Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(103/162)


- MUHTEMEL/EN[Ar.] değil/yerine/= OLASICA/BİR OLASILIK


- MUHTEMÎ[Ar.] ile MUHTEMİR[Ar. < HAMR]

( Perhîz eden, ihtimâ eden. İLE Mayalanarak ekşiyip kabaran. | Örtüye bürünen, yaşmaklanan. )


- MUHTEREM[Ar. < HÜRMET] ile SAYGIDEĞER/SAYIN

( Saygıdeğer, sayın, ihtirâm olunmuş. )


- [ne yazık ki]
!MUHTERİ ile/değil/yerine/>< MUCİT

( Yeni bir şey yaratan, icat eden. | Yalanlar uydurarak birine iftirada bulunan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yeni bir buluş ortaya koyan. | Yaratıcı, yaratan. )


- MUHTERİS[Ar. < HİRÂSET] ile MUHTERİS[Ar. < HIRS] ile MUHTERİZ[Ar. < HIRZ]

( Sakınan, çekinen. İLE Hırs sahibi. | Çok istekli. | Ateşli. İLE Sakınan, çekinen, ihtirâz eden. )


- MUHTERİZ[Ar.] değil/yerine/= ÇEKİNGEN


- MUHTEŞEM[Ar. < HAŞMET] ile/ve MUAZZAM[Ar. < AZM]

( Görkemli, ihtişamlı, tantanalı, debdebeli. İLE/VE Kocaman, koca. | Ulu, koskoca. | Önemli, ağır. )


- MUHTEŞEM ve/> SAÇMALIK

( Mutheşemlikten, saçmalığa, sadece bir adım vardır.
[En'ler, uc'lar, tek'ler, peşinde koşulacak, hedef tutulacak noktalar değildir! Neyin müşterisi olup olmadığın ise en önemli eşiktir.] )


- MUHTESİP[Ar.](İHTİSAP AĞASI) ile/ve/||/<> KETHÜDÂ/KAHYÂ[Fars.]

( İslâm şehirlerinde çarşı ve pazar esnafını din kurallarına göre denetleyen görevli, belediye memuru. İLE/VE/||/<> Yiğitbaşılar aracılığıyla esnaf ve devlet ilişkisini yürüten. | Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kişi. | Değnekçi. | Gerekmediği hâlde başkasının işine karışan kişi. | Esnaf kuruluşlarında lonca başkanı. )


- MUHTEVÂ/LI / MUHTEVİYAT / MAZRUF[Ar.] yerine İÇERİK/Lİ


- MUHTEZİN[Ar.] ile MUHTEZİN[Ar.]

( Hüzünlü, kederli. İLE Biriktirip hazineye koyan, saklayan, anbara atan. )


- MÜHÛD[Ar. < MEHD] ile MÜHÜD[Ar. < MİHÂD]

( Beşikler. İLE Yataklar, döşekler. )


- MÜHÜR ile DEMİRBAŞ MÜHRÜ ile BAĞIŞ MÜHRÜ ile VAKIF MÜHRÜ ile ZÂT MÜHRÜ


- MÜHÜRDAR[Ar., Fars.] DAMGACI

( Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtları mühürlemekle yükümlü görevli. )


- MUİD ile ...

( Medreselerde talebeye dersi tekrar eden öğretmen yardımcısı. )


- MUÎD[Ar. < AVD] ile MUİDD[Ar. < ADD]

( İnzibat teminine memur, muallim yardımcısı. İLE Hazırlayan, îdâd eden. )


- MUÎL[Ar.] ile MUİLL[Ar.] ile MUÎR[Ar.]

( Çoluğu çocuğu ve yakınları çok olan kişi. İLE Hasta eden, alîl eden. İLE Ödünç veren, iare eden. )


- MUİN ile/ve/||/<> HİMMET ile/ve/||/<> MÜZAHERET ile/ve/||/<> NUSRET

( Çoğunlukla alt seviyedeki kişinin yardımı.[Alttaki kişi, yukarı yardım/muavenet eder.] İLE/VE/||/<> Yukarıdan aşağıya yardım.[Yetkili kişi, aşağı yardım/himmet eder.] İLE/VE/||/<> Yandan, eş makamdan yardım.[Meslektaş, meslektaşına aynı güç ve konumdakine yardım eder.] İLE/VE/||/<> Lojistik yardım. )


- MÜJDE[Fars. < MUJDE] ile/ve/||/<> İKAZ/UYARI


- MÜJDE ile/ve/<> ÜMİT


- MUKABBİL[Ar. < KABL | çoğ. MUKABBİLÎN] ile MUKABİL[Ar. çoğ. KABİLE]["ka" uzun okunur]

( Öpen, takbîl eden. İLE Karşı karşıya gelen, bir şeyin karşısında bulunan. | Bir şeye karşı/karşılık yapılan. | Karşılık. | Karşılığında. )


- MÜKÂBELE[Ar.] ile MÜKÂBERE[Ar. < KİBR]

( Satılık olan komşu evinin satın alınmasını tehir ederek satıldıktan sonra şüf'a yoluyla müşteriden alma. İLE Sözünün anlamsız ve kendinin hasız olduğunu bildiği halde ağız kalabalığı ile karşısındakini susturmaya çalışma, kendini büyük görme. )


- MUKABELE/MUÂARAZA/TASHİH


- MUKÂBERE[Ar.] ile/ve/||/<> MUÂNEDE[Ar.] ile/ve/||/<> MÜCÂDELE[Ar.] ile/ve/||/<> MÜNÂZARA[Ar.] ile/ve/||/<> MUÂKEDE[Ar.] ile/ve/||/<> MUŞÂABE[Ar.] ile/ve/||/<> MUGÂLATA[Ar.]

( Bildiği hâlde inkâr etmek. İLE/VE/||/<> Bilmediği halde iddia etmek. İLE/VE/||/<> Doğrunun tespiti için başkasıyla tartışmak. İLE/VE/||/<> Doğrunun tespiti için kendiyle ya da başkasıyla tartışmak. İLE/VE/||/<> Konuşmaksızın kendiyle tartışmak. İLE/VE/||/<> Bilimsel bir konuyu, yalnızca doğrunun tespiti için tartışmak. İLE/VE/||/<> Bilimsel bir konuyu, yalnızca râkibi alt etmek için tartışmak. )


- MUKABİL[Ar.] değil/yerine/= KARŞILIĞINDA

( Bir şeye karşılık olarak yapılan bir şeyin karşılığı olan. | Bir şeyin karşısında bulunan. | Karşılık. | Karşılık olarak, karşılığında. )


- MÛKAD[Ar.] ile MUK'AD[Ar. < KU'ÛD]

( Ağır yüklü. İLE Kötürüm, yatalak. )


- MÜKADDİME ve 3 MAKALE ve SONUÇ

( Mâhiyeti ve Amacı. VE Müfredât | Kaziyeler ve Hükümleri | Kıyas. VE Kıyasın maddeleri | Eczay-ı Ulûm )

( Mukaddime olmaksızın bir ilme başlanamaz. )

( Ebherî Metin-Çeviri-İnceleme: Hüseyin Sarıoğlu - İz Yayıncılık )

( Kindî(ö. 866), Ahmed ibn Tayyib es-Serahsî(ö. 896), Ebû Bekr Muhammed ibn Zekeriyyâ er-Râzî(ö. 925)'nin ihtisarları, Ebu'l-Ferec ibnü't-Tayyib(ö. 1020), Mettâ ibn Yûnus(ö. 940), İbnü'l-Hammâr(ö. 942), Fârâbî(ö. 950)'nin şerhleri; Fârâbî, İhvân-ı Safâ, İbn Sînâ(ö. 1037) ve Ebherî(ö. 1265). )

( MUHTASAR VE MÜFİT )

( KISA VE ANLAMLI )


- MÜKÂFÂT[< KİFÂYET] ile ...

