I ve İ ile biten FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 16.228 başlık/FaRk ile birlikte,
16.228 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(55/66)
- ŞİNDİ" değil ŞİMDİ
- SİNDİRİM DÜZENİNİN YAPISI ile SİNDİRİM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Ağız, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak ve rektum gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Besinlerin sindirilmesi, besin nesnelerinin emilmesi ve atık nesnelerin gövdeden atılması. )
- SİNDİRİM İLE SOLUNUM İLE DOLAŞIM İLE BOŞALTIM İLE ÜREME ile/||/<> TEMEL YAŞAM İŞLEVLERİ
( Canlıların hayatta kalması ve devamı için gerekli beş temel sistem. )
( Formül: C₆H₁₂O₆ + 6O₂ → 6CO₂ + 6H₂O + ATP )
( William Harvey tarafından 1628 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1578-1657) (Ülke: İngiltere) (Alan: Tıp) (Önemli katkıları: Kan dolaşımı sistemi) )
- SİNDİRİM ÖRGENLERİ (VE DÜZENİ) ile/ve/||/<>/> BOŞALTIM ÖRGENLERİ (VE DÜZENİ)
- SİNDİRİM'DE:
TÜKÜRÜK BEZİ ile/ve/<> İNCEBAĞIRSAK BEZİ ile/ve/<> PANKREAS ile/ve/<> KARACİĞER
- SİNDİRMELİ!
- SİNEK ile ARI
( İlgili yazı ve ayrıntılar için burayı tıklayınız... )
(
)
( FLY vs. BEE )
( ... cum APIS MELLIFICA )
- SİNEK ile EŞEK SİNEĞİ
( ZEBÂB ile NUARA )
( FLY/HOUSEFLY vs. GADFLY/HORSEFLY )
( MUSCA DOMESTICA cum TABANUS )
- SİNEK ile EVSİNEĞİ
( ... İLE Böcekler sınıfının, çiftkanatlılar takımından, külrenkli, dizanteri ve tifo mikropları taşıyan bir eklembacaklı türü. )
( .. cum MUSCA DOMESTICA )
- SİNEK ile MAVİ SİNEK/ET SİNEĞİ
( ZEBÂB ile ZEBÂB-I LÂHMÎ )
( FLY/HOUSEFLY vs. GADFLY/HORSEFLY )
- SİNEK ile MEYVE SİNEĞİ
- SİNEK ile/ve SAPSİNEĞİ/EKİNSİNEĞİ
- SİNEK ile SU SİNEĞİ
( ... İLE Kınkanatlılardan, durgun sular üzerinde yaşayan, parlak yeşilimsi siyah renkli bir böcek. )
( ... cum HYDROPHILUS )
- SİNEK ile TABUT SİNEĞİ
( ... İLE İnsan cesedinde yumurtlayarak/çoğalarak cesedi ayrıştıran sinek. [Yerin bir metre derinliğine kadar girerler.] )
( ... İLE Hantal uçuşu nedeniyle "Seğirten Sinek" olarak da bilinir. )
( ... ile [KAMBUR] PHORID [APOCEPHALUS adlı bir cinsi daha vardır] )
- SİNEK ile UYUZSİNEĞİ
( ... İLE Kınkanatlılardan, tarıma zararı dokunan böceklerle beslenen bir sinek. )
( ... cum CICINDELA )
- SİNEKLİ BAKKAL < SOYTARININ KIZI
- SİNEMA:
SANAT ile/ve/değil/||/<>/> SANAYİ/ENDÜSTRİ
- SİNEMA TARİHÇİSİ ile/ve/değil/||/<> SİNEMA ELEŞTİRMENİ
- SİNEMA TARİHİ ile/ve/||/<> FİLM TARİHİ
( Bağlam içinde kalarak. İLE/VE/||/<> Tekil ve/ya da birbiriyle ilişkilendirilerek. )
- SINERJİ/SYNERGY[İng.] değil/yerine/= ARTI ETKİ | YÖNDEŞ ETKİ
- SİNERJİ ENERJİ
- SINERJİK/SYNERGIC[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLİ 2 .ARTI ETKİLİ
- SİNGAMİ ile ...
( Döllenme sırasında hücrelerin birleşmesi. )
- SİNGAPUR ile/ve/<> PULAV UBİN ADASI
( ... İLE/VE/<> Singapur'un Changi Havaalanı'nın bulunduğu ada.[Ağaçları, çiçekleri, çağlayanları ile dünyanın en güzel havaalanı unvanını almaktadır.] )
- SINGER :/yerine ŞARKICI
- SİNGLE ATOM İLE CLUSTER İLE NANOPARTİCLE ile/||/<> KATALİZÖR BOYUTLARI
( Farklı boyutlardaki katalizör yapıları. )
( Formül: Aktivite ∝ 1/d )
- SİNGLE MODE İLE MULTİMODE İLE POLARİZATİON MAİNTAİNİNG ile/||/<> FİBER OPTİK TÜRLERİ
( Optik fiber çeşitleri. )
( Formül: NA = √(n₁² - n₂²) )
- SINGREFT/SYNGRAFT[İng.] değil/yerine/= TIPKI İKİZ YAMASI
- Sînî[Ar.] ile SÎNÎ/SİNÎ[Ar.]
( Çin'li. | Çin'de yapılmış, Çin işi porselen. İLE Büyük tepsi. )
- SİNİ ile YASTAĞAÇ
( Büyük tepsi. İLE Üzerinde hamur açılan, yemek yenilen tahta. )
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( [not] CLASSIFICATION vs./but CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( ... ile/yerine/değil DEME KALIPLARI )
( [not] CLASSIFICATION vs. CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )
- SINIFLAR ile/ve [ŞUBELER('İ)] ve (ÖZELLİKLERİ)
( * KINGDOM ANIMALIA
Parazoa [Porifera (Süngerler)] - ( Koanositler [yakalı hücreler-özgün kamçılı hücreler, bakterileri ve küçük besin parçacıklarını sindirir]; hücreler çok olanaklı[totipotent] olma eğilimindedir[zigotta görülen tüm hayvanı meydana getirebilme olanağına sahiplerdir] )
* EUMETAZOA
Radiata
- [Cnidaria (Hidralar, denizanaları, deniz şakayıkları, mercanlar)] - ( Özgün iğneleyici yapıların [Cnidae] her biri özelleşmiş bir hücre [knidosit] içinde yer alır. Tek[gastrovasküler] açıklık vardır [sindirim kanalı tam olmayıp ağız var fakat anüs yoktur] )
- [Ctenophora (Taraklı hayvanlar)] - ( Avı yakalamada kullanılan yapışıcı yapılar [kolloblastlar] vardır. Sekiz sıra halinde dizilmiş, silli plakaların oluşturduğu taraklar mevcuttur. Tek[gastrovasküler] açıklık vardır. )
* BILATERIA
Protostomia:
Lophotrochozoa
- [Platyhelminthes (Yassı solucanlar)] - ( Gövdeleri dorsoventral olarak yassılmış, segmentsiz ve asölomatlardır. Tek[gastrovasküler] açıklık vardır ya da sindirim kanalı yoktur. )
- [Rotifera (Rotiferler)] - ( Sindirim kanalı tam olan pseudosölomat hayvanlardır. Yutakta trofi denilen çeneler vardır. Baş, silli taç [corona] taşır. Dolaşım sistemi yoktur. [İlk, tam sindirim kanalı görülen!] )
- [Lotoforlu Şubeler (Bryozoa, Brachiopoda, Phoronida)] - ( Lotofor [silli tentaküller taşıyan beslenme ile ilgili yapı] taşıyan sölomat hayvanlardır. )
- [Nemertea (Hortumlu solucanlar)] - ( Önde yer alan özgün hortum, içi sıvı dolu bir boşluk [rhynchocoel] ile çevrilidir. Sindirim sistemi tamdır [ağız ve anüs vardır]. Kapalı dolaşım sistemi vardır. [İlk kapalı dolaşım!] )
- [Mollusca (Midye, salyangoz, mürekkepbalığı)] - ( Üç gövde bölgesi [kaslı ayak, iç kitle, manto] içeren sölomlu hayvanlardır. Sölom indirgenmiştir. Temel gövde boşluğu hemosöldür. )
- [Annelida (Halkalı solucanlar)] - ( Gövde duvarı ve iç organları [sindirim kanalı dışında] segmentli, sölomat hayvanlardır. )
Protostomia:
Ecdysozoa
- [Nematoda (Yuvarlak solucanlar)] - ( Silindirik gövdeleri ilk uçta incelmiş, segmentsiz, pseudosölomat hayvanlardır. Dolaşım sistemi yoktur. )
- [Arthropoda (kabuklular, böcekler, örümcekler)] - ( Gövdeleri segmentli, üyeleri eklemli olan, dış iskeletleri ektodermden gelişen sölomat hayvanlardır. )
Deuterostomia
- [Echinodermata (Deniz yıldızları, deniz kestaneleri)] - ( İkincil olarak radiyal anatomi [larvalar bilateral; erginler radiyal] gösteren, özgün su-damar sistemine sahip, iç iskeleti olan sölomat hayvanlardır. )
- [Chordata (amfiöksüsler, tunikatlar, omurgalılar)] - ( Notokordu olan, dorsalde içi boş sinir şeridi bulunan, farenjiyal yarıkları ve kaslı postanal kuyruğu olan sölomat hayvanlardır. ) )
- SİNİR DÜZENİNİN YAPISI ile SİNİR DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Sinir gözeleri (nöronlar), sinir lifleri ve sinapslar gibi çeşitli bileşenlerden oluşur. İLE Bir organizmanın yaşamda kalması ve gelişmesi için gerekli olan çok çeşitli bilişsel, davranışsal ve fizyolojik süreçleri içerir. )
- SİNİR GÖZESİ(NÖRON) ile/ve GLİA GÖZESİ
( Sinir uyaranlarını ileten gözeler. İLE/VE Sinir gözelerini destekleyen ve koruyan gözeler.[İşlevleri tam anlamıyla açıklığa kavuşmamıştır.][Sinir gözelerinin çalışmasını destekleyici ve onları besleyici işlevleri vardır.][Bellekte önemli rol oynar.] )
( ... İLE/VE Nöronların 50 katı kadardır. )
( ... İLE/VE Beynin yapısal çerçevesini oluşturur, nöronları idare ederek temizlik işlevi görür ve nöronlar öldükten sonra kalıntıları temizler. )
( ASAB ile/ve ... )
- SİNİR GÖZESİ ile SİNAPS
( Sinir düzeninin temel birimidir ve sinyalleri iletir. İLE İki sinir gözesi arasındaki bağlantı. )
- SİNİR SİSTEMİ ile/||/<> ENDOKRİN SİSTEM
( Sinir elektrik hızlı yerel, endokrin hormon yavaş yaygın. )
( Formül: Nörotransmitter İLE hormon )
- SİNİR SİSTEMİ ile/ve/||/<> ENTERİK SİNİR SİSTEMİ
( Gövdenin her yerine yayılmış olan ve her birimi birbiriyle ilişki halinde bulunan bir elektriksel ve kimyasal iletişim ağı. İLE/VE/||/<> Bağırsakların, merkezî sinir sistemiyle bağlantısını sağlayan sinir sistemi. [Yaklaşık, 500 milyon sinir gözesi bulunmaktadır.] Aynı beyin gibi, davranışlarımız ve zihinsel dengemiz üzerinde etkisi bulunan, ikinci beyin olarak kabul edilen bir sistemdir. Enterik sinir sistemi ve beyin, işbirliği içinde çalışır. )
(
ile/ve/||/<> ... )
- SINIR ile/ve GÜNEŞ SİSTEMİNİN SINIRLARININ ÖTESİ
( BORDER vs./and ULTRAMUNDANE )
- SINIR ile/ve/||/<> KIYI ile/ve/||/<> UFUK ile/ve/||/<> YERYÜZÜ ile/ve/||/<> GÖKYÜZÜ ile/ve/||/<> KÜRE ile/ve/||/<> ARAF ile/ve/||/<> EŞİK ile/ve/||/<> BAĞLAÇ ile/ve/||/<> KURGU
( Önemli eşikler ve sınırlar. )
- SINIR ile/ve/||/<> NESNENİN SINIRLILIĞI
- SINIR ile/ve ÖTEKİ
( BOUNDARY vs./and OTHER )
- SINIR ve TAŞIYICI
- İSTENÇ/İRÂDE VE SİNİRBİLİM DENEYLERİNDE:
LIBET ile/ve/||/<> HAGGARD VE EIMER ile/ve/||/<> HAYNES ile/ve/||/<> FRIED
- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ELEŞTİRİ
- SİNİRLİ ile DELİ
( Varsılsa. İLE Yoksulsa. )
- SINIRLI ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI
- SINIRLI ile/ve KISITLI
( LIMITED vs./and RESTRICTIVE )
- SINIRLI ile SEÇMELİ
( Sınırlı olanın sıra ile acı ve haz verici olması zorunludur. )
( LIMITED vs. ELECTIVE/MULTIPLE-CHOICE
The limited is bound to be painful and pleasant in turns. )
- SINIRLI ile/ve/||/<> SINIRLAYICI
- SINIRLI ile SONLU
- SİNİR/Lİ ile/ve/değil TELAŞ/LI
- SINIRSIZ ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI
( UNLIMITED vs./and THE LIMITED WHICH IN THE SOURCE OF UNLIMITED )
- SINIRSIZ >< SINIRLI
( APERION >< PERION )
- SİNISTER LEFT[İng.] değil/yerine/= SOL | SOLDAKİ
- SİNNEN[Ar. < SENE] ile SİNNÎ[Fars.]
( Yaşça, yaş bakımından. İLE Dişe ait, dişle ilgili. )
- SİNN-İ İNHİTÂT değil/yerine/= ÇÖKKÜNLÜK DÖNEMİ
- SİNOVİYA/SYNOVIA[İng.] değil/yerine/= EKLEM SIVISI
- SİNSİ ile İÇTEN PAZARLIKLI
- SİNTENİ ile/||/<> ORTOLOGİ
( Sinteni gen sırası korunumu İLE ortologi işlev korunumu. )
( Formül: Gene order İLE function conservation )
- SİPÂHÎ[Fars.] ile SÜVÂRİ[Fars.]
