( Klavyenizde "Ctrl + F" tuşlarıyla[önce "Ctrl" tuşu ve basılı tutarken "F" tuşuna basarak] ve/veya(^/v) fareyle[mouse] sol üst köşedeki "Düzenle/Edit" kısmında "Bul/Find"'ı tıklayarak aradığınız sözcüğü yazarak aramanızı yapabilirsiniz. )* ( Windows için geçerlidir. )
* ( Linux ve Macintosh kullanıcıları nasıl arama yapacaklarını biliyorlardır. )
- Bazı sözcüklerin, hem sözlüklerdeki karşılığına yer verilmekte, bazılarına da özellikle yer vermeyip psikolojik, felsefi, bilimsel, sanatsal, göreceli, uygulayımsal, belirli bir sınırlılık ve yaklaşımlardan yararlanılarak parantezler açılmıştır.
- Bu çalışmada, başlıkların altlarındaki bilgilere/açıklamalara (parantezlere), kişilerin, kendilerinin düşünmelerine fırsat verebilme amacıyla ve özellikle pek fazla yer verilmemektedir. Zihinlerce/kişilerce uygun bulunmayabilecek bilgiler/parantezler, gözardı edilebilir.
[ Kavramların yanında bulunan ( ) parantezler, ek bilgi ya da açıklama olarak, [ ] köşeli parantezler ise ayrıntı/teknik bilgi vermek üzere kullanılmıştır. ]
- Çoğu sözcüğe, özellikle ve belirli bir yaklaşımla yer verilmemiştir. Hayır! / Evet!
- Bu çalışmada, çoğu sözcüğün/kavramın altında, bazılarında “açıklama/ları” bulunmakta, bazılarında da -özellikle ve çeşitli nedenlerden dolayı- bulunmamaktadır.
- Bazı başlıkların altına, veri/bilgi girmemizin çeşitli nedenlerinden biri ise ulaşım/erişim kolaylığı sağlamak üzere, hazır veri/bilgi karşılıklarını sunmak üzeredir! [Dolayısıyla sizin de FaRkLaR Kılavuzu'na destek olabilmek amacıyla üyeliğinizi şimdi başlatmanızı dileriz! Teşekkür ederiz!] )
- Bu çalışmanın, sadece sözlük olarak algılanmamasını ve kullanılmamasını da sağlamak amacıyla ve özellikle “:”[iki nokta üst üste] ya da “...dır!” şeklinde belirtilmemiştir!
- Bu çalışmada, başlıkların [kavram ya da olguların], ne olduklarından çok, ne olmadıklarına işaret etme çabası güdülmektedir. [ Bir DEĞİL’leme çalışması olarak değerlendirilmelidir! ]
- Bu çalışmada bulunan tüm karşılaştırmaların, tanımlan(a)mayan, sözcük olarak karşılığı/adı tam olarak oluşturul(a)mamış, fakat zihinlerimizde karşılığı bulunan/bulunabilen “3.” anlamları ve/veya ara anlamları düşünülebilir.
- Bu kılavuz/sözlük, dil(d)e/kavramlar(d)a/sözcükler(d)e ilginizin daha da artması ve sözlük/ahit kullanımını artırmayı amaçlamaktadır.
- İngilizce’ye ve öteki dillere yer verme nedenimiz, öteki dillerle karşılaştırmalı yaklaşımla belirli bir bilince sahip olmanıza, aracı olabilmektir.
- Kavramların aralarında kullanılan/bulunan
"... ile/ve/değil/yerine ..."
bağlaçları, ilgili satırı 2/3/4 kez ve ayrı ayrı şekilde okumanız ve satırları tekrarlamamak içindir.
( - UCLAR ile FARKLAR [karıştırılmamalı!]
- UCLAR ve FARKLAR [ayrı olmalarının yanısıra birlikte de düşünülebilir/kullanılabilir!]
- UCLAR değil FARKLAR [dır!]
- UCLAR yerine FARKLAR [düşünülmeli/kullanılmalıdır!] )
- Sözcükleri dizerken ya da "... ile" öncesiyle "ile ..." sonrası arasında bir öncelik/fark/özellik/tercih/vurgu yoktur. Her ikisini de kesinlikle birbirine karıştırmamak, her ikisinin de derinliğine/önemine ve ciddiyetine yer/destek verilmesi gerekmektedir.
- Belirlemelerin/karşılaştırmaların daha da oturması/derinleşmesi için, "ile"den sonraki sözcüğün yanına tekrar "ile"den önceki sözcüğü düşünerek/koyarak değerlendiriniz.
( "- BÜTÜN ile TÜM" ise "- BÜTÜN ile TÜM (ile BÜTÜN)" gibi. )
( "- ARADA ile AKIŞTA" ise "- ARADA ile AKIŞTA [ile ARADA]" gibi. )
Bugün [09 May 2025] itibariyle Son harfi ...K'lar bölümüne yapılmış olan eklemeler, aşağıdaki gibidir.
