M ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 35.603 başlık/FaRk ile birlikte,
35.603 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(120/144)
- SURETİYLE[Ar.] değil/yerine/= YOLUYLA/KOŞULUYLA
- SÛRETLERİ KAVRAMADA:
ZİHİN/AKIL değil HAYAL
- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE
- SÜREYYA RESTAURANT :
( İstinye'de, Yeniköy'e giden ana cadde üzerinde olup, çok ünlü bir restaurant olup uzun yıllardan beri hizmet vermektedir. )
- SURFACE AREA ile/||/<> VOLUME
( Surface area yüzey ölçümü İLE volume hacim ölçümü. )
( Formül: 2D measure İLE 3D measure )
- SURFACE CODE İLE COLOR CODE İLE TORİC CODE ile/||/<> KUANTUM HATA DÜZELTME
( Kubit hatalarını düzeltme kodları. )
( Formül: d = O(√n) )
- SURFACE İLE HYDROGEL İLE NANOPARTİCLE ile/||/<> CLİCK MALZEMELER
( Malzeme modifikasyonu. )
( Formül: Gel% = Vpol/Vtotal×100 )
- SÜRFİLE[Fr.] değil/yerine/= (SEYREK VE ÇAPRAZ) DİKİŞ
- SÜRGÜ ile TAPAN
( ... İLE Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen, ağaçtan geniş araç, sürgü. )
- SURİYE ile/ve/||/<>/>< IRAK (REKABETİ)
- SURMISE vs. HALLUCINATION
- SURP ASDVADZADZİN KİLİSESİ :
( Ermenilere ait olup Meryem Ana'ya atfedilmiştir. Kilise 1760'da inşâ edilmiş, 1834'te yenilenmiştir. )
- SURP BOĞOS ERMENİ KİLİSESİ :
( Büyükdere Surp Boğaz Ermeni Kilisesi Piyasa caddesi üzerinde ve İspanya Elçiliği yazlık binası yanındadır. Kilise 1847'de Bogos Amira Bilezikçiyan tarafından şapel olarak inşâ edildi. Bilahare yeniden inşâ edildi ve Patrik Azaryan tarafından 29.9.1885'te kilise olarak ibadete açıldı. )
- SURP HOVHANNES MIGIRDIÇ KİLİSESİ :
( Surp Hovhannes Mıgırdıç Kilisesi Ermeni cemaatine ait kilise olup, 1866'da inşâ edildi. Vaftizci Yahya'ya ithaf edilen kilise Yeniköy Köybaşı'nda olup ana caddeye yakındır. )
- SURP HRİPSİMYANTZ KİLİSESİ :
( Büyükdere, Çayırbaşı Caddesinde Mehmet İpgin İlkokulu karşısındadır. Bu Ermeni Gregoryan Surp Hripsimyantz Kilisesi 1848'de Garabet Yeramyan tarafından yaptırıldı ve kutsanarak Aziz Hripsimyantz Bakirelerin adına atfedildi. Bu kilise 1886 ve 1893 yıllarında onarım gördü. )
- SURPRISE vs. UNEXPECTED PROGRESS
- SÜRPRİZ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SÜRPRİZ ile/ve BEKLENMEDİK (OLUMLU) "GELİŞME"
( SURPRISE vs./and UNEXPECTED PROGRESS )
- SÜRPRİZ[Fr./İng.] değil/yerine/= ŞAŞIRTI
- SÜRPRİZ ile/ve ÜMİT/UMUT
( SURPRISE vs./and HOPE )
- SÜRŞARJ[Fr., İng. SURCHARGE] değil/yerine/= YENİBASIM
( Bir sayının, sözcüğün yerine geçmek için üzerine başka bir sayı ya da sözcük basma işi. )
- ŞURTA ile SAHİBÜ'Ş-ŞURTA
( Önde gidip düşmanla savaşan asker. | Yelkene uygun rüzgâr. İLE Başkent ve öteki büyük merkezlerde, asayiş, şurta teşkilâtı tarafından sağlanırdı. Başlangıçta kadılık makamına bağlı olarak çalışan ve kadıların verdiği cezaları uygulayan bu teşkilât, bir süre sonra müstakil hale getirilmiştir. Görevi, suçluları takip ederek yakalamak olan şurta teşkilâtının başında, merkezde, genellikle nüfûzlu ailelerden seçilen bir görevli bulunurdu. Kentlerde, valilerin emrinde çalışan şurtanın görevi de asayişi korumak ve suçluların yakalanmasını sağlamaktı. )
- SÜRTME ile/<> SÜRTÜNME ile/<> SÜRTÜNÜŞ
- SÜRTÜNME İLE HAVA DİRENCİ İLE VİSKOZ DİRENÇ ile/||/<> DİRENÇ KUVVETLERİ
( Hareketi engelleyen kuvvet türleri. )
( Formül: F_drag = ½ρCdAv² )
- SÜRTÜNME KUVVETİ ile/||/<> NORMAL KUVVET (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)
( Sürtünme yüzeye paralel, normal kuvvet yüzeye diktir )
( Formül: fs=μN İLE N⊥yüzey )
- SÜRTÜNME ile/||/<> HAVA DİRENCİ
( Sürtünme yüzey teması İLE hava direnci akışkan içinde )
( Formül: f = μN İLE F_drag ∝ v² )
- SÜRT(ÜN)MEK ile DEĞMEK
( TEDELLÜK ile ... )
( RUB vs. TOUCH )
- SÜRTÜŞ SÜRTÜŞME
- SÜRTÜŞME ile/ve/değil ÇEKİŞME
- SÜRTÜŞME ile/değil/yerine SÜRTÜNME
- SÛR-U İSRÂFİL ile/ve RÂDİFE
( "Başlangıç"ta. İLE/VE "Başlangıç"ta[kıyâmette]. )
( Sadâ. İLE İsfehan makamında olacak/mış.[Yassı namazının kameti de, İsfehan makamında okunur.] )
- [ne yazık ki]
SÜRÜ ile/ve/değil/||/<>/> SÖMÜRÜ
- SÜRÜDEN:
AYRILAN ile/değil/yerine/>< AYRI OLAN
( Kurt kapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kurtulur. )
- SÜRÜKLEME KATSAYISI ile/||/<> KALDIRMA KATSAYISI
( Sürükleme akışa paralel C_D, kaldırma dik C_L. )
( Formül: F_D = ½ρv²AC_D İLE F_L = ½ρv²AC_L )
- SÜRÜNGEN/LER ile OMURGASIZLAR
( REPTILE/S vs. INVERTEBRATE/S )
- SÜRÜNMEK ile ZORLANMAK
- SÜRÜNÜN PARÇASI OLMAK ile/değil/yerine/>< BÜTÜNÜN PARÇASI OLMAK
- SÜRÜP SÜRÜŞTÜRMEK
- SÜRÛR[Ar.] ile NEŞE/SEVİNÇ | TESKİN/TESELLİ
- SÜRÛRÎ[Ar.] ile Sürûrî[Ar.]
