Bugün[20 Kasım 2025]
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(42/46)


- [ne yazık ki]
TEZYÎF[Ar. < ZEYF] değil/yerine/= DEĞERSİZ GÖSTERME | ALAY ETME


- THE MOST vs. UNIQUE


- THE PERSON DOES NOT TO TALK BY/IN THE WISDOM vs. THE PERSON DOES NOT TO TALK IN IGNORANCE


- THE :/yerine (BELİRLİ ARTİKEL)


- THEME :/yerine TEMA


- THEORY vs. PRACTICE


- THERE :/yerine ORADA


- THEREFOR vs. THEREFORE


- THEREFORE :/yerine BU NEDENLE


- THERMOPHİLE İLE PSYCHROPHİLE İLE HALOPHİLE İLE ACİDOPHİLE ile/||/<> EKSTREMOFİLLER

( Ekstrem ortam organizmaları. )

( Formül: Tmax = 122°C )


- THESE :/yerine BUNLAR


- THIN :/yerine İNCE


- THINKING :/yerine DÜŞÜNME


- THOMAS PAINE ile/ve/||/<>/>< EDMUND BURKE


- THOSE :/yerine ŞUNLAR


- THOUGHT ECHO/ÉCHO DE LA PENSÉE[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNCE YANKILANMASI


- THOUGHT :/yerine DÜŞÜNCE


- THREE :/yerine ÜÇ


- THUS :/yerine BÖYLECE


- TIBBİ İLÜSTRASYON/MEDICAL ILLUSTRATION[İng.] değil/yerine/= TIBBİ GÖRSELLEME


- TIC/MEDICAL MONİTORING DEVICE[İng.] değil/yerine/= TIBBİ İZLEME AYGITLARI


- TİCARET, BİLİM VS. ile SANAT ve FELSEFE

( Ortalama akıl, yeterlidir. İLE Ortalama akıl, yetmez. )


- TİCARET:
T ile/ve/||/<> İ ile/ve/||/<> C ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> R ile/ve/||/<> E ile/ve/||/<> T

( Tecrübe/deneyim. İLE/VE/||/<> İtibar/saygınlık. İLE/VE/||/<> Cesaret. İLE/VE/||/<> Risk. İLE/VE/||/<> Emek. İLE/VE/||/<> Tedbir. )


- TİCARETGÂH/TİCARETHANE değil/yerine/= TECİMEVİ


- t.i.d.[Lat. < TER IN DIE] değil/yerine/= GÜNDE 3 KEZ


- TİDAL VOLÜM/TIDAL VOLUME[İng.] değil/yerine/= SOLUK OYLUMU/HACMİ


- TIDAL VOLUME ile ...

( Bir hayvanın her soluk alış-verişinde aldığı havanın hacmi. )


- TIE :/yerine BAĞLAMAK, KRAVAT


- TIKANMA ile/ve/||/<> ENGELLENME


- TİLLE[Ar.] ile TİLLE[Ar.]

( Basamak. | Sıradağ. İLE İşlenmemiş altın. )


- TİMBRE değil/yerine/= TINI, SOLUK


- TIME :/yerine ZAMAN


- TİMSAL[Ar.] değil/yerine/= SİMGE


- TİN:
DUYARLILIK ile/ve/||/<> HAYAL GÜCÜ ile/ve/||/<> İRÂDE


- TİN[Azr.] = KÖŞE[Tr.]


- TİNNİTUS ile/||/<> MENİERE

( Kulakta çınlama ya da uğultu. İLE/||/<> İç kulakta sıvı birikimi ile baş dönmesi ve duyma kaybı. )


- TIP vs. SIDE


- TIP = MEDICINE[İng.] = MÉDECINE[Fr.] = ARZNEI[Alm.] = MEDICINA[İt., İsp.]


- TIP TIP = KÜÇÜK VE HAFİF BİÇİMDE


- TIP ile/||/<> FELSEFE

( Tıp ve felsefeyi birleştiren bütüncül yaklaşım )

( İbn Sina (Avicenna) tarafından 1025 yılında keşfedildi/formüle edildi. (980-1037) (Ülke: İran/Buhara) (Alan: biyoloji) (Önemli katkıları: El-Kanun fi Tıb kitabı, tıp ansiklopedisi, felsefe ve mantık çalışmaları) )