[ 06 March - 09 May 2025 arasında... ]
( 168 yeni ekleme, 173 katkı )
- KOZALAK ile/||/<> KOBALAK [Eklenme Tarih ve Saati: 08 May | 03:08 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71711(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Koza. | Kozalaklıların, genellikle dibi yuvarlak, tepesi koni biçiminde ve odunsu dokulu meyvesi, kozak. | Olmamış, kuru, ham meyve. | Bal mumuna basılmış mührün bozulmaması için üzerine yapıştırılan kapakçık. İLE Palamut ağacının ya da karaçalının yemişi. | Çam ve servi kozalağı. | Haşhaş bitkisinin tohumu. | Taneli ve tanesiz mısır koçanı. | Ham meyve. | Etli meyve. | Toparlak, yuvarlak. )
Altay Dilleri (Kuramsal bir aile olup Türkçe, Moğolca, Tunguzca, Korece ve Japonca’yı içerdiği iddia edilmiştir ancak bu bağlantılar kanıtlanamamıştır.)
(Sümerce, Elamca, Etrüskçe gibi dillerin Altay ya da Ural dilleriyle ilişkilendirilmesi sadece spekülatif kuramlarla desteklenmiş, genel kabul görmemiştir.)
Türk Dilleri (Türk dilleri, ayrı bir aile olarak kabul edilir.)
- VERANDA[Fr. < Port.] ile/||/<> TERAS[Fr. < TERRASSE]/TARAÇA/AYAZLIK [Eklenme Tarih ve Saati: 28 April | 19:33 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71630(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Daha çok ayrı yapıların zemin katında yer ile aynı seviyede ya da biraz yükseltilmiş, ön cepheyi kaplayan, üzeri bir çatıyla örtülü, yanları açık ya da camlı büyükçe sundurma. İLE/||/<> Apartmanlarda ya da evlerde en üst katın üç tarafı ve üstü açık olan bölümü. )
- TOPUK ile TOPUK [Eklenme Tarih ve Saati: 18 April | 23:20 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71554(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( İnsan ayağının toparlakça olan alt arka bölümü. | Ökçe.
| Belirli bir amaçla kazılmaksızın asıl yerinde bırakılan kömür bloku ya da cevher kütlesi. | Akarsu ağzının az ilerisinde oluşan kum birikintisi. | Sütun ve direklerin alt bölümü. İLE Kaçmak. )
- KİŞİSELLEŞTİRMEK/ŞAHSİLEŞTİRMEK ile KİŞİLEŞTİRMEK/ŞAHISLAŞTIRMAK [Eklenme Tarih ve Saati: 18 March | 10:01 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71381(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Kişiye özel duruma getirmek. | Bilişim teknolojisinde kullanılan araçları kişiye özgü duruma getirmek. | Birine mal etmek, bağlamak. | Sözü edilen konudan uzaklaşarak olumsuz yönleriyle kişiler üzerinde durmak. İLE Bazı durum, süreç, olayları ya da bazı nesne, bitki ya da hayvanların bazı olumlu ya da olumsuz durumlarını/"özelliklerini", birine/birilerine "yakıştırmak/ilişkilendirmek". )
- ZİHİN/ANLIK ile/ve/=/||/<> ZAMAN [Eklenme Tarih ve Saati: 14 March | 15:34 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71238(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Düşünce ve zihnin, kişinin üzerinde olması DEĞİL/YERİNE kişinin düşüncelerini ve zihnini/n üzerinde olması/olabilmesi, yönetebilmesi. İLE/VE/=/||/<> Zamanın, kişinin ve yaşamın üzerin(d)e olması/devrilmesi. DEĞİL/YERİNE Kişinin, zamanın/ı/n ve yaşamın/ı/n üzerinde olması/olabilmesi, yönetebilmesi. )
- FELSEFİ ÖZGÜRLÜK ile FELSEFİ ZORUNLULUK [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 17:20 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71212(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Kişinin irâdesini özgürce kullanma olanağına sahip olduğunu ve kendi yeğleme ve seçimlerini kendinin yapabildiğini/yapabileceğini savunan görüş. İLE Bireyin eylemlerinin önceden belirlenmiş olduğunu savunan görüş. )
- AHLÂKİ GÖREV ETİĞİ ile SONUÇÇU ETİK [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 17:20 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71206(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Eylemlerin ahlâki değerinin niyet ve kurallara uygunluğuna bağlı olduğunu savunan etik düzen. İLE Eylemlerin ahlâki değerinin sonuçlarına bağlı olduğunu savunan etik düzen. )
- KANT\'ÇI ETİK ile ARİSTOTELES\'Çİ ETİK [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 17:20 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71198(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Eylemlerin evrensel ahlâki yasalar çerçevesinde değerlendirilmesini savunan etik düzen. İLE Erdem ve karakter üzerine odaklanan, insanın mutluluğa ulaşmasını amaçlayan etik düzen. )
- GÖRÜNGÜ BİLİMİ/FENOMENOLOJİ ile VAROLUŞÇULUK [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 17:20 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71197(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Bilinç ve deneyimlerin yapısını inceleyen felsefi yaklaşım. İLE Bireyin özgürlüğünü, sorumluluğunu ve varoluşsal anlamını vurgulayan felsefi yaklaşım. )
