E ile biten FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(31/46)
- NOKTA ile/ve/||/<> KÜRE
( Uzaktan bakarsak. İLE/VE/||/<> Yakından bakarsak. )
( POINT vs./and/||/<> SPHERE )
- NOKTALAMA ile/ve/||/<> HAREKE
( Latin abecesinde. İLE/VE/||/<> Arap abecesinde. )
( İnsanlık, bir gün...
(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.
(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.
(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.
(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
Alex Kanevsky )
- NOKTALI DENGE ile/||/<> GRADUALİZM
( Noktalı sıçramalı denge, gradualizm kademeli. )
( Formül: Gould İLE Darwin )
- NOME ile ...
( Alaska'da Nome diye bir yer yoktur! [NOME NOME )
- NOMENKLATÜR/NOMENCLATURE[İng.] değil/yerine/= TERİMLENDİRME
- NOMINATION :/yerine ADAY GÖSTERME
- NONE :/yerine HİÇBİRİ
- NONETHELESS :/yerine YİNE DE
- NONEXISTENT/THERE IS NOT vs. NONEXISTENCE
- NONİNVAZİV MONİTÖRİZASYON /GİRİŞİMSEL OLMAYAN MONİTÖRİZASYON/NONİNVASIVE MONİTORING[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL OLMAYAN İZLEME
- NONİNVAZİV/NONİNVASIVE[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL OLMAYAN
- NONSENSE ile/||/<> FRAMESHİFT
( Nonsense erken stop İLE frameshift çerçeve kayması. )
( Formül: Stop kodon İLE okuma çerçevesi )
- NOR :/yerine NE DE
- NORM/E[İng./Fr. < Lat.] değil/yerine/= DÜZE/DÜZGÜ
( Kural olarak benimsenmiş, yerleşmiş ilke ya da yasaya uygun durum. )
- NORMALLY :/yerine NORMALDE
- NORMOAKTİF/NORMOACTIVE[İng.] değil/yerine/= OLAĞAN ETKINLİKTE
- NORMOTANSİF/NORMOTENSIVE[İng.] değil/yerine/= NORMAL KAN BASINCI (İLİŞKİLİ)
- NÖRON HÜCRE
- NOSE :/yerine BURUN
- NOSQL/NOT ONLY STRUCTURED QUERY LANGUAGE[İng.] değil/yerine/= YAPILANDIRILMAMIŞ SORGU DİLİ
- [not] NOT ABLE TO KNOW/AGNOSTIC vs. UNKNOWN/INDEFINITE
- NOT ABLE TO TEACH vs./and NOT ABLE TO ADVICE vs./and NOT ABLE TO ADVISE
- NOT TO BE IN APPROPRIATE vs. NOT ENOUGH AS MUCH AS TO BE IN APPROPRIATE
- [not] NOT TO UNDERSTAND vs./and LAZINESS/INDOLENCE
- NOT TRUE vs. LIE
- NOT = NOTE[İng.] = SCOLIE[Fr.] = ANMERKUNG[Alm.] = SCHOLIUM[Lat.]
- NOTA değil/yerine/= KÜYGE, KÜĞGE, YÜĞGE
- NOTA'DAN, SENFONİ'YE ile/ve/||/<> ZERRE'DEN, OKYANUS'A
- NOTE :/yerine NOT, NOT ALMAK
- NOTICE :/yerine FARK ETMEK
- NÖTRALİZASYON/NEUTRALIZATION[İng.] değil/yerine/= YÜKSÜZLEŞTİRME | ETKİSİZLEŞTİRME
- NOUVELLE ile/ve NOVELETTE ile/ve NOVELLA
- NOWHERE :/yerine HİÇBİR YERDE
- NÜBÜVVET[< NEBE] ile ...
( PEYGAMBERLİK, NEBÎLİK )
- NUHLE[Ar.] ile NUHRE[Ar.]
( Din şubesi, mezhep. | Çeyiz, düğün hediyesi. İLE Kemik dokusunun çürümesi. )
- NUKABÂ ile NÜCEBÂ ile HALÎFE ile MÜRŞİD
( Reis ya da vekil. İLE Pak olan kimse, erenler. İLE Temsil etmeye, talebe yetiştirmeye yetkisi olan. İLE Hak yolunun kılavuzu. )
( Yaşam, bizi bilinçlendirir fakat mürşit bizi farkında kılar. )
( Mürşit'in her sözü dinlenir, bir tek sözü dinlenmez: "Mukabeleye gelinmeye" )
( ... ile ... ile ... ile TERSÂ-BEÇE )
- NÜKET[Ar. < NÜKTE] ile NÜKHET/NEKHET[Ar.]