( BERÂBERLİK | BİR HİZMET VE İYİLİĞE KARŞI EDİLEN İYİLİK | ÇALIŞKAN TALEBEYE HOCASININ VERDİĞİ TAKDİR )


- MÜKÂFÂT ile/>< MÜCÂZÂT


- MÜKÂFÂT[Ar. < KİFÂYET] ile MÜSÂVÂT[Ar. < SEVİYY]

( Beraberlik. | Bir hizmet ya da iyiliğe yönelik edilen iyilik. | Çalışkan öğrenciye öğretmeninin verdiği beğenme kâğıdı, takdir. İLE Eşitlik, aynı halde ve derecede olma. )


- MUKAFFA/KAFİYELİ[Ar.] değil/yerine/= UYAKLI


- MÜKÂFÎ[Ar. < KİFÂYET] ile MÜKÂFİL[Ar. < MİHÂD]

( Beraber, eşit. İLE Birbirini korumayı, birbirine yardım etmeyi taahhüt edenlerden her biri. )


- [ne yazık ki]
MÜKÂLEBE[< KELB] ile/değil/yerine/>< MÜKÂLEME[< KELÂM]

( Dalaşma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Konuşma. | Antlaşma. )


- MÛKALKAL[Ar.] ile MUKALKALE[Ar.]

( Kararsız. | Şarap. İLE Surâhi. Şişe. )


- MUKANFEZ-ÜL-CİLD ile ...

( Derisidikenlilerden, denizkestanesi ve beşparmak gibi tiplerden oluşan denizhayvanı familyasından biri. )


- MUKANNEN[Ar. < KANUN] ile MUAYYEN[Ar. < AYN]

( Belirli, şaşmaz. İLE Belirli, tâyin edilmiş. | Kararlaştırılan. )


- MUKANNEN[Ar. < KANUN] ile MUKANNİN[Ar. < KANUN]

( Belirli, şaşmaz. İLE Yasa yapan. )


- MUKANNEN[Ar. < KANUN] ile YAKÎN[Ar. < YAKN]

( Belirli, şaşmaz. İLE Kesin, kesinlik. )


- MUKÂREBE[Ar.] ile MULÂKÂT[Ar.]


- MUKARNAS ile/||/<> İSTALAKTİT ile/||/<> PANDANTİF

( Kademeli olarak taşmalar yapacak biçimde, aşırtmalı olarak yan yana ve üst üste gelen, üç boyutlu görünüm veren bir geçiş ve dolgu ögesi. Petek biçimli bir görüntü ile yarım kubbelerin içini dolgular İslâm sanatı ögesi. İLE/||/<> Sarkıtlı olan mukarnas. İLE/||/<> Kare altyapıdan kubbe eteği olan daireye geçiş ögesi. )


- MUKARRER[Ar. < KARÂR | çoğ. MUKARRERÂT] ile MÜKERRER[Ar. < KERR | çoğ. MÜKERRERÂT]

( Kararlaşmış. | Sağlam, şüphesiz. | Anlatılmış, bildirilmiş. İLE Tekrarlı, tekrarlanmış. )


- MUKARRİ'[Ar.] ile MUKARRİH[Ar.] ile MUKARRİR[Ar. < KARÂR | çoğ. MUKARRİRÎN]

( Başa kakan, azarlayan, paylayan, takri' eden. İLE Yara açan ilaç. İLE Yerleştiren, sabit kılan. | Anlatan, bir maddeyi, etraflıca anlatan. | Medresede, dersi tekrar ederek anlatan müderris yardımcısı. | Huzur hocası.[Ramazan ayında, sultanın huzûrunda ders vermek, Kur'ân-ı Kerim'i tefsir etmekle görevli müderris.] )


- MUKARRİR ile MUALLİM ile MÜDERRİS

( OKUTMAN/ÖĞRETİM GÖREVLİSİ ile DOKTOR/DOÇENT ile PROFESÖR )


- MUKASSEM[Ar.] değil/yerine/= AYRILMIŞ, BÖLÜNMÜŞ


- MUKATAA[Ar. < KAT | çoğ. MUKATAÂT]["ka" uzun okunur] ile MUKATTA/A[Ar. < KAT | çoğ. MUKATTAÂT] ile MUKATTAR[Ar. < KATR | çoğ. MUKATTARÂT]

( Arazinin kesime verilmesi, belirli bir kirâ karşılığında, birine bırakılması. | Bağ, bahçe, arsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi. İLE Kesilmiş, kesik, ayrı, kat edilmiş. İLE Damıtılmış, imbikten çekilmiş, taktîr edilmiş. )


- MÜKÂTEBE[Ar. < KETB] ile/>< MÜKÂTEME[Ar. < KETM]

( Tamamlandığı zaman özgürleştirilmek üzere bedele bağlanan köle/lik. İLE/>< Gizleme. )


- MUKÂVELE ile/ve MUKÂBELE


- MUKÂVELE[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEŞME


- MUKÂVEMET/REZİSTANS değil/yerine/= DİRENMEK/DİRENÇ/DİRENİŞ


- MUKÂVİM[Ar.] değil/yerine/= DİRENÇLİ

( Dayanıklı, güçlü, dirençli. | Karşı koyan, başkaldıran. )


- MUKAVVA[Ar.]/KARTON[Fr. < CARTON] değil/yerine/= GÜÇLENDİRİLMİŞ KÂĞIT


- MUKAVVES[Ar.] değil/yerine/= EĞRİ


- MUKAVVİ[Ar.] değil/yerine/= GÜÇLENDİRİCİ


- MÜKÂYEDE[Ar. < KEYD] ile MÜKÂYESE[Ar. < KİYÂSET]

( Hile düzenleme. İLE Akıl ve zariflikte, çokluk iddiasında bulunma. | Benzeterek ya da karşılaştırarak değerlendirme, kıyaslama. | Akıllıca davranış, akıllılık. )


- MUKAYESE[Ar.] değil/yerine/= KARŞILAŞTIRMA

( Akıl ve zariflikte, çokluk iddiasında bulunma. | Benzeterek ya da karşılaştırarak değerlendirme, kıyaslama. )


- MUKAYYED[Ar. < KAYD] ile ...

