Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(45/140)


- FARKINDALIK ile/ve/< BİLMEMEK

( Farkındalığın ilk koşulu, bilmemektir. )


- FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( AWARE/NESS vs./and/<> SOLIDARITY )


- FARKINDALIK ve/||/<>/>/< DENEYİMLEME


- FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK


- FARKINDALIK ve/||/<> DUYGULARIN TANIMLANMASI


- FARKINDALIK ile/ve/<> İÇ GERİLİM


- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA


- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> PLANLANMIŞ FARKINDALIK


- FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ

( Farkındalık dinamiktir, sevgi ise varoluştur. )

( Farkındalık, eylem halindeki sevgidir. )

( AWARENESS vs./and/<> LOVE
Awareness is dynamic, love is being.
Awareness is love in action. )


- FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK


- FARKINDALIK ve/||/<> TUTUM ve/||/<> ÖZGÜNLÜK

( AWARENESS and/||/<> ATTITUDE and/||/<> AUTHENTICITY )


- FARKINDALIK ve/<> ÜMİT

( Paylaş! VE/<> Aşıla! )

( Yeni yılda da, sağlıklı ve mutlu AN'lar yaşamak üzere, Farkındalık'larımızı paylaşıyor ve birbirimize, -en azından gülümseyerek :)- Ümit aşılamaya devam ediyoruz... :) )


- FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA

( AWARENESS vs./and/<> TO BECOME DENSE )


- [ne yazık ki]
FARKINDA OLMAMA ile/ve/<> KABUL ETMEME


- FaRkLaR KILAVUZU'NDA ÖNCELİKLER:
YARARLI ve/> ÖNCELİKLİ ve/> İNCELİKLİ


- FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK

( DiFfeReNCeS GUIDE/"DICTIONARY" vs./and/<> AWARENESS )


- FARK/LAR:
NESNEDE ile/ve/değil/||/<> GÖZLEMDE/KEŞİFTE


- FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK

( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )

( TEFÂVÜT[< FEVT]: İki şeyin birbirinden farklı olması. | İki şey arasındaki fark.
BÎ-TEFÂVÜT/BİLÂ-TEFÂVÜT: Farksız. )

( [not] DIFFERENCES vs./and/but/> DIFFERENCE )


- FARKLILIKLAR ile FARKLAR

( DIFFERENCENESSES" vs. DIFFERENCES )


- FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK


- FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM


- FARKLI DÜŞÜNMEK" ile/ve "GENİŞ DÜŞÜNMEK"


- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine ADAM OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK)


- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)


- FARKLI ile/ve ÖZEL

( DIFFERENT vs./and SPECIAL )


- FARKLILAŞMA ve/||/<> ANLAMIN OLUŞMASI


- FARKLILIK ile AYRICALIK

( DIFFERENCY vs. PRIVILEGE )


- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK

( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )


- FARK/LI/LIK ile/ve/||/<> ÇEŞİT/Lİ/LİK


- FARKLILIK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farklılık, sadece, farklı olmak isteğinden çıkmaz. Ancak, yaşam biçiminde (de) olursa farklılıktır. )

( DIFFERENCY vs./and/<> AWARENESS )


- FARK/LI/LIK ile NİTELİK FARKI/FARKLILIĞI

( DIFFERENT/DIFFERENCY vs. DIFFERENCE/Y OF QUALITY )


- FARKLILIKLAR VE ÇİRKİNLİKLER ile/yerine FARKLILIKLAR VE GÜZELLİKLER


- FARKLILIKLAR değil FARKLAR

(

Kavram Açıklama Örnek Kullanım
Farklılık - Bir durum ya da nesnenin genel olarak farklı olma durmunu tanımlar.

- Soyut bir kavramdır ve tekil olarak kullanılır/kullanılmalıdır.
- "İki kültür arasındaki farklılık, oldukça dikkat çekiciydi."

- "Tasarımlardaki farklılık, genel estetik anlayışından kaynaklanıyor."
Farklar - Belirli iki ya da daha fazla nesne arasındaki somut ya da açık ayrımları tanımlar.

- Nesne ya da tek tek gözlemlenebilen durumlar için yeğlenir.
- "Bu iki öneri arasındaki farklar oldukça belirgindir."

- "Renkler arasındaki farklar, hemen göze çarpıyor."
"Farklılıklar" - En son/üst düşün(dür)me/soyutlama "-lık" ekinden sonra "-lar" çoğul ekinin kullanımı gereksiz/yanlıştır. Dil bilgisi hatasıdır.

- Yerine "farklılık" ya da "farklar" yeğlenmelidir.
- Hatalı örnek: İki çalışma arasındaki "farklılıklar", ayrıntılarıyla incelendi.

- Doğru: İki çalışma arasındaki farklar, ayrıntılarıyla incelendi.
)

( [not] DIFFERENCE but DIFFERENCES )


- FARMAKODİNAMİ ile FARMAKODİNAMİK ile FARMAKOKİNETİK ile FARMAKOKİNEZİ ile FARMAKOLOG ile FARMAKOLOJİ ile FARMAKOLOJİK ile FARMAKOPE

( İlaç etkisi. İLE İlaç etkisi [ile ilgili], ilaç etkibilim. İLE İlaç yazgısı [ile ilgili], ilaç yazgıbilim. İLE İlaç yazgısı. İLE İlaçbilim uzmanı. İLE İlaçbilim. İLE İlaçbilimsel, ilaçbilim [ile ilgili]. İLE İlaç kılavuzu. )


- Fars ile FARS[Fr.]

( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )


- FARUK SEZERER YALISI :

( Yeniköy, Köybaşı Caddesi üzerindeki 169 - 175 kapı No.lu yalı 18. yy. sonlarında inşâ edildi. Bilahare yalıya bazı ilaveler yapıldı. Yalı sahiplerinin Fransız olduğu ve binayı Aslan Sadıkoğlu sattıkları, bu kişiden de Prof. Dr. Burhanettin Sezerer'in satın aldığı bilinmektedir. Muazzez Hanım'ın vefâtı üzerine Faruk Sezerer'e kalan yalı bu kişinin de vefâtı üzerine kızı Behlül Sezerer'e kaldı. Yalı Faruk Sezerer Yalısı olarak bilinmektedir. )


- ... "FARZ" OLDU ile/değil/yerine ... ŞART OLDU


- FARZ ile FARZ-I KİFÂYE


- FARZ[Ar.] ile KARZ[Ar.]


