Bugün[20 Kasım 2025]
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(34/46)


- PLACE :/yerine YER, KOYMAK


- PLAK[Fr. < PLAQUE] ile/>< KONTRPLAK[Fr. < CONTRE-PLAQUE]

( Metal nesne, plaka. İLE Genellikle mobilya işlerinde kullanılan, en az üç kaplamanın üst üste tutkallanmasından oluşan, ince, esnek tahta. )


- PLAN/PLANE[İng.] değil/yerine/= DÜZLEM


- PLAN ile/ve/<>/> SAHNE ile/ve/<>/> SEKANS ile/ve/<>/> FİLM


- PLANAR İLE BİPARTİTE İLE COMPLETE ile/||/<> GRAF SINIFLARI

( Özel özellikli graf türleri. )

( Formül: e ≤ 3v - 6 (planar) )


- PLANE :/yerine UÇAK


- PLASENTA/MEŞİME değil/yerine/= DÖLEŞİ/ETENE


- PLASTİK ile ABS[Acrylonitrile-Butadiene Styrene]

( ... İLE Boru ve levha yapımında kullanılan, çok dayanıklı bir çeşit plastik. )


- PLATE :/yerine TABAK


- PLAZİ/PLASIA[İng.] değil/yerine/= GELİŞME


- PLEASE :/yerine MEMNUN ETMEK


- PLEASURE vs. INDOLENCE


- PLEASURE vs./and RENUNCIATION

( ZEVK ile/ve FERAGAT )


- PLEASURE :/yerine ZEVK


- PLEDGE[İng.] değil/yerine/= DESTEK


- PLSI/PROBABILISTIC LATENT SEMANTIC INDEXING[İng.] değil/yerine/= OLASILIKLI GİZLİ ANLAMSAL İNDEKSLEME


- PLÜTOKRASİ[Fr. < PLOUTOCRATIE] ile BEY ERKİ / VARSIL ERKİ

( "Zenginlerin yönetimi, zenginler iktidarı." )


- PLÜVİYOMETRE[Fr.] değil/yerine/= YAĞIŞÖLÇER


- PLÜVİYOMETRE değil/yerine/= YAĞIŞÖLÇER

( Belirli bir zamanda. belirli bir yerde düşen yağış miktarını ölçmeye yarayan aygıt. )


- PO&SUP2;/PARTIAL OXYGEN PRESSURE[İng.] değil/yerine/= PARSİYEL OKSİJEN BASINCI


- POİNTWİSE CONVERGENCE ile/||/<> UNİFORM CONVERGENCE

( Pointwise her nokta ayrı, uniform tüm nokta aynı hız. )

( Formül: Individual İLE simultaneous )


- [Fr.] POLARİTE ile POLARİZASYON ile POLARMA ile POLAROİT

( Bir elektrik üretecinin kutuplarını birbirinden ayırt etmeyi sağlayan nitelik. İLE Kutuplanma. İLE Doğrudan doğruya, kendi kaynağından çıkan bir ışığın, yansıdıktan sonra ya da kırıldıktan sonra gösterdiği özelliklerin tümü. | Kimyasal tepkimeler dolayısıyla bir pildeki gerilimin düşmesi. İLE Geçirdiği ışığı polaran saydam yaprak. | Çekim ve baskı işlemlerini çok çabuk ve otomatik olarak yapan fotoğraf makinesi. )


- POLARÖLÇER/POLARİMETRE[Fr.] ile POLARİSKOP[Fr.]

( Bir ışığın, polarma oranını ölçmeye yarayan aygıt. İLE Bir ışığın, doğal ya da polarılmış olup olmadığını belirlemeye yarayan aygıt. )


- POLE :/yerine DİREK


- POLE değil/yerine/= UÇ, UCAY


- POLİÇE[< İt. < Yun.] ile BOLİÇE

( Belirli bir sürenin sonunda, belirli bir parayı, kendi adına ya da bir başkasının buyruğuna ödemesi için alacaklının, borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )


- POLİÇE[İt. < BOLIZZA] ile BOLİÇE[İbr.]

( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )


- POLİÇE değil/yerine/= ÖDEKÇE


- POLICE :/yerine POLİS


- POLİÇE[< İt. < Yun.] değil/yerine/= SİGORTA BELGİTİ


- POLİMER[Fr. < POLYMERE] ile/ve/||/<>/> KOPOLİMERLEŞME ile/ve/||/<>/> KOPOLİMER[Fr. < COPOLYMERE]

( Tekrarlanan yapısal kümelerin oluşturduğu yüksek molekül ağırlıklı birleşikler. İLE/VE/||/<>/> Doymamış birleşikler karışımının büyük moleküller vererek polimerleşmesi. İLE/VE/||/<>/> Kopolimerleşme ile elde edilen nesne. )


- POLİMER ile POLİMERİ[Fr. < Yun. POLUS: Çok. | MEROS. Yan.] ile POLİMERLEŞME ile POLİMERLİK

( Yinelenen yapısal kümelerin oluşturduğu yüksek molekül ağırlıklı bileşikler. İLE Polimerlik. İLE Benzer ya da farklı birçok küçük molekülün, "polimer" denilen büyük moleküller biçiminde birleşmesi. İLE Biri, ötekinin polimeri olan iki molekül arasındaki bağıntı. )


- [Yun.] POLİMNİA ile/<> MELPOMEN ile/<> KALYOPE ile/<> KİLYO ile/<> ÖTERP ile/<> TERPSİGOR ile/<> ERATO ile/<> TALİA

( DOKUZLUKLAR[Yun. ENNEADLAR]
[simgelerdi...]
Ruhların, metafizik ve kehanet bilimlerinin sanatını.
İLE/<>
Yüzünde taşıdığı trajik maske ile Yaşam ve Ölümü.
İLE/<>
Bilimin tekrar doğuş sürecini.
İLE/<>
Tıp bilimini.
İLE/<>
Maji bilimini.
İLE/<>
İnsan ve psikolojik yapısının bilimini.
İLE/<>
Taşlar bilimini.
İLE/<>
Bitkiler bilimini.
İLE/<>
Hayvanlar Bilimini. )

( )


- POLINÜKLEER/POLYNUCLEAR[İng.] değil/yerine/= ÇOK ÇEKİRDEKLİ GÖZE


- POLITENESS vs./and CULTURE


- POLİTİK DÜŞÜNCE ile/ve POLİTİK FELSEFE


- POMACEAE = TUFFÂHÎYE


- POMPA/LAMA ile/ve/||/<> KÖRÜK/LEME


- PONKSİYON/PUNCTION[İng.] değil/yerine/= DELME


- POPÜLASYON ile/||/<> BÜYÜME

( Popülasyon ve Büyüme arasındaki ilişki )


- POPÜLASYON ile/||/<> KOMÜNİTE

( Popülasyon tek tür İLE komünite çok tür )

( Formül: N(t) = N₀e^(rt) (popülasyon büyümesi) )


- POR/PORE[İng.] değil/yerine/= GÖZENEK


- PÖRSÜME ile KOFLUK


- PORTABIL/PORTABLE[İng.] değil/yerine/= TAŞINABİLİR


- PORTE[Fr.] değil/yerine/= DİZEK[müzik'te]

( Notaların, üzerinde ya da arasında yazıldığı, beş koşut çizgi. )


- PORTE değil/yerine/= DİZEK


- PORTRAIT :/yerine PORTRE


- PORTRE PORTE


- PORTRE ile PORTE

( Bir kişinin yağlıboya, fotoğraf vb. bir yolla yapılmış betimi. | Bir kişinin, bir şeyin özlü ya da yazılı betimi. İLE Notaların, üzerinde ya da arasında yazıldığı, beş koşut çizgi. )


- POS/PROOF OF STAKE[İng.] değil/yerine/= PAY KANITI


- POSA ile CİBRE[< Yun.]

