M ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 35.603 başlık/FaRk ile birlikte,
35.603 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(108/144)
- SABAHÎ değil SABÂ MAKAMI
- ŞABAN, İZZETTİN (SARIYER, 1895 - 1975) :
( Sariyer'de doğdu. İlk tahsilini Sarıyer İptidai Mektebinde ve takiben de Mekte - i Tefeyyüz'de yaptı. 1907'de Kumkapı Fransız Mektebinde okudu, lise tahlisini Robert Kolejde tamamladı. 1919'da Darülfünun - u Osman - î'de Tıp eğitimine başlayıp, 1924'te Mekteb - i Tıbbiye'den doktor olarak mezun oldu. 1927 - 1929 yılları arasında Paris'te Akliye ve Asabiye ihtisası sırasında Salpetriere'de Nöroloji, Villejuif Bimarhanesin'de Furus'un yanında Akliye asistanlığı yaptı. Deliliğin Psikolojisi, Psikoanaliz, İlmi Beşer isimli üç Türkçe eseri ayrıca Türk İnkilaplarını tahlil eden Bersam - ı Sa'adet isimli eserini yazdı. "İslam Tıp Tarihi" çevirisini yaptı. Yeni Adam Mecmuasında pek çok makalesi yayınlandı. Tanrı Dağı Mecmuasında yayın heyetinde yer aldı. Toptaşı Tımarhanesi'nde ve sonra da Bakırköy Sinir Hastanesinde altı yıl çalıştıktan sonra Gazi Terbiye Enstitüsünde Muallim, Erzurum ve Zonguldak Numune Hastanelerinde mütehassıs doktor olarak görev yaptı. Milli Eğitim Sağlık Müfettişi son on yıllarda da İstanbul Müzeler ve Kütüphaneler Tabipliği görevinde bulundu ve 1963 yılında kendi isteği ile emekli oldu. Türkiye'de psikanalizin tanıtılmasında öncülük yapmıştı. 1932 yılında Freud'un yayınladığı Imago Dergisinde Merkez Efendi'nin bir rüyasını psikanalitik olarak yorumlayan uzun incelemesi önemli bir yayınlarından biridir. )
- SABAN/PULLUK[Rusça PLOUG] ile SAPAN
( Toprağı sürmek için kullanılan tarım aracı. İLE ... )
( NEVCER ile ... )
( GIBÂZ ile ... )
( PLOUGH ile ... )
( ARATRUM ile ... )
( ARATRO con ... )
( AROTRON ile ... )
( PELEUGH ile ... )
- SABATİER İLE LANGMUİR-HİNSHELWOOD İLE ELEY-RİDEAL ile/||/<> KATALİZ MEKANİZMALARI
( Heterojen kataliz reaksiyon yolları. )
( Formül: r = kθAθB (L-H) )
- SABBÂR[Ar. < SABR] ile SABBÂR[Ar.]
( Atlas çiçeği, kaktüs. | Mısır/Frenk inciri. İLE Çok sabırlı, sabrı çok olan. )
- SÂBIK[Ar.] ile SÂDIK[Ar.]
( Önceki. İLE Sadakatli. | Doğru, gerçek. )
- SABIN değil SABUN
- SABIR:
"BEKLEME BECERİSİ" değil BEKLERKEN, DOĞRU DAVRANIŞ SERGİLEME
- SABIR DİLEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET DİLEMEK
- SABIR ETMEK ile/ve ZABT ETMEK
- SABIR (TASABBUR)
- SABIR ile ...'A KATLANMAK
- SABIR ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET
- SABIR ile/ve ANLAYIŞ
( PATIENCE vs./and UNDERSTANDING )
- SABIR ile/ve AZMAMAK
- SABIR ile/ve/değil/yerine BELÂ GELMEDEN ÖNCEKİ SABIR
- SABIR ile/ve/değil/<>/ne yazık ki ÇIKAR
- SABIR ve/<> HİZMET
- DAYANÇ/SABIR ile İSYAN ETMEMEK
- SABIR ile/ve KANAAT ile/ve MÜRÜVVET
( Tamamıyla nefs mertebesinden geçmeyen, mürüvvet sahibi olamaz. )
- SABIR ile KAYITSIZLIK/İLGİSİZLİK
- SABIR ile/ve KENDİNİ TUTMAK
- SABIR ile/ve/||/<> NAMAZ
( NAMAZ: Varoluş sıkıntısından kurtulmayı da sağlar. )
- SABIR ile SABR-I ANİLLAH
- SABIR ile/ve SEBÂT
( Allah'ın adlarının sonuncusudur. )
( PATIENCE vs./and PERSEVERANCE )
- SABIR ile/ve/<>/> SELÂMET
( SABIR GEREK EVVELÂ
SONRA TAHAMMÜL
SONRA TENEZZÜL
SONRA İLİM, İRFAN GEREK
SONRA AŞK, ŞEVK GEREK
SONRA YOKLUK
EN SONUNDA KİŞİLİK! [OLUŞUR] )
( Sabır, öyle bir iptir ki; sen kopacak/bitecek sanırsın, o, gittikçe güçlenir/çoğalır. )
- SABIR ile/ve SIĞINMA
- SABIR ile/ve TÂKAT
- SABIR ve/<> TAVIR/TUTUM
( Hiçbir şeyin yokken gösterdiğin. VE/<> Her şeyin varken sergilediğin. )
- SABIR ile/ve TEVEKKÜL
- SABIRLI KİŞİLER:
GEMİLERİ YAKAN ile/ve/değil/||/<>/> LİMANLARI YAKAN
- SABİTFİKİR ile/ve/> TAKINTI ile/ve/> TAASSUB/NEVROZ
( Bir "düşüncenin", yerinden oynatılamazlığı. İLE/VE/> Sabitfikre, duygunun da katılması (ile). İLE/VE/> Sinirlilik/asabileşme ve çeşitli türlerde tepkisellikler. )
- HATA:
SABİT ile/||/<> DÜZENLİ ile/||/<> RASTLANTISAL
- SABİT MİTLER:
KOZMOGONİK ile/ve/<> ÖLÜM | ile/ve/<> EROS
- SÂBİT[Ar. < SEBÂT, SÜBÛT] ile Sâbit[Ar.]