- FARZ-I AYN ile/ve/<> FARZ-I KİFÂYE

( Herkes için geçerli olan durumların/konuların bilinmesi gerekli/zorunlu bilgiler/ilimler. İLE/VE Bazı kişilerin bilmesi yeterli olan bilgiler/ilimler. )


- FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)


- FAŞÂFEŞ[Fars.] ile FEŞFEŞE[Fars.]

( Atılan okun havada çıkardığı ses. İLE Hışırtı. )


- FASÂHAT[Ar.] ile FAZÂHAT[Ar.]

( İyi ve açık konuşma, iyi söz söyleme becerisi, uzdillilik. İLE Alçaklık, edepsizlik. )


- FASARYA ile GÜRÜLTÜ/PATIRTI/KARIŞIKLIK


- FASİD ile BÂTIL


- FÂSİH[Ar. < FESH] ile FASÎH[Ar. çoğ. FUSAHÂ]

( İptal eden, bozan, çürüten, fesheden. İLE Güzel, düzgün ve açık konuşan, iyi söz söyleme becerisi olan. | Açık, âşikâr, sarih. )


- FÂSIK ile/ve/<> FÂCİR


- FASIL[Ar. çoğ. FUSÛL] ile FÂSIL[Ar. < FASL]

( Fasl. | Bir bestekârın aynı makamdan bestelediği iki beste. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. İLE Ayıran, bölen, fasleden. )


- [ne yazık ki]
!"FAŞİST/LİK" ile/değil/yerine !ZORBA/LIK


- FASİT DAİRE[Ar.] değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ


- FAŞİZM ile/ve SOYKIRIM


- FASL-VASL ile/ve HAŞR-NEŞR


- FASM[Ar.] ile KASM[Ar.]


- FASO FİSO

( Sıradan. Anlamsız. )


- FASON[Fr.] ile FASONE[Fr.]

( Kesim. İLE Çözgü ya da atkının kumaş yüzeyi üzerinde, kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaş. | Bu tür kumaşları oluşturan desen örneği. )


- FASS[çoğ. FUSÛS] -ile

( TAŞIN YÜZÜKTE OTURDUĞU YUVA | YÜZÜK TAŞI )


- FAŞTAK FIŞTAK ([ÖZENSİZ] YIKAMAK/YIKANMAK)


- FASÜLYE değil FASULYE


- FASULYE/BEZELYE ile HİNTBEZELYESİ

( ... İLE Baklagillerden, sıcak ülkelerde yetişen, tohumları fasulyeye benzeyen bir bitki. )

( ... cum C. INDICUS )


- FATİH İLKÖĞRETİM OKULU :

( Maden mahallesinde ilk defa 1954 yılında Fatih İlkokulu adıyla bir okul açıldı. Okul 1965'te yeni ilavelerle büyütülmüşse de yine yeterli olmayınca 1996'da yeni okul binası yapılarak eğitim ve öğretime devam edildi. Okulun ismi de Maden Fatih İlköğretim Okuluna dönüştürüldü. )


- FATİH KARATAŞ ve/||/<> BAHATTİN HEKİMOĞLU

( )


- FATİH SULTAN MEHMET (KÜÇÜK ARMUTLU) CEM EVİ, PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR MERKEZİ :

( Fatih Sultan Mahallesinde (Eski adı ile Ferahevler Mahallesi) Beyaz Sokak üzerindedir. )


- FATİH SULTAN MEHMET CAMİİ :

( Fatih Sultan Mehmet Mahallesinde (Küçük Armutlu) bulunan bir camidir. )


- FATİH SULTAN MEHMET CAMİİ :

( Baltalimanı sınırları içindedir. 1999'da yapılmış olup tarihi özelliği yoktur. )


- FATİH SULTAN MEHMET CAMİİ :

( Nalbantçeşme mevkiinde ve Arap Öldüren mevkiinin batı tarafındaki Boğazkent sitesi içindedir. Osmanlı tarzında yapılan bir cami olup tarihi özelliği yoktur. )


- FATİH SULTAN MEHMET CEM EVİ :

( Fatih Sultan Mehmet Mahallesi adını taşıyan bu Cem evi 2004'te açıldı. )


- FATİH SULTAN MEHMET KÖPRÜSÜ :

( Karadeniz Boğazı üzerinde yapılan ikinci asma köprüdür. Rumelihisarı ile Anadoluhisarı kuzey tarafından iki kıyıyı birleştiren köprü olup bu köprüye 2. köprü de denilmektedir. Türkiye'nin ikinci ve Dünyanın 5. büyük köprüsüdür. 4 Aralık 1985'te temeli atıldı, 3 Temmuz 1988'de trafiğe açıldı. Uzunluğu 1.510 m, orta açıklığı 1.090 m, genişliği 39.4 m ve denizden yüksekliği 64 m dir. )


- FATİH SULTAN MEHMET MAHALLESİ :

( Sarıyer ilçesinin gecekondu mahallelerinden biri olan Fatih Sultan Mehmet Mahallesi; Rumelihisarı, Baltalimanı, Reşitpaşa ve Bebek'ten sınır alır. Önceleri Küçük Armutlu ve Büyük Armutlu isimlerini taşıyan bu yerleşim bölgesi Rumelihisarı'na bağlı idi. 1994'te ayrı bir mahalle olunca ismi de Fatih Sultan Mehmet mahallesi oldu. 1992 nüfus sayımına göre mahallenin nüfusu 12.006' dır. )


- FATİHÂ'YA İZNİ OLMAK ile/ve FATİHÂ'SI DÜZGÜN OLMAK


- FATÎN/E[Ar. < FITNAT] ile FÂTİN[Ar. < FİTNE]

( Zeki, akıllı, uyanık, anlayışlı, kavrayışlı. İLE Fitneci. )


- FÂTİR[Ar.] ile FATÎR[Ar.] ile FATR[Ar. çoğ. FUTUR]

( Füturlu, durgun, gevşek. | Az sıcak, ılık olan. İLE Mayasız saç ekmeği, bazlama. | Bir çeşit pasta. | Olmamış, derecesini bulmamış şey. İLE Çatlak, yarık. | Mantar. )


- FATMA ATİYE HANIM ÇEŞMESİ :

