Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(101/140)


- ÖZGÜN ile ...

( IDIOSYCRATIC )


- ÖZGÜN ile/ve/<>/|| FARKLI


- ÖZGÜN ile/değil KAFASI KARIŞIK


- ÖZGÜN ile/ve YENİ

( ORIGINAL/AUTHENTIC vs./and NEW )


- ÖZGÜN/LÜK ile/ve/<> BENZERSİZ/LİK


- ÖZGÜN/LÜK ile/ve/||/<> EŞSİZ/LİK


- ÖZGÜN/LÜK ile ÖZERK/LİK


- ÖZGÜN/LÜK ile/ve/değil ÖZGÜL/LÜK

( Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan. | Bir buluş sonucu olan, nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan. | Çeviri olmayan, asıl olan. İLE/VE/DEĞİL Bir türle ilgili, bir türe ait. )

( ÖZGÜL AĞIRLIK: Bir nesnenin, 1 cm³ oylumundaki parçasını ağırlığı. [Sadece suyun özgül ağırlığı, 1'dir.]

Özgül Ağırlık...

Özgül sözcüğü, Türkçede "kendine özgü", "özellikle o var olana ya da duruma ait" anlamında kullanılır. Fizikte ise bir niceliğin, belirli birim kütleye ya da oyluma düşen oranını tanımlar.

Özgül Ağırlık Tanımı

Özgül ağırlık, bir nesnenin birim oylumunun ağırlığıdır.

  • Tanım: 1 cm³ hacmindeki bir nesnenin ağırlığıdır.
  • Birim: g/cm³ ya da N/m³ [Newton m³]

SI birim düzeninde, "ağırlık" yerine "kütle" temel alınır. Bu yüzden, özgül ağırlık, çoğu zaman, yoğunlukla karıştırılır.

Su, Neden Referans Alınır?

  • 1 atmosfer basınç [deniz seviyesi] ve 4°C'de, 1 cm³ suyun kütlesi yaklaşık 1 gramdır.
  • Bu nedenle, suyun yoğunluğu, bu sıcaklıkta, 1 g/cm³ olur.
  • Bu sıcaklık ve yoğunluk, özgül ağırlık ölçümleri için kaynak/dayanakça kabul edilir.

Su, sıcaklığa bağlı olarak yoğunluk değiştirir. Örneğin 20°C’de yoğunluğu, yaklaşık 0.998 g/cm³'tür.

Özgül Ağırlık ile Yoğunluk...

  • Yoğunluk (ρ): Kütle / Oylum (kg/m³)
  • Özgül Ağırlık: Ağırlık / Oylum (N/m³)

Öteki Nesnelerin Özgül Ağırlığı...

  1. Belirli bir oylumda nesne alınır.
  2. Tartılarak ağırlığı ölçülür.
  3. Ağırlık / oylum oranı hesaplanır.
  4. Su ile karşılaştırılarak göreli özgül ağırlık belirlenebilir.
Nesne Yaklaşık Özgül Ağırlık (g/cm³)
Su (4°C)1.00
Buz0.92
Alüminyum2.70
Demir7.87
Kurşun11.34
Cıva13.60
Altın19.30
Hava (20°C, deniz seviyesi)0.0012
)

( ... ile/ve/değil VİSEŞA )


- ÖZGÜN/LÜK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜR/LÜK

( Başkalarının özgünlüğünü kabul etmeyenin kendi de özgün ve özgür değildir, olamaz. )

( Özgürlük, özgün olmak içindir. )

( Amaç. İLE/VE/||/<>/< Araç. )

( Son. İLE/VE/||/<>/< Başlangıç. )

( ORIGINAL/AUTHENTIC vs./and/||/<>/< FREE/NESS )


- ÖZGÜNLÜK ile/ve/||/<> ÖZLÜLÜK

( [Yazında/Edebiyatta] Başka hiçbir yazarın üslûbuna benzemeyen, tamamen yeni bir tarzda kaleme alınmış olan yapıtlar. İLE/VE/||/<> Anlaşılması zor tamlamaların yerine kısa ve özlü sözlerin kullanılması.[Amaç, kolay okunan ve akılda kalan veciz şiirlerin yazılmasıdır.] )


- ÖZGÜN/LÜK ile/ve SANAT/SAL/LIK


- ÖZGÜR DÜŞÜNME'Yİ:
"ÖĞRETMEK" ile/değil/yerine OLANAKLARINI SAĞLAMAK/SUNMAK

( Özgür düşünmeyi ancak kişinin kendi gerçekleştirebileceğinden öğretilemez fakat olanaklarını sunmak/sağlamak gereklidir! )

( TO FREE IMAGINATION: [not] TO TEACH vs./but TO SUPPLY/OFFER POSSIBILITIES
TO FREE IMAGINATION: TO SUPPLY/OFFER POSSIBILITIES instead of TO TEACH )


- ÖZGÜR FİKİR ve/<> ÖZGÜR VİCDAN ve/<> ÖZGÜR İRFÂN


- ÖZGÜR İRÂDE değil İHTİYÂR

( "Özgür İrâde", yanlış bir tanım ve "tamlama"dır. (İngilizce "Free Will"den bire bir çeviri olduğundan, Türkçe'nin yapısına ve kullanımına uymaz.)

İrâdenin çeşitleri ya da özgür olanı/olmayanı yoktur. Kişiden(insandan) bağımsız ayrı ve tek başına da değildir. Ancak "irâdenin özgürce kullanılması" diye bir tanım olabilir.

İrâde, tekil bir kavram da değildir. Kişi için öncelikli/ağırlıklı olarak ihtiyâr ve sonrasında da irâde olarak işler. Bunlar ayrılamaz bir kavram çiftidir.

İrâde, bitki ve hayvan ile ortak olduğumuz gövdemizle sınırlı/çerçeveli bir olanak, araç ve işlevdir. Bir şeye yönelme, kas ve sinirleri seferber etme olanağı, yapma gücü ve bilgisidir. "Evet" diyerek yönelmedir. "Zekâ"[< tezkiye/keskinleştirilmiş/bileylenmiş] ile ilişkilidir.

İhtiyâr ise "Hayır!" diyebilme, yapmayabilme gücü ve bilgisidir. Sadece insana özgü bir olanak olarak, sorgulayarak, düşünerek ve ayırt ederek yeğleme/tercih olanağımızdır.[Muhtar/iyet] "Yöneldiğimiz/yönelebileceğimiz" düşünce, söz ve eylemden göz, söz ve elimizi/ayağımızı çekebilmemizdir.[EDEB]

2.5 yaş, 4 yaş 4 ay, 7 yaştaki ayırt edebilme[temyiz] becerisi ve yetkinliğiyle 13'ten gün alarak hak, fiili ve cezai ehliyet kazanma durumu, ihtiyârımızladır. 16'dan gün alarak bazı yetkinlikler itibarı ile bir seviye daha yukarı çıkarılır. 19'dan gün aldıktan sonra da aklî meleke kaybolmadığı sürece ve bunama, Alzheimer görülmedikçe yaşam boyunca öncelikle ihtiyâr sahibi olarak yaşamını sürdürürüz. )


- ÖZGÜR, AV AZİZ (İST. ...) :

( Sarıyerlidir. Hukuk tahsil etti. Sarıyer 14. İlkokul (Pertevniyal İlkokulu) Müdür olarak görev yaptı. Milli Mücadele sırasında Sarıyer'de Müdafaa - i Milliye Teşkilatının (M.M.Grubu) kurulması görevini üstlendi. Kısa sürede güçlü bir kadro oluşturdu. Anadolu'ya silah, cephane ve insan kaçırılması, Sarıyer ilçesinde ve köylerdeki yerli Rum ve işbirlikçilerin temizlenmesi işinde görev yaptı. İngilizler tarafından tutuklanarak Yusuf İzzettin Efendi ile birlikte Kroker Otelinde günlerce işkence gördü. Kayınpederi Dede Yusuf Bey'in gayretleri ile kurtarıldı. Ama yine mücadelesine devam etti. İkinci defa Kayınpederi ile birlikte tutuklandılar ve idam talebi ile yargılandılarsa da kurtulmayı bildiler. Zaferden sonra bir süre okuldaki görevine devam etti. Bilahare İstanbul Belediyesine Sarıyer Meclisi Umumi Azalığına seçildi. Çok uzun yıllar bu görevi üstlendi. Sarıyer'e elektrik, su getirilmesi ve alt yapısının yapılması, piyasa caddesinin inşası onunun görevli olduğu dönemde yapıldı. Öğretmenliği bıraktıktan sonra ölene kadar Avukatlık mesleğine devam etti. Sarıyer'de bir sokağa "Av. Ziz Özgür Sokağı" ismi verildi. )


- ÖZGÜR ile/ve/değil ÖZGÜVENLİ


- ÖZGÜRLEŞME:
"KAFESİN" İÇİNDEN ÇIKARAK değil "KAFESİ İÇİMİZDEN ÇIKARARAK


- ÖZGÜRLEŞME ile/ve/||/<>/< YALNIZLAŞMA


- ÖZGÜRLEŞME ile/ve/değil/||/<>/> YALNIZLAŞMA


- ÖZGÜRLÜĞE ULAŞMAK/SAHİP ÇIKMAK değil ÖZGÜRLÜĞÜN ZORUNLULUĞU (VE DOLAYISIYLA SORUMLULUĞUNU ALMAK)

( [not] REACH/CLAIM TO THE FREEDOM but OBLIGATORY OF THE FREEDOM (AND CONSEQUENTLY TO GET RESPONSIBILITY OF THE FREEDOM )