( KAYITLI, BAĞLI, BAĞLANMIŞ | BİR İŞE ÖNEM VEREN | KAYDOLUNMUŞ, DEFTERE GEÇMİŞ )


- MUKAYYED ile/||/<> MÜSECCEL

( Kaydedilmiş. İLE/||/<> Tescil edilen. )


- MUKAYYET(BİTİMLİ/KAYITLI/SINIRLI) VARLIK ile GAYRİ-MUKAYYET VARLIK

( LIMITED EXISTENCE vs. EXCEPTION OF LIMITED EXISTENCE )


- MUKAYYET(BİTİMLİ/KAYITLI/SINIRLI) VARLIK ile GAYRİ-MUKAYYET VARLIK

( Kaydı, kayıttan âzâde olanlar anlar. )

( LIMITED EXISTENCE vs. EXCEPTION OF LIMITED EXISTENCE )


- MUKAYYET[Ar.] değil/yerine/= BAĞLI OLAN

( Bağlı olan, bağlanmış. | Bir koşul ya da kayıtla bağlı olan. | Yazılmış, yazılı, kayıtlı. )


- MUKAYYET ile MUTLAK


- MÜKEDDER[Ar. < KEDER] ile MÜKEDDİR[Ar. < KEDER]

( Bulandırılmış, bulanık. | Azarlanmış, tekdîr edilmiş. | Kederli, üzüntülü, tasalı. İLE Bulandıran, keder veren. )


- MÜKELLEF[< KÜLFET] ile/ve/<>/< MUHÂTAB[< HUTBE]


- MÜKELLEF[Ar. < KÜLFET | çoğ. MÜKELLEFÎN] ile MÜKENNEF[Ar.]

( Bir şeyi yapmaya, ödemeye zorunlu olan. | Külfetle süslenmiş, mükemmel biçimde hazırlanmış olan. | Vergi vermekle yükümlü kişi. İLE Etrafı sınırlanmış. )


- MÜKELLEF/İYET ile/ve/< MES'UL/İYET


- MÜKELLEFİYET ile/ve/değil/yerine/<> MUHABBET


- MÜKELLEFİYET[Ar.] ile YÜKÜM/LÜ/LÜK

( Yapılması zorunlu olan iş ya da bir işi yapma zorunluluğu. | Mükemmel hazırlanmış, külfetle süslenmiş olan. )


- MÜKEMMEL[Ar. < KEMÂL] ile MÜKEMMİL[Ar. < KEMÂL]

( Tam, olgun, kusursuz, eksiksiz, kemâle erdirilmiş, kemâl bulmuş, tekmîl. | Güzel, âlâ. İLE Tamamlayan, tamamlayıcı, ikmâl eden. )


- [ne yazık ki]
MÜKEMMELİYETÇİLİK" ile/ve/değil/||/<>/< ERTELEME "ALIŞKANLIĞI"


- MÜKEMMELLİK/KEMÂL ile/ve ÖLÜM

( Ölmeden önce ölün! - MÛTÛ KABLE EN TE-MÛT )

( Ölüm, ölüler için! Diriler için ölüm yok. )

( ÂŞIKLAR ÖLMEZ YERDE ÇÜRÜMEZ ÖLEN, HAYVAN İMİŞ )


- MÜKEMMEL/LİK >< KİŞİ/İNSAN


- MÜKENÂ[Ar. < MEKÎN] ile MÜKENNÂ[Ar. < KÜNYE]

( Oturanlar, yerleşenler. | İktidar ve vakar sahipleri. İLE Künyelenmiş, künyeli. )


- MÜKERRER[Ar. < KERR | çoğ. MÜKERRERÂT] ile MÜKERRİR[Ar. < KERR]

( Tekrarlı, tekrarlanmış, tekrar olunmuş. İLE Tekrar eden. | Birden çok suç işleyen. )


- MÜKERRER[< KERR | çoğ. MÜKERRERÂT]/RECURSION/RECURSIVE değil/yerine/= TEKRARLI / YİNELEMELİ


- MÜKESSER[Ar. < KESR | çoğ. MÜKERRERÂT] ile MÜKERRİR[Ar. < KESR]

( Kırılmış, kırık, teksîr edilmiş. İLE Kıran, teksîr eden. )


- MÜKEVVEN[Ar. < KEVN | çoğ. MÜKUVVENÂT] ile MÜKEVVER[Ar. < KEVR]

( Yapılmış, meydana getirilmiş, yaratılmış, tekvîn edilmiş. İLE Sarılmış, sarık. )


- MÜKEVVEN[Ar. < KEVN | çoğ. MÜKUVVENÂT] ile MÜKEVVİN[Ar. < KEVN]

( Yapılmış, meydana getirilmiş, yaratılmış, tekvîn edilmiş. İLE Yaratan, meydana getiren, tekvîn eden. )


- MUKÎM ile KÂİM

( Sürekli aynı işi yapan kişi. İLE O anda, geçici. )


- MUKİM ile SAKİN

( Bir evde oturan, ikamet eden. İLE Durgun, dingin. | Sessiz. | Kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınlık göstermeyen. | Huysuzluğu, rahatsızlığı azalmış ya da geçmiş. | Bir yerde oturan. )


- MÛKIR[Ar.] ile MUKIRR[Ar. < KARÂR]

( Meyvelerinin çokluğu nedeniyle dalları sarkmış ağaç. İLE İkrar eden, doğruyu söyleyen, kusurunu, kabahatini gizlemeyen. | Birinin, kendinde hakkı olduğunu haber veren kişi. )


- MUKNİ[Ar.] değil/yerine/= İNANDIRAN


- MÜKREM[Ar. < KEREM] ile MÜKRİM[Ar. < KEREM]

( Ağırlanmış, ikrâm olunmuş. İLE Ağırlayan, ağırlayıcı, misafirsever, ikrâmcı, ikrâm eden. )


- MÜKRİM[Ar.] değil/yerine/= KONUKSEVER


- MUKTEDÎ[Ar. < KADV] ile MUKTEDİR[Ar. < KUDRET]

( Uyan, arkadan gelen, iktidâ eden. İLE Gücü yeten, becerebilen, iktidarlı. )


- MÜKTESEP HAK/HAKK-I MÜKTESEP değil/yerine/= KAZANILMIŞ ÜLEV


- MUKTÎ[Ar.] ile MUKTİR[Ar.]

( Koruyan, kudretli. | Tanrı. İLE Kocasını, nafaka için sıkıştıran. )


- MÜLÂHAZA[< LÂHZ] değil/yerine/= DİKKATLE BAKMA | İYİCE DÜŞÜNME, DÜŞÜNÜŞ | DÜŞÜNCE


- MÜLÂHAZA[AR.] ile/||/<> MÜTALÂA[AR.]


- MÜLAHHAM[Ar.] değil/yerine/= ŞİŞMAN


- MÜLÂKAT[Ar. < LİKA] ile/ve/değil/yerine/<>/< LİYÂKAT


- MÜLÂKAT[Ar. < LİKA]["ka" uzun okunur] ile MÜLHAKAT[Ar. < MÜLHAK]["ka" uzun okunur]

( Kavuşma, buluşma, birleşme. | Görüşme. İLE Katmalar, ekler. | Bir merkeze bağlı olan yerler. )


- MÜLÂKAT[Ar.]/RÖPORTAJ[Fr. < REPORTAGE][ROPÖRTAJ değil!] değil/yerine/= SÖYLEŞİ/GÖRÜŞKÜ


- MÜLÂKÎ[< LİKA]:
BULUŞAN, KAVUŞAN | GÖRÜŞEN -<


- MÜLÂTIF[Ar. < LÜTF] ile MÜLÂTTIF[Ar. < LÜTF]

( Lâtife eden/edici. İLE Bir iyilikle gönül alan, taltîf eden. | Yumuşatıcı ilâç. )


