
B'LERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 8305 başlık/FaRk ile birlikte,
9689 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(6/9)
- BITING vs. BREAKING OFF
- BİTİRİLDİ ile/değil BÜTÜNLENDİ
- BİTİRMEK ile "BAĞLAMAK"
( TO FINISH vs. "TO END UP" )
- BİTİRMEK ile "HALLETMEK"
( TO FINISH vs. "TO SOLVE" )
- BİTİRMEK ile KAPATMAK
( TO FINISH vs. CLOSING )
- BİTİRMEK yerine NİHAYETE ERDİRMEK
- BİTİRMEK yerine NİHAYETE ERDİRMEK
- BİTİRMEK ile "NOKTALAMAK"
( TO FINISH vs. "TO PUNCTUATE" )
- BİTİRMEK ile SONLANDIRMAK
( TO FINISH vs. TO BRING TO END )
- BİTİRMEK ile/değil/yerine TAMAMLAMAK
( Yapılan birçok işte/ilişkilerde, "bitirmek" yerine "tamamlamış/tamamlanmış" olduğu düşüncesi/sözcüğü çok daha yerindedir. )
( TO END/FINISH vs. TO COMPLETE )
- BİTİRMEK yerine TAMAMLAMAK
- BİTİRMEK ile TÜKETMEK
( TO FINISH vs. TO CONSUME )
- BİTİRMEK ile/ve/>< YİTİRMEK
- BİTİŞİK | BENZER/HOMOJEN >< AYRIŞIK/HETEROJEN
( JOINT >< DISJOINT )
- BİTİŞİK "DE/DA" ile AYRIK "DE/DA"
( Yer, yön, nesne ya da kişi belirtiyorsa. İLE Yer, yön, nesne ya da kişi belirtmiyorsa. | Bir koşul ve/ya da durum belirtiyorsa. )
( ÖRNEKLER: Arabada, evde, odada, sinemada, yerde, havada, İstanbul'da, orada/burada, köyde, kentte, bittiğinde, yediğinde, sonuçta. İLE Oda da, sen de, o da, bu da, öyle de, şöyle de, bilse de, bitse de, olsa da, düşünse de, yapsa da, sonuç da.
)
( Ayrık ve bitişik 'de/da'ları, 'ki'leri, "mi'leri, gerektiği gibi yaz(a)mayan/yayınlamayanların, okuyuculara ve dilimize saygısı olmayanların "tutumu", beyaz donla denize girenlerin neden olduğu görüntü kirliliği gibidir. Evet! İstediği biçimde yazmak, beyaz donla girmeyi yanlış gör(e)meyen herkesin hakkıdır. Fakat daha az görüntü kirliliği yaratmak varken, ıslakken üzerlerine yapışan kumaşın ve tutmayan lastiklerinin anlamsızlığını, yetersizliğini ve yanlışlığını görememek de bir kader değil orantısızlığını/ölçüsüzlüğünü bilebilecek kadardır.
)
( )
( )
( )
( )
( )
( )
( )
( )
( Avrupa Yakası'ndaki bölümü izlemek için burayı tıklayınız... )
- BİTİŞİK "Kİ" ile AYRIK "Kİ"
( Yer, yön, nesne ya da kişi belirtiyorsa. İLE Yer, yön, nesne ya da kişi belirtmiyorsa. | Bir koşul ve/ya da durum belirtiyorsa. )
( ÖRNEKLER: Ankara'daki, arabadaki/evdeki, internetteki, süreçteki, dersteki, oradaki, geldiğindeki, incideki, elmadaki, kitaptaki, sendeki/bendeki/ondaki/bizdeki, Elif'teki. İLE Öyle ki, madem ki, sanma ki, oysa ki, geldi ki, yaptı ki, söyledi ki, düştü ki, zevkli ki, yazılı ki, belgeli ki, ispatlı ki, bitti ki. )
( Ayrık ve bitişik 'ki'leri, "mi'leri, 'de/da'ları, gerektiği gibi yaz(a)mayan/yayınlamayanların, okuyuculara ve dilimize saygısı olmayanların "tutumu", beyaz donla denize girenlerin neden olduğu görüntü kirliliği gibidir. Evet! İstediği biçimde yazmak, beyaz donla girmeyi yanlış gör(e)meyen herkesin hakkıdır. Fakat daha az görüntü kirliliği yaratmak varken, ıslakken üzerlerine yapışan kumaşın ve tutmayan lastiklerinin anlamsızlığını, yetersizliğini ve yanlışlığını görememek de bir kader değil orantısızlığını/ölçüsüzlüğünü bilebilecek kadardır. )
( )
( )
( )
( )
( )
( )
( )
( )
- BİTİŞİK ile BİTİŞKEN
( Birbirine dokunacak kadar yakınlaşmış ya da yan yana olan. | Yandaki ev, komşu. | Yan, yandaki. İLE Sözcük üretim ve çekiminde ekler getirilirken, kökü ya da gövdesi değişikliğe uğramayan dil. )
- BİTİŞİK ile/ve İLİŞİK
( CONTIGUOUS vs./and ATTACHED )
- BİTİŞİK/LİK ile ARASIZ/LIK
- BİTİŞİK/LİK ile/ve/||/<> ÖNSEL/LİK
- BİTİŞKEN ile BÜKÜLGEN
( AGGLUTINANT vs. FLEXIBLE )
( İLTİSÂKÎ ile İNHİNÂÎ )
- BİTKİ/AĞAÇ DİKENLERİ:
"KORUNMAK İÇİN" değil HAVADAN, SU TOPLAMAK İÇİN
- BİTKİ GÖZESİ/HÜCRESİ ile HAYVAN GÖZESİ/HÜCRESİ
( * Hücre çeperi/duvarı bulunur.
* Köşeleri vardır.
* Sitoplazmada, plastitler vardır.
* Kloroplast vardır.
* Kofullar çok ve büyüktür.
* Lisozom, sentrozom ve sentriyol bulunmaz.
* Anket yapamaz.
İLE
Hayvan hücresinde:
* Hücre çeperi/duvarı bulunmaz.
* Oval bir yapıdadır.
* Plastitler yoktur.
* Kloroplast yoktur.
* Kofullar az ve küçüktür.
* Lisozom, sentrozom ve sentriyol bulunur.
* Anket organeli bulunur. )
( )
- BİTKİ KATRANI ile MADEN KATRANI
( Bitkilerden çıkarılan. İLE Madenkömüründen elde edilen. )
- Bitki ile KONUŞ!!!
- BİTKİ ÖRTÜSÜ ile TUNDRA[Fr. < TOUNDRA]
( ... İLE Kutuplara yakın bölgelerin bitki örtüsü. | Bu bitkilerle kaplı geniş alan, kutup bozkırı. )
- BİTKİ SAPI, SAK ile YAPRAK SAPI
( STALK ile PETIOL )
( SESİL: Sapsız. )
- BİTKİ ile HALOFİT
( Tuzlu topraklarda, deniz kıyılarında yetişen bitkiler. )
- BİTKİ ile/ve/||/<>/> MALÇ
( ... İLE/VE/||/<>/> Toprak ve nem koruma amacı ile çayır ve mera üzerine bırakılan ya da başka yerlerden getirilip serpilen her türlü bitki artığı. )
- BİTKİ ile MÜGE[Fr. < MUGUET](İNCİ ÇİÇEĞİ)
( ... İLE Bir tür süs bitkisi. İnciçiçeği. )
- BİTKİ = NEBÂT = PLANTE
- BİTKİ = PLANT[İng.] = PLANTE[Fr.] = GEWÄCHS[Alm.] = PIANTA[İt.] = MATA[İsp.]
- BİTKİ ile PLANTASYON[Fr.]
( ... İLE Sanayide kullanılan bazı bitkilerin, geniş ölçüde yetiştirildiği işletme. )
- BİTKİ ile YILLIK BİTKİ
( NEBÂDAT: BİTKİLER )
( PLANT vs. ANNUAL )
- BİTKİBİLİM = BOTANİK = BOTANIQUE
- BİTKİBİLİM = BOTANY[İng.] = BOTANIQUE[Fr.] = BOTANIK[Alm.] = BOTANICA[İt.] = BOTÁNICA[İsp.]