( Nükteler, herkesin anlayamayacağı ince, zarif, anlamlı sözler. İLE Koku. | Ağız kokusu. )
- NÜKLEOTİT/NUCLEOTİDE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEK YAPI TAŞI
- NÜKS/RECURRENCE[İng.] değil/yerine/= YINELENME
- NÜKTE ile ...
( HERKESİN ANLAYAMADIĞI İNCE ANLAM, İNCELİK, İNCE ANLAMLI, ZARİF VE ŞAKALI SÖZ )
- NÜKTE ile KİNÂYE
- NÜMİSMATİKTE[Fr. NUMISMATIQUE < Lat. < NUMISMA / Yun. < NOMISMA]:
KAVRAMLAR ile TERİMLER ile TARİHÇE
( Metal paraları inceleyen bilim dalı. )
( )
( )
- NÜMÜLER/NUMMULAR[İng.] değil/yerine/= PARA BÜYÜKLÜĞÜNDE VE BİÇİMINDE
- NUMUNE/SAMPLE[İng.] değil/yerine/= ÖRNEK
- NÜMÛNE ile ÖRNEK
- NUN vs. NONE
- NURSE :/yerine HEMŞİRE
- NUTFE ile/ve/<>/> ALAKA ile/ve/<>/> MUDĞA
- NUTRİGENOMİCS ile/||/<> NUTRİTİON SCİENCE
( Nutrigenomics beslenmenin gen ifadesine etkisini incelerken İLE nutrition science genel beslenme ve sağlık ilişkisini inceler )
( Formül: Gene-diet interaction )
- NÜTRİSYON/NUTRITION[İng.] değil/yerine/= BESLENME
- NUTUK/HİTÂBE/DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEV/SÖYLERGE
( ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABI
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet
muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraatini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, tüm dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, tüm kaleleri zapt edilmiş, tüm tersanelerine girilmiş, tüm orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Tüm bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
Millet, fakr u zarûret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
ATATÜRK
(Nutuk, 20 Ekim 1927)
)
- NÜVE değil/yerine/= ÇEKİRDEK
- NÜVE değil/yerine/= NENÖZ
- NÜVE ile ÖZ | ÇEKİRDEK, GÖZE HÜCRE
( ÖZ | ÇEKİRDEK, HÜCRE )
- NÜZHE[Ar.] ile NÜZHET[Ar.]
( Kanuna benzer bir saz. İLE Neşe, eğlence, eğlenilecek yerlere gidip gezme. | Tazelik, sevinç, ferahlık. )
- NÜZÛL[Ar.] ile İNME
- O DÖNEMDE, ... ile/değil O DÖNEM DE, ...
( Dahi anlamındaki "de" ayrı yazılır! Lütfen! Sadece biraz (daha) özen! )
( Konfüçyüs: "Eğer konuşulan dil doğru değilse, o zaman söylenilen şey, söylenilmek istenen şey olmaz. O zaman, yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman, adâlet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, kişiler, kendini umutsuz bir karmaşanın içinde bulur. Bu nedenle, söylenilen şey, her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır." )
- O HALDE ile DOLAYISIYLA
- O ortamda uyuyacak olsan da git ve DİNLE!!! -ve
- O SEBEPTEN yerine O NEDENLE
- O TARİHTE ile/ve/||/<> O DÖNEMDE
- O ZAMAN ile/ve/yerine O HALDE
- O ZAMAN ile/ve/değil/yerine O TAKDİRDE
- O.D./OCULUS DEXTER[İng.] değil/yerine/= SAĞ GÖZE
- O.S./OCULUS SİNISTER[İng.] değil/yerine/= SOL GÖZE
- ÖBEK = GROUP[İng.] = GROUPE[Fr.] = GRUPPE[Alm.] = GRUPO[İsp.]
- OBEZ/OBESE[İng.] değil/yerine/= ŞİŞMAN
- OBEZİTE ile/||/<> KAŞEKSİ
( Aşırı gövde yağı birikimi. İLE/||/<> Aşırı kilo kaybı ve kas erimesi. )
- OBEZİTE ile/||/<> METABOLİK BELİRGE/SENDROM
( Aşırı gövde yağı birikimi. İLE/||/<> Birlikte görülen yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri ve olağandışı kolesterol seviyeleri. )
- OBJE[Fr./İng. < OBJECT] değil/yerine/= NESNE
- OBJECT :/yerine NESNE
- OBJECTIVE :/yerine AMAÇ, NESNEL
- OBJEKTİF["OBJEKTİV" değil!]/OBJECTIVE[İng.] değil/yerine/= NESNEL | MERCEK DÜZENEĞİ
- OBSERVATION vs. OBSERVANCE
- OBSERVE :/yerine GÖZLEMLEMEK
- OBSTRUSIVE vs. OBSTRUCTIVE
- ÖBÜR/ÖTEKİ DİLLER ile/ve/<>/değil/yerine TÜRKÇE
( [not] OTHER LANGUAGES vs./and/<>/but TURKISH )
- ÖBÜR DÜNYA BİLGİSİ = İLM-ÜL-AHİRET = ESCHATOLOGY[İng.] = ESCHATOLOGIE[Fr., Alm.] = ESCHATON:SON LOGOS[Yun.]
