G ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(57/140)
- HEYECAN ve/=/<> YARATIM
- HEYECAN ile/ve YOĞUN İLGİ/İSTEKLİLİK
( EXCITEMENT vs./and ENTHUSIASM )
- HEYECANLAN(M)IYORUM ile/ve/değil/yerine/<> HEYECANI(MI) İÇİMDE TAŞIYORUM/TUTUYORUM
- HEYELAN[Ar.][HEYALAN değil!] değil/yerine/= GÖÇÜ/KAYŞA
( Toprak kayması. )
- HEY'ET:
HEYULA ve/ SÛRET-İ CİSMİYE ve/ SÛRET-İ NEV'İYE ve/ ŞEKİL/BİÇİM ve/ SÛRET-İ VEHMİYE
- HEYET[Ar.]/KOMİTE[Fr. < COMITE][İng. COMMITTEE] değil/yerine/= KURUL
- HEYET ile/ve/||/<>/< MAHİYET
( Mâhiyet + Sûret + Ârazlar. İLE/VE/||/<>/< Öz. )
( Mâhiyet, taksim edilmez. )
( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )
( CONFIGURATION vs./and/||/<>/< QUIDDITY/ESSENCE )
- HEY'Î[Ar.] ile HEYÎ[Ar.]
( Astronomi ile ilgili. İLE Madde, varolan. )
- HEYKEL[Ar.] değil/yerine/= ANIT/YAPIT/YONTU
( STATUE vs. MONUMENT )
- HEYÛLA ve/<> SÛRET ve/<> ŞEKİL ve/<> NİTELİK
- HEZEL[Ar. < HEZL] ile MİZÂH[Ar.]
( Çevresindekileri neşelendirmek amacıyla yazılan ya da söylenilen söz. | Bir şiiri ya da şiir parçasını şakalı bir anlatıma çevirme. İLE Eğlendirme, güldürme ve birinin davranışına, incitmeden takılma amacını güden ince alay. | Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan yazın türü. )
- HEZEYAN/SABUKLANMA ile/değil/yerine/>< COŞKU
- HEZEYÂN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HEYECAN
- HI/HEALTH INFORMATICS[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLİŞİMİ
- HİBÂ[Ar.] ile HİBÂ[Ar. çoğ. AHBİYE]
( Vergi. | Bahşiş. | Bayana kocasından kalan hisse. İLE Keçeden ya da abadan yapılmış göçebe çadırı, oba. )
- HİBBE[Ar. < HİBEB] ile HİBE[Ar. < HİBÂT]
( Paçavra, kesilmiş kumaş parçası. İLE Bağışlama, bağış. )
- HİBE değil/yerine/= BAĞIŞ
- HÎBE değil HİBE
- HİÇ ABARTISIZ" değil ABARTISIZ/MÜBALAĞASIZ
- HİÇ ETMEK ile/ve/değil/<> PİÇ ETMEK
- HİÇ KAÇINILMAZ değil KAÇINILMAZ
- HİÇ Mİ HİÇ (DÜŞÜNMEMEK, UĞRAŞMAMAK)
- HİÇ ÖNEMİ YOK ile/değil ÖNEMLİ DEĞİL
- HİÇ ŞEKERSİZ/MAKYAJSIZ değil ŞEKERSİZ/MAKYAJSIZ
- HİÇ SEVMEM ile/değil/yerine PEK SEVMEM
- HİÇ TARTIŞMASIZ/KATKISIZ/PEŞİNATSIZ ... değil TARTIŞMASIZ/KATKISIZ/PEŞİNATSIZ ...
- HİÇ YOKTAN ... değil HİÇ, YOKTAN, ...(HİÇ, YOKTAN İYİDİR)
- HİÇ ile/ve/||/<> HİÇ-"LİK"
- HİCÂ[Ar.] ile HİCÂ'[Ar.]
( Bilmece, bulmaca, yanıltmaca. İLE Hicvetme, yerme. )
- HİCÂB[çoğ. HÜCÜB] değil/yerine/= UTANMA, SIKILMA | PERDE | AYIP | SÜLÛKA ENGEL OLA(BİLE)N HERŞEY
- HİCÂC[Ar.] ile HİCÂC[Ar. < HÜCCET]
( Gözün ikinci tabakası. İLE Kanıtlar/deliller, hüccetler, vesikalar, senetler. )
- HİCAL[Ar. < HACLE] ile HİCÂL[Ar. < HECL]
( Gelin odaları. İLE Çukurlar, uçurumlar. )
- HİCAP[Ar.] ile/ve/||/<> HÂCİP[Ar.]
( [örtülmesi gerekeni ...]
Örtmek. İLE/VE/||/<> Örten. )
- HİÇBİR ŞEYE SAHİP OLMAMAK değil HİÇBİR ŞEYİN, BİZE SAHİP OLMAMASI
- HİÇBİR YERDE/LİK ile/ve/değil YOK/LUK
- HİÇBİRİSİ değil HİÇBİRİ
- HİÇÇİ/LİK ile/ve/||/<>/> ALAYCI/LIK/MÜSTEHZİ
- HİÇGÖRÜ ile/değil/yerine/></> İÇGÖRÜ
- HİCÎR[Ar.] ile HİCR[Ar.]
( Huy, âdet, tabîat. İLE Ayrılık. | Sayıklama, saçmalama. )
- HİCİV/HİCV[Ar. < (aslı) HECV]/SATİR değil/yerine/= YERGİ/TAŞLAMA[Ar. TÂRÎZ]
( Birini, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi ya da bir göreneği yermek için yazılmış yazı/şiir ya da söylenmiş söz. İLE "Taşlamak." | Sert madenleri aşındırıcı bir taşla parlatma ve yerine uymasını sağlama. | Alaylı halk şiiri. | Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, târîz. | Hakâret. )
( Terbiyesize, terbiyesizliğini, terbiyesizlik yapmadan ve onun seviyesine inmeden söylemek/yazmak. )
- HİCİV ile MİZAH
- HİÇKİMSEMİZ" değil HİÇBİRİMİZ
- HİÇKİMSEYİ:
ÖVMEMEK ve/||/<> KÜSMEMEK ve/||/<> YAKINMAMAK ve/||/<> SUÇLAMAMAK
( Olgunluğun gereği ve göstergelerindendir. )
- HİÇKİMSEYLE KONUŞ(A)MAYACAĞIN/PAYLAŞ(A)MAYACAĞIN DÜŞÜNCELER/SÖZLER[KONULAR, OLAYLAR, OLGULAR, KAVRAMLAR] ile/ve/<> KENDİNİN (BİLE) DÜŞÜNMEK İSTEMEYECEĞİN DÜŞÜNCELER/SÖZLER[KONULAR, OLAYLAR, OLGULAR, KAVRAMLAR]
- HİÇLİK ile/değil BİLİNMEYEN
- HİÇLİK ile/ve/=/<>/değil/yerine/hem de/ya da/belki BÜTÜNLÜK
( [not] NOTHINGNESS vs./and/=/<>/but/maybe/also/or INTEGRITY
INTEGRITY instead of NOTHINGNESS )
- HİÇ/LİK ile/ve/değil/<> DEĞERSİZ/LİK
( NOTHINGNESS vs./and WORTHLESS/NESS )
- HİÇ/LİK ile/ve YOK/LUK
( Kendinizi alabildiğine çıplaklık, alabildiğine hiçlik içinde hazır tutun. )
( NOTHING/NESS vs./and NON-BEING
Just keep yourself ready in utter nakedness and nothingness. )
- HİÇ/LİK ile YOK/LUK
( SHUNYA/NADA ile ... )
( Y EN EL MONTE NADA: ve hiçlik dağının üzerinde )
( Hiç, hiçbir bilim dalının konusu değildir. )
( NOTHING(NESS) vs. NON-BEING )
- HİÇ(LİK) ile YOK(LUK)
- HİCRÂN değil/yerine/= AYRILIK [bkz. FIRAK, FÜRKAT, İFTİRÂK] | UNUTULMAZ ACI, KEDER, İÇ ACISI
- HİCRÂN ile/ve/<> FİRÂK
- HİCRÎ TAKVİM ile/ve MÎLÂDÎ TAKVİM(EFRENCÎ/GREGORYEN TAKVİM) ile/ve MUSEVÎ TAKVİMİ
( Güneş yılına göre ayarlanmış olan Musevî takvimi. M.S. 2000=5761 )