( Hareketsiz, kımıldamayan, yerinde duran. | İspat edilmiş, anlaşılmış. İLE Ünlü Türk şairlerindendir.[ö. 1716, h. 1124] )
- SABİT YÖRÜNGE(GEO) ile/ve/||/<> DÜŞÜK DÜNYA YÖRÜNGESİ(LEO) ile/ve/||/<> ORTA DÜNYA YÖRÜNGESİ(MEO) ile/ve/||/<> KUTUPSAL YÖRÜNGE VE GÜNEŞ EŞZAMANLI YÖRÜNGE(SSO) ile/ve/||/<> AKTARIM YÖRÜNGELERİ VE SABİT KONUMSAL AKTARIM YÖRÜNGESİ(GTO) ile/ve/||/<> LAGRANGE NOKTALARI(L)
- SABİT ile/ve/<>/değil/yerine BELİRLİ
- SABİT ile/ve DEĞİŞMEYEN
( FIXED vs./and INVARIABLE )
- SABİT ile/ve/||/<> DONMA
- SABİT ile/ve/değil HAREKET NOKTASI
( [not] FIXED vs./and/but MOTION POINT )
- SABİT ile İLİŞKİ
( FIXED vs. RELATION )
- SABİT ile/ve/||/<>/> KOZMİK SABİT[1917 < ARKÜTAS (M.Ö. 320)]
- SABİT ile/ve/değil/yerine/||/<> SÂDIK
( [not] CONSTANT/FIXED vs./and/but/||/<> TRUE/TRUTHFUL
TRUE/TRUTHFUL instead of CONSTANT/FIXED )
- SABİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SADIK
- SABİT ile/ve TEK
( FIXED vs./and UNIQUE )
- SABİT ile ZÂBİT
( Sabitleyen kişi/şey. İLE Tutan, saklayan, zabteden kişi/şey. | Rütbesi, teğmenden, binbaşıya kadar olan asker, subay. | Yönetme gücü olan, dediğini yaptıran. )
- SABİTLEME ile/ve/<> İSTİKRAR
- SABİTLER:
YER ÇEKİMİ ile/ve/||/<> IŞIK ile/ve/||/<> PLANCK
- SABİT/LER ile/ve/<> DEĞİŞKEN/LER
( FIXES vs./and/<> VARIABLES )
- SABİT/LİK ile/ve DÖNÜŞTÜRÜLEMEZ/LİK
( FIXED vs./and UNTRANSFORABILITY/NESS )
- SABİT/LİK ile/ve/||/<>/> SAĞLAM/LIK / BERK/LİK
- Sabır için DİNLE!!!
- Sabır için SUS!!!
- Sabır törpüsü olmamak için SUS!!!
- ŞABLON ile/ve/||/<> HARİTA
- [ne yazık ki]
!SABOTAJ[Fr.] ile !KOMPLO[Fr. COMPLOT] ile !KUMPAS/KOMPAS[Fr. COMPAS] ile !MANİPLE[Fr.]
( Baltalama. [Fransa'daki işçilerin, haklarını almak/savunmak üzere tepki olarak ayaklarındaki saboları[tahta ayakkabı], makinelerin içine atmasıyla] İLE Birine, bir kuruluşa karşı, toplu olarak alınan, gizli karar. | Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir tasar. İLE Dizicilerin, harfleri, satır durumuna getirirken, içine yerleştirdikleri ayarlanabilir demir yuva. | Gizli bir iş, düzen hazırlamak. İLE Telgraf imlerini göndermek için bir devredeki akımı kesmekte ya da yeniden vermekte kullanılan aygıt. | Roma ordusunda, 60 ya da 120 erden ibaret bölük. | Bazı papazların ayinlerde sol kolun bileğine yakın taktığı süslü şerit. )
( !SABOTAGE vs. !CONSPIRACY vs. !PLOT vs. !MANIPLE )
- SABREDİLEN BELÂ ve/<> ŞÜKREDİLEN NİMET
( İkisi de geliştirici/ilerleticidir. )
( Both of them are progressive. )
- SABRETMEK ile/değil/yerine UZAKLAŞMAK
- SABRETMELİ!
- SABRİ ARTAM CAMİİ :
( Hayırsever Sabri Artam tarafından Bahçeköy Beldesi'nin Kemer mahallesinde inşâ edilen ve Osmanlı mimarı tarzında bir cami olup, tarihi özelliği yoktur. )
- SABRI OLMAYAN ile/ve/değil/yerine/>/<>/>< RÂZI OLAN
( İntizar eden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>/<>/>< Zevk eden. )
- SABRI SINAMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<> SABRI ZORLAMAK
- SABUN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SABUN ile/||/<> DETERJAN
( Sabun doğal yağlardan İLE deterjan sentetik )
( Formül: Yağ + Baz → Sabun İLE Petrol türevleri )
- SABUN ile/ve/||/<> KÖPÜK
( ... İLE/VE/||/<> Sabun, deterjan vb.nin suda erimesinden oluşan beyaz kabarcık. | Çalkanan, kaynatılan, mayalanan, yukarıdan dökülen sıvıların üzerinde oluşan hava kabarcıkları yığını. | Yapay olarak elde edilen, yumuşak ve esnek dolgu gereci. | Gaz ve buharların sıvı katmanları ile kuşatılmasından oluşan yığın. | Hayvanların, bazı kez de kişilerin ağzında görülen salyamsı kabarcıklar. )
- SABUN ile/ve ŞAMPUAN
( Sabun ile ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
(
)
( BERHÛH ile/ve ... )
( SOAP vs./and SHAMPOO )
- SABUNCU İSKELESİ :
( Sarıyer balıkçı barınağının (Taşiskelesi) batı kısmında küçük bir iskele idi. Küçük balıkçı kayıkları ile mangal kömürü taşıyan küçük tekneler bu iskeleye yanaşıyordu. Rıhtım tanzim ve çevre düzenlemesi sırasında 1999'da bu iskele de ortadan kaldırıldı. )
- SAÇ RENGİ AÇMADA:
SOMBRE ile/değil/||/<> OMBRE
( En fazla 4 ton açık renk yeğlenebilir. İLE Saçın doğal tonundan 7 ton daha açık renkler yeğlenebilir.[Saçların doğal rengi fark etmeksizin çok farklı tonda uygulanabilmektedir.] )
- SAÇ ile BİR TUTAM SAÇ
( HAIR vs. STRAND )
- SAÇ ile/<> LEPİSKA[Leipzig kentinin adından]
( ... İLE/<> Uzun, sarı ve yumuşak saç. )
- SAÇ ile/||/<> SEÇ
( Gelişigüzel ayırmak[dağılmışlar arasından]. İLE/||/<> Beğenip ayırmak[derilmişler arasından]. )
- SAÇ ile/ve/<> TIRNAK
( Saç ve tırnaklar ölümden sonra uzamazlar! [Ölümde gövde su kaybettiğinden dolayı deri sıkılaşır, bu da saç ve tırnağın uzadığı yanılgısına neden olur.] )
( "Saç, sefadan; tırnak, cefadan uzar." )
( Baş derisini kaplayan kıllar. İLE İnsanda ve çoğu omurgalı hayvanda parmak uclarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka. | Kanca gibi araçların kıvrık yeri. | Gemi demirinin ucundaki yassı parça. | Ciltçilikte tek yaprakları büküp cildi birleştirebilmek için bir yanında bırakılan şerit durumundaki kenar. | Heykel dökümünde, kalıp parçalarının birleştirilmesinde kolaylık sağlamak amacı ile yapılan dişlerin her biri. | Kanun çalmakta kullanılan mızrap. | Tenekecilerin delik açmak için kullandığı alet, keski. | Tırnak işareti. )
( ŞA'R ile/ve/<> ZIFR )
- SAÇAK ile SAÇAK
( Bazı giyim eşyalarında ya da döşemeliklerde, kumaş kenarlarına dikilen, süslü iplikten püskül. | Kenarlardaki iplik püskülü. İLE Bir yapının herhangi bir bölümünü, güneş ve yağmurdan koruması için, o bölümden dışa taşkın ve altı boşta olarak yapılan örtü. İLE Bir gaz ortama yerleştirilen ve yüksek bir gizilgüç verilen bir nesnenin yüzeyinde oluşan ışık olayı. )
- SACHER-MASOCH ile/ve/||/<>/> RICHARD FREIER von KRAFT-EBING ile/ve/||/<>/> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<>/> THEODOR REIK ile/ve/||/<>/> JACQUES LACAN ile/ve/||/<>/> GILLES DELUZE
( [Mazoşizm Üzerine Kitaplar/ı...]
