KA'dan KU'ya ilk iki yazacı aynı olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 5.303 başlık/FaRk ile birlikte,
5.303 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(16/23)
- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK
- KATLETMEK ile KATLETTİRMEK ile KATLEDEBİLMEK
- KATLETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK
- KATLI ile KATLI KUR
- KATLİAM[Ar. KATL+ÂMM] değil/yerine/= KIRIM
- KATMAK ile DAHİL ile İÇERMEK
( INCLUDE vs. INCLUDED vs. INCLUDING )
( گنجاندن ile مشمول کردن ile متضمنبودن ile عبارتنداز ile شامل کردن ile بهحساب آوردن ile دربر گرفتن ile دربر داشتن ile در بر گرفتن ile شامل بودن ile در بر داشتن ile عبارتند ile فرا گرفتن ile حاوي بودن ile مشمول ile انضمام ile منجمله ile از جمله ile متضمن ile مشتمل ile شامل )
( GONJANDAN ile MOSHMOL KARDAN ile MOTAZMONBUDAN ile EBARTANDAZ ile SHAMEL KARDAN ile BACPEHHSAB AVARDAN ile DARBAR GARAFTAN ile DARBAR DASHTAN ile DAR BAR GARAFTAN ile SHAMEL BODAN ile DAR BAR DASHTAN ile EBARTAND ile FARA GARAFTAN ile HAVY BODAN ile MOSHMOL ile ENZEMAM ile منجمله ile AZ JOMLEH ile MOTAZMAN ile MOSHTAMEL ile SHAMEL )
- KATMAK ile/ve/||/<>/> KARMAK
( Bir şeyin içine, üstüne ya da yanına, niteliğini değiştirmek ya da niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak. | Bir araya getirmek. | Birlikte göndermek. | Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak. İLE/VE/||/<>/> Karıştırmak, birbirine katmak. | Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur ya da hamur durumuna getirmek. )
- KATMAK ile KATMANLAŞMAK ile KATMAN ile KATMALI ile KATMANLI ile KATMA BÜTÇE ile KATMAN BULUT ile KATMA DEĞER VERGİSİ
- KATMAK ile/ve KAZANDIRMAK
- KATMAN/LI ile KAT/LI
( Yatay. İLE Dikey. )
- KATMAN/TABAKA[Ar.] ile BÖLÜM
- KATMAN ile/ve/değil EŞİK
- KATMAN ile KATMANLI ile KATMANSIZ
( LAYER vs. LAYERED vs. LAYERLESS )
( لا ile جدار ile طبقه ile لايه ile رج ile بنلاد ile غشاء ile متورق ile رگه دار ile بي لايه )
( LA ile JEDAR ile TABAGHEH ile LAYYEH ile RAJ ile BANLAD ile GHESHA ile MOTORGH ile RAGEH DAR ile BEY LAYYEH )
- KATMAN ile SIRADÜZEN
( LAYER vs. HIERARCHY )
- KATMANDU'DAKİ MEYDANLAR:
DURBAR ile/ve/||/<> HANUMAN DHOKA(MAYMUNLAR KRALI) ile/ve/||/<> TAUMADHI ile/ve/||/<> DATTATRAYA
- KATMANDU'DAKİ TAPINAKLAR:
SWAYAMBHUNATH ile/ve/||/<> BOUDHANATH ile/ve/||/<> PASHUPATINATH ile/ve/||/<> BACHARESVARI ile/ve/||/<> KAMASUTRA ile/ve/||/<> GUHYESVARI ile/ve/||/<> NYATOPOLA-BHIMSEN
- KATMANDU(KASTHAMANDAP)[NEPAL] = AHŞAP TAPINAK
( Rakım: 1300 m. )
- KATMANLAŞTIRMA ile/ve DERİNLEŞTİRME
- KATMER, İSMET (SARIYER, 1946) :
( Maden ilkokulundan sonra Denizcilik Bankası Sanat Okulu (Taşkızak)'ndan mezun oldu. Ticaret hayatına atıldı. Siyasete atıldı Halkçı Parti Sarıyer İlçe Başkanlığı, Sarıyer Belediye Başkanlığı Adayı, Türkiye Demokrat parti İlçe Bakanlığı, Sarıyer Pertevniyal İlkokulu Koruma Derneği Başkanlığı (5 yıl), İstinye Anadolu Kız Meslek Lisesi Derneği Başkanlığı, Maden Spor Kulübü Başkanlığı (5 yıl), Sarıyer Spor Kulübü Yönetim Kurulunda üye ve altyapı sorumlusu olarak görev yaptı. )
- KATMERLENMEK ile KATMERLEŞMEK ile KATMERLEŞTİRMEK ile KATMER ile KATMERCİ/LİK ile KATMERLİ ile KATMERSİZ ile KATMER KATMER ile KATMERLİ BADEM ile KATMERLİ YALAN ile KATMERLİ İYELİK ile KATMERLİ KATMERLİ ile KATMERLİ BİRLEŞİK ZAMAN
- KATOLİK/LİK ile/ve ORTODOKS/LUK
( Aristo'cu. İLE/VE Platon'cu. )
- KATOLİK ile KATOLİKLEŞTİRMEK
( CATHOLIC vs. CATHOLICIZE )
( کاتوليک ile بلند نظر ile کاتوليک مسلک کردن )
( KATOLYK ile BALAND NAZAR ile KATOLYK MOSLAK KARDAN )
- KATOT ile/||/<> ANOT
( Elektrolizde katot negatif elektrot İLE anot pozitif elektrottur )
( Faraday tarafından 1834 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1791-1867) (Ülke: İngiltere) (Alan: Fizik, Kimya) (Önemli katkıları: Elektromanyetik indüksiyon, elektroliz) )
- KATRAN[Ar.] ile/ve/||/<> KREOZOT[Fr. < CREOSOTE]
( Organik nesnelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir nesne. İLE/VE/||/<> Çeşitli katranların damıtılmasından elde edilen ve hekimlikte kullanılan, keskin kokulu bir sıvı. )
- KATRANLAMAK ile KATRANLANMAK ile KATRANLATMAK ile KATRAN ile KATRANCI/LIK ile KATRANLI ile KATRANSIZ ile KATRAN RUHU ile KATRAN SUYU ile KATRAN TAŞI ile KATRAN YAĞI ile KATRAN ÇAMI ile KATRAN AĞACI
- KATRANRUHU ile KATRANTAŞI ile KATRANYAĞI
( Kayın katranının damıtılmasıyla elde edilen ve hekimlikte kullanılan renksiz, keskin kokulu ve yakıcı bir sıvı. İLE Birleşimindeki su miktarı çok olan bir tür yanardağ camı. İLE Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilaç olarak kullanılan sıvı. )
- KATRE[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] ile/ve/||/<> ZERRE[Ar.]