- PİŞİRME:
OCAKTA ile/ve FIRINDA ile/ve GÜNEŞİN ISITTIĞI TAŞTA
- OCCASION :/yerine FIRSAT, VESİLE
- OCCUPATIONAL DISEASE[İng.] değil/yerine/= MESLEK HASTALIĞI
- ODA ile/ve/||/<> OTAĞ/ÇERGE
( Evin ya da herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir ya da birden fazla çıkışı olan bölmesi; göz. | Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmî birlik. | Yeniçeri kışlası. | Köy odası. | Daire. İLE Büyük ve süslü çadır. )
- ODAK NOKTASI/NESNE ile/ve/değil/||/<>/< ZİHİNDEKİ(BELLEKTEKİ) ULAŞILMAZLIĞI
- ODAKLANMA ile/ve/<> KÜMELEME
- ODAK/LANMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNCELİK/LENDİRME
- ODE İLE PDE İLE STOCHASTİC ile/||/<> BİYOLOJİK MODELLEME
( Matematiksel biyoloji yaklaşımları. )
( Formül: dX/dt = αX - βXY )
- ÖDEM[Fr. < Yun.] ile BEZE
( Bazı hastalıklarda yüzde, ellerde ve ayaklarda görülen yangısız şiş. İLE Yara ya da çıban nedeniyle gövdenin herhangi bir yerinde oluşan şişkinlik. )
( ... ile GUDDE )
- ÖDEME ile/||/<> APEL[FR. < APPEL]
( ... İLE//||/<> Bankacılıkta, şirket sermayesinin ödenmeyen bölümü için yapılan ödeme çağrısı. | Briçte, oyuncunun ortağından oynamasını istediği kâğıt. )
- ÖDEME ve/||/<>/> AVİSTO[İt. < A VISTA]
( ... VE/||/<>/> Ödenmesi gereken poliçelere yazılan ve "görüldüğünde" anlamına gelen bir terim. )
- ÖDEME ile CEREME/CERİME
( ... İLE Başkası tarafından yapılan ya da kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme. )
- ÖDENTİ ile/<> ÖDENEK ile/<> ÖDEME
( AİDAT ile/<> TAHSİSAT ile/<> TEDİYE )
- ÖDEV = VAZİFE = DUTY[İng.] = DEVOIR[Fr.] = PFLICHT[Alm.] = DEON, KATHETON[Yun.] = OFFICIUM[Lat.] = DEBER[İsp.]
- ODUN HALKALARI = HALAKÂT-I HAŞEBÎYE = ANNEAUX LIGNEUX
- ODUN TABAKASI, KSİLEM = TABAKA-İ HAŞEBÎYE = BOIS
- ÖDÜNÇLEME ile ...
( BORROWING )
- OF ŞOR[İng. < OFF SHORE] değil/yerine/= KIYI BANKACILIĞI
- OFFENSE :/yerine SUÇ, SALDIRI
- OFFENSIVE :/yerine SALDIRGAN
- OFFEROR ile OFFEREE
( İcapçı. İLE Kabulcü. )
- OFFICE :/yerine OFİS
- OFİS değil/yerine/= İŞLİK, İŞ YERİ, YAZIHANE
- OFİS[İNG. < OFFICE] değil/yerine/= YAZIHANE
- ÖFKE = ANGER[İng.] = COLËRE[Fr.] = ZORN[Alm.] = ira[Lat.]
- ÖFKE ile/ve/değil/yerine/>< ANLAMA
( Öfkenin olduğu yerde anlama, anlamanın olduğu yerde öfke barın(a)maz. )
- ÖFKE ile/değil BATKI/HÜSRAN
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< "BEKLENTİ"
- ÖFKE ile/ve/=/||/<> BİR ATIMLIK BARUT/OK
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< ÇARESİZLİK
- ÖFKE/GADAP ile CELÂLLENME
( Hiçbir şeyi gözü görmeyecek biçimde kızmak. İLE Haksızlığa karşı haklı olarak gösterilen tepki. )
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< ENGELLENME
- ÖFKE ile/ve/||/<>/> GERGİNLİK
- ÖFKE ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEME :)
( Öfkenin uzaklaştırdığını, gülücükler geri getiremez. )
- [hem] "ÖFKE" ile/ve/hem de/||/<>/>< "HAYRANLIK"
- ÖFKE ile/ve/||/<> HIRS
( [gelirse/yönetilemezse ...]
