Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 19.617 başlık/FaRk ile birlikte,
19.617 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(27/80)


- GAZAP/GADAB[Ar.] değil/yerine/= ÖFKE, HİDDET, KIZGINLIK


- GADAP/GADAB ile/ve/||/<> GİRDAP/GİRDAB


- GADÂT -ile

( Sabahın erken zamanı. )


- GADÂT[Ar. çoğ. GADAVÂT] ile GADÂT[Ar. < GUDVE]

( Sabahın erken zamanı. | Kuşluk yemeği. İLE Sabahla güneş doğması arasındaki zaman. )


- GADDAR ile CANİ


- GADDAR[Ar.] değil/yerine/= KIYGICI


- GADİR["ga" uzun okunur] ile GADÎR[Ar. çoğ. GUDERÂ', GUDÜRÂN]

( Gadreden, ihanet eden, fenalık eden. İLE Sel ile oluşan birikinti su, durgun su, göl. | Küçük ırmak. )


- GAF ile LÂF


- GAFİL-ÂNE["ga" uzun okunur] ile GAFİLEN["ga" uzun okunur]

( Gafilcesine, dikkatsizlikle, dalgınlıkla. İLE Habersizce. )


- GAFİR["ga" uzun okunur] ile GAFÎR[Ar.]

( Mağfiret eden, yarlıgayan, affeden, Allah. İLE Örten, etrafını çeviren. | Çok fazla. | Muhafız askerler. )


- GAFİR ile GAFÛR

( Yarlıgayan, affeden, mağfiret eden. | Örten, etrafını çeviren. | Çok fazla. İLE Yarlıgayan, suç bağışlayan, merhamet eden, mağfiret eden. )


- GAGA ile TUMŞUK/TOMŞUK

( ... İLE Papağan, kartal vb. kuşların kemerli gagası. )


- GAİB[< GAYB,GIYÂB] ile/değil/yerine/= KAYIP

( Göze konu ol(a)mayan. | Hazır olmayan, yok olan, kayıp. | Görünmeyen [hakikat ile bilinir]. | Belirsiz, bilinmeyen, gayb-ı izâfî, gayb-ı mutlak. | Üçüncü kişi, O. )


- GAİP/GAİB değil/yerine/= GÖRÜNMEZ


- GAİP | GAİBE ve MUHATAP | MUHATABA ve MÜTEKELLİM

( Serçe Parmak | Yüzük Parmağı VE Orta Parmak | İşaret Parmağı VE Baş Parmak )

( Müzekker | Müennes VE Müzekker | Müennes VE Ben. )

( Sağ elin avuç içine bakar biçimde )

(

(müzekker)
(müennes)
(müzekker)
(müennes)
-
NASARÛ
NASARNE
NASARTÜM
NASARTÜNNE
(cemi)
 
NASARNÂ

(meal gayr) (Biz)

NASARÂ
NASARATA
NASARTÜMÂ
NASARTÜMÂ
(tesniye)
 
NASARA
NASARAT
NASARTE
NASARTİ
(müfred)
 
NASARTÜ

(vahide) (Ben)

(gaip)
(gaibe)
(muhatab)
(muhataba)
(mütekellim)
(serçe parmak)
(yüzük parmağı)
(orta parmak)
(işaret parmağı)
(başparmak)
)


- GAKGOŞ[Elazığ'da]["GAKKOŞ" değil!] ile/||/<> KARDEŞ/AĞABEY


- GAL ile/ve GAS


- GALAT/A


- GALAT-I MEŞHUR ile/değil GALAT-I FÂHİŞ

( Yanlış anlama geldiği ve yanlış kullanıldığı halde çoğunluğun benimseyip kullandığı sözcükler. İLE/DEĞİL Hiçbir biçimde kullanımı uygun görülmeyen sözcükler. )


- GALETE değil GALETA


- GALEYANA GE(TİRİ)LMEK ile/ve/||/<> OYUNA GE(TİRİ)LMEK


- GALİ[Fr. < Ar.] ile GALYOT[Fr.]

( Alçak ve altı düz gemi. İLE Başı ve kıçı aynı biçimde, altı düz bir gemi. )


- GALILEO AÇMAZI ile/ve/||/<> HILBERT OTELİ AÇMAZI ile/ve/||/<> TRISTRAM SHANDY AÇMAZI ile/ve/||/<> CANTOR AÇMAZI


- GÖRELİLİK/GALILEO GÖRELİLİĞİ ile/ve/<>/> ÖZEL GÖRELİLİK ile/ve/<>/> GENEL GÖRELİLİK

( DEĞİŞMEZLİK/BAKIŞIM[SİMETRİ] İLKESİ [İng. INVARIANCE PRINCIPLE]: Fizik yasaları ya da fiziksel bir nicelik, belirli dönüşümler altında değişmezdir. | Özel görelilik kuramı. | Genel görelilik kuramı. )