( Kurtçuk. İLE XVIII. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış Osman adlı şair. Şiirden önce Hüznî, daha sonra Sürûrî takma adını kullanmıştır. Şiirleri hiciv ve mizah ağırlıklıdır. Şiirlerinde, ebced hesabıyla yaptığı tarihlendirmelerindeki başarılarıyla da öne çıkmıştır. [ö. 1813] )
- SUS!!! "1-2-3 TIP!"
- SUS!!!:
HAKARET değil UYARI/DESTEK
- SUS! KONUŞ!!!
- SUS! ve/>/< DİNLE! ve/>/< KONUŞ! ve/>/< YAZ!!!
( bkz. www.FaRkLaR.net/SUS | www.FaRkLaR.net/Dinle | www.FaRkLaR.net/KONUS )
- SÜS ile/ve/değil/yerine/||/<> ESTETİK
- SÜS ile ŞEMSE[Ar.]
( ... İLE Yazma kitapların cildine, baş sayfalarının üst bölümüne ya da kumaşlara, kapı, pencere vb. yerlere işlenen ya da çizilen, güneş biçiminde süs. )
- SÜS ile/ve/||/<> SOS
- SÛS[Ar.] ile SÛS[Ar.]
( Huy, tabiat.[TIYNET] | Meyan kökü. İLE Güve. | Kurtçuk. )
- Susabilmek için DİNLE!!!
- SUSABİLMEK/SÜKÛT ve/||/<> PERHİZ/REJİM ve/||/<> NEŞE ve/||/<> COŞKU
- SUSABİLMEK ile/ve/||/<> ANLAŞMAK
( Susmak, anlaşmak değildir. Ancak, [gerektiğinde/gerektiği kadar] susabiliyor olmak, anlaşmayı sağla(tı)r. )
- SUSABİLMEK ve/||/<> GÜLÜMSEYEBİLMEK :)
( Tüm sorulara, en iyi yanıt. VE/||/<> Tüm durumlara, en iyi karşılık. )
- Susabilmeleri için DİNLE!!!
- Susabilmemiz için DİNLE!!!
- Susabilmen için DİNLE!!!
- Susabilmeniz için DİNLE!!!
- Susabilmesi için DİNLE!!!
- SUSAM[Ar. < SİSAM] değil/yerine/= KÜNCÜK
- SUSAM ile SUSAM/SÜSEN
( Susamgillerden, sıcak bölgelerde yetişen küçük bir bitki. | Bu bitkinin yağ çıkarılan, öğütülerek tahin elde edilen ve simit vb.nin üzerine serpilen küçük sarımtırak tohumu. İLE Süsen bitkisi. )
( SESAMUM INDICUM cum ... )
- SUSAM/SİMSİM/KÜNCÜ[Fars. < KUNCUD] ile/değil ÜZERLİK
( ... İLE/DEĞİL Sedefotugillerden, yaprakları almaşık, çiçekleri beyaz renkte, susama benzeyen tohumları acı olan bir bitki. )
( SESAMUM INDICUM cum PEGANUM HARMALA )
- SUSAN ile/değil/yerine SUSABİLEN
- SUSEVER, CİHAT (İST. 1951) :
( Beykoz S. K. den transfer edildi ve sekiz sezon (1977 - 1985) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 161 lig, 4 B takımlar ligi, 13 kupa ve 7 turnuva maçı olmak üzere 185 resmi ve 61 özel maçla birlikte toplam olarak 246 maçta oynadı. Lig maçlarında 137, B takımlar ligi maçlarında 5, kupa maçlarında 12, turnuva maçlarında 14 olmak üzere resmi maçlarda 168 ve özel maçlarda yediği 57 golle birlikte toplam olarak 225 gol yedi. Sarıyer takımında kaptanlık görevi de yaptı. Fenerbahçe'ye kiralandıktan sonra da Gaziantepspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. Bir süre hakem olarak görev yaptı. Sarıyerli Profesyonel Futbolcular Derneği kurucu üyelerindendir. İ.Ü. Orman Fakültesinde teknisyen olarak çalıştı. )
- SU/SIVI DOLU ŞİŞEYİ, ÇANTAYA ...:
YAN/TERS KOYMAK değil/yerine/>< AĞZI, YUKARI GELECEK ŞEKİLDE DİK KOYMAK
- SUSKUN KİTAP ile/ve KONUŞAN KİTAP
- SUSKUN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUSAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUSABİLEN
- [ne yazık ki]
SUSKUNLUĞU/NU ANLAMAMAK ve/||/<>/> SÖZLERİ/Nİ DE ANLAMAMAK
- SUSKUN/LUK ile/ve/değil DURGUN/LUK
- SUSKUN/LUK ile/fakat/ne yazık ki "GEVEZE/LİK"
( [Her zaman] Bilgeliğin belirtisi değildir. İLE/FAKAT/NE YAZIK Kİ Aptallığın belirtisidir. )
- SÜSLEMEK ve/> TAÇLANDIRMAK
- SÜSLEYİP PÜSLEMEK
- SÜSLÜ ile KIRNAK
( ... İLE Çalımlı, süslü kişi. | Güzel, titiz. | Cilveli, oynak. | Boylu boslu. | Çevik. | Cariye. )
- SÜSLÜ/LÜK ile/değil/yerine/||/<>/< BAKIMLI/LIK
( SÜRRE DEVESİ GİBİ SÜSLENMEK )
- SUSMA HAKKI ve/||/<> ÂDİL YARGILANMA HAKKI ve/||/<> KENDİNE YÜKLENİLEN SUÇU ÖĞRENME HAKKI ve/||/<> SAVUNMA HAKKI ve/||/<> İFADE SERBESTLİĞİ ve/||/<> MASUMİYET GÖSTERGESİ ve/||/<> SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ ve/||/<> AVUKAT YARDIMI ve/||/<> AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ve/||/<> HUKUK DEVLETİ İLKESİ
- SUSMA HAKKI ve/||/<>/< ALEYHİNE KULLANMAMA
( Suç kuşkusu altında bulunan kişinin, hem soruşturma, hem de yargılama sırasında işlediği iddia edilen suçla ilgili olarak, kendine sorulan sorulara yanıt vermeye, bu yolda kanıt göstermeye zorlanamaması ve bu durumun, kişi aleyhine yorumlanamaması olarak ifade edilebilir. VE/||/<>/< ... )
- SUSMA HAKKI ile/ve/||/<> SAVUNMA HAKKI
- SUSMA HAKKININ İSTİSNALARI:
KİMLİK BİLGİLERİNİ (DOĞRU) YANITLAMA ve/||/<> KENDİLİĞİNDEN YAPILAN AÇIKLAMALAR/İTİRAFLAR
