Bugün[31 Aralık 2025]
itibarı ile 5.885 başlık/FaRk ile birlikte,
5.885 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(5/25)


- ÇAN BİÇİMİNDE/ÇANSI KOROLLA = TÜVEYC-İ CERESÎ = COROLLE CAMPANULÉE


- CAN-CİĞER (ARKADAŞ OLMAK)


- CAN ERİK ile PAPAZ ERİK

( ÂLÛ-GÜRDE ile ... )

( PLUM vs. ... )

( PRUNUS DOMESTICA cum ... )


- CAN SIKINTISINDAN (DOLAYI) YEMEK ile/değil/yerine AÇLIKTAN (DOLAYI) YEMEK


- CAN SIKMAK ile/||/<> KAFA ŞİŞİRMEK


- CAN, OSMAN (TRABZON, 1963) :

( Üniversite mezunu, özel bir şirkette çalışmaktadır. Sarıyer AKP İlçe yönetim kurulunda başkan yardımcısı olarak bulundu. 2004 - 2009 döneminde Bahçeköy Belediye Meclis Üyesi olarak görev yaptı. )


- CAN :/yerine -EBİLMEK, KONSERVE


- CAN ile/ve BAŞ/SER

( Şevk duyar. İLE/VE Zevk duyar. )


- ÇAN ile BOR (NİĞDE) ÇANI


- ÇAN ile ÇAN ÇAN ile ÇAN KULESİ ile ÇAN ÇİÇEĞİ ile ÇAN ÇİÇEĞİGİLLER


- CAN ile/ve/<> CANLI

( Görünmez. İLE/VE/<> Görünür. )

( CAN: Yaşam kudreti. )

( LIFE/SOUL vs./and/<> LIVING/ORGANISM )


- CÂN[Ar.] ile CÂNN/CÂN[Ar.]

( Can, ruh. | Hayat, yaşayış. | Gönül. | Silah. İLE Cin taifesi. )


- CAN ve/<> COŞKU

( LIFE and/<> EXUBERANCE, VIGOUR, ENTHUSIASM )


- CAN ile/ve/değil/||/<>/< GÖVDE/CESET


- CAN ve/<> HAKK

( CANDIR, HAKK'IN BEDELİ )


- CAN ve/||/<>/>/< KAN


- CAN ve/||/<> KAŞINMA

( Örgenlerimizin adı yoktur! Kendimiz için yoktur!

Başkaları için vardır. Başkalarının örgenleri ve adları olarak vardır.

Her yerimiz, canımızdır.
Can(ım) +
kulağım/sırtım/ayağım/parmağım/yanağım/kafam/kıçım, "oram/şuram/buram"...

Neremizden söz edecek olursak olalım, başkasının anlaması açısından bir addan ibarettir. Bizim içinse bir bütün olarak sadece canımızın acıdığı ya da kaşınan, dışarıdan ya da içeriden, sinir, kas ya da ten/doku olarak uyarılan noktamızdır. Neremize dokunursak dokunalım, neremizi düşünürsek düşünelim, her birimiz, canımızı düşünürüz ya da duyumsar ve algılarız. Başkası ise kaşınan ya da acıyan noktanın bölgesine verdiği adı düşünür ya da söyler, konuşur. Örgenlerimiz, tıbbın ve hukukun konusu olabilir fakat zihnin konusu değildir. Ötekinin, başkasının "konusu ya da düşüncesi" olabilir fakat bizim konumuz değildir. Her yerimiz, sadece ve tamamen tek bir parça olarak canımızdır.

Dolayısıyla bazı özel, duyarlı ve kapalı bölgemizin kendi ya da adı, ayrıcalıklı, iyi ya da kötü, çirkin, pis, iğrenç vb. de değildir ve olamaz! Gövdemizin her parçası kadar sinir taşıyor ve değerliyse kendimiz için "ayıp, kötü ya da günah" diyebileceğimiz yerimiz de yoktur. Ancak, üçüncü kişinin bulunduğu ya da bulunabileceği yerden itibaren bazı sınırlamalara gitmek durumundayızdır. Her zihnimizden geçen düşünceyi nasıl dillendir(e)miyorsak, bazı noktalarımızın adını ya da ayrıntılarını da dile getireceksek bazı koşullar aramak durumundayızdır. Bu özen ve duyarlılığımız, kendimiz için değil söz(cük)lerimizin başkalarına yük ya da dayatma olmaması amaçlı ve temellidir.

Ağzımızı silmek ile kıçımızı silmek arasında da kendimiz için ve tensel olarak hiçbir fark yoktur ve olmamalıdır. Her bir noktamızı ayrı ayrı düşünür ve duyumsarız fakat bütünlüğünü unutur ya da göz ardı edersek, olmadık "düşünce ve duygulara" da boş yere kapılırız. Bebeğimiz ve çocuğumuz için de aynı/özdeş görerek zihnimizin konusu görmeyiz. Sadece gereksinimimiz doğrultusunda gereken eylemi, temizliği/mizi yaparız.

Bağırsaklarımız da kötü ya da pis değildir. Suyla dışımızı yıkadığımız gibi yiyecekler de bizi beslediği gibi içimizi yıkar. İçerideki karmaşık yapıyı tarayarak fazlalıkları siler, süpürür. Son noktası, dışkının çıkış noktası da "pis" değildir! Yani dışarı atılması gerekenler vardır fakat "pis" olarak adlandırmamak, olumsuz "söz(cük), düşünce ve duygularla" körüklememeyi anımsamalı, kendimizi bu düşünce biçimine alıştırmak durumundayız. Bağırsağın son bölümü ve noktası, "göden" olarak tanımlanmıştır. Daha sonra da kısalarak ve "göt" olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Kaba etimiz olarak üzerine oturduğumuz yerin adı da her ne kadar "arka" anlamında "kıç" sözcüğü olarak kullanılsa da "göt/kıç" değil bacaklarımızın sonu ya da başlangıcıdır. Birleşme, yan yana olma konumunu, bir bölge adı olarak adlandırmış durumdayız. Kadın ya da erkek farkı olmaksızın anatomik tanımları, belleğimizdeki olumsuz kayıtlarla, anlamsız, karşılıksız "düşünce ve duygularla" özdeşleştirmek ve olumsuzluğa indirgemek de ne yazık ki çok fazla karşılaşılan bir bilgisizlik ve bilinçsizlik durumudur.

