
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
DAVRANIŞ ve TUTUMLAR'da
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 9615 başlık/FaRk ile birlikte,
10845 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(6/10)
- İNEĞİM" ile/değil İNEYİM
- İNFÂK[< NAFAKA (çoğ. İNFÂKAT)]
( VERMEK | NAFAKA VERİP GEÇİNDİRME, BESLEME )
- İNFÂK ile/ve/||/<> İBZÂL
( ... İLE/VE/||/<> Esirgemeden, bol bol verme, kullanma, yapma ya da söyleme. )
- İNFÂK ile/değil İSRAFA ENGEL OLMA
- İNFÂK ile/ve/||/<> KİŞİ
- İNFİAL değil/yerine/= KIZGINLIK/ÖFKE
- İNFİRÂT[Ar. < FERD] ile İNHİSÂR[Ar. < HASR]
( Topluluktan ayrı durma. İLE Tekel. | Tek başına sahip olma. )
- İNGİLİZ SERVİSİ ile FRANSIZ SERVİSİ ile RUS SERVİSİ ile AMERİKAN SERVİSİ
( Uluslararası dört çeşit servis yöntemi vardır: * İNGİLİZ SERVİSİ: Misafirin sağ tarafından önüne koyulan sıcak ve boş yemek tabağına, garson tarafından fayansta, mutfaktan alınan yemek misafirin solundan, maşa ile yapılır. İLE * FRANSIZ SERVİSİ: Mutfaktan fayansta getirilen yemek misafirin solundan maşa vasıtasıyla kendi tabağına yaptığı servis biçimidir. İLE * RUS SERVİS: Servant servisi olup, mutfaktan getirilen yemekler misafir masasının yanındaki hazırlık masasında garson tarafından tabaklara konularak misafirin solundan yaptığı servis biçimidir. İLE * AMERİKAN SERVİSİ: Tabak servisi olup, yiyecekler ve garnitürleri mutfakta hazırlanarak tabakta getirilir. Ve misafirin uygun olan tarafından servis yapılır. Bu servis otellerin lobilerinde, kafeteryalarında, snack barlarında yapılır. Özelliği bir kurala bağlı olmamasıdır. )
- İNHİMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIMLILIK
( Bir şeye, aşırı düşkünlük gösterme, kapılma. İLE/VE/||/<>/> ... )
- İNHİMAK[Ar.] ile İPTİLÂ[Ar.]
( Bir şeye, aşırı düşkünlük gösterme, kapılma. İLE Düşkünlük, tiryakilik. )
- İNİŞ >< ÇIKIŞ ile/ve/||/<> GİDİŞ >< GELİŞ
- İN'İSÂM[Ar.] ile/değil/yerine/>< İN'İSÂR[Ar.]
( Sıkılma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Koruma. )
- İNİSİYATİF ile/ve/<> GÖNÜLLÜLÜK
( Hem bireysellikte, hem/ve de toplumsallıkta. )
- İNİSİYATİF[Fr./İng. < INITIATIVE] değil/yerine/= ÖNCE(Cİ)LİK, ÖNCÜLÜK
- İNKÂR ile/ve/||/<>/> "AKILSALLAŞTIRMA"
- İNKÂR ile/ve "BENDE OLMAZ"
- İNKÂR değil BİLDİĞİNİZ GİBİ
- İNKÂR ile CAHT
( ... İLE Bile bile inkâr etme. )
- İNKÂR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSAN
- İNKÂR ile/değil İTİRAF
- İNKÂR ile KABUL ETMEMEK
- İNLEME ile/değil/yerine/>< DİNLEME
( Bilgisizlikten, geç kalmış olmaktan dolayı inlemek istemiyorsan, (daha çok) dinlemelisin! )
- İNŞAALLAH ile/ve/<> MAAŞALLAH ile/ve/<> DUR BAKALIM
( Türk "felsefesi". )
- İNSÂF
( MERHAMETE, VİCDÂNA YA DA MANTIĞA DAYANAN ADÂLET )
- İNSAF ile/ve/<>/> İMAN
- İNSÂF[Ar.] ile İNSÂF[Ar. < NISF]
( Yaprak yaprak, lîme lîme olma, dağılma. İLE Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. )
- İNSÂF[Ar.] ile/ve/<> İNTİSÂF[Ar.]
( Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. İLE/VE/<> Hakkını, tamamen alma. | Hakkını ve adâleti isteme. | [zamanda] Yarıyı bulma. )
( Hakkını verme. İLE/VE/<> Hakkını alma. )
- İNSAF/LI değil/yerine/= DUYUŞ/LU
- İNSAN:
DÜNYANIN ve/||/<> TOPRAĞIN TUZU
( )
- KİŞİ(İNSAN) HAKLARININ:
TANINMASI ile/ve/<> KORUNMASI ile/ve/<> GELİŞTİRİLMESİ
- İNSAN:
İRÂDE SAHİBİ ile/ve/değil/||/<>/< (TEK) İHTİYÂR SAHİBİ
- İNSAN/KİŞİ:
[ya] KULAKTAN İHYÂ OLUR/YAŞAM BULUR ya da KULAKTAN İFNÂ/İMHÂ/YOK OLUR
- İNSAN/KİŞİ ile/ve "AYNA"
( Ayna, görüntüyü yansıtır fakat görüntü, aynayı düzeltmez. )
( Kendinizi, aynadan ve görüntüden ayırd etmeyi öğrenin. )
( HUMAN vs./and MIRROR
The mirror reflects the image, but the image does not improve the mirror.
Learn to separate yourself from the image and the mirror. )
- İNSAN ve/||/<> EMEK
- İNSAN ile/ve/||/<> İSYAN
- İNSAN ve/||/<>/> MECZUB
( Ne kadar insan olunabilirse, toplumun dilinde, o kadar "meczub" olunur. )
- İNSAN ve/||/<>/< ÜNS
( ... VE/||/<>/< Özsel yakınlık. )
- İNSANBİLİM'DE:
FARKLILAŞMA ile BİREYLEŞME
- İNSANCILLIK = POLITENESS, COURTESY[İng.] = HUMANITÉ[Fr.] = MENSCHENFEUNDLICHKEIT[Alm.] = HUMANITAS[Lat.]
- İNSANÎ KONULAR/DURUMLAR/OLAYLAR:
AŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAŞILMASI GEREKEN
- İNSÂNÎ ile/ve/değil/<> İTİBÂRÎ
- KİŞİNİN AHLÂKI ile/ve HERHANGİ BİR ŞEYİN/NESNENİN "AHLÂKI"
( MORALS OF HUMAN vs./and MORALS OF OBJECT/SOMETHING )
- İNSANIN "DOĞASI" değil (BİR/ÇOK) NİTELİĞİ, DOĞASI KILMAK
( Kişi, belirli bir doğa ile doğmaz. Bir niteliği, doğası durumuna getirebilir.[TETABBU] )
- İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI
( Hikmet olmalı. İLE/VE İbret olmalı. İLE/VE Ders olmalı. )
( Gerek yok, her sözü, lâf ile beyâna
Bir bakış, bin söz eder, bakıştan anlayana... )
( )
- İNSANIN, ...[CANI İSTİYOR/ÇEKİYOR] ile/ve/değil BENİM/SENİN/ONUN ...
- İNSAN/KİŞİ:
NE İSTEDİĞİNİ BİLEBİLEN ile/ve/değil/||/<>/< NE İSTEMEDİĞİNİ BİLEBİLEN
- İNSAN(KİŞİ/KENDİN):
OKYANUSUN İÇİNDE BİR DAMLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİR DAMLANIN İÇİNDEKİ OKYANUS
- İNSANLAŞMA ve/||/<>/>/< "DERTLİLİK"
- İNSANLIĞI "KURTARMA" "İSTEĞİ" ile/değil/ne yazık ki/>< "İNSANLIĞA HÜKMETME İSTEĞİ"
- İNSANLIĞIN:
KARDEŞLİĞİ ve/||/<> BİRLİĞİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜĞÜ
- İNSANLIK İÇİN ile İNSANLIK ADINA
- İNSANLIK:
"SAHİP OLDUKLARIMIZ" değil PAYLAŞTIKLARIMIZ
- İNSAN/LIK ve/<>/= GÜZEL AHLÂK
( İNSAN: Doya doya, insanlığını yaşayan. )
- İNSAN/LIK ve/<>/= GÜZEL AHLÂK
- İNSİYÂK[Ar.] değil/yerine/= İÇGÜDÜ | ARDI SIRA GİTME | BİR GÜCÜN ETKİSİYLE ÇEKİLİP GİTME
- İNTİKAM ALMAK" ile/değil/yerine/>< GÖNÜL ALMAK
- İNTİKAM ile/değil/yerine ADÂLET
( "Öfke", "kıskançlık" ve "nefret" "kaynaklıdır". İLE/DEĞİL/YERİNE Gücünü, sevgiden alır. )
- İNTİKAM değil/yerine/>< AFFETMEK
( En etkili/büyük intikam, affetmektir. )
- İNTİKAM ile/ve/değil/yerine/<> DENGE
- İNTİKAM ve/>/= KAYBETMEK
- İNTİZÂR[< NAZAR] ile/ve/<> İNKİSÂR[< KESR]
( Bekleme, gözleme. | İlenme, beddua. İLE/VE/<> Kırılma. | Gücenme. | İlenme, ilenç. )
- İNZÂL[Ar. < NEZR | çoğ. İNZÂLÂT] ile İNZÂR[Ar.] ile İNZÂR[Ar. < NEZF | çoğ. İNZÂRÂT] ile İNŞÂR[Ar.]
( İndirme/indirilme. | Tanrı buyruklarının peygamberlere inmesi. | Uykuda düş azması, meni boşalması. İLE Geciktirme, te'hîr etme. İLE Sonunun kötü olacağını haber vererek korkutma, uyarıda/ihtarda bulunma. İLE Ölüyü diriltme. )
- İPİN UCUNU KAÇIRMAK ile CILKINI ÇIKARMAK ile EŞEĞİN KULAĞINA(/..INA) SU KAÇIRMAK
- İPTİDAİ[Ar.]/PRİMİTİF[Fr./İng.] değil/yerine/= İLK(S)EL
- İRÂDE DIŞI ile/ve/değil İHTİYÂR DIŞI
- İRÂDE[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İDÂRE[Ar.]
- İRÂDE ile/ve/||/<>/> İFÂDE
- İRÂDE ile/ve/değil/<> İKTİDAR
- İRÂDE ile MEŞİYET
- İRÂDE ile/ve/değil/||/<>/< RIZÂ
- İRÂDE ile/ve/||/<>/> SAVAŞ
( Bireyde. İLE/VE/||/<>/> Topluluklar/toplumlar arasında. )
- İRÂDE ile/ve/<> ŞEHVET ile/ve/<> TAMAH
( Varoluş ve sürdürme isteği. İLE/VE/<> Dürtü ve/ya da "güdü"ler aracılığıyla isteme. İLE/VE/<> İstemenin aşırılıkları. Açgözlülük, hırs. )
( CONATUS cum/et/<> APETITUS cum/et/<> CUPIDITAS )
- İRÂDEMIZİ "GELİŞTİRMEK" değil İHTİYÂRIMIZI DEVREDE TUTMAK
- İRÂDEYE HÂKİM OL(A)MAMAK değil İHTİYÂRI/NI DEVREDE TUTMAK/TUT(A)(MA)MAK
- İRÂDÎ ARABULUCU/LUK ile/ve/<> YARGISAL ARABULUCU/LUK
- İRÂDÎ ERDEMLER ile GAYRİ İRÂDÎ ERDEMLER
( Varlık[Vucud]'a yönelik. İLE Varolan[Mevcud]'a yönelik. )
( Kendini bulduran. İLE Allah'ı bulduran. )
- İRCÂ ve/||/<>/>/< İCRÂ
( Dönmek. VE/||/<>/>/< Uygulamak/eylemek/işlemek/yürütmek. )
- İRCÂ[Ar.] ile İLCÂ[Ar.]
( Dönmek. İLE Zorlama, zorunda bırakma. )
- İRDELEME ile/ve/<> ÇÖZÜMLEME
- İRDELEMEK ile/ve/> İŞLEMEK
- İRİ ile BALABAN
( ... İLE İri, büyük. | Nazik. | Şişman, gürbüz kişi, çocuk. | Atmaca, doğan vb. yırtıcı bir kuş. )
- IRKÇI ULUSÇULUK ile ETNİK ULUSÇULUK ile KÜLTÜREL ULUSÇULUK ile VATAN ULUSÇULUK
- [ne yazık ki]
!IRKÇILIK ile/ve/<> !EŞEYSELCİLİK
- [ne yazık ki]
!"IRKÇI/LIK" ile MİLLİYETÇİ/LİK
- "IRKÇI/LIK" ile/ve/değil/<> OYMAKÇI/LIK / KABİLECİ/LİK
- IRKÇI/LIK ile/değil YABANCI DÜŞMAN(LIĞ)I
- İRONİ > ALAY ALIŞKANLIĞI
- İRONİ[Fr. IRONIE] değil/yerine/= ALAYSILAMA
- İRŞÂD:
İLİM ÖĞRETMEK değil UYKUDAN UYANDIRMAK
- İRTİCA/EN ile İRTİCAL/EN
( Geri. İLE Düşünmeden, ağzına geldiği gibi söyleme. )
- İRTİCALEN[Ar.] değil/yerine/= DOĞAÇLAMA
- İRTİFÂ ile İRTİFAK
( Yükseklik. | Yükselti. İLE Dayanma. )
- [ne yazık ki]
İRTİKÂB SUÇU:
ZORLAMAYLA(İCBAR) ile/ve/||/<> İKNÂYLA ile/ve/||/<> MUHATABININ HATASINDAN YARARLANARAK
- [ne yazık ki]
!İRTİKÂB ile/değil/yerine/= !YİYİCİLİK, RÜŞVET[Ar. < RİŞVET] YEME
( Bekleme, gözleme. | Kötü bir iş işleme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/= Yaptırılmak istenilen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için birine mal ya da para olarak sağlanan çıkar. )
( MÜRTEKİP[Ar.]: Kötü, uygunsuz işler çeviren. | Rüşvet yiyen/yiyici. )
- ÖNLEME:
İŞ KAZALARINDA ile/ve/||/<> MESLEK HASTALIKLARINDA
( [Gereken doğru/uygun koşulların sağlanmasıyla] %98 ile/ve/||/<> %100 )
- [ne yazık ki]
İŞ KAZASI ile/ve/değil BÜYÜK İHMAL
- İŞ:
[ne yazık ki]
ÖYLESİNE ve/||/<> ŞİŞİRME
- İŞ VERMEK:
KİFÂYETSİZE ile/ve/||/<> MUHTERİSE ile/ve/||/<> KİFÂYETSİZ MUHTERİSE
( Başarısızlığa davettir. İLE/VE/||/<> Kavgaya davettir. İLE/VE/||/<> Fitneye davettir. )
- İŞ VERMEK:
YETERSİZE ile/ve/<> HIRSLIYA ile/ve/<> YETERSİZ HIRSLIYA
( Başarısızlığa neden olur. İLE/VE/<> Kavgaya neden olur. İLE/VE/<> Fitneye neden olur. )
( KİFÂYETSİZE ile/ve/<> MUHTERÎSE ile/ve/<> KİFÂYETSİZ MUHTERÎSE )
- İŞ YAPMAK ve/||/<>/> YAPTIĞIMIZI, İYİ YAPMAK
- İŞ YAŞAMINDA:
ÖZVERİ ile/ve/yerine PROFESYONELLİK
( IN BUSINESS: SELF-SACRIFICE vs./and PROFESSIONALISM
IN BUSINESS: PROFESSIONALISM instead of SELF-SACRIFICE )
- İŞ" ile/ve/||/<> HAREKET
- İSABETLİLİK ile/ve TUTARLILIK
- İSABETSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine HEDEFİ TUTTURAMAMA
- İSAF[Ar.] ile İSAL[Ar.]
( Bir isteği, yerine getirme. İLE Ulaştırma. )
- İSÂLE[Ar. < SEYL | çoğ. SEYELÂN] ile İZÂLE[Ar. < ZEVÂL]
( Akıtmak. İLE Yok etme, giderme. )
- ÎSÂR değil/yerine/= SEÇME
- İŞARET PARMAĞI ile/ve/değil/||/<>/< ÖTEKİ ÜÇ PARMAK
( Bir yanlışın/eksiğin savunması olarak kendimizi hatasız/suçsuz göstermek için başka bir şeyi/kişiyi işaret ettiğimizde, işaret ettiğimiz parmağımız, işaret edilen şeyle ilgili olsa bile olayların/olguların kökenindekinin, kaynağının ve ağırlığın bizim "düşünce/davranış" ve "yorumumuz" olduğunu, öteki üç parmağımız bizi gösterir. )
( %25. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< %75. )
( İyi birini gördüğünüzde, onu taklit etmeye çalışın. Kötü birini gördüğünüzde, onun kusurlarını, kendinizde de arayın. )
- İŞARET PARMAĞIYLA GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine/|| AYAK İZİ
- İŞARET ile İŞMAR
( ... İLE El, göz ya da baş ile yapılan işaret. )
- İŞÇİ ile BİLİMBİREYİ
( Emeğinin karşılığını almazsa çalışmaz, çalışmaya devam etmez.[Haklı olarak!] İLE Hiçbir karşılık almasa da sonuna kadar çalışır. )
- İŞE ALINMA ile/ve İŞTEN ÇIKARILMA
( Bilgi, beceri gibi özelliklerle. İLE/VE Davranış ve tutumlarla. )
- İŞE/ÇALIŞMAYA BAŞLAYAMAMAK ile/ve/<>/değil İŞİN/ÇALIŞMANIN BÖLÜNMESİ/KESİLMESİ KAYGISI
( Her iş/çalışma, başlayana, elin değene kadardır. )
- İŞE YARAMAYAN ile/değil İŞİNE GELMEYEN
- İŞGAL ile/ve/<> DEĞERSİZLEŞTİRME
- İŞGAL[Ar. < ŞUGL] ile İŞKÂL[Ar. < ŞEKL]
( Meşgul etme, işle uğraştırma. | İşten alıkoyma. | Tutma. | Oyalama. İLE Müşküllük, güçlük. | Güçleştirme, çetinleştirme. )
- İŞGAL ile/ve/||/<>/>/< SAVAŞ
- İŞGAL ile/değil YAYILMA
- İŞGÜZAR/LIK ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZ/LİK
- [ne yazık ki]
İŞGÜZÂR/LIK ile/ve/<> BOŞBOĞAZ/LIK
- İŞİ:
BİLMEK ile/ve/||/<>/> TUTTURMAK
- İŞİ:
BİLMEYEN ile/değil/yerine/>< BİLEN
( "Hocası". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapıcısı. )
- IŞIK ile/ve/değil/yerine/||/></< KARANLIK
( Görmek isteyenler için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Görmek istemeyenler için. )
- İŞİMİZ/UĞRAŞIMIZ/HİZMETİMİZ:
| "YIKMAK" ve/ya da "YAKMAK" İLE | değil YAPMAK İLE
- İŞİNE GEL(ME)ME/GELEN ile/değil/ne yazık ki/||/<>/< KOLAYINA GEL(ME)ME/GELEN
- İŞİNE GEL(ME)MEK/GELEN ile/ve/||/<> DEĞER BİLMEZLİK
- İŞİNE GEL(ME)MEK/GELEN ile/ve/||/<> İŞİNE YARAMAK/YARAYAN ile/ve/||/<>
- İŞİNE GELMEMESİ ile/ve/<> UĞRAŞMAK İSTEMEMEK
- [ne yazık ki]
"İŞİNE GELDİĞİNDE" ile/değil/yerine/>< YERİ GELDİĞİNDE
- İŞİ/Nİ İYİ YAPMAK ve/||/<>/> HELÂLİNDEN KAZANMAK
- ISIRMAK ile/değil/yerine "DİŞLERİNİ GÖSTERMEK"
- ISITILAN KURBAĞA ÖYKÜSÜ değil/yerine SARI ÖKÜZ ÖYKÜSÜ
( ... DEĞİL/YERİNE Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapılacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
"SUÇ, HEP O SARI ÖKÜZ'DE..."
Öküzlerin önderi Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum. Bugüne kadar size zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Tüm suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."
Boz Öküz ve heyeti, bu sözler üzerine, aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz'ü vermişler aslanlara. Bir tek, Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
"AFERİN! SİZİ KUTLARIZ!"
Bir süre sonra, aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk'u istemişler:
"Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa siz normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.
"NEREDE KAYBETTİK BİZ BU SAVAŞI?"