Akıl gider. İLE/VE/||/<> Edep gider. )
- ÖFKE ile HIŞIM/HIŞM[Fars.]
( Öfkeyi sükûnetle, kötülüğü iyilikle, cimriliği cömertlikle ve yalanı gerçekle yenin. )
( Öfkeyi/gadabı tatmin etmek, hayvanlıktır. )
( Ancak öfkesini/hışmını yenen, yiğittir. )
( GAYZ, GAZAB ile TEECCÜM )
( ÂRÛDE: Öfkeli, kızgın, hırslı., RÎS ile HIŞIM )
( ANGER )
( IRA cum ... )
- ÖFKE yerine HÜZÜN
- [ne yazık ki]
ÖFKE ile/ve/||/<> İFRİT[Ar.]
( ... İLE/VE/||/<> Doğu masal ve efsanelerinde kötü, korkunç yaratık. | Öfkeli, ortalığı birbirine katan kişi. | İçini kemiren, meşgul eden şey. )
- ÖFKE ile/ve/||/<>/> KAYGI
( ANGER vs./and/||/<>/> ANXIETY )
- ÖFKE ile/ve/||/<> KEDER ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<> STRES ile/ve/||/<> KORKU
( Karaciğeri yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Akciğeri yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Mideyi yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Kalbi ve beyni yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Böbrekleri yorar ve hasta eder. )
- ÖFKE ile/değil/yerine/>< ÖKE
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< REFLEKS
- ÖFKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAĞLIKLI ÖFKE
- ÖFKE ile/ve/ne yazık ki/> SALDIRI
- ÖFKE =/||/<> SAMAN ALEVİ
- ÖFKE ile/değil/yerine/>< ŞECÂAT
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Haksızlığa karşı olan öfke. | Yiğitlik, yüreklilik. )
( Öfkeyi, şecaate çeviren, merhamettir. )
( Merd-i kıptî, şecaat arz ederken sirkatin söylermiş. )
- ÖFKE ile/değil/yerine/>< ŞEFKÂT
( Uzaklaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yakınlaştırır. )
- ÖFKE ile/ve/||/<>/> SIKINTI
- ÖFKE ile/ve/||/<>/> SUÇLULUK DÜŞÜNCESİ/DUYGUSU
- ÖFKE ile/<> SUSMA/SÜKÛT
( Kızmış olduğunun göstergesidir. İLE/<> Kırılmış olduğunun göstergesidir. )
- ÖFKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< "TEPKİ"
- ÖFKE ile/ve/||/<> TİKSİNME
- ÖFKE ile/ve/> UTANMAK
( Öfke gelir, göz kararır; öfke gider, yüz kızarır. )
( SCHALTER mit SCHALTER mit SCHALTER )
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< YOK SAYILMA
- [ne yazık ki]
ÖFKE ile/ve/||/>/<>/>< ZARAR
( Öfkeyle kalkan, zararla oturur. )
- OFTALMOSKOP/OPHTALMOSCOPE[İng.] değil/yerine/= GÖZ İÇİ GÖRECİ
- ÖGE(UNSUR) ile MUTLAK
( Daha altına inilemeyen. İLE ... )
( ELEMENT vs. ABSOLUTE )
- ÖGE/ÖĞE ile/ve/||/<>/> BİLEŞİK ile/ve/||/<>/> TEK GÖZELİ/HÜCRELİ ile/ve/||/<>/> CANLI ile/ve/||/<>/> ÇOK GÖZELİ/HÜCRELİ ile/ve/||/<>/> İNSAN
( Kimyasal olarak ayrıştırılamayan saf nesneler. İLE/VE/||/<>/> Bir ya da daha fazla ögenin kimyasal olarak birleşmesiyle oluşur. İLE/VE/||/<>/> Bir gözeden oluşan organizmalar. İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Birden fazla gözeden oluşan organizmalar. İLE/VE/||/<>/> ... )
- ÖĞE ile PARÇA
( ELEMENT vs. PART )
- ÖĞE ile SONUNCUL ÖĞE
( CONSTITUENT vs. ULTIMATE CONSTITUENT )
- ÖĞE = UNSUR = ELEMENT[İng., Alm.] = ÉLÉMENT[Fr.] = ELEMENTUM[Lat.] = ELEMENTO[İsp.]
