiye. VE/||/<>/< Toplumda. )


- SEVGİ:
İYİLİK ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> NEŞE ve/||/<> SAKİNLİK


- SEVGİ/İRFAN:
[KUSURLARI/HATALARI ...]
YOK EDEN değil KABUL EDEN


- SEVGİ PARKI :

( Tarabya Mahallesindedir. 408,24 m²'lik bir alanı kapsar, 186,27 m²'lik yeşil alanı ve 60,91 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )


- SEVGİ-SAYGI ile/ve/değil/||/<>/< SAYGI-SEVGİ

( LOVE-RESPECT vs./and RESPECT-LOVE )


- SEVGİ-SAYGI ile/ve/<> TESLİMİYET

( LOVE-RESPECT vs./and/<> SUBMISSION )


- SEVGİ:
SIRADIŞI/ABARTILI ŞEYLER YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIRADAN ŞEYLERİ, ÖZENLE/DİKKAT İLE VE İNCELİKLE/RİKKAT İLE YAPMAK


- SEVGİ:
SÖZ/SES ve/||/<> GÖZ ve/||/<> ÖZ

( Sevgi, gözden alınır, gözden verilir.
Sonra da, özden ve özden yaşanır. )

( Kaynağı sende olanı, başkasından bekleme! )


- SEVGİ:
TESELLİ ile/ve/değil/||/<>/>/< TECELLİ

( Sevilince. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sevince. )


- SEVGİ:
YANLIŞLARI ÖRTMEK İÇİN değil ZORLUKLARI AŞMAK İÇİN


- SEVGİ:
"YEĞLEME ya da SEÇİM ya da BAĞIMLILIK" ile/değil/yerine/!=/>< KOŞULSUZLUK

( Sevgi, ne yeğleme, ne seçim, ne de bağımlılık konusudur. Her şeyi sevilmeye değer ve sevilebilir kılan bir olanak ve güçtür. )

( The love is which is neither prefer or choice, nor attachment. But a power and possibility which makes all things love-worthy and lovable. )


- SEVGİ ve/<> AHLÂK

( Sevgini ahlâka bağla, sevgi seni bulsun! )


- SEVGİ ve/<> ANLAM

( LOVE and/<> MEANING/SENSE )


- SEVGİ ile/ve/<> ANLAYIŞ

( Anlayış, zihnin çiçek açmasıdır. )

( Anlayış, özgürlüğe götürür. )

( "Anlayış yoluyla özgürleşme" kadim ve basit bir yoldur. )

( Hiçbir çaba ve uğraş, bizi öz var oluşumuza götüremez. Sadece anlayış berraklığı götürebilir. )

( Doğru anlayış tek çaredir, ona istediğiniz adı verin. O en ilk ve en son öğretidir, çünkü o zihnin gerçek doğasıyla meşguldür. )

( Değeri olan hiçbir şey size dıştan gelmez; konuyla ilgili olan ve belirgin olan ancak sizin kendi duygu ve anlayışınızdır. )

( Anlayışta berraklık düzeyleri ve sevgide yoğunluk düzeyleri vardır, fakat onun nimetleri sonsuzdur. )

( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )

( Understanding leads to freedom. )

( Understanding is the flowering of the mind.
The ancient and simple way of liberation through understanding.
No effort can take you there, only the clarity of understanding.
Right understanding is the only remedy, whatever name you give it. It is the earliest and also the latest, for it deals vs. the mind as it is.
There are levels of clarity in understanding and intensity in love, but its gifts are infinite.
Trace your misunderstandings and abandon them, that is all. )

( LOVE vs./and/<> PARADIGM )


- SEVGİ ve/<> BENZETME

( Kişi, sevdiğine benzer (ve/ya da benzetir). )


- SEVGİ ve/||/<>/> BİREŞİM(TEVHÎD)


- SEVGİ ve/<> DİL

( Kişi, ancak bu iki kanatla uçar. )


- SEVGİ ve/<> GÜLÜMSEME :) ve/<> ADAMLIK ve/<> MUTLULUK

( Gözde. VE/<> Yüzde. VE/<> Özde. VE/<> Azda. )


- SEVGİ ile/ve/<> GÜZELLİK

( Sevdiğinden dolayı güzel bulmak, güzel olduğundan dolayı sevmek. )


- SEVGİ ve/||/<>/> HAK

( Ailede. VE/||/<>/> Toplumda. )


- SEVGİ ve/||/<> İLETİŞİM

( Kişinin/kişinin, en temel, öncelikli/olmazsa olmaz iki gereksinimi. )


- SEVGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLGİ


- SEVGİ ile/ve/<> İLİŞKİ

( LOVE vs./and/<> RELATIONSHIP )


- SEVGİ ile/>< KÂR

( [Pozitivizm ve kapitalizmin ...] Sevmediği. İLE/>< "Sevdiği". )


- SEVGİ ile/ve/||/<> KAYRA/LÜTÛF/İHSAN

( ... İLE/VE/||/<> Tanrısal. )


- SEVGİ ve KEŞF ve SEZGİ

( LOVE and CONSCIENCE/CONSCIOUS and INTIUTION )


- SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgi, ayırmanın, ayrımların reddidir. )

( Dünyanın eylem durumundaki sevgi olduğunu bir kez anlarsak, ona tamamen farklı bir gözle bakarız. )

