Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(10/140)


- ARAZBÂR ile ARAZBÂR-PÛSELİK ile ARAZBÂR-ZEMZEM

( Türk mûsikîsinin pek eski birleşik(mürekkeb) makamlarındandır. [Nevâ'da beyâtî ve rast beşlisi'nin çârgâh'taki şeddi ve uşak dörtlüsünün birleşmesinden meydana gelmiştir.] İLE III. Selim'in ihtirâ[benzeri görülmemiş bir şey icâd etme] ettiği birleşik(mürekkeb) makamlardan biridir. [Arazbâr mürekkebine bir pûselik dörtlüsü ya da beşlisi eklenerek meydana gelmiştir.] İLE Nasır Abdülbâkî'nin tetkik ve tahkikinde adı geçen makam. )


- ARAZ-I-LÂZIM ile ARAZ-I-MUFÂRIK

( Gerekli araz.[Mâhiyetten ayrılması olanaksızdır] İLE Ayrılabilir araz.[Mâhiyetten ayrılması olanaksız değildir.] )


- ARÂZİ ile ARAZÎ


- ARÂZİ[Ar. < ARZ] ile A'RÂZÎ[Ar.]

( Yerler, topraklar. İLE Ârızî, tesâdüfî, rastgele. )


- ARAZİ[Ar. < ARZ] ile/ve/<> ARSA[Ar.]

( Yeryüzü parçası, yerey, yer, toprak. İLE Üzerinde yapı kurulmak üzere ayrılmış yer. Yasanın tanımlamasına göre, belediye sınırları içinde bulunup belediyece parsellenmiş arazi. )


- ARAZİ ile BOSTAN[Fars. < BÛSTÂN]

( ... İLE Sebze bahçesi. | Kavun, karpuz tarlası. | Kavun ve karpuza verilen ortak ad. )


- ARAZİ ile/ve TOPRAK

( TOPRAK

Tarlam, sana üçyüz fidan aşılasam
Tarla coşar, fidan coşar, el coşar
Gücüm yetse, hemen işe başlasam
Kazma coşar, kürek coşar, bel coşar

Muhidime örnek olmak maksadım
Sevinir evlâdım, söylenir adım
Hız ile yürür idim olsa kanadım
Yolcu coşar, ayak coşar, yol coşar

Çalışırsan toprak verir cömerttir
Emeksiz istemek, dermansız derttir
Çalışmak, insana büyük servettir
Kese coşar, gönül coşar, el coşar

Yılda bir kez, çiçek açan ağaçlar
Hayatta insana ömür bağışlar
Her taraftan cıvıldaşır o kuşlar
Seher coşar, bülbül coşar, gül coşar

Güzelin kulağı, küpeyi saklar
Ağacın yaprağı, meyveyi koklar
Mehtap ile birleşince yapraklar
Gölge coşar, mehtap coşar, dal coşar

Yel, dala değdikçe, sor ki, dallar ne çeker
Durmaz inler, ırgalanır, Hû çeker
Demişler ki, bu derdi bu çeker
Veysel ağlar, sazı ile tez coşar

 

[ Veysel (Âşık) 'ın yazdığı ilk şiirdir. ]

[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/12792 ]

)

( ... ile/ve TÜRÂB )

( ... ile/ve HÂK, ÂCÂK )

( ... ile/ve PİTHİRİ )


- ARCH-/ARCHE-/ARCHEO-/ARCHİ- ile/||/<> PALAE-/PALAEO-/PALEO-

( Eski, başlangıç, birinci, orijinal, ilkel, öncü. İLE/||/<> Eski, eski devirlere ait, ilkel. )


- ARCHO- ile/||/<> PROCT-/PROCTO-

( Rektal. İLE/||/<> Anüs, rektumla ilgili. )


- ARDA ile/ve BAGET[Fr. < BAGUETTE]

( İşaret olarak yere dikilen çubuk. Uzun değnek. | Maden üzerine kazıma yapmak ve çıkrıkta çevrilen şeyleri yontmak için kullanılan çelik kalem. | Ardıl. İLE/VE İnce kısa değnek. | Bateri çalmaya yarayan ince, kısa çubuk. | Tıraşlanmış, dikdörtgen biçiminde değerli taş. | Düşük gramajlı ince, uzun ekmek. | Çorabı gergin tutmak ve düşmesini engellemek için kullanılan sert lastik. )


- ARDAK ile ARDIŞIK

( Mantarların etkisiyle ahşapta meydana gelen ve renk değişikliği doğuran çürüme başlangıcı. İLE Aynı öğenin birbiri ardına gelmesi. )


- ARDIÇ OTU ile AYRIK OTU ile BEŞPARMAK OTU ile BOĞAN OTU ile CANAVAR OTU ile ÇOREK OTU ile DALAK OTU ile DELİCE OTU(RYE GRASS) ile EĞRELTİ OTU[Lat. NEPHRODIUM FILIX MAS] ile ENGEREK OTU ile GEYİK OTU ile GÜZELAVRATOTU[Lat. ATROPA BELLADONNA] ile İDRİS OTU ile KANARYA OTU ile KELEBEK OTU ile KENE OTU/HİNT YAĞI AĞACI ile KÜSTÜM OTU ile MELEK OTU ile MERCAN OTU ile NEVRUZ OTU ile ÖKSE OTU ile PİSİPİSİ OTU ile TAŞKIRAN OTU ile YÜKSÜK OTU[Lat. DIGITALIS PURPUREA] ile ACI OT ile SÜTLÜ OT


- ARDIÇ ile KARAARDIÇ

( ... İLE Güney Avrupa'da yetişen bir tür ardıç. )

( ... cum JUNIPERUS SABINA )


- ARDINA KADAR AÇMA! ve/||/<> TAMAMEN KAPATMA!

( Kapatmaya gücünün yetmeyeceği kapıyı. VE/||/<> Açmaya yüzünün tutmayacağı kapıyı. )


- ARDIŞIK/LIK ile/ve/||/<> ÖNSEL/LİK


- ARDIŞIK/LIK ile/ve/||/<> ÖZDEŞ/LİK


- ARDUTAL/ORDU TAL ile/= HAMAMOTU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- AREA[Lat.] ile ARENA[Lat. HARENA: Kum, kumlu yer.] ile ARENİT

( Bölge, avlu, saha. | Yüzölçümü. | İlk Doğu kiliselerini çevreleyen, ağaçlı kutsal avlu. [Bu avlulardan bazıları, bölge papazlarının barınaklarına açılan revaklarla çevriliydi.] İLE Çok ince kum. | Antikçağda, anfitiyatro, hipodrom, sirk gibi yerlerin ortasında güreş, yarış, oyun gibi yerlerin ortasında, güreş, yarış, oyun gibi çeşitli gösteriler yapılan, üzerine kum serilmiş alan. | Siyasi çekişmelere sahne olan yer. İLE Kum böyüklüğünde taneciklerden oluşan tortul kayaçların genel adı. )


- ÂREC[Fars.] ile AREC ile A'REC[Ar.] / LENG[Fars.]

( Dirsek. İLE Topallık. İLE Topal, aksak. )


- ARENA[Fr.] ile AGORA[Yun.]

( Yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan. | Siyasi çekişmelerin geçtiği yer. İLE Yunan klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, halk meydanı. )


- ARGON[Fr. < Yun.] -

( Atom numarası 18, atom ağırlığı 39,9 olan, havada % 1 oranında bulunan, rengi, kokusu ve tadı olmayan bir öğe. [simgesi: Ar] )


- ARGU ile/||/<> ARGUÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İki dağ arası.[Tirâz/Talâs ile Balâsâgün arasındaki ülke.] İLE Kişinin aldandığı herhangi bir şey. )

( arguç ajun: Yalan dünya. )


- ARGÜMAN[İng. < ARGUMENT]["ARGUMAN" değil!] değil/yerine/= (İKNA EDİCİ, YETERLİ/YETKİN) KANIT | SAV

( Denklem, eşitsizlik, gök nesnesinin hareketlerine ait bir öğenin bağlı bulunduğu değer. | Bir cetvelde, öteki bir sayıyı bulmak için yararlanılan sayı. | Kanıt, delil. )


- ARHAN/ARAHANT[Sansk.] = ARHAT[Palice]


- ÂRÎ:
ÇIPLAK ile ÖZGÜR/HÜR


- ARI KAVRAM ve/<> AKIL


- ARI KUŞU ile AVRUPA ARI KUŞU

( )


- ARI KUŞU ile KIZIL ARI KUŞU

( )

( )


- ARI KUŞU ile YEŞİL ARI KUŞU

( MEROPS APIASTER vs. MEROPS ORIENTALIS )


- ARI SOKAK PARKI :

( Derbent (Çamlıtepe) Mahallesindedir. 1.729,00 m²'lik bir alanı kapsamaktadır. 1.340,00 m²'lik yeşil alana sahiptir, 104,00 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )


- Ârî"[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/&lt; ÂRÎ[Ar. < URY/E]

( İran'dan geçerek Kuzey Hindistan'a yerleşen, eski bir kavim olan Aryalar ya da "bu toplumdan olduğunu savunan kişi". | Hint-Avrupa dil ailesinden olan ["ırk", "topluluk" ya da "kişi"]. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>


- ARI[Ar.] ile ARI[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.]