- ÖĞELER, UNSURLAR, ELEMENTLER = CEVÂHİR-İ BASÎTE = ORGANES ÉLÉMENTAIRES
- ÖĞLE VAKTİ ile/ve ÖĞLEDEN ÖNCE ile/ve ÖĞLEDEN SONRA
- ÖĞLE ile/ve/||/<> İKİNDİ
( Gölgesizlik. İLE/VE/||/<> Gün geçişi. )
- ÖĞLE ile ÖYLE
- Öğrencileri DİNLE!!!
- ÖĞRENME ile/ve/<>/yerine ANLAMA
( Yapmak, onu bildiğini göstermektir. )
( Bir şeyi iyi anlayın, ulaşmışsınız demektir. )
( Öğrenmek, bildiğini fark etmektir. )
( Tekrarın etkili olabilmesi için anlamlı bir biçimde ve istekle yapılması gerekir. )
( Okuyarak ve/ya da gözlemleyerek ve/ya da deneyimleyerek. İLE/VE/<>/YERİNE Severek. )
( Understand one thing well, and you have arrived. )
( TO LEARN vs./and/<> MEANING
MEANING instead of TO LEARN )
- ÖĞRENME ile/ve/> DÖNÜŞME
( TO LEARN vs./and/> TRANSFORMATION )
- ÖĞRENME ve/<> EKSİKLİK
( Öğrenebilmek için eksiklik -ve de eksikliğinin farkındalığı- gerekir. )
- ÖĞRENME ile/ve/değil/yerine KOŞULLANMA
( DISCIPULUS: ÖĞRENME/LEARNING | DISCIPULA: DÜZEN TAKİBİ/MAINTAINANCE OF ORDER
[not] LEARNING vs./and/but CONDITIONING
CONDITIONING instead of LEARNING )
- ÖĞRENME ile/ve/||/<>/> PAYLAŞMA
- ÖĞRENME ile/ve/değil/<> SÜZME
- ÖĞRENME'DE:
KLASİK ile/ve EDİMSEL ile/ve PEKİŞTİRME ile/ve BİLİŞSEL ile/ve BİLGİSAYAR YARDIMIYLA
- Öğrenmek için DİNLE!!!
- [ne yazık ki]
ÖĞRENMEME ve/||/<>/> ÖĞRENİLEN YANLIŞLARDAN VAZGEÇMEME ve/||/<>/> YENİDEN ÖĞRENMEME
- ÖĞRETİ = DOCTRINE[İng., Fr.] = LEHRE[Alm.] = DOCTRINA < DOCERE:ÖĞRETMEK[Lat.] = DOCTRINA[İsp.]
- ÖĞRETİM BİLGİSİ = FENN-İ TALİM-Ü TEDRİS = DIDACTICS[İng.] = DIDACTIQUE[Fr.] = DIDAKTIK[Alm.] = DIDACTICA[Lat.] = DIDASKEIN[Yun.] = DIDÁCTICO/CA[İsp.]
- Öğretmek için DİNLE!!!
- Öğretmeni DİNLE!!!
- ÖĞÜT ile/ve/||/<>/> ESİNLENME
- OJE[Fr. < ONGLÉ] değil/yerine/= TIRNAK PARLATICISI
- OK vs. DONE
- ÖKARYOT/EUKARYOTE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEKLİ
- GÖZE/HÜCRE:
ÖKARYOT ile PROKARYOT
(
)
(
)
( Çekirdeği olan. İLE Çekirdeği olmayan. )
- ÖKE = DÂHİ = GENIUS[İng.] = GÉNIE[Fr.] = GENIE[Alm.] = GENIUS < GIGNO:YARATIYORUM[Lat.] = GENIO[İsp.]
- ÖKELİK = DÂHİLİK = GENIALITÉ[Fr.] = GENIALITÄT[Alm.]