( Sevgide, belirli bir düşünce kaynaklı ve/ya da dayanaklı, beklentili bir duygulanım durumu var olabilir fakat koşulsuz sevgide hiçbir düşünce, beklenti olmaksızın, olumlu ya da olumsuz, her koşulda sevmek vardır. )

( KOŞULSUZ SEVGİ, "EĞER"siz, "ÇÜNKÜ"süz, "AMA"sız; "KARŞIN'LI/RAĞMEN"li SEVGİ'dir! )

( Ayırd etme, ayrılık "düşünce ve duygusu" olmadığında, buna SEVGİ diyebiliriz. )

( Eğer, ne bir gövde, ne bir zihin, hatta ne de tanık, fakat bunlardan tümüyle öte olduğumuz düşüncesini sürekli taşırsak, zihnimizin berraklığı artacak, isteklerimiz saflık kazanacak; eylemlerimiz, merhametli ve sevecen olacaktır. Bu iç arınması, bizi başka bir dünyaya, gerçek ve korkusuz sevgi dünyasına götürecektir. )

( Sevgide yabancılar yoktur. )

( Sevgide "bir" bile yoktur, "iki" nasıl olabilsin? )

( Sevgi, yaradılışın önünde gelir. )

( Gerçek ve sevgi, kişinin asıl doğasıdır. Akıl ve gönül, onun paylaşım araçlarıdır. )

( Sevgi, mutluluktan çok, gelişmeyi; bilincin ve var oluşun genişleyip derinleşmesini ister. Bunu her ne engellerse acıya neden olur. Sevgi, acıdan çekinmez. )

( Anlayabiliriz ki bilmek, sevmektir. Sevmek de bilmektir. )

( Kendini ifade etmek, teyit etmek, zorlukları yenmek, sevginin doğasıdır. )

( Sevgi ve sevginin ilham ettiği yapma gücü[irâde] olmadıkça, hiçbir şey yapılamaz. )

( Sevginin doğal sonucu, itaattir. )

( Sever de dinlersek, o da bizi kendine alır. )

( Kişi, sevdiğini omzuna alır da yine de yorulmaz. )

( Sevgi, tutkunluk ve düşkünlük göstermez. Düşkünlük ise sevgi değildir. )

( Sevgi, tembel değildir ve berraklık da yönetir. )

( Aşırı "sevgi", boşlama/ihmal doğurur. )

( Sözleri ve davranışları doğru, erdem ve görüş sahibi kişiyi tüm dünya sever. )

( In love there are no strangers. )

( Love is the refusal to separate, to make distinctions.
Once you have understood that the world is love in action, you will look at it quite differently.
Unconditional love is, unless "IF", "BECAUSE", "BUT". ( If you stay vs. the idea that you are not the body nor the mind, not even their witness, but altogether beyond, your mind will grow in clarity, your desires - in purity, your actions - in charity and that inner distillation will take you to another world, a world of truth and fearless love.
Truth and love are man's real nature and mind and heart are the means of its expression.
More than happiness, love wants growth, the widening and deepening of consciousness and being. Whatever prevents becomes a cause of pain, and love does not shirk from pain.
When the sense of distinction and separation is absent, you may call it love.
To know is to love and to love is to know.
Love does not cling; clinging is not love.
Without love, and will inspired by love, nothing can be done.
It is in the nature of love to express itself, to affirm itself, to overcome difficulties.
Love is not lazy and clarity directs. )

( [not] LOVE vs./and/but UNCONDITIONAL LOVE
UNCONDITIONAL LOVE instead of UNCONDITIONAL LOVE )


- SEVGİ KOŞULSUZ SEVGİ


- SEVGİ ve/> NEŞE

( LOVE and/> JOY )


- SEVGİ ile/ve/<> ÖZDEYİŞ

( Özün özü. İLE/VE/<> Özün sözü. )


- SEVGİ ve/||/<>/>/< ÖZÜNE YOLCULUK


- SEVGİ ve/||/<>/< RIZÂ


- SEVGİ ile/ve/değil/||/<>/< SAYGI

( Zaman. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mekân. )

( Sevgi, saygıyla devam eder. )

( Mum. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mumun etrafındaki cam/fanus. )

( Hz. Mûsâ. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Hz. Îsâ. >
[İkisini de birliğe getiren, Hz. Muhammed.] )

( Koşullu[Hak edene, lâyık olan(lar)a]. İLE/VE/<>/< Koşulsuz[Herkese]. )

( Alev. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Fener. )

( Ferâgat ile. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Fedâkârlık ile. )

( [Bağlamına/koşullarına göre ...] Yetebilir/yetmeyebilir. | Yetersiz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yeter/yeterli. )

( [en az] %1 olmalı [ve geri kalan her şey] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< %99 olmalı! )

( [not] LOVE vs./and/but/||/<>/< RESPECT, REVERENCE )

( ... cum/et/||/<>/< VENERATIO )

( ... ile/ve/||/<>/< JING )


- SEVGİ ve/<> SAYGI GÖSTERMEK


- SEVGİ ile/ve/<> SEÇİM/SEÇİCİLİK

( LOVE vs./and/<> SELECTIVENESS )


- SEVGİ ve/<> SEVİNÇ


- SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT

( İstenç/irâde dışı. İLE/VE/<> İstençli/irâdeli. )

( Şefkatli ol! Bil ki, karşılaştığın herkes, kolay olmayan bir yaşam mücadelesi veriyor. )