( Emirgan Muvakkithane Caddesinde bulunan bu çeşme (H.1258, M.1842) zamanla mimari özelliğini kaybetmiştir. Çeşmenin kitabesi şöyledir: Ve sekahüm Rabbühüm şeraben tahura sahibet - ül hayrat vel - hasenat Fatma Atiyye Hanım ruhuna fatiha (1258)". )


- FATURA[İt. < FATTURA] değil/yerine/= SAYIŞÇA


- FAY[Fr. < FAILLE] değil/yerine/= KIRIK/YERKIRIĞI


- FÂYİH[Ar.] ile FÂYİHA[Ar. çoğ. FEVÂYİH]

( Kendiliğinden dağılan güzel koku. İLE Çiçek ve meyve kokusu. | Hoş kokulu nesne. )


- FAYTON SEFÂSI değil ATLARIN CEFÂSI


- [ne yazık ki]
"FAYTON":
"NOSTALJİ" değil ATLARI KÖLELEŞTİRME


- FAZ[Ar. < Fr. < Yun.] ile FAZZ[Ar.]

( Evre, safha. İLE Huysuz, kötü sözlü, kaba. )


- FÂZÎH/A[Ar.] ile FAZÎHA[Ar. çoğ. FAZÂYİH]

( Utanmaz, rezil. | Çirkin, fena. İLE Edepsizliği, alçaklığ gerektiren iş/şey. )


- FAZIL BEY ile VECİHİ HÜRKUŞ

( )

(

Hava Şehitleri, 1935'ten bu yana her yıl 15 Mayıs'ta düzenlenen törenlerle anılıyor. )


- FÂZIL[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ KİŞİ


- FAZİLET ile/ve EDÂ


- FAZÎLET[Ar.] değil/yerine/= ERDEM


- FAZÎLET ile/ve/||/<> MENFAAT ile/ve/||/<> MASLAHAT

( Bireyde. İLE/VE/||/<> Toplulukta. İLE/VE/||/<> Toplumda. )


- FAZÎLET ile/>< REZÎLET


- FAZLA ALÇAKGÖNÜLLÜKTE/TEVÂZÛDA:
RİYÂ ile/ve/||/<> GERÇEK

( Fazla tevâzû gösterme, riyâdan sayarlar. İLE/VE/||/<> Fazla tevâzû gösterme, gerçek sayarlar. )

( [Fazla alçakgönüllük göstermek] İkiyüzlülük olarak yorumlanabilir. İLE/VE/||/<> İncelik olarak yorumlanmayıp çarpıtılarak, genelde de bilindiğiniz ya da göründüğünüz kadar incelikli olmadığınız biçiminde yorumlanabilir. )


- [ne yazık ki]
(FAZLA) BASKI ve/||/<>/>/< İHMAL


- FAZLA BİLGİ ile FAZLADAN BİLGİ

( EXCESS INFORMATION vs./and EXTRA INFORMATION )


- FAZLA ENERJİ ve/<> KARMAŞA / KARGAŞA


- FAZLA FAZLA ile/değil FASLA FASLA

( ... İLE/DEĞİL Yer yer. )


- FAZLA FEDÂKÂR/LIK
ve/||/<>/>/ne yazık ki
(FAZLA) VEFÂSIZ/LIK

( Fedâkârlığın fazlası, vefâsızlığa neden olur. )


- FAZLA/GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞ ...)
KONUŞMA! ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNME!

( YAP! ile/ve/||/<>/< YAP! )


- FAZLA KONUŞMAK ile/değil/yerine GEREĞİNDEN FAZLA KONUŞMAK

( Kişinin, "Fazla konuşmak" diye bir durumu ol(a)maz fakat belirli/belirsiz bir konuda/alanda/olguda, gereğinden fazla konuşması söz konusu olabilir. [Kişinin, doğadaki fiziksel donanımlarının yetersizliğini giderecek olanın, beyni ve zihni olmasından dolayı ve bunu da, geri dönülmez bir duruma girmeden önce gidermek, çözüm üretmek üzere dili ve konuşma becerisi karşılar. Modern dönemlerde gelinmiş kopukluklar, hızlı ve kısa/kesik sözler kullanma "çabası/beklentisi" nedeniyle de "konuşmanın fazlası" diye bir olgu, durum geliştirilemez ve/ya da bu kişisel/düşük "beklentinin" karşılanması, çevremizdeki kişilerden beklenilemez!] )


- FAZLA SAFLIK ile/ve/> İHÂNET

( Bazen fazla saflık da ihanetin nedeni/kaynağı olabilir. )


- FAZLA SAMİMİYET ile/ve/||/<> ÇOK SEVGİ ile/ve/||/<> ÇOK İYİLİK

( Saygıyı azaltır. İLE/VE/||/<> Nankörlük getirir ve sevileni uzaklaştırır. İLE/VE/||/<> Suistimal edilir. )


- [ne yazık ki]
(FAZLA) ŞIMARTILAN ÇOCUK ve/||/<>/> KENDİNDEN NEFRET EDEN ÇOCUK


- FAZLA ile/ve ÇEŞİTLİ


- | FAZLALIK ve GEREKSİZ | ile/değil/yerine CANIMIZ

( Kenara çekilen. VE Ardımızda olan/kalan. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanımızda olan, yanında olduğumuz. )


- FAZLA/LIK ile/değil AŞKIN/LIK


- FECAÂT ile VEHÂMET


- FECR (VAKTİ) ile FECR-İ KÂZİB[YALANCI FECR] ile FECR-İ SÂDIK[HAKİKİ FECR]

( Sabaha karşı, güneş doğmadan önce, ufkun gün doğusu tarafından görünen aydınlığı, tan yerinin ağarması. İLE Sabaha karşı, doğuda, amûdî biçimde görülen aydınlık. [Sahura kalkış.] İLE Şafak sökme, sabah, imsak. )


- FECR-İ ÂTÎ ile/ve/<>/> MİLLÎ EDEBİYAT

( )

( )


- FEDÂ ile/değil/yerine/>< ELVEDÂ

( Sevene can fedâ; sevmeyene elvedâ. )


- FEDÂÎ/SERDENGEÇTİ[Ar.] ile FEDÂKÂR/FİDÂ-KÂR[Ar., Fars.]