- DAMAR AĞLARININ GELİŞİMİ:
BİTKİDE ve/=/||/<> HAYVANDA
( Açıklamalarını okumak için burayı tıklayınız... )
- BİTKİLER:
AVRUPA'NIN TAMAMINDA ile/ve/||/<> TÜRKİYE'DE
( 12.000 tür. ile/ve/||/<> 9.000 tür. )
- BİTKİLER ile BİTEY
( ... İLE Bir bölgede yetişen bitkilerin tümü. )
( PLANTS vs. FLORA )
- BİTKİLER ile FİNBOS BİTKİLERİ
( ... İLE Dünyanın tüm bitkilerinin üçte biri Ümit Burnu'ndaki florada bulunmaktadır. )
- BİTKİLER ile/ve/||/<>/> GELİŞİM
( )
- BİTKİLER = NEBÂTÂT = BOTANİK = BOTANIQUE
- BİTKİLER ile TALLI BİTKİLER
( ... İLE Kök, gövde, yaprak gibi ana örgenlerden yoksun bulunan ve çoğu asalak ya da çürükçül yaşayan ilkel bitkiler topluluğu. )
- BİTKİLER ile YABANİ OT
( PLANTS vs. WEED )
- Bitkileri/Ağaçları DİNLE!!!
- BİTKİLERİN SINIFLANDIRILMASI/TAKSİMİ = NEBÂTÂTIN TAKSÎMİ = DIVISION, CLASSIFICATION
- BİTLİS'Lİ İDRİS/İDRİS-İ BİTLİSÎ ile BİTLİS'Lİ ZARO AĞA
( 1452 - 15 Kasım 1520 İLE 1774/1777 - 29 Haziran 1934 )
( ... İLE İzlemek için burayı tıklayınız... )
( )
- BİTMEK ile/ve/||/<> BATMAK
- BİTMEK ile BİTMEK
( Tükenmek. İLE Yeşermek.[Bitki] )
- BİTMEK ile TERLEMEK
( Kılların çıkması. İLE Bıyığın/sakalın, yeni yeni çıkmaya başlaması. )
- BİTMEMİŞLİK GÖRÜNÜŞÜ ile BİTMİŞLİK
( IMPERFECTIVE ASPECT vs. PERFECTIVE ASPECT )
- BİTMEZ-TÜKENMEZ
- BİTMEZ TÜKENMEZ ... ile/ve BİTMEK TÜKENMEK BİLMEZ ...
- BITN[Ar.] ile BITNA[Ar.]
( Zengin. | Bodur. | Obur. | Şaşkın. | Sadece kendi çıkarını düşünen kişi. İLE Mide dolgunluğu. | Malın ve paranın çokluğundan doğan sevinç. )
- BİTRİK ile BİTRİK[Argu]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bızır/klitoris. İLE Fıstık. )
- BİTTİ-GİTTİ
- BİTTİ yerine BEREKETLENDİ(HAKK VERE)
( Nimetler ve güzellikler için bitti kullanılmaz! )
- YER SAKIZI/BİTÜM[Fr. < BITUME] değil ASFALT[Fr. < ASPHALTE][ASVALT değil!]
( Keskin bir koku, alev ve koyu duman çıkararak yanan, karbon ve hidrojen bakımından çok zengin doğal yakıt nesnelerinin genel adı, yer sakızı. | Yol kaplamasında, kâğıt ve çatıların su geçirmez duruma getirilmesinde, kömür tozundan briket yapımında vb. kullanılan, doğal ısıda katı, yoğunluğu bire yakın, koyu kestane renginde nesne. İLE Siyah renkte biçimsiz bir cins bitüm. | Ana nesnesi katran olan ve yolların kaplanmasında kullanılan karışım. | Bu karışımla kaplanmış. )
- BİTÜM[Fr.] değil/yerine/= YERSAKIZI
( Keskin bir koku, alev ve koyu duman çıkararak yanan, karbon ve hidrojen bakımından çok zengin doğal yakıt maddelerinin genel adı. | Yol kaplamasında, kâğıt ve çatıların su geçirmez duruma getirilmesinde, kömür tozundan briket yapımında vb.de kullanılan, doğal ısıda katı, yoğunluğu bire yakın, koyukestane renginde madde. )
- BIVAD/BIVENTRICULAR ASSIST DEVICE BIVENTRİKÜLER değil/yerine/= DESTEK AYGITI, İKİ KARINCIĞA DESTEK AYGITI
- BIVALENT değil/yerine/= İKİ DEĞERLİKLİ
- BIYIK ile PİSBIYIK
( .. İLE Kılları gür olmayan ve biçime girmeyen bıyık. )
- BIYIK ile POS (BIYIK)
( ... İLE Gür ve uzun. )
- BİYO KÜTLE ile BİYO KÜTLE ENERJİSİ
( Canlı organizmalardan elde edilen organik nesneler. İLE Biyokütleden elde edilen enerji. )
- BİYO ORGANİZMA ile/ve/değil KOZMİK ORGANİZMA
- BİYO-PSİKO-SOSYAL:
GÖVDE ile/ve/||/<> BAŞ ile/ve/||/<> KOL(/BACAK)
- Bİ(Y)OAVAİLİBİLİTE ile Bİ(Y)OPSİ
( Biyo yararlanım. İLE Doku örneği, doku örneklemesi. )
- BİYOFİZİKSEL KİMYA ile/||/<> BİYOİNORGANİK KİMYA
( Biyolojik sistemlerdeki fiziksel süreçlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Biyolojik sistemlerdeki inorganik bileşikleri inceleyen bilim dalı. )
- BİYOGRAFİ:
KİŞİ'NİN ÖYKÜSÜ değil CANLININ ÖYKÜSÜ
- BİYOGRAFİ ile/yerine MENÂKIB
( [>< KADH/ZEMM] )
( Allah'ın dini birdir. )
- BİYOGRAFİ ile/ve PSİKOBİYOGRAFİ
( Tanımlama. İLE/VE Açıklama. )
- BİYOİNORGANİK KİMYA ile/||/<> BİYOMOLEKÜLER KİMYA
( Dirimsel yapılardaki inorganik bileşikleri inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Dirimsel moleküllerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- BİYOİNORGANİK KİMYA ile/||/<> BİYOORGANİK KİMYA
( Biyolojik sistemlerdeki inorganik bileşikleri inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Biyolojik sistemlerdeki organik bileşikleri inceleyen bilim dalı. )
- BİYOKİMYA ile BİYOKİMYASAL/BİYOŞİMİK
( Dirimlilerin kimyasal süreçleri. İLE Dirimlilerin kimyasal süreçleriyle ilgili. )
- BİYOKİMYA ile ZİMOLOJİ
( ... İLE/VE/||/<> Biyokimyanın, mayalanmayla/fermentasyonla ilgilenen dalı. )
- BİYOLOG değil/yerine/= DİRİMBİLİMCİ
- BİYOLOJİ[İng. < BIOLOGY] değil/yerine/= DİRİMBİLİM/DİRİLBİLİM
- BİYOLOJİ ile/ve FİZİK
( Canlı bilimi. İLE/VE Matematik diliyle yapılan iletişim. )
( ... İLE/VE Temek/taşıyıcı bilim. )
( BIOLOGY vs. PHYSICS )
- BİYOLOJİK BELİRLENİM ile/ve KÜLTÜREL BELİRLENİM
( Beşer. İLE/VE İnsan. )
- BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI ile ULUSLARARASI ANTLAŞMALAR
( Biyolojik çeşitliliğin korunması, Dünyadaki tüm canlı türlerinin çeşitliliğinin korunması için yapılan çalışmalar. İLE Bu konuda ülkelerin iş birliğini ve ortak çalışmasını sağlayan anlaşmalar. )
- BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ile SOYU TÜKENMEKTE OLAN TÜRLER
( Dünyadaki tüm canlı türlerinin çeşitliliği. İLE Doğada doğal yaşam alanlarında var oluşunu sürdürebilecek kadar az sayıda kalan ve yakın gelecekte yok olma riski altında olan türleri tanımlar. )
- BİYOLOJİK SAAT değil/yerine/= DİRİMSEL ÖYEN
- BİYOLOJİ/K değil/yerine/= DİRİMBİLİM/SEL
- BİYOLOJİK değil/yerine/= DİRİMSEL
- BİYOM ile EKO DÜZEN