( ŞEFKAT: İmbikten geçirilmiş aşk. )

( ... İLE/VE/<> Kişiyi, içeriden, kurtuluşa erdiren. )

( Sadece şefkat, iyileştiricidir. Çünkü, kişinin içindeki tüm hastalıklar, sevginin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. )

( Without will. VS./AND/<> Strong-willed. )

( LOVE vs./and/<> COMPASSION )


- SEVGİ ile/ve/||/<> SEZGİ ile/ve/||/<> COŞKU

( LOVE vs./and/<> INTUITION vs./and/<> EXUBERANCE | EBULLIENCE )


- SEVGİ ve/||/<> SIĞINMA


- SEVGİ ile/ve/<> SÖZ

( Sizi sevmesem, size söz söyler miyim? )

( Siz beni sevmeseniz, beni dinler misiniz? )

( LOVE vs./and/<> WORD/SPEECH )


- SEVGİ ve/||/<> SÜCÛD


- SEVGİ ve/||/=/<> YARAR/LILIK

( Sevmek, "bir işe yarar mı"?
Tek iş, odur! )


- SEVGİDE:
"İSPAT" değil İKNÂ


- SEVGİDE:
KOŞULSUZLUK ve/||/<> HESAPSIZLIK ve/||/<>
SÜREKLİLİK ve/||/<> VEREREK BAŞLAMAK(< ALMA DÜŞÜNCESİNİN/BEKLENTİSİNİN OLMAMASI)


- SEVGİ/İLGİDE:
ABARTI ile/ve/||/<>/> BOĞMA


- SEVGİLİ ile/ve SEVDİĞİM

( Kişi, sevdiğinden ne zaman ayrılır?

Onu sevme nedenini, ondan daha çok sevdiği zaman. )


- SEVGİLİNİN:
SÖZLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZLERİ

( Dürüstlüğün göstergesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Samimiyetin belirtisi. )


- [SEVGİLİNLE/EŞİNLE] TEK KİŞİLİK YATAKTA, BİRLİKTE UYUMAK/YATMAK ile ÇİFT KİŞİLİK YATAKTA, BİRLİKTE UYUMAK/YATMAK


- SEVGİLİYİ GÖRMEK İÇİN:
SAATTE ile/ve/||/<> YOLDA

( Gidişine/geçişine bakılır. İLE/VE/||/<> Gelişine bakılır. )


- SEVGİ/MUHABBET VE SAYGILI OLMAMAK/SAYGISIZLIK/HÜRMETSİZLİK ile/yerine MUHABBET VE SAYGI/HÜRMET

( Önceki halden daha kötü duruma getirir. İLE/YERİNE Muhabbetsiz saygı, bir yere ulaştırmaz fakat kişiyi de bozmaz. )


- SEVGİNİ PAYLAŞMAK değil SEVGİNİ DIŞLAŞTIRMAK/YANSITMAK

( İçindeki sevgiyi paylaşamazsın fakat karşılığını/yansımasını çeşitli (doğru/uygun) araçlarla/yöntemlerle gösterebilirsin. )


- SEVGİNİN:
"AŞIRISI" değil/olmaz BİLİNÇSİZİ


- SEVGİNİN NESNELEŞTİRİLMESİ ve ÖLÜMÜN, YAŞAMDAN ÇIKARILMASI


- SEVGİSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< İHMAL EDİLMEK/YOK SAYILMAK/GÖRÜLMEMEK


- [ne yazık ki]
SEVGİSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLETİŞİMSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK

( [kişileri] Geçimsiz yapar. İLE/VE/||/<> Birbirine düşman eder. İLE/VE/||/<> Güzellikleri yok eder. )

( [ne yazık ki] Bireyleri sevemeyenler, "insanlık" kavramına sığınır... )


- SEVİL, ENİS (İST. 1961) :

( Üniversite öğrenimini tamamladıktan sonra ABD'de mastır yaptı. Tekstil sanayinde iş hayatına atıldı. Korutaş Tekstil'in sahibi ve yönetici olup, Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Sarıyer'den sonra Galatasaray Spor Kulübü'nde de yönetici olarak görev aldı. )


- SEVİLEN ve SEVİLENİN ARKADAŞLARI/ÇEVRESİ ve SEVİLENİ SEVENLERİ SEVMEK


- SEVİLİYORSAK ile SEVİLMİYORSAK

( Gurur duyup sarılalım. İLE Saygı gösterip uzaklaşalım. )


- SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SEVMEK

( Hiçbir zaman doymazsın. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Ancak, sevdikçe doyarsın. )


- SEVİLMEK ile/ve/değil/<> ANLAŞILMAK


- SEVİLMEYEN İŞ ile/yerine SEVİLEN İŞ

( Zor/çetin gelir. İLE/YERİNE Kolay gelir. )


- SEVİMLİ SOKAK :

( Büyükdere Mahallesi sokaklarından biridir. Bu sokağın ismi eskiden "Kirkor Sokak" tı. Sonraları sokağın ismi "Sevimli Sokak" olarak değiştirildi. )


- SEVİMLİ, YETER (SAMSUN, 1943 - 1992) :