( Suyu alınmış her tür yiyecek maddesinin artığı. | Tortu, çökelti. | Ezilmiş pancarın, soğuk suda birkaç kez sıkılmasından sonra geriye kalan ve suda erimeyen artık. İLE Sıkılıp suyu alınan üzüm ve başka meyvelerin posası. )


- POSE :/yerine POZ VERMEK


- POSİTİVE DEFİNİTE ile/||/<> POSİTİVE SEMİDEFİNİTE

( Definite xᵀAx > 0, semidefinite xᵀAx ≥ 0. )

( Formül: Strict İLE non-strict inequality )


- POSITIVE :/yerine OLUMLU, POZİTİF


- POSSIBILITY vs. CHANCE


- POSSIBLE :/yerine MÜMKÜN


- POSSITIVE RESPOND vs. RESPONSE


- POSTAHANE ile/değil SU ALTI POSTAHANESİ

( Dünyanın tek sualtı postahanesi, Vanuatu'nun Port Vila yakınlarındaki Hideaway Adası'nda bulunmaktadır. )


- POSTOP./POSTPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SONRASI


- POSTOPERATİF/POSTPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SONRASI


- POSTÜR/POSTURE[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DURUŞU


- POSTURE/POSITION vs./and ATTITUDE


- POTA[Fars. < BÛTE] ile POTA[Fr. < POTEAU]

( İçinde maden ergitilen kap. İLE Baskette, topun sokulmaya çalışıldığı çember. )


- Bİ'L KUVVE[Ar.]/POTANSİYEL[Fr., İng. < POTENTIAL] değil/yerine/= İÇKİN/GİZİL/GİZİLGÜÇ


- POWER vs./and RESISTANCE


- POWER vs./and TO RULE/DOMINATE


- POZİTİF DÜZENLEME ile/||/<> NEGATİF DÜZENLEME

( Pozitif aktivatör gerek, negatif repressor kalkar. )

( Formül: Activator required İLE repressor removed )


- POZİTİF/POSITIVE[İng.] değil/yerine/= VAROLAN | ARTI | OLUMLU


- PRACTICAL vs. PRACTICABLE


- PRACTICE :/yerine UYGULAMA, PRATİK


- PRAGMACILIK = PRAGMATISM[İng.] = PRAGMATISME[Fr.] = PRAGMATISMUS[Alm.] = PRAGMA[Yun.]


- PRAGMATİK ANALİZ/PRAGMATICS[İng.] değil/yerine/= EDİMBİLİMSEL ÇÖZÜMLEME


- PRAY vs. INVOKE


- PRE- ile PRO- ile PROTO- ile POST- ile RE- ile RETRO- ile SUPRA-

( ... öncesi. İLE Önce, önünde. İLE İlk- İLE ... sonrası. İLE Yeniden. İLE ... arkası. İLE ... üstü. )


- PRECAUTION vs. COMPOSURE


- PRECISE(NESS) vs. DEFINITE vs. ABSOLUTE


- PRECİSİON MEDİCİNE ile/||/<> EVİDENCE-BASED MEDİCİNE

( Precision medicine moleküler profil tabanlı tedavi seçimiyken İLE evidence-based medicine klinik çalışma sonuçları tabanlı tedavidir )

( Formül: Biomarker stratification )


- PREDİKTİF/PREDICTIVE[İng.] değil/yerine/= ÖNGÖRDÜRÜCÜ (ETKEN)


- PREFER vs. CHOOSE


- PREFERENCE :/yerine TERCİH


- PREGNANT :/yerine HAMİLE


- PREMATÜRE/PREMATURE[İng.] değil/yerine/= ERKENDOĞAN, GÜNSÜZ | ERKEN


- PREMATÜRE değil/yerine/= ERKEN DOĞAN


- PRENSİP OLARAK .../PRENSİPTE ... değil/yerine İLKECE ...