( Evre, safha. İLE Kendini ya da kişisel çıkarlarını esirgemeyen, fedâ eden, cömert, eli açık. )


- FEDÂKÂRLIK:
YAPTIKLARIN ile/değil YAPMADIKLARIN

( Başkaları için. İLE/DEĞİL Kendin için. )


- FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Sadakat. İLE/VE/||/<> Sevgi. )

( Mal/dan vermek. İLE/VE/||/<> "Can vermek" ve candan vermek. )

( Babadan gelen. İLE/VE/||/<> Anneden gelen. )

( Bedel ödemek. İLE/VE/||/<> Muhabbet. )


- FEDÂKÂRLIK > FERÂGAT > AŞK


- FEDÂKÂRLIK değil/yerine HAK/LAR


- FEDÂKÂR/LIK ile/ve/||/<>/> KAHRAMAN/LIK


- FEDÂKÂRLIK ile KATLANMA

( EXTREME DEVOTION vs. TO BEAR )


- VAZGEÇME/FEDÂKÂRLIK[Ar.] değil/yerine/= ÖZVERİ, EL ÇEKME

( Temiz ve özverili bir hayat yaşayın, bu yeter. )

( Live a clean, selfless life, that is all. )

( EXTREME DEVOTION vs. SELF-SACRIFICE )


- FEDARASYON değil FEDERASYON


- FEDERASYON[Fr./İng. < FEDERATION] değil/yerine/= ÜSTBİRLİK


- FEHÂMETLÜ DEVLETLÜ ile ÜBBEHETLÜ DEVLETLÜ

( Sadrazamlara, Mısır hidivi ve yabancı prenslere, eyalet beylerine hitapta kullanılan unvan. İLE Sadrazamlık etmişlere hitapta kullanılan unvan. )


- FEHÎM[Ar. < FEHM] ile FEHM[Ar.]

( Zeki, anlayışlı, akıllı. İLE Anlama, anlayış. )


- FEHM ile/ve/||/<> AKIL ile/ve/||/<> İLLET ile/ve/||/<> HİKMET

( Kavram. İLE/VE/||/<> Bağlam. İLE/VE/||/<> Neden/içsel. İLE/VE/||/<> Dışsal. )


- FEHVÂ[Ar. çoğ. FEHÂVÎ] ile FEHVÂSINCA[Ar., Tr.]

( Anlam, mânâ, kavram, mefhum. İLE Uyarınca, sözü gereğince. )


- FEL FECRİ/FECİR değil VEL FECRİ/FECİR

( "Gözleri fel fecri okuyor." DEĞİL Gözleri vel fecri okuyor. )


- FELÂ[Ar.] ile FELÂH[Ar.] ile FELAH[Ar.]

( O halde, o zaman. İLE Kurtuluş, selâmet, onma. | Mutluluk, kutluluk. İLE Başlangıç, iptida. )


- FELÂKET ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SELÂMET


- FELÂKET değil/yerine/= YIKIM/YIKINÇ


- FELÇ/C[Ar.] değil/yerine/= İNME


- FELEK ile/ve/||/<> ON/UNCU AKIL


- FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK

( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )


- FELSEFE:
BETİMLEME > KAVRAM

( Felsefe, betimlemeden, kavrama geçiştir. )


- FELSEFE/BİLİM/SANAT'TA:
SAYGI DUY(UL)MA ile/ve/||/<>/< SAYGI UYAN(DIR)MA


- FELSEFE-BİLİM TARİHİ ile/ve/||/<> ANADOLU'DA FELSEFE-BİLİM

( )


- FELSEFE DAĞI ile/ve/||/<> MATEMATİK ÇANTASI


- FELSEFE:
DÜŞÜNCE BİÇİMİ OLARAK ile/ve/değil/||/<>/>/< YAŞAM BİÇİMİ OLARAK


- FELSEFE:
DÜŞÜNCENİN ...
TARİFİ ile/ve/değil/||/<>/< TARİHİ


- FELSEFE:
DÜŞÜNME BAĞLAMI ile/ve/<> BİLGİ TÜRÜ


- FELSEFE:
EĞİTİM ile/ve/değil/||/<>/> YETKİNLEŞTİRME


- FELSEFE:
İYİLİK ve/<> GÜZELLİK ve/<> DOĞRULUK


- FELSEFE/KAVRAM ANSİKLOPEDİSİNDE:
ARİSTOTELES ile/ve HEGEL


- FELSEFE KONUŞMAK:
KEYFÎ değil ZORUNLULUKLA


- FELSEFE:
NESNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> ÖZNEL İDEALİZM


- FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"


- FELSEFE:
NİYET ve/||/<>/+ OLGU


- FELSEFE ÖĞRENMEK değil/yerine FELSEFE YAPMAK


- FELSEFE ÖĞRENMEK ile/yerine/değil FELSEFE YAPMAYI ÖĞRENMEK


- FELSEFE(PHILO-SOPHIA):
BİLGELİK SEVGİSİ ile/ve/||/<> SEVGİNİN BİLGELİĞİ

( )


- FELSEFE SİSTEMİ ile FELSEFİ DÜŞÜNCE TARZI


- FELSEFE TARİHİ ile/ve/değil DÜŞÜNCE TARİHİ


- FELSEFE:
UYURGEZER/LİK değil/yerine/>< GELİŞMİŞ BİLİNÇ/LİLİK


- FELSEFE:
"YAPILAN/YAPMAK" değil İNŞÂ EDİLEN/ETMEK


- FELSEFE YAPMAK" ile/ve/||/<> "EDEBİYAT PARÇALAMAK"

( İkisi de doğru/geçerli değildir! Kişi/kim anlamıyorsa ve ilgilenmiyorsa o kişinin/kişilerin çarpıttığı/çevirdiği saçma ve boş bir sözdür. )


- FELSEFE:
ZEKÂYI ve/||/<>/> AKLI

( Keskinleştirmek amacıyla. VE/||/<>/> Yetkinleştirmek amacıyla. )


- FELSEFE ve/||/<> ANAHTAR KAVRAMLAR


- FELSEFE ve/||/<> AŞK ve/||/<> SANAT

( "Evet!" diyememektir. VE/||/<> "Hayır!" diyememektir. VE/||/<> Soruyu anımsayamamaktır. )