( Denizde/deryada. İLE/VE/||<> Güneşte/şemste. )
- KATRE/KATRA[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] değil/yerine/= DAMLA
( Damla, damlayan şey. )
- KATSAYI -ile
( COEFFICIENT )
( Bir niceliğin kaç katı alındığını gösteren sayı, emsal. | Bir yasayı anlatan formülün yazılışında yer alan, değişmeyen sayı. | Nesnelerin fiziksel özelliklerini belirten değişmeyen büyüklükler. )
( COEFFICIENT )
- KATSAYI ile/||/<> ÜS
( Katsayı çarpan, üs kuvvettir )
( Formül: 3x²: 3 katsayı İLE 2 üs )
- KATYON[Fr. < CATION] değil/yerine/= ARTIN
( Bir çözeltinin elektrolizi sırasında katotta toplanan iyon. )
- KATYON ile/||/<> ANYON
( Katyon pozitif yüklü İLE anyon negatif yüklü iyondur )
( Formül: Na⁺ İLE Cl⁻ )
- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile EBONİT
( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Yüz bölüm kauçuğun, otuziki bölüm kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik nesne. )
- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile GÜTAPERKA[Malezya dilinden]
( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Sumatra'da ve çevresindeki adalarda yetişen büyük bir ağaçtan elde edilen, kablo yapımında kullanılan, kauçuğa benzer, yapışkan bir madde. )
- KAUÇUK ile KAUÇUKLU ile KAUÇUK AĞACI
- KAUDA/CAUDA, TAIL[İng.] değil/yerine/= KUYRUK
- KAV -ile
( Yılanın attığı deri/gömlek. )
- KAV ile KAV[Fr. < CAVE]
( Ağaçların gövdesinde ya da dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi nesne. | Yılanın deri değiştirirken attığı deri. İLE Mahzen. )
- KAVAF[Ar. < HAFFÂF] ile/değil/yerine/>< ESNAF[çoğ. Ar. < SINIF]
( Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan ya da satan esnaf. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Küçük sermaye ve zanaat sahibi. | [mecaz] Başlıca düşüncesi, mesleğinin tüm inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanan kişi. )
- KAVAF/LIK ile KAVAF İŞİ
- KAVÂİD[Ar.] değil/yerine/= DİLBİLGİSİ
- KAVAK ÇEŞMESİ :
( Rumelikavağı Çayırbaşı mevkiinde bulunduğu (H.1315, M.1897) İstanbul Çeşmeleri" kitabında belirtilen bu çeşme yerinde bulunamamıştır. )
- KAVAK HİSARLARI :
( Rumelikavağı'nda Mahallenin tam ortasında bulunan kaleye Kavak Hisarları denildiği gibi Rumelikavak Kalesi de denilmektedir. Bu kale 1624'te IV. Murat tarafından yaptırıldı. 1785'te Sultan I. Abdülhamid (1774 - 1789) döneminde Fransız Mimar Tavşan'a yeni iki kale inşâ ettirildi. Kalelere Sultan III. Selim (1789 - 1807) tarafından bazı ilaveler yaptırıldı. Sultan III. Mustafa (1807 - 1808) de Fransız Mimar Totti'ye birbirine karşı duran iki kale yaptırdı. Bu kaleye Kavak Hisarları denilmiştir ve askeri amaçlı kullanılmaktadır. )
- KAVAK/LIK ile KAVAKÇI/LIK ile KAVAK İNCİRİ
- KAVAK ile AKÇAKAVAK/AKKAVAK/HOLLANDA KAVAĞI
( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir tür kavak. )
( POPULUS cum POPULUS ALBA )
- KAVAK ile ÇALIKKAVAK
( ... İLE Dalları, sepetçilikte kullanılan bir kavak türü, sepetçi kavağı. )
- KAVAK ile/değil ÇINAR[Fars. < ÇENÂR]
( Anadolu Kavağı'ndakiler, çınardır. )
( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, otuz metreye kadar uzayabilen, gövdesi kalın, uzun ömürlü, geniş yapraklı bir ağaç. )
( POPULUS cum PLATANUS )
- KAVAK / KARAKAVAK
( ... İLE Yüksekliği 35 metre kadar olabilen, kabuğu koyu renkli bir tür kavak. )
( POPULUS cum POPULUS NIGRA )
- KAVAK ile TİTREK KAVAK
- KAVAL'DA:
DİLSİZ, HORLATMALI[Diatonik] ile/ve DİLSİZ[Kromatik] ile/ve DİLLİ[Diatonik] ile/ve DİLLİ[Kromatik] ile/ve DÜDÜK KAVAL
- KAVAL ile/ve/||/<>/> AĞIT
( Çaldım/k, Oynamadın/ız. İLE/VE/||/<>/> Yaktım/k. Ağlamadın/ız. )
- KAVAL ile KAVALA ile KAVALCI/LIK ile KAVAL TÜFEK ile KAVAL KEMİĞİ
- KAVAL ile NÂREKE
( ... İLE Karagöz oyununda kullanılan, kamıştan yapılmış, kavala benzer bir müzik aleti. )
- KAVALALI NAZIM BEY KÖŞKÜ :
( Sarıyer'den Şifasuyu mesiresine giderken Şifa Camii yanındadır. Sahibinin adı ile anılır. 200.yy başlarında yapıldığına inanılmaktadır. )
- KAVALOĞLU, HAKKI (İST:) :
( Yenimahalleli olup Sarıyer Lisesi mezunudur. Genç yaşta siyasete atılmış ve parti kademelerinde ilçe yönetim kurulu üyesi ilçe başkanlığı gibi görevler üstlenmiş, iki dönem İl Genel Meclisi üyesi olarak Sarıyer'i temsil etmiş ve İl Genel meclisi Daimi Encümen üyesi olarak görev yapmıştır. Yönetici olarak özel firmalarda üst düzeyde yönetici olarak çalışmaktadır. )
- KAVALOĞLU, VEHBİ (...) :
( Yenimahalleli balıkçı reislerinden bir dönem Yenimahalle Muhtarı olarak görev yaptı. )
- KAVALYE ile KAVALYE[Fr.]
