G ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(55/140)
- HARİTA ile/ve/||/<>/> ATLAS
- HARİTA/CILIK ile HALÎTA/CILIK / ALAŞIM/CILIK
(
)
- HARİTALAR ile/ve KROKİ
( ... İLE/VE/||/<> Bir konu ya da nesnenin başlıca özelliklerini yansıtacak biçimde hazırlanmış taslağı. )
( ATLAS: Haritaları birarada bulunduran. [XVII. yüzyıldan beri bu tanım kullanılmaktadır] | Yunan mitolojisinde dünyayı omuzları üzerinde taşıyan Tanrı. )
( MAP vs./and SKETCH )
- HARMAN[Fars.] ile/ve/<>/> BADAS
( Tahıl demetlerinin üzerinden döven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi. | Bu işin yapıldığı yer ya da mevsim. | Birçok çeşitten birer parça alıp yeni bir bileşim oluşturma işi. İLE/VE/<>/> Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla karışık tahıl taneleri, harman döküntüsü. )
- (not HARMFUL FOR) HARMFUL TO
- KEÇİBOYNUZU / HARNUP/HARRUP[Ar.] ile KEÇİ BOYNUZU
( Bitki. İLE Keçinin boynuzu. )
- HARP/CENK değil/yerine/= SAVAŞ
- HARP ile/ve/değil MUHAREBE
( Bütünü. İLE/VE/DEĞİL Çarpışma. )
- HARR[Ar. çoğ. HARÛR] ile HÂRR/E[Ar.]
( Sıcaklık, sıcak, harâret. İLE Kızgın, sıcak, yakıcı, harâretli. )
- HARS[Ar.] ile KEZİB[Ar.]
- Hârûn[Ar.] ile HARÛN[Ar.]
( Musa peygamberin büyük kardeşi.[AARON] | Bağdad halifelerinden Hârûn-ür-Reşîd. İLE Harın, ilerleyecek yerde duran ya da geri giden hayvan. | Sokak kedilerinin en büyüğü. )
- HAS/MAHSUS[Ar.] değil/yerine/= ÖZE/ÖZGÜ
( Bir cinste ya da bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde ya da bireyde rastlanılmayan. )
- HAŞA ile HÂŞÂ
( Kalın kumaş parçası. İLE Asla. )
- HAŞÂHİŞ[Ar. < HAŞHÂŞ] ile HAŞÂİŞ/HAŞÂYİŞ[Ar. < HAŞÎŞ]
( Haşhaşlar. | Gelincikgillerden, kapsüllerinden, afyon, tohumlarından da yağ çıkarılan bitki. İLE Kuru otlar. )
( PAPAVER SOMNIFERUM cum ... )
- HASÂİS[Ar. < HÂSSİYYET] ile HASÂİS[Ar. < HASÎSE]
( Bir şeye, birine özgü/has olan nitelikler/keyfiyetler. İLE Kötü, fenâ, alçak huylar/tabiatlar. )
- HASAN EFENDİ (HACI) ÇEŞMESİ :
( Yeniköy'de cami yakınında sokak içerisinde ve su terazinin altında bulunduğu "İstanbul Çeşmeleri" kitabında kaydedilen bu çeşme bulunamamıştır. )
- HASAN PAŞA (KAPTAN GAZİ) ÇEŞMESİ :
( Altunkum'da ki bahçeli gazinoda bulunduğu (H.1347, M.1928) "İstanbul Çeşmeleri" kitabında belirtilen bu çeşme bulunamamıştır. Bu çeşmenin kitabesinde şöyle yazıyormuş: Sahib - ül hayrat Kapudan - ı derya Cezayirli/Gazi Hasan Paşa Çeşmesi". Bu çeşmenin üzerinde ayrıca bir de onarım kitabesi bulunuyormuş bu kitabede de şöyle yazıyormuş: Marmoloz (Mavramoloz) Dalyan Çeşmesi" (3 Mayıs 1928). )
- HASAN PAŞA (KAPTAN GAZİ) ÇEŞMESİ :
( Cezayirli Gazi Hasan Paşa Çeşmesidir. Yenimahalle Karakütük Caddesi üzerinde ve çarşı içinde, meydana girince sağ köşe başındadır. Hasan Paşa (Kaptan Gazi) tarafından (H.1199, M.1784) yılında yaptırılmış bir meydan çeşmesidir. Sarıyer Vakıf Memba Suyundan beslenmektedir. Kitabesinde şöyle yazmaktadır: Ol Cezayirli Hasan Paşa - ı Gazi namdır/Yapdı nice hayr cari ol şecaat kanıdır/ Bu denı dünya fani olduğun idrak idüp/Yapdı Sarıyer'de bir çeşme zülalin aynıdır/ Geldi üçler seyr idüp anı didim tarihini/ Bil bu mai su değil ayn - ül hayatın aynıdır" (1199). )
- HASAN PAŞA (KAPTAN GAZİ) ÇEŞMESİ :
( Garipçe Köyün batısında Büyükliman'da ve plaj içinde bulunan bu çeşme Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından, Büyükliman'da bulunan tersane içinde yaptırılmıştır (H.11994, M.1784). Tersane zamanla yok olup gitmesine karşın, çeşme plaj içinde bulunmakta olup, su akışı yoktur. Kitabesinde şöyle yazmaktadır: Şevkile bir tarih - i mâ tenden çıkardım fikr idüp İtdi icra bu yeni Tersane de âb - ı lâtif 1199". )
- HASAN PAŞA (KAPTAN GAZİ) ÇEŞMESİ :
( Hacı Osman Bayırında olduğu (H. 1315, M.1897) "İstanbul Çeşmeleri" kitabında belirtilen ve kullanılmadığı bildirilen bu çeşmeye rastlanmamıştır. Büyük bir olasılıkla Hacı Osman yolu yapımı sırasında ortadan kaldırılmıştır. Çeşmenin ayna taşında çift çapa resmi ve kitabesinde şöyle bir yazı varmış. "Esbak Kapudan - ı derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa merhumun hayratıdır" (Sene 15 Eylül 1313). )