- FELSEFE ve AYRIM


- FELSEFE ve/||/<> BİLGE

( Gölgelerin, renkleri olduğunu öğretir. VE/||/<> Gölgelerin renklerini görebilir. )


- FELSEFE ile/ve/||/<>/> BİLİM

( Tanımlama ve tanıtlaması kendi içinde olan. İLE/VE Tanımlama ve tanıtlaması kendi dışında olan. )

( Kendi üzerine düşünebilme. İLE/VE Nesnesi üzerine yöntem uygulamaları. )

( Bilmediklerimiz. İLE/VE Bildiklerimiz. )

( Nesnesi, içindedir. İLE/VE Nesnesi, dışarıdadır. )

( Bilinç-bilinç ilişkisi. İLE/VE Bilinç-nesne ilişkisi. )

( Bilim, felsefenin başarılarından, felsefe de bilimin başarısızlıklarından örülmüştür. )

( FELSEFE: VARLIK ile/ve METAFİZİK ile/ve AHLÂK )

( FELSEFE: Yasaların örgünlüğünün bütünlüğü. )

( FELSEFE: BİLGİ OLARAK ile/ve/yerine YAŞAM TARZI OLARAK )

( FELSEFE: Nesillerarası mektuplaşma. Hem öldüren, hem de dirimli tutan bir özellik ve/ya da durumdur. )

( Felsefe, İyonya'da doğmuştur. Felsefeye ilk biçimini kazandıran üç filozof Thales, Anaksimander ve Anaksimenes'tir. )

( Düşünmenin yetkin biçimleridir. )

( Öngörme/öngörebilme gereksinimidir. )

( Nitelikli kavramlarını, daha nitelikli hale getirmektir. )

( Dili, daha nettir. )

( Betimlemeden kavrama, yasalılığa geçişin ilkeli olmasıdır. )

( BENZER YÖNLERİ:
İkisi de akla ve düşünme yasalarına dayanarak kendilerini haklı kılmaya çalışır.
İkisi de evreni, insanı ve yaşamı, bilinçli, yöntemli ve düzenlilik içinde araştırır.
İkisinde de eleştiri süzgecinden geçirilmeyen bilgi güvenli bulunmaz.
İkisi de eleştiri sonrası kavramlar ve soyutlamalarla bazı ilke ve yasalara ulaşarak genellemeler yapar.
FARKLI YÖNLERİ:
Felsefe; evreni, insanı ve yaşamı sorgularken; bilim, kendini olgular ile sınırlar. Evreni, kendi inceleme alanına göre parçalara ayırır.
Felsefe, olgu ve olayların ardındaki gerçekliği açıklamaya çalışır. Bilim, doğa olayları arasında nedensellik bağları kurarak doğa ile ilgili yasalara ulaşmayı hedefler.
Felsefe, kurgusal(spekülatif) ve rasyonel düşünüş gibi yöntemler kullanır. Bilimler ise tümevarım ve tümdengelim yöntemlerini kullanır. )

( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )


- FELSEFE ve/||/<> DEVLET

( Aklın/düşüncenin, gelişmişlikteki son seviyesi. VE/||/<> Kurumların/toplumun, gelişmişlikteki son seviyesi. )


- FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Düşünce, düşünce başlar. [yere/aşağı düşünce!] )

( Bir yerini/dizini incitmeyen, düşünmeye başlamaz kolay kolay. )

( Dilin dilbilgisi. İLE/VE/<> Aklın dilbilgisi. )

( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )

( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )

( Tekillerden, tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde, tümeli görmek esastır. )

( Felsefe, matematiğin çalışma odasını, röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )

( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )

( Hayranlık. VE Hayret. )

( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )

( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )

( Hayret. VE/<> Hayranlık. VE/<> Aşk. )

( Hikmet, teolojik; illet, metafizik; sebep, fizik nedenleri aramaktır. )

( Hikmet: Nasıl ise onu o biçimde bilmek. )

( Hikmet: Varolanları, nasılsa o biçimde ve tâkatı kadar bilmek. )

( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )

( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )

( Hikmet: Gizil durumda, tüm erdemleri içerir. )

( Hikmet Tanrısı: ENKİ )

( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )

( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )

( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )

( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )

( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )

( Fikir üretir. İLE/VE Tedbir üretir. )

( Nazarî hikmet. VE Amelî hikmet. )

( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )

( Genel felsefe eserlerinin adı olarak bu ad kullanılır. İLE/VE İlm-i mantık'ın başka bir adıdır. Pek çok mantık kitabı bu adı taşır. İLE/VE Abdurrahman Hazinî'nin eserinin adıdır. Eser, çekim ve cisimlerin özgül ağırlıklarından bahseder. Modern döneme kadar konuyla ilgili en önemli çalışmadır. İngilizce çevirisi de vardır. )

( Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. VE Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. )

( GAZALİ ve KANT )

( Kişinin, kendine soru sormaya başlamasıyla devreye girer. )

( PHILOSOPHY vs./and THOUGHT )


- FELSEFE ile/ve/değil/<> EROSEFE


- FELSEFE ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM


- FELSEFE ile/ve FELSEFE ÜZERİNE FELSEFE


- FELSEFE ile "FELSEFELER"


- FELSEFE ile FELSEFENİN BİLGİSİ


- FELSEFE ile FELSEFÎ ÖYKÜ


- FELSEFE ve/||/<>/> İDEOLOJİ ve/||/<>/> TÜZE

( Başlar. VE/||/<>/> Deneyimlenir. VE/||/<>/> Düzenlenir. )


- FELSEFE ile/ve/||/<> İNSAN

( vs./and/||/<> HUMAN/PERSON )


- FELSEFE ile/ve İNSAN BİLGİSİ


- FELSEFE ve/<> İNSAN-İNSAN İLİŞKİSİ


- FELSEFE ve KİŞİSEL YÖNETİM


- FELSEFE ile/ve KURAMSAL/TEORİK AKIL


- FELSEFE ile/ve METAFİZİK ile/ve MİSTİSİZM["MİSTİZİM" değil!]