- AHLÂKİ ÇOĞULCULUK/PLÜRALİZM ile AHLÂKİ SALTIKÇILIK/MUTLAKÇILIK [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 17:20 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71196(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Birden fazla ahlâki düzenin geçerli olabileceğini savunan görüş. İLE Tek bir evrensel ahlâki düzenin geçerli olduğunu savunan görüş. )
- İRÂDECİLİK ile DETERMİNİZM [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 17:20 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71189(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Kişinin yapmayabilme gücü[ihtiyâr] ve yapabilme gücünün[irâde] özgürce olması gerektiği ve belirleyici olduğunu savunan görüş. İLE Tüm olayların önceden belirlenmiş neden-sonuç ilişkilerine bağlı olduğunu savunan görüş. )
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile SAFSATACILIK/YANILTMACILIK/SOFİSTİKA [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 17:20 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71165(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Karşıt görüşlerin çatışması yoluyla gerçeğe ulaşma yöntemi. İLE İkna etmek amacıyla kanıtların retorik ve mantık hileleriyle kullanılması. )
- TEMESSÜK ile/||/<> VAKIF TEMESSÜKÜ ile/||/<> TAPU TEMESSÜKÜ ile/||/<> TEFVÎZ ile/||/<> CİHET-İ İTÂ-YI SENET ile/||/<> VAKF-I MÜSTESNÂ ile/||/<> MAZBÛT VAKIFLAR ile/||/<> MÜLHAK VAKIFLAR ile/||/<> TEVLİYET ile/||/<> MÜTEVELLİ ile/||/<> ile/||/<> MÜSTEGAL[ÇOĞ. MÜSTEGALLÂT] ile/||/<> MECLİS-İ İDÂRE [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 02:01 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71153(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Eski hukukta borç senedi. | Has, timar ve zeamet sahipleri ile mütevelliler tarafından verilen, miri ve vakıf arazide tasarruf yetkisini bildiren belge. İLE/||/<> Vakıf memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet. İLE/||/<> Tapu memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet. İLE/||/<> Para mukabilinde ya da satılan bir hak mukabilinde hükümet tarafından verilen. . İLE/||/<> Senetin veriliş nedeni, iktisâb. İLE/||/<> Vakıflar idaresinin müdahale ve mürakabesi olmaksızın, doğrudan doğruya mütevellileri tarafından idare olunan vakıflar. İLE/||/<> Yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıflar; bir vakıf iki biçimde mazbut vakıf olur; ya tüm vakıf yöneticileri ölmüştür ya da vakfeden kişi yönetici göstermemiştir. Bu durumda bu vakıfların yönetimi devlet tarafından ele alınır; devlet bu yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü eli ile kullanır. İLE/||/<> Vakfın vakfiyesindeki şartlara göre vakfın işlerini gören (mütevellileri) tarafından yönetilen vakıflar. Vakıflar Genel Müdürlüğü denetimine tâbidir. İLE/||/<> Vakıf malları üzerinde kullanma yetkisi, vakıf işine bakma görevi. Bu görev sahiplerine mütevelli denir. İLE/||/<> Bir vakfın idaresine memur edilen kişi. İLE/||/<> Vakfa gelir getirmesi için tavanlı, damlı ve damsız vakfedilmiş olan mallar anlamına gelen müstegal kelimesinin çoğuludur. Çatısı bulunmayan arsa bağ bahçe gibi yerler. İLE/||/<> Yönetim kurulu, idare meclisi. )
- RAKABE ile/||/<> RAKABE ETMEK ile/||/<> MÜLK ARÂZİ [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 02:01 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71147(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Kuru mülkiyet, çıplak mülkiyet. | Bir arazinin asıl mülkiyeti. İLE/||/<> Vakfın gelirini aslına eklemek. İLE/||/<> Hem tasarruf hakkı, hem de geliri[rakabesi] kişilere ait olan her tür emlak. )
- BÂ[Fars.] ile/||/<> BÂ-TEMESSÜK ile/||/<> BÂ-HÜCCET ile/||/<> BÂ-TAPU ile/||/<> BÂC [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 02:01 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71078(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( ile, -li, -lu eki. İLE/||/<> Temessük ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Hüccet ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Tapu ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Örfî vergi. )
- AKİD/AKİT ile/||/<> AHKÂM ile/||/<> BERÎÜZ-ZİMME ile/||/<> MATÛK ile/||/<> UHDE [Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 02:01 ] [www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71074(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ] ( Sözleşme, bir sözleşmede taraf olan kişi. İLE/||/<> Hükümler. İLE/||/<> Zimmetten ya da borçlardan kurtulmuş, temize çıkmış. İLE/||/<> Azat olunmuş, azatlı. İLE/||/<> Birinin üzerinde olan iş, sorumluluk. )
Kişi, bazen arkadaşlarına sevgili gibi davranıyor. Sahipleniyor, kıskanıyor
ama gırtlağına çökmeden. Tatlı tatlı flört ediyor ama sınırları aşmadan.