( Eski evlerin çatılarında kullanılan kayrak taşlarını tutmaya, kaymamasına yarayan kama.[kullanılan ağaç, suyu emerek ve şişerek tutan ve su sızdırmayan özellikte] İLE Dansta ve toplantılarda bayanlara eşlik eden bay. )
- KAVARA ile KAVARACI/LIK
- KAVÂRİ'[Ar. < KARİA] ile KAVÂRÎR[Ar. < KARÛRE]
( Şiddetli esen rüzgârlar. | Ansızın gelen büyük belâlar. | Kıyâmetler. | Belâdan kurtulmak üzere okunan dualar. İLE Gözbebekleri. | Sırçadan/camdan, bazen de gümüşten yapılan kablar. | Sidik kabları. )
- KAVAS İSMAİL EFENDİ :
( Rumelikavağında muhtar olarak görev yaptı. )
- KAVAT/LIK ile KAVATA
- KAVATA[Yun.] ile KAVATA[Yun.]
( Oyma ağaç kap. İLE Sert ve fazla kızarmayan bir tür domates. )
( ... cum SOLANUM CAPSICUM GROSSUM )
- KAVEL KABLO FABRİKASI :
( İstinye'nin iç kısımlarında ve Dereiçi mevkiinde bulunan Kavel Kablo Fabrikası uzun yıllar çalıştırıldıktan sonra buradan şehir dışına taşındı. )
- KAVERN/CAVERN[İng.] değil/yerine/= KOVUK
- KAVERNÖZ/CAVERNOUS[İng.] değil/yerine/= KOVUKSU
- KAVGA-DÖVÜŞ
- KAVGA-GÜRÜLTÜ
- KAVGA[Fars. < GAVGA: Gürültü.] ile !SAVAŞ
- KAVGA ile KAVGACI ile KAVGA
( BRAWL vs. BRAWLER vs. BRAWLING )
( نزاع و جدال کردن ile سروصدا کردن ile عربده جو ile عربده جويي )
( NEZA VE JEDAL KARDAN ile SOROSEDA KARDAN ile ARBADEH JO ile ARBADEH JOYY )
- KAVGA ile/ve/değil/||/<>/< KAYIKÇI KAVGASI
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Sonucu olmayan, bıktırıcı tartışma. )
- KAVGA ile SAVAŞÇI ile SAVAŞ UÇAĞI ile KAVGA ile KAVGASIZ
( FIGHT vs. FIGHTER vs. FIGHTER JET vs. FIGHTING vs. FIGHTLESS )
( دعوا ile مصاف دادن ile نبرد کردن ile مجادله ile محاربه کردن ile جدل ile رزم کردن ile جنگ کردن ile جنگيدن ile دست بگريبان شدن ile زد و خورد کردن ile ستيزيدن ile مبارزه ile سروصدا کردن ile کتک کاري ile به زد و خورد پرداختن ile مصاف ile زد و خورد ile رزمنده ile جنگجو ile رزم جو ile مشت باز ile جنگ کننده ile جنگنده ile مبارز ile هواپيماي شکاري ile ستيز ile رزمي ile بي محاربه )
( DAVA ile MOSAF DADAN ile NABARD KARDAN ile MOJADELEH ile MOHARBEH KARDAN ile JODEL ile RAZM KARDAN ile JANG KARDAN ile JANGYDAN ile DAST BEGARYBAN SHODAN ile ZAD VE KHORD KARDAN ile ستيزيدن ile MOBARZEH ile SOROSEDA KARDAN ile KETAK KARY ile BAH ZAD VE KHORD PARDAKHTAN ile MOSAF ile ZAD VE KHORD ile RAZMANDEH ile JANGJO ile رزم جو ile MOSHT BAZ ile JANG KONANDEH ile JANGANDEH ile MOBARZ ile NPAVAPYMAY SHKARY ile SETYZ ile RAZMY ile BEY MOHARBEH )
- KAVGA ile/yerine TARTIŞMA
( Her kavganın temelinde, taraflardan birinin cahilliği yatar. )
( ARBEDE ile/yerine MÜNÂZARA )
( !FIGHT vs. ARGUE
ARGUE instead of !FIGHT )
- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )
- KAVGA ile ZULÜM
- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK
- KAVGALAŞMAK ile KAVGA ile KAVGACI/LIK ile KAVGALI/LIK ile KAVGASIZ/LIK ile KAVGASIZCA ile KAVGA ADAMI ile KAVGA KAŞAĞISI
- KÂVÎ[Ar. < KEYY | çoğ. KÂVİYÂN] ile KAVÎ[Ar. < KUVVET]
( Dağlayan, yakan/yakıcı. [Fr. CAUSTIQUE] İLE Güçlü, kuvvetli. | Güvenilir, sağlam. )
- KAVÎ değil/yerine/= GÜÇLÜ
- KAVİLEŞMEK[Ar. + Tr.] değil/yerine/= SAĞLAMLAŞMAK, PEKİŞMEK
- KAVİLLEŞMEK ile KAVİL