( ...
İLE/VE/<>/>
Birbirine göre düzgün doğrusal hareket eden [ivmesiz] eylemsizlik referans sistemleri için sınırlı ve geçerli, iki postüla üzerine kurulmuş olan ve matematik ifadesini, Minkowski uzay-zaman boyutları [tensörü] ile bulan kuram. [1905] [Fizik yasaları, tüm eylemsizlik referans [Galile] sistemlerinde aynı matematik şekle sahip [değişmez(invariant)] olmalılardır. Işık, uzayda, her yönde, sabit c hızıyla kaynağından ve gözlemcinin hareketinden bağımsız olarak yayılır ve hiçbir sinyal ya da enerji, ışığınkinden daha yüksek bir hızla yayılamaz.]
İLE/VE/<>/>
Özel göreliliğin değişmezliğini, sadece eylemsizlik(ivmesiz) referans sistemleri için sınırlı tutmuş olmasının açmazını tamamlayan ve fizik objektifliğin alanını genişleten ve matematik ifadesini, Riemannian uzay-zaman koordinatları ile bulan kuram. [1911] [Fizik yasaları, sürekli koordinat dönüşümleriyle birbirine geçilebilen, eylemli ya da eylemsiz tüm referans sistemlerinde değişmez olmalılardır.] )

( 1611 ile/ve/<>/> 1905 ile/ve/<>/> 1916[1919 yayımlama] )

( Koordinat düzenine göre bakışımlılığı[simetrikliği] tanımlar.

İLE/VE/<>/<

Fizik yasalarının, tüm eylemsiz koordinat düzenlerinde aynı olduğunu söyler.

İLE/VE/<>/<

Fizik yasalarının, tüm koordinat düzenlerinde geçerliliğini vurgular. )

( RELATIVITY/GALILEO RELATIVITY vs./and/<>/< SPECIAL THEORY OF RELATIVITY vs./and/<>/< GENERAL THEORY OF RELATIVITY )


- GALİP[Ar.] değil/yerine/= BASKIN/YENEN/KAZANAN/UTKAN


- GÂLİP ile/ve/değil/<> GARİP

( Galip gelen, garip olur/hisseder. )


- GALOİS İLE CEBİRSEL İLE AŞKIN ile/||/<> GENİŞLEME TÜRLERİ

( Cad genişlemelerinin sınıflandırması. )

( Formül: [K:F] = derece )

( Al-Khwarizmi tarafından 820 yılında keşfedildi/formüle edildi. (780-850) (Ülke: İslam Dünyası) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Cebir, algoritma) )


- GALON -ile

( 4.5 litrelik Anglo-Sakson sıvı ölçüsü. )


- GALOP/GALOPPADE -ile

( 2/4'lük bir ölçüde, dönülerek sıçranılan, çok hızlı tempodaki bir dans. [1820 sonlarında, Duchesse de Berry tarafından] )


- GALSAME[Ar.] değil/yerine/= SOLUNGAÇ


- GALVANOMETRE değil/yerine AKIMÖLÇER


- GALVENİZ değil GALVANİZ


- GAM[Ar.] ile GAM[Yun.] ile KÂM[Ar.]

( Tasa, kaygı, üzüntü. İLE Notaların baştan sona [kalından inceye] ve/ya da sondan başa [inceden kalına], tek solukta okunması. [ DO-RE-Mİ-FA-SOL-LA-Sİ--D0--Sİ-LA-SOL-FA-Mİ-RE-DO ] İLE Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. )


- GAM ile/değil/yerine KAYGI

( Uyku getirir. İLE Uyutmaz. )

( Kalbe zarar verenler. )


- GAMBOT[İng. < GUN-BOAT] değil/yerine/= TOPÇEKER / SAVAŞ GEMİSİ

( Ağır top taşıyan küçük savaş gemisi. | Top çeken araç. )


- GAMET/GAMETE[İng.] değil/yerine/= EŞEY GÖZESİ


- ÇUKURCUK/GAMZE[Fars.]/DIMPL/E[İng.] ile/ve/değil GAMZE[Fars.]

( Yanaktaki çukur. İLE/VE [Divan edb.] Sevgilinin süzgün bakışı. | Birkaç anlama gelebilen bakış. )


- GANGREN[KANGREN DEĞİL!] ile/||/<> ÜLSER

( Dokuların ölmesi ve çürümesi. İLE/||/<> Mide ya da bağırsak duvarında yara oluşması. )


- GANÎ[çoğ. AĞNİYÂ] -ile

( ZENGİN, VARLIKLI | ALLAH'IN ADLARINDAN BİRİ )


- GAR["ga" uzun okunur] ile -GÂR[Ar.]

( Mağara, in. | Defne ağacı. İLE Fâillik ve nispet anlamlarıyla adlara sonek olarak katılır.[YÂD-GÂR, BESTE-GÂR] )


- GARÂBET[Ar.] ile KARABET

( Yadırganacak yönü olma, gariplik, tuhaflık. | Ne demek olduğu herkesçe anlışılmayacak sözcük ve tâbirlerin söz arasında kullanılması. İLE Yakınlık. | Hısımlık. )


- GARAJ[Fr. < GARAGE] değil/yerine/= ARABALIK

( Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık. | Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer. | Toplu taşıma ve aktarım araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer. )


- GARAMAFON değil GRAMOFON


- GARAZ değil GAREZ


- GARAZ değil/yerine/= HEDEF, GAYE, MEYİL, İSTEK


- GARB ile/||/<> ŞARK ile/||/<> MAĞRİB

( Batı. İLE/||/<> Doğu. İLE/||/<> Garp, batı, batıda bulunan. )


