Bugün[17 Kasım 2025]
itibarı ile 35.603 başlık/FaRk ile birlikte,
35.603 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(18/144)


- BELİRTİ ile/ve/||/<>/> İZ ile/ve/||/<>/> İZİN İZİ ile/ve/||/<>/> GÖSTEREN


- BELİRTİLERİ BASKILAMA ile/değil/yerine/>< İYİLEŞTİRME


- BELİRTKE ile BELİTKE

( Bir özlü sözle birlikte kullanılan im. | Soyut bir şeyin, bir kavramın simgesi olan varolan ya da eşya. AMBLEM | Gösterge. İLE Belitler dizgesi. [BELİT/AKSİYOM: Kendiliğinden, apaçık olan ve böyle olduğundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı olan temel önerme.] )


- BELİRTME DURUMU -ile

( ACCUSATIVE CASE )


- BELİRTME ile BİLDİRME

( TO STATE vs. TO NOTIFY )


- BELİRTMEK ile/ve "ALTINI ÇİZMEK"


- BELİT(AKSİYOM) = MÜTEARİFE = AXIOM[İng.] = AXIOME[Fr.] = AXIOM[Alm.] = AXIOMA[Yun.] = AXIOMA[İsp.] -ile

( Kendiliğinden, apaçık ve bundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı sayılan temel önerme. İLE Bir gücün, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. | İnsan etkinliğinin ya da iradesinin açığa çıkması. | Hareket, iş. | Anamalın, belirli bir bölümü. | Hisse senedi. | Bir oyuncunun, sahne üzerindeki hareketi. | Oyunun temasını geliştiren, başlıca olay, öykü, gelişim. )


- BELİT/AKSİYOM ile/ve KOYUT/ÖN DOĞRU/POSTULA(T)

( İnsan zihninin, tümel kuralları. İLE/VE Herhangi bir bilimin, tümel kuralları. )

( Kendiliğinden apaçık olan ve böyle olduğu için öteki önermelerin ön dayanağı olan temel önerme. İLE/VE Ön doğru. )

( Belitler/aksiyomlar, temellendirilmez. )

( Kendileri kanıtlanmayan, kanıtları kanıtlanmaya gereksinim duyulmayacak ilk ilkelere verilen ad. | Tüm bilimler için uyulması gereken temel kurallar. İLE/VE Bir bilim dalının [üyesinin] kabul ettiği temel kurallar. )

( ÖZDEŞLİK İLKESİ | ÇELİŞMEZLİK İLKESİ | ÜÇÜNCÜ OLASININ/ŞIKKIN OLANAKSIZLIĞI [ARISTOTELES] )

( KOINAI ENNOIAI ile/ve AITEMATA )

( MÜTEARİFE/MÜSELLEMÂT/MÜSELLEMÛN ile/ve MEVZUA[ÖN KABUL]/MÜSÂDERÂT )

( AXIOME[Fr. < Yun.] ile/ve POSTULATUM[Lat.] )


- BELİT/AKSİYOM(ATİK) = AXIOM[İng.] = AXIOME/AXIOMATIQUE[Fr.] = AXIOM, GRUNDWAHRHEIT[Alm.] = ASSIOMA[İt.] = AXIOMA[İsp.] = PRONUNTIATUM[Lat.] = AKS.OMA[Yun.] = BEDÎHİYYE, MÜSELLEM[Ar.] = ASLÎ MUTEÂREF[Fars.] = AXIOMA[Felm.]


- BELKİ OLABİLİR değil OLABİLİR


- BELKİ OLABİLİR" değil [sadece] "BELKİ" ya da "OLABİLİR"

( Hem "belki", hem de olasılık yanyana ifade edilmez. Olasılık, "belki"yi kapsar! )


- BELKİ ile/değil/yerine ACABA


- BELKİ ... ile/değil/yerine/>< BİR/DÜŞÜK/YÜKSEK OLASILIKLA/OLASILIKLI ...

( "Belki[%50 - 50] ..." [Olur olmadık, orantısız, ölçüsüz, "belki ..." kullanmamak!] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Neyin, nasıl ve ne kadar olabileceğini öngörüyorsak onu [o kadarını yüzdesiyle] söylemenin gerekliliği, değerliliği, anlamlılığı ve önceliği! )


- BELKİ ile/ve/||/<> İLGİNÇ


- BELKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANIRIM


- BELL İLE CHSH İLE GHZ ile/||/<> KUANTUM EŞİTSİZLİKLERİ

( Yerel gerçekçiliği test eden eşitsizlikler. )

( Formül: S ≤ 2 (klasik) İLE S ≤ 2√2 (kuantum) )


- BELLEĞE DAYANARAK YAŞAYAN ile BELLEĞİ (GEREKTİĞİNDE) KULLANARAK YAŞAYAN


- BELLEĞE YÖNELİK BİLGİ (YÖNETİMİ/KULLANIMI) ile/yerine EYLEME YÖNELİK BİLGİ (YÖNETİMİ/KULLANIMI)

( [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT MEMORY vs. [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT ACTION
[TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT ACTION instead of [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT MEMORY )


- BELLEĞİN AŞAMALARI'NDA:
KODLAMA ile/ve/> DEPOLAMA ile/ve/> ARA-BUL-GERİYE GETİR

( Belleğe yerleştirilir. > Bellekte tutulur. > Bellekten çağrılır. )


- BELLEĞİNDEN SİLMEK ile/ve/> ETKİSİNDEN/"BÜYÜSÜNDEN" KURTULMAK

( REMOVE FROM MEMORY vs./and/> RELEASE FROM EFFECT/CHARMING )


- BELLEK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- BELLEK SİLME ile/ve/||/<>/< PROPAGANDA

( ... İLE/VE/||/<>/< Bir öğreti, düşünce ya da inancı başkalarına tanıtma, benimsetme ve yayma amacıyla söz, yazı gibi yollarla gerçekleştirilen çalışma. )


- BELLEK YİTİMİ ile DUYUM YİTİMİ ile ACI YİTİMİ ile SÖZ YİTİMİ ile HAREKETLERDEKİ DÜZENSİZLİK

( ZIYÂ-İ HÂFIZA ile ZIYÂ-İ HİSS ile ZIYÂ-İ ELEM ile ZIYÂ-İ KELÂM ile ZIYÂ-İ İNTİZÂM )

( AMNÉSIE avec ANESTHÉSIE avec ANALGÉSIE avec APHASIE avec ATAXIE )


- BELLEK ile/ve/<> ALGI

( KUVVE-İ ZÂKİRE ile/ve/<> İDRAK )

( Algı bir örgütlemedir. )

( Bellek Haritası )

( MEMORY vs./and/<> PERCEPTION )


- BELLEK ve/||/<> DİL

( MEMORY and/||/<> TONGUE )


- BELLEK ile/ve GELECEK


- BELLEK ile/ve GÖRÜ


- BELLEK ile/ve/değil İLGİ


- BELLEK ile/ve/değil ÖNCELİK


- BELLEK ile/ve TARİH

( Bellek, sadece benzerlik ve sürekliliği temel alırken, tarih farklılık ve düzensizlikleri önemser. )

( Bellek, geçmişi sözlü gelenek içinde yaşatırken, tarih, geçmişi, yazıyla sergilemektedir. )

( Collingwood, anılar ile tarih arasında farkı, düzenli ve çıkarımsal olup olmamasına bağlamıştır. Tarih düzenli ve çıkarıma dayanan bilgi çeşididir. Anılar ise çoğu zaman bu özelliğe sahip değildir; dolayısıyla onlar tarih değillerdir.
MEMORY vs./and HISTORY )


- BELLEK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL BELLEK


- BELLEK ile/ve/yerine/||/<> US/AKIL

( Katıksız aklın, belleğe gereksinimi yoktur. )

( Sahip olunan etkin/aktif ya da pasif bilgilerin, şimdiki zamanda, uygulanabilir/pratik bilgi olarak, hızla ortaya çıkartılabilmesi Us'a[akla/akıllı olmaya] işaret etmez. Beynin çalışma yapıları özerklik gösterdiğinden, içinde bulunulan topludurum[konjonktür] gereği beynin nasıl çalışabileceği önceden bilinebilir/tespit edilebilir değildir. )

( Bellek, süreklilik, yanılsama verir, tekrarlanış ise nedensellik düşüncesini oluşturur. )

( Bellek ve beklenti olmadıkça zaman da yoktur. )

( Bellek, iyi bir hizmetkârdır fakat kötü bir efendidir. )

