Bugün[20 Kasım 2025]
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(36/46)


- SAHNE ile/değil/yerine ESAS


- SAHNE ile KONDÜVİT/KONDÜİT[Fr. < CONDUITE]

( ... VE/||/<> Tiyatroda sahneye çıkma sırası gelen kişileri uyarmakla görevli kişi. )


- SAHNE ve/||/<>/>/< KULİS[fFr. < COULISSE]

( İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belirli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik vb. gösteri yapmaya uygun yer, oyunluk. | Görüntü. | Tanık olunan, gözlenen olay. | Bir konu ya da çalışma çevresi, çalışma dalı. | Bir oyun ya da filmin başlıca bölümlerinden her biri. VE/||/<>/>/< Sahnenin gerisinde ve yanlarında bulunan bölüm. | Borsa dışında alışveriş yeri. | Bir amaca ulaşabilmek için ilgili kişiler arasında özel çalışma yapılan yer. | Bir işin, bir hareketin gizli hazırlık konuşması. )


- SAHNE[Ar. < Yun.] ile/ve/||/<> PARTER[Fr.]

( ... İLE/VE/||/<> Tiyatro, sinema gibi yerlerde, sahnenin bulunduğu ilk kata ve burada bulunan koltuklara verilen ad. )


- SAHNE ile RAMP[Fr.]

( Tiyatro sahnesinde izleyiciye en yakın yer. )


- SAHNE ile ŞANO[İt. SCENA]

( ... İLE Tiyatro sahnesi. )


- SAHNE[Ar. < Yun.] değil/yerine/= KÖRÜNÇ/GÖRÜNÇ, SEKİ


- SAHNELEME ve/||/<>/> YAZMA


- SAHR[Ar.] ile SAHR/SUHÛR[Ar. < SAHRE]

( Kaya. İLE Büyük taşlar, kayalar, maden kütleleri. )


- ŞAHS[Ar.] ile CÜSSE[Ar.]


- ŞAHSİYYE ile TABİYYE


- SAHTE değil/yerine/= DÜZME/DÜZMECE


- SAHTE ile/ve/değil/||/<>/> GEÇERSİZ


- SAHTE ile/değil/yerine GEÇİCİ


- SAHTE ile KURGU

( FAKE vs. FICTION )


- SAHTE ile/değil SANKİ


- SAHTE ile/ve/||/<> TAKLİT


- SAHTE ile/ve YANILSAMA

( FAKE vs./and ILLUSION )


- [ne yazık ki]
SAHTE[Fars.] değil/yerine/= YAPAY/YAPMA, DÜZMECE

( Sahte olan, zaman ve uzay ile sınırlıdır ve koşulların ürettiğidir. )

( Bir an gerçek gibi görünmek, sahte olanın doğasıdır. )

( Sahte olanı yıkamazsınız, çünkü onu durmadan yaratıyorsunuz. )

( Sahtenin sahteliği anlaşıldığında, o, kendi kendine erir gider. )

( Sahte olanı sahte olarak görmek ve sahte olanı terk etmek, gerçeği getirecektir. )

( Sahte olduğunu gördüğünüz her ne ise o eriyip kaybolur. )

( Sahte olandan vazgeçin, doğru olan kendi yerini bulacaktır. )

( Sahte olanın zamana gereksinimi olduğunu ve zamana gereksinimi olanın sahte olduğunu bir kez anlarsanız, zaman ötesi ve hep şimdi'de olan Gerçek'e yakınlaşmış olursunuz. )

( Gerçeğin görülmesini o kadar zorlaştıran, sahte olana tutunup ondan kopamamaktır. )

( Gerçek, sahtenin reddi ve inkârı ile ifade edilebilir -eylemle. )

( Gerçek, herkes için birdir, ancak sahte olan kişiseldir. )

( Sahte olanı fark edip onu reddetmek, gerçeğe giden yolu açar. )

( Sahte olanlar gittiğinde, geride kalan, gerçek olandır. )

( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin, sahte olan tarafından kör edilmişken, doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )

( Sahte olanın keşfedilip terk edilmesi, gerçek olanın zihne girişini sağlar. )

( Sahte olanın yıkımı, şiddet değildir. )

( Sahte olanın reddi, özgürleştirici ve enerji vericidir. )

( Sahte olan "Ben-im" duygusu değil, fakat kendinizi ne sandığınızdır. )

( The false is limited in time and space and is produced by circumstances.
It is the nature of the false that it appears real for a moment.
You cannot destroy the false, for you are creating it all the time.
To see the false as false and abandon the false brings reality into being.
It is the discarding the false that opens the way to the true.
What you see as false, dissolves.
Once you understand that the false needs time and what needs time is false, you are nearer the Reality, which is timeless, ever in the now.
It is the clinging to the false that makes the true so difficult to see.
Reality is common to all. Only the false is personal.
The false dissolves when it is discovered.
The discovery and abandonment of the false remove what prevents the real entering the mind.
The destruction of the false is not violence.
Renunciation of the false is liberating and energizing.
It is not the "I am" that is false, but what you take yourself to be. )

( KALP )

( ARTIFICIAL vs. FAKE )


- SAHTE ile/ve/<> "YARIM"


- SAHÛR[Ar.] ile SAHÛR[Ar. < SİHR] ile SÂHÛR[Ar. < SAHRE] ile SÂÛR[Ar. < SA'R]

( Temcit yemeği, sahur. İLE Gece uyanıklığı, uykusuzluk. | Ay ağılı. İLE Dünyanın aya düşen, ay tutulmasını oluşturan gölgesi. İLE Ocak, fırın. )


- ŞAİBE[< ŞEVB | çoğ. ŞEVÂİB] ile/değil ŞÂYİA[çoğ. ŞÂYİÂT]

( Leke, kusur, ayıp; noksan, nakîsa. | Art düşünce. | Hile. | Kir, leke | Kötü eser, iz. İLE/DEĞİL Yayılmış haber, yaygın olan, söylenti. )


- SÂİBE[Ar.] ile SÂİBE[Ar. < SEVÂB] ile ŞAİBE[Ar. < ŞEVB | çoğ. ŞEVÂİB]

( Başıboş bırakılmış hayvan, dişil deve. İLE Saib'in dişili/müennesi. İLE Leke, kusur, ayıp; noksan, nakîsa. | Art düşünce. | Hile. | Kir, leke | Kötü eser, iz. )


- SAİKLER/LE değil SAİK/LE

( "Saik", sevk sözcüğünün çoğulu olduğundan, çoğul olana bir "-ler" eki daha olmaz/kullanılamaz. )


- ŞÂÎRE[Ar. çoğ. ŞÂİRÂT, ŞEVÂİR] ile ŞAÎRE[Ar.]