- TİP[Fr./İng. < TYPE] ile TİPLEME

( Öykü, roman, tiyatro gibi uzun anlatıma dayalı edebî yapıtlarda kişi kadrosu içinde yer alan ve belirli bir düşüncenin, topluluğun zihniyetini ve ideolojinin temsilciliğini yüklenen kişi. | Kendine özgü kişiliği olmayan, genellikle bilinen kalıplardaki kişileri gösteren oyun kişisi. İLE Belirli bir tipin tüm çapraşık özelliklerini, bunu en iyi, en rahat, en inandırıcı biçimde temsil edebilecek kişiyle canlandırmak. )


- TİPOLOJİK TASNİF değil/yerine/= KİŞİTÜRLEMSEL ÖBEKLEME


- TIPTA:
GENEL CERRAHİ ile/ve/||/<> İÇ(DAHİLİYE) ile/ve/||/<> KADIN-DOĞUM ile/ve/||/<> ÇOCUK HASTALIKLARI


- TİRAJ[Fr. < TIRAGE] ile RATING[İng.]

( Kitap, gazete, kitap gibi şeylerin baskı sayısı. İLE Televizyon programlarının izlenme/izleyici oranı. )


- TIRAK ile -TIRAK/TRAK[Fr. < TRAC] ile TRAKA[İt.] ile TRAKE[TRACHÉE < Lat. < Yun.] ile TRAKİT[Fr. TRACHYTE < Yun.] ile TRAKTÖR[Fr. TRACTEUR < Lat.] ile TRAKUNYA[Yun. DRANKONTION]

( Çarpan ya da kırılan bir şeyin çıkardığı tok ses. İLE Benzer/yaklaşık.[mavimsi / kırmızımsı vb.] | Oyuncunun sahneye çıkacağı sırada ya da oyun sırasında, kaygıya ve/ya da korkuya kapılması, rolünü unutması. İLE Yelkenli teknelerde bir mandar aracılığıyla çekilerek direğe çıkıp bakım ve onarım yapılan oturaklı sepet. İLE Soluk borusu. | Eklem bacaklılarda bulunan solunum kanalı. İLE Fazla miktarda feldispat, çok az kuvarz içeren, kırılınca pürüzlü bir yüzeye sâhip olan açık renkli volkan taşı. İLE Tekerlekleri arâzi ve sürülmüş tarla gibi yumuşak zeminde dönebilen/devinebilen, genellikle çift sürmede kullanılan, arkasına römork takılarak kamyon görevi gören motorlu taşıt. İLE Çarpan balık. )


- TİRAT[Fr. < TİRADE] değil/yerine/= UZUN KONUŞMA

( Bir tiyatro oyununda, oyunculardan birinin uzun uzun konuşması, bir defada söylediği parça. | Yazı ya da konuşmada bir düşüncenin kesintisiz gelişimi. | Uzun ve tumturaklı konuşma. )


- -(TİRE) ile -(EKSİ)


- TIRE :/yerine LASTİK, YORMAK


- TİRE[Ar.] ile Tire[Ar.] ile TİRE[Fr. < TIRET]

( Dikişte kullanılan pamuk ipliği. | Pamuk ipliğinden yapılmış olan. İLE İzmir iline bağlı ilçelerden biri. İLE Kısa çizgi. | Uzun çizgi. )

( ... vs. ... vs. HYPEN )


- TIRMÎZÎ ile/ve/değil TİLMÎZİ[Ar. | çoğ. TELÂMÎZ/E]

( ... İLE/VE/DEĞİL Öğrencisi/talebesi. | Çırağı. )


- TIRNAK İÇİNDE ile/ve/||/<> KENDİ İÇİNDE


- TIRNAK ile CIRNAK/PENÇE

( ... İLE Yırtıcı hayvan tırnağı. )


- TİROİT[Fr./İng. < THRYOIDE] değil/yerine/= KALKAN BEZİ

( Gırtlağın ön ve alt bölümünde bulunan, çok damarlı, salgısını kana veren bir bez. )


- TİROİT[Fr./İng.] ile/ve/||/<> TİROKALSİTONİN[Fr./İng. < THYROCALCITONINE] ile/ve/||/<> TİROKSİN[Fr./İng. < THYROXINE]

( ... İLE/VE/||/<> Kalkan[tiroit] bezinden salgılanan, kandaki kalsiyumu azaltan hormon. İLE/VE/||/<> Tiroit hormonlarının ilk keşfedileni. )


- TİŞE ile ...

