Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(54/140)


- HALAT/ZİNCİR ile/ve/||/<> AGANTA[İt. < AGGUANTA]

( ... İLE/VE/||/<> Yısa ya da laçka edilmekte olan bir halatın ve zincirin kısa bir süre elde tutulup bırakılmaması için verilen emir. )


- HALÂVET değil/yerine SEVİMLİLİK/ŞİRİNLİK/TATLILIK


- HALBUKİSİ" değil HALBUKİ


- HALDUR HULDUR (HAREKET ETMEK)


- HÂLE[Ar.] değil/yerine/= AYLA

( Bazı yıldızların, özellikle ayın çevresinde görülen geniş ve aydınlık teker. | Hristiyanlıkta aziz sayılanların resimlerinde başları çevresinde çizilen daire. | Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi. )


- HÂLE[Ar.] ile HÂLE[Ar. çoğ. HÂLÂT]

( Bazen ay ve güneşin etrafında görülen parlak daire, ay ağılı. İLE Annenin kızkardeşi, teyze. | Meme çevresinde bulunan koyu renkli daire. )


- HALEF ile SELEF[çoğ. ESLÂF]

( Bir makamın devredildiği kişi. İLE Bir makamın devralındığı kişi. )

( Sonraki, ardıl. İLE Önceki, öncel. )


- HALEL ile/değil/yerine/>< HELÂL


- HÂLEN değil/yerine/= ŞİMDİ/ŞİMDİLİK


- HÂLET değil/yerine DURUM


- HALF/HALFE[Ar.] ile HALF[Ar.]

( Yemin etme. | Yemin. İLE Art, arka. | Kötü evlât. )


- HALF[Ar.] ile HALEF[Ar.]


- HÂLÎ[Ar.] ile HÂLÎ[Ar.] ile HÂLİ'[Ar.] ile HALÎ'[Ar.] ile HALÎ[Fars., Ar.]

( Tenha, boş, sahipsiz yer. | Açık yer. İLE Hâle/duruma mensup. Şimdiki. İLE Boşanmış adam.[HÂLİA: Boşanmış bayan.] İLE Soyulmuş. | Kovulmuş. İLE Gamsız, uğraşsız/gailesiz, kayıtsız. | Evlenmemiş adam. )


- HALI ile PAZIRIK HALISI

( ... İLE Tarihte bilinen ilk halıdır. )


- HÂLİB[Ar.] ile HÂLİB[Ar. çoğ. HALEBE/HÂLİBE(dişil)] ile HALÎB[Ar.]

( Sütçü. | Sidik borusu, üretra. İLE Aldatıcı, hilekâr. İLE Süt, taze süt. )


- HÂLİC[Ar.] ile HÂLİB[Ar.] ile HALÎC[Ar.]

( Pamuk eğiren. İLE Yerinden oynatma, sarsma, hareket ettirme. İLE Denizin büyük ırmak biçiminde, iki kara arasında uzayıp gitmiş olan bölümü. Doğal liman, boğaz, kanal.[HALÎC-İ İSTANBUL/DERSAADET: İstanbul Halici. | HALÎC-İ BAHR-İ SİYAH: Boğaziçi.] )


- HÂLİD/E[Ar.] ile HALÎDE[Ar.]

( Sonsuz, ebedî, daim. | Bir yıldan çok yaşayan ot/ağaç. İLE Dürterek bastırılmış, saplanmış. )


- HÂLİF[Ar.] ile HALÎF[Ar.] ile HALÎF[Ar. çoğ. HULEFÂ]

( Peşinden gelen. | Birinin yerine geçen. | Çürümüş, bozulmuş. İLE Yemin ederek birbiriyle sözleşen kişilerden her biri. İLE Arkadan/sonradan gelen, birinin yerine geçen. )


- HALİFE ve/<> HANİFE


- HÂLİK ile HALÎK


- Hâlik[Ar.] ile HÂLİK[Ar. < HELÂK] ile HÂLİK[Ar. çoğ. HALAKA] ile HALÎK[Ar.]

( Yaratan, yoktan var eden, yaratıcı, Allah. İLE Helâk olan, miskinlik içinde ölen. İLE Berber. İLE Traş edilmiş. )


- HALİL İBRAHİM SOFRASI ile ZEKERİYÂ SOFRASI


- HALÎL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HABİB[Ar.]

( Kendini sevdiren. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kendi sevilen. )


- HALÎL[Ar.] ile HALÎL[Ar. çoğ. AHİLLÂ, HULLÂN]

( Koca, zevç. İLE Samimi.[dost] | Hz. İbrahim. )


- HALİL < TAHALLÜL


- HALİLE/ÇALPARA/ÇÂR-PÂRE[Fars.]/CASTANET[İng.] ile HALİLE[Fars. < HELİLE]

( Oyun havalarında kullanılan, dört küçük parça sert tahtadan yapılmış bir vurmalı çalgı. İLE Doğu Hindistan'da yetişen bir bitki. )


- HÂL/İM ile/ve/değil/||/<>/< HALÎM[Ar.]

( Durumum. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yumuşak huylu olan. )


- HALİME ÇAVUŞ KOCABIYIK PARKI :

( Kazım Karabekir Mahallesindedir. 1.386,17 m²'lik bir alan üzerindedir. 400,00 m² yeşil alanı, 130,00 m²'lik çocuk oyun alanı, 370,00 m²'lik spor alanı ve içinde bir de Yaşam Evi bulunmaktadır. )


- [ne yazık ki]
"HALININ ALTINA SÜPÜRMEK" ile/ve/||/<> "SÜMEN ALTINDA TUTMAK"


- HALİS ile/ve/||/<> MUHLİS

( Katışık olmayan, katışıksız, saf. İLE/VE/||/<> Katkısız, hâlis. | Dostluğu, samimiyeti ve hali içten, gönülden olan. [eskiden, büyükten küçüğe yazılan resmî yazılarda, bir nezâket dili olarak "ben" anlamına gelen, "muhlisiniz" biçiminde kullanılırdı] )


- HALİT AKÇATEPE BAHRİYELİLER PARKI :

( Kilyos Mahallesinde olup 440,00 m²'lik bir alanı kapsar. 300,00 m²'lik yeşil alanı, 100,00 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )


- HALİTA[Ar.] değil/yerine KARMA/ALAŞIM[kimya]

( Birkaç şeyin karışımından oluşan. )


- HÂLİYEN[Ar.] ile HÂLİYEN[Ar. < HÂLÎ]

( Şimdiki zamanda/halde. İLE Boş olduğu halde, boş olarak. )


- HALİYYE[Ar. çoğ. HALİYYÂT] ile HÂLİYYE[Ar.]