Birlikte gülmekten ölüyor, çok ama çok eğleniyor, dağıtıyor, yerlere
düşüyor, gecenin cılkını çıkarıyor ama o arkadaş ya, sevgili değil ya, hiç
sorun olmuyor. Her şeyi konuşuyorlar, pek fazla sansür uygulamıyor, sürekli anlatıyorlar,
fazlasıyla ilgili oluyor; kulaklarını kocaman kocaman açıp, dinliyor.
En önemlisi de büyük bir coşkuyla sonsuza kadar yapılan işler üzerine
konuşabiliyorlar, çünkü iş paylaşılabiliyor, birlikte benzer işler
üretiliyor. Müthiş bir "zevkle" dedikodu yapabiliyor, hatta kendi karısını, kocasını,
sevgilisini bile çekiştirebiliyor.
Arkadaşlık, bu açıdan kişinin yaşamını sürdürebilmesi için büyük bir
avantaj oluyor.
Ama kişiler, sevgilisine her zaman arkadaş gibi davranamıyor. Bir kere,
eleştiriler, haliyle bu kadar net dile getirilemiyor. Sevgiliyle bir arkadaşla
konuşulduğu gibi her zaman rahat da konuşulamıyor.
Tehlikeli sularda dolaşmaktan kaçınmak gerekiyor. Çünkü sonuçları var
bunun, bedelleri var bunun, ödemek gerekiyor, burnundan fitil fitil getirebilir,
dikkatli olmak gerekir, çünkü sevgililik onuru yaralanıyor.
Kişiler, sevgiliyken, evliyken çok daha duyarlılaşıyor. En küçük davranışa bile
"Bana bunu nasıl yapar?" oluyor. Oysa arkadaşının kaldırabileceği
sınırlar çok daha geniş.
Kişi, her zaman sevgiliyi dinlemek de istemiyor. Tüm gün başkalarını
dinlemiş olduğundan sıkılmış oluyor, gına gelmiş oluyor. Ya da öteki,
seni dinlemek istemiyor. Eve bir sessizlik çöküyor, "Tetiği ilk kim
çekecek?" diye gergin bir bekleyişe giriliyor.
Bir de tabii sevgiliyle ya da kocayla sabahlara kadar zıplanıp
eğlenilemiyor. Kalabalık içinde işin içine baskalarının ne düşüneceği
girdiğinden gerilim artıyor, "biz"i düşünmekten "ben" karambole
gidiyor.
Sevgiliyle başka bir koza yaratılıyor, o koza içine giriliyor. Hiç itirazım
yok, o da güzel ama ayrı kategorilerdeki ilişkiler gibi sanki:
Arkadaş olunca başka şeyler paylaşılıyor, sevgili ya da evli olunca başka
şeyler paylaşılıyor.
Bana daha iyisi, bu iki kategoriyi birleştirebilmek gibi geliyor.
Bunun ideal bir şey olduğunu düşünüyorum: Arkadaş-sevgili olabilmek.
Hem arkadaşın, hem de sevgilin gibi olabileceğin biri, hem arkadaşlığı, hem de
sevgililiği paylaşabileceğin biriyle üretmek, gülmek, ağlamak, konuşmak,
çekiştirmek çok daha heyecan verici geliyor.
Kolay bir şeyden söz etmiyorum tabii.
Arkadaş gibi zamanı geldiğinde geri çekilebilmek, uygun düştüğünde de
sevgili gibi saldırabilmek, bu iki rolü birbirine karıştırmadan
oynayabilmek her baba yiğidin harcı değil.
Ama yapabilenler de yok değil. Yapabilenler mutluluğu ve güzellikleri
yakalayabiliyor.
DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!
Kırlangıç, birine âşık olmuş.
Penceresinin önüne konmuş, tüm cesaretini toplamış, tüylerini kabartmış,
güzel durduğuna ikna olduktan sonra....
Küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş.
Tık...tık...tık...
Adam, cama bakmış. Ama içeride kendi işleriyle ugraşıyormuş. Bir
meşgulmüş, bir meşgulmüş! Kimmiş onu işinden alıkoyan?
Minik bir kırlangıç!
Heyecanlı kırlangıç, telâşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir nefes
almış, şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış:
- Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini, niçinini sorma! Uzun
zamandır seni izliyorum. Bugün cesaret buldum konuşmaya.
Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.
Adam, birden parlamış.
- Yok daha neler?
- Durduk yerde sen de nereden çıktın şimdi? Olmaz alamam! demiş.
Gerekçesi de sersemceymiş:
- Sen kuşsun! Hiç kuş, insana âşık olur mu?
Kırlangıç, mahçup olmuş. Başını önüne eğmiş.
Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek
bir kez daha denemiş:
- Adam, adam! Haydi aç artık şu pencereni.
Al beni içeri! Ben sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.
Adam kararlı ve ısrarlı:
- "Yok, yok! Seni içeri alamam" demiş. Biraz da kabaymış,
sözü kısa kesmiş:
- İşim gücüm var, git başımdan!
Aradan bir zaman geçmiş, kırlangıç, son kez adamın penceresine gelmiş:
- "Bak soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda.
Aç şu pencereyi al beni içeri. Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda
kalırım. Çünkü, ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni
eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın!
Yalnızlığını paylaşırım..." demiş.