- UMDE[Ar.]/PRENSİP[İng. < PRINCIPLE] değil/yerine/= İLKE


- PRENSİP/Lİ/PRINCIPLE[İng.] değil/yerine İLKE/Lİ


- PREOP./PREOPERATİF PREOPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT ÖNCESİ


- PREPARAT/PREPARATE[İng.] değil/yerine/= HAZIR İLAÇ


- PREPARE :/yerine HAZIRLAMAK


- PRESCRIPTION :/yerine REÇETE


- PRESENCE :/yerine VARLIK


- PRESENT vs. BRIBE


- PRESENT vs. FUTURE


- PRESENT :/yerine SUNMAK, MEVCUT, HEDİYE


- PRESENTATION vs. TO TELL/TO EXPLAIN/TO DESCRIBE


- PRESERVE :/yerine KORUMAK


- PRESSURE :/yerine BASKI


- PREVALANS/PREVALENCE[İng.] değil/yerine/= YAYGINLIK ORANI


- PREVANTİF/PREVENTIVE[İng.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ


- PRICE :/yerine FİYAT


- PRIDE :/yerine GURUR


- PRIMARILY :/yerine ÖNCELİKLE


- PRIME :/yerine BAŞLICA, BİRİNCİ


- PRIME[İng.] değil/yerine/= ÖNCEL


- PRIMİTİF/PRIMİTIVE[İng.] değil/yerine/= İLKEL


- PRIMUM NIHIL NOCERE[İng.] değil/yerine/= ÖNCELİKLE ZARAR VERME


- PRIMUM[İng.] değil/yerine/= İLK | ÖNCE


- PRİNCİPAL VALUE ile/||/<> BRANCH

( Principal ana değer, branch dal seçimi. )

( Formül: Main value İLE branch choice )


- PRINCIPLE vs. PREACCEPTANCE


- PRINCIPLE :/yerine İLKE


- PRISON :/yerine HAPİSHANE


- PRIVATE :/yerine ÖZEL


- PRİZ[Fr. < PRISE] ile/ve/||/<>/< FİŞ[Fr. < FICHE]

( Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva. İLE/VE/||/<>/< Prizden akım almaya yarayan araç. | Bir yapıtın hazırlanmasında kolaylık sağlamak ya da bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklardan her biri. | Bir işi yaptırmak ya da gereken kaydın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz. )

( )


- PRN/PRO RE NATA[İng.] değil/yerine/= GEREKSİNIM DURUMUNDA, İHTİYAÇ HALİNDE


- pro rat. aet.[Lat. < PRO RATİONE AETATİS] değil/yerine/= YAŞA GÖRE


- PROBABILITY vs. CHANCE


- PROBABİLİTY MEASURE ile/||/<> COUNTİNG MEASURE

( Probability μ(Ω)=1, counting her nokta 1. )

( Formül: Normalized İLE discrete uniform )


- PROBABLE vs. LIKE


- PROCEDURE vs./and/<> PROCESS

( İşlem. İLE Süreç. )


- PROCESS vs. DURABLE


- PROCESS vs. PHASE


- PROCESS vs./and STRUCTURE


- PROCESS vs./ <> OUTCOME

( proses vit autkam )

( SÜREÇ ile SONUÇ )


- PRODUCE :/yerine ÜRETMEK


- PROFESÖR ile SLADE

( ... İLE Cambridge, Oxford ve Londra üniversitelerinde kıdemli sanat profesörlerine verilen unvan. )


- PROFİL/PROFILE[İng.] değil/yerine/= DÖKÜM | YANDAN GÖRÜNÜŞ


- PROFİLAKSİ/PROPHYLAXIS[İng.] değil/yerine/= ÖNLEME


- PROFILE :/yerine PROFİL


- PROFIT vs. BENEFIT/ADVANTAGE


- PROGRAM vs. PROGRAMME


- PROGRAM[İng. PROGRAM | Fr. PROGRAMME ] değil/yerine/= KOMUTLAM


- PROGRESİF/PROGRESSIVE[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİCİ


- PROGRESS :/yerine İLERLEME


- PROJE ile FORMÜL

( VADE-MECUM: Cepte taşınabilecek boyda formül kitabı. )