Bu olay, sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda, öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar. Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri, önderlerine, "Ne oldu bize? Nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, zamanında ne kadar da güçlüydük" diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz'ün sözlerini anımsayarak, gözleri nemli... "Biz, Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..." )
- İSKAT/ISKAT[< SUKUT | çoğ. ISKATÂT]["ka" uzun okunur] ile İSKÂT[< SÜKÛT]
( Düşürme/düşürülme. | Yok etme. | Hükümsüz bırakma. | Ölünün azapsız kalması için dağıtılan sadaka. İLE Susturma, sükût ettirme. | Tartışmada yanıt veremeyecek duruma getirme, ağzını kapattırma. | Kandırma, râzı etme. )
( ISKAT-I CENÎN: Çocuk düşürme. )
- İŞKENCE ile/değil/yerine CEZA
- [ne yazık ki]
!İŞKENCE ile/ve/<> !İNSANLIK DIŞI "UYGULAMA"
- ETEK GİYMEK:
İSKOÇYA'DA ve YEMEN'DE
- İŞKOLİK ile/değil/yerine VERİMLİ ÇALIŞAN
( )
- ISLAH/ISLAHATÇ[Ar.] / REFORM/İST[İng.] değil/yerine/= İYİLTİM/Cİ, İYİLEŞTİRME/İYİLEŞTİRİCİ / DEĞİŞİKLİK/DEĞİŞTİRİCİ
- ISLÂH[Ar.] değil/yerine/= DÜZELTME/İYİLEŞTİRME
- İŞLEMEK ile/ve/||/<>/> GELİŞTİRMEK
- İŞLEMEK ile/ve/<> İZLEMEK
- İŞLEMEK ile/ve/<> YOĞURMAK
- İŞLENİLEN/İŞLENİLMEYECEK HALT ile YENİLEN/YENİLMEYECEK NANE
- İŞLER ve/||/<>/> İLİŞKİLER
- İŞLERİ(MİZİ)/GEREKSİNİMLERİ(MİZİ)(EŞİMİZE/YAKINLARIMIZA/ÇALIŞANLARA/BİRİLERİNE/TOPLUMA/ÖTEKİNE):
"YIKMAK(/YIKILMAK)" ile/değil/yerine/>< (HER KOŞULDA) KONUŞMAK/KONUŞABİLMEK
- İŞLET FİİLİN, DUYSUN KULAĞIN ve/||/<> NE VERİRSEN ELİNLE, O DA GELİR SENİNLE ve/||/<> SADECE İŞİNİ YAP, BIRAK ULUSUNLAR
- İSMET ve/||/<>/< ÂDEMİYET
- İSMET ve/<> İFFET
- ISNÂ'[Ar.] ile ISNÂN[Ar.]
( Yardım etme. | Anla(ya)mayan birinin, gerektiği gibi öğrenmesi. İLE Darılma, gücenme. | Ayak direme, ısrâr etme. | Kibirlenme. )
- İSNAD ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ
- İSNÂD ile İSTİNÂD
( Bir şeyi, biri için "yaptı" demek. | İftira etmek. | Hadislerin sırasıyla kimler tarafından söylenilegeldiğini bildirme. | Yüklem[müsned] ile özne[müsnediileyh] arasındaki ilgi.[Türkçe'de; "-im, -şim, -dim, -dik" gibi] İLE İnat etme. | Direnme. |/| Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. | Avcı zinciri gerisinde arka olmak üzere toplu bir durumda bulundurulan asker. )
- KANIT ile/ve/<> KUŞKUSUZLUK
- İSRAF (EKONOMİSİ) değil/yerine/>< İNSAF (EKONOMİSİ)
- İSRAF ile/ve/||/<> ABARTI
- İSRAF ile/ve/> BATKI/NLIK / İFLÂS
( İsraf, iflâsı muhakkak kılar. )
( En büyük israf, zaman israfıdır. )
( EXTRAVAGANCE vs. BANKRUPTCY )
- [ne yazık ki]
İSRAF ve/||/<>/> İFLÂS
- İSRAF değil/yerine/>< İKTİSAT
( Çok şeyi, azaltır. DEĞİL/YERİNE/>< Az şeyi, çoğaltır. )
- İSRAF ve/değil/yerine İNFÂK
- İSRAF ile NANKÖRLÜK
- İSRAF ile SAVURGANLIK
- [ne yazık ki]
İSRAF ile/ve/||/<> ŞİDDET
- İSRAF ile SUİSTİMAL
- İSRAF ile ZİYAN
( EXTRAVAGANCE vs. TO WASTE )
- ISRAR ETME! ile/ve/||/<>/> (FAZLA) DİRENÇ GÖSTERME!
- ISRAR ETMEK değil/yerine/>< AŞMAK
- ISRAR ETMEK ile/değil/yerine/||/>< SADECE İSTEMEK/SORMAK
- ISRAR ile BASKI
- ISRAR ile/değil/yerine ÇÖZÜMCÜLÜK
- ISRAR ile DİRETMEK/DİRENTİ
- ISRAR ile/ve İBRÂM[Ar.]
( ... İLE/VE Can sıkacak derecede ısrar etme, üstüne düşme, zorlama. )
- ISRAR ve İHTİYÂT
- ISRAR ile/ve İNAT
( Ne/yi yapacağın üzerindeki bilinçli kararlılıkta. İLE/VE Ne/yi yapmayacağın üzerine göstermen gereken bilgi ve bilincin, davranış ve tutumun bulunmamasında. )
( Sen varsan. İLE/VE Sen yoksan. )
( Akıllılıkta. İLE/VE Duygusallıkta. )
( Çözümleyicilikte. İLE/VE Tepkisellikte. )
( INSISTENCE vs./and OBSTINACY )
- ISRÂR ile ISNÂ'
( Ayak direme. İLE Yardım etme. | Anla(ya)mayan birinin, gerektiği gibi öğrenmesi. )
- ISRAR ile İSTİKRAR
( INSISTENCE vs. STABILITY )
- ISRAR ile/değil ŞANSINI ZORLAMAK (İÇİN)
( [not] INSISTENCE vs./but (FOR TO) CHALLENGE THE CHANCE )
- ISRAR ile/değil/yerine TEKLİF
( Teklif et fakat ısrar etme! )
( Yok. İLE/DEĞİL/YERİNE Var. )
( [not] INSISTENCE vs./but PROPOSAL/OFFER
PROPOSAL/OFFER instead of INSISTENCE )
- ISRAR/CI/LIK ile/değil/yerine KARARLI/LIK
- İSRAR/LA değil ISRAR/LA
- [ne yazık ki]
ISRARLI ile/ve/||/<> TAKINTILI
- İSTANBUL'DA/KENTİNDE YAŞAMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< İSTANBUL'U/KENTİNİ YAŞAMAK
- İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ
( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )
- İŞTE:
"GÖNÜL EĞLENDİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/></< GÖNÜLLÜLÜK
- İSTEDİĞİN KADAR ARAMA(MA)K ile/ve/değil/hem de İSTEDİĞİN ZAMAN ARAMA(MA)K
- İSTEDİĞİNİ:
ALMAK ile/ve/değil/<> ALDIKTAN SONRA HÂLÂ İSTİYOR OLMAK
- GÖRMEK/BAKMAK:
"İSTEDİĞİNİ" ile/ve/değil/yerine/||/<> İSTEDİĞİN ŞEY İÇİN GEREKEN(LER)İ
- İSTEDİĞİNİ/AĞZINA GELENİ" "SÖYLEMEK" ile/değil/yerine/>/>< İSTEMEDİĞİN SÖZLERİ DUYMAK (ZORUNDA KALMAK/KALIR)
- [ne yazık ki]
İSTEDİĞİN SÖZÜ SÖYLEMEK ve/||/<>/> İSTEMEDİĞİNİ DUYMAK
( "İstediğimiz sözü" söylersek, istemediğimiz sözü de duyarız/duymak zorunda kalırız. )
- İSTEK/HEVES ile/ve/değil/||/<>/>/</>< OLANAK/KOŞUL/ARAÇ/PARA
( Varken, olanak olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Varken, istek olmayabilir. )
( )
- İSTEK/TAMAH ile/ve/değil/yerine/>< KANAAT
( Zahmet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Rahatlık. )
- İSTEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AMAÇ
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> (Daha) İleri düşünenlerin sahip olduğu, peşinde gittiği. )
- İSTEK ile/ve/||/<> BEĞENİ
( Dopamin üretir. İLE/VE/||/<> Opioid etkisi yaratır. )
- İSTEK ile/ve/<> DÜŞÜNME
( REQUEST vs./and/<> TO THINK )
- İSTEK ile EMİR
( WANT vs. BIDDING )
- İSTEK ile/ve/||/<>/> GEREKSİNİM(İHTİYAÇ) ile/ve/||/<>/> HİZMET
( WANT vs. NEED )
- İSTEKSİZ/LİK ile GÖNÜLSÜZ/LÜK
( ... İLE %51 isteksizlik ya da isteyip istemediği belirli olmama. )
- İSTEME EDİMİ = VOLITION[İng., Fr.] = WOLLEN, WOLLENSAKT[Alm.] = VOLITIONE[Lat.]
- İSTEMEDEN VERMEK ile/değil İSTENİLMEDEN VERMEK
- İSTEMEDEN ile RASTLANTI ile DÜŞMANCA
( 1 KEZ ile 2. KEZ ile 3. KEZ )
( Bir hata, ikinci kez yapılmaz. İkinci kez yapıyorsanız, üçüncü kez de yapacaksınız demektir. )
- İSTEMEDEN ..." ile YANLIŞLIKLA ...
- İSTEMEK/SORMAK(SUAL ETMEK):
KİŞİDEN ile/ve/değil/yerine/||/<> ALLAH'TAN
( Verirse, (")minnet("); vermezse, (")zillet("). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Verirse, nimet; vermezse, hikmet. )
- İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/hem de/+/||/<>/> GERÇEKTEN İSTEMEK
( Zihindeki günlük 40-50.000 düşüncenin büyük bir bölümünün tanımlanmamış/netleşmemiş, pasif temelli, sıradan, dayanaksız, isteme eylemi. İLE Sıradan isteğin bir üst aşaması olan gerçekten istemenin, gerekeni yaparak ve istenenin umudu ve çabası, içtenliği, samimiyeti ve ciddiyeti ile istemek. )
( İstemekle tamamına ve daha da fazlasına sahip olabilirsiniz. )
( EĞİNİK: İçten istemek. )
( İSTİD'Â'[Ar. < DUA]: Yalvararak isteme. | Dilekçe. )
( You can have the whole of it and more for the mere asking. )
( [not] TO ASK/REQUIRE vs./and/but/also REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST
REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST instead of TO ASK/REQUIRE )
( [nicht] FORDERN/WOLLEN mit/und TATSÄCHLICH FORDERN/WOLLEN )
- İSTEMEK ile/ve İNANMAK
( TO ASK/REQUIRE vs./and TO BELIEVE )
- İSTEMEK ile/ve/||/<>/> KARAR VERMEK
- İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> YEĞLEMEK
- İSTEMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine GEREK GÖRMEMEK
- İSTEMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine YEĞLEMEMEK/TERCİH ETMEMEK
- KISKANÇLIK:
İSTEMLİ ile/ve/||/<> RASTLANTISAL/TESADÜFÎ
- İSTENÇ/İRÂDE:
UZAK ile/ve/||/<>/> ORTA ile/ve/||/<>/> YAKIN
( El. İLE/VE/||/<>/> Dil. İLE/VE/||/<>/> Bakış. )
- İSTENÇ/İRÂDE ve/||/<>/> SİYÂSET
( Bireydeki yapma isteği. VE/||/<>/> Toplumdaki yapma isteği. )
- İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]
( ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
REVİYE[Ar.][>< BEDİHE])
( Yapma/yapabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yapmama/yapmayabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. )
( "Zekâda", nefiste. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Akılda. )
( Seçim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yeğleme/tercih. )
( Cins. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Fasl. )
( Varoluş/sal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Varoluşunun sürekliliği için/yönünde. )
( Doğadaki tüm varolanlar gibi insanın gövdesi de gelişerek ve değişerek sürecini tamamlar. Gövdemiz itibariyle bitki ve hayvanların koşullarıyla birlikte bülûğa ermesiyle tanımlanan belirli yaş, dönem ve zihinsel seviyelerden geçerek herkesle eşit olanaklara, haklara ve kararlara sahip olmak üzere birey olmaya, reşit olmaya hak kazanırız.
Olanaklarımız, 18 yılımızı tamamlayana kadar, ağırlıklı olarak bitki ve hayvanlarla ortak olduğumuz gövdemizde, varoluşsal ve canlılık gereksinimlerimize, istediklerimize gözümüzü, ağzımızı, elimizi ve dilimizi, "Evet"lerimizi yöneltmeyle yani "yapma isteği/bilgisi" anlamına gelen irâdemiz aracılığıyla sağlanır.
Bu süreç, özellikle 1 yaşında, bazı sözcükleri söylemeye başlayarak; 2 yaşında, benlik algımızın kısmen gelişmişliğiyle erk karşısında, varolduğunu gösterebilmek üzere dışkı tutarak; 4 yaşında, kısmen başlayan öğrenim/eğitim becerisiyle; 7 yaşından itibaren bilinçlenerek; 18'den önce dereceli olarak, 12 - 15 yaş arasında ve 15 - 18 yaş arasında, ayırd etme[temyîz] ve hukuksal cezâ görme eşiğiyle; 16 yaşında, ebeveynin resmî izniyle dünyanın her yerine gidebilme; yine ebeveyn izniyle 17 yaşında evlenebilme eşiklerindeki kısmî hakları ile 18'den sonra da gözümüzü, ağzımızı, elimizi, belimizi ve dilimizi uzatmayabileceklerimiz için "Hayır!" diyerek, "yapmama bilgisi/isteği" olarak tanımlanan ihtiyârımız ve muhtariyetimizle yani kendimize ve çevremizdekilere zarar vermemek üzere, ancak bu koşullarla özgürlük hakkımızı elde ederiz ve yaşamımızı, yapmayabileceklerimiz üzerinden sürdürürüz.
Atacağımız her adımda, yapacağımız ve söyleyeceğimiz herşeyde, önce "Evet"imiz(irâdemiz) değil "Hayır!"ımız(ihtiyârımız) devrede olmak zorundadır. Birilerini yaralamak, öldürmek ya da insanlık suçlarına giren uyuşturucu("sigara vb". da) satmak gibi çevremize çeşitli zarar verebilecek eylemler ise en önemli ve olmazsa olmazımız, Sağlık ve Özgürlük'ün yitirilmesi, hastahane ya da hapishaneyle sınırlandırılmasıyla son bulmasıdır.
İlim ve irfanın öncelikleri, ilkeleri olan eline, diline ve beline hâkim olmak, tüm kadîm geleneklerin ortak uyarısıdır. Şiddet kontrolü, şiddetsizlik, zararsızlık; başkalarını, düşünce, söz ve hareketle incitmemek; yalan kontrolü ve dürüstlük; benimseme kontrolü ya da çalmama; eşeysel(cinsel) enerji kontrolü; mal/eşya biriktirme kontrolü, biriktirmemek; nefret kontrolü ve merhamet; kızgınlık kontrolü ve affetme; güçsüzlük kontrolü ve dayanıklılık; aşırılık kontrolü ve ılımlılık; yanlışlık kontrolü ve doğruluk da insan haklarının dışına çıkmamayı sağlayacak olan uyarılardır.
[ www.FaRkLaR.net/kisiselgelisim ve www.FaRkLaR.net/ilim-irfan sayfalarından da yararlanılabilir.]
Kendi haklarımızı ve başkalarının haklarını tanımamıza yardımcı olabilecek çok önemli iki çalışma ise bir kâğıda ya da bilgisayarda/cep telefonunda, iki ayrı sayfa oluşturup öncelikle "Ne yapmayabileceklerim"i/zi, ötekine ise tam ve kesin olarak "Hayır!" dediklerimizi, diyebileceklerimizi yazmamızdır.
Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için
ancak daha sonra kişinin kendi içindir. )
( Bir şeyi yapmanın, tek bir yolu yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yolu, tektir! [Yapmamaktır!] )
( Başı, ortası/süreci ve sonucu, akıl iledir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Özgüven iledir ve öz/güven sağlatır. )
( Parça. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Bütün. )
( Özgürlüğümüzü yitirdiğimizde, değerini bilmeye başladığımız, anladığımız ve anımsadığımız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Özgürlüğümüzde, sürekli bilmemiz ve anımsamamız gereken. )
( Gereksinimimize yönelterek, önceleyerek.[Kısa ve uzun süreli olarak tehlikeli/riskli/zararlı olup olmadığına fazla bakmaksızın.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Var oluşumuzu ve var oluşumuzun sürekliliğini önemseten, önceleyen.[Hem şu anda, hem de uzun süreli olarak.] )
( Bir şey ki, yapmasan da olur... YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur... SÖYLEME!
Yaptığımız, "kâr"; yapmadığımız, yarar!
Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar!
Yediğimiz/içtiğimiz, "kâr"; yemediğimiz/içmediğimiz, yarar!
Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir/geliştir... Dünya/n değişsin//gelişsin! )
( Belediye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Muhtarlık. )
( Görülen, gösterilen/gösterilebilen. | Görülebilir/lik, gösterilebilir/lik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Görülmeyen, gösterilmeyen ve gösterilemeyen. | Görülemez/lik, gösterilemez/lik. )
( "Evet!" diyebilme (olanağı/gücü). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< "Hayır!" diyebilme (olanağı/gücü). )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Nefsine muhâlefet etmek/edebilmek.[MUHALEFET-ÜN-NEFS] )
(
İhtiyâr ve İrâde | "Kader" - "İrâdenin Özgürce Kullanımı" Tartışması | Huyların Değişmesinin Olanağı | Mantıksal Belirlenimcilik | |
---|---|---|---|---|
Kindî | Bağdaşırcı | Belirlenimci/Bağdaşırcı | - | - |
Fârâbî | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı |
Yahyâ İbn Adî | - | Bağdaşırcı | Belirlenimci | İrâdenin Özgürce Kullanımı |
Âmirî | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | - | - |
İbn Sînâ | Belirlenimci | Belirlenimci | Bağdaşırcı | Belirlenimci |
İbn Bâcce | Bağdaşırcı/İrâdeci | - | - | - |
İbn Rüşd | Belirlenimci/Bağdaşırcı | Belirlenimci/Bağdaşırcı | - | Bağdaşırcı |
"Meşşâî Felsefede Ahlâkî Determinizm ve Özgürlük" - Emre Çeliker

( WILL/WILLPOWER vs. RESISTANCE )
- İSTENÇ = İRÂDE = WILL[İng.] = VOLONTÉ[Fr.] = WILLE[Alm.] = VOLUNTAS < VELLE:İSTEMEK. VOLO:İSTİYORUM[Lat.] = VOLUNTAD[İsp.]
- İSTENİLEN/BEKLENİLEN:
HAKİKAT ile/ve/değil/||/<>/> MÂRİFET
( Tek. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Çok. )
- İSTENİLEN ile/ve/<>/değil/yerine GEREKSİNİM
( "Bilir/ler." İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Bil(e)mez/ler. )
( Gereksiniminiz olmayan şeyler alırsanız, çok yakın gelecekte, gereksinim duyduğunuz şeyleri satmak zorunda kalırsınız. )
- İSTER İSTEMEZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN
- İSTERSENİZ OLUR/YAPARSINIZ, İSTERSENİZ OLMAZ/YAPMAZSINIZ değil İSTERSENİZ OLUR/YAPARSINIZ, İSTEMEZSENİZ OLMAZ/YAPMAZSINIZ
- İSTİ'DÂD[Ar.] değil/yerine/= AKILLILIK | ANLAYIŞLILIK | DOĞAL EĞİLİM, BECERİ/KABİLİYET
- İSTİFÂ[Ar.] ile/ve/değil ÇEKİLME
( Görevden. İLE/VE/DEĞİL Önderlikten. )
( Siyasette. İLE/VE/DEĞİL Dinde. )
- ISTIFÂ'[< SAFVET] ile/ve/< İSTİ'FA'[< AFV]
( Bir şeyin hâlisini, temizini seçip alma. | Ayıklama. | Seçme, seçkinlik. İLE/VE Affını isteme. | Bir işten, kendi isteğiyle çekilme. )
- İSTÎFÂ'[Ar. < VEFÂ] ile İSTİ'FÂ'[Ar. < AFV] ile İSTİFHÂM[Ar. < FEHM | çoğ. İSTİFHÂMÂT] ile İSTİHFÂ'[Ar.]
( Tamamıyla alma/alınma, ödetilme. İLE Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE Sorma, anlama. Anlamak, öğrenmek için sorma. İLE Saklanma, gizlenme. )
- İSTİFA ile/ve/||/<>/> İSTİĞFAR
( Affını isteme. | Bir işten, kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Tövbe. | Allah'tan günahın bağışlanmasını isteme. | Estağfirullah. )
- İSTİFÂDE ile/ve/<>/< İSTİFÂ
( İstifâ etmediğimizden, istifâde edemeyiz. )
- İSTİĞASE[Ar.] değil/yerine/= YARDIM İSTEMEK
- İSTİHSÂL[Ar. < HÂSIL çoğ. İSTİHSÂLÂT] ile İSTİHZAR[Ar. < HUZÛR (çoğ. İSTİHZÂRÂT)]
( Elde etme, ele geçirme/geçirilme, çıkarma, meydana getirme, hâsıl etme. | Üretim, üretme. Üretme. İLE Hazırlama. | Anımsama. )
- [ne yazık ki]
!İSTİHZÂ'/SARAKA[argo] değil/yerine/= !ALAY ETME [bkz. İSTİSHÂR]
- İSTİHZA ile/değil İSTİHSA
- İSTİKÂMET ve/<> HÜRMET ve/<> KIRAAT
- İSTİKRAR ile İKTİDAR
- İSTİKRAR ve/||/<>/< TUTARLILIK
- İSTİKŞÂF[< KEŞF | çoğ. İSTİKŞÂFÂT][İSTİŞKÂF değil!] ile/ve/<>/> İSTİŞÂRE
( Keşfetmeye çalışma, ne olup bittiğini öğrenmek için araştırmada bulunma. | [coğr.] Açınsama. İLE Fikir sorma, danışma. )
- İSTİLÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİSMÂR[Ar.]