( Sade, temiz. | Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis, öz. | Günahsız. İLE Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek. İLE Çıplak. | Hür. | -sız. İLE Hint-Avrupa dil ailesinden olan topluluk/kişi. İLE Evet. )

( Dünyada, 20.000'e yakın arı türü bulunmaktadır. )

( ... cum APIS MELLIFICA )


- ARI ile HAWAII ARISI

( Birleşik Devletler Balık ve Vahşi Yaşam Servisi, sarı yüzlü Hawaii arılarının 7 türünü 'soyu tükenmekte olan canlılar' dizinine aldı. [2016] )


- ARI ile HİMALAYA ARISI


- ARI ile ORKİDE ARISI


- ARI ile YAĞMUR ORMANI ARISI


- ARICA, ERDOĞAN (FATSA, 1954) :

( Fenerbahçe'den transfer edildi ve bir sezon (1987/88) Sarıyer'de oynadı Sarıyer'de 30 lig, 3 kupa maçı olmak üzere 33 resmi ve 4 özel maçla beraber 37 kez Sarıyer takımında yer aldı.. 30 kez A Milli, 1 kez de Amatör Milli Takımda oynadı. )


- ARICI, HASAN :

( Demokratik Sol Partide siyasete atıldı ve 1904/1999 yerel seçimlerinde DSP listesinden Sarıyer Belediye Meclisine üye olarak seçilerek görev yaptı. )


- ARICI, NAZ ( ANKARA. 1982) :

( Elektrik - Elektronik Mühendisidir. 2011 yılında hobi amaçlı olarak buz pateni sporuna başladı. Kısa zamanda büyük aşama kaydetti ve 2015 yılında Almanya'da yapılan Uluslar arası Yetişkinler Artistik Buz Pateni Yarışması'na katıldı ve şampiyon olarak altın madalya aldı. Sarıyer Belediyesinin sponsor olduğu Naz Arıcı 2016 yılında Kanada'da yapılan Uluslar arası Yetişkinler Artistik Buz Pateni Yarışmaları'nda ülkesini temsil etti ve şampiyon olarak ikinci kez altın madalya kazandı. Önceleri antrenörlüğünü Duygu Salur, sonraları milli takım antrenörü Timuçin Özbükücü yaptılar. )


- ARICI, OSMAN (RİZE, 1932 - ) :

( Sendikacı - siyasetçi. Deniz Yolları İşletmesinde çalışırken sendikacı olarak görev aldı. Uzun süre Deniz İşleri Sendikasında görev yaptı. Siyasete Anavatan Partisinde başladı ve İlçe teşkilatında çeşitli görevler yaptı. 1984 - 1989 döneminde Sarıyer Belediye Meclis Üyesi ve Belediye Başkan yardımcısı olarak görev üstlendi. )


- ÂRİF HİKMET EFENDİ ile/ve ÂRİF HİKMET

( Şeyhülislâm. İLE/VE Medine'li. )


- ARİF ile ÂRİF[Ar. < İRFAN | çoğ. UREFÂ]

( Ünlü, çok tanınmış. | Bilgi sahibi. İLE Bilen, bilgili, irfan sahibi.[(Bildiğinin, yapacağının ve söyleyeceğinin) Zamanını ve zeminini] )


- ÂRİF ile ARRÂFE

( GNOSTIC vs. ARRAFE )


- ÂRİF ile/ve/> HAKÎM ile/ve/> MÜTEELLİH

( ... > Hem ârif, hem de hakîm olan. )

( Kâmiller/ârifler, Allah'ın nazarıyla bakar. )

( Ârif olan... İçi, dışı, dengede tutan. )


- ÂRİF ile/ve ZARÂFET

( GNOSTIC vs./and ELEGANCE )


- ÂRİF ile/ve ZARİF

( Karşılık almaz/beklemez. İLE/VE Fazladan verir. )

( Ârif, muhatabının, kendi selâmıyla selâmlar. )

( ÂRİF: Devr eden. )


- ARİFE değil/yerine/= ÖNGÜN


- ARİFE[Ar.] değil/yerine/= ÖNGÜN


- ÂRİF-İ MÜKEMMEL ile/ve/değil ÂRİF-İ MÜKEMMÎL


- ARIG[BARSGAN] ile/||/<> ARRIG ile/||/<> ARIG NERİG ile/||/<> ARIKLIK/ARIGLIQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çadır örtüsü. İLE Pek temiz nesne.[r'nin tekrar pekiştirme içindir.] İLE Temiz olan bir şey. İLE Temizlik, arılık. )


- ARIQ ile/||/<> ARIQLANDI ile/||/<> ARIQLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Irmak, ark. İLE Suyun yerde yarlar ve hendekler açması. İLE Üzerinde arklar olan yer. )


- ARIK ile ALGIN

( Ark, açık oluk, karık, dren[Fr. < DRAIN]. | Fide ya da fidan dikilen yer. | Zayıf, cılız, kuru, sıska. İLE Cılız, zayıf, hastalıklı. | Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun. )


- ÂRİM[Ar.] ile ARİM[Ar.]

( Uygunsuz, hoşa gitmez, ters. İLE İnatçı, kafa tutan. )


- ARIN(DIR)MA'DA:
| SU İLE / ATEŞ İLE / SIYIRARAK |
ile/değil/yerine/<>/>/<
DÜŞÜNCE/ZİHİN İLE


- ARINMA/ARINDIRMA ile/ve/=/<> AYDINLANMA ile/ve/=/<> YAPILANDIRMA

( Arınma, duyguların eğitilmesi ve duyarlılık-yetisinin geliştirilmesi için yöntem olarak kullanılmaktaydı. Sanat bu arınmanın yöntemi olarak benimsenmişti. )

( Büyüklüğü tanıyabilmek için olgunlaşmanız, kutsallık için gönlünüzü arındırmanız gerekir. )

( Zaferin sırrı, Arınma ve Bilgi'ye ulaştıktan sonra çalışmaktır. )

( Aydınlanma, kültürden uygarlığa geçiştir. )

( "Bir"deki "Birlik"i ya da "Birlik"in "Bir", "Tek" ve "Bütünsel" oluşunun farkındalığına ulaşmak "Aydınlanma"dır. )

( Aydınlanma, insan aklına güvenmek; onu tanımak ve akla dayalı bir yaşamı gerçekleştirmeyi amaçlar. )

( Aydınlanma, Varlığın Armonik Birliği'nin kavranmasını temel almış; buna bağlı olarak Toplum'un armonik birliğe ulaştırılması ve toplum içndeki kişilerin 'Tekil-Bütünlük'e gelerek 'Bireyleşmesi'ni amaç edinmiştir. )

( İngilizce'de "Enlightenment", Fransızca'da "Enlaitement", Almanca'da "Aufklærung", İtalyanca'da "Essere Illuminato", Osmanlıca'da "Tenevvür", Tasavvuf'ta "İşrak". )

( Tüm ezoterik okullarda Arınma, Aydınlanma ve Sevgi, Bilgeliğin Yöntemi, ortak bir tutum olarak benimsenmiştir. )

( Kavramlar dünyasına giren her insan evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )

( Ancak anlayış aydınlatır. )

( Aydınlanmış kişi erdemli olmalıdır. )

( Ermişliğin özü, içinde bulunulan AN'ı(şimdiyi) tümüyle kabul etmek ve olmakta olanlarla uyumlanmaktır. )

( Only understanding enlighten. )

( Aydınlanma, felsefi bir kavram olarak XVIII. yy. Avrupa'sında "Akla dönüş akımı" olarak kullanılmaya başlanmış ve döneme adını vermiştir. )

( You must mature to recognise greatness and purify your heart for holiness.
The essence of saintliness is total acceptance of the present moment, harmony vs. things as they happen. )

( PURIFICATION vs./and/=/<> ENLIGHTENMENT )


- ARINMA/TEMİZLENME(TAHÂRET[Ar.]):
PİSLİKTEN/NECASETTEN ve/||/<> OLAYLARDAN/HADESTEN


- ARINMA ile/ve/> AŞKINLIK

( PURIFICATION vs./and/> TRANSCENDENCY )


- ARINMA ve/||/<>/> AYDINLANMA ve/||/<>/> AŞK


- ARINMA ile/< ELEŞTİRİ


- ARINMA ve/<> YAPILAN(DIR)MA

( PURIFICATION and/<> CONSTRUCTION )


- ÂRİŞ[Ar.] ile ARÎŞ[Ar.]

( Anlam/mânâ, kavram/mefhum. İLE Asma çardağı. | Samandan yapılmış bir çeşit ev. | Sundurma. )


- ARIŞ/İRİŞ ile ARIŞ ile ARIŞ

( Kolun, dirsekten parmaklara kadar olan bölümü. İLE Çözgü. İLE Araba oku. )


- ARİSTOKRASİ[Fr.] ile/||/<> ARİSTOKRAT[Yun.] ile/||/<> ARİSTOKRATİK[Fr.]

( Aristokrat olma durumu. İLE Sınıf farkı güden ülkelerde soylu sınıftan olan. İLE/||/<> Aristokrasiye ilişkin. | Seçkin, ince, yüksek tabakaya özgü. )


- ARISTON ile ARISTO(TELES)


- ARISTOTALES" değil ARISTOTELES


- ARİSTOTELES MANTIĞI/SERT NESNELER MANTIĞI ile/ve BULANIK MANTIK


- ARITA/IMARI PORSELENİ ile/ve NABESHIMA PORSELENİ


- ARITMAK ile ARINDIRMAK


- ARITMAK ile ISLAH (ETMEK)


- ARİTMETİK İLE GEOMETRİK İLE HARMONİK ile/||/<> DİZİ TÜRLERİ

( Sayı dizisi çeşitleri. )

( Formül: an = a1 + (n-1)d )


- ARİTMETİK ORAN ve/||/<> GEOMETRİK ORAN


- ARİTMETİK ORTALAMA ile/||/<> GEOMETRİK ORTALAMA

( Aritmetik toplam/n, geometrik n.kök(çarpım) )

( Formül: Σ/n İLE ⁿ√(Π) )


- ARİTMETİK[Yun.] ile/||/<> ARİTMİ[Fr.] ile/||/<> ARİTMİK[Fr.]

