H ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 14.450 başlık/FaRk ile birlikte,
14.450 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(17/59)
- DÜZENLEYİCİ KAVRAMLAR ile/ve/<> VAROLUŞSAL KAVRAMLAR
( ORGANIZER/REGULATOR CONCEPTS vs./and/<> ONTOLOGICAL CONCEPTS )
- DÜZENLİ GÖÇ ile/ve/||/<> DÜZENSİZ GÖÇ
- DÜZENLİ/LİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK/LÜ/LÜK
- DÜZENLİLİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜLÜK
- DÜZEN/Lİ/LİK ile/ve/değil DÖNGÜ/SEL/LİK
- DÜZEN/Lİ/LİK ile/ve/||/<>/> KURUM/SAL/LIK
- DÜZENSİZLİK İÇİNDE/Kİ DÜZEN ile/ve DÜZEN İÇİNDE/Kİ DÜZENSİZLİK
( REGULARITY IN DISORDER vs./and DISORDER IN REGULARITY )
- DÜZENSİZ/LİK ile/ve/||/<>/>/< BELİRSİZ/LİK
- DÜZENSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< ÖLÇÜLEMEZLİK/HESAPLANAMAZLIK
- DÜZGÜN DAİRESEL HAREKET ile DÜZGÜN DOĞRUSAL HAREKET
( Açısal hızın sabit kaldığı hareket. İLE Hız vektörünün yön ve büyüklüğünün doğru boyunca değişmediği [sabit kaldığı] hareket. )
( UNIFORM CIRCULAR MOTION vs. UNIFORM LINEAR MOTION )
( LE MOUVEMENT CIRCULAIRE UNIFORME avec LE MOUVEMENT lINÉAIRE UNIFORME )
( GLEICHFÖRMIGE KREISBEWEGUNG mit GLEICHFÖRMIGE LINEARBEWEGUNG )
- DÜZGÜN ile/ve/değil/||/<>/< DÜZ
( Bilgiye uzanan yol, hiçbir zaman, düz ve düzgün olmamıştır. )
- DÜZGÜN ile/ve/||/<> DÜZENLİ
- DÜZÜŞME ile GİDİP GELME
( SCREW vs. OSCILLATION )
- EBÂRİK[Ar.] ile EBÂRÎK[Ar. < İBRİK]
( Kumlu, balçıklı.[yer] | Alaca atlar. İLE İbrikler, su kapları. )
- EBE ile/ve/||/<> DOULA
- [Ar.] EBED/Î, BENGİ ile/ve EZEL/Î[çoğ. AZAL]
( Sonu olmayan gelecek zaman. İLE/VE Öncesi olmayan geçmiş zaman. )
( Ezel ve ebed nedir? ŞİMDİ'dir! )
( Varlık'ın gelecekte takdir edilen zaman içerisindeki sınırsızca sürekliliği. İLE/VE Varlık'ın geçmişte takdir edilen zaman içerisindeki sınırsızca sürekliliği. )
( Ezel ve ebed, ikisi birden önsüzlüğü ve sonsuzluğu bildirir. )
( CÂVİDÂN ile/ve ... )
- EBEVEYN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAKIM VEREN
- EBLEH[Ar. < BELÂHET] ile EBLEK[Fars.]
( Pek akılsız, ahmak, bön, alık. İLE Alacalı. )
- ECE -ile
( Kraliçe, melike. | Güzel kadın. )
- ECEL ile/ve/||/<>/> AMEL ile/ve/||/<>/> EMEL
- EC(İ)R değil/yerine/= BİR İŞ, HİZMET KARŞILIĞINDA VERİLEN ŞEY | ÂHİRETE AİT MÜKÂFAT, SEVAP | ÜCRET
( )
- ECİRGAT ile AMELE
- ED ile ED
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İşlenmiş, üretilmiş herhangi bir şey. [Süslü bir kumaş ya da benzerleri.] İLE İyiye işaret olan herhangi bir şey. )
- EDB ve/||/<>/> İAE
( Elinde, diline ve beline sahip olmak. VE/||/<>/> İşine, aşına ve eşine sahip çıkmak. )
- EDEB ile/ve/||/<> AHLÂK ile/ve/||/<> MATEMATİK
( İnsanlığın gelişimindeki/tarihindeki üç önemli eşik. )
- EDEB ile/ve EMNİYET
- EDEB ile/ve/<> ZARÂFET
- EDEB-İ HAKİKAT ile/ve/||/<>/> EDEB-İ CEMÂL
- EDEBÎ (OLAN) ile/ve/||/<>/>/< EBEDÎ (OLAN)
- EDEBÎ ve/> EBEDÎ
- EDEBİYAT ile/ve TARİH
( Bilim olarak görülmese de her âlimin bilmesi gerekir. )
- EDEBİYAT[Ar.] ile/=/||/<> YAZIN
( "EDEB" sözcüğünün uzatmalı -Î eki ile "Edeb'e ait olan", "Edeb alanında bulunan" anlamının, -YÂT eki [Türkçe'deki -SEL eki] ile çoğulu olarak kullanımıdır.