- İSTİMAL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİFÂDE[Ar.]
( Kullanım. İLE/VE/||/<> Yararlanma. )
- İSTİMLÂK ile DAYATMA
- İSTİNBÂT[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİDLÂL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİBSÂR[Ar.]
( Bir söz ya da işten gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. İLE Bir delile dayanarak bir şeyden sonuç çıkarma, delil ile anlama. İLE Basiretli olmak. Düşünceli, hesaplı ve dikkatli iş yapmak ve hareket etmek. )
- İSTİNCÂ' değil/yerine/= PİSLİKTEN/NECASETTEN TEMİZLENME
- ISTIRAP/B ile AZAB
( ... ile İKAB["ka" uzun okunur] )
- İŞTİRÂK[< ŞİRKET] değil/yerine/= ORTAK OLMA, ORTAKLIK | KATILIM
- İŞTİRÂK[Ar. < ŞİRKET] ile/ve/<>/< İŞTİYÂK[Ar. < ŞEVK]
( Ortaklık, ortak olma, paydaşlık. | Bir işte yer alma, paydaşlık etme. | Bir işe, bir düşünceye katılma, katılım. | İktisadi devlet teşekküllerinin ya da kamu iktisadi kuruluşlarının ya da bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin en az yüzde onbeşine, en çok yüzde ellisine sahip bulundukları anonim şirketler. | Bir ortaklık ile işletme arasında, sözkonusu ortaklığın yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılma anlamında sürekli bir bağ yaratan, doğrudan ya da dolaylı sermaye ve yönetim ilişkisi. İLE/VE/<>/< Şevklenme, göreceği gelme, özleme. )
- ISTIRAP:
SAĞLIKSIZ/KİRLİ ile/değil/yerine/>< SAĞLIKLI/TEMİZ
- ISTIRAP ile/ve/> ÇİLE
( ... İLE/VE/> Kemalâta erdiren ıstırap. )
- ISTIRAP ile/ve DAYANÇ/SABIR
( Annesi ölene, "öksüz"; babası ölene, "yetim"; eşi ölene, "dul" denilir. Fakat çocuğu ölene, hiçbir şey diyemezler. Çünkü bu, öyle bir ıstıraptır ki, o ıstırabı anlatabilecek bir sözcük bile yoktur. )
- ISTIRAP ve HAREKET
- İSTİRHÂM[Ar. < RUHM]["İSTİRÂM" değil!] değil/yerine/= YALVARMA
- İSTİŞÂRE ile/ve/<> İSTİFÂDE
- İSTİSÂRE[Ar.] ile İSTİŞÂRE[Ar. < ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)]
( Tozutma, toz savurma. | Fitnecilik, fesatçılık etme. İLE Fikir sorma, danışma. )
- [ne yazık ki]
!İSTİSHÂR değil/yerine/= !ALAY ETME, EĞLENME
- İSTİSKAL[< SIKLET] değil/yerine/= SOĞUK DAVRANMA
( Ağır görme, huzurundan hoşlanmama. | Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belirginleştirme. Yüz vermeme, kovarcasına davranma, kovma. )
- İSTİSMÂR[Ar. < SEMERE] ile/ve/<>/değil SÛ-İ İSTİ'MÂL[Ar. < AMEL | çoğ. İSTİ'MÂLÂT]
( İşletme, yararlanma. | Sömürme. İLE/VE/<>/DEĞİL Kötü/yersiz/yolsuz kullanma. )
( )
- İSTİSNA OLMAK" değil/yerine/>< İNSAN/KİŞİ/ADAM OLMAK
( [istiyorsan] "Egemen olmak." DEĞİL/YERİNE Özgür olmak. )
- İSTİSNA ile KAİDE
( İstisnalar kaideyi bozmaz, kuvvetlendirir! )
( İstisnalar bilinmedikçe, kaide bilinmiyor demektir. )
- İŞTİYÂK[< ŞEVK] değil/yerine/= ÖZLEM, HASRET | YOĞUN İSTEK/ARZU
- İSTİYORUM / İSTEMİYORUM ile/ve/ya da/||/<> SEVİYORUM / SEVMİYORUM
( Hiçbir zaman, bir açıklama yeterliliği ve niteliğinde değillerdir. Daha çok da, kaçmaya ya da dayatmaya yönelik yanıtlardır.
Anımsanması gereken nokta da, sizin kullandığınız oranda ve koşullardaki keyfiyetle, bir başkası da aynı keyfiyetle bunları kullanabilir, karşılık verebilir ve sonuç tam bir hüsran ve boşluk/anlamsızlık yaratır/yaratacaktır.
Dolayısıyla da, yaşamın getirdiği durumlarla/zorunluluklarla yüzleşerek, kaçmaksızın, isteyip-istememe, sevip-sevmeme alanından çıkarmak gerekir. )
- İŞVE[Ar.] ile/ve CİLVE[Ar.]
( Güzelin, gönül aldatan/çelen, naz ve edâsı. İLE/VE Kırıtma. | Görünüş, tecelli. )
( TEBÂÜL: Karı-koca cilvesi. )
- İSYAN ÇIKARMA/ÇIKARAN ile/ve/||/<>/> İSYANI KIŞKIRTMA/KIŞKIRTAN
- İSYAN (MECLİSİ) değil/yerine İSTİŞARE (MECLİSİ)
- İSYÂN ile/ve/<> İNTİZÂR
( Emre boyun eğmeme, itaatsizlik. | Başkaldırı, ayaklanma. İLE/VE/<> Bekleme, gözleme. | İlenme, beddua. )
- İSYAN ile İTİRAZ
- İSYAN ile/değil/yerine YAS
- İSYANDA:
BAŞ EDEMEME ile/ve/değil/||/<>/< ALT EDEMEME
- İSYAN/KÂR/LIK ile/ve/değil/yerine/<> TEPKİ/SEL/LİK
- İŞYERİNE, ÖZELLİKLE EVE YENİ GELMİŞ EŞİNİZE/BİRİNE GİRER GİRMEZ BİRŞEY SÖYLEMEK ile/yerine 5-10 DAKİKA SONRA SÖYLEMEK
- İT(") ve/||/<>/> (")BİT(")
( İtle yatan, bitle kalkar. )
- İT ve/||/<>/> BİT
( ile yatan. VE/||/<>/> ile kalkar. )
- İT ile İD
( Köpek. İLE Dürtü, bilinçaltı.[İd-egp-süper ego] )
- İT ile İT
( Köpek. İLE İleri doğru devinim kazandırmanın buyruk kipi. )
- İTAAT ile/değil/yerine/>< İTTİHAT
- İTAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KABUL
- İTAAT" ile/ve/||/<>/> "RAHAT"
- İTAAT ile/ve/değil/<> TESLİMİYET
- İTAAT/KÂR ile/ve/||/<> BİAT/KÂR
( Aç kalarak/bırakarak. İLE/VE/||/<> Bilgisiz kalarak/bırakarak. )
- İTAATKÂR/MUTÎ[Ar. < TÂAT] değil/yerine ESLEK
( Başkasının buyruk ya da dileklerini yerine getiren, yumuşak başlı. )
- İTAP[Ar.] ile AZAR, PAPARA, SAPARTA, ZILGIT[< ZIL yansıma sesine GIT eki ile]
( Paylama, azarlama. İLE Korkutma, çıkışma, gözdağı, azarlama. )
- [ne yazık ki]
!İTEN ile/||/<> !TUTMAYAN
- İTFA[Ar.] ile/değil/yerine BORÇ ÖDEME
( ... İLE Söndürme. | Sönüm. | Bir borcu, azar azar ödeyerek kapatma, sönüm. )
- İTHAF[Ar.] değil/yerine/= SUNMA/SUNGULAMA/ADAMA
- İTHAM ile AŞAĞILAMA
( Suçlama, suçlu görme. İLE Küçük görme. )
- İTHAM ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ
- İTHAM ile/ve/<> GENELLEME
- [ne yazık ki]
İTHAM ile İMÂ
- İTHAM ile İSNÂD
- [ne yazık ki]
!İTHAM ile !TEKFÎR
( Çoğunlukla/bazen itham, küfürden daha ağırdır. )
( Suçlama. İLE Kâfir sayma. )
- İTHAM ile/ve/||/<> YAFTALAMA
- İTİBAR ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI GÖSTERMEK
- İTİBAR[Ar. < UBÛR | çoğ. İTİBÂRÂT] ile İHTİBÂR[Ar. < HABER]
( Saygı gösterme. | Önem verme. | Onur/şeref, haysiyet. | Bir şeyin, gerçek değil kararlaştırılan değeri. | İbret alma. | [ticaret] Söz ya da imzanın değeri. [İng./Fr. CREDIT] | Değer. İLE [bir kimseyi] Yoklama, deneme, sınama. )
- İTİBAR ile/ve/||/<>/> İTİMAT
- İTİBAR ile ŞEREF
- İTİBAR ile/ve/||/<> TAHAMMÜL
- İTİBARÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYMACA
- İ'TİDÂL[< ADL] ile Î'TİZÂL[< AZL]
( Denge, ölçülülük. İLE Yalnızlığı yeğleyip bir köşeye çekilme, uzlet etme. | İşi terketme. | Topluluktan/cemâatten ayrılma. )
- İTİLÂ[Ar. < ULÜVV] ile/ve/<> RÜCÛ[Ar.]
( Yükselme, yukarı rütbelere erişme. İLE/VE/<> Dönme, geri dönme. | Vazgeçme, sözünden dönme, sözünü geri alma. )
- İT(İL)MEK ile/ve KAK(IL)MAK
- İTİNA[Ar.] ETMEK değil/yerine/= ÖZENMEK
- İTİNÂ ile/ve/||/<>/> İMTİNÂ
- İTİNÂ ve/||/<>/> İTİBAR
- İTİNÂ[Ar.] değil/yerine/= ÖZEN
- İTİP ile/ve/||/<> KAKMAK
( Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek. | Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak ya da kapamak. | Bulunduğu yerden aşağı düşürmek. | Sürüklemek, sevk etmek. | Bir nesne ile belirli bir yakınlıktaki başka bir nesneyi kendinden uzaklaşmaya zorlamak, "çekme"nin karşıtı. İLE/VE/||/<> İtmek, vurmak. | Kakma yapmak. | Vurarak dar bir yere sokmak. )
- İTİRAF ETMEK ile/değil KABUL ETMEK
- İTİRAF ile/ve/değil/||/<>/< AÇIK AÇIK SÖYLEMEK
- İTİRAF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AÇIKLAMA
- İTİRAF ile AĞZINDAN KAÇIRMAK
( Kişiler, fiziksel açıdan yorgun olduğunda, dürüst olmaya daha eğilimliler. Bu nedenle, gece geç saatte yapılan konuşmalarda, itiraflar daha sık oluyor. )
( CONFESSION vs. TO LET SLIP, TO BLURT OUT )
- İTİRAF ile/ve/değil/||/<> İDDİA
- İTİRAF ile İFŞÂ
- İTİRAF ile/ya da İNTİHAR
- İTİRAF ve/> PİŞMANLIK ve/> HESAPLAŞMA ve/> TÖVBE
- İTİRAF ile/ve/değil/ne yazık ki TEHDİT
- İTİRAF ile/ve/||/<> TÖVBE
( Hristiyanlık'ta. İLE/VE/||/<> İslâm'da. )
- İTİRAF ile/ve VURGULAMA
( CONFESSION vs./and TO EMPHASIZE )
- İTİRAZ ETMEK ile/ve/||/<> KARŞI ÇIKMAK
- İTİRAZ (ETMEK) değil/yerine/= KARŞIÇIKI / KARŞI ÇIKMAK
- İTİRAZ (ETMEK) ile/ve/<>/değil/yerine SORU (SORMAK)
- İTİRAZ ile/ve/<> İTİZAL
- İ'TİZÂL[Ar. < AZL] ile İ'TİZÂR[Ar. < ÖZR | çoğ. İ'TİZÂRÂT]
( Bir tarafa çekilme. | İşten çekilme. | Ehl-i sünnet'ten Vâsıl b. Atâ'nın kurduğu mu'tezile mezhebi. | Takımdan ayrılma. İLE Özür dileme. )
- İTİZAL ile/ve/||/<> RIFZ
- İTKİ = İLCÂ = IMPULSE, APPETITE[İng.] = IMPULSION, APPÉTIT[Fr.] = IMPULS, TRIEBE[Alm.] = IMPULSIO, APPETITUS[Lat.] = IMPULSO[İsp.]
- İTKİ ile/ve/||/<> TUTKU
- İTLE DALAŞMAK ile/değil/yerine/>< YAMACI DOLANMAK
- İTME ile/ve/||/<> DÜRTME ile/ve/||/<> TETİKLEME
- İTMİNAN değil/yerine/= İNANMA, GÜVENME
- İTTİBÂ[Ar.] değil/yerine/= UYMA, ARDISIRA GİTME, TÂBÎ OLMA
- İTTİHÂZ[< AHZ] değil/yerine/= EDİNME, EDİNİLME | KABUL ETME | SAYMA, SAYGI DUYMA
- İVECEN/İVEĞEN/EVECEN/ACUL ile İVEDÎ/MÜSTACEL ile İVİNTİ ile İVME
( Çabuk davranma alışkanlığında olan. İLE Çabuk davranma zorunluluğu. | Çabuk yapılan, acil. İLE Çabukluk, hız/sürat. İLE Devinen bir nesnenin, küçük bir zaman içinde, hızında oluşan değişmenin, bu zamana oranı. )
- İVEDİ/MÜSTACEL değil/yerine EVGİN
( Öncelikle yapılması gereken. )
- İYİ BİR YÖNETİCİ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ BİR KİŞİ OLMAK
( AKIL ve/<> ADÂLET ve/<> SİYASET ve/<> DOĞRULUK ve/<> AHLAK BİLGİ
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<
ADÂLET DAİRESİ
)
- İYİ İŞ ve/||/<>/>/< USTA
- İYİ KULLANMAK ile/ve/||/<> YARARLANMAK
- İYİ NİYET ile/ve/değil/||/<>/>/< ADÂLET
- İYİ NİYET(Lİ YAKLAŞIM) ile/ve/<>/değil/yerine ÇÖZÜMCÜ (VE YAPICI) YAKLAŞIM
( İyi niyet, bir şeyleri çözmekte/aşmakta yeterli değildir/olmayabilir. )
- İYİ NİYETLİ ile/ve/< YUFKAYÜREKLİ/RAKÎK[Ar. < RİKKAT]
- İYİ NİYETLİLİK ile/ve/<> ANLAYIŞ GÖSTERMEK
- İYİ NİYETLİ/LİK ile ENAYİ/LİK
- İYİ OLMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK
- İYİ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÂDİL OLMAK
- İYİ OYNAYAN/LAR ile/değil/yerine/>< İYİ OLAN/LAR
- İYİ YAŞAMAK değil/yerine UYGUN OLMAK
- İYİ ile/ve/<>/> DAHA İYİ ile/ve/<>/> EN İYİ
( İnanırsak. İLE/VE/<>/> Sabredersek. İLE/VE/<>/> Vazgeçmezsek. )
- İYİ ile/ve DOĞRU ile/ve GÜZEL
( Duyu ve duygu. İLE/VE Düşünce. İLE/VE Duyu ve duygu ve düşünce. )
( Davranış. İLE/VE Düşünce. İLE/VE Bütünlük. )
- İYİ ile/ve/<> GÜZEL
( Ayrıntıdır/ayrıntılardadır. İLE/VE/<> Bütündür/bütünlüktedir. | İyilerin biraradalığı/toplamıdır. )
- İYİ ile/ve/değil/yerine/<> İYİLİK İÇEREN
- İYİCENE, GÜZELCENE değil İYİCE, GÜZELCE
- İYİDEN İYİYE (ŞIMARMAK, HADDİNİ AŞMAK)
- İYİ/GÜZEL DİLEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- İYİ HİSSETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİCE HİSSETMEK
- İYİ-KÖTÜ AYRIMI YAPMAK/TELKİN ETMEK değil/yerine (SADECE) NE OLMADIĞINI BELİRTME (ÇABASI)
- İYİLER:
KAYBETMEZ <>/>/ne yazık ki KAYBEDİLİR
- İYİLEŞME/ŞİFA:
SARIMSAK ve/||/+/hem de/<> SARILSAK
- İYİLEŞME ile/ve/değil/||/<>/< İLERLEME
- İYİLEŞTİRİCİLER/DENGELEYİCİLER:
GÜNEŞ ile/ve/||/<> DİNLENME ile/ve/||/<> HAREKET/SPOR ile/ve/||/<> BESLENME ile/ve/||/<> ÖZGÜVEN ile/ve/||/<> ARKADAŞLAR
- İYİLEŞTİRMEK ile/ve/||/<>/> GELİŞTİRMEK
- İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<> İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR
( )
( The Last Bookstore (Son Kitapçı) adlı şu kısa belgesel, Los Angeles'ta bulunan 'Son Kitapçı' adlı kitapçının sahibi ve işletmecisi Josh Spencer'ın yaşamına odaklanıyor. Belgesel, Spencer'ın bir baba, koca, küçük işletme sahibi ve paraplejik olarak yaşamını gözler önüne sererken, fiziksel kitaplardan vazgeçemeyenler için bir çekim merkezi haline gelen dükkanının da öyküsünü anlatmış oluyor.
http://lastbookstorela.com
)
( Çok sevgili arkadaşım,
Ramazan Baş’ın (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkanı),
koronavirüs nedeniyle yaşamını kaybettiğini öğrendik.
Çok çok üzüldüm/üzüldük.
Ne yazacağımı ve ne kadar yazacağımı bilemiyorum. Ben/biz de tüm Türkiye de en başta engelliler olmak üzere yakın bir dostumuzu kaybetmenin çok büyük üzüntüsü içinde...
Türkiye de, dünya da çok büyük bir değerini, başarısını, çok önemli bir gönüllüsünü çok erken kaybetti. Hepimizin başı[yarası] sağılsın[iyileşsin].
Çok sevgili Ramazan Baş'la 2006 yılında, her ayın ilk Çarşamba'sı
gezi anıları ve sunumlarımızı paylaşmak üzere buluştuğumuz Gezginler Derneği toplantımıza katılmasıyla tanıştık. Onu ve yanındakileri tekerlekli sandalyesiyle sahnede görünce çok mutlu olmuştum.
Dernek başkanımız Orhan Kural ve yönetim kurulu üyeleri, düşünce, öneri, istek ve beklentilerini dinlemek üzere yılda bir kez de tüm gezgin üyelerimizi davet ediyorduk. 2000'den beri katılabildiğim bu toplantıların birinde gezi ve gezginlik dışında dernek olarak daha etkin, topluma da yararlı çalışma ve dayanışmalarımızın olması gerektiğine değinmiştim. Her ne kadar gezme olanağı buluyorsak da engellilerin bu olanağa pek de sahip olmadığına, hepimizin çeşitli nedenlerle her an bir kaza geçirerek engelli kalabileceğine, gücümüz ve olanaklarımız yerindeyken engellilerin sorunlarına çok daha fazla katkı ve destek vermemiz gerektiğini paylaşmıştım. Bu konudaki ilk adımımızın da engelli dernekleriyle olan ilişki ve işbirliğiyle gerçekleşebileceğine de değinmiştim.
2006'daki toplantılarımızın birinde bu düşünce ve dileklerimin ekonomik gücü yerinde olan kişilerin/gezginlerin önüne daha yakından ulaşabildiğini görmekten, az da olsa bir katkım olması ve aracı olabilmekten çok mutlu oldum.
(Kendimi değil bu tür düşünce, adım, aracılık ve çabaların önemini pekiştirme ve yayılması dileğiyle bu deneyimimi paylaşıyorum.)
Ben de kendi olanaklarım içinde daha fazla neler yapabileceğimi düşünerek Ramazan Baş ile daveti üzerine Ataköy'deki dernek merkezine gitmeye başladım. İnternet ve bilgisayarla ilgili olanaklarımı seferber ederek birkaç yıl derneğin web sitesiyle ilgili çalışmalar yürüttüm. Sevgili Ramazan Baş, tüm çalışanlar, gönüllüler ve engelliler ile daha yakından iletişim ve paylaşım fırsatı bularak tekerlekli sandalye dağıtımı başta olmak üzere çoğu etkinliğin mutfağında yer almaya çalıştım.