( Bekâr bayan. İLE İbâdet sırasında raks etme, el şaklatma gibi durumları helâl sayan bir tarikat. )


- HALK ÇEŞMESİ :

( Emirgan'da Doğu Muvakkithane caddesindedir (M.1934). İmam memba suyundan beslenmektedir. Ayna taşının tam ortasındaki daire içindeki kitabede şöyle yazmaktadır: Halk Çeşmesi 30 Ağ. 1934". )


- HALK MÛSİKÎSİ'NDE:
UZUN HAVA/LAR ile/ve KIRIK HAVA/LAR

( BU TOPRAĞIN SESİ [Halk Mûsikîmiz] - ADNAN ATAMAN - TÜRK EDEBİYATI VAKFI YAYINLARI kitabını okumanızı salık veririz. )


- HALK ŞAİRİ ile HAKK ŞAİRİ


- HALK YÖNETİMİ ile/ve/||/<> ÜNİVERSİTE ile/ve/||/<> TİYATRO ile/ve/||/<> SPOR

( İyonya'lıların, insanlığın gelişimindeki önemli katkı eşikleri. )


- HALK[Ar.] ile HALK[Ar. < HÂLÎ]

( Yaratma, yaratılma. | İcat. | Bireyler. | Kişilerden bir bölük. İLE Boğaz. | Traş etme. )


- HALK ve/<>/>< HAŞR


- HALK[Ar.] ile İHTİLÂK[Ar.]


- HALKA ile "HALK"A


- HALK-İ ZAMANÎ ile HALK-İ MEKÂNÎ


- HALKIN İRFANI ile/değil İLGİSİZLİK/KAYITSIZLIK


- [ne yazık ki]
HALKIN PARASINI, KENDİ ÇOCUKLARINA AYIRMAK değil/>< KENDİ PARANI, HALKIN ÇOCUKLARINA BIRAKMAK


- HALLÂK/HÂLIK[Ar.] ile HALLÂK[Ar.]

( Berber. İLE Halk edici, hâlik. )


- HALLENMEK ile/değil HEMHAL OLMAK


- HALLÎ[Ar.] ile HALLÎ[Ar.] ile HÂLLİ[Ar.]

( Çözümleyerek, çözümleme ile ilgili. İLE Sirke ile ilgili. İLE Kuvvetli. | Zengin. )


- HAL(L)ÜSİNASYON ile HAL(L)ÜSİNOJEN

( varsanı, sanrı. İLE Varsanıya yol açan, sanrıya yol açan. )


- HALT (ETMEK) ile/değil/yerine/>< HÂL (ETMEK)


- HALT (ETMEK) ile/değil/yerine/||/>< HALK (ETMEK)

( Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma. | Uygun olmayan, beğenilmeyen. | Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Oluşturma, "yaratma". )


- HALT[< HALATA]:
KARIŞTIRMAK -<


- HÂLÛK[Ar.] ile/değil HALÛK[Ar.]

( Sıçan otu. | Mercimek ocağı. İLE İyi huylu, ahlâklı, insaniyetli, geçim ehli olan. )


- HALUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/= MEVCUD


- HÂM değil/yerine/= ÇİĞ/OLMAMIŞ/OLGUNLAŞMAMIŞ


- HÂM[Fars.] ile HAM[Fars.]

( Pişmemiş, olmamış, çiğ. | İşlenmemiş, üzerinde çalışılmamış. | Boş, nâfile, beyhûde. | Terbiye, deneyim görmemiş, acemi. İLE Eğri, bükülmüş. )


- HÂM[Fars.] ile HAMM ile AM

( Pişmemiş, olmamış, çiğ. | İşlenmemiş, üzerinde çalışılmamış. | Boş, nâfile, beyhûde. | Terbiye, deneyim görmemiş, acemi. İLE Sevgi. | İstenilen. | Dişilik örgeni, vajina. )


- HAMAK[Fr. HAMAC] ile ŞEZLONG[Fr. CHAISELONGUE]["ŞENZLONG/ŞENZLONK/ŞEZLOG/ŞEZLOK/ŞEZLONK" değil!]

( İki ağaç ya da direk arasına asılarak kurulan, içine yatılarak sallanılabilen, ağ, bez vb.nden yapılmış yatak, ağ yatak. İLE Üzerine uzanılabilecek biçimde ayarlanan, döşeme yerine bez gerilen bir tür taşınabilir koltuk. )


- HAMÂKÂT[Ar.] ile HAMÂSET[Ar.]

( Ahmaklık. İLE Yiğitlik, kahramanlık, cesaret. | Dinleyenleri etkilemek ya da heyecanlandırmak amacıyla yapılan abartılı anlatım. )


- [ne yazık ki]
HAMAKÂT ile/<> İNAT

( Ahmaklık, "beyinsizlik", bönlük(HALÂFET, HUMK, HÜTR) İLE/<> Ne yapmayacağını bilmemek. )


- HAMAL/LIK ile/ve/||/<> HAİN/LİK

( (")Düşmanından("), bir şey almayanların durumu. İLE/VE/||/<> (")Düşmanından("), yanlış şeyler alanların durumu. )


- HAMAM SOKAK :

( Sarıyer Merkez Mahallesi sokaklarındandır. Orta çeşme caddesi üzerinde ve sağ yöne çıkış olan ilk sokaktır. İsmini burada bulunan Hamam'dan almıştır. Sarıyer Hamamı Çelebi Müftü ismi ile anılan Şeyhülislam Hocazade Mehmet Efendi tarafından yaptırıldı. Bu sokak üzerinde ve Karakütük caddesine çıkış olan kısa sokağa da Hamamın arkasında olması nedeni ile "Hamam Arkası Sokak" denilmiştir. )


- HAMAM SOKAK :

( Bezzazistan Kethüdası Hacı Mehmet Ağa tarafından yaptırılan Hamam'ın bulunduğu sokağa "Hamam Sokak" adı verilmiştir. Ancak hamam günümüzde mevcut değildir. )


- HAMAM SOKAK :

( Büyükdere Mahallesi sokaklarından bikridir. 16. yy da yapılan ancak zaman yıkılıp giden hamamın bulunduğu sokağa "Hamam Sokak" verilmiştir. )


- HAMAMBÖCEĞİ ile AMERİKA HAMAMBÖCEĞİ

( ... cum PERIPLANETA AMERICANA )


- HAMAMCIOĞLU YALISI/BEYAZ YALI :

( Sarıyer'de Yenimahalle Karakütük caddesi üzerinde olup iki cephelidir. Yalının altı mağaza olup 1930 - 1950 yılları arasında balık tuzlama yeri olarak kullanıldı. Uzun yıllardan beri boş duran yalı viran haldedir. Yalı 19. yy. sonlarında inşâ edilmiştir. Beyaz Yalı olarak anılmaktadır. )