( Ceza davası, ancak suçlu olduğundan şüphe edilen kişinin, belirli olması durumunda açılabilir. CMK'nın 170. maddesinde, iddianamede gösterilmesi gereken konular arasında, şüphelinin kimliği de sayılmıştır. CMK'nın 147. maddesinin, 1. fıkrasının, a bendinde, şüpheli ya da sanığın kimliğinin saptanacağını ve şüpheli ya da sanığın kimliğine ilişkin soruları doğru yanıtlandırmakla yükümlü olduğu belirtilmektedir. Şüphelinin, kimlik ve adresi ile ilgili bilgi vermekten kaçınması ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliğinin belirlenememesi durumunda, bu belirleme yapılıncaya kadar gözaltına alınması ve tutuklanması olanaklıdır. VE/||/<> Susma hakkının kapsamına girmeyen başka bir istisna, kendiliğinden yapılan açıklamalarla/itiraflarla ilgilidir. Örneğin, ... nedeni ile eşini öldürdükten sonra karakola giderek teslim olan kişinin, kendiliğinden yaptığı açıklamalardan önce susturulması, avukatın getirtilmesi söz konusu olamaz. Ayrıca, meşhut suç sırasında takip edilen kişinin söylediği sözler bakımından hukuka aykırı kanıt var sayılamaz. )
- SUSMA HAKKININ TARİHÇESİNDE, DÖNÜM NOKTALARI:
JOHN LILBURNE'NİN TUTUMU ve/||/<>/>/< MIRANDA UYARILARI
( 1637 yılında, İngiliz tarihinin en renkli, en dramatik kişilerinden biri olan John Lilburne’un, halkı yönetime karşı kışkırtan bir kitap yayımladığından dolayı tutuklanıp bu mahkeme önüne çıkarılması, susma hakkı konusunda bir dönüm noktası olmuştur. Lilburne, mahkemede, açıkça neyle suçlandığı hakkında bilgilendirilene kadar, sorulan sorulara yanıt vermeyi reddetti. Bu durum, ceza yargılaması açısından, tarihin bize taşıdığı, susma hakkının kullanılması ile ilgili ilk durumdur.
VE/||/<>/>/<
1. Sessiz kalma hakkınız vardır.
2. Söyleyeceğiniz her şey, mahkemede, aleyhinize kullanılabilir.
3. Herhangi bir soruya yanıt vermeden önce, avukat ile konuşma hakkınız vardır ve soruları yanıtlarken, avukatınız, yanınızda bulunabilir.
4. Eğer bir avukat tutamıyorsanız ve dilerseniz, size bir avukat belirlenecektir.
5. İfade sırasında, herhangi bir anda, soruların öncesinde ya da sonrasında, susma hakkınızı ve avukattan yararlanma hakkını kullanabilirsiniz. [1966 Arizona - ABD] )
( 1- You have the right to remain silent.
2- Anything you say can and will be used against you in a court of law.
3- You have the right to an attorney.
4- If you cannot afford an attorney, one will be appointed for you. )
( RIGHT TO REMAIN SILENT and/||/<>/>/< MIRANDA WARNING )
- SUSMA (OLANAĞI/HAKKI):
SORUŞTURMADA ile/ve/||/<>/> KOĞUŞTURMADA
- SUSMA:
TAM ile/ve/||/<> KISMÎ ile/ve/||/<> GEÇİCİ
( Şüpheli ya da sanığın, muhakemenin tüm aşamalarında, suçlamanın tümü bakımından susmasıdır. Tam susma, uygulamada çok sık rastlanılan bir susma çeşidi değildir. Şüpheli ya da sanığın, kendine yüklenen suç hakkında, hiçbir şey açıklamaması biçiminde ortaya çıkar. Ancak, şüpheli ya da sanığın, failliği hakkında tam bir inkârda bulunması, örneğin; "suçsuz olduğu"nu açıklaması ya da "olay yerinde bulunmadığı"nı söylemesi de, tam susma kapsamında değerlendirilmelidir. Şüpheli ya da sanığın, olaya ilişki herhangi bir açıklamada bulunmaksızın, kimliğine ve kişisel durumlarına ilişkin bilgileri vermesi durumunda da tam susma söz konusudur.
İLE/VE/||/<>
Şüpheli ya da sanığın, muhakemenin hangi aşamasında olursa olsun, kendine sorulan sorulardan bir kısmını yanıtlayıp, bir kısmını yanıtsız bırakması, kısmî susmadır. Örneğin; şüpheli ya da sanığın, cinayeti işlediğini kabul edip, neden işlediği ya da cinayet aracını nereye sakladığı konusundaki soruları yanıtsız bırakması gibi.
İLE/VE/||/<>
Şüpheli ya sanığın, muhakemenin bir aşamasında, olay hakkında konuşup, başka bir aşamasında susması, geçici susmadır. Örneğin, şüpheli ya da sanık, soruşturma evresinde konuşmuş fakat kovuşturma evresinde susmuşsa ya da soruşturma evresinde susup, kovuşturma evresinde konuşmuşsa, bu, geçici susmadır. )
- SUSMA ile/ve SUSUŞMA
- SUSMAK
- SUSMAK ile/ve/<>/değil/yerine DÜŞÜNMEKTE OLDUĞUNU BELİRTMEK
- SUSMAK ile/değil EBSEM OLMAK
- SUSMAK ile/ve/değil GEREKENİ YAPMAK
- SUSMAK ile/ve/değil/yerine SUSABİLMEK
( Kişi, susuyorsa; ya çok az şey biliyordur ya da çok fazla. )
( [not] TO BE SILENT vs./and ABLE TO BE SILENT
ABLE TO BE SILENT instead of TO BE SILENT )
- SUSMAK ile/ve TEFEKKÜR
( ... İLE/VE Gördüğü şey üzerinden fikrini derinleştirmek. )
- SUSMALI/SUSABİLMELİ!