- KAVİM ile/ve/||/<>/< AŞÎRET/BOY ile/ve/||/<>/< KABÎLE ile/ve/||/<>/< AKRABA ile/ve/||/<>/< AİLE
- KAVİM ile KAVİM KARDAŞ
- KAVİS[Ar.]/KURVATÜR/CURVATURE[İng.] değil/yerine EĞMEÇ/YAY
( Yay ya da buna benzer şeylerin biçimi. | Bir eğrinin sınırlı bir bölümü. )
- KAVİS ile KAVSİ
- KAVİSLENMEK ile KAVİS ile KAVİSLİ ile KAVİSSİZ
- KAVITASYON/CAVITATION[İng.] değil/yerine/= OYMA
- KAVİTE/CAVITY[İng.] değil/yerine/= BOŞLUK
- KAVKABAN[Yemen] -ile
( Dağın üstündeki gezegen. )
- KAVKI = KABUK
( Deniz hayvanlarının sert kabuğu. )
- KAVKI ile KAVKILI ile KAVKISIZ
- KAVL/KAVİL[Ar.] ile/ve/<> KELÂM
( Yok olanı, var ettiğimiz olana verdiğimiz ad. İLE/VE/<> Var olana ilim vermek. )
- KAVL ile/ve LAFZ
- KAVLAMAK ile KAVLANMAK ile KAVLATMAK ile KAVLAŞMAK ile KAVLAK
- KAVM[çoğ. AKVAM] -ile
( EVLİYÂ ZÜMRESİ )
( İNSAN TOPLULUĞU )
( BİR PEYGAMBERİN GÖNDERİLDİĞİ TOPLULUK )
- KAVMİYET ile KAVMİYETÇİ/LİK
- KAVONOZ değil KAVANOZ[Yun.]
( Plastik, cam vb. nesnelerden yapılmış ağzı geniş, çeşitli boylarda kap. )
- KAVRA! ve/> AT!
- KAVRAM "KARGAŞASI" değil KAVRAM KARMAŞASI
( Kargaşa, kişiler arasında olandır. )
- KAVRAM KARMAŞASI ile/ve/değil (KASITLI) KAVRAM SAPTIRMASI
- KAVRAM KARMAŞASI ile/değil ZİHİN/DÜŞÜNÜŞ KARMAŞASI
- KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR
( FACT OF CONCEPT vs./and INNER FACTS )
- KAVRAM ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> KURAM ÜRETMEK
- KAVRAM:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< ZORUNLULUĞUN BİRLİĞİ
- KAVRAM:
TANIMLAMAK ile/ve/||/<> ZORUNLULUKLARINI GÖSTERMEK
- KAVRAM'IN:
YAŞI ve KATMANLARI
( CONCEPT'S: AGE and LAYERS )
- KAVRAM/A ile/ve KAPSAM/A
( COMPREHENSION vs./and CONTAIN )
- KAVRAM/AK ile/ve SINIR/LAMAK
( COMPREHENSION vs./and (TO) LIMIT )
- KAVRAM/KONU/DURUM/SORUN:
"KİŞİ/LER ÜZERİNDEN" (KAVRAM/DURUM) ile/değil/yerine/>< KAVRAM/DURUM ÜZERİNDEN (KİŞİ/LER)
- KAVRAM/LAR ve ÖZDEŞLİK
( CONCEPT/S and IDENTITY )
- KAVRAM/LAR ile/ve/<> SINIR KAVRAM/LAR
( CONCEPT/S vs./and/<> LIMIT CONCEPT/S )
- KAVRAM/LAR ile/ve SINIR KAVRAM/LAR
- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER
( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )
( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )
( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )
( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )
( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )
( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )
( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )
( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )
( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )
( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )
( Sözcük, bir köprüdür. )
( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )
( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )
( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )
( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )
( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.
Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )
( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience
with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.