- PROJE ile iDEA


- PROJE ile MODEL


- PROJE[İng. PROJECT] değil/yerine/= TASARI/İŞ


- PROJECT :/yerine PROJE


- PROJEKTIL/PROJECTILE[İng.] değil/yerine/= MERMİ, ATIŞ


- PROKARYOT GÖZE ile/||/<> ÖKARYOT GÖZE

( Prokaryot gözelerde çekirdek zarı yoktur, ökaryot gözelerde ise çekirdek zarı vardır. )

( Robert Hooke | 1665 | 17. Yüzyıl | İlk hücre gözlemi (1635 - 1703) (Ülke: İngiltere) (Alan: Fizik, Biyoloji) (Önemli katkıları: Hooke yasası, hücre keşfi) )


- PROKARYOT GÖZE ile/||/<> ÖKARYOT GÖZE

( Prokaryot gözelerde çekirdek zarı yoktur, ökaryot gözelerde ise çekirdek zarı vardır. )

( Robert Hooke tarafından 1665 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1635-1703) (Ülke: İngiltere) (Alan: Fizik, Biyoloji) (Önemli katkıları: Hooke yasası, hücre keşfi) )


- PROKARYOTİK GÖZE ile ÖKARYOTİK GÖZE

( Çekirdek ve organeller içermeyen basit gözeler. İLE Çekirdek ve organeller içeren karmaşık gözeler. )


- PROKOPE ile/ve/||/<>/> PROFECTUS ile/ve/||/<>/> PROGRESS

( Antik çağda. İLE/VE/||/<>/> Orta çağda. İLE/VE/||/<>/> Modern çağda. )


- PROLIFERATİF/PROLIFERATIVE[İng.] değil/yerine/= ÇOĞALAN


- PROMISE :/yerine SÖZ VERMEK, SÖZ


- PROMISSORY NOTE and BILL OF EXCHANGE

( Bono. VE Poliçe. )


- PROMOTE :/yerine TERFİ ETTİRMEK, TEŞVİK ETMEK


- PRON/PRONE[İng.] değil/yerine/= YÜZÜSTÜ


- PROP/PROBE[İng.] değil/yerine/= BAŞLIK, MIL


- PROPERLY :/yerine DÜZGÜNCE


- PROPOSE :/yerine ÖNERMEK


- PROPRIOSEPTİF/PROPRIOCEPTIVE[İng.] değil/yerine/= DERİN DUYU


- PROSEDÜR/PROCEDURE[İng.] değil/yerine/= İŞLEM


- PROSPEKTİF EVALÜASYON/RETROSPECTIVE EVALUATION[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİK DEĞERLEME


- PROSPEKTİF/PROSPECTIVE[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİK


- PROTEKTİF/PROTECTIVE[İng.] değil/yerine/= KORUYUCU


- PROTEZ[Fr. PROTHESE] değil/yerine/= TAKMA ...

( Eksik bir örgenin yerini tutmak, bir örgenin sakatlığını örtmek amacıyla yapılan yapay örgen ya da parça. | Bu amaçla yapılıp kullanılan örgen. | [dilb.] Öntüreme. )


- PROTOKOL ile FORMALİTE

( PROTOCOL vs. FORMALITY )


- PROTOTİP/PROTOTYPE[İng.] değil/yerine/= ÖN MODEL | İLK ÖRNEK


- PROVE :/yerine KANITLAMAK


- PROVİDANSİYALİZM[Fr./İng. PROVIDANTIALISM/E] değil/yerine/= KAYRACILIK

( Evrendeki tüm olayları tanrısal nedene dayandıran, insanın ancak Tanrı kayrasıyla, bağışıyla kurtulabileceğini ileri süren öğreti. )


- PROVIDE :/yerine SAĞLAMAK


- PROVINCE :/yerine İL, BÖLGE


- PROVOKATİF/PROVOCATIVE[İng.] değil/yerine/= KIŞKIRTICI


- PSEUDOİNVERSE ile/||/<> INVERSE

( Pseudoinverse A⁺ genel İLE inverse A⁻¹ kare için. )