- SUSmamayı Mecnun'dan, SUSmayı Leylâ'dan öğren! ve sen de SUS!!! -ve
- Susmaya niyetin varsa SUS!!!
- Susmaya niyetin yoksa SUS!!!
- SUSMAYALIM! ve/||/<> BEKLEMEYELİM!
( Konuşabilme olanağımız varken. VE/||/<> Değiştirme olanağımız varken. )
- ŞUŞOĞLU, RIFKI (ÇAYELİ, 1936 - 2002) :
( Sarıyerli iş adamı. Siyasete CHP de başladı. Bu parti kapatılınca SODEP yerini aldı ve Partinin ilçe teşkilatında değişik görevler yaptıktan sonra 1984 - 1989 döneminde Sarıyer Belediye Meclisine seçildi. )
- SUS-PUS (OLMAK[SESSİZLEŞMEK/KONUŞAMAMAK])
- Susuşabilmek için DİNLE!!!
- Susuşabilmek için SUS!!!
- Susuşmayı bil, öğren de SUS!!!
- SÜT VERMEDE, BEBEK VE ANNE İÇİN:
EMME ile/ve/||/<>/> DUYGU İLİŞKİSİ/AKTARIMI/PAYLAŞIMI
( İlk 3 dakika. İLE/VE/||/<>/> 3 dakikadan sonrası. )
- SÜT ile/ve/<> ŞARAP
( İlim'i simgeler. İLE/VE/<> Aşk'ı simgeler. )
- SÜTÇÜ, FERİDE (ŞİŞLİ, 1986) :
( Sarıyer/Madenli'dir. Sarıyer İlk ve Orta öğretimini Sarıyer, İlköğretim Okulunda, Lise öğrenimini Beşiktaş Lisesinde yaptı ve Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu Antrenörlük Bölümünden mezun oldu. 1997'de Dursun Tepeyurt tarafından Enka Spor Kulübü atletizm takımına seçildi. Enka'da Spor Kulübünde uzun atlama ve üç adım atlamada yarıştı. Başarıları sonunda Milli takıma seçildi ve pek çok yarışta başarılı dereceler yaptı. 2002 ve 2003'te İstanbul, 2004 Türkiye Şampiyonluklarını kazandı. 2004'te Balkan Atletizm yarışmalarında Milli takımda yarışarak (Bosna Hersek'de) üç adım atlamada 12.58 metrelik derecesi ile Balkan 3'sü oldu. Kıbrıs'ta yapılan 2007/2008 Milli Takım Fazıl Küçük Atletizm Oyunlarında 12.60 lık derecesi ile 2'ci; 2009'da 12.91 lik derecesi ile Türkiye Şampiyonu, 2010'da 12.82 lik derecesi ile Türkiye 3'sü, 2011'de 12.62'lık derecesi ile Kapalı Salon yarışmaları Türkiye 2'si, 2011'de 12.89'luk derecesi ile Türkiye 2'si ve 2012'de 12.69'lu derecesi ile Kapalı Salon Yarışmaları Türkiye 3. oldu. Uzun atlamadaki en iyi derecesi 5.72, üç adım atlamada ise 12.91'dir. Antrenörlük görevine Enka Spor Kulübünde devam etmektedir. )
- SÜTLÜOT ile SÜTOTU
( Çuhaçiçeğigillerden, yaprakları salata gibi yenilen bir bitki. İLE Sütotugillerden, Kuzey Amerika'da yetişen, kökleri tıpta kullanılan, otsu bir bitki. )
( GLAUX MARITIMA cum POLYGALA VULGARIS )
- SÜTÛN[Fars.]/ÂSİYE[Ar.] ile/yerine DİREK
( PILLAR vs. POLE )
- SÜTUN[Fars.]/KOLON[Fr. ] = = DİKME
( Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek. | Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon. | Alt alta sıralanmış şeyler dizisi. | Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey. | [matematik] Bir tablo ya da grafikte düşey durumdaki yüzey. = Sütun. | Katlardaki döşemeleri birbirine bağlayan düşey boru. )
( Sütun Nedir ve Çeşitleri Nelerdir? )
- ŞUUR[Ar.] değil/yerine/= BİLİNÇ/US
( ŞUUR[Ar.]: Çatlak, sızıntı. = Kendi varoluşunun, sorumluluğu ve denetimi. | Anlama, anlayış, duyum/hissetme. )
- ŞUUR ile İŞRAK(AYDINLANMA)
( EŞ'AR[< ŞUUR]: Sızıntı. )
- ŞUUR ve/||/<>/< ŞİİR ve/||/<>/< EŞAR
( Sızıntı. )
- SUYA DAYANIKLILIK ile/ve/||/<> SU GEÇİRMEZ/LİK
- SUYA-SABUNA (DOKUNMA[MA]K)
- SUYOLCU BEKİR SOKAK :
( Kireçburnu Mahallesi sokaklarından biridir. Suyolcu'lar çok geniş ve mahallenin en etkin insanları. Aynı zamanda Milli Mücadele sırasında Suyolcu Ahmet ile Suyolcu Hasan çok yararlı hizmetler gördüler. Belki de bu nedenle ailenin en büyüğü olduğu için sokağa "Suyolcu Bekir Sokak" adın verdiler. )
- SUYU:
AYAKTA İÇMEK değil/yerine OTURARAK İÇMEK
- SUYU KULLANMAK:
MUSLUĞU AÇAR-AÇMAZ ile/yerine BİR MİKTAR SU AKITTIKTAN SONRA
- SUYU:
YEMEKTE İÇMEK değil/yerine YEMEKTEN 1 SAAT ÖNCE YA DA SONRA İÇMEK
( ÂB-HURDE: Su içen. )
- SUYUN, GÖVDEDEKİ VE ZİHİNDEKİ:
ARINDIRICILIĞI ve/<> DENGELEYİCİLİĞİ
( Çeşitli ve olası sıkıntı/yoğunluk durumlarında, banyo yapmanın, sıcak suyun ve ılık suyla tamamlamanın etkisinden/katkısından ve özelliğinden her zaman yararlanabilirsiniz... )
- SUYUN ÜSTÜNDE YÜRÜMEK değil HAVADA KOŞMA/İLERLEME
( Yürünemez! DEĞİL Hız ile elde edilen ve yanılsama/çarpıtma ile "çıkarsanan"/indirgenen. )
- SUYUNA GİTMEK ile/ve/<>/değil/yerine AYAK UYDURMAK
- SUYUNA GİTMEK ile/ve/<>/değil/yerine KÖPRÜDEN GEÇENE KADAR, AYIYA, DAYI DEMEK