( Osmanlı'da tımar sahibi atlı öbek. İLE "Sü Eri", atlı asker. [Geçmişte daha çok ani baskınlarda ve vurucu saldırılarda kullanılırdı. Ateşli silahların gelişmesinden önce hedefe büyük bir hızla ulaşan süvari birliklerinin savaşa katılması çoğu kez savaşın akışını değiştirirdi.][Bugün süvarilerin yerini tankların kullanıldığı zırhlı birlikler almıştır.] )
- SİPSİVRİ
- SIR:
GİZLİ ile/değil DİLE GEL(E)MEYEN
- SIR İLE SEIR İLE NETWORK ile/||/<> EPİDEMİYOLOJİ MODELLERİ
( Hastalık yayılımı matematiği. )
( Formül: R₀ = βS₀/γ )
- SIR ile/değil İLİŞKİ
( Modern bilim, ilişki ve betimlemeyi ele alır. )
( Sır eylemdir - Burada ve Şimdi! )
( Birine "Sırrımı sakla!" diyorsan, o sırrı sen ilân ediyorsun demektir. )
( İki kişinin bildiği sır değildir. )
( Sır, hak etmeyenlere/etmeyenlerde kötülük demektir. )
( [not] SECRET/HIDDEN vs./but RELATIONSHIP
The secret is in action - here and now. )
- SIR ile/||/<> SIRALTI TEKNİĞİ ile/||/<> SLİP TEKNİĞİ ile/||/<> PERDAH TEKNİĞİ/LÜSTER ile/||/<> RENKLİ SIR TEKNİĞİ ile/||/<> KARBOTİ
( Keramikler üzerinde koruyucu, cam benzeri tabaka. İLE/||/<> Keramik boyalarının bisküvi halindeki keramikler üzerine boyanarak üstlerine sır çekilmesi, boyaların sır altında kalması ile oluşan teknik. İLE/||/<> İlk dönem Osmanlı keramiklerinde hamur kırmızıdır. İşte bu kırmızı rengi kapanak, beyaz ve düzgün bir yüzey elde etmek için keramikler astarlanır. Slip tekniğinde de esas olan bu astardır. Bu teknikte süsleme astarla yapılır. Burada astar, normaldeki halinden daha koyudur. Kırmızı hamurlu kap üzerine, istenen motiflere göre fırça ile astarla süsleme yapılır ve istenen renk, saydam sırlanır. İLE/||/<> Perdah tekniği çini ve keramik alanında bir sır üstü çalışmasıdır. Kap istenen renkte sırla sırlanıp fırınlandıktan sonra perdah adı verilen madde ile istenen örnekler yapılır ve az hararetli, dumanlı bir fırında tekrar fırınlanır. Bu fırınlamadan sonra, kap madeni bir parlaklık kazanır. İLE/||/<> Osmanlılar tarafından uygulanan bir çini tekniği. Bu teknikte boya sır altındadır. Sırın kendisi renklidir. İlk olarak, levha üzerine sınır birbirine karışmasını önleyen, kontur oluşturan bir madde ile sınırlar belirlenir. Daha sonra, istenen renkler sırasıyla boya gibi kullanılarak levha renklendirilir. En son fırın işlemiyle renkler ve yüzey tarafında içinden kaynaklanan bir mermerleşme karışması sağlanır. İLE/||/<> Keramiklerin süslenmesinde kullanılan bir teknik. Doğrudan kabın üzerine yapılan ya da ikinci hamuru yapıştırmak yoluyla bir takım kabartma figürlerin işlenmesi. )
- ŞIRA ile GÜNBALI
( ... İLE Güneş altında bırakılarak koyulaştırılmış üzüm şırası. )
- SIRADAN BİRİ ile/yerine/değil HERHANGİ BİRİ
- SIRADAN KİŞİ ile/değil AYDINLANAN KİŞİ
( Aydınlandığını sanır. İLE/DEĞİL Sıradan olduğunu anlar. )
- SIRADAN KİŞİ değil/yerine ETİK VE ESTETİK KİŞİ
( ... DEĞİL/YERİNE Bilgeliğin, etiğe; sanatın da estetiğe dönüştürmesiyle. )
- SIRADÜZEN/SİLSİLE-İ MERÂTİB/HİYERARŞİ ile/ve/||/<> BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ
- SIRADÜZEN(HİYERARŞİ) YETKİSİ ile/ve/||/<> VESÂYET YETKİSİ
- SIRALI ile SÖKÜN
( ... İLE Birbiri ardınca gelmek, görünmek. )
- SIRATAŞ BATARYASI :
( Sırataş Bataryası Rumelikavağı ile Mavramoloz bataryası arasındadır. 19. yy ortalarında Boğazın savunması amacı ile yapıldığı anlaşılmaktadır. Batarya ve müştemilatının 1906'da onarım gördüğü, bataryada 2 parça 35 kalibrelik, 2 parça 22 kalibrelik topun bulunduğu kayıtlarda görülmektedir, )
- SIRATAŞ DALYANI :
( Karataş dalyanı ile yan yana kurulan bu dalyan uzun bir süreden beri kurulmamaktadır. )
- SIRF ile/ve/> TÜMEL/KÜLLÎ
( ONLY/MERE/SHEER vs./and/> UNIVERSAL )
- SIRIK DOMATES ile YER DOMATESİ ile YEŞİL DOMATES ile KAVATA ile OVAL ile ELİKA ile SALKİTO
( Salatalık. İLE Yemeklik. İLE Turşuluk. İLE Dolmalık. [Kızarmayan domates] )
( LYCOPERSICON ESCULENTUM )
- SIRIK ile/ve TERAZİ
( Değnekten uzun ve kalınca ağaç. İLE/VE İp cambazlarının kullandığı uzun sırık. )
- ŞİRİN değil/yerine/= SEVİMLİ
- ŞİRİN[Azr.] = TATLI[Tr.]
- SİRKECİ ile/ve/||/<>/< SİRKE-Cİ
- ŞİRKET ADI ile MARKA
- ŞİRKET HİSSESİ değil/yerine/= ORTAKLIK PAYI
- ŞİRKET SANI/UNVANI[Ar.] ile/ve/<> MARKA
- ŞIRLAĞAN/ŞIRLANYAĞI = SUSAM YAĞI
- SIRS/SYSTEMIC INFLAMMATORY RESPONSE SYNDROME[İng.] değil/yerine/= SİSTEMİK ENFLAMATUVAR YANIT SENDROMU, SİSTEMİK YANGISAL YANIT BELİRGESİ
- SIRT İLE MTOR İLE AMPK ile/||/<> YAŞLANMA YOLAKLARI
( Ömür uzunluğunu düzenleyen sinyal yolları. )
( Formül: CR → SIRT↑ mTOR↓ )
- SIRT ile BALIKSIRTI
( Omurgalı ya da omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm. | İnsanda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm. | Kesici araçların kesmeyen kenarı. | Dağların ya da tepelerin üst bölümü. | İnsanın üstü. | Bir şeyin üstü, üst bölümü. | Dikilmiş ya da ciltlenmiş kitaplarda dikişin bulunduğu bölüm. İLE Balık iskeleti biçiminde birbirine paralel ve çapraz çizgili kumaş deseni. | Suların toplanmaması için ortası şişkin bir biçimde yapılan yol. | Orta bölümü yüksek olup yanlara doğru alçalan bir biçimde. )
- SIRTLAN ile MAĞARA SIRTLANI
( Size: Roughly 1 meter high at the shoulder, 1.5 meters long, 70-120 kilograms in weight.
Locations: Across Eurasia.
Time period: Pleistocene.
The cave hyena (Crocuta crocuta spelaea) is an extinct subspecies of spotted hyena (Crocuta crocuta) native to Eurasia, ranging from northern China to Spain and into the British Isles. Though originally described as a separate species from the spotted hyena due to large differences in fore and hind extremities, genetic analysis indicates no sizeable differences in DNA between Pleistocene cave hyena and modern day spotted hyena populations. It is known from a range of fossils and prehistoric cave art. With the decline of grasslands 12,500 years ago, Europe experienced a massive loss of lowland habitats favoured by cave hyenas, and a corresponding increase in mixed woodlands.The main distinction between the spotted hyena and the cave hyena is grounded on different lengths of the hind and fore limb bones. They have been estimated to have weighed 102 kg. Little is known of their social habits. Their use of caves as dens is widely accepted, although sites in the open-air are also known. Indications of whether cave hyenas lived in large clans or on a more solitary basis is lacking, though large clans are not considered likely in their Pleistocene habitat. )
( ... cum CROCUTA CROCUTA SPELAEA )
- SIRTLAN ile OKAPİ
- SIRTTA TAŞINAN GİYSİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜZDE TAŞINAN İFADE
- SIS/SPATIAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= UZAMSAL BİLGİ DÜZENİ
- ŞİŞE ile/||/<> SÜRAHİ
- SİSLİ ile DUMANLI/PUSLU
( FOGGY vs. HAZY )
- ŞİŞMAN ile/ve/değil/yerine YAPILI
- SİSMOLOG değil/yerine/= DEPREMBİLİMCİ
- YAZILIM:
SİSTEM ile/ve/||/<>/> UYGULAMA
- SİSTEMATİK/SYSTEMATIC[İng.] değil/yerine/= DİZGELİ
- SİSTEMATİK değil/yerine/= DİZGELİ
- ... SİSTEMİ ile ... MAKİNASI
- SİSTEMİK İLE PULMONER İLE KORONER ile/||/<> DOLAŞIM SİSTEMLERİ
( Kan dolaşım yolları. )
( Formül: LV → Aort → Vücut )
- SİSTEMİK SİRKÜLASYON/SYSTEMIC CIRCULATION[İng.] değil/yerine/= BÜYÜK KAN DOLAŞIMI
- ŞİTÂÎ[Ar.] ile ŞİTEVÎ[Ar.]
( Kışa ait, kışla ilgili. İLE Kışa ait, kışla ilgili. | Kış sebzesi. )
- SİTELER KATILIM PARKI :
( Reşitpaşa Mahallesindedir, 96,81 m²'lik bir alanı kapsar, 3,10 m²'lik yeşil alanı, 93,71 m² çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )
- SİTEM ile/ve/< SEVGİ
- SITMA ile/ve/<> DENGİ
( ... İLE/VE/<> Önce, üç gün boyunca yüksek ateş olur. İlaçla ya da iğne ile ateş düşürülünce, ardından öldürücü olan ikinci aşaması geliyor.[İkisi de sivrisinekten geçer.] )
- SITMA'DA:
ERKEN TEŞHİS ve/<> TEDAVİ
( Afrika ülkelerine gitmiş olanların, döndüklerinde, kendileri ya da hekimlerin, Türkiye'de de pek karşılaşılmadığından dolayı, yakalandıkları sıtma hastalığını "grip" olarak değerlendirdikleri görülebilmektedir. Eğer teşhis ve tedavi için geç kalınmazsa sıtma (fazla) tehlikeli olmaz/olmayabilir. )
- SITOGENETİK/CYTOGENETICS[İng.] değil/yerine/= GÖZE GENETİK BİLİMİ
- SITOGENEZ/CYTOGENESIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE GELİŞİMİ
- SITOLİZ/CYTOLYSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE ERİMESİ
- SITOLOJİ/CYTOLOGY[İng.] değil/yerine/= GÖZE BİLİMİ
- SİTOLOJİ[Fr., İng.] ile GÖZEBİLİM
( Hücre bilimi. )
- SİTOLOJİ ile HİSTOLOJİ
( Gözelerin yapısını ve işlevlerini inceleyen bilim dalı. İLE Dokuların yapısını ve işlevlerini inceleyen bilim dalı. )
- SITOPLAZMA/CYTOPLASM[İng.] değil/yerine/= GÖZE SIVISI
- SIVI ile/ve/değil/||/<>/< AKIŞKAN/LIK
- SİVİLCE ile ŞÎR-PENÇE[Fars. < ARSLAN-ELİ]
( İçinde irin bulunan, küçük, deri kabarcığı, en küçük çıban. İLE En çok ensede ve sırtta çıkan, çabuk genişleyen ve tehlikeli bir durumda olabilen, çoğu istafilokok mikrobundan ileri gelen bir kan çıbanı. )
- SİVRİ ile/ve SERT
- SİVRİSİNEK ISIRIĞI ile/değil ÖRÜMCEK ISIRIĞI
- SİVRİSİNEK ile ASYA KAPLAN SİVRİSİNEĞİ
( ... İLE Zika virüsünü taşıyan sivrisinek. )
- SİVRİSİNEK ile HELİKOPTER SİNEĞİ
- SİVRİSİNEK ile SARI HUMMA SİVRİSİNEĞİ
( ... İLE Aedes aegypti, sarı humma sivrisineği, dang humması, chikungunya, Zika humması, Mayaro ve sarı humma virüsleri ve öteki sayrılıkları yayan bir sivrisinektir. )
( ... cum AEDES AEGYPTI )
- SIX :/yerine ALTI
- SİYAH AFRİKA GERGEDANI ile AKGERGEDAN
( Gebelik süreleri 540 gündür. )
( Yaşayan, ancak beş gergedan türü vardı.[22 Mart 2018 itibariyle, dörde düştü. Son akgergedanın da ölmesiyle bir tür daha, rezil avcı bozuntuları eliyle yok edilmiş oldu ne yazık ki. :( (((((( ] )
( Yaşayan Endonezya gergedanı sayısı sadece 60'tır. En çok tehlike altında olan dördüncü türdür. )
( Tümüyle keratinden oluşan bir boynuza sahip tek hayvandır. )
( Sığır, koyun, ceylan ve zürafanın boynuzlarından farklı olarak kemik özü bulunmaz. )
( Boynuzları hasar gördüyse bazen düşerler. Gençlerinin boynuzları tamamen yeniden çıkabilir. )
( Boynuzları olmayan dişil gergedanlar yavrularına düzgün bir biçimde bakamazlar. )
( Gergedanların, çok gelişmiş koku ve işitme duyuları vardır fakat görme duyuları kötüdür. )
( Genellikle yalnız yaşarlar ve sadece çiftleşmek için biraraya gelirler. )
( Beklenmedik bir durumla karşılaştıklarında işerler ya da dışkılarlar. )
( Saldıracaklarında, Asya'dakiler ısırır, Afrika'dakiler karşı tarafa doğru büyük bir hızla saldırırlar. )
( Siyah Afrika Gergedanı, kısa bacaklarına karşın, saatte 55 km. hıza ulaşabilir. )
( Türk mitolojisinde hayvanların kralı olarak kabul edilir. )
( ... İLE Akgergedanlar, Siyah Afrika Gergedan'larının ağaç dallarını yemekte kullandığı kıvrak dudaklardan yoksundur. )
( ... ile
)
( ... İLE Akgergedanlar, beyaz değildir. Afrikanca'da WEIT[Geniş] sözcüğünden İngilizce'ye WHITE[Beyaz] olarak geçmesindendir. Gövdesinden çok, ağzıyla ilgilidir. )
- SİYAH ÇAY ile/değil/yerine YEŞİL ÇAY ile/değil/yerine BEYAZ ÇAY VE BİTKİ ÇAYLARI
( Çay kadehte dide efruz olmalı
Leb-rîz-i leb-reng-i leb-sûz olmalı
[Çay, bardakta berraklığı ile göz alıcı, dikkat çekici
Leb-renk: Demi dudak renginde olmalı
Leb-rîz: Sıcaklığı dudak yakıcılığında
Leb-sûz: Bardağa doldurulduğunda mutlaka dudak payı bırakılmalı] )
( Üretiminde soldurma, kıvırma, oksidasyon ve kurutma yöntemleri uygulanmaktadır. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Taze çay yapraklarının ısıl işlem, kıvırma ve kurutulmasıyla üretilmektedir. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Çay bitkisinin sadece tomurcuklarının ve genç yaprakları kullanılmaktadır. VE Bitkilerin toplanıp kuru(tul)masıyladır. )
- SİYAHI[Azr.] = LİSTE[Tr.]
- SİYASAL FELSEFE ile/ve/||/<> SİYASET BİLİMİ
- [ne yazık ki]
SİYASAL KAYIRMACILIKTA:
PATRONAJ(BOSISM) ile/ve/||/<> KLIENTALIZM ile/ve/||/<> HİZMET KAYIRMACILIĞI
- SİYASETÇİ/POLİTİKACI[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÖNETKİCİ
- SİYÂSETÇİ/LER ile/değil/yerine DEVLET ADAMI/ADAMLARI
( Devletin günlük sorunlarıyla uğraşır/lar. İLE/DEĞİL/YERİNE Devletin yüzyıllık sorunlarıyla uğraşır/lar. )
- SİYÂSETEN[Ar.] ile SİYÂSÎ[Ar.]
( Siyaset bakımından, diplomatlıkça. İLE Siyaset gereği/icabı olan. | Diplomatça olan, politik. | Siyaset adamı. )
- SİYASİ PARTİ değil/yerine/= YÖNETKİL BİREL
- SIYÂS/Î[Ar. < SIYSA] ile SİYÂSÎ[Ar.]