1870'te. İLE/VE/||/<>/> 1886[Eşeyselliğin Psikopatolojisi] İLE/VE/||/<>/> 1905[Eşeysellik Kuramı Üzerine Üç Deneme], 1920[Haz İlkesinin Ötesinde], 1924[Mazoşizmin Ekonomik Sorunu] İLE/VE/||/<>/> 1957[konuşması], 1973[Aşk ve Şehvet Üzerine] İLE/VE/||/<>/> 1964[XI. Seminer] İLE/VE/||/<>/> 1967[Sacher-Masoch'un Sunumu] )
- SAÇILIM ile/değil/yerine/>< AÇILIM
- SAÇLARIN BEYAZLAMASI:
YASTAN ile/değil/yerine YAŞTAN
- SAÇMA-SALAK değil SAÇMA-SAPAN
- SAÇMA ile ABARTI
( ABSURD vs. EXAGGERATION )
- SAÇMA ile ABES
( ABSURD vs. IMPROPER/UNREASONABLE )
- SAÇMA = ABES = ABSURD[İng., Alm.] = ABSURDE[Fr.] = ABSURDO/DA[İsp.]
- [ne yazık ki]
SAÇMA ile/ve/değil/||/<> BAĞLANTISIZ
- SAÇMAK ile/ve/değil/||/<>/< SAVURMAK
- SAÇMALAMAK ile/ve DENSİZLİK[< TENG/LİG]
- SAÇMALAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SAYGISIZLAŞMAK
- SAÇMA/LIK:
KİŞİNİN ÇIĞLIĞI ile/ve/ne yazık ki/||/<> DÜNYANIN SESSİZLİĞİ/SUSKUNLUĞU
- SAÇMALIK ile AHMAKLIK
- SAÇMA"LIK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAŞILAMAZLIK
- SAÇMALIK" ile/ve/değil/yerine/<> ÇELİŞKİ
- SAÇMALIK ile/ve/değil/||/<>/> KISIR DÖNGÜ
- SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR:
BİÇİMSİZ ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK ile/ve/||/<> SALDIRI ile/ve/||/<> KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA ile/ve/||/<> TARTIŞMALI NEDEN ile/ve/||/<> İSTATİSTİKSEL HATA ile/ve/||/<> ŞAŞIRTMA ile/ve/||/<> YETKEYE BAŞVURMA ile/ve/||/<> DUYGULARA BAŞVURMA ile/ve/||/<> KIYASLAMA HATALARI ile/ve/||/<> SINIFLANDIRMA HATALARI
( BİÇİMSİZ SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR
( INFORMAL FALLACIES vs./and/||/<> FALLACIES )
BELİRSİZLİK SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: GÖNDERMELİ ile/ve/||/<> VURGULAMA ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK
( FALLACY OF: EQUIVOCATION vs./and/||/<> ACCENT vs./and/||/<> AMPHIBOLY )
SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME
( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )
KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA
( BEGGING THE QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF IRRELEVANT PURPOSE vs./and/||/<> IRRELEVANT CONCLUSION vs./and/||/<> FALLACY OF STRAW-MAN vs./and/||/<> FALLACY OF RED HERRING )
TARTIŞMALI NEDEN SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YANLIŞ NEDEN ile/ve/||/<> ÖNCESİNDE ile/ve/||/<> ORTAK ETKİ ile/ve/||/<> GÖZDEN KAÇIRILABİLİR NEDEN ile/ve/||/<> YANLIŞ YÖN ile/ve/||/<> KARMAŞIK NEDENLER
( FALLACY OF FALSE CAUSE vs./and/||/<> FALLACY OF "PREVIOUS THIS" vs./and/||/<> JOINT EFFECT vs./and/||/<> GENUINE BUT INSIGNIFICANT CAUSE vs./and/||/<> WRONG DIRECTION vs./and/||/<> COMPLEX CAUSE )
İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ
( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )
ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK
( FALLACY OF THE BEARD vs./and/||/<> BLACK OR WHITE FALLACY vs./and/||/<> ARGUMENT FROM IGNORANCE vs./and/||/<> FALLACY OF SLIPPERY SLOPE vs./and/||/<> COMPLEX QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF MANY QUESTIONS vs./and/||/<> FALLACY OF LIMITED CHOICES )
YETKEYE BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: BİR BİLENE SORMA ile/ve/||/<> YETERSİZ KAYNAK ile/ve/||/<> İNANCA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ORTAK TUTUMA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ÖBEK BASKISI ile/ve/||/<> YARARCI ile/ve/||/<> BEĞENDİRME ile/ve/||/<> DAYATMA ile/ve/||/<> İÇİNDEKİ DEĞİL DIŞINDAKİ(ZARF-MAZRUF) ile/ve/||/<> GENETİK
( ARGUMENT TO AUTHORITY vs./and/||/<> FALLACY OF UNQUALIFIED SOURCE vs./and/||/<> APPEAL TO BELIEF vs./and/||/<> APPEAL TO COMMON PRACTICE vs./and/||/<> BANDWAGON, PEER PRESSURE vs./and/||/<> PRAGMATIC FALLACY vs./and/||/<> APPEAL TO PERSONAL INTERESTS vs./and/||/<> FALLACY OF "IS" TO "OUGHT" vs./and/||/<> STYLE OVER SUBSTANCE vs./and/||/<> GENETIC FALLACY )
DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET
( ARGUMENT FROM FORCE vs./and/||/<> ARGUMENT TO PITY vs./and/||/<> PREJUDICIAL LANGUAGE vs./and/||/<> FALLACY OF SPECIAL PLEADING )
SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> HATALAR
( FALLACIES vs./and/||/<> MISTAKES/WRONGS )
KIYASLAMA HATALARI: GENELLEŞTİRME ile/ve/||/<> ÖZELLEŞTİRME
( FALLACY OF CONVERSE ACCIDENT vs./and/||/<> FALLACY OF ACCIDENT )
SINIFLANDIRMA HATALARI: BÜTÜNLEME ile/ve/||/<> İNDİRGEME
( FALLACY OF COMPOSITION vs./and/||/<> FALLACY OF DIVISION ) )
- SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR
( Sözcükler: "SEN ..." / "SEN DE ..." ile başlatılan/saldırılan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: Tartışmada, öteki kişinin söz ve hareketlerini, kendi görüşünü savunmada kanıt olarak kullanma. | "Bir savın doğruluğunun, savı geliştiren kişinin, kişiliği ile ilgisi olduğu" "savı". | Bir kişinin önerileri yerine, önerinin reddedilmesini sağlamak üzere, kişiye sövülerek yapılan saldırı.
Örnek: - "Senin müdür hakkında söylediklerini duydum. Nankör adam! Sen müdürün o kadar ekmeğini yedin!"
- "...yı şu yaptıysa doğrudur/yanlıştır."
- "...yı savunuyorsa ahlâksızın tekiymiş."
Lat./İng.: ARGUMENTUM AD HOMINEM
* Tanım/açıklama: Tepkisel indirgemecilik.