Bir şeyi düşünür, dile getirir ve yazarken, paylaşıma, aktarıma sokarken sahip olunması gereken dikkat, incelik(rikkat), titizliklerin önemini eserde yansıtmak üzere vurgu olarak ve -çoğul olarak ifade edilişiyle- önemini işaret etmek üzere bu adı almıştır.
[ Bugünkü Türkçe kullanımıyla "YAZIN" olarak, niteliksel özelliğinden çok
nesnesinin üzerinden tanımlanmaktadır. ] )
- EDEN BULUR (KADER[Ar. < KADAR]/KARMA[Hintçe]) ile/ve/||/<>/> NE EKERSEN, ONU BİÇERSİN
- EDEN / KILICI -ile
( AGENT )
- EDEN > BULUR
- EDEP ve/||/<>/< AKIL
( Kişinin, aklı kadar edebi; edebi kadar da ederi vardır. )
- EDEPLİ:
FELSEFECİ ve/||/<> MATEMATİKÇİ ve/||/<> HUKUKÇU
( Ancak, felsefeci, matematikçi ve hukukçular edeplidir.[Ancak, dile hâkim olabildikleri ve sorgulayabildikleri oranda.] [Ne hareketi/sporu temel/öncelikli alan, ne bilimsel tutarlılığı olan, ne de sanatsal duyarlılığı ile sınırları/nı aşan.] )
- EDEPSİZLERE SUSMAK değil EDEBEN SUSABİLMEK
- EDEPSİZ/LİK ile/ve/||/<> AHLÂKSIZ/LIK
- EDEPSİZLİK" ile/değil/yerine COŞKU
- EDEPSİZ/LİK ile/ve/değil/||/<> MÜSTEHCEN/LİK
- EDİB ile MUHARRİR
- EDİB ve/||/<> NAZİK ve/||/<> HAZİK
( Sözümüzde. VE/||/<> Davranışımızda. VE/||/<> İşimizde[ustalığımızda]. )
- EDİLGEN ALICI ile/ve/değil/yerine/<>/< ETKİN KURUCU
- EDİLGEN ile/ve/değil/||/<>/< ETKİN OL(A)MAYAN
- EDİLGİNLİK, TUTKU = PASSION[İng., Fr.] = LEIDENSCHAFT[Alm.] = PASSIO[Lat.]
- EDİM = FİİL, AMEL = ACT[İng.] = ACTE[Fr.] = AKT[Alm.] = ACTUS[Lat.] = ENERGEIA[Yun.] = ACTO[İsp.]
- EDİMSELLİK:
DOĞADA ve/||/<>/> TİNDE
( İkisinde de kuvvettir. )
- EDİMSEL/LİK = BİLFİİL = ACTUAL/ITY[İng.] = ACTUEL/ITÉ[Fr.] = AKTUELL, WIRKLICHKEIT[Alm.] = ACTUALITAS[Lat.] = EFECTIVO[İsp.]
- EDİNİM ile ÇIKARIM
( TO OBTAIN vs. INFERENCE )
- EDİSYON/EDİT yerine DÜZENLEME
- EDİT ETMEK değil/yerine/= DÜZENLEMEK
- ED'İYE[< DUÂ] ile/ve/<>/> HEDİYE
( Yalvarmalar, yakarmalar. İLE/VE/<>/> Armağan. )
- EFDAL[Ar. < FÂDIL/FÂZIL] ile EFDÂL[Ar. < FAZL]
( Daha erdemli/fazîletli. | En üstün/âlâ. İLE Fazlalar/ziyâdeler. | İyilikler, ihsanlar, meziyetler, lütûflar. )
- EFENDİSİ ve/||/<>/< KÖLESİ
( Bilginin. VE/||/<>/< Çalışmanın. )
- EFHÂM[Ar. < FEHM] ile EFHAM[Ar. < FEHÎM]
( Zihinler, anlamalar, idrâkler. İLE En ulu, çok şeref sahibi, daha fehâmetli. )
- EFOR[İng.] SARF ETMEK değil/yerine/= ÇABA TÜKETMEK
- EFRA'[Ar.] ile EFRÂH[Ar. < FERH] ile EFRÂH[Ar. < FERAH]
( Vesveseli, kuruntulu. | İşi gücü olmayan. İLE Piliçler. | Piçler. İLE İç açıklıkları, sevinmeler. )
- EFSANE ile/ve/||/<> ECZANE
- EFSÂNE ile/||/<> ESÂTİR ile/||/<> KISSA ile/||/<> HİKÂYE ile/||/<> HABER ile/||/<> MASAL
( Güzelliğin ileri derece etkileyici niteliği. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... )
( ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Kendi deneyimini anlatmak. İLE/||/<> İkinci elden aktarmak/anlatmak. İLE/||/<> Olmuşu aktarmak/anlatmak. İLE/||/<> ... )
- EFSANE[Ar.] değil/yerine/= GÜZELLEME
- EFSÂNEVÎ ile/ve/||/<> ÂBİDEVÎ
- EFTEN-PÜFTEN (KONULARA DEĞİNMEK/TAKILMAK)
- EFZÂ'[Ar. < FEZÂ] ile -EFZÂ/-FEZÂ[Fars.] ile EFZAH/EFDAH[Ar. < FAZÎH] ile EFZÂR[Fars.]