( Formül: General İLE square only )


- PSİKOLOJİ ile/ve BİLİM ile/ve FELSEFE

( Bilinçle. İLE/VE Nesnelerle. İLE/VE Bilincin bilinci. )


- PSİKOLOJİ'DE

( * YAKLAŞIM TÜRLERİ'NDE:
NÖROBİYOLOJİK ile/ve DAVRANIŞSAL ile/ve BİLİŞSEL ile/ve PSİKOANALİTİK ile/ve FENOMENOLOJİK
* PSİKOLOJİ ALANLARI'NDA:
DENEYSEL ile/ve FİZYOLOJİK ile/ve GELİŞİMSEL ile/ve KİŞİLİK ile/ve SOSYAL ile/ve BİLİŞSEL ile/ve KLİNİK VE DANIŞMANLIK ile/ve OKUL VE EĞİTİM ile/ve ENDÜSTRİ
* ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ'NDE:
DENEYSEL ile/ve GÖZLEM ile/ve TARAMA ile/ve TEST ile/ve VAK'A TARİHÇESİ )


- PSİKOSOMATİK/PSYCHOSOMATIC[İng.] değil/yerine/= ZİHİNE DAYALI GÖVDE


- PSİŞE/PSYCHE[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNCE, DUYGU, DAVRANIŞ, DEĞER, DENEYİM VE DİL


- PUAN MUN JON:
KUZEY KORE ve/<> GÜNEY KORE

( Kore'yi ikiye bölen, 38. paralelde bulunan bir köy. )

( [o dönemde] Sovyetler Birliği'nin egemenliğindeydi. VE/<> ABD'nin egemenliğindeydi. )

( Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki bazı FaRkLaR'ı görmek için burayı tıklayınız... )


- PÛJÎNE[Fars.] ile ...

( 1240 gr. ağırlığında bir ölçü. | Kantar. )


- [not] "PULL/INFLUENCE" vs./and TO GIVE (HIS/HER/ITS) DUE


- PULSATIL/PULSATILE[İng.] değil/yerine/= VURUMLU


- PÜNEZ[Fr.] değil/yerine/= RAPTİYE[Ar.]

( Düz, geniş başlı, kısa bir çivi görünüşünde, kâğıt ya da karton gibi şeyleri bir yere tutturmak için kullanılan araç. )


- PUNGENT vs. DENSE


- PURCHASE :/yerine SATIN ALMAK


- PURE vs. SIMPLE


- PURE :/yerine SAF


- PURITY and WISDOM and LOVE


- PURITY vs. TOLERENCE


- PURPOSE :/yerine AMAÇ


- PURSANTAJ[İng. < PERCENTAGE]["PURSUNTAJ" değil!] değil/yerine/= YÜZDE

( Filmlerin sinema salonlarında gösterildiği süre boyunca elde edilen bilet gelirlerinin dağıtım oranı. [Bu oran, yapımcılar, dağıtımcılar ve sinema salonları arasında bilet satışlarından elde edilen kazancın nasıl paylaştırılacağını belirler.] [Pursantaj oranı, genellikle film gösteriminin ilk haftalarında yüksek olur, ardından zamanla düşebilir.] )


- PURSUE :/yerine TAKİP ETMEK, SÜRDÜRMEK


- PÜS ile/||/<> PÜSE

( Erik, kayısı, badem vb. ağaçlardan sızan zamk, kedibalı, keven bitkisinden elde edilen zamk, kitre. İLE/||/<> Çamların çıralı yerlerinden elde edilen siyah katran. )


- PUSET[Fr. < POUSSETTE] değil/yerine/= (KÜÇÜK) ÇOCUK ARABASI


- Q.N/QUAQUE NOCTE, EVERY NİGHT[İng.] değil/yerine/= HER GECE


- q.i.d.[Lat. < QUATER IN DIE] değil/yerine/= GÜNDE DÖRT KEZ


- QUALIFIERS ile/ve/||/<> SYMBOLS ile/ve/||/<> ATTRIBUTE ile/ve/||/<> OPERATORS ile/ve/||/<> VARIABLE ile/ve/||/<> VALIDATION