- HASAN PAŞA (KAPTAN GAZİ) ÇEŞMESİ :
( Çayırbaşı'ndaki Cerrah Mahmut Efendi Camii bahçe duvarına bitişik tek yönlü büyük hazneli duvar çeşmesidir (H.1197, M.1782). Bu camiye, onarımını yaptırdığı için Cezairli Gazi Hasan Paşa Camii de denilmektedir. Çeşmenin iki kitabesi vardır. Kitabelerin altında ise bir kabartma çapa resmi vardır. Kitabede şöyle yazmaktadır: Hâlâ Kapudan - ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa Hazretleri işbu çeşmenin ve mâ - ı lezîzinin yollarının tamir - i küllî ile müceddeden tamir ve terminine muvaffak olmalarıyla nâm - ı nâm - ı müşireleri hayr ile tezkir olunmak niyaziyle bu mahalle işaret olunmuştur" (1197). Alttaki ikinci kitabede ise şöyle yazıyor: Bu çeşmede asla saka gediği yoktur" Bu ifadeden anlaşılmaktadır ki, sakaların (su satıcılarının) su alıp satması hakları yoktur (Su almaları yasaktır). )
- HASAN PAŞA (KAPTAN GAZİ) ÇEŞMESİ :
( "İstanbul Çeşmeleri" kitabında bu çeşmenin de Çayırbaşı'ndaki Cerrah Mahmut Efendi Camiinin önünde olduğu belirtilmektedir H.1197, M.1782). Ne var ki bu çeşmede yerinde yoktur ve herhangi bir kalıntısı da mevcut değildir. Yol tanzim çalışmaları ve ana caddenin genişletilmesi sırasında yıkılıp ortadan kaldırıldığı anlaşılmaktadır. )
- HASÂRET[Ar.] ile HASÂRET[Ar. çoğ. HASÂRÂT]
( Zarar, ziyan. İLE Sıvık, sulu şey. Koyulaşıp katılaşma. )
- HASAT/HASAD ile/ve/||/<>/> SON HASAT/AFARA
( Ürün kaldırma, ekin biçme işi. | Bu yolla elde edilen ürün. İLE/VE/||/<>/> Son hasat.[3. hasat] )
- HASAT ile TAHSİLAT
( Ürün kaldırma, ekin biçme işi. | Bu yolla elde edilen ürün. İLE Alacakların toplanması ya da süresi içinde ödenmeyenlerin yasal yollarla alınması. )
- HASBEK, ALİ HAYDAR (FATİH, 1881 - 1958) :
( Sarıyerli hukuk adamı. Deli Müftüler ailesinin mensubu olup, dava vekili olarak yıllarca Sarıyerlilerin sorunlarının halli için uğraşı verdi. )
- HASBETEN[Ar.] ile HASBÎ[Ar.]
( Karşılıksız, parasız, bedava. İLE Karşılıksız, parasız, bedelsiz, bedava. | Gönlüllülükle, beklentisiz, Allah rızâsı için yapılan iş, hizmet, emek, katkı. )
- HASED ile BUHUL ile ŞUH ile GIPTA
ile/değil/yerine/></>/<
SEHÂVET ile İSÂR ile CÛD ile FAKR ile MAHV
( | "Bende yok, onda da olmasın." İLE "Bende var ama onda olmasın". İLE "Onunki, benim olsun". İLE "Onda var, bende de olsun". |
İLE/DEĞİL/YERİNE/>>/<
| "Bende var ama onda da olsun". İLE "Benim değil onun olsun". İLE "Benim yok ama onun, olsun". İLE "Onda yok, bende de olmasın". İLE "[Paylaştığı/bölüştüğü halde ...] Bir şey mi vermişim/z?". | )
- HASED/HASET değil/yerine/= KISKANÇLIK, ÇEKEMEMEZLİK | HAKKI ÖRTMEK [KÖKÜ KÜFÜRDÜR]
- HASEN[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL
- HASEN[Ar.] ile HASENE[Ar.]
- HASEN[Ar.] ile MUBÂH/MÜBÂH[Ar.]
- HASENÂT[< HASENE] ile İNFÂK
( İYİLİKLER, HAYIRLI İŞLER, GÜZELLİKLER )
- HASEP <> HASSA/HASİYET
( Kişisel özellikler, nitelikler. <> Özgülük, hassa. | Yarar, etki. )
- HAŞERE[Ar. çoğ. HAŞERÂT] -ile
( Küçük böcekler. | Arı, karınca, örümcek, akrep, fare, yılan ve benzerleri gibi küçük hayvanlar, böcekler. )
- HASH[İng.] değil/yerine/= ÖZET DEĞER
- HASÎB[Ar.] ile HASÎB[Ar.] ile HÂSİB[Ar.]
( Ucuzluk, bolluk yer. | Hayır sahibi, eli açık, cömert. İLE Değerli, itibarlı, saygın/muhterem, yetenek sahibi. | Sayman, muhasebeci. | Allah'ın sıfatlarından. İLE Hesap eden/edici. )
- HÂSİF[Ar. < HUSÛF] ile HASÎF[Ar.]
( Sararmış, rengi, parlaklığı kalmamış. İLE Aklı başında, olgun, hasâfetli. )
- HASIL ile HÂSIL[Ar.] ile HAŞIL
( Yeni başak tutmaya başlamış ekin. İLE Olan, ortaya çıkan, görünen. İLE Dokumacılıkta kullanılan, unlu ya da çirişli sıvı. [ÇİRİŞ: Çirişotunun kökünün öğütülmesiyle yapılan ve su ile karıştırılarak tutkal gibi kullanılan, esmer, sarı bir toz.] )
- HÂSILA[Ar.] ile/ve/<> HÂSILAT[Ar.]
( Bir işten elde edilen sonuç. Elde edilen kazanç. | Sonuç, netice. İLE/VE/<> Herhangi bir işten husûle gelen şeyler, temettü', yarar/fayda, îrât, vâridat, gelir, kazanç. | Ürün. )
- HÂSILAT[Ar.] ile PARSA[Fars.]
( Ürün. | Gelir, kazanç. İLE Bir izleyici topluluğu önünde yapılan gösteriden sonra toplanan para. )
- HAŞÎM[Ar.] ile HÂŞİM[Ar.]
