E ile biten FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(23/46)
- KAHPE[Ar. < KAHBE] ile DÖNEK/CAYGIN/KAYPAK
( Fahişe/orospu. İLE İnanç ve düşüncesini değiştiren, sözüne güvenilmeyen kişi. )
- KAHVE BAHÇE/KAĞA BAHÇE :
( Maden Mahallesine eski yoldan gidildiğinde, kısa yokuşun bitimindedir. Alt kısmından Teknecik deresi (Derenin üstü kapatılmıştır) vardır. Çok eskiden Kahvebahçe denilen ve zaman zamanda halk dili ile Kağabahçe olarak söylenen bu yerde açık hava kahvesi (Çay bahçesi) bulunduğu için bu isimle anıldı. Ağaçlık ve yeşil alan olduğu için mahallenin mesiresiydi. Zamanla özelliğini, mesireliğini kaybetti. Son yıllarda bir süre kurban satış yeri olarak kullanıldı. )
- KAHVE değil/yerine ELMA
( Elma, kahveden daha fazla uyku açıcıdır. )
- KAHVE ile/ve/||/<>/> KAHPE/KAHBE
- KAİDE değil/yerine/= DURAÇ/TABAN/AYAKLIK
- KÂİDE ile/||/<> EZEC[Ar.]/TONOZ[Yun.]
( Taban. İLE/||/<> Tuğla ve harçla örülmüş, alttan obruk, yarım silindir biçiminde tavan örtüsü. )
- KAİDE[Ar.] değil/yerine/= KURAL
- KAİDE değil/yerine/= KURAL
- KAİME ile/||/<>/> DARPHANE
( Kâğıt para ya da hazine bonosu. İLE/||/<>/> Para ve değerli kâğıt basılan yer. )
( MUKATAA: Osmanlı maliye tarihinin en önemli konularından biri, devlet harcamalarında finansman aracı olan Mukataa Kurumudur.[Osmanlı maliyecileri, bu kurum aracılığıyla devletin nakit gereksinimi karşılama, iç borçlanmayı sağlama ve özel sektörü finansman sürecine katma amacını öngörmüşlerdir. Hazînenin gelir kaynaklarından biri, Devlet'e âit bir arâzi ya da gelirin bir bedel karşılığında kiraya verilmesi ya da geçici olarak devredilmesidir. Devlete gelir getiren kaynakları kiralayanlara ise "mültezim" adı veriliyordu. Mukâtaanın önemine göre, mültezim, bir birey olabileceği gibi, bir ortaklık da olabilmekte ya da birkaç mukâtaa topluca bir mültezime verilmekteydi. Ayrıca mukataa topraklarının gelirleri doğrudan hazineye aktarılmaktaydı.] )
- KAKAFONİ[Fr.]/TENÂFÜR[Ar.] değil/yerine/= KAKIŞMA, DÜRTÜŞME, İTİŞME
- Kâl için DİNLE!!!
- KALA ile KALA[>< GEÇE]
( Zaman. )
- KÂLÂ[Fars.] ile KÂLE[Fars.] ile KAL'A[Ar. çoğ. KILÂ'][Fars.]
( Kumaş. | Anamal, sermaye. | Ev eşyası. İLE Kumaş. | Kelek, ham kavun. İLE Kale, hisar. | Bir şeyin aslının, temelinin, güvenliğinin sürdürüldüğü nesne.[O eser, ilmin kal'asıdır.] )
( SUIDAS[Σοῦδα]/SOUDA(SUDA):
10. yüzyılda Bizans'ta yazılmış Antik Akdeniz dünyası ile ilgili bilgi veren dev ansiklopedidir. 30.000 tanım içerip, ansiklopedik sözlük biçiminde yazılmıştır; pek çok eskiz kaybolmasına rağmen kimi kısımlar Ortaçağ Hristiyan derleyicileri tarafından muhafaza edilmiştir. Suda isminin kökeninin muhtemelen[1] Bizans Yunancasında "kale", "hisar" manasına gelen souda kelimesinden geldiği düşünülmektedir. )
- KALAMİN[Fr. < CALAMINE] ile KALAMİT[Fr. < CALAMITE]
( Doğada az bulunan, güç işlenen, hidratlı çinko silikat. | Havada, yüksek ısıda işlenen metal parçaların yüzeyinde oluşan oksit katmanı. İLE Piroksenlere yakın siyah, esmer, yeşil renkli bir silikat grubu. )
- KALB ve/<> LÂTİF/E
- Kalbin için DİNLE!!!
- KALDIRMA:
KORUMA ile/ve/||/<> YOK ETME
( KATERGEIN )
- KALDIRMAK ile/değil/yerine İYİLEŞTİRME
- KALDIRMAK ile/değil/yerine YAY(IL)ARAK GÖSTERMEME/GÖRÜNMEME
- KALE ile/ve/||/<> AHMEDEK
( ... İLE/VE/||/<> Bir kalede, dıştaki sur duvarına bitişik, iç kale. )
- KALE ile/ve/||/<> HİSAR
- KALE ile/değil KÂLE (ALMAK/ALMAMAK)
- KALE[Ar. < KAL'A]/KERMEN ile KALEBENT
( Düşmanın gelmesi beklenilen yollar üzerinde, askerî önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda güvenliği sağlamak için yapılan kalın duvarlı, burçlu, mazgallı yapı, kermen. | Satranç tahtasının dört köşesine dikilen, tahtanın bir tarafından öteki tarafına kadar düz olarak boş hanelerde gidebilen kale biçiminde taş. | Genellikle bir düşüncenin savunulduğu, sürdürüldüğü yer. | Takımla oynanan bazı top oyunlarında topun sokulmasına çalışılan yer. | Denizli iline bağlı ilçelerden biri. | Malatya iline bağlı ilçelerden biri. İLE Kale dışına çıkmamaya hüküm giyen suçlu. )
- KALE değil/yerine/= KORGAN
- KALE ile/ve/||/<> KULE
- KALE ile/ve/||/<>/> RİBAT
( İlk yapı türü. )
( )
- KALICILIK = SUBSISTENCE[İng., Fr.] = SUBSISTENZ[Alm.] = SUBSSISTENTIA[Lat.]