( Korku ile bağırmalar. İLE Artıran, çoğaltan. İLE Daha/pek rezil. İLE Ayakkabı, kundura. | Gemi yelkeni. | Sanatçıların kullandıkları aletler. | Yemeğe konulan baharat. )
- EGALE[Fr. < ÉGALE | İng. < EQUAL] ile ANGAJE/ENGAJE[Fr./İng. < ENGAGÉ]
( Her ne kadar "yinelemek/tekrar" olarak bilinse ve kullanılsa da "eşitlemek/eşit değer" köküyle düşünmek ve anlamak gerekir. İLE Bağlamak, bağlanmak, ilişkilenmek, yer tutmak, işe almak/girmek. )
- EGEMEN GÜÇ ile/değil "HÜKÜMET"
- EGEMENLİK ile/ve/||/<> BAĞIMSIZLIK
- EĞİLİM ile/ve/||/<>/> EYLEM
- EĞİLME:
BARDAK ile/ve/değil/||/<>/>/< SÜRAHİ
( Çırak. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Usta. )
( Derin olan, dolu olan, usta olan, boyun büker/bükmelidir! Çırak değil! )
- EĞİLMEDE:
"ÇIKAR" / "ÜSTÜNLÜK" ile/değil/yerine SAYGI
( Nokta kadar "çıkar/ın" için, virgül kadar eğilme! / Kimse, kimseden "üstün" ya da yukarıda değildir/olamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir kişinin, hizmetine, emeğine, çabasına saygı duyuyorsak... )
- EĞİLMEK ve/||/<> BAŞAK
( Kişiler, başağa benzer. İçi boşken havadadır, doldukça eğrilir. )
- EĞİTİM > ÖZGÜVEN ve/||/<>/> ÖZGÜVEN > ÜMİT ve/||/<>/> ÜMİT > BARIŞ
- EĞİTİM:
SÜS ile/ve/||/<> SIĞINAK
( İyi/bahtiyâr zamanlarda/koşullarda. İLE/VE/||/<> Kötü/bedbaht zamanlarda/koşullarda. )
- EĞİTİM ile/ve/||/<>/> DENETİM
- EĞİTİM ile/ve/> DUYARLILIK
( EDUCATION vs./and/> SENSITIVENESS )
- EĞİTİM ile/ve/||/<> EDİNİM
- EĞİTİM ile/ve/||/<> GÖRGÜ
- EĞİTİMİN:
KÖKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MEYVESİ
( Acı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Tatlı. )
- ERDEM:
EĞİTİMLE ile/ve/||/<>/< ALIŞKANLIKLARLA ile/ve/||/<>/< DOĞAL
- EĞİTİM/LER ile/ve/||/<>/> AKLA EĞİTİM/KATILIM
- EĞİTİM/ÖĞRETİM:
KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< PAYLAŞIM/AKTARIM
- EĞLENCE ile/||/<> ÇIRAĞAN
( ... İLE/||/<> Işıklı gece eğlencelerine verilen ad. )
- EĞLENCE ile/ve/değil/yerine EYLEMCE
- EĞLENCE ile/ve/<> HEYECAN
- EĞLENEBİLDİKLERİN ile/ve/||/<> ANLATABİLDİKLERİN ile/ve/||/<> AĞLAYABİLDİKLERİN
( Arkadaş. İLE/VE/||/<> Dost. İLE/VE/||/<> "Kardeş". )
- EĞLENMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EYLEMEK
- EĞLENMEK ile/ve/değil/||/=/<> OYALANMAK
( [not] TO ENJOY vs./and/but/||/=/<> TO DAWDLE )
- EĞLENMEYİ SEVMEK
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
ÖĞRENMEYİ SEVMEK
( Sıradan kişilerin peşinde koştuğu. İLE/DEĞİL/YERİNE Sıradışı kişilerin aradığı. )
- EGOISM ile EGOTISM ile EGOTHEISM
- EGO/N/(/U) ile/değil/yerine BENLİK/ĞİNİ
( Yok bil! İLE/DEĞİL/YERİNE Var bil! )
- EĞRELTİ OTU ile/ve/||/<> KANSER
- EĞRİ OTURMAK ve/fakat/||/<> DOĞRU SÖYLEMEK
- EĞRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< DOĞRU
( Doğrulabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Eğrilebilir. )
( Ne "eğriler", doğrula; ne "doğrular", eğrile. )
( Oturalım. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Konuşalım. )
- EĞRİSİ/YLE DOĞRUSU/YLA
- EHEMMİYET[Ar.] değil/yerine/= ÖNEM, DEĞERLİLİK
- EHLEN ile/ve/||/<>/> SEHLEN
( Beceriyle. İLE/VE/||/<>/> Kolaylıkla. [hoş geldiniz ve sefalar getirdiniz] )
- EHLİHİBRE/EHLİVUKÛF/EKSPER değil/yerine/= BİLİRKİŞİ/UZMAN
- EHLİYET ile/ve SELÂHİYET
- EHVEN-İ ŞER[Ar.] değil/yerine/= KÖTÜNÜN İYİSİ
- EHVEN ile EFDAL
- EJDERHA (DRAGON) ile YAPRAKSI DENİZ EJDERİ
( SU'BÂN, TİNNÎN ile ... )
