Bugün[20 Kasım 2025]
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(40/46)


- TABU[Fr. TABOU] ile FETİŞ[Fr. FETICHE]

( Kutsal sayılan bazı kişilere, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan (nesne, sözcük, davranış). İLE Put. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran öteki cinse ait giysi, ayakkabı vb. eşya. )


- TABURE[Fr. TABOURET] değil/yerine/= OTURAK/İSKEMLE

( Sırt ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle. )


- TAÇ, KOROLLA = TÜVEYC = COROLLE


- TAÇ YAPRAKLAR, PETALLER = EVRÂK-I TÜVEYCÎYE = PÉTALES


- TADA'DU'[< Dİ'DA] değil/yerine/= ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK GÖSTERME | HOR OLMA | VÎRÂN OLMA | "AKLINI KAYBETME"


- TADİL TEKLİFİ değil/yerine/= DEĞİŞTİRGE


- TADPOLE değil/yerine/= İRİBAŞ

( Kurbağanın yumurtadan yeni çıkmış kurtçuğu. )


- TAFZİH[Ar.] değil/yerine/= REZİL ETME

( Birinin kötü yanlarını ortaya çıkarma. )


- TAGVİYE[<> İGVÂ, çoğ. GAVÂYE] ile/değil TAKVİYE[< KUVVET]

( Baştan çıkarma, azdırma. İLE/DEĞİL Güçlendir(il)me. )


- TAHAKKUK[< HAKK] ile GERÇEKLEŞME, YERİNE GELME

( HAKÎKAT OLARAK MEYDANA ÇIKMA, GERÇEKLİĞİ ANLAŞILMA )


- TAHAKKUK ile/ve İLKE

( REALIZATION vs./and PRINCIPLE )


- TAHALLÜF[< HİLÂF] değil/yerine/= GERİDE KALMA, ARKADA BIRAKILMA | UYGUN GELMEME


- TAHAMMUZ[Ar.] değil/yerine/= EKŞİME


- TAHDİT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMA, ÇEVRELEME


- TÂHİR[Ar.] ile/ve/||/<> TEZKİYE[Ar.]

( Temiz. İLE/VE/||/<> Temize çıkarma, aklama. | Birinin iyi bir insan olduğunu kendini tanıyanlardan soruşturarak ortaya çıkarma. )


- TAHKİYE[Ar. < HİKÂYE] değil/yerine/= ÖYKÜLEME, ANLATI, HİKÂYE ETME, ANLATMA


- TAHLİYE ile/ve/||/<> BERAAT


- TAHLİYE[Ar.] ile ITLÂK[Ar.]


- TAHLİYE ile SERBEST BIRAKMA


- TAHLİYE[Ar. < HALY] ile TAHLİYE[Ar. < HALÂ, HALVET, HALV]

( Süsleme, donatma, bezeme. | Bir madde içine, özelliğini ya da kokusunu değiştirmek üzere şeker, baharat vb. gibi şeyler katma. İLE Boşaltma, boş bırakma. | Serbest bırakma, salıverme. )


- TAHMİNEN değil/yerine/= ÖNDEYİCE


- TAHRÎME ile ...

( NAMAZA BAŞLARKEN "ALLAHÜ EKBER" SÖZÜYLE İKİ ELİN BAŞ PARMAKLARINI KULAK MEMELERİNE DOĞRU KALDIRARAK TEKBİR ALMA )


- TAHTA ile ŞENDERE

( Kaplamacılıkta kullanılan ince tahta. | Fıçı kaburgası. | Tekir cinsinden bir balık. )


- TAHTABOŞ[Fars. < TAHTEPÛŞ] = TARAÇA[İt. < TERRAZZA] = TERAS[Fr. < TERRASSE]

( Teras. = Teras. | Toprak ya da başka malzemeyle elde edilen, bir duvarla desteklenen yüksek düzlük. | Seki. = Bir yapının damında, çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça. | Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş. | Seki. )


- TAHTE ile TAHTE[Fars.] ile TAHTE[Fars.]

( Alt, altta, altında. İLE Tahta. İLE Yağmalanmış, talanlanmış. )


- TÂİB[Ar. < TEVBE] ile TAYYİB/E[Ar.]


- TAKARRÜR[Ar.] değil/yerine/= KARAR VERME

( Bir yerde karar kılma, yerleşme. | Karar verilme. )


- TAKATTUR[Ar. < KATR, KUTÛR, KATARAN] ile TAKATUR/TEKATUR[Ar. < KATRE]["ka" uzun okunur]

( Damlama, damla damla akma. İLE ... )


- TÂK-DÂNE[Fars.] ile ...

( Üzüm çekirdeği. )


- TAKDİR ile/ve DEĞERLENDİRME

( APPRECIATION vs./and EVALUATION )


- TAKE :/yerine ALMAK


- TAKEOMETRE[Fr. < Yun.]

( Düzenlenmiş arazinin yüz ölçümünü bulup planını yapmaya yarayan alet. )


- TAKEOMETRE ile ...

( Harita alma işinde kullanılan ölçü aleti. )


- TAKI:
SAHTE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERÇEK

( Varsıl taksa bile "gerçek". İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yoksul taksa bile "sahte". )


- TAKILMA ile/ve/||/<> BÜYÜTME

( image )


- TAKIM, ORDO = FIRKA = ORDRE


- TAKİM[Ar.] ile TAKİMETRE[Fr. TACHYMETRE]

( Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma. | Mikrobundan arıtma. İLE Hareket durumundaki bir nesnenin hızını ölçmeye yarayan aygıt. )


- TAKIMERKİ = OLIGARCHY[İng.] = OLIGARCHIE[Fr., Alm.] = OLIGARKHIA < OLIGOI:BİRKAÇ KİŞİ, ARKHEIN:EGEMEN OLMA[Yun.]