Bazıları, gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam bu yalnızlık sorununa
içerlemiş. Pek sinirlenmış.
- Ben yalnızlığımdan memnunum demiş. Kuştan onu rahat bırakmasını
istemiş. Düpedüz kovmuş. Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla
çıkınca, başını önüne eğmiş, çekip gitmiş.
Yine aradan zaman geçmiş. Adam, önce düşünmüş, sonra kendine
itiraf etmiş:
- "Hay benim akılsız başım!" demiş.
- Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir
dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim? Şimdi böyle
kös kös oturacağıma, zevkli vakit geçirirdik birlikte.
Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş.
Yine de kendi kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş:
- Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir. Ben de onu
içeri alır, mutlu bir yaşam sürerim.
Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü
yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama...
Onunki hiç görünmemış!
Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna.
Kırlangıç yokmuş!
Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış. Sonunda danışmak
ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.
Olanları anlatmış. Bilge kışi, gözlerini adama dikmiş ve demiş ki:
- Kırlangıçların ömrü altı aydır...
* * * * *
Yaşamda bazı fırsatlar vardır, sadece bir kez elimize geçer ve değerlendiremezsek uçup gider.
Yaşamda bazı kişiler vardır, sadece bir kez karşımıza çıkar, değerini bilemezsek kaçıp gider. Ve asla geri gelmez. )
( Bugün [09 May 2025] itibariyle
Son harfi ...K'larda,
14202 yeni ekleme, 16190 katkı )
( İçine türlü şeyler konulan, tahtadan, dört köşe, kapaklı ev eşyası. | Bir kurumda, para alınıp verilen yer. | Banka. | Yapılarda, kum, çakıl gibi şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü. | Mahalle tulumbacılarının, omuzda taşıdıkları, sandık biçimi tulumba. İLE Mezarın üzerine yerleştirilmiş, tabut büyüklüğünde tahta ya da mermer sandık. )
( Yağlarda, gliserin ile birlikte bulunan, rengi, kokusu, tadı olmayan, 4 °C'de billur durumunda katılaşan sıvı bir madde. İLE Sıvı yağlarda ve margarinlerde bulunan oleik asidin bir esteri. İLE Etilen gibi yapısına başka bir öğe ya da kök sokulabilen, karbonlu hidrojenlerin genel adı. )
( Palmitik asidin tuzu ya da esteri. İLE Doymuş bir yağ asidi CH3-(CH2)14-CO2H ve bu asitten türeyen bileşikler için kullanılır. İLE Palmitik asitten türeyen C13H31-CO formülündeki tek değerli kök. İLE Gliserinin, palmitik esteri. )
( Kapalı olan Antep fıstığını, bırakıp sonunda, o kapalı olanları açmaya çalışmak kadar komik, çaresiz ve vahim durumlara düşmemek için çoğu ufak/değersiz/yetersiz "görünen" şeyi ve kişiyi küçümsememek gerekir. )
( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. İLE/VE/||/<> Bir malı, çok fazla kârla satma. | Yasanın izin verdiği sınırdan aşkın faiz alma. )
( Ayrık ve bitişik 'de/da'ları, "ki'leri, "mi'leri, gerektiği gibi yaz(a)mayan/yayınlamayanların, görüntü kirliliği yaratanların "tutumu". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yazım kurallarına uyarak ve noktalamalara özen göstererek, okuyuculara ve dilimize saygı gösterenlerin, görüntü kirliliği yaratmayanların tutumu. )
Ülkenin en çok seyredilen dizisinin başrol karakteriydi.
Dizinin adı “Halkın Hizmetkarı”
Başkan rolünde o vardı.
Dizi ekrana geldiği gece tüm Ukrayna nefesini tutuyor televizyona yapışıyordu.
Ahali kahkahadan yerlere seriliyordu.
Genç komedyen çok sevildi.
Dizi çok tuttu.
Adı Volodomir Zelenski'ydi.
***
Dizi o kadar çok tuttu ki...
Sonra siyasi partiye dönüştü.
Evet... Gülmeyin... Vallahi öyle oldu.
“Halkın Hizmetkarı Partisi” kuruldu.
Komedyen abimiz Volodomir Zelenski partinin kurucusu oldu.
Her şey bir komedi dizisi tadında ilerliyordu.
Seçimler geldi çattı.
Komedyen Zelenski, girdiği ilk seçimde oyları silip süpürdü.
450 sandalyelik Ukrayna Parlamentosu'nun yarıdan fazlasını kazandı.
Başkanlık seçiminde ise 2. Turda oyların yüzde 73.22'sini aldı.
***
Ukrayna'nın artık genç bir komedyen başkanı vardı.
Geldik bugüne...
***
Bir komedyenle bir istihbaratçı karşı karşıya gelirse...
Sizce savaşı kim kazanır?
Gülümsediğinizi görüyorum... Cevaba gerek yok.
Ukrayna Rusya geriliminin giriş sahnesini hep beraber yaşadık.
Bir yanda bir dizinin pop rüzgarıyla kendini başkanlık koltuğunda bulmuş tecrübesiz bir genç adam...