( İslâm'ın takvimi olmaz, takvim müslümanlarındır, kullanım(ı) içindir. )
( 103 ile/ve 100 ile/ve ... )
( 309 ile/ve 300 )
( Takvimin başlangıç noktası, Hz. Muhammed'in 622 yılındaki Mekke'den Medine'ye hicretidir. Hicrî takvimde bir ay yılı 354 gündür. 29 ve 30 gün çeken 12 aydan oluşur. Hicrî(H) 300=Mîlâdî(M)(M.S.) 912-913, H 600=M 1203-1204, H 1000=M 1591-1592, H 1300=M 1822-1823'tür. İLE/VE ( Mîlâd/Nexus, Hz. İsa'nın doğumu ile başlar. [M.Ö.(Mîlât'tan Önce) / B.C.(Before Christ / İsa'dan Önce)] - 0 - [M.S.(Mîlâttan Sonra) / A.D.(Anno Domini)]. Papa XIII. Gregorius tarafından 1582'de düzeltilip, şimdiye kadar kullanılmakta olan ve 1926'dan beri Türkiye'de de kullanılan takvim. )
- HİCRÎ ile/ve İSKENDERÎ ile/ve MİLÂDÎ ile/ve TÜRKÎ ile/ve FARSÎ/YEZDİGER ile/ve RAKAMLA ile/ve EBCED ile/ve LUĞAZ
- HİDÂB[Ar. < HADEB] ile HİDÂB/HİZÂB[Ar.]
( Kanburluklar, yumruluklar. İLE Boya. | Kına. )
- HİDÂS[Ar.] ile HİDÂŞ[Ar.]
( Son, nihâyet, bitim. İLE Tırmalama. )
- HİDAYETİN BAĞI :
( Sarıyer'in en eski mesiresidir. Ortaçeşme caddesi üzerinde çok büyük bir alanı kaplayan bir bağdı. Bağın arkadaki büyük kısmı 1947'de imara açıldı ve bahçe içinde yapılan tek katlı villalarla Zümrütevler yerleşim bölgesi kuruldu. Ön kısım, yani asırlık ağaçların bulunduğu alan Hidayet'in bağı olarak devam etti. Burası da imara açılmak istendi ama başarılamadı. Belediye tarafından kamulaştırılarak park haline getirildi. )
- HİDAYET'ÜL HİKME:
MANTIK ve FİZİK ve METAFİZİK
- HİDDET ile/ve ŞİDDET
- HIDIRELLEZ[< HIZIR-İLYAS] ile/ve/||/<>/> HIZIR AYLARI
( 06 Mayıs sabahı. İLE/VE/||/<>/> 06 Kasım'a kadar. )
- HİDR-/HİDRO- ile/||/<> HYGR-/HYGRO-
( Ter. İLE/||/<> Islak, nemli. )
- HİDRİT ile/||/<> HİDROKSİT
( Hidrit H⁻ İLE hidroksit OH⁻ içerir )
( Formül: NaH İLE NaOH )
- HİDROBİYOLOJİ ile/ve/<> HİDRODİNAMİK
( Sularda yaşayan canlıların yaşamını inceleyen bilim. İLE/VE/<> Sıvıya batırılmış katı cisimler üzerinde, onların hareketiyle ilgili olarak sıvıların gösterdiği direnci ve sıvıların hareketini inceleyen bilim dalı. | Bu bilimle ilgili. )
- HİDROFİL/İK ile HİDROFOBİ ile HİDROFOBİK ile HİDROLİZ ile HİDROTERAPİ ile HİDRÖZ
( Su/nem çeken, su seven. İLE Su korkusu, su çekmezlik. İLE Sudan korkan, su çekmez. İLE Sudan korkan, su çekmez. İLE Suyla yıkım. İLE Su sağaltımı. İLE Sulu. )
- HİDROJEN BAĞI İLE Π-Π İSTİFLEME İLE HALOGEN BAĞI ile/||/<> ZAYIF ETKİLEŞİMLER
( Supramoleküler yapıları stabilize eden kuvvetler. )
( Formül: O-H···O < N-H···O < C-H···O )
- HİDROJEN BAĞI ile VAN DER WAALS BAĞI
( Hidrojen atomu ile öteki atomlar arasında oluşan zayıf bağ. İLE Moleküller arası zayıf çekim güçleri. )
( F, O ya da N'ye bağlı H atomunun başka bir atomla oluşturduğu güçlü bağ. İLE Zayıf elektrostatik çekim güçleri. )
- HİDROJEN ile/ve/||/<>/> HİDROJEN PEROKSİT[OKSİJENLİ SU]
( H2O ile/ve/||/<>/> H202 )
- HIE/HEALTH INFORMATION EXCHANGE[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİSİ ALIŞVERİŞİ
- HIFZ[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]
- HIGGS BOZONU ile/ve/||/<> GRAVITON
( Standart Model'deki fermiyonlara kütle kazandırmak için var olduğu öne sürülmüş, spini 0 olan parçacık. [H ya da h olarak kısaltılır.][Peter Higgs, Gerald Guralnik, Richard Hagen, Tom Kibble, François Englert ve Robert Brout tarafından 1960'larda öne sürülen ve 04 Temmuz 2012'de, CERN'deki araştırmalarda, özellikleri Higgs bozonuna benzeyen bir parçacığın gözlemlenmesiyle 2013 yılının Mart ayında kütlesi yaklaşık 125 GeV/c2 olan bir parçacık gözlemlediklerini ve ayrıntılı çözümlemelerin, bu parçacığın bir Higgs bozonu olduğunu gösterdiğini açıkladılar.] İLE/VE/||/<> Günümüze kadar varolduğu kanıtlanamamış, kütleçekim kuvvetini ilettiği varsayılan, sanal bir parçacık. [Genel Görelilik kuramının önemli bir parçasıdır. Graviton'un varoluşu, etkileri sayesinde bilinmektedir fakat onu ölçmek ya da gözlemlemek olanaksızdır.] )
- HIGGS PARÇACIĞI ile/ve/||/<> UN PARÇACIĞI
- HIGGS PARÇACIĞI/BOZONU ile/ve/||/<>/> PENTAKUARK
( Ayrıntılar için burayı tıklayınız... )
( Sayın Haluk Berkmen'in yazısını okumak için burayı tıklayınız... )
- HIGGS / HICKS(-KALDOR)
- HİGH-THROUGHPUT İLE MATERİALS GENOME İLE INVERSE DESİGN ile/||/<> MALZEME KEŞFİ
( Hızlandırılmış malzeme geliştirme. )
( Formül: Structure → Property → Performance )
- HİJYEN ile/ve/||/<> STERİL
( Sağlıklı, temiz. İLE/VE/||/<> Mikropsuz, fazlalıktan arın(dırıl)mış. )
- HİJYEN[Fr./İng. HYGIÈNE < Yun.]["HİİJEN" değil!] ile TEMİZLİK
( Sağlık bilgisi/koşulları. İLE Sağlıklı olmayı/kalmayı devam ettirmek üzere sağlanması ve sürdürülmesi gereken eylem/tutum. )
( Ameliyat ya da açık yara gibi bazı ileri durumlar ve yapılacak incelikli işler için koşulların/araçların temiz olması yeterli değildir. )
( HYGIENE vs. CLEANLINESS )
( ... ile NEZÂFET )
- HİJYENİK/HYGIENIC[İng.] değil/yerine/= SAĞLIKLI