( Kazma, keser. )


- TISSUE :/yerine DOKU, KÂĞIT MENDİL


- TITLE vs. NOUN/PROPOSITIONAL PHRASE


- TITLE :/yerine BAŞLIK, UNVAN


- TİTRASYON/TİTRATION[İng.] değil/yerine/= EŞ DEĞERLEME


- TİTREME ile ISPAZMOZ[Yun.]

( ... İLE Aşırı titreme, kasılma. )


- TİTREME ile TİTREŞİM

( İHTİZÂZ ile ... )

( VIBRATION vs./and FLUCTUATION )


- Tıkandığında DİNLE!!!


- Tırnak içinde "DİNLE"!!!


- TM için DİNLE!!!


- TO ADOPT vs. "TO SUPPORT/LIKE"


- TO ASCRIBE vs. TO RECONCILE


- TO ASK/REQUIRE vs./and TO BELIEVE


- TO ASSIMILATE vs. TO SIMULATE


- TO ASSUME vs. TO PRESUME


- TO ASSURE vs. TO ENSURE vs. TO INSURE


- TO BE DEVIDED vs. TO DISPERSE


- TO BECOME LOFTY, (TO EXALT/SUBLIMATE) vs. TO RISE/INCREASE, (TO PROMOTE)


- TO BEGIN-TO FINISH vs. TO BEGIN-TO COMPLETE


- TO BELIEVE vs. TO AGREE


- TO BELIEVE vs. TO GET BASE

( TO BELIEVE instead of TO GET BASE )


- TO BELIEVE vs. WANT TO BELIEVE


- [not] TO BLAME vs. TO CRITICIZE


- TO BLAME vs. TO DETERMINE

( TO DETERMINE instead of TO BLAME )


- TO CALL/TO SEEK/TO SEARCH vs./and TO SHARE


- TO CENSOR vs. TO CENSURE


- TO CHANGE vs. TO GET (NOT) (ABLE TO) CHANGE


- TO COLLAPSE vs. TO DISPERSE


- TO COME ACROSS vs. BEING ON THE SAME PLANE


- TO COMPOSE vs. TO COMPRISE


- TO CONFUSE vs. TO COMPARE


- TO CONFUSE vs. TO DELVE


- TO CONFUSE vs. TO LOSE


- TO CONFUSE vs. TO NOT CONFUSE


- TO CONFUSE vs. TO RECONCILE


- TO CONFUSE vs. TO REPLACE


- TO CONFUSE vs. TO UNITE


- TO CONFUSE vs. TO SMUDGE


- TO CONSTITUTE to(with) TO SHAPE


- TO CONTINUE vs. TO LIVE


- TO CONVINCE vs. TO PERSUADE PERSUASION


- (TO) DECREASE vs./and (TO) INCREASE


- TO DELUDE vs. TO DECEIVE


- TO DETERMINE vs. "TO ARRANGE"


- TO DISCLOSE vs. TO EXPOSE/TO REVEAL vs. TO DIVULGE


- TO DIVIDE vs. TO SEPARATE


- TO END/FINISH vs. TO COMPLETE


- TO EVALUATE vs. TO CHARACTERIZE/TO DESCRIBE


- TO EXAGGERATE vs./and TO GENERALIZE


- TO EXCEED vs. TO OVERCOME


- TO EXCITE vs. TO INCITE


- TO EXCLUDE vs. TO PRETEND NOT TO SEE/TO TURN A BLIND EYE


- [not] TO FACILITATE vs./and TO ESCAPE


- TO FINISH vs. TO CONSUME


- TO FINISH vs. "TO PUNCTUATE"


- TO FINISH vs. TO SOLVE


- TO FIT WELL vs. HARMONIZE


- TO FOLLOW vs. TO CONTINUE


- TO FORGET vs. NEGLIGENCE


- TO GET ANGRY vs. TO GRUMBLE


- TO (GET) COMPLETE vs. TO BE


- TO (GET) DEVOTE vs./and TO DONATE


- TO GET FINISH vs. TO RELEASE


- TO GET IMPRESS vs. TO TAKE


- TO GIVE COLOR vs./and TO COMPLETE


- [not] TO GIVE vs. TO GIVE IN RIGHT TIME


- TO GIVE vs. TO TAKE


- TO HIDE vs. TO SAVE


- TO INTERFERE/MEDDLE vs. TO INTERVENE


- TO KNOW vs. TO BE


- TO KNOW vs./and TO BELIEVE


- TO KNOW vs./and TO KNOW THE HISTORY OF YOU KNOW/KNOWLEDGE


- TO LISTEN/PRETEND TO LISTEN vs. INDIFFERENCE/UNCONCERN/NEGLIGENCE


- TO LIVE THE PERSONAL LIFE vs. TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE


- TO MAKE NONEXISTENCE TO THE EXISTENCE vs. TO MAKE NONEXISTENCE TO THE NONEXISTENCE


- TO MAKE WAY FOR vs. TO CAUSE


- TO MEET vs. TO HARMONIZE


- TO MIX vs. GET INSIDE


- TO ORGANIZE vs. SUMMARIZE


- TO OVERDO vs. TO EXAGGERATE


- TO PERISH vs. TO DEGENERATE


- TO PRODUCE vs. TO CREATE


- TO PROGRESS vs. TO CONSOLIDATE


- TO PROJECT vs. TO ARRANGE


- TO PUT vs. TO LEAVE


- TO QUIT vs. ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE


- TO REDUCE vs./and NEGLIGENCE


- TO SALUTE vs./and LOVE


- TO SAY vs. TO DETERMINE


- TO SEARCH vs./and TO SHARE


- TO SEE vs./and TO PERCEIVE


- TO SEPARATE vs. CATEGORIZE


- [not] "TO SHOW OFF" vs. TO SHARE


- [not] TO SHOW vs./and TO LIVE/VALUE


- TO SIMILE vs. TO COMPROMISE


- TO SMOOTH; TO CORRECT vs. TO PACK/TIDY UP; SUMMARIZE


- TO SPEND vs. TO CONSUME


- TO STATE vs. TO EXPOSE


- TO SUPPORT vs. TO ADVERTISE


- [not] TO TALK vs./and TO PROVE


- TO THANK vs. TO APPRECIATE


- TO THINK vs. TO APPRECIATE/EVALUATE


- TO THINK vs. TO CALCULATE


- TO THINK vs. TO IMAGINE


- TO TRANSFORM vs. TO CHANGE


- TO TRUST vs./and TO CONSOLIDATE


- TO TURN INSIDE OUT vs. TO REPLACE


- TO UNDERSTAND vs./and TO APPRECIATE


- TO UNITE vs. TO COMPLETE


- TO UNITE vs. TO INTEGRATE


- TO VISUALIZE LIKE HOW/WHAT YOU ARE vs. TO BE LIKE HOW/WHAT YOU ARE


- TO WASTE vs. EXTRAVAGANCE


- TO WORK vs. TO PRODUCE


- TOE :/yerine AYAK PARMAĞI


- TOGETHER :/yerine BİRLİKTE


- TOHUM, BEZİR = BEZR = GRAINE


- TOHUM YAPRAKLARI, KOTİLEDONLAR, ÇENEKLER = EVRÂK-I BEZRÎYE = FEUILLES SÉMINALES, COTYLÉDONS


- TOHUM:
YUMURTA ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞÜNCE


- TOHUM ve/||/<> MEYVE ve/||/<> ÇEKİRDEK/ÇİĞDEM[Ege'de]


- TOKA ile FİRKETE[İt.]

( ... İLE Kadınların, saçlarını tutturmak için kullandığı, U biçimindeki naylon, tel ya da bağdan saç tokası. )


- TÖKEZLEME ile/ve/değil/||/<>/< SÜRÇME


- TOKLUK (DUYUSU):
MİDE DUVARINDA ve BEYİNDE

( Önce mide duvarında ve şişkinlikle yaşanır. 20 dakika sonra da beyinde. )


- TOKONOMA ile/ve/||/<> TOKOVAKİ ile/ve/||/<> ZAŞİKİ ile/ve/||/<> OŞİİRE

(

Tokonoma [ 床の間 ]

Tanım: Geleneksel Japon odalarında[washitsu] bulunan, zeminden hafifçe yüksek, dekoratif bir niş ya da alandır.

Özellikleri:

  • Genellikle bir kakemono[asılı resim/hat] ya da ikebana[çiçek düzenleme9 sergilenir.
  • Alt bölümünde shikkui[sıva] ya da ahşap bir zemin bulunur.
  • Konukların onur konuğu ["kamiza" tarafı9 tokonomaya bakacak biçimde oturur.

İlişki: Japon estetiğinde "ma"[boşluk] ve sadelikle bağlantılıdır.

Tokovaki [ 床脇 ]

Tanım: Tokonoma'nın yanında bulunan ikincil niş ya da depolama alanıdır.