( Boksör, boks antrenörü. Uzun yıllar Çayırbaşı'nda ikamet etti. İş hayatına polis memuru olarak atıldı. Ancak spor yapmaktan geri kalmadı. Boks dalında üstün başarılar gösterdi ve 9 kez Türkiye birincisi bir Akdeniz Oyunları ve Başkan şampiyonası ikincilikleri var. "Türk mitralyözü" olarak isimlendirilen Yeter 1969 jübile yaparak boksu bıraktı ise de antrenör olarak görev yapmaya devam etti. 1982'de emekli olduktan sonra bir fabrikada güvenlikçi olarak çalıştı. 12.11.1992 günü fabrikayı soymaya gelen 7 soyguncuya mani olmak için mücadele ederken vurularak öldürüldü. Cinayet faili meçhul kaldı. )


- SEVİNÇ:
İYİ ŞEYLER OLDUĞUNDA ve/||/<> KÖTÜ ŞEYLER OLMADIĞINDA

( Her zaman. VE/||/<> Çoğunlukla ve/ya da bazen. )


- SEVİNÇ, ÜMİT (İST. 1952 - 2012) :

( Sarıyerlidir. Baba mesleği olan aşçılığı meslek olarak seçti ve kendisini çok üst düzeyde bir aşçı olarak yetiştirdi. Kendisini çok iyi yetiştirmiş olmasına karşın yine de ülkeyi baştanbaşa gezerek yemek kültürü ile ilgili araştırmalar yaptı. Uzun süre Bab - ı Ali'de lokanta işletmeciliği yaptı. Uzun yıllardan beri TV de program yapmaktadır. Bildiklerini; Ümit Usta'dan Soğuk Yiyecek ve Mezeler, Ümit Usta'dan Çocuk Yemekleri, Ümit Ustadan Ramazan Yemekleri ve Ümit Usta'dan Halk Yemekleri adı ile kitaplaştırdı. )


- SEVİNÇ = JOY, GLADNESS[İng.] = ÉPANOUISSEMENT[Fr.] = FREUDE[Alm.] = GAUDIUM[Lat.]


- SEVİNÇ ile/ve KIVANÇ

( Kişinin tek sevinci, emeğinin ürünüdür. )

( ŞÂDÂN[Fars.]: Sevinçli, keyifli. )

( [argo] ŞİNANAY ile/ve ... )

( SÜRÛR ile/ve TEŞEKKÜR )

( ŞÂD-MÂN ile/ve ... )

( ŞİNANAY ile/ve ... )


- SEVİNÇ ile/ve/değil/yerine NEDENSİZ SEVİNÇ


- SEVİNÇ ile/ve/değil/<> NEDENSİZ SEVİNÇ


- SEVİNÇ >< ÜZÜNTÜ/KEDER/ACI/ISTIRAP >< İSTEK

( Dostunla paylaşırsan artar. >< Dostunla paylaşırsan azalır. )


- SEVİNCE ile/ve/||/<>/> SEVİNCE[< SEVİNÇ'E]

( Sevdiğimizde. İLE/VE/||/<>/> Sevinçli olmaya/olma durumuna. )


- SEVİNÇTEN/MUTLULUKTAN AĞLAMAK ile ÜZÜNTÜDEN AĞLAMAK

( Üzüntüsü sahte olanın, ağlaması gösterişli olur. )

( İŞRÎRÂK: Gözyaşına boğulma, ağlamaktan boğulmak derecesine gelme. )


- SEVİŞME/DÜZÜŞME ile/ve TARTIŞMA/"KAVGA" SONRASI SEVİŞME/DÜZÜŞME


- SEVİŞME ile/ve/||/<> DÜZÜŞME

( Sevişme, sevgi/ilgi/istek/dürtü[fiziksel gereksinim] ile iki gövde arasındaki eş zamanlı ve eş eylemli, el, ayak, dudak, göz ve söz aracılığı ile uyarılması ve bunun sürekliliği. İLE Düzüşme ise, sevişmenin bir parçası olan, eşeysel örgenlerin(sadece vajina ve penisin) birbirine kenetlenmesinin, giriş-çıkışının devinimi ve sürekliliği. )


- SEVİŞME ile/ve/||/<> ŞEFKAT


- SEVİYE ile/ve/||/<> DERİNLİK


- SEVİYE[Ar.] değil/yerine/= DÜZEY


- SEVİYE ile/değil/yerine FREKANS

( [not] LEVEL vs./but FREQUENCY
FREQUENCY instead of LEVEL )


- SEVİYELİ/LİK / SEVİYESİZ/LİK ile/ve/||/<>/> SEVİYESİ


- SEVİYESİZ/KARŞILIKSIZ/TUTARSIZ İDDİA ile/yerine/değil SEVİYELİ İDDİA

( [not] INCONSISTENT ASSERTION vs./but ASSERTION IN OUTSTANDING
ASSERTION IN OUTSTANDING instead of INCONSISTENT ASSERTION )


- SEVİYESİZLEŞME ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA


- [Ar.] ŞEVK Ü TARÂB ile ŞEVK Ü TARÂB

( Makam. İLE Neşe, sevinç ve coşkunluk. )


- SEVK ile/ve/>/değil/yerine İDRAK


- ŞEVK ve/> ŞAVK ve/> ŞIK ve/> ŞAN


- ŞEVK ve/||/<> ŞEHVET


- ŞEVK ve/> SEVK


- ŞEVKÂT[Ar. < ŞEVK | çoğ. EŞVÂK] ile/değil ŞEFKÂT/ŞEFÂKÂT[Ar.]