- HİKMET ve/||/<> DENGE/İTİDAL
- HİKMET ile/ve/> İFFET ile/ve/> CESÂRET ile/ve/> ADÂLET
( Aklın dengeliliği/îtidali. İLE/VE/> Şehvetin dengeliliği/îtidali. İLE/VE/> Öfkenin dengeliliği/îtidali. =/> HİLÂFET, HİDÂYET ve KEMÂLÂT'a eriştirir. )
( Hikmetin dili, simge ve sükûttur. )
( [ucları(tefrit-ifrat)] BİLGİSİZLİK/CEHÂLET >< BİLGİÇLİK/MALÛMATFURUŞLUK ile/ve/> İLGİSİZLİK/İSTEKSİZLİK >< AZGINLIK ile/ve/> KORKAKLIK/KABALIK >< KAHRAMANLIK )
- HİKMET ile İLLET ile SEBEP
( Teoloji. İLE Ontolojik metafizik. | Numenal. İLE Fizik. Fenomenal. )
( Theology. VS. Ontological metaphysics. | Numenal. VS. Physics. Phenomenal. )
( WISDOM vs. CAUSE vs. REASON )
- HİKMET ve/||/<>/< MERHAMET
- HİKMET ve/<> TABİAT
( Ancak, hayvanlar hikmet aramaz. )
( WISDOM and/<> NATURE )
- HİKMET = TEMİZLİK
- HİKMET-İ AMELİYE ile/ve HİKMET-İ ÂLİYE
- HİLAL SİNEMASI :
( Bilinen Sarıyer'in en eski sinemalarından biridir. Dereboyu Caddesi üzerinde sağda ve halen Sarıyer Kliniği olarak kullanılan binada Büyükdereli Sinemacı lakaplı Osman Bey tarafından 1925 yılında açıldı. Yaz kış faaliyet gösteren bu sinema II. Dünya Savaşının çıkması üzerine kapılarını kapattı. )
- HİLÂL değil/yerine/= YENİAY/AYÇA
( Hilâl. | Bayrak ve sancak direklerinin tepesindeki pirinçten yapılmış ay yıldızlı süs, alem. )
- HİLÂLÎ ile/||/<> İHLÎLÎCÎ
( Hilâl biçimi. İLE/||/<> Oval. )
- HILBERT UZAYI ve/||/<> MİLENYUM SORULARI
- HILBERT ve/||/<> MİLENYUM SORUNLARI MİLENYUM PROBLEMLERİ
- HİLE HURDA" değil HİLE HUD'A[Ar.]
( ... DEĞİL Hîle, düzen, oyun, aldatma. )
- HİLE[Ar. çoğ. HİLEL] ile/ve/<> DESİSE[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Hile, oyun, el altından yapılan iş. )
( FENT )
- HİLE[Ar.]/DESİSE[Ar.]/FENT[Fars.]/DEK[Fars.]/ENTRİKA[Fr. < INTRIGUE] değil/yerine/= DOLAN/AYAK OYUNU/DALAVERE
- HİLM ile MÜLÂYİM
- HİLYE ile HZ. MUHAMMED
( Hz. Muhammed'in vasıflarını öven yapıt. )
- HİMALAYA TUZUNDA:
BEYAZ ile/ve/<> PEMBE
( Yemeklerde kullanılır. İLE/VE/<> Banyo ve tuz lambalarında kullanılır. )
( Hem beyaz, hem pembede, 83 nitelikli mineral bulunmaktadır. İLE/VE/<> Demiroksit ve bakır oranı daha yüksektir. )
( 70 - 80 m. derinlik ve kayalık bölgelerden çıkarılır. İLE/VE/<> Yüzeye yakın yerlerden ve bataklık altından çıkarılır. )
- HİMÂYE/T ile/ve/||/<>/>/< HÂMİ
( Koruma, kollama. İLE/VE/||/<>/>/< Koruyucu. )
( Hâmisi olmadığımız hiçbir alanın himâyesinde olamayız. )
- HİMMET[çoğ. HİMEM] -ile
( GAYRETLİ ÇALIŞMA, ÇABALAMA | Mânen yardım etmek, çalışma, gayret etme. )
- HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET
( Yardım. İLE/VE/<> Bereket. İLE/VE/<> İç yardım. )
( İSLÂM: Allah'ın emirlerine tâzim, kullarına hizmet. )
( BABA, HİMMET! OĞLUM, HİZMET! )
( BİN'E HİZMET, BİR'DEN HİMMET )
( GÖRÜNMEYENE HİZMET
GÖRÜNENDEN HİZMET
[GÖRÜNENE HİZMET, GÖRÜNMEYENDEN HİMMET] )
( Onu bile, kurtuluşa erdirmek üzere hizmet et! )
( Hizmet edersen, himmet edilirsin! )
- HİMMET ile/ve TEŞVİK
- HIMSS/HEALTHCARE INFORMATION AND MANAGEMENT SYSTEMS SOCIETY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ VE YÖNETİM SİSTEMLERİ DERNEĞİ
- HİNATERA ile HİNATERO
- HINBIL ile/değil HIMBIL
( Şişman ve uyuşuk kişi. | Aciz, zavallı. | Bir çeşit iskambil oyunu. İLE/DEĞİL Hizmetçi. | Eşek. )
- HINÇ ile/ve/||/<> !ÖÇ
( Zayıf olan, "alınır". "Alınan", kızar. Kızan, öfkelenir. İLE/VE/||/<> Daha zayıf olan, incinir. İncinen, gücenir. Gücenen, kinlenir. )
- HINCA HINÇ (DOLU)
- HİND ile HİNT
( Yabancı kişi. )
- HİNDİ/GÜLÜK ile GURK | BABA HİNDİ
( ... İLE Eril hindi. )
( Kökenleri Meksika ve Kuzey Amerika'dır. )
( "Hindi" adı, İspanyol'ların Amerika'ya "Indies" demesinden dolayıdır. )
( Amerika yerlilerinin kullandıkları ad "FURKEE"dir. [Pilgrim Fathers] )
( İngilizce'de "turkey"[Baş harfi(t) küçük olarak!] olarak geçmesinin nedeni, hindinin ticaretini İspanya'dan tüm Avrupa'ya yapanların Türk tüccarlar olmasıdır. [Avrupa'ya hindinin gelişi 1520'lerdir.] )
( "TÜRKİYE HOROZU" [Eskiden İngiltere'de hindileri satanlardan dolayı] )
( Portekiz'liler, hindi için "PERU" adını kullanır. )
( [İbranice] MEKARKERİM )
( Hindi sesi çoğu dilde "GLU GLU" ya da "KRUK KRUK" olarak yazılır. )
(
ile ... )
( DİKÜN RUMİY ile ... )
( HURÛS-İ HİNDÎ ile ... )
( [Choctaw dilinde] FAKİT [Hindinin çıkardığı sesi benzettikleri sözcük olarak] )
( MELEAGRIS GALLOPAVO[beçtavuğu, tavuskuşu] )
- GÜNEĞİK/KARAKAVUK/HİNDİBÂ[Ar.] ile KARAHİNDİBA
( Birleşikgillerden, yaprakları haşlanarak salata gibi yenebilen, birkaç yıllık otsu bir bitki. İLE Birleşikgillerden, uzun ve dişli yapraklı, çiçekleri sarı ve kömeç biçiminde bir bitki. )
( CICHORIUM ENDIVIA cum TARAXACUM )
- HİNDİSTAN CEVİZİ TİPİ ile/yerine ŞEFTALİ TİPİ
( Dıştan sert görünen fakat içi boş olan. İLE/YERİNE Dıştan yumuşak görünen fakat içi sağlam olan. )
- HİNDİSTAN CEVİZİ ile MÜSKAT(< MUSKAT)
( ... İLE Küçük hindistan cevizi. )
- HİNDİSTAN[Ar.] ile HANDİSTÂN[Ar.]