Özellikleri:

  • Genellikle chigaidana[asılı raflar] ya da tsukeshoin[yazı masası] içerir.
  • Tokonoma'nın aksine daha işlevsel amaçlıdır [kitap, çay seti vb. koymak için].

Fark: Tokonoma dekoratifken, tokovaki uygulamalı kullanım içindir.

Zaşiki [ 座敷 ]

Tanım: Geleneksel Japon tarzında döşenmiş, tatami kaplı ana oturma odasıdır.

Özellikleri:

  • Tokonoma ve tokovaki genellikle bu odada bulunur.
  • Konuk ağırlama, çay törenleri ya da dinlenme için kullanılır.

İlişki: Tokonoma, zaşiki'nin bir parçasıdır.

Oşiire [ 押入 ]

Tanım: Geleneksel Japon evlerinde tatami odalarında bulunan, fusuma[sürme kapılı] depolama alanıdır.

Özellikleri:

  • Yatak[futon], yorgan ya da eşya saklanır.
  • Modern dolabın Japon biçimidir.

Fark: Tokonoma, sergileme amaçlıyken; oşiire, tamamen depolama içindir.

Tokonoma, Tokovaki, Zaşiki ve Oşiire arasındaki FaRkLaR...

Terim İşlev Konum Dekoratif mi?
Tokonoma Sergi [sanat/çiçek] Zaşiki içinde Evet
Tokovaki Depolama/yardımcı alan Tokonoma'nın yanı Kısmen
Zaşiki Oturma odası Ana oda Hayır [mekânın kendi]
Oşiire Depolama [eşya/futon] Duvar içi Hayır
  • Tokonoma ve tokovaki, sukiya-zukuri[çay evi mimarisi] ile popülerleşmiştir.
  • Oşiire, modern wardrobe'un atası sayılırken; tokonoma, Batı'daki "şömine nişi"ne benzer simgesel bir rol üstlenir.
  • Japon estetiğinde bu alanlar, wabi-sabi[mükemmelsizlikteki güzellik] ve yohaku no bi[boşluğun güzelliği] gibi kavramlarla da ilişkilidir.
)


- TOLERANS[Fr./İng. < TOLERANCE] değil/yerine/= HOŞGÖRÜ | YANITSIZLIK | KATLANIM | DAYANABİLİRLİK | ALIŞMA

( Hoşgörü. | İşlenmiş bir parçanın yapım ölçüsünde olabilecek özür payı. | Yüksek dozda verilen herhangi bir ilâca karşı gövdenin gösterdiği dayanma gücü. | Sürekli aynı dozun kullanılması sonucu bir ilâcın etkilerinin giderek azalması durumu. )


- TOLÜEN[Fr. < TOLUENE] ile KREZOL[Fr. < CRESOL]/LİZOL[Fr. < LYSOL]

( Madenkömürü katranında, benzinle birlikte bulunan, eritici ve leke çıkarıcı olarak kullanılan, yanabilir sıvı hidrokarbür. C7H8 İLE Tolüenden türeyen üç fenol izomerinden biri. )


- TOMURCUK ile GONCA[Fars. < GONÇE]/KONCA

( ... İLE Açılmamış çiçek. )

( Divan edebiyatında sevgilinin ağzı yerine kullanılır ve açılmamışlık özelliğiyle kendini gösterir. )


- TON[Fr. < TONNE] ile KİLOTON[Fr.]

( Bir metreküp hacminde ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı. | Bin kilogramlık ağırlık birimi. İLE Değeri bin ton olan kütle birimi. )


- TON[Fr. < TONNE] ile TON[Fr. < TON]

( Bir metreküp oylumda ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı. | Bin kilogramlık ağırlık birimi. İLE İnsan seleninin ya da çalgı sesinin yükseklik, alçaklık derecesi. | Konuşmada selenin duyguları belirtecek biçimde çıkması. | Bir rengin koyuluk ya da açıklık derecesi. )


- TON/TONE[İng.] değil/yerine/= TINI, TİTREM


- TON[Fr. < TONNE] değil/yerine/= BENİZ | RENK | SES AĞIRLIĞI


- TON[Fr. < TONNE] ile TON[Fr. < TON]

( Bir metreküp hacminde ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı. | Bin kilogramlık ağırlık birimi. İLE İnsan ya da çalgı sesinin yükseklik, alçaklık derecesi. | Konuşmada sesin duyguları belirtecek biçimde çıkması. | Bir rengin koyuluk ya da açıklık derecesi. | Ses titreşimlerinin yükselip alçalması, titrem. )


- TONAJ[Fr. < TONAGE] ile TONALİTE[Fr.]