( Memory gives the illusion of continuity and repetitiveness creates the idea of causality.
Memory is a good servant, but a bad master. )

( MEMORIA cum/et/||/<> ... )

( MEMORY vs./and/||/<> REASON
REASON instead of MEMORY )


- BELLEK-GÖVDE(/NEDENSEL-GÖVDE) ile/ve/değil/yerine/< GÖVDE


- [ne yazık ki]
BELLEK KAYBININ NEDENLERİ:
KAN ŞEKERİNİN OYNAMASI ve/||/<> VİTAMİNLERİN EKSİLMESİ ve/||/<> MİNERAL YOKSUNLUĞU ve/||/<> YAĞLARIN DENGESİZLİĞİ ve/||/<> HORMONLARIN AZLIĞI


- BELLEKTE TAŞIMAK ile/değil/yerine BİLMEK

( Bilgi 2'dir. 1. Hakkında veri sahibi olmak. 2. Nerede bulacağını/bulabileceğini bilmek. [Bu çağda olması gereken ve öncelikli olan nerede bulabileceğini bilmektir.] )

( [not] TO CARRY ON MEMORY vs. TO KNOW
TO KNOW instead of TO CARRY ON MEMORY )


- BELLEKTE TUTMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine "HEYBEYE ATMAK"


- BELLEME(EZBERLEME) ile/yerine ÖĞRENME

( TO MEMORIZE vs. TO LEARN
TO LEARN instead of TO MEMORIZE )


- BELLEME ile BELLEME

( Öğrenip akılda tutmak. | Sanmak. İLE Bel denilen araçla toprağı işlemek. )


- BELLEMEK ile BELLEMEK

( Öğrenip akılda tutmak: | Öğrenmek. İLE Bel denilen araçla toprağı işlemek, aktarmak. )


- BELLEMEK ile/ve/yerine EZBERLEMEK[Fars.]

( ... İLE/VE/YERİNE Kalbe yazmak. )


- BELLEMEK ile/yerine SORGULAMAK/DÜŞÜNMEK

( Sormaz ki bilsin, sorsa bilir; bilmez ki sorsun, bilse sorar. )

( TO MEMORIZE vs. INTERROGATE/TO THINK
INTERROGATE/TO THINK instead of TO MEMORIZE )


- BELLETİCİ AHLÂK ile/yerine DÖNÜŞTÜRÜCÜ AHLÂK

( MORALS OF MEMORIZE vs. TRANSFORMAL MORALS
TRANSFORMAL MORALS instead of MORALS OF MEMORIZE )


- BELLİ/BELİ" değil/< BELİRLİ


- BELOUSOV-ZHABOTİNSKY İLE OREGONATOR İLE BRUSSELATOR ile/||/<> KİMYASAL OSİLATÖRLER

( Periyodik kimyasal reaksiyonlar. )

( Formül: A → X İLE 2X+Y → 3X )


- BELSUYU(MENİ) İZİ ile DİŞ MACUNU İZİ


- BELVİRANLI, AHMET ZİYA (KONYA, 1948) :

( İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Bir süre Vakıflar Bölge Müdürlüğünde çalıştı. Serbest avukatlık yaptı. Bir Dönem Milli Selamet partisi Sarıyer İlçe Başkanlığı yaptı. 1994'te Sarıyer Belediye Meclisi Üyeliğine seçildi ve Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. )


- BEMBEYAZ APAK

( ... İLE Bembeyaz. | Çok ak bir biçimde. )


- BEMOL(b) ile DİEZ(#)

( Kalınlaştırır. İLE İnceltir. )


- BEN/SEN BİLİNCİ ile/ve/<>/yerine BİZ BİLİNCİ

( Ben Var'ım!, Ben Tek'im!, Ben Anlamlı'yım! / Sen Var'sın!, Sen Tek'sin!, Sen Anlamlı'sın! İLE/YERİNE Biz Var'ız!, Biz Tek'iz!, Biz Anlamlı'yız! ( Hiçbir şey benim ya da sizin değildir - her şey bizimdir. )

( Nothing is mine or yours - everything is ours. )

( ME CONSCIOUSNESS/YOU CONSCIOUSNESS vs./and/<> WE/US CONSCIOUSNESS
WE/US CONSCIOUSNESS instead of ME CONSCIOUSNESS/YOU CONSCIOUSNESS )


- BEN DE SİZDENİM ve/||/<>/> BENİM GİBİ/DURUMUMDA OLAN BAŞKA BİRİ DAHA VAR MI?

( Çok sıradışı bir ortamda/bölgede/toplumda/durumda, kişinin ilk düşündükleri. )


- BEN İSTEDİM DİYE değil SEN İSTER İSEN


- BEN KİMİM Kİ/BİZ KİMİZ Kİ ile BEN KİMİM Kİ/BİZ KİMİZ Kİ

( Cahilin sözü. İLE Âlimin sözü. )


- BEN OLDUM DELİSİ OLMAK ile/yerine NE OLDUM DELİSİ OLMAK ile/yerine BEN/NE OLDUM DELİSİ OLMAMAK(/BU DURUMA DÜŞMEMEK)


- BEN OLMA GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> AİT OLMA GEREKSİNİMİ

( En temel/öncelikli gereksinimler. )


- BEN OLMAYAN ile/ve/<> ÖTEKİ(LEŞTİRME)


- BEN, SENİ ...-BEN DE SENİ ...
ile/ve/ne yazık ki/||/<>/>
BEN, SENİN ...-BEN DE SENİN ...

( [İlişkilerin] Başlangıcında. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Sürecinde ve/ya da sonunda. )


- BEN:
"ŞUYUM/BUYUM, BU/ŞU KADARIM!" ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/>/< BEN'İM


- BEN, UZAYDA ile/ve/değil/||/<>/>/< UZAY, BENDE


- BEN ... ile/ve/değil/yerine ADIM ...

( [not] "I AM ..." vs./and/but "MY NAME IS ..."
"MY NAME IS ..." instead of "I AM ..." )


- BEN ile/ve/<> BEN OLMAYAN

( Birlik. İLE/VE/<> Çokluk. )


- BEN ve/||/<>/> BEN'İ (NASIL KURTARABİLİRİM?)


- BEN ile/ve BEN-İM

( "Ben" düşüncesi ve duyumsaması, her zaman bizimledir. Ne var ki, ona "gövde, düşünceler, duygular, sahip olunan mal-mülk vb. bin türlü "ekleme ve yükleme"de bulunmuşuz. Kendimizi "özdeşleştirdiğimiz" tüm bu "eklemeler" yanıltıcıdır. Onlardan dolayı kendimizi, olmadığımız şeyler olarak sanmaktayız. )

( Sense "I am" is always with us. Only we have attached all kinds of things to it -body, thoughts, feelings, ideas, possessions etc.- All these self-identifications are misleading. Because of them, we take ourselves to be what we are not. )

( I/ME vs./and I AM )


- BEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< BİZ

( Biz, ancak birlikte (olarak) bir adam ediyoruz/ederiz. )

( Sorun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

( Ben'in yaratıcı gücü, başlangıçtır. )

( [not] ME vs./and/but/||/<>/> WE/US instead of ME )


- BEN ile/ve/<>/> BİZ ile/ve/<>/> KENDİ/LİK


- BEN ile/ve ET BENİ

( [Ar..] ŞÂME[çoğ. ŞÂM, ŞÂMÂT] ile/ve SÜÛL )

( HİND/HİNDÛ: Siyah ben. )

( HÂL, ŞÂM ile/ve BÂDÂME )

( MOLE vs./and ... )


- BEN değil/yerine FAKİR


- BEN ile/ve NEFS/NEFİS

( Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol! )


- BEN ile/ve/<> SEN

( Varlığım sensin, bilincin ben-im. )

( ME vs./and/<> YOU )


- [Ar.] BENÂM ile BENÂN

( Parmak ucu. İLE Parmaklar, parmak ucları. )

( SER-İ ENGÜŞT/SER-ENGÜŞT ile ... )


- BENAYYAT, YILDIRIM (K. EREĞLİ, 1945) :

( Galatasaray'dan voleybolcu olarak transfer edildi (1970) ama futbolcu olarak profesyonel takımda 15 maç oynadı 4 gol attı. 1970/71 sezonu sonunda Galatasaray'a transfer oldu. )


- BENCE ile/ve/değil/yerine BENİM/SENİN İÇİN, BANA/SANA GÖRE


- BENCE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KANAATİMCE


- BENCE/BANA GÖRE/BENİM İÇİN değil/yerine SANIRIM


- BENCİ/LİK ile BENCİL/LİK

( Bencillik, parçanın adına ve bütünün zararına, açgözlülük etmek, ele geçirmek, biriktirmek demektir. )