( Ülke. İLE Maskara ve soytarıların derneği. | Lâtife, şaka. )
- HİNDİSTAN'DA ÖTEN HOROZUN SESİ KULAĞIMIZDADIR ile/ve/<> BİR YILDIZ KAYSA DİŞİM AĞRIR
- HI(N)K ile/ve/||/<>/> BURNU(NDAN)
( Demiş. İLE/VE/||/<>/> Düşmüş. )
- HINSIR/HINSAR[Ar.] ile HINSÎR[Ar.]
( Serçe parmak. İLE Alçak. )
- HİNT İNCİRİ ile KAVAK İNCİRİ
( Kaktüsgillerden, yaprakları etli ve yayvan dikenli bir bitki. | Bu bitkinin, kalın ve dikenli kabuğu olan tatlı yemişi. İLE Açık mor renkli bir tür incir. )
( OPUNTIA FICUSINDI cum ... )
- HİNT OKYANUSUNDA:
ANDAMAN DENİZİ ile/ve/||/<> MALAKKA BOĞAZI ile/ve/||/<> MARTABAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BENGAL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANBAY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUÇ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> UMMAN DENİZİ ile/ve/||/<> UMMAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BASRA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> YEMEN DENİZİ ile/ve/||/<> ADEN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KIZILDENİZ ile/ve/||/<> MOZAMBİK KANALI ile/ve/||/<> SOFALA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DELAGOA KÖRFEZİ
- HİPERAKTİF ile/değil HAREKETLİ
( Öğrenme becerisi gösteremeyenler için geçerlidir. İLE ... )
( Nohut, boncuk vb. gibi şeyleri, önündeki ağzı dar şişeye 1-2-3 dk. boyunca doldurabiliyorsa ve dikkatini belirli sürelerde bir şeyler üzerinde tutabiliyorsa hiperaktif değildir! )
- HİPERKAPNİ ile AKAPNİ ile HİPOKAPNİ
( Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) artması. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) yokluğu. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) azalması. )
- HİPERTONİ ile HİPERTONİK ile HİPERTONİSİTE
( Aşırı gergi, aşırı yoğunluk. İLE Aşırı yoğun, aşırı gergin. İLE Aşırı yoğunluk. )
- HİPNOZ UYGULAMALARINDA:
GELENEKSEL ile/ve/||/<>/> MODERN ile/ve/||/<>/> M. H. ERICKSON
- HİPNOZ ile/ve/||/<> HİPNOTERAPİ
- HİPOFİZ BEZİ ile KALKANBEZİ/TİROİD BEZİ ile PARATİROİD BEZİ ile LENF BEZİ ile BÖBREK ÜSTÜ BEZİ ile PANKREAS BEZİ ile EŞEYSEL BEZ ile İÇ SALGI BEZLERİ ile GASTRİT SUYU BEZİ ile GÖĞÜS KEMİĞİ ARKASINDA BULUNAN İÇSALGI BEZİ/TİMUS
( PITUITARY GLAND vs. THYROID GLAND vs. PARATHYROID GLAND vs. ADENOID (GLAND) vs. ADRENAL (GLAND) vs. PANCREATIC GLAND vs. GONADIAL GLAND vs. ENDOCRINE GLANDS vs. PEPTIC GLAND vs. THYMUS )
- HİPOKONDRİASİS ile HİPERKONDRİASİS
( Hastalık hastalığı/saplantısı. İLE Tıbbî yardım almama/istememe saplantısı. )
- HIPOPE:
İKİ KÜRELİ ile/ve/<> DÖRT KÜRELİ
( EUDOXOS )
- HİPOPLASTİK/HİPOPLAZİK ile HİPOPLAZİ
( Az gelişmiş. İLE Az gelişmişlik. )
- HİPOPNE ile/>< HİPERPNE
( Solunum derinliğinin azalması[yüzeysel solunum]. İLE/>< Solunum derinliğinin artması. )
- HİPOSTENİ/HYPOSTENIA[İng.] değil/yerine/= GÜÇ DÜŞÜKLÜĞÜ
- HİPOTALAMUS ve/||/<> EPİFİZ ve/||/<> HİPOFİZ
( Beyinde, tek olanlar. )
( Hz. İbrahim. VE/||/<> Hz. İshak. VE/||/<> Hz. Yakub. )
- HİRA DAĞI değil HİRA MAĞARASI
( HİRA: Arayış. )
- HIRABE[Ar. harbe/savaşa giderken] değil/yerine/= YOL KESME
- HIRÇIN, İBRAHİM (SARIYER, 1992) :
( Rumelikavağı Spor Kulübü altyapısından yetişti, Rumelikavağı, Beykoz 1908, Turgutluspor, Fatih Karagümrük, Fethiyespor ve Tarsus İdman Yurdu kulüplerinde futbol oynadı. )
- HIRDAVAT[Fars. HURDE + Ar. -ÂT] ile/ve/||/<> AVADAN[Fars. < ÂBÂDÂN]
( Kilit, tel, çivi vb. metal nesne. | Önemsiz, ufak tefek nesne, gereksiz nesne. İLE/VE/||/<> Araç[âlet edevât] takımı. )
- HİRFET ile/||/<> HAKKAK
( Osmanlı'da, kunduracılık, duvarcılık, demircilik, marangozluk, dokumacılık gibi küçük el sanatlarına verilen ad. İLE/||/<> Tahta, taş ya da maden üzerine yazı ya da biçim kazıyan sanatçı. )
- HIRPINMA değil ÇIRPINMA
- HIRS ve İSRAF değil/yerine/>< İKTİSAD ve KANAAT
( Zararlı bir küfrân. VE Nimeti, çirkin ve zararlı bir küçümseme. DEĞİL/YERİNE/>< Nimete, güzel ve yararlı bir saygı. İLE Ticaretli bir şükran. )
( Yanıltır, zelîl eder. DEĞİL/YERİNE/>< Aziz eder. )
- HIRS ile/değil/yerine/>< AKIL
- HIRS = AMBITIO[İng.] = AMBITION[Fr.] = EHRGEIZ, EHRSUCHT[Alm.] = AMBITIO[Lat.]