( Şiddetli istek, keyif, neşe, sevinç. İLE/DEĞİL Sevecenlik. | Acıyarak, esirgeyerek, merhamet ederek sevme. )


- ŞEVKET[Ar.] değil/yerine/= BÜYÜKLÜK, ULULUK, YÜCELİK


- ŞEVKET-İ BOSTAN = KENKER = AKKIZ = SÜTLÜ DİKEN


- ŞEVK-I DİL[Ar.] ile/<> ŞEVK Ü TARAB[Ar.]

( Gönül şevki, neşesi, sevinci. | Türk müziğinde, bir bileşik makam olup en az, iki yüzyıllıktır. [Abdullah Ağa tarafından oluşturulmuş olabilir.][Rast ile suzinâk makamlarından oluşup iki dizinin de ortak seslerinden yararlanılmıştır.] İLE/<> Neşe, sevinç, coşkunluk. | Türk müziğinde, bir bileşik makamdır. [III. Selim tarafından oluşturulmuştur.][Sabâ ve acem aşîran ile hüseynî aşîranda (mi) kürdî dörtlüsünden oluşmaktadır.] )


- SEVMEK:
ÖZLEMEK ve/||/<>/>/< GÖRÜNCE SEVİNMEK


- SEVMEK:
"SAHİP OLMAK" ile/değil/yerine/< DEĞER VERMEK


- SEVMEK-SEVİLMEK ile/ve/<> ANIMSAMAK-ANIMSANMAK ile/ve/<> BAĞIŞLAMAK-BAĞIŞLANMAK

( Üçü de güzeldir fakat ilkleriyle de yetin(ebil)mek gerekir. )


- SEVMEK:
SIRADIŞI ŞEYLER YAPMAK değil SIRADAN ŞEYLERİ, ÖZENLE YAPMAK


- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK


- SEVMEK ve/<> GÖZE ALMAK


- SEVMEK ile/ve/<> OKŞAMAK

( ... cum/et/<> BLAND/ÎTUS )


- SEVMEK ve/||/<>/> SEVDİRMEK ve/||/<>/> SEVİNDİRMEK


- SEVMEK ve/||/<>/>/< SEVİLMEK

( Bir şey. VE/||/<>/>/< Çok şey. )

( Cesaret verir. VE/||/<>/>/< Güç verir. )

( Kimseye, kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, kendinizi sevilmeye bırakmaktır. )

( TO LOVE and/||/<>/>/< TO BE LOVED )


- SEVMEMEK ile/değil/yerine/>< SEVMEK

( Ölmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ("Istırap") Yaşamak. )


- SEVME/SEVGİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE YARAMA

( Çoğunlukla, kişilerin ne kadar işine yarıyor/yaramıyorsak, bizi o kadar çok/az "severler". )


- SEVMEYİ BIRAKMAK ile/değil/yerine SEVGİMİZİ GÖSTERMEYİ BIRAKMAK


- SEVR "ANTLAŞMASI" değil/yerine LOZAN ANTLAŞMASI

( 1920 değil/yerine 1923 )

( )


- SEVSAY ÇAY BAHÇESİ :

( Büyükdere'de Piyasa caddesi üzerinde ve Surp Boğos Ermeni Kilisesi yakınında idi. Uzun yıllar ismi çay bahçelerinin en iyisi olarak anıldı. 1980'den sonra üstü kapatılarak restaurant haline getirildi. Köşem ismi ile faaliyetine devam etmektedir. )


- ŞEY:
CİSİM ANLAMINDA ile/ve VAR ANLAMINDA

( THING: MEANING IN SUBSTANCE vs./and MEANING IN EXISTS )


- ŞEY[çoğ. EŞYÂ] ile/||/<> MÂL[çoğ. EMVÂL] ile/||/<> KA'B/MUKA'AB ile/||/<> MÂLÜ'L-MÂL ile/||/<> MÂLÜ'L-KA'B

( Cebirsel denklemde bilinmeyen, yani ["x"]. İLE/||/<> Cebirsel denklemde bilinmeyenin tam kare durumu,.["x2"]. İLE/||/<> Küp. | Cebirsel denklemde bilinmeyenin tam küp durumu. ["x3"]. İLE/||/<> Cebirsel denklemde bilinmeyenin dördüncü üs derecesinde olması. ["x4"]. İLE/||/<> Cebirsel denklemde bilinmeyenin beşinci üs derecesinde olması. ["x5"]. )


- ŞEY/EŞYA[çoğ.] ile/ve "DIŞ DÜNYA"


- ŞEY ve/||/<>/> İSTİMÂ[< SEM] ve/||/<>/> TÂAT

( ... VE/||/<>/> Dinleme/dinlenilme, duymalar/işitme. | Dinleyip kabul etme. | Kulak verip dinleme. VE/||/<>/> Allah'ın emirlerini yerine getirme, ibâdet. )


- ŞEY ile/ve NESNE

( ... İLE/VE Bükülmüş zaman ve mekân, uzayın yoğunlaşması. )

( THING vs. OBJECT )


- ŞEY ile/ve/||/<> NESNE ile/ve/||/<> GÖSTERGE

( )

( THING vs./and/||/<> OBJECT vs./and/||/<> INDICATOR )