- KALİKS DİŞLERİ = ESNÂN-I KE'S = DENTS DU CALICE
- KALİKS TÜBÜ = ÜNBÛBE-İ KE'S = TUBE DU CALICE
- KALİKS'İN KENARI, KALİKS AĞZI = HÂFFE-İ KE'S = BORDURE DU CALICE
- KALIN >< YUFKA ile/ve/||/<> YOĞUN >< İNCE
( Diklemesine.[On kâğıdın, üst üste konulması.] İLE/VE/||/<> Enlemesine.[On ipliğin, üst üste eğrilmesi.] )
( "(Bir şey) yufka iken (onu) delmek kolaymış, ince olanı (da) kırmak kolay. Yufka, kalın olursa (onu) delmek zormuş, ince, yoğun olursa (onu) kırmak zormuş." )
- KALIP ile/ve KİSVE
- KALIPLAŞMA ile DÜZLEŞME
- KALITATİF/QUALITATIVE[İng.] değil/yerine/= NİTEL
- KALIT/MİRAS ile/ve/||/<> KALITÇILAR/MİRASÇILAR/VERESE[Ar.]
- KALKOJEN[Fr. < CHALCOGENE] ile KALKOLİTİK[Fr. < CHALCOLITIQUE]
( Periyodik dizgede, altıncı öbekteki oksijen, kükürt, selenyum, tellür, polonyum öğelerinin genel adı. İLE Bakırın kullanılmaya başlamasıyla nitelenen [tarih öncesi dönem]. )
- KALORİ[Lat. < CALERE] değil/yerine/= ISIN
( Bir kilogram suyun sıcaklığını, bir derece yükseltmek için gereken ısı miktarı. Normal atmosfer basıncında, ısınma ısısı 15 °C'lik suyunkine eşit olan bir nesnenin, bir gramının sıcaklığını 10 °C yükseltmek için gerekli ısı miktarına eşit olan ısı birimi. | Besinlerin, dokular içinde yanarak gövdenin sıcaklık ve enerjisini sağlama değerlerini gösteren ölçü. )
- KALORİMETRE[Fr.] değil/yerine/= ISIÖLÇER
( Nesnelerin ısınma ısısını ölçmeye yarayan aygıt. )
- KALP (İLE) ve/||/<> DİL (İLE)
( İkrar. VE/||/<> Tekrar. )
- KALPSİ YAPRAK = VARAK-I KALBÎ = FEUILLE CORDIFORME
- KALSIFIKASYON/CALCIFICATION[İng.] değil/yerine/= KİREÇLENME
- KAM' değil/yerine/= EZME, KIRMA; ZAPTETME
- KAMBURLAŞMA değil/yerine/>< DİK/DÜZGÜN DURMA/OTURMA/YÜRÜME
- KAMİ ve/||/<> KAZE
( Tanrı. VE/||/<> Yel/rüzgâr. )
- KAMUFLAJ[Fr./İng. < CAMOUFLAGE] değil/yerine/= GİZLEME/ÖRTME
- KANALİZASYON ve/||/<> HAMAM ve/||/<> KÜTÜPHANE
( Kentin kirini alır götürür. VE/||/<> Gövdenin kiri temizlenir. VE/||/<> Aklın boşlukları/"tozları" alınır. )
( Pis ve atık suların özel kanallar aracılığıyla belirli merkezlerde toplanıp atılmasını sağlayan düzen, lağım döşemi. VE/||/<> Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam. | Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer. VE/||/<> Betiklik/kitaplık. | Betik satılan dükkân, betikevi. )
- KANAMA:
YERLEŞME ile/ve/||/<> ÂDET
( Gebe kaldıktan yaklaşık 10 - 14 gün sonra oluşan az miktarda hafif lekelenme ya da kanama olarak tanımlanır. [Bu durum, gebelikte rahim duvarına yumurtanın yerleşmesi sırasında ortaya çıkar ve genellikle uzmanlar tarafından normal karşılanır.][Döllenmiş yumurtanın rahmin iç tabakasına yapışmasıyla oluştuğu düşünülen hafif bir kanama türüdür.][Genellikle kendi kendine durur ve özel bir tedavi gerektirmez.] İLE/VE/||/<> ... )
- KANATLI MEYVE, SAMARA = SİMÂR-I MÜCENNEHA = SAMARE
- KANCALI İĞNE değil/yerine ÇENGELLİ İĞNE
- KANEPE değil/yerine/= ÇEKYAT
- KANEPE[Fr. < CANAPÉ] ile KANEPE[Fr. < CANAPÉ]
( Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat. İLE Genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan, çeşitli yiyeceklerle süslenen çok küçük ekmek. )
- KANFESE -ile
( Tespih böceği. )
- KANIKSAMA ile/ve SAHİPLENME
( TO BE INURED TO vs./and TO CLAIM )
- KANIT = DELİL = ARGUMENT[İng., Fr., Alm.] = ARGUMENTUM, ARGUERE[Lat.] = ARGUMENTO[İsp.] = APODEIXIS[Yun.]
- KANLI ÇEŞME -ile
( Alibeyköy'dedir. )
- KANON = KANUN, KAİDE = CANON[İng., Fr., İsp.] = KANON[Alm., Yun.]