( Benzer iklim ve bitki örtüsüne sahip geniş coğrafi bölgeler. Benzer ekodüzenlerin bir araya gelerek oluşturduğu geniş yaşam alanları. İLE Belirli bir bölgede yaşayan canlı ve cansız bileşenlerin, çevresinin oluşturduğu bir düzen. )
- BİYOMEKANİK ile BİYOMATERYAL
( Canlı düzenlerin mekanik özelliklerini inceleyen bir bilim dalı. İLE Canlı dokularda ve tıbbi implantlarda kullanılan nesneler. Bu iki dalın kesiştiği noktada, yeni implantlar ve protez tasarımları geliştirilmekte ve insan hareketinin mekanikleri araştırılmaktadır. )
- BİYOMİMETİK KİMYA ile/||/<> SENTETİK KİMYA
( Doğadaki biyolojik süreçleri taklit eden kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Laboratuvar ortamında yapay olarak oluşturulan kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. )
- BİYOMÜHENDİSLİK ile SENTETİK BİYOLOJİ
( Canlı düzenleri ve biyolojik molekülleri mühendislik ilkelerini kullanarak tasarlama ve modifiye etme bilimi. İLE Yeni biyolojik düzenler ve işlevler yaratmak için doğal ve yapay bileşenleri birleştiren bir alt dal. )
- BİYO-NESNE ile/ve/<> NANO-NESNE
- BİYONİK[İng. < BIONIC] değil/yerine DİRİMKURGU
- BİYOPSİ/BIOPSY değil/yerine/= PARÇA ALIMI
- BİYOPSİ ile BİYOPSİ İĞNESİ
( Doku örneği alma işlemi. İLE Doku örneği almak için kullanılan iğne. )
- BİYOSANTRİK değil/yerine/= DİRİMÖZEKÇİ
- BİYOSENTRİZM değil/yerine/= DİRİMÖZEKÇİLİK
- BİYOSFER REZERVİ ile BİYOÇEŞİTLİLİK HOTSPOT
( UNESCO tarafından belirlenmiş ve korunması gereken özel bir öneme sahip bir alan. İLE Olağanüstü bir biyoçeşitlilik barındıran ve yok olma tehlikesi altındaki bir bölge. )
- BİYOSFER ile ATMOSFER
( Dünyadaki tüm canlıların yaşadığı yer. İLE Dünyayı saran gaz katmanı. )
- BİYOSFER değil/yerine/= DİRİMYUVAR
- BİYOSFER ile HİDROSFER
( Yeryüzündeki tüm yaşam alanlarını kapsayan bölge. İLE Yeryüzündeki su kütlelerini kapsayan bölge. )
- BİYOSİD/AL ile BAKTERİ(Y)OSTATİK ile BAKTERİSİD(AL)
( Canlı öldürücü. İLE Bakteri durdurucu. İLE Bakteri öldürücü. )
- BİYOTEKNOLOJİ ile BİYOETİK
( Canlıları ve biyolojik süreçleri kullanarak ürünler ve hizmetler üreten bir bilim dalı. İLE Biyoteknolojinin etik boyutlarını inceleyen bir alan. Biyoteknolojinin insan, hayvan ve çevre üzerindeki olası etkileri üzerine etik sorulara odaklanır. )
- BİYOTEKNOLOJİ ile GENETİK MÜHENDİSLİĞİ
( Canlı organizmaları ve gözeleri kullanarak ürünler ve süreçler geliştirme bilimi. İLE Canlı organizmaların genlerini değiştirmek için kullanılan bir dizi teknik. )
- BİYOTEKNOLOJİ ile GENETİK MÜHENDİSLİK
( Dirimbilimsel düzenleri ve organizmaları kullanarak ürünler geliştirme bilimi. İLE Genlerin doğrudan manipülasyonu ile yeni özellikler kazandırma bilimi. )
- BİYOTOP ile/ve/||/<>/> HABİTAT
( Tek tip dirimsel ortama ve bunun belirli bir hayvan ve bitki türleri topluluğu ile etkileşime sahip olan bölge. İLE/VE/||/<>/> Belirli bir bitki ya da hayvan türünün bulunduğu doğal ortam. )
( Mikro ölçekli doğal ortamdır.[Bir saksı kadar küçük bölgeyi kapsayabilir.] İLE/VE/||/<>/> Belirli bir bölgeyle/alanla sınırlı değildir. )
- BİZ BİZE (KONUŞMAK, EĞLENMEK)
- BİZ/DE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİREY/DE
- BİZ ile/ve ALÇAKGÖNÜLÜLÜK/TEVÂZÛ
- BİZ-[Ar.] ile -BİZ[Ar.] ile BİZ[Ar.]
( -e, ile, -rek anlamına gelip eklendiği -şemsiye harfleriyle başlayan- sözcükleri zarf yapar. [Bİ-Z-ZARÛRE: Zorunlulukla.] İLE Eleyen, kalburdan geçiren, tarayan. İLE Çoğul birinci kişi adılı. )
- BÎ-ZÂD[Ar.] ile/ve/<> BİZÂZ[Ar.]
( Azıksız, zahiresiz. İLE/VE/<> Yetersizlik/kifâyetsizlik, perişanlık, pejmürdelik.[BEZÂZET, BÜZÛZET] )
- BÎ-ZÂD[Ar.] ile Bİ-Z-ZÂT / BİZZAT[Ar.]
( Azıksız, zahiresiz. İLE Kendi. )
- BİZANS YAPILARI'NDAN:
CAMİYE DÖNÜŞTÜRÜLENLER ile/ve CAMİYE DÖNÜŞTÜRÜLMEYENLER
( * Acem Ağa Mescidi[Khalkopreteia Kilisesi'nden] [Sadece apsis bölümü kalmıştır.]
* Ahmed Paşa Mescidi[Trullo Manastır Kilisesi'nden]
* Arap Camisi[San Paolo ve Domenico Kilisesi'nden]
* Atik Mustafa Paşa Camisi[Hagia Thekla Kilisesi'nden]
* Ayasofya[Hagia Sofia Kilisesi'nden]
* Bodrum Camisi[Myrelaion Manastır Kilisesi'nden]
* Ese(İsa) Kapısı Mescidi[Cerrahpaşa Hastahanesi sınırları içinde harap bir durumdadır.]
* Eski İmâret Camisi[Pantepoptes Manastır Kilisesi'nden]
* Fenari İsa Camisi[Lips Manastır Kilisesi'nden]
* Fethiye Camisi[Pammakaristos Manastır Kilisesi'nden] [Bir bölümü cami olarak kullanılmaktadır.]
* Gül Camisi[Euphemia ve Theodosia Kilisesi'nden]
* İmrahor İlyas Bey Camisi[Studios Manastır Kilisesi'nden]
* Kalenderhane Camisi[Akataleptos Manastır Kilisesi'nden]
* Kariye Camisi[Khora Manastır Kilisesi'nden]
* Kasım Ağa Mescidi
* Kefeli Mescidi
* Koca Mustafa Paşa Camisi[Hagios Andreas Manastır Kilisesi'nden]
* Küçük Ayasofya Camisi[Sergios ve Bakkhos Kilisesi'nden]
* Manastır Mescidi[Kyra Martha Manastır Kilisesi'nden]
* Vefa Kilise Camisi[Hagios Theodoros Kilisesi'nden]
* Sancaktar Hayrettin Mescidi
* Şeyh Süleyman Mescidi
* Yeraltı Camisi[Galata'da bir burcun alt bölümü ait yapı cami olarak kullanılmaktadır.]
* Zeyrek Kilise Camisi[Pantokrator Manastır Kilisesi'nden] [Güney bölümü cami olarak kullanılmaktadır.]
ile/ve
Camiye Dönüştürülmeyenler:
* Aya İrini[Hagia Eirene Kilisesi]
* Boğdan Sarayı[Bizans Devri Şapeli] [Boğdan Voyvodoları'nın ibadet yeri olarak kullanılmıştır.] [Günümüzde harabe halindedir.]
* Hagios Georgios Kyparesso Kilisesi[Ortodoks cemaatine bağlı bir kilisedir.]
* Panaghiotissa/Moukhliotissa Kilisesi[Son Bizans dönemi yapısıdır. Kilise olarak kullanılmaya devam etmektedir.]
* Surp Kevork ve Sulu Manastır[Peribleptos Manastırı Kilisesi] [Sekiz destekli plan tipinin tek örneği olan bir kilisedir.] [1643'te Ermeni cemaatine vakfedilmiştir.]