- SÜZEREN ile/ve/||/<> VASSAL ile/ve/||/<> UC BEYLERİ ile/ve/||/<> ULEMÂ AİLELERİ
- SÜZGEÇ ile/değil SÜNGER
- SÜZME ile/||/<> REABSORPSİYON
( Süzme süzme İLE reabsorpsiyon geri emilimdir )
( Formül: Böbrek süzme İLE geri alım )
- SUZUKİ REAKSİYONU ile/||/<> HECK REAKSİYONU
( Suzuki boronik asit Pd, Heck alken arilasyonu. )
( Formül: ArB(OH)₂ İLE ArX )
- SÜZÜM SÜZÜM (SÜZÜLMEK)
- SVD ile/||/<> SPECTRAL DECOMPOSİTİON
( SVD A=UΣVᵀ genel, spectral Aᵀ=A için özel. )
( Formül: General İLE symmetric case )
- SWAP[İng.] değil/yerine/= TAKASLAMA
- SWOT:
STRENGTH ve/||/<> WEAKNESS ve/||/<> OPPORTUNITY ve/||/<> THREAT
( Güçlü yönler. VE/||/<> Zayıf yönler. VE/||/<> Fırsatlar. VE/||/<> Tehditler. )
- SYMBİOSİS ile/||/<> ANTİ-SYMBİOSİS
( Symbiosis benzer ligand güçlendirme, anti zıt zayıflatma. )
( Formül: Soft-soft İLE hard-soft )
- SYMBIOSIS değil/yerine/= YAŞAM ORTAKLIĞI
- SYMBİOZ ile/||/<> PARAZİTİZM
( Simbiyozda karşılıklı yarar, parazitizmde tek taraflı yarar vardır )
( De Bary tarafından 1879 yılında keşfedildi/formüle edildi. (Ülke: Bilinmiyor) (Alan: biyoloji) )
- SYMMETRİC MATRİX ile/||/<> ORTHOGONAL MATRİX
( Symmetric A=Aᵀ, orthogonal AAᵀ=I. )
( Formül: Transpoz eşit İLE inverse transpose )
- SYMPATHETİC İLE PARASYMPATHETİC İLE ENTERİC ile/||/<> OTONOM SİNİR SİSTEMİ
( İstemsiz vücut fonksiyon kontrolü. )
( Formül: Fight or flight )
- SYMPLECTİC İLE RİEMANNİAN İLE COMPLEX ile/||/<> FİZİKSEL GEOMETRİLER
( Farklı geometrik yapılar ve uygulamaları. )
( Formül: ω = dpᵢ ∧ dqᵢ )
- SYMPLECTİC TOPOLOGY ile/||/<> CONTACT TOPOLOGY
( Symplectic topology kapalı 2-form geometrisiyken İLE contact topology maksimal integrallenemez 1-form geometrisidir )
( Formül: Symplectic form ω )
- SYNAPTOME İLE PROJECTOME İLE FUNCTİONAL CONNECTOME ile/||/<> BEYİN HARİTALARI
( Tam beyin bağlantı haritalaması. )
( Formül: 86 milyar nöron (insan) )
- SYNCHRONICITY ile SIMULTANEISM
- SYNCHRONİZATİON İLE PHASE TRANSİTİON İLE CRİTİCALİTY İLE SOC ile/||/<> KOLLEKTİF DAVRANIŞ
( Çok parçacık sistemlerinde beliren özellikler. )
( Formül: 1/f noise )
- SYNTHETİC BİOLOGY ile/||/<> SYSTEMS BİOLOGY
( Synthetic biology yeni biyolojik sistem tasarlarken İLE systems biology mevcut biyolojik sistemleri analiz eder )
( Formül: BioBrick parts )
- SYNTHETİC GEOMETRY ile/||/<> ANALYTİC GEOMETRY
( Synthetic koordinatsız, analytic koordinat sistemi. )
( Formül: Coordinate-free İLE coordinate system )
- syr.[Lat. < SYRUPUS] değil/yerine/= ŞURUP
- SYSTEMATICS ile/ve TAXONOMY
( Bitkiler ve hayvanların sınıflandırma işleriyle uğraşan bilim dalı. İLE/VE Doğal bağlantılarına göre bitkileri ve hayvanları çeşitli sınıflara koymakla uğraşan bilim dalı. )
- SYSTEMS PHARMACOLOGY ile/||/<> TRADİTİONAL PHARMACOLOGY
( Systems pharmacology ilaç etkisini sistem düzeyinde analiz ederken İLE traditional pharmacology tek hedef odaklı yaklaşım kullanır )
( Formül: Network pharmacology )
- T GÖZE ile/||/<> B GÖZE
( T göze gözesel immünite İLE B göze humoral immünite )
( Formül: CD4⁺/CD8⁺ (T) İLE IgM/IgG üretimi (B) )
- t "ZAMANI" değil t DEĞERİ/DEĞİŞKENİ
- T-TEST İLE ANOVA İLE CHİ-SQUARE ile/||/<> HİPOTEZ TESTLERİ
( Farklı veri türleri için istatistiksel testler. )
( Formül: t = (x̄₁ - x̄₂)/SE )
- T ile T
( Türk abecesinin yirmidördüncü harfi. İLE Trityum'un simgesi. )
- T ile Tb ile Tc ile TC
( Trityum'un simgesi. İLE Terbiyum'un simgesi. İLE Teknetyum'un simgesi. İLE Türkiye Cumhuriyeti'nin kısaltması. )
- TA PHYSICA
ile/ve/||/<>
TA POIOUMENA
ile/ve/||/<>
TA CHREMATA ile/ve/||/<>TA PRAGMATA
ile/ve/||/<>/<
TA MATHEMATA
- TA ile Ta ile Th ile Ti ile Tl ile Tm/Tu ile TU/TÜ/TÜH
( Dek, değin, kadar ya da beri gibi ilgeçlerle birlikte kullanılarak, bir eylemin, bir hareketin, bir yerin, bir şeyin başladığı ya da sona erdiği noktayı, zaman ve uzaklık bakımından abartmalı bir biçimde anlatır. İLE Tantal'ın simgesi. İLE Toryum'un simgesi. İLE Bir tören sırasında, askerleri biraraya toplamak, törenin başladığını bildirmek vb. amaçlarla çalınan borazanın çıkardığı ses. İLE Talyum'un simgesi. İLE Tulyum'un simgesi. İLE "Yazıklar olsun" anlamında kullanılır. )
- TAAB ile TAB' ile TÂB[Fars.] ile -TÂB[Fars.]