( Herhangi bir konuda yetkelerin belirlediği seçimler bütünü. | Eşit aralıklarla ilerleyen ancak birlikte değil, art arda duyulan iki ya da daha çok sesin birbirini sürekli taklit etmesiyle oluşan bütün. )
- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER
( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )
( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )
- KANTAR[Ar. < KİNTÂR]/BASKÜL[Fr. < BASCULE] değil/yerine/= TARTI (ARACI)
( Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç. | Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan ve normal olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aracı, el kantarı. | 56,452 kilogram ağırlığında ya da kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi. )
- KANTAT[Fr. < CANTATE] ile/değil/yerine İLÂHÎ
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir ya da bu şiirin orkestra eşliğindeki tek ya da çok sesli bestesi. )
- KANTİN[Fr. < CANTINE] -/
( Kışla, fabrika, okul vb. yerlerde yiyecek ve içecek maddelerinin satıldığı yer. | Bu gibi kurumlarda işletilen ve yalnız o kuruma bağlı kimselerin yemek yediği lokanta. )
- KANTITATİF/QUANTITATIVE[İng.] değil/yerine/= NICEL
- KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME(KHK) ile/ve/değil/yerine/||/<> YASA
- KANUN ile NÜZHE
( ... İLE Kanuna benzer bir saz. )
- KAP[Fr. < CAPE] ile KAP ile KÂP/KÂB[Ar.]
( Giysi. İLE Mahfaza. İLE Aşık kemiği. )
( Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi. | Kadınların giydiği kolsuz üstlük. İLE İçi gaz, sıvı ya da katı herhangi bir nesneyi alabilen oyuk nesne. | Kap kacak. | Türlü şeylerin taşınması ya da saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb. | Kapak, cilt. İLE Aşık kemiği. )
- KAPAKLI KAPSULA = SİMÂR-I SAVNÎYE = PYXIDE
- KAPASITANS/CAPACITANCE[İng.] değil/yerine/= YÜKLENİM
- KAPASİTE[Fr./İng. CAPACITY] değil/yerine/= SIĞA/YETENEK/YETİ
( Bir kondansatörün, elektrik yığma sınırı. )
( Bir şeyi içine alma, sığdırma sınırı, kapsama gücü, sığa. | Belirli bir alana sığabilecek kişi ya da nesne sayısı. | Bir işletmenin üretim miktarı. | Bir kondansatörün elektrik yığma sınırı, sığa. | Anlama, kavrama yeteneği. )
- KAPASİTE ile "DURUM"
( CAPACITY vs. "STATE" )
- KAPASİTE ile POTANSİYEL
( SIĞA/YETENEK ile İÇKİN )
- KAPASİTE değil/yerine/= SIĞA/SIĞARLIK
- KAPI ile DERVAZE
( ... İLE Şehir ve kale kapısı. )
- KAPI ile/ve SÖVE
( ... İLE/VE Kapının yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. )
- KAPIKULE ile KAPIKULE
( Eski kale ve saraylarda iki yanında korunma kuleleri bulunan anıtsal kapı. İLE Edirne'deki sınır kapımızın bulunduğu ilçe. )
- KAPILANMA ile/ve/||/<> SABİTLENME
- KAPİTALİSTLEŞME ile/ve/||/<> ULUSLAŞMA ile/ve/||/<> BİREYLEŞME
( Kâğıt para. İLE/VE/||/<> Gazete. İLE/VE/||/<> Roman. )
- KAPİTALİZM:
ÜRÜN ÜRETME değil/ne yazık ki/>< MÜŞTERİ ÜRETME
- KAPİTULUM = EZHÂR-I KIMMÎYE = CAPITULE
- KAPORTA[İt. < BOCCAPORTA] ile/ve/||/<> KAROSER[Fr. < CARROSSERIE] ile/ve/||/<> TAMPON[Fr. < TAMPON]
( Otomobilde, kaput ya da ön kapak. | Motorlu taşıtları örten, genellikle sacdan yapılmış dış bölüm. | Gemi içinin aydınlanması ve hava alması amacıyla güvertede açılmış bulunan camekânlı yer. | Kişinin yüz, giysi, ayakkabı vb.nden oluşan dış görünümü. İLE/VE/||/<> Otomobilde, mekanizmayı oluşturan motor, makine, tekerlek, şasi vb. bölümlerin dışında kalan, görünen dış bölüm. İLE/VE/||/<> Bir deliği kapamaya yarayan, herhangi bir nesneden yapılmış büyük tıkaç. | Bir darbenin şiddetini azaltmaya yarayan, içi yumuşak nesneyle dolu şey. | Çarpışmaların etkisini azaltmak için vagonların, otomobillerin ön ve arkalarında bulunan donanım. | Kanı silmek, durdurmak için kullanılan gazlı bez yumağı ya da sterilize edilmiş pamuklu özel parça. | Bir darbenin, çatışmanın şiddetini azaltan etken. )
- KAPRİS[Fr./İng. CAPRICE] ile GURUR
( Geçici, düşüncesizce, değişken istek. | Huysuzluk. İLE Kendini beğenme, büyüklenme, benlik, kibir. | Övünme. Kurum, çalım. )
( CAPRICE/WHIM vs. PRIDE )
- KAPSAYAN ANNE ile/ve/||/<> NESNEL ANNE
- KAPSÜL[Fr. < CAPSULE] -/
( Ateşli silahlarda, horozun ya da iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça. | Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap. | Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap. | Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal ya da plastik araç.| Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı ya da ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç. | Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk. | Bir örgeni ya da yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar. | Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde. | Şişe kapağı. )
- KAPUT[Fr. < CAPUTE] ile KAPUT
( Asker paltosu.| Otomobil, kamyon vb. motorlu taşıtlarda motoru örten açılır kapanır biçimdeki kapak. | Prezervatif. İLE İskambilde el vermeden yenme. | Kötü, bozuk, işe yaramaz. )
- KAPUZ ile/ve AKABE ile/ve MUHAK
( Dar ve derin geçit. İLE/VE Tehlikeli geçit. İLE/VE Dağ geçidi. )
- KARA DELİK ile BEYAZ CÜCE
( Çok büyük kütleli yıldızların çökmesiyle oluşan, ışığın bile kaçamadığı bölge. İLE Düşük kütleli yıldızların yaşamının son evresinde oluşan yoğun ve küçük yıldız. )
- KARA ENERJİ ile/ve KARA MADDE
- KARA KARA DÜŞÜNME(NSH) ile/değil/yerine DÜŞÜNME
- KARA TOPRAK ile/=/||/<> BİLGE
- KARACA KURUCA ve/fakat/||/<>/> GÖNLÜME GÖRECE
- KARAGÖZ OYUNUNDA:
MUHÂVERE ile/ve/<> FASIL
- KARAKTER[Fr., İng. < CHARACTER < Yun.]/SECİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖZYAPI/IRA/İMCETÜR
- KARAKTER = SECİYE, HASİSA = CHARACTER[İng.] = CARACTÈRE[Fr.] = CHARAKTER[Alm.] = KHARAKTER < KHARASSEIN[Yun.] = CARÂCTER[İsp.]