( Bayan şair. İLE Arpa danesi, tek bir arpa. | Arpacık.[çoğ. ŞAÂYİR][Fr. ORGELET] )


- SÂİRFİLMENÂM[Ar.]/SOMNAMBULE[Fr.] değil UYURGEZER


- Şairi DİNLE!!!


- SAİY:
SAFA ve/<> MERVE

( Safa'dan başlayarak, Safa ile Merve arasında, 4 gidiş ve 3 gelişten oluşan Saiy görevi, Hacc'ın başka bir bölümünü oluşturmaktadır. )


- SAKARİMETRE[Fr.] değil/yerine/= ŞEKERÖLÇER

( Bir sıvıda, çözelti durumunda bulunan şeker miktarını belirlemeye yarayan aygıt. )


- SAKE :/yerine HATIRINA


- SAKİNLEŞME:
AKILDA ve/||/<> GÖNÜLDE

( Bilgi ile. VE/||/<> Sevgi ile. )

( Elinde getiren, karnında götürür; aklında getiren, gönlünde götürür. )


- SAKINMA ile MASKE


- SALÂHİYETNÂME değil/yerine/= YETKİBELGE


- SALAMANJE[Fr.] değil/yerine/= YEMEK ODASI


- SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME

( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )


- SALE :/yerine SATIŞ


- SALICINÉES = SAFSÂFÎYE


- SALIN/PHYSIOLOGICAL SALINE[İng.] değil/yerine/= SERUM FİZYOLOJİK


- SALKIM, RASEMUS, RASEM = ANKÛD = GRAPPE


- SÂL-NÂME[Fars.] ile ...

( Yıllık. [Belirli konulara dair yıldan yıla çıkarılan dergi/kitap] | Cep takvimi. )


- SALSA ile BACHATA ile MAMBO ile MERENGUE ile SAMBA ile RUMBA ile CHA CHA CHA ile PASO DOBLE ile JIVE

( Dünyanın her yerinde bilinen Salsa, Avrupa'da, Karayipler'de, özellikle Küba ve Porto Riko'da, Orta Amerika'da, Panama, Guatemala ve New York'un Latin kolonilerinde çok gelişir. Elektrikli çalgıların da kullanıldığı Salsa danslarında, Afrika kökenli vurmalı çalgılar ve bakır üflemeli sazlar büyük rol oynar. Salsa'da, şarkılar her zaman İspanyolca olup şarkıların başlıca işlevi, dans figürlerine eşlik etmektir. Dünyanın belirli bölgelerinde, belirgin olarak ötekilerden ayrılan Salsa stilleri vardır. Birbirinden farklı figürlere sahip olan Salsa'nın tarzları, aynı dansın farklı yaklaşımları ve felsefeleri olarak kabul edilebilir.

İLE

1980'lerde, Dominik Cumhuriyeti'nde, turizmin gelişmesi ve ülkenin dünyaya açılması sonucu popülerliği artan Bachata, içinde aşk, tutku gibi duyguları yansıtan romantik şarkılarla yapılan bir dans türüdür. Bachata, ayrıca, ülkemizde Salsa'dan sonra en çok yeğlenen, yakın eşli bir danstır.

İLE

Küba'da ortaya çıkan Mambo, Kuzey Amerika'daki, Swing ve Rock gibi türlerden etkilenerek günümüzde yapılan biçimini alır. Erkek dansçının sol ayakla başladığı ve ağırlık merkezini ise kalça olarak belirlediği bu dans türü, en yaygın biçimde Küba'da karşımıza çıkar. 1950'li yıllarda, Avrupa tarafından da tanınan Mambo, kıtaları aşan bir dans olarak tüm dünyaya yayılır.

İLE

Dominik Cumhuriyeti'nin yerel dansı olan Merengue, özellikle küçük ve kalabalık dans salonlarına karşı oynanan bir dans türüdür. Oldukça hareketli figürler içeren Merengue, öğrenilmesi kolay, doğaçlamaya açık bir "eğlence" dansı olarak da bilinir. Çiftlerle değil, bir çember biçiminde uygulanan Merengue, hızlı ayak hareketleri, omuzların silkilmesi ve kıvrak kalça hareketleri, bu dansın ana yapısını oluşturur.

İLE

Samba, Brezilya'nın Rio kentinde düzenlenen karnavallarda, kutlama ve eğlenceyi temsil eden dans olarak bilinir. Brezilya müziğine ait kuvvetli bir davulun da yer aldığı, özgün bir müziğe sahip olan Samba, Rio Karnavalı'ndaki dansçıların, gösterişli giysileriyle gösteriye dönüşür. Karnavallarda yapılan bu tip Samba, daha gelişmiş bir biçim olan Uluslararası Samba'dan farklıdır. Samba, Rio Karnavalı'nda, kişisel olarak uygulansa da uluslararası gösterilerde eşli olarak uygulanır.

İLE

Yavaş tempolu, zor bir Latin Amerikan dansı olan Rumba, dans eden çiftler arasındaki tutkuyu hareketlere yansıtır. Aşkın dansı olarak da nitelendirilen rumbada, dansın tutkusunun ve etkisinin büyük bölümü, müzikteki ezgilerde yaşam bulur. Rumba'yı, kusursuz olarak uygulamak için müziğe ve teknik ayrıntılara bağlılık gerekir. Bu ayrıntılar da dansçılardaki güçlü bir denge ve bilek, diz ve kalça koordinasyonu sonucunda ortaya çıkar.

İLE

Amerika'da, 1950'li yıllarda, Mambo ve Rumba'nın birleşiminden doğarak ortaya çıkan Cha Cha Cha, neşeli ritmleri ve müzikleriyle zamanla tüm dünyaya yayılan bir dans türü olur ve Uluslararası Latin Amerikan Dansları'nın vazgeçilmezlerinden sayılır. Canlı, dinamik, hızlı hareketler içeren Cha Cha Cha; neşeli, sevinçli, yerinde duramayanların dansı olarak adlandırılır.

İLE

Kökleri İspanya'ya uzanan "Paso Doble", "iki adım" anlamına gelir. Temiz ve canlı hareketler gerektiren Paso Doble'nin ruhunu seyirciye aktarabilmek için yavaş ve sakin hareketlerden kaçınmak gerekir. Latin dansları arasında en son öğrenilen Paso Doble'de, doğaçlama figürler yoktur, önceden belirlenmiş bir koreografiyi gerektirir.