- HAMAMCIOĞLU, GARO (KARABET) (İST. 1945) :

( Taksim Spor Kulübünden transfer edildi (1967) ve 13 sezon (1967 - 1980) Sarıyer'de tescilli kaldı. Sarıyer'de en uzun süre forma giyen futbolculardan biridir. Sarıyer'de kaldığı süre içinde 368 lig, 3 B. Takımlar ligi 17 kupa ve 4 turnuva maçı olmak üzere 393 resmi ve 91 özel maçla birlikte toplam olarak 483 kez maçta forma giydi. Lig maçlarında 103, kupa maçlarında 4, turnuva maçlarında 3 olmak üzere resmi maçlarda 110, özel maçlarda 55 olmak üzere toplam olarak 165 gol kaydetti. Sarıyer takımında en çok oynayan ve en çok gol atan futbolcu olarak rekor sahibidir. Uzun süre takım kaptanlığı görevini üstlendi. Sarıyer'de oynadığı 13 sezon içinde 10 kez takımının en çok gol atan adamı olmayı bildi. Futbolu jübile yaparak Sarıyer'de bıraktı. Cemaatinin takımı olan Taksim Spor Kulübünde uzun zamandan beri başkan olarak görev yapmaktadır. Ermeni Cemaatinde Vakıf Başkanlığı gibi görevler üstlenmektedir. )


- HAMD ve/<>/>/< AHAD


- HAMD:
HAMÎD ile/ve/||/<>/> AHMED ile/ve/||/<>/> MUHAMMED

( Tevrat. İLE/VE/||/<>/> İncil. İLE/VE/||/<>/> Kur'ân-ı Kerîm. )


- HAMD İLE AMD

( Yüceltme. İLE Niyet, kast, karar. )


- HAMD[Ar.] ile İHMÂD[Ar.]


- HAMD ile/ve/<> ŞÜKÜR/ŞÜKR

( Allah'a. İLE/VE/<> Nimete. )

( Bil(e)mediğin tüm (olası) nimetler/olanaklar için. İLE/VE/<> Bildiğin/gördüğün nimetler/olanaklar için. )

( Kendi varoluşunun değerini bilmek/bilen. İLE/VE/<> Varolanların değerini bilmek. )

( Yüceltme. İLE/VE/<> ... )

( Allah'ı, cemâl ve celâl sıfatlarına uyar biçimde övmek. | İyi ki varım. )


- HAMD/MEDED ile/ve ŞÜKÜR ile/ve MEDİH ile/ve HİMMET

( Genel. İLE/VE Özel. İLE/VE ... )

( Gövdemin her zerresi gelse de dile şükrünün binde birini yapamaz bile )

( PRAISE/HELP/SUPPORT vs./and GRATITUDE vs./and EULOGY vs./and SPIRITUAL SUPPORT )


- HAMDİ ÇAVUŞ ÇEŞMESİ :

( Kireçburnu ile Çayırbaşı arasında bir kayanın dibinde bulunduğu (H.1315, M.1897) "İstanbul Çeşmeleri" kitabında kaydedilen bu çeşme yol genişletilirken ortadan kaldırılmıştır. )


- HAMDİ PAŞA ÇİFTLİĞİ/KORUSU :

( Maden mahallesinin doğusunda, Taşocakları mevkiinin bitişiği ve üst kısmındadır. Çam ağaçları ile kaplı büyük bir alandır. )


- HAMDİ PAŞA ÇİFTLİK SOKAK :

( Hamdi Paşa, kişiliği, çiftliği ve görkemli köşkü ile Maden mahallesine hayat veren biriydi. Çok hareketli olan Çiftlik ve köşk zamanla bu hareketliliğini kaybetti ve sessizliğe gömüldü. Köşk bakımsız kaldı, harap oldu yıkıldı, mükemmel Hamdi Paşa kaynak suyu da kayboldu. Sokaklara isim verilirken Hamdi Paşa da unutulmadı ve Çiftliğin bulunduğu yere "Hamdi Paşa Çiftlik Sokak" ismi verildi. Ayrıca numaralı olarak üç adet Hamdi Paşa Çiftlik Sokak var. )


- HAMDİ PAŞA KÖŞKÜ :

( Aynı ismi taşıyan çiftliğin/koruluğun içinde bulunuyordu. Zamanla yıkılıp gitti. )


- HAMDİ PAŞA MEMBA SUYU :

( Hamdi Paşa Çiftliği/koruluğu içinde bulunan bu su içimi çok iyi olan sulardan olmasına karşın, bakımı yapılmadığı için kendi halinde kaldı, kullanılmıyor. )


- HAMİ[Ar.] değil/yerine/= KORUYUCU


- HÂMÎ ile/ve/||/<>/> MAHMÎ

( Koruyan, kollayan/kollayıcı, sahip çıkan. İLE/VE/||/<>/> Korunulan. )


- HAMİD - İ EVVEL/EMİRGAN CAMİİ :

( Emirgan Çınaraltı mevkiinde bulunan Emirgan Camiinin esas ismi Hamid - i Evvel Camii'dir. Emirgan'ın önemli tarihi eserlerinden biridir. Bu camii 1871'de Sultan I. Abdülhamid tarafından erken yaşta ölen şehzadelerinden Mehmet ve onun annesi Hümaşah Kadın adına yaptırıldı. Külliye olarak yaptırılan camiin; çeşmesi, hamamı, fırını, değirmeni de vardı. Bunların pek çoğu günümüze oluşmadı. Camii, Emirgüneoğlu Yusuf Paşanın yaptırdığı sahil sarayının yerine inşâ edilmişti. Cami Sultan Mahmut (1808 - 1839) döneminde eski camiin yerine yeniden inşâ edildi. Camiin doğu tarafına yapılan ve tüm cepheyi kaplayan ahşap Hünkar kasrı müstakil olup girişi ayrıdır. Cami 2007 yılında yangın geçirdi. )


- HAMÎD[< HAMD] -ile

( ÖVGÜ ANCAK ALLAH'A | ŞÜKREDEN )


- HÂMİD[Ar.] ile HÂMİD[Ar. < HAMD | çoğ. HÂMİDÎN, HÂMİDÛN, HUMMÂD] ile HAMÎD[Ar. < HAMD]

( Koru sönmediği halde alevi sönen ateş. İLE Hamdeden, şükreden. İLE Allah'ın adlarından. | Övülmeye değer. )