Örnek:
- ... sorununun bu hâle gelmesinin toplumsal, ekonomik, politik bir sürü nedeni var.
- "Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!..."
İng.: STRAW MAN
Sözcük: "ONA BAKARSAN ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Ortak özellik gösteren iki önermenin birbiriyle aynı olması ya da birbirine çok benzemesi gerektiği" "savı". ZAYIF BENZETME
Örnek: "Osmanlı İmparatorluğu da tıpkı Roma İmparatorluğu gibi parçalanmıştır."
İng.: WEAK ANALOGY
Sözcük: "HERKES ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Çoğunluğun benimsediğinin doğru olduğu" "savı".
Örnek: " 'Herkes' ona oy verdiğine göre yaptıkları da doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD POPULUM
Sözcük: "DEMEK Kİ ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Zaman içinde, önce gerçekleşen bir olgunun, onu izleyen başka bir olgunun nedeni olması gerektiği" "savı".
Örnek: "Güneş tutulmasından sonra deprem oldu. Demek ki depremin nedeni güneş tutulmasıdır."
Lat.: POST HOC ERGO PROPTER HOC
Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "SONUÇTA ..." / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Tersi kanıtlanamayanın doğru olduğu" "savı".
Örnek: "UFO'ların dünyayı ziyaret etmediği yolunda hiçbir kanıt yoktur. Demek ki ediyorlar."
Lat.: ARGUMENTUM AD IGNORANTIAM
Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "ZATEN ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Bağlantı, ilişki ya da ortak özelliklerin, mutlaka neden-sonuç ilişkisi içinde olduğu" "savı".
Örnek: "Genç kızlar, çok çikolata yiyor. Genç kızlarda sivilce çok görülüyor. Demek ki, sivilcenin nedeni çikolatadır."
Lat.: CUM HOC ERGO PROPTER HOC
* Tanım/açıklama: "Geleneksel olanın doğru olduğu" "savı".
Örnek 1: "...'yı öldürmemiz gerekiyor. Çünkü töre böyle."
Örnek 2: "Bunca yıldır böyle yapılıyor. Demek ki doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD TRADITIO / ANTIQUITATEM
* Tanım/açıklama: "Bir tartışmanın taraflarından birinin sessiz kalmasının, sessiz kalan tarafın tartışılan konuda bilgisi olmadığını, haksız olduğunu ya da yanıldığını kabullenmesi anlamına geldiği" "savı".
Örnek: "Sükût, ikrardan gelir! Türk atasözü."
Örnek:
- Sanık, sorguda susma hakkını kullanmıştır!
- "Suçsuzsa neden sussun ki?! Kalkıp açık açık, 'Ben suçsuzum!' derdi suçlu olmasaydı!"
Lat.: ARGUMENTUM EX SILENTIO
Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "BELKİ DE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Sorunun ardında yatan varsayımların doğru olduğu" "savı". YÜKLÜ SORU
Örnek:
- Uyuşturucu kullanmaktan ne zaman vazgeçtin?
- Vazgeçmedim!
- Demek ki hâlâ kullanıyorsun?!...
- Hayır, hiç kullanmadım!
- "Ama vazgeçmediğini itiraf ettin!"
İng.: LOADED QUESTION
Sözcükler: "TEMELDE ..." / "HİÇ" / "HEP" ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: Döngüsel nedensellik. Kendi kendini "kanıtlayan" önerme.
Örnek: "O, tembeldir. Çünkü çalışmayı hiç sevmez."
Örnek: "Yalancı değilim. O nedenle, tüm söylediklerim doğrudur."
Örnek: "Sudan hafif maddeler yüzerler. Çünkü batmazlar."
Lat.: PETITIO PRINCIPII
İng.: BEGGING THE QUESTION
Sözcükler: "NASILSA ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Ünlülerin/güçlülerin/zenginlerin söylediklerinin doğru ya da yoksulların söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek 1: "... bunu söylüyorsa doğrudur."
Örnek 2: "O beş parasızın teki! Söylediklerine kim inanır!?..."
Lat.: ARGUMENTUM AD CRUMENAM
* Tanım/açıklama: "Yoksulların söylediklerinin doğru ya da zenginlerin söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek: "Adamın beş parası yok ki çapkınlık yapabilsin!"
Örnek: "Adamın milyonları var. Güya eşini hiç aldatmamış!"
Lat.: ARGUMENTUM AD LAZARUM
* Tanım/açıklama: "Acınacak durumda olmanın ya da çaresizliğin, söylenilen ya da yapılanların yanlışlığına ağır bastığı" "savı".
Örnek: "Adam ayakta duramayacak denli yaşlı ve hasta. Bence geçmişte yaptıklarından sorumlu tutulmasına artık gerek kalmamalı."
Lat.: ARGUMENTUM AD MISERICORIDIAM
Sözcükler: "İLLE DE" / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Yalnızca iki seçeneğin var olduğu savı." YANLIŞ İKİLEM.
Örnek: "Ya çözümün bir parçasısındır ya da sorunun!"
İng.: BIFURCATION
Sözcükler: "ELİMDE DEĞİL ..." / "NE BİLEYİM ..." sözlerinin eklendiği "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Güç"/"zayıflık" kullanımı.
Örnek: "Ders kitaplarında yazılanlar doğrudur. Eğer yanlış dersem öğretmen beni sınıfta bırakır."
Lat.: ARGUMENTUM AD BACULUM
Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )
( http://www.nku.edu/~garns/165/ppt3_2.html
http://courses.washington.edu/spcmu/334/fallacies.html )
( Safsata Türleri )
( [not] FALLACY vs./but DiFfeReNCeS
DiFfeReNCeS instead of FALLACY )
( KIYÂS-I BÂTIL ile/değil/yerine FURKAN )
( SAFSATA ile/değil FURKAN )
- SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> HATALAR
( FALLACIES vs./and/||/<> MISTAKES/WRONGS )
- SAÇMALIKLAR/DA:
KİŞİNİN ÇIĞLIĞI ile/ve/||/<> DÜNYANIN SESSİZLİĞİ
- SAÇ-SAKAL (BİRBİRİNE KARIŞMIŞ)
( Bakımsızlığı, özensizliği betimler. )
- ŞÂD[Fars.] değil/yerine/= NEŞELİ, SEVİNÇLİ
- SADAKA DAĞITMAK ile/ve/||/değil/yerine/< HAKSIZLIKLARI ORTADAN KALDIRMAK
- SADAKA ile ISKAT[Ar.]