- ŞEY ile AM[: Sevgi (AM-ON-RA: Kozmik sevgi güneşi.)/AMRAMAK]/PENİS(SİK/YARAK) / VAJİNA/VAJEN/VULVA/MEHBİL/FERÇ/FERC[Ar.]/KÜS[Fars.]/KAOS[Yun.]/KUKU/ÇİLİK/PITTIK/GUBBAK/MUNİ/MUNYA

( FALLUS cum ... )

( ŞEY, MAÂB[: Ayıp yeri. | Ayıp.] ile AVRET, ZEKER[çoğ. ZİKÂR, ZİKÂRE, ZÜKRÂN, ZÜKÛR], LÂ-YUKAL, KADÎB, MÂDDE / FERC[: Aralık, yarık, çatlak.] )

( ... ile KÎR[eril] / KÜS[dişil], MERZ-GÛN )

( THING vs. PENIS(COCK) / VAGINA(CUNT/PUSSY) )

( CHOSE avec VAJEN )


- ŞEY = THING[İng.] = CHOSE[Fr.] = DING[Alm.] = RES[Lat.] = ENS[Skolastik'te]


- ŞEY ile/ve/değil/yerine/||/<> ÜRÜN


- ŞEY ile YARIM ŞEY(NISF ŞEY) ile HİÇBİR ŞEY(ŞEY OLMAYAN/LÂ-ŞEY)

( ŞEY: "Aklı olan ve işlerini onunla yapan kişidir". YARIM ŞEY: "Aklı olmayan ama işlerini akıl sahiplerinin görüşlerine göre yapan kişidir". HİÇBİR ŞEY: "Aklı olmayan ve başkalarının aklından da yardım istemeyen kişidir". )


- SEYÂHAT[Ar. < SİYAHAT] değil/yerine/= GEZİ/YOLCULUK


- SEYAHATNÂME ile/ve SEFÂRETNÂME


- SEYEHÂN[Ar.] ile SEYEHÂN[Ar.]

( Gezi, seyahat. | Gölgenin güneşle beraber dönmesi. İLE Batma.[vapur, gemi vs.] )


- SEYEHAT değil SEYAHAT


- SEYEHAT değil SEYAHAT[Ar. < SİYAHAT]


- SEYELÂN[Ar.] değil/yerine/= AKMA, AKINTI | AKI


- SEYFETTİN ÖMER (GÖNEN, 1884 – 1920) :

( Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Ömer Seyfettin bilhassa yaz ayları Sarıyer'i tercih eden yazarlardan biriydi. Mahalle mektebini takiben değişik okullarda okuduktan sonra Bursa Mekteb - i Harbiye - i Şahane'ye devam etti. Subay olarak orduya katıldı ve değişik yerlerde görev yaptı, İzmir Jandarma Okulunda görevli iken edebiyatçılarla tanışınca Türkçe ve milli edebiyat üzerine eğildi. Selanik'te yayınlanan Genç Kalemler Dergisine Yeni Lisan ismi ile yazılar yazdı. Askerlikten ayrıldıktan bir süre sonra tekrar göreve çağrıldı. Yanya kuşatmasında esir düştü ve bir yıl esir kaldı. Bu dönemde öykü yazmaya ağırlık verdi. Öyküleri Türk Yurdu'nda yayınlandı. Askerlikten ayrıldıktan sonra öğretmenliğe başladı ve yine yazılar yazmaya devam etti. Kabataş Lisesindeki öğretmenliği ölene kadar devam etti. Öykü ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerde ve Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayınlandı. Önemli öykü eserleri: Başını Vermeyen Şehit, Kütük, Ferman, Kızılelma Neresi, Pembe İncili Kaftan; Romanlar; Ashab - ı Kehfimiz, Efruz Bey ve Yalnız Efe'dir. )


- ŞEYH EDEBALİ PARKI :

( Kireçburnu Mahallesindedir. 4.128,52 m²'lik bir alanı kapsamakta olup, 2.000,60 m²'lik yeşil, 339,73 m² spor alanı ve park içinde bir Semt Evi bulunmaktadır. )


- SEYHAN ile/ve/||/<> CEYHAN


- ŞEYHÎ[Ar.] ile ŞEYHÎ[Ar.] ile ŞEYHÎ[Ar.]

( Divanından başka "Hüsrev ve Şîrîn", "Harnâme" adında ve mesnevi tarzında iki kitabı vardır. Divanı, TDK tarafından 1942'de bastırılmıştır.[Sinan][ö. 1422 - Kütahya] İLE En çok tanıtan kitabı Nev'îzâde Atâî'nin "Şakayik-i Nu'mâniyye Zeyli"ne zeyil olarak yazdığı "Vekayi-ül-fuzalâ" adındaki tezkiresidir.[Hicrî 1044-1143 yılları arasında yetişmiş âlim, şâir ve devlet adamlarının hal tercümelerini yazmaktadır.][1667 - 1732] İLE İlmî, tarih bilgisi ve şairliği ile tanınmıştır.[Abdülhamîd][ö. 1639] )


- ŞEYHÜLİSLÂM (OLABİLMEK)

( En az 35 yıl hizmet ve ilmî çalışma gerektirir. )