( Bir taşıtın alabildiği ton miktarı. | Bir ticaret gemisinin iç hacminin hesaplanmasıyla bulunan taşıma kapasitesi. İLE Belirli bir tonda yazılmış müzik parçasının niteliği. | İnsan sesinin rengi. )


- TONALİTE ile ATONALİTE


- TONE :/yerine TON


- TONGUE :/yerine DİL


- TONIGHT :/yerine BU GECE


- TONLARCA ... değil YÜZLERCE/BİNLERCE ...


- TOOL/DEVICE/INSTRUMENT vs. SCIENCE


- TOP ARABACILARI ile/değil/||/<> TOPÇU OCAĞI ile/değil/||/<> TOPÇULAR OCAĞI ile/değil/||/<> TOPHANE

( Hareketli topları kullanacak askerlerin yetiştirildiği askeri birlik. İLE/||/<> Osmanlı İmparatorluğu'nda Kapıkulu Ocakları'nın yaya kısmına mensup, top dökmek ve kullanmakla vazifeli askerlerin bağlı olduğu ocaktır. Sultan I. Murad devrinde yeniçeri ocağının teşkilinden hemen sonra, acemi ocağından alınan askerlerle ilk olarak topçu ocağı kuruldu. İstanbul'un fethinden sonra, Galata suru dışında Tophane denilen yerde topçu kışlaları ve sabit top dökümhânesi yapıldı. Zaman içinde, Belgrad, Budin, Temaşvar, İşkodra, Gülamber, Provişte gibi yerlerde ihtiyaca göre tophaneler kurulup top döktürüldü. Topçu ocağına sertopi adıyla da anılan topçu başı nezaret ederdi. Onun emrinde bulunan dökücü başı (serihtegân), dökümhâneden sorumluydu. Onun da maiyetinde; yardımcısı, tamirci, dökümcü, burgucu, yamacı, demirci, marangoz gibi zanaatkârlar bulunurdu. Tophanenin, hesap ve alım-satım işlerine tophane emini bakardı. İmalât ve ihtiyaçlarından da Tophane Nazırı mesuldü. Topları kullanmak ise, ağa bölükleriyle cemaat ortaları'nın vazifesiydi. Beş ağa bölüğü ve yetmiş cemaat ortası vardı. Her orta ya da bölükte bir çorbacı, bir odabaşı ve diğer küçük rütbeli subaylar bulunurdu. Ocak kethüdası, ocak çavuşu ve katibi de, bu ocağın büyük amirleriydi. Topçu ocağı, sarı-kırmızı bayrak taşırdı. Topların üretilmesi, muhafazası ve savaşlarda kullanılması işlerinden sorumlu tutulan birliğe topçu ocağı denilirdi Topçu ocağının Osmanlı ordu teşkilatı içinde yer alması II. Murad devrinde olmuştur. Topçu ocağı, kapıkulu ocaklarının yaya kapıkulu ocaklarının üçüncü kısmını oluşturan bir teşkilât olup, ocağın 16 ve 18. ortalarını teşkil ederdi. Topçu ocağına acemi ocağından asker alınır ve bunlara şagirt denilirdi. Topçu ocağı da yeniçeri ocağı gibi ağa bölükleri ve cemaat ortaları olarak iki kısımdan müteşekkildir. Ağa bölükleri beş tane ve cemaat ortaları yetmiş iki tane idi. Her orta ve bölükte bir çorbacı, bir odabaşı ve diğer küçük rütbeli kişiler bulunurdu. Topçu ocağı efradının kuruluşundan itibaren zamanla çoğaldığı ve buna bağlı olarak da mevâciblerinin arttığı görülür. Topçu ocağının kendine has sarı kırmızı renklerden oluşan bir bayrağı bulunmaktaydı. Kırmızı zemin üzerine beyaz sim ile işlenmiş bir top ve bunun ağız tarafında bulunan üç gülle resmi mevcuttu. Kenarları ise sarı işlemeleydi. Bu sebeble sefere giden topçulara hazineden yirmibeş zira kırmızı ve yirmi beş zira sarı bayraklık ‘dârayî' adı verilen bez verilmesi kanun idi. İLE/||/<> Osmanlı ordusunda Kapıkulu Ocaklarından biri. Top dökmek, top mermisi yapmak ve top atmak için oluşturulmuştur. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde top dökülen ve topçu askerleri yetiştirilen yer. )