( BÜRSÂN, BERGAMÂN ile ... )
- EK İŞ ile/ve/değil TEK İŞ
- EK OLMAK değil/yerine HAK OLMAK
- EK ile/ve/<> ÖRNEK
- EKARTE[Fr. < ÉCARTÉ] (ETMEK) ile/ve/||/<> EKARTÖR
( Dışlamak, ayırmak, konu dışında tutmak. İLE/VE/||/<> Ayırgaç. )
- EKİN(KÜLTÜR):
MİRAS değil EMÂNET
- EKİN/KÜLTÜR ile/ve/<> ANLATI
- EKİN/KÜLTÜR = İKİNCİ/L DOĞA
- EKİN/KÜLTÜR ve/<> ÜMİT
( CULTURE and/<> HOPE )
- EKİN/KÜLTÜR ve/=/||/<>/>/< ÇOCUKLARARASILIK/ÇOCUKLAR ÜZERİNDEN/ARACILIĞIYLA
- EKİN/KÜLTÜR ve/||/<>/> TAT
- EKİNOKOK ile/ve/<> HİDATİT[Fr. < Yun.]
( ... İLE/VE/<> Çoğu memelinin ve kişinin karaciğerinde gelişen, ekinokok tenyasının larvası. )
- EKİP ve/||/<>/> BİÇMEK
- EKİZDE(FOTOĞRAFTA):
ANALOG ile/ve/||/<>/> DİJİTAL
- EKLEKTİK değil/yerine/= DERLENMİŞ
- EKLEM ile DÖNER EKLEM
( JOINT vs. TROCHOID )
- EKLEMEK ile/ve YÜKLEMEK
( TO ADD vs./and TO LOAD )
- EKLEMEK/ÇIKARMAK ile DEĞİŞTİRMEK
( TO ADD/EXTRACT vs. TO CHANGE )
- EKLEMLENME ile/değil/yerine/||/>< DİKİŞSİZLİK
- EKMEK BULAMAYANLAR PASTA YESİN:
PASTA değil ÇÖREK
( Sözde geçen, pasta değil "brioche" adı verilen ve ekmeğe çok benzeyen bir çörekti. Bu sözü söyleyen de Marie Antoinette değildi. Bu söz, 1760'tan beri "Aristokratik" çürümenin betimlemesi olarak yazılı bir biçimde kullanılıyordu. Jean-Jacques Rousseau, bu sözü 1740'ta duyduğunu ileri sürüyordu. )
- EKMEK ve/||/<> KÂĞIT
( Gövdenin beslenmesinde. VE/||/<> Zihnin/gönlün beslenmesinde. )
- EKO/AKS/AKSİSEDÂ/İNİKÂS[Ar. < AKS (çoğ. İN'İKÂSÂT)] değil/yerine/= YANKI/YANSI
( Işığın, parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi. | Tepke. )
- EKONOMİDE:
DOĞRUSAL ile/değil/yerine/> GERİDÖNÜŞÜMLÜ ile/değil/yerine/> DÖNGÜSEL
(
)
( Al > Yap > Kullan > Çöpe at
İLE/DEĞİL/YERİNE/>
Al > Yap > Kullan > Geri dönüştür > Çöpe at
İLE/DEĞİL/YERİNE/>
Al > Yap > Kullan > Tamir et / Tekrar kullan > Geri dönüştür/döndür > Yap > Kullan > Tamir et / Tekrar kullan )
( [not] LINEAR ECONOMY vs./but/> RECYCLING ECONOMY vs./but/> CIRCULAR ECONOMY )
- EKONOMİK DEĞER ile/ve ESTETİK DEĞER
( ECONOMIC VALUE vs./and AESTHETIC VALUE )
- EKOSİSTEM ile/||/<> HABİTAT
( Ekosistem canlı-cansız bütünü İLE habitat yaşam alanıdır )
( Formül: Orman ekosistemi İLE ağaç kovuğu )
( Jacques Charles tarafından 1859 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1809-1882) (Ülke: İngiltere) (Alan: Biyoloji) (Önemli katkıları: Evrim teorisi, doğal seçilim) )
- EKSEN/MİHVER[Ar. çoğ. MAHÂVİR] ile/<> ORTAY
( Bir cismi, iki eşit parçaya bölen, gerçek ya da sanal çizgi. | Üzerinde bir pozitif yön varsayılan sonsuz doğru. | Dingil. İLE/<> [mat.] Bir düzlem biçimin aynı yöndeki koşut tüm kirişlerini eşit parçalara bölen çizgi. | Bir uzayı, bir yüzeyi, iki eşit parçaya bölen çizgi/düzlem. )
( MİHVER ile/<> ... )
- EKSİ (2500)" değil M.Ö. 2500
- EKSİ SONSUZ ile/ve/>< ARTI SONSUZ
- EKSİ ile/ve/değil/<> ARTI
( Bazen, bazı (")eksikler/eksiklikler("), artı(ya) olabilir(/dönüşebilir.) )
- EKSİK-GEDİK (GİDERMEK)
- EKSİK OLABİLİR ile/ve/||/<>/< ATLANABİLİR
- EKSİK ile HATA ile KASIT
( LACKING/DEFICIENCY vs. MISTAKE vs. INTENTION )
- EKSİKLERİMİZLE/HATALARIMIZLA:
"SAKLAMBAÇ OYNAMAK" ile/değil/yerine/>< YAKALAMACA OYNAMAK
- EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK ile/ve/değil/||/<> FAZLALIKLARI/NI ATMAK
- EKSİK/LİK ile/ve/||/<>/>/< EZİK/LİK
- EKSİK/LİK ile/değil/yerine FARKLI/LIK
- EKSİKLİKLER('İ) ile/ve AKSAKLIKLAR('I)