( ... İLE Düşürme, aşağı atma. | Düşürülme. | Ölenlerin, kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka. )
- SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL
( HZ. EBÛ-BEKİR SIDDÎK ve/||/<> HZ. ÖMER el-FÂRUK/HATTÂB ve/||/<> HZ. OSMAN ZİNNUREYN ve/||/<> HZ. İMÂM-I ALİ )
( Çocukluk. VE/||/<> Gençlik. VE/||/<> Yetişkinlik. VE/||/<> Olgunluk. )
- SADÂKAT ile/ve/<> BAĞLILIK
- SADAKAT[Ar. < SADAKA]["ka" uzun okunur] ile SADÂKAT[Ar. < SIDK]
( Sadakalar. | Müslümanların ellerinde bulunan ve fakirlere/düşkünlere verilen üç maldan biri. İLE Dostluk, içten bağlılık, vefâlılık. Doğruluk, yürek doğruluğu. )
- SADÂKAT ile/değil/yerine SAF BAKIŞ
- SADÂKAT ile/ve SÜREKLİLİK
( LOYALTY vs./and CONTINUITY )
- SADÂKAT ile/ve/<> VEFÂ
( ... İLE/VE/<> Sadakatin zirvesi. )
- SADAKAYI:
SAKAT DİLENCİYE VERMEK ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUL FİLOZOFA VER(E)MEMEK
( Bir gün, kötürüm ya da kör olmaktan korktuklarından, "gözünden/gördüklerinden akıllı" olmalarından dolayı. İLE Gün gelip de, felsefenin içinde olacaklarını düşünememekten dolayı. )
- ŞÂDÂN ile SEVİNÇLİ, NEŞELİ, ZEVKLİ | ŞAD KİŞİLER
( SEVİNÇLİ, NEŞELİ, KEYİFLİ | ŞAD KİMSELER )
- SADBERG HANIM MÜZESİ :
( Büyükdere, Piyasa Caddesi üzerindeki tarihi Azaryan Yalısı 1954'te Vehbi Koç tarafından satın alınarak karısı Sadberg Hanım'ın adına müze olarak açıldı. Bina eskisine sadık kalınarak yenilendi. Yandaki küçük yalı da alınarak müzeye dahil edildi. Müze iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm (Büyük bina, Azaryan yalısı); ikinci bölüm küçük bina. Büyük binada sanat tarihi; ikinci binada ise arkeolojik eserler sergilenmektedir. )
- SADDLE-NODE İLE HOPF İLE PİTCHFORK İLE TRANSCRİTİCAL ile/||/<> BİFURKASYON TÜRLERİ
( Parametre değişiminde davranış değişimi. )
( Formül: ẋ = μ ± x² (saddle-node) )
- (SADECE GEREKTİĞİ KADAR) YEMELİ!
- SADECE KENDİ DENEYİMİNİ "YEĞLEMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÖTEKİNE (DE) İNANMAK
( Bazıları, gökyüzünde 300 trilyon yıldız olduğunu söylerseniz inanır/kabul eder ama "Şu masa, boyalı!" derseniz gidip önce bir eller.
Sen söylersin, dinlemez; doktor söyler, anında yapar.
"Köleleştirirsin", aldırmaz; "köle" dersin, "kaldırmaz". )
- SADECE ..., SADECE ..., SADECE ... (DEĞİL) değil/yerine/= TEK BİR ŞEY (DEĞİL)
- SADECE ŞAKAYDI ile/ve/||/<> BİLMİYORUM ile/ve/||/<> UMRUMDA DEĞİL ile/ve/||/<> TAMAM
( [Ardında, en azından, küçük bir ... ]
Gerçeklik yatar. İLE/VE/||/<> Bilgi yatar. İLE/VE/||/<> Düşünce ve/ya da duygu yatar. İLE/VE/||/<> Acı yatar. )
- SADECE ile ANCAK VE ANCAK
( MAHZÂ: Ancak, yalnız, tek, sade. | Hâlis, katkısız, tam. )
- SADED[Ar.] değil/yerine/= ASIL
( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. )
- SADED[Ar.] ile ÖZET
( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )
- SADED[Ar.] ile SONUÇ
( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )
- SADEDE GELMEK değil/yerine/= KONUYA DÖNMEK
- SADELİK ve/||/<> DAYANÇ(SABIR) ve/||/<> ŞEFKÂT ve/||/<> MERHAMET
( SIMPLICITY and/||/<> PATIENCE and/||/<> COMPASSION and/||/<> MERCY )
- SADI CARNOT ve/+/||/<>/> RUDOLF CLAUSIUS
( [1796 - 1832] ve/+/||/<>/> [1822 - 1888] )
( "Isı Makineleri" yazısının yayımlanması - 1824 )
( Isı Şelâlesi )
- ŞÂDÎ[Ar. < ŞEDÂ] ile ŞÂDÎ[Fars.]
( Mahkeme hademesi, mübaşir. | Zamanında, sultan sarayına odun götüren yeniçeri, odun ambarı memuru. | Nağme ile şiir okuyan. | İlimden, edebiyattan payı olan. | Torba oğlanı, Acemi Ocağı neferi. İLE Memnuniyet, sevinçlilik, gönül ferahlığı. )
- SADIK AHMET PARKI :
( Tarabya Mahallesindedir. Tarabya parkına yeni düzenleme yapılmış ve ismi de Dr. Sadık Ahmet Parkı olarak değiştirilmiştir. 2.396,68 m²'lik bir alan üzerindedir. 824,25 m²'lik bir yeşil alanı, 69,76 m²'lik çocuk oyun alanı ve ayrıca tesis bulunmaktadır. )
- SADIK GÜNEY PARKI :
( Bahçeköy'dedir. 650,00 m²'lik bir alanı kapsar, 250,00 m²'lik yeşil alanı, 88,00 m²'lik çocuk oyun alanı ve 50,00 m²'lik spor alanı vardır. )
- SADIK HOCA MAHALLE MEKTEBİ :
( Rumelikavağı'ndaki ilk özel okul Sadık Hoca Mahalle Mektebi idi. Bu okulda yıllarca eğitim verildi. Türk ordusunun iki mareşalinden biri olan M. Fevzi Çakmak, Sadık Hoca'nın Mahalle Mektebinde okudu. )
- SÂDIK[< SIDK] ile GÜVENİLİR
( DOĞRU, GERÇEK | SADÂKATİ, İÇTEN BAĞLILIĞI OLAN )
- SADIK TOMAK PARKI :
( Bahçeköy'dedir. 600,00 m²'lik bir alan üzerinde yapılmıştır. 200,00 m²'lik yeşil alanı, 100,00 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )
- SADIR ile SÂDIR
( Göğüs/sine. | Yürek/kalp. | Kazaskerlere verilen san. | Sadrazam sözcüğünün, kısa söylenişi. İLE Çıkan, görünen. )
- SADRAZAM TORUNU değil SADRAZAM'IN SOL TAŞAĞI
- SADRİ ALIŞIK HOŞGÖRÜ PARKI :
( Ferahevler Mahallesindedir. 2.177,00 m²'lik bir alanı kapsar, 1.633,00 m² yeşil alan, 230,00 m² çocuk oyun alanı ve 148,00 m² de spor alanı bulunmaktadır. )
- SAF HAKİKAT ile/ve/<> EBEDÎ ÖZ
- SAF İLE UYGULAMALI ile/||/<> MATEMATİK İKİLİĞİ
( Kuramk ve pratik matematik. )
( Formül: Teori ↔ Uygulama )
- SAF KÜLTÜR TEKNİĞİ ile/||/<> KARIŞIK KÜLTÜR
( Saf kültür tek tür mikroorganizma içerir İLE karışık kültür birden fazla tür içerir. Koch agar plak yöntemi ile saf kültür elde etti İLE bu sayede bakterileri tek tek inceledi. Saf kültür bakteriyolojinin temel tekniğidir. )
( Robert Koch tarafından 1881 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1843-1910) (Ülke: Almanya) (Alan: Mikrobiyoloji) (Önemli katkıları: Bakteriyel hastalık teorisi, Koch postülatları, bakteriyel kültür teknikleri) )
- SAF ile/ve ANLAMLI
( PURE vs. MEANINGFUL )
- SAF ile/ve/< SADE[Fars. < SÂZEC]
( Bir maddenin, kavramın ve/ya da ...'nın kendi özünden/doğasından uzaklaşmadığı kadar ve dışarıdan etkilenmediği derecede bulunduğu hal. İLE/VE Bir maddenin ve/ya da kavramın etkilendiği dış faktörlerin olabildiğince alt seviyede/kıvamda tutulup, fazlalılığa/aşırılığa/lükse gitmeme/kaçmama hali. )
( Sadelikten şaşmamak doğrudur. )
( Saflaşın, dikkatli ve uyanık olun, hazır bulunun. )
( Be pure, be alert, keep ready. )
( PURE vs./and SIMPLE )
- SAF ile/ve/değil/||/<> SAFA YATAN
- SAFARİ ile SAFARİ
( Afrika'da yapılan doğal yaşam ve hayvanlar gezisi. İLE Kedi. )
- SAFDİL[Fars.] ile/= SAFDERUN[Fars.]