( Matematiğin sayısal özelliklerini ve işlemlerini konu edinen dalı, sayısal. İLE/||/<> Yürek atışlarındaki düzensizlik. İLE/||/<> Düzensiz kalp ya da nabız atışı. )


- ARİTMETİK ile/ve/değil CEBİR ile/ve/değil GEOMETRİ

( Zaman. İLE/VE/DEĞİL Zemin/mekân. )

( ... İLE/VE/DEĞİL Aksiyomatik olarak kurulan ilk ilim. )

( ... İLE/VE/DEĞİL Dengeyi/itidali simgeler. )

( Geometri, mekânın yorumudur. )

( [not] ARITHMETIC vs./and/||/<>/< ALGEBRA
ALGEBRA instead of ARITHMETIC )


- ARİTMETİK ile/ve/||/<> LOGARİTMA[Yun.]

( ... İLE/VE/||/<> Büyük çarpmaları, bölmeleri, kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol. Biri geometrik, öbürü aritmetik olarak kurulan iki sayı dizisinden, aritmetik olanın her sayısı, karşılaştığı geometrik sayının logaritmasıdır. [1=0 | 10=1 | 100=2 | 1000=3 | 10.000=4 vb.] )

( ... İLE/VE/||/<> Çok büyük ve çok küçük olan sayılarla yapılacak işlemlerde kullanılır.
[Uzay bilimlerinde, bileşik faiz ve koordinat hesaplamalarında, deprem ve ses şiddetinin hesaplamalarında, kimyada pH hesabında, matematiksel konumu belirli olan iki nokta arasındaki uzaklığın hesaplanmasında ve bakterilerin çoğalma hızının hesaplanmasında kullanılır.]
[İlk kez, John Napier tarafından kullanılmıştır.] )


- ARİTMETİK/ASTRONOMİ ile/ve GEOMETRİ ile/ve ŞİİR ile/ve MÜZİK

( Zamanı hesap ettiğinizde Aritmetik, Astronomi; mekânı ölçmeye başladığınızda geometri; dili ölçmeye başladığınızda da şiir ortaya çıkar. Zaman ve dili beraber ölçtüğünüzde müzik ortaya çıkar. )


- ARITMOS ile/ve MEGETHOS

( Adet. İLE/VE Mikdar. )

( Sayılar kuramı. İLE/VE Geometrik cebir. )

( Hermes/Hermetik. İLE/VE Phytagoras/Pisagor. )


- ARİVA[İt.] ile ARİYA[Yun.]

( Yelkenli gemilerde direklere çıkma komutu. İLE Sancağı, yelkeni ya da sereni direkten aşağı alma. )


- ARIYORSAN:
ELİNİ ÖPECEK ve YAKASINA YAPIŞILACAK

( Kendi elini öp! VE Kendi yakana yapış! )

( ELİNİ ÖPECEK BİRİNİ ARIYORSAN, KENDİ ELİNİ ÖP!
YAKASINA YAPIŞILACAK BİRİNİ ARIYORSAN, KENDİ YAKANA YAPIŞ! )


- ÂRIZ[Ar. < ARZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ]

( Gelen. | Rastlantısal olay. | Dağ, bulut vs. gibi görünmeye engel olan her şey. | Yanak. İLE Sonradan çıkan. | Gelip-geçici, muvakkat. )


- ÂRIZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂRİF OLMAK


- ÂRİZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar. < ARZ]

( Ardıç ağacı. İLE Semiz. | Enli, geniş. | Alçakgönüllü, lâtif, lâyık. İLE Geniş, enli. )


- ÂRIZA[Ar.] ile ARÎZA[Ar. < ÂRIZ]

( Engebe. | Aksama, aksaklık. | Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak ya da eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar belirteçlerinin ortak adı. İLE Küçüğün büyüğe yazdığı yazı. )


- ÂRIZÂN[Ar.] ile ÂRIZÂN[Ar. < ÂRIZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ | çoğ. AVÂRIZ]

( İki yanak. İLE Geçici olarak. | Tesadüfen, rastgele. İLE Sonradan çıkan. | Gelip geçici, muvakkat. )


- ARK[İng. < ARCH]/ARKUS[< ARCUS] değil/yerine/= YAY


- ARK/ARQ ile/||/<> ARKA/ARQA ile/||/<> ARKAG/ARQAG ile/||/<> ARKAR/ARQAR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Dışkı. İLE Sırt, arka. | Sıkıntılı anlarda yardım eden kişi. İLE Argaç.[bez, halı, kilim gibi şeyler dokunurken, enlemesine atılan iplik] İLE Dişi dağ keçisi. )


- ARKA ÇIKMA ile/ve/değil/yerine KENDİNİ, ONUN YERİNE KOYMA


- ARKA FON[Fr. < FOND] değil ARKADA[Tr.] ya da FONDA


- ARKA KÖPRÜ/FİDANLIK KÖPRÜSÜ :

( Marmara ve Boğazlar Sahil Güvenlik Komutanlığının arkasında, Büyükdere Fidanlığının ön kısmındadır. Bu iki kurum arasında yol geçmektedir. )


- ARKA PARMAK BULUNANLAR ile/ve ARKA PARMAK BULUNMAYANLAR


- ARKA TEKER ile/ve/değil/||/<>/> ÖN TEKER

( Ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider. )


- ARKADA ile/ve/değil ARKANDA


- ARKADAŞ KAYBETMEK değil KİMİN, GERÇEK ARKADAŞ OLDUĞUNU ANLAMAK


- ARKADAŞ:
SAYISI ile/ve/değil/yerine NİTELİĞİ

( Başarıda belirli olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sıkıntıda belirli olur. )


- ARKADAŞ ile/ve/<> DOST ile/ve/<> KARDEŞ


- ARKADAŞ ve/||/<> SAĞLIK

( İkisinin değeri ve önemi de kaybedilince anlaşılıyor ne yazık ki. )


- ARKADAŞINLA KARDEŞ (GİBİ) OLMAK/OLABİLMEK ile/ve KARDEŞİNLE KARDEŞ OLMAK/OLABİLMEK


- ARKADAŞLARI ile/ve/<> DÜŞMANLARI

( Yakın tutmalı! İLE/VE/<> Daha da yakın tutmalı! )


- ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Belirli seviyede tutulan iletişim ve paylaşımın, dolayısıyla ilişkinin durumu. İLE Dostlukta son derece derin ve yoğun yakınlık, iletişim ve paylaşım vardır. Bir kişinin birini "Samimi arkadaşım/kankam(kan kardeşim)" olarak tanıtması için en temelde, o iki kişinin sırlarını paylaşabilmesi ve Para ve Seks durumu hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma durumu vardır. )

( Dostluk, duygulu, erdemli iki kişi arasında, kendiliğinden oluşuveren bir anlaşmadır. Duygulu diyorum, çünkü bir keşiş, dünyadan el etek çekmiş biri, hiç kötü olmaz da dostluk nedir bilmeden yaşayabilir. Erdemli diyorum, çünkü kötülerin, olsa olsa suç ortakları olur, haz düşkünlerinin zevk ve eğlence arkadaşları, çıkarlarını arayanların ortakları vardır, siyaset kişileri, çevrelerine fitne fücurlar toplar, çoğu avarenin bağlılıkları, prenslerin dalkavukları olur; erdemli kişilerin, yalnız onların dostları vardır. )

( Eğlenebildiklerimizle. İLE/VE/<> Anlatabildiklerimizle. İLE/VE/<> Ağlayabildiklerimizle. )

( "Geçerken uğra" der. İLE "Geç, erken uğra!" der. )

( ... İLE Kişiyi, hiçbir zaman/koşulda, terk etmeyen. )

( Herkes dost olamaz! Dost olmayana, arkadaş demenin farkını görmek ve buna göre kullanmak gerekir. )

( Eğer hiç dostun yoksa sen bir dost ol! )

( Derviş, dostum demez! Dost, hiçbir zaman, yanından ayrılmayacak kişidir. Ancak, gerçekten dost olunacak kişi için kullanılabilir. )

( Tek dostumdur... Gökteki yıldızlar! )

( SEN, SANA DOSTSUN!
[HABERİN YOK] )

( Kişilerin en âcizi, dost edinmeyendir! Bundan da âcizi ise dostunu yitirendir. )

( İyi arkadaş, yanında, yüksek sesle konuşup düşünebileceğin kişidir. )

( "Dostlarım! Dünyada dost yoktur!" )


- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK

( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )


- ARKADAŞTILAR değil ARKADAŞLARDI


- ARKAİK[Fr.] ile/||/<> ARKAİZM[Yun.]