İLE

Temelinde akrobatik hareketler barındıran bu dans türü, İkinci Dünya Savaşı süresince, Amerika'dan İngiltere'ye yayılır ve ilk olarak 1944 yılında, Londra'lı bir dans öğretmeni olan Victor Silvester tarafından "Jive" olarak adlandırılır. Canlı ve enerjik olmanın yanısıra, zarif bir görünüm de gerektiren bir Latin Amerikan dansı olan Jive, oldukça hareketli figürler içerir. )


- SALT = SIRF, SAF, MAHZ = PURE[İng.] = PUR[Fr.] = REIN[Alm.] = PURUS[Lat.] = PURO[İsp.]


- SALTA[İt.] ile SETRE[Ar.]

( Yakasız, iliksiz, kolları bolca, bir tür kısa ceket. İLE Düz yakalı, önü ilikli bir tür uzun ceket. )


- SALTIK TİN:
SANAT ile/ve/||/<> DİN ile/ve/||/<> FELSEFE


- SALTIK = MUTLAK = ABSOLUTE[İng.] = ABSOLU[Fr.] = ABSOLUT[Alm.] = ABSOLUTUS[Lat.] = ABSOLUTO/TA[İsp.]


- SALTIK ile SABİTE


- SALUTATION/GREETING vs./and LOVE


- ŞÂM[Ar. < ŞÂME] ile ŞÂM[Fars.]

( [gövdede] Benler. İLE Akşam. )


- ŞÂME[Ar. çoğ. ŞÂM, ŞÂMÂT] ile ŞÂME[Ar.]

( [gövdede] Ben. İLE Akşam. )


- SAME :/yerine AYNI


- SAMED/[İng. SUBSTANCE] ile ...

( PEK YÜKSEK, ULU, DÂİM, EZELÎ, EBEDÎ | KİMSEYE VE HİÇBİR ŞEYE GEREKSİNİMİ OLMAYAN ALLAH | KENDİNDE, KENDİNDEN ÖNCE OLANA PRİM VERMEMEK ( O bir şeyden çıkmamıştır, ondan da bir şey çıkmaz. )


- SAMPLE[İng.] değil/yerine/= ÖRNEK


- SAMPLE :/yerine ÖRNEK


- SAMPLING[İng.] değil/yerine/= ÖRNEKLEME


- SANA GÖRE ile BANA GÖRE

( ACCORDING TO YOU vs. ACCORDING TO ME )


- SANAT ...:
GEÇMİŞ/TEN ile/ve/||/<>/> BUGÜN/E ile/ve/||/<>/> GELECEK/E

( Kopuk olmamalı. İLE/VE/||/<>/> Hitap etmeli. İLE/VE/||/<>/> Dönük olmalı. )

( MÂZÎ ile/ve/||/<>/> HÂL ile/ve/||/<>/> İSTİKBÂL )


- SANAT, GELENEKSEL UYGULAMANIN(RİTÜEL):
İÇİNDE değil DIŞINDA


- SANAT:
İÇTEN DIŞA ile/ve/değil/||/<>/< DIŞTAN İÇE


- SANAT NESNESİNE BİÇİM VERME ile/ve/||/<> KİŞİNİN, KENDİNE BİÇİM VERMESİ


- SANAT = ART[İng., Fr.] = KUNST[Alm.] = ARS[Lat.] = TEKHNE[Yun.] = ARTE[İsp.]


- SANAT ile/ve/||/<>/> DAHA/EN SANAT/SİMGE


- SANAT ile/ve EĞLENCE

( ART vs./and ENTERTAINMENT )


- SANAT ve/||/<> FELSEFE

( Hayranlık. VE/||/<> Hayret. )

( Doyumsuzluk sunar. VE/||/<> Doyum sunar. )

( Keşf. VE/||/<> Kurma. )

( Sanat olmasaydı, felsefe, edimselliğini yitirirdi. )


- SANAT ve/||/<>/> (< FELSEFE <) ve/||/<>/> KAVRAM ve ÖTESİ


- SANAT ve/||/<> SEVGİ ve/||/<> FELSEFE

( Kişileri sevmekten daha sanatsal ve bilgece bir şey yoktur. )


- SANAT ile/ve/değil/<> SÜSLEME


- SANATÇI:
SAHTE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GERÇEK

( Taklit eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Alır/"çalar". )


- Sanatçı DİNLE!!!


- Sanatı DİNLE!!!


- SANATTA:
[ne] BENZEŞME ne de FARKLILIK


- SANCAQ[Azr.] = ÇENGELLİ İĞNE[Tr.]


- SANDAL ile TAHLİSİYE

( ... İLE Kurtarma, can kurtarma. | Kazaya uğrayan gemilerin, yolcularını ve gemi adamlarını kurtarma işi. | Kaza sırasında, kurtarma için kullanılan sandal. )


- SANDALYE ile İSKEMLE[Lat.]

( ... İLE Arkalıksız sandalye. | Üzerine, vazo vb. şeyler konulan küçük masa. | Sandalye. )


- SANDALYE[Ar.] değil/yerine/= OTURAK


- SANDALYE[Ar. < SANDALİYE] değil/yerine/= OTURGA


- SANDALYE ile SEKMEN

( ... İLE Arkalıksız sandalye. | Basamak. )


- SANGER DİZİLEME ile/||/<> NGS

( Sanger tek okuma uzun, NGS çoklu kısa. )

( Formül: Single long İLE multiple short reads )


- SANİYE değil/yerine/= İKİNÖY


- SANİYE ile SALİSE


- SANİYE ile/ve/||/<> TOZ

( SECOND vs./and/||/<> DUST/POWDER )


- SANKİ BÖYLE değil SANKİ


- ŞANS ile/değil DENKLİK/DENK GELME


- SANSKRİT değil/yerine HİNTÇE


- SANSKRİTÇE değil SANSKRİT


- SANSÜR[Fr. < CENSURE] ile/ve/||/<> KAMUFLAJ[Fr. < CAMOUFLAGE]

( Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin hükûmetçe önceden denetlenmesi işi, sıkı denetim. | Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin yayınının ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim. İLE/VE/||/<> Gizleme. )


- SANSÜRLEME ile/değil/yerine DÜZENLEME


- SANTİAR[Fr.] ile/ve/<> SANTİGRAM[Fr.] ile/ve/<> SANTİGRAT[Fr.] ile/ve/<> SANTİLİTRE[Fr.] ile/ve/<> SANTİM[Fr.] ile/ve/<> SANTİMETRE[Fr.]