The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )
( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )
( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )
( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )
( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )
( Kavramlar, aklın görüleridir. )
( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )
( CONCEPTUS cum/et/<> ... )
( ... ile/ve/<> YAN )
( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )
( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )
- KAVRAM/SAL/LIK ile/ve/<> OLGU/SAL/LIK
( Tanımlanan her şey, kendine değil ona dairdir/yöneliktir. Tüm fizik ve metafizik, olgu ve kavramlar içindir. )
- KAVRAM ile/ve/<> ANLAM
( Zihnin, nesne ve olgulara bakan tarafı. İLE/VE Sözcüklere/terimlere bakan tarafı. )
( İçi/dışı yoktur/olmaz. İçeriği vardır. İLE/VE/<> İçi/bâtını ve dışı/zâhiri vardır. )
( Nesneler/olgular/olaylar dünyasıdır. İLE/VE/<>Değerler dünyasıdır. )
( Sözcüğün anlamı, nesnenin kavramı olur. )
( CONCEPT vs./and/||/<> MEANING )
- KAVRAM ile ANLAYIŞ ile KAVRAMSAL ile KAVRAMSAL
( CONCEPT vs. CONCEPTION vs. CONCEPTIONAL vs. CONCEPTUAL )
( مفهوم ile ادراک ile تصور ile بستن نطفه ile فهم ile ادراکي ile تعقلي )
( MAFAOOM ile EDRAK ile TASOR ile BASTAN NOTFEH ile FANPAM ile ادراکي ile تعقلي )
- KAVRAM ile/ve/<> AYRIM
( CONCEPT vs./and/<> SEPERATION )
- KAVRAM ile AYRINTI
- KAVRAM ve/<> BELİRGİNLİK
( CONCEPT and/<> CLARITY )
- KAVRAM ile/ve/<> BİLİNÇ
( CONCEPT vs./and/<> CONSCIOUSNESS )
- KAVRAM ve/<> BÜTÜN/LÜK
- KAVRAM ile/ve/<> ÇÖZÜM
( CONCEPT vs./and/<> SOLUTION )
- KAVRAM ile/ve/<> DERİNLİK
( CONCEPT vs./and/<> PROFUNDITY/DEEPNESS )
- KAVRAM ile/ve/değil EŞİK
- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI
- KAVRAM ve/||/<>/> FORMÜL
( and FORMULA )
- KAVRAM ve/||/<> GÖRÜSEL KARŞILIK
- KAVRAM ile/ve/<> İMGE
( )
( CONCEPT vs./and/<> IMAGE )
- KAVRAM ile İMGE
( İlke. İLE Eylem. )
- KAVRAM ile KARÎNE
- KAVRAM ile/ve/<> KAVRAM BAĞLAMI
( CONCEPT vs./and/<> CONTEXT OF CONCEPT )
- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/>/< KAVRAM ÇİFTLERİ
- KAVRAM ile/ve/||/<> KAVŞAK
- KAVRAM ile KENDİ
- KAVRAM ile/||/<> KÜME
- KAVRAM ile/ve/||/<>/> KURAM
( Bir kuramın varoluşu[ontolojisi] yoksa herhangi bir kuramdır. )
( Kavram ve kuram, genellikle bilim, felsefe ve öteki akademik alanlarda kullanılan iki temel kavramdır.
Bir kavram, genellikle bir düşüncenin ya da bir şeyin anlıksal[zihinsel] karşılığıdır/temsilidir.
Kavramlar, genellikle somut ya da soyut var olanları tanımlamak için kullanılır. "masa", "adâlet", "eşitlik" gibi kavramlar, düşünceleri ya da nesneleri karşılar/temsil eder.
Dilde simgeler ya da sözcükler olarak tanımlanır ve bireylerin düşünme ve iletişim kurma yeteneklerini yönlendirir.
Genellikle bir nesnenin ya da bir durumun temel özelliklerini ya da niteliklerini tanımlamak için kullanılır.
İLE/VE/||/<>/>
Bir kuram, genellikle bir görüngüyü, bir olguyu ya da belirli bir alanı açıklamak ya da açıklamak için geliştirilmiş dizgeli bir açıklamadır.
Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak, öngörmek ya da açıklamak için kullanılır.
Bilimde, felsefede, matematikte ve öteki alanlarda kullanılır.[evrim, kütleçekim kuramı]
Genellikle bir dizi varsayım, ilke ve kavramın bir araya getirilmesiyle oluşturulur ve denenir. Bilimsel yöntemle desteklenir. Bilişsel karşılıklardır ve genellikle düşünceleri ya da nesneleri tanımlamak için kullanılır ancak dizgeli açıklamalardır. Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak ya da açıklamak için kullanılır. Ancak kavramları kullanarak tanımlama yapılır. )
( FaRkLaR Kılavuzu içinde daha geniş tarama olarak şu sayfaları da okuyabilirsiniz...
FaRkLaR.net/kavram/kavram
FaRkLaR.net/kavram/kuram )
( CONCEPT vs./and/||/<>/> THEORY )
- KAVRAM ve/<> KURUM
- KAVRAM ile/ve KURUM ile/ve KARŞILIK
( Zihinde. İLE/VE Toplumda. İLE/VE Gövdede. )
- KAVRAM ve/<> KURUM ve/<> UYGARLIK ve/<> BULUNÇ/VİCDAN
- KAVRAM = MEFHUM[Ar. < FEHM] = CONCEPTION, NOTION[İng.] = CONCEPT, NOTION[Fr.] = NOTIO, BEGRIFF[Alm.] = CONCEPTUS, NOTIO[Lat.] = LOGOS, ÉNNOIA, HOROS, NOEMA[Yun.] = CONCEPCÍON[İsp.]
- KAVRAM ile/ve/<> NİYET
( Felsefe. İLE/VE/<> Kavrama niyet girince, ideolojiye dönüşür. )
( CONCEPT vs./and/<> INTENTION )
- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞE/UNSUR[Ar.]