- ... "ÖZGÜRLÜĞÜ" değil ... HAKKI


- ÖZGÜRLÜĞÜNE MÜDAHALE değil YAKINLIK ya da SAMİMİYET


- ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİM/EĞİLİM ile/ve/değil/yerine ÖZGÜRLÜĞE YÖNELİM/EĞİLİM


- ÖZGÜRLÜK:
BAĞIMSIZ OLMAK ile/ve/değil/< ÖZGÜRCE YARATABİLMEK

( Özgürlük bilinci, var oluşu ya da yaşamı duyumsama, özünü, hem özdek, hem de tin olarak algılamadır. )

( Özgürlüğün en yüksek tadı, onun tümüyle yitiminin sınırındadır. )


- ÖZGÜRLÜK:
EREK/AMAÇ değil BAŞLANGIÇ


- ÖZGÜRLÜK:
"(HER) İSTEDİĞİNİ YAPMAK" değil İSTEMEDİĞİNİ YAPMAMAK

( Özgürlük, hiçbir zaman her istediğini yapmak anlamına gelmemiştir ve öyle bir hak vermemiştir/veremez. )

( FREEDOM vs. DOING WHATEVER YOU WANT )


- ÖZGÜRLÜK:
KİŞİNİN, ...
"CANININ İSTEDİĞİ GİBİ DAVRANMASI" ile/değil İSTEMEDİĞİ HİÇBİR ŞEYİ YAPMAK ZORUNDA OLMAMASI

( Özgürlük, hiçbir zaman canının istediği gibi davranmak anlamına gelmemiştir ve öyle bir hak vermemiştir/veremez. )

( İkinci görüşün olmadığı yerde özgürlük olmaz. )

( ÖZGÜRLÜK: Belirlenimden, belirlenime geçmek. )

( FREEDOM IS: [not] BEHAVING IN HOWEVER YOU WANT vs./but NO OBLIGATION TO SOMEONE WHO DOES NOT REQUEST TO DO SOMETHING )


- ÖZGÜRLÜK ve EŞİTLİK ve KARDEŞLİK
ile/ve/değil/yerine/tersine/önce/||/<>/&gt;&lt;/<
KARDEŞLİK > EŞİTLİK > ÖZGÜRLÜK


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> AŞK (AHLÂKI) ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN

( Külün, bir daha ateşte yanmadığı gibi, kişi de aşkta yok(fânî) olmuşsa, ne kendi aklına, ne de başkasının aklına aldanır. )

( HİLMİ ZİYA ÜLKEN'in, "AŞK AHLÂKI" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )

( )

( Üzerinde en çok (")düşündüğümüz, konuştuğumuz, beklediğimiz, aradığımız(") ve (")ağladıklarımız(")... )

( FREEDOM and/||/<>/> MORALS OF LOVE and/||/<>/> WISDOM )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve BELİRLENİM

( Dış varlık yasası. İLE/VE Tin'in yasası. )

( FREEDOM vs./and DETERMINATION )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< BİRİCİKLİK


- ÖZGÜRLÜK ile/ve CESÂRET

( FREEDOM vs./and COURAGE )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/= DÜŞÜNCEYİ DÜŞÜNEBİLME BİLGİSİ/OLANAĞI

( Sonsuz. VE/||/<>/= Tekil[ler üzerin(d)e.] )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<> EŞİTLİK ve/||/<> DAYANIŞMA/KARDEŞLİK

( Aydınlanmanın doğurduğu ilkelerdir. Bunların, topluma yansıması, toplumda karşılık bulması, bir devrim niteliğinde olmakla birlikte, tarihî bir birikimi de gösterir. )

( LIBERTE et/||/<> EGALITE et/||/<> FRATERNITE )

( LIBERTY and/||/<> EQUALITY and/||/<> FRATERNITY/BROTHERHOOD )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/||/<>/> ESNEKLİK


- ÖZGÜRLÜK ve/<>/= ETKİNLİK

( FREEDOM and/<>/= ACTIVITY )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<>/< GÜVENLİK

( FREEDOM vs./and SECURITY )


- ÖZGÜR/LÜK ile/ve GÜZEL/LİK

( FREEDOM vs./and BEAUTY )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<>/< HAK

( Özgürlük, hak ile sınırlanır. | Hak ile sınırlanabilmek. İLE/VE/||/<>/< ... )

( Haklılığı/karşılığı olmayan tüm düşünce tutumları dışarıda bırakmak. İLE/VE/||/<>/< ... )

( Özgürlük, salt amaç olamaz. )

( FREEDOM vs./and RIGHT )


- ÖZGÜRLÜK = HÜRRİYET = LIBERTY, FREEDOM[İng.] = LIBERTÉ[Fr.] = FREITHEIT[Alm.] = LIBERTAS[Lat.] = LIBERTAD[İsp.]


- ÖZGÜRLÜK ile/ve İÇ ÖZGÜRLÜK

( Nedeni, kendinde olmak, kendi dışında olmamak. İLE/VE ... )

( Özgürlük, hiçbir karşılık beklemeksizin yapılan iş/hizmettir. )

( Özgürlük, üzüntüden kurtulmuşluk demektir. )

( Özgürlük, kendini sınırlayabilme gücüdür. )

( Özgürlük, zorunluluğun bilincidir. )

( Özgürlük, ancak ve sadece, tarih ve kültürde olanaklıdır. )

( Özgürlük isteği ve iradesi olmadıkça özgürlük kazanılamaz ve korunamaz da. )

( Özgürlük, bazı yöntemlerin ya da koşulların ustaca uygulanması ya da kullanılması sonucu kazanılmaz. O, nedensel sürecin ötesindedir. Onu hiçbir şey zorlayamaz ya da engelleyemez. )

( Eğer özgür olmak istiyorsanız, özgürlüğe en yakın olan adımı atmayı ihmal etmeyin. )

( Özgürlüğe ulaşmak için çaba göstermelisiniz. )

( Bir şey ile özdeşleşmemek, doğal ve kendiliğinden olursa, o, özgürleşmedir. )

( İhtiras, emel kişiseldir, özgürleşme ise kişisel olandan kurtuluştur. )

( Özgürleşme, keşfetme özgürlüğü demektir. )

( Özgürleşme, bir elde ediş, bir kazanma meselesi değil, bir cesâret meselesidir. )

( Özgürleşme, özgür olduğunuza inanma ve ona göre davranma cesâretidir. )

( Özgürleşme, doğal bir süreçtir ve sonuçta, kaçınılmazdır. Fakat onu şimdi'ye getirmek sizin gücünüz dahilindedir. )

( Özgürleşmede, emelin hem öznesi, hem nesnesi artık yoktur. )

( "Anlayış yoluyla özgürleşme", kadîm ve basit bir yoldur. )

( Özgürlük, terk edişten geçer. )

( Özgürleştirecek olan, açık ve berrak görüştür. )

( Birlik, özgürleştirir; özgürlük, birleştirir. )

( Sükûnet içinde ve bağımlılıklardan kurtulmuş olmak, her türlü kişisel çıkar endişelerinin, her türlü bencilce hesapların erişemeyeceği bir yerde durmak, özgürlüğe ulaşmanın kaçınılmaz şartıdır. )

( Bir kalemin minicik ucu nasıl sayısız resim çizebilirse, öylece, farkındalığın boyutsuz noktası da koskoca evrenin içeriğini çizer. Siz işte o noktayı bulun ve özgür olun. )

( Kişinin, canının istediğini yapma keyfiyeti, bağımlılıktır. Halbuki, kişinin yapması gerekeni, doğru olanı yapma olanağı, gerçek özgürlüktür. )

( Sizi hiçbir şey özgür kılamaz, çünkü siz özgürsünüz. )

( Fincanın içindeki boşluk özgürdür. O ancak fincana ilişkin olarak görüldüğünde, fincanın içinde sayılabilir. )

( Huzuru olan kişi özgür olur ve özgür olan kişi de başkalarını özgürlüğe ulaştırır. )

( Yağmurun izlediği gökgürültüsü, özgürlüğe kavuşmayı simgeler. )

( Unutmak zorunda değiliz; arzu ve korku son bulunca, tutsaklık da biter. )

( Tutsaklığı yaratan, karakter ve mizaç dediğimiz, duygusal bağlılıklar, sempati ve antipatilerin oluşturduğu davranış kalıplarıdır. )

( Unity, liberates; freedom, unites. )

( Freedom is freedom from worry.
You must strive for liberation.
Freedom comes through renunciation.
Non-identification, when natural and spontaneous, is liberation.
If you desire to be free, neglect not the nearest step to freedom.
Ambition is personal, liberation is from the personal.
Liberation is not the result of some means skilfully applied, nor of circumstances. It is beyond the causal process. Nothing can compel it, nothing can prevent it.
In liberation both the subject and the object of ambition are no longer.
Liberation is not an acquisition but a matter of courage.
Liberation is to believe that you are free already and to act on it.
Liberation is a natural process and in the long run, inevitable. But it is within your power to bring it into the now.
The ancient and simple way of liberation through understanding.
It is clarity that is liberating.
As the tiny point of a pencil can draw innumerable pictures, so does the dimensionless point of awareness draw the contents of the vast universe.
To be quite detached, beyond the reach of all self-concern, all selfish consideration, is an inescapable condition of liberation.
Nothing can set you free, because you are free.
Freedom cannot be gained nor kept without will-to-freedom.
Freedom to do what one likes is really bondage, while being free to do what one must, what is right, is real freedom.
The space within the cup is free. It happens to be in the cup only when viewed in connection vs. the cup.
You need not forget; when desire and fear end, bondage also ends.
It is the emotional involvement, the pattern of likes and dislikes which we call character and temperament, that create the bondage. )