- TAKIPNE ile BRADIPNE

( Solunum sayısının artması. İLE Solunum sayısının azalması. )


- TAKİYYE ile/değil RİYÂ


- TAKIYYE[Ar.] ile TAKIYYE[Ar.]

( Sakınma, çekinme. | Birinin, bağlı olduğu mezhebi gizlemesi. İLE Takke. )


- TAKKE ile KİPPA

( İslâm'da. İLE Yahudi takkesi. )


- TAKLA/K ile/ve/||/<> PERENDE[Fars.]

( Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp gövdeyi üstten aşırtarak öne ya da arkaya yapılan dönme hareketi. | Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma. | Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına ya da yanlamasına dönme hareketi. İLE/VE/||/<> Havada çark gibi dönerek atılan takla. )


- TAKLİP[Ar.] değil/yerine/= DÖNDÜRME, ÇEVİRME

( Döndürme, çevirme. | Bir şeyin biçim ve kalıbını değiştirme. )


- Taklit etmemek için DİNLE!!!


- TAKLİT ile ÖZDEŞLEŞME

( COPYING vs. TO INDENTIFY )


- TAKRİR değil/yerine/= ÖNERGE


- TAKSİ[Fr. TAXI] ile TAKSİ[Fr. < Yun. TAXIE]

( Belirli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil. İLE Göçüm. )


- TAKSİM değil/yerine/= BÖLME


- TAKSİMETRE[Fr.] değil/yerine/= SAYAÇ

( Taksilerde, ödenecek ücreti gösteren sayaç. )


- TAKSİMETRE değil/yerine/= YOLSAYAÇ


- TAKTİSITE ile/||/<> MOLEKÜL AĞIRLIĞI

( Taktiklik stereo düzenlenme, MA zincir uzunluğu. )

( Formül: İzo/sin/a-taktik İLE Mn )


- TAKVÂ[Ar. < VİKAYE] ile/ve VERA'[Ar.] ile/ve ZÜHD

( Sakınma - Korunma - Ümit. İLE/VE Şüpheliyi uzakta tutmak. İLE/VE Şüpheli olma olasılığı ile mübâhların çoğunu terk etmek. )

( Haramlardan sakınma/ittikâ. İLE/VE Şüphelilerden sakınma/ittikâ. İLE/VE Mübâhları terk. )

( Tevâzû. İLE/VE Mahviyet. İLE/VE ... )

( Dinin yasak ettiği şeylerden kaçınma. | Belirli olan şeyin yanından geçmemek. | Günahlara direnç kazanmak. İLE Haramdan kaçınma. )

( TAKVA: Yolculuk azığı. )


- TAKVÂ ile HURÂFE


- TAKVİM YAŞI/KRONOLOJİK YAŞ/CHRONOLOGICAL AGE[İng.] değil/yerine/= TAKVİM YAŞI


- TAKVİYE (ETMEK) değil/yerine/= PEKİŞTİRİ/SAĞLAMLAŞTIRMA/GÜÇLENDİRME/DESTEKLEME/BERKİTME


- TAKVİYE[< KUVVET]:
KUVVETLENDİRME, KUVVETLENDİRİLME -<


- TAL[Fr. THALLE] ile TÂL[Ar.]

( Kök, sap ve yaprak biçiminde farklılaşmamış bir bitkinin, yaşama ve büyüme örgeni. | Çiçeklerin üreme örgeni olan sarı toz. İLE Zil.[parmaklara takılan] | Gümüş ya da bakır tepsi. )


- TALAŞ ile/ve REZE

( Testere ile biçilen ya da rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen odun kırıntıları. İLE/VE İnce talaş. )


- TALE :/yerine MASAL, HİKAYE


- TALEBE ile/ve/||/<> FUKAHA


- TALEBE ile MÜRİD


- TALEBE[Ar.]/ŞAKİRT/ŞAKİRD[Fars.] değil/yerine/= ÖĞRENCİ


- TALEBE ile SÂLİK


- TALEBE ile TAKİPÇİ


- TALENT/CAPACITY vs. STATE


- TALEPNÂME[Ar.] değil/yerine/= İSTEMBELGE


- TÂLİB[< TULLÂB, TULLEB, TALEBE] ile ...

( İSTEYEN, İSTEKLİ | ÖĞRENCİ )


- TALİH = FORTUNE[İng., Fr.] = SCHICKSAL[Alm.] = FORTUNA[Lat.]


- TÂLİM VE TERBİYE değil/yerine/= ÖĞRETİM VE EĞİTİM


- TALİMATNÂME[Ar.] değil/yerine/= YÖNETMELİK


- TÂLİMGÂH ile/ve/<> TÂLİMHÂNE

( Çeşitli uzmanlık dallarına gerekli olan uzman, öğretici vb.ni yetiştirmek amacıyla uygulamalı olarak eğitim ve öğretim vermek için oluşturulmuş askerî kuruluş. İLE/VE/<> Eğitim/alıştırma alanı. )


- TALİP[Ar.] ile TEŞNE[Ar.]

( İsteyen, istekli. | Genellikle evlenmek isteyen ve bu isteğini evleneceği kişiye bildiren. İLE Susamış. | Çok istekli. )


- TA'LİYE[Ar.] ile TAHLİYE[Ar. < HALÂ, HALVET, HALV]

( Bir şeyi yükseltme. İLE Boşaltma, boş bırakma. | Serbest bırakma, salıverme. )


- TALKING vs. ARGUE


- TAM ALGI = İDRAK-İ DAKİK = APPERCEPTION[İng., Fr., Alm.] = PERCIPERE[Lat.]