( Kaleler. | Köşkler. | Sığınılacak yerler. İLE Siyâset gereği olan. | Diplomatça olan, politik. | Siyâsetle uğraşan. )
- SİYASİ TARİH ile/ve/<> KÜLTÜR TARİHİ
( POLITICAL HISTORY vs./and/<> CULTURAL HISTORY )
- SİYÂSÎ ile DİPLOMATİK
- SİYÂSÎ ile/ve/<> HİKEMÎ
- SİYER/SİRE[< SÎRET] ile TERCEME (NEFSEHU/Lİ-NEFSEHİ)
( AHLÂK VE YÜKSEK VASIFLAR | HZ. MUHAMMED'İN YAŞAMINDAN BAHSEDEN KİTAP )
- SIYRIK ile SIYRINTI
( Yüzeyinden, bir parça sıyrılmış olan. | Utanması olmayan. | Sıyrılmış yer. İLE Kapta kalan yemek, yemek artığı. | Bir bezden el ile koparılan uzunca parça. | Sıyrık. )
- SİZ KULLANIMINDA:
SAYGI ile MESAFE ile ÇOĞUL
- (...-SIZ) (....-LI)
( (......-LESS)
(WITH ...) )
- ...SIZ ile OLMAMA/...NIN OLMAMASI
- SİZİ SEVEN BİRİNİN UYARISI/İKAZI ile/>< SİZİ SEVMEYEN BİRİNİN İLTİFATI
- SIZINTI ile/değil SIZLAMA
- ŞİZOFREN/İ ile MÜNÂFIK/LIK[< NİFÂK]
( Beynin kimyasının bozukluğu. İLE Kalbin kimyasının bozukluğu. )
- ŞİZOFRENİ ile ŞİZOİD/ŞİZOFRENİK
( Doğuştan. İLE Sonradan. )
( 1911 - Şizofreni'nin tanımlanması. )
- SKA/SEREBRAL KAN AKIMI CEREBRAL BLOOD FLOW[İng.] değil/yerine/= BEYİN KAN AKIMI
- SKELEROG değil/yerine/= DOKU SERTLEŞMESİ
( Doku sertleşmesi. )
- SKGS/HEALTH PROTECTION ENHANCEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA GELİŞTİRME DÜZENİ
- SKI ile/ve BLADE
- SKİ[İng.] değil/yerine/= KAYAK
- SKI :/yerine KAYAK YAPMAK
- SKI ile SNOWBOARD
- SKILL :/yerine BECERİ
- SKIN :/yerine CİLT, DERİ
- SKOLASTİK değil/yerine/= GÖRENEKÇİ
- SKOR/SCORE[İng.] değil/yerine/= SAYI
- SKUAMÖZ/SQUAMOUS[İng.] değil/yerine/= YASSI
- SL/SUBLINGUAL[İng.] değil/yerine/= DİL ALTI
- SLAYT SHOW değil/yerine/= SAYDAMLA GÖSTERİ
- SLAYT/SLİDE[İng.] değil/yerine/= SAYDAM, YANSI
- SLAYT değil/yerine/= YANSI
- SLAYT[İng.] değil/yerine/= YANSI
- SMART :/yerine AKILLI
- SMILES İLE INCHI İLE SMARTS ile/||/<> MOLEKÜL GÖSTERİMLERİ
( Kimyasal yapının bilgisayar kodlaması. )
( Formül: CCO = ethanol )
- SMOOTH İLE PL İLE TOPOLOGİCAL ile/||/<> MANİFOLD KATEGORİLERİ
( Farklı manifold yapıları. )
( Formül: Exotic R^4 )
- SMRİTİ ile ...
( Sözel olarak "anımsanan" anlamına gelir. Tarihsel ve insanî yazılardır. Mahabharata ve Ramayana gibi destanları içerir. )
- SMS/SHORT MESSAGE SERVICE[İng.] değil/yerine/= KISA İLETİ HİZMETİ
- SN/SERIAL NUMBER[İng.] değil/yerine/= DİZİ NUMARASI
- SN1 İLE SN2 İLE E1 İLE E2 ile/||/<> ORGANİK REAKSİYON MEKANİZMALARI
( Nükleofilik substitüsyon ve eliminasyon mekanizmaları. )
( Formül: hız = k[RX] veya k[RX][Nu] )
- SN1 MEKANİZMASI ile/||/<> SN2 MEKANİZMASI
( SN1 iki basamak karbokasyon, SN2 tek basamak ters atak. )
( Formül: Unimoleküler İLE bimoleküler )
- SNOMED/CT SYSTEMATIZED NOMENCLATURE OF MEDICINE CLINICAL TERMS[İng.] değil/yerine/= SİSTEMATİK TIP TERMİNOLOJİSİ KLINİK TERİMLERİ
- SNOMED/RT SYSTEMATIZED NOMENCLATURE OF MEDICINE REFERENCE TERMS[İng.] değil/yerine/= SİSTEMATİK TIP TERMINOLOJİSİ BAŞVURU TERİMLERİ
- SNOMED/SYSTEMATIZED NOMENCLATURE OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= DÜZENLİ TIP TERMINOLOJİSİ
- SNP İLE CNV İLE INDEL ile/||/<> GENETİK VARYASYON TÜRLERİ
( DNA dizisindeki farklı varyasyon tipleri. )
( Formül: 1 SNP/300 bp )
- SODALİT ile/||/<> LAPİS LAZULİ
( Mavi renkte bir silikat minerali. İLE/||/<> Mavi renkli bir kayaç. )
- SOFÎ ile ...
( SÂFİYETE ERMİŞ, ZÂHİRDE KÖLE, BÂTINDA HÜR OLAN )
- SOFRA ile/ve/<> İRFAN SOFRA/LARI
- SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI
- SOFULAR MESCİDİ ile SOFULAR TEKKESİ
( bkz. MOLLA HÜSREV MESCİDİ İLE Aksaray, Sofular Caddesi'ndedir. [Halveti Tekkesi'dir] )
- SOĞAN ile ÇÖL SOĞANI
( ... İLE İki yaprağı vardır ve yaprakların 2 m. boyları vardır. )
- SOĞANLI = BASALÎ = BULBEUX
- SOGİ ile/ve GO
( Japon satrancı. İLE/VE Çin satrancı. )
( Japanese chess. WITH/AND Chinese chess. )
- SOĞUK ALGINLIĞI ile/değil BAHAR ALERJİSİ
- SOĞUK ALGINLIĞI ile MEVSİMSEL GRİP ile DOMUZ GRİBİ(H1N1)
- SOĞUK KUYU MESCİDİ ile SOĞUK KUYU MEDRESESİ
( KANLI MEDRESE MESCİDİ / PİRÎ PAŞA MEDRESESİ MESCİDİ ile CAFER AĞA MEDRESESİ )
( Zeyrek'te, Pirî Paşa Sokağı'ndadır. İLE Sultanahmet'te, Ayasofya Camisi - Alemdar Caddesi arasındadır. )
( 1543'te, Pirî Paşa tarafından. İLE 1560'da, Kapı Ağası Cafer Ağa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ
- SOĞUKSU ÇEŞMESİ :
( Garipçe Köyüne girerken sağdadır (1324, M. 1908). Kitabesinde şöyle yazıyor: Sahib - ül hayrat vel hasenat Harputlu Turamanoğlu Molla Musa'nın hayratıdır 1324". Kitabenin sağındaki madalyonun içinde ikinci bir kitabe var ve şöyle yazmaktadır: Yapılışından 40 yıl sonra ikinci hanımı tarafından tamir edilmiştir". )
- SOĞUTUCU/KLİMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YEL/RÜZGÂR YAKALAYICISI
- SOHBET ile/ve/değil/yerine TENHA SOHBETİ
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- SOKAK BAŞI ÇEŞMESİ :
( Sarıyer'de Kayadibi Sokak başındadır. 1998'de Sarıyer belediyesi tarafından yapılmıştır. Aralık Suyu, Yerlisu ve Ayazma suyundan akış almaktadır. )
- SOKAK/HABER FOTOĞRAFI ile/ve/değil/||/<>/< BELGESEL FOTOĞRAF
( )
- SOKRATES:
ÖNCESİ ile/ve/<>/> SONRASI
( THALES: [yaklaşık][M.Ö.] 625 - 546
ANAKSİMANDROS: [yaklaşık][M.Ö.] 610 - 546
ANAKSİMENES: [yaklaşık][M.Ö.] 585 - 525
PYTHAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 570 - 496
HERAKLEITOS: [yaklaşık][M.Ö.] 540 - 480
PARMENİDES: [yaklaşık][M.Ö.] 515 - 450
EMPEDOKLES: [yaklaşık][M.Ö.] 494 - 434
ANAXAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 500 - 428
PROTOGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 481 - 420
DEMOKRİTOS: [yaklaşık][M.Ö.] 460 - 360
ile/ve/<>/>
SOKRATES: [yaklaşık][M.Ö.] 470 - 399
PLATON: [yaklaşık][M.Ö.] 427 - 347
ARİSTOTELES: [yaklaşık][M.Ö.] 384 - 322 )
( Sokrates öncesi düşünce, Thales ile başlıyor.
Anaksimandros, Anaksimenes tarafından devam ettiriliyor.
Pythagoras, mistik ve matematiksel yaklaşımı geliştiriyor.
Herakleitos, değişim ve oluşa işaret ediyor.
Parmenides, değişim ve varlık'a işaret ediyor.
Empedokles, dört unsur, iki karşıt kuvvet[sevgi ve nefret]'e işaret ediyor.
Anaxagoras, "şey" sayısı kadar unsur, akıl[nous] olduğuna işaret ediyor.
Protogoras, kişinin, herşeyin ölçüsü olduğuna işaret ediyor.
Atomcular, Leucippus ve Demokritos, niteliğin nicelik ile yer değiştirmesi.
İLE/VE/<>/>
Sokrates ile antik yunan doğa anlayışı, doğadan, insana yöneliyor.
Plato ve Aristotles, bu iki anlayışı, evreni anlamak için genişletiyor ve derinleştiriyorlar. )
( SOKRATES: Sağlam güç sahibi. )
(
)
- SOKRATES ile/ve/||/<> PATANJALI
- SOKRATES ile/değil PLATON'UN "SOKRATES"İ
- SOKRATES'İN DEDİKLERİ ile/ve/ya da SOKRATES ÜZERİNDEN SÖYLENİLENLER/"SOKRATES'E SÖYLETTİRİLENLER"
- ANAHTARLAR:
SOL ile/ve/<> DO ile/ve/<> FA
( Dizenin ikinci çizgisi üzerine konulan ve çizgiye adını veren ve ince sesleri göstermeye yarayan bir anahtardır. İLE/VE/<> Portenin üzerine çizilen ve o çizgideki notaya adını veren anahtar. İLE/VE/<> Portedeki notaların, "Fa" yüksekliğinde olacağını gösteren im. )
(
)
- SOL İLE GEL İLE AEROSOL İLE EMÜLSİYON ile/||/<> KOLLOİD TÜRLERİ
( Dispersiyon sistemi çeşitleri. )
( Formül: 1-1000 nm boyut )
- SOL-GEL İLE CVD İLE ALD İLE SPUTTERİNG ile/||/<> İNCE FİLM TEKNİKLERİ
( Nano ölçekli kaplama yöntemleri. )
( Formül: GPC = Å/döngü (ALD) )
- SOLAK ÇELEBİ :
( Sarıyerlilerden ve Sultan IV. Murat'ın (1623 - 1640) has adamlarındandı. Sultan Murat Hünkar Suyu mesiresinden Sarıyer vadisini seyrederken, gördüğü büyüleyici güzellik karşısında yanında bulunanlara "Ben Mekke ve Medine'nin hizmetçisi olduğum halde böyle bir cennet bahçesine sahip değilim" der. Sultanın bu sözlerini duyan bahçe Sahibi Solak Çelebi de "Padişahıma hibe olsun" karşılığını verir. Sultan IV. Murat bu söz üzerine memnun olmuş ve "Bağın mamur olsun" diyerek vadiyi sahibine bırakmıştır. )
- SOLAR :/yerine GÜNEŞLE İLGİLİ
- SÖLEDİMİ" ile/değil SÖYLEDİĞİMİ
- SOLFEJ[Fr. < İt.] değil/yerine/= OKUMA | EZGİLERİN UYGULANIŞI | MÜZİK ÇALIŞMASI
- SOLUCAN ile BAĞIRSAK SOLUCANI
( EARTWORM vs. TRICHINA )
( ... cum ASCARIS LUMBRICOIDES )
- SOLUCAN ile DENİZ SOLUCANI
( ... İLE Deniz solucanı. )
( ... ile ZÜ-S-SUKBE )
( ... avec HOLOTHURIDE )
- SOLUCAN ile TÜP SOLUCANI
- SOLUCAN ile YERSOLUCANI
( ... İLE Halkalılardan, nemli topraklarda yaşayan bir solucan. )
( ... cum LUMBRICUS TERRESTRIS )
- SOLUCAN ile YILBAŞI AĞACI SOLUCANI
(
)
- SOLUK ALMALI!
- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve/||/<>/> SOLUK EGZERSİZLERİ!!!
( Kimyacı Lavoisier, 1781'de yanmanın oksijenle olanaklı olan kimyasal bir işlem olduğunu ortaya koyar, ayrıca oksijenin soluk alma yoluyla gövdede yandığı anlaşılır.
FaRkLaR [Karıştırılmaması Gerekenler] - TRACT: Solunum sistemi.
( Solunum sistemi, sağ ve sol olmak üzere iki akciğerden oluşur ve bunlar mediastin ile ayrılırlar. )
( Toplardamar kanını atardamar kanına çevirirler. ) - SAĞ AKCİĞER ile/ve SOL AKCİĞER
( 3 lob vardır.[üst-orta-alt] İLE/VE 2 lob vardır.[üst-alt] ) - YARIKLAR ile/ve LOBLAR - ANAXIMENES - SOLUK BORUSU ile YEMEK BORUSU
( WEASAND/TRACHEA with ESOPHAGUS ) - SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( [Ar.] MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] ) - SOLUK ile İLK SOLUK(GASPING) - SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin biçimde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( [Ar.] NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE with EXPIRATION/EXHALE )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation. )
( Repetition will stabilise your breath. ) - SOLUK ALMA ile/ve/değil SOLUK VERME
( [Ar.] ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/ ( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. ) - TENEFFÜS-İ CİLDÎ ile TENEFFÜS-İ KASABÎ ile TENEFFÜS-İ SAFÎRÎ ile TENEFFÜS-İ SINÂÎ ile TENEFFÜS Bİ-L-HEVÂ
( Deri solunumu. İLE
Trake solunumu. [biyolojide] İLE
Havanın soluk borularına girdiği ya da çıktığı sırada doğal olmayan ses. (tıp'ta) İLE
Boğazdan açılan yapay bir delik aracılığıyla sayrının soluk alması. (tıp'ta) İLE
Hava ile solunum. )
( TENEFFÜS[< NEFES]: Nefes, soluk alma; Yorgunluk almak için dinlenme; Tan yeri ağarma; Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. ) - AĞIZDAN SOLUK ALMAK ile/yerine BURUNDAN SOLUK ALMAK - EUPNE ile APNE
( Solunumun normal hali. İLE Solunumun durması. ) - APNE ile ASFİKSİ
( Solunumun durması. İLE Oksijen yetersizliğinden dolayı boğulma. ) - HIPOPNE ile HIPERPNE
( Solunum derinliğinin azalması(yüzeysel solunum). İLE Solunum derinliğinin artması. ) - TAKIPNE ile BRADIPNE
( Solunum sayısının artması. İLE Solunum sayısının azalması. ) - HİPOVENTİLASYON ile HİPERVENTİLASYON
( 1 dakikada akciğerlere giren hava miktarının azalması. İLE 1 dakikada akciğerlere giren hava miktarının artması. ) - ANOKSİ ile HİPOKSİ
( Dokuda oksijen(O2) yokluğu. İLE Dokuda oksijen(O2) azalması. ) - ANOKSEMİ ile HİPOKSEMİ
( Kanda oksijen(O2) yokluğu. İLE Kanda oksijen(O2) azalması. ) - HİPERKAPNİ ile AKAPNİ ile HİPOKAPNİ
( Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) artması. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) yokluğu. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) azalması. ) - HAPŞIRMAK ile ÖKSÜRMEK
( [Ar.] NAHNAHA: Öksürük. | Hırıltılı soluma. )
( TO SNEEZE/STERNUTATION with TO COUGH ) - HAPŞIRMA ile AKSIRMA - SUÂL-İ DÎKÎ ile SUÂL-İ KELBÎ
( Boğmaca öksürüğü. İLE Durup durup gelen şiddetli öksürük. ) - HIÇKIRIK: Çok yemek yeme ya da sinirsel bir nedenle ve istemsiz olarak diyafram kasının kasılmasıyla hava akciğerlere geçerken boğazdan çıkan ve düzgün aralıklarla yinelenen ses.