- GARDROP/GARDIROP[Fr. < GARDE-ROBE] değil/yerine/= GİYSİLİK, GİYSİ DOLABI


- garg.[Lat. < GARGARISMA] değil/yerine/= GARGARA


- GARÎB[Ar. < GURBET/GARÂBET] ile GARİB[Ar. < GURÛB | "ga" uzun okunur]

( Kimsesiz, zavallı. | Gurbette, kendi memleketinin dışında bulunan, yabancı. | Tuhaf, şaşılacak, bambaşka. | Dokunaklı. İLE Batan. )


- GARÎB ve/<> KARÎB

( Garib olan, karîb olur. )


- [ne yazık ki]
GARİBAN ile/ve/değil/||/<> GARİBE

( Kimsesiz, zavallı, garip olan. İLE/VE/DEĞİL/<> Şaşılacak şey, yadırganacak şey. )


- GARİBİM ile/değil KARÎBİM


- GARİP[Ar.] değil/yerine/= ELGİN


- GARİP/GARİBAN[Ar.] değil/yerine/= KİMSESİZ


- GARİZ değil GALİZ

( Kaba ve çirkin. )


- GARNİZON[Fr. < GARNISON] değil/yerine/= ASKERÎ BİRLİKLERİN BULUNDUĞU YER/KENT/BÖLGE/ALAN

( Bir kenti savunan ya da yalnız orada bulunan askerî birlikler. )


- GARS ile/||/<> KAL ile/||/<> KÂL

( Ağaç, fidan dikmek. İLE/||/<> Ağaç sökme, çıkarmak. İLE/||/<> Söz, konuşmak. )


- GASBETMEK değil/yerine/= KAPALLAMAK


- GASP değil/yerine/>< FERÂGAT


- GASP değil/yerine/= KAPAL


- [ne yazık ki]
!GASP ile/ve/||/<>/> !KARMANYOLA[İt. < CARMAGNOLA]

( Bir nesneyi, sahibinin izni ve haberi olmadan zorla alma. İLE/VE/||/<>/> Kent içindeki ıssız yollarda ölümle korkutarak yapılan soygunculuk. )


- GASTE/GAZTE değil GAZETE


- GASTRONOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASTRONOMİ

( Damağını tatmin etmek için yaşamını yok etmek/eden olmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Uzayın/doğanın derinliklerini araştırmak/araştıran olmak. [gerek] )


- GAVÎ[Ar. çoğ. GAVÛN, GUVÂT | "ga" uzun okunur] ile GAVÎ[Ar.]

( Azgın, azmış, yoldan çıkmış adam. İLE Çok azmış, çok azgın. )


- GAVS[Ar. çoğ. AGVÂS] ile GAVS[Ar.]

( Yardım, muâvenet. | Yardım istemek için bağırma, medet. | Yardımcı, imdada yetişen.[GAVS-I A'ZAM: Abdülkadir-i Geylânî] İLE Suya dalma, dalgıçlık. | İçine girmek için bir şeyi derinleştirme, iyice anlama. )


- GAVTA[Ar. çoğ. AGVÂS] ile GAVTA[Ar.]

( Toprağın çukurluğu. | Sulak yer, ağaçlık yer. Düzlük, ova. İLE Su içindeki derinlik. )


- GAYB/GAİB ile/ve/değil EŞİK


- GAYB ile HAZIR


- GAYB ile YOK/VAROLMAYAN


- GAYBE/GAİBE İMAN değil GAYB/GAİB'TEN İMAN(EMİN OLMA)

( Eşiklerimizin/sınırlarımızın farkında olarak ve kabul ederek, sınırlarımızın ötesinde olanlarla kendimizi gereğinden fazla zorlamamak. )


- GAYE[Ar.]/AMAÇ[Fars.] değil/yerine/= EREK


- GAYET[Ar.] değil/yerine/= PEK


- GAYR değil/yerine AKIL


- GAYRET[Ar.]/EFOR[Fr./İng. < EFFORT] (ETMEK) değil/yerine/= ÇABA/LAMAK


- GAYRET ile/ve/> TEVHİD


- GAYR/Î ile/değil GAYB/Î


- GAYRI ile GAYRİ

( Artık. İLE Başka. )


- GAYTA[Ar.] ile/değil/yerine GAYDA[Bulgarca]/TULUM

( İnsan dışkısı. İLE/DEĞİL Müzik aleti.[Trakya'lı, Bulgar, Makedon ve İskoçlar'ın ulusal çalgısı.] )

( ... ile/değil DANKİYO )

( ... ile/değil TSIMPONA )

( [Lazca] ... ile/değil GUDA )


- GAYYÛR değil GAYÛR


- GAZ[Fr. < Lat. CHAOS[Van Helmont] | "ga" uzun okunur] ile GAZ[Fr. < GAZE] ile GÂZ[Ar.]

( Normal basınç ve sıcaklıkta, olduğu gibi kalan, içinde bulunduğu kabın her yanına yayılma ve bu kabın iç yüzeyinin her noktasına basınç yapmak özelliğinde olan akışkan nesne. İLE Tül. İLE Diş. | Dişle tutma, ısırma. )


- GAZ ile KRİPTON[Fr. < KRYPTON]

( ... İLE Atom numarası 36, atom ağırlığı 83,8 olan, atmosferde yarım milyonda bir oranında bulunan, renksiz, kokusuz bir soy gaz. [simgesi Kr] )


- GAZ ile KSENON[Fr. < XENON]

( ... İLE Atom numarası 54, atom ağırlığı 131,30 olan, havada on milyonda bir oranında bulunan, renksiz, kokusuz asal gaz. [simgesi: Xe] )


- GAZÂ[Ar.] ile/||/<> CİHAD[Ar.]


