Bugün[19 Kasım 2025]
itibarı ile 51.358 başlık/FaRk ile birlikte,
51.358 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(12/207)


- ANLAK/ZEKÂ ile/ve DOĞA

( INTELLIGENCE vs./and NATURE )


- ANLAK = ZEKÂ = INTELLECT/INTELLIGENCE[İng.] = ENTENDEMENT/INTELLIGENCE[Fr.] = VERSTAND/INTELLIGENZ[Alm.] = INTELLECTUS/INTELLIGENITIA[Lat.] = INTELIGENCIA[İsp.]


- ANLAM -ile

( İnsanda ve kişide karşılığı bulunmayan şey, anlam değildir. )


- ANLAM:
ALGI/DÜZEN ve/||/<> İMGE


- ANLAM-ANLAYIŞ ile/ve/<> KAVRAM-KAVRAYIŞ

( MEANING-PARADIGM vs./and/<> CONCEPT-COMPREHENSION )


- ANLAM ARAYIŞI ile/ve/<> ANLAM ÇOKLUĞUNA YÖNELME


- ANLAM ARAYIŞI ile/ve/||/<> ANLAM VERME


- ANLAM:
BAĞLAM ile/ve/||/<> TANIM ile/ve/||/<> ÖLÇÜ


- [ANLAM BAKIMINDAN] SÖZ/LÂFIZ:
HAS ile/ve/||/<> ÂAM ile/ve/||/<> MÜŞTEREK ile/ve/||/<> MÜNKER

( el-FAZÜ'L-HASSA ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-ÂMME ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-MÜŞTEREK ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-MÜNKERE )


- ANLAM BİLİMİ ile DİL BİLİMİ ile YAZIN/EDEBİYAT BİLİMİ ile GÖK BİLİMİ ile HALK BİLİMİ ile İŞ BİLİMİ ile TOPLUM BİLİMİ ile TOPRAK BİLİMİ ile YER BİLİMİ/ARZİYAT

( İlim, gücümüz; iman, kılıcımız; sükût da delinmez zırhımız olsun! )


- ANLAM BOŞLUĞU ile/ve/değil ANLAM YİTİMİ

( [not] MEANING SPACE vs./and/but MEANING LOSS )


- ANLAM (BULMAK/ARAMAK) ve/<> HUZUR


- ANLAM BÜTÜNLÜĞÜ ile/ve PARÇA PARÇA ELE ALIŞ

( MEANING INTEGRITY vs./and HANDLE IN PIECE BY PIECE )


- ANLAM ÇOKLUĞU ile/ve/||/<> ÇAĞRIŞIMSALLIK


- ANLAM GENİŞLEMESİ ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ANLAM "ŞİŞ(İRİL)MESİ"


- ANLAM İYİLEŞMESİ ile/>< ANLAM KÖTÜLEŞMESİ


- ANLAM/KAVRAM:
NİCELİK EVRENSEL ve/||/<> TİKEL ve/||/<> TEKİL


- ANLAM KAYBI ile/ve/<> ANLAM KAYMASI


- ANLAM:
PARÇADA ile/ve/değil/||/<>/> BÜTÜNDE


- ANLAM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- ANLAM SANATLARI'NDA:
İLHAM ile/ve/<> TEVRİYE[< VERÂ] ile/ve/<> İSTİHDAM ile/ve/<> MUGALATA-İ MANEVİYE ile/ve/<> TENÂSÜB[< NİSBET] ile/ve/<> LEFF Ü NEŞR ile/ve/<> TECÂHÜL-İ ÂRİF[/ÂNE/ÎN] ile/ve/<> HÜSN-İ TA'LÎL[< İLLET] ile/ve/<> SİHR-İ HELÂL ile/ve/<> İRSÂD ile/ve/<> MÜBALAĞA ile/ve/<> TEZAD ile/ve/<> İSTİĞRÂK[< GARK][GULÜVV] ile/ve/<> TEKRÎR[< KERR] ile/ve/<> RÜCÛ ile/ve/<> TEFRÎK[< FARK] ile/ve/<> KAT' ile/ve/<> TERDÎD[< REDD] ile/ve/<> İLTİFÂT ile/ve/<> TELMİH ile/ve/<> İRSÂL-İ MESEL