- HIRS değil/yerine GEREKSİNİM
( Dünya, herkesin gereksinimine yetecek kadarını sunar; fakat herkesin hırsına yetecek kadarını değil. )
- HIRS ile/ve/<> HIZ
( GREED vs./and/<> SPEED )
- HIRS değil/yerine/>< SABIR
- HIRS değil/yerine/>< YASA
- HIRSIZ değil/yerine/></< HIRSSIZ
( Hırssız kişi, hırsızlığa gerek duymaz. )
- HIRSIZ ile/ve/||/<> KURABİYE "HIRSIZI"
( Bir gece kadının biri bekliyordu havaalanında,
Daha epeyce zaman vardı, uçağın kalkmasına.
Havaalanındaki dükkandan bir kitap ve bir paket
kurabiye alıp, buldu kendine oturacak bir yer.
Kendini kitabına öyle kaptırmıştı ki, yine de
Yanında oturan adamın olabildiğince cüretkâr bir biçimde
Aralarında duran paketten birer birer kurabiye
Aldığını gördü, ne kadar görmemezlikten gelse de.
Bir taraftan kitabını okuyup, bir taraftan kurabiyesini yerken,
Gözü saatteydi, "kurabiye hırsızı" yavaş yavaş
Tüketirken kurabiyelerini.
Kulağı saatin tik tak larındaydı ama yine de
engelleyemiyordu tik tak lar sinirlenmesini.
Düşünüyordu kendi kendine, "Kibar biri olmasaydım,
Morartırdım şu adamın gözlerini!"
Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini.
Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca
"Bakalım şimdi ne yapacak?" dedi kendi kendine.
Adam, yüzünde asabi bir gülümsemeyle
Uzandı son kurabiyeye ve böldü kurabiyeyi ikiye.
Yarısını kurabiyenin atarken ağzına, verdi öteki yarıyı kadına.
Kadın, kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden ve
"Aman Tanrım, ne cüretkâr ve ne kaba bir adam,
Üstelik bir teşekkür bile etmiyor!"
Anımsamıyordu bu kadar sinirlendiğini yaşamında.
Uçağının kalkacağı duyurusu gelince bir iç çekti rahatlamayla.
Topladı eşyalarını ve yürüdü çıkış kapısına,
Dönüp bakmadı bile "kurabiye hırsızı"na.
Uçağa bindi ve oturdu rahat koltuğuna,
Sonra uzandı, bitmek üzere olan kitabına.
Çantasına elini uzatınca, gözleri açıldı şaşkınlıkla.
Duruyordu gözlerinin önünde bir paket kurabiye!
Çaresizlik içinde inledi, "Bunlar benim kurabiyelerimse eğer;
Ötekiler de onundu ve paylaştı benimle her bir kurabiyesini!"
Özür dilemek için çok geç kaldığını anladı üzüntüyle,
Kaba ve cüretkâr olan, "kurabiye hırsızı" kendiydi işte. )
- HIRSIZ ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> POLİTİK HIRSIZ
( Paramızı, şemsiyemizi, cüzdanımızı, bisikletimizi çalar. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Geleceğimizi, rüyalarımızı, yaşamımızı, emeğimizi, eğitimimizi, gülüşümüzü çalar. )
( Kişiyi seçer. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Kendimiz seçeriz. )
( Çoğunlukla polis tarafından yakalanıp cezalandırılır. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Polis tarafından korunur. )
- HIRSIZIN:
HIRSIZLIKTAN DOLAYI CEZALANDIRILMASI ile/ve/||/<> YAKALANMASINDAN DOLAYI CEZALANDIRILMASI
( Bugün. İLE/VE/||/<> 2000 yıl önce. )
- HIRSIZLARIN KAVGASI:
ÇALARKEN değil PAYLAŞIRKEN
- DUY(UMSA)MAK/HİS (ETMEK) ile/ve/değil/||/<>/> SEZMEK/SEZİNLEMEK/SEZGİ
- HIS/HOSPITAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTANE BİLGİ DÜZENİ
- HİS SESİNE değil HİSSESİNE
- HİS/HİSSİYAT değil/yerine/= DUYGU
- HİS[Ar.] değil/yerine/= DUYU/DUYUM
- HİSÂB-I MÂLÛMÂT ile/ve/||/<>/> HİSÂB-I MECHÛLÂT
( Aritmetik. İLE/VE/||/<>/> Cebir. )
- HİSÂB-I ZİHNÎ ile HİSÂB-I SİTTİNÎ ile HİSÂB-I HİND
( ... İLE Bâbil'den gelen. İLE Hint'ten gelen.[bugünkü] )
- HİSÂBÜ'L-GUBÂR/HESÂB-I GUBÂR ile/ve/||/<> HİSÂB EL-HEVÂ/HEVAÎ
( Tahta ve toprak hesabı ya da toz hesabı. İLE/VE/||/<> Zihinsel hesap. )
- HİSABÜL MALUM ile/ve/||/<> HİSABÜL MECHUL
- HISÂM[Ar. < HASM] ile HISÂM[Ar.]
( İki kişi, birbirine düşmanlık etme. | Muhâsama[: İki taraf arasındaki düşmanlık]. İLE Kavga, çekişme, mücâdele, münâkaşa, uğraşma, iddia. )
- HISÂN[Ar.] ile HISAN[Ar.]
( Mümtaz kişiler. İLE Aygır. )
- HİSAR ÇEŞMESİ :
( Rumelihisarı, Baltalimanı yolu üzerinde ve Bağ Gazinosu karşısında olduğu "İstanbul Çeşmeleri" kitabında kaydedilen bu çeşme (H. 1052, M.1642) bugün yerinde yok. )
- HİSAR KİRAZI :
( Rumelihisarı'nın en önemli meyvesidir. Rumelihisarı'nın (kalenin) arka bahçelerinde yetiştirilen bu kiraza "Gülnar - ı Rum" denilmekteydi. Ama zamanla bu meşhur meyve kaybolup gitti. )
- HİSAR, ABDÜLHAK ŞİNASİ (İST. 1887 - 1963) :
( Çocukluğu Rumelihisarı, Büyükada ve Çamlıca'da geçti. Rumelihisarı'nı pek sevdiği için soyadı olarak "Hisar"ı aldı.1898'de Galatasaray Lisesine girdi. 1905'te Yurtdışına (Fransa'ya) kaçtı ve Paris'te Ecole Libre dez Sciences Politiques'e devam etti. II. Merutiyet'in ilanı ile yurda döndü. Fransız, Alman şirketlerinde, Osmanlı Bankasında, Reji (Tekel) İdaresinde, 1931'den sonra da Ankara'ya yerleşerek Dişişleri Bakanlığında çalıştı. 1948'de İstanbul'a döndü. Türk Yurdu Dergisi'nin yayın müdürlüğünü yaptı (1954 - 1957) ve 1963'te öldü. Edebiyat'a Dergâh ve Yarın dergilerinde şiir kitap tanıtma ve eleştiri yazıları yazarak başladı. 1921'den itibaren İleri ve Medeniyet gazetelerine yazdığı yazılarla tanındı, 7 Ağaç, Varlık, Ülkü ve Türk Yurdu dergileri ile Milliyet, Hakimiyet - i Milliye ve Dünya Gazetelerindir yazdı. Bütün yazılarını "Hatıra" ya dayalı olarak yazdı. Romanlarında Maurice Barres, Anatole France ve Marcel Proust gibi yazarların edebiyat anlayışlarını benimsedi. 1942'de CHP Hikâye ve Roman Mükafatı'nda üçüncülük Fahim Bey ve Biz isimli eseri Almancaya çevrildi. Eserleri: Fahim Bey ve Biz, Çamlıca'daki Eniştemiz, Ali Nizami Bey'in Alafranga ve Şeyhliği, Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zamanh Köşkleri, Geçmiş Zaman Fıkraları, Antoloji: Aşk imi, İstanbul ve Pierre Loti, Yahya Kemal'e Veda, Ahmet Haşim: Şiir ve Hayatı'dır. Öldükten sonra Seçmeler, Geçmiş Zaman Edipleri ve Edebiyat ve Romana Dair isimlerini taşıyan üç kitabı daha yayınlandı. )
- HİSARÜSTÜ MERKEZ CAMİİ :
( Rumelihisar'da. Hisarüstü mevkiinde aynı ismi taşıyan cami 1960'da yapılmış olup tarihi bir özelliği yoktur. )
- HİSBE ve NİSBE
- HISIM-AKRABA
- HISIM ile HIŞIM
( Evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kişiler, yan soy. İLE Öfke. )
- HİSS[Ar. çoğ. AHSÂS] değil/yerine/= GÜÇLÜ DUYGU, DUYMA GÜCÜ
- HİSS[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]
- HISSA[Ar.] ile NASÎB[Ar.]