- OKKA/KIYYE[Ar.] ile HOKKA
( Eski bir ağırlık ölçüsü birimi. (1283 gr.) (400 Dirhem = 1 Okka) )
- OKLÜZİV/OCCLUSIVE[İng.] değil/yerine/= TIKAYICI
- ÖKSE ile ÖKSEOTU
( Ökseotu saplarından ya da çobanpüskülü kabuklarından çıkardan yapışkan macun. | Erkekleri kendine bağlamasını bilen çok alımlı kadın. İLE Ökseotugillerden, elma, armut, ıhlamur, kiraz, erik gibi ağaçların dalları üzerinde asalak olarak yaşayan, üzüme benzer yemiş veren, saplarından ökse çıkarılan zararlı bir bitki. )
( ... cum VISCUM ALBUM )
- OKSİDASYON/OKSİTLE(N)ME/OXIDATION[İng.] değil/yerine/= YÜKSELTGE(N)ME
- OKSİDATİF/OXIDATIVE[İng.] değil/yerine/= OKSITLEYEN
- OKSİJENİZASYON/OXYGENATION[İng.] değil/yerine/= OKSİJENLENME
- OKSİTANYA ile/ve/> TOULOUSE
( XII. yüzyılda, Paris'teki kralın yasalarına uymayan baronlarının egemenliğinde yaşamış olan coğrafya. İLE/VE/> Oksitanya'nın merkezi ve Fransa'nın dördüncü büyük şehri olan Toulouse'nin bir başka adı da, "Pembe Kent"tir.[Bu kent, gün doğumunda pembe, öğlen kırmızı, gün batımında ise leylak rengi alırmış.]
[Oksitanya'da yaşayan halk, OC diye adlandırılıyor.]
[Kendilerine özgü, yine OC dili adına bir dil konuşuyorlar. Toulouse'da, tüm sokak adları hem Fransızca, hem de OC dilinde yazılıyor.]
Toulouse'a, 1460-1500 yılları arasında altın çağını yaşatan ve tekstil sanayisinde kullanılan mavi rengi sağlayan bitkinin adı "Pastel"dir.[Güney Amerika'dan gelen İndigo bitkisi, pastelin ününü sona erdirmiş.] )
- OKSİTLENME ile/||/<> İNDİRGENME
( Oksitlenme elektron verme, indirgenme elektron almadır )
( Formül: Fe→Fe²⁺+2e⁻ İLE Cu²⁺+2e⁻→Cu )
- OKSU YAPRAK = VARAK-I SEHMÎ = FEUILLE SAGITTÉE
- OKUL = BOŞ ZAMAN ([Yun.] SCHOLé = [eski İng.] SCOL = OKUL = ...
( SCHOLA )
- OKUL[Yun. < SCHOLE] ile KONSERVATUVAR[Fr. < CONSERVATOIRE]
( ... İLE Müzik, tiyatro ve bale öğretiminin yapıldığı okul. )
- OKUMA:
DOĞRUSU ile/ve/||/<>/> GÜZELLEŞTİRME
- OKUMA ile/ve/değil HECELEME
( [not] READING vs./and/but SYLLABLING )
- ÖKÜZGÖZÜ ile BOĞAZKERE
- OKYANUS/FELEK/MUHÎT[< HAVT] değil/yerine/= ÇEVRE
( Herşeyi kuşatan. )
- OLA DA BİLİR, OLMAYA DA BİLİR değil OLABİLİR DE, OLMAYABİLİR DE
- OLABİLDİĞİNCE ile/ve "ALABİLDİĞİNCE"
- OLABİLDİĞİNCE ile/ve ALABİLDİĞİNE
- Olabilir! de DİNLE!!!
- OLABİLİTE değil OLASILIK
- OLANAK ile/ve/değil/<>/> ÇÖZÜLME
- OLANAK = İMKÂN = POSSIBILITY[İng.] = POSSIBILITÉ[Fr.] = MÖGLICHKEIT[Alm.] = POSSIBILITAS, POTENTIA[Lat.] = POSIBILIDAD[İsp.]
( İMKÂN: Mekân yaratmak. )
- OLANAKSIZLIK ile/değil İZİN VERMEME
( [not] IMPOSSIBILITY vs./but NOT TO ALLOW )
- OLAP/ON-LINE ANALYTICAL PROCESSING[İng.] değil/yerine/= ÇEVRİMİÇİ ÇÖZÜMLEYİCİ İŞLEME
- ... OLARAK KALMAMASI KOŞULUYLA ile ... OLMAMAK/KALMAMAK ÜZERE
- OLASILIK = İHTİMALİYET = PROBABILITY[İng.] = PROBABILITÉ[Fr.] = WAHRSCHEINLICHKEIT[Alm.] = PROBABILITAS[Lat.] = PROBABILIDAD[İsp.]