( Kişi, iç gerçeklerini gözardı eder etmez bencilliğe sürüklenebilir. )

( Dar görüşlü, çiğ kişiler, varlığı bencilce kullanırken, büyük kişiler sahip olduklarını başkalarının yararına değerlendirirler. )

( Başkalarına yararlı olabilmek için esneklik, bencillikten kurtulmak ve insan doğasını anlamak gerekir. )

( Bencillik ıstırabın nedenidir. )

( Bencillik tüm kötülüklerin kaynağıdır. )

( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz. Çünkü, bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )

( Savunmak zorunda olduğunuz bir egonuz olduğu sürece şiddet kullanmak zorundasınız. )

( Tek kötülük, budalalık ve bencilliktir. )

( Bencillik merkezi yok olduğu zaman, tüm haz arzusu ve ıstırap korkusu biter. )

( Kişi, kendini sürekli yenilemeli ve başkalarını da meziyetiyle etkileyerek bencillikten uzaklaşmalıdır. )

( Selfishness is the source of all evil.
That as long as you have a self to defend, you must be violent. )

( SELF-SATISFIED(/SELF-SATISFACTION) vs. EGOIST(/EGOISM) / SELFISHNESS )


- [ne yazık ki]
!"BENCİLLEŞME" ile/değil/yerine/||/<>/< BİREYLEŞME


- BENCİL/LİK ile/değil/yerine BİREYSEL/LİK


- BENCİL/LİK ile ÇIKARCI/LIK

( AFERİST: Çıkarcı, vurguncu, dalavereci. )


- BENCİLLİK değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- BENCİLLİK ile/>< ELEŞTİRİ


- BENCİLLİK ile/değil/>< KENDİNİ ÖNCELİKLENDİRMEK

( Gereksinimlerinin karşılanmasına alışık olmayana, kendini önceliklendirmek, "bencillik" gibi gelebilir. )


- [ne yazık ki]
BENCİLLİK ile/ve/değil/||/<>/< KEYFİLİK


- BENCİLLİK ile/değil/yerine KİŞİLİK/ŞAHSİYET

( Kişi, kendini dışarıdan/ötekinden koruyan değil, dışarıyı/ötekini kendinden koruyan kişidir. )


- [ne yazık ki]
BENCİLLİK ile/ve/||/<>/> NEFRET VE DÜŞMANLIK


- BENCİL/LİK ile/ve/> SAHTEKÂR/LIK


- [ne yazık ki]
BENCİL/LİK ile/ve/<>/değil SORUMSUZ/LUK


- BENDE KUSUR VAR değil BİR HATA YAPMIŞIM


- BENDE YOK, SENDE DE OLMASIN ile/değil/yerine SENDE VAR, BENDE DE OLSUN


- BENDE[Fars.] ile KUL, KÖLE, BAĞLI [bkz. ABD(Ar.)]

( KUL, KÖLE, BAĞLI [bkz. ABD] )


- BENDENİZ ile BEN DENİZ

( Bende[: hizmetçi/köle]'niz. İLE Adım, Deniz'dir. )


- [ne yazık ki]
"BEN" DEYİP DURAN ile KENDİNİ/KENDİNDEKİNİ DAYATAN


- BENEFIT vs. PROFIT


- [not] BENEFIT vs. RECIPROCAL BENEFIT


- BENEK ile/değil ÇİL

( [not] FLECK vs./but FRECKLE )


- BENGİ ZAMAN ile/ve ARDIŞIK ZAMAN ile/ve DÖNGÜSEL/ÇEVRİMSEL ZAMAN

( Olguları verir. İLE/VE Tarihsel olguları verir. İLE/VE Kendini tekrarlayan olguları verir. Üretim birimleri sürecini gösterir.[doğa, mevsimler, ekip-biçme.] )

( Kıpı/an/şimdi. İLE/VE Geçmiş-Şimdi-Gelecek. İLE/VE ... )

( Kairos. İLE/VE Kronos. İLE/VE ... )


- BENHUR ve TITANIC ve YÜZÜKLERİN EFENDİSİ(YÜZÜK KARDEŞLİĞİ)

( Bugüne kadar sadece bu üç film, onbir dalda Oscar ödülü kazanmıştır. )


- BENİ ANLAMADIN değil DEDİĞİMİ ANLAMADIN


- BENİ ANLAYIN ile/değil/yerine/< DEDİĞİMİ ANLAYIN


- BENİ/SENİ/ONU:
"ENTERESE ETMEZ" değil
(FAZLA/YETERİNCE) İLGİLENDİRMİYOR


- BENİ İLGİLENDİRMİYOR ile/ve/değil/yerine BENİ (ÇOK) (FAZLA) İLGİLENDİRMİYOR


- İYİCİL/BENIGN ile/||/<> KÖTÜCÜL/HABİS[Ar.]/MALİGN/MALIGNANT[İng.]

( İyi huylu ve genellikle zararsız tümörler. İLE/||/<> Kötü huylu ve yayılma potansiyeli olan tümörler. )


- BEN-İM:
BENLİK ile/ve/değil ÖZNE

( Kendini merkeze koymak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Başkalarından/ötekilerden ayrı olan. )


- BENİM DE CANIM VAR, BEN DE İNSANIM ile/ve/||/<> BENİM CANIM YOK MU? BEN İNSAN DEĞİL MİYİM?


- BENİM OL! değil KENDİ(N) OL(SUN)!


- BENİM YEĞLEDİĞİM/TERCİHİM ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLİMİN YEĞLEDİĞİ/TERCİHİ


- BEN-İM ile BENİM

( "Benim" bir kişiye özgü, ötekileri hesaba katmayan ayrımcılık demektir. )

( BENİM!

Uzun boylu, ay yüzlü bir kız vardı kasabanın birinde. Onun sevgisiyle herkes yolunu yitirmişti. İşi gücü dilberlikti, bez yıkarken saçlarını çözer, eteğini beline toplar, âşıklarının gönüllerine ateş çalardı.

Kemâle ermiş, yaşını başını almış bir adam da âşık oldu ona ve tez vakitte kemâlini yitirdi, tecrübeli aklı deliliğe yaklaştı, yüzünün aşkıyla beli iki kat olup gönlü belâ zinciriyle bir girdapta kaldı. Sonunda dayanamadı, kendini ona vakfetti, her işi onun için, herşeyi onun adına yapmaya başladı. Ücretle iş yapsa kazancını ona sunar, eline altın geçse gider o gümüş gövdeliye verirdi. Bir gün genç kız kendine dedi ki:

- Yanışın her an biraz daha artmada ama aşkta masraf ziyâde gerek, sendeki sermaye yalnızca âşk olursa mutfak boş kalır, daha fazlaya gücün yetmezse geç bu sevdadan, davul dengi dengine demişler...

- Sevgili, dedi âşık, gövdemde bir avuç ilikten, bir parça deriden başka bir şey kalmadı yolunda harcayacak. Bari beni sat da elde ettiğinle bir müddet daha hoş ol.

- Genç kız âşığını derhal Mısır'a götürdü, orada bir kürsü kurmuşlar, âdet etmişler, satıcı kürsüye oturur, kölesi ayakta durup müşteri beklerdi. Bir müddet beklediler. Adam hiç üzüntü göstermiyor, hiç boynunu bükmüyor, hatta müşteri çıktığı vakit baş gösterecek ayrılığı da aklına getirmiyordu. Bir adam gelip genç kıza sordu:

- Şu ayakta bekleyen yaşlı adam senin kulun mu?
- Evet, benim kulumdur!...

O sırada, yaşlı adam, bayılıp düştü. Adam pazarlık ile onu satın aldı ve kendine geldiğinde şehrin dışında bir mezarlığa götürdü. Meğer o adamın babası ölmüş, o da babasının ruhu için bir köle azâd etmeyi ahdetmiş, yaşlı adamı satın alması bundanmış. Mezarın başında zavallı yaşlı adamı azâd edip cebini de altınla doldurduktan sonra gönlünü şâd etmek için dedi ki:

- Diliyorsan ey yaşlı adam. Mısır'da kal! Malın eksilmez, seni gözetirim. Dilersen de var git, çünkü artık özgürsün, kendinin sultanısın.