- KARANFİLSİ KOROLLA, KARANFİL ÇİÇEĞİNDEKİ GİBİ BİR KOROLLA = TÜVEYC-İ KARANFİLÎ = COROLLE CARYOPHYLLÉE
- KARANLIK ENERJİ ile/||/<> KARANLIK MADDE
( Karanlık enerji evrenin hızlanan genişlemesi İLE karanlık madde çekim kuvveti uygular. Karanlık enerji evrenin %68'i İLE karanlık madde %27'sidir. Karanlık enerji itici İLE karanlık madde çekici etki yapar. )
( Saul Perlmutter tarafından 1998 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1959-) (Ülke: ABD) (Alan: Astrofizik) (Önemli katkıları: Evrenin hızlanan genişlemesi, karanlık enerji kanıtı, Nobel Ödülü (2011)) )
- KARANLIK MADDE ile/||/<> BARYONİK MADDE
( Karanlık madde ışık yaymaz ve soğurmaz İLE baryonik madde normal atomik maddedir. Karanlık madde evrenin %27'si İLE baryonik madde %5'idir. Karanlık madde sadece yerçekimi etkisi İLE galaksi dönme eğrilerinde gözlenir. )
( Fritz Zwicky tarafından 1933 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1898-1974) (Ülke: İsviçre/ABD) (Alan: Astrofizik) (Önemli katkıları: Karanlık madde kavramı (1933), süpernova sınıflandırması, galaksi kümesi gözlemleri) )
- KARANLIK MADDE ile/||/<> KARANLIK ENERJİ
( Karanlık madde çekim kütlesi %27 İLE karanlık enerji itici %68. )
( Formül: Kütle İLE vakum enerjisi )
- KARANLIK MADDE ile/||/<> KARANLIK ENERJİ (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)
( Karanlık madde çekim, karanlık enerji itme yapar )
( Formül: %27 madde İLE %68 enerji )
- KARANLIK ile/değil GÖLGE
( ... İLE/DEĞİL Göreli karanlık. )
- KARAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCE
- | KARATE[Jp.] ile/ve/||/<> TEKVANDO[Korece] ile/ve/||/<> JUDO[Fr. < JIUJITSU(Jp.)] ile/ve/||/<> KUNGFU |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
AIKIDO
( Ayak ve yumruk vuruşları üzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüş yöntemi. İLE/VE/||/<> El ve kol vuruşlarından çok, ayak ve tekme tekniklerine önem veren, Uzak Doğu'ya özgü dövüş sanatı. İLE/VE/||/<> Jiujitsudan gelişmiş, tutmalara, fırlatmalara, hareketsiz bırakmalara dayanan, Japon kökenli silahsız yapılan dövüş sporu. İLE/VE/||/<> Kendini savunma temeline dayalı Çin kökenli spor.
İLE/VE/||/<>
Anatomi ve fizyoloji bilgisiyle saldırganın hareketini ve enerjisini kendine yansıtarak ve etkisiz duruma getirerek savunma bilgisi, felsefesi ve sporu.[AI-KI-DO: Evrensel enerjiyle uyumlanma yöntemi.] )
- KARAVAN[Fr. < CARAVANE] ile KARAVANA[İt. < CAROVANA]
( Bir otomobilin arkasına takılan, hem taşıt hem konut olarak kullanılan üstü kapalı araç. İLE Genellikle orduda yemek dağıtımında kullanılan büyük metal kap. | Bu kaptan dağıtılan yemek. | İnce, yassı elmas. | Atış taliminde hedef tahtasını bile vuramama. )
- KARAVELE/KARAVELA[İt. < CARAVELLE] ile/ve/<>/> KARAKA
( Yelkenli keşif gemisi. Büyük deniz teknesi. | Gemilerde denizcilik kurallarına aykırı durum. İLE/VE/<>/> Büyük, yelkenli gemi. )
- KARBON[Fr. < CARBONE] ile KARBOKSİL[Fr. < CARBOXYLE]
( Atom numarası 6, atom ağırlığı 12 olan, doğada elmas, grafit gibi billurlaşmış ya da maden kömürü, linyit, antrasit gibi biçimsiz olarak bulunan, canlı varolanların aslını oluşturan ve yandıktan sonra kömür durumuna geçen öğe.[simgesi C] İLE Organik asit öbeğinde bulunan, -COOH formülündeki tek değerli kökler. )
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- KARBON ile KARBONİFER[Fr. < CARBONIFÈRE]
( ... İLE Karbon dönemi. )
- KARBON[Fr. < CARBONE] ile KARBONİT[Fr. < CARBONITE]
( Atom numarası 6, atom ağırlığı 12 olan, doğada elmas, grafit gibi billurlaşmış ya da maden kömürü, linyit, antrasit gibi biçimsiz olarak bulunan, canlı varolanların aslını oluşturan ve yandıktan sonra kömür durumuna geçen öğe.[simgesi C] İLE Karbon öbeğinden, yalın nesne. )
- KARBONİL[Fr. < CARBONILE] ile KETON[Fr. < CETON]
( Birleşme değeri 2 olan karbonmonoksit. İLE Karbonil grubuna iki alkil kökünün bağlanmasıyla türeyen birleşik. )
- KARBONLAMA ile KARBONLAMAK/KARBÜRLEME
( Çeliğe karbon verme işlemi. İLE Bir maden ya da alaşımı karbon bakımından zenginleştirmek. )
- KARBÜR[Fr. < CARBURE] ile KOHENİT[Fr. < COHENITE]
( Karbonun başka bir öğeyle birleşmesinden oluşan nesne. İLE Gök taşlarında bulunan demir, nikel ve kobalt karbür. )
- KARDEŞLİK ve/||/<>/< ÖZGÜVEN (İLE)
- KARDEŞSİNİZ":
KAVGADA ile EVLİLİKTE
- KARE[FR. < CARRÉ] değil/yerine/= DÖRDÜL
- KARE ve HALK
- KARE ile/ve/||/<> KAREKÖK
( Kenarları ve açıları birbirine eşit olan dörtgen, dördül, murabba. | Bu biçimde olan. | İskambil oyunlarında aynı türden dört kâğıdın biraraya gelmesi. İLE Karesi verilen bir sayıya eşit olan sayı. )
- KARE değil PARABOL
- KARELEME ile KARELEMEK
( Karelemek. | Bir resmin, büyülterek ya da küçülterek benzerini çıkarma yöntemi. | Herhangi bir çokgenle eş değerli bir kare çizme. | Eş değer bir kare ile hesaplama. İLE Karelere ayırmak. | Bir resmi büyültme ya da küçültme işleminden sonra asıl örneğin oranlarını kopyasında da elde etmek için bir resmi eşit sayıda karelere ayırmak. )
- KARGAŞA ile/ve ÇATIŞMA/ARBEDE[Ar.]["ARBADE" değil!]