Aynı biçimde, özel bölge olarak tanımladığımız örgenlerin Latince adları olan "penis" ve "vajina" için de geçerli olan deneyimlediğimiz ve duyumsadığımız ayrıntılar vardır. Bu bölgelerin de adı, başkası için bir anlam ifade eder. Bizim içinse hiçbir ayrımı ve utanç konusu olmaksızın, yoğun sinirlerle kaplı ve öteki bölgelerimize göre daha duyarlı olan, belirli bir noktamız ya da bölgemizdir. Aralarında, ne Latince, Türkçe ya da argo, küfür, benzetme adıyla, ne düşüncesiyle, ne gözümüzle görerek, ne de elimizle dokunarak herhangi bir fark duyumsarız. Canımızın yandığı/yanabileceği, incinebileceğimiz, yüksek duyarlılıkta ya da her yerimizde olduğu gibi sadece kaşınan/kaşınabilen herhangi bir noktamızdır. Bir bütün olarak görüp hiçbir noktamızın herhangi bir ayrımı, düşünce konusu olmasa da dilimizin konusu olabilir fakat böyle olmamalıdır.

Kendimizi, dikey ya da yatay, üçgen, dörtgen, çokgen ya da kare gibi değil küre olarak, aynı anne karnında bulunduğumuz biçimde, sırtındaki yuvarlak kabuğunun/kalkanının içinde bulunan bir armadillonun açılıp kapanması gibi hiçbir yeri tamamen açık ya da kapalı olmaksızın, spor hareketlerimizdeki gibi gerektiğinde açılabilen, gerektiğinde kapanarak tek bir yuvarlak parça/gövde olarak yaşayan bir canlı olarak düşünmek ve görmek durumundayız.

Bildiğimiz her ayrıntı veri, gördüğümüz her bir noktamız/parçamız, bütünlüğümüzü bozmaya yetebilecek bir bilgi ve bakış olmamalıdır. Gereksiz ve bilinçsiz bir biçimde parçalar ve küçük hesaplarla uğraşırken, gördüğümüz, zihnimize, dilimize doladığımız her parça ayağımıza dolanır ve yürüyüşümüzü yani yaşamamızı, yakınlarımızı ve çevremizi bozar. Ya da bunu şu andan itibaren tam tersine çevirebiliriz.

Nesneleri ve olguları birbirinden ayırabilme, yalınlaştırabilme, ara çözümler üretebilme bilgi ve becerisiyle parçalar ve "küçük hesaplar" yerine daha bütünlüklü ve derinlikli algı, düşünce ve duygularla yaşamımızı sürdürmemiz dileğiyle... )


- ÇAN ile NÂKÛS

( ... İLE Kilise çanı. )

( CERES ile ... )


- CAN ile/ve/<> TEN

( Ben/beden(gövde). İLE/VE/<> Hizmet. )

( LIFE vs./and/<> SKIN )


- ÇAN ile/değil TİBET ÇANI

( ... İLE/DEĞİL 52 öğenin biraradalığı ile oluşturulmuş en iyi/özel çan. )


- CAN = TİRİM = PSYCHY[İng.] = ÂME[Fr.] = ANIMA, VITA[Lat., İt.] = LEBENSHAUCH, DAS BELEBENDE[Alm.] = TO PNEUMA, HO ZÕN[Yun.] = ALMA[İsp.] = ZIEL[Fel.] = SJÆL, İLDSJÆL[Dan.] = DUH[Rus.]


- CAN ve/=/||/<>/>/< VAR OLUŞUN SÜREKLİLİĞİ


- ÇAN ile/ve ZİL ile/ve GONG


- CANA YAKIN ile DOĞUŞTAN

( CONGENIAL vs. CONGENITAL )

( هم مشرب ile هم سليقه ile همخو ile ارثي ile مادرزاد )

( NPAM MOSHARB ile NPAM SELYGHEH ile همخو ile ERSY ile MADARZAD )


- ÇANAÇ = ...
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kadınsı tavırlar gösteren kişi. )


- CANADIAN :/yerine KANADALI


- ÇANAK-ÇÖMLEK


- ÇANAK ÇÖMLEKSİZ NEOLİTİK A ile/||/<> ÇANAK ÇÖMLEKSİZ NEOLİTİK B

( Çanak Çömleksiz Neolitik A (PPNA) ilk yerleşim İLE Çanak Çömleksiz Neolitik B (PPNB) gelişmiş tarımdır. PPNA MÖ 9500-8700 İLE PPNB MÖ 8700-6500 dönemidir. Göbeklitepe PPNA İLE Çatalhöyük PPNB dönemine aittir. )


- ÇANAK, KALİKS = KE'S = CALICE


- ÇANAK TUTMAK ile PRİM VERMEK


- ÇANAK TUTMA(MA)K ile/ve/değil/yerine MEYDAN VERME(ME)K


- ÇANAK/LIK ile ÇANAKÇI/LIK ile ÇANAK ANTEN ile ÇANAK AĞIZLI ile ÇANAK YAPRAK ile ÇANAK ÇÖMLEK ile ÇANAK ÜZENGİ ile ÇANAK YALAYICI/LIK


- ÇANAK ile/ve/||/<> HAVUZ


- ÇANAK/ÇANAQ[Oğuz] ile ÇANAK/ÇANAQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ahşaptan yapılmış kâse. İLE Tuzluk ya da tuzluğa benzer, ahşaptan oyulmuş kap. )


- ÇANAKÇIOĞLU, PROF. DR. HASAN (TRB. 1925 - 2015) :

( Üniversite Öğretim Üyesi. Trabzon Faroz'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Trabzon'da yaptı. Liseden mezun olduktan sonra 9 ay Rize'de yardımcı öğretmenlik yaptı. 1943 yılında Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Orman Fakültesinden 1947 yılında "Yüksek Orman Mühendisi" olarak mezun oldu. Mezuniyeti takiben bir süre Kırklareli Or. İşl. Müdürlüğünde çalıştıktan sonra askere gitti. Rahatsızlığı nedeni ile askerliğini erteletti. 1949 yılında İst. Bahçeköy Or. İşletme Müdürlüğü Bahçeköy Orman Bölge Şefliği, bilahare İst. Or. İşl. Müd. Adalar Orman Bölge Şefliği yaptı. 1954'te yarım kalan askerliğini tamamladı. Bir süre Beypazarı Or. İşl. Müd. Beypazarı Or. Bölge Şefliği görevini yaptıktan sonra açılan sınavı kazanarak İ.Ü. Orman Entomolojisi ve Koruma Enstitüsüne Asistan olarak göreve başladı. 1959 yılında hazırladığı "Orman Ağaçlarımızın Tohumlarına Arız olan Böcekler ve Bazı Önemli Türlerin Mücadeleleri Üzerine Araştırmalar" konulu tezi ile "Ormancılık İlimleri Doktoru" unvanını aldı. 1959 - 1961 yılında ABD giderek Kaliforniya Üniversitesi'nde (Berkeley) "Orman Yangınları" ve "Orman Entomolojisi" ile ilgili konferanslar verdi. 1965'te "Türkiye'de Orman Ağaçlarına Arız Olan Sitki Bitleri (aphidoidea) Üzerine Araştırmalar" kon ulu tezi ile "Üniversite Docenti" unvanını aldı. 1971 - 72 yılları arasında Almanya'nın Göttingen Üniversitesinde konusu ile ilgili araştırmalarda bulundu. Hazırlamış olduğu "Türkiye'de Orman Ağaç ve Ağaçcıklarında Zarar Yapan Coccoidea (Homoptera) Türleri Üzerine Ar aştırmalar" konulu tezinin kabulu ile 1972'de "Üniversite Profesörü" unvanını aldı. On adet telif ve ayrıca ders notundan başka pek çok makalesi yayınlandı ve yaş haddinden emekli oldu. )