( İki ya da ikiden fazla anlamı olan bir sözcüğü, bir mısra ya da beyitte tüm anlamlarıyla kullanma sanatı. İLE/VE
Bir mısra ya da beyitte, birden fazla anlamı olan bir sözcüğü, anlamlarından sadece yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetme sanatı. İLE/VE
Bir mısra ya da beyitte, bir sözcüğü hem gerçek, hem mecaz anlamlarını kastederek kullanma sanatı. İLE/VE
Anlamı birden fazla olan sözcük ve deyimleri beyitin anlamını değişik biçimlerde açıklanabilecek biçimde kullanma sanatı. İLE/VE
Bir konuyla ilgili birden fazla sözcüğü bir mısra ya da beyitte sıralama amacı gütmeden kullanmak. İLE/VE
Bir beyitte yer alan, birbiriyle ilgili sözcüklerin sıralanmasıyla yapılan edebî sanat. İLE/VE
Bir anlam inceliği yaratmak ya da bir lâtife yapmak amacıyla, bilinmiyormuş ya da başka türlü biliniyormuş gibi gösterme sanatı. İLE/VE
Nedeni bilinen bir olayı, düşsel ya da gerçekdışı ve güzel bir olaya bağlama yoluyla yapılan edebî sanat. İLE/VE
Bir sözcüğü ya da söz öbeğini hem kendinden önceki sözcüklerin sonunda, hem sözcüklerin başında anlamlı olacak biçimde kullanma. İLE/VE
Bir mısranın secî ya da uyağını bir iki sözcükle ima etme sanatı. İLE/VE
Bir sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi abartılı biçimde az ya da çok göstererek ve lâtifeli bir biçimde anlatma. İLE/VE
İki duygu/düşünce/hayal arasındaki birbirine karşıt özellikleri birarada söyleme. İLE/VE
Över gibi görünerek yermek, yerer gibi görünerek övme sanatı. İLE/VE
Söyleyişi güçlendirmek için belirli bir anlamdaki sözcüğü ya da söz öbeğini yineleme sanatı. İLE/VE
Bir sözün anlamını, bir kavramın gücünü pekiştirmek için, o sözden/kavramdan cayar gibi görünüp cayılmış görünen sözü/kavramı daha güçlü biçimde belirtmek. İLE/VE
İki şey arasındaki farkı belirtmek. İLE/VE
Söyleyişin gücünü artırmak için, sözü [mısrayı, satırı] yarıda kesmek. İLE/VE
Sözü, beklenmedik, çarpıcı bir sonuca bağlama sanatı. İLE/VE
Şiirde bir duygulanma ya da duygu değişikliğiyle şiirdeki konuyu değiştirmeden seslenilen kişiyi ya da varolanı değiştirmek. İLE/VE
Bilinen bir olay, kişi ya da nükte, fıkra, atasözünü dolaylı biçimde anlatma, ima etme sanatı. İLE/VE
Bir düşünceyi pekiştirmek amacıyla bir atasözü ya da o değerde bir söz öbeğini alıntılamak/kullanmak. )


- ANLAM TEKLİĞİ ile/ve/||/<> GÖRÜNÜŞ ÇOKLUĞU


- ANLAM VAROLANI ile/ve BİLGİ VAROLANI

( Anlam üretimi varsa. İLE/VE Veri ve bilgi sahibi. )

( Aşkın. İLE/VE Özdeş. )

( İnsan. İLE/VE Beşer. )


- ANLAM VERMEK ile ANLAM YÜKLEMEK


- ANLAM YİTİMİ ile/ve DİRENÇ YİTİMİ

( LOSS OF MEANING vs./and LOSS OF RESISTANCE )


- ANLAM ile/ve ÂLEM


- ANLAM ile/ve ALT ANLAM

( ... ile/ve HIPONOIA )

( MEANING vs./and SUB MEANING )


- ANLAM ile/ve AMAÇ

( MEANING vs./and AIM )


- ANLAM ile/ve/<> AMAÇ


- ANLAM/MA'NÂ ile/ve AMAÇ

( Denilmek istenilen şey. İLE/VE İstenilenin düzenlenmesi. )

( MEANING vs./and AIM )


- ANLAM ile ANLAM VERİCİ

( Ne olmadığını anlamak, anlamaya olanak/ortam yaratır. )


- ANLAM ile/ve/<> ANLAM VERME

( MEANING vs./and/<> TO GIVE MEANING )


- ANLAM ile/ve/||/<>/> ANLAMA ile/ve/||/<>/> ANLAMLANDIRMA


- ANLAM ile/ve/<> ANLAMI ANLAMAK

( MEANING vs./and/<> TO UNDERSTAND THE MEANING )


- ANLAM ile/ve ANLAM'IN ANLAMI


- ANLAM ile/ve/<>/>/< BÜTÜNLÜK

( Anlam, bütünlük gerektirir. )

( Meaning needs integrity. )

( Anlamak, beğenmenin başlangıcıdır. )

( MEANING and/<> INTEGRITY )


- ANLAM ile/ve/değil/||/<> "ÇIKARIM"


- ANLAM ile/ve/> DAYANAK

( MEANING/SENSE vs./and/> SUPPORT )


- ANLAM ile/ve/||/<>/< DEĞER ile/ve/||/<>/< AMAÇ

( "Herkeste, [zannı] var." İLE/VE/||/<>/< "Herkeste var." İLE/VE/||/<>/< Herkeste yok. )