( Kolayca aldatılan. )
- SAFHA[Ar.]/MERHALE[Ar. < RİHLET]/FAZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= EVRE/AŞAMA
( Bir olayda, birbiri ardınca görülen ve/ya da beliren, gelişen değişik durumların her biri. | Menzil, konak, aşama. | İki menzil, konak arası. | Bir günlük yol. )
- SAFHA ile/değil/yerine AŞAMA
- SAFİ BABA :
( Horasan'dan İstanbul kuşatmasında bulunmak için gelen Cihat Erlerinden biridir. Ayrıca Çamlıca da İvaz Baba, Beykoz da Yuşa'a Tepesinde Arkam Baba, Eyüp Sultan tepesinde Karyağdı Baba, Sütlücede Kömürcü Evliyası, Yedikule'de Eryek Baba, Merdivenköy de Şahkulu Sultan, Yıldız Baba Yıldız Hamamı mevkiinde, Tezveren Dede, Vezirhanı altında Ali Baba (Fatih Erlerindendir), Ayasofya'da Sancaktar Baba, Ayasofya'daki hamamın dibinde Salcı Baba yine aynı yerde Şücâüddin ve Cihangir'de Sakabaşı cihat erlerindendir. Safi Baba ve diğerleri İstanbul'un fethinden sonra erenlerden sayılmışlar, çoğu Bektaşi efsanelerine geçmiştir. )
- SÂFİL[Ar.] ile SÂFİL[Ar.]
( Aşağı, alçak. İLE Çökelek, tortu. )
- SAFİYE ve/||/<>/> TASFİYE
- SÂFİYET AHLÂKI ile/ve/> İRFAN AHLÂKI ile/ve/> AŞK AHLÂKI
( Saflaşmadıkça, kapı/lar açılmaz. )
( MORALS OF PURITY vs./and MORALS OF WISDOM vs./and MORALS OF LOVE )
- SÂFİYET ile/ve/||/<>/> İRFÂNİYET
( Kendinde/içten. İLE/VE/||/<>/> Ustadan/dışarıdan. )
- SAFİYET ve/||/<> SAMİMİYET
- SAFLAŞMA ile/ve/< ARINMA
( Durum. İLE/VE/< Yöntem. )
( Saflaşın, dikkatli ve uyanık olun, hazır bulunun. )
- SAFLAŞMA ile/ve/> İNCELME
( PURIFY vs./and/> TO BE REFINED )
- SAFLAŞMA ile/ve/değil/yerine/<> YALINLAŞMA
- SAF/LAŞTIRILMIŞ AKIL ile/ve/= NİYET ile/ve/= KALP
( PURIFIED REASON vs./and INTENTION = HEART )
- SAFLIK ile HOŞGÖRÜ
( PURITY vs. TOLERANCE )
- SAF/LIK ile/ve/değil İYİ NİYETLİ/LİK
- SAF/LIK ile KATIŞIKSIZ/LIK, KATIKSIZLIK
( PURE vs. UNADULTERATED )
- SAFLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET
- SAFRA[İt.] ile SAFRA
( Gemileri ve her boyda deniz aracını, dengede tutmak istenilen su düzeyine kadar batırabilmek için, dip bölümlerine konulan ağırlık. | Balonlarda bulunan pilotların, yükselmek ya da inişi yavaşlatmak istediklerinde attıkları ağırlık. | Sıkıntı, tedirginlik, rahatsızlık veren kişi. İLE Öd. )
- SAFRAN[Ar. < ZAFERÂN] ile ASPUR[Ar. < USFUR]
( Süsengillerden, baharda çiçek açan, 20-30 santimetre boyunda, soğanlı bir kültür bitkisi. | Bu bitkinin tepeciklerinin kurutulmasıyla elde edilen, bazı yiyecek ve içeceklere tat, koku ve sarı renk vermekte kullanılan toz. İLE Yalancı safran. )
( CROCUS SATIVUS cum ... )
- SAFRAN[Ar.] ile HİNTSAFRANI/ZERDEÇAL[Fars.]
( Süsengillerden, baharda ççek açan, küçük bir bitki. | Bu bitkinin tepeciklerinin kurutulmasıyla elde edilen, bazı yiyecek ve içeceklerde tat, koku ve sarı renk vermekte kullanılan toz. İLE Zencefilgillerden, köksaplarından safranı andıran, boyalı bir madde çıkarılan, yaprakları sivri uclu, çiçekleri sarı renkte bir bitki. )
( CROCUS cum CARCUMA LONGA )
- SAFRAN ile YALANCISAFRAN
( ... İLE Bileşikgillerden, çiçekleri safrana benzeyen bir bitki. )
( ... ile ASPUR )
( ... cum CARTHAMUS TINCTORIUS )
- SAFSATA ile HURÂFE
- SAFSATA ile/ve/||/<> TATAVA
( Boş, temelsiz, asılsız söz. İLE/VE/||/<> Çok fazla söz. )
- SAFSATA ile TOTOLOJİ
( Belirli bir niyet üzere uyarlanmışlık da vardır. İLE ... )
- Safsatasız KONUŞ!!!