- ÇANAKKALE ile ÇANAKKALELİ/LİK


- ÇANAKSI ile ÇANAKSI HÜCRELER


- CAN/ÂN" ile/değil/yerine CAN ve CANAN


- CANARIKAN, HALİL (ŞANLIURFA, 1994) :

( Sanayici ve siyasetçi. Lise mezunudur. Tekstil imalatı ve satış işleri yapmaktadır. Tekstil sektöründe imalat ve satış işi yapmakta olup bir kısım Sivil Toplum Kuruluşlarında (STK) görev yapmaktadır. AKP de siyasete atılmış ve Sarıyer Belediye Meclisi üyesi seçilmiştir. Aynı Zaman İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisi üyesidir. )


- CANAVAR ile CANAVARCA ile HAYVANLAR

( BEAST vs. BEASTLY vs. BEASTS )

( بهيمه ile چهارپر ile جانوروار ile بهائم )

( بهيمه ile CHEHARPAR ile جانوروار ile بهائم )


- CANAVARLAŞMAK ile CANAVARLAŞTIRMAK ile CANAVARLAŞABİLMEK ile CANAVAR/LIK ile CANAVARCA ile CANAVAR OTU ile CANAVAR DÜDÜĞÜ ile CANAVAR OTUGİLLER


- CANBAKAN, HACI M. NURİ (İST.1850 - 1952) :

( Sarıyer'in en yaşlı doktoru olarak yıllarca görev yaptı. Şeyhül - e Tıbba (Tıbbın Şeyhi – Doktorların Şeyhi) unvanı ile anıldı (Mezar taşında bu kitabe vardır). Uzun yıllar Osmanlı ordusunda cepheden cepheye giderek doktorluk yaptı. Sonraları İstanbul'da değişik hastanelerde görev yaptı. )


- CANBAKAN, M. ALİ (İST. 1934 - 1989) :

( Minibüs işletmecisi olarak iş hayatına atıldı. Sarıyer Spor Kulübü'nde futbol oynadı ve 9 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Kulübün Divan Kurulu üyesiydi. )


- CANCEL/DELAY vs. POSTPONE


- CANCER :/yerine KANSER


- CANCERS değil/yerine/= YENGEÇ BURCU


- ÇANÇİÇEĞİ/MERYEMANAELDİVENİ ile MERYEMPELESENGİ

( Çançiçeğigillerden, süs bitkisi olarak ekilen ve çiçekleri, çan biçiminde olan bir bitki cinsi. İLE Kabuklarından aynı adla anılan bir reçine çıkarılan ve Antil Adaları'nda yetişe bir ağaç. )

( CAMPANULA MEDIUM / CAMPANELLA cum CALOPHYLLUM CALABA )


- CANCILIK = CÂNEGERÂYÎ[Fars.] = ERVÂHİYYE/T[Ar.] = ANIMISM[İng.] = ANIMISME[Fr.] = ANIMISMUS[Alm.] = ANIMISMO[İt., İsp.]


- CANÇU ile OKLAVA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Şehriye hamuru açmakta kullanılan oklava. İLE ... )


- CANDAN/LIK ile CANDAN YÜREKTEN


- CANDELA -ile

( Kandelas, ışık şiddeti birimi. )


- ÇANDI ile ÇANDIR


- CANDIDATE :/yerine ADAY


- CANEL, SAMİ (SARIYER, 1932) :

( Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun oldu. Sarıyer ve Büyükdere Spor Kulüplerinde futbol oynadı. 19 dönem Sarıyer Spor Kulübü yönetim kurulunda görev yaptı (En uzun süreli görev yapan ilk beş kişiden biri). Türkiye Şeker Fabrikaları'nda işe hayatına başladı. Sarıyer Belediyesinde Zabıta Müdürü olarak görev yaptı ve 1982'de emekli oldu. Uzun süre Sarıyer Orta Okulu ve Sarıyer Lisesinde ders verdi. CHP Sarıyer İlçe Başkanlığı görevini üstlendi. İl Genel Meclisi Üyesi olarak görev yaptı. Mimar Sinan Üniversitesi Mezunları Derneği'ni kurdu ve Başkanlık görevini yürütmektedir. Sarıyerliler Derneği Kurucu üyesi olup, bu derneğin başkanlığını yaptı. Sarıyer Spor Kulübü Divan Kurulu Üyesidir. )


- CANEL, YILMAZ (SARIYER, 1940 - ?) :

( Genç yaşta gazeteciliğe başladı. Foto muhabiri olarak çeşitli gazetelerde çalıştı. Milliyet Gazetesinde çalışırken emekli oldu. Pek çok ödül kazandı. Basın şeref kartı sahibidir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Sarıyer Spor Kulübü ve Türkiye Futbol Adamları Derneği üyesidir. )


- CANFES AĞA KALFA ÇEŞMESİ :

( Kilyos köyünde bulunan en eski tarihi eser çeşmedir. Canfes Ağa Kalfa tarafından yapılmış olacak ki bu isimle anılmaktadır. Halk arasındaki bir ismi de Orta Çeşme olup H. 1290 (M. 1874) yapılmıştır. Osmanlı mimarı tarzında, kesme taştan yapılmıştır. Kitabesi aynen korunmuş fakat yağlı boya ile boyanmıştır. Ayna taşı mevcuttur. Yalağı da korunmakta olup, su akarı vardır, içme suyu olarak kullanılmaktadır. )


- ÇANG ile ÇANGŞU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Zil. İLE Küçük hırka. )


- ÇANGIL ÇUNGUL/ÇANGIR ÇUNGUR


- ÇANGIL ÇUNGUL ile ÇANGIR ÇUNGUR

( Kaba ve zevksiz ses çıkaran. İLE Kaba ve zevksiz ses çıkararak. )


- CANGIL ile CANGIL CUNGUL


- ÇANGLI MANGLI ile/= DAVDAT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir çocuk oyununun adı. )


- CAN/HAYAT değil/yerine/= DİRİM/YAŞAY


- CAN-HIRAŞ (ÇALIŞMAK, UĞRAŞMAK)


- CANHIRAŞ[< Fars.]["CAN HERAŞ" değil!] ile CANSİPERÂNE[< Fars.]