( MEANING and/< WORTH and/< AIM )


- ANLAM ile/ve/<> DERİNLİK

( Anlam, amaca yönelik olandır/olmalıdır. )

( MEANING vs./and/<> DEEPNESS )


- ANLAM ile/ve/değil EŞİK


- ANLAM ile/ve/> ETKİ

( Anlam varsa ifadesi sonsuza kadar gider. )

( MEANING vs./and/> EFFECT )


- ANLAM ve/=/||/<> FARK

( MEAN and/=/||/<> DIFFERENCE )


- ANLAM ile/ve İÇLEM

( ... İLE/VE Bir kavramın çağrıştırdığı kaplama giren niteliklerin ya da taşıdığı özelliklerin tümü. | Bir nesnenin içeriğini oluşturan şey. )


- ANLAM ile/ve/<> İMLEM

( MEANING vs./and/<> TO SYMBOLIZE )


- ANLAM ile/ve/<> İŞLEV

( MEANING vs./and/<> FUNCTION )


- ANLAM ile/ve KAVRAM

( MEANING/SENSE vs./and CONCEPT )


- ANLAM ile KAVRAM

( vs./and/||/<> CONCEPT )


- ANLAM ve KRİZ

( MEANING and CRISIS )


- ANLAM ile/ve/<> MUTLULUK

( MEANING vs./and/<> HAPPINESS )


- ANLAM ile/ve NEDEN/İLLET

( MEANING vs./and REASON )


- ANLAM ile/ve/<> SORUMLULUK

( MEANING vs./and/<> RESPONSIBILITY )


- ANLAM ile/ve/<> TAD

( Bir şeyin anlamı olmazsa, tadı/lezzeti de olmaz. )

( MEANING vs./and/<> EFFECT )


- ANLAM ve/<> TARİH ve/<> DİL

( MEANING/SENSE and/<> HISTORY and/<> LANGUAGE )


- ANLAM ile/ve/<> USTALIK

( MEANING vs./and/<> PROFICIENCY )


- ANLAM ile/ve YORUM

( MEANING vs./and INTERPRETATION )


- ANLAMA (TEMYİZ)


- ANLAMA ile/ve ANLAMLANDIRMA

( Yaşamı farklılaştırır. )


- ANLAM/A ile/ve/<> ANLAMLANDIRMA

( TO UNDERSTAND vs./and/<> TO GIVE A MEANING )


- ANLAMA ile DOĞRULUK


- ANLAMA = FEHM, İDRAK = UNDERSTANDING, COMPREHENSION[İng.] = COMPRENDRE[Fr.] = DAS VERSTEHEN, HET VERSTAAN[Alm.] = ENTENDER, COMPRENDER[İsp.] = COMPREHENSIO[Lat.] = HE DIANOIA[Yun.] = MEFHUM[Ar.] = DARK[Fars.]


- ANLAMA ile/ve/=/||/<>/> SOYUTLAYABİLME


- ANLAMA ile/ve/<> TANIMA

( TO UNDERSTAND vs./and/<> TO RECOGNIZE )


- ANLAMA ile/ve/> YENİDEN KURMA


- ANLAMA ve YENİDEN YAŞAMA

( TO UNDERSTAND vs. RE-LIVING )


- ANLAMA ile/ve YORUMLAMA

( TO UNDERSTAND vs./and TO INTERPRET )


- ANLAMA ile YORUMLAMA


- ANLAMA ile YORUMLAMA


- ANLAMA ile/ve YORUMLAYICI ANLAMA


- ANLAMA ile/ve/değil/yerine ZEVK ETME


- Anlamadan DİNLE!!!


- ANLAMADAN-DİNLEMEDEN (KONUŞMAK)


- Anlamadan SUS!!!


- ANLAMADIĞI YA DA "BEĞENMEDİĞİ" KARŞISINDA:
(NE DEMEKSE?)
"BEYNİN YANMASI" ile/ve/||/<> "KULAĞIN TIRMALANMASI" ile/ve/||/<> "GÖZÜN KANAMASI"


- Anlamadıklarını, anlamanın kurallarıyla KONUŞ!!!


- ANLAMAK/ANLAMAMAK ile/ve/değil/yerine (EN AZINDAN) BİRAZ BİLGİ SAHİBİ OLMAK


- Anlamak için DİNLE!!!


- Anlamak için SUS!!!