- TOP ile/ve/||/<>/< GÜLLE


- TOP :/yerine ÜST, TEPE


- TOPARLAK HÜCRE = HÜCRE-İ MÜDEVVERE = CELLULE RONDE


- TOPARLAMA ile/ve BÜTÜNLEŞTİRME

( TO (BE ABLE TO) PACK vs./and TO INTEGRATE )


- TOPHANE ile Tophane

( Top yapılan, top dökülen yer. | Topçu askerinin eğitildiği yer. İLE İstanbul'da, Karaköy'den sonra gelen semtin adı. )


- TOPKAPI SARAYI'NDA:
ALAY MEYDANI ile/ve/||/<>/> BÂB-I ÂLÎ ile/ve/||/<>/> BÂB-I HÜMÂYÜN ile/ve/||/<>/> BÂB-I SELÂM ile/ve/||/<>/> BÂB-I SAADE

( Topkapı Sarayı'nın ilk bahçesi. İLE/VE/||/<>/> Yüksek kapı. | Sadrazamlık. [Osmanlı hükümeti XVIII. yüzyıldan itibaren bu adı almıştır.] İLE/VE/||/<>/> Topkapı Sarayı'nın yazılarla süslü ilk büyük kapısı. Saltanat kapısı. İLE/VE/||/<>/> Topkapı Sarayı'nda Fatih Sultam Mehmet'in yaptırdığı tuğralı ikinci kapı. Orta kapı adıyla tanınır. İLE/VE/||/<>/> Topkapı sarayı'nın üçüncü kapısı. [Harem ve taht kapısı olarak da bilinir.] )


- TOPLAMA İLE ÇIKARMA İLE ÇARPMA İLE BÖLME ile/||/<> TEMEL İŞLEMLER

( Dört işlem ve özellikleri. )

( Formül: a÷0 tanımsız )


- TOPLAMA ve/||/<> ÇIKARMA ve/||/<> ÇARPMA ve/||/<> BÖLME

( ADDITION and/||/<> SUBTRACTION and/||/<> MULTIPLICATION and/||/<> DIVISION )


- TOPLANMA ÇADIRI:
HAYME ile TABERNACLE

( ... İLE Gönül. )


- TOPLANMA ile/ve/||/<> MERKEZLEŞME


- TOPLANTI ile/değil/yerine GÖRÜŞME


- TOPLUM = CEMİYET = SOCIETY[İng.] = SOCIÉTÉ[Fr.] = GESELLSCHAFT[Alm.] = SOCIETAS[Lat.] = SOCIEDAD[İsp.]


- TOPLUM ile/<> ÜLKE ile/<> EGEMENLİK


- TOPLUMBİLİM = İÇTİMAİYAT = SOCIOLOGY[İng.] = SOCIOLOGIE[Fr.] = SOZIOLOGIE[Alm.] = SOCIOLOGIA[İsp.]


- TOPLUMDA:
SEVGİ (İLE) ve/||/<> ADÂLET (İLE) ve/||/<> ÇALIŞMA (İLE)

( Kaynaşılır. VE/||/<> Yaşanır. VE/||/<> Ayakta kalınır. )


- TOPLUM'DA ile/ve DEVLET'TE

( Birey. İLE/VE Vatandaş. )


- TOPLUMU:
"DÜZENLEME" ile/ve/değil/yerine DAVET


- TOPOS İLE SHEAF İLE SİTE ile/||/<> TOPOS KURAMSİ

( Kategorik mantık ve geometri. )

( Formül: Sh(X) = Sheaves on X )


- TOPRAK:
MİNERAL[Fr.] ve/||/<> ORGANİK NESNE ve/||/<> SU ve/||/<> BOŞLUK

( %45 ve/||/<> %5 ve/||/<> %25 ve/||/<> %25 )

( "Toprak ve Ekoloji" yazısı için burayı tıklayınız... )

( Normal sıcaklıkta, doğada, katı durumda birtakım maddelerle karışık ya da bileşik olarak bulunan ya da kimyasal yollarla elde edilen, inorganik madde. | İçinde inorganik maddeler bulunan. VE/||/<> ... VE/||/<> ... VE/||/<> ... )


- TOPTAN ile PERAKENDE


- TORBA GEREKSİNİMİ değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)[NAYLON değil/yerine!]