( Bir ar'ın, yüzde biri, bir metrekare. İLE/VE/<> Bir gramın, yüzde biri, bir desigramın onda biri. İLE/VE/<> Suyun, buz olma noktasını sıfır, buharlaşma noktasını 100 sayarak, arası, derece olarak adlandırılan yüz eşit kısma bölme yoluyla bulunan ısı ölçeği. İLE/VE/<> Bir litrenin, yüzde biri. İLE/VE/<> Herhangi bir birimin, yüzde biri. İLE/VE/<> Bir metrenin, yüzde biri. )


- SANTRİFÜJ/CENTRİFUGE[İng.] değil/yerine/= DÖNDÜR AYIR AYGIT


- MERKEZKAÇ/SANTRİFÜJ[Fr. < Yun. KENTRON: Merkez. | SOOMA: Gövde.] değil/yerine/= ÖZEKKAÇ

( Merkezden uzaklaşan. )


- SANTROZOM[Fr. < Yun. KENTRON: Merkez. | SOOMA: Gövde.]

( Göze sitoplazması içinde, çekirdeğin yakınında bulunan, açık renkli ve genellikle benzer plazma kütlesi. )


- SAO TOME ve/<> PRINCIPE

( Afrika'nın en küçük ülkesi. )


- ŞAPKA ile/değil BONE


- ŞAPKA ile RELÖVE

( ... İLE Kenarı yüksek şapka. )


- ŞAPKA:
ÜSTTE/(BAŞTA) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNDE


- ŞAPKA[Rus.] ile KASKET[Fr. CASQUETTE]

( Keçe, hasır, kumaş, ip vb. ile yapılan başlık. | Boru, baca, direk vb. şeylerin açık olan üst bölümünü havanın etkisinden korumak için takılan başlık. | Bazı bitkilerde, özellikle mantarlarda sapın üstünde bulunan, üreme örgenlerini taşıyan, şapka biçimindeki örgen. | Düzeltme işareti. İLE Genellikle erkeklerin giydiği, önü siperli başlık. )


- SAPLANTI = FİKR-İ SABİT = FIXED IDEA[İng.] = IDÉE FIXE[Fr.] = FIXE IDEE[Alm.] = FIXUS[Lat.]


- SAR/SPECİFIC ABSORPTION RATE[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL SOĞURMA DEĞERİ


- SARAÇHANE = VEZNECİLER


- ŞARAP ile/<> SİRKE

( Bulunduğu yerdeki sirkeye etki edemez. İLE/<> Bulunduğu yerdeki şarabı sirkeleştirir/bozar. )


- SARAY DANSLARINDA:
MENUETTO ile/<> GIGUE ile/<> SARABANDE ile/<> ALLAMANDE


- SARF-I NAZAR[Ar.] değil/yerine/= SAYILMASA DA, VAZGEÇİLSE DE


- SARGAÇ/KORSA/KORSE[Fr. < CORSET] ile KORSAJ[Fr. < CORSAGE]

( İnce görünmek için kullanılan esnek iç giysisi. | Herhangi bir darbeden zarar görmemesi için boyna takılan, bel fıtığı gibi durumlarda gövdeyi düzgün tutmaya yarayan nesne. İLE Küçük, kısa sargaç. )


- SARHOŞ ile DÎVÂNE


- ŞARJ[Fr., İng. CHARGE] değil/yerine/= YÜKLEME


- ŞARKI ile/değil MEHTÂBİYE


- ŞARKI = SONG[İng.] = CHANSON[Fr.] = LIED[Alm.] = CANZONE[İt.] = CANCIÓN[İsp.]


- Şarkı DİNLE!!!


- SARKMA ile/ve GECİKME

( [buluşma dakikasından önce] Haber verilmişse/verilirse. İLE/VE Haber verilmemişse. )


- SARSILMAZLIK = İTMİNAN-I NEFS = ATARAXIA[İng.] = ATARAXIE[Fr., Alm.] = ATARAKSIA[Yun.]


- KOŞULLARDA:
HAKİKÎ ile/ve/||/<> CALÎ ile/ve/||/<> İLLET HÜKMÜNDE ile/ve/||/<> SEBEP HÜKMÜNDE


- ŞARTLI TAHLİYE değil/yerine/= KOŞULLU SALIVERİ


- ŞARTLI TAHLİYE/SALIVERME ile/ve/<> DENETİMLİ SERBESTLİK


- ŞARTNAME/BAYLAVBETİ değil/yerine/= KOŞULLUK


- ŞAŞKINLIK ile BELİNLEME

( .. İLE Birden uyanarak, çevresine korku ile şaşkın şaşkın bakmak. )


- SATELLITE :/yerine UYDU


- ŞATHİYAT ile ŞATHİYE

( Ciddi bir düşünceyi, konuyu, şaka ve alay yollu anlatmak için yazılmış deyişler. İLE Yergiye, alaya, şakaya yer veren manzum yapıt. | Tasavvuf konularını mizahlı bir biçimde işleyen, coşku hâlinde söylenen bir şiir türü. )


- ŞATHİYE[Ar.] ile ŞÂTIİYE[Ar.]

( Ciddi bir düşünceyi, konuyu, şaka ve alay yollu anlatmak için yazılmış deyişler. İLE Uzunbacaklılar.[Fr. ECHASSIERS] )


- SAUCE :/yerine SOS


- SAUNA[Fince] ile/ve/<> MUNÇA

( ... İLE/VE/<> Taşkömürü ile ısıtılan sauna.[Kazan'da.] )


- SAV = MÜDDEA, TEZ = THESIS[İng.] = THÈSE[Fr.] = THESE, THESIS[Alm.] = THESIS[Yun.] = TESIS[İsp.]


- SAV/İDDİAYA KARŞI, KANIT ORTAYA KOYMA SORUMLULUĞU:
GÜMRÜKTE ve/||/<> KİŞİ(İNSAN) HAKLARINDA ve/||/<> KİŞİSEL VERİ İŞLEMEDE

( Kişiye aittir.[Bunların dışındakilerde, "sav/iddia" sahibinindir.] )


- SAVAŞ yerine MÜCADELE


- SAVE vs. CARE


- SAVE :/yerine KAYDETMEK, KURTARMAK


- SAVLET/HAMLE[Ar.] değil/yerine/= ATILIM


- [ne yazık ki]
SAVSAKLAMA ile/ve/||/<> BOŞVERME


- SAVUNMA MEKANİZMALARINDA:
BASTIRMA ile/ve/değil/||/<> BÖLME


- SAVUNMA ile DESTEKLEME

( TO DEFENCE vs. TO SUPPORT )


- SAVUNMA ve/||/<> GÜDÜLENME ve/||/<> KAYGI


- SAVUNMA ile ÖNCELLEME

( TO DEFENCE vs. TO PRECEDE )


- SAVUNMA ile/değil/yerine SERİMLEME


- SÂYE[Fars.] ile SÂYEBÂN[Fars.]