( Medreseyi tamamladıktan sonra...
Kasabada/Şehirde Kadı Yardımcılığı > Küçük Şehir Kadılığı > Büyük Şehir Kadılığı > Üsküdar Kadılığı > Eyüp Sultan Kadılığı > Galata Kadılığı > İstanbul Kadılığı görevlerinden sonra Rumeli Kazaskeri olunur ve en son Anadolu Kazaskeri olduktan sonra ancak Şeyhülislâm olunurdu. )

( İlk Şeyhülislâm, Celâlzade Hızır Bey'dir. [Fatih Sultan Mehmet döneminde] )

( En uzun süre Şeyhülislâm'lık görevi yürütenler: Ebû Suud [29 yıl], Molla Fenârî [24 yıl], Zembilli Ali Efendi [23 yıl], Yahya Efendi [18,5 yıl]. )

( 131 Şeyhülislâm'ın 21'i şairdi. Ancak beşinin Divân'ı elimizdedir. )

( Bu makam, Kanuni Sultan Süleyman zamanında, saltanattan sonra gelen yer olarak sayılmıştır. )

( [HİZMET-İ/MAKAM-I/MANSIB-I/MESNED-İ İFTÂ'] )


- ŞEYİN GÖRÜNÜŞÜ ile ŞEYİN VAROLUŞU


- ŞEY'İN:
ŞEYDELİĞİ ile/ve ŞEYDEN ÖNCELİĞİ ile/ve ŞEYDEN SONRALIĞI


- SEYİR[Ar.] ile/değil/yerine GİDİŞAT


- SEYİRCİ[Ar.] yerine İZLEYİCİ, DİNLEYİCİ


- SEYL[Ar. < SÜYÛL] ile SEYR[Ar.]

( Sel. | Şiddetle gelen şey. İLE Yürüme, yürüyüş, gitme, hareket. | Yolculuk. | Gezme, gezinme. | Eğlenmek üzere bakma. | Uzaktan bakıp karışmama. | Gezilecek, görülecek şey/yer. )


- ŞEY/LER ARACILIĞIYLA KENDİNDEN HOŞLANMAK ile/ve/yerine/değil ŞEY(LER)DEN HOŞLANMAK

( Bir şeyden hoşlanmaktan söz edilir, doğrusu, bu şey aracılığıyla kendinden hoşlanmasıdır. )


- ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK

( Hayal ettiklerinizin varlığını reddetmeniz daha akıllıca olurdu. )

( Eğer kendinizi her zaman sınamazsanız, gerçek ile hayali ayırt edemezsiniz. )

( Sizi kendinize karşı kör eden, sizin davranışlarınızdır. )

( Düşüncelerinizi ve duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi yakından izlemedikçe ve nedenini ve nasılını bilmeden sizde meydana gelen değişimlere hayretle bakmadıkça, gerçeğe vardığınızı nasıl söyleyebileceksiniz? )

( Düşünülüp hayal edilebilen hiçbir şeyin kendiniz olamayacağını bir kez anladığınızda, imgelemelerinizden kurtulmuş olursunuz. )

( You would be wiser to deny the existence of what you imagine.
If you do not test yourself all the time, you will not be able to distinguish between reality and fancy.
It is your behaviour that blinds you to yourself.
How do you know that you have realised unless you watch your thoughts and feelings, words and actions and wonder at the changes occurring in you without your knowing why and how?
Once you have understood that nothing perceivable, or conceivable can be yourself, you are free of your imaginations. )

( THE THINGS: TO SEE WHAT EVER THEY ARE, AS BEING instead of TO SEE HOW YOU IMAGINE/DREAM )


- ŞEYLERİN DÜZENİ ve/||/<>/= DÜŞÜNCELERİN DÜZENİ


- ŞEY/LİK ile/ve/+ ŞEY ile/ve/+ ŞEY

( THE THING/NESS vs./and THE THING + THE THING )


- SEYMENAĞZI KOYU :

( Uskumruköy sınırları içindedir. Kilyos Güvenburnu doğusunda küçük bir koydur. Koy istiridye kabuğu kırıklarıyla meydana gelen kumluğu ile tanınır. Koyda yaz ve kış aylarında hizmet veren tesisler bulunmakta olup, Sarıyer ilçesinin çok önemli plajlarından biridir. )


- SEYMENAĞZI :

( Kilyos sınırları içinde bulunan küçük bir koy olup plajı ile ünlüdür. Kırılmış ve incelmiş istiridye kırıklarından meydana gelen kumu ile dikkat çeker. )


- SEYRANTEPE POLİS LOJMANLARI PARKI :

( Huzur Mahallesindedir. 11.536,46 m²'lik bir alan üzerindedir. 8.13700 m²'lik yeşil alanı, 633,47 m²'lik çocuk oyun alanı ve 386,14 m²'lik de spor alanı bulunmaktadır. )


- SEYREK >< SIK

( Benzerleri ya da parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı. | Çok bulunmayan, az rastlanan. | Uzun zaman aralıklarıyla, arada sırada. | Aralıklı olarak, aralıklı bir biçimide. İLE Benzerleri ya da parçaları arasında çok az aralık bulunan. Çok bulunan, çok rastlanan. | Kısa zaman aralıklarıyla, az aralıklarla. | Aralıksız olarak. )


- SEYREKLEŞME ile/değil SEYRELME

( Özellikle saçlar için... )


- SEYRETMEK yerine DİNLEMEK


- SEYR-Ü-SEFER[Ar.]/TRAFİK[Fr., İng.] değil/yerine/= GİDİŞ-GELİŞ


- ŞEYSİ" değil ŞEYİ


- ŞEYTAN AKINTISI :