* Hagios Menas Kilisesi
* Panaghia Kilisesi[Heybeliada'da eski Rum Yetimhanesi avlusundadır.] [Deniz Kuvvetleri'ne bağlıdır.] )
( Camiye dönüştürülen fakat günümüze ulaşmayanlar:
* Arabacı Bayezıd Camisi
* Balaban Ağa Mescidi
* Baruthane Mescidi
* Etyemez Tekkesi
* Haydarhane Mescidi
* Hoca Hayreddin Mescidi
* Odalar Camisi
* Purkuyu(Parmakkapı) Mescidi
* Sekbanbaşı Ferhat Ağa Mescidi
* Sekbanbaşı İbrahim Ağa Mescidi
* Sivasi Tekkesi Mescidi
* Şeyh Murat Mescidi
* Toklu İbrahim Dede Mescidi
* Şüheda Mescidi
* Yıldız Dede Tekkesi
* Manastır Mescidi [Galata'da]
* Sinan Paşa Mescidi(Kızıl Mescid)
* Hamza Paşa Mescidi (Peykhane ya da Tahta Minare) )
- KENDİNDE/Bİ-ZÂTİHİ ile/ve/||/<> ÖZCE(/ÖZÜ İTİBARI İLE)/ZÂT-EN[<>/||/>< SIFAT-EN]
- BİZE KATILAN ile/ve/||/<> BİZİM KATILDIĞIMIZ
- BÎ-ZENEB[Ar.]/ANOURE[Fr.]
( Kuyruksuz/lar. )
- BİZİ:
KİMİN İNCİTTİĞİ ile/değil/yerine/>< KİMİN GÜLDÜRDÜĞÜ :)
- BİZİ SEVENİN:
NE/LER VERECEĞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NE(LER)DEN VAZGEÇEBİLECEĞİ
- ..., BİZİ ŞURAYA "İLETEBİLİR" değil ..., BİZİ ŞURAYA "YÖNLENDİREBİLİR"
- BİZİM:
GOETHE ve/||/<> YUNUS
- BİZİM OLAN:
"BİRİKTİRDİĞİMİZ" değil PAYLAŞTIĞIMIZ
- BIZIRTI değil VIZILTI
- BİZİ/SENİ İSTEMEYENE:
SABIR GÖSTERME! ile/ve/||/<> FEDÂKÂRLIK GÖSTERME! ile/ve/||/<> SEVGİ/ANLAYIŞ GÖSTERME!
( Adı, "yüzsüzlük" olur. İLE/VE/||/<> Adı, "eziklik" olur. İLE/VE/||/<> Adı, "kişiliksizlik" olur. )
- BİZLE[Ar.] ile BİZLE/BEZLE[Ar.]
( Gündelik giysi. İLE Şaka, lâtife. )
- BİZLER(E)/SİZLER(E) değil BİZ(E)/SİZ(E)
( Çoğulun, çoğulu olamıyor. )
- BIZR[Ar.] ile BIZIR[Ar.]
( Boş, beyhûde. İLE Klitoris. )
- BİZSİ YAPRAK = VARAK-I MIHSAFÎ = FEUILLE SUBULÉE
- Bİ-Z-ZÂT / BİZZAT[Ar.] ile/değil Bİ-L-Fİ'L / BİLFİİL[Ar.]
( Kendi. İLE/DEĞİL Gerçekten. / İş olarak, eylemli, edimli. )
- Bİ-Z-ZÂT[Ar.] ile Bİ-ZÂTİHİ[Ar.]
( Kendi. İLE Kendiliğinden. )
- BJT ile FET
( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )
- BMI/BMG BODY MASS INDEX değil/yerine/= GÖVDE KÜTLE GÖSTERGESİ
- BLACK :/yerine SİYAH
- BLADE :/yerine BIÇAK AĞZI
- BLAME :/yerine SUÇLAMAK
- BLANKET :/yerine BATTANİYE
- -BLAST ile -BORN/E ile -EKTAZİ ile -EKTOMİ ile -GRAF ile -GRAFİ ile -GRAM ile -MALASİ, -MALAZİ ile -MEGALİ ile -OSTOMİ ile -ÜRİ
( -göze[si] öncüsü. İLE ... kaynaklı. İLE ... genişlemesi. İLE ... alım/ı / çıkarım/ı. İLE -yazar, -çizer. İLE -yazım/ı, -çizim/i, -çekim/i. İLE -yazı/sı, -çizim/i, sayım/ı, -ölçüm/ü. İLE ... yumuşaması. İLE ... büyümesi, ... büyüklüğü. İLE ... ağızlaştırımı. İLE ... işeme. )
- BLASTULA[< Lat. < Yun.] ile/ve/||/<> MORULA[< Lat.]
( Yumurta gözesi, embriyon olurken, morulanın, gelişerek, içi boş ve yuvarlak biçime girmesi durumu. İLE/VE/||/<> Yumurta gözesinin, embriyon oluşurken, gelişerek aldığı ilk biçim. )
- BLAZMA ile PLAZMA
( Malawi'de, Malawi Gölü'nden, deri yoluyla bulaşan bu hastalık, daha sonra eklemlere yerleşiyormuş. İleri aşamalarında, sidikten, kan bile gelebiliyormuş. İnsanın fazla olduğu sahil şeridinde görülüyormuş. İLE Nesnenin dördüncü durumu. )
- BLEFARİT ile/||/<> KONJONKTİVİT
( Göz kapaklarının yangılanması. İLE/||/<> Gözün konjonktiva tabakasının yangılanması. )
- BLEFARİT ile/||/<> KONJONKTİVİT
( Göz kapaklarının yangılanması. İLE/||/<> Gözün konjonktiva tabakasının yangılanması. )
- BLENDER[İng.] değil/yerine/= PARÇALAYICI VE KARIŞTIRICI
- BLIND :/yerine KÖR
- BLOCK :/yerine BLOK
- BLOCKCHAIN değil/yerine/= BLOK ZİNCİR
- BLOK ile BLOKAJ ile BLOKE ETMEK ile BLOKER/BLOKÖR
( Engel, durma, bina. İLE Durdurma, tıkanma, tıkanıklık. İLE Durdurmak. İLE Durdurucu, engelleyici. )
- BLOK ile/||/<> BLOKE ile/||/<> BLOKER ile/||/<> BLOKAJ
( Engel. | Durma | Kalıp. İLE/VE/|| Engellenmiş. İLE/VE/|| Engelleyici. İLE/VE/|| Engel/leme. )
- BLOKAJ/BLOCKADE değil/yerine/= ENGELLEME, DURDURMA
- BLOKAJ ile/||/<> BLOKER/BLOKÖR
( Durdurma. | Tıkanma, tıkanıklık. İLE/||/<> Durdurucu. | Engelleyici. )
- BLOKER/BLOCKER değil/yerine/= ENGELLEYİCİ
- BLOKLAMAK değil/yerine/= ENGELLEMEK
- BLOOD :/yerine KAN
- BLOW :/yerine ÜFLEMEK
- BLUE :/yerine MAVİ
- BLUETOOTH'TA:
GFSK ile/ve/||/<> FHSS ile/ve/||/<> ISM
( Gauss Tipi Frekans Kayma Modeli. İLE/VE/||/<> Frekans Atlamalı Yayılmış Spektrum. İLE/VE/||/<> Endüstriyel Bilimsel Medikal Radyo Bandı. )
( Taşıma modülasyonu. İLE/VE/||/<> Radyo frekansı iletişim modülasyonu. İLE/VE/||/<> Veri alışverişi.[2.4 GHz frekanks bandında][lisans gerektirmez] )
- BLUTUT/BLUETOOTH BLUETOOTH değil/yerine/= YAKIN ALAN RADYO FREKANSI
- BLUZ[Fr. BLOUSE] ile ŞÖMİZYE[Fr. CHEMISIER]
( Gövdenin üst bölümüne giyilen, genellikle ince kumaştan yapılan ya da iplikten örülen kadın giysisi. İLE Yakası erkek gömleğini andıran, uzun kollu, manşetli kadın bluzu. )
- BM ile NATO
- BN/BATCH NUMBER değil/yerine/= PARTİ NUMARASI
- BOA YILANI ile/değil/||/<>/> MAHMUZLU YILAN/KUM BOASI
( ... İLE/DEĞİL/||/<>/> Türkiye’nin tek boa yılanı türü. )
( ... cum ERYX JACULUS )
- BOAR vs./and SOW
- BOARD :/yerine TAHTA, KURUL
- BOAT vs. BOTH
- BOAT :/yerine TEKNE
- BÖBREK AKTARIMINDA:
DEĞİŞTİRME değil EKLEME
( Böbrek aktarımı sırasında sorunlu böbrek, yenisi ile değiştirilmez. Gövdeye üçüncü bir böbrek takılır. )
( )
- BÖBREK:
İKİ ile/ve/||/<> TEK
- BÖBREK SANCISI/AĞRISI ile GAZ SANCISI/AĞRISI
- BÖBREK TAŞI ile/||/<> SAFRA TAŞI
( Böbreklerde mineral ve tuz birikimi ile oluşan sert kitleler. İLE/||/<> Safra kesesinde kolesterol ya da bilirubin birikimi ile oluşan sert kitleler. )
- BÖBREK TAŞI ile TARLADAKİ TAŞ
( HASÂT-ÜL-KİLYE ile ...