( FUÂK, ŞEHÎK[Ar.], NUHÂT: Hıçkırma. | HICCUP[İng.] | SCHLUCKAUF[Alm.] | HOQUET/SANGLOT[Fr.] | SINGHIOZZO[.] | [İt.] | HIPO[İsp.] ) - NEHM[Ar.]: Horlayarak soluma, hırıltılı soluk alma. - SOLUK DARLIĞI/DİSPNE
( [Ar.] ZÎK-I NEFES ile/ve ZÎK-İ SADR[: Göğüs darlığı.] )
( DYSPNEA ) - SOLUK BORUSU YANGISI(İLTİHABI): TRAKEİT
Solunum, sağlıklı olma ve iyileşmede temel anahtarlardan birisidir ve soluk almadan tam olarak yararlanmak için tüm yeteneklerimizi kullanmamız gerekir. "İnsanlara kendiliğinden iyileşmeye ulaşabilmeleri için tek bir şey yapmalarını söylemek zorunda kalsaydınız söyleceğiniz şey ne olurdu?" diye sorulsa şu yanıtı vermek gerek. "Soluğunuzla çalışın!" Bazı soluk alma tekniklerini gözden geçirelim;
1.) Soluk Alma Gözlemi: Soluk alma sistemlerinden en basit olanı onu gözlemlemek, herhangi bir biçimde etkilemeye çalışmadan soluk alma temponuzu zihninizle izlemekten başka bir adım atmamaktır. Bunu sağlamak için;
1) Rahat bir pozisyonda dik, gözleriniz hafif kapalı olarak oturun.
2) Dikkatinizi soluğunuza yoğunlaştırın ve mümkünse aşamalar arasındaki değişiklikleri takip ederek, içe çekip dışa vererek soluk temponuzun ritmini izleyin.
Bunun her gün beş dakika boyunca uygulanması yerinde olur. Dikkatinizi soluk temponuzda yoğunlaştırıp onu izlemekten başka bir amacınız olmamalı. Soluğunuz nasıl değişirse değişsin, titreşimler çok küçük olsa bile, onları izlemeye devam edin. Bu temel bir meditasyon biçimi, bir gevşeme yöntemi ve beden ile zihni uyumlaştırmaya başlamanın bir yoludur. 2.) Dışa Vererek Başlama : Soluk alma süreklidir, başı ya da sonu yoktur, ama doğrusu, bir soluğun içe çekerek başladığı, dışa vererek sona erdiği gibi bir düşüncemiz de vardır. Bu yaklaşımı tersine çevirmeye çalışalım. Beş dakikalık Soluk Alma Gözlemi`nin sonunda bunu deneyin. Yine, dikkatinizi onu etkilemeye çalışmadan soluk almaya yoğunlaştırın, ama soluğu dışa vermeyi her yeni soluğun başlangıcı olarak deneyin. Bunu sadece bir dakikalığına yapın. Bu biçimde tersine çevrilmiş soluk almanın ne kadar farklı olduğunu göreceksiniz. Soluk almaya dışa vererek başladığınız zaman, kendinizi soluğunuza çok daha yakın hissedip, pasif biçimde izlemektense aktif biçimde onunla içiçe olduğunu düşünebileceksiniz.
Bu yön değişikliğini yapmanın önemli bir psikolojik nedeni var: Soluğu dışa vermeyi denetleme potansiyeliniz soluğu içe çekmeyle kıyaslandığında daha fazladır. Çünkü ciğerlerinizden çıkan havayı sıkıştırmak için kaburgalarınız arasındaki iradenizle yönlendirdiğiniz kasları kullanabilirsiniz ve bu kas sistemi havayı içeri çekerken kullanılandan çok daha güçlüdür. Dışarı daha fazla hava verdiğinizde, kendiliğinden içeriye daha fazla hava alırsınız. Solunum, derinleştirmek istenilir bir şeydir ve bunu yapmanın en kolay yolu da soluğu dışa vermeyi her ayrı soluğun ilk kısmı olarak düşünmeye başlamak, soluğu içe çekme konusunda hiçbir kaygı duymamaktır. Çin abecesinde "soluk"un iki parçası vardır; bunların birisi "dışa verme", diğeri ise "içe çekme" anlamına gelir ve dışa verme önce gelmektedir. 3.) Kendinizi Soluğunuza Bırakma : Bu egzersiz en iyi biçimde sırt üstü yatarken yapılır, böylece uyurken ya da yeni uyanmış bir halde de denemek isteyebilirsiniz.
1) Gözlerinizi kapatın, kollarınızı bedeninizin yanında tutun ve dikkatinizi onu etkilemeye çalışmadan soluk almanızda yoğunlaştırın.
2) Şimdi soluğunuzu her içeri alışınızda evrenin rüzgarının size doğru estiğini, her dışarı verdiğinizde ise geri çekildiğini hayal edin. Soluğun pasif alıcısı olduğunuzu düşünün. Evrenin soluğu sizin içinize girdikçe, bırakın bu soluk, el ve ayak parmaklarınızın uçlarına kadar bedeninizin her parçasına işlesin.
3) Soluğu on defa dışa verip içe çekmeniz süresince algılamanızı durdurmaya çalışın. Bu işlemi günde bir defa yapın. 4.) Gevşeme Soluğu : Dilinizi yoga pozisyonuna getirin;
Diinizin ucunu üst ön dişlerinizin iç yüzeyine değdirin, sonra minesine, dişiniz ile ağzınızın üstü arasındaki yumuşak dokuya dayanana kadar dişlerinizin üstüne kaydırın. Tüm egzersiz boyunca dilinizi orada tutun. Tamamen ağzınızdan, duyulabilir bir ses çıkararak (bir whoosh sesi), dışarı soluk verin ve soluk alın. Ağzınızı kapatın ve (içinizden) 4'e kadar sayarak sakince burnunuzdan içeri soluk alın. Sonra soluğunuzu 7'e kadar sayarak tutun. Son olarak, sekize kadar sayıp ağzınızdan ses çıkararak soluk alın. Bu bir soluk döngüsünü oluşturur. Toplam dört defa tekrarladıktan sonra her zamanki gibi soluk alın. Diliniz o haldeyken dışa soluk vermekte zorlanıyorsanız dudaklarınızı büzmeyi deneyin; bunu yapmayı kısa sürede öğrenebilirsiniz. Egzersizi yapma hızınız burada önemli değildir. Önemli olan, "içe çek, tut, dışa ver" şeklindeki 4-7-8 oranını takip etmektir. Soluğunuzu rahatça uzun bir süre tutabilmeniz sizi sınırlayacağından, sayınızı buna göre ayarlayın. Bu egzersizi yaparken yavaşlatabilirsiniz, ki bu da istenilir bir şeydir. Bunu en azından günde iki defa yapın.
Gevşeme Soluğu`nu herhangi bir yerde yapabilirsiniz, ancak bir yerde oturuyorsanız dik durmaya çalışın. Akşamları yatağa giderken, uyumadan hemen önce yapmanızı salık veririz. Gece uyanırsanız da tekrar uyumanızı, düşüncelerinizden kopup duygusal çalkantılar yaşamamanızı sağlar. Ayrıca sinir sistemine harika etkilerde bulunur. Özel olarak da, içselleşmiş kaygıyı azaltıp, sindirim, dolaşım ve diğer sistemlerin daha uyumlu biçimde işlemesini sağlayarak sempatik-parasempatik sinir sisteminin faaliyetlerinin hızını düzenliyor. Bu çalışmanın yararları süreç içinde ve katlamalı olarak ortaya çıkar, en sonunda tüm sinir sisteminin daha sağlıklı biçimde işlemesini sağlar. Ayrıca kan basıncının yükselmesi, ellerin üşümesi, bağırsakların tahriş olması, kalp aritmileri görülmesi, düzensiz anksiyete ve panik ile birçok yaygın hastalıkta da özel bir tedavi işlevi görür. Bu yöntem en etkili ve süreli gevşeme yöntemlerinden biridir. 5.) Uyarıcı Soluk : Bu egzersiz gevşetici olmaktan ziyade uyarıcıdır. Dolayısıyla bu teknikten kendinizi uyuşuk ya da zihinsel bakımdan tembel hissettiğiniz zamanlarda canlanmak amacıyla yararlanabilirsiniz. 1) Dik durarak ve gözleriniz kapalı olarak rahatça oturun ve gevşeme soluğunda tanımlandığı biçimde dilinizi yoga pozisyonuna getirin.
2) Ağzınızı hafif kapalı tutarak burnunuzdan hızla soluk alıp verin. Soluğu içe çekme ve dışa verme eşit sürede ve kısa olmalı, köprücük kemiğinin hemen üstünde, boynunuzdaki kasların ve diyaframınızın gerildiğini hissetmelisiniz. (Hareketliliği hissetmek için ellerinizi bu bölgelere koymayı deneyin.) Göğsün hareketi, hava basan bir körük gibi hızlı ve mekanik olmalıdır. Aslında bu egzersizin Sanskrit adı da "körük soluğu" anlamına gelmektedir. Hem içe çekerken hem dışa verirken soluk alışınızın sesi duyulmalıdır. Eğer rahat olarak yapabiliyorsanız hızı saniyede üç devire çıkarabilirsiniz.
Bu egzersizi ilk denemede sadece onbeş saniye süreyle yapın, daha sonra her zamanki gibi soluk alın. Her seferinde süreyi beş saniye kadar artırın ve tam bir dakikaya ulaşmaya çalışın. Bu gerçek bir egzersizdir. Dolayısıyla kullandığınız kasların yorulduğunu hissedebilirsiniz. (Kuşkusuz bu egzersiz kaslarınızı kuvvetlendirecektir.) Ayrıca başka birşeyi daha hissetmeye başlayacaksınız: Her zamanki gibi soluk almaya döndüğünüzde bedeninizde belli belirsiz ama kesin bir enerji hareketi olacaktır. Belki, bunu kollarınızda bir titreme ya da karıncalanma olarak hissedebilirsiniz. Bunun yanında kendinizi daha uyanık hissedebilir ve yorgunluğunuzun kalmadığını görebilirsiniz. Bu olay, aşırı karbondioksit vermenin sonucunda psikolojik değişikliklere yol açan, hızlı hızlı ve derin soluk alma durumu değildir. Körük soluğunu tam bir dakika sürdürebilmeniz durumunda, bunu öğleden sonraları, kendinizi canlandıracak kafeinli bir içecek yerine deneyin. Bu yöntemin yararını özellikle araba kullanırken uyuklamaya başladığınız durumlarda da görürsünüz. Ayrıca bu egzersizi üşüdüğünüzü hissettiğiniz zaman kendinizi ısıtmak için kullanabilirsiniz. Bu egzersizi ne kadar çok yaparsanız, onun yarattığı enerjinin o kadar çok farkında olursunuz. Bu sistemleri bir kere daha gözden geçirelim ve bundan sonraki günlük yaşantınızda nasıl kullanabileceğinizi özetleyelim.
Soluk Gözlemi gevşemenize yardımcı olacak bir meditasyon pratiğidir ve soluk alma tekniği yoga geleneğinin eski bir tekniğidir. Düzenli yapma alışkanlığını edinirseniz kendi adınıza büyük bir kazanç olacaktır. Günde beş dakika yapılması istenmişti bu nefes gözleminin tanımında ancak istediğiniz kadar yapmakta da tabii ki serbestsiniz. Bu uygulamayı sabahları beş dakika yapmanızı özellikle salık veririm. Bu süreyi artırırsanız kendinize daha uygun biçimlerde düzenleyebilirsiniz.
Soluğu tersine çevirme tekniği, soluk alma kapasitenizin gelişmesine katkıda bulunarak sağlığınızı genel olarak olumlu yönde etkileyecektir. Bu tekniği günde bir dakika yapmanız salık verilmişti fakat her aklınıza gelişinde ya da her boş zaman bulduğunuzu düşündüğünüzde de yapabilirsiniz. Bunu beş dakikalık Soluk Gözlemine dahil etmeniz de olanaklıdır.
Kendinizi Soluğunuza Bırakma tekniğinde, günde bir defa yapmanız istenilen zihinde canlandırma oyunu da her yerde ve her zaman yapılabilir, yalnız gece yatmaya gittiğinizde ya da sabah ilk uyandığınızda yattığınız yerden yapmak daha kolayınıza gelebilir.
Gevşeme Soluğu, her biri dört soluk alıp vermeden oluşan en az iki seansı gerektirmektedir. Bu egzersizi günde iki kere ve sekiz devire çıkarmanız daha yerinde olur. Kuşkusuz bu egzersizi kendinizi kaygılı, morali bozuk ya da fiziksel bir sıkıntı çektiğiniz herhangi bir zamanda da yapabilirsiniz, fakat iki seansı zorunlu bir asgari ölçü olarak benimsemenizde ısrar etmek gerekir. Bu egzersizlerden birini sabahları, doğal olarak meditasyon konumuna getirdiğnden, meditasyon yapmadan önce de tercih edebilirsiniz.
Uyarıcı Soluk da her zaman yapılabilir. Kendinizi uyuşuk ya da zihinsel açıdan tembel hissettiğiniz zamanlarda canlanmanız açısından son derece yararlı bir egzersizdir ancak bunu her koşulda günde en az bir defa yapmanızı öneriyorum. Gevşeme Soluğu`ndan önce yapmak da sizi daha kolay biçimde bir meditasyon ortamına getireceğinden sabah ritüellerinizle birleştirmeniz de uygun olacaktır.
Bu beş soluk egzersizini şu biçimde düzenleyebiliriz:
Sabah :
Uyarıcı Soluk
Gevşeme Soluğu (uyarıcı soluğun hemen arkasından)
Soluk Gözlemi (asgari beş dakika ve gevşeme soluğunun hemen arkasından)
Soluğu İçe Çekme ve Dışa Vermeyi Tersine Çevirme
Yatarken :
Kendinizi Soluğunuza Bırakma (on soluk)
Gevşeme Soluğu (on soluğun hemen arkasından)
Bunların hepsi on dakika bile sürmezken, sağlığınızda önemli gelişmeler sağlamanıza yarayabilir. Bu sistemleri seveceğinizi ve gece seansından sonra harika bir uykuya dalacağınızı düşünüyorum. Soluk alma çalışmasının yararlarının günlük uygulamalara bağlı olduğunu, yavaş yavaş ve katlamalı biçimde artarak görüldüğünü unutmayın.
"8 HAFTADA İDEAL SAĞLIK"
adlı kitabından
SOLUK ALMANIN GÜCÜ : Sağlığın temeli, sağlıklı bir kan dolaşımıdır. Çünkü dolaşım sistemi oksijen ve besinleri vücudun tüm hücrelerine taşıyan sistemdir. Sağlıklı bir dolaşım sistemine sahipseniz, uzun ve sağlıklı bir yaşamınız olacak demektir. Sistemin çevresi dolanımdaki kandır. Bu sistemin kontrol düğmesi nedir? Kontrol düğmesi soluk almadır. Bedeninize uygun biçimde oksijen verebilirseniz; bu oksijen her hücrenin elektriksel sürecini uyaracaktır.