( Yürek paralayan, kulak tırmalayan, acı, tüyler ürpertici (durum/ses). İLE Canını verircesine, özveriyle. )


- CANHIRAŞ değil/yerine/= İÇYAKAN


- CAN-I GÖNÜL (-DEN SEVMEK/YAPMAK) -ile/ve/||/<>


- CANI İSTEMEK ile CANI ÇEKMEK


- CANI:
"SIKIK" değil SIKKIN


- CÂNÎ[Ar. < CİNÂYET] ile CÂNÎ[Fars.]

( Cinâyet işleyen. İLE Candan sevilen, azîz. )


- [ne yazık ki]
!"CAN/I ACITMAK" ile/ve/||/<> !"CAN YAKMAK" ile/ve/||/<> !"CANINA OKUMAK"


- CÂNİB ile/||/<> CÂNİB-İ YEMÎN ile/||/<> CÂNİB-İ YESÂR

( Yön, taraf, cihet. İLE/||/<> Sağ taraf. İLE/||/<> Sol taraf. )


- CÂNİB[Ar.] ile KENEF[Ar.]


- CÂNİB[Ar.] ile NÂHİYE[Ar.] ile CİHET[Ar.]


- | CÂNİ ve BUDALA | ile/değil/>< OYUNCU

( Sürekli akıl var ve hiç duygu yoksa. VE Sürekli duygu var ve hiç akıl yoksa. İLE/DEĞİL/>< Akıl ve duygunun dengelenmesiyle. )


- CANİK ATI ile/ve "DOĞU"/"BATI" TRAKYA ATI ile/ve AYVACIK(EDREMİT) MİDİLLİSİ ile/ve UZUNYAYLA(KAYSERİ) ATI ile/ve TOROS(ADANA)[YARIMKAN] ATI ile/ve KÜRT ATI ile/ve MALAKAN(KAFKAS) ATI

( Muzaffer Paşa komisyonundan. [1900] )


- CANİ/LİK ile/değil/||/<> VAHŞİ/LİK


- CANIM-CİCİM


- CANIM-CİĞERİM


- CANIMIZI, TEN EYLEMEK/SANMAK/VARSAYMAK ile/değil/yerine/>< TENİMİZİ, CAN EYLEMEK


- CAN'IN:
"AZI" ile/ve/||/<> "ÇOĞU"

( Can'ın, "azı", "çoğu" olmaz! )


- CANINA OT TIKMAK/TIKAMAK ile ÇARKINA SIÇMAK

( Bahsi geçen ot, pamuktur.[Anlayana!] İLE ... )


- CANINI ÇIKARMAK ile/değil/yerine/>< TADINI ÇIKARMAK


- CANINI YAKMA! ve/||/<>/>/< 'AH'INI ALMA!

( Zayıf olanın! VE/||/<>/>/< Hiçkimsenin! )


- Canım! DİNLE!!!


- Canım! SUS!!!


- ÇANKAYA ile ÇANKAYA

( Ankara'da. İLE İzmir'de. )


- ÇANKIRI ile ÇANKIRILI/LIK


- CANKURTARAN MESCİDİ -ile

( Süleymaniye'dedir. )


- CANKURTARAN/LIK ile CANKURTARAN SALI ile CANKURTARAN ÇANI ile CANKURTARAN DÜDÜĞÜ ile CANKURTARAN GEMİSİ ile CANKURTARAN SİMİDİ ile CANKURTARAN YELEĞİ ile CANKURTARAN SANDALI ile CANKURTARAN KULÜBESİ ile CANKURTARAN ŞAMANDIRASI


- CANLA-BAŞLA (ÇALIŞMAK/UĞRAŞMAK)


- CANLANDIRABİLMEK ile CANLANDIRIVERMEK ile CANLANDIRICI/LIK


- CANLANDIRMA ile/ve/||/<> ZENGİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> DERİNLEŞTİRME

( Özellikle de görselde... )


- CANLANMAK ile CANLANDIRMAK ile CANLANABİLMEK ile CANLANIVERMEK ile CANLANDIRILMAK ile CANLA BAŞLA


- CANLI (OLMAK/KALMAK) ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMAK

( Doğada, dirimbilimde, gövdede, hayvanda, bitkide. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsanda, anlıkta, düşüncede, anlamda, değerde. )


- CANLI AŞILAR ile/ve CANSIZ AŞILAR


- CANLI BALIK GAZİNOSU :

( Bu gazino Osmanlılar döneminden Cumhuriyet dönemine ulaşan bir gazino idi. İlk sahibi Ermeni Kirkor'du. Sonra Arnavut Vehbi Bey ve Kemal Bey işletmeciliğini yaptılar. Hasan Bey ise işi devam ettirdi. Gazinonun son işletmecisi Uğurcan Elmas zamanında yaz kış İstanbul'un en büyük müzikhollerinden biri olarak faaliyet gösterdi. 1980'li yıllarda kapatılan gazino, sahibinden satın alınarak orduevi yapıldı. Canlı Balık Gazinosuna Atatürk birkaç kez gelerek şereflendirdiler. )


- CANLI/CANSIZ ile/ve/değil/yerine VAROLAN


- CANLI OLAN = ÂLÎ[Fars.] = 'UZVİYYE[Ar.] = ORGANIC[İng.] = ORGANIQUE[Fr.] = ANIMALIS[Lat.] = BELEBT, ORGANISCH[Alm.] = ORGANA EKHÕN, EMPSÜKHOS[Yun.] = ORGANICO[İt., İsp.] = ORGANISCH[Fel.] = ORGANISK[Dan.]