( Klasik çağ öncesinden kalma. | Modası geçmiş, eskimiş. İLE/||/<> Konuşulan ve yazılan dilde kullanımdan düşmüş eski sözcük ve deyimleri kullanma. | Geçerliliğini yitirmiş, bir başka çağa özgü şeylerin niteliği. )


- ARKA/SINDAKİ ile/değil ARD/INDAKİ


- ARKATASAR/ARKAPLAN ile ALTYAPI

( BACKGROUND vs. SUBSTRUCTURE )


- ARKEOLOG[Yun.] ile/||/<> ARKEOLOJİ[Yun.] ile/||/<> ARKEOLOJİK[Fr.] ile/||/<> ARKEOZOİK[Fr.] ile/||/<> ARKETİP[Fr.]

( Arkeoloji uzmanı. İLE/||/<> Eski çağlardan kalan eserleri, tarih ve sanat yönünden inceleyen bilim. İLE/||/<> Arkeoloji ile ilgili. İLE/||/<> Tüm taşlarda şiddetli başkalaşımların olduğu zaman. İLE/||/<> Sanatın çeşitli kollarında olabilecek özellik taşıyan, ilk örnek. )


- ARKEOLOJİ ileve/||/<> BİYOLOJİ

( ARCHAEOLOGY vs./and/||/<> BIOLOGY )


- ARKEOLOJİ/K değil/yerine/= ESKİLBİLİM/SEL / KAZI BİLİMİ

( Tarih öncesi ve eski çağlardan kalma yapıtları, tarih ve sanat açısından inceleyen bilim. )


- ARKETİP ile PROTOTİP

( Tarihsellik. İLE İlkesellik. )


- ARKHİTRAV(ARŞİTRAV) ile/||/<> GÖLGELENDİRME ile/||/<> VOLÜT

( Antik mimarlıkta, sütunların taşıdığı, bir sütun ekseninden öteki sütun eksenine uzanan taş hatıllar(kiriş). İLE/||/<> Batı sanatında nesnelere oylum ve derinlik kazandırma yöntemi. Açık ve belirli bölümlerin karanlık bırakılması, böylece keskin belirli yerlerinde sertlik ve körelik boyaması sonucu elde edilen görsel etki. İLE/||/<> İyon sütun başlıklarında bulunan, spiral biçimli kıvrımlar. )


- ARKIŞ/ARQIŞ ile/||/<> ARKIŞ/ARQIŞ/MÜRSEL[Ar.] ile/||/<> ARKUÇI/ARQUÇI/RESUL[Ar.]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kervan. İLE Uzak bir ülkedeki birine yollanmış kişiye verilen ad. İLE İki kişi arasında aracı olan. Evliliklerde dünürler arasında gidip gelen kişi. )


- ARKTİKA ile/ve ANTARTİKA

( Kuzey kutbunda kutup noktasıyla birinci enlem içinde kalan kara ve deniz parçası. İLE/VE Güney kutbu. )

( KUTB-İ ŞİMÂLÎ: Kuzey kutbu. )


- ARKUK/ARQUQ ile ARKUK/ARQUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Dik kafalı kişi. İLE İki duvar ya da iki sütun arasındaki tahta engel. )


- ARKUN/ARQUN ile ARKUN/ARQUN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yaban aygırı ile evcil kısrağın çiftleşmesinden olan at. İLE Gelecek yıl. )


- ARMADA[İt. < ARMATA] değil/yerine/= DONANMA


- ARMADİLLO ile ÜÇ KEMERLİ ARMADİLLO

( ... İLE Top gibi yuvarlanabilen tek türdür. )

( ... cum TOLYPEUTES TRINCINTUS )


- ARMAĞAN ETMEK ve/||/<> GERİ VERMEK/İADE ETMEK


- ARMAĞAN/HEDİYE ile ÖRTÜLÜ RÜŞVET


- ARMAĞAN ile/ve/||/<> SEVGİ

( Kendinden çok, onun gereksinimi olan önceliği[nesneyi/olanağı], ona veriyorsan. İLE/VE/||/<> Ondan çok, kendi gereksinimin olan önceliği[nesneyi/olanağı], ona veriyorsan. )


- ARMAĞAN ile SUNGU

( ... İLE Bir büyüğe sunulan armağan. | Bir tanrıya ya da tapınağa yapılan bağış. )


- ARMATÖR[İt. < ARMADOR] ile ARMATÖR ile ARMATÜR[Fr. < Lat.] ile ARMATUR[Alm. < Lat.]

( Ticaret gemisi iyesi/sahibi. | Geminin direk, seren, yelken, ip vb. donanımını düzenleyen usta. İLE Betonarme teçhizatı, donatı. | Akkor telli lambalı sortide duy, kordon, tavan kapaı, varsa tij ve glop; floresan lambalı sortide balast, starter, şasi. [Lambalar, armatürün dışında sayılır.] | Ventil, batarya, geri tepme ve emniyet ventili ve benzeri gereçlerin, hepsine verilen ad, donatı. İLE Bir aygıtın ana bölümünü oluşturan tümü. | Bir mıknatısın iki kutbu arasında, kuvvet akımını, toplu bir duruma getirmek için bu kutuplar arasına yerleştirilen demir parçası. | Bir kondansatördeki iki iletken yüzeyden her biri. )


- ARMONİKA[İt.]/ARMONİK/MIZIKA ile ARMONİKA[İt.]

( Yan yana sıralanmış deliklerden her biri üflendiğinde ayrı notada sesler çıkaran küçük ağız çalgısı. İLE Akordiyon. )


- ARMUDUN SAPI ile/ve/||/<>/< ÜZÜMÜN ÇÖPÜ


- ARMUT (ÇEKİRDEĞİ) ve/||/<> HIRSIZ

( Bir zamanlar, Çin'de yoksul biri, o denli aç ve bitkin düşmüştür ki kendini tutamayıp bir armut çalar. Çalanı yakalarlar ve İmparator'un karşısına cezalandırılmak üzere çıkarırlar.

Hırsız, İmparator'a şöyle der:
"Değerli efendim. Çok açtım, dayanamadım, çaldım. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer beni af ederseniz, size paha biçilmez bir armağanım olacak."

İmparator, dudak büker...
"Senin gibi birinde paha biçilmez ne olabilir ki?"

Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır.
"Bu çekirdeği ekerseniz, bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşereceğini göreceksiniz."

İmparator, bir kahkaha atarak...
"Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni."

Yoksul:
"Haşmetlim. Bu tohumu ben ekemem. Çünkü ben bir hırsızım. Bu sihirli tohumu ancak yaşamında hiç çalmamış, başkalarına haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum, o zaman gücünü gösterir. Aksi takdirde, onu ekeni zehirler. Tarif edilmez acılarla öldürür."
"Sultan'ım! Bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz."

İmparator, irkilir, yüzünü asar. Bir süre düşünür ve sonra da hırçın bir sesle:
"Ben imparatorum, bahçıvan değil! O tohumu Başbakan'a ver, eksin de altın meyveleri görelim." der. Yoksul, tohumu Başbakan'a uzatınca, Başbakan, telâş içinde İmparator'a dönüp itiraz eder:

"Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim. Sihirli tohumu yanlış eker, ziyan ederim. Bence bu tohumu Hazinedar başı eksin."

Hazinedar başı, hemen bahane bulur ve bu görevi bir başkasına devreder.

Orada bulunan her bir kişi, sudan nedenlerle tohumu ekme görevinden kaçınır.

Sonra İmparator, doğan sessizliğin içinde bir süre düşünür. Başı önünde duran Başbakan'a, Hazinedar'a ve tüm görevlilere dik dik bakar ve...

"Haydi bakalım! Bu hırsız bahçıvana tohumunun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim" der, cebinden bir altın çıkarır ve yoksula tutması için atar.

Oradakilerin tümü ceplerinden sessiz sedâsız birer altın çıkarıp yoksula verdikten sonra, İmparator, gülerek adama seslenir:

"Bas git buradan! Bu verdiğin ders hepimize yeter!" )


- ARMUT, DİBİNE DÜŞER ile/ve/||/<> DEDESİ KORUK YEMİŞ, TORUNUN DİŞİ KAMAŞMIŞ


- ARMUT ile HİNTARMUDU

( ... İLE Mersingillerden, sıcak bölgelerde yetişen, meyvesi yenilen, tahtası sert bir ağaç. )

( ... cum PSIDIUM )


- ARMUT ile/ve/||/<> ÜZÜM

( Sapı. İLE/VE/||/<> Çöpü. )


- AROLAT, ALİ MÜMTAZ (İSTANBUL, 1897 - 1967) :

( Sarıyer'de doğdu (Bazı kaynaklarda 1897'de Cihangir'de doğduğu yazılmaktadır). Sarıkamış Savaşında taarruz yapmamak için direnen ve isteği kabul edilmeyince istifa eden Hasan İzzet Paşa'nın oğludur. İlk ve orta tahsilini Galatasaray Lisesinde yaptı. Umumi harbe 18 yaşında gönüllü olarak iştirak etti. 1918'de ihtiyat mülazımlığı ile terhis oldu. Tahsiline devam etti ve 1922 yılında Âli Ticaret Mektebi'ni bitirdi. Çeşitli bankalarda çalıştı. İlk şiirlerini Nedim Mecmuasında yayınladı. Güneş, Yarım, Yeni Mecmua. Dergâh, Milli Mecmua ve Varlık Mecmuasında Şiileri yayınlandı. Şiirlerini "Bir Gemi Yelken Açtı (1926)" ve "Haydi İklimlerinden Dönen Diyor ki (1960)" kitaplarında yayınlandı..Sarıyer ile ilgili şiirleri var. Ali Mümtaz Arolat "Hece ile şiire canlı ve hareketli bir ses katarak, ileri bir şiir anlayışı ile birtakım renk, ışık, su ve gece şiirlerini terennüm eden bir şair" olarak tanınır. Şair hece şiirinden etkilenmiş, uzun yıllar hece vezni ile yazmasına karşın daha sonraları serbest nazımda şiirlerde yazmıştır. )