( Yorgunluk. | Sıkıntı, zahmet, eziyet, meşakkat. | Sinirlerin zayıflığından dolayı kaslarda ve çeşitli yerlerde duyulan şiddetli sancı. | Tabiat, huy. | Damga, mühür basma. | Kitap basma. İLE Güç, kuvvet, tâkat. | Işık, parlaklık. | Harâret. | Tazelik. | Kıvrım, büklüm. | Sıkıntı, eziyet. | Öfke. | Kılıcın keskinliği. İLE "parlayan, parlatan, aydınlatan" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar. [ÂLEM-TÂB: Dünyayı aydınlatan.] )
- TAABBÜD ile/ve TEFEKKÜR ile/ve TEVEKKÜL
- TAADDÜT[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, SAYININ ARTMASI
- TAAFFÜN[< UFÛNET] değil/yerine/= ÇÜRÜYÜP KOKMA, KOKUŞMA | YANGI/İLTİHAP
- TAAHHÜT ile/ve/||/<>/> TEMÎNÂT
- TAALLÜM[< İLM] ile/ve/<> İLİM
( Öğrenme, öğrenilme, okuyarak, ders alarak öğrenme, elde etme. İLE/VE/<> ... )
( Gerekli fakat yeterli değildir. İLE/VE/<> ... )
- TAAM" değil TAMAM
- TAAMMÜD[Ar. < AMD] ile TAANNÜD[Ar. < İNÂD | çoğ. TAANNÜDÂT]
( Bir işi bilerek ve isteyerek yapma. İLE İnad etme, direnme, ayak direme. )
- TAAMMÜDEN[Ar.] değil/yerine/= KASTEN
- TAAMMÜT[Ar.] ile/<> TAAMMÜDEN
( Bir işi ya da suçu bile bile, tasarlayarak yapma. | İşlenecek bir suçun, daha önceden tasarlanması. İLE/<> Kasten. )
- TAANNÜT[Ar.] değil/yerine/= DİRENME, DİRENİM
- TAARRUZ ile/ve/<>/değil/yerine TEYAKKUZ
- TAASSUB ile AKIL TUTULMASI
- TAASSUB ile/ve/değil BİLGİ/DENEYİM EKSİKLİĞİ
- TAASSUB ile/değil/yerine GELENEKSEL DEĞER/LER
- TAASSUB[Ar.] ile/değil/yerine ÖNCELİK
- TAASSUB ile TASALLUT
( Taassub, tasalluta dönüşmemelidir! )
- TAASSUB ile/değil/yerine/>/>< TASAVVUF
( TASAVVUF: Taassubu yok eden neyse, o! )
- TAASSUB ile TUTUCULUK
- TAASSUP[Ar.]/BIGOTRY[İng.] değil/yerine/= BAĞNAZLIK
- TAAZZUM[< AZÂMET] ile BÜYÜKLÜK SATMA, KİBİRLENME | KEMİKLEŞME
- KATMAN/TABAKA[Ar.] ile BÖLÜM
- TABAKA[Ar.] ile/ve/||/<> KATMAN
- TABAN TABANA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAMAMEN
- TABASBUS[Ar. < BASBASA]/MÜTEBASBIS değil/yerine/= YALTAKLANMA/YALTAK
( Birine hoş görünmek için onursuzca davranmak. )
- TABELA[İt. < TABELLA] ile URANLIK/PANKART[Fr. < PANCARTE]
( Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret ya da resim bulunan, tahta ya da sac parçası, levha. | Hastahane, yatılı okul, askerî birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, günlük yemek için çıkarılan erzakın türünü, miktarını gösteren çizelge. | Hastahanelerde, her hastanın, gündelik yemek ve ilâcının yazıldığı kâğıt. İLE Toplantı ve gösterilerde taşınan, üzerinde benimsenen amacın birkaç sözle gösterildiği karton ya da bezden levha. )
( ... ile LAFİTE )
- TAB-I MÜSTAKÎM ve/||/<> AKL-I SELÎM
- TÂBİ ile MAHKUM
- TÂBİ ile SEVMEK
( İkisinin de, "Nasıl?"ı olmaz/sorulmaz. )
( Tâbi olan ve seven, herşeyini sunar, hiçbir şey beklemez/sakınmaz. )
- TÂBİ'[< TEB] ile TÂBİ'[< TAB]
( Birinin arkası sıra giden, ona uyan; Boyun eğen, bağlı kalan; birinin emri altında bulunan. İLE Kitap basan/bastıran; Matbaacı. )
- TÂBİ ile/değil TABİÎ
- TÂBİ'[Ar.] ile TÂLÎ[Ar.]
- TÂBİ ile/ve/değil/yerine UYUMLU
- TABİAT ile/ve/||/<> İTİMAT
- TABİATIYLA değil/yerine/= DOĞAL OLARAK / KENDİLİĞİNDEN
- TABİB ile/ve/<>/< ÂLİM
( Âlim olmadan, tabib olamazsınız(olunmaz/dı da).
[Osmanlı dönemindeki öğrenim ve eğitimde geçerliydi. Bugün de, Osmanlı bilgi ve deneyimini önemseyen, derinlikli/kapsamlı tutumunu devam ettiren Amerika'da, tıp ve hukuk bölümünden önce, üniversitede bir bölüm tamamlamış olma gerekliliği/zorunluluğu bulunmaktadır.]
[Umarız, bir gün, bizim öğrenim/eğitim düzenimiz/bilincimiz de aynı çizgiye yüksel(til)ecektir!] )
( İster tabip/hekim, ister hakim/avukat ya da herhangi bir alanda ilerlemek/yürümek ve derinleşmek için, önce, düşünme nedir?, nasıl düşünülür?, kavramlar nasıl tanımlanır, nasıl birbirine eklemlenir? önermeler nasıl kurulur? gibi temel, mantık ve usûl ile ilgili altyapı ve bilgi/ler oluşturulmalıdır ki, daha sonra, esasa ve ayrıntılara geçilebilsin. )
- TABİP/TABİB[Ar.] ile/ve/değil ALYENİST[Fr.]