( image

ÖZGÜRLÜK[Sümerce] )

( FREEDOM vs./and INTERNAL FREEDOM )

( ZIYOU )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/<>/ancak KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK

( Dışarıdan sınırlanmak kölelik, içeriden sınırlanmak özgürlük, sınırlanmamak keyfîliktir, o da kendini kaybettirir. )

( FREEDOM vs./and/<> SELF REALISATION )


- ÖZGÜRLÜK ile/değil/ne yazık ki/>< KEYFÎLİK

( Sorumluluk alıyorsak. İLE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ/>< Sorumluluk almıyorsak. )

( Hak ile sınırlanmış olanda. İLE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ/>< Hak ile sınırlanmamış olanda. )

( [not] FREEDOM vs./but/unfortunately/>< DISCRETIONARINESS )


- ÖZGÜR/LÜK ile/ve "MANYAK/LIK"

( FREEDOM vs./and "MANIA" )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve MUTLULUK

( Özgür ve mutlu yaşamak için can sıkıntısını feda etmelisindir. )

( FREEDOM vs./and HAPPINESS )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve NAMUS

( FREEDOM vs./and HONOUR )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/>/< ÖZELEŞTİRİ


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/<> ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM

( Özgürleşme, doğal bir süreçtir. Ve sonucunda, kaçınılmazdır. Şimdi'ye getirmek ise bizim gücümüz(tercihimiz/önceliklerimiz) dahilindedir. )

( FREEDOM vs./and/<> THE ACT WHICH BRINGS TO FREEDOM )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve ÖZGÜRLÜĞE TUTSAKLIK/MAHKUMİYET

( THE FREEDOM vs./and CAPTIVITY OF THE FREEDOM )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/yerine ÖZGÜRLÜĞÜN KULLANILIŞI

( [not] FREEDOM vs./and/but USING OF THE FREEDOM
USING OF THE FREEDOM instead of FREEDOM )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve ÖZGÜRLÜKTEN KAÇIŞ

( FREEDOM vs./and ESCAPE FROM FREEDOM )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<> ÖZGÜVEN

( Eminlik sunar/sağlar. )


- ÖZGÜR/LÜK ile/ve SIRADIŞI/LIK

( FREEDOM vs./and EXTRAORDINARY/INESS )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> SÖZGÜRLÜK


- ÖZGÜR/LÜK ve/||/<>/< USTA/LIK


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> YALNIZLIK

( Yalnızlığı sevmeyen, özgürlüğü de sevmez. )

( Kişi, ancak yalnız olduğunda özgürdür. )

( FREEDOM vs./and LONELINESS )


- ÖZGÜRLÜK ve YANSIMA

( FREEDOM and REFLECTION )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/<> YAPABİLME/EDEBİLME

( FREEDOM vs./and/<> ABILITY )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/<>/= ZENGİNLİK

( FREEDOM vs./and/<>/= WEALTH )


- ÖZGÜRLÜK/BELEDİYE MEYDANI ile/ve/<> SAN FRANSISCO MEYDANI

( Ekvador'un başkenti Quito'nun, iki önemli meydanı. )

( PLAZA DE LA INDEPENDACIA / PLAZA MAYOR con/et/<> PLAZA SAN FRANSISCO )


- ÖZGÜRLÜKTE:
RAHATSIZLIK ile/ve/||/<> İTİRAZ

( Râzı olmadığımız bir davranış karşısında dile getirmemiz gereken. İLE/VE/||/<> Onaylamadığımız bir düşünceyle karşılaştığımızda dile getirmemiz gereken. )


- ÖZGÜVEN:
"HERKESTEN DAHA İYİ OLDUĞUMUZU DÜŞÜNMEK/SANMAK" değil KENDİMİZİ, BAŞKALARIYLA KIYASLAMANIN ANLAMSIZLIĞINI FARKETMEK


- ÖZGÜVEN ile/ve/<> CESÂRET

( Yoğun bir deneyim yaşayan kişi, güven ve cesâret yayar. )

( İçinize dönün, böylece özgüveninizi bulacaksınız. )

( Kendinize güvenmediğiniz sürece, bir başkasına da güvenemezsiniz. )

( Kendinize inanmaya başlamadıkça, kendinize ait bir yaşamınız da ol(a)mayacaktır. )

( Kılıcın tahtadan ise bırak kınında kalsın! )

( Turn within and you will come to trust yourself. )

( SELFCONFIDENCE vs./and/<> COURAGE )


- ÖZGÜVEN ve İMAN

( SELFCONFIDENCE and FAITH )


- ÖZGÜVEN ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL GÜVEN


- ÖZHİM, EYŞAN (İST. 1970) :

( Sarıyerlidir. Sarıyer Kız Meslek Lisesi Resim Bölümünü bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu. Arkadaşları ve öğretmenlerinin ısrarı ile mankenliğe başladı ve 1990'da katıldığı Güzellik yarışmasına ikinci oldu. Mankenliği kendisine meslek edinerek profesyonel olarak çalıştı. TRT tarafından hazırlanan belgesel filmlerde oynadı. TV dizileri ve belgesel dışındaki filmlerde de oynamaktadır. Oynadığı önemli filmler; Kutsal Damacana, Emret Komutanım, Kısık Ateşte 15 Dakika, Kader İyi Ki Varsın. )


- ÖZİNÇ, ENDER (İÇEL, 1970) :

( Diyarbakırspor'dan transfer edildi ve altı sezon (1996 - 2002) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 134 lig, 6 kupa, 2 turnuva maçı olmak üzere 142 resmi ve ayrıca 55 özel maçla birlikte toplam olarak 197 maçta oynadı. Lig maçlarında 5, kupa maçlarında 1 ve özel maçlarda 4 olmak üzere takımı adına 10 gol kaydetti. Sivas Spor'a kiralanarak Sarıyer'den ayrıldı. )


- ÖZİŞ, HİKMET (KADIRGA/İST. 1931) :

( Liseyi bitirdikten sonra bir süre İktisat Fakültesine devam etti. Fakat tercihi futbol olunca üniversiteyi bitiremedi. Çocuk yaşta Çayırbaşı'ndaki Tekel Kibrit Fabrikasında çalışmaya başladı. Bu sırada fabrika takımında da futbol oynadı. Futbolu beğenildiği için Sarıyer takımına alındı. 16 yaşında Sarıyer takımında lisanslı futbolcu olarak oynamaya başladı ve başarılı futbolu sonunda 1949'da I. Lig takımlarından Beykoz'a transfer oldu. Başarılı futbolunu devam ettirince Galatasaray tarafından transfer edildi ve bu takımda Gündüz Kılıç, Turgay Şeren, Çoşkun Özarı, Rober Eryol, Muzaffer Tokaç, Naci Özkaya ve Musa Sezer gibi şöhretli futbolcularla birlikte oynadı. Futbol yaşamını ise İETT noktaladı. Sarıyer'de oynarken çok küçük olduğu için ona "Küçümen" dediler ve ismi "Küçümen Hikmet" olarak kaldı. Sporla siyaseti birlikte yürüttü. 1957'de CHP saflarında siyasete başladı. Halkevlerindeki her türlü etkinliklere katıldı. CHP sinde İlçe Yönetim Kurulu Üyeliği, İlçe Başkanlığı (1970) yaptı. Sonraki yıllarda İstanbul belediye Meclis Üyeliği ve İl Genel Meclis Üyeliği yaptı. Türk Ticaret Bankasına çalışırken Bank - İş Sendikasının kurucuları arasında yer aldı ve bu sendikada üst düzey yöneticilik yaptı. Önce futbol oynadığı ve daha sonra da yöneticiliğini yaptığı Büyükdere Spor Kulübünde uzun süre başkanlık yaptı. Sarıyer Spor Kulübü Divan Kurulu Üyesidir. Son İskele Büyükdere (2009) isimli belgesel bir anı kitabı vardır. )


- ÖZKAN SAHİLHANESİ :

( Boyacıköy'deki tarihi eserlerden biri de 1873'te yaptırılan ve son sahibi olan Mustafa Özkan'ın adı ile anılan Özkan sahilhanesidir. Bu görkemli yapı 1999'da yenilendi. )


- ÖZKAN SOKAK :

( Çayırbaşı Mahallesi sokaklarından biridir. Çayırbaşı'ndan Bahçeköy'e giderken futbol sahasına kadar olan alan ekim alanı idi. Bu alan Hamit Özkan isimli biri tarafından parsellenerek satıldı ve yerleşim alanı meydana geldi. Bu şahsin adına meydana gelen sokağa "Özkan Sokak" adı verildi. )


- ÖZKAN, HAŞİM :

( Refah Partisihde siyaset yaptı ve 1994/199 döneminde Ferah partisi listesinden hem Sarıyer ve hemde İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisine üye olarak seçildi. )


- ÖZKANSPOR KULÜBÜ :

( Çayırbaşı'nda Özkanspor adı ile 1992'de kuruldu. Futbol dalında faaliyetini İstanbul Amatör Liginde devam ettirmektedir. )


- ÖZKAYA, SEMRA :

( Zekeriyaköylüdür. 2014 - 2019 döneminde muhtar olarak görev yaptı ve 2019 - 2024 döneminde ikinci kez muhtar seçildi . )


- ÖZKESEN, ÖZCAN (İZMİR. 1969 - 2009) :

( Zekeriyaköy'de ikamet eden Ekonomik Çözüm Gazetesi Genel Yayın yönetmeni olarak görev yaptı. Gazeteciliğe 1990'da başladı. Ankara Ticaret Gazetesinde İzmir Temsilciliği yaptı. Ekonomik Çözüm Gazetesinde aynı zamanda başyazarlık yaptı. )


- ÖZLEM ve/||/<>/> GÖZLEM ve/||/<>/> SÖZLEM ve/||/<>/> EYLEM ve/||/<>/> İŞLEM ve/||/<>/> İZLEM


- ÖZLEM ile/ve/||/<> ÖZENTİ


- ÖZLEM ve/ne yazık ki/||/<> SIKILMA ve/ne yazık ki/||/<> TUTULMA

( Geride bıraktıklarımızı. VE/NE YAZIK Kİ/||/<> Elimizin altındakinden. VE/NE YAZIK Kİ/||/<> Ulaşamadıklarımıza. )


- ÖZLEMEK ile/ve/||/<>/> SEVMEK

( Rüyanda görmüşsen. İLE/VE/||/<>/> Rüyanda görmek ümidiyle yatıyorsan. )


- ÖZLEŞTİRME ile/değil ÖZDEŞLEŞTİRME


- ÖZLÜ ile/ve/||/<> ÖZSEL


- ÖZNE ile ESTETİK ÖZNE


- ÖZNE = FAİL, MEVZU = SUBJECT[İng.] = SUJET[Fr.] = SUBJEKT[Alm.] = SUBJECTUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = SUJETO[İsp.]