- TAM ÇİÇEK, EKSİKSİZ ÇİÇEK = ZEHRE-İ KÂMİLE = FLEUR COMPLÈTE


- TAM ÇİÇEK = ZEHRE-İ TÂMME = FLEUR COMPLÈTE


- Tam DİNLE!!!


- TAM GÖLGE ile/ve ALA GÖLGE


- TAM İKİLEME ile YARI İKİLEME

( FULL REDUPLICATION vs. PARTIAL REDUPLICATION )


- TAM NİSBET / NİSBET-İ TÂMME ile NİSBET-İ NÂKISA / GAYR-I TAM NİSBET

( İnşâî | Haberî[İsim | Fiil] İLE/VE Takyidî | İzâfî )

( Nispet-i Tâmme= Tümce(cümle) * HABERİYE(-İsim(dır/dir) ve -Fiil(saklı dır/dir) * İNŞÂİYE(Emir, Soru, Nehiy, Temenni). İLE Nispet-i Nakısa(Eksik nispet)= Tamlama )


- TAMAMEN ile SADECE


- TÂMÎK[Ar.] değil/yerine/= DERİNLEŞ(TİRİL)ME


- TAMİM[Ar.]/SİRKÜLER[Fr.] değil/yerine/= GENELGE | GENELEME/GENELLEŞTİRME


- TÂMİRHANE[Ar.] değil/yerine/= ONARIM YERİ


- TAMLAMA ile/ve/değil/||/<>/< ÖNERME


- TAMLAMA ile TÜMCE/CÜMLE


- TAMPARE ile KOMA

( Tam ses iki eşit parçaya ayrılır. İLE Yarım ses, dokuz eşit olmayan parçaya ayrılır. )


- TAMPON BÖLGE ile/ve/||/<>/> İLERİ KARAKOL


- TAMPONAT[İng. < TAMPONADE] değil/yerine/= BASKILANMA


- TANDANS[Fr./İng. < TENDANCE] değil/yerine/= EĞİLİM


- TANE ile/ve/değil/=/||/<>/> DÂNE[Fars.]

( Herhangi bir sayıda olan şey, adet. | Bazı bitkilerin tohumu. | Çekirdekli küçük meyve. )


- TANE ile/değil KİŞİ


- TANGENT BUNDLE ile/||/<> COTANGENT BUNDLE

( Tangent T(M) teğet vektörler, cotangent T*(M) lineer formlar. )

( Formül: Tangent vectors İLE linear forms )


- TANIM ile/ve/||/<> GÖSTERGE

( vs./and/||/<> INDICATOR )


- TANIM ile/ve/=/||/<>/< ÜÇLEME


- TANIMA:
YETKİN BİLME ile/ve/||/<> YETERİNCE BİLME


- [ne yazık ki]
SAVAŞ:
TANIMADIKLARIMIZLA ile/ve/||/<>/< TANIDIKLARIMIZLA ile/ve/||/<>/< KENDİNLE


- TANIMLAMA ile DEĞERLENDİRME

( TO DEFINE vs. EVALUATION )


- TANIŞIKLIK ve/||/> İLİŞKİ:
YÜZ YÜZE ve/<> YAN YANA ve/<> SIRT SIRTA

( İlişkiler, yüz yüze başlar, yan yana gelerek pekiştirilir, sırt sırta vererek devam ettirilir. )


- TANIŞIKLIK ile/ve/> GÖRÜŞME


- TANIT = İSPAT = PROOF[İng.] = PREUVE[Fr.] = BEWEIS[Alm.] = PROBARE[Lat.] = PRUEBA[İsp.]


- TANITLAMA ile/ve/||/<> TEMELLENDİRME


- TANK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KULE


- TANRI ile İLKE

( TANRI: Dünyanın estetik tutarlılığının ölçüsü.[WHITEHEAD] )


- TANRIBİLİM = İLÂHİYAT = THEOLOGY[İng.] = THÉOLOGIE[Fr.] = THEOLOGIE[Alm.] = TEOLOGIA[İsp.]


- TANRI'YI İDRAK ile/ve TANRI'YA İMAN ile/ve TANRI'YI FARK ETME

( Taabbüd/ibâdet ile. İLE/VE Düşünme/tefekkür ile. İLE/VE Dilde/zihinde tekrar, zikr ile. )


- TANSİYOMETRE[Fr.] değil/yerine/= GERİLİMÖLÇER


- TANTANA[Ar.] ile/ve/||/<> TATAVA
ile/değil/yerine
TERÂNE[Fars.]

( Görkem. | Gürültü patırtı, kuru gürültü. | Gereksiz, boş söz. İLE/VE/||/<> Çok fazla söz. İLE/DEĞİL/YERİNE Ezgi, nağme, uyum, makam. | Dört dizeden oluşan, birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri, birbiriyle uyaklı olan şiir. | Tekrarlana tekrarlana, usanç verici bir durum alan söz. )


- TAPE :/yerine BANT, KASET


- TAPINAKLARDA:
GÖBEKLİTEPE ve/||/<> NEVALİ-ÇORİ ve/||/<> JERF EL AHMAR ve/||/<> ARKAİM ve/||/<> GİLGAL ve/||/<> MALTA ADASI ve/||/<> CUICUILCO ve/||/<> KURGANLAR ve/||/<> SOLOVETSY ADALARI ve/||/<> STONEHENGE ve/||/<> AVEBURRY ve/||/<> CASTLERIGG ve/||/<> NEWGRANGE

( Urfa'da. VE/||/<> Urfa'da. VE/||/<> Suriye'de. VE/||/<> Rusya'da[Kazakistan'ın kuzeyinde]. VE/||/<> Golan tepelerinde.[İsrail'in doğusu] VE/||/<> Malta'da. VE/||/<> Meksika'da. VE/||/<> Altay Dağları'nda. VE/||/<> Rusya'da. VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İrlanda'da. )