- HAMİD-İ EVVEL (I. ABDÜLHAMİD) SEBİLİ) ile MAHMUD II SEBİLİ ile MAHMUD II SEBİLİ

( Gülhane Parkı girişinin karşısındaki sebil. İLE Fatih'te, Zincirlikuyu Caddesi'nde, Şekerciler Çarşısı'nda, Efdalzâde Medresesi yanındadır. [Türk Rokokosu üslûbundadır] İLE Sultanahmet - Divanyolu'nda, II. Mahmud Türbesi yanındadır. )

( 1829'da. İLE 1840'ta, Sultan Abdülmecid tarafından inşa ettirilmiştir. [Ampir üslûbundadır.] )


- HAMİDİYE ÇEŞMESİ ile/ve HAMİDİYE ÇEŞMESİ

( Yıldız Sarayı bahçesinde. [II. Abdülhamid] [1888] İLE/VE Galatasaray Lisesi bahçesinde. [II. Abdülhamid] [1902] [Tahttaki 25. yılının anısına] )


- HAMİLE[Ar. çoğ. HAVÂMİL] ile HAMÎLE[Ar. çoğ. HAMÂİL]

( Gebe. İLE Kılıç bağı, kılıç kayışı. | Nusha, muska, tılsım. )


- HAMILTON ve/||/<> LAGRANGE ÇÖZÜMLEMELERİ


- HAMÎS[Ar.] ile HÂMİS[Ar.] ile HÂMİŞ[Ar.]

( Beşinci. | Öncü, artcı ve öteki merkezlerden oluşan büyük ordu. İLE Beşinci, dördüncüden sonra gelen sayı. İLE Mektubun altına eklenen yazı. | Yazmalarda, sayfaların kenarında/etrafında bulunan boşluk/lar. )


- HAMİYET ile HAMİYYET

( Kişinin yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası. İLE Millî onur ve haysiyet. )


- HAMİYET[Ar.] değil/yerine/= KORUMA

( Bir kişinin, yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası. )


- HAMİYYETİN GEREKTİRDİĞİ GAZAB[Ar.] ile HİKMETİN GEREKTİRDİĞİ GAZAB[Ar.]


- HAM/KÜRE TAŞ ile/ve/||/<>/> KÜP TAŞ


- HAMLE[Ar.] değil/yerine/= ATILIM/ATAK

( İleri atılma, atılım. | Saldırış, savlet. | Satrançta ve damada, taş sürme eylemi. | Atak. )


- HAMMADDE ile ÜRÜN


- HAMMAL değil HAMAL


- HÂMME[Ar. çoğ. HEVÂMM] -ile

( Zararlı böcekler/haşerât. )


- HAMR/ŞARAP ile NEBÎZ

( Aynıyla haramdır. İLE Sarhoş ediciliğiyle orantılı olarak haramdır. )

( ... İLE Hurma ya da arpadan yapılan bir çeşit içki. | Şarap. )


- HAMSİ LİMANI KOYU :

( Garipçe köyü sınırları içindedir. Büyükliman Plajı ve Çalıburnu geçildikten sonraki koya Hamsi Limanı denir. Küçük bir koydur. Yat ve kotralar burada demirler. )


- HAMSİ ile/ve/değil/||/<>/< HAMSE


- HAMUR ile/ve/<> ÇAMUR


- HAMUR[Ar. < HAMİR] değil/yerine/= SUVUN/YOĞRUM


- HAMUR[Ar. < HAMİR] ile YUFKA

( Unun su ya da başka sıvılarla yoğrulmuş durumu. | Kâğıtta tür, nitelik. | İyi pişmemiş [ekmek ve hamur işleri]. | Öz, asıl, maya. İLE Oklava ile açılan, ince, yuvarlak hamur yaprağı. | Sacta pişen bir ekmek türü. | İnce ve çabuk kırılır, dayanıksız. )


- HAMUR/SUZ ile/ve/=/||/<> DÜNYA


- HÂMÛŞ/SÂKİT[Ar. < SÜKÛT]/SAMUT[Fars.] ile HAMÛŞ/HAMUŞ/HÂMUŞ/HÂMÜŞ[Fars.]

( Susmuş, sessiz. | Mevlânâ'nın bazı gazellerinde kullandığı takma adı/mahlası. İLE "HÂMÛŞ" sözü/sözcüğünün hafifletilmiş ve çeşitli kullanımları. [çoğ. HÂMÛŞÂN: Mevlevi mezarlıklarına verilen ad] )


- HANA ile HATA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ana. İLE Ata. )


- HANÂN[Ar.] ile HÂNÂN[Fars. < HÂN]

( Yürek yufkalığı, acıma, merhamet. İLE Hükümdarlar, hanlar. )


- HANÇERLİ ÇAVUŞ SOKAK :

( Büyükdere Mahallesi sokaklarından biridir. Belediye görevlisi çavuş görevi sırasında ve görevi dışında hançerini belinden çıkarmamakta ısrar ettiğinden bu lakapla anılmış ve oturduğu sokağa "Hançerli Çavuş Sokak" adı verilmiştir. )


- HANCI, ORHAN (1923 - 202) :

( Rumelihisarlıdır. Ticaretle uğraşır. İki dönem R. Hisar muhtarı olarak görev yaptı. )


- HANDÂN[Fars.] ile HÂNDE-KÂR[Fars.] ile HANDE-RÎZ[Fars.] ile HANDE-RÛY[Fars.] ile HANDE-ZEN[Fars.]

( Gülen, gülücü, güler, sevinçli. | Sürekli gülen. İLE Gülen, gülücü. İLE Gülüp duran. İLE Güleryüzlü. İLE Gülen. )


- HANDERÎS[Ar.] ile HANDE-RÎZ[Ar.]

( Şarap, yıllanmış şarap. İLE Gülüp duran. )


- HANDİKAP"[İng. < HANDICAP] değil/yerine/= ENGEL


- HANE[Ar.] ve/> KÖY[Fars. < KÛY] ve/> NÂHİYE[Ar.] ve/> KAZÂ[Ar.]

( Ev/ocak. VE/> Yerleşim birimi. VE/> Bucak, bölge. VE/> İlçe. )


- HÂNE ile/||/<> MENZİL ile/||/<> RAB ile/||/<> MÜSTEGAL[ÇOĞ. MÜSTEGALLÂT] ile/||/<> TARÎK-İ HÂS


- HANEDANLIK değil HANEDAN


- [HANGİ]
(")HAKLA?(") (HİZMET)
ile/ve/değil/yerine/||/<>
AKLA? (HİZMET)


- HANGİLERİNLE/N değil HANGİLERİYLE


- HANİ[Ar.] ile HANİ[Yun.] ile HÂNİ'[Ar.] ile HANİ[Ar.]