- KAVRAM ile/ve/<>/= ÖLÇÜ
( CONCEPT vs./and/<>/= MEASUREMENT )
- KAVRAM ile/ve/||/<> OLUMSUZLAMA
- KAVRAM ve ÖNERME ve ÇIKARIM
( CONCEPT and PROPOSITION and INFERENCE )
- KAVRAM ve SABİTE
( CONCEPT and CONSTANT/STATIC )
- KAVRAM ile/>< SAÇMA
- KAVRAM ve/||/<>/= SAF DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME
- KAVRAM ile SALTIK
( CONCEPT vs. ABSOLUTE )
- KAVRAM ile SALTIK
- KAVRAM ve/||/<>/> SANAT
- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE
( İndirgeme. İLE/VE/<> Çoğaltma. )
( ... İLE/VE/<> Bireşim/tevhid. )
( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir öbek nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE/<> İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )
( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )
( Simge, zâtı/sizi gösterir/işaret eder. )
( Olanı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklılığı gösterir. )
( Reduction. VS./AND/<> Increase. )
( CONCEPT vs./and/<> SYMBOL )
- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE
( İndirgeme. İLE/VE Çoğaltma. )
( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )
( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )
( Olan'ı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklı olan'ı gösterir. )
( Olguyu açıklar. İLE/VE "Kişisel deneyimler"i ansıtan ve her bireyde farklı yansımaları işaret eden bir özellik gösterir. )
( Kavramsal düşünme, öğrenmeye ve belirlemeye yardım eder. İLE/VE Simgesel düşünme, yorumlamaya olanak tanır. )
( "Küptaş", geometrinin taşta gösterimi olarak "bilimsel us"u simgeler. )
( Mâbedi, herhangi bir yapıdan ayıran en temel özellik, onun baştan sona simgesel bir donanımda olmasıdır. | Mâbedin yapımında kullanılan hemen her nesne ya da öğe, kendi nesnel ve özdeksel yapısından başka bir değeri göstermekle birer simgedir. [Bilge Süleyman, mâbedi, Tanrı'ya değil Tanrı'nın adına yaptırmıştır.] )
( Adlar, bir nesneyi/kişiyi değil de, bir değeri/erdemi ya da ilkeyi gösteriyorsa simgesellerdir. )
( CONCEPT vs./and SYMBOL
Reduction. WITH/AND Increase. )
- KAVRAM ve/||/<> SİMGE ve/||/<> İÇ DENEYİM
- KAVRAM ile/ve/<> SINIR
( CONCEPT vs./and/<> LIMIT )
- KAVRAM ile/ve/||/<> SOYUT
- KAVRAM ile/ve/<>/= SÜREÇ
( CONCEPT vs./and/<>/= PROCESS )
- KAVRAM ile/ve/<> TAM AYIRD EDİCİ (BİLGİ)
( CONCEPT vs./and/<> DISTINGUISHED (INFORMATION) )
- KAVRAM ile/ve TARTIŞMA
( vs./and/||/<> DISCUSSION )
- KAVRAM ile/ve/||/<>/>/< TERİM
( Genel/leştirir. İLE/VE/||/<>/>/< Özel/leştirir. )
( Kavramlar, felsefededir. İLE/VE/||/<>/>/< Öteki disiplinlerde terim adını alır, terime dönüşür. )
( Kavramlar, terimlerin aklıdır. )
( ISTILAH: BARIŞ/SULH )
( ... İLE/VE/<> Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı olan sözcük. | Geleneksel mantıkta, özne ya da yüklem. )
( Felsefenin ve terim(ler)in bilinci. İLE/VE/||/<>/>/< Nesnenin bilinci. )
( VORSTELLUNG mit/und/||/<>/>/< AUSDRUCK )
( MEFHUM ile/ve/||/<>/>/< ISTILAH )
( CONCEPT vs./and/||/<>/>/< TERM )
- KAVRAM ile TERİM
- KAVRAM ve/||/<>/> TİKEL SANAT
( KANT ve/||/<>/> HEGEL )
- KAVRAM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL YAŞAM
- KAVRAM ile/ve TÜMEL
- KAVRAM ve/<> TUTARLILIK
( CONCEPT and/<> CONSISTENCY )
- KAVRAM ile/ve/||/<> VARSAYIM
( vs./and/||/<> ASSUMPTION )
- KAVRAM ile/ve/<> YAŞAM
( ... İLE/VE/<> Üzerine konuşulamayan. )
( CONCEPT vs./and/<> LIFE )
- KAVRAM ile/ve/||/<> YETERLİ KAVRAM
- KAVRAMA(DA) ile/ve/değil/||/<>/> ANLAMA(DA)
( Kalırsın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Dönüşürsün. )
( Kavramak, anlamanın sınırında biter. )
( Tinsel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ussal. )
( BİR ŞEYİN: Nedenlerini bilmek. İLE/<> Niyetlerini bilmek. )
( Geçmişle ilgilidir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Gelecekle ilgilidir. )
( [not] Spiritual. WITH/AND/||/<>/>/but Rational. Mental. )
( [not] MEANING vs./and/<>/but COMPREHENSION )