- ÖZNE ile/ve SALTIK ÖZNE

( SUBJECT vs./and ABSOLUTE SUBJECT )


- ÖZNE ve/<> NESNE

( Özne, nesnesiyle birliktedir. )


- ÖZNE NESNE


- ÖZNEL ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< NESNEL DÜZEN

( Nesnel düzen olmadan, öznel özgürlük, yalnızca bir kapristir, anarşidir, karmaşadır. Öznel özgürlük, devlet olmadan gerçekleştirilemez. )


- TİN:
| ÖZNEL ile/ve/||/<>/> NESNEL | ile/ve/||/<>/> SALTIK

( | Üretim. İLE/VE/||/<> Katılım. | İLE/VE/||/<>/> Zorunlu üretim. )

( | Bireysel. İLE/VE/||/<> Toplumsal. | İLE/VE/||/<>/> Tanrı/hakikat. ) )

( | Koşullu. İLE/VE/||/<> Koşullu. | İLE/VE/||/<>/> Koşulsuz. )

( | Özerklik. İLE/VE/||/<> Özerklik. | İLE/VE/||/<>/> Özgürlük. )


- ÖZNELLİK FİLOZOFU ile/değil ÖZNE FİLOZOFU


- ÖZNELLİK ile/ve/||/<> GENETİK


- ÖZNEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZSEL/LİK


- ÖZSAYGI ile/ve/<> ÖZGÜVEN ile/ve/<> ÖZDEĞER

( ... İLE Sadece kendi bildiğin sözü/düşünceyi, yerine getirmeye çalışmak. )

( SELF CONFIDENCE vs./and/<> SELF ESTEEM )


- ÖZSERT, ÖZER (İST. 1980) :

( Çayırbaşılıdır. Türk müziği sanatçısıdır. Türkiye, İtalya arasında turistik seferler yapan lüks yolcu seferlerinde Türk Sanat Müziği fasılları düzenler. İ.Ü. Devlet Konservatuar hocası Emel Şenocaklı'dan ders aldı. Beşiktaş Kültür Merkezinde müzik eğitimcisi olarak çalışmaktadır. )


- ÖZSERT, SERHAT (1952 - 2015) :

( Hakkı Koşar'ın yanında karate çalışmaya başladı. Sert ve güçlü yapısına uygun olarak daha gerçekçi bir dövüş metodu olan bir karate stili arayışına girdi. 1971 yılında dünya karate tarihinin en büyük ustalarından biri olan Sensei Masutatsu Oyama ile temasa geçti. Bu ustanın daveti üzerine yurtdışında kurslara katılarak Kyokushinkai stilinde eğitim gördü. Bu stilin Türkiye şefi oldu ve Türkiye'de öğretmeye başladı. Böylece Türkiye'de vuruşlu karatenin kurucusu oldu. Güç ve dayanıklılık gerektiren gösterilerle tanındı. 2 cm kalınlığında demirdöküm kalıbını kırarak büyük sükse yaptı. Bu aynı zamanda bir dünya rekoru idi. Büyük cesareti ve geniş hoşgörüsüyle Türk karatecileri arasında sevilen bir usta oldu. Karatenin tanınıp yayılması için büyük fedakarlıklarda bulunan ustalarımızdan biridir. Daha sonraları kyokushinkai stilinde ortaya çıkan bölünmede ashihara karate stilini tercih etti. Bu stilin Türkiye sorumlusu oldu. Böylece ikinci bir vuruşlu karate stilinin daha Türkiye'ye gelmesini sağladı. )


- ÖZSOY, SEDAT (SARIYER, 1955) :

( Sarıyerlidir. İlk, orta ve lise öğrenimini Sarıyer'de tamamladı. İ.T.İ. Fakültesi (Aksaray) mezunudur. 1981 - 1983 arasında askerlik görevini yaptı. Ticaret ve ayrıca madencilik yapmaktadır. Siyasete Anavatan (ANAP) saflarında başladı İlçe Yönetim Kurulu Üyesi ve İlçe Başkanı olarak görev yaptı. Aynı Partiden Sarıyer Belediye Başkanlığına seçildi (1999 - 2004). Sarıyer Spor Kulübünde 3 dönem yönetim kurulu üyesi ve 5 dönemde Kulüp Başkanı olarak görev yaptı. Sosyal, kültürel ve sportif çalışmalar yapan pek çok dernekte üyedir. Birçok sivil toplam kuruluşlarında aktif olarak görev yapmaktadır. )


- ÖZSÜER, A. NURİ (İST.,1961) :

( Yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra sanayici ve inşaat müteahhidi olarak iş hayatına atıldı. Sarıyer Spor Kulübü'nde bir dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- ÖZTEKİN, MARAL (FATSA, 1940) :

( İ.Ü. İktisat Fakültesi ve İşletme Fakültesi İşletme İktisadı Enstitüsünden mezun oldu. İşletme İktisadı dalında master yaptı. Pek çok büyük şirkette üst düzeyde yöneticilik yaptı. Elektrik ve Elektronik Sanayi Ürdünleri İhracatçıları Birliği (EESÜİB), Elektronik Cihazlar İmalatçıları Derneği (ECİD), Türk Böbrek Vakfı, Türk Tanıtma Vakfı (TÜTAV), Polis Vakfı (TEYEV), Sarıyer Lions Kulübü gibi pek çok derneğin kurucusu olup, Sarıyer Spor Kulübü'nde 6 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Kulübün Divan Kur ulu üyesidir. Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nde Genel Koordinatör olarak görev yaptı. )


- ÖZTOP, ATIF (İST. 1918 - ?) :

( Sarıyerlidir, Üyesi olduğu Sarıyer Spor Kulübünde bir dönem (1948 - 1049) Yönetim kurulu Üyesi olarak görev yaptı. ABD'ne gitti ve bir daha dönmedi. )


- ÖZTÜRK, BORA (İST.1955 - 1997) :

( Profesyonel futbolcu ve anrtrenör. Rumelikavaklı olup çocuk yaşta İstanbul takımlarında Kulespor'da oynamaya başladı. Kısa zamanda kendisini kabul ettirdi ve profesyonelliğe geçti. Sakaryaspor, Şekerspor, Göztepe, Altay'a transfer oldu. Bu takımda çok başarılı olunca Beşiktaş tarafından transfer edildi. Sonraları Adanaspor, Antalyaspor ve Zonguldakspor takımlarında oynadı. Son olarak Sümerbank Beykoz Spor kulübünde oynadıktan sonra 1988/89 sezonu sonunda futbolu bıraktı. Adanaspor'da kiralık oynarken 1980/81 sezonunda 15 gol atarak Türkiye gol kralı oldu. Beşiktaş'ta oynarken 1982 ve 1986 yıllarında elde edilen şampiyonlukların kazanılmasında futbolcu olarak katkısı oldu. 1 kez A milli takım formasını giydi. Katıldığı antrenörlük kurslarını başarı ile geçti ve lisansını alarak TFF bünyesinde antrenörlük hayatına başladı. Genç Milli Takım antrenörlügü yaptı, yaş gruplarında çalıştı. 1994 yılında Avrupa şampiyonu olan 16 Yaş altı takımın antrenörü idi. )


- ÖZTÜRK, BÜLENT (URFA, 1974) :

( Karşıyaka'dan transfer edildi ve bir yıl tescilli (1999 - 2000) kaldı. Sarıyer forması altında 24 lig ve ayrıca 6 özel maçla birlikte 30 müsabaka oynadı. Lig maçlarında 14 ve özel maçlarda 1 olmak üzere 15 gol kaydetti. Sezon sonunda Altay'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )


- ÖZTÜRK, HASAN SAİM (İST. 1947) :

( Hukukçu ve Emirgan'lıdır, İlk ve ortaokulu Bolu Göynük, liseyi İstanbul Kabataş Lisesinde okudu, İ.Ü. Hukuk Fakültesinden 1971'de mezun oldu ve iki yıllı avukatlık stajı yaptıktan sonra Yd. Sb olarak askerlik görevi sonunda sınavla Askeri Hâkim olarak TSK de görev aldı. Tugay, Tümen ve Ordu Mahkemelerinde görev aldı. 1990'da MSB da Hukuk Müşaviri, D:GM. Hâkimliğinden sonra 1997'de Genel Kurmay Başsavcılığına atandı. 12 Yıla yakın Albay rütbesi ile bu görevi sürdürdü ve tarihi soruşturmalarla olaylara tanık oldu.2006'da Devlet Denetçiler derneğinin temiz topluma katkı ödülünü aldı. 2008 yılında yeniden İstanbul barosuna kaydını yaptırdı ve avukatlığa başladı. 2008'de CHP ye kaydoldu ve çeşitli görevler aldı, almaya devam ediyor. )


- ÖZÜ-ÖZETİ


- ÖZÜMLEME ve/<> ÖZÜMLEMEDOKUSU

( ... VE/<> Bitkilerde, havadaki karbondioksidi, karbonhidrata çeviren, daha çok, yapraklarda bulunan doku. )


- ÖZÜMLEME/ASİMİLASYON/ANABOLİZMA[Fr. < ANABOLISME] ile/ve/||/<>/>/>< YADIMLAMA/DİSİMİLASYON/KATABOLİZMA[Fr. < CATABOLISME] ile/ve/||/<>/>/>< ÖZÜMLEME-YADIMLAMA/METABOLİZMA/METABOLISM[İng.]