- HİSSE SENEDİ ile TAHVÎL[< HAVL]
( Ortaklık. İLE Borç/Alacak Senedi. )
( Tüzel(Hukuki) Açıdan FaRkLaR
| TAHVİLLER | HİSSE SENETLERİ | |
| 1 |
Tahvil, bir borç senedidir. |
Hisse senedi ise, bir mülkiyet senedididr. |
| 2 |
Tahvil sahibi, tahvil çıkaran kuruluşun uzun vadeli
alacaklısıdır. |
Hisse senedi sahibi, hisse senedini çıkaran kuruluşun ortağıdır. |
| 3 | Tahvil sahibinin bir şirkete sağladığı sermaye, yabancı sermayedir. | Hisse senedi sahibi, şirkete belirli bir oranda sahiptir. Kullandırdığı sermaye, özsermayedir. |
| 4 | Tahvil sahibi, şirketin aktifi üzerindeki alacağından başka hiçbir hakka sahip değildir. Şirketin yönetimine katılamaz. Buna karşılık, şirketin brüt kârından, önce tahvil sahiplerine faiz ödenir. Bundan sonra, bilanço kâr gösterirse, hisse senetlerine temettü ödenir. Tahvil sahipleri, alacaklarını aldıktan sonra, şirketin mal varlığı üzerinde hiçbir hak iddia edemezler. | Hisse senedi satın alarak şirketin ortağı olan hak sahipleri, kendilerine tanınan tüm ortaklık haklarından yararlanabilirler. |
| 5 | Tahvilde kesin bir vade vardır. Bu vade sonunda, tahvil sahibi ile şirket arasındaki hukuki ilişki sona erer. | Hisse senedinde vade olmadığı gibi, hisse senedi sahibi ile şirket arasındaki ilişki ebedidir, sadece hisse senedinin sahibi değişebilir. |
| 6 | Tahvilin getirisi belirli ve sabittir. (değişken faizli tahvillerde faiz oranları ancak iktisadi şartlar değiştiğinde mevzuat değişikliği ile değişebilir.) | Hisse senedinin getirisi, hisse senedi değerinde meydana gelen artış ve şirketin dağıtacağı kar payıdır. Ancak senet sahibinin hangi yıl ne kadar gelir elde edeceği, hatta gelir elde edip edemeyeceği, belirli değildir. |
| 7 | Tahviller, mevzuatta itibari değerinin altında bir değerle (iskontolu olarak) ihraç edilebilir. | Hisse senetleri, itibari değerin altında bir fiyatla satılamazlar. |
| 8 | Tahviller, şirketler dışında devlet ve belediyeler gibi tüzel kişiliğe sahip kamu kuruluşları tarafından da çıkarılabilir. | Birer katılma payını ifade eden hisse senetleri, anonim şirketler tarafından ihraç edilebilirler. (sermayesi paylara bölünmüş komandid şirketler de hisse senedi çıkarabilmekte, ancak bunlar, halka arz yoluyla satılamamaktadır.) |
| 9 | Tahviller, bir itfa planı dahilinde itfa edilir. | Hisse setlerinde, ilkesel olarak itfa söz konusu değildir. Ancak isteğe bağlı olarak, hisse senetlerinin bir bölümü itfa edilebilir ki, bunun anlamı sermaye azaltımıdır. Hisse senetlerinin tamamen itfası ise, şirketin tasfiyesi demektir. |
Ekonomik Açıdan FaRkLaR
Tahvil ile hisse senedi arasındaki en önemli ekonomik fark, risk konusudur. Tahvil sahibi, tahvil ihraç eden şirketin kâr-zarar riskine katılmaz. Tahvil sahibi için risk, ancak şirketin tahvil anapara ve faizlerini ödeyemeyecek duruma gelmesi halinde söz konusudur. Bu durumda da, hisse senedine karşı avantajlı dır. Tahvil bir borç senedi olduğuna göre, borcun anapara ve faizleri gereğinde yargı yollarına başvurmak suretiyle tahsil edilebilir. Şirketin iflası ya da tasfiyesi halinde de, tasfiyeden öncelikle borçlar ödeneceğinden dolayı, tahvil sahipleri hisse senedi sahibinden önce alacaklarını alır. Hisse senedi sahipleri ise, ancak şirketin mal varlığından tüm borçlar ödendikten ve tasfiye masrafları çıktıktan sonra, kalanı, hisseleri oranında paylaşırlar.
Yalnız, tahvil alacaklıları icra, iflas ve tasfiyede yeterince korunmuş değillerdir. TTK, tahvili kıymetli evrak saydığı halde, İcra İflas Kanunu tahvili bono, çek ve poliçe gibi mütalaa etmemiş, öncelik bakımından adi borç senedi gibi ticari senetlerin gerisinde bırakmıştır.
Türkiye'de, Kurul'ca kayda alınan, satışı yapılacak sermaye piyasası araçlarının ihraç değerinin binde üçü tutarında bir ücret Kurul nezdindeki bir "özel hesaba yatırılmaktadır. Bu oran, gerektiğinde Bakanlar Kurulu'nca azaltılabilir. Bu kapsamda, tahvil ihraçları için de bu ücret yatırılmaktadır. Özel hesap, Sermaye Piyasası Kurulu'nun giderlerini karşılamak amacıyla kurulmuştur. Batı ülkelerinde ise, kamu otoritesi tarafından oluşturulan fonlara/hesaplara, her tahvil ihracı dolayısıyla ihraç eden şirketlerce belirli bir oranda prim yatırılmakta, tahvil ihraç eden bir şirket tahvillerinin anapara ya da faizlerini ödeyemediği takdirde, tahvil sahiplerinin alacakları tamamen ya da belirli bir oranda bu sigorta fonundan ödenmektedir.
Hisse senedi sahipleri ise tamamen risk altındadır. Bu risklerden biri temettü alıp almama riskidir. Hisse senedi yatırımı tahvillere nazaran daha riskli bir yatırım konusudur.