( TUMULT/ANARCHY vs./and ROW )
- KARİDES ile ÇEKİRGE
( Denizde. İLE Karada. )
( ... ile MELÂH )
- KARİKATÜR[Fr. < CARICATURE] değil/yerine/= DÜŞÜNÇİZİ
- KARIN ile MİDE[Ar.]["MİĞDE" değil!]
( ... ile KURSAK[Halk dilinde] )
( KURSAK: Kuşların yemek borusu üzerinde bulunan, yiyeceklerin toplandığı torba biçiminde şişkin örgen. | Böceklerin ve solucanların sindirim kanallarında bulunan, kuşların kursağına benzeyen yapı. )
( İnsan ve hayvanlarda, gövdenin, kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi. | Dölyatağı. | Bazı şeylerde, şiş ve iç bölüm. | Mide. | [mecaz] İç, gönül, akıl, kafa. | Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda, en büyük genlikle titreşen noktalar. İLE Omurgalılarda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında, besinlerin, sindirime hazır duruma getirildiği, omurgasız hayvanlarda, sindirim kanalının bu bölgeye karşılık olan bölgesi. | [mecaz] Karın, karın bölgesi. | [mecaz] Yemek yeme isteği. )
( ... ile RÂC )
( ABDOMEN vs. STOMACH )
( BUK ile MAGE )
- KARINCA ile KARAİĞNE
( ... İLE Bir tür iğneli karınca. )
- KARÎNE ile DELİL
- KARIŞMAK:
NE YAPMAYACAĞI/NA / SÖYLEMEYECEĞİ/NE ile/değil
NE YAPTIĞINA/SÖYLEDİĞİNE
( Birine, ne yapmayacağını söylemek/anlatmak/göstermek karışmak değildir! ["Karışmak", yapılacak yanlış ya da doğru olan eylem/söz için kullanılabilir ancak.] )
( Kişilerin ne söyleyeceğini ya da yapacağını söylemeye, "müdahale" ya da "karışmak" denilebilir (belki ve çoğu şey için). Fakat ortak olan kavram, ifade, durum, davranış ve tutumlarda, toplumsal birlik, düzenlilik ve sürekliliğin sağlanması için gerektiğinde, hepimizin, birbirimize neyi yapamayacağını/yapmayabileceğini söylemesi kabalık ya da karışmak değildir! )
- KARİYE[< HORA]:
MAHALLE -<
- KARİYER[Fr. < CARRIÈRE] ile KARİYER[İng. < CARRIER]
( Bir meslekte zaman ve çalışmayla elde edilen aşama, başarı ve uzmanlık. İLE Donanımı çok güvenli, polis ya da asker taşıma aracı. )
- KARMA[Sansk.](KAMMA[Palice]) ile KARMA/BLENDING
( Etkinlik. Eylem, özellikle sorumluluğu olan iyi ve kötü eylem. Her hareketin bir öncekine bağlandığı nedensellik döngüsü, uygun nedenlerden oluşan sonuçlar zinciri.
Karma, üç türlüdür:
Sanchita(geçmiş enkarnasyonlardan birikmiş olanlar),
Pararabdha(karma'nın şimdiki yaşamda çözümlenmesi gereken bölümü),
Agami(gelecekte meyvesini verecek olan karma) )
- KARMAŞIK SÖZCÜK ile KARMAŞIK TÜMCE
( COMPLEX WORD vs. COMPLEX SENTENCE )
- KARMAŞIKLIKTA ve/||/<> UYUŞMAZLIKTA ve/||/<> ZORLUKTA | ve/||/<>
SÜREKLİLİKTE
( Yalınlığı bulmak. VE/||/<> Uyumu bulmak. VE/||/<> Çözümü bulmak. VE/||/<> Kendini bulmak/tanımak! )
- KARNE[Fr. < CARNET] değil/yerine/= BELGE
( Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge. | Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge. )
- KARPİT[İng. < CARBIDE] = KARBON + KALSİYUM[CaC2]
( Genellikle sanayide, asetilen gazı çıkarmakta kullanılan, karbonla kalsiyum bileşiği nesne. )
- KARPUZ ile CİMCİME
- KARŞILAŞTIRMA ile/ve BENZETME
( COMPARISON vs./and TO SIMILE )
- KARŞILAŞTIRMA ve BÖLME ve BİRLEŞTİRME
( COMPARISON and TO DIVIDE/SEPARATE and TO UNITE/COMBINE/MERGE )
- KARŞILIKLI = MÜTEKABİL = RECIPROCAL[İng.] = RÉCIPROQUE[Fr.] = REZIPROK[Alm.]