- TAPINMA ile/ve/<> ÖZDEŞLEŞME


- TAPMAK:
GENELLEME ve/ya da/<> İNDİRGEME ve/ya da/<> ÖZDEŞLEŞTİRME


- TAPU ile/ve/||/<>/< KADASTRO[Fr. < CADASTRE]

( Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge. | Tapu işlerinin yürütüldüğü kuruluş. İLE/VE/||/<>/< Bir ülkedeki her çeşit arazi ve mülk yerinin, alanının, sınırlarının ve değerlerinin devlet eliyle belirlenip plana bağlanması. )


- TARAS değil TERAS[Fr. < TERRASSE]

( Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça. | Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş. | Seki. )


- TARHANA[< DAR HANE] ile OVMAÇ

( ... İLE Hamuru ovularak yapılmış kırıntılarla pişirilmiş çorba. | Taze tarhana. )


- TARİH:
MERKEZİ, HER YERDE ve/||/<> ÇEPERİ, HİÇBİR YERDE


- TARİH ile EFSANE


- GÜNEK | ESKİNÇ = TARİH[Ar.] = HISTORY[İng.] = HISTOIRE[Fr.] = GESCHICHTE[Alm.] = HISTORI < HISTOREIN:BİLMEYE ÇALIŞMAK, BİLMEK, ANLATMAK[Yun.] = HISTORIA[İsp.]


- TARİH ile ŞEHNÂME[Fars. ŞEH+NÂME]

( ... İLE Hükümdarların niteliklerini, üstün başarılarını anlatan, mesnevi biçiminde yazılmış manzume. | Manzum olarak yazılmış tarih. )


- Tarihi DİNLE!!!


- Tarihini DİNLE!!!


- TARİHLEME ile/ve/||/<> RADYOMETRİK TARİHLEME

( ... İLE/VE/||/<> Bazı izotoplar [kimyasal bir öğenin, belirli kütleye sahip atom çekirdekleri], kimyasal yapılarını değiştiren ve kendiliğinden oluşan radyoaktif bozunmaya uğrar. Bu bozunmanın hızı, izotopun bir özelliği olup sıcaklık, basınç ya da izotopun içinde yer aldığı kimyasal bileşikler gibi dış etmenlerden etkilenmez. Bozunma hızı, belirli bir örnekteki atom çekirdeklerinin yarısının bozunması için gereken "yarı-ömür" olarak tanımlanır. Kayaç örneklerini tarihlendirmede kullanılan radyometrik yöntem, radyoaktif izotopun ve bozunmaya uğrarken üretilen öğe mikdarının ölçülmesi esasına dayanır. Radyoaktif öğe ve izotopların görece mikdarı, bir kayacın oluşmasından itibaren kaç yarı-ömrün geçmiş olduğunu gösterir. Örneğin, çoğu mineralin kimyasal bileşeni olan ve doğal olarak ortamda bulunan potasyum, az miktarda radyoaktif potasyum-40 içerir. Bu izotop, kalsiyum-40 ya da argon-40 oluşturmak için 1 milyon 300 yıllık bir yarı-ömür ile bozunur. Bozunmaların %11'inde, argon-40 oluşur. Argon, bir gaz olduğundan, mineral ısıtıldığında ya da eritildiğinde, mineralden dışarı atılır. Bu nedenle, yeni katılaşmış bir magma kayacı, argon-40 içermez. Zaman içinde potasyum-40'ın bozunmasıyla kayaçta argon-40 birikir. Böylece, bir magma kayacındaki potasyum-40 ve argon-40 mikdarı, bu kayacın ne kadar süre önce katılaştığını gösterir.

Potasyum-argon ile tarihlemenin özü budur. Kavramsal olarak benzer öteki yöntemler, uranyum-kurşun, rubidyum-stronsiyum ve neodimiyum-samaryum yöntemleridir. Her yöntemin farklı üstünlük ya da sakıncaları, potansiyel hata kaynakları bulunmaktadır. Sonuçların daha güvenli alınması bakımından önemli kayaçlarda bu yöntemlerin birkaçı birden kullanılabilir. )


- TARİHTE KALAN DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine/<> DÜŞÜNCENİN TARİHİ


- TARÎK el-TAKVÎM ile/ve/<> TARÎK el-LUZÛM ile/ve/<> TARÎK el-KIYÂM ile/ve/<> TARÎK el-NİSBE

( Osmanlı dönemi Türk filozofu Taşköprülüzâde'ye (ö. 1561) göre ayıklama/soyutlama eylemi açısından bir önermede, konu ile yüklem ilişkisinin türleri:

"X, Y'dir." denildiğinde, bir yüklem olarak Y,

1. Ya bizâtihi yüklendiği X'ten
2. Ya da X'in dışındaki başka bir nesneden ayıklanır/soyutlanır.

Birinci durumda Y
i. ya X'in kurucu unsurlarından;
ii. ya da X ile Y arasındaki zâtî gereklilikten/zorunluluktan ayıklanır/soyutlanır.

İkinci durumda ise Y
i. ya dış-dünyada, X ile var olan
ii. ya da dış-dünyada, X'e nispet edilen bir durumdan ayıklanır/soyutlanır.