- KAVRAMA/ANLAMA ile MATEMATİK/FİZİK(DIANOIA)
- KAVRAMA ile KAPSAMA
( COMPREHENSION vs. CONTAIN )
- KAVRAMA ile KAVRAMA NOKTASI
- KAVRAMAK ve BELLEMEK
- KAVRAMAK ile/ve/değil/||/<>/< DENEYİM(LEMEK)
- KAVRAMAK ve/||/<>/> HEYECAN
- KAVRAMAK ile/ve İNANMAK
( COMPREHENSION vs./and TO BELIEVE )
- KAVRAMAK ile KAVRANMAK ile KAVRATMAK ile KAVRANILMAK ile KAVRAMLAŞMAK ile KAVRATABİLMEK ile KAVRAYABİLMEK ile KAVRAYIVERMEK ile KAVRAMLAŞTIRMAK ile KAVRAK ile KAVRAM ile KAVRAÇ ile KAVRAMCI/LIK ile KAVRAMSAL/LIK ile KAVRAM YAZI ile KAVRAM KARMAŞASI
- KAVRAMAK ile SANCI
( GRIP vs. GRIPES )
( چنگال ile پنجه زدن ile بچنگال گرفتن ile دلپيچه )
( CHANGAL ile PANJEH ZADAN ile BECHANGAL GARAFTAN ile DELPYCHEH )
- KAVRAMDA değil KAVRAMIN OLGUSUNDA
- KAVRAMI/MEFHUMU GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM/MEFHUM İLE GÖRMEK
( )
( Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek - İhsan Fazlıoğlu )
- KAVRAMIN:
AKILSALLIĞI ile/değil TARİHSELLİĞİ
( Tüm filozoflarda. İLE/DEĞİL Hegel'de. )
( Kavramlar, aklın görüleridir. )
- KAVRAMIN:
SONSUZLUĞU ile/ve/değil/<> SINIRLILIĞI
- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER
( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )
- KAVRAMLAR ile/ve/<> KONU/LAR
( CONCEPTS vs./and/<> SUBJECTS/TOPICS )
- KAVRAMLARDA:
HAKÎKÎ ile/ve İTİBÂRÎ ile/ve VEHMÎ
- KAVRAMLARIN OLUŞUMU ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA
- KAVRAMLARIN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ ile/ve/||/<> İLKELERİN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ
- KAVRAMLAŞTIRMA ile KAVRAMSALLAŞTIRMA
( TO CONCEPT vs. TO CONCEPTUAL )
- KAVRAMSAL BİRLİK ile/ve/<> ZAMANSAL AYRIM
- KAVRAMSAL DİL" değil KAVRAMLAR
- KAVRAMSAL/LIK ile/ve ARI KAVRAMSAL/LIK
( Şey var. İLE/VE Şey yok. Anlamanın anlamı. Bir şeyi anlamaz ama bir şeyle anlaşılır. Bilmenin bilmesini bilmek. Toplanma[cem]. )
- KAVRAMSAL/LIK ile/ve/<> KURUMSAL/LIK
( Üst kavramlar, altındakileri örgütleyen kavramlardır. )
- KAVRAMSALLAŞTIRMA ve TÜMEL/LER
- KAVRAMSALLIK >< ÖZDEŞLİK
- KAVRAMSIZLIK ile/ve/<> CEHALET
- KAVRANAMAZLIK ile/ve/||/<>/> KAVRANAMAZLIĞIN, KAVRANAMAZLIĞININ KAVRANMASI
- KAVRANILMA ile KAVRANILMAZ/LIK
- KAVRAYABİLME ve/||/<>/> ESNEKLİK ve/||/<>/> YARATICILIK
- KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]
- KAVRAYIŞ ve/||/<>/> KAPSAYICILIK
- KAVRAYIŞ ile KAVRAYIŞLI/LIK ile KAVRAYIŞSIZ/LIK ile KAVRAYIŞSIZCA
- KAVRULMAK ile KAVİLEŞMEK ile KAVİLEŞTİRMEK ile KAV ile KAVİ/LİK ile KAV MANTARI
- KAVRULMUŞ BADEM değil/yerine ÇİĞ BADEM
- KAVRULMUŞ ile PİLİÇ
( BROILED vs. BROILER )
( بريان ile پزنده ile جوشاننده ile بهم زننده )
( BARYAN ile PAZANDEH ile JOOSHANANDEH ile BACPAM ZANANDEH )
- KAVS-I URÛC KAVS-I NÜZÛL
- KAVŞAK ile/ve/değil/<> AYRIÇ
( Yol vb. uzayıp giden şeylerin kesiştikleri ya da birleştikleri yer. | Bir ırmağın denize ya da başka bir ırmağa döküldüğü, kavuştuğu yer, munsap. İLE/VE/DEĞİL/<> İki yolun ayrıldığı yer. )
- KAVŞAK ile KAVŞAK ADASI
- KAVŞAK ile KAVŞAKLAR
( JUNCTION vs. JUNCTIONS )
( محل اتصال ile دوراهي ile پيوندگاه ile مقاطع )
( MOHAL ETESAL ile دوراهي ile PEYVANDEGAH ile MOGHATE )
- KAVSEYN[< KAVS]:
BİRLEŞTİRİLEN İKİ YAY | İKİ KAVİS -<
- KAVUK/ERSUSA ile/||/<> KALLAVİ ile/||/<> YUSUF
( Kavuk. İLE/||/<> Sadrazam, vezir kavuğu. İLE/||/<> Sultan, sadrazam, vezirler ve yüksek dereceli devlet erkanının giydiği kavuk. )
- KAVUK/LUK ile KAVUKLU ile KAVUKÇU/LUK ile KAVUKSUZ
- KAVUK ile HORASANİ
( ... İLE Üst bölümü sarıktan taşacak biçimde yapılmış hoca kavuğu. )
- KAVUK ile KALLÂVÎ[Ar.]
( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE Vezir ve sadrazamların giydikleri bir tür kavuk. | Çok iri, kocaman. )
- KAVUK ile/değil KOVUK
( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE/DEĞİL Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. )
- KAVUK ile/ve/<> TÂC
( ... İLE/VE/<> Büyük kavuk. )
- KAVUKLU ile PİŞEKÂR[Fars.]