( Canlı var olanların, dışarıdan aldığı besinleri, değişikliğe uğratarak yeni bir bileşimle, organizmanın gereksinim duyduğu nesneler durumuna getirmek. | Edinilmiş olan verileri, bireyin öz malı durumuna getirmek. İLE/VE/||/<>/>/>< Canlı protoplazmayı yapan, büyük ve karmaşık yapılı moleküllerin enerji çıkararak yanması. İLE/VE/||/<>/< Canlılardaki tüm kimyasal tepkimelerin toplamı. )

( [Hormonlar:] Testosteron, östrojen, büyüme hormonu, insülin. İLE/VE/||/<>/>/>< Kortizol, Glukagon, adrenalin, sitokinler. İLE/VE/||/<>/< ... )

( Protein sentezi tepkimeleri
Yağ sentezi tepkimeleri
Dehidrasyon
Fotosentez
Karbonhidrat sentezi
Mitoz
Kas oluşturmak amaçlı fiziksel egzersiz
Kemosentez
Kalvin döngüsü

İLE/VE/||/<>/>/><

Hidroliz
Sindirim
Hücresel solunum
Fermantasyon
Aerobik fiziksel egzersiz
Krebs döngüsü
Nükleik Asitlerin Parçalanması
Glikoz

İLE/VE/||/<>/>/><

... )

( [Enerji] Harcanır. İLE/VE/||/<>/>/>< Harcanmaz. İLE/VE/||/<>/

( İkisi de hormonların, şekerlerin, enzimlerin, üreme, gözelerinin büyümesi ve doku onarımı gibi çok sayıda nesnenin üretilmesi için gereksinim duyulan enerjinin oluşturulmasından sorumludur. )

( İkisinin de tek göze içinde de çalışması olanaklı ve olasılıklıdır. )

( ... İLE/VE/||/<>/>/>< En fazla olduğu bölge, karaciğerdir. Bir saat içinde binlerce yıkım etkinliği karaciğer içinde gerçekleştirilebilmektedir. Gözelerde gerçekleşen yıkımların sağlıklı bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için hafif gıdalarla beslenmekte yarar vardır. Ağır gıdalarla beslenen kişilerde karaciğer daha fazla yorulur ve bu nedenle zamanla tükenmesine neden olur. İLE/VE/||/<>/< ... )


- ÖZÜMLEMEDE:
GÜNEŞ + SU ve KLOROFİL + KARBONDİOKSİT


- ÖZÜMLEYEN/ANABOLİK/ANABOLIC[İng.] ile/>< YADIMLAYAN/KATABOLİK/CATABOLIC[İng.]

( Küçük moleküllerin, birleşerek büyük moleküller oluşturması. İLE Büyük moleküllerin, parçalanarak küçük moleküller oluşturması. )


- ÖZÜMSEME ile/ve/değil ÖZÜMLEME


- ÖZÜMSEMEK ve/||/<> ÖZLEMEK


- ÖZÜR DİLEMEK ile AF

( Alt/küçük ya da akranlara. İLE Yukarıdakilerden. )


- ÖZÜR "DİLERİM" ile "KUSURA BAKMA"


- ÖZÜR DİLERİM değil/yerine ÖZÜR/ÖZRÜMÜ BEYAN EDİYORUM/EDERİM


- [ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN


- ÖZ(Ü)R ile ...

( BİR KUSUR YA DA SUÇUN HOŞ GÖRÜLMESİNİ GEREKTİREN NEDEN | SUÇUN BAĞIŞLANMASI, MA'ZÛR KILMAK, KABAHATİ SİLMEK | ENGEL | KUSUR, EKSİKLİK )


- ÖZÜRLÜ[Ar. < ÖZR / MAZERET]/LER ve ENGELLİ/LER


- ÖZVARLIK'TA:
BİLİNÇ ve SEVGİ

( Sizi, bilinenin dar çerçevesi içinde tutanın ne olduğunu bilmek yararlıdır. )

( Sevgi ve iradenin de sırası gelecektir, fakat önce zemin hazırlanmış olmalıdır. )

( Her zaman, öz varlığımızın eşliğindeyiz. )

( Herşeyden önce, öz varlığınızla devamlı bir temas kurun, her an kendinizle olun. )

( Bir gözlem merkezi olarak bilme ve tanıma niyetiyle işe başlayın ve eylem halindeki bir sevgi merkezine dönüşün. )

( Eylem halindeki sevgi. )

( Love in action. )

( CONSCIOUSNESS and LOVE (IN SELF-EXISTENCE)
It is worthwhile to know what keeps you within the narrow confines of the known.
Love and will shall have their turn, but the ground must be prepared.
You have always the company of your own self.
First of all, establish a constant contact vs. your self, be vs. yourself all the time.
Begin as a centre of observation, deliberate cognisance, and grow into a centre of love in action. )


- ÖZYUVACI, PROF. DR. NECDET (İST. 1938) :

( Üniversite Öğretim Üyesi. İlk, orta ve lise öğrenimini aynı şehirde tamamladıktan sonra 1956 yılında girdiği İ.Ü.Orman Fakültesinden 1960 yılında Orman Yüksek Mühendisi olarak mezun odu. Bir süre Ormancılık teşkilatında çalıştıktan sonra açılan sınavı kazanarak İ.Ü. Orman Fak. Ormancılık Coğrafyası ve Yakın Şark Ormancılığı Küsüsünde asistan oldu. "Arnavutköy Deresi Yağış Havzasında Hidrolojik Durumu Etkileyen Bazı Bitki Toprak - Su İlişkileri" adlı tezi ile "Orman Bilimleri Doktoru" unvanını aldı. 1974'te "Kocaeli Yarımadası Topraklarında Erozyon Eğiliminin Hidrolojik Toprak Özelliklerine Bağlı Olarak Değişimi" tezi ile "Üniversite Doçenti" unvanını akazandı. 1982'de ise "Derelerde Akım Ölçmeleri İstasyonlarının Kurulma, Çalıştırılma ve Bakım Esasları" adlı tezini tamamlayarak profesörlüğe yükseltildi. 1982 - 1992 yılları arasında İ.Ü. Orman Fakültesi Dekan Yardımcılığı, 1992 - 1995 arasında Dekanlık, 2000 - 2004 yılları arasında İ.Ü. Senatörlüğü, İ.Ü. Yönetim Kurulu Fen Bilimleri temsilciliği görevlerinde bulundu ve 1995'te emekli oldu. Yayınlanmış 6 kitabı, dördü çeviri olmak üzere 24 makale ve 29 adet tebliği bulunmaktadır. )


- P ile Pa

( Fosfor'un simgesi. İLE Protaktinyum'un simgesi. )


- P2P/PEER TO PEER[İng.] değil/yerine/= UCTAN UCA


- PAÇA[Fars. < PÂÇE] ile KONÇ

( Pantolon, don, şalvar vb. giyeceklerde bacakların çıktığı aşağı bölüm. İLE Ayağa giyilen şeylerde ayak bileğinden baldıra doğru olan bölüm. )


- PAÇA[Azr.] = APIŞ/APUŞ[Tr.]

( Butların iç tarafı. )


- PAÇAGÜNÜ ile/ve/<> PAÇALIK

( Düğünün ertesi günü. İLE/VE/<> Düğünün ertesi günü verilen yemek. | Gelinin, paçagünü giydiği giysi. )


- PAÇASINA SARILMA/TAKILMA ile/ve/ya da/||/<> PARÇASINA SARILMA/TAKILMA


- PACE vs./and/||/<> SPACE

(

Kavram Açıklama Örnek Kullanım
PACE Bir süreçteki ilerleme hızı; özellikle öğrenme, gelişim ya da değişimin temposu. Bireysel farklara saygı için önemlidir. Öğrencilerin kendi öğrenme sürecine[pace] göre ilerlemesine izin verilmelidir.
SPACE Fiziksel ya da zihinsel boşluk/alan; hareket özgürlüğü, etkileşim ve yaratıcılık için gerekli ortam. Yaratıcı düşünce için fiziksel ve zihinsel alan[space] sağlamak gerekir.
PACE and SPACE Öğrenme ve gelişim süreçlerinde hem hız, hem de alan dengesinin gözetilmesi gerekir. Etkin öğrenme için çocuklara uygun hız[pace] ve özgür alan[space] sunulmalıdır.
)


- P-ADİC ile/||/<> ADELİC ile/||/<> LOCAL-GLOBAL ile/||/<> P-ADİK SAYILAR

( Alternatif sayı sistemleri. )

( Formül: |x|_p = p^(-v_p(x)) )


- PAHALILANDI değil PAHALANDI(< BAHALANDI)


- PAK EDELİM! ve/||/<>/< HAK EDELİM!