1. i.'ye "Kurucu unsurlarına ayırma yöntemi"[Tarîk el-takvîm];
1. ii.'ye "Gereklilik(zorunluluk) yöntemi"[Tarîk el-luzûm]

2. i.'ye "Kâim olma yöntemi"[Tarîk el-kıyâm]
2. ii.'ye ise "Nispet yöntemi"[Tarîk el-nisbe] adı verilir. )


- TARİKAT ile TOPLUMSAL ÖRGÜTLENME

( Tarikat olsa Tâc ile Hırka, biz de alırdık 30'a 40'a. )

( Tarik ehli olmak, dışı halkla, içi hakla olmaktır. )


- TARİKATTE ÇİLE ile/ve HAYATTA ÇİLE


- TÂRİYE[Ar.] ile TA'RİYE[Ar.] ile TARİYY/TARİYYE[Ar.]

( Ansızın gelen belâ. İLE Soyma, soyulma, çıplaklaştırma. İLE Körpe, yaş, taze. | Yumuşak ekmek. )


- TARLA ile/ve KELE/KELEME

( ... İLE/VE Sürülmemiş, bırakılmış tarla. | Bakımsız ve bırakılmış bağ ya da bahçe. )


- TART[Fr. < TARTE] ile/||/<> TARTÖLET ile/||/<> TURTA[İt. < TORTE] ile/||/<> PAY[İng. < PIE] ile/||/<> KİŞ[< QUICHE] ile/||/<> GALETTE

( Tatlı ya da tuzlu olabilir. [Modern tartlar, genellikle meyve tabanlıdır, bazen de koyu krema ile olabilir.] İLE/||/<> Üzeri açık ve içinde dolgu kreması olan tartın küçük çeşididir. Genellikle tek kişilik minik kalıplarda pişirilir. İLE/||/<> Altı hamur, arası dolgu[meyve/sebze] üzeri ise hamurla kapatılarak yapılan ve genellikle tuzlu olabilen bir hamur çeşididir. İLE/||/<> Altı hamur, arası meyve dolgulu, üzeri rende hamur ya da kafes biçiminde hamur parçalarıyla kapatılan bir pasta çeşididir. İLE/||/<> Tart gibi altı hamur üzeri ise tamamen tuzlu olarak hazırlanan sebze dolgulu bir hamur çeşididir. İLE/||/<> Tarta benzeyen bir tatlı türüdür.[Hamurundaki farklar nedeniyle tart ile birbirinden ayrılmaktadır. Galetta hamuru, pizza hamuru gibi açılır ve tart kalıbı yerine bir yuvarlak fırın kabının içine, dışarı taşacak biçimde fırın kağıdı serilip üzerine açılan hamur yerleştirilir. İçine meyveleri dizildikten sonra hamurun fazla kalan kenarları meyvelerin üzerine doğru kapatılır.] )


- TARTARİK[Fr. < TARTARIQUE] ile TARTARAT[Fr. < TARTRATE]

( Yapısında, iki alkol ve iki asit bulunan. İLE Tartarik asit tuzu. )


- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine MÜZÂKERE


- TARTIŞMALI NEDEN SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YANLIŞ NEDEN ile/ve/||/<> ÖNCESİNDE ile/ve/||/<> ORTAK ETKİ ile/ve/||/<> GÖZDEN KAÇIRILABİLİR NEDEN ile/ve/||/<> YANLIŞ YÖN ile/ve/||/<> KARMAŞIK NEDENLER

( FALLACY OF FALSE CAUSE vs./and/||/<> FALLACY OF "PREVIOUS THIS" vs./and/||/<> JOINT EFFECT vs./and/||/<> GENUINE BUT INSIGNIFICANT CAUSE vs./and/||/<> WRONG DIRECTION vs./and/||/<> COMPLEX CAUSE )


- TARZ[Ar.]/STİL[Fr., İng. STYLE] değil/yerine/= BİÇEM


- TAŞ ile ÇİNKE

( ... İLE Sağlam, sert taş. | En ufak parça. | Benek. )


- TAŞ ile KAME

( ... İLE Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş. )


- TAŞ ile KAYA ile TEPE ile DAĞ

( Kimyasal ya da fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde. | Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş. | Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme. | Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme. | Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher. | Dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik ya da tahta parçalardan her biri. | Bazı örgenlerin içinde, özellikle idrar kesesi vb. oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı nesne. | Bazı kütlelerden kopan ya da koparılan parça. | Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz. İLE Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. )

( HACER, CÜMD ile/ve CELMED )

( SENG ile/ve ... )

( STONE vs./and ROCK )


- TAŞ ile/değil MENGELE

( ... İLE Güveç yapmakta kullanılan, çabuk ezilen bir çeşit taş. )


- TASA ile KAYGI/ENDİŞE


- TAŞAK/HAYA/BİLLUR[Ar.]/TESTİS[İng. < TESTICLE] ile/ve/||/<> ANTER

( Hayvan ve insanda. İLE/VE/||/<> Bitkide.[Çiceklerin tohum taşıyan torbaları] )


- TASARIMLAMA ile/ve/değil/yerine DÜZENLEME


- TASAVVUF ve ŞİİRSEL FELSEFE

( SUFISM and POETIC PHILOSOPHY )

( SUFISM and POETIC PHILOSOPHY )


- TASAVVUF < TASFİYE


- TASAVVURLU DÜŞÜNME ile TASAVVURSUZ DÜŞÜNME


- TASDİK(NÂME) değil/yerine/= ONAY(BELGE)


- TASDİKNÂME ile/>< TAKDİRNÂME

( Verilen onayı gösteren belge. | Okulunu bitirmeden ayrılan öğrenciye okul yönetimi tarafından verilen, son öğrenim düzeyini gösteren belge. | Başka bir öğrenim kurumuna geçen öğrenciye okul yönetimi tarafından verilen, son öğrenim düzeyini gösteren belge. İLE/>< Yapılan bir işin beğenildiğini belirtmek amacıyla verilen yazılı belge, takdir. | Okullarda belirli bir başarı düzeyinin üzerine çıkan öğrenciye karnesiyle birlikte verilen belge, takdir. )