( DEFICIENCY/IES vs./and DEFECT/S )
- EKSİKLİKLERİN:
KABULÜ değil/yerine/>< GİDERİLMESİ
- EKSİKLİ/LİK ile/ve TUTARSIZ/LIK
( DEFECTIVE/NES vs./and INCONSISTENCY )
- EKSİTASYON/EXCITATION[İng.] değil/yerine/= UYARMA | TAŞKINLIK
- EKSPERİMENTAL/EXPERIMENTAL[İng.] değil/yerine/= DENEYSEL
- EKSPERTİZ değil/yerine/= UZMAN İNCELEMESİ
- EKSTRE değil/yerine/= HESAP ÖZETİ
- EKÜMENİK[Fr. OECUMÉNIQUE < Lat. OECUMENICUS < EYun. OIKOUMENIKOS] ile DİASPORA[Fr.]
( Tüm piskoposlukların rûhânî meclislerini ya da tüm kiliseleri içeren, dünya genelinde Hıristiyan birliğine yönelik olan. İLE Herhangi bir ulusun ya da inanç mensuplarının ana yurdu dışında azınlık olarak yaşadığıı yer. | Herhangi bir ulusun yurdundan ayrılmış kolu. | Yahudilerin ana yurtlarından ayrılarak yabancı ülkelerde yerleşen kolları. )
- EKVADOR ile/ve/<> GALAPAGOS ADALARI
( ... İLE/VE/<> Ekvador'un yaklaşık 1000 km. açığında, Büyük Okyanus'tadır. )
( ... İLE/VE/<> Rastgele serpiştirilmiş gibi duran ve irili ufaklı, 42 adadan oluşmaktadır. En büyük adası Isabela, en küçük adası ise Plazasur'dur.[13 km²] )
( ... İLE/VE/<> Ekvador Cumhuriyeti'nin bir ilini oluşturmaktadır.[Yönetim merkezi, San Cristobal adasında yer alan Puerto Baquerizo'dur.] )
( ... İLE/VE/<> İspanyolca'da, Kaplumbağa anlamına gelmektedir. )
( ... İLE/VE/<> Adaların tamamı volkaniktir. En büyüğü olan Isabella üzerinde, 2000'den fazla sönmüş yanardağ bulunmaktadır. Ferdinanda adasında, 1977'den beri 53 adet volkanik patlama tespit edilmiştir. )
( ... İLE/VE/<> Jeolojik yaşları, 70.000 - 3 milyon yıl arasında değişmektedir.[Daha genç olanlarda, toprak rengi daha koyudur.] )
( ... İLE/VE/<> 1535 yılında, Panama Psikoposu Thomas de Berlanga tarafından, yollarını kaybederek tesadüfen keşfedilmiştir. Daha sonra unutularak korsanların ve ne yazık ki, balina avcılarının barınağı olmuş. 1932 yılında ise Albay Hernandez komutasındaki bir Ekvador Birliği, adaları, Ekvador topraklarına katmıştır. 1959 yılında ise, ulusal parka dönüştürülmüştür. )
( ... İLE/VE/<> Kuzey ve Güney'inde farklı iklimler sürmektedir. )
( ... İLE/VE/<> Etobur yırtıcı hayvan bulunmadığında, dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan türler, bugüne kadar bu coğrafyada yaşamını sürdürmüştür. Hiçbiri, insanı düşman olarak algılamamakta ve insandan korkmamaktadır. )
( ... İLE/VE/<> İnsan yerleşimi, tüm adaların yüzölçümünün sadece %4'ü ile sınırlıdır.[Adaya giden turistler, ya 8 - 100 yolcu alabilen 80 gemiden birine binip 5 - 7 günlük adalar turuna çıkmaktadır ya da Santa Cruz adasındaki turistik merkez Puerto Ayora liman kentinde kalıp günlük turlara katılabilmektedir.] )
( ... İLE/VE/<> Charles Darwin, bilimsel araştırma ve gözlemlerini bu adalardan bazılarında yapmıştır. )
( ... İLE/VE/<> Soğuk suları, mercan oluşumuna izin vermemektedir ve çok zengin bir dirimsel[biyolojik] çeşitlilik bulunmamaktadır. )
( ECUADOR cont/et/<> GALAPAGOS[Tr. Kaplumbağa] )
- EL-BEYİN İLİŞKİSİ/EYTİŞİMİ ile/ve/<> DİL-DÜŞÜNCE İLİŞKİSİ/EYTİŞİMİ
- EL DUASI ile/ve DİL DUASI
( El duası olmadan, dil duası olmaz! )
( İSTİD'Â'[Ar. < DUA]: Yalvararak isteme. | Dilekçe. )
( Taşlı tarlalar, duaya değil kazmaya gereksinim duyar. )
- EL ELE ile/ve/||/<>/> GÖZ GÖZE ile/ve/||/<>/> YÜZ YÜZE ile/ve/||/<>/> DİZ DİZE
- EL-KOL (HAREKETİ)
- EL SALLAMA! ve/||/<> BEL BAĞLAMA!