( Hekim. İLE/VE/DEĞİL Deliler hekimi. )
- TABİB ve HABİB
- TABİB ile/ve/değil KEHAL
( Hekim. İLE/VE/DEĞİL Göz hekimi. )
- TABİÎ ÂFET[Ar.] değil/yerine/= DOĞAL KIRAN
- TABİÎ Kİ DE" ile "TABİÎ Kİ" DE ...
( Buradaki "de", fazla/yanlış. İLE Buradaki "de", bağlaç olarak başka bir konuya geçiş olarak kullanılmaktadır. )
- TABİÎ Kİ DE/İYİ Kİ DE değil TABİÎ Kİ/İYİ Kİ
- TABİÎ Kİ ... ile/ve/<> (...) HALİYLE (...)
- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN
- TABİÎ Kİ ile/ve/<> KESİNLİKLE
- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/||/<>/< MUHAKKAK
- TABÎÎ değil/yerine/= DOĞAL/OLAĞAN
- TABİ(İ) ile TÂBİ ile TÂBİ
( Elbette; Doğal(/doğal olarak). İLE Bağımlı. İLE Basıcı. | Yayımcı. )
- TABİP FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> FİLOZOF TABİPLER
- TABİP/TABİB/HEKİM/DOKTOR değil/yerine/= SAĞAN/SAĞALTMAN/SAGUN/ONULTMAN
- TA'BÎR CAİZSE değil/yerine/= DEYİM YERİNDEYSE/DEYİŞ UYGUNSA
- TABİR-İ CAİZSE değil/yerine/= DEYİM YERİNDEYSE
- TABLA[Ar.] ile LEVİ
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE Etiyopya'da, kadınların, dudaklarına yerleştirdikleri tablalar.[Toplumsal konum, zenginlik, güç göstergesidir ve gurur kaynağıdır.] )
- TABLA ile/<> TABLAKÂR
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE/<> Tablacı. | Büyük konaklarda mutfaktan yemek tablalarını götürüp getiren görevli. )
- TABLDOT[Fr. TABLE D'HOTE]["TABÜLOT" değil!] değil/yerine/= SEÇMESİZ YEMEK
( Seçmesiz yemek. | Birçok kişinin, erzak sağlayıp kendine yemek pişirtmek için kurduğu ortaklık. )
- TABLO[Fr. TABLEAU] değil/yerine/= DİZELGE
( Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel ya da kara kalem resim. | Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi. | Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara. | [tiyatro] Bir perdenin, dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü. )
- TABLO ile ŞEMA[Fr.]
( CHART vs. SCHEME/SCHEMA[phil.] )
- TABU[Fr. TABOU] ile FETİŞ[Fr. FETICHE]
( Kutsal sayılan bazı kişilere, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan (nesne, sözcük, davranış). İLE Put. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran öteki cinse ait giysi, ayakkabı vb. eşya. )
- TABU ile/ve/<> DOGMA
- TABU ile/değil GELENEK
- TABU[Fr. < TABOU] ile/ve/<> TAPU
( Kutsal sayılan bazı insanlara, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan [nesne, sözcük, davranış] İLE Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge. | Tapu işlerinin yürütüldüğü kuruluş. )
- TABU ile/değil YASAK
- TABYA SOKAK :
( Kireçburnu Mahallesi sokaklarından biridir. Milli mücadele sırasında bu tabya kullanılmış ve çeşitli yerlerden elde edilen silah ve cephane tabyada saklanmış sonra da takalarla Karadeniz yolu ile Anadolu'ya gönderilmiştir. Bu nedenledir ki bir Sokağa "Tabya Sokak" adı verilmiştir. )
- TAÇ KAPI/PORTAL ile/||/<> TAK/ZAFER TAKI
( Bezemeli ana kapı. İLE/||/<> Eski Roma'da zafer kazanan komutan ve imparatorlar adına inşâ edilen anıtsal yapı. )
- TAC MAHAL ile SAFDAR JANG
( Agra - Hindistan [1631 - 1654] İLE Yeni Delhi - Hindistan [1754] )
- TAÇ[Ar. < TÂC] ile TAÇ[İng. TOUCH]
( Soyluluk, iktidar, güç ya da hükümdarlık simgesi olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık. | Gelinlerin başlarına takılan süs. | Genellikle göz düzeyinden yüksek mobilyaların üstlerindeki kabartmalı, oymalı, süslü bölüm. | Çiçeğin dıştan ikinci halkasında bulunan yaprakların hepsi. | Bazı tarikatlarda, şeyhlerin giydikleri başlık. İLE [futbol] Yan, dokunma. )
- TÂCİL ile TÂCİR
( Hızlandırma, çabuklaştırma, tezleştirme. İLE Ticaretle uğraşan kişi. )
- TÂCİR[Ar. < TCR] ile TÜCCAR[Ar.]
( TAKÎ + CESUR + RAUF )
- TÂCİZ ile/değil TAVIR
- TÂCİZ[Ar.] değil/yerine/= USANDIRI, USANÇ
- TAÇLI VİRÜS ile/ve/||/<>/< TAÇSIZ VİRÜS/LER
( Covid 19 İLE/VE/||/<>/< Yaşamımızdaki ve zihnimizdeki çoğu (olası) "sorun". )
- TAD [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- TAD [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- TAD [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- TA'DÂD[Ar. < ADED] değil/yerine/= SAYMA; SAYI | BİRER BİRER SÖYLEME, SAYIP DÖKME; SAYIM
( SAYMA; SAYI | BİRER BİRER SÖYLEME, SAYIP DÖKME; SAYIM )
- TA'DÂD[Ar. < ADET] (ETMEK)[Ar.] ile/ve/||/<> İHYÂ'[Ar. < HAYÂT] (ETMEK)[Ar.]