- [ne yazık ki]
!GAZA[Ar.] ile !GAZVE[Ar.]

( [ne yazık ki][tamamen eskide kalmış olması dileğiyle...]
İslâm'ı korumak ya da yaymak amacıyla müslüman olmayanlara karşı yapılan savaş. İLE Arap derebeylikleri arasında yapılan savaş. | Din uğruna yapılan savaş. | Savaşın başında peygamber varsa. )


- GAZAL[Ar.] ile GAZEL[Ar.] ile GAZEL[Ar.]

( Ceylan. İLE Divan Edebiyatı'nda, beş ile onbeş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin lirik konularda yazılan nazım biçimi. | Lâtif. | Bayanlar için söylenilen güzel ve aşk dolu söz. | Türk müziğinde, belirli bir kurala bağlı olmadan, bir kişi tarafından, herhangi bir makamda gezinerek sesle yapılan taksim. İLE Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı. )


- GAZANFER ÖZCAN ve/||/<> FECRİ EBCİOĞLU

( )


- GAZAP ile GADAP

( Gadap kibirden beslenir, kibirin kökü şirktir. )

( İkisi de aynıdır. Z'nin D olarak okunmasından dolayı fark varmış gibi algılanır. )


- GAZE["ga" uzun okunur][Fars.] ile GÂZE[Fars.]

( Allık. İLE Çocuk salıncağı. )


- GAZETE OKUMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine KİTAP OKUMAK


- CERİDE[Ar.]/GAZETE[İt. < GAZZETTA] değil/yerine/= ÇAĞIM/ÇAVBET


- GAZETECİ değil/yerine/= ÇAĞIMCI, BİLDİRİCİ


- GAZETECİ ile/ve FOTOĞRAFÇI


- GÂZİ ile GÂZİ ile GAZÎ

( Savaştan, sağlam ya da (az/çok) yaralı çıkan. İLE Mustafa Kemal ATATÜRK İLE "Gezi" için gaz yiyen. )


- GAZZÂLÎ ÖNCESİ ile/ve SONRASI

( Meşşaîlerin diliyken, Gazzâlî sonrasında, aklın küllî dili haline geldi. Bu nedenle Kategoriler konusu Mantık'tan çıkartılıp Fizik'e aktarıldı. )


- GC İLE HPLC İLE TLC İLE CE ile/||/<> KROMATOGRAFİ TÜRLERİ

( Ayırma için kullanılan kromatografik yöntemler. )

( Formül: Rs = 2(t₂-t₁)/(w₁+w₂) )


- GEBELİK ile/ve/||/<>/> EBELİK

( Ben/sen. İLE/VE/||/<>/> Ben/o. )


- GEBE/LİK ve/||/<> GEBERMEK[< KABARMAK/GABARMAK]

(

)


- GEBELİKTE:
İLK 3 AY ile/ve/<> İKİNCİ 3 AY ile/ve/<> ÜÇÜNCÜ 3 AY

( http://www.DilaraKocak.com.tr/gebelik )


- GEÇ EVLENMEK ile/değil/yerine/>< GENÇ EVLENMEK


- GEÇ GELEN/KALAN "ADÂLET" ile/değil/>< ADÂLET

( Geç gelen "adâlet", adâlet değildir! )


- GEÇ KALMAK ile/değil/yerine GENÇ KALMAK


- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!


- GEÇ YAŞTA ile/değil/yerine GENÇ YAŞTA


- GEÇ ile/ve GÜÇ
[BİR ŞEYİN:
GEÇ OLMASI ile/ve GÜÇ OLMASI/OLMAMASI]

( Olsun. İLE/VE Olmasın! )


- GECE:
BUBAŞ ile/ve/||/<>/> ARABAŞ ile/ve/||/<>/> OBAŞ

( Çay içilip çerez yenen akşam saati. İLE/VE/||/<>/> Yatmadan önceki zaman dilimi. İLE/VE/||/<>/> Gecenin sabaha yakın olan bölümü, sahur vakti. )


- GECE-GÜNDÜZ (DÜŞÜNMEK, ÇALIŞMAK)


- GECE ve DİNGİNLİK ve DİNLENMEK


- GEÇE ile GEÇE ile GECE

( Herhangi bir saat başını geçerek/geçerken. İLE Karşılıklı iki yandan/yakadan her biri. İLE Güneşin batmasıyla oluşan karanlık. [>< GÜNDÜZ] )


- GECE[< GEÇ(>< ERKEN)]/TÜN/DÜN ile/ve/değil/yerine/<>/>< GÜN/DÜZ

( Birlik/Vahdet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Çokluk/Kesret. )

( Gece/karanlık önceliklidir. )

( [Fars., Ar.] ŞEB-TÂ-BE-SEHER: Geceden sabaha kadar. )

( ŞEB Ü RÛZ: Gece gündüz. | RÛZ Ü ŞEB: Gündüz gece. )