- CANLI ORMAN ÖRTÜSÜ ile/ve CANSIZ ORMAN ÖRTÜSÜ

( Orman toprağı üzerinde bulunan yosun, ot gibi canlı bitkiler. İLE/VE Ağaçlardan dökülmüş yapraklarla küçük dallardan oluşan örtü. )


- YAYINLARDA:
CANLI ile/ve/değil/yerine NAKLEN


- CANLI, AV. FİKRET (İST. 1924 - 2012) :

( İ.Ü. Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Sarıyer Spor Kulübü'nün 14 kurucusundan biridir. Kulüpte bir dönem başkanlık yaptı. Başkanlık dahil 21 yıl yönetim kurulu üyesi olarak görev aldı. 1949 yılından beri Kulübün avukatı ve hukuk müşaviri olarak görev yapıyor. Divan Kurulu üyesi olan Av. Fikret Canlı, Selahattin Yarar'ın ölümünden sonra Divan Başkanlığı görevini yürütüyordu. )


- CANLI/LIK ile CANLICI/LIK ile CANLI BOMBA ile CANLI CANLI ile CANLI MODEL ile CANLI MÜZİK ile CANLI RESİM ile CANLI YAYIN ile CANLI CENAZE ile CANLI ÖZDEKÇİ/LİK ile CANLI YAYIN ARACI


- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN

( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )

( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )


- CANLI ile/ve/<> CAN

( Görünür. İLE/VE/<> Görünmez. )

( LIVING/ORGANISM vs./and/<> LIFE/SOUL )


- ÇANLI ile ÇANLI ŞAMANDIRA


- CANLI ile CANSIZ

( ANIMATE vs. INANIMATE )


- CANLI ile/ve/<> GERÇEK

( ALIVE vs./and/<> REAL )


- CANLI ile/ve HAREKETLİ/HAREKET EDEBİLEN

( ALIVE vs./and ACTIVE )


- CANLI ile/ve ORGANİK

( ALIVE vs./and ORGANIC )


- CANLI ile ORGANİZMA


- CANLI = TİRİG = ZENDE, CÂNAVAR(CÂNOMANDÂN: CANLILAR)[Fars.] = HAYY[Ar.] = LIVING THING[İng.] = ÊTRE VIVANT[Fr.] = VIVO, ANIMAL[Lat.] = DAS BESEELTE, DAS LEBEWSESEN, DAS LEBENDIGE, DAS BELEBTE[Alm.] = TO ZÕN[Yun.] = VIVENTE[İt.] = LO VIVO[İsp.] = LEVEND WEZEN[Fel.] = LEVENDE VÆSEN[Dan.] = JIVAYO SUŞŞESTVO[Rus.]


- CANLI ile/ve/yerine VAROLAN

( ALIVE vs./and EXIST
EXIST instead of ALIVE )


- CANLI ile/ve YOĞUN

( ALIVE vs./and DENSE )


- CANLI-KANLI


- CANLILAR SINIFLANDIRMASI'NDA:
EUBACTERIA ve ARCHAEBACTERIA ve ARCHAEZOA ve PROTISTA ve CHROMISTA ve FUNGI ve PLANTAE ve ANIMALIA


- CANLILARI İNCELEME (B)İLİMİ ile/ve İNSANIN OTOPSİSİNİN (B)İLİMİ

( Çeşitli yöntemlerle. İLE/VE Göz, yüz, göbek deliği ve kasık bölgesi yarılmaz. )

( Sultan Abdülmecid zamanında, 1841 yılında, Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin çabalarıyla, Avusturya Hastahanesi'nde, Avusturya'dan getirtilen, Charles Ambrois Bernard'ın öncülüğünde, insan cesetlerine ilk diseksiyon(teşrih) yapılmıştır. )


- CANLILIK:
DNA'NIN TANIMLANIŞIYLA ve/||/<> 1953


- CANLI/LIK ile/ve CANSIZ-LIK

( MOLEKÜL/LER > DNA > HÜCRE > ORGANİZMA/İNSAN ile/ve KRİSTAL/LER > GÜNEŞ DÜZENİ > EVREN )


- CANLI/LIK ile/ve DERİN/LİK

( LIVELINESS/VIGOUR vs./and PROFUNDITY )


- CANLI/LIK ile/ve/değil DİRİ/LİK

( [not] ALIVE vs./and/but VIVACITY )


- CANLILIK = TİRİGLİG = SERZENDEGÎ[Fars.] = el-HAYAVİYE/T[Ar.] = LIVELINESS[İng.] = VITALITÉ[Fr.] = VITALITAS[Lat.] = DIE BELEBUNG, DIE BELEBHEIT, DIE LEBENDIGKEIT, DAS LEBENDIGSEIN[Alm.] = HË EMPSÜKHË[Yun.] = VITALITA[İt.] = VIDALIDAD[İsp.] = LEVENDIGHEID[Fel.] = LIVLIGHED[Dan.] = JIVAYO SUŞŞESTVO[Rus.]


- CANLI:
[ne] BÜYÜK, [ne de] KÜÇÜK değil TEK

( Canlının, (en) "küçüğü" ya da "büyüğü" diye bir şey yoktur/olmaz! Hücreden daha büyük bir canlı yoktur. )


- Canlı KONUŞ!!!


- CANSELEN, FAİK (KIRKLARELİ, 1909 - 2009) :

( Kırklareli'nde doğdu. İstanbul Balmumcu İlkokulunda eğitim gördü. 1926 - 1931 yılları arasında Ankara Müsiki Muallim Mektebi, 1938 - 1943 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı İleri Kompozisyon ve Orkestra Yönetimi ile 1947 - 1949 yılları arasında Paris Ecole Cesar Franchk Müzik Okulu ve Paris Devlet Konservatuarını bitirdi. Cumhuriyet döneminin ilk kuşak müzik öğretmenlerinden biridir. "İleri" ve "İzindeyiz" gibi sevilen marşları yazıp besteledi. 1934 yılında Atatürk'ün Türk müziğindeki eksik olan çok sesliliğe işaret etmesi üzerine, Türkiye'deki ilk müzik ders kitabını yazdı. İstanbul Üniversitesinde ilk çok sesli koroyu kurdu ve Hulusi Akten'den ilk müzik eğitimini aldı. Yüz yaşını bitirdikten sonra vefât etti. Yeniköy'de ikamet ediyordu. )


- CANSEVİN, ORHAN (SARIYER, 1939) :

( Vefa'dan transfer edildi ve 1 sezon (1960 - 1961) Sarıyer'de tescilli kaldı. 26 lig ve 5 özel olmak üzere 31 maçta oynadı. Lig maçlarında takımına 4 gol kazandırdı. )


- CANSEVİN, SAFFET (İST. 1871 - 1968) :

( Sarıyerlidir. Sarıyerlilerin "Ebe Annesi" olarak tanınır. Sarıyer ilçesi içinde doğum için gitmediği semt, mahalle köy yoktur. Sarıyer'in efsane olmuş simalarından biridir. )


- ÇANSI KALİKS, ÇAN BİÇİMİNDE KALİKS = KE'S-İ CERESÎ = CALICE CAMPANULÉ


- CANSIZ, ALİ (OF, 1924) :