KİLYE[: Böbrek.] ile ... )
( CALCULUS vs. STONE )
- BÖBREK YANGISI(İLTİHABI)/NEFRİT[Fr. < Yun.] ile/ve ÖD/SAFRA KESESİ YANGISI(İLTİHABI) ile/ve DALAK[Ar. TIHÂL] YANGISI(İLTİHABI)
( NEFRİT, ZÂT-ÜL-KİLYE ile/ve KOLESİSTİT ile/ve SPLENİT )
- BÖBREK YETMEZLİĞİ ile/||/<> KARACİĞER YETMEZLİĞİ
( Böbreklerin işlevlerini yerine getirememesi. İLE/||/<> Karaciğerin işlevlerini yerine getirememesi. )
- BÖBREK YETMEZLİĞİ ile/||/<> KARACİĞER YETMEZLİĞİ
( Böbreklerin atık nesneleri ve fazla sıvıyı yeterince filtreleyememesi. İLE/||/<> Karaciğerin zehirleri ve atık nesneleri yeterince işleyememesi. )
- BÖBREK ve/<> HAVUZCUK
( ... VE/<> Sidikborularının böbrekle birleştikleri yerde, huni biçimindeki genişlik. )
- BÖBREKLERİN YAPISI ile BÖBREKLERİN İŞLEVLERİ
( Böbrek ünitesi adı verilen fonksiyonel birimlerden oluşur. İLE Kanı süzmek, atık nesneleri ve fazla suyu sidikle gövdeden atmak ve kanın pH dengesini korumaktır. )
- BÖBREKSİ YAPRAK = VARAK-I KİLYEVÎ = FEUILLE OBLONGUE
- BÖBÜR
( Memelilerden, sıcak ülkelerde yaşayan, derisi benekli, yırtıcı hayvan. )
( HYRAX SYRIENSIS )
- BÖBÜRLENME! ve KİBİRLENME! ve KÖPÜRME! değil/yerine/>< ABART! ve ÇOĞALT! ve PARLAT!
( )
- BÖBÜRLENME değil/yerine/>< KENDİNİN/KİŞİNİN/İNSAN(IN) DEĞERİ(Nİ) BİLMEK, ONUR/GURUR DUYMAK
- BÖBÜRLENMEK ve/||/<> HORULDAMAK
( Gündüz. VE/||/<> Gece. )
( "Uyanıkken". VE/||/<> Uyurken. )
- BOCA/POCA[İt.] >< ORSA ile BOCA
( Geminin, rüzgâr almayan yanı. >< Rüzgâr altı/üstü. İLE Kaptaki/tenceredeki bir şeyi olduğu gibi dökmek. )
( BOCALAMAK: Geminin, rüzgâra karşı gidemeyerek sürüklenmesi. | Bir işte, tutulması gereken yolu kestirememek, ne yapacağını bilememek, kararsız olmak. )
- BOCA[İt. < POGGIA] ile BOCA (ETMEK)
( Geminin rüzgâr almayan yönü, rüzgâraltı, orsa ya da rüzgârüstü karşıtı. İLE Geminin başını rüzgâr almayan tarafa çevirmek. | Birden çevirip boşaltmak, dökmek. )
- BOCALAMAK ile/ve SAÇMALAMAK
- BÖCEK ile BENEKLİ, KIZIL BÖCEK
( ... İLE Ural ormanlarında yaşarlar. )
- BÖCEK ile ÇAM KESE BÖCEĞİ
- BÖCEK ile DALGIÇBÖCEĞİ
- BÖCEK ile DEV SU BÖCEĞİ
( )
- BÖCEK ile FLATET BÖCEĞİ
( ... İLE Madagaskar'daki Baobab ağaçlarında yaşarlar. )
- BÖCEK ile GERGEDANBÖCEĞİ
( ... İLE 4 cm.'ye yakın boyda, erillerinde, sert bir boynuz bulunan ve kurtçuk evresini, ağaç kökü kemirerek geçiren, kınkanatlı böcek. )
( ... cum ORYCTES NASICORNIS )
- BÖCEK ile GEYİKBÖCEĞİ
( ... İLE Geyik boynuzunu andıran sağlam çeneleriyle, orman ve tarım ağaçlarını kemirerek beslenen 20-60 mm. boyunda, kınkanatlı böcek. )
( ... cum LUCANUS CERVUS )
- BÖCEK ile GÜMÜŞÇÜN
( ... İLE Püskülkuyruklulardan, eski kitap sayfalarında, döşeme aralıklarında, şekerli maddeler ve tahta kırıntıları yiyerek yaşayan, gövdeleri küçük parlak pullarla örtülü, kanatsız böcek. )
( ... cum LEPISMA SACEHARINA )
- BÖCEK ile HERKÜL BÖCEĞİ
- BÖCEK ile HERKÜL BÖCEĞİ
- BÖCEK ile KALKAN BÖCEKLERİ
( ... İLE Birçok türü, tarım ve orman bitkilerinde asalak olarak yaşayan, kın kanatları kalkanımsı böcekler ailesi. )
- BÖCEK ile KIMIL
( ... İLE Yarım kanatlılardan, sap, çiçek, yaprak ve başakları emerek ya da yiyerek ekin hastalığına yol açan, gövdesi kalkana benzeyen zararlı bir böcek. )
( ... cum AELIA ROSTRATA )
- BÖCEK ile KIRMIZ BÖCEĞİ
( ... İLE Zar kanatlılardan, küçük bir böcek. )
( ... cum COCCUS ILICIS )
- BÖCEK ile KUDUZ/KUNDUZ BÖCEĞİ
( ... İLE Kın kanatlılardan, hekimlikte yakı yakmak için kullanılan, 2 cm. uzunluğunda, parlak yeşil renkli bir böcek. )
( ... cum CANTHARIS )
- BÖCEK ile KULAĞAKAÇAN
( ... İLE Düz kanatlılardan, karnında çatal biçiminde iki uzantı bulunan, meyve ve sebzelere zarar veren otçul bir böcek. )
- BÖCEK ile KÜRK BÖCEĞİ
( ... İLE Kınkanatlılardan, esmer uzun kıllı, halı, keçe gibi nesneleri kemiren bir böcek. )
- BÖCEK ile PAEDERUS
( ... İLE Türkiye'de, 6 farklı türü bulunmaktadır. )
- BÖCEK ile SEPET YILDIZI BÖCEĞİ
( )
- BÖCEK ile SUBÖCEĞİ/HİDROFİL
( Kınkanatlılardan, küçük su birikintilerinde yaşayan, 18 milimetre uzunluğunda, kahverengi bir böcek. )
( ... cum HYDROPHILUS CARABOIDES )
- BÖCEK ile SUDA KOŞAN BÖCEĞİ
- BÖCEK ile SUİKASTÇI BÖCEK
( ... İLE İğnemsi gagaları vardır ve kendi boyundan uzun, antenleri vardır. )
- BÖCEK ile TAKLABÖCEĞİ
- BÖCEK ile TAŞBÖCEĞİ
( ... İLE Kabuğu, katır boncuğuna benzeyen bir yumuşakça. )
( ... cum CYPRAEA )
- BÖCEK ile TESBİH BÖCEĞİ
( Tesbih böceklerinin soluk delikleri, bacaklarındadır. )
- BÖCEK değil VETA
- BÖCEKKAPAN ile DROSERA
( Bazı örgenleri, böcek yakalamaya ve sindirmeye uygun olan bitkilerin ortak adı. İLE Bunlara örnek bir bitki. )
- BÖCEKLER ile/ve/||/<> KUŞLAR ile/ve/||/<> MEMELİLER
( 3 milyon tür[1 milyonu kayıtlı]. İLE/VE/||/<> 8.000 tür. İLE/VE/||/<> 5.000 tür. )
- BÖCEKLİ CAMİSİ
( Erenköy'dedir. )
- BOÇI ile BOÇI KOPUZ/BOÇI QOPUZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir lavta çeşidi. İLE Bir lavta çeşidi. )
- BOD ile BODUN/BOYUN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Boy. İLE Halk, tebaa, avam. )
- BODDHIDHARMA
- MAĞARALAR'DA:
BODGAYA ve HİRA
( ... VE HİRA: Arayış. )
- BODHİ
( Aydınlanma, anlayış, bilgelik, evreni yöneten zekâ. Işıklanma, tam Aydınlanma. )
- BODHİ AĞACI, BO AĞACI
( Bilgelik-hikmet ağacı. Kutsal Hintinciri ağacı. Sidhartha Gautama'nın altında aydınlanmaya eriştiği büyük incir ağacı. )
- BODHİKAYA
( Aydınlanmanın meyvası olarak görülen Mutlağın Gövdesi. )
- BODHİMANDALA
( Aydınlanmaya ulaşılabilecek yer ya da küre. )
- BODHİSATTVA
( Geleceğin Budası. Nirvana'ya hemen girmeyip, sadece kendi aydınlanmasını değil, öteki tüm duyarlı varlıkların(hatta cansızların) aydınlanmasına adamış olan (Arhat'ın tam karşıtı) ve Nirvana'yı terkeden kişi. Yolun samimi takipçisi. Üç hazineden biri olduğu düşünülenler. (Özellikle Mahayana geleneğinde) )
- BODOSLAMA:
BAŞ ile/<> KIÇ
( Teknenin başını oluşturmak üzere uzanan, omurganın devamı olan dikey ya da eğik uzantı. İLE/<> Teknenin kıçını oluşturmak üzere uzanan, omurganın devamı olan dikey ya da eğik uzantı. )
- BODRUM KAT ile/ve/<> TAVAN ARASI
( "Travmalar". İLE/VE/<> "Hoş anılar". )
- BODRUM ile/ve/<> ÇEŞME
- BODY :/yerine VÜCUT
- BADİ GARD[İng. < BODYGUARD] değil/yerine/= KORUMA
- BOETIUS NOTA YAZISI ve GREGORIUS NOTA YAZISI
- BOG ile/> YIĞIN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir mal yığını ya da çıkını. )
- BOĞA ile/ve/||/<> EŞEK ile/ve/||/<> YILAN ile/ve/||/<> BİLGİSİZ/CAHİL
( [...'ya yaklaşma!]