( Dönecek olana. VE/||/<> Dönmeyecek olana. )
- EL ve/<>/||/hem de BEYİN
( Gövdenin tüm kısımlarınınkine nispetle el derisi en dengeli olanıdır, el derisinde, en dengeli olan avuçiçi derisidir. Sonra, sırasıyla parmakların derisi ve onlardan da işaret parmağının derisi ve son olarak en dengeli olan işaret parmağının uc kemiğinin derisidir. Bundan dolayıdır ki, işaret parmağının ve öteki parmakların ucları duyu idraki için en iyi örgenlerdir. )
( Eller, beynin uzantısıdır. )
( Ne edersen elinle, o da gider seninle. )
( MAN-: El ile [MANUSCRIPT, MANİVELA] )
(
)
( Zihninizde ne varsa, elinize o vurur. )
( AMBIDEXTRUS: İki elini de kullanabilme. )
( HAND and/<>/||/also BRAIN )
- EL ve/||/<> DUDAKLAR
( Eller, zihnin/beynin uzantısıdır. VE/||/<> Kişi/kişi, iki dudağında saklıdır.[1- Ne girmeyeceğini[Beslenme!]; 2- Ne çıkmayacağını[dilini/sözünü!] bilmelidir!] )
- EL ile EL ile EL ile EL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İl, ülke. İLE Avlu, açıklık. İLE Atlar. İLE İki hakan arasındaki barış durumu. )
- EL = KİŞİ
- el-AN[Ar.] ile/ve/||/<>/> el-AN KEMÂKÂN
( Şu anda bile. İLE/VE/||/<>/> Eskiden olduğu gibi. )
- ELÇİ/HABERCİ değil/yerine/= ULAK
- ELDE EDİL(E)MEZ < ELİNDEKİLERE ŞÜKRETMEDİKÇE
- ELDE ETMEK ile/değil/yerine GERÇEKLEŞTİRMEK
- ELDE ETMEK ile/ve KORUMAK
- ELE "GEÇİRME" ile "EL KOYMA"
- ELE "GEÇİRMEK" ile/değil/yerine "ELDE ETMEK"
- ELE GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNETEBİLMEK
(
)
- ELENMEK/ELENDİ" ile/değil EĞLENMEK/EĞLENDİ
- ELERKİ ile/ve/yerine MERİTOKRASİ
- FELSEFE:
ELEŞTİREL ile/ve/<> YARATICI ile/ve/<> ETKİN
- YAKLAŞIM/YORUM:
ELEŞTİREL ile/değil/yerine/>< ENTELLEKTÜEL
- ELEŞTİRİ:
REDDETMEK değil/yerine/>< GÖZDEN GEÇİRMEK
- ELEŞTİRİ/TENKİD:
OLUMSUZ/MENFÎ ile/değil/yerine/>< OLUMLU/MÜSPET
- ELEŞTİRİ/TENKİD ile/ve/||/<> MİHENK/MİHENGE/ÖLÇÜYE (BAŞ)VURMAK
- ELEŞTİRİ ile/ve/= BİLİNÇ/SİZLİK / ŞUUR/SUZLUK
( CONSCIOUSNESS vs./and/= CRITIQUE )
- ELEŞTİRİ ile/ve/<>/> ÇOĞALMA
( Eleştiril(e)meyen şey, çoğal(a)maz. )
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine DEĞERLENDİRME
( Eleştiri, bulunduğun durumu tespit ile başlamalıdır. )
( İNTİKÂD/TENKİD ile/ve/değil/yerine ... )
( [not] CRITIQUE vs./and/but EVALUATION
EVALUATION instead of CRITIQUE )
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİNİ
- ELEŞTİRİ ile "DİL UZATMA"
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/ne yazık ki/< DIŞLAMA
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<> ETKİ
( [not] CRITICISM vs./and/||/<>/but/< EFFECT
EFFECT instead of CRITICISM )
- ELEŞTİRİ ile/değil/yerine/< GERİBİLDİRİM
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< GİZLİ HAYRANLIK
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLUMLU/OLUMSUZ TESPİT
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TARTIŞMA
( vs./and/||/<>/and/but/< DISCUSSION
DISCUSSION instead of CRITICISM )
- ELEŞTİRİ = TENKİT = CRITICAL[İng.] = CRITIQUE[Fr.] = KRITIK[Alm.] = KRITIKE[Yun.] = CRÍTICO[İsp.]