Yaşlı adam, teşekkür ederek genç kızın ardınca koşup yetişti ve altınları avucuna sayıp gönlünü alana yine gönlünü teslim etti. Dünyayı onun yüzünde apaydın görüyordu ve dedi ki:

- A sevgili! Şu gönül, senin için satılmaktan aldığı lezzeti bugüne dek hiçbir şeyden almadı. Hele "benim kulumdur" dediğin andaki saadetim, sanmam ki başka bir kimsede olsun!

Haydi yine beni pazara götürüp sat ki,
tekrar "Benim!" dediğini duyayım! )

( "Mine" implies exclusivity. )

( "Ben-im" bilinci bile, yararlı bir yön gösterici de olsa sürekli değildir.[Nerede aranması gerektiğini gösterir. Neyin aranması gerektiğini değil.] )

( Even the consiousness "I am" is not continuous, though it is a useful pointer.[It shows where to seek, but not what to seek.] )

( I AM vs. MINE/MY )


- BENİMSEME ile KİŞİSELLEŞTİRME


- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KABUL ETMEK


- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KARŞI ÇIKABİLMEK


- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/<> ÖZÜMSEMEK


- BENİMSEMEK ile "SAHİP ÇIKMAK"


- BENİMSEMEK ile/ve/<> SAVUNMAK


- BENİMSEMEK ile "TUTMAK"

( TO ADOPT vs. "TO SUPPORT/LIKE" )


- BENJAMIN ile BENJAMIN

( Walter Benjamin İLE Benjamin Franklin )

( 15 Temmuz 1892 - 26 Eylül 1940 İLE 17 Ocak 1706 - 17 Nisan 1790 )

( Alman edebiyat eleştirmeni, düşünür, kültür tarihçisi ve estetik kuramcısı. İLE Yayıncı, yazar, mucit, felsefeci, biliminsanı ve siyasetçi. )


- BENLİK TUTUMUNDA:
KİM OLMADIĞIMIZ ile/ve KARŞIT OLDUKLARIMIZ


- BEN/LİK >< ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK

( NEFS >< TEVÂZÛ )


- BEN/LİK ile/ve/<>/> KENDİ/LİK


- BENLİK/EGO ile/ve/||/<> KENDİLİK(BENLİK KİMLİĞİ)


- BENLİK ile/ve/||/<>/> ÖYKÜSEL BENLİK


- BENLİKTE ÖLMEK ve/||/<>/> HAKİKATTE DİRİLMEK


- BENLİKTEN/EGODAN VAZGEÇMEMEK ve/ne yazık ki/> KENDİNDEN VAZGEÇMEK


- BENLİZADE AHMET RAŞİT EFENDİ ÇEŞMESİ :

( Rumelihisarı'nda Hacı Kemalettin Camii bahçesi içinde ve batı kısımdadır (H.1191, M.1777). Çeşmeyi İstanbul ve Anadolu payelerini almış Müderris Ahmet Raşit Efendi yaptırmıştır. Bu şahsın Çamlıca ve Anadoluhisarı'nda yaptırdığı çeşmeler vardır. )


- BENMERKEZCİ/LİK ile/ve/değil/||/<> BENMERKEZLİ/LİK


- BENMERKEZCİ/LİK ile/değil/yerine/>< EVRENSELLİK


- BENNE[Ar. çoğ. BİNÂN] -ile

( Güzel koku. )


- BEN/SEN ile/ve/<>/değil/yerine O/BİZ

( Kıyameti koparttıracak olan. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Birliğe getirecek/götürecek olan. )


- BEN-SEN-O ile/ve/||/<>/> BİZ-SİZ-ONLAR

( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )


- BENSON, M. FİKRİ (ÜSKÜDAR, 1900 - 1977) :

( Sarıyerlidir. PTT Kurumu Posta Telgraf Kurumundan emekli oldu. Sarıyer Gençler Mahfili kurucularından biridir. Gençlik mahfilinde hem yönetici ve hem de sporcu olarak görev yaptı. Futbol, voleybol ve bisiklet dallarında faaliyet gösterdi. Altınordu (İstanbul) futbol oynadı. Sarıyer Spor Kulübü'nün 14 kurucusundan biridir. Kulüpte bir dönem (1946/1947) başkanlık yaptı. )


- BENT BAĞI ile/||/<> BANANA BAĞI

( Bent gergin halka siklopropan, banana çoklu bağ. )

( Formül: Walsh İLE Pauling )


- BENZEMEZLİK ile/ve/||/<>/< BİRİCİKLİK


- BENZEN ile/ve/||/<>/> ANİLİN[Fr. < ANILINE]

( ... İLE/VE/||/<>/> Benzenden türeyen bir amin. )


- BENZEN ile BENZEN DİSÜLFONİK ASİT ile BENZEN HEKZAKLORÜR ile BENZEN MONOSÜLFONİK ASİT ile BENZEN SÜLFİNİK ASİT ile BENZİDİN ile BENZİN

( Formülü, C6H6, k.n. 78 °C; e.n. 5 °C, mol kütlesi 78,11 g olan, doymamış bir bileşik olduğu halde bu tür bileşiklere özgü katılma tepkimelerini vermeyen; renksiz, suda çözünmeyip alkol, eter ve asetonda çözünen, organik sentezlerde, boya üretiminde çözücü olarak kullanılan ve yanıcı bir organik madde. İLE Formülü, C6H4(SO3, H)2, mol kütlesi 238,2 g olan ve organik sentezlerde kullanılan aromatik bir madde. İLE Formülü, C6H6Cl6, mol kütlesi 290,78 g, e.n. 229 °C olan, suda çözünen, beyaz ve katı bir madde. İLE Formülü, C6H5(SO3H), mol kütlesi 158,2 g olan, renksiz, suda çözünmeyen ve aminler için belirteç olarak kullanılan aromatik bir madde. İLE Formülü, C6H5SO3-OH, mol kütlesi 142,1 g, e.n. 83 °C, bozunma noktası 100 °C, benzensülfonil ile izomer olan ve renksiz prizma biçiminde katı bir madde. İLE Formülü NH2C6H4-C6H4-NH2, mol kütlesi 184,23 g, e.n. 127 °C olan, sülfatlar, kan ve yüksek değerlikli metallerin düşük miktarları için ayıraç olarak kullanılan, alkol ve asitte çözünüp, suda az çözünen ve kaynayan suda çözünen organik bir madde. İLE Ham petrolün damıtılmasıyla 40-200 °C'de elde edilen, hidrokarbonlardan oluşan ve ham petrolün yaklaşık %30'unu oluşturan, renksiz bir sıvı olup, suda çözünmeyen, organik çözücülerle karışan, yağlar, alkaloit ve lastik için çözücü, tekstil temizleyicisi ve başlıca oto yakıtı olmak üzere çeşitli sanayi ürünlerinde girdi ya da çözücü olarak kullanılan ve karbon sayısı 7-12 olan bir kısım. )


- BENZEN[< Fr. < Ar.] ile BENZİN[< Fr. < Ar.]

( Madenkömürü katranından çıkarılan, C6H6 formulündeki hidrokarbonun bilimsel adı. İLE Petrolün damıtılması ile elde edilen, özgül ağırlığı, yaklaşık olarak 0,65 olan, renksiz, uçucu, kendine özgü kokusu olan bir sıvı. | Benzen. )


- BENZEN ile/||/<> HALKA

( Benzen halka yapısı İLE Kekulé yapısı )

( August Kekulé tarafından 1865 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1829-1896) (Ülke: Almanya) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Benzen halka yapısı) )


- BENZER NESNELER ve/||/<> BENZER NESNELER


- BENZER ile BENZEŞEN ile BENZEŞİM ile BENZEŞLİK ile BENZEŞME ile BENZETİ ile BENZETME ile BENZEYİŞ


- BENZERLİK ile/ve/değil/||/<>/< DOLAYLILIK


- BENZER/LİK ile/ve/değil/||/<> PARALEL/LİK


- BENZER/LİK ile TUTARLI/LIK


- BENZER/LİK ile/ve YAKLAŞIK/LIK

( SIMILAR/NESS vs./and APPROXIMATE/NESS )


- BENZERLİKTE:
AYNILIK ile/ve/||/<> FARKLILIK


- BENZEŞİM ile/değil BAKIŞIKLIK


- BENZEŞ/LİK ile EŞİT/LİK

( ASSIMILATION vs. EQUALITY )


- BENZETME:
AYRINTILI ile KISALTILMIŞ ile PEKİŞTİRİLMİŞ ile GÜZEL(BELİĞ)

( )


- BENZETME ile/||/<> ÇAĞRIŞIM


- BENZETME" ile/ve/değil/||/<>/< İLİŞKİ


- BENZETME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIM

( "Ağyârını câmî, efrâdını mânî." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ağyârını mânî, efrâdını câmî. )