- OMUZ:
SAĞ ile/ve/<> SOL
( Kişinin, %80'inin sağ omuzu, sol omuzundan düşüktür. İLE/VE/<> Kişinin, %20'sinin de sol omuzu, sağ omuzundan düşüktür. )
- SAĞ-SOL
- SAĞ ile/ve/||/<>/> SELÂMET
( Sen. İLE/VE/||/<>/> Ben. )
- SAĞ ile/ve SOL
( Kalbin olduğu taraf soldur. )
( REST ile/ve ÇEP )
( Arkadan biri ittiğinde ilk atılan adım/ayak, hangi tarafta daha yoğun/öncelikli olduğunuzun göstergesi olabilir. [özellikle snowboard'ta]
RIGHT vs./and LEFT )
- SAĞA SOLA (SORMAK, BAKMAK)
- SAĞALTIM AMAÇLI ile/ve/değil/||/<>/> GELİŞ(TİR)ME AMAÇLI
- SAĞALTIM:
DAVRANIŞÇI ve/ya da BİLİŞSEL ile/ve/||/<> DİNAMİK ile/ve/||/<> VAROLUŞÇU
- SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ ile/ve/||/<> ANALİTİK SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ
( )
- SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ ile/ve/||/<>/> PSİKANALİZ
- SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ ile/değil/yerine SOHBET
( Çağrışımsal. İLE/DEĞİL/YERİNE Sanatsal. )
- SAĞALTIM/TERAPİ:
TEK KİŞİLİK ile/ve/||/<> İKİ KİŞİLİK
- SAĞALTIM ile/ve/değil/||/<>/< DAYANIŞMA
- SAĞALTIMDA/TERAPİDE:
TIBBÎ ile/ve/||/<> DAVRANIŞSAL ile/ve/||/<> BİLİŞSEL ile/ve/||/<> DUYGUSAL
- SAĞALTIM/TERAPİ ÜCRETİNDE İNDİRİM:
DİNAMİK/ANALİTİK ile/değil BİLİŞSEL/DAVRANIŞSAL
( Olmaz! İLE (belki/bazen) Olabilir. )
( Bütçesi uygun olmayanlar, indirim istemez fakat ve ne yazık ki özellikle bütçesi/gelir seviyesi uygun/yüksek olanlar, indirim isterler. )
- SAĞAR ile/değil SAĞIR
( Sağma işlemi yapan. İLE/DEĞİL Duymayan/işitmeyen kişi. )
- SAĞDUYU ve/<> DENGE
- SAĞDUYU ile DUYARLILIK
( AKL-I/HİSS-İ SELÎM ile HASSASİYET )
- SAĞDUYU = HASSE-İ SELİME = GOOD SENSE[İng.] = BON SENS[Fr.] = GESUNDER VERSTAND[Alm.]
- SAĞDUYU ile/ve/||/<> SAĞGÖRÜ
( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. İLE/VE/||/<> Gerçekleri, yanılmadan görebilme yeteneği. )
- SAĞIN BİLİMLER/EXACT SCIENCES[İng.] ile ...
( Denetlenebilir ölçü ve hesaplara dayanan bilimler. Dar anlamda matematik. )
- SAĞIN = SAHİH = EXACT[İng., Fr.] = EXAKT[Alm.] = EXIGERE[Lat.] = EXACTO/TA[İsp.]
( Doğruluk kuralına uygun olan. | Sözün, anlatılmak istenilene tam karşılık olması, tam uygun düşmesi niteliği. )
- SAĞIR/İŞİTMEZ ile/ve/ya da DİLSİZ ile/ve/ya da SAĞIR VE DİLSİZ
( Kimse duymak istemeyenler kadar sağır olamaz. )
( EBSEM[Ar.]: Dilsiz, susmuş. )
( SAMEM[Ar.]: Sağırlık. )
( Telefonu ilk bulan Alexander Graham Bell, eşi ve annesiyle -ikisinin de sağır olmasından dolayı- hiçbir zaman telefonda konuşamadı. )
( ATREŞ ile/ve AHRAS )
( KÜND-GÜŞ: Sağır. [ KERİ: Sağırlık.] ile/ve ... )
( DEAF vs. DUMB or DEAF-MUTE )
- SAĞÎR/SAGİR[Ar.] ile/değil/||/<>/> SAĞIR[Ar.]
( Küçük, ufak. | Ergenlik çağına gelmemiş, bülûğa ermemiş, velî ya da vasîye muhtaç çocuk. | Ayırt edemeyen. | Zelil ve aşağılık kişi. İLE/DEĞİL/||/<>/> Duymayan. )
- SÜSLEME!:
"SAĞIRA" ve/||/<> "KÖRE"
( Sözünü. VE/||/<> Yüzünü. )
( Yorma dilini. VE/||/<> Süsleme sözlerini.
[Köre yormam dilimi, sağıra süslemem sözlerimi.] )
- SAGİTTARİUS A* (SGR A*) ile/||/<> M87 KARA DELİĞİ
( Sgr A* Samanyolu merkezinde 4 milyon güneş kütlesi İLE M87 kara deliği 6,5 milyar güneş kütlesidir. Sgr A* 26 bin ışık yılı uzakta İLE M87 55 milyon ışık yılı uzaktır. İki kara delik EHT tarafından görüntülendi İLE süper kütleli kara deliklerin kanıtıdır. )
( Andrea Ghez tarafından 2020 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1965-) (Ülke: ABD) (Alan: Astronomi) (Önemli katkıları: Samanyolu merkezindeki süper kütleli kara delik (Sgr A*) gözlemi, Nobel Ödülü (2020)) )
- SAĞLAM ZİHİN ve/||/<>/>/< SAĞLAM GÖVDE
( Sağlam anlık[zihin], sağlam gövdede bulunur. VE/||/<>/>/< Sağlam gövde, sağlam anlıkta[zihinde] bulunur. )
- SAĞLAM, CEMİL (...) :
( Bir dönem Yenimahalle muhtarı olarak görev yaptı. )
- SAĞLAMA ile SAĞLAMA
( Bir işin olması için gerekli durumu, koşulları hazırlamak. | Elde etmek, sahip olmak. | [mat.] Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak. İLE Yolun sağ yanına geçmek. )
- SAĞLAMA ile/ve/||/<> UYGULAMA
- SAĞLAMLAŞTIRMA ile/ve/||/<> PEKİŞTİRME
- SAĞLAMLIK AÇMAZI ile/ve/||/<> GEÇERLİLİK AÇMAZI ile/ve/||/<> YALANCI AÇMAZI ile/ve/||/<> CURRY AÇMAZI
- SAĞLIK BAKANLIĞI TARABYA AİLE SAĞLIĞI MERKEZİ :
( Tarabya Caddesi bayırı üzerindedir. )
- SAĞLIK:
"HİZMET" ile/ve/değil/||/<>/< HAK
- SAĞLIK ile/ve GÜÇ/KUDRET
( 
)
( HEALTH vs./and POWER )
- SAĞLIK ve/> ONGUNLUK/SAADET/MUT
( Sağlık olmazsa saadet olamaz. )
( ASKLEPIOS )
- SAĞLIK ve/||/<>/< SÜREKLİLİK
- SAĞLIKLI/SAĞLIKSIZ ... değil/yerine ORANTILI/ORANTISIZ ...