- ANLAMAK ve/||/<>/>/< AKILLANMAK


- ANLAMAK ile/ve ALMAK

( MEANING vs./and TO GET )


- ANLAMAK ve/||/<> ANILARI OLMAK

( Ancak, anıları olanlar anlar. )


- ANLAMAK ve/||/<>/>/< BÜYÜMEK


- ANLAMAK ile/ve/> DEĞİŞİM/DÖNÜŞÜM


- ANLAMAK ve/||/=/<> DOĞMAK


- ANLAMAK ile/ve/> ETKİLENMEK


- ANLAMAK ile/ve EYLEM

( Eylemin en yüksek biçimi, dildir/sözdür. )

( TO UNDERSTAND vs./and ACTION )

( VERSTEHEN mit/und AKTION/HANDLUNG )


- ANLAMAK ve/<> HALE BÜRÜNMEK


- ANLAMAK ile "HAZM ETMEK"

( TO UNDERSTAND vs. "DIGESTION" )


- ANLAMAK ile/ve/değil/yerine/> İÇSELLEŞTİRMEK


- ANLAMAK ile/ve İDRAK ETMEK


- ANLAMAK ile/ve (İLKELERE BAĞLI) ÇEVİRİ

( MEANING vs./and (FAITHFUL) TRANSLATION )


- ANLAMAK ve/> KATLANMAK


- ANLAMAK ile/ve KAVRAMAK

( Anlamaya yardımcı olmak, gerçek yardımdır. )

( TO UNDERSTAND vs./and TO COMPREHEND
Helping to understand is real help. )


- ANLAMAK ve/<> "ÖLMEK"

( Anlamak, "ölmeye" başlamak demektir. )


- ANLAMAK ile/ve TAKDİR ETMEK

( TO UNDERSTAND vs./and TO APPRECIATE )


- ANLAMAK ve/> ULAŞMAK

( Anlayan yapar! Anlayan yaşar! )


- ANLAMAK ve/||/<> UYGULAMAK


- ANLAMAK ile/ve VAROLMAK

( TO UNDERSTAND vs./and TO EXIST )


- ANLAMAK ile/ve/||/<> "YAKALAMAK"


- ANLAMAK ile/ve YANLIŞ ANLAMA(MA)K

( "MEANING" vs./and (NOT TO) WRONG MEANING )


- ANLAMAK ile "YARGI/LAMAK"

( Nezâketle dinlemek, akıllıca yanıt vermek, dengeli inceleme ve tarafsız karar vermek yargıcın özelliklerindendir. )

( TO UNDERSTAND vs. TO JUDGE/MENT )


- ANLAMAK ve/||/<>/>/< YAŞAMAK


- ANLAMAK ile/ve/<> YAVAŞLAMAK/DURULMAK

( Hareketimizin hızı arttıkça, kavram hızımız da azalıyor. Anlamak/kavramak için hızımızı biraz azaltıp yavaşlamadıkça, durmadıkça ve durulmadıkça anlayamayacağımızı zihnimizden çıkarmayalım! )


- ANLAMAK ile/ve/||/<>/>/< YORUMLAYARAK ANLAMAK


- ANLAMAK/ANLA(YA)MAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< VERMEK/VER(E)MEMEK


- ANLAMAK/ANLA(YA)MAMAK ile/ve/değil ALGILAMAK/ALGILA(YA)MAMAK


- ANLAMAMAK ile/değil/yerine/>< ANLAMAK

( En ağır yük. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sıfır yük. )

( [not] NOT TO UNDERSTAND vs./but/>< TO UNDERSTAND
TO UNDERSTAND instead of NOT TO UNDERSTAND )


- ANLAMAMAK ile/değil ANLAYAMAMAK ile/değil KENDİNCE/KEYFİNCE ANLAMAK

( Düşünme becerisinin gelişmemiş olması nedeniyle. İLE/DEĞİL Veri yetersizliği/eksikliği nedeniyle. )


- ANLAMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< "BİLMEMEK / İLGİLENMEMEK / KATILMAMAK"


- ANLAMA(MA)K ile/ve İDRAK ETME(ME)K

( Haller sonsuz sayıdadır. Birini idrak edince hepsini idrak etmiş olursunuz. )

( (LACK OF) MEANING vs./and (NOT) TO COMPREHEND
The aspects are infinite in number. Realise one, and you will realise all. )


- ANLAMAMAK ile İLGİLENMEMEK


- ANLAMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE GELMEMEK


- ANLAMA(MA)K ile/değil KABUL ETME(ME)K

( [not] (NOT) TO UNDERSTAND vs./but (NOT) TO ACCEPT )


- ANLA(MA)MAK ile KAFANIN BASMA(MA)SI


- ANLAMAMAK ile/ve/değil (KONUYU) "KABUL EDEMEMEK"/KONUYA (VE AYRINTILARINA) "DİRENMEK"


- ANLAMAMAK ile/ve/<>/değil TEMBELLİK

( [not] NOT TO UNDERSTAND vs./and/<>/but LAZINESS/INDOLENCE )


- [ne yazık ki]
"ANLAMAMAZLIKTAN GELMEK" ile/ve/||/<> "İŞİNE GELMEMESİ"


- ANLAMAMIŞSIN/YANLIŞ ANLAMIŞSIN / ANLAMAMIŞSIN/YANLIŞ ANLAMIŞSIN değil SANIRIM ANLATAMAMIŞIM / ANLATAMAMIŞIMDIR BELKİ/SANIRIM


- ANLAMANIN:
SESİ ile/ve KURALLARI

( Hmmm.[içinden ve/ya da sesli!] İLE/VE 1. Nötr olmak. | 2. Nitelikli soru sormak. )


- Anlamayacağı için SUS!!!