( Rumelihisarı vapur iskelesine Baltalimanı'na doğru geçince sıralanan yalılar önü boğazın çok akıntı alan yerlerinden biridir. Arnavutköy akıntısından sonra Rumeli yakasındaki en etkin akıntılı yer burasıdır. Baltalimanı körfezinden gelen akıntı burada çoğalır ve "Şeytan Akıntısı" ismini alır. )


- ŞEYTANDERE :

( Bahçeköy Kemeri'nin batısındaki vadiye Şeytandere denilmektedir. Vadinin en taban noktasındaki derenin de ismidir. Bu dere Ayazağa suyu ile birleşerek Kâğıthane deresine akış yapar. Şeytandere'nin bulunduğu bölge derenin adını almaktadır. )


- RÜYA:
ŞEYTANÎ ile NEFSÎ ile DÜNYEVÎ ile RAHMÂNÎ

( Kötülüklerin görülmesi. İLE Ulaşma odaklı. İLE Olduğu gibi. İLE Manevi. )


- ŞEYTANI/SÜTUNU TAŞLAMAK değil KAFANI/KENDİNİ TAŞLAMAK


- SEYYAH[Ar.]/TURİST[İng.] değil/yerine/= GEZGİN


- SEYYAH ile/ve/||/<> SEYYAR


- SEYYÂL[Ar. < SEYELÂN] ile SEYYÂR[Ar. < SEYR]

( Akıcı, akan. | [fizikte] Akışkan.[Fr. FLUIDE] İLE Gezici, gezen, dolaşan. | İstenilen tarafa taşınabilen. [Fr. PORTATIF] | Bir yerde durmayıp dolaşan, yer değiştiren gök cismi. )


- SEYYÂL[Ar.] değil/yerine/= AKIŞKAN


- SEYYÂL[< SEYELÂN] ile LÂTİF

( Akıcı, akan. | Akışkan. İLE Yumuşak, hoş, güzel, nazik. | İnce. )


- SEYYANEN[Ar.] değil/yerine/= EŞİT OLARAK


- SEYYÂR[Ar. < SEYR] değil/yerine/= GEZGİN/GEZİCİ

( Belirli bir yeri olmayan. | Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir olan. )


- SEYYİAT ile/değil/yerine/>< HASENAT


- SEYYIAT-I SUBÛD ile SEYYIAT-I VÜCÛD


- SEYYİD ile ...

( EFENDİ, BEY; AĞA; İLERİ GELEN, BAŞ, BAŞKAN | HZ. MUHAMMED'İN TORUNU HZ. HASAN'IN SOYUNDAN OLAN KİMSE )


- SEYYİD[Ar.] ile HUMÂM[Ar.]


- SEYYİD[Ar.] ile MÂLİK[Ar.]


- SEYYİD ile/ve ŞERİF

( Hz. Hüseyin'in çocuk ve torunlarına verilen ad/değer. İLE/VE Hz. Hasan'ın çocuk ve torunlarına verilen ad/değer. )

( NAKÎB-ÜL EŞRÂF )


- SEYYİDU'L-KAVM[Ar.] ile KEBÎRİHUM[Ar.]


- SEZA[Fars.] değil/yerine/= UYGUN


- SEZÂB/SEDÂB[Ar.] ile SEZÂB[Ar.]

( Sedefotu. İLE Su teresi. )


- SEZER SOKAK PARKI :

( Fatih Sultan Mehmet Mahaüllesindedir. 140,00 m²'lik bir alan üzerindedir, 7,86 m²'lik yeşil alan, 62.66 m² çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )


- SEZER, ÖMER (BOSNA, YUGOSLAVYA, 1906 - 1975) :

( Elektrik teknisyeni olarak Tekel Kibrit Fabrikasında işe başladı ve buradan emekli oldu. Karagümrük Spor Kulübü kurucularından biridir ve 10 dönem Sarıyer Spor Kulübü yönetim kurulunda görev yaptı. )


- SEZGİ/ÖKE(DEHÂ):
ZEKÂ ve/+ İÇGÜDÜ


- SEZGİ/SEZGİSELLİK ile/ve/değil/<> BÜTÜNLÜK/BÜTÜNSELLİK


- SEZGİ ile/ve/değil/||/<>/< ALIŞKANLIK


- SEZGİ ile/ve APAÇIK GÖRMEK

( INTUITION vs./and TO SEE OBVIOUS )


- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KAVRAM


- SEZGİ" ile/değil "NİYET OKUMASI"


- SEZGİ ile ÖNSEZİ


- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SAĞDUYU


- SEZGİ ile/ve/değil SEZİNLEME


- SEZGİ ile/ve TEVHİD


- SEZGİ ile/ve/değil/||/<>/< USTALIK


- SEZGİNER, PEYKUNT (İST. 1938 - 2015) :

( Lise tahsilinden sonra serbest muhasebeci olarak iş hayatına atıldı. Sarıyer Spor Kulübü'nde 8 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Kulübün Divan Kurulu üyesidir. )


- SEZGİSEL AKIL ile ÖTEKİ AKILLAR


- SEZGİSEL ile/değil/yerine/||/<>/< ÇAĞRIŞIMSAL


- SEZGİSEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNSEL

( NOESİS ile NOEMA )

Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(128/162)