Tahvil ve hisse senetlerinin önemli bir ekonomik farkı da, tahvillerin sabit gelirli, hisse senetlerinin de değişken gelirli olmasıdır. Tahvillerde faiz oranlarını devlet tayin eder. Faiz oranlarının enflasyonun altında tutulduğu çok görülmüştür. Bu durumda tahvilin gerçek geliri sıfır olabileceği gibi, 1978-1980 yılları arasındaki dönemde görüldüğü gibi negatif bir duruma da gelebilir. )
- HİSSE ile MAHFÛZ HİSSE
( ... İLE Miras bırakanın isteğiyle bile ortadan kaldırılamayan pay/hisse. )
- HİSSETMEK ile/ve/<> FARKETMEK
( TO FEEL vs./and/<> AWARENESS )
- HİSSETMEK" ile/ve/||/<> "GİBİ GELME"
- HİSSETMEK ile/değil SEZMEK
( Duyularla. İLE/DEĞİL Zihinle. )
- HİSSETTİRİYOR ile/ve/değil/||/<>/< YANSITIYOR
- HİSSÎ İDRAK ile/ve/> HAYALÎ İDRAK ile/ve/> VEHMÎ İDRAK ile/ve/> AKLÎ İDRAK
- HİSSÎ SÛRET ile/ve KÜLLÎ SÛRET
- HİSSİNE KAPILMAK" değil SEZGİ/SEZMEK
- HİSSİYAT ile/ve HADSİYAT
- HİSSİY(Y)ÂT[Ar.] değil/yerine/= DUYGULAR, SEZİŞLER
- HİST-/HİSTİ-/HİSTİO-/HİSTO- ile/||/<> HOL-/HOLO- ile/||/<> PER-
( Doku ile ilgili, doku, ağ. İLE/||/<> Tam, bütün. İLE/||/<> Tam olarak, aşırı olarak, bütünü ile. )
- HİSTERİ/K["İSTERİK" değil!] ile EPİLEPSİ
- HİSTO-İNKOMPATİBİLİTE ile HİSTOKİMYA ile HİSTOKOMPATİBİLİTE ile HİSTOLOJİ ile HİSTOLOJİK ile HİSTOPATOLOJİ ile HİSTOPATOLOJİK
( Doku uyuşmazlığı. İLE Doku kimyası. İLE Doku uygunluğu. İLE Dokubilim. İLE Dokubilim [ile ilgili], dokusal. İLE Sayrılıklı doku bilimi. İLE Sayrılıklı doku bilimi [ile ilgili]. )
- HIT/HEALTH INFORMATION TECHNOLOGİES[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ
- HİTAB ile/ve MUHATAB
- HİTÂB/EN ile/değil İTHÂF/EN
- HİTAP ile/ve "ÇAĞRI"
- HİTAP ile İTAP
- HİTÂR[Ar.] ile HİTR[Ar.]
( Saçma söz, herze. İLE Anlamsız/yararsız söz, yalan, kıtır. )
- HİT-İT ÜNİVERSİTESİ değil HİTİT ÜNİVERSİTESİ
- HIYANET/İHANET[Ar.] değil/yerine/= SATKINLIK/SATINÇ
- HIYÂNET ile İSABETSİZLİK
- HIYAR ile EŞEKHIYARI
( ... İLE Kabakgillerden, yabanıl, tırmanıcı, otsu bir bitki. )
( ... cum ECBALLIUM ELETERIUM )
- HIYAR ile HİNTHIYARI/HIYARŞEMBE
( ... İLE Baklagillerden, siyah renkte olan meyvelerinin içinde çekirdeklerden başka, hekimlikte kullanılan bir öz bulunan bitki. )
( ... cum CASSIA )
- HIYAR ile HIYAR[AHYÂR]
( Salatalık. İLE Kendi ve başkaları/toplum için yararlı işler yapan, hayırlı olan kişi.[Argodaki ve tırnak içinde, "anlamaz, işe yaramaz" olarak "yerme" anlamındaki kullanımı "kişisel" ve kötü, yanlış bir kullanımdır.] )
- HIYÂT[Ar. < HÂİT] ile HIYÂT[Ar.]
( Perdeler, engeller/mâniler. İLE İbrişim, tire. | Dikiş iğnesi. )
- HIYÂZ[Ar. < HAYZ] ile HIYÂZ[Ar. < HAVZ]
( Aybaşları. İLE Havuzlar. )
- HİYERARŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HETERARŞİ
( Dikey (ilişki). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yatay (ilişki). )
- HİYEROGLİF ile/ve ABECE
( Temsil. İLE/VE Çözümleme. )
( Abece hiyerogliften daha üst bir aşamayı temsil eder. Temsil etmekten çok çözümler. )
( Abece, seyahat etmek ve değişik diller zorunda olan tüccar halklar tarafından bulunmuştur. )
( ŞAMPOLYON: 1822 yılında, hiyeroglifleri başarılı bir biçimde çözen kişi. [1790-1832] )
( Hiyeroglif abecesi... http://discoveringegypt.com/egyptian-hieroglyphic-writing/hieroglyphic-typewriter )
- HİYEROGLİF ile/ve/<> İKONOGRAFİ
( Doğa. İLE/VE/<> İnsan. )
- HİYEROGLİF ve ÖZET
( Nasıl, iyi bir ilkokul öğretmeni, dersini daha açık duruma getirmek için tebeşiri eline alıyorsa mağaralarda yaşayanlar da konuşmalarının arasına, açıklayıcı küçük resimler koyuyordu. Sözgelimi, "bir karga uçup bir ağacın tepesine kondu" demek istediğinde, önce kuşun ötüşünü taklit ediyor, uçuşu "frrr!" frrr!" ile dile getiriyor, sonra bir odun parçası alarak bir ağaç ile ağacın üzerinde bir kuş çiziyordu. )
( BROSSES )
- HİYEROGLİF ile/ve/||/<> REŞİD/ROSETTA TAŞI
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- HIZ REKORU ile/değil HIRS REKORU
- HIZ SABİTİ ile/||/<> DENGE SABİTİ
( Hız sabiti kinetik İLE denge sabiti termodinamiktir )
( Formül: k İLE K )
- HIZ YAPMAMALI!
- HIZ ile/değil/yerine AKIŞ
- HIZ ile/ve/||/<> ANLIK HIZ
- HIZ ile BAĞIL HIZ
- HIZ değil/yerine/>< DAYANÇ/SABIR
- HIZ ve/<> DİKKAT
( Hız, yoğun dikkat gerektirir. )
( SPEED/VELOCITY and/<> ATTENTION )
- HIZ ile/ve/||/<>/> HAZ
( Kişinin en büyük baş belâları. )
- HIZ ve/=/||/<>/> SORUN
( SPEED/VELOCITY and/=/||/<>/> PROBLEM )
- HİZÂB[Ar.] ile HÎZAB[Ar.]