( Nerede, ne oldu, nerede kaldı? | Ötekinin daha önceden bildiği bir şey kendine anımsatılmak istendiğinde kullanılır. | Verilen sözü anımsatan sözün başına getirildiğinde sitem anlatır. | Kimi zaman "bari" anlamında kullanılır. | "Doğrusunu söylemek gerekirse", "Kaldı ki, üstelik" anlamlarında kullanılır. İLE Hanigillerden, Akdeniz'de yaşayan, alaca kırmızı renkli orta büyüklükte bir balık.[Lat. SERRANUS CABRILLA] İLE Boşanmış.[ikisi için de] İLE Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri. )


- HÂNİF ile/değil HANÎF

( Dargın, küskün. İLE/DEĞİL İslâm dinine sımsıkı bağlı bulunan kişi. )


- HÂNİF[Ar.] ile HANÎF[Ar. çoğ. HUNEFÂ]

( Küskün, dargın. | Gururlu. İLE İslâm dinine sımsıkı bağlı bulunan kişi. )


- HANIM-HANIMCIK (OTURMAK, HAREKET ETMEK)


- HANÎS[Ar.] ile HÂNİS[Ar.]

( Yemini bozup altından çıkmayan. İLE Ettiği yemini yerine getirmeyen. )


- HANTALLIK ile/ve/> ATÂLET

( Hantallık, atâlete ve sonrasında da gittikçe kişinin kendini tüketmesine yöneltir/neden olur. )


- HANÛT[Ar.] ile HÂNÛT[Ar.]

( Ölüyü ilâçlamakta/tahnît etmekte kullanılan ilâç. İLE Dükkân. | Meyhane. )


- ANYAYI KONYAYI ('YI GÖRMEK/GÖRÜRSÜN!) değil HANYA-KONYA ('YI GÖRMEK/GÖRÜRSÜN!)

( Neyin ne olduğunu ve nasıl olduğunu/olmadığını görmek/anlamak. )

( Hanya: Girit adasında bir kent. [ANYA değil HANYA!] )


- HAPI YUTTUK" ile/ve/||/<> "AYVAYI YEDİK"


- HAPLOİT/HAPLOID[İng.] değil/yerine/= YARI KROMOZOMLU


- HAPŞIRIRKEN:
AÇIĞA/HAVAYA DOĞRU değil/yerine/>< ELİMİZLE/KOLUMUZLA AĞZIMIZI KAPATARAK


- HAPŞIRMA ile IŞINSAL HAPŞIRMA YANSIMASI

( )

( SNEEZING/STERNUTATION vs. PHOTIC SNEEZE REFLEX(AUTOSOMAL-DOMINANT) COMPELLIN HELIO OPHTALMIC OUTBURSTS) )


- HAPUR-HUPUR (YEMEK)


- HAPUR HUPUR/HAPPURU HUPPURU (YEMEK, "GÖTÜRMEK")


- HAR[Fars.] ile HÂR[Fars.] ile HÂR[Fars.] ile HÂR[Ar.][Fars.]

( Eşek. İLE Diken. İLE Hor, hakir, aşağı, bayağı. | Yiyici, yiyen. İLE Yıkılmış. )


- HARAÇ ile/değil/yerine/>< ARAÇ


- HARAÇ[Ar. < HARÂC] ile/ve/||/<> BAÇ[Fars. < BÂC] ile/ve/||/<> BÂD-I HAVA

( Bir yerden, bir kimseden zorbalıkla alınan para. | Osmanlı Devleti'nde Müslüman olmayanların devlete ödemekle yükümlü oldukları vergi. | Osmanlı Türklerinde genellikle toprak sahiplerinden devletçe alınan vergi. İLE/VE/||/<> Osmanlı Devleti'nde gümrük vergisi. | Zorla alınan para. İLE/VE/||/<> Topraksız köylüden alınan kazanç vergisi. )


- HARAKET değil HAREKET


- HARALA-GÜRELE (YAŞAMAK, UĞRAŞMAK)


- HARAM Lİ AYNİHÎ ile/ve HARAM Lİ GAYRIHÎ


- HARAM ve HADD

( Haram nedir? Kendi nefsine revâ görmediğini başkasına yapmaktır. )

( Bir kiloluk demirden havayı çekseler, bir tondan ağır gelir. )


- HARAM ile/ve HARAMA YAKIN MEKRUH


- HARAM ile/değil/yerine/>< HUZUR

( Haramda huzur ararsan, huzur sana haram olur. )


- HARAM ile MEKRUH


- HARÂMÎ/KORSAN[İt./Lat. < KORSO] ile/ve IZBANDUT[İt. SBANDATO < Cerm.] ile/ve EŞKIYÂ/PİRAT

( Bir devletin koruması altında ve uluslararası kurallara göre tâbi olarak hareket eder/di. İLE/VE Görünüşü ve davranışı ile korku veren, iriyarı adam. | Rum korsanlarına verilen ad. İLE/VE Deniz haydutu. )

( Haksız saldırıları dava etme olanağı/hakkı söz konusudur. İLE/VE ... İLE/VE Hiçbir hak söz konusu değildir. )


- HARAP[Ar.]/VİRÂN[Fars.] değil/yerine/= YIKKIN/YIKIK


- HARÂRET[Ar.] değil/yerine/= ISI


- HARARETLİ değil/yerine/= COŞKUN/COŞKULU


- HARAZA ile HARAZA

( Kavga, gürültü, karışıklık. | Öfke, sinir. İLE Sığırın öd kesesinden çıkan taş. )


- HARBİ ile HARBİ

( Ateşli silahların içini temizlemekte kullanılan çubuk, harbe. | Doğru, hilesiz, temiz, mert. İLE Savaşla ilgili. Osmanlı Devleti'yle henüz barış durumunda bulunmayan, bir antlaşma yapmamış devletler ve bu devletlerin uyrukları. | Osmanlı ülkelerinde ticaretle uğraşan yabancı uyruklulara verilen ad. )


- HARBİYE ÇİÇEK ÇEŞMESİ :

( Tarabya'da çarşı içinde ve Karakolun karşısındadır (M.1996). Tamamıyla mermer olan çeşme dört sütunludur. Çatının cephe yüzlerinde "Bismillahirrahmanirrahim" besmele yazısı yer almaktadır. Ön cephedeki kitabesinin üst kısmında hayratı yapan Harbiye Çiçek'in bir resmi konulmuş, alttaki kitabede şöyle bir yazı vardır: Harbiye Çiçek hayratı, 1996". Çeşmenin suyu memba suyu olup, üç cephesindeki musluğundan su akışı vardır. Çeşme aslında 1972 yılında bir kısım Tarabyalı hayırsever tarafından yapılmıştır. Ancak, Harbiye Çiçek isimli hayırsever tarafından bugünkü duruma getirilmiştir. )