( Gölge. | Koruma, sahip çıkma. | Yardım. İLE Gölgelik. )


- SAYENDE ile/değil YÜZÜNDEN

( Olumlular için. İLE/DEĞİL Olumsuzlar için. )

( Olumsuz bir şey için "Senin sayende" değil "Senin yüzünden" denilir. )

( SÂYE[Fars.]: Gölge. | Koruma, sahip çıkma. )


- ... SAYESİNDE ile/ve/değil/yerine ... ARACILIĞIYLA/VESİLESİYLE


- SAYESİNDE ile DESTEĞİYLE


- SAYFA[Ar. < SAHİFE] ile/ve/değil/||/<>/< YAPRAK

( PAGE vs. PAPER )


- SAYFİYE değil/yerine/= KIRYÖRE


- SAYFİYE[Ar.] değil/yerine/= YAZLIK


- SAYGI ile/ve/<> MESAFE


- SAYGINLIK/PRESTİJ[Fr.,İng. < PRESTIGE] ile GÖSTERİŞ

( ... ile NÜMÂYİŞ )

( ... ile AFİLİ[Gösterişli, çalımlı.] )


- Saygı duymak için DİNLE!!!


- Saygı duyulmak için DİNLE!!!


- ŞÂYİ HİSSE değil/yerine/= ORTAK PAYI


- SAYI = ADET = NUMBER[İng.] = NOMBRE[Fr.] = ZAHL[Alm.] = NUMERUS[Lat.] = ARITHMOS[Yun.] = NUMERO[İsp.]


- SÂZENDE ile/ve HÂNENDE[Fars.] ile/ve RAKKÂSE

( Enstrüman çalan. İLE/VE Musikî icra eden. İLE/VE Semâ eden. )


- Sb ile Sc ile Se

( Antimon'un simgesi. İLE Skandiyum'un simgesi. İLE Selenyum'un simgesi. )


- SCALE :/yerine ÖLÇEK


- SCALENE MUSCLE ile ...

( SKALEN KAS, KABURGALARI KALDIRAN KAS )


- SCALENE ile/||/<> ISOSCELES

( Scalene farklı kenarlar İLE isosceles iki eşit kenar. )

( Formül: All different İLE two equal sides )


- SCENE :/yerine SAHNE


- SCENERY vs. SCENE


- SCHEDULE :/yerine PROGRAM, ZAMANLAMAK


- SCHEME :/yerine PLAN, ŞEMA


- SCHILLER ve/||/<> GOTTFRIED KÖRNER İLE KALLIAS (GÜZELLİK ÜZERİNE)


- SCIENCE :/yerine BİLİM


- SCIENCE ile PSEUDO SCIENCE


- SCOPE :/yerine KAPSAM


- SCORE :/yerine SKOR, PUAN


- SDLC/SOFTWARE DEVELOPMENT LIFE CYCLE[İng.] değil/yerine/= YAZILIM GELİŞTİRME YAŞAM DÖNGÜSÜ


- SDS-PAGE ile/||/<> NATİVE PAGE

( SDS denature protein, native doğal yapı. )

( Formül: Denatured İLE native protein )


- SE[Ar.] ile SE[Ar.]

( Osmanlı abecesinin beşinci harfi. | Ebced hesabında 500 sayısının karşılığıdır. İLE Üç. | Tavla zarının üzerindeki üç nokta [PENC Ü SE: Beş ve üç.]. )


- SEANS[Fr.] ile MATİNE[Fr.]

( Mesleğini ya da sanatını yapan birinin yanında, o kişinin mesleğiyle ilgili bir iş için harcanan süre. | Sinema, tiyatro, konser gibi sanat dallarında yapılan gösterilerden her biri. | Aralıksız, bir iş için harcanan süre. İLE Tiyatro, sinema, konser salonu vb.'de, gündüz gösterimi. )


- SEBBÂHE ile ...

( Yüzücü kuşlar sınıfı. )


- ŞEBEKE[Ar.]/NETWORK/WEB[İng.] değil/yerine/= AĞ

( Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ. | Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı. | Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kişilerin tümü. )


- ŞEBEKE[Ar.] değil/yerine/= ÖRÜKE


- SEBEP ile MENŞE


- SEBEPLER:
HAKİKATEN ile/ve/||/<> İLLET HÜKMÜNDE ile/ve/||/<> MAHİYETİNDE İLLET OLMA ŞÜPHESİ BULUNAN ile/ve/||/<> MECÂZEN

( LA CAUSE VRAIE avec/et/||/<> LA CAUSE QUI A FORCE DE RAISON avec/et/||/<> LA CAUSE DANS LAQUELLE EXISTE UN SIMULACRE DE RAISON avec/et/||/<> LA CAUSE PAR EXTENSION DE SON SENS )


- SEBİL/HANE ve SIBYAN MEKTEBİ

( Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu. | Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı. | Meyan kökü şerbetini bir hayır için dağıtma. İLE Küçük çocukların okuma yazma ve Kur'ân okumayı öğrendiği okul. )


- SEBZE ile BİTKİ

( VEGETABLE vs. PLANT/WORT )


- SEBZE ile/ve MEYVE

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )

( SEBZE - MEYVE SULARI

Meyve-sebze özlü kokteyller, soğuk ve kirli havaların yol açabileceği olumsuzluklara karşı güçlü bir sağlık ve güzellik iksiridir. Taze sebze ve meyvelerin zengin içeriği organizmanın günlük gereksinimini karşılarken soğuk ve puslu havalarda korumasız kalan cildimizin de içeriden beslenmesini sağlar. Bu nedenle günde en az bir bardak hipervitaminli kokteyl içmenizde yarar var.
Nasıl mı hazırlayacaksınız?
Buzdolabında bulunan meyve ve sebzeleri iyice yıkayıp ince ince kıyın. Süzüp, elektrikli bir katı meyve sıkıcısına koyun. Hazırladığınız suyu ister kahvaltıda ister öğünlerde için. Vitaminlerinin kaybolmaması için fazla bekletmeden içmeniz gerekir.