( MELEVÂN: Gece ile gündüz.[MÂ-DÂM-EL-MELEVÂN: Gece ve gündüz devam ettikçe. | MÂ-TEÂKAB-EL-MELEVÂN: Gece ile gündüz birbiri ardı sıra geldikçe.] YA'FUR[çoğ. YAÂFÎR]: Gecenin beşte/altıda bir gibi bölümü. )

( Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Şeriat. )

( TÜNMEK: Havanın kararıp gece olması. )

( LEYL ile/ve/değil/yerine/<>/>< ... )

( DÜN, ŞEV, ŞEB[çoğ. ŞEBÂN], TAHT-I ABNÛSÎ ile/ve/değil/yerine/<>/>< NEHÂR, RÛZ, TAHT-I ÂC )

( [not] NIGHT vs./and/but/<>/>< DAYTIME/DAYLIGHT
DAYTIME/DAYLIGHT instead of NIGHT )


- GECE ve/<> İÇ ÂLEM


- GECE ile/ve KARANLIK GECE

( ŞEB-İ YELDÂ: En uzun gece/ler. [20. ve 26. günleri arasındaki 1 haftalık süre.] | 22 Aralık'taki en uzun gece. )

( NIGHT vs./and DARK NIGHT )


- GECE ile/ve MUHAK


- GEÇERLİ/LİK ile/ve/<>/değil YETERLİ/LİK


- GEÇİCİ ÇÖZÜM ile/ve/değil/||/<>/< ARA ÇÖZÜM


- GEÇİCİ ile/ve ALDATICI

( TEMPORARY vs./and ILLUSION )


- GEÇİCİ ile/ve KALICI

( Kendi, istikrarlı, sabit olmayan bir zihinde, herhangi bir şey nasıl kalıcı olabilir? )

( Geçici olanın içindeki kalıcı olanı, gerçek olmayanın içinde gerçek olanı araştırın. )

( Geçicilik, gerçek olmayışın kanıtıdır. )

( Geçicilik, gerçekdışılığın en iyi kanıtıdır. )

( Olgun kişinin nutuğu, içerikli; yaşama biçimiyse kalıcı olmalıdır. )

( TEMPORARY vs./and PERMANENT
How can anything be steady in a mind which itself is not steady?
Enquire what is permanent in the transient, real in the unreal.
Transiency is the best proof of unreality. )


- GEÇİCİ ile/ve/değil ÖZEL


- GEÇİCİ = TRANSITIENT, TRANSITIVE[İng.] = TRANSITIF[Fr.] = ÜBERGEHEND[Alm.] = TRANSIENS[Lat.]


- GEÇİM yoksa SEÇİM


- GEÇİRMEK ile GEÇİŞTİRMEK


- GEÇİRMEK ile KAKALAMAK


- GEÇİŞ METALİ ile/||/<> ANA GRUP METALİ

( Geçiş d orbitalli, ana grup s/p orbitalli metaldir )

( Formül: Fe İLE Cr İLE Na İLE Al )


- GEÇİT ile GEÇİŞ


- GECKO İLE LOTUS İLE VELCRO ile/||/<> DOĞADAN İLHAM

( Biyolojik sistemlerin taklit edilmesi. )

( Formül: Süperhidrofobik θ > 150° )


- GEÇMİŞ, "BUGÜNÜN UZANTISI" değil BUGÜN, GEÇMİŞİN UZANTISI


- GEÇMİŞ ile/ve/<>/> ŞİMDİ ile/ve/<>/> GELECEK

( Anılardadır. İLE/VE/<>/> Hayal gücündedir. )

( Değişmezdir. İLE/VE/<>/> Belirsizdir. )

( Değiştiremeyiz fakat bilebiliriz. İLE/VE/<>/> Bilemeyiz fakat değiştirebiliriz. )

( Constant. vs./AND/<>/> Unknown/indefinite.
In memory. vs./AND/<>/> In imagination.
We cannot change but we can/should know. vs./AND/<>/> We cannot know but we can/might/should change. )

( "Şimdi"ye odaklanmış olan bir şey, benimledir. Çünkü ben, sonsuz şimdiyim, an içinde var olanım. Şimdi olan olaya verdiğim de kendi gerçekliğimdir. )

( A thing focussed in the now is with me, for I am ever present; it is my own reality that I impart to the present event. )

( Nesneler ve düşünceler, sürekli değişmektedir. Şu anda olanın gerçek olduğu deneyimi ise asla değişmez; düşlerde bile. )

( Things and thoughts have been changing all the time. But the feeling/experience that what is now is real has never changed, even in dream. )

( PAST vs./and/<>/> FUTURE )


- GEÇMİŞİ:
AYDINLATMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK

( Tarih uzmanlarınca. İLE/VE/||/<>/> Her bir kişi, düşünür ve felsefe uzmanlarınca. )


- GEÇMİŞİN, BİZİ BIRAKMAMASI değil/yerine/></> BİZİM, GEÇMİŞİ BIRAKMAMIZ


- GEÇMİŞİN KÖLESİ OLMAK değil/yerine/>< GELECEĞİN MİMARI OLMAK


- GEÇMİŞİNDE YAŞAMAK" ile/ve/<>
"GELECEKTE YAŞAMAK" |
değil/yerine/><
ŞU ANDA OLMAK