- MÜLAYEMET[Ar.] değil/yerine/= UYSALLIK | BAĞIRSAK YUMUŞAKLIĞI


- MÜLÂZIM[Ar.]/MÜLÂZIM-I SÂNÎ[Osm.] değil/yerine/= TEĞMEN

( Bir işe girmek için bir süre parasız olarak o işe devam eden. | Teğmen. )


- MÜLDÜR, NECDET (YENİCE, 1946) :

( Beyoğluspor Kulübünden transfer edildi ve sezon (1967 - 1969) Sarıyer'de tescilli kaldı. Sarıyer forması altında 65 lig, 2 kupa ve 3 turnuva maçı olmak üzere 70 resmi ve 6 özel maçla birlikte 76 müsabaka oynadı. Lig maçlarında 8, turnuva maçlarında 2 olmak üzere takımına 10 gol kazandırdı. )


- MÜLEMMA'[Ar. < LEM] değil/yerine/= ALACA RENKLİ | KOŞUK | BULAŞMIŞ

( Bir kısmı Türkçe, bir kısmı Arapça ya da Farsça söylenmiş/yazılmış olan şiir/manzûme. )


- MÜLEMMA'[Ar. < LEM] ile MÜLEVVEN[Ar. < LEVN]

( Parlak, telmi' edilmiş. | Alaca, renk renk. | Bir bölümü Türkçe, bir bölümü Arapça ya da Farsça söylenmiş manzûme. | Bulaşmış, sıvanmış. İLE Renkli, renk renk, türlü türlü. | Boyalı, boyanmış. )


- MÜLEYYEN[Ar. < LÎNET] ile MÜLEYYİN[Ar. < LÎNET]

( Yumuşatılmış, telyîn edilmiş. İLE Yumuşatan, yumuşatıcı, telyîn eden, lînet veren. | Bağırsakları boşaltan, dışkının, dışarı çıkmasını kolaylaştıran ilaç. )


- MÜLHAK BÜTÇE ile/ve ÖZEL BÜTÇE


- MÜLHAKAT[Ar. < MÜLHAK]["ka" uzun okunur!] ile/< MUZÂFÂT[Ar. < MUZAF ile/< ZAYF]

( Katmalar, ekler. | Bir merkeze bağlı olan yerler. İLE Bir şeyin ekleri, bir merkezin şubeleri, kolları. )


- MÜLHEM[Ar.] değil/yerine/= İÇE DOĞMUŞ, ESİNLENİLMİŞ


- MÜLHİME[Ar. < LEHM] ile MÜLİMME[Ar. < ELEM]

( İçine doğduran, ilhâm eden. İLE Felâket. )


- MU'LİM[Ar. < ELEM] ile MU'LİN[Ar. < ALEN]

( Ağrıtan, sızlatan, inciten, elem veren. İLE İlân eden, genele bildiren, haber veren. )


- MÜLK değil/yerine ACZ

( Mülk ile doyamazsın. DEĞİL/YERİNE Acz ile kendinde ve doyurucu olursun/kalırsın. )


- MÜLK ile/ve/||/<> MÜLÜK


- MÜLK değil/yerine ŞİRKET


- MÜLKİYET ile/değil/yerine/< AİDİYET

( Kendine. İLE Kendini. )


- MÜLTECİ ile KOŞULLU MÜLTECİ ile İKİNCİL KORUMA DURUMU


- MÜLTECİ ile ŞARTLI MÜLTECİ

( YUKK61 ile YUKK62 )


- MÜLTEHİF[Ar. < LİHAF] ile MÜLTEHİF[Ar. < LEHF]

( Yorgan gibi bir şeye bürünüp sarılan. İLE Alevli. | Kederle yanan, çok üzgün. )


- MÜLTEMİS[Ar. < LEMS | çoğ. MÜLTEMİSÎN] ile MÜLTESİM[Ar.]

( Kayıran, iltimas eden. İLE Yaşmaklı. )


- MÜLTEZİLE" değil MUTEZİLE


- MULTİFERROİC İLE MAGNETOELECTRİC İLE SPİNTRONİCS ile/||/<> ÇOK İŞLEVLİ MALZEMELER

( Birden fazla düzen parametresi. )

( Formül: P·M coupling )


- MULTİMEDYA[İng. < MULTIMEDIA] değil/yerine/= ÇOKLUORTAM


- MULTİPL/MULTIPLE[İng.] değil/yerine/= ÇOK, ÇOKLU


- MÜLZİM/E[Ar. < LÜZÛM] ile MÜLZİME[Ar.]

( Bir konuda baskın çıkarak susturan, susturucu kişi. | Gerekli gören, gerektiren. İLE Masa üzerindeki kâğıdın dağılmaması, uçmaması için üzerine konulan bir araç. )


- MUM DİBİNE IŞIK VERMEZ ile TERZİ KENDİ SÖKÜĞÜNÜ DİKEMEZ


- MÜMÂCEDE[Ar. < MECD] ile MÜMÂDEHE[Ar. < MEDH] ile MÜMÂHADE[Ar.]

( Övünme, biriyle "soyluluk" yarışında bulunma. İLE Övülmeye hak kazanmak üzere birbiriyle çekişme. İLE Övünme. )


- MUMAĞACI ile/<> MUMPALMİYESİ ile/<> MUMÇİÇEĞİ

( Sıcak ülkeler ile Kuzey ve Batı Avrupa'da yetişen, bir tür mumpalmiyesi. İLE/<> Ilıman bölgelerde yetişen, gövdesi boyunca bir santim kalınlığında bir mum katmanı bulunan, yaprakları hurma yaprağına benzeyen bir ağaç. İLE/<> İkiçeneklilerden, güzel kokulu, şemsiye biçiminde küçük beyaz çiçekler açan, etli yapraklı, sarılcı bir süs bitkisi. )

( MYRICA CERIFERA cum/<> CEREXYLON ANDICOLA cum/<> CERINTHE MINOR, CERINTHE RETORTRA )


- MÜMÂNAAT[Ar. < MEN] ile MÜMÂRÂT[Ar. < MEREY]

( Engel olma, önleme, men etme. İLE Çekişme, mücâdele. )


- MÜMAS[Ar. < MÜMASS] değil/yerine/= DOKUNAN | TEĞET

( Bir eğrinin yanından geçen ve ona ancak bir noktada değen doğru. )


- MÜMASİL[Ar.] değil/yerine/= BENZEYEN, ANDIRAN


- MÜMÂSSE[Ar.] ile İ'TİMÂD[Ar.]


- MÜMÂSSE[Ar.] ile KEVN[Ar.]