 

GÜZELLİK İKSİRİ

İki adet kabuklu elma, bir küçük yeşil salata, bir kereviz ve üç kereviz sapı kokteyli, zengin içeriği ile kansızlığa birebir gelir. Bileşimindeki A, B ve C vitaminleri, folik asit, biotin ve potasyum sayesinde yüz ve vücut cildini canlandırarak tazelik kazandırır. Tırnakları ve saçları güçlendirir.

 

GÜNEŞ SUYU

Bir greyfurt, bir portakal ve bir avuç üzüm karışımının suyu, zengin bir C vitamini deposudur. Organizmayı toksinlerden arındırır, mide ve bağırsak sisteminin işlevini canlandırır. Bir avuç da kuru üzüm katarsanız kansızlığa iyi gelir.

 

YEŞİL ARANJMAN

Bir avuç ıspanak, bir avuç maydanoz, iki havuç ve bir salatalıktan hazırlayacağınız kokteyl, içeriğindeki A, B, C vitaminleri ve minerallerle dişleri ve dişetlerini güçlendirir. Anemi ve kabızlığa karşı güçlü bir koruyucudur. Organizmayı toksinlerden arındırmakta üstüne yoktur.

 

GOGO ENERJİSİ

Bir dolmalık veya çarliston biber, yarım salatalık, üç yaprak lahana, üç havuç, bir avuç ıspanak kokteyli adeta bir hipervitamin bombasıdır. İçeriğinde organizmanın günlük gereksinimini karşılayacak yeterli miktarda B grubu vitamini, A vitamini, provitamin A, kalsiyum, potasyum ve sodyum bulunur. Havuç ve lahana bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu kokteyl mevsim değişikliklerinde metabolizmayı canlandırıcı etkiye sahiptir.

 

DÖRT MEVSİM SENFONİSİ

İki dolmalık biber, bir havuç, bir salatalık, dört kereviz sapı ve dört yeşil salata yaprağını meyve sıkıcısına koyun. Sabah kahvaltıda ya da öğünlerde için. C ve A vitaminleri, potasyum, silisyum ve sodyum içeren bu kokteyl, dolaşımı kolaylaştırır, idrar söktürücü özelliğe sahiptir. Cildi tazeler.

 

EN İYİ ZİNDELİK İÇECEKLERİ

- Dört limonu sıkın ve şekersiz olarak birden için. Tam bir C vitamini bombasıdır.

- Domates suyunu biraz sıvı yağ ile kaynatın ve soğuttuktan sonra için. Vücut hücrelerine A vitamini sağlar. )

( SEBZ: Yeşil. | SEBZE: Yeşillik. )

( VEGETABLE vs./and FRUIT )

( ... cum/et POMUM )


- ŞECAAT ve/||/<>/> İFFET ve/||/<>/> FELSEFE ve/||/<>/> ADÂLET

( Öfke yerine. VE/||/<>/> Şehvet yerine. VE/||/<>/> Bilgisizlik/erdemsizlik yerine. VE/||/<>/> Ölçüsüzlük/dayatma yerine. )


- ŞECÂAT[Ar.] ile ŞECCÂT[Ar. < ŞECCE]

( Haksızlığa karşı olan öfke. | Yiğitlik, yüreklilik. İLE Başta ve yüzde oluşturulan yaralar. )


- SECCÂDE[Ar.]/NAMAZLIK değil/yerine/= YAYGI


- SECDE ve/<> MİRAC

( İnsan olmak, miractadır! )

( NÜZÛL/İNZAL ve/<> URÛC )


- SECDE ve/||/<>/> TEVHÎD

( Kulluk/abdiyet makamındaki zirve hali. VE/||/<>/> Birliğe gelme. )


- SEÇENEK = ŞIK, TERDİT = ALTERNATIVE[İng., Alm.] = ALTERNATIF[Fr.] = ALTER:İKİDEN BİRİ[Lat.] = ALTERNATIVA[İsp.]


- ŞECERE[Ar. çoğ. ŞECERÂT] ile ŞECÎR[Ar.]

( Soyağacı. | Atların soyunun yazılı olduğu çizelge. | Küçük ağaç, tek bir ağaç. | Olgun insan./İnsan-ı Kâmil. İLE Kısa, küçük ağaç. )


- ŞECERE[Ar.]["SECERE" değil!]/PEDIGRI/PEDIGREE[İng.] değil/yerine/= SOYAĞACI/SOYKÜTÜĞÜ


- SECÎ ile/değil KÂFİYE ile/değil FÂSILA

( Düzyazıda. İLE Şiirde. DEĞİL Kur'an'da. )

( SECÎ: Düzyazı[nesir] içinde uyak{kâfiye]. Düzyazıda tümce ve tümceciklerin sonunu, kulakta aynı sesi bırakan sözcüklerle uyaklayarak süsleme sanatı. ( TESCİ': Secî yapmak. )

( MÜSECCA: Secî yapılarak yazılmış kitaplar. )


- SEÇİCİ ÇİFTLEŞTİRME/EHLİLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> YAPAY SEÇİLİM


- SEÇİLMİŞ DİKKAT ile/ve/||/<> BÖLÜNMÜŞ DİKKAT ile/ve/||/<> DİKKAT DEĞİŞTİRME

( SELECTIVE ATTENTION vs. DIVIDED ATTENTION vs. ATTENTION SWITCH )


- SECİYE ile ...

( HUY, TABİAT, KARAKTER )


- SEÇME ile/ve GÖZARDI ETME

( TO CHOOSE vs./and TO IGNORE )


- SEÇMECİLİK, EKLEKTİZM = İNTİHÂBİYE, İSTİFÂÎYE = ECLECTICISM[İng.] = AUSERWÄHLUNGSLEHRE, EKLEKTIZISMUS[Alm.] = ECLECTISME[Fr.] = ELIGENTIA[Lat.] = EKLEKTISMOS[Yun.] = ECLECTISMO[İt.]


- SECOND :/yerine İKİNCİ, SANİYE


- -SECT ile/||/<> TME- ile/||/<> -TOME ile/||/<> -TOMY

( Kesmek. İLE/||/<> Kesmek. İLE/||/<> Kesici araç, kesilen bölüm, kesi. İLE/||/<> Kesme işlemi. )


- SECURE :/yerine GÜVENLİ


- SEDÂ[Ar.] ile/ve/||/<> SÂDE[Fars.]


- SEDATİF/SEDATIVE[İng.] değil/yerine/= SAKINLEŞTİRICİ


- ŞEDDE[Ar.] ile İM

( Arap yazısında, iki kez okunması gereken ünsüzün üstüne konulan im. )


- SEDYE[İt.] değil/yerine/= KATLANABİLİR YATAK


- SEE :/yerine GÖRMEK


- ŞEFE[Ar.] ile ...