( ... İLE/VE Metafizik sözü ilk defa Peripatos'culardan Rodos'lu Andronikos (M.Ö. I. yy.) tarafından kullanıldığı öne sürülür. İLE/VE ... )

( METAFİZİK: BİLGİ - VARLIK - AHLÂK )

( MİSTİSİZM VE FELSEFE - WALTER T. STACE - İNSAN YAY.
PHILOSOPHY vs./and METAPHYSICS vs./and MYSTICISM )

( ... ile/ve XIN ER SHANG XUE ile/ve XUAN )


- FELSEFE ile ÖLÜ FELSEFE


- FELSEFE ve/||/<>/> ÖZBİLİNÇ


- FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]


- FELSEFE ve/||/<> SANAT ve/||/<> KEŞİF

( Soyutlayarak[tenzih ederek]. VE/||/<> Benzeterek[teşbih ederek]. VE/||/<> Bireştirerek[tevhîd ederek]. )

( Akıl ile. VE/||/<> Hayal ile. VE/||/<> Kalp ile. )


- FELSEFE ile/ve/||/<>/< ŞAŞMA/HAYRET

( Felsefenin başlangıcı, şaşmadır/hayrettir. )

( )


- FELSEFE ve SEVGİ


- FELSEFE ve/<> TIP ve/<> TARİH

( Tabakât Literatürü Üzerine Bir İnceleme
[ www.klasikyayinlari.com/ebooks/default.aspx?kitapid=123 ] )


- FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM

( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )


- FELSEFE ile/ve ZEN

( Zen is not about eliminating thoughts but illuminating them. )

( ZEN KİTAPLARI

ZEN BUDİZMİ
( İLHAN GÜNGÖREN - YOL )

ZEN
( ARMAĞAN BİRGİL - OKYANUS )

ZEN YOLU / TASAVVUF YOLU
( OSHO - BHAGWAN SHREE RAJNEESH
ÇEVİRİ:SERTAÇ KARTAL - OKYANUS )

ZEN ETİ, ZEN KEMİĞİ
( PAUL REPS - ÇEV: NEVZAT ERKMEN - YOL )

LİDERLİK SANATI ZEN DERSLERİ
( THOMAS CLEARY - ÇEV: ŞEN SÜER KAYA - ANAHTAR )

ZEN YOLU VE ZEN BUDİZM'İN İLKELERİ
( ALAN WATTS - ÇEV: SENA UĞUR - )

TAOCULUK, ZEN VE BATI KÜLTÜRÜ
( ALAN WATTS - ÇEV: İLHAN GÜNGÖREN - YOL )

GÜNDELİK YAŞAMDA ZEN
( ADELHEID MEUTES, JUDITH BASSERT - ÇEV: SEDA TOKSOY - OKYANUS )

ZEN BUDİZMİ YOLU
( PROF. EUGENE HERRIGEL - BİLYAY VAKFI )

ZEN VE NEY-ZEN
( ÖMER TULGAN - YOL )

ZEN ZİHNİ BAŞLANGIÇ ZİHNİDİR
( SHUNRYU SUZUKI - ÇEV: CEM ŞEN - DHARMA )

ZEN VE OKÇULUK
( EUGEN HERRIGEL - ÇEV: O. CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

ZEN KAÇIKLARI
( JACK KEROUAC ÇEV: NEVZAT ERKMEN - SÖZ )

ZEN VE ÇİÇEK YOLU
( GUSTIE L. HERRIGEL - ÇEV: O. CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

ZEN VE MOTOSİKLET BAKIM SANATI
( ROBERT M. PIRSIG - ÇEV: SÜHA SERTABİBOĞLU - AYRINTI )

DOLMUŞA BİNME VE DOLMUŞTAN İNME SANATINDA ZEN
( CEM ŞEN - DHARMA )

ZEN VE YARATICI YÖNETİCİLİK
( ALBERT COW - ÇEV: AHMET FETHİ - ETİ )

ZEN VE SAVAŞ SANATLARI
( JOE HYAMS - ÇEV: CEM ŞEN - YOL )

ZEN BAHÇESİ
( MUSTAFA YILAMAZER - DOST )

İKEBANA ZEN VE ÇİÇEK YOLU
( GUSTIE L. HERRIGEL - ÇEV: CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

KARETEDE ZEN
( C.W. NICOL - ÇEV: CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

TAOCULUK, ZEN VE BATI KÜLTÜRÜ
( İLHAN GÜNGÖREN - YOL )

KEDİLER İÇİN ZEN
( ALFRED BIRNBAUM, RIKU KANMEI - DHARMA )

BÜYÜK ZEN DÜĞÜNÜ
( CHARLES BUKOWSKI - ÇEV: AVİ PARDO - METİS )

ZEN WISDOM
( WIZARD & GENIUS, CHEERFUL JOYS )

)


- FELSEFE/BİLİM/FİZİK/DOĞA:
"DİYOR Kİ" ... değil İLKELERİ/YASALARI/ZORUNLULUKLARI ÇERÇEVESİNDE ...

( Anlamı ve ayrıntıları kişiselleştirmeden! Öykünce/fabl çeşidine katmadan/düşürmeden! )


- FELSEFE:
"ŞAPŞALLIK" ile/ve/değil/||/<>/< ŞAŞIRMAK

( Felsefe, yaşam, durum, konu ve süreçteki [olası] her ayrıntıya, sürekli bir bebek ve çocuk şaşkınlığında[sevimli "şapşallığı" gibi] fakat sorumlulukla, iddiasızca, duygusal değil ölçüyle ve yetişkince bakabilme çabası, özeni, saygısı, emeği ve sürecidir. )


- FELSEFE/DE:
KAVRAMSAL/LIK ve/||/<> NEDENSEL/LİK ve/||/<> ELEŞTİREL/LİK


- FELSEFE'DE SEZGİ ile NIETZSCHE'DE SEZGİ

( Kavramlaştırılmamış her türlü düşünce. İLE İçgüdü. )


- [FELSEFEDE/TASAVVUFTA] (BAZI/ÇOĞU) (ÖZEL ŞEY["AYRINTI/İÇERİK/DERİNLİK/YOĞUNLUK/KABALIK/İNCELİK"]):
"BAYIL" DİYE değil/yerine "AYIL!" DİYE


- FELSEFENİN GEÇMİŞİ ile GEÇMİŞTEKİ FELSEFE


- FELSEFE('NİN "KUSURU"):
ÖNCESİ var SONRASI [yok]

( Öncesinin var olup ve fakat sonrasının olmaması. )


- FELSEFESİZ ...:
BİLİM ile SANAT ile HUKUK/DİN ile YAŞAM

( Kör. İLE "Süsleme". İLE "Kural". İLE Yaşanmamış. )


- FELSEFESİZ SANAT ve FELSEFESİZ BİLİM ve FELSEFESİZ FELSEFE

( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )


- FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK


- FELSEFÎ ANLAYIŞ VE BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ VE SANATSAL DUYARLILIK ve/< BEREKET


- Felsefî anlayışla KONUŞ!!!