- OLASILIK ile/ve KUVVE
- ÖLÇEK/LENDİRME ile/ve/||/<>/>/< BİRİM/LENDİRME
- ÖLÇEYİĞLE değil ÖLÇEĞİYLE(< ÖLÇEĞİ İLE)
- ÖLÇME ile/ve/||/<> ÖLÇÜMLEME
- ÖLÇÜ EKSİKLİKLERİNDE:
İMÂLE ile/ve/<> ZİHAF ile/ve/<> MED ile/ve/<> VASL(ULAMA) ile/ve/<> KASR ile/ve/<> SEKT-İ MELİH
( Kısa olan hecenin, uzun okunması. İLE/VE/<> Uzun hecenin, kısa okunması. İLE/VE/<> Bir tam sesi, birbuçuk sese yükseltmek. İLE/VE/<> Sessizle biten sözcüğün, sesliyle başlayan sözcüğe bağlanması. İLE/VE/<> Sessizle biten sözcüğün, sesliyle başlayan sözcüğe bağlanması. İLE/VE/<> Uzun heceyi, inceltmek. İLE/VE/<> Kısa hecelerin, birleşerek, uzun hece oluşturması. )
( )
- ÖLÇÜ ile/ve/||/<> DERECE
( MEASURE vs./and/||/<> DEGREE )
- ÖLÇÜ = MEASURE[İng.] = MESURE[Fr.] = MAß[Alm.] = MISURA[İt.] = MEDIDA[İsp.]
- ÖLÇÜ ile/ve/||/<> YEĞLEME
- ÖLÇÜDE:
HECE ile/ve/<> SERBEST ile/ve/<> ARUZ
( )
- ÖLÇÜLÜ ile/ve/||/<> ÖLÇÜ İLE
- ÖLÇÜLÜLÜK ile/ve/<> DENGE
( MODERATION vs./and/<> BALANCE )
- ÖLÇÜ/T ile/ve/değil/<> ÇERÇEVE
- ÖLÇÜT ile/ve/||/<> GEREKÇE
- ÖLÇÜT = MISDAK, MİYAR, KISTAS = CRITERION[İng.] = CRITÉRIUM, CRITÈRE[Fr.] = KRITERIUM[Alm.] = KRITERION < KRINEIN:AYIRMA, YARGILAMA[Yun.] = CRITERIO[İsp.]
- ... OLDUĞU HALDE ile/ve/değil/yerine ... OLMASINA KARŞIN
- ... OLDUĞUNDA / GEREKTİĞİNDE ile/değil ... OLURSA / GEREKİRSE
- ÖLDÜĞÜNDE değil/yerine NEFSİN ÖLÜMÜ TADDIĞINDA
- ... OLDUĞU SEBEBİYLE değil ... OLMASI NEDENİYLE
- OLDUKÇA ile İYİCE
- ÖLDÜRME ile !KIYA/!CİNAYET[Ar.]
( )
- ÖLDÜRME ile/ve/||/<> YOK ETME
- ÖLE" değil ÖYLE
- OLGU ile OLGU HAKKINDAKİ DÜŞÜNCE
( FACT vs. IDEA ABOUT FACT )
- OLGUNLAŞMANIN SAĞLADIKLARI:
"KALPTE" ile/ve/||/<>/> ANLIK'TA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<>/> YAŞAMDA
( Duyarlılık kazandırır. VE/||/<>/> İşleklik ve işlevsellik sağlar. VE/||/<>/> Huzur sağlar/sunar. )
- OLGUSALLIK = REALITY[İng.] = RÉALITÉ[Fr.] = REALITÄT[Alm.] = REALITATIS[Lat.]
- OLİMPİYAT SONUÇLARI[2016]:
ÜLKELER ve/ne yazık ki/>< TÜRKİYE
(
)
( Türkiye, 1 altın, 3 gümüş, 4 bronz olmak üzere toplam 8 madalyanın sahibi oldu. )
- OLİVİN/PERİDO(T)[Fr.] ile ZEBERCET/KRİZOLİT[Fr. < CHRYSOLITE]
( Sarımsı yeşil renkli, cam parıltılı, magnezyum ve demirli silikat. İLE Değerli olan olivin. )
- OLMADAN ÖNCE OLSUN DİYE ve/||/<> ÖLMEDEN ÖNCE ÖLSÜN DİYE
- OLMAYANA ERGİME ile/ve/||/<> SAÇMA OLANA İNDİRGEME
- OLSUN ile/ve/||/<> OLUR (ÖYLE)
- OLTP/ON-LINE TRANSACTION PROCESSING[İng.] değil/yerine/= ÇEVRİMİÇİ KAYIT İŞLEME
- ÖLÜ değil NEYYİD(E)
- ÖLÜMCÜL HASTALIKLARIN ÖĞRENİLMESİNDE:
REDDETME ile/ve/<>/> ÖFKE ile/ve/<>/> PAZARLIK ile/ve/<>/> DEPRESYON ile/ve/<>/> KABUL
( DENIAL vs./and/<>/> ANGER vs./and/<>/> BARGAIN vs./and/<>/> DEPPRESSION vs./and/<>/> ACCEPTANCE :ON TERMINAL PATIENT )
- OLUMLAMA ile DESTEKLEME
( AFFIRMATION vs. TO SUPPORT )
- Olumlu anlamda DİNLE!!!