Derneğin başarılarından çoğunuzun haberdar olduğunu bildiğim her süreç ve ayrıntıda çeşitli gereksinimleri olan engelliler için çok önemli olanaklar sağlandı. Boynundan aşağısı felç kalmış, çoğunlukla yattığı yerden hizmet vermeye çalışan sevgili Ramazan Baş'ın, en başta annesi olmak üzere çevresindeki tüm dostların, üstün, özverili emek, çaba ve başarılarıyla dolu yaşamında, yazmak ve paylaşmakla bitmeyecek Türkiye ve dünya çapında örnek hizmet ve katkıları için ne kadar teşekkür etsek azdır. Yıllarca dernek çalışmalarına ve engellilere sürekli destek veren binlerce tanınmış/tanınmamış gönüllü, siyasetçi, sanatçı ve sporcuya da ayrıca çok teşekkür ederim/z...
Tüm emek, çaba, katkı, aracılık ve çalışmalarından dolayı tekrar tekrar milyonlarca minnet ve teşekkür ediyorum/z çok sevgili Ramazan Baş. Her zaman, hepimizleydin, her zaman da öyle olacaksın. Yaşamımız, gönlümüz ve zihnimizdeki yerin apayrı!
(Dileklerimiz, tek başına bazı sorunların gelişmesi, değişmesi ve
düzelmesi için yeterli olmuyor biliyorsunuz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hem doğrudan, hem de dolaylı olarak gereksinimi çok fazla olan birey ve derneklere her türlü maddi ve manevi yardımı sürekli kılarak gerçekleşiyor. Eğer bugüne kadar katkı ve desteğiniz olmuş ya olamamışsa da bundan sonra daha fazla olabileceğini de tekrar ve sürekli anımsayalım istiyorum. Bu doğrultuda da TOFD'ye cep telefonu üzerinden aylık 10 TL.'lik düzenli bağışına siz de katılabilirsiniz. Ayrıca, plastik şişelerin kapaklarını biriktirerek ve dernek merkezine ulaşmasını sağlayarak da destekte bulunabiliyoruz. Tüm ayrıntılarını TOFD.org.tr adresinden görebilir ve takip edebilirsiniz. Şimdiden tüm katkı ve desteklerinizden dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum/z...)
Ancak bu kadarıyla sınırlandırabildiğim, ne kadar yazsam ve anlatsam da onu tanı(t)maya yetmeyecek sevgili Ramazan Baş'ı, kısmen de olsa daha yakından tanıyabilmeniz için aşağıdaki bağlantıdan
TEDx konuşmasını kesinlikle izlemenizi rica ediyorum...
İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<>
İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR
Mutluluğun Anahtarı; Köprü Olmak | Ramazan Baş
youtube.com/watch?v=wA4wK6Kby2Q
instagram.com/TOFDgenelmerkez
instagram.com/ramazanbastofd
instagram.com/semracetinkaya__
(Sürekli erişim ve paylaşım adresleri...
FaRkLaR.net/sozluk/fark/37462
instagram.com/p/CODS7iwAJcg )
- İYİLİĞİN KOŞULLARI:
HIZLI(EN KISA SÜREDE) OLMALI ile/ve/||/<>/> GİZLİ OLMALI ile/ve/||/<>/> GÖZDE BÜYÜTÜLMEMELİ ile/ve/||/<>/> SÜREKLİ OLMALI ile/ve/||/<>/> YERİNİ BULMALI
- İYİLİK:
BAŞKASINA YAPTIĞIMIZ ile/ve/||/<> BİZE YAPILAN
( Unutalım! İLE/VE/||/<> Unutmayalım! )
- İYİLİK EDENİN GÖREVİ ve/||/<> İYİLİK GÖRENİN GÖREVİ
( İyiliğini unutmak. VE/||/<> İyilik edeni unutmamak. )
- İYİLİK:
EMPATİ ve/||/<> PİŞMANLIK ve/||/<> UTANMAK
- İYİLİK:
NESNEL ile/ve/||/<> ÖZNEL
- İYİLİK:
SÖZ İLE ve/||/<> VERMEK İLE ve/||/<> DÜŞÜNCE İLE
( Güven oluşturur. VE/||/<> Sevgi oluşturur. VE/||/<> Derinlik oluşturur. )
- İYİLİK YAPAR GİBİ GÖRÜNMEK ile/değil/>< İYİLİK YAPIP GÖRÜNMEMEK
- İYİLİK (YAPMAK):
"HERKESE ANLATILAN/ANLATIRSAK" ile/değil/yerine/||/<>/< HİÇKİMSEYE SÖYLEMESEK DE KENDİMİZ ANIMSIYORSAK ile/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZ BİLE UNUTMUŞSAK
( Ne vazgeçmek, ne de vazgeçmekten vazgeçmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vazgeçmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vazgeçmekten, vazgeçmek. )
( Kibir, kabalık. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Alçakgönüllülük, tevâzu. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yokluk bilinci, mahviyet. )
- İYİLİK YAPMAK ÜZERE/İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<> GEREĞİNİ YAPMAK/YAPARAK
- İYİLİK YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİ OLMAK
- İYİ/LİK ve/||/<>/< AŞKIN/LIK
- İYİLİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> CESÂRET ile/ve/||/<> VEFÂ
( Kötülüğe karşın. İLE/VE/||/<> Yanlışa karşın. İLE/VE/||/<> Zorluğa karşın. İLE/VE/||/<> Mesafeye karşın. )
- İYİLİK ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ/DEVİR/DEVRAN
- İYİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> HİZMET
- İYİLİK ve/||/<>/>/< KAMU YARARI
- İYİLİK değil OLDUĞU/GEREKTİĞİ BİÇİMDE/GİBİ
- İYİLİK ile/ve/||/<>/> ZİHİNSEL VE TOPLUMSAL İYİLİK(ÖDÖMONİ[Yun. < EUDOIMONIA])
- İYİLİKSEVERLİK = BENEVOLENCE[İng.] = BIENVEILLANCE[Fr.] = WOHLWOLLEN[Alm.] = BENEVOLENTIA[Lat.]
- İYİLİKSEVER/LİK ile/ve SEVGİ
- İYİLİKTE:
[ne yazık ki]
!"NEDEN ARAYIŞI" ve/<> !"ÖDÜL BEKLENTİSİ"
( Herhangi bir nedeni de olmaz/olmamalıdır ve hiçbir ödül beklentisi de oluşmamalıdır. İyilik, neden-sonuç ilişkisinin tamamen dışındadır ve ancak dışındaysa iyiliktir. )
- İYİLİKTE:
SAYMAK ile/değil/yerine SAÇMAK
- İYİLİKTE/İYİLİĞİ:
ARAŞTIR! ve/||/<>/> ABARTMA! ve/||/<>/> ANLATMA!
- İYİMSER/LİK VE/VEYA ANLAYIŞLI/LIK değil/yerine GERÇEKÇİLİK VE/VEYA (İSABETLİ) ÖNGÖRÜ
- İYİMSER/LİK ile/ve/<> ANLAYIŞLI/LIK
- İYİMSER/LİK ile İYİLİKSEVER/LİK
( İyiliksever kişi, kendini yetiştirirken başkalarını da yetiştirmek ister. Kendi bilgisini genişletirken başkalarının bilgisini de geliştirmeye çalışır. )
( İyiliğe iyiliği her kişi yapar, Kötülüğe iyiliği er kişi yapar. )
( NİKBÎN ile ... )
( OPTIMIST vs. BENEVOLENT )
( OPTIMISTE avec ... )
( ... cum BENEVOLENTIA )
- İYİMSERLİK = NİKBİNLİK = OPTIMISM[İng.] = OPTIMISME[Fr.] = OPTIMISMUS[Alm.]
- İYİ/YETERİNCE DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/>/< İSABETLİ KARAR VERMEK
- İZ ve/<> GÖZ
( Tarlada izi olmayanın, hasatta gözü ol(a)maz. )
- İZAÇ[Ar.] değil/yerine/= BUNALTMA
( Bunaltma, tedirgin etme. )
- İZÂHÎ ile/ve/<> İZÂFÎ
- İZAM ile İZAM
( Birini, gönderme, yollama. İLE Olduğundan büyük gösterme, büyütme, abartma. )
- İZ'ÂN değil/yerine/= ANLAYIŞ, KAVRAYIŞ, AKIL | SÖZ DİNLEME | TERBİYE, EDEP
- İZÂN ve/<> FERÂSET
- İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)
( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )
( TO GIVE PERMISSION vs. TO GIVE AN OPPORTUNITY
TO GIVE AN OPPORTUNITY instead of TO GIVE PERMISSION )
- İZİN VERMEMEK ile/ve ENGEL OLMAK
- İZİN ile/ve BİLGİ
- İZİN ile/ve/değil/yerine ONAY
( [not] PERMISSION vs./and/but TO APPROVE
TO APPROVE instead of PERMISSION )
- İZİNSİZ GÖSTERİ/YÜRÜYÜŞ değil/yerine GÜVENLİK İÇİN HABER VERME GEREKLİLİĞİ
- İZLEM/STRATEJİ(K)[Fr. < Yun. STRATOS: Ordu. | AGO: Gütmek.] ile/ve/<> TAKTİK
( Üst kuram, kuram kurma kuramı. İLE/VE Stratejinin uygulanması. )
( STRATEGY vs./and TACTICS )
- İZLEME ile/ve/||/<> TARAMA
- İZLEMEK ile/ve/<> DESTEKLEMEK
- İZLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEMEK
- İZNİN(İZ)LE ... ile/değil/yerine BİLGİNİZLE ...
- JEST ile/ve/||/<> MİMİK
- JİLET ile/ve/||/<> BALTA
( Keskindir ama odunu parçalayamaz/kesemez. İLE/VE/||/<> Güçlüdür ama traş edemez. )
( )
- KABA OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK
- [ne yazık ki]
"KABA" ile/ve/||/<> "ÇİĞ"
- KABA ile/değil/yerine ENGİN
- KABA ile/ve/değil/<> GELİP GEÇİCİ
- KABA ile/ve/||/<>/> KUBAT
( ... İLE/VE/||/<>/> Kaba, biçimsiz. | Davranışları kaba olan. )
- KABACA ile/değil/yerine KISACA
- KABAHAT, ...:
SENDE ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< SENİ SEVENDE
- KABAK ile SU KABAĞI
( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki. | Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü. | [müzik] Kabak kemane. | Ham, tatsız (kavun, karpuz). | Tüysüz, dazlak. | Dişleri aşınarak, yüzeyi düzleşmiş olan (taşıt lastiği). | Bilgisiz, görgüsüz, kaba. | Kısa boynuzlu hayvan. İLE Kabakgillerden, alt bölümü şişkin, birçok yerde kurutulup su kabı olarak kullanılan, bir tür asma kabağı, kantar kabağı. )
( CUCURBITA cum LAGENARIA VULGARIS )
- KABAKLAMAK ile KABAKLAŞMAK ile KABAKLIK
( Ağaçların gençleşmesi için dallarını budamak. İLE Saçları dökülmek, dazlaklaşmak. | Taşıt lastiklerinin, dişleri aşınıp yüzeyi düz bir duruma gelmesi. İLE Karpuz ya da kavunun ham olma durumu. | Başın tüysüz ya da dazlak olma durumu. | Bilgisizlik, görgüsüzlük. )
- KABALIĞIM ile/ve/değil KALABALIKLIĞIM
- KABA/LIK ile/ve/ya da ÇIKARCI/LIK
( GALÎZ[< GILZET] ile/ve/ya da ... )
- KABALIK ve/||/<>/< GÜÇLÜ TAKLİDİ
( Kabalık, zayıf kişinin, güçlü taklididir. )
- KABA/LIK ile/ve SAÇMA/LIK
- KABA/LIK ile/ve/değil/<> SAF/LIK
- KABARMA ile/ve/<> KÖPÜRME
- KÂBİL ile/ve/<> FAİL
- KABUĞUNA ÇEKİLMEK ile/değil/yerine/>< KABUĞUNU KIRMAK
- KABUL:
EDERSEN ile "ETMEZSEN"
( Ahbab. İLE Garib. )
- KABUL ETMEK ile "BOYUN EĞMEK"
- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine "GÖZE ALMAK"
- KABUL ETMEK ile GÜZEL GÖRMEK(TAHSÎN[< HÜSN])
( TO ACCEPT vs. TO SEE NICE )
- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine TANIMAK
- KABUL ETMEMEK ile/değil/yerine/< FARKINDA OLMAK
- KABUL GÖRME ile/ve/değil/||/<> ÖNDE YER ALMA
- KABUL ile/ve/değil/<> İÇSELLEŞTİRME
- KABUL ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR
( ... İLE/VE/||/<>/>/< Saygı gösterme. | Önem verme. | Onur/şeref, haysiyet. | Bir şeyin, gerçek değil kararlaştırılan değeri. | İbret alma. | [ticaret] Söz ya da imzanın değeri. [İng./Fr. CREDIT] | Değer. )
- İTİRAF ile/ve/değil/||/<>/< KABUL
( [not] CONFESS vs./and/but/||/<>/< ACCEPTANCE )
- KABUL ile/ve/||/<>/< MAKBUL
- KABULLENMEK değil/yerine DÜŞÜNMEK
- KABULLENMEK ile/ve/<> KOŞULLANMAK
- KABUL/LER ile/ve/değil/<> GELENEK/LER
- KABZ değil/yerine/>< FERÂGAT
- KAÇ YAŞINDASIN? yerine BÖYLE BİR SORU SORMA! (DAHA İYİ)
( Kişilerin yaşı, sorulmaması gereken sorulardan biridir.(Bay/Bayan farketmez). Kişi kendi paylaşmak istediğinde öğrenilecek bir konudur. Kişiler, sorulduğu için yanıtlamak zorunluluğunda bırakılmamalıdır. )
- KAÇAMAK ile KAÇAMAK
( Hoş görülmeyen bir şeyi, ara sıra yapma. | Bir şeyi, belirli etmeden, gizlice yapmaya çalışma. | Bir şeyden kaçınma yolu. | Kaçılacak yer. | Başkalarına belirli etmeden, gizlice yapılan. İLE Mısır unundan yapılan yağlı bir yemek. )
- KAÇAN ile/değil/yerine/>< KAZANAN
( Kazanamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kaçmaz. )
- KAÇAN/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALAN/LAR
- KAÇILMAZ ile/değil KAÇINILMAZ
- KAÇINMA ile KAÇGÖÇ
( ... İLE Dinî bir yaklaşımla, müslüman kadınların, erkeklere görünmemeleri, birarada oturup konuşmaktan kaçınmaları. )
- KAÇIRMAK ile "ISKALAMAK" ile "ES GEÇMEK"
- KAÇMA ile/ve/<> KENDİNDEN KAÇMA
( Geçenlerde, bir şair arkadaşımla konuşuyordum. İlk kez yurtdışına çıkmıştı. İzlenimlerini sorduğumda, kestirme bir yanıt verip "Dünyam daraldı" dedi. Bu sözüne şaşırdığımı görünce sözlerini sürdürdü. "Eskiden, kaçıp gideceğim yerlerin var olduğunu bilmek, bir ölçüde rahatlatıyordu beni. Fakat şimdi anladım ki, kaçıp gidilecek bir yer yokmuş." )
- KAÇMAK ile/ve/değil ANLAMSIZ/DEĞERSİZ BULMAK, DEĞER VERMEMEK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine (GERİ) ÇEKİLMEK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine/<> GİTMEK
( Sevdiklerinle arana mesafe girdiği oranda, varış yerinin de hiçbir anlamı kalmaz. )
- KAÇMAK ile/değil/yerine KAÇINMAK
( Tüm canlılarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Hayvanlarda[kısmen] ve insanda. )
- KAÇMAK ile "KAÇMAK"
( Kendi anlamı. İLE İzin istemek/izin isteyerek/bildirerek ayrılma.(Deyim/argo). )
( Hızla koşup bir yere saklanmak. | Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek. | Kendini göstermemek, rastlaşmamaya çalışmak. | Kaçınmak. | Gaz, sıvı vb. şeylerin sızması. | İpinin kopması. | Girmek. | Bir yana doğru kaymak. | Görünmeden gitmek, savuşmak, sıvışmak. | Hızlı koşmak. | Yok olmak. | Benzemek, andırmak. | Kaçgöçe uymak. | Kadının, yasalara ve aile isteklerine karşı gelerek evlenmek için evinden ayrılması. | Rengi ağarmak, uçmak. | Yarışçının ötekilerden hızla ayrılıp arayı açması. | Futbol ve basketbolda, engelleyen adamdan kurtulmak ya da pas alabilmek için boş alana koşmak. İLE ... )
- KAÇMAK ile/değil/yerine/>< KALMAK
- KAÇMAK ile/ve/değil/ne yazık ki KOLAYINA KAÇMAK
- KAÇMAK ile/ve SAKLANMAK
- | KAÇMAK ile/ve/ya da/||/<>/> SAVAŞMAK |
ile/ve/ya da/||/<>/>
DONAKALMAK
( [Olanaklar(ımız)/koşullar(ımız)/araçlar(ımız)]
| Yetmiyorsa, uygun değilse. İLE/VE/YA DA/||/<>/> Yetiyorsa, uygunsa. |
İLE/VE/YA DA/||/<>/>
İkisi arasında kalmış ya da hiçbir karar veremiyorsak. )
( | Sempatik. VE Sempatik. |
İLE/VE/YA DA/||/<>/>
Parasempatik. )
- KAÇMAK ile SIVIŞMAK/TÜYMEK/FIYMAK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTLENMEMEK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine UZAK DURMAK
( UZAK DUR!
* Karnı tokken sızlanandan
* Zevk sürerken sıkılandan
* El içinde ağlayandan
* Dost sözünden gocunandan
* Kuşkusuyla buz tutandan
* Düşmanına dost durandan
* Suretiyle kandırandan
* Aynalardan kovulandan
* Şeytanıyla yarışandan
* Sevabını anlatandan
* Günahına kulp takandan
Mete Özgencil )
- KAÇMAK ile/değil/yerine UZAK DURMAK
- KAÇMAK ile/değil/yerine VAZGEÇMEYİ BİLMEK/BECERMEK
- KAÇMAK/KAÇIŞ ile/değil/yerine/>< ÖZGÜRLÜK
- KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ
( ... İLE Ölçüyü kaybedersen, herşeyi/ni kaybedersin. )
( ... İLE İçine konulan şarabın, kadehin ortasındaki çıkıntının seviyesini geçmesiyle, fazla olanı değil kadehin içindeki tüm sıvıyı, altındaki deliklerden akıtır. [Nerede duracağını ve ne kadar içmesi gerektiğini bilmeyenler için ve sınırlarını öğrenmeleri için yapılmıştır.] )
( |
)
( )
- KADER:
TESÂDÜF değil YEĞLEME/TERCİH
- KADER ile/ve/değil/||/<>/< AKIBET
- KADER ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM
- KADER ile/ve/<> FITRAT
- KADER ile/ve/||/<> KARMA
( ... ile/ve/||/<> )
( Karma ve Kader kavramlarını, kapsamlı bir biçimde anlamak ve görmek üzere "My name is Earl" dizisini baştan sona izlemenizi öneririz... )
( Karma'nın etkileyici ve ilham verici 10 yasası )
- KADERDEN KAÇMAK değil BİR KADERDEN, BAŞKA BİR KADERE GİTMEK/GEÇMEK
- KADÎM BİLGELİK:
TOPLUMSAL değil BİREYSEL
- KADÎM ve/<> KABUL
- KADIN, ...:
..., SEVMEDİĞİ KİŞİYE[ERKEK/KADIN] ...
ile/><
..., SEVDİĞİ KİŞİ[ERKEK/KADIN] İÇİN ...
( ... hiç acımaz. İLE/>< ... kendine hiç acımaz. )
- KADIN ile/ve/||/<>/> MÜCEVHER ile/ve/||/<>/> ERKEK ile/ve/||/<>/> KADIN
( Birbirini tüketen döngü. )
- KADININ/ERKEĞİN ... değil KİŞİNİN YANLIŞLARI/YALANLARI([OLUMLU/OLUMSUZ] ÖZELLİKLERİ)
( "Erkeğin ya da kadının" olarak yanlış ve kötü/ye kullanılan (olumlu/olumsuz) "özellikler/i" ve genellemenin yanlışlığını taşı(t)mamak, farkındalık açısından öncelikli bir ayrımdır. )
- KADIN/LIK ile/ve/||/<>/> ANNE/LİK
( Bebek doğurabilme olanağı. | Kendini doğurabilme olanağı ve olasılığı. İLE/VE/||/<>/> Bebeği doğurup bakabilme, yetiştirebilme. | Bebeğinden ve kendinden doğabilme, kendini gerçekleştirme. )
- KADİRŞİNAS[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DEĞERBİLİR
- Kadını DİNLE!!!