- KARSİNOGENEZ(İS)/CARCINOGENESIS[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞME
- KARŞIT = ZIT = CONTRARY[İng.] = CONTRAIRE[Fr.] = KONTRÄR[Alm.] = CONTRARIUS[Lat.] = CONTRARIO/RIA, OPUESTO/TA[İsp.]
- KARŞITLIK = TEZAT, ZIDDİYET = CONTRARIÉTÉ[Fr.] = GEGENSATZ[Alm.] = CONTRARIETAS[Lat.]
- KART[Fr. < CARTE] ile KARTPOSTAL[Fr. < CARTE POSTALE]
( ... İLE Genellikle dikdörtgen biçiminde ince kartondan yapılmış, bir yüzü resimli, zarflı ya da zarfsız gönderilen posta kartı. )
- KARTUŞ[Fr. < CARTOUCHE] ile/ve/||/<>/> TONER[İng.]
( Sıvı mürekkebi ısıtarak püskürtme işlemiyle. İLE/||/<>/> Mürekkebi toz biçiminde baskıya hazırlayarak. )
- KARYE ile/ve YESRİB
- KARYOSIT/KARYOCYTE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEKLİ GÖZE
- KAŞ ile/ve/||/<> BELCE
( ... İLE/VE/||/<> İki kaş arası. )
- KASA ile/ve/değil/yerine/<>/< KESE
- KASABA değil/yerine/= İLÇE
- KAŞE[Fr. < CACHET] ile KAŞE
( Damga, mühür. | Belirlenmiş sürelerde çalışanlara ödenen ücret. | Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap. İLE Kalın, kışlık bir tür kumaş. )
- KÂSE ile/||/<> SUKURCA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( ... İLE Bir tür kâse. )
- KÂSE ile TABAK
- KÂSE[Fars.] değil/yerine/= TAS
( Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak. | Kalp. )
- KASÎDE ile/ve BAAT
( ... İLE/VE Bir tür kasîde. )
- KASÎDE ile BEYT-ÜL-KASÎD
( ... İLE Kasîdenin en iyi beyti. )
- KASÎDE ile ŞİTÂİYYE
( ... İLE Giriş bölümü kıştan bahseden ya da kış betimlemeleriyle başlayan kasîde. )
- KASITLI (OLARAK) ile/ve/değil/yerine ÖZELLİKLE
- Kaslarını DİNLE!!!
- KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]
( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )
- KATAR[Ar. < KİTÂR] ile MARŞANDİZ[Fr. < MARCHANDISE]
( Tren. | Taşıt dizisi. | Bir arada giden ya da uçan hayvan dizisi. İLE Yük katarı/treni. )
- KATASTROFİZASYON/CATASTROPHİZING[İng.] değil/yerine/= FELAKETLEŞTİRME
- KATEGORİ = DEME
- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE
( [ 2/3/4. dersler...] )
- KATILIM ile/ve/> BÜTÜNLEŞME
( PARTICIPATION vs./and/> INTEGRITY )
- KATILIM ve/||/<> ÜSTLENME
- KATÎYETLE ile MUHAKKAK
- Katılabilmek için DİNLE!!!
- KATKI ile/ve/<>/değil/yerine/|| DEVAM ETTİRME
- KATKI ile/ve/<> GELİŞME
- KATKI ile/ve/<> GENİŞLETME
- KATLANMA ve KİLİTLENME ile/ve/değil/||/<>/< KODLANMA
- KATMANLAŞTIRMA ile/ve DERİNLEŞTİRME
- KATRE/KATRA[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] değil/yerine/= DAMLA
( Damla, damlayan şey. )
- KATRE[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] ile/ve/||/<> ZERRE[Ar.]
( Denizde/deryada. İLE/VE/||<> Güneşte/şemste. )
- KAVAL ile NÂREKE
( ... İLE Karagöz oyununda kullanılan, kamıştan yapılmış, kavala benzer bir müzik aleti. )
- KAVALYE ile KAVALYE[Fr.]
( Eski evlerin çatılarında kullanılan kayrak taşlarını tutmaya, kaymamasına yarayan kama.[kullanılan ağaç, suyu emerek ve şişerek tutan ve su sızdırmayan özellikte] İLE Dansta ve toplantılarda bayanlara eşlik eden bay. )
- KAVÂRİ'[Ar. < KARİA] ile KAVÂRÎR[Ar. < KARÛRE]
( Şiddetli esen rüzgârlar. | Ansızın gelen büyük belâlar. | Kıyâmetler. | Belâdan kurtulmak üzere okunan dualar. İLE Gözbebekleri. | Sırçadan/camdan, bazen de gümüşten yapılan kablar. | Sidik kabları. )
- KAVİM ile/ve/||/<>/< AŞÎRET/BOY ile/ve/||/<>/< KABÎLE ile/ve/||/<>/< AKRABA ile/ve/||/<>/< AİLE
- KAVİS[Ar.]/KURVATÜR/CURVATURE[İng.] değil/yerine EĞMEÇ/YAY
( Yay ya da buna benzer şeylerin biçimi. | Bir eğrinin sınırlı bir bölümü. )
- KAVRAM ile/ve/<> BETİMLEME
( CONCEPT vs./and/<> TO DESCRIBE )
- KAVRAM ile/ve/<> İMGE
( )
( CONCEPT vs./and/<> IMAGE )
- KAVRAM ile İMGE
( İlke. İLE Eylem. )
- KAVRAM ile KARÎNE
- KAVRAM ile/||/<> KÜME
- KAVRAM ve ÖNERME ve ÇIKARIM
( CONCEPT and PROPOSITION and INFERENCE )
- KAVRAM ve SABİTE
( CONCEPT and CONSTANT/STATIC )
- KAVRAM ve/||/<>/= SAF DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME
- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE
( İndirgeme. İLE/VE/<> Çoğaltma. )
( ... İLE/VE/<> Bireşim/tevhid. )
( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir öbek nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE/<> İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )
( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )
( Simge, zâtı/sizi gösterir/işaret eder. )
( Olanı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklılığı gösterir. )
( Reduction. VS./AND/<> Increase. )
( CONCEPT vs./and/<> SYMBOL )
- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE
( İndirgeme. İLE/VE Çoğaltma. )
( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )
( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )
( Olan'ı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklı olan'ı gösterir. )
( Olguyu açıklar. İLE/VE "Kişisel deneyimler"i ansıtan ve her bireyde farklı yansımaları işaret eden bir özellik gösterir. )
( Kavramsal düşünme, öğrenmeye ve belirlemeye yardım eder. İLE/VE Simgesel düşünme, yorumlamaya olanak tanır. )
( "Küptaş", geometrinin taşta gösterimi olarak "bilimsel us"u simgeler. )
( Mâbedi, herhangi bir yapıdan ayıran en temel özellik, onun baştan sona simgesel bir donanımda olmasıdır. | Mâbedin yapımında kullanılan hemen her nesne ya da öğe, kendi nesnel ve özdeksel yapısından başka bir değeri göstermekle birer simgedir. [Bilge Süleyman, mâbedi, Tanrı'ya değil Tanrı'nın adına yaptırmıştır.] )
( Adlar, bir nesneyi/kişiyi değil de, bir değeri/erdemi ya da ilkeyi gösteriyorsa simgesellerdir. )
( CONCEPT vs./and SYMBOL
Reduction. WITH/AND Increase. )
- KAVRAM ve/||/<> SİMGE ve/||/<> İÇ DENEYİM
- KAVRAYABİLME ve/||/<>/> ESNEKLİK ve/||/<>/> YARATICILIK
- KAVUNİÇİ/PEMBE ile/değil YAVRUAĞZI
( ... İLE/DEĞİL Kavuniçi ile pembe arası bir renk. | Bu renkte olan. )
- KAYA MEZARI ile/||/<> KÜMBET/KUBBE[Fars.] ile/||/<> KATAKOMP
( Bir yamaçta kayaya oyulmuş bir oda ya da odalardan oluşan, genellikle bezemeli bir fasada sahip mezar biçimi. İLE/||/<> Gömme bölümü, gövde [ziyaret] bölümü ve kubbesinin üstünde külâhı bulunan mezar anıtları. İLE/||/<> Yeraltı mezarı.[İlk Hıristiyanların gizlice toplanıp ibadet ettiği yerlerdi.] )
- KAYABİLİR İLE KAYA BİLİR ile/ve/||/<> KAYA DA BİLİR İLE/DEĞİL KAYABİLİR DE
- KAYBETMEK:
(")YENİLİNCE(") değil VAZGEÇİNCE
- Kaydetmeden DİNLE!!!
- KAYD-I MÜSTAHSEN ile KAYD-I MEVHUME/MÜSTEKREHE
( Güzel kayıtlar. İLE İkrah veren kayıtlar. )
- KAYGI BOZUKLUĞU ve/||/<> İMGE
- KAYGI/ENDİŞE ile/ve HAYRET
( ANXIETY vs./and ASTONISHMENT/AMAZEMENT )
- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> KARAMSARLIK
- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/> SIKINTI
( Geçmiş ıstırabın anısı ve onun yinelenmesi korkusu, kişiyi, gelecek hakkında kaygılandırır. )
( ANXIETY vs./and/> BOREDOM/DISTRESS/DEPRESSION
The memory of past suffering and the fear of its recurrence make one anxious about the future. )
- KAYGI/ENDİŞE[Fars. :Düşünce.] ile ÇEKİNME/ÇEKİNCE
( ANXIETY vs. AVOID )
- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< DERT ETME
- KAYGI/ENDİŞE ve/||/<>/> ÜZÜNTÜ/KEDER
- KAYGI/ANKSİYETE ile BUNALIM/DEPRESYON ile TAKINTI/OBSESYON ile KUŞKUCULUK/PARANOYA
( "Ya yanlış yaparsam?" İLE "Hep yanlış yaptım" İLE "Hiç yanlış yapmamalıyım!" İLE "Bana yanlış yapacaklar!" )
- KAYGIDA:
İNCELEME ile/ve/||/<>/> AŞILAMAMA
- KAYGIDA:
MEME ve/||/<> DIŞKI
- KAYIK ile PELEME
( ... İLE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. )
- KAYIKÇIK, KARİNA, ALT KAYIK = SÜFLÎ ZEVRAK = NACELLE, CARÈNE
- KAYIKHANE :
( Kilyos tahlisiyesi tarafından kullanılan kayıkhane 18. yy da yapılan tarihi eserlerden biridir. )
- KAYIP ile/||/<> TEHLİKE
( Öğrenip düşünmeyen kişiler. İLE/||/<> Düşünüp öğrenmeyen kişiler. )
- KAYIŞ ile KEFNE
( ... İLE Çuvaldız ya da kalın iğne ile iş işleyen kişinin, eline geçirdiği demirli kayış. )
- KAYITSIZLIK değil/yerine/>< DERT EDİNME
- KAYITSIZLIK ile/değil İZLEME / SEYRETME
- KAYITSIZLIK ile/ve/||/<> KARŞILIK VERMEME
- KAYNAK/REFERANS[İng. < REFERENCE] ile/ve/||/<>/> KAYNAKÇA
( Araştırma ve incelemede yararlanılan belge. | Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı ya da yapıtların tümü. İLE/VE/||/<>/> Belirli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan ya da en iyilerini seçen yapıt. )
- KAYNAK ile/||/<> HAM MADDE
- KAYNAK ile/ve/||/<> İLKE
( vs./and/||/<> PRINCIPLE )
- KAYNAMA ile/ve/||/<>/> PİŞME
- KAYNAŞMA ile/ve BENZEŞME
- KAYRA = İNÂYET = GRACE[İng.] = GRÂCE[Fr.] = GNADE[Alm.] = GRATIA[Lat.] = KHARIS[Yun.] = GRACIA[İsp.]