- BENZETME değil YAKIŞTIRMA/N


- BENZETME ile/ve/değil/||/<>/< ZORLAMA


- BENZETMELERDE:
AT ile/ne yazık ki MAYMUN

( Duygu olarak. İLE/NE YAZIK Kİ Biçim olarak. )


- BENZOİD AROMATİKLİK ile/||/<> NON-BENZOİD AROMATİKLİK

( Benzoid aromatiklik benzene benzeri halka yapısıyken, non-benzoid heteroatomlu halka sistemleridir )

( Formül: Hückel kuralı 4n+2 )


- BERÂT-I CİBÂYET ile BERÂT GECESİ ile BERÂT-I HÜMÂYÛN ile BERÂT-I TERHÂNÎ

( Vergi, resim ve icâre gibi, hazineye ya da vakfa ait paraları toplama yetkisini veren belge/vesîka. İLE Hz. Muhammed'e, peygamberliğinin bildirildiği, Şaban ayının beşinci gecesi. İLE Sultanlara özel ferman. İLE Gördüğü büyük bir hizmet karşılğı olarak vergiden muaf tutulması hakkında sultan tarafından verilen ferman. )


- BERBER[Fars.]/BARBER[İng.] ile BERBER[Fars.]

( Saç/sakal kesen usta/esnaf. İLE Afrika'nın kuzeyinde bulunan bir budun/kavim[Ar.]. )


- BERDEL ile BERDEL

( Değişik. İLE Ailenin kız ve erkek çocuğunun, öteki ailenin kız ve erkek çocuğuyla karşılıklı olarak aynı zamanda evlendirilmesi. )


- BEREKET ALMAK ve EL TUTMAK


- BEREKET ile/ve/||/<> BOLLUK


- BEREKET ile/ve OLANAK


- BEREKET ve/<>/< PAYLAŞIM


- BEREKET ile/ve ŞÜKÜR

( BEREKÂT[< BEREKET]: Bolluklar, hayırlar. | Meymenetleri saâdetler, mutluluklar, hayırlar. )

( Geleneğin, içsel etkiyle verilmesi ve içselleştirilmesi.İLE/VE ... )


- BEREKETLİ HİLAL ile/||/<> ANADOLU PLATOSU

( Bereketli Hilal tarımın doğuş yeri İLE Anadolu platosu yayılma bölgesidir. Bereketli Hilal vahşi tahıl İLE Anadolu evcilleştirilmiş tahıl içerir. Göbeklitepe Bereketli Hilal'da İLE Neolitik Devrimin merkezi olabilir. )

( V. Gordon Childe tarafından 1936 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1892-1957) (Ülke: Avustralya/İngiltere) (Alan: Arkeoloji) (Önemli katkıları: Neolitik Devrim kavramını ortaya attı, kentsel devrim teorisi, kültürel evrim yaklaşımı) )


- BEREKETLİ[Ar.] değil/yerine/= ARTAĞAN

( Mutluluk, meymenet, saadet. | Nimette bolluk ve iyilik. )


- BERGMAN ile/ve/||/<> BORGMAN

( Einstein'in, Amerika'ya giderken yanında olmasını istediği iki matematikçi. )


- BERHANE[Ar.] ile/ve/||/<> METRUK[Ar.]


- BERHAVA[Fars. + Ar.] değil/yerine/= YARARSIZ, BOŞ

( Havaya atılmış, uçurulmuş. | Yararsız, boş. )


- BERHÛD[Fars.] ile/değil/yerine/>< BERFEND[Fars.]

( Saçmasapan söz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güzel söz. | Derin yer. )


- BER-HURDÂR[Fars. < BERHÛR] ile MUTLU

( Hisse, nasip, pay.)] )


- BERİL ile BERİLYUM[Be]

( Doğada, altıgen billurlar durumunda bulunan, saydam, çoğu yeşil renkli berilyum ve alüminyum silikat. iLE Atom sayısı 4, yoğunluğu 1.73 olan, zümrüt gibi kimi taşların bileşiminde bulunan, havanın etkisine karşı ince bir oksit tabakasıyla kaplı öğe/element. )


- BERİVAN, SOKAK PARKI (G.7) :

( Fatih Sultan Mehmet Mahallesindedir. 898,52 m²'lik bir alan üzerindedir. 558,06 m²'lik yeşil alanı ve 144,39 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )


- BERKEL, PROF. DR. ADNAN (ERGANİ MADEN, 1908 - 1988) :

( Üniversite öğretim üyesi, İlk ve orta öğrenimini İstanbul'da tamamladı. O zamanki Yüksek Orman Mektebi olan Orman Mektebi Âlisi'ne girdi ve 1927 yılında pekiyi derece ile mezun oldu. Mezuniyetinden sonra kısa bir süre fen memurluğu ve orman Mektebi Âlisinde öğretim elemanı olarak bulundu. İki yıl sonra devlet tarafından Ormancılık öğretimi görmek ve uzmanlaşmak üzere Almanya'ya gönderildi. Almanya'da Münih Üniversitesi Devlet İlimler Fakültesi Ormancılık Bölümünde Ormancılık Lisansı Öğrenimini bitirerek diplomasını aldıktan sonra, aynı Üniversitede Prof. Dr. V. Schüpfer'in yanında çalışarak "Untersuchungen über Fragen der Ertragsregelung in der Waldungen der Türkei" adlı. Doktora Tezini tamamlayarak Doktor unvanı aldı. Yurda döndükten sonra 01.12.1935 tarihinde Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsüne Başasistan olarak atandı, Prof. Dr. Osler'in yanında çalışarak kendisine ders ve uygulamalarda yardımcı oldu. 1936 - 1937 yıllarında askerlik görevini yaptı. Bunu takiben 28.10.1927 tarihinde Yüksek Ziraat Enstitüsü Orman Fakültesi Orman Mahsullerini Kıymetlendirme Enstitüsü'ne Başasistan olarak atandı, burada Almanya'nın Hannoverich - Münden Yüksek Okulu Profesörlerinden olan ve üç yıllık bir antlaşma ile Enstitü Müdürlüğüne getirilmiş bulunan Prof. Dr. Mayer - Wegelin ile birlikte çalıştı. Berkel Meyer - Wegelin başta olmak üzere öbür Alman profesörlerinden bazılarının da dersler ini Türkçe'ye çevirdi. "Doğu Kayınının Teknolojik Vasıfları ve ulanış Yerleri Hakkında Araştırmalar" adlı doçentlik tezi ile 29.06.1940 tarihinde Doçentlik yetkisini aldı. Prof. Dr. Mayer - Wegelin, sözleşmesinin sona ermezi üzer ine 23.05.1940 tarihinde memleketine dönmüş, bu tarihten sonra bütün etkinlikleri kendisi yürüttü. Ziraat Enstitüsü Senato Kararı ile 20.12.1945 tarihinde Profesörlüğe yükseltildi. Orman Fakültesinin 1948 yılında İstanbul Üniversitesine bağlanmasından sonra Üniversite Senatosunun 13.06.1949 tarihinde aldığı karar ile " Orman Mahsullerini Değerlendirme" yönetimine memur edildi. Daha sonra da bu Enstitünün adı "Orman Mahsullerini Değerlendirme Kürsüsü" adını almış, emekli olduğu 1978 yılına kadar bu kürsünün başkanlığını yaptı. Akademik çalışma hayatı içinde 1958 - 1959 yıllarında Dekanlık dana sonra Senatörlük ve Fakülte Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu ve 13.07.1978 de emekli oldu. Kitapla: Ağaç Malzeme Teknolojisi cilt 1 ve 2, Kavak Kitabı, Ormanda Kesim ve Taşıma, Ormancılık İş Bilgisi, Lübnan Sedirinin Vasıfları. Ayrıca pek çok bilimsel makalesi yayınlandı. )


- BERKELYUM -ile

( Atom numarası 97, atom ağırlığı 294 olan yapay öğe. [simgesi: Bk] )


- BERKOVİCH SPACE ile/||/<> FORMAL SCHEME

( Berkovich space non-archimedean analitik geometriyken İLE formal scheme formsal tamamlanma geometrisidir )

( Formül: Berkovich spectrum )


- BERMEK, AYHAN (SAMSUN, 1944) :