Karşısında KGB disiplini ve kurmay zekasıyla yetişmiş duygusuz tavizsiz bir istihbaratçı kurt...
Çok fazla düşünmeye gerek yok sanırım.
***
Artık güvenlik ülkelerin vazgeçilmez şartıdır.
Dünya'da bu işe uyanan devletler işi şansa bırakmıyor.
İstihbarat kökenli liderlere yönetimi veriyorlar.
***
Putin'i anlatan 4 bölümlük belgesel var.
İzleyin derim...
Adı “Putin İnterviews”
O belgeselde yönetmen Oliver Stone, Putin'in korumalarını merak ediyor...
Diyor ki “Sizin kişisel güvenliğinizi kim sağlıyor?”
Putin “Castro'dan bana kalan nasihat şuydu. Sakın kendi güvenliğini başkasının kontrolüne bırakma. Ben de o yüzden tüm koruma ve güvenliğimle bizzat ilgilenirim. Bu sayede halen ayaktayım. Ne dersin?”
Putin bir devlet başkanı ama halen bir istihbaratçı gibi yaşıyor.
Tıpkı KGB yıllarındaki gibi az konuşan, duygusallığa asla prim vermeyen ve hedefine doğrudan odaklı.
Tabi biraz da acımasız.
Yeni kuramlar geliştiriyor... Artık adıyla anılan bir doktrin var.
Güvenlik ve savunma konusunda eşi benzeri görülmemiş bir konsept geliştirdi.
Kendinden kat be kat güçlü düşmanını onun gücünü kullanarak yenme...
( Birine, kinâyî bir tâbir ile zinâ isnâd etmek.[Hadd cezasını gerektirmez.] İLE Bir koşula talik sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şuraya giden zânîdir" denilmedikçe] İLE Bir vakte izâfe sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şu hâneye girerse zânîdir" denilmedikçe] İLE Sarâhâtten zînâya müşir bir söz ile gerçekleşen hakaret.["Şu kişi, zânîdir" gibi.] )
( [ne yazık ki] Kişiler, (çoğunlukla) yiyecekleri ve yatacakları bir şeyleri olduğu sürece düşünmeyi reddederler. [ya da bu yanılsamadan ve keyfiyetten vazgeçip düşün(ebil)meyi, herşeye yeğlemelilerdir] )
( Ne kadar (")haklı(") olduğumuzu zannetsek de, ne kadar kızgın olsak da, bazı/çoğu durumu, sakinlikle ve akılla[/tüzeyle] çözerek -ve de en azından çözümleyerek- ilerlemek gerekir. )
( [Olanaklar(ımız)/koşullar(ımız)/araçlar(ımız)] | Yetmiyorsa, uygun değilse. İLE/VE/YA DA/||/<>/> Yetiyorsa, uygunsa. | İLE/VE/YA DA/||/<>/> İkisi arasında kalmış ya da hiçbir karar veremiyorsak. )
( Sütun başlıklarının üstüne gelen, genişçe ve dışa taşkın tabla, başlık tablası, mahmel. Abakus, sütunla baştaban ya da kenar üzengisi arasında, yastık görevi yapar. İLE Eski Türklerde, ölmüş ataların, yani abaların, tapılan suret ve heykelleri. Bir totem niteliğinde olan bu abaklar, çoğunlukla, bir direğin başına oyularak, evlerin ve çalardırın önüne dikilirdi. )
( Sütun başlıklarının üstüne gelen, genişçe ve dışa taşkın tabla, başlık tablası, mahmel. Abakus, sütunla baştaban ya da kenar üzengisi arasında, yastık görevi yapar. İLE/VE/<> Bazı abakların köşelerinde yer alan kıvrımlara verilen ad. )
( Bir nesneyi ya da durumu olduğundan daha önemli, daha büyük ya da daha çok göstermek. | Bir iş, bir davranış ve benzerlerinde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak. İLE Alıp götürmek. | Gizlice almak, alıp kaçmak, çalmak. )
( Açma işini yapan. | Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı. [>< BÜKEN] İLE Anahtar. | İştah açmak üzere, yemekten önce içilen içecek. İLE Bir cismin, yüzeyi üzerine, sert bir madde ya da bir araç sürterek, onu düzleştirip parlatma. [PERDAH] | [demircilikte] Delik büyültmekte kullanılan araç. | Anahtar ve her türlü açma aracı. İLE Açmaya yarayan araç. | Açma işleminin yapılacak olmasını, birinin, gelecek zaman kipinde gerçekleştireceğini belirten söz. )
( Hadronların taşıdığı yük sayısı. | Taneciklerin çok çabuk oluşumuyla [güçlü etkileşme] çok yavaş bozunması [zayıf etkileşme] arasında görülen dengesizlik. İLE/VE/<> Zayıf etkileşimlerle ihlâl edilen yalıtılmış bir düzendeki hadronların, acayiplik sayılarının toplamının sabit olması. )
( Nesnesine ve/ya da olgusuna, doğrudan ve/ya da dolaylı etkisi olmayabilir/olmaz. İLE/VE/||/<> Kişisine ve/ya da kendine, doğrudan ve/ya da dolaylı etkisi/katkısı/artısı olabilir/olur. )