Bedenin nasıl çalıştığına biraz daha yakından bakalım. Soluk almak sadece hücrelerin oksijenlenmesini kontrol etmez, aynı zamanda bedeni koruyan beyaz hücreleri içeren lenf(akkan) sıvısının akışını da ayarlar. Lenf sisteminin görevi nedir? Bazıları onu vücudun kanalizasyon sistemi olarak düşünürler. Şimdi lenf sisteminin nasıl çalıştığına bakalım. Kan kalpten atardamarlar aracılığıyla ince, geçirgen kılcal damarlara pompalanır. Kan kılcal damarlara oksijen ve besin taşır ve bunlar hücrelerin etrafında bulunan akkana(lenf sıvısına) geçirilir. Hücreler gereksinimi olan şeyleri bilecek kadar akıllı ya da çekicidir. Hücre kendi sağlığı için gerekli olan besin ve oksijeni alır, bir kısmı tekrar kılcal damarlara dönecek olan toksinleri(zehirleri) dışarı atar. Fakat ölü hücreleri, kan proteinlerini ve öteki zehirli maddeleri dışarı atma görevi lenf sisteminindir. Lenf sistemi de derin soluk almakla eyleme geçirilebilir.
Hücrelerin oksijen miktarını kısıtlayan fazla sıvı ve çok miktardaki toksik madde; lenf sistemi tarafından dışarıya atıldığı için bedenin hücreleri lenf sistemine bağlıdır. Sıvı, kan proteinleri hariç, ölü hücreleri ve diğer zehirli maddeleri nötralize ve tahrip eden lenf bezlerinin içinden geçer. Lenf sistemi ne kadar önemlidir? Lenf sistemi yirmi dört saat çalışmazsa, hücrelerin etrafında oluşan fazla sıvı ve kan proteinleri yüzünden insan ölür.
Kalp, dolanımdaki kanın pompasıdır, fakat lenf sistemi böyle bir pompaya sahip değildir. Lenflerde kalbin görevini, kas hareketleri ve soluk alma yerine getirir. Etkin bir lenf ve bağışıklık sistemiyle birlikte sağlıklı bir kan dolaşımına sahip olmak istiyorsanız; bu sistemleri harekete geçirecek biçimde derin soluk almak zorundasınız.
Meşhur bir lenf uzmanı olan Dr. Jack Shields son zamanlarda bağışıklık sistemi üzerinde ilginç çalışmalar yapmıştır. Shields insan bedenin içine koyduğu kameralarla lenf sistemini temizleyen uyarıcıların neler olduğunu gözlemiştir. Bu görevi en iyi biçimde diyaframa alınan derin soluğun yerine getirdiğini görmüştür. Derin soluk, vakum gibi kan dolaşımı aracılığıyla lenfi çeker ve bedenin toksinleri yok etme hızını artırır. Gerçekten de derin soluk ve alıştırmalar bu süreci on beş kat daha hızlandırabilir.
Bu bölümde anlatılanlardan sadece derin soluk almanın önemini anlayıp uygulamak bile beden sağlığını önemli oranda artırabilir. Yogada soluk almanın üzerinde bu kadar çok durulması bu yüzdendir ve derin soluk alma kadar bedeni temizleyen başka hiçbir şey yoktur.
Sağlıklı olmada soluk almanın çok önemli olduğunu kavramak için sağduyunun çok zorlanması gerekmez. Sadece önemi üzerinde biraz düşünmek yeterlidir. Nobel ödüllü Dr. Otto Warburg oksijenin hücrelere etkisi üzerinde çalışmıştır. Warburg sağlıklı ve normal hücrelere verilen oksijeni azalttığında; bu hücrelerin habis haline dönüştüklerini gördü. Daha sonra benzer bir çalışmada Dr. Harry Goldblatt hiçbir hastalığı olmadığı bilinen farelerin denek olduğu bir deney yaptı. Deneyinde yeni doğmuş farelerden alınan hücreleri üç gruba ayırdı. Deney tüpüne aldığı bir grubu otuz dakika oksijensiz bıraktı. Birkaç hafta sonra bu hücrelerin bir çoğu öldü, kalanlardan bir kısmının hareketleri yavaşladı ve geriye kalanlar da habis hücre görünümünü alacak biçimde yapılarını değiştirmeye başladılar. Bu arada diğer iki grup hücre de sürekli atmosferik koşullarda oksijen alabilecek biçimde deney tüplerinde incelemeye alındılar. Otuz gün sonra Dr. Goldblatt bu hücreleri üç ayrı grup fareye enjekte etti. İki hafta sonra iki normal grup hücrenin enjekte edildiği farelerde herhangi bir anormallik görülmedi. Ancak oksijensiz bırakılan hücrelerin enjekte edildiği farelerde habis büyümenin gerçekleştiği görüldü. Bir yıl sonra aynı fareler tekrar gözlendiğinde habis büyümenin devam ettiği, normal hücrelerin ise normal kaldığı gözlendi.
Bu deney bize ne anlatıyor? Araştırmacılar hücrelerde habis ya da kanser oluşumunda temel etkenin oksijen azlığı olduğuna inanmaktadırlar. Oksijen azlığının hücrelerin yaşam kalitesini etkilediği kesindir. Sağlığımızın kalitesi de hücrelerimizin kalitesine bağlıdır. Bu nedenle sağlık için ilk öncelik, soluk almaya verilmelidir.
Sorun birçok kimsenin nasıl soluk alınacağını bilmemesidir. Üç Amerikalıdan biri kansere yakalanmaktadır. Fakat yedi Amerikalı atletten ancak biri kansere yakalanmaktadır. Yukarıdaki deneyler bu durumu açıklığa kavuşturmaktadır. Atletler dolaşan kana en hayati elementi, yani oksijeni vermektedir. Bir diğer açıklama da lenf sisteminin hareketini uyararak bağışıklık sisteminin en üst düzeyde çalışmasını sağlamaktadır.
Sistemi temizlemek için en etkin soluk alma biçimi nedir? Bir birim zamanda soluk alıyorsanız; dört birim zaman da içinizde tutmalısınız, iki birim zamanda dışarı vermelisiniz. Dört saniye soluk alıyorsanız; on altı saniye içinizde tutup, sekiz saniyede dışarı vermelisiniz. Soluğu niçin bir birimde alıp iki birimde veriyorsunuz? Lenf sistemi aracılığıyla toksinleri atmak için. Soluğu niçin dört birim tutuyorsunuz? Kan ve lenf sistemini tam olarak oksijenlendirmek için. Soluk alırken kan sisteminden vakumda olduğu gibi tüm toksinleri dışarı atabilmek için karın bölgesinin en altına soluk almaya başlanmalıdır.
Spordan sonra ne kadar açlık hissedersiniz? Beş kilometre koştuktan hemen sonra oturup kocaman bir biftek mi yersiniz? Şüphesiz hayır. Spordan hemen sonra derin derin soluk alırız. Çünkü o anda bedenin en çok gereksinim duyduğu şey oksijendir. Bu nedenle sağlıklı yaşamanın ilk prensibi derin soluk almaktır. Günde en az üç defa yukarıdaki kurala göre on derin soluk almalısınız. Soluk alışlar burundan, verişler ağızdan yapılmalıdır. Uzun süre soluk alacağım diye kendinizi zorlamamalısınız. Bu süre, zamanla yavaş yavaş artacaktır. Günde en az üç defa on derin soluk almaya başlarsanız; sağlığınızda büyük gelişmeler olacağını göreceksiniz. İyi soluk almanın sağladığı yararı sağlayacak hiçbir vitamin ilâcı ya da yiyecek yoktur.
Genel olarak soluk almanın uygun yollarından birisi de havayla alıştırma yapmak anlamına gelen aerobik yapmaktır. Koşmak güzel, fakat streslidir. Yüzmek mükemmeldir. Tüm bu alıştırmaları kurallara uygun olarak yapmak gerekir.
"SINIRSIZ GÜÇ"
adlı kitabından
Beş duyu uzuvlarının her birinin ayrı işlevi olduğu gibi burun "soluk almak" içindir.
Ağızdan alınan ve verilen soluk, yanlış olup evrensel enerji kanallarının giriş noktası olduğu hatırlanarak meditasyon ve egzersizler haricinde de soluk burundan alınmalı ve verilmelidir... Bedenimizin yaşamsal gereksinimi olan prana (Ki,chi,evrensel enerji) ETERİK Bedene ait bir organ sistemi olan Sanskrit dilinde Nadi adı verilen kanallar vasıtası ile tüm bedende devinir. Nadilerin ana kanalı olan Sushumna Nadi omurga, omurilik boyunca kuyruk sokumuna dek uzanır. Sol burun deliğinden başlayan kanal(İda Nadi) soğuk ay enerjisini taşırken, sağ kanal olan Pingala Nadi ya da Surya Nadi sıcak güneş enerjisi olarak adlandırılan eril enerjiyi taşır. Bu iki enerjinin nadiler vasıtası ile döngülerini temin ettiği enerji girdaplarının dengede olması bedenin sağlığı ile birebir ilişkidedir. Enerji girdapları Chakra adı verilen 7 ana açılımda dönerler. Her bir girdap bir salgı bezini harekete geçirir ve dengede olmaları bu bezlere bağlı olan organların da dengede çalışmasını sağlar. Aşırı dönen herhangi bir girdap aşırı salgıya ve o organa bağlı hücrenin dejenerasyonuna sebep verir ki sonuç olarak bu dengesizliği haber veren hastalık ortaya çıkar. Girdapları dengede tutmak ; doğru soluk almak ve Tibet 5 li ayin çalışması ile mümkündür. Soluk Çalışması Evrensel enerjinin bedenimizde sağlıklı ve kesintisiz akabilmesi için;
- Dik ve düz bir omurga duruşuna gereksinim vardır.
- Ayrıca gevşek omuz ve boyun kaslarına da gereksinim vardır ki bu kaslar stres ve toksin birikiminden dolayı daima kasılmış durumda olduğundan bedende oksijenle taşınan prana, beyne yeterince ulaşamaz bu da farkındalık düzeyini düşürür.
- Burun deliklerini kullanmanın yanı sıra, tam kapasite tümü kullanılan ve temiz olan akciğerlere gereksinim de ilk şarttır. Bebek Soluğu Üç kısımdan oluşan akciğerlerimizin en alt bölümü yeterince ve doğru soluk almadığımızdan toksin biriktirir ve kapasitesi düşük prana devindirir. Boşaltılmış ciğerlere;
- Üst karın şişirilerek alt ciğerin ilk alınan solukla doldurulması - Ve sırası ile orta ciğerin kaburgaları yanlara iterek doldurulması - Ve en son üst ciğer bölümünün omuzları yukarı iter biçimde doldurulması 4 sayısına denk düşecek biçimde alınması ile başlar. - Verişte üst karın içeri çekilerek ilk alınan soluk salınır, - Kaburgalar geriye çekilerek ikinci bölüm salındıktan sonra omuzların serbest bırakılıp gevşemesi ile son bulur. Bu soluğa diafram soluğu da denir.
İki çeşit soluk vardır. Durağan soluk ve hareket halinde soluk. Durağan soluk: Akciğerlerin soluğu alması, vermesi, bir süre durduktan sonra tekrar alması ve vermesidir. Bu, yaşamak için bedenin yinelediği bir hareketler zinciridir. Bu eylemler dizisi durduğu anda yaşam da durur. Hareket halinde solunum, konuşurken, zorlu hareketler yaparken, koşarken aldığımız soluktur. Bu durumda beden, daha çok solunum gereksinimi duyar. Ancak, yukarıda saydığımız eylemleri daha rahat ve iyi bir biçimde gerçekleştirebilmemiz için solunum kapasitemizin fazla olması gerekir. Zorlu hareketler yaparken, koşarken ya da spor yaparken, solunum kapasitemiz yeterli değilse çabuk yoruluruz. Yani, "kondisyon" denilen beden direncinin solunum kapasitesiyle yakından ilgisi vardır. Konuşmada da durağan soluktan daha çok soluğa gereksinim vardır. Çünkü sesi oluşturan, tonun yoğunluğunu ve sürekliliğini sağlayan güç soluktur. Solunum sorunu ülkemizde daha yeni yeni gündeme gelmekte. Oysa özellikle Doğu ve Uzakdoğu'ya bakacak olursanız soluğun binlerce yıldır gündemde olduğunu görürsünüz. Bu ülkeler, sağlık açısndan sık sık soluğun yardımına başvururlar ve tarih boyunca da başvurmuşlardır. Üzülerek söylüyorum, neredeyse yüzde doksanımız yanlış soluk alıyor. Yanlış soluk alınca da soluğunu yanlış kullanıyor. O kadar ki, sanatını solukla gerçekleştirmeleri gereken pek çok tiyatro ve opera sanatçısının soluğunu yanlış alıp, yanlış kullandıklarına tanık oldum. Yine üzülerek söylüyorum, ülkemizde, tiyatro ve opera sanatçısı yetiştiren kurumların bu konudaki eğitimi ya yetersiz ya eski yöntemlerle yapılmakta ya da hiç yapılmamaktadır. Bunu söylemeye gerek yok sanırım, bir oyuncu ya da operacının en önemli donanımlarından biri sesi olmalıdır. İki sanatın da iyi, güzel ve etkileyici bir biçimde gerçekleşebilmesi için önde gelen ve ayrıcalıklı gereklilik sestir. Soluğunuz yeterli değilse bu yaşamsal gerekliliği nasıl elde edebilirsiniz? Yeterli sesi olmayan ya da sesini iyi bir biçimde kullanamayan opera ya da tiyatro santçısı, istediği kadar yetenekli olsun, sanatında yarım kalmıştır. Yanlış soluk ya da soluğun yanlış alınması ne demektir? Soluğun, yalnızca göğüs bölgesine alınması demektir. Bunun nedeni de, soluk alış sırasında, bel ve mide kaslarımızın görevlerini yapmamalarıdır. Bu görevlerin neler olduğunu bir süre sonra göreceğiz. Soluğumuzu göğüse aldığımız zaman, havayı akciğerlerimizin üst kısmına almış oluruz. Bu da almamız gerekenden daha az oksijenin akciğerlerimize girmesini sağlar. Çünkü, akciğerlerimiz üstü dar, altı geniş bir koniye benzer. Soluğu göğüse aldığımız zaman akciğerlerimizin üçte birine ya da yarısına kadar dolmuş olur. Soluğu doğru almak, konuşma açısından olduğu kadar sağlık açısından da çok önemlidir. Yanlış soluk, tansiyon, migren, astım ve psikolojik bunalım gibi pek çok sağlık sorununa neden olmaktadır. Anımsamaya çalışın, en son ne zaman derin bir soluk aldınız? Belki de anımsamıyorsunuz bile. Yeni yapılan bir araştırmada, bir kişinin lenf bölgelerine kameralar yerleştrilmiş, kişi doğru ve derin soluk aldığı zaman, sanki bir maddeyi sabunlu suyla yıkar gibi, bu bölgelerin de yıkanıp temizlendiği gözlenmiş. Çok doğru, çünkü, alınan ve bedene dağılan madde oksijen. Bu nedenle de konunun uzmanları günde 2 litre su içmenin yanında, en az 6-7 kez derin soluk almanın gerekli olduğu görüşünde. Soluğun yanlış alınıp, yanlış kullanılması konuşma açısından da çok önemli sorunlar doğurur. Soluğumuzu doğru alıp, doğru bir biçimde kullanamıyorsak tonsuz bir ses çıkar ağzımızdan. Bu da cılız bir sestir. Hele bir de gergin bir bedene sahipsek, özellikle gırtlak, omuz ve boyun kaslarımızda gerginlik varsa, güzel ve rahat bir ton elde edemeyiz. Kasların gerilip gevşemesi organlarımızın hareket etmesine neden olduğu için, soluk sese dönüşmeden önce, sayısız yolla değişikliğe uğrar. Bu nedenle, ses ve soluğun dengeli bir biçimde kullanılabilmesi için, kasların gergin olması bu eşgüdümü engeller. Bu engelleme soluğun, dolayısıyla sesin bozulmasına neden olur. Konuşurken soluk ne zaman alınır? Soluk, cümle başında alınır. Eğer, tümce uzunsa, anlamı bölmeyecek bir virgülden sonra alınır. Soluk almanın bilincinden uzaksak, bize soluğu bilinçaltımız aldırır. Bilinçaltımızın da, soluk alma konusunda bize ne gibi sorunlar yaratacağı belli olmaz. Bu belirsizlik ve düzensizlik, soluğun yanlış kullanımı nedeniyle pek çok konuşma sorunu yaratır. Sözgelimi, cümleye başladınız ve cümleyi bitirecek soluğunuz var, ama bilinçaltınız devreye girip size cümlenin ortasında soluk aldırabilir. Cümlenin ortasında alacağınız soluk, anlamı ikiye bölecektir. Sizi dinleyen kişi, anlamı toparlayana kadar siz ikinci cümleye geçtiniz, kişi ikinci cümlenin anlamını toparlayana kadar, siz üçüncü cümleye geçtiniz, belki de bilinçaltının gereksiz uyarısıyla üçüncü cümlenin de ortasında bir soluk aldınız. Böylece sizi dinleyen kişiyle sizin aranızda amansız bir yarış başlayacaktır. Dinleyen kişi, cümle anlamlarını derleyip toparlamakta güçlük çekeceğinden yorulacak ve sizi dinlemekten vazgeçecektir. Ya da konuşma süreci içinde yeni bir cümleye başlayacaksınız ama, cümleyi bitirmek için yeterli soluğunuz yok. Cümle başında soluk almanız gerektiği halde, bilinçaltınız "Soluğun var, devam et" diyebilir. Soluk almadığınız için de cümlenin sonuna doğru soluğunuz tükenir ve sesiniz duyulmaz. Yani, cümlenin son bir ya da iki sözcüğünü söylememiş olursunuz. Oysa, Türkçe'de cümle sonları çok önemlidir. Çünkü yüklem, yani eylem cümlenin sonundadır. Oturdun mu? Geldin mi? Gittin mi? Aldın mı? Cümlenin sonunda soluğunuz tükendiğinde eylemi yok etmiş olursunuz, eylem yok olunca da anlamda önemli ölçüde zedelenme olur. Bugüne kadar pek çoğumuz, soluğumuzu nasıl aldığımızı ve özellikle konuşurken onu nasıl kullanmamız gerektiğini düşünmemişizdir. Bu da çok doğal. Çünkü, şimdiye kadar hiç kimse bize, "Nasıl soluk alıyorsun?" gibi bir soru sormamıştır. Ama, sanıyorum, şu anda, yavaş yavaş, soluk alıp verme konusunda düşünmeye başladık. Çeşitli çalışma ve araştırmalarla bedenimize doğru soluk almayı öğretip, soluk kapasitemizin genişlemesini sağlayabiliriz demiştim. Ancak, doğru soluk almayı bedenin işleyişi içine oturtmak az da olsa zaman alabilir. Doğru soluk sistemi, bedenin işleyişi içine oturduktan sonra kendi kendine çalışmaya başlar. Yani, kişi hiçbir zaman, "Acaba ben şimdi doğru soluk alıyor muyum ?" diye düşünüp, kendini sürekli bir denetim altında bulundurmamalıdır.