- KAFA/BAŞ ve/<> AYAK
( Serin tutulmalı. VE/<> Sıcak tutulmalı. )
( Kafa, tüm gövdenin 1/8'i oranındadır. [Altın Oran!] )
( Kopan bir kafanın bilincinin ne kadar süre yerinde kaldığını (kalıyorsa) sınamak olanaksızdır. En iyi tahminle 5 ila 13 saniye arasında olduğudur. )
( Akılsız başın cezasını, ayaklar çeker. )
( SEDİR AĞACI: Kafatası. )
( )
- KAFAMIZIN KARIŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< EZBERİMİZİN BOZULMASI
- KAFANIN ÇALIŞMASI ile/ve/değil/+/||/<>/> KAFANIN ÇALIŞTIRILMASI
( Zekâ. İLE/VE/DEĞİL/+/||/<>/> Akıl. )
- KAFAYI:
SAĞA SOLA SALLAMAK ile AŞAĞI YUKARI SALLAMAK
- KAFESİN İÇİNDEN ÇIKMAK değil KAFESİ, İÇİNDEN ÇIKARMAK
- | KAFTAN ve CÜBBE | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HIRKA
( | Sultan'da. VE Yargıç'ta. | İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Derviş'te. )
- KAHPE[Ar. < KAHBE] ile DÖNEK/CAYGIN/KAYPAK
( Fahişe/orospu. İLE İnanç ve düşüncesini değiştiren, sözüne güvenilmeyen kişi. )
- KAHRAMAN/ALP ile ERMİŞ
( Halkı için öleni, halkı yaşatır. )
- KAHRAMAN >< KURBAN
- KAHRAMANLIK ve/||/<> AŞK
( Nasıl yaşayacağım? VE/||/<> Nasıl öleceğim? )
- KÂİNAT ve/<> KANAAT
- KAKAFONİ[Fr.]/TENÂFÜR[Ar.] değil/yerine/= KAKIŞMA, DÜRTÜŞME, İTİŞME
- KAKARA KİKİRİ (GÜLMEK)
- KAKAVAN = KENDİNİ BEĞENMİŞ, SEVİMSİZ, DÜŞÜNCESİZ, BİLGİSİZ, BUDALA
- KAKIMAK = ÖFKELENMEK
- KAL GELMESİ değil/yerine/>< KALK GELMESİ
- KÂL ve/> HÂL ve/> SÜKÛT
- KALABALIKLARDAN YANA OLMAK ile/değil/yerine HAKTAN YANA OLMAK
( )
- KALABALIKLAŞTIKÇA:
"AKILLANAN/LAR" ne yazık ki APTALLAŞAN/LAR
( Hayvanlar. İLE/NE YAZIK Kİ Kişiler. )
- İYİ DÜŞÜN!:
KALBİ ve/||/<>/>/< KAPIYI ve/||/<>/>/< SON SÖZÜNÜ
( Kırmak yerine. VE/||/<>/>/< Çarpmak yerine. VE/||/<>/>/< Söylemeden önce. )
- KALBURA ile/ve/||/<> KEVGİRE DÖNMEK/ÇEVİRMEK
- KALDIĞIMIZ YER değil/yerine KARAR KILDIĞIMIZ YER
- KALDIRMAK ile/değil/yerine İYİLEŞTİRME
- KALDIRMAK ile KAYDIRMAK
- KALDIRMAK ile/değil/yerine YAY(IL)ARAK GÖSTERMEME/GÖRÜNMEME
- KALDIRMAK/BİTİRMEK ile/ve/<>/değil/yerine DARALTMAK
- KALE ile/değil KÂLE (ALMAK/ALMAMAK)
- KALEM TÜKETMEK ile/ve/değil/daha çok/+/||/<>/></< SİLGİ TÜKETMEK
- KALFA ile/ve/<> YARDAK
( Aşaması çırakla usta arasında bulunan zanaatçı.| Mimar yardımcısı. | Saraylarda ve büyük konaklarda, halayıkların başında bulunan kadın. | İptidailerde, hoca yardımcısı. | Çocukları evlerinden alarak okula, okuldan evlerine götüren yardımcı. İLE/VE/<> Karagöz ustasının yardımcısı. )
- KALICI/LIK ile/ve/değil/yerine SÜREKLİ/LİK
( [not] PERMANENCE vs./and/but CONTINUOUS/NESS
CONTINUOUS/NESS instead of PERMANENCE )
- [ne yazık ki]
KALİFORNİYA SENDROMU:
HAZCILIK ile/ve/+/||/<>/> BEN MERKEZCİLİK ile/ve/+/||/<>/> YALNIZLIK ile/ve/+/||/<>/> MUTSUZLUK
- KALINKAFALI/LIK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HAYAL GÜCÜNÜN OLMAMASI
- KALIN/LIK / KABA/LIK değil/yerine/>< İNCE/LİK
( Kişinin, kırılma nedeni. >< Herşeyin kırıldığı nokta. )
- KALIP/LAR ile/ve/<> KABUL/LER
( Az bilenlerde/okumuşlarda. İLE/VE/<> "Çok" "bilenlerde"/"okumuşlarda". )
- KALITIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KATILIM
( [not] HERITAGE vs./and/but/||/<>/>/< PARTICIPATION
PARTICIPATION instead of HERITAGE )
- KALKIN(DIR)MA ile UYGARLAŞMA
- KALKMAK ile/ve/||/<> KALGIMAK
( ... İLE Sıçramak, fırlamak, şaha kalkmak. | Öfkeyle kalkmak. | Çapkınlık, serserilik yapmak. )
- KALLEŞ/LİK ile/değil/yerine KARDEŞ/LİK
- KALP (İLE) ve/||/<> DİL (İLE)
( İkrar. VE/||/<> Tekrar. )
- KALP KIRMAK değil/yerine/>< ÖZÜR DİLEMEK
( Zulm eder. DEĞİL/YERİNE/>< Feth eder. )
- KALP ve/+/<> OMURGA
( İhtiyâr. VE/+/<> İrâde. )
( [ebced] 66 VE/+/<> 33 )
- KALP ve SES
( İkisini de yumuşatmak gerekiyor. )
- KAMBURLAŞMA değil/yerine/>< DİK/DÜZGÜN DURMA/OTURMA/YÜRÜME
- KAMÇILAMAK değil/yerine TETİKLEMEK
- KÂMİL ile/ve/||/<> KÂZIM
( Olgun. İLE/VE/||/<> Öfkesini tutan/yutan. )
- KAMU DENETÇİ/LİĞİ/MUHTESİB(OMBUDSMAN/LIK) ile/ve/||/<> ARABULUCU/LUK
( ... ile/ve/||/<> MUSLİHÛN )
- KAN:
ACİL GEREKSİNİM ile/ve/<>/değil SÜREKLİ GEREKSİNİM
- KAN BAĞIŞI ve ÖRGEN BAĞIŞI
( )
( )
- KAN BİRLİĞİ ile/ve/yerine/değil CAN BİRLİĞİ
- KAN TÜKÜRÜP ve/fakat/||/<>/> "KIZILCIK ŞERBETİ İÇTİM" DEMEK
- KANAAT ile/ve/değil/yerine KANIT
- KANAAT ile/ve/<>/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH
- KANAATKÂR değil/yerine/= YETİNGEN
( Kazandığı ile meşgul olup, başkasının kazandığı ile meşgul olmamak. )
- KANADI OLMAK/ÇIRPMAK ile/ve/fakat/||/<>/> UÇAMAMAK
- KANAT ile/değil KANAAT
( Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan örgen. | Balıklarda yüzgeç. | Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey. | Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı. | Yan, taraf. | Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri. | Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol. | Angıç. | Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah. | Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü. İLE/DEĞİL Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum. | Kanma, inanma. | Kanış, kanı, inanç, düşünce. )
- KANDIR(IL)MAK ile/ve/değil/yerine İKNA ETMEK/EDİLMEK
- KANDIRMA ile/ve/değil/yerine/<> İKNA
- KANDIRMA ile/ve/<>/> "YUTTURMA"
- KANDIRMA/CA ile/ve/değil ŞAŞIR(T)MA/CA ile/ve/değil YANILTMA/CA / YANILSAMA
- KANDIRMAK ile ALDATMAK
( TO DELUDE vs. TO DECEIVE )
- KANDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALGI OLUŞTURMAK
- KANDIRMAK ile/<> "ATLATMAK"
- KANDIRMAK/ALDATMAK ile/ve/değil AVUTMAK
- KANDIRMAK ile/ve/değil "BAŞTAN ÇIKARMAK"
( ... ile/ve/değil TEDSİYE )
- KANDIRMAK ile/ve/değil "GÖZÜNÜ BOYAMAK"
- KANDIRMAK ile/değil/yerine İSTEDİKLERİNİ/BEKLEDİKLERİNİ VERMEK
- KANDIRMAK ile/değil/yerine/>< KABUL/RÂZI ETTİRMEK
- KANDIRMAK ile KAFESLEMEK[argo]
( Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek. | Aldatmak. | İçme, yeme isteğini karşılamak. İLE Çıkar sağlamak için birini aldatmak. )
- KANDIRMAK ile/değil OYALAMAK
- KANDIRMAK ile SANDIRMAK
- KANDIRMAK(YEMEK) ile/değil YANILTMAK
- KÂNÎ[Ar.] ile Kânî[Ar.] ile KANİ'[Ar. < KANÂAT | çoğ. KANİÛN, KANİÎN]["ka" uzun okunur]
( Dokunaklı/iğneli söz söyleyen, kinâye eden/söyleyen. İLE XVIII. yy.da Osmanlı edebiyatının şiir/nazım ve düzyazı/nesir üstadlarındandır. Hezl ve mizah tarzında yazdığı hoş mektuplarla ün kazanmıştır. İLE Hırs. )
- KANIK = TOKGÖZLÜ/KANAATKÂR
- KANIKSAMAK ile/ve/<> YADIRGAMAZ OLMAK
( ... ile/ve/<> İSTİNAS )
- KANIN AKMASI ile/değil/yerine/>< MÜREKKEBİN AKMASI
- KANIT/DELİL ile/ve İTİRAZ
( Hem filozofların, hem kelâmcıların birbirine yönelik yaptığı. )
( DELİL: Burhanın zihinde olması. (İNNE/İNNİ) )
( Kendiyle başka bir şeye işaret eden. İLE/>< ... )
( PROOF vs./and OBJECTION )
- KANITLAMAK ile/ve/||/<>/> İKNÂ ETMEK
- KANITLARI:
SAKLAMAK ile/ve ÇARPITMAK ile/ve YOK ETMEK
- KANMAK/ALDANMAK ile/ve/değil KAPILMAK
- KANSER değil/yerine KONSER (OLSUN) ile/değil/yerine/>< DERT değil/yerine MERT (OLMAK)
( GAZ/GÜLMEK: "İçinde kalıp kanser olacağına dışına çıkıp konser olsun." :) )
- KANT'IN, YÜRÜYÜŞLERİNİN DAKİKLİĞİ ile/ve/||/<>/> BOZULMASI
( ... İLE/VE/||/<>/> 1789 Aydınlanma Devrimi'nin haberi ve coşkusundan dolayı. VE Rousseau'nun, eğitim felsefesi ile ilgili adlı "Emile" adlı kitabını okurken çok etkilenmiş olmasından dolayı. )
- KAPAMAK ile KAPATMAK
( Bir açıklığı örtmek için bir şeyi, açık yerin üzerine getirmek. | Hava bulutlarla kaplanmak, sıkıntılı bir hâl almak. | Bir şeyin görünmesine engel olmak. | Geçişi engellemek. | Tıkamak, içini doldurmak. | Su, elektrik gelişini kesmek. | Çalışamaz, görev ve iş yapamaz duruma getirmek. | Üzerinde durmamak, bir şey üzerinde konuşmayı bırakmak. | Bir yere sokup dışarı çıkmasına engel olmak, hapsetmek. | Ortalıktan alıp saklamak. | Karşılamak, denk gelmek. İLE Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek. | Kapamak. | Bir kadınla nikâhsız yaşamak. | Yayımını yasak etmek, yayımına son vermek. | Herhangi bir yerin tüM tüketimlerini üstlenip başkalarını içeri almadan isteği doğrultusunda eğlenmek. | Bitirmek, unutturmak, söz edilmesini engellemek. )
- KAPAMAK ile YUMMAK
- KAPATMAK ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/>< ÜSTÜNÜ ÖRTMEK
- KAPILANMA ile/ve/||/<> SABİTLENME
- KAPILARI:
AÇIK BIRAKMAK değil/yerine KAPALI TUTMAK
( Tuvalet kapısı gibi kapıların, içeridekiler tarafından kapatılması isteği, kendilerini saklamak üzere değil kapının önünden geçecek kişileri(/bayanları) içeriyi görmek zorunda bırakmamak içindir! [Lütfen özellikle bayanların rahatsızlığını dikkate alarak ve saygı göstererek tuvalet giriş kapılarını kapalı tutmaya özen gösterelim!...] )
- KAPILMA ile DUYGULANIM
( TO BE CARRIED AWAY vs. SENSATION )
- KAPISINDA BEKLEMEK ile/ve/<> OYALANDIRILMAK
- KAPİTALİZM:
ÜRÜN ÜRETME değil/ne yazık ki/>< MÜŞTERİ ÜRETME
- KAPIYI:
VURMADAN/ÇALMADAN AÇMAK/GİRMEK ile/değil/yerine VURARAK/ÇALARAK AÇMAK/GİRMEK
- KAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALMAK
- KAPRİS[Fr./İng. CAPRICE] ile GURUR
( Geçici, düşüncesizce, değişken istek. | Huysuzluk. İLE Kendini beğenme, büyüklenme, benlik, kibir. | Övünme. Kurum, çalım. )
( CAPRICE/WHIM vs. PRIDE )
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> KUCAKLAYICI/LIK
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> OKŞAYICI/LIK
- KÂR ETMEYE ÇALIŞMAK ile/değil/yerine/< ZARAR ETMEMEYE ÇALIŞMAK
- KÂR değil/yerine AR
- [ne]
([ne yazık ki] [ya]) "KÂR" ne de/ya da İNKÂR
- KÂR["KAR" degil!] ile/ve ZARAR
( Fahiş olmamak kaydıyla çeşitli koşullara göre değişebilir. İLE/VE Neresinden dönülürse kârdır. )
- KARA KARA DÜŞÜNME(NSH) ile/değil/yerine DÜŞÜNME
- KARAÇALI = ÇALIDİKENİ
( Hünnapgillerden, kurak yerlerde yetişen, çiçekleri altın sarısı renginde, dikenli bir bitki. | İki kişinin arasına girerek ilişkileri bozan kişi. )
( PALIURUS SPINOSA )
- KARAKTER[Fr., İng. < CHARACTER < Yun.]/SECİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖZYAPI/IRA/İMCETÜR
- KARALAMA ile/ve/||/<>/>/< DIŞLAMA
- KARALAMA ile/değil/yerine ELEŞTİREL
- KARALAMAK ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK
- [ne yazık ki]
!"KARALAMAK" ile/değil/yerine REDDETMEK
- KARAMSAR/LIK >< İYİMSER/LİK ile/değil/yerine/>< GERÇEKÇİ/LİK
( Yelden yakınır. >< Yelin değişmesini bekler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yelkenleri/ni ayarlar. )
- [ne yazık ki]
KARAMSAR/LIK ve/||/<> KARARSIZ/LIK
- KARAMSARLIK değil/yerine/>< KAVRAMSALLIK
- KARAMSAR/LIK ve/||/<>/>/< KORKAK/LIK
- KARAMSAR/LIK ile/ve KÖTÜMSER/LİK ile/ve OLUMSUZ/LUK (NEGATİF/LİK)
( BEDBÎN )
( PESSIMISTE )
( PESSIMIST )
- KAPILMAYALIM!:
KARANLIĞA ve/||/<> KARAMSARLIĞA
- KARAR VERELİM! ve/||/<> HAZIRLANALIM! ve/||/<> BAŞLAYALIM! ve/||/<> ÖĞRENELİM! ve/||/<>
ÇALIŞALIM! ve/||/<> DİNLEYELİM! ve/||/<> ÇABALAYALIM! ve/||/<> GÜLÜMSEYELİM! :)
( [başkaları] Ertelese de. VE/||/<> Düşlere dalsa da. VE/||/<> Sonraya bıraksa da. VE/||/<> Uyusa da. VE/||/<> Dilese de. VE/||/<> Konuşsa da. VE/||/<> Vazgeçse de. VE/||/<> Kaşlarını çatsa da. )
- KARAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCE
- DEĞİŞİM:
KARARDA ile/ve/||/<> YAŞAMDA ile/ve/||/<> KİŞİDE
( Bir sözcükle. İLE/VE/||/<> Bir duyguyla. İLE/VE/||/<> Bir kişiyle[seninle/onunla]. )
- KARARI-DUVARI (OLMAMAK)
( Bir kişinin nasıl hareket edeceğinin bilinememesi. )
- KARARIMIZI MANTIKSALLAŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/>< UYGUN MANTIKTA KARARLILIK GÖSTERMEK
- KARAR/INDA ve/=/||/<> KIVAM/INDA
- KARARLI/LIK ile/ve/||/<> (ALÇAK)GÖNÜLLÜ/LÜK
- KARARLI/LIK ve/||/<>/< DAYANIKLI/LIK
- KARARLILIK yerine/ya da SEVGİ
( Sevgi )
- KARARLI/LIK ve/||/<> TUTARLI/LIK
- KARARLILIK ve ULAŞMAK
( DECESIVENESS and TO ATTAIN )
- KARARSIZ ile YERİNDE DURAMAYAN
- KARARSIZLIK ile/değil/yerine/>< KARARLILIK
( Kör bir bıçak gibidir.[parçalar/yırtar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Keskin bir bıçak gibidir.[bir kerede ve dümdüz keser] )
- | KARARSIZLIK ve/ya da KORKAKLIK |
ile/değil/yerine/><
CESÂRET
( | Tehlikeye sokar. VE Ölüme götürür/götürebilir. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zafere taşır. )
- | KARATE[Jp.] ile/ve/||/<> TEKVANDO[Korece] ile/ve/||/<> JUDO[Fr. < JIUJITSU(Jp.)] ile/ve/||/<> KUNGFU |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
AIKIDO
( Ayak ve yumruk vuruşları üzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüş yöntemi. İLE/VE/||/<> El ve kol vuruşlarından çok, ayak ve tekme tekniklerine önem veren, Uzak Doğu'ya özgü dövüş sanatı. İLE/VE/||/<> Jiujitsudan gelişmiş, tutmalara, fırlatmalara, hareketsiz bırakmalara dayanan, Japon kökenli silahsız yapılan dövüş sporu. İLE/VE/||/<> Kendini savunma temeline dayalı Çin kökenli spor.
İLE/VE/||/<>
Anatomi ve fizyoloji bilgisiyle saldırganın hareketini ve enerjisini kendine yansıtarak ve etkisiz duruma getirerek savunma bilgisi, felsefesi ve sporu.[AI-KI-DO: Evrensel enerjiyle uyumlanma yöntemi.] )
- KARA/TOPRAK UYGARLIĞI ile/ve/||/<>/> DENİZ UYGARLIĞI
( Bizim gibi olanlarla aynı zaman, zemin ve koşullarda gerçekleşebilir. İLE/VE/||/<>/> "Bizim gibi" olmayanlarla ilişkiye girme yetisinin ortaya çıktığı zemin ve koşullarda gerçekleşir. )
- KARDEŞLİK ve/||/<>/< ÖZGÜVEN (İLE)
- KARGA değil/yerine/>< BÜLBÜL
( Çöplüğe götürür. DEĞİL/YERİNE/>< Güle götürür. )
- KARGA ile/ve/değil/yerine/||/<> KARTAL
( )
( Bir kartalı gagalamaya cüret eden tek kuş, kargadır.
Kartalın üstüne çıkar ve boynunu gagalar. Ancak kartal, yanıt vermez, karga ile savaşmaz. Zaman ya da enerji tüketmez. Sadece kanatlarını açar ve yükselmeye başlar.
Uçuş, ne kadar yüksekse, karganın soluk alması o kadar zorlaşır ve karga, oksijen eksikliğinden düşer.
Yaşamımızdaki böylesi "durum" ve "kargalarla" zaman kaybetmemeyi yeğleyelim.
Biz de onları sadece felsefe, bilim, sanat, tüze(hukuk), matematik, spor gibi alanlara;
anlayış, şefkat, merhamet, zarâfet, hizmet, koşulsuz saygı ve koşulsuz sevgi gibi yükseklikler(imiz)e çıkarıp yolumuza devam edelim... )
- KARGAŞA ile/değil KARMAŞA
( Kişiler arasında. İLE/DEĞİL Kavram ve/ya da olgularda. )
( Karmaşa, görünüşte ve sözlerdedir. Var olan, vardır. O, ne nesnel, ne de özneldir. Madde ve zihin, ayrı değillerdir, onlar, tek enerjinin yüzleridir. Zihne, maddenin işlevi olarak bakın, işte size bilim; maddeye, zihnin ürünü diye bakın, işte size din. )
( Between people.
The confusion is apparent and purely verbal. What is, is. It is neither subjective nor objective. Matter and mind are not separate, they are aspects of one energy. Look at the mind as a function of matter and you have science; look at matter as the product of the mind and you have religion. Vs. About concepts and/or facts. )
( ŞÛRİŞ ile/değil ... )
( [not] TUMULT/ANARCHY vs./but CONFUSION )
- [ne yazık ki]
KARGAŞA ile VURTUT
( ... İLE Silah kullanılan kargaşa. | Uzun uzun çekişerek, sıkı pazarlık ederek. )
- KARGIMA ile KARGIŞ[>< ALKIŞ]
( Birine, Tanrı'nın, insanın sevgi ve ilgisinden yoksun kalıp nefretine uğraması dileğinde bulunmak, ilenmek, kargışlamak, lanet etmek, lanetlemek. İLE Kargıma ya da bu amaçla söylenilen sözler, lanet, telin, beddua, ilenç. )
- KARIŞMA ile/ve BAŞKALDIRI
( "TO INVOLVE" vs./and REVOLT/UPRISING/REBELLION/MUTING )
- KARIŞMA! ile/ve/||/<> KARIŞTIRMA! ile/ve/||/<> AÇMA!