- ELEŞTİRİ/LER ile ÖVGÜ/LER
( Olgun birini dost edinmek istersek... İLE "Bilgisiz birini dost edinmek istersek..." )
( Kurtuluş. İLE Yok olma, etme/edilme. )
- ELEŞTİRMEK ÜZERE BİLGİ TOPLAMAK/CIMBIZLAMAK ile/değil/>< (TAM/DOĞRU/SAMİMİ) DİNLEMEK
- ELEŞTİRMEK ile/ve/||/<>/> DEĞİŞ(TİR)MEK
- ELICIT vs. ILLICIT
- ELÎM[< ELEM] -ile
( ÇOK DERT VE KEDER VEREN, ACIKLI | SIZLATAN, AĞRITAN, ACITAN )
- ELİMDEN GELDİĞİNCE ile/ve/<>/değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR
- ELİMGA ile YAZMAN/KÂTİP
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hakanın mektuplarını Türk yazısıyla yazan yazman. İLE ... )
- ELİMİNE[Fr.] (ETMEK) ile A LIMINE[Lat.]
( Elemek, ayıklamak. İLE Eşikten doğru. | Önyargıyla, kestirmeden. | Konunun/sorunun özüne, işin aslına bakmaksızın. )
- ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DİLİMİZİN DÖNDÜĞÜ KADAR
- [önce] ELİMİZDEN GELEN ile/ve/sonra/||/<>/> ELİMİZDEN GİDEN
( Yap(alım)! İLE/VE/SONRA/||/<>/> (Fazla) Düşünmeyelim hatta umursamayalım. )
- ELİN KİRİ ile/ve/||/<>/>/< KALBİN KİRİ
( Sabun ile su temizler. İLE/VE/||/<>/>/< Dost ile sohbet temizler. )
- EL(İNDE) ile/ve EV(İNDE)
- ELİNİ ETEĞİNİ (ÇEKMEK) -ile
- ELİNİ/AYAĞINI/BAŞINI KIR fakat GÖNÜL KIRMA!
- ELİNLE ve/> DİLİNLE ile/ve/||/<>/> SENİNLE
( Ne yaparsan elinle, o gelir seninle... )
- [ne yazık ki]
!ELİT/İST değil/yerine/= SEÇKİN/Cİ
- ELLE(ME)MEK ile/ve/||/<> "EL AT(MA)MAK"
- ELMA'/ELMAÎ[Ar.] ile ELMAH/ELMAHÎ[Ar.]
( Pek zeki, çok anlayışlı. İLE Her gördüğü şeyi, incelemeye/tetkike, araştırmaya meraklı. )
- EMANETİ, EHLİNE VERMEK ile/ve/||/<>/> İŞİ, O İŞE UYGUN/YETKİN KİŞİYE VERMEK
- EMÂNETİ:
TESLİM ETMEK ile/ve/değil/<> TEVDÎ ETMEK
- EMÂRE[Ar.] ile ALÂMET[Ar.]