( Dudak. | Su içmek. )


- SEFİNE ile/ve KEŞKÜL(ÇUVAL)

( Muhtelif eserler, notlar, kayıtlar. İLE/VE Muhtelif bilgiler. )


- SEGÂH TEKBİR ve SALAT-I ÜMMİYE

( BUHÛRÎ-ZÂDE MUSTAFA ITRÎ )


- SEĞİRDİM ile SEĞİRME

( Yaya koşusu. | Top atıldığında, kundağın geri tepmesi. | Değirmene su veren oluğun eğimi. İLE Hafif kımıldama ve daha çok, gövdenin bir yerinde, deri ile birlikte derinin hemen altındaki kasların hafifçe oynaması. )


- SEĞİRME ile TİTREME

( İRTİKÂZ[< REKZ]: Nabzın atması, seğirme. )

( İHTİLÂC-I AYN: Göz seğirmesi. )

( * Başın üst kısmının seğrimesi iyi bir makam ve mevkiden haber verir.
* Başın yan tarafının seğrimesi sağı ve solu hayırlı eyler.
* Alnın seğrimesi sağda ise eğlence, solda ise habere işarettir.
* Kaşın seğrimesi sağ-sol her yer dostlukla dolar.
* Kaşın ortası seğrirse sağı zevk ve solu kederdir.
* Dil seğrirse sağı hüzün, solu coşkunluktur.
* Gözün dışı seğrirse sağda kötüleme, solda ziynettir.
* Gözbebeğinin seğrimesi sağ gözde olursa sıkıntı, solda sevinçtir.
* Göz kuyruğunun seğrimesinde sağ göz için sevinç, solda maldır.
* Gözün altı seğrirse, sağdaki iyiliğe, soldaki mevkiye alâmettir.
* Yanağın seğrimesi sağda olursa hayır, solda olursa mala işarettir.
* Burundaki seğrime sağ tarafta kahır, sol taraftaki mevkiye işarettir.
* Dudağın üst kısmındaki seğrime sağda olursa rızk, solda şenliktir.
* Dudağın uç kısmının seğrimesi sağda zarar, solda esenliktir.
* Dudak altının seğrimesi sağda ve solda sürekli güzellik alâmetidir.
* Seğriyen çene sağda eğlence, solda güzellik işaretidir.
* Kulağın seğrimesi sağda ve solda güzel habere işarettir.
* Boğazın seğrimesi sağda mala, solda üzüntüye delildir.
* Arka omuzların seğrimesi sağda olursa hüzün, solda olursa keder alâmetidir.
* Kol pazularının seğrimesi sağda olursa rızık, solda olursa mala çıkar.
* Bilek seğrirse sağda ve solda iyi habere işarettir.
* Kolların seğrimesi sağda kötüleme, solda ayıptır.
* Elin bilekleri seğrirse sağda mala, solda meşakkate delildir.
* Elin sırtı seğrirse sağdaki üzüntüye soldaki şerefe alâmettir.
* Avucun seğrimesi ikisinde de rızık ve mala işarettir.
* Başparmak seğrimesi sağda yük, solda üzüntüdür.
* Şehadet parmağı titreyip seğrirse sağ ve solda yeni sebeplere çıkar.
* Orta parmak seğrimesi sağda olursa üzüntü, solda olursa neşedir.
* Serçe parmak seğrimesi sağda makam ve solda gam işaretidir.
* Yüzük parmağının seğrimesi solda hayır, sağda mal işaretidir.
* Göğüs seğrimesi sağda hüzün, solda sevinç olur.
* Meme seğrimesi sağda makam, solda sevinç alâmetidir.
* Karnın seğrimesi sağda kavuşma, solda neşedir.
* Göbek seğrimesi sağda üzüntü, solda esenliktir.
* Böğür seğrimesi sağda mevki, solda rızık alâmetidir.
* Oyluğun seğrimesi sağda güzellik, solda oğul işaretidir.
* Kasık seğrimesi sağda olursa cima'(çiftleşme), solda yolculuktur.
* Husyelerin(testis) seğrimesi sağda çocuk doğumuna, solda kedere işarettir.
* Makatın seğrimesi solda yol, sağda mal işaretidir.
* Baldır seğrimesi sağda olursa eğlence, solda yolculuk işaretidir.
* Diz seğrimesi sağda üzüntü, solda sevinç alâmetidir.
* Bacak seğrimesinden sağda mal, solda mevki görünür.
* Sırtın ortasının seğrimesi sağda yol, solda erzak işaretidir.
* Karın arkasının seğrimesi sağda mal, solda ayrılık alâmetidir.
* Topuğun seğrimesi sağda mal ve solda yolculuk alâmetidir.
* Ayak arkasının seğrimesi sağda hüzün, solda esenliğe çıkar.
* Elin kemiğinin seğrimesi sağda yolculuk, solda mal demektir.
* Avuç seğrirse sağda yola, solda şeref kazanmaya delildir.
* Başparmak seğrimesi sağda mal, solda murada çıkar.
* İkinci parmak seğrimesi sağda ve solda iyi haberdir.
* Orta parmaklar seğrirse sağda ve solda çekişmeye sebep olur.
* Yüzük parmağı seğrirse sağda çekişme, solda sevinç vardır.
* Küçük parmak seğrirse sağda ve solda rızık ve mal demektir. )


- SEGMENTASYON/SEGMENTATION[İng.] değil/yerine/= BÖLÜMLEME


- SEHER ile SEHER-İ ÂMME


- ŞEHRÎ/ŞEHRİYYE[Ar.] ile ŞEHRÎ[Ar.]