( | Pişmanlık, suçluluk, şikâyet, üzüntü ve kızgınlık yaşatır. İLE/VE/<> Kaygı, gerginlik, huzursuzluk yaşatır. |
DEĞİL/YERİNE/><
Özgürlük, neşe, hafiflik, bilgelik yaşatır. )


- GEDÂ[çoğ. GEDÂYÂN] -ile

( DİLENCİ, YOKSUL )


- GEEK ile/ve/||/<>/> NERD

( )


- GELECEĞE (BİR/KAÇ) ÇOCUK BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOCUK(LAR)A GELECEK BIRAKMAK


- GELECEĞİ "MERAK EDENLER"İN BAKACAKLARI:
"FALLAR/BURÇLAR" değil/yerine MEZAR(LIK)LAR

( Bin "merak", bir borcu (bile) ödemez. )

( Merak, kişinin, kendi başına (g)ördüğü bir "iştir". )


- GELEN-GEÇEN


- GELEN ile/ve/||/<> GEÇEN


- GELEN ile/ve/=/||/<> GİDEN ile/ve/=/||/<> KALAN

( Üçü de "Bir"! [Fark yoktur, "aranmaz"/bulunmaz!] )

( ['e ...]
"Git" dememek. İLE/VE/=/||/<> "Kal" dememek. İLE/VE/=/||/<> ... )


- GELENEK ve/> GELECEK

( TRADITION and/> FUTURE )


- GELENEK ile/ve/<> GENELLİK


- GELENEKSEL ENTELEKTÜEL ile/ve/<> ORGANİK ENTELEKTÜEL

( Öğretmenler, yöneticiler vb. İLE/VE/<> Kurum, sınıf, küme vb. )


- TARİH YAZIMI:
GELENEKSEL ile/ve/||/<>/> BÜTÜNSEL ile/ve/||/<>/> YENİ SİNEMA ile/ve/||/<>/> MİKRO


- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> ELEŞTİRELLİK


- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/<> TUTARLILIK

( CONTINUITY vs./and/<> CONSISTENCE :IN TRADITION )


- GELİN -=

( Eve gelen kişi. GELEN > GELİN
[ Evlenecek/evlenmiş olan, evin, eril çocuğunun eşi olarak gelen bayan için kullanılmış ve yerleşmiştir. ] )


- GELİN-DAMAT ve/||/<> SAĞDIÇ

( ... VE/||/<> Düğünde, gelin ya da güveye kılavuzluk eden kişi. )


- GELİN/KELİN[dvnlgttrk] ve/<> DAMAT/GÜVEY

( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )

( ARÛS ve/<> ARÎS )

( BEYÛ/BEYÛG ve/<> ARÎS )

( BRIDE and/<> GROOM )


- GELİNCİK ile/<> KAKIM/KAKUM/ERMİN/AS/AZ[dvlgtrk]

( ... İLE/<> Kutup gelinciği. Sansargillerden, yazın, esmer kırmızı, kışın beyaz renkli gelincik. )

( İLE/<> )

( WEASEL vs./<> ERMINE )

( MUSTELA NIVALIS cum/<> MUSTELA ERMINEA )


- GELİP GEÇEN ile/ve/değil/yerine SÜREKLİLİK


- GELİP-GEÇİCİ


- GELİR ile/ve KAZANÇ

( İRAT ile/ve ... )

( INCOME/REVENUE vs./and EARNINGS/GAIN )


- GELİRİNİ KULLANMA/TÜKETME:
YAŞAMAK ÜZERE ve/||/<>/> HAYIR İŞLEMEK ÜZERE ve/||/<>/> "HAYIR!" DİYEBİLMEK ÜZERE


- GELİŞİGÜZEL "ÇOK ANLAMLILIK" ile/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK


- GELİŞİGÜZEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KENDİNCE


- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA


- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> KALKINMA


- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA


- GELİŞME ile/ve/değil/yerine/||/<> OLGUNLAŞMA


- GELİŞMESİNE YOL AÇAR değil GELİŞMESİNİ SAĞLAR


- GELİŞMİŞ ÜLKE:
YOKSULLARIN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
VARSILLARIN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE


- GELİŞMİŞLİĞİN, OLGUNLUĞUN/KEMÂLÂTIN SONU:
YALINLIK ve/||/<> SÜKÛT


- GELİŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)MEK


- GELMİŞ-GEÇMİŞ


- GEMİ ile BALTABAŞ

( ... İLE Baş bodoslaması omurga hattına dikey olarak çelik lamadan yapılmış gemi. )


- GEMİ ile/değil BARÇA[İt. < BARZA]

( ... İLE/DEĞİL Ortaçağda kullanılan, kürekli ve yelkenli, taşıma gemisi. | Kalyon türünden, küçük savaş gemisi. )


- GEMİ ile CÖNK[< Cava dili]

( ... İLE Büyük, yelkenli gemi. | Saz ozanlarının, kendilerinin ya da başkalarının koşuklarını derledikleri, uzunlamasına açılan defter. )


- GEMİ ile/değil FIRKATEYN

( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )


- GEMİ ile KALİTE

( ... İLE Osmanlılar'da bir tür gemi. )


- GEMİ ile KALOMA

( ... İLE Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü. )


- GEMİ ile KARAKA

( ... İLE Osmanlılar'da bir tür gemi. )


- GEMİ ile KRUVAZÖR[Fr. < CROISEUR]

( ... İLE Deniz yollarını gözetmek, deniz ve hava filolarına kılavuzluk etmek amacıyla topla silahlandırılmış hızlı savaş gemisi. )


- GEMİ ile MAVUNA

( ... İLE Rıhtıma yanaşamayan gemilerin yükünü taşıyan araç. )


- GEMİ ile SABURA[Lat.]