- ANLAMAYAN" VAR MI? / "KİM/LER ANLAMADI"? ile/değil/yerine/||/>< ANLAYAN VAR MI? / ANLAYAN KİM/LER?


- ANLAMAYA/ÖĞRENMEYE:
AÇIK ile/ve/||/<>/> ÂŞIK


- ANLAMAYI:
"UZATMAK" değil BİR AN ÖNCE/EN KISA SÜREDE


- ANLAMBİLİM = SEMANTICS[İng.] = SÉMANTIQUE[Fr.] = WORTBEDEUTUNGSLEHRE, SEMANTIK[Alm.] = SEMANTICO[İt., İsp.] = İLM el-DELÂLET[Ar.] = NAMÛGÂRŞİNASÎ[Fars.] = SEMANTIEK[Felm.]


- ANLAM'DA:
DÜŞÜNMÜŞLÜK ile/ve/değil YAŞANMIŞLIK

( IN THE MEANING: [not] TO THINK vs./and/but EXPERIENCE )


- ... ANLAMDA ile/ve/değil/||/<>/< ... ALANDA


- ANLAMDIRMAK değil ANLAMLANDIRMAK


- ANLAMIN:
KAYMASI ile İÇİNİN BOŞALMASI

( İkisi de, kavramın dizgesinden/bağlamından çıkmasıyla oluşmaya başlar. )


- ANLAMINA GELİYOR ile/yerine ANLAMINA DA GELİYOR


- ... ANLAMINDA ile/ve/<> ... ORANINDA


- ANLAMINDADIR/MANÂSINDADIR değil/yerine ANLAMINADIR/MANÂSINADIR


- ANLAMIYORSUN! / BENİ ANLAMIYORSUN! ile/değil/yerine SÖYLEDİKLERİMDE ANLAŞILMAYAN NEDİR?

( İkisi de, çok yanlış "ifade"lerdir! İkisinin yerine de,
"Söylediklerimde, anlaşılmayan nedir?" / "Söylediklerimde, anlaşılmayan neyse onu açayım..." vb.,
kişiyi hedef almayan, konuşulan konunun üzerinde durulacak kavramları ve ifadeleri kullanmak gerekir! )


- ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/>/< AKLIMDA(/ZİHNİMDE) TUTAMIYORUM


- ANLAM/KAVRAM ve/||/<> NİTELİK ve/||/<> İLİŞKİ ve/||/<> KİPLİK


- ANLAMLANDIRAMAMAK ile/ve/||/<>/> TAKILI KALMAK


- ANLAMLANDIRMA ile/ve DENEYİM


- ANLAMLANDIRMA ile/ve/<> DİRİMLİLİK


- ANLAMLANDIRMA ile/ve ETKİ

( Sorgulanmayan yaşam, yaşam değildir. )


- ANLAMLANDIRMAK ile/ve/||/<>/>/< ADLANDIRMAK


- ANLAMLANDIRMAK ile/değil ANLAMLI KILMAK


- ANLAMLANDIRMAK ile/ve/<>/> KAVRAMAK


- ANLAMLANDIRMAK ile/ve "ZEVK ETMEK"


- ANLAMLI BAKMAK ile ALICI GÖZÜYLE BAKMAK


- ANLAMLI YAŞAM ile/ve/yerine MUTLU YAŞAM

( Geçmiş ve/ya da gelecek üzerine kurulan. İLE/VE/YERİNE ÂN üzerine kurulan. )


- ÇAĞRIŞIM/LI ile/değil/yerine/&gt;&lt;/< ANLAMAK | ANLAM/LI

( [not] ASSOCIATION/ASSOCIATED vs./> MEANING/FUL instead of ASSOCIATION/ASSOCIATED )


- ANLAM/LI = MEAN/ING[İng.] = SIGNIFICATION[Fr.] = BEDEUTUNG[Alm.] = SIGNIFICATO[İt.] = SIGNIFICACION[İsp.] = SIGNIFICATIO[Lat.] = HE DIANOIA, HE DÜNAMIS[Yun.] = MEDLÛL, DELÂLET[Ar., Fars.] = BETEKENIS[Felm.]


- Anlamlı KONUŞ!!!