- HARBİYE ile Harbiye ile Harbiye

( Savaş işleri. İLE Subay yetiştiren yüksekokul, Harp Okulu. İLE Elmadağ - Taksim ile Pangaltı - Nişantaşı arasındaki bölgenin adı. )


- HARÇ BİTTİ ve/||/<>/> YAPI PAYDOS


- HARÇ[Ar. < HARC] ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HARAÇ[Ar. < HARÂC]/BAÇ[Fars. < BÂC]

( Harcanan para. | Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı. İLE Bir yerden, birinden zorbalıkla alınan para. )


- HARÇ ile !HARAÇ

( Ne yazık ki, üniversiteler, harç değil haraç topluyor! En kısa sürede düzeltilmesi ümidiyle... )


- HARC ile/ve/> MECZ


- HARCADIKLARINDAN KALANI BİRİKTİRMEK değil/yerine/>< BİRİKTİRDİKTEN SONRA, KALANI HARCAMAK


- HARCAMA ile/ve/<>/> YALNIZLIK

( Kazanmak için etrafındakileri harcayanların elde edeceği şey "galibiyet" değil yalnızlıktır. )


- HARCAMALARINDAN KALANI TASARRUF ETMEK değil/yerine TASARRUFLARINDAN KALANI HARCAMAK


- HARCANILACAK PARA ile/ve BİRİKTİRİLECEK/SAKLANILACAK PARA

( THE MONEY TO SPEND vs./and THE MONEY TO SAVE )


- HARCIRAH[Ar.] değil/yerine/= YOLLUK


- HARDAL ile AKHARDAL

( Turpgillerden, deriyi yakıcı nitelikte olan ve tohumu, tıpta kullanılan, tadı acı bir bitki. | Bu tohumun toz durumuna getirilmiş ya da sirke ile karıştırarak yapılmış macunu. İLE Hekimlikte, iç sürdürücü olarak kullanılan hardal türlerinden biri. )

( BARASSICA ALBA cum SINAPIS ALBA )


- HARDAL[Ar.] ile HARDALA[Ar.]

( Sofrada kullanılan. İLE Hardal tanesi. )


- HARDY-WEİNBERG İLE WRİGHT-FİSHER İLE MORAN ile/||/<> POPÜLASYON GENETİĞİ MODELLERİ

( Popülasyon genetiğinde kullanılan farklı matematiksel modeller. )

( Formül: p² + 2pq + q² = 1 )

( G.H. Hardy tarafından 1908 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1877-1947) (Ülke: İngiltere) (Alan: biyoloji) )


- HARE[Ar.]/MENEVİŞ[Fars.] değil/yerine/= DALGIR

( Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. | Terementi ağacının tohumu. )


- HAREKET/AKSİYON değil/yerine/= DEVİM/DEVİNİM


- HAREKET:
CEVHER'DE ile NİCELİK'TE ile NİTELİK'TE ile MEKÂN'DA


- HAREKET DURUMUNDAKİ TEK BUZUL:
PERITO MORENO

( Dünyanın, hareket halindeki tek buzulu olan bu buzul, adını, Patagonya'da uzun süre bilimsel çalışmalar yapan, Şili-Arjantin sınırının da çizilmesine yardımcı olan, ancak bu buzulu hiç görememiş olan Francisio Moreno'dan almıştır. [Buzullar, genellikle yükseklerde (Tibet, Himalaya gibi) ya da Kutup'a çok yakın enlemlerde (Grönland, Alaska, Antartika gibi) oluşur. Bu durumda, iki etmen de bulunmamaktadır. Bu buzulu, bol kar, rüzgâr ve nem ortaya çıkarmıştır.] )

( 257 km² yüzeye, 34 km. uzunluğa ve 4 km. genişliğe sahiptir. Gölle buluştuğu noktada yüksekliği 60 m.[su altında 100 m. daha | gölden 6 km. geride ise 400 m.] )

( Her gün 1-2 cm. ilerleyen buzulun hacminde pek bir azalma olmadığı belirtiliyor. )


- HAREKET EDEN/ETTİREN ile/ve DEĞİŞEN

( Bir cismin belirli konumlarda belirli aralıklarda bulunması. İLE/VE ... )

( * Hareket nedir? * Şey nedir? * İlke nedir? * Aralarındaki ilişki nedir? İLE/VE Değişenin bilgisi elde edilebilen şey değildir, kesin olarak elde edilemez. )

( ACTIVATOR vs./and ALTERATION )


- HAREKET EDEN ŞEY ile HAREKET ETMESİ BAKIMINDAN ŞEY


- HAREKET ETMEK değil/yerine/= DEVİNMEK/KIMILDA(N)MAK/KIPIRDA(N)MAK


- HAREKET:
GÖRELİ ile/ve/<> BAĞIL


- HAREKET:
NESNENİN/DURANIN, KENDİNİ BULUNDUĞU DURUMDAN/NOKTADAN OLUMSUZLAMASI/DIŞARI ÇIKARMASI ile/ve/||/<>/> YENİDEN OLUMLAMASI/YAPILANMASI


- HAREKET:
NOKTA ve/<> HAT ve/<> SATIH/YÜZEY ve/<> HACİM/CİSİM


- HAREKET ile/ve ARDIŞIKLIK


- HAREKET ile/ve BELİRLEYİCİLİK

( MOVEMENT vs./and DETERMINATION )


- HAREKET ile/ve BELİRSİZLİK

( MOVEMENT vs./and INDEFINITENESS )


- HAREKET ve/<> BEREKET

( Varoluşu sağlar. VE/<> Varoluşun sürekliliğini sağlar. )


- HAREKET ve/<> BİÇİM ve/<> UZAM


- DEVİNİM/HAREKET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/> DAVRANIŞ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bilinçsiz/bilinçli hareket. )

( [not] MOVEMENT vs./and/but/||/<>/> BEHAVIOUR )


- HAREKET ile/ve/değil DEĞİŞİM

( [not] MOVEMENT vs./and/but ALTERATION )

( GAMANA ile/ve/yok/değil VIPARINAMA )


- HAREKET ve/<> DİNGİNLİK


- HAREKET ile/ve DİRİLİK


- HAREKET ile/ve/||/<> DUYGU

( MOTION vs./and/||/<> EMOTION )


- HAREKET ve/||/<> DUYGULANIM ve/||/<> BENZETME

( İki kişi arasındaki tüm ilişkilerde ve temelinde, anne ile çocuğun ilişkisinde, yerli yerinde ve yeterince bulunması gerekenler... )