- TÖRE ile/ve/<> AK TÖRE

( Toplumsal. İLE/VE/<> Bireysel. )


- TÖRE ile/değil GELENEK

( Tarihsel deneyim. İLE/DEĞİL Toplumsal deneyim. )


- TÖRE ile/ve/<> KAVRAM ile/ve/<> KURUM


- TÖRE ile/ve KİMLİK

( MORES vs./and IDENTITY )


- TÖRE ve/<>/> ÖKE


- TÖRE = ÖRF/ADÂT = CUSTOMS[İng.] = MOEURS[Fr.] = SITTE[Alm.] = MOS-MORES[Lat.] = ADUANA[İsp.]


- TÖRE ile/||/<> TÖRENE

( Görenek, âdet. İLE/||/<> Alışkanlık, âdet. )


- TÖRE ile/ve/<>/değil/yerine TÜZE/YASA


- TORELE değil TOLERE[İng. < TOLERENCE]


- TÖREN/MERASİM[Ar.]/SEREMONİ[Fr. CEREMONIE] ile/ve ŞÖLEN[Moğolca]

( TOY, BÂR-İ ÂM: Genel ziyâfet. )

( LİTURYA: Din töreni. )

( Bir toplulukta, üyelerin, belirli bir olayı, kişiyi ya da değeri ayırt edip simgeleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi. | Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi nedenlerle yapılan toplantı. İLE Ziyafet. | Belirli bir amaçla düzenlenen eğlence. | Sanat gösterisi. | Din töreni niteliğinde yemek toplantısı. )


- TÖRENSİ/RİTÜEL ile/ve/||/<> YÜCE


- TORK/TORQUE[İng.] değil/yerine/= DÖNDÜRME MOMENTİ


- TORNİSTAN[İt. < TORNO STANTE] ile VİYA ile VİYA BÖYLE

( İleri ya da geri gidilmesi için verilen dümen komutu. İLE Teknenin dönüşünü, en hızlı biçimde durdurmak üzere dümen komutu. İLE Teknenin, istenilen rotaya gelince, orda durdurulması için verilen dümen komutudur. )


- TÖRPÜLE(N)ME ile/ve/||/<> ÖRSELE(N)ME


- TORUN ile/ve/||/<> NEBİSE[Ar.]

( ... İLE/VE/||/<> Kız torun. )


- TÖRÜN ile/ve/||/<> TÖRÜNGE


- [ya] TÖVBE ile/ve/ya da/||/<>/> AFFETMEK


- TÖVBE ve/=/||/<>/> ASLINA DÖNME


- TÖVBE ile/ve/<> BAĞIŞ


- TÖVBE ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKINDALIK


- TÖVBE = GÖZYAŞI

( Yangın, gözyaşı ile söndürülmez. )


- TÖVBE ile/ve İNÂBET

( Dışlaşmış olan pisliklerden temizlenmek. İLE/VE Bâtınî, kimsenin hissetmediği günahlardan temizlenmek. )

( Şeriatte. İLE/VE Tarikatte. )


- TÖVBE["TÖBE" değil!] ile/ve İSTİĞFAR["İSTİFAR" değil!]


- TÖVBE ve/<> KALP


- TÖVBE ile/ve/değil/=/||/<>/< ÖZELEŞTİRİ

( Değişmek. İLE/VE/DEĞİL/=/||/<>/< Değişmeye çalışmak. )


- TÖVBE ile/ve RÜCÛ

( Tövbe bir kere olur, iki kere olan tövbe, tövbe değildir. )

( Tövbeyle büyük günahlar küçülür, ihmal ile küçük günahlar büyür. )


- TÖVBE ile/ve SIĞINMA


- TÖVBE ile/ve/değil/yerine TÖVBEDEN, TÖVBE


- TÖVBE ile/ve/<> VEFÂ

( İkisi de süreklidir/sürekli olmalıdır. )


- TÖVBE ile/ve/<> VEFÂT


- TOWER :/yerine KULE


- TÖZ:
EN SAĞLAM DÜŞÜNCE ve/||/<> EN AZ DÜŞÜNÜLEN

( Kategoriler arasında geçiş yoktur/olmaz! )


- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]


- TOZ = GUBÂR = POUDRE


- TÖZ ile/||/<>/> TÖZE

( Kök. İLE/||/<>/> Köklü. )


- TOZPEMBE

( Gerçekleri görmeyecek kadar herşeyi yerinde saymada. )

Bugün[20 Kasım 2025]
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(42/46)