( Gösterişli, haşmetli. | Ezen, yaran, kıran, parçalayan. İLE [Çorba vb. şeylere] Kuru ekmek kırıntısı doğrayan. )
- HASIM ile/değil/yerine HISIM
( Yağı, düşman. İLE/DEĞİL/YERİNE Akraba, yakın. )
- HASİP HANIM YALISI :
( Rumelihisarı, Baltalimanı üzerinde bulunan bu tarihi yalı 18. yy. sonlarında yapılmış olup, Nasip Hanım'a aitti. 1902'de Posta ve Telgraf eski Nazırı Hüseyin Hasip Efendiye geçti. Tanker çarpması sonucu yıkılan yalı yeniden yapıldı ise de tarihi hüviyetini kaybetti. )
- HAŞ(I)R-NEŞ(İ)R OLMAK ile YAKINLIK
- HAŞIR-NEŞİR ile/ve MED-CEZİR
- HASÎR[Ar.] ile HÂSİR[Ar. < HASRET] ile HÂSİR[Ar. < HASÂR | çoğ. HÂSİRÂN, HÂSİRÎN, HÂSİRÛN] ile HÂSÎR[Ar.]
( Feri gitmiş, donuklaşmış göz. | Hasret çeken. İLE Hasret çeken, merâmına nail olmayan. | Çıplak, silahsız, eliboş, savunmadan âciz. İLE Zarara, ziyana uğrayan. İLE Hasır. | Söyler ya da okurken dili tutulan. )
- HASIRALTI değil HASIR ALTI
- HASL ETMEK ile/ve/değil/yerine VASL ETMEK
- HAŞLAK, AHMET (İZMİR, 1971) :
( Pektim Spor Kulübünden transfer edildi ve iki sezon (1995 - 1997) lacivert - beyazlı kulüpte tescilli kaldı. Bu süre içinde 55 lig, 3 kupa olmak üzere 58 resmi ve ayrıca 29 özel maçla birlikte 87 maçta Sarıyer forması giydi. Lig maçlarında 5, özel maçlarda 2 gol attı. D.Ç. Karabükspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )
- HASM[Ar.] ile HASM[Ar. çoğ. HUSÛM]
( Kesme, kesip atma, kesin olarak hal ve fasletme. İLE Düşman. | Karşı taraf, muhâlif. )
- HASNÂ[Ar.] ile HASNÂ'[Ar.]
( Namuslu bayan. İLE Güzel bayan. )
- HASR[Ar.] ile HASR[Ar.]
( Sıkıştırma, dar bir yerin içine alma. | Hereketten men etme, etrafını çevirme. | Mahsus kılma/kılınma. | Vakfetme, tahsîs etme. | Zaman ayırma. | Konuşurken ya da okurken tutulup kalma. İLE Böğür. | Bel. )
( HÂSIRA: Boş bögür. )
- HASR[Ar.] ile İHSÂR[Ar.]
- HAŞR değil/yerine/= TOPLA(N)MA
- HASRET ve/<> GURBET
- HASRET[Ar.] ile/değil HASLET[Ar.]
( Özlem. İLE Huy, doğa, mizac. )
- HASRET ile/ve HAYAL
( "Öldürür." İLE/VE "Diriltir." )
- HASRET değil/yerine/= ÖZLEM
( (")İnsan("), (")bireyler(") içinde, birey'e özlem duyarak yaşar. )
- HÂSS[Ar. çoğ. HAVÂS] ile HÂSS[Ar. < HİSS] ile HASS[Ar.] ile HASS[Ar.]
( Özel, mahsus. | Hükümdarın kendine özgü olan. | Saf, hâlis. | Osmanlı döneminde, devletin büyüklerine ayrılan ve yıllık geliri yüzbin akçadan yukarı olan arazi. İLE Hisseden, duyan. İLE Birini bir işe teşvik etme, kandırıp ayartma. İLE Alçak, adi. | Marul. )
- HASSAS (KONU) ile ÖZEL (KONU)
- HASSAS[Ar.]/SANTİMANTAL[Fr.] değil/yerine/= DUYARLI
- HASSASİYET ve/<>/>/< HAYSİYET
- HASSAS/LIK ile/ve/<> PAYLAŞIM
( SENSITIVENESS vs./and/<> SHARING )
- HASTA NAKİL AMBULANSI değil SAYRI TAŞIMA ARACI, CANKURTARAN
- SAYRI/HASTA SAHİBİ ile/değil SAYRI/HASTA YAKINI
- HASTA ile/ve/değil/<> FARKLI
( [not] PATIENT/SICK vs./and/but/<> DIFFERENT )
- HASTA ile/ve/değil/||/<>/< YASTA
- HASTALIĞI, ZİHİN/DÜŞÜNCE GÜCÜYLE:
"İYİLEŞTİRMEK" ile/ve/<>/değil/yerine İLERLEMESİNİ ENGELLEMEK
- HASTALIK GECİKTİRME ile/ve HASTALIK ÖNLEME
- HASTALIK:
KİŞİLERDE ile/ve/değil/||/<>/< İLİŞKİLERDE
- HASTALIK SONRASI SÜMÜK (TADI) ile BALGAM (TADI)
- HASTALIK TIBBI ile/ve/||/<>/< SAĞLIK TIBBI
- HASTALIK ile/ve/değil/yerine HAL
- HASTALIK ile/ve/değil HASTA
( Hastalık yoktur, hasta vardır! [Her hastanın kendi özel/"karmaşık" durumu ve hastalığı vardır.] )
( [not] DISEASE/ILLNESS vs./and/but PATIENT/SICK )
- HASTALIK ile KALITSAL/IRSÎ HASTALIK
( DISEASE vs. HEREDITARY DISEASE )
- HASTA/LIK değil/yerine/= SAYRI/LIK / SAYRU
- HASTALIKLI BAĞIMLILIK ile/değil/yerine/||/<>/< SAĞLIKLI BAĞIMLILIK
( )
- HASTE[Fars.] ile HÂSTE[Fars.] ile HÂSTE[Fars.]