( Bulunduğumuz/vardığımız yeri. VE/||/<>/< Yediğimiz lokmayı. )


- PAKET[Fr. < PAQUET] ile AMBALAJ[Fr. < EMBALLAGE]

( İçinde bir ya da birçok nesne bulunan, kâğıda sarılarak ya da kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne. | Kâğıda sarılarak ya da bir kutuya konularak satışa hazır duruma getirilmiş, belirli bir miktarda olan yiyecek, ilaç vb. | Dolu toplu taşıma aracı. İLE Nesneleri sarmaya yarayan mukavva, kâğıt, tahta, plastik vb. malzeme. )


- PAKT[Fr.] değil/yerine/= ANTLAŞMA


- PALABIYIK, GAFFUR (KEMALİYE, 1949) :

( Fenerbahçe'den transfer edildi ve üç sezon (1974 - 1977) Sarıyer S. K. de tescilli kaldı. Bu süre içinde 55 lig, 5 kupa ve 3 turnuva maçı olmak üzere 63 resmi ve 25 özel maçla birlikte toplam olarak 88 maçta Sarıyer forması giydi takımına 2 gol kazandırdı. )


- PALAMUT ile PALIT/PELİT

( Palamutluların örnek bitkisi olan bir orman ağacı. | Bu ağacın uzunca, fındığa benzeyen, kadehçik denilen sert ve pürüzlü bir yüksük içinde olan, tanence zengin yemişi. İLE Çınar, meşe gibi ağaçların meyvesi. )


- PALAZ ile PALAZ/PALAS/FARIÇ/SELAH

( Kaz, ördek, güvercin gibi bazı kuş yavrularının, civcivlikten sonraki durumu. İLE Keklik yavrusu. )


- PALET - 2 :

( Palet - 2 Restaurant tarihi Tarabya plajı bitişiğindedir. Tarabya'da aynı ismi taşıyan bir restaurant daha vardır. )


- PALET ile/ve/değil/<> KARBON PALET

( Ressamların, boyaları üzerine dizerek, fırça ile karıştırdıkları tahta ya da porselen levha. | Sanayide, çeşitli ereklerle kullanılan, yayvan ve geniş levha. | Hızlı yüzmek için ayağa geçirilen araç. | Tankın, her türlü arazide yol almasını sağlayan, iki yanındaki tekerleklerini içine alan metal şerit, tırtıl. İLE/VE/DEĞİL/<> ... )


- PALMET[Yun. < PALMA:EL.] ile/||/<> SGRAFİTTO

( İlkçağ sanatından beri kullanılan bir bezeme motifi. Dilimli ve bakışımlı yaprak biçimindedir. İLE/||/<> XI. yüzyıldan ilk Osmanlı dönemine değin kullanılan keramik tekniği.[Kullanılan hamur kırmızı renkli, kaba ve gözeneklidir. Kap astarlandıktan sonra sivri uçlu bir aletle motifler çizilir ve istenilen renkte saydam bir sırla sırlanır. Çukur bölümlerde sır daha koyu, öteki yerlerde ise daha açık olarak motifler belirlenmiş olur.] )


- [Fr.] PALMİTAT ile PALMİTİK ile PALMİTİL ile PALMİTİN

( Palmitik asidin tuzu ya da esteri. İLE Doymuş bir yağ asidi CH3-(CH2)14-CO2H ve bu asitten türeyen bileşikler için kullanılır. İLE Palmitik asitten türeyen C13H31-CO formülündeki tek değerli kök. İLE Gliserinin, palmitik esteri. )


- PALMİYE ile/ve PANAMA ŞAPKASI PALMİYESİ

( ... İLE/VE Panama şapkası, bu palmiyenin liflerinin dokunmasıyla yapılır. )

( En iyi nitelikte olan SUPERFINO şapkasının yapımı 5 ay sürebilir. )

( [Yerli][Lifinin adı] ... ile/ve JIPIJAPA, TOQUILLA )

( [Lifinin adı] ... cum/et CARLUDOVICA PALMATA )


- PALMİYE ile RAFYA[Fr. < RAPHIA][Madagaskar yerlilerinin dilinden]

( ... İLE Afrika ve Amerika'da yetişen, iri gövdeli, uzun yapraklı palmiye. | Bu palmiyenin, dokuma işlerinde kullanılan lifleri. | Palmiye liflerinden yapılmış olan. )


- PALMİYE ile SU PALMİYESİ


- PALTO[Fr. < PALETOT] ile MANTO[Fr. < MANTEAU] ile KABAN ile MONT

( Soğuk havalarda, giyeceklerin üstüne giyilen kalın kumaştan giysi. İLE Kadın paltosu. İLE Kalçaya kadar örten üst giysisi. İLE Hem spor giyim, hem de gündelik sivil giyim olarak giyilir. )


- PALTO ile REGLAN[LORD REGLAN'ın adından]/RAGLAN

( ... İLE Pelerinli bir çeşit palto. | Omuzlardan geçerek, boyna kadar uzanan kol. )


- PALYATİF[Fr.]/MUVAKKAT[Ar.] değil/yerine/= GEÇİCİ


- PAMAY, PROF. DR. BESALET (KONYA 1921 - 2004) :

( Üniversite Öğretim Üyesi. 1935 yılında Akşehir'de İlköğrenimini Akşehir'de, orta öğrenimini Konya'da tamamlamıştır. 1939 yılında YZE Orman Fakültesine girmiş ve 1943 yılında bu fakülteden mezun olmuştur. Askerlik görevini 1946 yılında tamamladıktan sonra Karaisalı. Pozantı ve Ulukışla Orman Bölge Şefliği görevlerinde bulunmuş ve i947 yılında Fakültemiz Silvikültür Kürsüsü asistanlığına atanmıştır. i951 yılında hazırlamış olduğu "Dursunbey - Alaçam Ormanları Yangın Sahalarının Ağaçlandırılması İmkanları" adlı çalışması ile Doktor unvanını kazanmıştır. 1954 - 1955 yıllarında Fransa'da bilimsel etkinliklerde bulunmuştur. Yurda döndükten sonra, "Batı ve Doğu Karadeniz Ardı Orman Kuşağında Sarıçam Yayılış Alanı içinde Saf ve Karışık Ormanlarda Sarıçamın Doğal Gençleşme Olanakları" adlı tezi ile 1957 yılında Doçent olmuştur. 1963 - 1964 yılları arasında Münih'te çalışmalarda bulunmuştur. 1966 yılında Profesörlüğe yükseltilmiştir. 15 1968 yılında Orman Fakültesinde kurulan Park - Bahçe ve Peyzaj Mimarisi Kürsüsünün başkanlığına seçilmiştir. 1971 - 1972 yılları arasında İngiltere'de peyzaj mimarlığına ilişkin incelemelerde bulunmuştur. Kendi isteği ile emekli olduğu 1981 yılına kadar Fakültemizde, KTÜ Orman Fakültesinde, İTÜ ve YTÜ Mimarlık Fakültelerinde Peyzaj Mimarlığı dersleri okutmuştur. )


- PAMİR, REŞAT (1908 - 1981) :

( PTT idaresinde memur olarak göreve başladı ve bu kurumdan müdür olarak emekli oldu. Sarıyer Spor Kulübü (1940) nün 14 kurucusundan biri olup 4 dönem başkan olarak görev yaptı. 1946'da bir grup arkadaşı ile birlikte Büyükdere Spor Kulübü'nü (1946) kurdu ve başkanlığını yaptı. )


- PAMİROĞLU, CEM (İST. 1957) :

( Fenerbahçe'den kiralandı (1986) sonra da transfer edildi ve dört sezon (1986 - 1990) Sarıyer S. K. de tescilli kaldı. Bu süre içinde 86 lig, 13 kupa olmak üzere 99 resmi ve 43 özel maçla birlikte toplam olarak 142 maçta Sarıyer takımında oynadı. Futbol yaşamı boyunca 14 A Genç Milli, 7 Ümit Milli ve 24 A Milli olmak üzere 44 kez Türk Milli takım formasını giydi. Milli takım kaptanı olarak görev yaptı. A teknik direktör diplomasına sahip olup Fenerbahçe'de, Türkiye Futbol Federasyonu ve Türkiye Liglerinde oynayan kulüplerde antrenör ve teknik direktör olarak görev yaptı. )


- PAMUK = BAMUK/BAMUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- PAMUK ile/ve/değil/yerine/<>/> İP ile/ve/değil/yerine/<>/> KUMAŞ ile/ve/değil/yerine/<>/> GİYSİ ile/ve/değil/yerine/<>/> MARKA

( 1 TL. ile/ve/<>/> 10 TL. ile/ve/<>/> 100 TL. ile/ve/<>/> 1000 TL. ile/ve/<>/> 10.000 TL. )


- PAMUK[Fars.] ile/||/<>/> TULUP

( Ebegümecigillerden, koza biçimindeki meyvesi üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi. | Bu bitkinin tohumlarının çevresinde oluşmuş ince, yumuşak tellerin adı. | Bu tellerin işlenmiş biçimi. | Bu bitkinin işlenmiş biçiminden yapılmış. | Halı, kilim vb. yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecikleri. İLE/||/<>/> Atılmış, eğrilmeye hazırlanmış, top biçiminde pamuk. )