"KONUŞAN İNSAN"
adlı kitabından (YKY)
Solunum aletimizin ödevi iki yönlüdür: Bir yönü, soluk almadır, soluk alarak dışta bulunan hava akciğerlere çekilir ve besinlerin yanmasını sağlayan oksijenin kanla değinmesi elde edilir. Diğer yönüyse, soluğu vermekle, bu yanmadan ortaya çıkan karbondioksidin dışarı atılmasıdır. Soluk alma sırasında, hava, burun boşluğundan geçip gırtlak, soluk borusu ve iki kalın bronş aracılığıyla akciğerlere gider. Soluk verme sırasındaysa, tekrar aynı yolu izleyerek çıkar. Solunum örgenlerinin sistemi, bir ağaç gövdesinin bir çok dallara ayrılmasına benzetilebilir. Gövde soluk borusu, iki kalın bronşa, onlar da, kendi aralarında bronş keseciklerine ayrılırlar. Akciğerler oldukça büyük iki örgendir. (Normal ağırlığı, baylarda 1300 gramdır.) Akciğer kesecikleri alanına havanın kanla değinmesi sırasında değişirler. Eğer kaba taslak bir benzetme yaparsak, diyebiliriz ki, akciğerler havayla dolduğu zaman genişleyip, havayı bıraktığı zaman daralan büyük bir süngere benzer. Akciğerler oylumunu kendi kendine büyültüp genişletemez. Ancak bu genişletmeyi göğüs kafesi yönetir. Göğüs kafesi, vücutta omurganın, kaburgaların ve göğüs kemiğiyle bunları saran kasların oluşturduğu yürek ve akciğerleri koruyan boşluktur. Onun tabanı diyafram ile örtülmüştür. Diyafram alt yönü içbükey, üst yönü dışbükey durumunda çok yumuşak bir kastan yapılmış olup göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayırır. Kaburga kemiklerinin kıkırdakları ve göğüs kasları yardımıyla göğüs kafesi genişleyerek göğüs boşluğunun oylumu çoğalır. Bu sırada diyafram da aşağı doğru alçalarak bu boşluğu daha çok büyültür. Denilebilir ki, göğüs boşluğunun büyüyüp yükselmesi, kaburga kemiklerinin hareketiyle paralel biçimde, diyaframın hareketiyle de dikey biçimde olur. Akciğerler "akciğer zarı" (plevra) ile örtülmüş olup onun üstü de kaburga kemikleriyle çevrilmiştir. Akciğer zarının her biri sağ ve sol olmak üzere iki yaprakçıktan meydana gelir. Bunlardan biri iç örgenler zarıdır ve akciğeri sarar; öteki çeper zarıdır, göğüs boşluğu çeperini kaplar. Bu iki yaprakçık, akciğer zarı veya plevra kovuğunu sınırlar. Sonuç olarak akciğerlerin hareketi bir pompanın hareketine benzer. Göğüs kaslarının açılmasıyla kaburgalar ayrılıp diyafram alçalır ve zarlar da bu hareketi izlerler. Böylece akciğerler genişleyerek havayı çekerler. İkinci bir hareketle, çekilen havayı, göğüs kafesinin daralmasıyla dışarı verirler. Yaşamımız sürüp giderken sürekli olarak soluk alıp veririz. Bu sırada soluk alırken solunum örgenlerimizin hareketini düşünmeyiz, bu iş kendiliğinden olur. Halbuki topluluk karşısında söz söyleyenlerin alıştırmalarla solunumunu geliştirmesi kesinlikle gereklidir. Bunu herkes de yapabilir ve böylece onu isteminin kontroluna uyan bilinçli bir hareket haline koyar. Solunum için yapılan alıştırmalar göğsün de kuvvetlenmesine ve genişlemesine yardım eder. Bunun için vücudun gelişmesi bakımından da yararlıdır. "Göğüs cimnastiği" toplum karşısında söz söyleyenlere büyük yararlar sağlar. Vücudu fazla yormamak ve soluk soluğa gelmemek şartıyla, koşmak ve merdiven çıkmak gibi, solunumun gelişmesine yardım eden çalışmalar yapılabilir. Soluk alırken gözönünde tutulması gereken noktalar şunlardır: Soluk: 1-derin, 2-sık, 3-çabuk, 4-düzenli, 5-sinirlenmeden, 6-gürültüsüz alınmalıdır. Gürültülü soluk alma büyük bir kusurdur. Dinleyiciyi rahatsız eder ve bu halin önüne geçilemezse günün birinde söyleyicinin başarısızlığına neden olur. Doğal solunumda ağız hep kapalı tutulmalı ve burundan soluk almalıdır. Burundan soluk alınırsa alınan hava ısınır ve temizlenir. Çünkü burun içindeki kıvrımlarla küçük kıllar süzgeç görevini görürler. Ağızdan soluk almanın büyük zararları vardır. Böyle soluk almaya alışmış olanlar, tehlikeli olmamakla beraber, günün birinde ameliyat olmak zorunda kalırlar. (Koriza, ahtapot gibi) Özellikle ahtapotların önce sesi, sonra bellek, işitme, dişlerin çıkması, boy atma bakımından büyük zararları olduğu bilinir. Bununla beraber, diksiyonda bazen ağızdan soluk almak da gerekir. Söyleyici söz söylerken her zaman gereken yerde soluk almak için ağzını kapayacak zaman bulamaz; öyle bir zaman gelir ki, duraklama zamanının kısaltılması gerekir. Sözün hareketi arttıkça duraklama zamanı daha kısalır ve gitgide solunum fazlalaşır ve o zaman burundan soluk almaya kalkışmak gülünç olur. Böyle hallerde ağızdan soluk almak gerekir. İki türlü soluk alma vardır: 1- Diyaframa soluk alma. 2- Göğüse soluk alma. Diyaframa soluk alma, diyaframın alçalıp yükselmesiyle olur. (Çoğunlukla baylarda böyledir) Bu biçimde derin soluk alma, her zaman öğüt verilen bir biçimdir. Yalnız diyaframı aşırı bir halde kasıp gevşetmemelidir. Çünkü karın boşluğundaki bağırsaklara ve diğer örgenlere zarar verebilir. Bunun için yalnız diyaframa soluk almak da doğru değildir. Göğüse soluk alma, kaburgaların alçalıp yükselmesiyle olur. (Çoğunlukla bayanlarda böyledir) Göğüse soluk almanın yukarı kesimiyle yapılanı hiç bir zaman öğütlenemez. Çünkü karnın içerisini sıkıştırır, çabucak yorgunluk ve soluk kesikliği verir. Göğüse soluk almanın aşağı kesimiyle yapılanı, diyaframın hafif büzülmesiyle olursa, en iyi olan biçimidir. Bir hatip çoğunlukla, sözlerini ayakta söylediği için o durumda soluk alarak solunumunu ona göre ayarlar. Halbuki bir tiyatro oyuncusu bir çok değişen durumlarda soluk almak zorundadır. Solunumunu da ona göre düzenlemesi gerekir. Sözün kısası, akciğerlerin alt kesimiyle soluk almaya alışmalıdır. Soluk verme, solunumun ikinci zamanı olup soluk alma sırasında akciğerlere giren hava dışarı çıkar. Soluk verirken onu tutumlu kullanmak, birden soluk vermemek gerekir. Bu çok önemli kurala uyulmadığı için söz söyleyenlerin çoğu soluklarını boşuna harcadıklarından çabuk yorulurlar. Soluğu verirken söze başlamalıdır. Soluk vermenin sonunda olduğu gibi, soluk almanın sonunda da söz söylemek zararlıdır. Söze, soluk vermenin başlangıcında başlamalıdır. Şaşkınlığı anlatan tümcelere, çoğunlukla gürültüsüz bir soluk verdikten sonra başlanır. Bu gülmek için de böyledir. Hiçbir zaman soluğun sonuna kadar söz söylenmemelidir. Çünkü solukla beraber ses de kuvvetini kaybeder ve "Bitiriş = Finale" duyulmaz bir hal alır. Halbuki söyleyici için pek çok soluk alma fırsatı vardır. Soluk verme, her zaman eşit ve sarsıntısız olmalıdır. Böyle olmadığı zaman ses kulağa hoş gelmeyen bir keçi sesi gibi titrer. Bu ses titremesi göğüs solunumunda daha çok meydana çıkar. Soluk verme bir tümcenin başındaki kadar, sonunda da yeterli olmalıdır ve söyleyici tümce sonlarını iyi, belirli söylemeye çalışmalıdır. Günlük yaşantımızda, yani tüm diksiyon alıştırmalarının dışında, yukarıda söylenen kurallara uygun bir biçimde soluk almaya alışmak yararlıdır. Örgenlerimiz alışır ve söz söyleyen de soluk zorluğu ve ondan doğan yorgunluğu duymaz. Solunumun sıklığı her kişinin gücüyle, anlatmak istediği duyguların şiddetine bağlı olduğundan belirli bir zamanda kaç kez soluk alıp vermek gerekeceğini tam olarak saptamak olanağı yoktur. Fakat halkın söz söylerken yeterli ölçüde soluk alıp vermediği bilinir. Söz söylemeye başlamadan önce iyi bir soluk alıp verme tekniğine ulaşmamız gerekir. Sesi dinleyicilere ulaştıran soluktur. Eğer soluk zayıf olursa ses de zayıf olur. Eğer soluğun çıkışı çok bol olursa hem bir yarar sağlamaz, hem de söyleyiciyi çabuk yorar. Eğer soluk alıp verme düzensizse "sözakımı (le débid)" da eksik kesik, duraklamalarla anlamsız, sıkıcı olur. Solunum, söylenen bir parçanın durak yerlerini işaret eder ve söz söyleyenin yorulmasına engel olur.
adlı kitabından (YKY)
SWAMI RAMA, RUDOLPH B., ALAN HYMES'ın - ÖTESİ yayıncılıktan
NEFES adlı kitabını okumanızı salık veririz.