( Hasta, rahatsız, sayrı. İLE Ayağa kalkmış. | Uzanmış. İLE İstenilmiş, istenilen. )
- HAT SÂHİBİ ile/ve/değil/<> HAL SÂHİBİ
- HAT ile HAD
( LINE vs. LIMIT/BOUNDARY )
- HÂT ile/değil HATT
- HAT ile/||/<> HATT MÜSTAKÎM
( Çizgi. İLE/||/<> Doğru. | Varsayılan iki nokta arasını bağlayan en kısa çizgi. )
- HAT ile/ve/> SATH ile/ve/> ŞEKİL
( Tek boyut. İLE/VE/> İki boyutlu. İLE/VE/> Üç boyutlu. )
- HATA/KUSUR ARAMAK/BULMAK (İÇİN/ÜZERE) ile/değil/yerine BİR EKSİĞİNİ/HATASINI (DAHA) DÜZELTTİRMEYE ARACI OLMAK
- HATA PAYI ile/ve/<> HATA OLASILIĞI
- HATA-SEVAP değil HATA-SAVAB
- HATA ile AÇIK, HESAP AÇIĞI
( MISTAKE vs. BLANK/DEFICIT )
- HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> AĞMAN
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Eksiklik, kusur, ayıp. )
- HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> APTALLIK (ETMEK)
- HATÂ ile ATÂ
( Kuldan. İLE Allah'tan. )
- HATA ile/ve/değil/<> ATÂLET
- HATA ve/<> CİDDİYE ALINMAMA
- HATA ile/ve/değil/||/<>/< ÇIKMAZ "SOKAK"
( İnsanda/kişide[kişinin emeğinde, üretiminde, davranış ve tutumunda, sözünde/yazısında/çiziminde, yeğlemesinde ve seçiminde] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Doğada/fizikte/kimyada, dirimbilimde. )
- HATA ve/||/<>/< DENEME
( Hata yapmış olman, denediğin anlamına gelir. Denemeden, vazgeçme! )
( MISTAKE and TRIAL )
- HATA ile/ve/||/<> DENEYİM
( Hatalarımız, deneyimimizi artırır; deneyimlerimiz de hatalarımızı azaltır. )
- HATA ile/değil FARK
( Kişiler arasında ve kişisel özelliklerde/"eksikliklerde", hata değil, ancak fark olabilir. )
- HATA ile/ve/||/<>/< GURUR
- HATÂ'[Ar.] ile Hatâ[Ar.]
( Yanlış, yanlışlık, yanılma. | Günah. | Kusur, kabahat. İLE Kuzey Çin. )
- HATÂ[Ar.] ile HATA'[Ar.]
- HATA ile HATHA
- HATÂ[Ar.] ile/değil HATTÂ[Ar.]/DAHASI ile/değil HATTA
( Yanlış. İLE Dahası. İLE Sınırda[hat üzerinde]. )
- HATA ile HELÂK
( MISTAKE vs. DESTRUCTION )
- HATA ile/ve/||/<>/> İHLÂL ile/ve/||/<>/> İKRAR
- HATA ile/ve/değil İHMAL
( [not] MISTAKE vs./and/but NEGLIGENCE )
- HATA ile/ve/<>/değil/yerine İSABETSİZLİK
- HATA ile/ve KAZÂ
- HATA'[Ar.] ile LAHN[Ar.]
- HATA ile/ve/değil/< NİYET BOZUKLUĞU
- HATA ile/ve SONUÇ
( MISTAKE vs./and RESULT/CONSEQUENCE )
- HATA ile TUTUM
( Aynı hatayı, iki kez yapamayız. Birincisi hataydı belki fakat ikincisi, artık bir yeğlemedir, yanlış bir tutumdur. )
( MISTAKE vs. ATTITUDE )
- HATÂ değil/yerine/= YANLIŞ
- HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> YETERSİZLİK
- HATA ile/ve/değil/||/<>/> (YÜKSEK) BEDEL
- HATADAN:
ÇEKİNMEK ile/değil KAÇINMAK
- HATAİ/HATAYİ ile/||/<> ALTILI ÇİÇEK
( Doğu Asya kökenli süsleme motifleri öbeği. Stilize edilmiş şakayık, nar, iri gonca ve sapları başlıca ögeleridir. İLE/||/<> Enine kesitli altı yapraklı hatayi. )
- HATALARI/NI ...:
KABUL ET! ve/||/<>/> DERS AL! ve/||/<>/> TEKRARLAMA!
- HATALARINLA:
[ya] YÜZSÜZLEŞMEK ya da/değil/yerine YÜZLEŞMEK
( Kişinin, kendiyle yüzleşmeye yüzü yoksa, başkalarının hatalarıyla oynar durur. )
- HATALU'L-LİSÂN[Ar.] ile ZELEKU'L-LİSÂN[Ar.]
- HATÂR[Ar.] ile HATAR[Ar. çoğ. HATARÂT]
( Çadır eteklerine bağlanan parça. | Bir şeyin etrafını çevreleyen pervaz, çember gibi şeyler. İLE Tehlike. )
- HATAR ile/ve/> HAVF
( Tehlike. İLE/VE/> Korku. )
- HATÂT[Ar.] ile HATÂT[Ar.] ile HATTÂT[Ar.]
( Cilt yangısından/iltihabından meydana gelen kabukların soyularak iyi olanları. İLE Bağırma, çığırma. İLE El yazısı çok güzel olan sanatkâr. Hatt[güzel yazı] sanatçısı. )
- HATAYA ŞANS VERMEK değil HATA(YA) (YAPMAYA DA) FIRSAT VERMEK
- HATÂYÎ[Ar.] ile Hatâyî[Ar.]
( Hatay kumaşı. | Süslemede/tezhipte açılmış nilüferi andıran bir çiçek motifi. | Tezhipte, merkezini hatâyî denilen çiçek motifi işgal etmek üzere birbirine geçmiş spiral dallardaki çiçek motiflerinden oluşan süsleme tarzı. | Güzel sanatlarda kullanılan ve Çin'de pirinçten yapılan bir kâğıt cinsi. İLE Hatay'a ait, Hatay ile ilgili. )
- HATEM:
"SONLANMA" değil BÜTÜNLEŞME/OLGUNLAŞMA
- HÂTEM[Ar.] ile Hâtem[Ar.]
( Mühür, üstü mühürlü yüzük. İLE Arap kabîleleri arasında tanınmış "Tayyi" kabîlesine mensup ve cömertliğiyle ünlü olan "İbnü Abd-illâh Bin Sa'd"ın takma adı. | Çok cömert. )
- HÂTEMÎ[Ar.] ile HÂTEMÎ[Ar.]