( Sedef Triko fabrikasının ve Çaykara Eğitim ve Kültür Vakfı'nın kurucusudur. Sarıyer Spor Kulübü'nde 3 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- CANSIZ ile/ve/<> CANLI

( Sadece kendi. İLE/VE/<> [Üreyerek] Kendini taklit ve tekrar eden/edebilen. )

( LIFELESS vs./and/<> ALIVE )

( CÂMİD ile HAYY, ÂİŞ )


- CANSIZ ile/ve CANLI OLMAYAN

( Canlılıktan sonraki durum. İLE/VE Hiçbir zaman canlanmamış. )

( Organik. İLE/VE İnorganik. )


- CANSIZ ile CANSIZ NESNE

( INANIMATE vs. INANIMATE OBJECT )

( غير ذيروح ile جماد )

( غير ذيروح ile JOMAD )


- CANSIZLAŞMAK ile CANSIZLAŞTIRMAK ile CANSIZLAŞABİLMEK ile CANSIZLAŞTIRILMAK ile CANSIZ/LIK ile CANSIZCA ile CANSIZ HEDEF


- ÇANTA ile ÇANTACI/LIK ile ÇANTALI ile ÇANTASIZ ile ÇANTA ÇİÇEĞİ


- ÇANTA ile HENTBOL

( HANDBAG vs. HANDBALL )

( کيف دستي ile هندبال )

( KYFE DASTY ile NPANDBAL )


- ÇANTA ile MİSK TORBASI ile TORBALAMA ile BOL

( BAG vs. BAG OF MUSK vs. BAGGING vs. BAGGY )

( چنته ile ساک ile خورجين ile کيسه ile تبره ile نافه ile پارچه کيسهاي ile کيسه اي متورم )

( CHENTEH ile SAK ile خورجين ile KYSEH ile تبره ile NAFEH ile PARCHEH KYSONPANAY ile KYSEH AY MOTORAM )


- ÇANTA TAŞIYAN


- ÇANTA-MANTA


- CAN-TEN (DAYANDIRAMAMAK)


- CANTOR PARADOKSU ile/||/<> SONSUZLUK KAVRAMI

( Cantor paradoksu tüm kümelerin kümesi paradoksu İLE sonsuzluk kavramı farklı büyüklükteki sonsuzlukları içerir. Cantor bazı sonsuzların ötekinden büyük olduğunu gösterdi İLE bu sezgiye aykırı ama matematiksel olarak tutarlıdır. )

( Georg Cantor tarafından 1897 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1845-1918) (Ülke: Almanya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Küme teorisi, sonsuzluk kavramı) )


- ÇAP ÇAP ile ÇAP ÇAP
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Şaklama. İLE Dudağın şapırdaması. )


- cap.[Lat. < CAPE] değil/yerine/= ALINIZ


- ÇAP ile ÇAP ile ÇAP[Fars.]

( Nesnelerin genişliği, kutur. | Büyüklük. | Ölçü, ölçek. | Yapının ya da arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren harita. | Bilgi, deneyim ve yeteneklerin tümü, kalibre. | Uc noktaları dairenin çevresi üzerinde bulunan ve çemberin merkezinden geçen doğru parçası. İLE Bozuk, eğri, dolaşık, aykırı [/bir biçimde]. İLE Sol. [RAST: Sağ. > ÇAP-RAZ: Sol-sağ. Zıt yönlerde gidip gelen, karşılıklı.] )


- ÇAP ile/ve ÇEVRE

( DIAMETER vs./and ENVIRONMENT )


- ÇAP = DIAMETER[İng.] = DIAMÈTRE[Fr.] = DURCHMESSER[Alm.] = CALIBRO[İt.] = DIÁMETRO[İsp.]


- ÇAP ile/ve HAD

( DIAMETER vs./and LIMIT/BOUNDARY )


- CAP :/yerine ŞAPKA


- ÇAP ile/ve/<> YARIÇAP

( Genellikle cisimlerin genişliği. | Büyüklük, ölçü. | Değer. | Yapının ya da arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren harita. | Uc noktaları, dairenin çevresi üzerinde bulunan çemberin merkezinden geçen doğru parçası. İLE/VE/<> Çemberin/kürenin herhangi bir noktasıyla merkezini birleştiren doğru parçası, çapın yarısı. )

( DIAMETER vs./and/<> RADIUS )


- ÇAPA ile ÇAPA KİŞİ ile DEMİRLEME

( ANCHOR vs. ANCHOR PERSON vs. ANCHORAGE )

( لنگر ile لنگر انداختن ile گويندهاخبار ile لنگراندازي )

( LANGAR ile LANGAR ANDAKHTAN ile GOYNADEHAKHABAR ile لنگراندازي )


- ÇAPA ile ÇEKEL

( ... İLE Küçük çapa. | Üvendirenin alt ucunda bulunan pulluğa yapışan toprağı ayırmaya yarayan demir bölüm. )


- ÇAPA ile ÇEPİN/TİRPİDİN/TİRPİT/TİRPİTİL

( ... İLE Bahçelerde kullanılan, küçük çapa. )


- ÇAPA ile GÖZDEMİRİ

( ... İLE Gemilerin baş tarafında bulunan, her zaman kullanılan büyük çapa. )


- CAPABILITY :/yerine YETENEK


- CAPABLE OF DISCRİMINATING[İng.] değil/yerine/= ERGINLİK VE SEZGINLİK


- (not CAPABLE TO) CAPABLE OF


- CAPABLE vs. WILL[POWER]


- CAPABLE :/yerine YETENEKLİ


- ÇAPACI ile/ve ÇİFTÇİ


- CAPACITY vs. QUALITY


- CAPACITY vs. "STATE"


- CAPACITY :/yerine KAPASİTE


- ÇAPAÇULLAŞTIRMAK ile ÇAPAÇUL/LUK ile ÇAPAÇULCU/LUK


- ÇAPAK/ÇAPAQ = ÇELPEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir balık türü. İLE Göz çapağı. )


- ÇAPAK ile ÇAPAK

( Göz pınarında ve kirpiklerde birikerek pıhtılaşan ya da kuruyan akıntı. | Madenler dövülürken sıçrayan ince ufak parça. | Metal eşyada bulunan pürüz. İLE Sazan ailesinden, gövdesi yandan basık, boyu yarım metre kadar olabilen bir balık. )

( ... cum ABRAMIS BRAMA )