( ... İLE Gemi safrası. )


- GEMİ ile SALAPURYA[İt.]

( ... İLE Ticaret eşyası taşımakta kullanılan, 10-15 tonluk, üçgen biçiminde yelkeni olan deniz taşıtı. )


- GEMİ ile ŞAYKA[Macarca SAJKA]

( ... İLE Türkler'in, Karadeniz'deki ırmak kıyılarının korunmasında, Rus Kazaklar'ın kıyılara saldırmada kullandıkları altı düz, yayvan gemi. )


- GEMİ ile SKAVUT[İng. < Lat.]

( ... İLE Çok hızlı gidebilen, bir tür keşif gemisi. )


- GEMİ ile SÜNBEKİ

( ... İLE Bir tür kayık, küçük gemi. )


- GEMİ ile TRANSATLANTİK

( SİRİUS: Atlas okyanusunu aşan ilk buharlı gemi. )


- GEMİ ile/ve/||/<>/> YELKENİ

( Yaşam, bir gemi.
Düş dolu yelkeni... )


- GEMİ ile YÜK GEMİSİ/ŞİLEP[Alm. SCHLEPP]

( ... İLE Yük gemisi. )


- [ne yazık ki]
GEMİNİN BATMASI ile/ve/değil/||/<>/> SULARIN ÇEKİLMESİ

( Her zaman gemiler batmaz. Bu kez sular çekildi. )


- GEMİNİN, SU YÜZEYİ:
ÜSTÜ ile/ve/<> ALTI/FRİBORD[İng.]


- GEN EKSPRESYONU/GENE EXPRESSION[İng.] değil/yerine/= GEN İFADESİ


- GEN/GENE[İng.] değil/yerine/= KALITLIK


- GEN MUTASYONU/GENE MUTATION[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞİNIMİ


- GEN ile -GEN ile GEN[Yun. < GENESIS] / -JEN/JENİK/JENETİK

( Geniş. | Üçgen, dörtgen gibi geometri terimlerinde, "kenarlı" anlamıyla kullanılan ek sözcük. | İşlenmemiş, boş bırakılmış tarla. İLE Olan/olma, var olan/mevcud, varlık, sahip olma. [-gen ekinin kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, Orhun Yazıtları'nda da bulunan "-gän" ekinin türevi olduğu düşünülmektedir.] İLE İçinde bulunduğu göze ya da organizmada özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa ve gözeden gözeye geçen kalıtımsal öğe. )


- GEN ile/||/<> KROMOZOM

( Gen kalıtsal birim İLE kromozom genleri taşıyan yapıdır )

( Formül: BRCA1 geni İLE 46 kromozom )


- GENÇ / YAŞLI diye bir şey yok!


- GENÇ ve/<> BİSİKLET


- GENC[Ar.] ile GENÇ[Ar.]

( Hazine, define. İLE Yaşı, ilerlememiş olan. )


- GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN

( WHEN YOU ARE YOUNG: [not] TO EARN but WORK TO LEARN
WORK TO LEARN instead of TO EARN :WHEN YOU ARE YOUNG )


- GENEL AF ile/ve/değil KISMÎ GENEL AF


- GENEL BİR "YAKLAŞIMLAR" değil GENEL YAKLAŞIMLAR


- GENEL DUYULAR ile/ve/<> ÖZEL DUYULAR

( Görme, İşitme, Dokunma. İLE/VE/<> Koklama, Tatma. )

( Bellek kayıtları yoğundur. İLE/VE/<> Bellek kayıtları hafiftir. )


- GENEL-GEÇER


- GENEL-GEÇER ile/ve/değil/||/<> DEĞİŞMEZ


- GENEL GERÇEKLİK ile/ve/||/<>/>/< ETKİLİ GERÇEKLİK


- GENEL KONUŞMAK ile LÂFI DOLANDIRMAK


- GENEL <> ÖZEL ile/ve/değil/yerine BİÇİM <> ÖZ


- GENEL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- GENEL "PLANDA" ile "GENİŞ PLANDA"


- GENEL/UMUM ile MUTLAK

( GENERAL vs. ABSOLUTE )


- GENEL ile/ve/değil/yerine/||/<> "AĞIRLIKLI"


- GENEL ile BASMAKALIP


- GENEL ile/ve/yerine/değil ÇEŞİTLİ

( [not] GENERAL vs./and/but VARIOUS
VARIOUS instead of GENERAL )


- GENEL ile DÜZENLİ/SÜREKLİ GENEL

( GENERAL vs. REGULAR/CONTINUAL GENERAL )


- GENEL ile/ve EVRENSEL

( ... İLE/VE Somutta çeşitlilik. )


- GENEL ile/ve EVRENSEL


- GENEL ile GELENEKSEL

( GENERAL vs. TRADITIONAL )


- GENEL ile GENELDE

( GENERAL vs. IN GENERAL )