- MUMBOYASI ile/<> MUMCİLÂSI

( Mum, terebentin, su ve toprakboyalarla hazırlanan boya. İLE/<> Parafin ve balmumunun, terebentin ya da neftyağında çözüştürülmesi ile elde edilen, ağaç eşyaları cilâlamakta kullanılan madde. )


- MÜMELLEK[Ar. < MÜLK] ile MÜMELLİK[Ar. < MÜLK]

( Mülk olarak verilmiş, temlîk edilmiş. İLE Mülk olarak veren kişi, temlîk eden. )


- MÜMESSEL[Ar. < MESL] ile MÜMESSİL[Ar. < MESL]

( Örnek getirilmiş, örnek olarak söylenilmiş, temsîl edilmiş. | Basılmış, tab edilmiş. İLE Benzeten, temsîl eden. | Kitap bastıran. | Biri ya da bir kurum adına hareket eden. | Oyuncu. | Gıdayı eriterek kan ve et yapan. | Sınıfta yoklama yapan ve düzeni sağlayan öğrenci. )


- MÜMEYYEZ[Ar. < MEYZ] ile MÜMEYYİZ[Ar. < MEYZ]

( Seçilmiş, ayrılmış, temyiz edilmiş. İLE Seçen, ayıran, temyîz eden. | Bir kurumda, yazıcıların yazdıkları yazıları düzelten kâtip. | Sınavda bulunup öğrencinin bilgisini sınayan kişi. )


- MÜMHİL[Ar. < MEHL] ile MÜMİLL[Ar. < MELÂL]

( Bekleyen, mühlet/mehil veren. İLE Usandıran, bıktıran, melâl veren. )


- MÜ'MİN GIYBETİ ile/ve KÂFİR'İN GIYBETİ ile/ve MÜNÂFIK'IN GIYBETİ

( Yapar ve yaptığını kabul eder. İLE/VE Yapar ve yaptığını inkâr eder. İLE/VE Yapar fakat yaptığının gıybet olmadığına inandırmaya çalışır. )


- MÜ'MİN ile MUHAKKİK(TAHKİK EHLİ)

( Elinden ve dilinden emin olan/olunan/olma. İLE ... )

( Mü'minin yüzü güleç olur. )


- MÜMKÜN DEĞİL ile/değil KOLAY DEĞİL


- MÜMKÜN OLAMAZ değil/yerine/= OLANAKSIZ


- MUMLA ARAMAK ile/ve SAMANLIKTA İĞNE ARAMAK


- MÜMTELÎ[Ar. < MELÂ] ile MÜMTENİ'[Ar. < MEN]

( Mide dolgunluğuna uğramış. | Dolu, dolgun, dolmuş. İLE Çekinen, imtinâ eden. | Olamaz. | [mantık] Olamazlı. )


- MUMU/IŞIĞI) YAKMAK yerine (MUMU/IŞIĞI) UYANDIRMAK


- MUMUKSHATTVA ile ...

( Doğru arzu, Nihai Prensip'i bilmek ve böylece özgürlüğe erişmek yolundaki içtenlik, ciddi istek. Vedanta'da Gerçek arayıcısının sahip olması gereken dört vasıftan biridir.
* Viveka(doğru ayırt edebilme),
* Vairagya(doğru tutkusuzluk),
* Sat-sampat(doğru davranış),
* Mumukshattva(doğru arzu). )


- MÜN ile MÜN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sayrılık, kusur. İLE Çorba. )


- MÜNÂDÂ[Ar. < NİDÂ] ile MÜNÂDÂT[Ar. < NİDÂ]

( Seslenilmiş, çağrılmış, nidâ edilmiş. | Başına nidâ harfi getirilmiş olan sözcük.[Ya Ali] İLE Bağrışma, yaygara, velvele. )


- MÜNÂDÎ[Ar. < NİDÂ] ile MÜN'ADİL[Ar. < ADÛL]

( Nidâ eden, tellâl. | Müezzin. İLE Doğru yoldan sapan, sapmış, in'idâl eden. )


- MÜNÂDİM[Ar. < NEDÎM] ile MÜN'ADİM[Ar. < ADEM]

( Ortam arkadaşı, nedimlik eden. İLE Yok olan, in'idâm eden. )


- [ne yazık ki]
!MÜNÂFIK[< NİFÂK] ile/ve/<> !MÜFSİD[< FESAD]

( Ara bozan, bölücü, karıştırıcı. İLE/VE/<> Ara bozan, karıştırıcı, fesatçı. )


- MÜNÂFIK[< NİFÂK] ile/değil/yerine/>< MÜ'MİN[< EMN]

( İki yüzü olan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İki dünyası olan. )

( Günahı da, sevâbı da küçük görür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Günahı, büyük görür. )

( Gideceği yeri beğenmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gideceği yere koşa koşa giden. )


- MÜNÂFIKLIK ile/ve FİSK-Ü FÜCÛR


- MÜNÂKALÂT[Ar. < NAKİL] değil/yerine/= ULAŞTIRMA / TAŞIMA


- MÜNÂKAŞA[< NAKŞ] ile/değil/yerine İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ]

( Atışma, çekişme. | Tartışma. | İrdeleme. İLE/DEĞİL/YERİNE Yazılı olarak bildirilmesini isteme. )

( Polemik, tartışma, "söz dalaşı" ya da atışma değil "yazılı olarak tartışma, değerlendirme" anlamına gelmektedir.

Eski deyimiyle de, "Yazı ile bildirilmesini isteme" anlamına gelen, İSTİŞ'ÂR[çoğ. İSTİŞ'ÂRÂT] kullanılmaktaydı.

Sözlü iletişimde, zihni ve düşünceyi, kavramı ya da olguyu aktarma ve paylaşmada ve özellikle de düşünce ayrılıklarındaki savların konuşulması ve tartışılmasında, yetersizlik ve (kolay/tam) takip edilemezlik durumu oluşur/oluşabilir.

Buna engel olmak için, düşünülen, savunulan şey üzerindeki savların ve ayrıntıların, yazılı olarak sunulması, olası savrulmaları da engelleyebileceği yöntem(ler)le yani yazıyla çözülebilir.

Ayrışma/tartışma konusu, yazılı olarak sunulduğunda ya da alındığında, hem kişinin kendi düşüncelerini ve ayrıntılarını, yazı aynasında tekrar (tekrar) değerlendirilebilmesi, hem de ötekinin sözünü/savını doğru/yetkin/kapsamlı takip edebilme ve anlayabilme olanağı sağlanmış olur.

Dolayısıyla, "polemiğe girmeyelim" deyimi, tam aksine, ""bu konuda, polemik yapmalıyız" biçiminde ve daha doğrusu da "bunu, karşılıklı olarak yazılı biçimde sunmalı ve tartışmalıyız" biçiminde olmalıdır. )

( CRITIQUE avec POLEMIC )


- MÜNÂKASA[Ar. < NOKSÂN | çoğ. MÜNÂKASÂT] ile MÜNÂKAŞA[Ar. < NAKŞ | çoğ. MÜNÂKAŞÂT] ile MÜNÂKAZA[Ar. < NAKZ]

( [alışveriş, ihâle gibi işlerde] Eksiltme. İLE Atışma, çekişme. | Tartışma. | İrdeleme. İLE İki sözün birbirini tutmaması, bir önceki sözün öteki ucu olan söz. )


- MÜNÂKÂŞA ile/değil/yerine/||/> MÜNÂZARA/MÜKÂLEME ile/değil/yerine/||/> İSTİŞÂRE ile/değil/yerine/||/> MÜZÂKERE


- MÜNÂKIZ[Ar. < NAKZ] ile MÜNAKKIS[Ar. < NOKSÂN] ile MÜN'AKİS[Ar. < AKS]

( Birbirini tutmayan, nakz eden. İLE Eksilten, tenkîs eden. İLE Tersine dönmüş, çevrilmiş, in'ikâs eden. | Bir yere çarpıp geri dönmüş [ses/ışık]. )


- MÜNÂKKAH[Ar. < NAKH] ile MÜNAKKİH[Ar.]