- QUALITY vs. DOSE


- QUALITY :/yerine KALİTE


- QUANTUM ERROR CORRECTİON ile/||/<> DECOHERENCE

( Quantum error correction kuantum bilgiyi korurken İLE decoherence çevresel bozulma sürecidir )

( Formül: Stabilizer codes )


- QUIETLY :/yerine SESSİZCE


- QUITE :/yerine OLDUKÇA


- quot. op. si.[Lat. < QUOTIES OPUS SIT] değil/yerine/= GEREKLİ ÖLÇÜDE


- QUOTE :/yerine ALINTI YAPMAK


- R-K İLE SPECİALİST-GENERALİST İLE KEYSTONE ile/||/<> EKOLOJİK STRATEJİLER

( Türlerin hayatta kalma stratejileri. )

( Formül: dN/dt = rN(1-N/K) )


- RÂBITA ile/ve/<> MUKÂREBE

( İki kişi arasında. İLE/VE/<> Kişiler arasında, meclislerde. )

( Bir râbıta, bin zâbıtaya yeter. )


- RACE :/yerine IRK, YARIŞ


- RAD/RADIATION ABSORBED DOSE[İng.] değil/yerine/= RADYASYON EMILIM DOZU


- RÂDÎ/RÂDÎYYE[Ar.] ile RÂDİYE[Ar. < RIZÂ] ile RA'DİYYE[Ar.]

( Rıza gösteren, kabul eden, boyun eğen. İLE Râzı olsun! İLE Torpil. )


- RADİUS OF CONVERGENCE ile/||/<> INTERVAL OF CONVERGENCE

( Radius R büyüklük, interval açık/kapalı uç noktalar. )

( Formül: Magnitude İLE endpoint behavior )


- RADYOAKTİF/RADIOACTIVE[İng.] değil/yerine/= IŞIN ETKIN


- RADYOAKTİF/RADYOAKTİVİTE[Fr.] değil/yerine/= IŞINETKİN/LİK

( Alfa, beta, gama ışınlarını yayma özelliği. )


- RADYOAKTİVİTE ile/||/<> ARAŞTIRMA

( Radyoaktivite araştırmaları ve kuramı )

( Marie Curie tarafından 1903 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1867-1934) (Ülke: Polonya/Fransa) (Alan: Fizik, Kimya) (Önemli katkıları: Radyoaktivite, polonyum ve radyum) (Nobel: 1903) )


- RADYOAKTİVİTE ile/||/<> RADYASYON

( Radyoaktivite çekirdekten İLE radyasyon genel enerji yayılımıdır. )

( Formül: Nükleer İLE genel )


- RADYOGRAFİ/RADIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= X-IŞINLI GÖRÜNTÜLEME


- RADYONÜKLIT/RADIONUCLİDE[İng.] değil/yerine/= IŞINLI ÇEKİRDEK


- RADYOOPAK/RADIOPAQUE[İng.] değil/yerine/= IŞIN GEÇİRMEZ


- RAFİNERİ[Fr.]/TASFİYEHANE[Ar.+Fars.] değil/yerine/= ARITIMEVİ


- RAHAT ile ÇOLPA/MELEME

( Rahatına düşkün. )


- RAHATLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<> DENGELE(N)ME


- Rahatsız etmeyecek şekilde DİNLE!!!


- RAHLE[Ar.] ile SEHPA[Fars.]

( Üzerinde kitap okumak, yazı yazmak için yapılmış, küçük ve dar masa. İLE ... )


- RAHNE[Fars.] ile ...

( Gedik, yarık, yırtık ve bozuk yer. | Zarar, ziyan, bozukluk. )


- RÂÎ/RÂİYE[Ar. < RA'Y] ile RÂÎ/RÂİYYE[Ar.]