- FELSEFİ DİSİPLİN ile EPİSTEMOLOJİ


- FELSEFİ GÖRÜŞ/LER ile/ve GÖRELİ FELSEFÎ GÖRÜŞ/LER


- FELSEFÎ KAYGI ile/ve/değil FELSEFÎ YAKLAŞIM


- FELSEFÎ MİT ile/ve/<> ŞİİRSEL MİT


- FELSEFİ ÖĞRETİ ile FELSEFİ SİSTEM


- FELSEFÎ SORU/SORGULAMA ile/ve/= DEĞERLENDİRME


- FELSEFÎ SÖYLEM/DİSKUR ile/ve FELSEFÎ EDİM


- FELSEFÎ SÖZLÜK ile/ve/değil/yerine FELSEFÎ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK


- FELSEFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL


- FEMİNİZMDE:
BİRİNCİ DÖNEM ile/ve/||/<>/> İKİNCİ DÖNEM ile/ve/||/<>/> ÜÇÜNCÜ DÖNEM

( Aynılık. İLE/VE/||/<>/> Farklılık. İLE/VE/||/<>/> Kapsayıcılık. )


- FENÂ ile/||/<> FELÂKET


- FENÂ ile/ve/||/<> MAHV

( Yok olma, yokluk, geçip gitme. | Kötü, iyi olmayan, uygunsuz olan. İLE Yok etme, ortadan kaldırma, harâb etme, perişân etme, batma, bitme, yok olma. | [tas.] Kişisel/beşerî eksikliklerden/yetersizliklerden/olumsuzluklardan kurtulma durumu/hâli. )


- FENAFİŞŞEYH ile FENAFİRRESUL ile FENAFİLLÂH


- FENÂ-YI HÂDİS ile FENÂ-YI KADÎM


- FENER ADASI ile/ve İNCİRLİ ADASI

( Pendik - Tuzla arasında kıyıya yakın olan adalar. [5 ada] )


- FENERLİ BOSTAN SOKAK :

( Rumelihisar Mahallesi sokaklarından biridir, R. Hisar'ın üst kısımlarında bulunan bostana (büyük tarlaya) sahibinin gece gündüz fenerli gitmesi nedeni ile sokaklardan birine "Fenerli Bostan Sokak" ismi verilmiştir. )


- FENERLİ TÜRBE SOKAK :

( Rumelihisarı Mahallesi sokaklarından biridir. R. Hisarı mezarlıklarında bulunan türbelerden birinde devamlı fener yandığı için sokaklarından birine "Fenerli Türbe Sokak" adı verilmiştir. )


- FENNEN[Ar.] ile FENNÎ[Ar.]

( Fen aracılığıyla, fen ile, fenne uygun olarak. İLE Fen ile ilgili olan. )


- FENOTİP/İK / PHENOTYP/IC[İng.] değil/yerine/= DIŞ GÖRÜNÜM/SEL


- FEODAL < VIEH[Alm.][:
Mal = Davar]


- FER'[Ar. çoğ. FÜRÛ] ile FERR[Ar.] ile FER[Ar.]

( Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemli olan. İLE Kaçma, firâr. [KERR Ü FERR: Saldırma ve çekilme.(KELLİ-FELLİ değil KERLİ-FERLİ!)] İLE Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. )


- FER[Fars.] ile FER'[Ar.](çoğ. FÜRÛ, FÜRÛAT)

( Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. İLE Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemi olan şey. | Şûbe. )


- FER[Ar.] ile/ve/||/<>/> FER'İ[Ar.] ile/ve/||/<>/> FERİH[Ar. < FERAH]

( Dal, budak. İLE/VE/||/<>/> Asıla değil fer'e ait olan, ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci dereceden. İLE/VE/||/<>/> Neşeli, sevinçli[< sevinmek]. )


- FERÂĞ[Ar.] ile FERÂG[Ar.]

( Vazgeçme, bırakıp terk etme. | Bir mülkün tasarruf, sahip olma hakkını başkasına terk etme. | Dinlenme, istirahat. | Hiçbir işle meşgul olmama, rahat etme. İLE Serin rüzgâr. )


- FERÂĞ ile/||/<> VEFÂEN FERÂĞ ile/||/<> MERHÛN ile/||/<> GAYR-İ MENKÛL ile/||/<> MEVRÛS MAL ile/||/<> İNTİFÂ ile/||/<> MERİYET/MERİYYET ile/||/<> SÜBÛT-I-ŞERİ

( Satış[Bir mülkün tasarruf, sahip, olma hakkını başkasına terk etme. | Arazi yasasında ise mîrî ya da vakıf arazisinin yararlanma hakkının satışı. İLE/||/<> Taşınmaz mal rehni. İLE/||/<> Rehnedilen mal. İLE/||/<> Taşınmaz mal. İLE/||/<> Miras yolu ile edinilen mal. İLE/||/<> Yararlanma, kullanma. İLE/||/<> Yürürlük. İLE/||/<> Şer'i esaslara göre sabit olan haklar. )


- FERÂGAT AHLÂKI ile/ve/değil/yerine ANNELİK AHLÂKI

( [not] MORALS OF ABNEGATION vs./and/but MORALS OF MOTHER
MORALS OF MOTHER instead of MORALS OF ABNEGATION )


- FERÂGAT AHLÂKI > AŞK AHLÂKI


- FERÂGAT ve/> İŞTİYÂK ve/> AŞK


- FERÂGAT ile/ve/<> TESLİMİYET


- FERAH PARK SİNEMASI :

( Sarıyer Mesarburnu Caddesi üzerindeydi. Bülbül Sokağını Sarıyer'e doğru geçtikten sonra ilk binanın yanında bulunan geniş bir alan üzerinde 1934 yılında Sinemacı Enver Şimşek tarafından açıldı. Uzun yıllar yazlık sinema olarak hizmet verdi. Kapalı sinema olan Gezi Sinemasının açılması ile 1960'lı yıllarda Ferah Sineması da tarihe karıştı. )


- FERAH PARK :

( Ferahevler Mahallesindedir. 1.120,00 m²'lik bir alan üzerinde kuruldu. 660,00 m²'lik yeşil alanı, 150,00 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )


- FERAH[Ar.] ile FERÂH[Ar.]