( Sayma, sayı. | Birer birer söyleme, sayıp dökme, sayım. İLE/VE/||/<> Diriltme, diriltilme, canlandırma. | Can verircesine iyilik etme, lütfetme. | Yeniden güçlendirme. | Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. )
- TADI:
ASİT OLAN MEYVELER ile/ve HAFİF ASİT OLAN MEYVELER
( * Portakal - Alkali
* Mandalina - Alkali
* Klementin - Alkali
* Greyfurt - Alkali
* Limon - Alkali
* Nar - Alkali
* Ananas - Alkali
İLE/VE
* Çilek - Alkali
* Domates - Alkali
* Elma - Alkali
* Armut - Alkali
* Şeftali - Alkali
* Üzüm - Alkali
* Kiraz - Alkali
* Kayısı - Asit
* Erik - Asit )
- TADI TATLI OLANLAR
* Hurma - Alkali
* İncir - Alkali
* Tatlı üzüm - Alkali
* Tatlı elma - Alkali
* Muz - Alkali
- YANSIZ MEYVELER
* Karpuz - Alkali
* Kavun - Alkali
- KURUTULMUŞ MEYVELER
* Erik - Asit
* Kayısı - Asit
* Armut - Alkali
* Elma - Alkali
* İncir - Alkali
* Muz (olgunsa) - Alkali
)
- TADI-TUZU (OLMAMAK/KALMAMAK)
- TADINI BİLMEK ile TADINI YAŞAMAK
( Deneyimlemiş olmak. İLE Deneyimin, zaman, zemin ve dengesini/dozunu doğru belirleyerek sürdürebilmek. )
- TADINI ÇIKARMAK ile/ve SEFASINI SÜRMEK
- TADLANDIRMA/K ve/<> TAÇLANDIRMA/K
- TAFEL DENKLEMİ ile/||/<> OHM YASASI
( Tafel elektrokimya η = a + blogj, Ohm lineer V = IR. )
( Formül: Logaritmik İLE lineer )
( Georg Ohm tarafından 1827 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- TAFEL İLE BUTLER-VOLMER İLE MARCUS ile/||/<> ELEKTRON TRANSFER KURAMLERİ
( Elektrokimyasal kinetik modeller. )
( Formül: η = b log(i/i₀) )
- TAFEL İLE BUTLER-VOLMER İLE MARCUS ile/||/<> ELEKTROT KİNETİĞİ
( Elektrot reaksiyon hızı kuramları. )
( Formül: η = (RT/αnF)ln(i/i₀) )
- TAFLANOĞLU, NURİ (İST. 1940) :
( Sarıyer altyapısından yetişti ve aralıklı olarak 7 sezon (1959 - 1961 ve 1962 - 1967) Sarıyer takımında tescilli kaldı. Bu süre içinde 35 lig, 10 kupa, 3 turnuva maçı olmak üzere 48 resmi ve ayrıca 15 özel maçla birlikte toplam olarak 63 maçta yer aldı. Özel maçlarda takımına bir gol kazandırdı. İki lig maçında (Birinci kaleci Gürbüz diğeri de Rıza sakatlanarak sahayı terk ettiler) kaleci oynadı. Takım kaptanı olara da görev yaptı. 1940 Sarıyerli Sporcular Derneği kurucusu üyesidir. )
- TAFRA[Ar.] değil/yerine/= SIÇRAMA
( Yukarıya sıçrama, atlama. | Yukarıdan atıp tutma. | İlimde, rütbe, derece alma. )
- TAFSİL ile TASNİF
- TAFSÎLÂT[Ar. < TAFSÎL < FASL] ile/ve/< AÇIKLAMA
( ... İLE/VE Etraflıca, uzun uzun açıklamalar. )
- TAFZİH[Ar.] değil/yerine/= REZİL ETME
( Birinin kötü yanlarını ortaya çıkarma. )
- [ne yazık ki]
TAGALLÜP[Ar.] değil/yerine/= ZORBALIK
- TAGAYYÜR[Ar. < GAYR] değil/yerine/= DEĞİŞME, BAŞKALAŞMA
- TAHÂDU'[Ar. < HUD'A] ile TAHADDU'/TAHAZZU'[Ar. < HUDÛ'/HUZÛ'] ile TAHADDUR[Ar. < HIDR/HIZR] ile TAHAZZUR[Ar. < HÂZIR] ile TAHADDÜR[Ar. < HADER] ile TAHADDÜR[Ar. < HADR] ile TAHAZZÜR[Ar. < HAZER] ile TAHATTUR[Ar. çoğ. TAHATTURÂT]
( Aldanmış gibi görünme. İLE Alçakgönüllülük gösterme. İLE Yeşilleşme, yeşil renk bağlama. İLE Hazır olma/bulunma. İLE Örtünmek, tesettür. | Uyuşma, uyuşturulma. İLE Yokuş aşağı inme. | Yukarıdan aşağı akıp gitme. İLE Sakınma, korunma, çekinme. İLE Anımsama, hatıra getirme/getirilme, unutulduktan sonra anımsanan şey. )
- TAHAFFUZ[Ar.] değil/yerine/= BARINMA, KORUNMA
- TAHAKKÜM[Ar.] değil/yerine/= BASKI, ZORLAMA
- TAHALLÜF[< HİLÂF] değil/yerine/= GERİDE KALMA, ARKADA BIRAKILMA | UYGUN GELMEME
- TAHAMMÜL EDEMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ALIŞAMAMAK
- TAHAMMÜL ETMEK ile/ve/değil/||/<>/< KABUL
- TAHAMMÜL ETMEK ile/ve/değil MÜSAMAHA GÖSTERMEK
- TAHAMMÜL[Ar.] değil/yerine/= DAYANMA, KATLANMA
( Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması. | Kişinin kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma. )
( ... ile TITIKSHA )
- TAHAMMÜL ile/ve/değil/yerine/||/<> DİRENÇ/İHTİYÂR
( [not] ENDURANCE vs./and/but/||/<> RESISTANCE
RESISTANCE instead of ENDURANCE )
- TAHAMMÜL[Ar. < HAML | çoğ. TAHAMMÜLÂT] ile TAHAMMÜR[Ar. < HAMR | çoğ. TAHAMMÜRÂT]
( Yüklenme, bir yükü üstüne alma. | Dayanma, katlanma. | Kaldırma. İLE Mayalanma, ekşime. )
- TAHAMMÜL ve/||/<>/< TAHAYYÜL
- TAHAMMÜL ile TÂVİZ
- TAHAMMÜL ile/ve/<> TESLİMİYET
- TAHAMMÜLFERSA[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DAYANILMAZ
itibarı ile 35.603 başlık/FaRk ile birlikte,
35.603 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(120/144)
(1996'dan beri)