Ön tarafından. İLE/VE/||/<> Arka tarafından. İLE/VE/||/<> Yanından. İLE/VE/||/<> Hiçbir tarafından. )
- BOĞA ve/||/<> KURT ve/||/<> TURNA
( Güç simgesi. VE/||/<> Birliktelik simgesi. VE/||/<> Sanat, zarâfet ve ekin/kültür simgesi. )
- BOĞA ile/değil KUTUZ
- BOĞAN OTU/AKONİT[Yun. < AKONİT] ile/ve/||/<>/> AKONİTİN[Fr. < ACONITINE]
( ... İLE/VE/||/<>/> Boğan otundan çıkarılan ve tıpta kullanılan zehirli bir nesne. )
- BOĞANOTU ile/ve/||/<> İTBOĞAN/KAPLANBOĞAN
( ... İLE/VE/||/<> Boğanotunun bir türü. )
( ACONITUM cum ACONITUM NAPELLUS )
- YAKLAŞMA!:
BOĞAYA ile/ve/||/<> EŞEĞE ile/ve/||/<> BİLGİSİZE/CAHİLE
( Önünden. VE/||/<> Arkasından. VE/||/<> Hiçbir yerinden. )
- BOAYILANI ile AĞAÇ BOAYILANI
( Güney Amerika'da yaşarlar. İLE Madagaskar'da yaşarlar. )
( BOA CONSTRICTOS cum ... )
- BOĞAZ ÜNSÜZLERİ'NDE:
H ile/ve/||/<> K ile/ve/||/<> G
- BOĞAZ/YUTAK YANGISI ile/ve BADEMCİK YANGISI
( Bademcik, aklın, beynin filtresidir, süzgecidir, can sıkılınca büyür. )
( FARENJİT ile/ve TONSİLLİT )
- BOĞAZ ile ARGIT/DAĞ BOĞAZI/DERBENT[Fars.]
- BOĞAZ ile BOĞAZ
( Boynun ön bölümü. İLE İki kara arasındaki bölüm. )
- BOĞAZ ile/ve/değil EŞİK
- BOĞAZ ile İSTANBUL BOĞAZI
( İNEKGEÇİDİ, BOSPHORUS[İng.] )
- BOĞAZDA İLK SEFER [DENİZ YOLCU TAŞIMACILIĞINDA]
( BALABAN İSKELESİ - KABATAŞ İSKELESİ arasında )
- BOĞAZIN:
ANADOLU KIYISI ile/ve RUMELİ KIYISI
( [Karadeniz[PONTUS EUXINUS]'den Marmara[PROPONTIS]'ya, Kuzey'den Güney'e]
ANADOLU KIYISI:
* ANKYREION: YUMBURNU
* AMPELODES: KABAKOZ KOYU
* DIOS SACRA: POYRAZ LİMANI
* KORAKION, MOKADION: FİLBURNU
* KHELAI, OPHRU LIMEN: KEÇİLİLİMAN
* HIERON, YOROS: ANADOLU KAVAĞI
* ARGYRONION: MACARBURNU, YÛŞÂ TEPESİ
* DAPHNE: UMURYERİ
* MUKAPORIS: HÜNKÂR İSKELESİ
* AIETU RHYNKHOS: SERVİBURNU
* AMYKOS: BEYKOZ
* KATANGEION, EIRANAION: ÇUBUKLU
* PHRIKSU LIMEN, BORADION: KANLICA
* PHIELA, PHIALE: KÖRFEZ
* POTAMONION: ANADOLUHİSARI
* EKAHAI: KANDİLLİ
* LYKADION: VANİKÖY
* KIKONION, SOPHIANAI: ÇENGELKÖY
* RHOLZUSAI, STAUROS: BEYLERBEYİ
* DAMAIS: SALACAK
* ARKLA: KIZKULESİ
ile/ve
RUMELİ KIYISI:
* SYMPLEGADES, KYANEAI: ÖREKETAŞI
* PANION: RUMELİ FENERİ
* GYPOPOLIS: PAPAZBURNU
* LYKION LIMEN: HAMSİ LİMANI
* EPHESIATES: BÜYÜKLİMAN
* TIMAEA TURRIS: DENİZ FENERİ
* SERAPIEION, KATASKEPEI?: RUMELİ KAVAĞI
* MILTON: TELLİ TABYA
* SKLETRINAS: SARIYER
* SIMAS: MESARBURNU
* BATHYKOLPOSKALOSAGROS: BÜYÜKDERE
* KLEIDES: KİREÇBURNU
* PHARMAKIAS, THERAPEIA: TARABYA
* PITHEKU LIMEN: KALENDER
* KOMARODES: YENİKÖY
* LASTHENES, SOSTHENION: İSTİNYE
* KYPARODES: EMİRGÂN
* GYNAKION LIMEN, PHONEAS: BALTALİMANI
* RHOODES: ŞEYTANBURNU
* HERMAION, PYRRIAS: RUMELİHİSARI
* KHELAI, PHILEMPORON: BEBEK
* HESTIA, ANAPLUS: ARNAVUTKÖY
* KALAMOS, TARASION: KURUÇEŞME
* KLEIDION: DEFTERDARBURNU
* ARKHEION, ARSABERU: ORTAKÖY
* IASONIAN, DIPLOKIONION: BEŞİKTAŞ
* PENTEKONTORIKON: DOLMABAHÇE
* THERMASTIS, BUTHARION: KABATAŞ
* PALINORMIKON: FINDIKLI
* AIANTEION: SALIPAZARI
* METOPEN, ARGYROPOLIS: TOPHANE )
- BOĞAZIN EN DAR NOKTASI
( RUMUELİ HİSARI ile ANADOLU HİSARI arası[698 m.] )
- BOĞAZINA DİZİLMEK ile BOĞAZINDAN GEÇMEMESİ
- BOĞAZLAR('I)
- BOĞAZLARIM AĞRIYOR / BOĞAZLARIMI ÜŞÜTMÜŞÜM değil BOĞAZIM AĞRIYOR / BOĞAZIMI ÜŞÜTMÜŞÜM
- BÖG/BÖY/Bİ ile BÖGDE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Zehirli bir örümcek. İLE Hançer. )
- BÖGEN ile BÖGEN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İktidarsız. İLE Körbagırsak. )
- BOGIM ile/> BOGIN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Parmak eklemi. | Kamışın ya da hulfa otunun boğumları. İLE Eklem. )
- BOĞMAÇ/TURNİKE[İng. < TOURNIQUET] ile TURNİKE[Fr. < TOURNIQUET]
( Kan akıntısını durdurmak için kanama noktasının gerisine yapılan sıkı sargı. İLE Kişilerin teker teker geçmesini sağlamak amacıyla bazı yerlere konulan, uclarından biri çevresinde dönebilecek düzende yatay olarak yerleştirilmiş çarpı biçiminde araç. )
- BOGMAK/BOGMAQ ile BOGMAK/BOGMAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gömlek düğmesi. İLE Altından ya da başka madenlerden yapılan, değerli mücevherler ve incilerle süslü, gelinin taktığı bir gerdanlık. )
- BÖGRÜL ile BÖĞÜR ile BÖĞÜR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Beyaz beneklere sahip hayvanlar. İLE Böğür. İLE Kuça kenti ile Uygur ülkesi arasında bulunan bir dağın doruğunda bulunan bir kale.[sınır noktasıdır] )
- BOĞSUK! ile/ve/||/<> PRANGA!