( Hâtem'e mensup. İLE Mühürle ilgili. | Mühür yapan. )
- HATEMOĞLU İLKÖĞRETİM OKULU :
( Çamlıktepe (Derbent) mahallesinde 1974'te Çamlıtepe İlkokulu adıyla eğitim ve öğretime başladı. 1984'te yeni derslikler ilavesi ile büyütüldü ve ismi de Hatemoğlu İlköğretim Okulu olarak değiştirildi. )
- HÂTİB[Ar.] ile HATÎB[Ar. çoğ. HUTEBÂ]
( Hitâbeden, söz söyleyen. İLE Camide hutbe okuyan. | Düzgün konuşan. )
- HATİCE HATUN ÇEŞMESİ (NALBANT ÇEŞME) :
( Maden mahallesinin üst kısmında, Nalbant Çeşme mevkiinde Zekeriyaköy yolu üzerinde basit bir köşe başı çeşmesidir (H.1212, M.1797). İzzet Baba Restaurantın bahçe duvarı yapılırken, çeşmenin bahçe duvarının içine alınması sonucunda sadece ayna taşı ile kitabe meydanda bırakılmıştır. Kitabesi okunacak gibi değil. Çeşmeyi Hadice oğlu Nalbant Mehmet Ağa yaptırdığı için, çeşmenin bir diğer ismi de Nalbant Çeşmedir. Kitabesinde şöyle yazıyordu: Sahib - ül hayret vel - hasenat/ Hadice Hatun binti/ Nalbant Mehmet Ağa" Sene 1212. )
- HATİCE SULTAN ve/<> MERLING (ve YAZIŞMALARI)
- HATİP değil/yerine/= SÖZEN
- HATIR ile DEĞER
( INFLUENCE/CONSIDERATION vs./and WORTH )
- HATÎR/HATTÂR/HATÛR[Ar.] ile HATÎR[Ar.]
( Hilekâr. İLE Şan ve şeref sahibi. | Yüce, ulu. | Tehlikeli, muhataralı. )
- HÂTIRÂ değil HÂTIRA
- HATM ETMEK ile/ve/<> HAZM ETMEK
- HATRINA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYRINA
- HATT[Ar. çoğ. HUTÛT] ile HATT[Ar.]
( Çizgi. | Satır. | Yol. | Yazı. | Buyruk/ferman, sultan yazısı. | Sıra, saf. | Gemiler için hareket istikameti olarak belirtilen taraf. | Yalnız uzunluğu olan boyut/buut. | Gençlerde terleyen bıyık/sakal. | Parmağın onikide biri olan bir ölçü. İLE Aşağı inme/indirme. | Oyunda taş çıkarma. )
- HATT ile ŞEYH HAMDULLAH KARAHİSAR HATTI
- HATTA[Ar.]["HATA" değil!] değil/yerine/= DAHASI
- HATTAT HÂMİD
- HATTAT HÜSEYİN EFENDİ TEKKESİ :
( Emirgan'da bulunan bir Kadiri tekkesi idi. )
- HATTAT["HATAT" değil!] ile KÂTİP
( ... ile TUSSİ-TUSSİ: Mektup yazıcısı. [TUSSİ: Mektup] )
- HATTAT'IN/"USTA"NIN YAZDIKLARININ, ...:
HEM KENDİNİN, HEM DE HERKES TARAFINDAN OKUNABİLENLERİ ile/ve/||/<> SADECE KENDİNİN OKUYABİLDİKLERİ ile/ve/||/<> NE KENDİNİN, NE DE BAŞKASININ OKUYABİLDİKLERİ
- HATT-I MÜBAS değil/yerine/= TEĞET
- HAUSDORFF İLE COMPACT İLE CONNECTED ile/||/<> TOPOLOJİK ÖZELLİKLER
( Temel topolojik uzay özellikleri. )
( Formül: X = U ∪ V İLE U ∩ V = ∅ )
- HAVA ATMAK ile/ve/değil/yerine/||/</>< HAVA KATMAK
- HAVA "ATMAK" ile/değil/yerine PAYLAŞMAK
- HAVA CIVA" ile HAVACIVA
( Değer ve önemi olmayan, boş, etkisiz. İLE Sığırdiligillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen ve köklerinden kırmızı boya elde edilen bir bitki. )
( ... cum ALKANNA TINCTORIA )
- HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM
( 21 - 22 derecenin altında ve üstünde olan ortamlarda, kişilerin, konu ne kadar önemli olursa olsun toplantılarda konuşmacıya beş dakikadan fazla odaklanamadıkları araştırmalar sonucu tespit edilmiştir. )
( Günümüz belediye yönetmeliklerinde, apartmanlardaki kalorifer kazanları ve ısılar için şu yönerge vardır: "Dışarıda havanın ısısı 17 derecenin altına düştüğünde kalorifer yakılmak zorundadır. Oda sıcaklıkları ortalama 21 - 22 derece dolayında olmalıdır." )
( Hayvanların iklimin genel gidişine göre doğurdukları ve doğacak yavru sayısını ayarladıkları tespit edilmiştir. )
( Bitki tohumlarının belirli bir ısı ve nem olmadıkça filizlenmediği bilinmektedir. )
( Ağustos böcekleri, 17 yıl toprak altında yetişir. Havanın 17 C olduğu günün gecesi dışarı/yüzeye çıkar. İki günde ağaçların tepesine ulaşmaya çalışırlar. )
( ERZE[Fars.]: Eski yönteme göre yeryüzünün bölündüğü yedi iklim.[yedi parçadan birinci iklim, ekvatora yakın olan bölge. )
( ... ile/ve/<>/değil MERZÜBÛM )
( [not] WEATHER vs./and/<>/but CLIMATE )
( VAYU ile/ve/<>/değil ... )
- HAVA KESESİ ile AKCİĞERDEKİ HAVA KESECİĞİ
( AIR BLADDER vs. ALVEOLUS )
- HAVA KİRLİLİĞİ ile/ve/değil/||/<> İÇ ORTAM/MEKÂN HAVA KİRLİLİĞİ
- HAVA TAHMİNİ ile/ve/||/<>/> SEL UYARISI
( Bölgesel. İLE/VE/||/<>/> Noktasal. )
( )
- HAVA[Ar.] değil/yerine/= GÜNZEL | EZGİ | KALIK
- HAVA ile HAVVA
- HAVA/AMBİYENS[Fr.]["AMBİYANS" değil!] değil/yerine/= ORTAM
- HAVA ile/ve SOLUK/NEFES
- HAVA ile/ve/||/<>/> YEL/RÜZGÂR
- HAVA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZİHNİN
( Hava, nasıl olursa olsun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Düşünce/zihin/hâl havan iyi olsun. )
- HAVADAR[Ar., Fars.] değil/yerine/= YELEÇ/YELEKEN