( [... iç dünya(sı)na/ı ...] Hiçkimsenin. İLE/VE/||/<> Hiçkimseyi. İLE/VE/||/<> Hiçkimseye. )
- KARIŞMAK:
NE YAPMAYACAĞI/NA / SÖYLEMEYECEĞİ/NE ile/değil
NE YAPTIĞINA/SÖYLEDİĞİNE
( Birine, ne yapmayacağını söylemek/anlatmak/göstermek karışmak değildir! ["Karışmak", yapılacak yanlış ya da doğru olan eylem/söz için kullanılabilir ancak.] )
( Kişilerin ne söyleyeceğini ya da yapacağını söylemeye, "müdahale" ya da "karışmak" denilebilir (belki ve çoğu şey için). Fakat ortak olan kavram, ifade, durum, davranış ve tutumlarda, toplumsal birlik, düzenlilik ve sürekliliğin sağlanması için gerektiğinde, hepimizin, birbirimize neyi yapamayacağını/yapmayabileceğini söylemesi kabalık ya da karışmak değildir! )
- KARIŞMAK ile BURNUNU SOKMAK
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. "TO NOSE INTO" )
- KARIŞMAK ile "BURNUNU SOKMAK"
- KARIŞMAK ile MÜDAHALE ETMEK
- KARIŞMAK ile SORGULAMAK
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERROGATE )
- KARIŞMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ZORLAMAK
- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEMEK
- KARİZMA ile/ve FİYAKA
- KARİZMA ile/ve İTİBAR
- KARMA[Sansk.](KAMMA[Palice]) ile KARMA/BLENDING
( Etkinlik. Eylem, özellikle sorumluluğu olan iyi ve kötü eylem. Her hareketin bir öncekine bağlandığı nedensellik döngüsü, uygun nedenlerden oluşan sonuçlar zinciri.
Karma, üç türlüdür:
Sanchita(geçmiş enkarnasyonlardan birikmiş olanlar),
Pararabdha(karma'nın şimdiki yaşamda çözümlenmesi gereken bölümü),
Agami(gelecekte meyvesini verecek olan karma) )
- KARMAŞA ile/ve/||/<> KARARSIZLIK
- KARMAŞA değil/yerine/>< SEVGİ
( )
( Bazı noktaları birleştirirsek "karmaşa", görünmez ve (en başta sevgi gibi) bazı (değerli) şeyler görünür olur. )
- KARMAŞIKLIKTA ve/||/<> UYUŞMAZLIKTA ve/||/<> ZORLUKTA | ve/||/<>
SÜREKLİLİKTE
( Yalınlığı bulmak. VE/||/<> Uyumu bulmak. VE/||/<> Çözümü bulmak. VE/||/<> Kendini bulmak/tanımak! )
- KARNI AÇ (OLAN) ile AÇGÖZLÜ
( Doyar. İLE Doymaz! )
- KARŞI ÇIKMA ile/ve/||/<> BAŞKALDIRI
- KARŞI ÇIKMAK ile/değil/yerine ELEŞTİRMEK
- KARŞI KOYMAK ile/değil/yerine FARKINDALIK
- KARŞI OLMAK ile/değil/yerine AŞMAK/AŞMIŞ OLMAK
- KARŞI ile/ve/değil/yerine/></< TAMAMLAYICI
- KARŞI ile/yerine YÖNELİK
( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )
- KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.] ile/ve/değil/||/<> ÇEKİNGEN
- KARŞILAMA ile KARŞILAMA
( Dışarıdan gelen birine, karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek. | Karşılık olmak, denk gelmek, tekabül etmek. | Söylenilen, yapılan, bildirilen bir şeyi olumlu ya da olumsuz bulmak. | Önlemek, durdurmak. | Masrafı ödemek. İLE Trakya ve Marmara bölgesinde oynanan bir halk oyunu ya da bu oyunun müziği. )
- KARŞILAMA ile/ve/||/<> UĞURLAMA
( Giydiğinle. İLE/VE/||/<> Sohbetinle.
Kişiler, giydiğiyle karşılanır, sohbetiyle uğurlanır. )
( Dress, how you want to be addressed. )
- KARŞILAŞMA ve/||/<>/> KARŞILAMA ve/||/<>/> KARŞILAŞTIRMA
- KARŞILAŞMAK ile GÖRÜŞMEK
- ARŞILAŞMALARDA/BULUŞMALARDA/KÜLTÜRLERDE:
HİÇ ÖPÜŞMEMEK ile İKİ KEZ ile ÜÇ KEZ ile DÖRT KEZ YANAKTAN ÖPÜŞMEK
- KARŞILIKLI" ...LAŞIM değil ...LAŞIM
- KARŞILIKSIZ HİZMET ile/ve/<> GÖNÜLLÜ HİZMETÇİLİK
- KARŞITLIK ile/değil/yerine/>< EYTİŞİM
( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )
- KARŞITLIK" değil/yerine/>< ZEKÂ
( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )
- KARTAL ve/||/<> KÖPEK ve/||/<> AKILLI GELİN
( Sinek avlamaz. VE/||/<> Kuşa hırlamaz. VE/||/<> Kaynanaya hırlamaz. )
- KÂRÛN değil/yerine HÂRÛN
- | "KAS KAFA" ile/ve/||/<> "BOŞ KAFA" ile/ve/||/<> "MAN KAFA" |
ile/değil/yerine
HOŞ KAFA
( Duyduğundan bir şey al(a)mayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu çabuk unutan, etki etmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu herkese anlatan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu içinde tutan. )
( Üç/dört heykel masalını okumanızı/dinlemenizi salık veririz. )
- KASEM/YEMİN[Ar.] değil/yerine/= ANT
- KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET
- KASILMA ile/ve TUTULMA
- KASIM KASIM (KASILMAK)
- KAŞIMAK ile/ve/||/<> KIŞKIRTMAK ile/ve/||/<> TETİKLEMEK
- KASINMA ile KASINÇ/KRAMP[Fr. < CRAMPE]
( Kasılıp kalmak. | Büyüklenmek, kibirlenmek, kendini beğenmek. İLE Bir ya da birkaç kasın istem dışı, ağrılı ve geçici olarak kasılması. )
- KAŞINMAK değil/yerine/ya da/>< DÜŞÜNÜP TAŞINMAK
- KAŞI(N)MAK ile KARIŞTIRMAK
( İHTİKÂK["ka" uzun okunur], İNHİKÂK ile ... )
- KASIP KAVURMAK
- KASIT ile/ve/<> AYRIM
- KASIT ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM
- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA
- KAST[Ar. < KASD] ile KAST[Fr. < CASTE]
( Amaç, istek, maksat. | Öldürmeyi, yaralamayı ya da zarar vermeyi isteme, kötü niyet. İLE Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan'da görülen toplumsal sınıfların her biri. )
- KASTETMEK ile/ve TEMELLENDİRMEK
- KATHARLAR ile/ve/<> AMİŞLER
( Kan dökmez, şiddete başvurmaz, yalan ve küfre yaşamlarında yer vermezlerdi. Yemin de etmezlerdi. [Tarih, Katharlar'a, Bogomil ve Patarini adlarını da vermiştir.] İLE/VE/<> Günümüzde Amerika'da bulunan Amişler'in, Katharlar'la çok fazla ortak noktaları bulunmaktadır. )
- KATI[Ar.] ile KATI[Ar.] ile KATI'[Ar. < KAT]["ka" uzun okunur] ile KAT'Î[Ar.]
( Sert. [>< YUMUŞAK] | Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz. | Düşünce ve davranışlarında belirli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. | Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın ya da üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan. [sulp] | Çok, aşırı derecede. İLE Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide. [taşlık, konsa] İLE Kesen, kat eden, durduran. İLE Kesip atan, ikirciye düşmeye olanak bırakmayan, kesin. )
- KATI ile ÜSSÜ ile BİR O KADAR DAHA
- KATI/LIK" ile/ve/değil ISRAR/CI/LIK
- [ne yazık ki]
KATI/LIK ile YILGAR/SATKIN/HAİN/LİK
- KATILIM ve/+/||/<>/> COŞKU
- KATILIM ve/||/<>/< İLGİ
- KATILIM ve/||/<> ÜSTLENME
- KATILMAK ile KATILMAK
( Katma işi yapılmak. | Bir topluluğa girmek, iştirak etmek, iltihak etmek. | Ortak olmak, benimsemek. | Hak vermek. İLE Aşırı derecede gülme, ağlama, gıdıklanma, korkma vb. tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılmasından dolayı soluğun kesilmesi. )
- KAT'Î/YET[Ar.] değil/yerine/= KESİN/LİK
- KATKI ile/ve/||/<>/> KAZANIM
- KATKI ile/ve/||/<>/> PAY
( Katkı vermeyen, pay alamaz. )
- KATKIYA ...:
AÇIK/LIK ile/ve/||/<>/> UYGUN/LUK
- KATLANDIĞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞADIĞIMIZ/YAŞAYABİLECEKLERİMİZ
( Çoğunluk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Azınlık. [bazı yeğlemelerimizle böyle sürmek/kalmak zorunda olmadan!] )
- KATLANMAK değil/yerine DAYANÇ/SABIR
- [ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"
( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )
- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK
- KAVGA[Fars. < GAVGA: Gürültü.] ile !SAVAŞ
- KAVGA ile/yerine TARTIŞMA
( Her kavganın temelinde, taraflardan birinin cahilliği yatar. )
( ARBEDE ile/yerine MÜNÂZARA )
( !FIGHT vs. ARGUE
ARGUE instead of !FIGHT )
- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )
- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK
- KAVRA! ve/> AT!
- KAVRAM ve/<> KURUM ve/<> UYGARLIK ve/<> BULUNÇ/VİCDAN
- KAVRAM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL YAŞAM
- KAVRAYABİLME ve/||/<>/> ESNEKLİK ve/||/<>/> YARATICILIK
- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK
- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA
- AŞK:
KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) ÖNCE değil/yerine/<> KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) SONRA
- KAYA ile/ve/||/<> YILAN
( )
( Adam, altında bir yılan olduğunu bilmiyor.
Kadın da adamın üzerinde ağır bir taş olduğunu bilmiyor.
Kadın, şöyle düşünüyor:
“Düşeceğim! Ve tırmanamıyorum. Çünkü yılan beni ısıracak!
Neden biraz daha kuvvet kullanıp beni yukarı çekemiyor?!”
Adam da şöyle düşünüyor:
"Çok acı çekiyorum! Yine de seni hâlâ elimden geldiğince çekiyorum!
Neden biraz daha fazla tırmanmaya çalışmıyor?!"
Öteki tarafın baskı altında olduğunu göremeyiz. Öteki taraf da bizim ne kadar acı çektiğinizi göremez.
Yaşam böyledir işte; İş, Aile, Aşk, Arkadaşlık... Fark etmez.
Konu/sorun ne olursa olsun, birbirimizi anlamaya çalışmalı, farklı düşünmeyi öğrenmeli, empatiyle yaklaşarak daha iyi iletişim kurmayı denemeliyiz...
Unutmayalım ki dünyada yalnız değiliz.
Anladığımız ve anlaşıldığımız kadar varız... )
- KAYAR ile/ve/||/<>/> KAYARLAMAK
( Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.| Pay. İLE Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek. | Düven taşlarını yeniden koymak ya da onarmak. | Sövmek, küfretmek. )
- KAYBEDENLER ile KAYBOLANLAR
( Kaybolmayı isterler. İLE Bulunmayı beklerler. )
- KAYBETMEK:
ÇOK DEĞER VERMEK ile/ve/||/<> KIZAMAMAK ile/ve/||/<> "KIYAMAMAK" ile/ve/||/<> ÜZEMEMEK ile/ve/||/<> "ALTTAN ALMAK"
- KAYBETMEK:
(")YENİLİNCE(") değil VAZGEÇİNCE
- KAYBETMEK ile/ve/değil/yerine/||/>< SEVMEK
( Bir anda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Zamanla. )
- KAYBETTİĞİNE ÜZÜLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIĞINA/KAZANABİLECEĞİNE SEVİNMEK
- [ne yazık ki]
KAYDIR ile/ve/||/<>/> KAKTIR
- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> KARAMSARLIK
- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇABA
- KAYGI/ENDİŞE[Fars. :Düşünce.] ile ÇEKİNME/ÇEKİNCE
( ANXIETY vs. AVOID )
- KAYGI ile/ve/||/<>/< GERÇEK YÜZ
( Kişilerin gerçek yüzü, kaygıların/ın arttığı yerde açığa çıkar. )
- KAYGI ve/||/<>/> HUYSUZLUK
- KAYGI ile/ve/||/<>/> KAÇINMA
- KAYGI ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAYGININ "YORUMU"
- KAYGI ile KURUNTU
( ANXIETY vs. APPREHENSION )
- KAYGI değil/yerine/>< SAYGI
( "Kaygı..." yazısı için burayı tıklayınız... )
- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> TELÂŞ
- KAYGI ile TUTUM
( ANXCIETY vs. ATTITUDE )
- KAYGI ile/ve/<> ÜRPERTİ
- KAYGI/ENDİŞE ve/||/<>/> ÜZÜNTÜ/KEDER
- [ne yazık ki]
"KAYGILARIMIZA" BOYUN EĞMEK
ve/=/||/<>/>
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE SIRT ÇEVİRMEK
- KAYICI ile/ve/||/<>/>< YAKICI (< bağlamında/terslikte YIKICI/KIYICI)
( Sevdâlı/âşık.[Bilinci kaymış olan kişi.] [Durum, koşul ve karşılıksızlık durumlarında olasılık olarak davranışlarında kıyıcı ve yıkıcı olabilir.] İLE/VE/||/<>/>< ... İLE/VE/||/<>/>< Sevilen/mâşuk. [Herhangi bir ölçüt olmaksızın âşık olana ya da "kendine yönelmiş olana" karşı, davranışlarında ve sözlerinde, bağlam, olanak ve terslik olarak (%1 - 99 arası) kıyıcı ve yıkıcı[0/1 (Evet/Hayır!)] olabilir.] )
- [ne yazık ki]
KAYIP ile KOPUK
- KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK
- [ne yazık ki]
KAYIRMA ile/ve/||/<> ŞIMARTMA
( NEPOTISM vs. SPOIL )
- KAYIT-KUYUT (ALTINA GİRMEK(ME)K)
- KAYITLILIK:
YAKINLIKTA ile/>< UZAKLIKTA
( Azalır. İLE/>< Çoğalır. )
( KAYDİYET: KURBİYET'te İLE/>< BUDİYET'te
( Taklîl eder. İLE/>< Teksîr eder. ) )
- KAYITSIZ/LIK/TAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAYIŞ/TAN
( Bazen, bazıları için, bazı/çoğu durum, olay, tutum ve davranışlar, kayıtsızlıktan dolayı değil ("fazla") anlayıştan/irfandan ileri gelebilir. [Göründüğü gibi yorumlayabilmenin yanı sıra ve karşısında, aykırı/aşırı görmeyebiliriz de.] )
- KAYITSIZ/LIK ile/ve/||/<>/>/< ÂTIL/ATÂLET
- KAYITSIZLIK değil/yerine/>< DERT EDİNME
- KAYITSIZLIK ile/ve/değil/yerine İLGİLENMEMEK
( BÎ-GÂNE: Kayıtsız, ilgisiz. )
- KAYITSIZLIK ile/değil İZLEME / SEYRETME
- KAYITSIZLIK ile/ve/||/<> KARŞILIK VERMEME
- KAYITSIZ/LIK ile VURDUMDUYMAZ/LIK ile GAMSIZ/LIK
( Kişi ne yaparsa, kendi yapar, kendine yapar fakat bazı tutumlarla etrafındakilere de zarar verebilir! )
- KAYKILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZANMAK
- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA
- KAYNAK ile/ve MERKEZ
( Kaynağı bilmek, kaynak olmak demektir. )
( Kaynağın başlangıcı bulunamaz. )
( Pencere, ışığı verendir fakat onun kaynağı değildir. )
( Su bulmak için oraya buraya küçük çukurlar kazmayız fakat bir yeri derinlemesine delerek bir kuyu açarız. )
( Yalnız nimetleri kaynak sanmayın. Irmak değil kaynak olduğunuzu idrak edin. )
( Statünüzün, gücünüzün ya da güvendiklerinizin kaynağı yine kendinizsiniz. )
( SOURCE vs./and CENTER
To know the source is to be the source.
The source is untraceable.
The window is the giver of light, but not the source of it.
To find water you do not dig small pits all over the place, but drill deep in one place only.
Only do not take the gifts for the source. Realise yourself as the source and not as the river. )
- KAYNAK ile/ve/||/<>/> YÖNELİM
- KAYNAKLANMA ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK ALMA
- KAYNAKLARDAN YARARLANMAMAK ile/ve/değil/yerine/<> ADLARINA YER VERMEMEK
- KAYNAŞMA ile/ve BENZEŞME
- KAYNATMAK ile "KAYNATMAK"
( Kaynamasını sağlamak. | Kaynak yaptırmak. İLE Unutturmak. | Belirli etmeden almak. | Konuşmak, sohbet etmek. )
- KAYPAK[mecaz]/DÖNEK ile/değil/=/||/<> KAYAĞAN/KAYGAN
- KAYPAK ile/ve/||/<> KAYTAK
( Dönek. İLE/VE/||/<> Kuytu. | Sözünde durmayan. | Yağcı, dalkavuk, numaracı. )
- KAYPAK ile/değil PAYTAK
- KAYPAK/LIK ile/değil/yerine/>< SAMİMİ/YET
- [ne yazık ki]
KAYPAK/LIK ile/ve/||/<> YAVŞAK/LIK
- KAYRA = İNÂYET = GRACE[İng.] = GRÂCE[Fr.] = GNADE[Alm.] = GRATIA[Lat.] = KHARIS[Yun.] = GRACIA[İsp.]
- KAYTAN ile/ve/||/<> ŞEYTAN
( Büküle büküle... İLE/VE/||/<> Düzüle düzüle...( / s.kile s.kile...) )
- KAZA ile HATA ile YEĞLEME/TERCİH
( 1 KEZ ile 2. KEZ ile 3. KEZ )
- KAZÂ/KADÂ ile/ve/||/<>/> KADER/KADAR
( Gereksinim. İLE/VE/||/<>/> Ölçü. )
( Gerekeni/gereksinimi ölçülendirmek. )
( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )
( Kaderin gerçekleşmesi/vukû bulması, bilinmesi, görülmesi. İLE/VE/||/<>/> Bilinmez. )
( Göz. İLE/VE/||/<>/> Bakış/bakma. )
( Zorunluluk/cebr. İLE/VE/||/<>/> Özgürlük[seçenek/yeğleme]. )
( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )
( Var oluş/olan. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. )
- KAZÂ ile/ve/<>/> TESÂDÜF ile/ve/<>/> İSTİKRAR
( 1 kere olursa. İLE/VE/<>/> 2 kere olursa. İLE/VE/<>/> 3. kez olursa. )
- KAZANA/NA YANAŞIRSAK ve/||/<> KÖTÜYE YANAŞIRSAK
( Karası bulaşır. VE/||/<> Belâsı bulaşır. )
- [bazen] [ya/hem]
"KAZANÇ"/"KÂR"
ile/ve/değil/yerine/bazen/hem de/ya da/||/<>
DENEYİM/ÖĞRENME/YARAR
( "Hep mi ben kazanacağım/"kazanmalıyım"?",
Sadece benim mi yolum sürekli açık olacak/"olmalı"?
[eksik/fazla/özensiz] Yapmasam da olmaz mı?
[eksik/fazla/özensiz] Söylemesem/konuşmasam da olmaz mı? )
- KAZANÇ ile/ve HARCAMA
( Maliyetinin 6 katı. İLE/VE Gelirin yarısı kadarı üzerinden hareket ederek. )
( Kaybetmeyi ahlâksız kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. )
- KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DONANIM
( "Kâr". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yarar. )
- KAZANMA ile "HAKLILIK"
( Kazanmak, haklılık gibi bir beklentili, yanlı sonuç çıkarmaz! )
- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILMAK
- KAZANMAK" ile/değil/yerine/>< TARTIŞMAK
( "Kazanmak için başlanılmış" tartışma, kaybetmenin ilk adımıdır. )
- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMAK
- KÂZIM ile/ve/||/<>/> KÂZÎM
( Öfkesini tutan. [ara sıra] İLE/VE/||/<>/> Öfkesini tutan. [sürekli] )
- KÂZIM ve/||/<>/> NÂZIM
( Öfkesini tutan. VE/||/<>/> Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. )
- KAZIMAK ile/ve/değil/yerine SIYIRMAK
- KÂZIM/KEZÎM[Ar. çoğ. KÂZIMÎN] ile KAZIM/KAZIMA["ka" uzun okunur]
( Kızgınlığını, öfkesini, hırsını yenen. İLE Kemirici.[hayvan] )
- KEBED değil/yerine/= DİK DURMAK | MEŞEKKÂT
- KEL ile FODUL
- KELÂMÂT-I DİNNİYE ile/ve/değil/yerine/<>/> KELÂMÂT-I FENNİYE
- KELEPÇE:
AŞAĞILAYICI değil KORUYUCU
( Zanlı kişinin ellerinin/kollarının önden [ya da duruma/kişiye göre arkadan] kelepçelenmesi, olası ve çeşitli panik, korku ya da kaygılarla, ilk başta kendine daha sonra da çevresine zarar verme olasılığını engelleyebilmek ve kişiyi korumak üzeredir. Hakaret ya da aşağılayıcı bir davranış olarak düşünülmemeli/algılanmamalıdır. )
- KEMAL/OLGUNLUK ve/<>/> ÖZGÜR/LÜK
- KEMÂL ve/||/<>/< GÜZELLİK
- KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM
( Olgunluğumuz/olgunlaşmamız(kemâlimiz], sözlerimizin altındadır/ardındadır.