( Soyulmuş, ayıklanmış, temizlenmiş, tenkîh edilmiş. | En iyisi seçilmiş. | Yönetim amacıyla fazlası kesilmiş masraf. | Uzun ve yararsız, dolma/doldurma[haşvsiz] söz. İLE Soyan, ayıklayan, temizleyen. )


- MÜNAKKAS[Ar. < NOKSÂN] ile MÜNAKKAŞ[Ar. < NAKŞ]

( Eksiltilmiş, tenkîs edilmiş. İLE İşlemeli, resimli, nakışlı, nakş edilmiş. | Renkli dokuma desenlerle süslü kumaşların genel adı. )


- MÜNÂSAHA[Ar.] ile MÜNÂSAHA[Ar.] ile MÜNÂZAA[Ar. < NEZ | MÜNÂZAÂT]

( Öğütte bulunma, öğüt/nasîhat. İLE Bir vârisin, kendine kalan mirâsı alamadan ölmesi. | Birçok kişinin, birbirini ortadan kaldırarak birbirinin yerine geçmesi. İLE Ağız kavgası, çekişme. )


- MÜNÂSEBET[Ar. < NİSBET] değil/yerine/= İLİŞKİ/İLİŞİK/İLİNTİ

( UYGUNLUK | İLİŞİK | İLGİ, YAKINLIK, BAĞ | YANAŞMA, VESÎLE )


- MÜNASEBETSİZ değil/yerine/= DENSİZ


- MÜNÂSİB[< NİSBET] ile ...

( UYGUN, YERİNDE | YAKIŞIK, YARAŞIK )


- MÜNÂSİP/MÜNÂSIB[Ar. < NİSBET] ile MÜSÂİT/MÜSAİD[Ar. < SÜÛD] ile MUVÂFIK[Ar. < VEFK]

( Uygun, yerinde. | Yakışık, yaraşık. İLE Yardım eden. | Elverişli, uygun. | İzin veren, müsâade eden. İLE Uygun, yerinde. | Ali Şah bin Hacı Büke'nin edvârında andığı makam.[XV. yy.] )


- MUNASSAF[Ar.] ile MUNAZZAF[Ar. < NAZÎF]

( İkiye ayrılmış, bölünmüş. İLE Temizlenmiş, arınmış, tanzîf edilmiş. )


- MÜNÂZAA[Ar. < NEZ | MÜNÂZAÂT] ile MÜNÂZARA[Ar. < NAZAR]

( Ağız kavgası, çekişme. İLE Kurallara uygun olarak karşılıklı konuşma. | Bilimsel tartışma. )


- MÜNÂZA'A[Ar.] ile MUTÂLEBE[Ar.]


- MÜNÂZİ'[Ar. < NEZ] ile MÜN'AZİL[Ar. < AZL]

( Ağız kavgası eden, çekişen, kavgacı. İLE Ayrılan, in'izâl eden. | Görevden alınmış, azl edilen. )


- MÜNCERR ile/ve/||/<>/< CERR

( Bir tarafa çekilip sürüklenen, sürülen, kayıp bir tarafa giden. | Varıp sona eren. | Sonuçlanan. İLE/VE/||/<>/> Çekme, sürükleme.| Arapça'da, ait olduğu adı, meksûr[kesreli=esreli] okutan harf ya da edat.[harf-i cerr] | Para, eşyâ vb. çekme. )


- MÜNCEZ[Ar.] ile MÜNCİZ[Ar.]

( Sözü yerine getirilmiş, incâz edilmiş. İLE Sözünü yerine getiren, incâz eden. )


- MUNDA ile MUNDARU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Burada. İLE Süslenmiş düğün odası. )


- MUNDAR değil MURDÂR[Fars.]


- MÜNDEMİÇ[Ar.] değil/yerine/= İÇKİN


- MUNDUZ ile/ve/||/<> MUNDUZ ile/ve/||/<> MUNGAN / MUNGAK/MUNGAQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Budala, şaşkın. İLE/VE/||/<> ... İLE Boşboğaz, geveze kişi. )


- MÜNEKKİT[Ar.] değil/yerine/= ELEŞTİRMEN


- MÜNEVVER[< NÛR] ile ...

( NURLANDIRILMIŞ, PARLATILMIŞ, AYDINLATILMIŞ, IŞIKLI | AYDIN (KİMSE) )


- MÜNEVVER[Ar. < NÛR] ile MÜNEVVİR[Ar. < NÛR]

( Aydınlatılmış, parlatılmış, nurlandırılmış, tenvîr edilmiş. | Aydın kişi. İLE Aydınlatan, parlatan, nurlandıran, tenvîr eden. )


- MUNFASIL[Ar.] değil/yerine/= AYRILMIŞ


- MÜNFESİH[Ar. < FÜSHAT] ile MÜNFESİH[Ar. < FESH]

( Bollaşan, genişleyen. İLE Bozulan, hükmü kaldırılmış. )


- MÜNGÜZ ile MÜNGÜZ MÜNGÜZ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Her türlü hayvan boynuzu. İLE Bir çocuk oyunu. )


- MÜNHADİ'[Ar. < HUD'A] ile MÜNHADİR[Ar. < HUDÛR]

( Birinin hilesine düşme. İLE İnişe doğru, yokuş aşağı inen, inişli, inhidâr eden. )


- MÜNHASIR[Ar.] değil/yerine/= ÖZGÜ


- MÜNHEDİM[Ar. < HEDM] ile MÜNHEZİM[Ar. < HEZÎMET | çoğ. MÜNHEZİMÎN]

( Yıkılan, yıkılmış, harab olmuş, inhidâm eden. İLE Bozguna uğrayan/uğramış, bozgun, hezîmete uğrayan, inhizâm eden. )


- MÜNKAD[Ar.] değil/yerine/= BOYUN EĞEN


- MÜNKARİZ[Ar.] değil/yerine/= BATMIŞ, ÇÖKMÜŞ, TÜKENMİŞ


- [ne yazık ki]
MÜNKER ile/ve/||/<> FAHŞA-YI MÜNKER


- MÜNKİR ile/ve NEKİR (MELEKLERİ)

( İnkâr eden. | Kendini inkâr eden. İLE/VE Örtülmüş olan. )

( Olumsuz. İLE/VE Olumlu. )

( İnkârcı. İLE/VE Kişiyi, iyiliğe yönelten. )


- MÜNKİR[< NEKR] değil/yerine/= İNKÂR EDEN, KABUL ETMEYEN


- MÜNKİR ile/ve/||/<>/> KÂFİR ile/ve/||/<>/> MÜNÂFIK ile/ve/||/<>/> MÜŞRİK

( Hakikati bilmediğinden, inkâr eden. İLE/VE/||/<>/> Hakikati bilen ve bilinmesin diye örten. İLE/VE/||/<>/> Hakikati bilen ve örterek gizleyen.[kendini müminlerden göstererek kafirliğini saklayan ve nifak sokan. İLE/VE/||/<>/> Allah'a ortak koşan. )


- MUNSALİH[Ar.] ile MUNSARİH[Ar. < SARÂHAT]

( Barış/sulh üzere olan. İLE Açık, meydanda. )


- MUNSAP[Ar.] değil/yerine/= KAVUŞAN, KAVŞAK | [coğ.] AĞIZ


- MÜNŞEAT[Ar. < NEŞ'ET] değil/yerine/= YAPIT

( Sanatlı düzyazı ya da mektupların toplandığı dergi. | Kaleme alınmış, yazılmış şeyler. )


- MÜNSİF ile ...