- PANAMA KANALI:
ATLANTİK GEÇİDİ ve/||/<>/>/< GATUN GÖLÜ ve/||/<>/>/< GAILLARD GEÇİDİ


- PANAMA KANALI ile/ve/||/<>/> YENİ/PARALEL PANAMA KANALI

( Açılış yılı, 1914'tür. )

( )

( Panama Kanalı

Panama Kanalı (Teknik)

Panama Kanalı (video) )


- PANAMA ile Panama

( Orta Amerika'da yetişen bir bitkinin yapraklarından örülmüş yumuşak hasır şapka. | Özel olarak dokunmuş bir kumaş türü. İLE Güney Amerika'da bir ülke. )


- PANAYİA EVANGELİSTRİA KİLİSESİ :

( Reşitpaşa Mahallesi sınırları içinde olup tarihi eser bir kilisedir. )


- PANAYİA KUMARİOTİSA KİLİSESİ :

( Panayia Kumariotisa Kilisesi Meryem Anaya ithaf edilmiş olup yapılış tarihi kesin olarak bilinmiyor. 1772'de yanan kilise ikinci kez inşâ edilmiş ve 1821 yılına kadar kullanılmış. 1821'de Mora isyanı nedeni ile bir kısım kilise ile birlikte bu kilise de yıkıldı. 1836'da İstanbul'da salgın kolera hastalığını karantina sistemini kurarak önleyen Yeniköylü Kara Teodori Paşa'ya Sultan II. Mahmut (1808 - 1839) izin verince kilise yeniden 1837'de inşâ edildi. Bu kilisenin bahçesindeki üç katlı çan kulesi dikkat çeker. )


- PANAYİA TİSFATNİS (FOTNİ MERYEM\'İ) AYAZMASI :

( Hz. İsa'nın doğduğu ahıra atfedilen bu ayazmaya Fanti Meryem - i Ayazması de deniliyordu. Su dolabı Sokağında bulunan ayazla 1940 yılına kadar taştan yapılmıştı. 1950'de yeniden ve küçük kilise görünümünde yeniden yapıldı. Hala ziyaret edilmektedir. )


- PANCAR ile ŞEKERPANCARI/KOCABAŞ

( Ispanakgillerden, vitamince zengin bir bitki. | Bu bitkinin şeker elde edilen kalın kökü. İLE Ispanakgillerden, etli kökünden şeker elde edilen bir yıllık tarım bitkisi. )

( BETA VULGARIS cum BETA VULGARIS VAR RAPA )


- PANDA ile KAHVERENGİ PANDA


- PANDA ile KIRMIZI/KIZIL PANDA / KEDİ AYISI

( ... cum AILURUS FULGENS )


- PANDOMİMA[İt. < Yun.] ile/ve/< PANTOMİM[Fr. < Yun.]

( Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerindeki tiyatroların çoğunda izlenen oyunlar arasına sıkıştırılan sözsüz oyun. | Pantomim. İLE/VE/< Düşünce ve duyguları müzik ya da türlü eşyalar eşliğinde kimi kez dansla, kimi kez de gövde ve yüz devinimleriyle yansıtmayı amaçlayan oyun, sözsüz oyun. )


- PANGOLİN ile BEYAZ GÖBEKLİ PANGOLİN

( ... ile )


- PANGOLİN ile GÜNEY AFRİKA PANGOLİNİ

( Günde, 200.000'e varan karınca yer. )


- PANGOLİN ile HİNDİSTAN PANGOLİNİ


- PANGRAM:
İNGİLİZCE'DE ile TÜRKÇE'DE

( Bir dildeki tüm harfleri içeren, kısa, gerçekçi olmayan tümcelerdir. )

( The quick brown fox jumps over the lazy dog. İLE Pijamalı hasta, yağız şoföre çabucak güvendi. )


- PANİK ATAK ile/ve/değil/||/<>/< KAYGI


- PANİK ATAK ile PANİK BOZUKLUK


- PANİK YAPMA! ile ACELE ETME!


- PANPAN ile/<> MAYDAY

( [denizcilikte] Yardım gereksiniminin, yaşamsal olmadığı durumlarda kullanılır. İLE/<> Çok acil ve yaşamsal tehlike durumlarında yardım için kullanılır. )


- PANTALON[Fr.] değil PANTOLON[]


- PANTEON ile/ve PARTENON

( Yunan ve Roma'lıların tapınaklarının ortak adı. | Bir ülkenin büyüklerinin gömüldükleri yapı. İLE/VE Eski Yunan'ın Atina'daki ünlü tapınağı. [ Antik çağda yapılmış dünyanın en büyük kubbeli yapıtıdır. ] [ Roma Kralı Hadriyan 115-123 yılları arasında eski Yunan Tanrısı Athena Parthenos adına inşa ettirmiştir. Plan ve projesini mimar İktinos, süsleme ve heykellerini heykeltraş Fidyas yapmıştır.] )


- PANZEHİR[Fars.] ile PANZEHİROTU

( Zehrin etkisini ortadan kaldırabilme özelliği olan madde. İLE Küçük, beyaz çiçekli, kökü zehirli, çok yıllık otsu bitki. )

( ANTI-VENOM cum VINCETOXICUM )


- PAPA ile/ve PAPAZ

( Katolik mezhebinin dini ulu'su. V. yüzyıldan bu yana sadece Roma Psikoposu'na verilen ad. İLE/VE Hristiyan din adamı. )


- PAPAĞAN ile AFRİKA GRİ PAPAĞANI

( ... cum PSITACCUS ERITHACUS )


- PAPAĞAN ile ARA/MAKAV/MACAW

( PARROT vs. MACAW )


- PAPAĞAN ile KEA PAPAĞANI

( ... İLE Dağlarda yaşayan tek papağan türü. )

( )


- PAPAĞAN ile PALMİYE KAKADUS

( ... İLE Yeni Gine ve civarındaki adalarda görülmektedir. )

( ... İLE Uzunlukları, 65 - 75 cm. arasında değişmektedir. )

( ... İLE Kırmızı renkli yüzü vardır.[Heyecanlandıklarında, mavileşmektedir.] )


- PAPA'NIN:
SOYUNMASINDA ile GİYDİRİLMESİNDE

( Bir rahip yardımcı olur. İLE İki rahibe yardımcı olur. )


- PAPATYA ile AFRİKA PAPATYASI


- PAPATYA ile/ve ÇAYIR PAPATYASI

( UKHUVAN ile/ve ... )

( ANTHEMIS NOBILIS / MATRICARIA CHAMOMILLA cum/et ... )

( BÜLÜMBEBEK[Kayseri'de] )


- PAPATYA ile/ve HOROZGÖZÜ, KOYUNGÖZÜ, SIĞIRGÖZÜ, TAVUKGÖZÜ


- PAPATYA ile SARI ÇALI PAPATYASI


- PAPATYA ile/ve VİRÂNE PAPATYASI/VARATİKA


- PAPATYA ile YAYLA PAPATYASI


- PAPAZ ile/ve/||/<>/> KARDİNAL[Fr. < CARDINAL]

( ... İLE/VE/||/<>/> Papa'yı seçen, danışmanlığını yapan başpapazlardan her biri. )


- PAPAZBURNU DALYANI :

( Rumelifener ile Garipçe arasındadır. Boğaziçine geçişleri önlemek için burada savunma amaçlı tabya inşâ edildi. Tabya'da Cami, kışlak binası, depo gibi binalar vardı. Tabyanın 1790 - 1802 yılları arasında inşâ edildiği, 1607 yılında inşaatın tamamlanarak asker sayısının arttırılmasına dair belgeden anlaşıyıyor. Tabya kalıntıları mevcuttur. )


- PAPAZBURNU :

( Rumelifeneri sınırları içindedir. Rumelifeneri ile Garipçe arasında ve yeni mezarlığın batısında, Bağlaraltı Dalyanının arkasındaki dik kayalıklara Papazburnu denilmektedir. Burada Osmanlılar döneminde Sultan IV. Murat (1623 - 1640) tarafından kale yaptırılmıştır. Kale içerisinde 60 asker evine, Sultan IV. Murad adına yaptırılmış bir cami, 100 adet büyük küçük top, kale muhafızı ve 300 asker bulunuyordu. Kıble yönüne bakan bir demir kapısı vardı. Günümüzde yıkıntı bir duvardan başka hiçbir şey yok. )


- PAPİRUS <> KÜREK KEMİĞİ <> CEYLAN DERİSİ <> KİL TABLETLERİ


- PARA BİRİKTİRMEK ile/ve/değil/yerine PARA KAZANMAK

( Yaşamak için para kazanmak gerekir fakat para kazanmak için yaşanmaz. )

( [not] TO SAVE MONEY vs./and/but TO EARN MONEY
TO EARN MONEY instead of TO SAVE MONEY )


- PARA ÇEŞİTLERİ ve/||/<> PARA ÇİÇEĞİ(MONEY FLOWER[TAXONOMY OF MONEY])

( )


- PARA HARCAMAK:
"SAHİP OLMAK" İÇİN ile/değil/yerine DENEYİM KAZANMAK ÜZERE

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha mutlu kılar. )


- PARA İLE:
MAL/HİZMET ELDE ETMEK ile/yerine/değil ZAMAN ELDE ETMEK


- PARA KAZANMAK ile/ve PARA HARCAMAK

( Beceri gerektirir. İLE/VE Kültür gerektirir. )

( Paraya ve bilgiye mahkum olma! )

( İğneyle kuyu kazmak gibi. İLE/VE Kuma su dökmek gibi. )

( ... ile/ve SARF[: Harcama. | Para bozma. | Çevirme, döndürme. | Değişme. | Dilbilgisi.] )

( TO EARN MONEY vs./and TO SPEND MONEY )


- PARA/NUKUD[Ar. < NAKD]/SİPALİ[argo] ile/ve KAİME/KAYME[Ar.]