[Kemâlimiz, kelâmımızın altındadır.]
)
- KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM
- KEMÂL'İ TAHSİL ve GÜZEL'İ MÜŞÂHEDE
( Kemâlât, geçtiğimiz yolu unutmayıp, oraya kişileri götürmek üzere geri dönmektir. )
- KEMİK ve/||/<> FREN ve/||/<> İNSAF
- KENDİ BAŞINA OLAN ile KENDİNE YETEN
- KENDİ DÜNYASINDA OLMAK/OLAN ile/ve "KENDİNİ BEĞENMİŞ"LİK
( Olgun kişi, kendini beğenmiş değildir ve işlerinde âdil ve tutarlıdır. )
( NAHVET[Ar.]: Kibir, gurur, böbürlenme. Kendini beğenme. )
- KENDİ HAKKIN ile/ve/değil/yerine/||/<> KİŞİ(İNSAN) HAKLARI
- KENDİ İÇİN KILMA ile/değil/yerine BELİRLEME
- KENDİ İŞİNİ YAPTIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞİNİ KOLAYLAŞTIRMAK
- KENDİ KENDİNE) HÜKÜM VERMEK değil/yerine İSTİŞÂRE
- KENDİ KENDİNİ değil KENDİ KENDİNE
- KENDİ ile/ve/||/<>/> KENDİNE
- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> SUYUN KALDIRMA GÜCÜ
- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK ile/ve/||/<> ÜRETİCİLİK ile/ve/||/<> KENDİNİ ÜRETİM(POLİTERASYON)
- KENDİLİK EDİMLERİ ile/ve/||/<> BAŞKALARININ TEPKİLERİNE ÖZGÜ BEKLENTİLER ile/ve/||/<> BAŞKALARININ EDİMLERİ ile/ve/||/<> KENDİLİĞİN, KENDİLİĞE KARŞI EDİMLERİ(İÇE YANSITMA)
- KENDİLİK:
KAYITLARIMIZDA ile/ve/||/<>/< BELLEĞİMİZDE
- KENDİ/M ile/ve/değil/||/<>/< YAPMAYABİLME OLANAĞI/BİLGİSİ/BİLİNCİ / İHTİYÂR/IM
- KENDİMİ AŞMAM GEREK DÜŞÜNCESİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/<
HİZMETİNİ ARTIRMAK VE SÜRDÜRMEK
- KENDİMİZİ:
DEV AYNASINDA GÖRMEK ile/değil/yerine/>< DEVÂ AYNASINDA GÖRMEK
- KENDİMİZİ:
"YÜCELTMEK" değil/yerine DÜZELTMEK
- KENDİMİZİ/ZİHNİMİZİ:
(")UYUŞTURMAK(") ile/değil/yerine/>< MEŞGUL ETMEK
- KENDİN OLABİLMEK ve/||/<>/> KENDİN KALABİLMEK
- [ne yazık ki]
"KENDİNDE":
!AYRICALIK/ÖNCELİK ("ARAMAK"/"BULMAK") ile !"ÖLÜMSÜZLÜK" ZANNETMEK ile !EGEMENLİK "KURMAK"
( Adâletten en uzakta olanların, en bilgisiz olanların ve kendinin en yüksekte olduğunu zannedenlerin, "kabul" ya da dayatmaları... )
- KENDİNDEN KAÇMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ KOVALAMAK/TANIMAK
- KENDİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN
- KENDİNE BİRİNİ BULMA ARAYIŞI/ÇABASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ BULMA ARAYIŞI/ÇABASI
- FIRSAT VERMEK:
KENDİNE ve/||/<>/> ÖTEKİLERE ve/||/<>/> YAŞAMA ve/||/<>/> GELECEĞE
- KENDİNE "HAK GÖRMEK" ile/>< ÖTEKİNE "ÇOK GÖRMEK"
- KENDİNE OLAN ÖZGÜVEN değil ÖZGÜVEN (ya da KENDİNE OLAN GÜVEN)
- KENDİNE YAPILMASINI İSTEMEDİĞİNİ BAŞKASINA YAPMA!
ve/||/<>/>
BAŞKASINA (DA) YAPILMASINI İSTEMEDİĞİNİ KENDİNE (DE) YAPMA!
- KENDİNE YONTMAK değil/yerine KENDİNİ YONTMAK
- KENDİNİ ANIMSAMAK ile/ve/<> KENDİNİ BİLMEK
( Kendini-anımsayış, zihindedir. Kendini-bilme ise zihnin ötesindedir. )
( Selfremembrance is in the mind, self-realisation is beyond the mind. )
( REMIND THE SELF vs./and/<> TO KNOW THE SELF )
- KENDİNİ ANIMSAMAK ile KENDİNİ BİLMEK
( Kendini-anımsayış zihindedir. Kendini-bilme ise zihnin ötesindedir. )
- KENDİNİ AŞ!(MAK) ile/ve/değil/fakat/||/<>/< HADDİNİ AŞMA!(MAK)
- KENDİNİ AVUTMAK ile KENDİNİ KANDIRMAK
- KENDİNİ AZIMSAMAK değil/yerine/>< KENDİNİ ANIMSAMAK
- KENDİNİ, BAŞKALARINDAN KORUMAK ile/ve/değil/yerine BAŞKALARINI, KENDİNDEN KORUMAK
( [not] TO PROTECT THE SELF FROM OTHERS vs./and/but TO PROTECT OTHERS FROM THE SELF
TO PROTECT OTHERS FROM THE SELF instead of TO PROTECT THE SELF FROM OTHERS )
- KENDİNİ BEĞENME ile KENDİNE YETERLİK
( EGOISM/EGOIST vs. NARSISISM/NARSISIST )
- KENDİNİ BİL(EBİL)MEK:
ALIRKEN ile/ve/değil VERİRKEN
( Kendini bilemezsin. İLE/VE/DEĞİL Kendini bulursun. )
- KENDİNİ BİLMEK ile/ve KENDİNİ TANIMAK
( Kendinizi bilmek için kendiniz olun. )
( Kendinizi aşmak için kendinizi bilmek durumundasınız. )
( Kendini-idrak, elde edilebilecek bir şey olmaktan çok, anlaşılacak bir haldir. )
( Kendinizi bilin, öteki her şey onunla birlikte gelir. )
( Kendimi bilmekle aslında tam olarak neyi bilmiş olurum? Olmadıklarınızın hepsini. )
( Kendinizi düzeltmeye gereksiniminiz yoktur - sadece kendi hakkınızdaki fikirlerinizi düzeltin. )
( Ne olduğunuzu bilmek için önce ne olmadığınızı araştırmak ve bilmek durumundasınız. )
( İşe kendinizden ve kendinizle başlamak zorundasınız - bu değişmez yasadır. )
( TO KNOW THE SELF vs./and TO RECOGNIZE THE SELF )
- KENDİNİ BİLMEYİŞ/BULMAYIŞ:
> DÜŞMAN BULMAK ve/ya da/yoksa da DÜŞMAN YARATMAK
- KENDİNİ/BİRİNİ "DEĞERLENDİRİRKEN":
SAHİP OLMADIKLARI(N) İLE ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP OLDUKLARI/N İLE NELER YAPTIĞI(N)/YAPABİLDİĞİ(N)
- KENDİNİ EŞELE! ve KENDİNE SAKLA!
- KENDİNİ FEDÂ ETMEK ile/değil FEDÂKÂR OLMAK
- KENDİNİ GELİŞTİRMEK ve/||/<>/> KUŞAĞINI YETİŞTİRMEK
( Bugün. VE/||/<>/> Yarın. )
- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME:
GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> EĞİLİMİ
- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> ONAYLANMA GEREKSİNİMİ
- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> DİNGİNLİK
- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK ve/<>/>/< KENDİNİ GENÇLEŞTİRMEK
- KENDİNİ HERKESTEN "ÜSTÜN GÖRMEK" ile/değil/yerine YALNIZLIĞINI KABUL ETMİŞ OLMAK
- KENDİNİ KAÇINMA değil KAÇINMA
- KENDİNİ:
KANDIRMAK ile/ve/||/<>/> KAPTIRMAK
- KENDİNİ "KASMAK" ile/değil KENDİNİ KISMAK
- KENDİNİ:
KEŞFETMEK ve/||/<>/> GELİŞTİRMEK ve/||/<>/> YÖNETMEK ve/||/<>/> GERÇEKLEŞTİRMEK
- KENDİNİ:
KÖTÜ HİSSETTİĞİNDE ile/ve/<> İYİ HİSSETTİĞİNDE
( Daha özel algıla/yorumla! İLE/VE/<> Daha genel düşün! )
- KENDİNİ "KÜÇÜMSEME" ile/ve/=/||/<>/< ÖVÜNME
- KENDİNİ ÖVEN ile/değil/yerine/>< KENDİNİ BİLEN
- KENDİNİ SAKINMAK ve/<> DAYANMAK
- KENDİNİ SAKLAMAK >< KIZMAK
( Kimse, kızdığında, kendini/özünü saklayamaz. )
- KENDİNİ/HALİNİ SIRLAMAK ile/ve/<> İLMİNİ SIRLAMAK
- KENDİNİ TANI = RECOGNIZE YOURSELF[İng.] = GNOTHI SEAUTONU
- KENDİNİ TANIMA ile/ve/<> KENDİNİ TAMAMLAMA
( Kişiyi/insanı tanımıyorsak/bilmiyorsak, hiçbir şey(i) bilmiyoruz/tanımıyoruz demektir. )
( RECOGNIZE THE SELF vs./and/<> SELF REALIZATION )
( GNOTHI SEAUTONU [Türkçe seslendirilişi: GNOTHI S' AFTON] )
- KENDİNİ "UYUTMAK" ile/ve/<> KENDİNİ UNUTMAK
- KENDİNİ:
"YÜCELTEN" değil/yerine/>< ALÇALTAN
( Alçalır. DEĞİL/YERİNE/>< Yücelir. )
- BARIŞ:
KENDİNLE ve/||/<> DÜNYAYLA
( Kendiyle barışmayan, dünyayla barışamaz.
Kendinde, dünyayla barışmayan, kendiyle barışamaz. )
- KENDİYLE:
BAĞDAŞMA ile/ve/||/<>/> BARIŞMA
- KENDİYLE:
DOLAN ile/ve/||/<> DOYAN
- KENTİN, KİŞİYE/TOPLUMA ETKİSİ/KATKISI ile/ve/değil/||/<>/>/< KİŞİNİN/TOPLUMUN, KENTE KATKISI/ETKİSİ
- KENTTE YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine KENTLİ OLMAK
- KERE ile/ve KARE
- KEREM[Yukarı/Aşağı Çin] ile KEREM[Ar.]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yer altında bulunan ev. İLE İyilik, cömertlik. )
- KEREM ile/ve/||/<>/>/< SEHÂVET
( İkram. İLE/VE/||/<>/>/< Cömertlik. )
- KEREM[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEKRÎM[Ar. < KEREM]
( Vermek. | İyilik. | Cömertlik. | Verdiğinde gözü olmamak/kalmamak. İLE/VE/||/<>/> Saygı gösterme, ululama. | Cömertlik. )
- KES ile KES ile KES
( Genellikle yakmak için kullanılan iri saman. İLE Jimnastik ayakkabısı. İLE Ayırma, parçalama, doğramanın buyruk kipi. )
- KESER" ya da "RENDE" GİBİ OLMAK değil/yerine "TESTERE" GİBİ OLMAK
( "Hep bana, hep bana." YA DA "Hep sana, hep sana." DEĞİL/YERİNE Hem sana, hem bana. )
( Olma! Keser gibi hep bana, hep bana
ya da rende gibi hep sana, hep sana/ona...
Ol! Testere gibi hem sana, hem bana... )
- | KESER ya da RENDE | ile/değil/yerine/>< KOL HIZARI
( | Kendine yontar. YA DA Ötekine/dışarıya yontar. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İki tarafa da yontar. )
- KEŞFEDEREK DENEYİMLEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEREK KEŞFETTİKLERİMİZ
- KEŞİF ile/ve/||/<>/> İŞGAL ile/ve/||/<>/> YERLEŞME ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- KEŞİF ile/ve RİYÂZÂT(UYGULAMA)
( Mistisizm (İşrâkîlik). İLE/VE Tasavvuf. )
- KESİLECEK ŞEYİN ÜZERİNDE, BIÇAĞI:
İTMEK/BASTIRMAK değil/yerine ÇEVİRMEK
- KESİLECEK ŞEYİN ÜZERİNDE BIÇAĞI:
İTMEK/BASTIRMAK değil/yerine ÇEVİRMEK/YUVARLAMAK
- KESİLMİŞ VE BEKLETİLMİŞ KARPUZ/KAVUN'UN KESİK YÜZEYİNİ:
BIÇAKLA TARAMAK ya da İNCECİK KESEREK SUNMAK!
- KESİN DÜŞÜNCE ile/değil/yerine TEMEL DÜŞÜNCE
- KESİN/LİK ile "KATI/LIK"
- KEŞKE ... değil/yerine/>< FARKINDALIK
( Ne kadar farkında olursak, "keşke"lerimiz de o kadar az olur. )
- KEŞKE ile/değil UMARIM
- KEŞKE/LER(İMİZ) (İLE) değil/yerine/>< İYİLİK/LER(İMİZ) (İLE)
( Tükenirsin ve tüketirsin. DEĞİL/YERİNE/>< Güçlenirsin ve güçlendirirsin. )
- KESKİN SİRKE, KÜPÜNE ZARAR ile/ve/||/<> ÖFKEYLE KALKAN, ZARARLA OTURUR
- KESKİN SİRKE, KÜPÜNE ZARAR ile/ve/||/<> RÜZGÂR EKEN, FIRTINA BİÇER
- KESKİN ile/değil/yerine/>< SAKİN
( Zâhirde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Mânâda. )
- KESKİN/LİK ile/ve/<> CİDDİ/YET
- KESME ile/ve/||/<> KETLEME
- KESME ile/ve/||/<> KETLEME
- KESTİRİP ATMAK ile/değil/yerine BAĞLAMAK
- KETLEMEK/ENGELLEMEK değil/yerine ÜRETİM/DÖNÜŞÜM
- KETÜT ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Aksi ve huysuz yaşlı kişi. )
- KEVEL/KEWEL ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hızlı ve çevik [hayvan/at]. İLE ... )
- KEWGİN ile/değil/yerine/>< ÇİVGİN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Doyurucu, besleyici olmayan bir yemek [ya da ot]. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Doyurucu, besleyici olan bir yemek [ya da ot]. )
- KEYFÎ DAYATMA ile ZORUNLU "DAYATMA"
- [ne yazık ki]
KEYFÎ "DÜŞÜNMEK"/KONUŞMAK ile/değil/yerine KENDİNE GÖRE "DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAŞAMAK"
( [ne yazık ki] Kişiler, (çoğunlukla) yiyecekleri ve yatacakları bir şeyleri olduğu sürece düşünmeyi reddederler. [ya da bu yanılsamadan ve keyfiyetten vazgeçip düşün(ebil)meyi, herşeye yeğlemelilerdir] )
- [ne yazık ki]
!KEYFÎ "İDÂRE" ile/ve !KEYFÎ "İRÂDE"
- KEYFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBARÎ
( Tüm ayrımlar, itibârîdir fakat keyfidir anlamına gelmez! )
- KEYFÎ/LİK ile/ve/<> ÇOCUK/LUK
- [ne yazık ki]
"KEYFÎLİK" ile/değil/yerine GÖRELİLİK
- KEYFÎ/LİK ile/değil/yerine KENDİLİĞİNDEN/LİK
- KEYFÎ/LİK değil/yerine/= OLUMSAL/LIK
- KEYFÎLİK ile/>< TUTARLILIK
( Keyfîlik, yaşam içermez. Yaşam, keyfî değildir. )
- KEYFİNDE/LİK ile/değil/yerine KENDİNDE/LİK
- KEYFİNE/ÇIKARINA GÖRE DAVRANMAK ile/değil/yerine/>< KENDİN/KİŞİ/ADAM/İNSAN OLMAK
( Kendin olmak, "keyfine/çıkarına göre davranmak/davranabilmek" değildir. )
- KEYFİNİ DAYATMAK ile/ve/||/<>/>/< PİSLİK YAPMAK
- [ne yazık ki]
"KEYFİYET" ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ ODAKLILIK"
- KEYFİYET ile/değil/yerine TASARRUF
- KEYİF/RAHATLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇALIŞMA/HİZMET
( % 3[daha çok] -31[en fazla, azınlıkla/bazen] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< % 96[daha çok] - 69[en az, çoğunlukla] )
- KEYİF değil/yerine/>< GEREKSİNİM
- KEYİF ve/<> GÜVENLİK
- [ne yazık ki]
(")KEYİF(") ile/değil "KENDİNE GÖRE OLAN"
- KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KEŞİF
- KEYİF ile/değil RIZÂ
- KEYİF ile TEMBELLİK
( PLEASURE vs. INDOLENCE )
- KEYİF ile/ve/||/<>/> UYKU
- KEYİF ile/değil/< YAŞAM
( Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan. )
- KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK
( Gövdesel/bedensel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Zihinsel. )
( Maddi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Manevi. )
( Üç duyudan biriyle [ya da ikisi/üçüyle] ten, organ, kas ve sinirlerin "az ya da çok" uyarımıyla "deneyimlenen".[Dokunma, tatma, koklama][yeme, içme, oturma/uzanma vb.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< İki duyudan biriyle deneyimlenen.[Görme ve duyma][Felsefe, bilim, sanat, kitap okuma, düşünme, dinleme, söyleşi/sohbet] )
( Yatarak/yatmaktan, tembelikten, miskinlikten. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Hareketle/hareketten. )
( Bir şey yapmadan "yaşadığı"[nı zannettiği/n, "iddia ettiği/n"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Bazı şeyler yaparak, özen ve çaba göstererek, emek ya da ödün vererek elde ettiğimiz. )
( Yaşandığı oranda pişmanlığa götürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Yaşandığı oranda sevinç/neşe verir. )
( Canlılığa[hayvana/hayvansallığa] özgü.
[Hayvanlarda ve gövdemiz itibarı ile de canlılıkta ortaktır.] [Keyfin simgesi ve doruğu olan eşekte de vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/<
İnsana özgü. [Sadece insandadır, zihindedir.] )
( Geçici. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Kalıcı. )
( Dayatarak/dayatmacı. Sorumsuzca, kendi kendine, başı başında[Farsça "ser-ser-î"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Özgürce. Sorumluluğunu alarak/üstlenerek. Başı bağlı[Farsça "ser-best"] )
( Araçlı "duyum"/haz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Aracısız algılayış/idrak. )
( Istırap akışı içinde yalnızca bir kesintidir. )
( Utanç verici bir keyfin, keyfi geçer, utancı kalır. )
( Keyifteki ölçü/oran/sayı/mikdar arttıkça eleme/işkenceye dönüşür. )
( Ancak çalıştıktan ya da bir şeyler yaptıktan sonra, kısa süreli ve hak edilen keyfin tadı ve değeri olur. )
( Zevk, susabilmeyi[sükût etmeyi] öğrendikten sonra başlar. )
( Kişi, kendini ya da başkalarını utandırabilecek ucuz keyiflere, ne şimdi, ne de sonra kapılmalıdır. )
( Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif ve zevk almayı değerli kılan. )
( İki ıstırap verici durum arasındaki aralıklardır. )
( İkisi de ıstırabın eseridir. )
( [not] PLEASURE vs./and/but/||/<>/>>/< ENJOYMENT
ENJOYMENT instead of PLEASURE )
- KEYİFLİLİK ile NÖTR OLMAK
- KEYİFSİZLİK ile NÖTR OLMAK
- KEYİK ile KEYLİK/KEYLİG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Vahşi [geyik]. İLE Vahşi kişi. )
- KEZBAN(")[Ar.] ile/değil/>< KEZBAN[Fars.]