( Gönül açıklığı, sevinç, sevinme. İLE Bol, geniş, yayvan, açık. )


- FERAH ile REFAH


- FERAHEVLER CAMİİ :

( Ferah Evler camilerinden biri olup, kaymakamlığın karşısındadır. )


- FERAHEVLER MERKEZ CAMİİ :

( Yavuz Sultan Mahallesindeki merkez camidir ve tarihi bir özelliği yoktur. )


- FERAHEVLER SAĞLIK BİRİMİ :

( Yavuz Sultan Mahallesinde Sarıyer Sağlık Grup Başkanlığına bağlı olarak sağlık hizmeti vermektedir. )


- FERAHFEZA[Ar. + Fars.] ile FERAHNAK[Ar. + Fars.]

( Türk müziğinde, yegâh perdesinde karar kılan makamlardan biri. İLE Türk müziğinde, bir birleşik makam. )


- FERAHLATMA ve/<> KOLAY(LIK)(ÂSÂN[Fars.])


- FERÂMÛŞ[Fars.] ile FERÂMÜŞ[Fars.]

( Unutma, hatırdan çıkma. İLE Ferâmûş'un hafifletilmişi. )


- FERÂSE ile FERÂŞE/PERVÂNE[Fars.]/USKUR[< İng.]

( Kısrak. İLE Geceleri, ışığın etrafında dönen küçük kelebek. Fırıldak. | Çark. | Haberci, kılavuz. | Şems-i Tebrizi. )


- FERÂSET/FİRÂSET[Ar.] ile FERÂŞET[Ar.]

( Anlayışlılık, çabuk seziş. | Binicilik, at yetiştirme bilgisi. | Yiğitlik, mertlik. İLE Kâbe süpürücüsünün hizmeti. )


- FERÂSET[Ar. < FERES(Çok hızlı giden at)] değil/yerine/= SEZGİ/SEZİ/SEZİŞ/ANLAYIŞ

( ZEKÂNIN İNCELMİŞ VE HIZLANMIŞI | EDEB'İN KALBE İNİŞİ | ANLAYIŞTA ÖNE GEÇME | ZEKÂNIN GÖVDEYİ KONTROL ALTINA ALMIŞ ŞEKLİ. (AKIL-ZEKÂ-FERASET) [AYNI ŞEYİN DEĞİŞİK MERTEBELERDE ALDIĞI ADLAR] )


- FERC[Ar. çoğ. FÜRÛC] ile FEREC[Ar.]

( Aralık, yarık, çatlak. | Dişilik örgeni, avret, utyeri, edep yeri. İLE Gam, tasa ve sıkıntıdan kurtulma. Kederden, darlıktan sonra gelen sevinç, teselli. | Zafer. )


- FERDÎ HİKMET[Ar.] değil/yerine/= BİREYSEL BİLGELİK/AYDINLANMA/UYANIŞ/ARINMA


- FERDÎ değil/yerine/= BİREYSEL/KİŞİSEL


- FERDİYET-İ SELÂSE:
ZÂT ve/||/<>/> İHTİYÂR/İRÂDE ve/||/<>/> SÖZ/EYLEM


- FERES[Ar. çoğ. EFRÂS] ile FERES[Ar.]

( At, beygir. İLE Oyun. | [satrançta] at. )


- FERFORJE[Fr. < FER FORGÉ] değil/yerine/= DÖKME DEMİR

( Kapılara, pencerelere ya da evlerin iç bölümlerine süsleme amacıyla yapılıp takılan dövme demir. )


- FERHAT[Ar.] ile FERHÂD[Ar.]

( Sevinç, neşe. İLE Ferhâd ve Şîrîn adıyla ünlü olan eski bir öykünün erkek kahramanı olup Şîrîn'in âşıkıdır. )


- FERÎD[Ar. < FERD] ile FERÎD[Fars.]

( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Avcı kuş. | Donmuş, katılaşmış şey. )


- FERÎD/E[Ar.] ile FERÎDE[Ar.]

( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Kendi oyuyla hareket eden, kibirli, gururlu. )


- FERİH[Ar.] ile SÜRÛR

( Çok sevinçli, neşeli. İLE Neşe. )


- FERÎKAN["ka" uzun okunur] ile FERÎKAYN[Ar.]

( Topluluklar. İLE İki askerî fırka, iki taraf. )


- FERİŞTAH[Fars. < FİRİŞTE] değil/yerine/= UZMAN / EN YETKİLİ


- FERMÂ[Fars.] ile FERMÂN[Fars.]

( Buyuran, emreden, âmir. | Süren. İLE Buyruk, emir. | Sultan tarafından verilen yazılı emir, berat, buyrultu. )


- FERMANTASYON[Fr.]/TAHAMMÜR[Ar.] değil/yerine/= MAYALANMA

( Organik maddelerin bazı mikroorganizmalarca salgılanan enzimlerin etkisiyle uğradığı değişiklik. | Sıvı ya da hamur durumunda bulunan organik maddelerin, kendiliğinden kabarıp köpürerek gaz çıkarması durumu. )


- FERMAR değil FERMUAR


- FERMİ SIVISI İLE LUTTİNGER SIVISI İLE NON-FERMİ ile/||/<> ELEKTRON SIVILARI

( Çok elektron sistemlerinin davranışı. )

( Formül: τ ∝ T⁻² (Fermi) )


- FERRİ-/FERRO- ile/||/<> SİDER-SİDERO-

( Demir, demirli. İLE/||/<> Demir. )


- FERSAH[Ar.]/FERSENG[Fars.] ile -FERSÂ[Fars.]

( Çeşitli mesafelere karşılık gelen değerde bulunan bir uzunluk ölçüsü. | Üç millik bir deniz mesafesi. İLE İki askerî fırka, iki taraf. )


- FERTİL ile FERTİLİZASYON

( Döllenebilen, dölleyebilen. İLE Döllenme, dölleme. )


- FERYAT/FERYÂD değil/yerine/= HAYKIRIŞ

Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(45/140)