- KAZ ile LÖKEŞE
( ... İLE Yaban kazı. Kazların en büyük türü. )
( Kazın yediği otlar insan için şifalıdır. )
( Hırsı simgeler. )
( İVEZZE ile ... )
( ... ile HARBAT )
( ANSER cum ANSER )
- KAZAN ile TENCERE
- [ne yazık ki]
KAZF-İ ...:
Bİ-TARÎK-İL KİNÂYE ile MUALLAK ile MUZÂF ile SARÎH
( Birine, kinâyî bir tâbir ile zinâ isnâd etmek.[Hadd cezasını gerektirmez.] İLE Bir koşula talik sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şuraya giden zânîdir" denilmedikçe] İLE Bir vakte izâfe sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şu hâneye girerse zânîdir" denilmedikçe] İLE Sarâhâtten zînâya müşir bir söz ile gerçekleşen hakaret.["Şu kişi, zânîdir" gibi.] )
- KAZIK KÖK = CEZR-İ AMÛDÎ = RACINE PIVOTANTE
- KAZINMA ile EZİLME
- KAZİYYE-İ MUHKEME/MUHKEM KAZİYE değil/yerine/= KESİN YARGI
- KAZLIÇEŞME ile/ve KAZLI ÇEŞME
( Yedikule'de bulunan bir semt. İLE/VE Yedikule dışında, Demirhane Caddesi'nde bulunan, ön yüzü kaz kabartmalı bir çeşme. [1537] [Su aranırken kazların konduğu yerde su bulunmasından dolayı] )
- KB/BLOOD PRESSURE[İng.] değil/yerine/= KAN BASINCI
- KE[Ar.] ile KE[Ar.]
( Benzetme/teşbih harfi olup "gibi, misillü" anlamlarına gelir. [KE-'L-EVVEL: Önceki gibi. | KE-ZÂLİK: Yine böyle/öylece.] İLE Küçültme edatıdır. [MERDÜMEK: Adamcağız] )
- KEÇE ile ÇİLİK
- KEÇE[Oğuz] ile KEÇE ile KEÇE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Keçe. İLE Sebze ve meyveleri taşımaya yarayan sepet. İLE Gece. )
- KEÇİ ile/ve TEKE[Fars.]
( ... İLE/VE Eril keçi. )
- Kedi ve köpekleri DİNLE!!! -ve
- KEDİ ile CHAUSIE
- KEFÂLET/NÂME değil/yerine/= YÜKÜMLÜK/BELGE
- KEFÂRET/PENANCE değil/yerine/= SUÇ ÖRTER
- KEFE[Ar. < KEFFE]["KEVE" değil!] ile KEFE
( Terazi gözlerinden her biri. İLE ... )
- KEFE ile/ve/||/<> KESE
- KEFERE'N-Nİ'METE[Ar.] ile BATİRA'N-Nİ'METE[Ar.]
- KEFİLE KEFALET/SECONDARY GUARANTEE değil/yerine/= YÜKÜMCÜYE YÜKÜMLÜK/İKİNCİL GÜVENCE
- KEKELEME ile/ve/değil/||/<>/< GEVELEME
- KEKRE ile OT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Acı bir ot.[develer çiğner] İLE ... )
- KELÂM ile/ve/||/<> AKAİD/AKÎDE
( Amacı dinî olmakla birlikte temellendirmesi akılsal olan bilim dalı. İLE/VE İnanca ilişkin ve sem'î[ilgili dinin kutsal metninden alınma] kanıtlara dayalı bilim dalı. )
( Matematik mutlak, fizik mukayyettir. Akaid mutlaktır. )
( NESEF-İ AKAİD'ini okumanızı salık veririz. [TAFTAZÂNİ'nin şerhinden yararlanılabilir.] )
- KELÂM ile FELSEFE
( KÂDİR-İ MUHTAR )
- KELÂMÂT-I DİNNİYE ile/ve/değil/yerine/<>/> KELÂMÂT-I FENNİYE
- KELEBEK BİÇİMİNDE/KELEBEKSİ KOROLLA = TÜVEYC-İ FERÂŞÎ = COROLLE PAPILIONACÉE
- KELEBEK/FERÂŞE[Ar. FİRÂŞA] ile FELFELEK
- KELEBEK ile FERÂŞE/PERVÂNE
( ... İLE Gece kelebeği. )
- KELEBEK ile/ve GECE KELEBEĞİ/PERVÂNE
( Tad alma duyusu ayağında olan hayvan. İLE/VE Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek. )
( Işık pervaneleri çekmez, onlara yönlerini şaşırtır. )
( Pervaneler giysileri yemezler. Giysileri yiyen onların tırtıllarıdır. )
- KELEPÇE[Fars. < KELEBÇE] ile/ve/||/<>/> PRANGA[İt. < BRANCA]
( El bileklerine takılan. İLE/VE/||/<>/> Ayak bileklerine takılan. )
- KELÎM[Ar. < KİLÂM] ile KELİM[Ar. < KELİME]
( Söz söyleyen, konuşan. | İkinci kişi.[muhâtab] İLE Sözler. )
- KELÎME değil KELİME
- KELİME[Ar.] ile/yerine/= SÖZCÜK
- KEMÂL'İ TAHSİL ve GÜZEL'İ MÜŞÂHEDE
( Kemâlât, geçtiğimiz yolu unutmayıp, oraya kişileri götürmek üzere geri dönmektir. )
- KEMANCI YENGECİNİN:
ERİLİNDE ile DİŞİSİNDE
( [Beslenme kıskaçları] Tektir. İLE Çifttir. )
- KEMÂNE ile KEMÂNE ile KEMÂNE ile KEMÂNE
( Keman ve kemençe yayı. İLE Bir tür halk çalgısı. İLE Delgi ya da küçük torna çevirmek için kullanılan ok yayı biçimindeki araç. İLE Ahşap gemilerde talimarın üst ucundaki kıvrım.[TALİMAR[İt. < TAGLIAMARE]: Baş bodoslamasından omurgaya kadar uzanan, cıvadra donanımına desteklik etmek amacıyla konulan ekleme.] )
itibarı ile 11.178 başlık/FaRk ile birlikte,
11.178 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(23/46)
(1996'dan beri)