( Yüksek ve çevresi açık yer. )
- HAVALE ile İHÂLE
- HAVALİMANI değil HAVAALANI
( ... değil PERVÂZ-GÂH )
- HAVANDA SU DÖVMEK ve/||/<> PATİNAJ ile/ve/değil/||/<> TOP ÇEVİRMEK
- HAVANTEPE CAMİİ :
( Yenimahalle'nin Havantepe yerleşik bölgesindedir. Osmanlı mimarı tarzında yapılmış olmasına karşın tarihi bir özelliği yoktur. Cami 1990'da ibadete açıldı. )
- HAVANTEPE KÜÇÜK PARK :
( Yenimahalle'nin Havantepe yerleşim bölgesinde ve Havantepe Camiini, geçtikten sonra sağ tarafta yer alan küçük parktır. )
- HAVANTEPE :
( Yenimahalle, Rumelikavak, Maden ve Sarıyer'in üst kısmında yer alır. Yüksek gerilim hattı buradan geçer. Denizden yüksekliği 175 metre civarındadır. Denize bakan cephesinde korunma amacı ile yapılan büyük bir korgan ve askeri birlik bulunuyordu. Havantepe'nin en tepesi büyük bir düzlük alandı. Burada Yenimahalle ve Rumelikavaklı gençlerin oynadığı bir futbol alanı bulunuyordu. Gecekondulaşmanın yoğunlaştığı bir dönemde Havantepe aynı ismi taşıyan bir yerleşim bölgesi meydana geldi. )
- HAVAS ile HAVÂS
( Nitelikler. İLE Duygular. )
- HAVAS ile/ve/||/<> LEVÂZIM
- HAVÂSS[Ar. < HÂSSE] ile HAVÂSS[Ar. < HASS/HASSA]
( Duygular, hasseler. İLE Hassalar, keyfiyetler. | Saygın/muhterem olanlar. | Bazı manevi etkiler için okunan dualar. )
- HAVAYA GİRMEK ve BUNALIMA GİRMEK
- HAVF[Ar.]/FOBİ[İng.] değil/yerine/= YILGI, KORKU, KORKMA
( Belirli nesneler ya da durumlar karşısında duyulan, olağandışı güçlü korku, dehşet. )
- HAVF ile HAVF Ü RECÂ
( Sevgdiğini gücendirme korkusu. İLE [örnek] İki aslan'ın görüş mesafesinin arasında olmak. )
- HAVLU KULLANIMINDA ...
( "Sudan(banyodan/duştan/denizden vs.) çıktıktan sonra, doğrudan havluyla kurulanmak." İLE/YERİNE Elimizle gövdedeki ve saçlardaki suyu sıyırdıktan sonra havluyla kurulanmak. )
- HAVLU ile/değil AVLU[Yun.]/HANAY/SAHN[Ar.]/HAYAT[Ar. < HIYÂT]
( Gövdenin çeşitli yerlerinin kurulanmasına yarayan dokuma bez. İLE Bir yapının ya da yapı öbeğinin ortasında kalan, üstü açık, duvarla çevrili alan. )
- HAVLU ile/ve/değil PEŞKİR[Fars. PÎŞ-GÎR]
( ... İLE/VE/DEĞİL Havlu olarak kullanılmasının yanısıra, elbezi ya da peçete olarak da kullanılabilmektedir. | İnce havlu. )
- HAVLU ile/değil PEŞTAMÂL[< Fars. PÜŞT-MÂL), MİZER/NİTÂK[Ar.]
( ... İLE/DEĞİL Hamamda, örtünmek ve kurulanmak için kullanılan ince dokuma. | İş yaparken, bele bağlanan, uzun, geniş dokuma. | Başa örtülen dokuma. )
( PÎŞ-GÎR[PEŞKİR şeklinde galat olarak kullanılmıştır.] ile PÜŞT-MÂL[: Arka örten/silen şey.] )
- HAVRÂ[Ar. çoğ. HÛR] ile HAVRA[İbr.]
( Âhû gözlü. İLE Yahudilik tapınağı, sinagog. | Çok gürültülü yer. )
- HAVUÇ ile KUM HAVUCU
- HAVZ[Ar.] ile HAVZ[Ar.] ile HAVZ[Ar. çoğ. HİYÂZ]
( Etrafı çitle çevrili yer. İLE Suya girme. | Sakınılacak işe girişme. İLE Havuz. )
- HAY TEK[İng. < HIGH TECH] değil/yerine/= YÜKSEK TEKNOLOJİ
- HAYA[Fars.] ile HAYÂ'[Ar.] ile AYA
( Erbezi, husye/husâ, testis. İLE Utanma, utanç. | Namus, edep. | Günahtan kaçınma. İLE Avuç içi. )
- HAYAL GÜCÜ:
TEKRARLAYICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YARATICI
( IMAGINATION: PRODUCTIVE instead of/vs./||/<>/> REPRODUCTIVE )
- HAYAL KIRIKLIĞI ile/ve/değil/<> YAŞANABİLECEK MUTLULUK
( İnsanı en çok üzen, hayal kırıklığı değil yaşanabilecekken yaşanamayan mutluluklardır. )
- HAYAL KIRIKLIĞI(NA UĞRAMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜZÜLMEK
- HAYAL-MEYAL/MAYAL (ANIMSAMAK)
- HAYAL OLAN ile/ve/||/<>/> "YALAN OLAN"
- HAYÂL değil/yerine/= DÜŞ(LEM)/SAYIK
- HAYAL ve HEYECAN
( TO IMAGINE and EXCITEMENT )
- HAYAL ile/ve/||/<>/> OLANAKLI ile/ve/||/<>/> GERÇEK
( Konuşuyorsak. İLE/VE/||/<>/> Öngörüyorsak. İLE/VE/||/<>/> Planlıyorsak. )
- HAYAL ile VEHİM
- HAYALHÂNE ile/ve/||/<> HÂFIZA/BELLEK
( Tekil biçim deposu. İLE/VE/||/<> Tekil anlam deposu. )
- HAYALÎ[Ar.]/FANTASTİK[Fr. FANTASTIQUE/İng. FANTASTIC] değil/yerine/= DÜŞLEMSEL
- HAYALÎ ile/değil/yerine/>< HAKİKÎ
- HAYAL(İN)DEN "YOLA ÇIKMAK" ile/değil/yerine HAYALLER(İN)DEN YARARLANMAK
- HAYALÎYÛN ile/ve/||/<>/>< HAKİKİYÛN
- HAYALLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAM/HAYAT
- HAYAT AĞACI ile BİLGELİK AĞACI
( ... İLE Meyvesi yenilmemesi gereken. )
- HAYAT AĞACI ile/ve/değil/yerine/<> BİLGELİK AĞACI
( Sempatik sinir düzeni/sistemi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Parasempatik sinir düzeni/sistemi. )
( Gövde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Sinir düzeni/sistemi. )
- HAYAT GÜZEL YAŞAMAYA DEĞER"
değil
HAYAT, GÜZEL! YAŞAMAYA DEĞER!