( ... İLE Ortaoyununda, kavuklu ile konuşarak oyunu açan kişi. )
- KAVUM/CAVUM[İng.] değil/yerine/= OYUK, BOŞLUK
- KAVUN ile ALTINBAŞ
( ... İLE Genellikle Ege bölgesinde yetişen, yuvarlak, kalınca kabuklu güzel bir tür kavun. )
- KAVUN ile DİVLEK/DÜĞLEK/DÜVLEK
( ... İLE Kalın kabuklu, olgun kavun. | Olgun, ufak kavun. | Kelek. )
- KAVUN ile KAVUNCU/LUK ile KAVUNİÇİ
- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK
( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )
( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )
- KAVUN ile MAKUVA URI KAVUNU
- KAVUN ile ŞAMAMA[Ar.]
( ... İLE Güzel kokulu bir tür kavun. | Kavuna benzer bir yıllık otsu ve sürüngen bir bitki. )
( BITTÎH ile ŞEMÂME )
( ... ile KÂLE )
( ... cum CUCUMIS DUDAIM )
- KAVUN ile TOPATAN
( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki. | Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi. İLE Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir tür kavun. )
- KAVUN ile YUBARİ KAVUNU
- KAVUNİÇİ/PEMBE ile/değil YAVRUAĞZI
( ... İLE/DEĞİL Kavuniçi ile pembe arası bir renk. | Bu renkte olan. )
- KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA
- KAVURMA/LIK ile KAVURMAÇ ile KAVURMACI/LIK ile KAVURMALI
- KAVURMAK ile KAVURTMAK
- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK
- KAVUŞMA/VUSLAT
( COITUS )
- KAVUŞMA/VUSLAT ve/değil ÖZGÜRLÜK
- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA
- KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K
( Vuslatın tadı, hasretindedir. Vuslata doyulur, hasrete doyulmaz. )
( Vuslatta gına vardır. )
- KAVUŞMAK ile KAVUŞULMAK ile KAVUŞABİLMEK ile KAVUŞUVERMEK
- KAVUŞSAK ile KAVUŞTAK
( DAÜSSILA ile NAKARAT )
- KAVUŞTURMAK ile KAVUŞTURABİLMEK
- KAVUŞUM AYI ile/ve/!=/||/<> YILDIZ AYI
- KAVUŞUM ile/ve/||/<> KAVUŞUM DÖNEMİ
( Yer yuvarlağı bir ucta kalmak üzere, yerin, güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmesi. İLE/VE/||/<> Bir gezegenin, iki kavuşumu arasında geçen zaman aralığı. )
- KAVUŞUM ile KAVUŞUM DÖNEMİ
- KAVUZ ile KAVUZLULAR
( Buğdaygillerin başağında, başakçıkları ya da çiçeği saran kabuk. | İçi boş, kabuklu yemiş. İLE Bir çeneklilerden, çiçeklerinde renkli taç yaprağı yerine kavuz denilen yeşil renkte yaprakçıklar bulunan bitki takımı. )
- KAVUZ ile KAVUZLULAR
- KAVVAM[Ar.] ile/değil KAVRAM
( Gözleyen ve koruyan. İşlerin sorumluluğunu alıp iyi yöneten. İLE/VE/||/<>/< Bir nesnenin ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı. )
- KAVZAMAK[yerel] ile/=/<>/< KAVRAMAK
( Sıkı tutmak, kavramak. | Korumak, muhafaza etmek. İLE/=/<>/< Elle sıkıca tutmak. | Bir nesne ya da düşünceyi her yönüyle anlamak. | Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak. | Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak. )
- KAY ile KAY[Ar.]
( Yaz yağmuru. İLE Kusmak. )
- KAYA KELERİ ile KERTENKELE/KELER
( Bulunduğu yerin rengine girme özelliğiyle bilinir. İLE ... )
( ... İLE Türkiye'de 64 kertenkele türü bulunmaktadır. [Hiçbiri zehirli değildir.] )
( Dünyada, 150 kadar türü bulunmaktadır. Yalnızca Madagaskar'da, 75 kadar tür bulunmaktadır. İLE ... )
( EBÛ KALEMÛN, BÛKALEMÛN, HİRBÂ/HIRBÂ' ile ZABB/DABB[çoğ. ZIBÂB/ZUBBÂN] )
( ÂFTÂB-GERDEK ile SÛSMÂR, BEZAGA, BÜJMEJE )
( SQUAMATA: Kertenkeleleri ve yılanları içeren öbek.
CHAMELEON vs. LIZARD )
( CHAMAELEON VULGARIS, CHAMAELEO CHAMAELEON cum LACERTILIA/SAURIA )
- KAYA MEZARI ile/||/<> KÜMBET/KUBBE[Fars.] ile/||/<> KATAKOMP
( Bir yamaçta kayaya oyulmuş bir oda ya da odalardan oluşan, genellikle bezemeli bir fasada sahip mezar biçimi. İLE/||/<> Gömme bölümü, gövde [ziyaret] bölümü ve kubbesinin üstünde külâhı bulunan mezar anıtları. İLE/||/<> Yeraltı mezarı.[İlk Hıristiyanların gizlice toplanıp ibadet ettiği yerlerdi.] )
- KAYA ÖRÜMCEĞİ ile/ve ŞEYTAN ÖRÜMCEĞİ ile/ve YER ÖRÜMCEĞİ
- KAYA, RECEP ALİ (EŞME, 1949) :
( Üniversiteden Yüksek İnşaat Mühendisi olarak mezun oldu. Aile şirketi olan Kayalar İnşaat Şirketinde iş hayatına başladı. Kayalar Şirketler Grubu yönetiminde bulundu. Sarıyer Spor Kulübü'nde 3 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Kulübün Divan Kurulu Üyesidir. )
- KAYA ile CENDEL[Ar.]
( ... İLE Irmaklarda bulunan büyük kaya. )
- KAYA ile/ve/||/<>/> DAYA
( Al sana bir kaya
Nereni dayarsan daya )
(1996'dan beri)