- GENEL ile/ve GENİŞ

( GENERAL vs./and EXTENSIVE )


- GENEL ile GERÇEK

( GENERAL vs. REAL )


- GENEL ile/ve/değil/<> KABUL


- GENEL ile/ve KAPSAYICI


- GENEL ile/ve/değil MİLLÎ

( [not] GENERAL vs./and/but NATIONAL )


- GENEL ile/ve/değil OLAĞAN

( [not] GENERAL vs./and/but USUAL/POSSIBLE )


- GENEL ile/ve ORTAKLAŞA

( GENERAL vs./and COLLECTIVELY )


- GENEL ile ÖZEL

( GENERAL vs. REAL )


- GENEL ile/ve/<> ÖZEL

( Beyan. İLE/VE/<> Örnek. )

( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )

( Hastalık "yoktur", hasta vardır. )

( Bazen ve/ya da bazı durumlarda/koşullarda, bir ilke için "herkesten", bazen de bir kişi/insan için tüm ilkeler("imiz")den vazgeçebilmeliyizdir/vazgeçmeliyizdir! )


- GENEL ile/ve TEMEL

( Uzlaşım. İLE/VE Zorunluluk. )

( GENERAL vs./and BASIC )


- GENEL ile TÜM

( GENERAL vs. WHOLE )


- GENEL ile/ve TÜMEL

( Vahdet. İLE/VE Ahad. )

( Zorunluluk yoktur/olmaz! İLE/VE Zorunluluk vardır, aranır ve/ya da bulunmak zorundadır. )

( GENERAL vs./and UNIVERSAL )


- GENEL = UMUMÎ = GENERAL[İng., İsp.] = GÉNÉRAL[Fr.] = ALLGEMEIN[Alm.] = GENERALIS[Lat.]


- Genelde KONUŞ!!!


- GENELDE ile/ve/değil TEMELDE


- GENE-LİKLE değil/< GENELLİKLE

( Vurgu ve harfi tam/doğru seslendirerek! [Dudak ve bilgi tembelliği yapmadan!] [Harfleri biraraya getirerek değil kulak dolgunluğuyla, doğrusu nasıl söyleniyorsa o biçimde söyleyerek!] )


- GENELLEME:
"GENİŞ DÜŞÜNMEK" değil GEVİŞ GETİRMEK


- GENELLEME ile/ve/değil ABARTMA

( [not] GENERALIZATION vs./and/but TO EXAGGERATE )


- GENELLEME ile/ve/> AYRIMCILIK


- GENELLEME ile/değil BENZETME/TEŞBİH

( [not] GENERALIZATION vs./but SIMILE )


- [ne yazık ki]
GENELLEME ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK


- GENELLEME ile/ve "BÜYÜLTMEK"

( GENERALIZATION vs./and TO EXAGGERATE )


- GENELLEME ile ÇIKARIM

( GENERALIZATION vs. INFERENCE )


- GENELLEME ile/ve/değil/yerine DEĞİLLEME

( [not] GENERALIZATION vs./and/but NEGATION
NEGATION instead of GENERALIZATION )


- GENELLEME ile/ve EKSİK TÜMEVARIM

( Her şeyi genelleştirmeyi seven kişi, çoğunlukla yalan söyler. )


- GENELLEME ile/değil/yerine/>< EMİN OLARAK


- GENELLEME ile/ve/<> EZBERİNİ SÖYLEMEK


- GENELLEME ve/||/< GENELLEMENİN FARKINDALIĞI


- GENELLEME ile/ve/||/<>/> HATA

( GENERALIZATION vs./and MISTAKE )


- GENELLEME ile/değil/yerine/>< İCTİHÂD


- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/||/<>/< "İDDİA"

( [ne yazık ki] Ne kadar çok "genelleme" yapı(lı)yorsa, o kadar çok iddia edilir/eder. )


- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/ya da/||/<>/= İNDİRGEME ile/ve/ya da/||/<>/= ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/ya da/||/<>/= "KÖKTENCİLİK" ile/ve/ya da/||/<>/= "TOPTANCILIK" ile/ve/ya da/||/<>/= "SONUÇ ODAKLILIK"

( Tüm genelleme ya da indirgemeler, tamamen yanlıştır! )

( GENERALIZATION vs./and TO REDUCE, REDUCTION vs./and IDENTIFICATION vs./and RADICALISM vs./and WHOLENESS vs./and FOCUSING TO CONSEQUENCE/RESULT )


- GENELLEME ile/ve/<> İNDİRGEME ile/ve/<> SİLME ile/ve/<> ÇARPITMA


- GENELLEME ile/ve/<>/|| KABUL


- GENELLEME ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME


- GENELLEME ile/ve/değil "SIÇRAMA"

( [not] GENERALIZATION vs./and/but "TO LEAP" )


- GENELLEME ile/ve/değil SINIRLAMA

( [not] TO DEFINE vs./and/but LIMITING )


- GENELLEME ile TOPTANCI TUTUM

( GENERALIZATION vs. WHOLENESS ATTITUDE )


- GENELLEME ile/ve/değil YUVARLAMA


- Genellemeden KONUŞ!!!


- GENELLEŞTİRME ile/ve MUTLAKLAŞTIRMA

Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 19.617 başlık/FaRk ile birlikte,
19.617 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(27/80)