( Rumelihisar'lıdır. İ.Ü. İktisat Fakültesini bitirdi. Rumelihisar Kulübünde futbol oynadı ve bu kulüpte Başkan olarak görev yaptı. Ayrıca 1963 - 1968 yılları arasında Vefa ve Beyoğluspor'da oynadı. Erdenay Oflas'ın Türkiye Futbol Başkanlığı döneminde Federasyon üyesi, Halim Çorbalı Federasyonunda Asbaşkan olarak görev yaptı. 1989 - 1996 tarihleri arasındaki 1. ve 2. Şenes Erzik Federasyonunda yönetim kurulu üyesi ve Milli Takımlar Sorumlusu olarak görev yaptı. )


- BERMUTAT[Fars. BER + Ar. MUTÂD] değil/yerine/= ALIŞILAGELEN BİÇİMDE, HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ


- BERNOULLİ DENKLEMİ ile/||/<> NAVİER-STOKES

( Bernoulli ideal akışkan enerji, Navier-Stokes viskoz momentum korunumu. )

( Formül: P + ½ρv² + ρgh = sabit )

( Daniel Bernoulli tarafından 1738 yılında keşfedildi/formüle edildi. )


- BERNOULLİ İLE PASCAL İLE ARŞİMET ile/||/<> AKIŞKAN STATİĞİ PRENSİPLERİ

( Sıvıların temel davranış ilkeleri. )

( Formül: P + ½ρv² + ρgh = sabit )

( Daniel Bernoulli tarafından 1738 yılında keşfedildi/formüle edildi. )


- BERNOULLİ İLE VENTURİ İLE PİTOT ile/||/<> AKIŞ DİNAMİĞİ

( Akışkan hareket yasaları. )

( Formül: P + ½ρv² + ρgh = sabit )

( Daniel Bernoulli tarafından 1738 yılında keşfedildi/formüle edildi. )


- BERNOULLİ İLKESİ ile/||/<> PASCAL İLKESİ

( Bernoulli enerji korunumu, Pascal basınç iletimi )

( Formül: P + ½ρv² + ρgh = sabit İLE P₁ = P₂ )

( Daniel Bernoulli tarafından 1738 yılında keşfedildi/formüle edildi. )


- BERNOULLİ ile/||/<> İLKESİ

( Akışkan dinamiği, Bernoulli denklemi )

( Daniel Bernoulli tarafından 1738 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1700-1782) (Ülke: İsviçre) (Alan: Matematik, Fizik) (Önemli katkıları: Bernoulli prensibi, akışkanlar mekaniği) )


- BERRAK[Ar.] ile/ve NET[Fr.]

( Berraklık ve yardımseverlik elele gider - her biri hem öbürüne muhtaçtır, hem de öbürünü güçlendirir. )

( Ayna, güneşi çekmek için hiçbir şey yapamaz. O sadece parlaklığını koruyabilir. )

( Durumunuzu berrak bir biçimde görelim, bu berraklık, bizi serbest[sorumlu özgür] duruma getirecektir. )

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )

( Clarity and charity go together - each needs and strengthens the other.
The mirror can do nothing to attract the sun. It can only keep bright.
See clearly your condition, your very clarity will release you.
It is 'clarity and charity' that make us human. )

( Aydınlık, açık. | Duru, temiz. İLE Tüm çizgileri belirgin olan, gözün tüm ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen. | İyi duyulan ses. | Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi. | Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan. | Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz. )

( LIMPID vs./and CLEAR )


- BERRAK[Ar.]/LIK değil/yerine/= DURU/LUK / AYDIN LIK / AÇIK/LIK / APAÇIK/LIK


- BERRY FAZI ile/||/<> DİNAMİK FAZ

( Berry fazı adiabatik evrimdeki geometrik fazyken İLE dinamik faz zamana bağlı enerji fazıdır )

( Formül: γ = i∮⟨n|∇_R|n⟩⋅dR )


- BERRY PARADOKSU ile/||/<> TANIMLAMA PARADOKSU

( Berry paradoksu "on iki sözcükten az ile tanımlanamayan en küçük sayı" İLE tanımlama paradoksu dil ve meta-dil karışımıdır. Berry paradoksu kendini tanımlarken çelişki yaratır İLE doğal dilin mantıksal sınırlarını gösterir. )

( G. G. Berry tarafından 1906 yılında keşfedildi/formüle edildi. )


- BERRY PSEUDOROTATİON ile/||/<> TURNSTİLE ROTASYON

( Berry TBP eksenel-ekvatoryal, turnstile tetrahedral. )

( Formül: 120° İLE 60° dönüş )


- BERVECH-İ ÂDE ile/ve/||/<> BERVECH-İ ÂTÎ/ZÎR ile/ve/||/<> BERVECH-İ BÂLÂ ile/ve/||/<> BERVECH-İ MÂRUZ ile/ve/||/<> BERVECH-İ PEŞİN

( Âdet olduğu üzere. İLE/VE/||/<> Aşağıda olduğu gibi, aşağıda görüleceği üzere. İLE/VE/||/<> Yukarıda olduğu gibi, yukarıda görüldüğü üzere. İLE/VE/||/<> Bildirildiği gibi, arz olunduğu üzere. İLE/VE/||/<> Peşin olarak. )


- BEŞ AŞAĞI, BEŞ YUKARI değil ÜÇ AŞAĞI, BEŞ YUKARI


- BEŞ İNCELİK/LETÂİF-İ HAMSE[Ar.]:
KALB ile/ve/||/<>/> RUH ile/ve/||/<>/> SIR ile/ve/||/<>/> HAFÎ ile/ve/||/<>/> AHFÂ


- BE'S/BEİS[Ar.] ile BES[Ar.]

( Zarar, ziyan. | Zahmet, zorluk. | Azap, şiddet, korku. | Fenâlık. İLE Yeter, yetişir, tamam, kâfi. | Çok. )


- BEŞER DOĞMAK ile/ve/> KİŞİ/İNSAN OLMAK

( BEŞER İKEN BÎ-ŞER OLMAKTIR İNSAN OLMAK )

( BIRTH AS HUMAN vs./and/> BEING HUMAN )


- BEŞER ile/değil/yerine/||/<>/> İNSAN (OLABİLMEK)

( Kendini tanımayan, görünüş bazında, "insan" etiketine sahip olan, sınırlı ve âtıl durumda yaşayan.
İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Kendini gerçekleştirmiş, Bilim, Sanat, Felsefe, Zam/an, Doğa, Ayırdındalık/Farkındalık, Yeğleme/Tercih kavramlarının bağlantılarını oluşturabilmiş, oturtabilmiş ve uygulama durumunda olan bir var olan. )

( Hayvanlıktan ayağa kalkmış olan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bilinçte ayağa kalkmış olan. )

( Dayanmayan/dayanamayan, sabretmeyen/sabredemeyen. Sabra dayanamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Dayana(bile)n, sabrede(bile)n. )

( Konuşabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Konuşmayabilen, konuşabildiği gibi konuşmamayı ve/ya da [gereğince] susabilmeyi de becerebilen. )

( Başkasının sözünü bile aktaramayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kendi sözünü söyleyebilen/söyleyen. )

( Kişi, kişinin kurdu ise. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kişi, kişinin dostu ise. )

( [birbirimize] Yaklaşmak/yaklaşan. İLE/ÖNCELİKLE/||/<>/>< Yaklaşmamak/yaklaşmayan. )

( Görünür. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Görünmez. )

( Görünürlük. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Görebilirlik. )

( Herhangi/belirli biri. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sanatsal biri. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Doya doya, insanlığını yaşayan. )

( Gaflet uykusundan uyanan kişi, beşerdir. Beşer, nefsine mahkûm olan kişidir. Beşer, Allah'ı anlamadan, insan olamaz. İnsan/kişi de bu konuyu hallederse Âdem olur. )

( Dostu bul, ona kavuş. Fakat bunu sindiremeyecek olanlara gösterme! )

( Yapmamız gereken, farkında olmanın farkında olmaktır. )

( Anadan doğma insan yoktur. )

( Beşer iken bî-şer olmaktır, insan olmak. )

( Melekler, insan olamadığından dolayı üzgün; şeytan ise insan olmadığından dolayı memnunmuş. )

( What we need is to be aware of being aware. )

( Kendini kabul etmeyen, itirazı çok ve çeşitli olan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kendini kabul eden, kendiyle barışan, itirazları olmayan ya da azalmış olan. )