( İNSAFLI )


- MUNTABI'[Ar. < TAB] ile MUNTABIH[Ar. < TABH]

( Basılan, basılmış, damgalanmış. | Yaratılıştan olan. | Hoş görünen, güzel. İLE Pişen, pişmiş, intibâh eden. )


- MÜNTAHAP[Ar.] değil/yerine/= SEÇİLMİŞ, SEÇME


- MUNTAVÎ[Ar. < TAYY] ile MUNTAVİ'[Ar.]

( Dürülüp bükülen, toplanmış, devşirilmiş. İLE Söz dinler. )


- MUNTAZAM[Ar.] değil/yerine/= DÜZGÜN/DÜZENLİ


- MÜNTEFÎ[Ar. < NEFY] ile MÜNTEFİH[Ar. < NEFH]

( Yok olan, intifâ eden. | Kovulan, çıkarılan. İLE Kabaran, şişen, şişkin, hava ile doldurulmuş, intifâh eden. )


- MÜNTEHÂ[Ar. < NİHÂYET] ile MÜNTEHÎ[Ar. < NİHÂYET]

( Bir şeyin varabildiği en uzak yer, son derece, son kerte, nihâyet bulmuş. | Son uc. | Yazıcıoğlu Ahmet Bîcan'ın dini, tasavvufî düzyazı yapıtı. İLE Sona eren, biten, nihâyet bulan. | Son, en son. | Bir şeyi tamamlayan. )


- MÜNTEHİR[Ar. < NEHR] ile MÜNTEHİR[Ar. < NAHR]

( Sürekli akan, intihâr eden. İLE Kendini öldüren, intihâr eden. )


- MÜNTEKİS[Ar. < İNTİKÂS] ile MÜNTEKIŞ[Ar. < NAKŞ]

( Başaşağı dönen, intikâs eden. İLE Nakş olunan, intikâş eden. )


- MÜNTESİR[Ar. < NESR] ile MÜNTEŞİR[Ar. < NEŞR]

( Saçılan, yayılan, dağılan, intisâr eden. İLE Yayılmış, saçılmış, dağınık, intişâr etmiş. | Duyulmuş, etrafa yayılmış. | Basılmış ve yayılmış. )


- MÜNTEŞİR[Ar. < NEŞR] değil/yerine/= YAYILMIŞ, AÇILMIŞ | DAĞINIK | DUYULMUŞ, ETRAFA YAYILMIŞ | BASILMIŞ VE YAYILMIŞ


- MÜNTEVÎ[< NEV]:
BİR ŞEY YAPMAYA NİYETLENEN -<


- MÜNTEZİ'[Ar. < NEZ] değil/yerine MÜNTEVÎ[Ar. < NEV]

( Bir şeyi söken, yerinden çekip koparan. DEĞİL/YERİNE Bir şey yapmaya niyetlenen. )


- MUNU ile MUNU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İşte orada. İLE Bu. )


- MUNZAM[Ar.] değil/yerine/= KATILMIŞ, EKLENMİŞ


- MÜNZİL[Ar. < NÜZÛL] ile MÜNZİR[Ar. < NEZR][>< MÜBEŞŞİR]

( Aşağı indiren, gökten indiren, inzâl eden. İLE Sonun kötülüğünü söyleyerek korkutan. )


- MÜPHEM[Ar.] ile/ve/||/<> ŞAİBE/Lİ[Ar.]


- MÜPTEDİ[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENMEYE YENİ BAŞLAYAN


- [ne yazık ki]
!MÜPTELA[Ar. < BELÂ] değil/yerine/= BAĞIMLI | DÜŞKÜN, TUTULMUŞ


- MÜPTELÂ/MÜBTELÂ[Ar. < BELÂ] ile MÜPTEZEL/MÜBTEZEL[Ar. < İBTİZÂL]

( Bağımlı. | Düşkün, tutulmuş. İLE Değersiz. )


- MÜPTEZEL/MÜBTEZEL[Ar. < İBTİZÂL] değil/yerine/= DEĞERSİZ, SAYGINLIĞINI YİTİRMİŞ, BAYAĞI KİŞİ, AŞAĞILIK KİŞİ

( Saygınlığını yitirmiş. | Çokluğundan dolayı değerini yitiren, değersiz. )


- MURÂBAA[Ar. < RAB] ile MURÂBAHA[Ar. < RİBH] ile MURABBA'[Ar. < RUB] ile MURABBÂ[Ar.]

( Yazlığa çıkmak üzere sözleşme yapmak. İLE Malı, kâr ile satma. | Tefecilik, yasaların üstünde, aşkın faiz alma. İLE Dörde çıkarılmış, terbi' olunmuş. | Dörtlü, dört şeyden olma. | Dört köşeli. | Kare. | Dört mısralık kıtalardan oluşan manzume. | Kenzî Hasan'ın edvarında geçen makam.[1700] İLE Terbiye edilmiş. | Kaynayıp kıvama geldikten sonra dondurulmuş meyve suyu tatlısı. )


- MURÂBATA[< RABT] ile BAĞLAMAK | DÜŞMANI, SALDIRACAĞI YERDE DURUP BEKLEME

( BAĞLAMAK | DÜŞMANI, SALDIRACAĞI YERDE DURUP BEKLEME )


- MURÂBATA ile/ve MUKÂBELE


- MURABBA'[< RUB] ile ŞARKI ile TERBİ'

( Dörtlü, dört şeyden olma. İLE Divan şiirinde bestelenmeye uygun vezin kalıplarıyla yazılan nazım biçimi. İLE Bir gazelin beyitlerine, bir başka şair tarafından aynı vezinle ikişer mısra eklenerek yazılan murabba türü. )


- MÜRÂCAA[Ar.] ile MÜRÂCAA/T[Ar. < RÜCÛ | çoğ. MÜRÂCAÂT] ile MÜRÂCAHA[Ar. < RÜCHÂN]

( Sorulu yanıtlı olarak, karşılıklı konuşma biçiminde yazılmış şiir. İLE Geri dönme. | Başvurma, danışma, yardım isteme. İLE İyilikte, üstün gelmek üzere yarışma. )


- MÜRÂCAÂT[< MÜRÂCAAT] ile MÜRÂCAAT[< RÜCÛ]

( GERİ DÖNMELER, BAŞVURMALAR, DANIŞMALAR, YARDIM İSTEMELER ile GERİ DÖNME, BAŞVURMA, DANIŞMA, YARDIM İSTEME )


- MÜRACAAT[Ar.][MÜRACAT değil!] değil/yerine/= DANIŞMA/BAŞVURU


- MURAD IV ÇEŞMESİ / TAVUSLU ÇEŞME ile ...

( Gülhane Parkı'nda, Çinili Köşk'ün yanındadır. 1635'te, Sultan IV. Murad tarafından yaptırılmıştır. [Adını üzerindeki Tavuskuşu kabartmasından almıştır.] )


- MURÂD[< REVD] ile ...