- ANLAMSAL ÖLÇÜT ile BİÇİMBİLİMSEL ÖLÇÜT ile SESBİLİMSEL ÖLÇÜT

( SEMANTIC CRITERIA vs. MORPHOLOGICAL CRITERIA vs. PHONOLOGICAL CRITERIA )


- ANLAMSIZ ile/ve/||/<> GEREKSİZ ile/ve/||/<> OLANAKSIZ


- ANLAMSIZ ile İLGİNÇ


- ANLAMSIZ ile/değil/yerine KOPUK


- ANLAMSIZ ile SAÇMA

( Saçma/abes olan bir şeye yönelmek, felsefî olarak olanaksızdır! )

( VÂHİ[< VEHY]: Anlamsız, yararsız, önemsiz.
TÜRREHÂT: Saçmasapan sözler. )

( MEANLESS/NON-SENSE vs. ABSURD )


- ANLAMSIZ ile YERSİZ

( MEANLESS vs. UNFOUNDED )


- ANLAMSIZLIK ve KAVRAMSIZLIK ve İNSANSIZLIK

( Kişi kendi çabalarına yön verecek ışığı hayal gücünün imgelerinden değil, açık seçik düşünülmüş kavramlardan almalıdır. )


- ANLAMSIZ/LIK ile/ve "UZAK/LIK"

( Ederler dâvâsını, bilmezler mânâsını. )

( MEANING/LESS/NESS | ABSURDITY vs./and "DIGRESS" )


- Anlamsız bulduğunda SUS!!!


- ANLAR ile/ve/değil/<> AN'IN SÜREKLİLİĞİ


- ANLASAN ile ANLARSAN


- ANLAŞARAK, ANTLAŞMAK ile/ve/||/<> ANTLAŞARAK, ANLAŞMAK


- Anlaşarak KONUŞ!!!


- ANLAŞILABİLİR/LİK ile/ve/||/<>/< YALIN/LIK


- ANLAŞIL(A)MAZLIK ile/değil BİLMEMEK, BİLMEK İSTEMEMEK


- ANLAŞILAN/ANLAŞILIR/DOBRA[Bulg.] ile/ve/||/<>/> AŞILAN/AŞILIR


- ANLAŞILMA "BEKLENTİSİ" ile/değil/yerine/>< ANLAMAK


- ANLAŞILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAYA ÇABALAMAK

( Gereksinim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gereken. )


- ANLAŞILMAMA ile/değil KABUL EDİLMEME/GÖRMEME


- ANLAŞILMAMAK ile/ve/<>/değil/yerine/en azından YANLIŞ ANLAŞILMAMAK


- ANLAŞILMAMAK/ANLAŞILAMAMAK ile/ve/> YANLIŞ ANLAŞILMAK

( Kişiyi, en çok zorlayan, en ağrına giden şey anlaşıl(a)mamaktır. İLE/VE/> Anlaşılamamaktan daha zoru da vardır, o da yanlış anlaşılmış olmaktır. )

( Bir bitki için, güneşe yönelememek ve bir üst hareket eden canlı zincirine katılamamak, onlara "hizmet edememek"; bir aslana kediymişcesine yaklaşmak, pireyi yürütmek ne kadar ağır bir durumsa!... )


- ANLAŞILMASI AMACIYLA ile/ve/değil PEKİŞTİRMEK ÜZERE


- ... ANLAŞILMAZ! ile/değil/yerine HERKES, KABI KADARINI ALIR


- Anlaşılmak için KONUŞ!!!


- ANLAŞMA ile/ve/değil/<> ANTLAŞMA

( Anlama durumunun, kişilerin birbirinin dediklerini, konusu geçen noktayı ve içeriğini/kapsamını/ayrıntılarını duymuş, bilmiş, anlamış ve belirli bir yönde düşünce, duygu ve amaç bakımından birleşmiş olmayı belirtmektedir. İLE/VE/DEĞİL/<> Ahidleşme[toplulukta/toplumda] ve/ya da muahede[iki kişinin], karşılıklı olarak bağlayıcılık özelliğiyle/koşullarıyla sözleşmesi, yeminleşmesi. )

( [not] TO UNDERSTAND EACHOTHER vs./and/<>/but PACT/TREATY )


- ANLAŞMA ile/ve/||/<> UZLAŞMA ile/ve/||/<> ALTINI ÇİZME


- Anla-ş-mak için KONUŞ!!!


- ANLAŞMALI!


- ANLATABİLDİĞİN ile/ve/değil/yerine (ÇOK) İYİ ANLATABİLDİĞİN

( [not] WHICH YOU CAN EXPLAIN vs./and/but WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD
WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD instead of WHICH YOU CAN EXPLAIN )


- ANLATABİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALIN ANLATABİLMEK


- ANLATAMAYACAĞINDAN(< BİLMEDİĞİNDEN) DOLAYI ANLATAMAMAK ile/ve/değil/||/<>/< "ANLATMAM/ANLATMAYACAĞIM" KARARI NEDENİYLE ANLAT(A)MAMAK


- ANLAT(A)MAZSAK:
ÖĞRENEMEYİZ ile/ve/||/<>/> ÖĞRETEMEYİZ


- Anlatarak KONUŞ!!!