- TASDİYE[Ar.] ile TASFÎH[Ar. < SAFH | çoğ. TASFÎHÂT]

( El çırpma, alkış. İLE El çırpma, alkışlama. | Yassıltma, yufka haline getirme, yaprak yaprak yapma. )


- TASFİYE ile/ve/||/<> BERTARAF


- TASFİYE[Ar.] değil/yerine/= SİLİĞLEM


- TASFİYE ile/ve/||/<> TAKDİS ile/ve/||/<> TEZKİYE

( Nefsi. İLE/VE/||/<> Kalbi. İLE/VE/||/<> Aklı. )


- TASFİYE ile/ve/||/<>/> TESFİYE ile/ve/||/<>/> TEZKİYE

( ( Nefsi. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Aklı. ) )


- TASGİR[Ar.] değil/yerine/= KÜÇÜLTME


- TASHİHTE:
DÜZELTME ile/ve/değil İYİLEŞTİRME


- TASIM = KIYAS/TASMİM[Ar.] = SYLLOGISM[İng.] = SYLLOGISME[Fr.] = SYLLOGISMUS[Alm.] = SYLLOGISMOS[Yun.] = SILOGISMO[İsp.]


- TAŞIMA KAPASİTESİ ile/||/<> ÜSTEL BÜYÜME

( Taşıma K çevre limiti, üstel sınırsız model. )

( Formül: Logistik İLE exponential )


- TASIMLAMA/KIYASLAMA ile/ve SÜREÇ-SONUÇ İLİŞKİSİ ile/ve EREĞE GÖRE

( Enine zaman. İLE/VE Boyuna zaman. İLE/VE Felsefe. )

( ARISTO ile/ve DESCARTES ile/ve ... )

( RATIO vs./and REASON vs./and INTELLECT/PHILOSOPHY )


- TAŞİSKELE :

( Kilyos'da deniz kenarındadır. Hem balıkçılar hem de Tahlisiye tarafından kullanılmaktadır. Taşiskele 18. yy. da yapılan eserlerdendir. )


- TAŞİSKELE :

( Sarıyer Ali Kethüda Camii arkasındaki küçük balıkçı barınağı idi. 1999'da rıhtım tanzim ve çevre düzenlemesi çalışmaları sırasında yıkılarak yerine biraz daha büyüğü yapıldı. Taşiskele Bizans ve belki de daha önceki yıllardan kalan Sarıyer'in en önemli tarihi eserlerinden biriydi. Taşiskele, siyah renkli büyük taşların tıraşlanmak suretiyle düzeltilip, muntazam bir biçimde yerleştirilmesi ile yapılmış, üst kısma yani deniz üstü zemine kesme taş döşenmişti. Taşiskele Hacı Hafız Ahmet Kamili Efendi tarafın 1812'de onarılmıştı. Son onarımı 1950'li yıllarda yapıldıktan sonra 1999'da yıktırılarak yerine yenisi yapıldı. Taşiskelenin yapımında harç veya kurşun, demir gibi herhangi bir malzeme kullanılmamıştı. Özelliği de buradan ileri geliyordu. )


- TAŞRA ile SAYFİYE


- TAŞRADA ve/||/<> EVDE

( Adâlet. VE/||/<> Muhabbet. )


- TASRİH[Ar.] değil/yerine/= BELİRTME


- TASTE :/yerine TAT, TATMAK


- TATBİKAT-I HUKUKİYE:
MUHTELİF MAHİYET ARZEDEN, EF'AL-İ BEŞERİYE ile/ve/||/<> HUSÛSÎ MAHİYET ARZEDEN, EF'AL-İ BEŞERİYE ile/ve/||/<> DİNÎ VE İCTİMÂÎ MAHİYET ARZEDEN, EF'AL-İ BEŞERİYE


- TATLI MADDE, BALÖZÜ, NEKTAR[Fr. < NECTAR] = MADDE-İ HULVÎYE = NECTAR


- TATMİN ile/ve/değil/yerine ETKİLE(N)ME

( [not] SATISFACTION vs./and/but TO (GET) IMPRESS
TO (GET) IMPRESS instead of SATISFACTION )


- TAVAF değil/yerine/= ÇEVRİNME


- TAVÂHİN[Ar. < TÂHİNE] ile TAVÂHÎN[Ar. < TÂHÛN, TÂHÛNE]

( Öğütücü dişler, azı dişleri. İLE Su değirmenleri. | Öğütülmüş şeyler. )


- TAVAN ile/ve/değil/||/<> KUBBE


- TAVASSUT[Ar.] değil/yerine/= ARACILIK, ARA BULMA, ARACILIK ETME


- TAVATTUN[Ar.] değil/yerine/= YURT EDİNME


- TAVİ/TRANSKATETER AORTİK VALF İMPLANTASYONU/TRANSCATHETER AORTIC VALVE İMPLANTATION[İng.] değil/yerine/= KATETERLE AORT KAPAK YERLEŞTİRME


- TAVÎL/TAVÎLE[Ar. < TÛL | çoğ. TIVÂL] ile TAVÎLE[Ar.]