(

İnsanın Evrimsel Süreci

Dönem Tür Özellikler Zaman
İlk İnsan Benzeri Atalar Sahelanthropus tchadensis İnsan ve şempanze ayrımı; çift ayaklılık belirtileri 7 - 6 milyon yıl önce
Erken Homininler Orrorin tugenensis Çift ayaklılık adaptasyonu 6 - 4 milyon yıl önce
Erken Homininler Ardipithecus ramidus Ağaçta yaşama ve yerde hareket etme yeteneği 4,4 milyon yıl önce
Australopithecus Dönemi Australopithecus afarensis Çift ayaklı yürüyüş, küçük beyin; "Lucy" fosili 4 - 3 milyon yıl önce
Australopithecus Dönemi Australopithecus africanus Daha gelişmiş çene yapısı 3 - 2 milyon yıl önce
Erken Homo Türleri Homo habilis İlk taş araç kullanımı 2,5 - 1,8 milyon yıl önce
Erken Homo Türleri Homo rudolfensis Daha büyük beyin oylumu 2 - 1,8 milyon yıl önce
Orta Homo Türleri Homo erectus Afrika'dan göç, ateşin denetimi 1,8 milyon - 500.000 yıl önce
Neandertaller Homo neanderthalensis Avrupa ve Asya'da yaşamış, modern insanlarla genetik aktarım 400.000 - 30.000 yıl önce
Modern İnsan Homo sapiens Anatomik modern insan, Afrika kökenli 300.000 yıl önce
Modern İnsan Homo sapiens sapiens Davranışsal modern insan, ekinsel devrim 40.000 yıl önce - günümüz
)

(

İnsan(Homo) Türlerinin Evrimi

Dönem Tür Özellikler Zaman
Erken Homo Homo habilis İlk taş araç kullanımı, çift ayaklılık 2,5 - 1,8 milyon yıl önce
Erken Homo Homo rudolfensis Daha büyük beyin oylumu, uzun yüz yapısı 2 - 1,8 milyon yıl önce
Orta Homo Homo erectus Ateşin denetimi, karmaşık araç yapımı 1,8 milyon - 110.000 yıl önce
Orta Homo Homo heidelbergensis Barınak yapımı, avlanma stratejileri 700.000 - 200.000 yıl önce
Geç Homo Homo naledi Bilinçli gömme davranışı 335.000 - 236.000 yıl önce
Geç Homo Homo neanderthalensis Avrupa'da yaşamış, modern insanlarla genetik aktarım 400.000 - 30.000 yıl önce
Geç Homo Denisova İnsanları Genetik çözümlemeyle tanımlandı, sınırlı fosil bulguları 200.000 - 30.000 yıl önce
Modern İnsan Homo sapiens Anatomik modern insan, Afrika kökenli 300.000 yıl önce
Modern İnsan Homo sapiens sapiens Davranışsal modern insan, ekinsel devrim 40.000 yıl önce - günümüz
)

( HUMANUS cum/||/<>/> HOMO )


- BEŞER ile/değil/yerine/>< ÂDEM

( [Kendi sorumluluğunu] Al(a)mayan/alamamış. İLE Alan/almış. )


- BEŞER ile BEŞER

( İnsan olma yolunda yürüyen. İLE Sayıları, beşer beşer saymak. )


- BEŞER ile/ve/>/değil/yerine KİŞİ

( Herhangi/belirli biri. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Sanatsal biri. )

( Başkasının sözünü bile aktaramayan. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Kendi sözünü söyleyebilen/söyleyen. )

( Hayvanlıktan ayağa kalkmış olan. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Bilinçte ayağa kalkmış olan. )


- BESİN ZİNCİRİ ile/||/<> BESİN AĞI

( Zincir tek yol, ağ çoklu beslenme ilişkisidir )

( Formül: Doğrusal İLE karmaşık )


- BESİNLER:
KIRMIZI ve/||/<> SARI ve/||/<> YEŞİL ve/||/<> MOR

( Sağlıklı bir kalp için. VE/||/<> Eklemler için. VE/||/<> Saflaşmak ve arınmak için. VE/||/<> Daha uzun yaşam için. )

( For healthy heart. AND/||/<> For joints. AND/||/<> To purify and detox. AND/||/<> For a longer life. )

( FOODS: RED and/||/<> YELLOW and/||/<> GREEN and/||/<> PURPLE )


- BESLEMEK ile/ve/<> BESLENMEK

( ... ile/ve/<> TAGADDÎ/TAGAZZÎ[< GIDÂ/GIZÂ][çoğ. TAGADDİYYÂT/TAGAZZİYYÂT]/TAGDİYE[< GIDA] )

( FEED vs./and/<> NUTRITION/NOURISHMENT/ALIMENT )


- BESLEMEK ile/ve/<> BESTELEMEK


- BESLEMEK ile/ve/||/<>/> BİÇİMLENDİRMEK


- BESLEMEK ile/ve/<> DESTEKLEMEK


- BESLEMEK ve/||/<> DESTEKLEMEK


- BESLENME BİLİMİ ile TIBBİ DİYETETİK

( Besinlerin gövdede nasıl kullanıldığını ve insan sağlığını nasıl etkilediğini inceleyen bir bilim dalı. İLE Hastalıkları önlemek ve tedavi etmek için beslenme planları geliştirmeye odaklanan bir sağlık mesleği. Bu iki dalın kesiştiği noktada, bireylere ve hastalara özel beslenme planları oluşturulmaktadır. )


- BESLENME:
BÜTÜNSEL ve/||/<> BİLİNÇLİ ve/||/<> BİTKİSEL


- BESLENME:
"CANIN SIKILDIKÇA" değil/yerine/>< ACIKTIKÇA


- BESLENME ÖRGENLERİ = TAĞDİYE ÅLETLERİ = ORGANES DE NUTRITION


- BESLENME VE ÇİĞNEME SÜRESİ/SAYISI:
YANLIŞSA/EKSİKSE değil/yerine/>< DOĞRUYSA/YERİNDEYSE/YETERİNCEYSE

( [İlâcın] Yararı yok. DEĞİL/YERİNE/>< Gerek yok. )


- BESLENME = NUTRITION[İng.] = NOURRIR[Fr.] = VERPFLEGEN[Alm.] = NUTRIRE[İt.] = NUTRIR[İsp.]


- BESLE(N)ME ve/> SESLE(N)ME

( Ancak, hem zihinsel, hem fiziksel olanakları karşılanan kişi bir şey söylemeye, seslenmeye, hakkını aramaya olanak(güç/fırsat) bulur. )


- BESLENME = TAGADDİ, TAĞDİYE, İGTİDÂ'[< GIDÂ] = NUTRITION


- BESLENME ile TUTUNMA


- BESLENMEDE, ...:
YEŞİL ve/||/<> SARI ve/||/<> TURUNCU ve/||/<> KIRMIZI ve/||/<> MOR

( Zehir atıcı. VE/||/<> Güzellik. VE/||/<> Kanserden koruyucu. VE/||/<> Kemik sağlığı. VE/||/<> Uzun yaşam. )

( )


- BESSEL FONKSİYONU ile/||/<> LEGENDRE POLİNOMU

( Bessel silindirik simetri J_n, Legendre küresel P_l. )

( Formül: J_n(kr) İLE P_l(cosθ) )


- BESTE[Fars.] değil/yerine/= KÜĞ

( Farsça'da, "kapalı" ve "paket" demektir. )


- BESTE ile/ve/değil/||/<>/< SÖZ


- BESTECİ/BESTEKÂR değil/yerine/= KÜĞCÜ/KÜĞYAPAR


- [Ar.] BEŞÛŞ/BEŞÎR ile/ve/< BÂSİM/BESÎM[< BESM]

( Güleryüzlü, şen. )

( BESÂMET/BEŞÂŞET: Güleryüzlülük. )


- BET (BENİZ) ile BET (BEREKET)

( Beniz sözcüğü ile birlikte, "yüz rengi" anlamında ikileme oluşturan bir söz. İLE Bereket sözcüğü ile birlikte "bolluk" anlamında ikileme oluşturan bir söz. )


- BETELENMEK = KARŞI GELMEK, DİKLEŞMEK, KAFA TUTMAK


- BETİK:
"SATILSIN DİYE" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OKUNSUN DİYE


- BETİK = KİTAP = BOOK[İng.] = LIVRE[Fr.] = BUCH[Alm.] = LIBRO[İt., İsp.]


- BETİK ve/||/<>/< TAMAMLANDIĞI YERDE BAŞLAYAN


- BETİM, BETİMLEME = TASVİR, TAVSİF = DESCRIPTION[İng., Fr.] = BESCHREIBUNG[Alm.] = DESCRIPTIO[Lat.] = DESCRIPCIÓN[İsp.]