- ANLATIM/AKTARIM:
YASALARLA ile/ve/<>/> MESELLERLE ile/ve/<>/> MİSALLERLE ile/ve/<>/> MASALLARLA ile/ve/<>/> KAVRAMLARLA

( Hz. Musa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. İsa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Âriflerin dilinde. İLE/VE/<>/> Filozofların dilinde. )

( Tevrat'ın dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> İncil'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Kur'ân-ı Kerîm'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Âriflerin dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Filozofların dili/usûlü/üslûbu. )

( Herkese, herkes için. İLE/VE/<>/> Yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Gençlere, yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Çocuklara, gençlere, yetişkinlere, sanatçılara. / Yetişkinler ve sanatçılarla. İLE/VE/<>/> Bilgelik aşkı olan herkese, bilgelerle, filozoflarla. )


- ANLATIM:
HZ. DAVUD'A ile HZ. MUSA'YA

( Yol-Yordam-Yöntem. İLE ... )

( Yakarışlarla. İLE Yasalarla. )


- ANLATIM ile/ve/<> AKTARIM


- ANLATIMDA:
BİRAZ SONRA değil DAHA SONRA


- ANLATIMDA:
"DÜNKÜ" değil "BİR GÜN ÖNCEKİ"


- ANLATIMDA:
"İKİLEME GİRMEK" ile/değil İKİLEME DÜŞMEK


- ANLATIMDA:
...'YI "BİLİYORSUNUZ" değil/yerine ...'YI BİLDİĞİNİZİ VARSAYIYORUM


- ANLATIMI/NI/SÖZÜ:
KISA "KESMEK" değil KISA TUTMAK


- ANLATIMLARDA:
BİRAZ SONRA değil DAHA SONRA, BİR SÜRE SONRA


- ANLATMAĞA ÇALIŞMAK/ÇALIŞAYIM değil ANLATMAYA ÇALIŞMAK/ÇALIŞAYIM


- ANLATMAK ile/ve/değil/||/<>/> ANIMSA(T)MAK


- ANLATMAK ile/ve/<> ANLAMAK

( İFADE ile/ve/<> İSTİFADE )


- ANLATMAK değil NAKL ETMEK


- ANLATMAK ile/ve/<> ÖĞRENMEK ÜZERE/İÇİN ANLATMAK

( TO EXPLAIN vs./and/<> TO EXPLAIN TO/FOR TO LEARN )


- ANLATMAK ile/ve ÖYLE/ŞÖYLE/BÖYLE ANLATMAK


- ANLATMAN" ile/değil ANLATIMIN


- METİN:
ANLATMAYA BAĞLI ile/ve/||/<> GÖSTERMEYE BAĞLI


- ANLATTIĞIMIZ ZAMAN OLAY OLUR değil ANLATSAK OLAY OLUR


- ANLAYABİLMEK ve/||/<>/</> ANLATABİLMEK

( Bir şeyi anlayabilmenin en iyi yolu, onu, en iyi biçimde anlatabilmeye çalışmaktır. )


- ANLAYACAĞINIZ BİÇİMDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLATABİLECEĞİM BİÇİMDE


- ANLAYAMAMA ile/ve/||/<> YORUMLAYAMAMA


- ANLAYAMAMAK ile/ve/<> AÇIKLAYAMAMAK


- ANLAYAMAMAK ile/ve/<> ANLAM VEREMEMEK


- ANLA(YA)MAMAK ile/ve/değil KABULLEN(E)MEMEK


- ANLAYAMAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (YETERİ KADAR) İLGİLENEMEMEK


- ANLAYAN ile/ve UYGULAYAN ile/ve ÖNEMSEMEK


- ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ ile/ve/<> BİR TÜMCE YETER SÖZDEN ANLAYANA, DESTAN YAZSAN FARK ETMEZ, SÖZDEN ANLAMAYANA


- ANLAYANA ile/ve MERAKLILARINA!


- Anlayarak KONUŞ!!!


- ANLAYICI ile/ve ANLAMLANDIRICI


- ANLAYIŞ ile/ve DEĞİŞİM

( PARADIGM vs./and ALTERATION )


- ANLAYIŞ ile/ve HOŞGÖRÜ

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING vs./and TOLERANCE )

( ... ile/ve UPARATI )


- ANLAYIŞ ile/ve OLUŞ

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and BEING )


- ANLAYIŞ ile/ve/<> TANIM


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine YAKINLIK

( Herkese ve her şeye gösterme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Her zaman, herkese ve her şeye göster! )


- ANLAYIŞ ile/ve/||/<> YAKLAŞIM


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/||/<>/> YORUM


- ANLAYIŞ ile/ve ZEVK

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and PLEASURE )


- ANLAYIŞLI (OLMAK) ile/değil/yerine ANLAYAN (OLMAK)


- ANLAYIŞLI ile/ve/değil FEDÂKÂR


- ANLAYIŞLI/LIK ile BİLGİLİ/LİK / BİLGİSİZ/LİK


- ANLAYIŞSIZ/LIK ile BİLİNÇLİ ANLAYIŞSIZ/LIK

( INSENSITIVE/NESS vs. INSENSITIVE/NESS )

( GABÂVET ile ... )


- Anlayış için SUS!!!