- ARP ile/ve SAUNG GZUK

( ARP: Dostluğun simgesi. [İki arkadaş, her fırsat bulduğuklarında, biri arp çalar öteki de dikkatli bir biçimde dinlermiş. Dinleyen arkadaşı, bir gün beklenmedik bir biçimde erkenden ölmüş. Bunun üzerine, arp çalan arkadaşı, arpın tellerini koparmış ve bir daha hiç arp çalmamış. O gün bugündür, arp, dostluğun simgesi olarak kalmış. ] )

( ... İLE/VE Myanmar(Burma) çalgısı. Yay-arpların en zarifi. )


- ARPANET ile/ve/||/<>/> MILNET ile/ve/||/<>/> NSFNET ile/ve/||/<>/> INTERNET


- ARPAYI BOL BULMAK ile/ve/||/<> BOSTANI BOŞ BULMAK


- ARRA ile/||/<> ERRE[Ar.]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sidik. İLE Eşeysel ilişkiye girmek. )

( ... İLE Erkek eşeğe ön ayaklarını kaldırıp dişi eşeğin sırtına koyması ve ilişkinin gerçekleşmesi için teşvik etmek amacıyla bu söz kullanılırdı.[Eşek, ayaklarını kaldırana kadar birkaç kez böyle bağırılır.] )


- ARRHENİUS İLE EYRİNG İLE MARCUS ile/||/<> KİNETİK KURAMLER

( Reaksiyon hızlarını açıklayan kuramlar. )

( Formül: k = Ae^(-Ea/RT) )

( Svante Arrhenius tarafından 1887 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1859-1927) (Ülke: İsveç) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Elektrolit teorisi, Arrhenius denklemi) (Nobel: 1903) )


- ARŞ ile/ve/> ÂLÂ [Alnın üstü.]


- ARŞ[Ar.] ile ARŞ[Fr. < MARCHE]/MARŞ

( İslâm inanışına göre göğün en yüksek katı. İLE "Yürü" komutu. )


- ARŞ ve/<> BEYN | BEYYİNE

( Beyin. VE/<> İki yan/ı. )


- ARSAL ile ARSALIK/ARSALIQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kızıla çalan saç. İLE Hem erkek, hem dişi özellikleri taşıyan hayvan. )


- ARSAMEIA ile/ve ARTAMEIA

( Kahta. İLE/VE Gönen. )


- ARSENİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SIÇANOTU

( Atom numarası 33 ve atom ağırlığı 74.91, yoğunluğu 5.7 olan, atmosfer basıncı altında, 450 °C'de süblimleşen, maden filizlerinde çok yaygın bulunan, metal görünümünde, basit öğe. Simgesi: As )


- ARŞİMET BURGUSU/VİDASI değil/yerine/= SU BURGUSU/VİDASI

( Eskiden kullanılan, su yükseltme düzeni. [Bir ucu suya daldırılan eğik bir borunun, içindeki burgu döndükçe, suyu yükseltir.] )


- ARŞİMET(ARCHIMEDES):
KATISI ile/ve/||/<> SAYISI ile/ve/||/<> YASASI

( Hepsinin aynı tipte ve çok yüzlü açılarının eşit olması gerekmediği halde, yüzlerinin hepsi de düzenli çokgenler olan 13 olası katıdan biri. İLE/VE/||/<> Yerçekim gücünün ağdalılık gücüne oranını veren, boyutsuz sayılar öbeğinden biri. İLE/VE/||/<> Bir sıvı içine daldırılmış olan bir nesne, batan bölümünün hacmi kadar sıvının ağırlığına eşit bir güçle yukarı doğru itilir. )


- ARŞIN ile ÇARŞI ARŞINI ile MİMAR/BİNA ARŞINI(ZİRA-I MİMARİ)/PARMAK ile YENİ ARŞIN

( El parmaklarının ucundan, omuza kadar olan, 0,75855 m.'ye eşit, eski bir uzunluk ölçüsü. [Önceleri, 60 parçaya bölünen arşın, 994 Hicri yılından sonra 24'e bölünmüştür.] İLE Eskiden, kumaş ölçmekte kullanılan, 8 urup ve 16 kerrap'a bölünen, 0,6858 m.'ye eşit arşın. İLE Eskiden, Türk mimarlarının kullandığı, 75,774 cm.lik arşın. İLE Osmanlılar'da, 1869'da, metre karşılığı olarak kabul edilen arşın. )


- ARŞİV ile/ve/değil/yerine BELLEK/HAFIZA/GÖNÜL

( Batı geleneğinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Doğu geleneğinde. )


- ARSIZ ile/değil/yerine/>< ÂDİL

( Bilgisizler güçlendiğinde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgeler güçlendiğinde. )


- ARSIZ ile/değil/yerine/>< HAKLI ...

( Olan yerde/için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Suçlu" "olur"/"görülür". )


- [ne yazık ki]
"ARSIZ/LIK" ile/değil ACIMASIZ/LIK

( Arsız, "güçlü" olunca, haklıyı, suçlu çıkarır. )


- ARSLAN değil ASLAN


- ARSLAN ve KARTAL ve BOĞA ve İNSAN

( Adâlet. VE Hikmet. VE Kudret. VE Muhabbet. )


- ART NİYETLİ OLMAK ile/ve/<> GÜNAHINI ALMAK


- ART ZAMANLI/DİYAKRONİK değil/yerine/= ART ZAMANLILIK/DİYAKRONİ

( Evrim açısından ele alınan süre içinde birbirini izleyen. İLE Değişik zaman ve evrim açısından incelenen dil olaylarının özelliği. )


- ARTER[Fr. < ARTÈRE] ile/ve/||/<>/> ARTERİT[Fr. < ARTÉRITE] ile/ve/||/<>/> ARTRİT

( Atardamar. | Trafiği yoğun olan ana yol. İLE/VE/||/<>/> Atardamar bozukluğu/yangısı. İLE Eklem yangısı. )


- ARTER ile/||/<> ARTER[İY]OSKLEROZ ile/||/<> ARTERİYEL ile/||/<> ARTERİYOL ile/||/<> ARTERİYOVENÖZ

( Atardamar. İLE/||/<> Damar sertliği. İLE/||/<> Atardamar[la ilgili]. İLE/||/<> Atardamarcık. İLE/||/<> Atardamar/toplardamar [ile ilgili]. )


- ARTH-/ARTHR-/ARTHRO-/ARTİCULO- ile/||/<> ANKYL-/ANKLYO- ile/||/<> CARP-/CARPO- ile/||/<> JUG-/JUNC- ile/||/<> JUNCT- ile/||/<> COX-/COXO- ile/||/<> ZYG-/ZYGO- ile/||/<> PEND-

( Eklem, eklem ile ilgili [artrit: Eklem yangısı]. İLE/||/<> Yapışma, dirsek, ek. İLE/||/<> Bilek. İLE/||/<> Birleştirmek, bir araya gelmek, birleşmek. İLE/||/<> Birleşmek, eklem. İLE/||/<> Kalça, kalça eklemi. İLE/||/<> Birleşik, bağlanmış, birleşme ile ilgili, ekle ilgili, eklem. İLE/||/<> Asılı olmak. )


- ARTI DEĞER ve DERİNLİK


- ARTI DEĞER ile/ve/||/<> YAN ÜRÜN


- ARTIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ARTI


- ARTIRIM ile ARTIRMA ile ARTIŞ

( Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf. | Müzayedede artırma. İLE Artırma durumu. | Açık artırma. İLE Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. )


- ARTIRMA ile/ve İLERLEME

( SAVING/ECONOMIZING vs./and PROGRESS )


- ARTIŞ/ARTIM:
İŞTEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİŞTEN


- ARTIŞ/ARTIM ile ARTIMLI/ARTAĞAN

( Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. İLE Pişince şiştiğinden, ölçüsü artmış gibi görünen. | Çoğalma özelliği olan. )


- ARTMA ile/ve ÇOĞALMA


- ARTRALJİ ile/||/<> ARTRİT ile/||/<> ARTRODEZ ile/||/<> ARTRODİNİ ile/||/<> ARTROPATİ ile/||/<> ARTROPLASTİ ile/||/<> ARTROPOD ile/||/<> ARTROTOMİ

( Eklem ağrısı. İLE/||/<> Eklem yangısı. İLE/||/<> Eklem dondurma. İLE/||/<> Eklem ağrısı. İLE/||/<> Eklem hastalığı. İLE/||/<> Eklem onarımı. İLE/||/<> Eklembacaklı. İLE/||/<> Eklem açımı. )


- ARTROZ ile/||/<> ARTRODEZ ile/||/<> ARTROPLASTİ

( Eklem yıpranması. İLE/||/<> Eklem dondurma. İLE/||/<> Eklem onarımı. )


- ARTTIRMA ile/değil ARTIRMA


- ARTTIRMAK ile/değil ARTIRMAK


- ARUDUN ile/||/<> ARUMDUN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Boya. )