BEBEĞiN SOLUK ALMAYA BAŞLAMASI: Uterus içindeyken çocuğun hava yolları, akciğer alveolleri bir sıvı ile doludur(80-100 cc.). Bu sıvı amniyos sıvısı değildir. Alveolleri duvarından sızan plazma ultrafiltratı olarak kabul olunmaktadır. Son üç ayda oluşur ve alveollerin açılma ve gelişmesini sağlar. Vagus etkisi altında bir sphincter işlevi yapan larynx zaman zama açılır, hava yollarını dolduran suyun bir bölümü dışarı çıkar. Bu su ya yutulur, yutulamayan bölümü de amniyos suyuna karışır. Çocuk doğumda kemik pelvisi geçerken büyük bir baskı altında sıkışır. Hava yollarını dolduran suyun 1/3'ü (özellikle üst hava yollarındaki su) ağız ve burundan dışarıya atılır. Doğumla beraber, toraks baskıdan kurtulur, kendi elastik gücüyle açılır ve göğüs içinde ortaya çıkan negatif basınçla dışarıdan havanın trakeaya kadar girmesi sağlanır(7-42 ml.). Yine toraksın genişlemesine bağlı olarak, lenf kanalları, kapillerler, venalar da açılır. Hava yollarından dışarı atılamayan suyun bir bölümü de, vegatif basıncın açtığı perivasküler lenfatiklere ve kapillerlere emilir(rezorbe olur). Alveollere kadar hava yollarında su kalmaz. Akciğerlerin tüm alanlarında rezorpsiyonun tamamlanması birkaç gün sürebilir. Doğumla beraber vagus dominansının yerini sempatik tonus alır. Larenks ve pulmoner arter dallarındaki vazospazm çözülür. Kan, açılan ve direnci birden düşen pulmoner arterlere yönelerek, akciğerlerin açılmasına katkıda bulunur. Alveolleri dolduran sıvı rezorbe olurken, alveol epitellerinin salgıladığı ve sürfaktan adı verilen maddeler alveollerin iç yüzünde ince bir film halinde rezorbe olmadan kalırlar. Fosfolipid-protein yapılı bu maddelerin işlevi, alveol içi yüzeysel gerilimi nötralize etmektir. Soluk verme sonunda, alveollerin tamamen boşalma ve duvarlarının kollabe olmasını(atelektazi) önlerler. Bu maddelere antiatelektazik maddeler adı da verilmiştir. Solunum başlayınca oksijen alınması ve karbondioksit verilmesinin normal akışı, alveollerin açık kalmasına bağlıdır. Elastik bir organ olan akciğer şişirildikten sonra kendi haline bırakılırsa yine eski durumlarına dönerler. Soluk alırken, toraks kasları ve diafragma kasılarak göğüs kafesi genişler, ortaya çıkan negatif basınca uyarak akciğerler de açılırlar. Kasların kasılması geçince kendi elastik güçleriyle ve pasif olarak küçülürler ve soluk verilmiş olur. Eğer sürfaktan maddeler yüzeysel gerilimi önlerlerse, alveoller kapanmaz, rezidüel ve fonksiyonel bir hava kitlesi geri kalır. Sürfaktan maddeler, insan akciğerinde 20. - 24. gebelik haftalarından sonra ortaya çıkar ve giderek miktarları artar. En büyük bölümü lecithin'dir. Alveol epitellerinin(iki tip kuboid alveol epitelleri) yaptığı bu maddeler zaman zaman alveol içerisine salgılanır, bir taraftan da oksijen karşısında harcanır, fakat sürekli olarak yapım ve salgılanmaları devam eder ve açık kapatılır. Sürfaktanlar azaldıkça alveol iç yüzeylerinin gerilimi artar. 28-30 haftalık gebelikten sonra, sürfaktanlar fonksiyonel ve yeterli bir düzeye ulaşırlar. Ayrıca 35. haftadan sonra daha etkin sürfaktanlar da yapılmaya başlar. Çünkü sentezi iki ayrı enzim sistemi aracılığı ile iki ayrı yoldan yapılmaktadır. DÜZENLİ SOLUK ALMALARIN BAŞLAMASI: Solunumun neden başladığı tam olarak aydınlatılmamıştır. Bilinenler, koyun ve maymunlarda yapılan denemelere ve klinik gözlemlere dayanmaktadır. Daha doğumdan önce uterus içinde solunum hareketlerinin varlıği bilinmektedir. Üst solunum yollarını dolduran sıvının yoğunluk ve viskozitesi yüksek olduğu için, soluk alma hareketleri larenksten öteye geçmemektedir. Solunum yollarını dolduran sıvının 1/3'ünün göğüsün sıkışmasıyla doğum kanalını geçerken ağız ve burundan dışarıya atıldığı, doğumla baskıdan kurtulan goğüs kafesi açılınca, ilk havanın (7-42 ml.) trakeaya kadar girdiğine yukarıda değinmiştik, geri kalan sıvının perivasküler lenfatik ve kapillere emildiği de anlatılmıştı. İlk inspirium'la giren hava, yarı kapalı glottis'e çarparak gürültü ile ve bebeğin bağirmasıyla tekrar dışarı atılır. Bu sırada göğüs içinde (40 - 80 cm. su) basınç yükselir. Birkaç dakikada akciğerlerin tam açılması ve normal rezidual kapasite (3/4) sağlanır. İlk güçlü bağırmalar akciğerlerin tam açılmasına yardım eder. İlk soluk almayı çözen etkenler değişiktir. Bunlar: Hipoksi, asidoz, kordonda kan dolaşımının durması(bağlanma, pensle sıkıştırma vb.) çevrenin ısı farkıdır. a) Doğuma yakın çocukta hafif birhipoksi ve asidoz başlar. Anne çocuk arasındaki oksijen ve karbondioksit alışverışi biraz zorlaşır. Asidoz respiratuvar tiptedir. Tek başına hipoksi ve asidozun solunumu başlattığı söylenemez. b) Kordonda sirkülasyonun durmasının soluk almayı başlatmada önemli rolü vardır. Kordon pense edilir edilmez, aniden hemodinamik koşullarda köklü bir değişme başlar. Vagus tonusu yerini sempatik tonusa bırakır. Kan basıncı yükselir. Aortadaki baroseptörler uyarılır ve ilk soluk alma çabası(gasping) başlar ve düzenli soluk almalar izler. c) Çevrenin düşük ısı derecesi de, çok güçlü bir uyarı yapar, soluk almaların yerleşmesine yardım eder (çocuk doğar doğmaz gövde yüzeyinden buharlaşma ile 600 kalori yitirmektedir). Yukarıda incelenen değişik etkilerle başlayan soluk almalarla, akciğer açılır ve pulmoner alandaki damar yatağının direnci düşer, akciğerlerde kan dolaşımı yerleşir. Sağlam bir çocukta birkaç güçlü bağırma ve derin soluk alma, akciğerlerin tam açılmasına yeterlidir, açılma genellikle 5-15 dakika içinde tüm akciğer alanlarını kapsar. DOĞUM BİLGİSİ
SOLUNUM FiZYOLOJiSi Solunum için serbest molekül O2 gereklidir. Oksijen difüzyonla, deri solungaçla hava delikleri ve akciğerlerle sağlanır. Gögüs-akciğer ilişkisi söz konusudur. Göğüs kasları kasılmasıyla, solunum meydana gelir. Solunum, 1) Dış solunum(havadan O2'nin, hücrelere taşınması), 2) İç solunum(hücre çevresindeki O2'i alıp, CO2'i vermesi). Normal solunum 12-15 dakikadır. 500-600 cm3 hava alınır ve verilir. Gövde O2 kullanımı 250 cm3/dakikadır. Buna karşılık dakikada 200 cm3 CO2 verilir. Akciğerlerde olanlar: 1- Yeterli hava akciğerlere girmelidir.(Ventilasyon=havalanma) 2- Hacim akciğere girdikten sonra dağılım eşit olmalıdır. 3- Diffuzyon kapillerler düzeyine yeterli olmalıdır. 4- Dolaşımın yeterli olması gereklidir. 5- Bazı mekanik faktörler = Akciğere giren hava bir dirençle karşılaşır. 6- Akciğgerlerde elastik ve elastik olmayan yapılar da vardır. Akciğerlerin solunum fonksiyonundan başka koruma rolü de vardır. Havayı ısıtır, nemlendirir. Bronchial sekresyonda immunglobulin(ıgA) vardır. Ayrıca bazı direnç maddeleri vardır. Akciğerlerde alveoler makrofajlar(PAMS) vardır, Lizozomal enzimler ortama yayılıp iltihaba neden olabilir, sigara sonucu vs. fibröz dokular gelişebilir. Tonsil ve adenoidler vardır, lenfoid oldukça zengindir. Bronchial konstriksiyonlar sonucu istenmeyen maddeler alınmaz. öksürük de bir koruma yöntemidir. Akciğerlerde bulunan kirpiksi yapılar dakikada 16 mm. harekete sahiptirler ve madde ilerletirler. Bazı hastalıklarda bu bozulur. Akciğerlerin endokrin ve metabolik fonksiyonlari da vardır. ğSürfaktan, histamin, adrenalin, APUD(Amine Precursor Uptake Decarbocilation) hücreler... vs. Sentezlenerek kullanılan madde sürfaktandır. Sentezlenen, depo edilip kana verilen maddelerse: Prostoglandin, Histamin, Kallikrein'dir. Kandan alınan maddeler= Prostoglandinler, bradikinin, adenin nükleetit, serotonin, norepinefrin, asetil kolin'dir. Aktive edilen= Angiotensini Akciğerler, kalp, timus, büyük damar vs. göğüs boşluğunu doldururlar. Primer lobul; respiratuar bronchiolden sonraki kısma denir. Esas solunum yeri burasıdır. Primer lobul ve terminal bronşcuklar sekonder lobulü yaparlar. OSS bağlı Parasempatik lifler vazokonstriksiyon yaparlar. Adrenalin ise vazodilatasyon yaptırır. Akciğer epitel ile döşelidir. Tip 1 döşeyici yassı epitel, kirpikli bol stoplazmalıdır. Tip 2 ise inklüzyon cisimcikleri içerir ve sürfaktan yapar. Boyle-Mariotte Kanunu= P1 - V1 = P2 . V2 Gay-Lussac(Charles) Kanunu= V ( ) T Dalton Kanunu= Her gazın bir kısmi basıncı vardır. Henry Kanunu= Sıvılarda erimiş gaz miktarı, Parsiyel basıncıyla doğru orantılıdır. 1 cm3 sıvının 76u mmHg basıncında absorbe ettiği gaz miktarına sıvının absorbsiyon katsayısı denir. Avagadro Kanunu= Aynı basınç(P) ve aynı sıcaklıkta(T) aynı molekül sayısı(n) = aynı hacim(V)dir. İdeal Gaz Kanunu= PV = nRt Akciğer Ventilasyonu: Akciğer içi havayı hacim ve kapasite olarak Spirimetre ölçer. 4 önemli hacim ve 4 kapasite vardır. Hacim, Akciğerlerde bulunan havadır. Kapasite birkaç hacmin beraber anlatılmasıdır. Hava hacimleri: (Tidal) 1) Solunum hacmi: Bir seferde alınıp verilen hava hacmidir. Yaklaşık 500-600 m3'dür. 2) İnspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 3000 cm3'dür. 3) Ekspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 1000 cm3'dür. 4) Rezidüel hacim(artık hacim): Akciğerlerden çıkarılamayan hacimdir. Yaklaşık 1200 cm3'dür. Kollaps havası 700 cm3 AC sıkarak çıkarılır. Minimal hava 500 cm3'dür. Hiç çıkmaz. Bunun 700 cm3'ü kollaps havasıdır. Akciğerler sıkılarak ancak çıkarılabilir. 500 cm3'ü ise minimal havadır. Hiçbir biçimde çıkarılamaz. 1) İnspriasyon kapasitesi: Solunum hacmi + inspirasyon yedek hacimdir. Yaklaşık 3500 cm3'tür. 2) Fonksionel rezidüel kapasite: Ekspirasyon yedek hacmi + Rezidiüel hacmidir. Yaklaşık hacmi 2200 cm3'tür. 3) Vital kapasite: İnspirasyon yedek hacmi + Ekspirasyon yedek hacmi 2200 cm3'tür. 4) Zamanlı vital kapasite: Zorunlu Ekspirasyon hacmi de denir. FEV= Force, Ekpiratory, Volume 1. sn. %83 vital kapasite
2. sn. %94
3. sn. %97 1. sn.de %63 vs. ise - Astım'dır. Yatar pozisyonda vital kapasite azdır. Ayakta ise fazladır. 5) Total kapasite: Akciğerlerdeki tüum havayı içerir. Yaklaşık 6000 cm3'dür. Bayanlarda ve baylarda farklıdır. Bayanlarda %25 daha azdır. Baylarda giderek hepsi azalır, ancak elastik hacim arttığı için rezidüel hacim artar. Zorlu ekspirasyon orta akim hızı= 0.25 - 0.75 sn.de ölçülür. Solunum sisteminde iki ölü boşluk vardır. 1) Anatomik ölü boşluk= Terminal bronşcuklara kadar olan kısım gaz alışverişine katılmaz. Yaklaşık 150cm3 bir hacim kaplar. 2) Fizyolojik ölü boşluk= Total ölü boşluk + alveolar ölü boşluktur. Kanla temasa gele alveollerde havalanma olmayabilir. Solunum dakika hacmi= (Pulmoner ventilasyon) Dakikada alınan hava hacmidir. Yaklaşık 6000 cm3=6 lt.dir. Alveolar ventilasyon= Solunum hacmi - ölüboşluk hacmi= 500 - 150= 350 cm3'tür. Maksimum istemli ventilasyon(Maksimal solunum kapasitesi): Kişinin alabileceği hava miktarıdır. Normalin yaklaşık 25 katıdır. Rezidüel hacim: Denge sağlanması açısıdan önemlidir. Soluk tutulduğunda bu hava kullanılır. Spirometreyle ölçülmeyen hacimler; Rezidual hacim, fonksiyonel rezidüel kapasite, total kapasitedir. (TANIMLAR) Eupne : Normal solunum. Apne : Solunum durması. Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktariinın azalması. Hiperventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artması. Hiperne : Solunum derinliğinin artması. Hipopne : Solunum derinliğinin azalması.(Yüzeysel Solunum) Takipne : Solunum sayısının artması. Bradipne : Solunum sayısının azalması. Anoksi : Dokuda O2 yokluğu. Hipoksi : Dokuda O2 azalması. Anoksemi : Kanda O2 yokluğu. Hipoksemi : Kanda O2 azalması. Hiperkapni : Kanda ve dokuda CO2 artmasıdır. Akapni : Kanda ve dokuda CO2 yokluğu. Hipokapni : Kanda ve dokuda CO2 azalması. (Hipoventilasyon) Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının azalmasıdır. 1) Merkezi etki ile solunum merkezi depresyonu : Anestezi, morfin, serebral travmalarda, barbitüratlar. 2) Nöral iletim ve kesinti: Çocuk felci, nöromusküler blokta,(Kürar vs.) diastanyogravis, botilismus, nikotin zehirlenmesi. 3) Solunum yolu hastalıkları ve myopati(solunum kaslarında). 4) Toraks hareketlerinde sınırlama: Deformite, kifoz, lordoz, skolyoz. 5) Akciğer hareketlerinin sınırlanması= Pleural sıvı, Pnömotoraks vs. 6) Akciğer hastalıkları fonksiyonel olarak akciğer dokusunda azalma yapar. Tümörler, atelektazi, aşırı kollaps, alanı azaltır. Akciğer doku genişlemesinde, akciğer konjesyonunda(aşırı kanlanma) Restriktif tip akciğer hastalıklarında ve obstrüktif tip akciğer hastalıklarında fonksiyonel akciğer dokusu azalır. (Hiperventilasyon) Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artmasıdır. 1) Anksiyete, sinirlilik solunumu artırır. 2) M.S.S. lezyonları: Menenjik, ansefalit vs. 3) Hormon ve ilaçlar: Antiepileptikler, progesteron, analjezikler, analeptik ilaçlar, yüksek dozda salisilatlar. 4) Metabolizma artması: (Fazla O2 alınsın diye) özellikle metabolik azidozda. 5) Pulmoner reflekslerden kaynaklanan etki: Hipotansiyon sonucu görülür. 6) Mekanik olarak. 7) Hipoksi durumunda. 4 çesit hipoksi görülür: 1) Hipoksik hipoksi: Arterial pO2 azalır. 2) Anemik hipoksi: Arterial pO2 yeterli, ancak kansızlık olduğundan O2 taşınması azalır. 3) Stagnant(istemik) hipoksi: Dokuya az kan gider. pO2, eritrosit sayısı normaldir. Doku kanlanması azalır, havuzlanma olur. Kapillerde havuzlanma vs. olur. Kan akışı yeterli hızda değildir. 4) Histotoksik hipoksi: Herşey normaldir. Ancak hücre duzeyinde solunum olmaz.(Siyanür zehirlenmesi vb. gibi) Hipoksi önce beyni etkiler, başağrısı vs. olur. Atmosfer ve alveoler hava alışverişi: Akış basıncı farkından dolayı olabilir. Atmosfer basıncı genelde sabit kalacağından, alveoldeki basınç değişmelidir. Eğer V= hacim artar, P= basınç azalırsa atmosfere göre akciğer hacmini diafragma hareketleri ve inter kostal kaslar etkiler. İnterkostal kaslar, göğüs ön arka çapını, diafragma ise uzunlamasına çapı genişletir. (İnspirasyon) İnspirasyon: İnspirasyonda diafragma hareketi %75 etkindir. İnspirasyonda diafragma normalde 1,5-7,5 cm. arasında hareket eder. İntraplevral sıvı birikmesi durumunda, diafragma hareketi sınırlanır. İnspirasyon aktif bir harekettir. Eskpirasyon: Pasif oluşur. Kasılmış adale gevşer. Aşırı hareket vb. durumlarda aktif olabilir. İnspirasyon kasları: - Diafragma
- m. serratusanteriörler
- m. sternocleidcmastoideus'lar
- m. levator scapular
- m. scalenus'lar
- omurga kaldırıcıları
- m. intercostalis externuslar Ekspirasyon kasları: - Karın kasları(m. rectus abdominis vs.)