( Belirti, iz, ipucu. İLE Belirti, işaret, iz, nişan. | Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne. )
- EMEK ile/ve/||/<> EDEP ile/ve/||/<> SABIR
- EMEK ile/ve/<> EKMEK
- EMEK ile/ve EYLEM
( İnsan kendi emeğinin varlığıdır. )
( İnsan için emeğinden fazlası yoktur. )
( SA'Y ile/ve ... )
( LABOUR vs./and ACTION )
- EMEK ile/ve HAREKET
( LABOUR vs./and MOVEMENT )
- EMEK ve/||/<>/> MAKİNE GÜCÜ
- EMEK ile/ve MÜLKİYET
- EMEK ve/||/<> SEVİNÇ
- EMEK ve SÖZ(/LEŞMEK) (VERMEK)
- EMEK ve/<> YAŞATMAK
- EMEK ile/ve YÜREK
( Emeğim sevincimdir. )
( Kişi, emeğinin sevincini duyandır. )
( Emeğimizi bizi sevindirir! )
( LABOUR vs./and HEART )
- EMEKLİLİK:
RESEN ile/ve/||/<> İSTEĞE BAĞLI
- EMEL[Ar.]/AMAÇ[Fars.] ile/ve EREK
( Zorunluluk/lar ile. İLE/VE Keyfî. )
- EMEL ile/ve/||/<>/< TEMEL
- EMİN OLMAK ve/<> TESLİMİYET
- EMİR EDEN ile/ve/yerine HİZMET EDEN
- EMİR VERMEK ile/ve/değil/yerine/>/< DOĞRUDAN SÖYLEMEK
- EMİR ile/değil KOŞUL
- EMİR[Ar.] değil/yerine/= BUYRUK/BUYURU
- EMİR ile/ve/||/<>/< CEBİR
- EMİR ile/ve/değil/<> DEVİR
- EMİR ile EMİR
( Buyruk. | Bir orundan öbürüne geçerken, görevliye verilen belge. İLE Araplarda ve öteki müslüman ülkelerde bir kavim, kent ya da ülkenin başı. )
- EMİR ile/ve İŞ/LER
( ... ile/ve UMÛR[< EMR] )
- EMİR ile/değil/yerine/||/></< TAKDİR
- EMİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEKLİF
- EMLÂ'[Ar. < MELÂ] ile EMLAH[Ar. < MELÎH] ile EMLÂH[Ar. < MİLH]
( Bölükler, kalabalıklar, cemaatler. İLE Son derece güzel, en melâhatli, pek melîh. İLE Tuzlar. )
- EMNİYET ÂMİRİ değil/yerine/= GÜVENLİK BUYRANI
- EMNİYET ile/ve EMÂNET
( SECURITY vs./and DEPOSIT/ENTRUST )
- EMOLLİENT İLE HUMECTANT İLE EMULSİFİER ile/||/<> KOZMETİK BİLEŞENLER
( Kozmetik formülasyon elemanları. )
( Formül: HLB değeri )
- EMPATİ KURMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK
- EMPATİ:
"ONUN YERİNE DÜŞÜNMEK"
değil
ONUN/ONLAR GİBİ DÜŞÜNMEK/ONUN DÜŞÜNCESİNİ/DUYGUSUNU ANLAMAYA ÇABALAMAK
- EMPATİ:
SANA ve/<> ONA
( Yapılmasını istemediğin şeyi, başkasına yapmamak. VE/<> Sana davranılmasını/yapılmasını istediğin şeyi/biçimde, ona yapmak. )
- EMPATİ ile/ve HOŞGÖRÜ
( Hoş gördün mü, yorgunluk kalmaz. )
( EMPATHY vs./and TOLERANCE )
- EMPATİK:
ANLAYIŞ ile/ve/||/<> DOĞRULAMA ile/ve/||/<> İRDELEME ile/ve/||/<> KATILIM ile/ve/||/<> YORUMLAMA
- EMPATİ(K) ile AZ EMPATİ(K)-ÇOK EMPATİ(K)/ÇOK EMPATİ(K)-AZ EMPATİK
- EMPOZE (ETMEK) değil/yerine/= DAYATMAK
- EMPRİZM:
DUYUCULUK ile/ve/değil/||/<>/< GÖRGÜCÜLÜK
- [önce] (NEHY-İ ANİ'L) MÜNKER[Ar.] ile/ve/sonra/||/<>/>/>< (EMR-İ) BİL MÂRUF[Ar.]
( Günah ve kötü şeyler[in yapılmaması]. İLE/VE/||/<>/>/>< Herkesçe bilinen, tanınan, belirli, sanlı. | Şeriatın uygun gördüğü, beğendiği ve buyurduğu[nun yapılması]. )
- EMSAL ile/ve/||/<> HABERCİ
- EMYÂH[Ar. < MÂ] ile EMYÂ/EMYÂN[Fars.]
( Sular. İLE Para kesesi/çantası. )
- EMZİRME:
ERİLDE ile/ve DİŞİLDE
( 24 aydır. İLE/VE 18 aydır. )
( NİFÂS[Ar.]: Lohusalık. )
( MURÂZAA[< RIZÂ/RIDA'], IRDÂ' )
- EN ACINILACAK "KİŞİ/LER":
( Başkalarının acılarına kayıtsız kalanlar. )
- EN BAŞLANGIÇTA ile/değil (EN) BAŞINDA
- EN BÜYÜK BEYNE SAHİP OLAN -ile
( KARINCA [Beyinleri, gövdelerinin toplam ağırlığının %6'sını oluşturur.] )
- [ne yazık ki]
EN BÜYÜK BİLGİSİZLİK/CEHÂLET:
YAKINLARIMIZIN VE SEVDİKLERİMİZİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA" ile/ve/||/<>/> BİZİ SEVENLERİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA"
- EN BÜYÜK DÜŞMAN -ile
( ARZU VE İHTİRASLAR )
( En büyük düşman, bakacağın son yerde saklanır. )
- EN BÜYÜK "GÖSTERİŞ": DOĞALLIK
- EN BÜYÜK HAYAL değil/yerine EN BÜYÜK ZENGİNLİK
( "Zenginlik". DEĞİL/YERİNE Hayal. )
itibarı ile 14.450 başlık/FaRk ile birlikte,
14.450 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(17/59)
(1996'dan beri)