- Anlayışlı ol ve KONUŞ!!! -ve


- ANLI-ŞANLI


- ANLI ŞANLI -


- ANLIK/ZİHİN > US/AKIL ve/||/<>/> BETİMLEME > KAVRAM ve/||/<>/> OLASILIK > ZORUNLULUK (BİLİNCİ)


- ANLIK/ZİHİN ile/ve/||/<> ACUN/DÜNYA / GALAKSİ


- ANLIK ile/ve ANLAK

( [Tasarımsal] Us. İLE/VE Zekâ. | Açıklık, göz önü, karşı. | Bazı hayvanların yatıp yuvarlandığı tozlu yer. )


- ANLIK = ZİHİN = MIND[İng.] = MENS[Lat.]


- ANLIK(TA)/ZEKÂ(DA):
ALDANMAMAK ile/ve/||/<>/> ALDATABİLMEK


- ANLIK/ZİHİN:
SABİT ile/değil/yerine/>< GELİŞİME AÇIK/YAKIN

( "Zeki görünme isteğinde olur." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Öğrenme isteğine sahip olur. )

( Zorluklardan kaçınır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zorluklara kucak açar.
Engellerde, kolaylıkla vazgeçer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Terslikler karşısında sağlam durur.
Çabayı, yararsız görür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çabayı, ustalığa giden yol olarak görür.
Yararlı olumsuz geribildirimleri "gereksiz görür." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eleştirilerden öğrenir. )


- ANLI/M/IZ değil ALNI/M/IZ


- ANMA GÜNÜ ile/yerine/değil ANLAMA GÜNÜ

( [not] ANNIVERSARY vs./but MEANING DAY
MEANING DAY instead of ANNIVERSARY )


- ANN/ARTIFICIAL NEURAL NETWORK[İng.] değil/yerine/= YAPAY SİNİR AĞI


- ANNE/BABA ile ÜVEY ANNE/BABA

( MÂDER ile MÂDER-ENDER )

( MOTHER vs. STEP MOTHER )


- TRAVMALAR:
ANNE KARNINDA ile/ve/||/<> BEBEKLİKTE ile/ve/||/<> ÇOCUKLUKTA ile/ve/||/<> GENÇLİKTE ile/ve/||/<> YETİŞKİNLİKTE


- ANNE ve/||/<> KIZ ile/ve/||/<> ABLA ve/||/<> KARDEŞ


- ANNE(/ANA) OLMAK ile/yerine ANNE(/ANA) KALMAK


- ANNE SÜTÜ:
ERİL BEBEK İÇİN ile/ve/||/<> DİŞİL BEBEK İÇİN

( Daha zengin ve enerji yoğun. İLE/VE/||/<> Potasyum ve kalsiyumca daha zengin. )


- ANNE SÜTÜ ile/ve/=/||/<>/> BİLİNÇ IRMAĞI


- ANNE SÜTÜ ve/=/<> ŞEFKÂT


- ANNE ve/||/<>/+ BABA ve/||/<>/> ÇOCUK

( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Sonuç. )


- ANNE ile/ve/<>/< ANNEANNE

( ÜMM[çoğ. ÜMMÂT, ÜMMEHÂT] ile/ve/<>/< ... )

( MÂDER ile/ve/<>/< ... )

( MOTHER vs./and/<>/< GRANDMOTHER )


- ANNE ile/ve/ya da/||/<> BAKICI


- ANNE ile/ve/> MÜREBBÎ ile/ve/> RAB

( [bebeği/çocuğu] 1 yaşına kadar. İLE/VE/> 18 yaşına kadar. İLE/VE/> Ömrünün sonuna kadar. )


- ANNE ile/<> SÜTANNE/SÜTNİNE


- ANNE ve/||/<> YAVRUSU

( Ayrı kaldıkları takdirde, hangisi tamdır? Yan yana geldiklerinde hangisi fazladır? )


- ANNEANNE ile "ANNE" ANNEANNE ("ANNE" OLAN ANNEANNE)

( Bu durum, daha çok, anneannelerin yetiştirdiği çocuklar için geçerlidir. )

( GRANDMOTHER vs. MOTHER GRANDMOTHER )

Bugün[19 Kasım 2025]
itibarı ile 51.358 başlık/FaRk ile birlikte,
51.358 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(12/207)