- ARUK/ARUQ ile/||/<> ARUK TURUK/ARUQ TURUQ ile/||/<> ARUKLUK/ARUQLUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sıska, zayıf, cılız. İLE Kaşgar ile Fergana arasında bir dag geçidinin adı. İLE Yorgunluk. )


- ARÛSİYE ile/||/<> AŞAR/ÖŞÜR ile/||/<> AVÂRIZ ile/||/<> BÂÇ/BÂC[Fars.] ile/||/<> BÂD-I HAVA ile/||/<> BERAYA ile/||/<> CİZYE ile/||/<> ÇİFT BOZAN ile/||/<> GEVARE ile/||/<> HİM ile/||/<> İMDADİYE ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> LEZ ile/||/<> MAKİRİYE ile/||/<> OTLAKİYE ile/||/<> REAYA ile/||/<> TAPU ile/||/<> ZEAMET

( Yeni evlenen erkeklerden alınan bir tür vergi. İLE/||/<> Müslümanlardan 1/10 oranında alınan toprak vergisi. İLE/||/<> Osmanlılarda önceleri halktan yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak toplanan vergi. İLE/||/<> Pazar/gümrük/yol/köprü vergisi. İLE/||/<> Topraksız köylüden alınan kazanç vergisi. İLE/||/<> Vergi ve haraç vermeyen Müslüman ahaliye verilen ad. İLE/||/<> Eskiden müslüman olmayanlardan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde nedensiz yere toprağı işlemeyi bırakanlardan alınan vergi. İLE/||/<> Turfanda sebze meyvelerden alınan vergi. İLE/||/<> Bingazi ve Trablusgarp'tan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Savaş giderlerini karşılamak için alınan vergi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizâm-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<> Trablus ve Bingazi'deki hurma ve zeytin ağaçlarıyla kuyulardan aldığı vergi. İLE/||/<> İskelelerden alınan vergi. İLE/||/<> Malı otlaklardan alınan vergi. İLE/||/<> Bir sultanın yönetimi altında vergi veren halk için kullanılan bir terim. Genellikle yetiştirdiği ve ürettiği mallardan vergi ödeyen köylüler için kullanılır. Böylece, toplum tabakalarından köle ve esirlerin üstünde, kentli esnaf ve tüccarların altındaki, tarımla uğraşan halk topluluğu demektir. Osmanlı'da ise bu terim zamanla özelleşerek müslüman olmayan tebaaya ayrılmıştır.[Reaya hukukunun düzenlenmesi Hz. Peygamber'in ehl-i zimmete verdiği ahidnamelerle başlar. Fetih yıllarında İslâm ordularının kumandanları ile dört halife, Hz. Peygamber'in yolunda giderek yeni açılan ülkeler halkına ahidnameler vermiştir. Bu ahidnamelerde, zimmeti kabul eden kent ve köy halkının, nüfuslarına ve gelirlerine göre tayin edilen vergi karşılığında korunması sağlanırdı.] İLE/||/<> Hazine arazisini ekip biçenlerin ödediği vergi. İLE/||/<> Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri 20.000 akçeyle 100.000 akçe arasında olan topraklar ve bu topraklardan alınan vergi. [Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey yöneticilere(hazine ve tımar defterdarına, sancaklardaki alay beylerine, kale dizdarlarına, divan kâtiplerine, vs.) verilirdi.] )


- ARÛZ:
DİL değil MÜZİK [<>ARÛZ]


- ARÛZ:
DİL değil SADÂ


- ARÛZ[Ar.] ile/değil ARÛS[Ar.]

( Yan, taraf. | Yanak. | Yol. | Usul. | Hecelerin uzunluğu ve kısalığı esasına dayanan, belirli kalıpları, Türk, Fars, Efgan, Pakistan ve kısmen Hindistan nazımlarında kullanılan vezin. [Arap dilcilerinden İmam Halil'in, eski Arap şiirlerini esas tutarak bir düzene bağladığı söylenegelen] | Arap nazmında beytin birinci dizesinin son bölümü.[bizde yoktur!] İLE Gelin. [ŞEB-İ ARÛS: Düğün gecesi.] | Hüsrev Perviz'in sekiz hazinesinden biri. | Kükürt. )


- ARVAS, MUHLİS (ERCİŞ, 1952) :

( İ.Ü. Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 1980'den beri serbest avukat olarak çalışmaktadır. Siyasete Anavatan Partisi (ANAP) saflarında başladı. 1984 - 1991 yılları arasında ANAP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyeliğinde bulundu. Bilahare AKP geçti. Sarıyer Belediye Meclisi ve İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisi üyesidir (2004 - 2009). )


- ARYA[< İt. ARIA] ile ARIETTA

( Selen/sadâ[insan sesi] için beste. | Orkestra eşliğinde söylenen ve tek ses için bestelenmiş müzik parçası. İLE Kısa ve küçük arya. )


- ARZ-TALEP değil/yerine/= SUNUM İSTEM


- ARZ ile/ve/<> ARŞ


- ARZ[Ar.] ile ARZ[Ar.] ile ÂRZ[Ar.] ile ARZ[Ar.]

( Bir büyüğe sunma, gösterme, önüne koyma. İLE Dünya. | Toprak. İLE Ardıç ağacı. İLE En, genişlik. | Enlem. )


- ARZ ile/||/<> ARZEN ile/||/<> ARÂZİ-İ MAHMİYE/MAHMİYYE ile/||/<> ARÂZİ-İ MUKÂTAA ile/||/<> ARÂZİ-İ MAHLÛLE ile/||/<> ARÂZİ-İ MEKTÛME ile/||/<> ARÂZİ-İ MEZRÛA ile/||/<> ARÂZİ-İ MÎRÎYE/EMİRİYYE / MÎRÎ ARÂZİ ile/||/<> ARÂZİ-İ SELÎHA ile/||/<> ARAZİ-İ SENİYYE ile/||/<> TEBA-İ DEVLET-İ ALİYE/ALİYYE

( Toprak. | Sunma, bildirme. İLE/||/<> Genişlik, en. İLE/||/<> Geliri(rakabesi) Hazineye ait bulunan araziden koru, mer'a, yol, pazar yerleri gibi halkın gereksinimlerine ayrılmış yerler. İLE/||/<> Maktû(götürü) bir vergiye bağlanmış arazi, kesime verilmiş topraklar; devlete hizmeti geçen önemli kişilere bizzat devlet tarafından geliri ya da vergisi terk edilen topraklar. İLE/||/<> Tasarruf sahibinin intikal sahibi bırakmaksızın ölümü ile hazineye dönen miri arazi. İLE/||/<> Devlete ait olduğu halde, devletin hakkı çiğnenerek haksız ve fuzulen işgal edilen arazi. İLE/||/<> Ekilen arazi. İLE/||/<> Mîrî yani devlete ait topraklar. | Çıplak mülkiyeti devlete, sadece tasarruf hakkı kişiye ait [Arz-ı mîrî] olan taşınmaz [tarla, çayırlık, yoncalık, harman yeri, yaylak, kışlak ve koruluk gibi]. İLE/||/<> Çıplak arazi. İLE/||/<> Saltanat makamını işgal edenlere ait toprak. İLE/||/<> Osmanlı Devletine bağlı/tâbi. )


- ARZÎ(/FERŞÎ) MELEK(E) ile SEMÂVÎ(/ULVÎ) MELEK(E)

( Bedensel güç. İLE Zihinsel güç. )


- ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Öznelerini ya da nesnelerini tahrip eden ya da doyurulduklarında yatışmayan arzular kendileriyle çelişen arzulardır ve onlar tatmin edilemezler. )

( Ancak sevgi, iyi niyet ve şefkatle harekete geçirilmiş arzular hem özne hem nesne için yararlılardır ve tamamıyla doyurulabilirler. )

( Arzuladığınız şeyi hak ediyor musunuz? )

( Arzudan kaçınmayın, sadece onun doğru kanallardan akmasına dikkat edin. )

( Siz ortak iyiliği (bütünün hayrını) arzu ettiğinizde tüm dünya sizinle birlikte arzu eder. )

( Şefkat ve merhametten doğan bir arzuyu yerine getirmek için tüm evren harekete geçer. )

( DESIRE vs./and THOUGHT
Desires that destroy their subjects, or objects, or do not subside on satisfaction are self-contradictory and cannot be fulfilled.
Only desires motivated by love, goodwill and compassion are beneficial to both the subject and object and can be fully satisfied.
Do you deserve what you desire?
Shun not desire; see only that it flows into the right channels.
When you desire the common good, the whole world desires vs. you.
The entire universe strives to fulfil a desire born of compassion. )


- ARZU[Ar.] ile/değil/yerine İSTEK

( Tüketme nesnesiyle. İLE Ulaşma/sahip olma durumuyla/"nesnesiyle". )

( Psikolojinin alanı/konusu. İLE/DEĞİL/YERİNE Hukukun alanı/konusu. )


- AŞ "ERME" değil AŞ YERME

( VİHÂM )


- AŞ ve EŞ ve/||/<>/>/< İŞ

( Gövdesinde erişkinliğine ulaşanlar[bülûğa erenler], eşini;
akılda erişkinliğe ulaşanlar, aslını aramaya başlar. )


- AS- ile AS ile AS ile As

( Ast sıfatının kısaltılmışı. Eklendiği sözcüğün, daha aşağı derecelisini anlatan, yeni sözcükler türetmeye yarayan ön ek. İLE Kutup gelinciği. Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli, etçil bir hayvan. Kakım, ermin. [Lat. MUSTELA ERMINEA] İLE İskambil kâğıtlarında, bir. | Bir işte, başta gelen. [Assolist] İLE Arsenik'in simgesi. )


- AŞ ve/<>/|| AŞK


- AŞ ile/ve/||/<>/< BAŞ

( Azıcık. İLE/VE/||/<>/> Ağrısız. )

( Yazın, başı pişmeyenin; kışın, aşı pişmez. )


- AS ile/ve/||/<> ES

( Asmak, sallandırmak, uzatmak[yukarıdan aşağı]. İLE/VE/||/<> Uzatmak[yana], germek. )


- AS ile/değil HAS


- AŞÂ'[Ar.] ile A'ŞÂ[Ar.]