- m. intercostalis interni'ler
- m. serratuus posteriör inferiör
- m. pectoralisler, serratus lateralisler solunuma yardımcı kaslardır. Ayrıca lanynx'in abductor kasları rima glottis'i açar, adductor kasları ise kapatır. (Ortopnea) Ortopnea: Ayakta veya dik duruş halinde rahat soluk alınırken, dik duruş dışındaki herhangi bir pozisyonda soluk alırken güçlük çekilmesidir. Burada hasta ense kasları ile kafa ve omuzunu sabitleştirerek göğsünü iyice genişletir. İntraalveoler basınç her zaman intraplevral basınca göre yüksektir. İntraplevral basınç (-), intraalveoler basınç ise (+)'tir. Elastik yapısından dolayı akciğer gerilmeden sonra büzülmeye yatkındır. Alveol sıvısının bir yüzey gerilimi vardır. Bu durum kollabe olmaya eğilim yaratır. İntraplevral sıvı çok azdır. İçteki alveoler sıvı ve hava basıncı durumu dengeliyor. Alveol yüzeyde bulunan sürfaktan, (dipalmitoil fosfatidil kolin) yüzey gerilimini azaltan bir maddedir. Hava ve su molekülleri arasına girip etkileşimi azaltır. Buna intikollaptik madde de denir. Tip 2 pnömositlerden, ekzositozla alveol yüzeyine salgılanır. Bir kısmı alveoler makrofajlarca uzaklaştırılabilir. Pulmoner ödem, alveollerin sıvıyla dolmasıdır. Yüzey gerilimi aynı zamanda kapillerden sıvı dolmasına da yol açar. Sürfaktan bunu da engeller. Sürfaktan yokluğunda, Hyalen Membran Hastalığı ya da Respiratuar Distress Sendromu meydana gelir. Tiroid hormonları sürfaktan yapımını artırırlar. Sürfaktan yapımı, bronşial obstrüksiyonlarda, sigara içenlerde ve %100 oksijen solunmasında azalır. İntraplevral basınç yaklaşık -4 mmHg'dir. Derin inspirasyonda intraplevral (-) basınç artar. İntraplevral basınç akciğerlerin genişlemesi için daha da negatifleşir. (-14 mmHg.) Göğüste açılan bir delikten plevral kaviteye giren hava akciğer kollapsına neden olur. Buna Pnömotoraks denir. Hava içeri girip çıkamaz, böyle bir yara olursa "Açık pneumotorax" denir. Ventil Pnömotoraks da hava çıkamaz, hayati tehlike artar(subap etkisi vardır). İntraplevral boşlukta, kan olmasına "Hemotoraks", sıvı olmasına "Hidrotoraks", lenf sıvısı olmasına da "Silotoraks" denir. Atelektazi'de ise alveoller tamamen büzüşmüştür, o kısım havalanmaz, bu kısımda damarlar da büzüşür, bu kısma kan gitmez ve zarar minimuma iner. Komplians akciğerin elastik yapısı akciğerin genişleyebilme yeteneği olarak tanımlanır. Belli bir basınçta belli bir hacim genişlemesi olur. C= ^V/^P'dir. C= Komplians. Akciğer C=0.2 lt./cm. H2O Akciğer ve Toraks C=0.13 lt./cm. H2O'dur. Bazı olaylar kompliansı= C'yi azaltır. Amfizemde, belli bir basınçta ^V çok fazladır. Dolayısıyla kompliansta artar. Amfizemde elastikiyet azalmıştır. Elastikiyet azalmış ise az bir basınçla çabuk genişler. Fibröz doku hastalıklarında aşırı kanlanma vs.'de kalp yetmezliğinde akciğerler sertleşir. (Solunum işi) Solunum işi: Elastik kuvvete karşı komplians işi, Doku direnci işi, Akciğer ve göğüs duvarı viskozitesine karşı, Hava yollarına karşı direnç işidir. Hava direnci akan moleküllerin ilişkisiyle, hava yolu uzunluğuyla doğru, borunun r= yarı çapının 4. kuvvetiyle ters orantılıdır. Normalde iş, enerjisinin %2-3'ü harcanır. Egzersizlerde değişebilir. Alveol hava bileşimi atmosferden farklıdır. Akciğerlere giren hava nemlenir, her seferinde havanın 1/7'si yenileşir. Geriye kalan, rezidüel hava yapar. PO2 47 mmHg.'dır. PO2 nemli havada daha azdır. Eksirasyon havası, inspirasyon havasından farklıdır. Ekspirasyon havasında CO2, fazla olmalıdır. Ancak ölü boşluklarda dilüe olmuştur. Akciğerlerde, normalde gazların yarısı 17 sn.de atılır. İki katına çıkan ventilasyon sonucu 9 sn.de yarıya inen ventilasyonla ise 34 sn.de atılır. Ekspirasyon havasındaki CO2 düzeyi, alveoler düzeydeki CO2'ten düşüktür. Ekspirasyon havasındaki O2 ise alveollerdekinden fazladır. Alveoler O2 = 104 mmHg., CO2 = 40 mmHg.'dir. Alveol ventilasyon 4.2 lt./dk.'dır. (Ventilasyon) Ventilasyon-Perfüzyon bozukluğundan oluşacak bozukluklar: Havalanma bozukluğu olursa oran düşer. VA/Q
VA= alveolün aldığı hava
Q= Kan akımı Akciğerlerin tepesinde hava daha azdır. Kan akımı da aynı biçimde tabana doğru gittikçe artar. Kan akım artışı daha keskindir. Tepede ventilasyon kan akımından daha fazla görülür, oran yüksektir. Tabanda ise tam tersi, oran düşüktür. Hava akımı artar, kan akımı az ise gövde oranını sabit tutmak için Histamin, Parasempatik aktivasyon ve CO2 azalması hava yolunda daralma, Epinefrin, Sempatik aktivasyon CO2 artması ise hava yolu genişlemesine neden olur. Düşük O2, Yüksek H+ arteriolde konstrüksiyon, Yüksek O2, düşük H+ arteriolde dilatasyon yapar. Hava akımı fazla, kan akımı azsa oran fazladır. Bu durumda lokal PO2 artar, H+ iyonu konsantrasyonu azalır. Bu da pulmoner damar düz kaslarının konstrüksiyonuna neden olarak vasküler direnç meydana getirir. Hava akımı ve kan akımı artar. (Atmosfer) Atmosfer değişimlerinde karşılaşılacak sorunlar: 3000-4000 m,: Baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, dispne, taşikardi ....... ölüm ...... Hipoksi etkilerine ısı, accelerasyon(anfular, lineer) descelerasyon vardır. Uzayda lineer accelerasyon önemlidir. Yükseklerde P azalır. 47 mmHg su buharı basıncıdır, burada kesim ölüm olur. Basınç azalırsa, yanısıra PO2'de azalır. Az yükseklerde azalan PO2'nin karşılanması için ventilasyon artırırlar. Ventilasyon çok artınca CO2 çıkarımı artar. Alveollerdeki CO2 24 mm.ye düşer. Kandan geçecek CO2 akveolü doldurur. O2'ne yer kalmaz. O2 saturasyonunda %50'ye kadar düşmede şuurda bozukluk olmaz. Hipoksi etkileri: 1) Görmede güçlük oluşur. Basil denen gece görme reseptörleri hipoksiden etkilenir. 2) 8000 feetten yukarıda hiperventilasyon olur. Ventilasyon %65 kadar artar. 3) 12000 feette uyuklama hali, zihinsel yorgunluk, anormal davranışlar olur. 4) 15000 feette muhakeme faaliyeti, motor yetenekleri azalır. Çok yüksekte ani ölüm olmaz. Çünkü yedek O2 deposu vardır. Adaptasyon: 1) Hiperventilasyon Hiperpne(derinlik artar).
2) Polistemi.
3) Kapiller proliferasyon CO artırılır. Dolaşıma açık kalma süresi ve miktarlar artar.
4) Diffüzyon kapasitesi artar. Çünkü akciğerlerde temas yüzeyi artmıştır.
5) Enzimlerde artış olur. Oksidatif enzimler daha etkilidir, az O2'de bile etkilidirler. Kromozomal değişikler sonucu bile olabilir. Her 10 m.'de bir 1 atmosfer basınç artar. Caisson Hastalığı'nın(vurgun) da. Azot lipide etkilidir, beyni harap eder. Yüksek O2'de yüksek basınçta CO2 taşınmasında aksaklık olur, oksidatif enzim konsantrasyonu da artar. (Suni Solunum) İtme, çekme, basınç, ağızdan ağıza solunum metodları: İtme-çekmede inspirium ve ekspirium hareketleri yaptırılır. Basınç metodunda ekspirium aktif, inspirium ise pasiftir. 1) Holger-Nielsen İtme-Çekme Metodu: 500-1600 cm3 hava gönderilir. 10-12 dak. yüzüstü yatırılıp kollar yukarı kaldırılır, pectoralis gerilir, goğüs kafesi genişler(inspirium). Göğüs duvarına iyice bastırılır(ekspirium). Sırtüstü yatırmak gerekirse silvester metodu kullanılır. Kollar arkaya uzatılır(inspirium). Kollar göğüs üstüne konup, bastırılır(ekspirium). 2) Sarpey-Safer Basınç Metodu: Belden kaburga altlarından bastırılır(ekspirium). Bırakılınca inspirium kendinden olur. Böylece 400-600 cm3 hava girer, çocuksa başaşağı 45o yukarı, pozisyonda olmalıdır. 3) Ağızdan ağıza solunumda el ense arkasına konur. Bir elle burun kapatılır. FİZYOLOJİ DERS NOTLARI
( DR. OKTAY BANLI / STJ. DR. AHMET ÜNAL - HACETTEPE - METAY ) )
- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )
- SOLUK "MEKİĞİ" ve/||/<>/> KAZA VE KADER "MAKASI"
( Yaşam kumaşını dokur. VE/||/<>/> O kumaşı biçer. )
- SOLUK SAYISI ile/ve/||/<> NABIZ SAYISI
( [dakikada]
18 - 24[bebekte] | 16 - 22[çocukta] | 12 - 20[yetişkinde]
İLE/VE/||/<>
100 - 140[bebekte] | 100 - 120[çocukta] | 60 - 100[yetişkinde] )
- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM
- SOLUNUM DÜZENİNİN YAPISI ile SOLUNUM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Burun, boğaz, göğüs kafesi, akciğerler ve bronşlar gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Oksijeni akciğerlere almak ve karbondioksiti dışarı atmaktır. )
- SOLUNUM ile MİTOKONDRİ
( Besinleri moleküllerden enerjiye dönüştürme süreci. İLE Gözenin enerji santrali olarak bilinen organeli. )
- SOLÜSYON[Fr., İng. SOLUTION] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLÜSYON/SOLUTION[İng.] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLVASYON İZOMERİ ile/||/<> HİDRAT İZOMERİ
( Solvasyon koordine çözücü, hidrat spesifik H₂O. )
( Formül: [Cr(H₂O)₆]Cl₃ İLE [Cr(H₂O)₅Cl]Cl₂·H₂O )
- SOME :/yerine BAZI
- SOMEBODY :/yerine BİRİSİ
- SOMEONE :/yerine BİRİ
- SOMNAMBUL AŞAMADA, GÖZLER ...: AÇIK ile/ve/||/<> KAPALI
- SOMNOGRAFİ/SOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGELEMESİ
- SOMNOLANS/SOMNOLENCE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI UYKU EĞİLIMİ
- SOMUT İLE YARI SOMUT İLE SOYUT ile/||/<> ÖĞRENME AŞAMALARI
( Matematik öğretim seviyeleri. )
( Formül: CRA yaklaşımı )
- SOMUT ile KATI
( CONCRETE vs. SOLID )
- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"
( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )
( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )
( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )
(
ile/ve
)
- SON ile/değil SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
- SONDA/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI
- SONDA/Kİ ile/ve/değil/||/<>/< SONRA/Kİ
- SÖNDÜRMEK:
YAŞAMI değil/yerine/>< SİGARAYI/TÜTÜNÜ
- SONG :/yerine ŞARKI
- SONİKATÖR ULTRASONİK HOMOJENİZATÖR/ULTRASONIC HOMOGENİZER[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ BAĞDAŞTIRICI
- SONLU KÜMELERİN BİRARADALIĞINDA ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]
- SONLULUĞUN(ÖLÜMÜN) SONRASI ile/ve/||/<> SONSUZLUK
- SONRADAN AKLINA GELMESİ ile GEÇ ANLAMAK
( TO REMIND LATER vs. DELAYED MEANING )
- SONSAL SINIFLAMA(KATEGORİ) ile/ve/||/<>/> KAVRAM
- SONSUZ KÜÇÜKLER:
FİZİĞİN değil MATEMATİĞİN KONUSU/ALANI
- SONSUZ = NAMÜTENAHİ = INFINITE[İng.] = INFINI[Fr.] = UNENDLICH[Alm.] = INFINITUS, INFINITA[Lat.] = INFINITO/TA[İsp.]
- SONSUZLUK ile/ve/||/<>/> AN ile/ve/||/<>/> TERSİNEMEZLİK(ENTROPİ) ile/ve/||/<>/> HEM, HEM DE | NE, NE DE ile/ve/||/<>/> BİLE DEĞİL (<> / > / < BİLE DEĞİL) (<> / > / < BİLE DEĞİL) ... ∞
- SONSUZ/LUK ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> GOOGOLPLEX ile/ve/||/<> GRAHAM ile/ve/||/<> RAYO
( ∞ İLE
İLE Googol, matematikteki büyük sayılardan biridir ve 10 üzeri 100'e eşittir. Başka bir deyişle 1 googol, 1 rakamına yüz sıfır ekleyerek yazılır. Bu terim, Amerika'lı matematikçi Edward Kasner'ın yeğeni Milton Sirotta[1929–1980] tarafından 1938 yılında kullanılmaya başlanmıştır.[Milton, bu sırada dokuz yaşındaydı.] )
( Bir trilyon, oniki sıfırla yazılır. Yüz tane sıfır kullanırsak, buna, bir "gogol" denilir. Bir gogol sıfır kullanılarak yazılan sayıya, "gogolplex" denilir. Evrendeki tüm moleküllerin sayısını yazmak için 79 sıfır yetiyor. Bir milyon gün, ancak 2739 yıl oluyor. İstanbul'un fethinden bu yana, sadece 17 milyar saniye geçmiş. Yazının bulunuşundan bugüne ise ancak 189 milyar saniye geçmiş.[Bu, trilyonun ancak beşte biridir.] Bir kişinin yaşamı, ortalama 2 milyar saniyedir. )
( "Graham ve Rayo Sayısı" ile ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- SONUÇ ile/ve BİLGİ
( RESULT/CONSEQUENCE vs./and KNOWLEDGE )
- SONUÇ ile TEPKİ
- SONUÇ ile/ve TESELLİ
( REALITY vs./and CONSOLATION )
- SONUÇ ile/ve/değil/<> UZANTI
- SORGUÇÇU HAN ile SORGUÇÇULAR ÇARŞISI
( Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'nın güneyinde, Kalpakçılar Caddesi'ndedir. İLE Bayezıd'ta, Kapalı Çarşı'da, Bedesten yakınında bir çarşı. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMA ile/ve/> DÜŞÜNCE/FİKİR AYRILIĞI
- SORMASINDAN BELİRLİ ile SORUŞ BİÇİMİNDEN BELİRLİ
itibarı ile 16.228 başlık/FaRk ile birlikte,
16.228 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(55/66)
(1996'dan beri)