( Uzun. | Çok süren. İLE Hayvan katarı, birbiri ardına bağlanmış bir sıra hayvan. | At ahırı. | Çayıra koyuverilen hayvanın ayağına bağladıkları ip, tavla ipi. )


- TAVLA[Ar. < TAVÎLE] ile TAVLA[İt. < TAVOLA]

( At ahırı. | Hayvan katarı, birbiri ardına bağlanmış bir sıra hayvan. | Çayıra koyuverilen hayvanın ayağına bağladıkları ip, tavla ipi. İLE Bölümlere ayrılmış iki yanlı tahta üzerinde on beşerden, otuz pul ve iki zarla iki kişinin karşılıklı oynadığı oyun. | Bu oyunun üzerinde oynandığı, iki iç yüzü bölme desenli, dikdörtgen biçimindeki tahta kutu. )


- TAVŞAN ile/değil ÇİŞİK/ÇİSİK/GÖCEN/GÜCE

( ... İLE/DEĞİL Tavşan yavrusu. )


- TAVSİYE ve/> İSTİŞÂRE


- TAVSİYE ile/ve NASİHAT

( NASİHAT: SAMİMİYET )

( RECOMMENDATION vs./and ADVICE )


- TAVSİYE değil/yerine/= SALIK VERME


- TAVSİYE ile/ve/||/<>/> TEŞVİK


- TAVSİYE ve/||/<> VASİYET


- TAVZİF[Ar.] değil/yerine/= GÖREVLENDİRME


- TAY ile GÜRE

( Üç yaşına kadar olan at yavrusu. İLE Çiftleşmek isteyen kısrak ya da dişi eşek. | Bir yaşından, üç yaşına kadar olan tay. | Güçlü, dinç. | Çekingen, korkak, ürkek. )


- TAYFA[Ar. < TAİFE] ile MİÇO/MUÇO[İt.]

( Bir gemide bulunan, türlü işlerde çalıştırılan sefer işçileri. | Aynı işi yapan topluluk. | Birinin yanında bulunan yardakçılar, koşuntu. İLE Gemilerde, küçük yaşta tayfa yamağı. )


- TA'YÎN[< AYN][Ar.] ile/ve NÂN-PÂRE[Fars.]

( Erzak. İLE/VE Ekmek parçası. )


- TAYLOR İLE MACLAURİN İLE LAURENT İLE FOURİER İLE LAPLACE ile/||/<> SERİ AÇILIMLARI

( İşlevlerin farklı seri gösterimleri ve uygulama alanları. )

( Formül: f(x) = Σ f⁽ⁿ⁾(a)/n! (x-a)ⁿ )

( Brook Taylor tarafından 1715 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1685-1731) (Ülke: İngiltere) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Taylor serisi, Taylor teoremi) )


- TAYYÂRE[Ar.]["TEYYÂRE" değil!] değil/yerine/= UÇAK


- TAZE FASULYE[Yun.] ile KURU FASULYE

( Porto Riko'da bulunan Adjuntas da, kuru fasulye ve pilavıyla ünlü bir dağ kasabasıdır. )

( GREEN BEAN vs. HARICOT BEAN )

( CICER ARIETINUM cum PHASEOLUS VULGARIS )


- TAZE ve/<> DENGELİ


- TAZE[Fars.] ile/ve YENİ

( Hiçbir şey yok, yeni olan güneşin altında. )

( FRESH vs./and NEW )


- TAZİP[Ar. TAZİB] değil/yerine/= SIKINTIYA SOKMA, ÜZME


- TA'ZİYE[Ar. < AZV] değil/yerine/= YARA(BAŞ) SAĞILIĞI/İYİLEŞMESİ DİLEME

( Caferî mezhebinde olanların Muharrem ayında yaptığı matem töreni. )


- TAZİYE[Ar.] ile TARZİYE[Ar.]

( Ölen kişinin yakınlarına üzüntünü paylaştığını belirtme/bildirme. İLE Yapılan kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma. )


- TAZMİN[Ar.] değil/yerine/= ZARARI ÖDEME


- TAZMİNAT[Ar.] değil/yerine/= ÖDENCE


- t.d.[Lat. < TER DIE] değil/yerine/= GÜNDE 3 KEZ


- TE[Ar.] ile TE[Ar.]

( Osmanlı abecesinin dördüncü harfi. | Ebced hesabında 400 sayısının karşılığıdır. İLE Kadar, dek, değin. )


- TEÂKUP[Ar.] değil/yerine/= ART ARDA GELME


- TEÂSÜR[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL GEÇİNME, DİRLİK ETME


- TEBAHHUR[< BUHÂR]:
BUĞULANMA, BUĞU HALİNE GİRME | TÜTSÜLENME -<


- TEBDÎL[< BEDEL] ile DEĞİŞTİRME

( DEĞİŞTİRME, DEĞİŞTİRİLME, BAŞKA BİR HÂLE GETİRME )


- TEBEDDÜL[Ar.] değil/yerine/= BİR DURUMDAN, BAŞKA BİR DURUMA GEÇME, DEĞİŞME


- TEBELLÜR[Ar.] ETME değil/yerine/= BELİRGİNLEŞME


- TEBERLER:
MÜTTEKÂ/NACAK ile NÎZE, HARBE ile BAYRAK/LİVÂ/SANCAK


- TEBERRÜKEN ile ÜVEYSÎLİKLE


- TEBESSÜM değil/yerine/= GÜLÜMSEME


- TECÂHÜL[Ar.] değil/yerine/= BİLMEZ GİBİ GÖRÜNME, BİLMEZLİKTEN GELME


- TEÇHİL[Ar.] değil/yerine/= BİRİNİN BİLGİSİZLİĞİNİ SÖYLEME

( Birinin bir konuda bilgisizliğini söyleme, bilmezleme. )


- TECHNICAL (/TOPIC, THEME) vs. DEEP (/TOPIC, THEME)


- TECHNIQUE :/yerine TEKNİK


- TECİL[Ar.] değil/yerine/= ERTELEME


- TECRİD ile/değil/yerine TEZKİYE


- TECRÜBE[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM


- Tecrübeliyi DİNLE!!!