( Geçimi/maişeti için çok çalışan. İLE Gözleri "dumanlı" kişi. | Çeşitli yüzyıllarda yaşamış birkaç Arap şairinin adı. )


- ASÂ[Ar.] ile ÂSÂ[Ar.] ile -ÂSÂ, ÂSÂY[Ar.] ile A'SÂ[Ar.]

( Değnek, sopa. | Dervişlerin taşıdıkları sopa. İLE Esneme. | Ciddilik, vakar. | Süs, bezek. İLE ... gibi. İLE Değnekler, sopalar. )


- ÂSÂB[Ar. < ESEB] ile ÂSÂB[Ar.] ile A'SÂB[Ar.]

( Gövdenin alt kısmında çıkan kıllar, kasık kılları. İLE Sinir, damar. İLE Sinirler. )


- ASABİYE/NÖROLOJİ/NEUROLOGY[İng.] değil/yerine/= SİNİRBİLİM


- ASABİYET ile/değil/yerine/>< ADÂLET


- ASAF, MEHMET (İST. 1874 - 1961) :

( Gazeteci/Edebiyatçı. Erotik roman yazımının öncüsüdür. Eğitimini tamamladıktan sonra Borsa'da çalışmış bu nedenle "Borsacı Mehmet Asaf", "Konsolitçi Mehmet Asaf" lakapları ile anılmıştır. Yazarlığa gazeteci olarak başladı, hem gazeteci olarak çalışıyor hem de değişik tarzda eserler vermeye devam ediyordu. İttihat Terakki karşıtı olduğu için güçlüklerle karşılaşır. Sırf bu nedenle daha rahat bir yaşam sürebilmek için, ilk iki edebi romandan sonra erotik romanlar yazmaya başlar. Cilveli Rana, Fındıkçı Nigâr, İkisi de Gebe, Şivekâr Hanım, Kaymaca Kulübü, Üçü Bir Yatakta ve Kocamın Kocası erotik romanlarının bazılarıdır. Mehmet Asaf Sarıyer'de oturur. Boğaziçi onun için çok önemlidir. Havası, suyu, denizi ile vazgeçilmezidir. İşe giderken vapuru kullanması müthiş bir zenginliktir. Mehmet Asaf, Sarıyer'de Perizat isimli bir hatuna âşık olur. Ne kadar ilgilense bir araya gelemezler ve çok üzülen Mehmet Asaf, vapurla giderken Yeniköy açıklarında kendini denizin soğuk sularına bırakarak intihar eder. Ama şansı yoktur. Zira görenler derhal müdahale eder ve yazarı kurtarırlar. Roman yazmayı bırakan ve tekrar gazeteciliğe dönen Mehmet Asaf, 1931 genel seçimlerinde milletvekili olmak için aday olur ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bir mektup yazarak şöyle der: Muhterem Paşam, Bütün mebuslarınız Gazi Hazretlerinin izi üzerinde gidiyoruz diye namzetliklerini koydular. Bunlar mecliste evet efendicilikten başka bir şey yapmayacaklar, müsaade buyurunuzda bendenize mecliste hayır deme fırsatı düşsün."Yazar'ın isteği milletvekili olarak adaylığının kabulü ve meclise girerek muhalefet görevini yapmaktır. Ne var ki kendi ifadesine göre meclise girmemesi için mücadele edenler buna izin vermemişlerdir. Tabii ki aday olamaz. Son dönemlerini Sultanahmet'te geçiren Mehmet Asaf 1957'de kör olur ve 1961'de vefât eder. )


- AŞAĞI ÇEŞME :

( Uskumruköy'e girişte sağda ve Uskumruköy İlköğretim Okulunun bahçe duvarına bitişiktir. Bir ismi de "Köybaşı Çeşmesi"dir. Çeşmenin kitabesi yoktur ve kim tarafından ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. )


- AŞAĞI EĞİLİM ile/ve YUKARI EĞİLİM

( Toprak ve Su. İLE/VE Ateş ve Hava. )


- AŞAĞI GÖRME ya da YUKARI GÖRME | ile/ve/değil/yerine EŞ GÖRME


- AŞAĞI TÜKÜRSEN, SAKAL; YUKARI TÜKÜRSEN, BIYIK ile/ve/||/<> NE, İSA'YA; NE DE MUSA'YA YARANAMAMAK


- AŞAĞILAMA >< ÖVME/SIVAZLAMA


- AŞAĞILAYICI/LIK ile/ve/<> DIŞLAYICI/LIK


- AŞAĞIYA/AŞŞAĞI değil AŞAĞI


- ASAL SAYI ile/>< ASAL OLMAYAN SAYI/KARE SAYI

( Asal sayıların sadece iki böleni vardır.
[1 sayısı da 4, 9, 16, 25 gibi kare sayıdır.]
İLE/><
Herhangi bir kare sayıya x dersek,
x=b.b olacaktır. Buna göre x sayısının üç böleni vardır.
x/x=x~x/1=x~x/b=b,
[1 sayısı da kare sayısı olduğundan dolayı asal olmayan sayıdır.] )


- ASAL SAYILARDA:
MILLS ile/ve/||/<> WRIGHT

( )


- ASAL ile ÂSÂL ile ÂSÂL[Fars.] ile ÂSÂL[Ar. < ASÎL]

( Kendinden ve 1'den başka böleni olmayan sayı. İLE Ahlâk. İLE Temel, kök. İLE İkindi ile akşam ya da yatsı arasındaki zamanlar. [Bİ-L-GUDÜV-Vİ VE-L-ÂSÂL: Sabah-akşam.] )


- ASALAK ile DIŞASALAK

( Bir canlının içinde ya da üzerinde, sürekli ya da geçici olarak, onun zararına yaşayan, başka canlı. TUFEYLİ, PARAZİT | Başkalarının sırtından geçinen kişi, ekti. İLE Konakçının* üzerinde yaşayan ve çoğunlukla, kan emen asalak. [*KONAKÇI: Asalağın erginini ya da gelişim evrelerinden herhangi birini taşıyan canlı, konak.] )


- ASALAK ile İÇASALAK

( ... İLE Konakçının içinde yaşayan asalak. )


- ASALAK ile/değil KALENDER/RİNT[Fars.]/DERVİŞ

( Başkalarının sırtından geçinen kişi. İLE/DEĞİL Parayı, malı, mülkü öncelikli saymayan, gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçakgönüllü kişi. | Yalnız biri hareketli, üst üste konulmuş belirli sayıda silindirden oluşan ve düzgün yüzeyli kâğıt üretmek için kullanılan bir makine. | Özensiz, kılıksız bir biçimde. )


- ASALAK ile TAMASALAK

( ... İLE Toprağa ve özümlemeye bağlı tüm besinlerini, konakçıdan sağlayan bitki asalağı. )


- ASALAK ile YARIMASALAK

( ... İLE Üzerinde yaşadığı konakçı bitkiden, bazen hazır besin maddesi alan, gerektiğinde, kendibeslek yaşayabilen, klorofili bitkilerde görülen, tam olmayan asalaklık durumu. )


- ASALAK ile/değil YATALAK

( )


- ASÂLAR:
KAŞAĞ ile MU'ÎN/İTTİKÂ ile DESTECÛB ile ŞEŞBER ile MÜTTEKÂ ile ZERDESTE ile CEVGÂN


- ASALE[Ar.] ile ASÂLÉ[Ar.]

( Çok zehirli bir yılan. İLE Bal peteği. )


- ASÂLET" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ADÂLET


- ASÂLET ve/=/||/<>/>/< HAKKÂNİYET


- A'SÂM[Ar. < USME] ile A'SAM ile ASAMM ile ÂSÂN[Fars.]