- ÇAPAKLANMAK ile ÇAPAKLANABİLMEK ile ÇAPAK ile ÇAPAKLI ile ÇAPAKSIZ


- ÇAPA/LAMAK ile ÇABA/LAMAK


- ÇAPALAMAK ile ÇAPALANMAK ile ÇAPALATMAK ile ÇAPALANABİLMEK ile ÇAPALAYABİLMEK ile ÇAP ile ÇAPA ile ÇAPACI/LIK ile ÇAPALI ile ÇAPASIZ


- ÇAPAR ile ÇAPAR

( Postacı, ulak. | Benekli. [hayvan ve bitkide] | Derisi, kılları ve gözleri, renk özdeği yokluğundan dolayı renksiz olan insan ya da hayvan. AKŞIN, ALBİNO. İLE Takadan büyük bir çeşit Karadeniz kayığı. )


- ÇAPAR ile ÇAPARİ


- ÇAPARIZ -ile

( İçinden çıkılamayacak denli güç olan, karışık iş. )


- CAPCANLI


- CAPE TOWN ile ÜMİT BURNU ile PELERİN

( CAPE TOWN vs. CAPE OF GOOD HOPE vs. CAPE )

( شنل ile دماقه اميد نيک ile کيپ تاون )

( SHNEL ile DAMAGHEH AMYD NEYK ile KYPE TAVAN )


- ÇAPGUT = ÇAPUT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çaput, şilte. )


- CAPİT- ile/||/<> CEPHAL-/-CEPHALİSİA/-CEPHALOUS/-CEPHALİSM/-CEPHALUS/-CEPHALY ile/||/<> ENCEPHAL-/ENCEPHALO- ile/||/<> CRAN- ile/||/<> CEREBR-/CEREBRİ-/CEREBRO- ile/||/<> CORTİCO-/CORTİC- ile/||/<> ARACHNO- ile/||/<> AMYGDAL-/AMYGDALO- ile/||/<> FRONT-

( Baş. İLE/||/<> Başla ilgili, başın biçimi, baştaki anormallik. İLE/||/<> Kafatası. İLE/||/<> Beyin. İLE/||/<> Beyinle ilgili. İLE/||/<> Korteksle ilgili, bir örgenin yüzeyel tabakası. İLE/||/<> Örümcek, ince ağ benzeri yapı [araknoid: Beyin zarlarından biri]. İLE/||/<> Badem biçiminde, tonsille ilgili. İLE/||/<> Alın, ön. )


- CAPITAL vs. CAPITOL


- CAPITAL :/yerine BAŞKENT, SERMAYE


- ÇAPKIMAK ile ÇAPKINLAŞMAK ile ÇAPKIN/LIK ile ÇAPKINCA


- ÇAPKIN ile/ve/değil/||/<> ALKOL ÇAPKINI


- ÇAPLA -ile

( Maden kazmak için kullanılan çelik kalem. )


- ÇAPLAMAK ile ÇAPLA


- CAPR/COMPUTER AIDED PATIENT REGISTRATION değil/yerine/= BİLGİSAYAR DESTEKLİ SAYRI KAYDI


- ÇAPRAŞ ile/||/<> ÇEPREŞ

( İki şeyin birbirine çapraz olarak kesişmesi, karışmak, çözülmez duruma gelmek. İLE/||/<> Birbirine geçmek, sıkışmak, çitişmek, çapraz olmak, kenetlenmek, şiddetlenmek. )


- ÇAPRAŞIKLAŞMAK ile ÇAPRAŞIK/LIK


- ÇAPRAZ BAĞLANMA ile/||/<> DAL OLUŞUMU

( Çapraz bağ 3D ağ termoset, dal yan zincir termoplastik. )

( Formül: Network İLE branched )


- ÇAPRAZ ÇUBUK ile KEMİKLERİN ile TATAR YAYI ile MELEZ ile MELEZ

( CROSSBAR vs. CROSSBONES vs. CROSSBOW vs. CROSSBRED vs. CROSSBREED )

( ميله عرضي ile نشانه مرگ ile زنبورک ile کمان پولادي ile دورگه ile پيوندي ile آميزش نژادي کردن ile بار آوردن ile جفته کردن )

( ميله عرضي ile NESHANEH MORG ile ZANBORK ile KAMAN POLADY ile DORGEH ile PEYVANDY ile AMYZESH NEJADY KARDAN ile BAR AVARDAN ile JOFTEH KARDAN )


- ÇAPRAZ SORGU ile ÇAPRAZ REFERANS ile ÇAPRAZ ŞEKİLLİ

( CROSS-EXAMINATION vs. CROSS-REFERENCE vs. CROSS-SHAPED )

( استنطاق ile ارجاع متقابل ile خاجي )

( ESTANTAGH ile ERJA MOTEGHABEL ile خاجي )


- ÇAPRAZLAMAK ile ÇAPRAZLAŞMAK ile ÇAPRAZLAŞTIRMAK ile ÇAPRAZ/LIK ile ÇAPRAZ KUR ile ÇAPRAZ ATEŞ ile ÇAPRAZ SORGU ile ÇAPRAZ KAFİYE ile ÇAPRAZ SORGULAMA


- CAPRICORN değil/yerine/= OĞLAK BURCU


- caps. amyl.[Lat. < CAPSULA AMYLACEA] değil/yerine/= KAŞE


- caps.[Lat. < CAPSULA] değil/yerine/= KAPSÜL


- CAPS- ile/||/<> CAPSUL-/CAPSULO-

( Kapsül. İLE/||/<> Küçük kutu, kapsüle ait. )


- ÇAPSIZ/LIK ile/ve/||/<> (")KİFÂYETSİZ MUHTERİS(") (OLMA)


- CAPTAIN :/yerine KAPTAN


- CAPTURE :/yerine ELE GEÇİRMEK


- ÇAPULLAMAK ile ÇAPULLANMAK ile ÇAPUL ile ÇAPULA ile ÇAPULCU/LUK ile ÇAPULACI/LIK


- ÇAPUT BAĞLAMA ile/ve/<> SALAMA

( ... İLE/VE/<> Sahalar'ın, çaput bağlamaya verdikleri ad. )


- ÇAPUT ile ÇAPUTLAMA


- ÇAKIR/ÇAQIR = MAVİ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- CAR CAR (KONUŞMAK)


- CAR CAR ile CARCAR

( Çok ve yüksek selenle, gürültülü bir biçimde konuşma. İLE Geveze, yaygaracı. )


- ÇAR ÇARMAK/ÇAR ÇARMAQ / ÇAR ÇAMRAK/ÇAR ÇAMRAQ = ÇOLUK ÇOCUK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- ÇAR ÇUR (ETMEK)[İSRAF ETMEK]