( ARZU, İSTEK, DİLEK | MAKSAT, MERAM )


- MÜRÂDİF[Ar. < REDF]/SİNONİM[Fr./İng. < SYNONYME] değil/yerine/= ANLAMDAŞ, EŞ ANLAMLI


- MURÂKEBE ile/ve MUHÂSEBE


- MURAKKA'[Ar. < RUK'A] ile MURAKKAA/T[Ar.]

( Terkî edilmiş, yamanmış, yama vurulmuş, yamalı. İLE Hattat meşknâmesi. Birbiri üstüne yapıştırılarak mukavva gibi olmuş bir kâğıt üzerine yazılan meşk, güzel yazı örneği. )


- MURAKKAM[Ar. < RAKAM] ile MURAKKAN[Ar.]

( Yazılmış, yazılı. | Sayı/rakam konulmuş, numaralanmış, numaralı. İLE Bozulmuş, aradan çıkarılmış, terkîn edilmiş. )


- MURAKKIM[< RAKAM] ile ...

( Pusulanın iğnesi. )


- MURASSA'[Ar.] ile MURASSAS[Ar.]

( Değerli taşlarla bezenmiş. | İki mısrası ya da iki fıkrası, sözcük sözcük birbiriyle aynı ölçü ve uyakta olan söz/beyit. | Bir yazı tarzı. | [müzik] Irak perdesiyle geveşt perdesi arasında bir perde adı. İLE Kalay ya da kurşunla kaplanmış. | Lehimlenmiş. )


- MURAT[Ar. < MURAD] ile/ve/||/<> ŞAE[Ar.]

( İstek/istemek. İLE/VE/||/<> Diledi, istedi, murad eyledi. )


- MURAT ile/ve/değil/||/<>/> MEŞAKKAT


- MURÇ = KARABİBER
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- MÜREBBEB[Ar.] ile MÜREBBİB[Ar.]

( Ergenlik çağına kadar beslenmiş. | Hoş kokulu şeylerle hoş olmuş. İLE Çocuğu, ergenliğine kadar besleyen. )


- MÜREBBÎ[< TERBİYE] değil/yerine/= EĞİTİCİ | BESLEYEN


- MÜRECCAH[< RÜCHÂN] ile YEĞLENEN, TERCİH EDİLEN, ÜSTÜN TUTULAN


- MÜRECCEH[Ar.] değil/yerine/= YEĞ / YEĞREK


- MÜREFFEH[Ar. < RÜFÛH] ile MÜREFFİH[Ar. < RÜFÛH]

( Rahata, refaha, bolluğa kavuşturulmuş, terfîh edilmiş. İLE Rahata, refaha, bolluğa kavuşan, terfîh eden. )


- MÜREKKEB ile MÜELLEF

( Ayrım olmaz. İLE Ayrım olur/olabilir. )


- MÜREKKEB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MÜREKKEBÂT] ile MÜREKKİB[Ar. < RÜKÛB]

( İki ya da daha çok şeyin karışmasından meydana gelen, terkîb edilmiş. | Bileşik. | Yazı mürekkebi. İLE Bileşiği meydana getiren. | Bileşen. )


- MÜREKKEP BALIĞI/SÜBYE[Yun.] ile DEV MÜREKKEP BALIĞI

( )

( SQUID vs. COLOSSAL SQUID )

( HABBÂR ile ... )

( SEPIA OFFICINALIS cum MESONYCHOTEUTHIS HAMILTONI )


- MÜREKKEP "YALAMAK" ile "OKUMAK"

( Âharlanmış kağıt bezir işi mürekkebi emmediği için yanlış yazıldığında ıslatarak silmek mümkündür. Hattatlar ellerini tükürükleyerek ya da yalayarak yanlışlarını düzelttiklerinden "mürekkeb yalamak" deyimi ortaya çıkmıştır. )


- MÜREKKEP ile MÜREKKEP

( Yazı yazmak, desen çizmek ya da basmak için kullanılan, türlü renklerde sıvı madde. İLE Bileşmiş, bileşik. | ...-dan oluşmuş/olma. )

( ZEKÂB ile ... )


- MÜREKKEPBALIĞI ile BÜYÜK KANCALI MÜREKKEPBALIĞI


- MÜREKKEPBALIĞI ve/||/<> GELİNCİK ve/||/<> SALYANGOZ

( Avlarını, hipnoz ederek de avlayabilirler. )


- MÜREKKEPTE:
ISI ve/||/<> ARAP ZAMKI[İS/KURUM]

( En iyi mürekkep, en çok sallanmış olan mürekkeptir.[Hacc'a gönderilir ve döndükten sonra kullanılırdı.] )


- MÜREN ile AKDENİZ MÜRENİ


- MÜREN ile KAHVERENGİ MÜREN


- MÜREN ile ŞERİT MÜREN


- MÜRETTEB[Ar.] ile MÜREKKEB[Ar.]

( Dizilmiş, yerli yerine konulmuş, tertîb olunmuş. | Bir şey/yer için ayrılmış, tâyin edilmiş. | Sonradan kurulmuş. | Danışıklı, uydurma, yalandan düzenlenmiş. İLE İki ya da daha çok şeyin karışmasından meydana gelen, terkîb edilmiş. | Bileşik. | Yazı mürekkebi. )


- MÜRETTEB[Ar. < RETB] ile MÜRETTİB[Ar. < RETB | çoğ. MÜRETTİBÎN]

( Dizilmiş, yerli yerine konulmuş, tertîb olunmuş. | Bir şey/yer için ayrılmış, tâyin edilmiş. | Sonradan kurulmuş. | Danışıklı, uydurma, yalandan düzenlenmiş. İLE Sıraya koyan, düzene sokan, tertîb eden. | Matbaada, yazı dizicisi. )


- MÜREVVEC[Ar. < REVÂC] ile MÜREVVİC[Ar. < REVÂC]

( İtibâr edilmiş, tanıtımı yapılmış, revaçlandırılmış. İLE Bir düşüncenin taraflısı olan, tervîc eden. | Geçiren, sürüm kazandıran. | Îtibâr eden, yürüten. )


- MÜRG[Fars.] ile MÜRG[Fars.]

( Sümük. İLE Kuş. )

( MÜRG-ÂB: Su kuşu. | Ördek. | Kurbağa. )


- MÜRG / MURG/U[Fars.] değil/yerine/= KUŞ


- MÜRÎD[< REVD] ile/ve/||/<> MÜRŞİD[< RÜŞD]

( İrâde eden, buyuran/emreden, bir şeyhe bağlı olan kişi . İLE/VE/||/<> İrşâd eden, doğru yolu gösteren, kılavuz. | Tarikat pîri, tarikat şeyhi. | Gafletten uyandıran. | Hadım ül fukara. )


- MÜRİD ile HALÎFE


- MÛRİS[Ar. < VERÂSET] ile MU'RİZ[Ar. < ARZ]

( Getiren, veren, kazandıran, îrâs eden. | Miras bırakan. İLE Yüz çeviren, başka tarafa dönen, i'râz eden. | Dokunaklı söz söyleyen, "taş atan", ta'rîz eden. )


- MÜRİT ve TİRİT[Fars. < TERİD] ve KÖR YİĞİT

( Üçünden de gerekli. )

( ... VE Yemek suyuna kızartılmış ya da bayat ekmek konularak yapılan yemek. | Yemeğin suyu. | Yaşlı ve zayıf kişi. VE ... )

Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(103/162)