( Çoban, sığırtmaç. | Çobansı, çoban ve kır hayatını anlatan şiir. [İng., Fr. PASTORAL] İLE Rü'yet eden. | R harfine ait, r ile ilgili. )


- RAISE vs. RISE


- RAISE :/yerine YÜKSELTMEK


- RAJON değil RACON[argo | İt. < RAGIONE]

( Yol, yöntem, usûl. | Gösteriş, fiyaka. )


- RAKABÂT[Ar. < RAKABE] ile REKABET["ka" uzun okunur]

( Ense kökleri, boyunlar. | Kullar, köleler, cariyeler. İLE Gözleme, gözetleme. | Birbirini çekememe. | Kıskanma. | Benzerleriyle yarışa çıkma. [İng. RIVALRY, COMPETING | Fr. CONCURRENCE] )


- RAKABE ile/||/<> RAKABE ETMEK ile/||/<> MÜLK ARÂZİ

( Kuru mülkiyet, çıplak mülkiyet. | Bir arazinin asıl mülkiyeti. İLE/||/<> Vakfın gelirini aslına eklemek. İLE/||/<> Hem tasarruf hakkı, hem de geliri[rakabesi] kişilere ait olan her tür emlak. )


- RANDOM vs. COINCIDENCE


- RANDOM VARİABLE ile/||/<> RANDOM PROCESS

( Random variable X(ω) fonksiyon, process X(t,ω) zaman. )

( Formül: Single function İLE time-indexed )


- RANDOM[İng.] değil/yerine/= RASTGELE


- RANDOMİZASYON/RANDOMIZATION[İng.] değil/yerine/= RASTGELELEŞTİRME


- RANGE :/yerine ARALIK


- RANUNCULACEAE = ŞAKÎKÎYE


- RAPEL/DOZ BOOSTER DOSE[İng.] değil/yerine/= PEKİŞTİRME DOZU


- RASATHANE ile/ve MUVAKKITHANE

( Gökyüzünün/uzayın izlendiği gözlem evi. İLE/VE Takvim hazırlamak ve vakit tayin etmek için kullanılan küçük rasathane. )


- YÜRÜMEK:
RASTGELE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DENGİMİZLE

( Yaşam olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Şiir olur. )


- RASTGELE ve TEVEKKÜL


- RASTGELME ile KAZA SONUCUNDA


- RASTLANTI değil/yerine TÜZE


- RATE :/yerine ORAN, DERECE


- RATING :/yerine DERECELENDİRME


- RATIO vs. TO COMPARE


- RAYLARA:
"ŞAHIS DÜŞTÜĞÜNDE" değil "BİRİ DÜŞERSE"

( Raylı yolların duraklarında bulunan uyarı yazılarının, ilgili yöneticilerce düzeltilmesi dileğiyle... )


- RAYON[Azr.] = İLÇE[Tr.]


- RÂZI OLUNAN ÖFKE ile RÂZI OLUNMAYAN ÖFKE

( Bizi mahkum eden şey, huylarımız, ahlâkımızdır. )


- re ile Re

( Gam dizisinde, do ile mi arasındaki ses. | Bu sesi gösteren nota simgesi. İLE Renyum'un simgesi. )


- REACTION vs./and RESPONSE


- REAKSİYON/REACTION[İng.] değil/yerine/= TEPKİ | TEPKİME


- REAKSİYON ZAMANI/REACTION TIME[İng.] değil/yerine/= TEPKİ ZAMANI


- REAKTİF/REACTIVE[İng.] değil/yerine/= TEPKİLİ | AYIRAÇ


- REAKTIVASYON/REACTIVATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN ETKINLEŞTİRME


- REAL vs. LIKE


- REAL-TIME[İng.] değil/yerine/= GERÇEK ZAMANLI


- REALIZATION vs./and PRINCIPLE


- REALIZE :/yerine FARKINA VARMAK


- REASON vs. INTELLIGENCE


- REASON vs. REASON IN FORCE

Bugün[20 Kasım 2025]
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(34/46)