- SAĞLIKLI YAŞAM YÜRÜYÜŞ PARKURU :
( Kireçburnu - Tarabya ve Kireçburnu –Kefeliköy arasındaki sahil boyu sağlıklı yaşam ve yürüyüş parkuru Boğaziçi'nin en iyi parkurlarından biridir. Bu parkur Yeniköy'den Sarıyer Orduevine kadar gitmektedir. )
- SAĞLIKLI" ile/ve/değil/||/<> YETERLİ
- SAĞLI-SOLLU
- SAĞYA değil SAĞA
- ŞAH değil/yerine/></< AH
( Mazlumun "AH"ı; indirir, "ŞAH"ı. )
- SÂHA[Ar.]/SEKTÖR[Fr.] ile BÖLÜM/KESİM/ALAN
( SECTOR vs. ZONE/AREA )
- ŞAHAB/ŞİHÂB[Ar.]/METEOR(İT) değil/yerine/= GÖKTAŞI
( Havayuvarı içinde oluşan sıcaklık değişmeleri, yel, yıldırım, yağmur, dolu gibi olaylara verilen ad. | Akanyıldız. )
- SAHÂBE/ASHAB ile/ve/> TÂBİİN ile/ve/> TEBE-İ TÂBİÎN
( Hz. Muhammed'in döneminde yaşamış ve onu görmüş olanlar. İLE/VE/> Hz. Muhammed'i görmüş olanları görenler. İLE/VE/> Hz. Muhammed'i görmüş olanları görenleri görenler. )
- SAHAK MESROP ERMENİ İLKOKULU :
( Yenimahalle Dalyan Sokaktaki Ermeni Sahap Mesrop Ermeni İlkokulu uzun yıllar eğitim verdi. Ermeni cemaat azalınca okulda öğrenim ve eğitim verilemez oldu. Okul kapalı durumdadır. Okul binası ahşap olup tarihi niteliktedir. )
- SAHAN ile ŞAHAN[< ŞAHİN]
( Tencere. İLE [Fars.] Şahlar, sultanlar/padişahlar. | Şahin. )
- ŞAHANE değil/yerine/= ÇOK GÜZEL, EŞSİZ, GÖRKEMLİ
- SAHANLIK değil/yerine/= DÜZLÜK/DÜZALAN
- ŞAHAP[Ar. < ŞİHÂB] değil/yerine/= AĞMA/AKAN YILDIZ
- SAHÂVET[Ar.] değil/yerine/= EL AÇIKLIĞI
( CÖMERTLİK, EL AÇIKLIĞI )
- SAHB[Ar.] ile SAHB[Ar. < SÂHİB]
( Gürültü, patırtı etme. İLE Yakın dostlar, sahipler. )
- SÂHİB[Ar.] ile KARÎN[Ar.]
- SAHİBİ OLMAK ile/değil/yerine PARÇASI OLMAK
- SAHİBİNE SORULMADAN/İZİN ALINMADAN KİŞİLERİN (ÖZEL) EŞYALARINA DOKUNULMAZ!
- ŞAHİD:
ÂYET ve HADİS ve İNSAN
- SAHİH (OLAN) ile/ve SALİH (OLAN)
( Bilinmeli. İLE/VE Uygulanmalı. )
- SAHİH[Ar.]["SAİH" değil!] değil/yerine/= DOĞRU
- SAHİH ile/ve SARİH
( Bahs'te. İLE/VE Keşf'te. )
- ŞÂHİKA[Ar.] ile FERİŞTAH[Fars. FİRİŞTE]
( Doruk, zirve. | En üst derece. İLE En iyi, en üstün. )
- SAHİL "KENARI" değil SAHİL
- SAHİL PARKI :
( İstinye Mahallesindedir. 1.034,93 m²'lik bir alanı kapsar, 185,93 m²'lik yeşil alanı, 46,59 m²'lik çocuk oyun alanı ve park içinde 442 m²'lik tesisi bulunmaktadır. )
- SAHİL ile/ve/değil EŞİK
- SAHİL[Ar.] değil/yerine/= KIYI/YAKA/YALI
- ŞAHİN, ÖZCAN (SARIYER, 1938) :
( Serbest meslek sahibidir. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )
- ŞAHİN ile LAÇİN
( ... İLE Atmaca, doğan. | Çıkılması güç, kayalık yer. )
- ŞAHİNÇİFTÇİ, ERMAN (YALOVA, 1987) :
( Rumelikavaklıdır. Sarıyer Spor Kulübü altyapısında oynamış ve başarılı olarak profesyonel takım karosuna alındı. Sarıyer'de 7 sezon (2004 - 2011) profesyonel takım kadrosunda bulunmuş ve bu süre içinde 84 lig, 5 Türkiye Kupası olmak üzere 89 resmi ve ayrıca 32 özel maçla birlikte 121 lacivert beyazlı formayı giydi. R. Kavağı Spor Kulübü, G. Saray, Sarıyer, Van B.Ş. Belediye, Ofspor, Pazarspor, Kızılcabölükspor, Sultanbeyli Belediye, Arsin Spor ve Artvin Hopa Spor kulüplerinde oynadı. )
- ŞAHİNYAN\'IN YALISI :
( Yehimahalle Karakütük Caddesi üzerinde idi. Bu muhteşem tarihi yalı sahip değiştirdikten sonra yıkılıp yerine beton bina yapıldı. )
- SAHİP ÇIKMAK ile/ve/değil PAYLAŞAMAMAK
- SAHİP OLMADIĞIN ŞEY/DEĞER/OLANAK/KOŞUL ve BULUNMADIĞIN YER
( Vazgeçemeyiz. VE Terk edemeyiz. )
- SAHİP OLMAK ile AİT OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTE VE BÜTÜN OLMAK
- SAHİP OLMAK ile/değil KENDİNDE VAR (OLDUĞUNU BİLMEK/ANIMSAMAK)
- SAHİP OLMAK ile/yerine KURUCU(SU) OLMAK
( OWNER vs. FOUNDER
FOUNDER instead of OWNER )
- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< LÂYIK OLMAK
- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/ya da/||/<> OLMAK
( Erich Fromm'un, "Sahip Olmak ya da Olmak" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )
- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP ÇIKMAK
- SAHİP OLMAK ile/ve/fakat/||/<>/< SAHİP OLDUĞUMUZLA VE/YA DA SAHİP OLMAKLA PERDELENMEMEK
- SAHİP OLMAK ve/||/>/< TERK EDEBİLMEK
( Ancak, sahip olunabilen, terk edilebilir. )
( Önemli[öncelikli] olan, en çok şeye sahip olmak değil en az şeye gereksinim duymaktır. )
( Bir şeye sahip olmak istiyorsan, onu, zihninden, dilinden ve gönlünden çıkarmalısın! )
( İstediğiniz bazı şeylere sahip olamamak, mutluluğun bir parçasıdır. )
( OWNERSHIP and/> ABLE TO LEAVE )
- SAHİP OLMAK ve TERK EDEBİLMEK
( Ancak sahip olunabilen terk edilebilir. )
- SAHİP değil/yerine/= İYE
- SAHİPLENME ile/değil/yerine/< AİDİYET
( Kentte. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Köyde, doğada. )
- SAHİPLENME ile/ve/||/<> KOLLAMA
- SAHİPLENME ile/ve/||/<> SÜREKLİ KILMA ile/ve/||/<> BİRİKTİRME
- ŞAHIS[Ar.] değil/yerine/= KİŞİ/BİREY
- ŞAHIS[Ar. ŞAHS] ile ŞÂHIS
( Kimse, kişi. İLE Sırık. )
- ŞÂHİT ile/ve/||/<> NOTER
- ŞAHİT ile/değil ŞAYET
- ŞÂHİT ile ŞEHÎT
( Dünyaya gelerek. İLE/VE/||/<>/> Dünyadan giderek. )
( İzleyerek yaşayan. İLE/VE/||/<>/> Katılarak, deneyimleyerek yaşayan. )
( Sahip olan. İLE/VE/||/<>/> Olan. )
- SAHNE ALMAK değil/yerine SAHNEYE ÇIKMAK
- SAHNE ÇALMAK ile/değil ÖNEMİNE BİNAEN
- SAHNE TOZU YUTMAK ile/ve/||/<> MÜREKKEP YALAMAK
itibarı ile 35.603 başlık/FaRk ile birlikte,
35.603 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(108/144)
(1996'dan beri)