( Acımak eylemi. | Başka bir kişinin ya da canlının mutsuzluğuna yönelik duyulan üzüntü, merhamet. İLE Tadı, acı duruma gelme, acılaşma. | Acılı, ağrılı olma. | Başkasının acısına ortak olmak ya da durumundan üzüntü duymak. | Başkasının uğradığı/uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek, merhamet etmek. | Bir şeyi vermeye kıyamamak ya da verdiğine, elden çıkardığına üzülmek. )
( [dirimbilim] Gelişmek. | [tohum, hastalık için] İçindeki yetenekler uyanarak ereğine varmak. İLE Bir yerin özelliklerini ortaya çıkarmak için araştırma ve inceleme yapmak. )
( İçine türlü şeyler konulan, tahtadan, dört köşe, kapaklı ev eşyası. | Bir kurumda, para alınıp verilen yer. | Banka. | Yapılarda, kum, çakıl gibi şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü. | Mahalle tulumbacılarının, omuzda taşıdıkları, sandık biçimi tulumba. İLE Mezarın üzerine yerleştirilmiş, tabut büyüklüğünde tahta ya da mermer sandık. )
( Yağlarda, gliserin ile birlikte bulunan, rengi, kokusu, tadı olmayan, 4 °C'de billur durumunda katılaşan sıvı bir madde. İLE Sıvı yağlarda ve margarinlerde bulunan oleik asidin bir esteri. İLE Etilen gibi yapısına başka bir öğe ya da kök sokulabilen, karbonlu hidrojenlerin genel adı. )
( Palmitik asidin tuzu ya da esteri. İLE Doymuş bir yağ asidi CH3-(CH2)14-CO2H ve bu asitten türeyen bileşikler için kullanılır. İLE Palmitik asitten türeyen C13H31-CO formülündeki tek değerli kök. İLE Gliserinin, palmitik esteri. )
( Kapalı olan Antep fıstığını, bırakıp sonunda, o kapalı olanları açmaya çalışmak kadar komik, çaresiz ve vahim durumlara düşmemek için çoğu ufak/değersiz/yetersiz "görünen" şeyi ve kişiyi küçümsememek gerekir. )
( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. İLE/VE/||/<> Bir malı, çok fazla kârla satma. | Yasanın izin verdiği sınırdan aşkın faiz alma. )
( Ayrık ve bitişik 'de/da'ları, "ki'leri, "mi'leri, gerektiği gibi yaz(a)mayan/yayınlamayanların, görüntü kirliliği yaratanların "tutumu". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yazım kurallarına uyarak ve noktalamalara özen göstererek, okuyuculara ve dilimize saygı gösterenlerin, görüntü kirliliği yaratmayanların tutumu. )
Ülkenin en çok seyredilen dizisinin başrol karakteriydi.
Dizinin adı “Halkın Hizmetkarı”
Başkan rolünde o vardı.
Dizi ekrana geldiği gece tüm Ukrayna nefesini tutuyor televizyona yapışıyordu.
Ahali kahkahadan yerlere seriliyordu.
Genç komedyen çok sevildi.
Dizi çok tuttu.
Adı Volodomir Zelenski'ydi.
***
Dizi o kadar çok tuttu ki...
Sonra siyasi partiye dönüştü.
Evet... Gülmeyin... Vallahi öyle oldu.
“Halkın Hizmetkarı Partisi” kuruldu.
Komedyen abimiz Volodomir Zelenski partinin kurucusu oldu.
Her şey bir komedi dizisi tadında ilerliyordu.
Seçimler geldi çattı.
Komedyen Zelenski, girdiği ilk seçimde oyları silip süpürdü.
450 sandalyelik Ukrayna Parlamentosu'nun yarıdan fazlasını kazandı.
Başkanlık seçiminde ise 2. Turda oyların yüzde 73.22'sini aldı.
***
Ukrayna'nın artık genç bir komedyen başkanı vardı.
Geldik bugüne...
***
Bir komedyenle bir istihbaratçı karşı karşıya gelirse...
Sizce savaşı kim kazanır?
Gülümsediğinizi görüyorum... Cevaba gerek yok.
Ukrayna Rusya geriliminin giriş sahnesini hep beraber yaşadık.
Bir yanda bir dizinin pop rüzgarıyla kendini başkanlık koltuğunda bulmuş tecrübesiz bir genç adam...
Karşısında KGB disiplini ve kurmay zekasıyla yetişmiş duygusuz tavizsiz bir istihbaratçı kurt...
Çok fazla düşünmeye gerek yok sanırım.
***
Artık güvenlik ülkelerin vazgeçilmez şartıdır.
Dünya'da bu işe uyanan devletler işi şansa bırakmıyor.
İstihbarat kökenli liderlere yönetimi veriyorlar.
***
Putin'i anlatan 4 bölümlük belgesel var.
İzleyin derim...
Adı “Putin İnterviews”
O belgeselde yönetmen Oliver Stone, Putin'in korumalarını merak ediyor...
Diyor ki “Sizin kişisel güvenliğinizi kim sağlıyor?”