- PARA (SAPLANTISI) değil/yerine KİŞİ[KARDEŞ/ARKADAŞ/OLANAKSIZ/MAĞDUR]


- PARA TUTKUSU/HAMAN ile/ve ORUN/MEVKİ TUTKUSU/BELÂM ile/ve RUHBANLIK/İLÂH OLMA TUTKUSU

( KÂRUN ile/ve FİRAVUN ile/ve BELÂM )

( Emeğin sömürücüsü. İLE/VE Siyasetin zâlimi. İLE/VE Maneviyatın gaspçısı. )


- PARA VAKFI(NUKUD) ile VEFÂEN SATIŞ


- [ne yazık ki]
PARA ile/ve/||/<> DİN

( [ne yazık ki]
Konu "para" olduğunda, herkesin dini aynıdır. )


- PARA ve/||/<>/> DÜDÜK

( "Parayı veren, düdüğü çalar." [ne yazık ki] )


- PARA ve HARF

( Evrensel eşdeğerlik birimleri. )


- PARA" ile/değil/yerine İNSANLIK

( Ne önemi var? İLE/DEĞİL/YERİNE Önemli/mühim[öncelikli] olan. )


- PARA ile/değil MADALYON


- PARA yerine MANGIR


- PARA ile/||/<> META

( Para karşılıklı İLE meta çapraz konumdur )

( Formül: 1 ile4- İLE 1 ile3- )


- PARA ile PAPEL[argo < İsp. < Lat.]

( ... İLE Kâğıt para. )


- PARA ile PARA

( Yükseklik, yücelik. İLE Mangır, pul. )


- PARA[Azr.] ile PARA[Tr.]

( Yarım, yarısı, bölüm/kısım. İLE Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt ya da metalden ödeme aracı, nakit. | Kazanç. | Kuruşun kırkta biri. )


- PARA- ile PERİ- ile KO/CO-

( Yan, yanında. İLE Çevresinde, yakınında. İLE Birlikte, eşlik eden. )


- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİ > BİLGİ

( Bilgi peşinde koşmak, altın peşinde koşmaktan daha iyidir.
[Ar. Talebu'l-ilm hayrun min taleb'z-zeheb] )

( [not] MONEY vs./and/but/||/<>/>/< KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of MONEY )


- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMAN

( Parayı, paranın satın alabileceği şeyler için tüketmek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Para ile satın alınamayacak şeyler için tüketmek. )


- PARABOL[Fr. < Yun.] ile PARABOLOİT[Fr. < Yun.]

( Bir düzlemin, odak denilen sabit bir noktadan ve doğrultman denilen sabit bir doğrudan, eşit uzaklıktaki noktalarının geometrik yeri. İLE Odağı olmayan, yalnız bir bakışım[simetri] ekseni bulunan, ikinci dereceden yüzey. )


- PARADİGMA ile KESİNLİK


- PARAFİNDEN YAPILMIŞ MUM ile/yerine %100 STEARİN YA DA DONYAĞI İÇEREN MUM


- PARAKETE[İt.] ile PAREKETE

( Geminin saatteki hızını ölçmek üzere bir ucu denize atılan araç. )


- PARAKRİN/PARACRINE[İng.] değil/yerine/= YEREL HORMON


- PARALALİ/PARALALIA[İng.] değil/yerine/= HARF SÖYLEYİŞ GÜÇLÜĞÜ


- PARALANMAK ile PARALA(N)MAK

( Parasızken para elde etmek. İLE Parçala(n)mak. | Yıprat(/n)ıp eski(t)mek. )


- PARALEL EVREN değil ÇOKLU EVREN

( HUGH EVERETT )


- PARALEL değil/yerine/= ENLEM/ENLEMLİ


- PARALEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KATMANLILIK


- PARALELKENAR ile/||/<> YAMUK

( Paralelkenar iki çift İLE yamuk bir çift paralel kenardır )

( Formül: 2 çift // İLE 1 çift // )


- PARALI ile/ve/<>/> PAHALI


- PARALI ile ZENGİN


- PARALOJİZM ile ...

( Mantığa uymazlık. )


- PARAMİMİ ile AMİMİ

( Düşünceler ile yüz ifadeleri arasındaki uyuşmazlık. İLE Bazı sinirsel hastalıklarda görülen mimik yitimi. )


- PARAMİTA ile PRAJNA PARAMİTA

( Buda doğasının yüzleri. Altı yüce edim. Karşı kıyıya geçmenin, böylelikle Nirvana'ya ermenin bir yolu. İLE Bilgelik Uygulaması. Mahayana Budizmi'nde filozof Nagarjuna'nın felsefesinin etkisiyle gelişmiş bir takım sutralardan oluşan bir yazın türü. Altıncı Kural. )


- PARAMNEZİ/PARAMNESIA[İng.] değil/yerine/= BELLEK YANILSAMASI


- PARAN:
VARSA ile/ne yazık ki YOKSA

( Sayarlar. İLE/NE YAZIK Kİ "Satarlar." )


- PARANIN İŞLEVLERİNDE:
HESAP BİRİMİ ile/ve/||/<>/> MÜBÂDELE ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZA


- PARANIN KAYBI ile/ve/||/<> SAĞLIĞIN KAYBI ile/ve/||/<> KARAKTERİN KAYBI

( Çok da etkileyici olmayabilir. İLE/VE/||/<> Kaybımız, önemli, etkileyici ve büyük olabilir. İLE/VE/||/<> Herşeyi kaybetmiş oluruz. )


- PARANIN "ÖNEMİ" değil/yerine/< İNSANLIK


- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


- PARANLA "VEZİR", AKLINLA REZİL OLMAK
ile/değil/yerine/><
PARANLA "REZİL", AKLINLA "VEZİR" OLMAK


- PARANOYA:
ERDEM ve/||/<> AMAÇTAN UZAKLAŞMA/"SOYUTLANMA"


- PARANOYA/PARANOIA[İng.] değil/yerine/= AKIL DIŞI SAPLANTI


- PARANOYA ile KORKU

( PARANOIA vs. FEAR )


- PARAPSİKOLOJİ ile/||/<> PARANORMAL ile/||/<> PARAFİZİK ile/||/<> PARADİGMA ile/||/<> PARALEL ile/||/<> PARAZİT ile/||/<> PARALİMPİK ile/||/<> PARAMEDİK

(

Parapsikoloji Psikolojinin ötesindeki ruhsal/psişik olayları inceleyen alan.
Paranormal Normalin dışında olan, açıklanamayan (örnek: hayaletler, "UFO"lar)
Parafizik Fiziğin ötesindeki, fizik yasalarıyla açıklanamayan olaylarla ilgili.
Paradigma Bir düşünce yapısının yanındaki örnek, model, kalıp, çerçeve.
Paralel Yan yana giden, aynı doğrultuda. (matematiksel ya da mecâzî anlamda)
Parazit Yanında yaşayıp zarar veren canlı. [mecâzen de "gereksiz ses vb."]
Paralimpik Olimpiyatların yanında/desteğiyle düzenlenen engelli spor oyunları.
Paramedik Doktorun yanında çalışan sağlık görevlisi [acil tıp teknikeri].
)


- PARASEMPATİK ile/ve/||/<>/< SEMPATİK SİNİR SİSTEMİ

( )

( ALÂKAVÎ )


- PARASINI ÖDEMEK ile/değil/yerine ÜCRETİNİ ÖDEMEK


- PARASIZLIK ile "YOKLUK"

( MÜZÂYAKA[< ZÎK, ZAYK/DÎK, DAYK] )


- PARATİROİD BEZİ ile (KULAKALTI) TÜKÜRÜK BEZİ

( PARATHYROID GLAND vs. PAROTID GLAND/SALIVARY GLAND )


- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] ile/ve/değil/||/<> KALKAN


- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] değil/yerine/= PERDE[Fars.]

( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda, bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır, çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden, kendine belirli etmeden yararlanılan kişi/kuruluş. )


- PARAVAN/A[Fr. < PARAVENT]/SEPERATÖR[İng. < SEPERATOR] değil/yerine/= AYRAÇ

( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden kendisine belirli etmeden yararlanılan [kişi ya da kuruluş]. )


- PARAYI, MEZARA GÖTÜREN >< PARANIN, MEZARA GÖTÜRDÜĞÜ

( Yoktur. >< Çoktur. )


- PARAZİT ile DİL PARAZİTİ

( ... cum CYMOTHOA EXIGUA )


- PARÇA PARÇA ile PARAMPARÇA

( PIECE BY PIECE vs. ALL IN PIECES )

( RÎZE RÎZE ile ... )


- PARÇA ile/ve/||/<> ASKAT

( ... İLE Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri. )


- PARÇA ile PAFTA[Fars. :Örmüş.]

( ... İLE Büyük harita, plan ya da modeli oluşturan ayrı parçalardan her biri. | Metal çubuk ve borulara diş açan aygıt, yivaçar. | Süs için takılan pul ya da çakılan iri başlı çivi. | Büyük benek, leke. )


- PARÇA ve/||/<>/>/< TAMAMLAYICI/LIK


- PARÇACIK - DALGA


- PARÇALAMA ile/ve/değil/||/<> AYIRMA


- PARÇALA(N)MAK ile DOĞRA(N)MAK


- PARÇALAMAK ile/değil/yerine YARGILAMAK

Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(101/140)