( Kötü kadın. | (")Deneyimsiz, beceriksiz, bilgisiz, görgüsüz kadınlara yakıştırılan söz("). İLE/DEĞİL/>< Becerikli, hamarat kadın. )
- KİBÂR[< KEBÎR] değil/yerine/= İNCE/TAYLAN/KOSTAK
( Zarif, kibar, nazik, çalımlı, güzel giyinmiş, yakışıklı. | Yiğit, kabadayı, yürekli. | Büyükler, ulular. )
- KİBAR/LIK ile NAZİK/LİK
- KİBARLIK ile/değil/yerine NEZÂKET
( Krala gösterilen kibarlık, "zorunluluktandır". İLE/DEĞİL/YERİNE Dilenciye gösterileni nezâket, gerçektir. )
( Nasıl "görünmek" "istediğmizle". İLE/DEĞİL/YERİNE Kim olduğumuzla ilgili. )
- KİBİR:
HALKTAN "UZAK DURMAK" değil HAK VE HAKİKATTEN UZAK DURMAK
- KİBİR ile/ve/değil/<> ALAYCILIK
- KİBİR değil/yerine/>< ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK
( Büyük görünme. / Küçüklüğün ölçüsü. DEĞİL/YERİNE/>< Küçük görünme. / Büyüklüğün ölçüsü. )
- KİBİR ile/ve/<>/değil BAĞIMLILIK
( Kibir, kişinin, sahip olduklarını, "hak etmediği" korkusundan kaynaklanır... )
- KİBİR ile/ve/<> BENCİLLİK
- KİBİR ile/değil ÇEKİNGENLİK
- [ne yazık ki]
KİBİR ile/ve/<> GİZLİ KİBİR
- KİBİR ile/değil/yerine KİBARLIK
- KİBİR >< KISKANÇLIK/GÜNÜ/HASET
( Sahip olanda. >< Sahip ol(a)mayanda. )
- KİBİR değil/yerine/>< MAHVİYET
- KİBİR ile/değil/yerine MESAFE KOYMA
- KİBİR değil/yerine/>< ONUR/VAKAR[Ar.]
( Kartal, vakarı; yılan, bilgeliği simgeler. )
( Başkalarını aşağılayarak. DEĞİL/YERİNE/>< Başkalarına hizmet ederek. )
( Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik. DEĞİL/YERİNE/>< Ağırbaşlılık. )
- KİBİR ile/değil/yerine ÖZDEĞER
- KİBİR ile/değil/yerine/>< ÖZGÜVEN
( Çoğu kişiden üstün olduğumuzu zannediyorsak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kimseden bir eksiğimizin olmadığını düşünüyorsak. )
( Kendinden emin olmaya alışık olmayana, özgüven, "kibir" gibi gelebilir. )
( [not] ARROGANCE vs./but/>< SELF CONFIDENCE
SELF CONFIDENCE instead of ARROGANCE )
- KİBİR ile/değil/yerine ÖZSAYGI
( [not] ARROGANCE vs./but SELF-ESTEEM
SELF-ESTEEM instead of ARROGANCE )
- KİBİR = PRIDE[İng.] = ORGUEIL[Fr.] = HOCHMUT[Alm.] = SUPERBIA[Lat.]
- KİBİR >< SAYGI(HÜRMET)
- KİB[İ]R ile UCB
( BÜYÜKLÜK, ULULUK | KENDİNİ BÜYÜK GÖRME, BÜYÜKLÜK TASLAMA )
- KİBİRLİ" ile "KASINTI"
- KIÇ/I BAŞ/I (OYNAMAK, AÇIKTA OLMAK/KALMAK)
- KIÇIN KIÇIN = GERİ GERİ (UZAKLAŞMAK)
- KIÇINI DÖNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIRTINI DÖNMEK
- KİFAFLANMAK[Ar.] değil/yerine/= AZLA YETİNMEK
( Elde ne varsa onunla, çok az yiyecekle karın doyurmak, çok az şeyle yetinmek. )
- KİFÂYET ile YETİŞME, ELVERME | YETERLİK | İKTİDAR, YARARLIK
( YETİŞME, ELVERME | YETERLİK | İKTİDAR, YARARLIK )
- KİFÂYETSİZ MUHTERİS ile/ve/<> HEBENNEKA[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Zeki ve becerikli olmadığı halde, kendini öyle sanan. )
- KIKIR KIKIR (GÜLMEK/KIKIRDAMAK)
( "Kıkır kıkır" diye ses çıkararak gülmek. | Donacak kadar üşümek. | Soğuktan donmak. | [argo] Ölmek. )
- KILIBIK ile/değil/yerine KALBİ ILIK
- KILIBIK >< KAZAK
- KİLİTLE(N)ME ile/değil DÜĞÜMLE(N)ME
- KİLİTLENMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ODAKLANMAK
- KILLI (GÖVDE/YÜZ/YANAK/ÇENE/BURUN/KULAK/SIRT/GÖĞÜS/PENİS/YARDA/TESTİS/VAJİNA/PUBIC/LABIA MAJOR/KIÇ/BACAK) ile/yerine KILSIZ (GÖVDE/YÜZ/YANAK/ÇENE/BURUN/KULAK/SIRT/GÖĞÜS/PENİS/TESTİS/VAJİNA/PUBIC/LABIA MAJOR/KIÇ/BACAK)
- KILLIK ile/değil (BİLİNÇLİ) TAVIR/TUTUM
- KİM?:
DEĞİŞİM İSTER? ile DEĞİŞMEK İSTER?
( Herkes. İLE Pek az (aklını kullanma cesâretini gösteren) kişi. )
- KİM OLDUĞUMUZ ile/ve/değil/yerine/< ADAM OLUP OLMADIĞIMIZ
- KİM OLDUĞUNU BELİRTMEMEK ile/ve/||/<>/> KİM OLDUĞUNU ANLATMA GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU
( Bazen ve bazı durumlarda/koşullarda/ortamlarda, gereklilik ya da yeğleme/olumsallık[keyfiyet]. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. )
- KİME NİYET ile/ve/||/<>/> KİME KISMET
- KİMİ:
GİTTİKÇE ile KALDIKÇA
( Kalır. İLE Gider. )
- KİMİN, "HAKLI/HAKSIZ" OLDUĞU değil/yerine NEYİN, DOĞRU OLDUĞU
( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )
- KİMİNİN PARASI ile/ve/<>/değil/yerine KİMİNİN GÖNLÜ/DUASI
- KİMLİĞİN ALGILANIŞ BİÇİMİ ve/<> DİL
- KİMLİK ile/ve/<> AİDİYET
- KİMLİK ile/ve/<> BENLİK ile/ve/<> BİREYSELLİK
- KİMLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİK
- KİMSE DİKKAT ETMİYOR yerine/değil BEN NE YAPMAMALIYIM/YAPABİLİRİM?
- KİMSE, KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİLDİR ve/||/<>/> HERKES, HERKESE MUHTAÇ OLABİLİR
- KİMSESİZ/LİK (KALMAK) ile/değil/yerine YALNIZ/LIK (OLMAK)
- KİMSEYE GÜVENME! değil KİMSEYE (TAMAMEN) BIRAKMA!
- KİMSEYİ:
(ÇOK/FAZLA) ÖVMEMELİ ve/||/<> KÜSMEMELİ ve/||/<> YAKINMAMALI ve/||/<> SUÇLAMAMALI
- KİMYÂ' ile ...
( ARZUYU TERK, MEVCÛDA KANÂAT )
- KİN:
"TUTMAK" ile/değil/yerine/>< TUTMAMAK
( Güçsüz olanlar, kin tutar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güçlü olanlar, kin tutmaz. )
- [ne yazık ki]
!KİN ile/<> !GILLÜGİŞ/GILLIGIŞ
( ... İLE/<> Gizli kin, gizli ve kötü erek/amaç. )
- KİN ile/ve/||/<> İNTİKAM
- KİN ile/değil/yerine/>< SADÂKAT
- KINAMA ile TENKİD
- KINAMAK ile YARGILAMAK
( Birilerini, sadece, sizden daha farklı yanlış/hata yapıyor diye kınamayınız. )
( REPROACH vs. JUDGEMENT )
- KİNÂYE ile/ve/değil/yerine/<>/>/< İNCELİK
- KİNÂYE[Ar.] ile TARİZ[Ar.]
( Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz. | Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz. | Bir sözü, gerçek anlamının dışında kullanma sanatı. İLE Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, taşlama. )
- KİNÂYE ile TELVÎH
( ... İLE Gerekli şeylerden bahsederek yapılan kinâye. )
- KİNÂYE ile TENKİT
- KİNÂYE-İ BAÎDE ile KİNÂYE-İ HAFÎFE ile KİNÂYE-İ KARÎBE ile KİNÂYE-İ VÂZIHA
( Uzak bir ipucuna dayanan dokundurma/kinâye. İLE Dokundurmalı söz, şiir. İLE Yakın bir ipucuna dayanan dokundurma/kinâye. İLE Başka bir anlama gelme olasılığı bulunmayan apaçık dokundurma/kinâye. )
- KİP = CİHET, HAL, TAVIR = MODE, MOOD[İng.] = MODE[Fr.] = MODUS[Alm., Lat.] = MODO[İsp.]
- KIR ATIN YANINDA YATAN, YA HUYUNDAN, YA SUYUNDAN ile KÖRLE YATAN ŞAŞI KALKAR
- KIRGIN/LIK ile/değil KIRIK/LIK
- KIRGIN/LIK ile/ve/||/<>/> KIZGIN/LIK ile/ve/||/<>/> KİN
( Sessizdir. İLE/VE/||/<>/> Gürültülüdür. İLE/VE/||/<>/> Gereksizdir ve yanlıştır. )
- KIRGINLIK ve/||/<> MESAFE
( Kırıldığında, o kişiyle aranda mesafe oluşturmak ve birbirine zaman tanımak gerekir. Anlıyorsa/n yanına gelecektir/gideceksindir. Gelmiyorsa/gitmiyorsan, o kişiyle doğru mesafeyi buldun demektir. )
- KIRIK ile/ve/||/<> BÜKÜK ile/ve/||/<> EĞİK
- KIRILMA(") ile/<> (")ÇÖKME(")
- KIRILMA ve/> DEĞİŞİM ve/> GÜÇLENME ve/> UMURSAMAMA
- KIRILMA" ile/></> UMURSAMAZLIK
( Kırıldıkça değişir, değiştikçe güçlenir, güçlendikçe de umursamazsın. )
- KIRILMAMA NOKTASINDAKİ KİŞİ İÇİN SÖYLENİLECEK OLAN:
[ya] KALPSİZ ile/ya da GÜÇLÜ
- KIRILMAMALI:
DAL ile/ve/||/<> SEVGİ
( Ağaçtan, meyve bekliyorsak. VE Kişilerden, sevgi bekliyorsak. )
- KIRIM KIRIM (YÜRÜMEK)
- KIRIŞTIRMAK ile "KIRIŞTIRMAK"
( Nesnelerde.[kâğıt, giysi vb.] İLE Biriyle. )
- KİRLENMEMEK ile/değil/yerine/||/<>/< ARINMAK
- KİR/Lİ/LİK ile/ve/= PASAK/LI/LIK
- KIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GÖNÜL ALMAYI (DA) BİLMEK
( Herkesin yapabildiği/yapabileceği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bazılarının yapabildiği/yapabileceği. )
- KIRMAMAK" ve/||/<> "KIRILMAMAK"
( "Dil ile". VE/||/<> (B)ilim/bilgi ile. )
( İlk ders. VE/||/<> Son ders. )
- KIRMIZI IŞIK:
HERKESE YANMALI ve/fakat/ne yazık ki/>/< BANA YANMASIN
- KIRPMAK ile/ve/||/<> CIMBIZLAMAK
- KİRVE/LİK ile/ve/<> MÜSAHİP/LİK
( ... İLE/VE/<> Sohbet, arkadaşlık eden kişi. | Tatlı konuşmaları ile büyüklerin, özellikle de sultanların hoş zaman geçirmelerini sağlamakla görevli kişilere verilen san. )
- KIS ile KIZ
( Sınırlamak, azaltmak, kısmak. İLE Sinirlenmek, kızmak. | Eril olmayan çocuk. )
- KISA KISA (ANLATMAK) ile KISA KISA (TASARRUF ETMEK)
- KISALTMA ve/ya da HIZLANDIRMA ile/> GENELLEME ve İNDİRGEME
- KISALTMA ile HIZLANDIRMA
- KISAS ile KIYAS
- KISASTA ...:
HAYIR ile/ve/||/<>/> HAYAT
- KİŞİ:
AYNI ACIYA ile AYNI GÜLÜNÇ OLANA
( [nedense ...] Defalarca ağlar. İLE Defalarca gülmez. )
- KIŞI GEÇİRMEK ile/ve/fakat/||/<>/> AYAZI UNUTMAMAK
- KİŞİ:
"HINZIR'IN ÜSTÜNDE HINZIR'LAŞMIŞ" ile/değil/yerine/>< HIZIR'IN ÜSTÜNDE HIZIR'LAŞMIŞ
- KİŞİ/İNSAN ve/<> DENEYİM
( HUMAN and/<> EXPERIENCE )
- KİŞİ/İNSAN ve/<> İNSAF
- KİŞİ/İNSAN ve/||/<>/< ZAAF
( Kişi, "zaafları"nın toplamı kadardır. )
- KİŞİ:
İYİLİK ile/ve/||/<> MERHAMET ile/ve/||/<> KİŞİLİK
( [kadar ...] "Taşlanır." İLE/VE/||/<> "Dışlanır." İLE/VE/||/<> Sınanır. )
- KİŞİ KAYBETMEK ile/değil/yerine/<> PARA KAYBETMEK
- KİŞİ, KÖTÜ değil İŞİ(PARA DURUMU), KÖTÜ
- KİŞİ:
MUTLU ve/||/<>/> KARARLI ve/||/<>/> ONURLU ve/||/<>/> "BÜYÜK" ve/||/<>/> SAYGIN ve/||/<>/> İNSAN
( Sevgimiz kadar. VE/||/<>/> Bilgimiz kadar. VE/||/<>/> Ürettiğimiz kadar. VE/||/<>/> Paylaştığımız kadar. VE/||/<>/> Merhametimiz kadar. VE/||/<>/> Dürüstlüğümüz kadar. )
- KİŞİ, NE YAPARSA:
KENDİ YAPAR ve/+/<> KENDİNE YAPAR
- KİŞİ ODAKLILIK ile/değil/yerine/>< OLGU(/DURUM/KAVRAM/BAĞLAM) ODAKLILIK
( [GELECEK:] "Kim gelecek? O gelecek." şeklinde algılar/yorumlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmiş ya da şimdi değil Şimdi'den sonrası olan zamansal durumu/kavramı düşünmek olarak algılar/yorumlar. )
- KİŞİ OLMAK ile/ve/değil KENDİ OLMAK
- KİŞİ:
"SERT" ile/ve/||/<>/> SICAKKANLI ile/ve/||/<>/> KARARLI
( Uzaktan bakıldığında. İLE/VE/||/<>/> Yaklaşıldığında. İLE/VE/||/<>/> Konuşmaya başladığında. )
- KİŞİ:
"TAŞLANIR" ve/||/<> "DIŞLANIR" ve/||/<> "SINANIR"
( İyiliği kadar. VE/||/<> Merhameti kadar. VE/||/<> Teslimiyeti kadar. )
- KİŞİ ile/ve/<> İNSANLIK
( Kişileri, ayrı ayrı sevemeyenler, -çarpıtarak- "insanlık" kavramına "sığınırlar". )
( Seni sana emanet edemiyorsak, insanlığı nasıl emanet edelim?! )
- KİŞİ ve/<> KİŞİ
( Kişi, başka bir kişiyle ile insan olur. )
( Bir kişiyi sevmekle başlayacak herşey! )
( Kişi, kaya gibi olmalı, hareket ettiren olursa kımıldamalı! )
( KİŞİ: Benden konuşan ve senden dinleyen. )
( KİŞİ: Altı yönden[ön-arka, sağ-sol, alt-üst] bakabilen. )
- KİŞİ ile/ve/||/<> TOPLUM
( [Kendini/zihnini/davranışını/adâletini] Kızdığında gösterir. İLE/VE/||/<> Savaşta gösterir. )
- KİŞİ:
CAN ve/||/<>/> GÜÇ ve/||/<>/> /< İKRAR ve/||/<>/> /< ADÂLET ve/||/<>/> KEMÂL
( Kişi, doğar ve can kazanır. VE/||/<> />/< Canında güç kazanır/bulur. VE/||/<> />/< Gücünü, kararlarında/ikrarında bulur. VE/||/<> /< Kararında adâletli ise, erdemli olur. VE/||/<> />Adâletinde olgunluğu/kemâli bulursa, olgun/kâmil olur. )
- KİŞİDE:
EBEVEYN BULAŞMASI ile/ve/||/<> ÇOCUK BULAŞMASI
( Düşüncelerde. İLE/VE/||/<> Duygularda. )
- KİŞİDEN/BİRİNDEN KORKMAK ile/değil/yerine KENDİNDEN KORKMAK
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi yapabileceklerinden, deliliğinden, gözü karalığından. )
- KİŞİDEN KORKMAK ile/değil/yerine KİŞİNİN CEHALETİNDEN KORKMAK
- [ne yazık ki]
KİŞİDE:
RASTLANTISAL/LIK ile/ve/||/<> KEYFÎ/LİK
- KİŞİ/İNSAN:
BİLGİSİZLİĞİNİN ESİRİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>
BİLGELİĞİNİN ESERİ
- KİŞİ/İNSAN ve/<> EYLEM
( Ayinesi iştir kişinin, lâfına bakılmaz! )
( Kişinin "büyüklüğü", başkası/başkaları için de yapabildikleriyle orantılıdır. )
( İnsana özgü/dair hiçbir şey bana/sana yabancı değildir. )
- KİŞİLER:
(")AKILLI(") ile/ve/||/<> (")DUYARLI(") ile/ve/||/<> (")ETKİLİ(")
( Duygusuz. İLE/VE/||/<> Etkisiz. İLE/VE/||/<> Akılsız. )
- KİŞİLER ARASINDA:
"DUVAR ÖRMEK" değil/yerine/>< "KÖPRÜ KURMAK"
- KİŞİLER:
EKMEK GİBİ ile İLÂÇ GİBİ ile MİKROP GİBİ
( Her zaman aranır, bazen bulunur. İLE Gereksinimin olduğunda aranır, pek az bulunur. İLE Her zaman, bizi bulur. )
- KİŞİLER ÜZERİNDE değil/yerine/< KİŞİLER ÜZERİNDEN
- KİŞİLER:
YANLIŞ <> KÖTÜ ile/değil/yerine/||/>< İYİ<> DOĞRU
( Ders bırakır. <> Deneyim bırakır. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Mutluluk bırakır. <> İz bırakır. )
- KİŞİLER ile İNSANLIK
- KİŞİLERCE, BEĞENİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİLERE, YARANAMAMAK
- KİŞİLERDE BAKILMASI GEREKEN/ÖNCELİKLİ OLAN:
"VAAD/LER" değil SAMİMİYET
- KİŞİLERDE:
(")KÖTÜ(") ile/değil/yerine/>< (")İYİ(")
( [İlkesi]
Sahip olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olmak.
[Simgesi]
Yılan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Elif. [ | ]
[Sıfatı]
Yalancı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dürüst.
[Hak(k)'a karşı]
Başkaldırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Boyun eğer.
[Haksızlığa karşı]
Boyun eğer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Başkaldırır.
[Öteki ile ilişkisi]
Sömürür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Öteki" diye biri yoktur.
[Etkisi]
Korku salar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ümidi yayar.
[Duygusal durumu]
Korkak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevecen.
[Görünüşü]
Her kılıfa girebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. :)
[İletişimde]
Yargılar ve suçlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve eğitir.
[Toplumsal etkisi]
Köleleştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Özgürleştirir.
[İş/hizmet karşısında]
Sorumluluk almaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sorumluluk alır.
[Başarı yolunda]
Sonuç odaklıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Süreç odaklıdır.
[Uygarlığa katkısı]
Aydınlığı karartır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Karanlığı aydınlatır. )
- KİŞİLERE:
"ACIMAM!" değil/yerine KENDİMİ, ACIMAMAM GEREKTİĞİNE İKNÂ EDERSEM, ACIMAM/ACIMAYABİLİRİM
- KİŞİLERE/İ:
[ne] DARILACAK KADAR GÜVENMEK ile/ve/ne de/||/<> GÖNÜL KOYACAK KADAR SEVMEK
- KİŞİLERİ, AYAKTA TUTAN:
İSKELET[Fr. < SQUELETTE] VE KASLARI ve/değil/||/<>/< İLKE VE İNANÇLARI
- KİŞİLERİ:
[ne yazık ki]
!"DENEMEK/SINAMAK" değil/yerine/>< KONUŞMAK
( "Denenilen" şeyin sonucunu "elde ettirir" belki fakat o kişiyi mutlaka ve sonsuza kadar kaybettirir. DEĞİL/YERİNE/>< Kişiyi kaybetmemek/kazanmak için özellikle de yakın olduğumuz kişileri denememek/sınamamak gerekir. Çeşitli oyunlar yaparak, tuzaklar kurarak elde edilen "bilgi/sonuç" geçersizdir. Aslolan ise her koşulda, en olumsuzu söylemek bile olsa konuşmayı yeğlemektir. )