( Aylık, ayla ilgili. İLE Şehirli. | İstanbul'lu, İstanbul'da doğup büyüme. | İnce, kibar. )


- ŞEHRİYE:
ARPA ile/ve/||/<> TEL ile/ve/||/<> ÇİÇEK


- ŞEHRİYE[Ar. ŞARİYE] ile MAKARNA[İt. MACCHERONE | İng. PASTA]

( Çorba ve pilavda kullanılan, türlü biçimlerde kesilerek kurutulmuş buğday unu hamuru. İLE İrmik ya unla hazırlanmış türlü biçimlerdeki kuru hamur. | Bu hamurdan yapılan yemek. | İtalyan Lireti. )


- ŞEHVET ile/ve/<>/>/>< ŞEFKÂT

( [ile] Doğarız. İLE/VE/||/<>/>/>< Büyütülürüz. )


- ŞEHZÂDE[Fars.] ile/ne yazık ki/||/<> ŞEYHZÂDE

( Sultan çocuğu. [eril] İLE Şeyh çocuğu. )


- SEI İLE CEI İLE DENDRİTE ile/||/<> BATARYA ARAYÜZ KİMYASI

( Elektrot-elektrolit arayüz olayları. )

( Formül: Li⁺ + e⁻ + C₆ → LiC₆ )


- ŞEİME/ŞEYİME değil ŞEHÎME


- SEIZE :/yerine EL KOYMAK, YAKALAMAK


- SEKANS/SEQUENCE[İng.] değil/yerine/= DİZİ, SIRA


- ŞEKİL VERME ile YARATMA

( TO GIVE FORM vs. TO CREATE )


- ŞEKİL ile/ve SÛRET-İ NEVİYE ile/ve SÛRET-İ CİSMİYE ile/ve HEYÛLÂ


- ŞEKİLLENDİRME ile/ve BELİRLEME

( TO SHAPE vs./and TO DETERMINE )


- ŞEKİLLENME ile YAPILANMA


- ŞEKİLLENME" ve/<> "YOĞRULMA"


- Sekîne/t için DİNLE!!!


- ŞEKK ile ŞÜPHE ile RAYB


- SEKME ile SAPMA


- SEKME ile YANKI


- 80'LERDE


- SEKTE[Ar.] değil/yerine/= DURMA/DURGU


- SEKTER[Fr. SECTAIRE] değil/yerine/= HOŞGÖRÜSÜZ


- ŞELÂLE/SECCÂC[Ar. < SECC] değil/yerine/= ÇAĞLAYAN/ÇAĞLAR


- SELÂM[Ar.] ile TAHİYYE[Ar.]


- SELÂM[Ar.] ile TEMENNÂ[Ar. < MÜNYE]

( Biriyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde ya da yanından uzaklaşıldığında kendine söz ve işaretle bir nezket gösterme, esenleme. İLE Eli, başa götürerek verilen esenleme. )


- SELÂMET/LE[Ar.] değil/yerine/= ESENLİK/LE


- SELÂMİÇEŞME ile SELÂMİ ÇEŞME

( Kadıköy'de, Kızıltoprak - Çiftehavuzlar arasında bulunan bir semt. İLE Selâmiçeşme'de bulunan küçük bir çeşme. )

( Adını, eskiden kervan yolunun ilk durağına selâmetle geliş nedeniyle "Saadet" sözcüğünden almıştır. İLE 1800'de, Kethüdâ (Kâhya) Şuhi Kadın tarafından. [1966 yılında onarılmıştır.] )


- SELÂMLAŞMA değil/yerine/= ESENLEŞME


- SELE ile SELE[Lat.] ile SELE/SERE

( Yayvan sepet. İLE Çifttekerin, oturulacak yeri. İLE Açık duran başparmağın ucundan, göstermeparmağının ucuna kadar olan uzaklık. )


- SELECTION vs./and TO IGNORE


- SELEKSİYON/SELECTION[İng.] değil/yerine/= SEÇME | AYIKLA(N)MA | SEÇELE


- SELEKTİF/SELECTIVE[İng.] değil/yerine/= SEÇİCİ


- SELENTERE[Yun.] ile/ve HİDRA[Lat.]

( Bitkimsi hayvanlardan, denizanalarını, sifonluları ve mercanları içine alan, önemli bir bölüm. İLE/VE Hidralar takımından, 1 cm. uzunluğunda, gövdesi torba biçiminde, ağız çevresinde 6-10 dokunacı olan, tatlı su hayvanı. )

( HYDRA )


- SELF DETERMİNASYON değil/yerine/= ÖZ BELİRLEME/KENDİ SEÇME


- SELF-EXPANDABLE[İng.] değil/yerine/= KENDİLİĞİNDEN GENİŞLEYEBİLEN


- SELFI(E) değil/yerine GÖRÇEK/ÖZÇEKİM/KENDİCE


- SELLE[Ar.] ile SELLE[Ar. çoğ. SELÂT, SİLÂL]

( Koyun/keçi sürüsü. İLE Sele, sepet. )


- ŞEMA değil/yerine/= ÇİZEM/DİZELGE


- SEMÂ ile/ve/değil MUKABELE-İ ŞERÎFE


- SEMANİYE ve/||/<>/> SÜLEYMANİYE


- SEMANTIC DATABASE[İng.] değil/yerine/= ANLAMSAL VERITABANI


- SEMANTİK ANALİZ/SEMANTIC ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= ANLAMSAL ÇÖZÜMLEME


- SEMEN-İ HÂL ile/ve/||/<> SEMEN-İ MİSL ile/ve/||/<> SEMEN-İ MÜSEMMÂ ile/ve/||/<> SEMEN-İ RÂİYE

( Peşin olan değer. İLE/VE/||/<> Bilirkişi tarafından, gerçek değerini belirleme. İLE/VE/||/<> İki tarafın isteğiyle verilen değer. İLE/VE/||/<> Geçer değer, sürümü olan değer. )


- SEMIKANTITATİF/SEMIQUANTITATIVE[İng.] değil/yerine/= YARI NICEL


- SEMIPERMEABIL/SEMIPERMEABLE[İng.] değil/yerine/= YARI GEÇİRGEN


- ŞEMME[Ar.] ile (ŞEMME-İ MUHAMMED) ile ...

( Bir kere koklama. | Pek az şey, zerre. İLE Koku. (HZ. MUHAMMED'İN KOKUSU) )


- ŞEMPANZE ile/ve/||/<> BONOBO


- ŞEMSE ile/||/<> SALBEK ile/||/<> TIĞ

( Süslemede kullanılan oval, dairesel biçimde dilimli ya da düz motifler. İLE/||/<> Şemsenin iki ucunda bulunan, tepelik biçimindeki uzantılar. İLE/||/<> Tezhipte, desenin bitiminde; ciltte, şemse ve köşebent kenarlarında kullanılan yardımcı süsleme motifi. )


- ŞEMSİYE, UMBELLE = EZHÂR-I SAYVÂNÎYE = OMBELLE


- ŞEMSİYE[Ar.] değil/yerine/= GÜNEŞLİK/GÜNCEK


- ŞEMSİYE ve/<> KELÂM

( ... VE/<> İlimleri koruyan. )


- ŞEMSİYE ile TİMKAT

( ... İLE Kudüs'te kullanılan rengârenk şemsiyelere verilen ad. )

Bugün[20 Kasım 2025]
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(36/46)