ile/ve/ya da/||/<>
HAYAT, GÜZEL YAŞAMAYA DEĞER
( Yazıda noktalamanın/virgülün ve konuşmada vurgunun/duraklamanın/yuvarlamamanın önemi. )
- HAYAT SOKAK :
( Merkez Sarıyer'de Kocataş dağ silsilesinin eteğinde ve eski Sarıyer Kaymakamlık binasının arkasında (Şimdi Sarıyer Müftülüğü) bulunmaktadır. Sokağın üst kısmı ağaçlıktır. Buradan "Kumsal suyu" çıkar. Suyun kum dökme özelliği olması nedeni ile sokağa Hayat Sokak denilmiştir. )
- HAYAT[Ar.] ile HAYAT
( Yaşam, dirim. | Doğumdan, ölüme kadar geçen süre, ömür. | Yaşam biçimi, içinde yaşanılan koşulların tümü, yaşantı. | Meslek ve durum. | Geçim koşullarının tümü. | Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma. | Canlı varoluşu, yaşamayı sağlayan koşulların tümü. | Bir kişinin yaşamöyküsü. İLE Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir ya da birkaç yanı açık sofa. | Avlu. | Balkon. )
- HAYÂT ile HAYÂT-I CÂVİDÂN[Î]/SÜREKLİ YAŞAM
( Dirilik, canlılık. İLE/VE/||/<>/>/< Sürekli yaşam. )
- HAYAT ve/||/<>/> İLİM ve/||/<>/> SEMİ ve/||/<>/> BASAR ve/||/<>/>
KUDRET ve/||/<>/> İRÂDE ve/||/<>/> KELÂM ve/||/<>/> TEKVÎN
- HAYÂT[Ar.] değil/yerine/= YAŞAM
- HAYATİ ile/ve/değil/||/<> MERKEZİ
- HAYATÎ[Ar.]/SURVIVAL[İng.]/VITAL[İng.] değil/yerine YAŞAMSAL
- HAYATI/NI YAŞAMAK ile/değil/yerine ADAM OLMAK
- HAYATINI YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine HAYATI YAŞAMAK
- HAYBE/T[Ar.] ile HEYBET[Ar.]
( Boş, işe yaramaz, anlamsız iş. İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )
- HAYDAN GELEN HUYA GİDER ile HAY'DAN GELEN HU'YA GİDER
- HAYDAR ALİYEV PARKI :
( Kireçburnu Mahallesindedir. Restauranların yanından Çayırbaşına doğru uzanan ve benzin İstasyonuna kadar ulaşan büyük bir alanı kapsamaktadır. Kireçburnu'nda liman yanındaki Nadir Nadi Parkının 2005'te adı Haydar Aliyev olarak değiştirilirken park da eski özelliğinden uzaklaştırıldı. Bu büyük park Azerbaycan Hükümetinin de destek vermesi ile yeniden yapılmış ve parka vefât eden Azerbaycan Cumhur Başkanı Haydar Aliyev'in ismi verilmiştir. Parkta bir adet Haydar Aliyev Heykeli ve bir de Atatürk büstü bulunmaktadır. Park çok amaçlı olarak kullanılmakta ve her yıl Mayıs ayında Sarıyer Belediyesi tarafından tertiplenen "Sarıyer Edebiyat Günleri" yapılmaktadır. )
- HAYDAR DOĞ KÖŞKÜ :
( Yenimahalle Pazarbaşı'nda Jandarma Karakolunun batısında ve Haydar Efendi sokaktadır. 20. yy. başlarında yapılan bu muhteşem köşk ve bakımlı bahçesi zamanla harap oldu ise de el değiştirince yıktırılarak aslına sadık kalınarak yeniden yapıldı. )
- HAYDAR DOĞ SOKAĞI VE HAYDAR EFENDİ SOKAK :
( Yenimahalle'nin Pazarbaşı bölgesinde yer alan iki sokaktır. Burada ikamet Eden İğneadalı Haydar Doğ'un beyin Milli Mücadele sırasında verdiği büyük mücadele nedeni ile iki sokaktan birine "Haydar Doğ Sokağı", diğerine de "Haydar Efendi Sokağı" adı verildi. Haydar Bey, Milli Müacedele sırasında Trakya Paşaeli Müdafaa - 1 Hukuk Cemiyeti mensubu idi. Bu Cemiyet Anadolu Müdafaa - i Hukuk Cemiyeti ile birleşti. Haydar Doğ bu kuruluşların içinde M.M: Grubu da dahil Anadolu'ya silah ve cephane kaçırılması işlerinde görev yaptı. Sarıyer'de pek çok derneğin kurulmasına öncülük yaptı kurucu oldu. Bir kadirbilirlik örneği olarak Yenimahalle/Pazarbaşında iki sokağa adı verildi. )
- HAYDAR ile ESAD
( Arslan | Cesur, yiğit. | HZ. Ali. | ÖLÜMSÜZ DİRİ[HAYY] )
- HAYIR:
"BİR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (")BİN(")
( [(")İstediğimiz(") ...] Oluyorsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Olmuyorsa. )
- HAYIR! DİYEBİLMEK ve/||/<>/> ÖNCELİKLİLERİN BELİRLENMESİ ve/||/<>/> YAKINMAMAK
- HAYIR İŞ(LER)İ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET
- HAYIR ile/ve DEĞİL ile/ve YOK ile/ve HİÇ
( Hiç, yoktan iyidir. )
( NO vs./and NOT vs./and NON-EXISTENT/ABSENT/THER IS/ARE NOT vs./and NOTHING )
- HAYIR! ile EVET!