Putin “Castro'dan bana kalan nasihat şuydu. Sakın kendi güvenliğini başkasının kontrolüne bırakma. Ben de o yüzden tüm koruma ve güvenliğimle bizzat ilgilenirim. Bu sayede halen ayaktayım. Ne dersin?”
Putin bir devlet başkanı ama halen bir istihbaratçı gibi yaşıyor.
Tıpkı KGB yıllarındaki gibi az konuşan, duygusallığa asla prim vermeyen ve hedefine doğrudan odaklı.
Tabi biraz da acımasız.
Yeni kuramlar geliştiriyor... Artık adıyla anılan bir doktrin var.
Güvenlik ve savunma konusunda eşi benzeri görülmemiş bir konsept geliştirdi.
Kendinden kat be kat güçlü düşmanını onun gücünü kullanarak yenme...
( Birine, kinâyî bir tâbir ile zinâ isnâd etmek.[Hadd cezasını gerektirmez.] İLE Bir koşula talik sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şuraya giden zânîdir" denilmedikçe] İLE Bir vakte izâfe sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şu hâneye girerse zânîdir" denilmedikçe] İLE Sarâhâtten zînâya müşir bir söz ile gerçekleşen hakaret.["Şu kişi, zânîdir" gibi.] )
( [ne yazık ki] Kişiler, (çoğunlukla) yiyecekleri ve yatacakları bir şeyleri olduğu sürece düşünmeyi reddederler. [ya da bu yanılsamadan ve keyfiyetten vazgeçip düşün(ebil)meyi, herşeye yeğlemelilerdir] )
( Ne kadar (")haklı(") olduğumuzu zannetsek de, ne kadar kızgın olsak da, bazı/çoğu durumu, sakinlikle ve akılla[/tüzeyle] çözerek -ve de en azından çözümleyerek- ilerlemek gerekir. )
( [Olanaklar(ımız)/koşullar(ımız)/araçlar(ımız)] | Yetmiyorsa, uygun değilse. İLE/VE/YA DA/||/<>/> Yetiyorsa, uygunsa. | İLE/VE/YA DA/||/<>/> İkisi arasında kalmış ya da hiçbir karar veremiyorsak. )
( Sütun başlıklarının üstüne gelen, genişçe ve dışa taşkın tabla, başlık tablası, mahmel. Abakus, sütunla baştaban ya da kenar üzengisi arasında, yastık görevi yapar. İLE Eski Türklerde, ölmüş ataların, yani abaların, tapılan suret ve heykelleri. Bir totem niteliğinde olan bu abaklar, çoğunlukla, bir direğin başına oyularak, evlerin ve çalardırın önüne dikilirdi. )
( Sütun başlıklarının üstüne gelen, genişçe ve dışa taşkın tabla, başlık tablası, mahmel. Abakus, sütunla baştaban ya da kenar üzengisi arasında, yastık görevi yapar. İLE/VE/<> Bazı abakların köşelerinde yer alan kıvrımlara verilen ad. )
( Bir nesneyi ya da durumu olduğundan daha önemli, daha büyük ya da daha çok göstermek. | Bir iş, bir davranış ve benzerlerinde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak. İLE Alıp götürmek. | Gizlice almak, alıp kaçmak, çalmak. )
( Açma işini yapan. | Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı. [>< BÜKEN] İLE Anahtar. | İştah açmak üzere, yemekten önce içilen içecek. İLE Bir cismin, yüzeyi üzerine, sert bir madde ya da bir araç sürterek, onu düzleştirip parlatma. [PERDAH] | [demircilikte] Delik büyültmekte kullanılan araç. | Anahtar ve her türlü açma aracı. İLE Açmaya yarayan araç. | Açma işleminin yapılacak olmasını, birinin, gelecek zaman kipinde gerçekleştireceğini belirten söz. )
( Hadronların taşıdığı yük sayısı. | Taneciklerin çok çabuk oluşumuyla [güçlü etkileşme] çok yavaş bozunması [zayıf etkileşme] arasında görülen dengesizlik. İLE/VE/<> Zayıf etkileşimlerle ihlâl edilen yalıtılmış bir düzendeki hadronların, acayiplik sayılarının toplamının sabit olması. )
( Nesnesine ve/ya da olgusuna, doğrudan ve/ya da dolaylı etkisi olmayabilir/olmaz. İLE/VE/||/<> Kişisine ve/ya da kendine, doğrudan ve/ya da dolaylı etkisi/katkısı/artısı olabilir/olur. )
( Acımak eylemi. | Başka bir kişinin ya da canlının mutsuzluğuna yönelik duyulan üzüntü, merhamet. İLE Tadı, acı duruma gelme, acılaşma. | Acılı, ağrılı olma. | Başkasının acısına ortak olmak ya da durumundan üzüntü duymak. | Başkasının uğradığı/uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek, merhamet etmek. | Bir şeyi vermeye kıyamamak ya da verdiğine, elden çıkardığına üzülmek. )
( [dirimbilim] Gelişmek. | [tohum, hastalık için] İçindeki yetenekler uyanarak ereğine varmak. İLE Bir yerin özelliklerini ortaya çıkarmak için araştırma ve inceleme yapmak. )