- BETİM, BETİMLEME = TAVSÎF = DESCRIPTION


- BETİMLEME ile/ve/||/<> DEĞER VERME/YÜKLEME


- BETİMLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIMLAMA


- BETİMLEYİCİ ETİK ile/ve/||/<> NORMATİF ETİK ile/ve/||/<> ÇÖZÜMLEYİCİ ETİK


- BEVS[Ar.] ile BEVŞ[Ar.]

( Acele, ileri geçme/gitme. | Bıktırıncaya kadar ısrar etme. | Bir kimseden kaçıp gizlenme. | Bir şeyin rengi. İLE Çalım, gösteriş, debdebe. )

( )


- BEVZ[Ar.] ile BEVZ / BEVZEK[Ar.]

( Sürekli oturuş. | Kaybolan çillerden sonra yüzün güzelleşmesi. İLE Nem dolayısıyla yiyeyecek ve giyeceklerde oluşan yeşil küf. | Eşek arısı. | Ağacın köküne yakın olan yerleri. )


- BEY ile/ve/||/<>/> BOY

( Bey'in kararı/tutumu/dini vb. İLE/VE/||/<>/> Boy'un kararı/tutumu/dini. )


- BEYÂN:
TAKRİR ve/||/<> TEFSİR ve/||/<> TAĞYİR ve/||/<> ZARURET ve/||/<> TEBDİL

( Doğrudan doğruya beyân. VE/||/<> Tefsir yoluyla beyân. VE/||/<> Tağyir yoluyla beyân. VE/||/<> Mantık sonucu beyân. VE/||/<> Başka bir sözü yerine koyarak beyân. )


- BEYAN ile SAVUNMA


- BEYÂN ile/ve/<> ŞEHÂDET


- BEYÂNİ AKIL ile/ve BURHANİ AKIL ile/ve İRFÂNİ AKIL


- BEYÂN(/Î) ile/ve/değil/||/<> Â'YÂN/İYÂN/IYÂN(/Î)


- BEYAZ BASTON/LU ile/ve/||/<> KIRMIZI - BEYAZ BASTON/LU

( ... İLE Görme engelli bir kişi, kırmızı - beyaz renkli baston kullanıyorsa bu, aynı zamanda kişinin işitme sorunu olduğu anlamına gelmektedir. )

( )


- BEYAZ CÜCE ile/||/<> KIRMIZI DEV

( Beyaz cüce küçük sıcak yoğun İLE kırmızı dev büyük soğuk seyrek )

( Formül: M < 1.4 M☉ (Chandrasekhar limiti) )


- BEYAZ MARTILAR AYLIK SPOR DERGİSİ :

( Sarıyer Spor Kulübü Taraftarları ve Spor Kültürünü Yaygınlaştırma Derneği'nin yayın organı olarak Haziran 1993'te yayın hayatına başladı. Fakat yedi sayı çıktıktan sonra yayın hayatından çekildi. )


- BEYAZ NİL ile/ve/<> MAVİ NİL

( Uganda'da bulunan, bölgesindeki ırmaklar, yeraltı suları, kaynaklar ve yağmurlarından beslenen Victoria Gölü, Beyaz Nil adını alan bölümün başlangıcıdır. İLE/VE/<> Etiyopya'nın Tana Gölü'nden doğan Mavi Nil[Abey], Sudan'ın başkenti Hartum'da Beyaz Nil ile buluşup, Mısır'a hayat verdikten sonra Akdeniz'e dökülmektedir.[Dünyada, güneyden, kuzeye doğru akan tek ırmaktır.] )


- BEYAZ PARK GAZİNOSU VE PLAJI :

( Büyükdere, Piyasa Caddesi üzerindedir. 13.8.1926'da açıldı. Plajın açılışı bazı çevrelerce normal karşılanmadığından "Ahlak ve edep dışı" telakki edilerek devamlı şikâyet ediliyor ve kapatılmak isteniyordu. Şikâyetin nedeni erkeklerle hanımların birlikte bir arada denize girmeleriydi. Şikâyetlerin yoğunlaştığı bir sırada Atatürk Büyükdere'ye gelir gazinoyu ve plajı gezer ve plajın yerini ve suyunu beğendiğini söyler. Kapatılmak istendiği Atatürk'ü duyurulur. Mustafa Kemal "Kadın, erkek ayrımı da ne oluyor? Burada doğru olan şey, aradaki mesafenin azlığı değil, deniz hamamında hala haremlik ve selamlık aranmasıdır" diyerek, gazino ve plajın yıkılmasına mani oldu. Gazino ile plaj yan yana idi. Beyaz Park Gazinosu İstanbul'un en şöhretli ve önemli gazinolarından biriydi. Plajı da çok aranılan plajlardandır. 198l yılında hem gazino, hem de plaj yıkıldı. )


- BEYAZ TENLİ/LER(İN) ve RENKLİ GÖZLÜ/LER(İN)

( Ciltleri, güneş ışınlarına, çok daha duyarlı olduğundan dolayı daha fazla dikkatli olmaları gerekmektedir. )


- BEYAZ (TÜYLÜ) KUĞU ile/ve SİYAH (TÜYLÜ) KUĞU

( ... İLE Bilim Tarihi'ni altüst eden ve Karl Raimund Popper'ın tespitiyle, bilimselliğin "Doğrulanabilirlik İlkesi" ile değil "Yanlışlanabilirlik İlkesi" ile sağlam zemine oturmasına vesile olan ve örnek olarak kullanılan siyah kuğu. )

( Siyah Kuğu | Siyah ve Beyaz Kuğu )


- BEYAZ YAKALI ile/ve/||/<> MAVİ YAKALI


- BEYAZ YALI OTELİ :

( Yeniköy'de 1949 yılında açılan Beyaz Yalı Oteli çok uzun ömürlü olmadı ve kapandı. )


- BEYAZCIYAN YALISI :

( Büyükdere'de Çayırbaşı Caddesinde deniz cepheliydi. 1841 yılında inşâ edilen yalı zamanla Milli Emlak'a geçmişti. Bina uzun bir süre Sarıyer Kaymakamlık binası olarak kullanılan yalı. Kaymakamlık Sarıyer'e taşındıktan sonra kaderine terk edildi ve sonuçta bir yangınla yok olup gitti. )


- BEYAZCIYAN YALISI :

( Yeniköy Köybaşı Caddesi üzerindeki 127 kapı No. lu yalı Mıgırdıç Beyazcıyan'a ait olup 19. yy. ortalarında yapılmıştır. Bu tarihi eser yalının son sahibi İzzet Bayraktar'dır. )


- [ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( Ayrık ve bitişik 'de/da'ları, "ki'leri, "mi'leri, gerektiği gibi yaz(a)mayan/yayınlamayanların, görüntü kirliliği yaratanların "tutumu". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yazım kurallarına uyarak ve noktalamalara özen göstererek, okuyuculara ve dilimize saygı gösterenlerin, görüntü kirliliği yaratmayanların tutumu. )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )


- BEYAZKÖŞK :

( Yeniköy, Köybaşı Caddesinden İstinye'ye girişte sağ baştaki Beyaz Köşk, mimari tarzı ile dikkat çeker. Ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmeyen köşk, tarihi eserlerdendir. )


- BEYAZ/RAFİNE ŞEKER, TUZ VE UNU KULLANMAMALI!


- BEYHÛDE değil/yerine/= BOŞUNA


- BEYHÛDE[Fars. < BİHÛDE] ile/ve/||/<> NÂFİLE ile/ve/||/<> FUZÛLÎ

( Yararsız. | Boşuna. İLE/VE/||/<> Gerekli değilken yapılan iş. | Farzların dışında kılınan namaz. | Boşuna, gereksiz. İLE/VE/||/<> Erdemli/faziletli. | Gerekli, yersiz, boşuna. )


- BEYİN:
AUSTRALOPİTEK ile/ve/||/<>/> HOMO ERGASTER ile/ve/||/<>/> HOMO SAPİENS SAPİENS

( 400 cm³ İLE/VE/||/<>/> 800 cm³ İLE/VE/||/<>/> 1200 cm³ )


- BEYİN GİRİNTİLERİ ve/<> BAĞIRSAK GİRİNTİLERİ


- BEYİN İLE OMURİLİK İLE KALP İLE KARACİĞER İLE BÖBREK İLE AKCİĞER İLE PANKREAS ile/||/<> HAYATİ ORGANLAR

( İnsan vücudundaki yedi temel yaşamsal organ ve işlevleri. )

( Formül: GFR = 120 mL/dk )

Bugün[17 Kasım 2025]
itibarı ile 35.603 başlık/FaRk ile birlikte,
35.603 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(18/144)