- OLUMLU = MÜSPET, VÜCUBİ = POSITIVE[İng.] = POSITIF[Fr.] = POSITIV[Alm.] = POSITIVO[İsp.]
- OLUMSAL = MÜMKÜN = CONTINGENT[İng., Fr.] = KONTINGENT, ZUFÄLLIG[Alm.] = CONTINGENS[Lat.] = CONTINGENTE[İsp.]
- OLUMSALLIK = MÜMKÜNÂT = CONTINGENCY(ing.,) = CONTINGENCE[Fr.] = ZUFÄLLIGKEIT[Alm.] = CONTINGENTIA[Lat.]
- OLUMSUZ = MENFİ = NEGATIVE[İng.] = NÉGATIF[Fr.] = NEGATIV[Alm.] = NEGATIVO[İsp.]
- OLUMSUZDAN "BESLENME" ile/değil/yerine OLUMLUDAN "BESLENME"
( [not] FEEDING BY NEGATIVE vs./but FEEDING BY POSITIVE
FEEDING BY POSITIVE instead of FEEDING BY NEGATIVE )
- OLUMSUZLAMA, DEĞİLLEME = NEGATION, DENIAL[İng.] = NÉGATION[Fr.] = NEGATION[Alm.] = NEGATIO[Lat.]
- OLUMSUZLAMA ve/> BELİRLEME
( LÂ İLÂHE ve/> İLLALLAH )
( NEGATION and/> DETERMINATION )
- OLUMSUZLAMA ile DEĞİLLEME
( NEGATORY vs. NEGATION )
- OLUMSUZLAMA ve/> ÖZNE
( Olumsuzlama, öznedir. )
( AFFIRMATION and/> SUBJECT
Affirmation is subject. )
- OLUMSUZLAMA ile/ve ÖZNE
- OLUMSUZLUKLARI/OLUMSUZLUKLARDAN:
"BESLE(N)ME" ile/ve/<> "BEZE(N)ME"
- OLUMSUZLUKTA/HASTALIKTA:
"İLERLEME" ile/değil/yerine İYİLEŞME
- ÖLÜRSE/M" değil ÖLÜNCE
- OLUŞ = SAYRURET, TEKEVVÜN = BECOMING, GENESIS[İng.] = DEVENIR, GENÉSE[Fr.] = WERDEN, GENESIS[Alm.] = FIERI < IN FIERE: OLUŞ HALİNDE[Lat.] = GENESIS[Yun.]
( Kesintisiz/sürekli doğuş. )
- OLUŞMA ile/ve/değil BELİRME
- o.m.[Lat. < OMNI MANE] değil/yerine/= HER SABAH
- OMBELLIFÈRES = SAYVÂNÎYE
- OMT/OBJECT MODELING TECHNİQUE[İng.] değil/yerine/= NESNE MODELLEME TEKNİĞİ
- ÖN BEYİN'DE:
TALAMUS ile/ve HİPOTALAMUS ile/ve LİMBİK SİSTEM ile/ve BEYİN KABUĞU
( Talamus, duyu organlarından gelen sinir hücrelerinin beyin kabuğuyla olan ilişkisini sağlar. )
( Hipotalamus, en çok araştırılan beyin kısımlarından biridir. Büyüklüğü küçük bir kesme şeker kadar olmasına karşın, gördüğü işlemler son derece önemli ve değişiktir. Heyecanların ve arzuların denetlendiği merkezdir. Eşeysel davranış, yeme-içme bu merkezce denetlenir. )
( Limbik sistem beyin sapının yukarı kısmıyla ön beyin arasında yer alan sinir hücresi ağından oluşur. Heyecan yaşantısı, saldırma ve kaçma davramışlarıyla ilişkisi vardır. )
( THALAMUS vs./and HYPOTHALAMUS vs./and LIMBIC SYSTEM vs./and CEREBRAL CORTEX )
- [ON] EVERYTHING/PLACE vs. [ON] NOTHING/PLACE
- ÖN ÖDEME ile TAKSİT
( ME'HÛZÂT: Alınan para. | Alınan paranın defterde yazıldığı hane. )
- o.n/omn. noct.[Lat. < OMNI NOCTE] değil/yerine/= HER GECE
- ON :/yerine ÜZERİNDE, -DE
- ONA AİT ile/ve/değil/yerine ONUN ÜZERİNE
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(31/46)
(1996'dan beri)