- ÇAR ÇUR = ŞAR ŞUR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Geriye hiçbir şey bırakmama. )


- CAR-T İLE GENE DRİVE İLE BASE EDİTOR ile/||/<> GEN TERAPİLERİ

( İleri gen modifikasyon uygulamaları. )

( Formül: CAR = scFv + CD3ζ )


- CAR-T İLE TCR-T İLE NK-CAR ile/||/<> MÜHENDİSLİK İMMÜNOTERAPİ

( Tasarlanmış immün hücreler. )

( Formül: scFv-CD3ζ-CD28 )


- CAR :/yerine ARABA


- CAR ile CAR

( Çağrı, tellal ile duyurma, ilan. | Tehlike durumu, yardım, imdat. İLE Kadınların, boydan boya örtündükleri çarşaf, zar. )


- CAR ile CARİ ile CART ile CAR CAR ile CARİ KUR ile CARİ PARA ile CART CURT ile CARİ GİDER ile CARİ HESAP ile CARİ ÜCRET ile CARİ MASRAF


- CÂR ile/||/<> CÂRİ ile/||/<> MERİYET/MERİYYET

( Komşu. İLE/||/<> Uygulanan. İLE/||/<> Yürürlük. )


- ÇAR ile ÇARİÇE ile ÇAREVİÇ[< Rusça < Lat.]

( Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen san. İLE Çarın karısına ya da kadın Çar'a verilen san. İLE Çar'ın oğlu. )


- ÇAR ile ÇASAR[< Macarca < Lat.]

( ... İLE Viyana'da oturan, Alman imparatorlarına verilen san. )


- ÇAR =/< SEZAR

( Rusça. =/< Latince. )

( Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen san. =/< ... )


- CARBON :/yerine KARBON


- ÇARÇABUK

( ALE-L-ACELE )


- CARCİN- ile/||/<> SCİRRH-/SCİRRHO-/-SCİRRHUS ile/||/<> SCLER-/SCLERO-

( Kanser. İLE/||/<> Sert, sert kanserle ilgili. İLE/||/<> Sert, sklera ile ilgili, sklera ile bağlantılı. )


- CARCUR ile CARCUR ile ÇAR ÇUR

( Gelişigüzel konuşmak. İLE Fermuar. İLE Savurganca tüketmek. )


- CARD :/yerine KART


- ÇARDAK ile ALAÇIK

( Tarla, bahçe gibi yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak. İLE Üzeri dal ve hasırla örülmüş barınak. )


- ÇARDAK ile Çardak

( Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak; alaçık. | Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer. İLE Denizli iline bağlı ilçelerden biri. )


- ÇARDAK ile ÇARDAKLI ile ÇARDAKSIZ


- ÇARDAK ile KABİNLER

( BOOTH vs. BOOTHS )

( جاي ويژه ile غرفه ile غرفات )

( JAY VEYZHEH ile GHARFEH ile غرفات )


- ÇARDAK ile KAMERİYE

( ... İLE Bahçelerde yazın oturulmak için yapılan, kafes biçiminde, kubbeli, üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak. )


- CARDİO-/CARDİA-/-CARDİA/-CARDİO ile/||/<> -CARDİUM

( Kalp ya da kalbe ait yapılarla ilgili. İLE/||/<> Kalple ilgili membran, kalple bağlantılı örtücü yapılar. )


- CARDIOVERTER-DEFİBRİLLATOR değil/yerine/= YÜREK İÇİ DİZEMDÜZELTİR


- CARE ABOUT vs. CARE FOR


- CARE :/yerine BAKIM, İLGİLENMEK


- ÇARE[Fars.] değil/yerine/= ÇÖZGE


- ÇÂRE[Fars.] ile/ve/||/<> DEVÂ[Ar.]


- ÇARE değil/yerine/= UMAR


- CAREER :/yerine KARİYER


- CAREFUL :/yerine DİKKATLİ


- CAREFULLY :/yerine DİKKATLİCE


- ÇARENİN BULUNMASI/BULUN(A)MAMASI ile BAŞARI/BAŞARISIZLIK

( LACK OF REMEDY vs. SUCCESS/UNSUCCESSFULNESS )


- ÇARESİZ KALMAK ile/ve/değil/yerine/<> ÜMİTLİ OLMAK


- ÇARESİZ ile UMUTSUZCA ile ÇARESİZLİK

( DESPERATE vs. DESPERATELY vs. DESPERATION )

( نوميد ile بي اميد ile بي چاره ile سرخورده ile نااميد ile نوميدانه ile استيصال ile بيچارگي ile تنگ روزي ile لاعلاجي ile نوميدي زياد ile نوميدي )

( NOMYD ile BEY AMYD ile BEY CHAREH ile SARKHORDEH ile NAOMYD ile نوميدانه ile استيصال ile بيچارگي ile TANG RUZY ile LALAJY ile NOMYDY ZYAD ile NOMYDY )


- Çaresizi DİNLE!!!


- ÇARESİZ/LİK ile/ve/||/<> ÂCİZ/LİK


- ÇARESİZLİK ile ACZİYET


- ÇARESİZLİK ile/ve/||/<>/>/< HİÇBİR ŞEY YAPAMAMA


- ÇARESİZLİK ile/yerine KOŞULSUZLUK

( HELPLESS vs. UNCONDITIONALNESS
UNCONDITIONALNESS instead of HELPLESS )


- ÇARESİZLİK ile/ve/değil/yerine/<> SABIR


- ÇARESİZLİK ile UMUTSUZ

( DESPAIR vs. DESPAIRING )

( نااميد ile نااميدي ile دست از جان شستن ile ياس ile نوميد کننده )

( NAOMYD ile NAOMYDY ile DAST AZ JAN SHASTAN ile YAS ile NOMYD KONANDEH )


- ÇARGÂH[< Fars.] -ile

( Türk müziğinde, "do" perdesinin adı. | Bu perdede karar kılan makam. )


- ÇARHACI/MANGLAY/HİREVÜL = ÖNCÜ GÜCÜ

( Savaş başlarken düşmanla ilk karşılaşan askerler/birlik/güç. )


- CARİ HESAP değil/yerine/= SÜREN SAYIŞ


- CÂRİ MASRAF değil/yerine/= DÖNEM GİDERİ


- CARİ PARA değil/yerine/= GEÇER PARA


- CARİ ÜCRET değil/yerine/= GEÇER ÖDENÇ


- CARİ[Ar.] değil/yerine/= GEÇERLİ/YÜRÜRLÜKTE


- CÂRÎ[Ar.] ile/ve/||/<>/> SÂRÎ[Ar.]


- ÇARIK-ÇÜRÜK