- TECVİZ[Ar.] değil/yerine/= İZİN VERME

( Yapılmasını uygun bulma. )


- TECZÎ'[Ar.] ile/değil TECZİE[Ar. < CÜZ] ile/değil TECZÎR[Ar. < CEZR]

( ... İLE/DEĞİL Bölüm bölüm ayırma, bölme, doğrama, ufaltma. İLE Karekökünü alma, cezrini bulma. )


- TEDBİR ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- Tedbiri DİNLE!!!


- TEDBİR-İ NEFS/NÜFUS ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MENZİL ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MEDÎNE/MÜDÜN ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ ME'ÂD

( Bireyin ve toplumun oluşumunda.[Kişisel ahlâk, nefsi terbiye etmek] İLE/VE/||/<>/> Aileyi/topluluğu yönetmek.[Evi ve geçimi adâletle yönetmek] İLE/VE/||/<>/> Kenti/toplumu yönetmek.[Devleti adâletle yönetmek] İLE/VE/||/<>/> Dinî, manevi düzen.[Âhirete hazırlıklı olmak] )

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- TEDFİN[Ar.] değil/yerine/= GÖMME


- TEDİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖDEME

( Para vb. bir şey verme, ödeme. | Gerçekleşen bir alacağı para ile ödeme. )


- TEDİYE değil/yerine/= ÖDEME


- TEDVİR[Ar.] değil/yerine/= ÇEVİRME | YÖNETME, ÇEKİP ÇEVİRME


- TE'EKKEDENÎ'Ş-ŞEY'U[Ar.] ile ŞAKKA 'ALEYYE[Ar.]


- Teemmül için DİNLE!!!


- TEESSÜF[Ar.] değil/yerine/= YERİNME

( Acınmak. | Pişman olmak. )


- TEESSÜS[Ar.] değil/yerine/= KURULMA, ORTAYA ÇIKMA | YERLEŞME, TEMELLEŞME, KÖKLEŞME


- TEEYYÜT[Ar.] değil/yerine/= DOĞRU ÇIKMA, GERÇEKLENME


- TEFE ile KEFE[Ar. < KEFFE] ile KEFE

( Dokuma tezgâhında, tarağı tutan ağaç ya da metal parça. İLE Terazi gözlerinden her biri. İLE Atların tüylerini parlatmak için kullandığı bir araç türü. )


- TEFE ile TEF'E KOYMAK

( Dokuma tezgâhında, tarağı tutan ağaç ya da metal parça. İLE Biri hakkında alaylı dedikodu yapmak. )


- TEFE ile TEFELİ ile TEFECİ

( Dokuma tezgâhında tarağı tutan ahşap ya da metal parça. İLE Sık dokunmuş bez. İLE El altından yüksek faizle ödünç para veren kişi, faizci, murabahacı. )


- Tefekkür için DİNLE!!!


- TEFERREDE[Ar.] ile TEVAHHADE[Ar.]


- TEFEVVUK[Ar.] değil/yerine/= ÜSTÜNLÜK, ÜSTÜN GELME


- TEFEYYÜZ[Ar.] değil/yerine/= YÜKSELME, İLERLEME


- TEFSİRE[Ar.] ile ...

( Hekimin, sayrının sidiğindeki değerleri/sonuçları incelemesi. | Sayrının, hekim tarafından incelenmiş sidiği. )


- TEFTE[Fars.] ile TEFTÎH[Ar. < FETH | çoğ. TEFTÎHÂT]

( Kızmış, kızgın, hararetli. İLE Açma. | Geğirme. )


- TEFTİŞ[Ar.] değil/yerine/= DENETLEME


- TEFVÎZ[Ar.]/İHÂLE değil/yerine/= UYGUN KOŞULLARLA VERME

( Sipariş etme. | Allah'tan bekleme. | Dağıtım. | Bir Taşınmaz malı, bilinen değeri karşılığı birine verme. )


- TEGAFÜL[Ar.] değil/yerine/= ANLAMAMAZLIKTAN GELME


- TEGANNİ[Ar.] değil/yerine/= YIRLAMAK, ŞARKI SÖYLEME


- TEGU/LAGARTO[İsp.] ile KIRMIZI TEGU ile ALTIN/SİYAH TEGU/KAPLAN KERTENKELE

( Teiidae ailesindeki bir kertenkele türüdür. İLE Batı Arjantin, Bolivya ve Paraguay'a özgü bir kertenkele. İLE Bir tegu türüdür. )

( SALVATOR MERIANAE cum TUPINAMBIS RUFESCENS cum TUPINAMBIS TUGUIXIN/TUPINAMBIS NIGROPUNCTATUS )

( TEGU vs. RED TEGU vs. GOLD TEGU )


- [ne yazık ki]
TEHDİT ile ŞANTAJ[Fr. CHANTAGE]

( Gözdağı. İLE Herhangi bir çıkar sağlamak amacıyla bir kimseyi, kendiyle ilgili lekeleyici, gözden düşürücü bir haberi yayma ya da açığa çıkarma tehdidiyle korkutma. )


- [ne yazık ki]
!TEHDİT ile/ve/||/<> TEHLİKE


- TEHEVVÜR[Ar. < HEVR] değil/yerine/= İLERİ ÖFKE/GAZAP, ÖFKELENME, KÖPÜRME


- TE'HÎR ile İHALETÜKE

( Zorunlu(/luklar) olarak(/içinde). İLE Keyfî. )


- TEHİR değil/yerine/= ÖTELEME/ERTELEME


- TEHLİKE ve/|| ÇÖZÜM


- TEHLİKE ve/> KURTULUŞ

( Kişi, düştüğü çukurdan, ancak, kendi çıkabilir. )

( MUHÂTARA[< HATAR] ve/> NECÂT )

( DANGER and/> SALVATION )


- TEHLİKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIK


- TEHLİKE ile/değil VAROLUŞ SORUNSALI

Bugün[20 Kasım 2025]
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(40/46)