( Gerdanlıklar. | Tasmalar. İLE Ön ayakları sekili olan hayvan. İLE Sağır, işitmez. | Söz işitmez. | Sert, güç, tahammül edilmez. | Arap yazısında, ikinci ve üçüncü kökünde, uzun harf bulunan bir fiil. İLE Kolay. )

( SEKİ: Atın ayağında genellikle bileğe ya da dize kadar çıkan beyazlık. )


- AŞAMALI ile/ve/||/<> DALGA DALGA


- ASAN, ÜNAL PROF. DR. (1946) :

( İ.Ü. Orman Fakültesinden Orman Mühendisi olarak mezun oldu (1971). Gazi Üniversitesi, Matematik - İstatistik Bölümünde Yüksek Lisans yaptı. Asistan olarak girdiği İ.Ü. Orman Mühendisliği Amenajman Anabilim Dalında 1983'te doktora yaparak Orman Amenajmanı doktoru unvanını aldı. Bu Anabilim Dalında 1987'de doçent ve 1993'te profesör oldu. Kazdağı Göknarı ve Ormanların Hasılat ve Amenajman Esasları Üzerine Araştırmalar isimli kitapları bulunuyor. Ayrıca çeşitli mesleki ve bilimsel dergilerde yayınlanan pek çok makalesi bulunmaktadır. )


- ASANSÖRDE:
DOĞRUCA ADIM ATMAK değil/yerine ADIM ATMADAN ÖNCE AYNAYI (KENDİNİ AYNADA) GÖRMEK


- AŞANTUĞRUL, NASUH (İST., 1953) :

( Kuaför olarak çalışma hayatına atıldı. 1972'de CHP'ye üye oldu ve 15 yıl süre mahalle sorumlusu, İlçe Yönetim kurulu üyesi, İl delegesi ve 2009 - 2014 tarihleri arasında 6'ncı dönem. Sarıyer Belediye Meclisi üyesi olarak görev yaptı. Sarıyerliler Derneği (SA - DER) olup uzun süre Yönetim Kurulu üyesi olarak görev aldı. Sarıyer Spor Kulübü Üyesi ve Divan Kurulu üyesidir. )


- AŞANTUĞRUL, ORHAN (İST. 1938) :

( Sarıyerlidir. Baba mesleği olan ciğercilik mesleğini devam ettirmiştir. Meslek kuruluşlarına üye olup İstanbul Umum Sakatatçılar Derneği Başkanlığını 10 yıl süre ile yapmıştır. )


- ÂSÂR[Ar. < ESER] ile ASAR[Ar.] ile ÂSÂR[Ar. < ISR] ile ASÂR[Ar.] ile A'SÂR[Ar. < ASR] ile AS'AR[Ar.]

( İzler, nişâneler, alâmetler. | Âbideler. | Gelenekler, öyküler. İLE Toz. [GUBÂR] | Sığınak, sığınılacak yer. [MELCE'] İLE Görevler. | Yükler. | Kabahatler, cürümler. İLE Fakirlik. İLE Yüzyıllar. İLE Pek kibirli. | Çarpık yüzlü. )


- AŞAR/AŞARÎ[Ar.] değil/yerine/= ONDALIK

( Türkiye’de 1925 yılına kadar tarımsal ürünün onda biri oranında aynî olarak alınan vergi. | Ondalık. )


- AŞAR'İ değil/yerine/= ONDALIK


- ÂSÂR'IN TERETTÜB ETMESİ ile/ve ÂSÂR'IN TERETTÜB ETMEMESİ

( Fiziksel. İLE/VE Zihinsel. )


- ÂSÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= DÜZENLİLİK | GÜVENLİK

( Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu. )


- -ASE ile/||/<> AMYL- ile/||/<> AMİLAZ ile/||/<> ZYM-/-ZYME/ZYMO-

( Nişasta, amyl kökü ile ilgili. İLE/||/<> Enzim . İLE/||/<> Nişasta parçalayan enzim. İLE/||/<> Fermantasyonla ilgili, enzimle ilgili. )


- ASEBİ ile/||/<> ÂSİ ile/||/<> CELÂLÎ

( Hırçın ve sinirli kişi. İLE/||/<> Yasalara başkaldıran, isyan eden. İLE/||/<> İlk olarak Yavuz Sultan Selim döneminde ortaya çıkan Bozoklu Derviş Celal'in adamlarına ve ondan yana olanlara sonraları da türeyen eşkıyaya verilen ad. )


- ASEKSÜEL ile/ve/değil/||/<>/< AZ SEKSÜEL

( Çeşitli neden ya da koşullarla. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Çeşitli olanaksızlıklarla ya da ilişkide/evlilikte. )


- ASEL[Ar.] ile A'SEL[Ar.] ile ASER[Ar.]

( Bal. | Cennetteki dört sudan biri.[AHLÂT: İnsandaki dört sıvı.] İLE Eğri olan katı şey. | Eğri dişli ya da bacaklı kişi. İLE Solaklık. )


- ASELBENT[Ar. ASEL + Fars. BEND] ile/ve/||/<>

( Hekimlikte ve koku yapımında kullanılan aselbent ağacından gövdesi çizilerek elde edilen bir reçine türü. )


- ASEPSİ/ASEPSIS[İng.] değil/yerine/= BULAŞSIZLIK (CANLI DOKUDA MUKOZA, DERİ VB.)


- ASEPTİK/ASEPTIC[İng.] değil/yerine/= BULAŞSIZ


- ASER[Ar.] ile A'SER[Ar.]

( Solaklık. İLE Pek zor ve çetin, dayanılması çok güç. | Solak. )


- ASETAL ile ASTEALDEHİT ile ASETAMİT ile ASETANİLİT


- ASGARÎ MÜŞTEREK ile/ve/yerine AZAMÎ MÜŞTEREK


- ASGARİ ÜCRET[Ar.] değil/yerine/= EN DÜŞÜK ÖDENÇ


- ASHAB ile/ve ÂLİM


- ASHAB ile MÜCTEHİD


- ASHAB ile/ve/> TABİÎN ile/ve/> TEB-İ TABİÎN


- ASHAR[Ar.] ile ASHÂR[Ar. < SIHR]

( Saçı kızıl olan. | Kırmızı tüylü. İLE Evlenme dolayısıyla erkek tarafı akrabalar, güveyler. )


- ÂSÎ[Ar. < ESER] ile ASÎ ile ASÎ, ASİYE ile ÂSÎ[< İSYÂN, çoğ. USÂT] ile ÂSÎ ile ÂSÎ[Fars.]

( Ahlâkı bozuk, ahlâksız, çapkın. İLE Uygun, elverişli. İLE Çok isyancı. İLE Karşı gelen. | Haydut, şakî. | Günahkâr. İLE Hekim, cerrah. İLE Kederli, mahzûn. )


- AŞI ile AĞAÇ AŞILAMA

( )

( VACCINATION/INOCULATION vs. GRAFTING )


- ASİ ile/ve/||/<>/> AKSİ


- ÂŞÎ[Ar.] ile ÂŞÎ[Ar.] ile AŞÎ[Ar.]

( Aşçı. İLE Akşam yemeği yiyen. | Gidip, uzaklaşan. İLE Tavuk karasına tutulmuş. | Akşam. | Akşam yemeği. )


- ASİ ile ASİL


- AŞİB[Ar.] ile AŞÎB[Ar.]

( Çok otlu. İLE Bol otlu. )


- AŞIBOYASI ile/ve/<>/< AŞITAŞI

( İçindeki demir hidroksit miktarına bağlı olarak rengi pas sarısından çok koyu, kırmızıya kadar değişen toz boya. [Eskiden, binaların dış ahşap kaplamalarında yaygın olarak kullanılırdı.] | Koyuca kırmızı, kiremit rengi. İLE/VE/<>/< Aşıboyası yapmakta kullanılan taş. )


- ASİDİFİKASYON ile/||/<> ASİDİTE ile/||/<> ASİDOREZİSTAN

( Asitleştirme, asitleşme. İLE/||/<> Asitlik. İLE/||/<> Aside dirençli. )


- ASİDİK ile/ve/||/<>/>< BAZİK

( pH değeri 7'den küçük. İLE/VE/||/>< pH değeri 7'den büyük. )


- ASİDİMETRE[Fr.] değil/yerine/= ASİTÖLÇER


- ASIG ile/||/<> ASIGLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kazanç, yarar. İLE Yararlı iş. )


- ÂŞIK ÖĞRENCİ ile/ve/||/<> MELAHAT PARS

(
ÖĞRENCİSİNİN AŞKINA YANIT...

Konservatuvarda öğretim görevlisidir. Son derecede güzel, alımlı, zarif, ince, nazik, olgun yaşlarda bir güfte ve beste sanatçısıdır.

Bir öğrencisi, duygularına yenik düşerek, hocası Melahat Pars'a âşık olur. Sanki rastlantıymış gibi her fırsatta karşısına çıkmayı huy edinir. Hoca, merdivenlerden inerken, o merdivenlerden çıkarken hocasını süzer. Hocası bir yöne doğru yürürken, o karşı yönden hocasına doğru yürür. Bu tür rastlantılar o kadar sık tekrar etmeye başlayınca, Melahat Pars da durumu anlar, ancak görmemezlikten gelir.

Bir gün merdivenlerden inerken, yukarı çıkmakta olan öğrencisi, hocası Melahat Pars’ın önünde durur, boynunu büker, yüzüne derinden bakar ve sevecen bir selenle;
- "Hocam, ben size âşık oldum. Ne yapsam olmuyor. Sizi görmeden duramıyorum. Gece gündüz hayalimdesiniz. Duygularımı denetleyemiyorum, perişanım, beni anlayınız lütfen." der.

Melahat Pars'ın yüzü kızarır. Hafifçe gülümser, yana çekilir ve yoluna devam eder. Evine vardığında ilham gelir, sabaha kadar çalışır ve bir beste yapar. Ertesi gün sabah, duygularını söyleyen öğrencisinin de olduğu sınıfta öğrencilerine;

- "Arkadaşlar, gece bir beste yaptım bakalım beğenecek misiniz?" diyerek udunu eline alır ve şu besteyi, hoş seleniyle söylemeye başlar:

Ben gamlı hazan sense bahar dinle de vazgeç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç
Olmaz meleğim böyle bir aşk bende vakit geç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç

Bestekâr hanımefendi, çaktırmadan âşık öğrencisine bir göz attığında, öğrencinin hüngür hüngür ağladığını görür...

Melahat Pars (1918 - 2005)

)

( )

Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(10/140)