( Boya. | Kına. İLE Dalga. )
- HIZAL, PROF. DR. AHMET (DÜZCE, 1946 - 2010) :
( İlk ve orta öjğrenimini Düzce'de yaptı. Bir süre Akçakoca'nın Göktepe köyünde öğretmenlik yaptı. 1969'da İ.Ü. Orman Fakültesinden mezun oldu. 1969 - 1973 yılları arasında İ.Ü. Orman Fakültesi Ormancılık Coğrafyası ve Yakınşark Ormancılığı Kürsüsünde Teknik Asistan olarak görev yaptı. 1979'da İ.Ü. Orman Fakültesi Havza Yönetimi Anabilim dalına araştırma görevlisi olarak atandı. "Hava Fotoğrafları Yorumlamasının Havza Amenajmanı (Ova Deresi havzası Kocaeli) Çalışmalarında Uygulama Olanaklarının Araştırılması" adlı tezi ile 1982'de "Ormancılık Bilimleri Doktoru" ünvanını aldı. 1986'da Doçent, 1993 yılında Profesör olarak atandı. Fakülte bünyesinde birçok idari görevler aldı. 2006 - 2007 yıllarında İ.Ü. Or. Fakültesi Yayın Kurulu Başkanlığı yaptı, 2010 yılında S.O.S. İstanbul Çevre Gönüllüleri Platformu adlı sivil toplum örgütü tarafından "Yılın Bilim Adamı" olarak seçildi. 2005 yılından ölümü olan 08.06. 2010 tarihine kadar Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölüm Başkanlığını yürüttü. Kitapları: Hava Fotoğraflarının Yorumlanmasının Havza Amenajmanı (Ova Deresi Havzası, Kocaeli) 1984, doktora tezi", "İzmit Yuvacık Barajı Su Toplama Havzasının Yenilenebilr Doğal Kaynaklarının Bu Üretimi (Kalite, Miktar ve Rejim) Amacıyla Planlanması, 2005". Ayrı4ca çok sayıda bilimsel makalesi var. )
- HIZÂNE[Ar.] ile HIZÂNET[Ar.]
( Medresede verilen sütanalık dersi. İLE Sütninelik, tayalık. )
- HİZB değil/yerine/= KISIM, BÖLÜK | CEMAAT, TÂİFE, TARAFTAR
- HIZINI YAVAŞLATMAK değil HIZINI AZALTMAK ya da YAVAŞLAMAK
- HİZİPLEŞMEK[Fr. < CLIQUE] ile HIRLAŞMAK
- HIZIR TÜRBESİ değil FERİDUN AHMET PAŞA TÜRBESİ(NİŞANCI)
( Eyüp'tedir. )
( Türbe girişindeki yazının, "Boylu-poslu, endamlı idi. Çok hayırseverdi. Hızır gibi adamdı." olmasından dolayı "Hızır Türbesi" olarak yanlış tanımlanmaktadır. )
( [not] KHIDR TOMB but FERIDUN AHMET PASHA TOMB (NISHANCI) )
- HIZLANDIRMA ile "EKONOMİK"
- HIZLI DEĞİŞİM (-İN FARKINDALIĞI) ile YAVAŞ DEĞİŞİM (-İN FARKINDALIĞI)
( Örnek: Sıcak suya atılmış kurbağa.[hemen zıplar] İLE Kaynayacak olan sudaki kurbağa. [hiçbir şeyin farkına var(a)maz] )
( Emek ve çaba harcayarak değişebileceğinizi hayal etmeyin. )
( (THE AWARE OF) FAST ALTERATION vs. (THE AWARE OF) SLOW ALTERATION )
- HIZLI DÜŞÜNMEK ile/ve/değil DÜŞLEMEK / HAYAL (ETMEK)
- HIZLI GİTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZAĞA GİDEBİLMEK
( [... için/istiyorsak ...]
Yalnız gidilmeli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Birlikte gidilmeli. )
- HIZLI GİTMESİNE NEDEN OLMAK ile/değil/yerine YAVAŞ GİTMESİNİ SAĞLAMAK
- HIZLI GİTMESİNİ SAĞLAMAK ile YAVAŞ GİTMESİNE NEDEN OLMAK
- HIZLI KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKICI KONUŞMAK
- HIZLI KULLANIM değil/yerine SAKİN KULLANIM
- HIZLI MODA ile/değil/yerine/>< YAVAŞ MODA
( )
( Gerçek Bedel[The True Cost] ve Irmak Mavisi[River Blue] belgesellerini de izleyelim, bilgilenelim, bilinçlenelim, çevremize duyuralım! )
- HIZLI OKUMA ile/değil ANLAYARAK HIZLI OKUMA
- HIZLI ÖRGÜTLEN(EBİL)ME ile/ve/değil/<> NİTELİKLİ ÖRGÜTLENME
- HIZLI YAZMA/YAZIM ("GEREKSİNİMİ") ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< "HIZLI GÖNDERME GEREKLİLİĞİ" YANILGISI
( Hızlı yazabiliriz. [gereksinim değildir!] Fakat her zaman hataları denetleyebilir ve düzeltebiliriz. Sorun, hızlı yazmakta değil hızlı gönderme yanılsamasında ve ne yazık ki davranış sorumsuzluğu, okuyuculara kayıtsızlık, "kendi rahatını tüm olası okuyuculara dayatma" vb. olarak açıklanabilir. )
- HIZLI ile/ve/değil/yerine HAREKETLİ
( [not] FAST vs./and/but ACTIVE
ACTIVE instead of FAST )
- HIZLILIK ve/<> TEKNİK ve/<> GÜÇLÜLÜK ve/<> ESNEKLİK
- HİZMET:
40'INA KADAR ile/ve/<>/> 40'INDAN SONRA
( Ben, neye/kime? İLE/VE/<>/> Ne/kim, bana? )
- HİZMET:
AŞK İLE değil SEVGİ/MUHABBET İLE
- HİZMET ETMEK ve/<> ÖTEKİLERİ İHMAL ETMEMEK
- HİZMET[bkz. HİDMET, HİDEMÂT] değil/yerine/= İŞ GÖRME, GÖREV
- HİZMET:
MİNNETSİZ ve/<> KÜLFETSİZ ve/<> ÜCRETSİZ ve/<> TEŞEKKÜRSÜZ
- HİZMET:
REHBETEN[Ar.] ile/değil/yerine/>< RAĞBETEN[Ar.]
( Korkarak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İsteyerek. )
- HİZMET:
| YARARLANILAN ile/ve/<> ETKİLENİLEN | ile/değil/yerine KATILINAN
- HİZMET ve/<> ÂRİF
- HİZMET ile/ve DESTEK
( SERVICE vs./and SUPPORT )
- HİZMET ile/ve/<> DEVİNİM
( Hizmet etmek/edebilmek, devindirici ve dönüştürücüdür. )
( TO SERVE vs./and/<> MOVEMENT )
- HİZMET ve EDEB
- HİZMET ve/||/<>/< GÖNÜLLÜLÜK
( SERVICE and/||/<>/< VOLITIONAL )
- HİZMET ve HAKK
( HİZMET İLE BULANLAR BULDU HAKK'I
HİZMETSİZ KİMİN VAR, KİMDE HAKKI )
- HİZMET ve HİKMET
- HİZMET ile/ve/||/<> İZZET
( ... İLE/VE/||/<> Büyüklük, yücelik, ululuk. )
- HİZMET ile/ve/değil/yerine KARŞILIKSIZ HİZMET
- HİZMET ile KATKI
- HİZMET ile/ve/<> KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME
( Hizmet ederek kendini gerçekleştirir, kendini gerçekleştirirken/gerçekleştirmek için de hizmet edebilirsin/etmelisin. )
( )
( TO SERVE vs./and/<> SELF REALIZATION )
- HİZMET ve/||/<>/>/< KENDİNİ YOK ETMEK
- HİZMET ve/||/<> SADÂKAT ve/||/<> FEDÂKÂRLIK
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(57/140)
(1996'dan beri)