( LÂ ile NEAM )
( NO vs. YES )
( NON avec OUI )
( NEIN mit JA )
( NO con SÍ )
( NO con Sİ )
- HAYIR ile HAYIR!
( "Yarar", iyilik, doğruluk, hoşluk. İLE Yanıt niteliği. | Öteki dillerdeki dilsel ve kavramsal karşılığı/kullanımı, Türkçe'de aynı biçimde değildir.
Anadolu kültürü ve geleneğindeki olumlama yaklaşımıyla olumsuz olana yapıcı bir ad verme ya da sözcük kullanma eğilimi/yeğlenmesi, bu sözcükte de yansımasını bulmuştur.
"Hayır!" sözcüğünün ve kullanımının sonundaki ünlem işareti ve vurgusu kalktığında, olumsuz olana olumsuzluğunu yansıtacak bir tanım/ifade yerine o olumsuzluktan sonraki olası olumluya zihni/dikkati yöneltmek üzere kullanılmıştır.
( HAYIR!'DA HAYIR VARDIR! )
[ Siz de hemen şimdi (ya da en kısa sürede) kendi HAYIR!'larınızı belirleyiniz! ]
& )
- HAYIR ile/ve/||/<> HIZIR ile/ve/||/<> KADİR
( [Bil!] Her olayı. İLE/VE/||/<> Her geleni. İLE/VE/||/<> Her geceyi. )
- HAYIR ve/||/<>/> İMÂRET
( ... VE/||/<>/> Yoksullara ve öğrencilere yemek dağıtmak üzere kurulmuş hayır kurumları. )
- HAYIR = NO[İng., İt., İsp.] = NON[Fr.] = NEIN[Alm.]
- HAYIR[< HAYR] ile/ve ŞER
( Cennetlik ameller. İLE/VE Cehennemlik ameller. )
- HAYIR! ve/||/<> YAPMAYABİLECEKLERİM/İZ
( Kişi, kendini, en iyi, en kolay ve en hızlı olarak yazı aynasında tanır ve gerçekleştirir. Öncelikli olarak, iki ayrı sayfada, "HAYIR!" ve "YAPMAYABİLECEKLERİM" dizinlerini oluşturmakla başlamak gerekmektedir.[Üşenmeden, ertelemeden, vazgeçmeden, en kısa sürede başlamanızı salık veririz...] )
- HAYIRHAH değil/yerine/= İYİLİKSEVER
- HAYIRLI OLMAK değil/yerine/= İYİLİK GETİRMEK
- - "..., HAYIRLI OLSUN" ile/ve/değil/||/<>/>/< "..., (... İÇİN) (DE) HAYIRLI OLSUN, HAYIRLARA VESİLE OLSUN"
( Kutlama. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Tesellî. )
- HAYIRLI ÖMÜR ile/ve/||/<>/> HAYIRLI ÖLÜM
- HAYIRSEVER/HAYIRPERVER = HAYIRHAH[Ar., Fars.]
( Yoksullara, düşkünlere, yardıma gereksinimi olanlara, iyilik ve yardım etmeyi seven, iyiliksever, yardımsever. | İyilik dileyen/isteyen, iyicil. )
- HAYIT değil AYIT
( Mineçiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz ya da menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 metre boyunda bir ağaççık. )
( V. AGNUS CASTUS )
- HAYR:
SÖZ (İLE) ile/ve/||/<> SÜKÛT (İLE) ile/ve/||/<> NAZAR (İLE) ile/ve/||/<> AMEL (İLE)
- HAYR[Ar.] ile HAYR[Ar.]
( İyilik, iyi, yararlı iş, yarar. İLE İyi, yararlı, yarar, hayırlı. )
- HAYRAN BAKIŞ ile AYRAN BAKIŞ
- HAYRÂN ile/ve/> DEVRÂN ile/ve/> SEYRÂN
- HAYRAN ile/ve/> HAYRAT
( Hayran olduğuna, hayrat ol! )
- HAYRANLIK ile/ve AŞK
( Aşk, bir bakıştır. [Gerisi vs.] )
- HAYRANLIK ile/ve/||/<>/> İÇSELLEŞTİRME
- HAYRANLIK ile/ve/<> ÖYKÜNME
- [ne yazık ki]
HAYRANLIK DUYANI ve/||/<> GÖRMEMEZLİKTEN GELENE
( Görmemezlikten geliyoruz. VE/||/<> Hayranlık duyuyoruz. )
- HAYRET ile/ve/||/<>/> DİKKAT ile/ve/||/<>/> MERAK ile/ve/||/<>/> BİLME
- HAYRET ile/> HAŞYET
( ... İLE/> Hayretin dehşeti, ürperme. )
- HAYRET ile/ve UYANIŞ
( Hayret ve merak, bilgeliğin şafağıdır. )
( Ancak, hayrette olduğunuz zaman, gerçeği bilebilirsiniz. )
( Wonder is the dawn of wisdom.
You can know reality only when you are astonished. )
( ASTONISHMENT/AMAZEMENT vs./and AWAKENING )
- HAYS[Ar.] ile HAYZ[Ar. çoğ. HİYÂZ]
( Saygı, itibar. | İlgi. İLE Bayanlarda aybaşı durumu. )
- HAYSİYET ile/değil HASİYET/HASSA
( Kişilik, onur. İLE/DEĞİL Özgülük. | Yarar, etki. )
- HAYSİY(Y)ET değil/yerine/= ONUR
- HAYSİYET ile/ve/||/<>/>/< ŞAHSİYET
- HAYSÜ:
TALİL ile TAKYİD ile ITLAK
- HAYTA/SERSERİ/KÜLHANBEYİ/APAŞ[Fr. < APACHE] ile Hayta
( Osmanlı'ların ilk dönemlerinde eyalet askerlerinin uc boylarında görevli sınıflarından biri. | Başıboş, bir baltaya sap olamamış. İLE Toroslarda yaşayan bir Yörük oymağı/âşireti. )
- BEHAİM(HAYVAN) ile BEŞER ile İNSAN(>/< KİŞİ)
( İçgüdü varolanı. İLE Güdü varolanı. İLE Cezbe varolanı. )
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(55/140)
(1996'dan beri)