- HAREKET ile/ve ETKİLEŞİM


- HAREKET ile/ve ETKİNLİK

( Hareket, tamamlanmamış etkinlik; etkinlik ise tamamlanmış harekettir. )

( Geçmiş-Şimdi-Gelecek'in bütünlüğü. )

( MOVEMENT vs./and ACTIVITY )


- HAREKET ile EYLEM

( MOVEMENT vs./and/||/<>/> ACTION )


- HAREKET ve/> EYLEM ve/> YAŞAM ve/> BİLİNÇ

( HAREKET: Bil-kuvve olanın, bil-fiil olması için gerekli çaba. )

( MOVEMENT and/> ACTION and/> LIFE and/> CONSCIOUSNESS )


- HAREKET ile/ve FİİL


- HAREKET ve/||/<>/>/< HAKİKAT


- HAREKET ve/= HAKK


- HAREKET ile/ve/değil/||/<>/> HARARET


- HAREKET ile HAREKÂT


- HAREKET ile/ve HAREKETİN AMACI

( MOVEMENT vs./and THE AIM OF THE MOVEMENT )


- HAREKET ile/ve/||/<>/>< (HAREKETİN) TERS YÖN(ÜN)DE(Kİ) HAREKET


- HAREKET ve/<> HAREKETTE DİNGİNLİK


- HAREKET ile/ve HİKMET


- HAREKET ile/ve İMAR

( MOVEMENT vs./and TO IMPROVE )


- HAREKET ile İNTİKAL

( MOVEMENT/MOTION vs. TRANSITION )


- HAREKET[Ar.] ile IZDIRÂB[Ar.]


- HAREKET ve KEMÂL/SINIR

( Her hareket, kemâline erer/sonlanır. )


- HAREKET ile/ve/değil KESİNTİSİZLİK


- HAREKET ile/ve KIMILDAMA


- HAREKET ile KIPIRTI


- HAREKET ile/ve KUVVET

( MOVEMENT vs./and POWER )


- HAREKET ve NESNE

( MOVEMENT and MATTER )


- HAREKET" ile/ve "NUMARA"


- HAREKET ve OLUŞ ve YOKOLUŞ


- HAREKET ve SABİTLİK

( MOVEMENT and CONSTANCY )


- HAREKET ile SES ile KONUŞMA

( MOVEMENT vs. VOICE vs. SPEECH/TO TALK )


- HAREKET ile/ve ŞEY

( Çırpıntı ve su ayrı değildir. Bizi suyun var oluşundan haberdar eden de o çırpıntıdır. )

( vs./and/||/<> THING )


- HAREKET ile/ve SINIRLILIK


- HAREKET ve/<> SÜKÛN

( Kendi halini/yerini bulmak/bulmaya çalışmak. VE/<> Tamamlanma. )

( Hareket, sükûn ister. VE/<> Sükûn/et, hareketin ademidir/yokluğudur. )

( Kasların, harekete; zihnin, sükûna gereksinimi vardır. )

( Özde, hareket aranmaz/"bulunmaz". )

( DOĞA: Hareketin yasalarının bilimi. )

( HAREKET: Doğal yerinde bulunmama. )


- HAREKET ve/> SÜREKLİLİK

( MOVEMENT/MOTION and/> CONTINUITY )


- HAREKET ile/ve SÜRÜKLENME

( MOVEMENT vs./and TO DRAG )


- HAREKET ile/ve/<> TELÂŞ


- HAREKET ve/> TİN/PSİŞE ve/> ZEKÂ

( Değiştirir. VE/> Birleştirir. VE/> Dönüştürür. )

( Alterates. AND/> Combines. AND/> Tranforms. )

( MOVEMENT and/> PSYCHE and/> INTELLIGENCE )


- HAREKET ve/> ÜMİT/UMUT

( MOVEMENT and/> HOPE )


- HAREKET ile/ve/||/<> UYUMLULAŞTIRILMIŞ HAREKET


- HAREKET ile/ve/değil YER DEĞİŞTİRME(İNTİKAL)

( Basit düzeydeki zihinlerde, hareket, yer değiştirme olarak yorumlanır. )


- HAREKET ve/> YÖN

( Hareketin başladığı andan itibaren yön oluşmaya başlar. )

( Hareketin, yöne gereksinimi vardır. )

( Yön, İbni Sinâ'nın tüm kitapları, ayrı ayrı ve başlı başına bir bölümdür. )

( MOVEMENT and/> DIRECTION )


- HAREKET/DEVİM ile/ve ETKİNLİK/DEVİNİM

( MOVEMENT vs./and ACTION )


- HAREKET-İ MÜSTAKÎME ile HAREKET-İ UFKİYE ile HAREKET-İ MENKÛSE


- HAREKETİ-İ İRÂDİYE ile İRÂDE-İ AKLİYE

( Hayvan/da. İLE İnsan'da. )


- HAREKETİN KAYNAĞI ile BİLGİNİN KAYNAĞI


- HAREKET'İN:
NEDEN'İ ile/ve NASIL'I


- HAREKETİN SÜREKLİLİĞİ:
DOĞADA ile/ve/<> YAŞAMDA

( Sürekli oluşum. İLE/VE/<> Sürekli insanlaşma. )

( Yaşamdaki temeddün, doğadaki tekevvün'ün devamıdır. [ve bunun da sonsal amacı, kişinin, daha da insanlaşarak, olgunluğa/kemâle ermesidir.] )

( DOĞA: Hareket ile sükûnun ilkesi. )

( TEKEVVÜN ile/ve/<> TEMEDDÜN )


- HAREKETLİ/LİK ile/ve/<> ETKİN/LİK


- HAREKETSİZ DİRENİŞ ile/ve/||/<> SESSİZ ÇIĞLIK


- HAREKETSİZLİK ve/||/<>/> ÇÜRÜME


- HAREKET'TE:
İŞÂRÂT-I HİSSİYE ile/ve MAKSADÜ'L HAREKET


- HAREKET'TE:
YER DEĞİŞTİRMEK değil KENDİ İÇİNDE DEĞİŞMEK


- HAREKETTE YETENEK:
ÖNGÖRÜLEBİLİR ile/ve/||/<> ÖNGÖRÜLEMEYEN


- HAREM[Ar.] ile HAREM[Ar.]

( Herkesin girmesine izin verilmeyen, saygıdeğer ve kutsal yer. | Hac zamanında ihrâma girilen yerden itibaren Kâbe'ye doğru olan bölüm. | Önceleri, saraylarda ve büyük konaklarda bulunan hanımlar dairesi. | Nikâhlı hanım, zevce. İLE "mefâilün"den "me"yi atarak "fâilün" sözcüğünü "mef'ûlün"e çevirme. )


- HARF ABECESİ ile/ve/||/<>/< HECE ABECESİ


- HARF (KULLANIMI) ile/ve RAKAM (KULLANIMI)

( Sürekli nicelik ve süreksiz nicelik farkını karşılayabilmeye yarar. )

( Rakamların, değerlerle karışmamasını da sağlar. )

( NAKŞ ETMEK )

( Türk abecesinde en yüksek dereceye sahip olan yani en sık kullanılan yazaçlar, A, E, İ, N, R, L; üst-orta derecede olanlar, I, D, K, M; alt-orta derecede olanlar, U, Y, T, S, B, O; düşük dereceli olanlar, Ü, Ş, Z, G, Ç, H, Ğ, V, C, Ö, P, F, J'dir.

Gazete köşe yazıları ve 9 yazara ait 37 kitaptan elde edilmiş, 11 milyon karakterden oluşan 13.4 MB boyutundaki metin seti üzerinden elde edilmiş Türkçe yazaçlara ait kullanım sıklıkları aşağıdaki adreste belirtilmiştir. Türk abecesindeki yazaçların kullanım sıklıkları )

( İngilizce'de:
E T A O I N S H R D L C U M W F G Y P B V K J X Q Z

Almanca'da:
E N I S R A T D H U L G C O M W B F K Z Ü V P Ö Ä ß J Y X Q

İspanyolca'da:
E A O S R N I D L C T U M P B G V Y Q H F Z J X W K

Fransızca'da:
E S A I T N R U L O D C P M É V Q F B G H J À X Y È Ê Z W Ç Ù K Î Œ Ï Ë

Çekçe'de:
O E A N T I V L S R D K U P Í M C H Á Z Y J B Ř Ě É Č Ž Ý Š Ů G F Ú Ň W Ď Ó X Ť (Q) (časopis, 2500 besed)

Lehçe'de:
A I E O N Z W S C R Y T K D P M J U L Ł G B H Ą Ę Ó Ź Ś Ć Ń F Ż X V (Q) (časopis, 11.000 besed)

Rusça'da:
О Е А И Н Т С В Л Р К Д М П У Ы Я Г Б З Ч Й Х Ж Ш Ю Ц Щ Э Ф Ё (Solženicin, 86.000 besed)
О Е А И Н Т С Р В Л К М Д П У Ы Я Г З Б Ч Й Ж Х Ю Ш Ц Щ Э Ф Ё (časopis 25.000 besed) )

( FaRkLaR Kılavuzu'ndaki sözcüklerin yazaçlara göre kayıt oranı )


- HARFİYAT değil HAFRİYAT

( ... DEĞİL Toprağı kazma, kazı. )


- HARFLER'DE:
ARAP ile/ve İBRÂNÎ

( Ayn, Ba, Cim, Dad, Dal, Elif, Fa, Gayın, Ha, Kaf, Kha, Lam, Mim, Nun, Ra, Sat, Sin, Şın, Ta, Tha, Vav, Ya, Za, Zay İLE/VE He, Kapt, Koph, Lamedh, Mem, Neth, Nun, Pe, Resh, Sadhe, Shin, Sin, Tav, Teth, Vav, Yodh, Zayın )


- HARİ ile/ve/||/<> HAR

( Dişil. İLE/VE/||/<> Eril. )


- HARÎ[Ar.] ile HÂRÎ[Ar.]

( Lâyık, müstahak. İLE Horluk, hakirlik. )


- HÂRİB[Ar.] ile HARÎB[Ar.] ile HÂRİB[Ar. < HARÂB]

( Kaçan, firar eden. İLE Yağma olunmuş, soyulmuş, talan edilmiş. İLE Yıkan, harâb eden. | Haydut, yol kesen. )


- HÂRİC[Ar.] ile HÂRİC[Ar.] ile HARÎC[Ar.]

( Dış, dışarı. | Dışarı çıkan, dışarıda, dışta. | Hiç ilgisi olmayan kişi. İLE Suçlu, günah işlemiş. İLE Dar, ensiz. | Kuşatılmış. )


- HÂRİC-İ KISMET değil/yerine/= BÖLÜM


- HARİCÎ ile/ve AYNÎ

( EXTERNAL vs./and ... )


- HÂRİD[Ar.] ile HARÎD[Ar.] ile HARÎD[Ar.]

( Öfkeli, hiddetli, kızgın. İLE Tek, ayrı. İLE Satın alma. )


- HÂRİF[Ar.] ile HARÎF[Ar. < HİRFET] ile HARÎF

( Yemiş toplayan. İLE Meslektaş, sanat arkadaşı. | Herif, adi ve bayağı adam.| Teklifsiz dost. İLE Sonbahar, güz. )


- HARÎKA[Ar.] ile HÂRİKA[Ar. < HAVÂRIK] ile HÂRİKA[Ar.]

( Bulamaç, yulaf vs. lapası. | Acı, sızı. İLE Olanakların üstünde olup kişide hayret uyandıran. İLE Ateş, od. )


- HARİKULÂDE ve/<> MÛCİZE


- HARIL HARIL ile HALDIR HALDIR (ÇALIŞMAK)


- HARÎM[Ar.] ile HARÎM[Ar.]

( Saygısız, çekinmez, kayıtsız. İLE Biri için kutsal olan şeyler. | Harem dairesi, harem. | Evin içi gibi başkasına kapalı olan yer. | Bir evin civârı. | Avlu. | Ortak, şerîk. | Hacıların, hac zamanında büründükleri örtü. )


- HARÎRÎ/HARÎRİYYE[Ar.] ile Harîriyye[Ar.]

( İpekle ilgili, ipekten yapılmış. İpek gibi yumuşak. | Güzel sanatlarda kullanılan ve Semerkand'da ipekten yapılan bir kâğıt cinsi. İLE Seyyit Ahmet-ür-Rufâî tarafından kurulan Rufâiyye tarikatının şubelerinden biri.[kurucusu: Ebü-l-Hasan Aliy-ül-Harîrî'dir.] )


- HÂRİS ile HÂRİS[< HİRÂSET] ile HARÎS[< HIRS]


- HÂRİS[Ar. < HARS] ile HÂRİS[Ar. < HİRÂSET] ile HÂRİS ile HARÎS[Ar. < HIRS] ile HÂRİŞ[Fars.]

( Çiftçi, ekinci, harâset eden. İLE Bekçi, gözcü, koruyan, koruyucu, muhâfız. İLE Son derece hırslı olan. İLE Hırslı, tamahkâr, bir şeye çok düşkün, gereğinden fazla istekli. İLE Kaşıma, kaşınma. )

Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(54/140)