( Kölelerin boynuna geçirilen demir halka. İLE/VE/||/<> Kölelerin ayağına geçirilen demir halka. )
- BOGSUK/BOGSUQ ile/> KELEPÇE, PRANGA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BOĞUK ile/ve/||/<> BOZUK
- BOGULDI ile BOGUNDI ile BOGUNDI ile BOGUŞDI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Adam boğuldu. İLE At boğuldu. İLE Hayvanların sidik torbası[mesanesi]. İLE Onlar birbirini boğdu. )
- BOĞULMA ile/ve/değil/||/<> "BUNALMA"
- BOĞULMAK ile/ve/||/<> BOCALAMAK
- BOĞULMALARDA:
DİL KÖKÜNÜN GERİYE KAYMASI[BAYILMA VE BİLİNÇ KAYBI SONUCU] ile/ve/||/<> SOLUK BORUSUNA SIVI DOLMASI ile/ve/||/<> SOLUK BORUSUNA YABANCI NESNE KAÇMASI ile/ve/||/<> ASILMA ile/ve/||/<> AKCİĞERLERİN ZEDELENMESİ ile/ve/||/<> GAZLA ZEHİRLENME ile/ve/||/<> SUDA
( Gövdedeki dokulara yeterli oksijen gitmemesi sonucu dokularda bozulma oluşmasıdır.
[Belirtileri]
- Soluk almada güçlük.
- Gürültülü, hızlı ve derin solunum.
- Ağızda balgam toplanması ve köpüklenme.
- Yüzde, dudaklarda ve tırnaklarda morarma.
- Genel sıkıntı hali, yanıtlarda isabetsizlik ve kararsızlık.
- Bayılma. )
( [İlk yardım.]
- Boğulma nedeni ortadan kaldırılır.
- Bilinç kontrolü yapılır.
- Hastanın yaşamsal bulguları değerlendirilir.
- Temel yaşam desteği sağlanır.
- Derhal tıbbî yardım istenir[112]
- Yaşam bulguları izlenir. )
( [Suda Boğulmalar]
- Suda boğulmalarda, soluk borusu girişi kasıldığından dolayı, çok az miktarda su, akciğerlere girer.
- Özellikle soğuk havalarda, 20-30 dakika geçse bile yapay solunum ve kalp masajına başlanmalıdır.
- Suya atlama sırasında, genel gövde yaralanması/omurga kırıkları olabileceği öngörülerek, başın, çok fazla geriye itilmemesi gerekmektedir.
- İlk yardımcı yalnız ise 112 aranırken temel yaşam desteğindeki sıralamaya uygun olarak aramalıdır. )
- BOĞUM BOĞUM (AĞLAMAK)
- BOĞUM ile ENDAZE[Fars.] ile İPLİK ile ÖRÜMCEKTELİ ile PARMAK
( Çubuk şeklinde bir şeyin üzerinde, çepeçevre sıkılmış ya da şişmiş gibi bir durumda bulunan yer. | İki boğum arasındaki bölüm. | Arşının 1/60'ı olan eski parmağın 2.5 katına eşit uzunluk ölçüsü. | Yağmur borusunun, bileziğe oturduğu noktadaki şişkin bölümü. İLE Ölçü. | Eskiden, değerli kumaşları ölçmekte yararlanılan, 0,6575 m. uzunluğunda bir Türk uzunluk ölçü birimi. İLE Arşının 1/60'ı olan parmağın, 1/10'una eşit bir uzunluk ölçüsü. İLE İpliğin, 1/100'ü eşit bir uzunluk ölçüsü. İLE Eskiden, Türk mimarlarının kullandıkları, 75,774 cm.lik arşın. )
- BOĞUMLU GÖVDE = SÂK-I UCZÎ = TIGE NOUEUSE
- BÖĞÜRMEK ile ÖĞÜRMEK
- BÖĞÜRTLEN LEKESİ ve/||/<>/< BÖĞÜRTLEN YAPRAĞI
( Böğürtlen lekesini, böğürtlen yaprağı çıkarır. )
- BÖĞÜRTLEN ile MERMER BÖĞÜRTLENİ
- BOGUZ ile/> BOĞAZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BOHEM/LİK ile/||/<> AYLAK/LIK
( Batı'da. İLE/||/<> Doğu'da. )
- BOHR KURAMI ile (BOHR) BREIT WIGNER ile (BOHR) SOMMERFELD KURAMI/ATOM MODELİ ile BOHR VAN LEEUWEN KURAMI ile BOHR WHEELER KURAMI ile BOHR MANYETONU ile (BOHR) KARŞILIKLILIK/UYUMLULUK İLKESİ/KURAMI
( Bir atomda, elektronların, çekirdek etrafında, belirli ve kesikli dairesel yörüngelerde hareket ettiğini ve elektromanyetik ışın soğurulması ve yayınlanmasının, ancak, elektronun izinli enerji düzeyleri arasındaki geçişe karşılık geldiğini ileri süren atom modeli kuramı.
İLE
Breit Wigner formülünden üretilen, çekirdek tepkimeleriyle ilgili kuram.
İLE
Elektronların, Rutherford ve Bohr atom modellerinde ileri sürdüğü gibi, dairesel yörüngelerde değil, eliptik yörüngelerde hareket ettiği varsayımına göre yer vektörü ¯r ve 0 açısına bağlı olarak, nr ve nθ radyal ve azimütal kuvantum sayıları olmak üzere [ƒpθ dθ = nθh → pθ = nθh ve ƒpr dr = nrh → pr = nrh] iki yeni kuvantlaştırma koşulu ileri süren model. [Burada, p: momentum; h: Dirac sabitidir.]
İLE
Manyetizmanın, bir kuvantum olayı olduğu ve klasik fizik sınırları içinde kalınarak anlaşılamayacağını ileri süren kuram.
İLE
Sıvı damlası modeline göre, yüzey geriliminden dolayı sıkıştırılamaz ve düzgün yüklü olduğunu varsayarak, çekirdeğin bölünmeye karşı kararlılığını hesaba katan kuram.
İLE
Elektronun manyetik momentinin, yörüngesel açısal momentumunun en yüksek değeri L = l.h ve l = 1 için μβ = e . h / 4Πm = 9.274 x 10¯24 A . m² ile verilen değeri. [Burada, h: Planck sabiti; e: elektron yükü ve m: kütlesidir.]
İLE
Mikroskobik sistemleri açıklayan kuvantum mekaniği ilkeleri, makroskobik sistemlere uygulandığında da zorunlu olarak aynı sonuçları verir. | Toplam değerleri Q1 ve Q2 olan yük dağılımlarının, uzayın herhangi bir noktasında oluşturdukları potansiyeller, sırasıyla, U1 ve U2 ise Q1 x U2 = Q2xU1 'dir. | Sınır yüzeyleriyle çevrili bir akışkan sisteminde, yüzeylere dik v1 ve v2 hız bileşenlerinden kaynaklanan basınçlar, sırasıyla P1, P2 ise tüm yüzeyler üzerinden Σv1x P2 - v2 x P1 = 0 'dır. )
- BOHR YARIÇAPI ile BOHR YÖRÜNGESİ
( [Bohr kuramında] Hidrojen atomunun temel seviye[taban enerji seviyesi] yörüngesinin yarıçapı. İLE Bir hidrojen atomunda, çekirdeğin çekim alanında dolanan bir elektronun izlediği kapalı yörünge. )
- BOJJHANGA
( Aydınlanmanın yedi unsuru:
1. Sati, smriti: Farkındalık
2. Dharma vicaya: Dharma'yı tefekkür etmek.
3. Viriya: Manevi enerji.
4. Piti: Sevinç.
5. Passadhi: Sakinleşmek.
6. Samadhi: Uyanıklık.
7. Upekha: Yaşamı tümüyle kabul etmek. )
- BOK BÖCEĞİ ile/değil AVUVA BÖCEĞİ
( )
- BOK-PİSÜR
- BÖK ile BÖKE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Aşık oyununda, aşığın sırtının[daha enli olan yüzlerden çukur olan tarafının] yukarı gelmesi. İLE Büyük yılan. | Ejderha. )
- BOKAK/BOQAQ ile BOKUK/BOQUQ ile BOKUK/BOQUQ
( Kuş kursağı. İLE Çiçek tomurcuğu.[Çiçeğin açmadan önce çanak yapraklarla sarılı durumu.] İLE Âdemelmasının iki yanında, deri ile et arasında oluşan et parçası.[guatr] )
- BOKBÖCEĞİ ile GÜBREBÖCEĞİ
( Kınkanatlılardan, genellikle otçul memeli hayvanların dışkılarında yaşayan ve dışkıyla beslenen bir böcek. İLE Kınkanatlılardan, dışkı ile beslenen bir böcek cinsi. )
( GEOTRUPES STERCORARIUS cum ONITIS )
- BOK/BOQ ile BOK/BOQ[Oğuz] ile BOK/BOQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ekmekteki küf. İLE Dışkı. İLE Kavunun yere düştüğünde çıkarttığı ses. )
- BÖKE
( Kahraman, güçlü kişi. | Ulusal ya da uluslararası bir yarışmada ilk dereceyi alan, birinci olan, şampiyon. )
- BÖKSEG ile BÖKSEG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Göğüs ile boyun arasındaki bölge, göğsün yukarı bölümü. İLE Kadının memesi. )
- BOKSİT ile BÖHMİT
( ... İLE Formülü, Al2O3.H2O olan bir tür boksit. )
- BÖKTİR ile ÇUKUR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dağlardaki çukur ve sert yerler. )
- BOKURSI/BOQURSI ile DEMİR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Saban demiri. İLE ... )
- BOL BOL ile/ve ÇOK ÇOK
( Besmele. İLE/VE Fatiha Sûresi. )
- BOL ÇİĞNEMELİ!
- BOL EKMEK, AZ YEMEK değil/yerine (YETERİNCE) YEMEK, AZ EKMEK
( Para/olanak olmayınca. DEĞİL/YERİNE Her koşulda. )
- BOL = BEYAZ (LEKE/BACAK)
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( BOL AT: Beyaz bacaklı at. )
- BOL- ile/||/<> -CERN
( Parça. İLE/||/<> Ayrı. )
- BOLÂHENK NISFİYESİ
( Piyanodaki "la" notasını "nevâ" perdesi olarak kabul eden akorda sahip yarım(nısf-nısfiye) ney. )
- BOLD[İng.] değil/yerine/= KOYU/KALIN
- BOLERO ile BOLERO ile BOLERO
( Kısa ve kolsuz hanım ceketi. İLE Ağır ritimli bir İspanyol dansı. İLE Ağır ritimli İspanyol dansının müziği. )
- BÖLGE ile/ve/<> İÇBÖLGE
( ... İLE/VE/<> Bir limanı, dışalım ve dışsatım etkinlikleri bakımından besleyen, ona çeşitli ulaşım yollarıyla bağlı, dar ya da geniş bölge. )
- IŞIKSIZ BÖLGE ile/ve/||/<>/> DİP/ABİSAL[Yun. < ÁBUSSOS / ἌΒΥΣΣΟΣ] BÖLGE
( Işığın uzanamadığı derin deniz bölgesi. İLE/VE/||/<>/> Açık denizlerin ya da okyanusların 4.000 - 6.000 metre arasında olan derin bölümleri.[Hiçbir zaman güneş ışığı almamaktadır ve sürekli karanlıktır.] )
- BÖLGELERİNE GÖRE ile/ve KONULARINA GÖRE ile/ve TEKNİK YAPILARINA GÖRE ile/ve İCRADA KULLANILIŞ TÜRÜNE GÖRE
- BÖLGESEL BASINÇ ile TOPLAM BASINÇ
( Bir gazın karışımdaki basıncı. İLE Karışımdaki tüm gazların toplam basıncı. )
- BOLİVYA <> VELLAGRANDE
( Adını, İspanyollar'a karşı verdiği bağımsızlık mücadelesinin önderi olan Simon Bolivar'dan almıştır. <> Bu kasaba, adını, 1967'de, Bolivya dağlarında öldürülen Che Guevara için, yaklaşık 8.000 kişinin yaşadığı Vellagrande'de, ölümünün 30. yılında düzenlediği törenlerle, tüm dünyaya duyurmuş oldu.[Vellagrande sakinleri, evlerinin duvarlarını Che'nin portresi ve "Che yaşıyor!" sözüyle kaplamışlar.] )
- BOLLUK >< KITLIK
( )
- BÖLME/BÖLÜMLEME ile/ve FARKLILAŞTIRMA
( CLASSIFICATION vs./and TO GET BECOME DIFFERENT )
- BÖLME ile BÖLÜK
- BÖLME ile/ve BÖLÜMLEME
( TO DIVIDE vs./and CLASSIFICATION )
- BÖLME ile/ve/||/<> PAYLAŞTIRMA
- Bölmeden DİNLE!!!
- BÖLMEK ile AYIRMAK
( TO DIVIDE vs. TO SEPARATE )
- BÖLMEK ile/ve/değil/||/<>/< DIŞINA ÇIK(AR)MAK
- BÖLMEK ile/ve DOĞRAMAK
- BÖLMEK ile KATLAMAK
- BÖLMEK ile TOPLAMAK
( İkili. İLE Üçlü. )
- BÖLMEMELİ!
- BOLOMETRE
( Siyah bir nesnenin iletkenliğindeki değişimlerden çok az miktardaki radyasyon enerjisini ölçebilen elektrikli bir aygıt. )
- BOLOMETRE değil/yerine/= IŞINIMÖLÇER
- BOLŞEVİKLER ile/ve MENŞEVİKLER
- BÖLÜCÜLÜK ile/ve/||/<> !ÖTEKİLEŞTİRME
- BÖLÜK-PÖRÇÜK (İŞ YAPMAK)
- BÖLÜK ile BÖLÜK/BELİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Herhangi bir tür hayvanın bir arada bulunduğu öbek. İLE Saç örgüsü. | Saç örgüsünün omuzlardan aşağı uzanan bölümü, bölük, örgü. )
- BÖLÜK-İ RUMİYAN
( Anadolular Bölüğü. )
- BÖLÜM/KISIM ile SINIF ile TÜR
( İkisi. İLE Araz. İLE Zât. )
( AKSAM ile ASNAF ile ENVÂ )
- BÖLÜM ile BENT[Fars.]
( ... İLE Bağ, râbıta. | Yasa maddesi. | Kitaplarda, kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm. | Suyu biriktirmek için önüne yapılan set, büğet. | Gazete yazısı. | Yaz. )
- BÖLÜM ile BİRİM
( DIVISION vs. UNIT )
- BÖLÜM ile BÖLME
( DIVISION vs. PARTITION )
- BÖLÜM ile/ve/||/<> DÖNEM
- BÖLÜMLEME ile/ve/<> KÜMELEME
- BÖLÜMLEME ile/ve SINIFLANDIRMA
( Nesneleri, ilişkilendirdiğimiz belirli amaçlara göre düzenleme. İLE/VE Nesnelerin, kendilerine özgü özellikleri üzerine kurulur. )
( CLASSIFICATION vs./and CATEGORIZATION )
- BÖLÜMSELLİK ile/ve/<> GEÇİCİLİK
- ...:
"BÖLÜMÜ" ile/ve/||/<> ... "YANI"
- BÖLÜNEBİLME ile/ve BAŞKALIK
( DIVISIBILITY vs./and DIFFERENCE/ALTERATION )
- BÖLÜNEBİLME ile/ve BAŞKALIK
( DIVISIBILITY vs./and DIFFERENCE/ALTERATION )
- BÖLÜNEMEYEN
( INDIVISIBLE )
- BÖLÜNEMEZ/LİK ile/ve/değil TAHLİL EDİLEMEZ/LİK
- BÖLÜNGÜ ile BÖLÜNTÜ ile BÖLÜT
( Bir siyasi partinin politikasını, mecliste, yerel yönetimlerde ve çeşitli örgülerde yürütmek üzere örgütlenmiş öbek/grup. Fraksiyon. | Bir siyasal partinin içinde, partinin izlemekte olduğu ana siyasal çizgiye karşı olan, ayrı bir örgüt merkezi bulunan ve partinin çoğunlukla aldığı kararlara karşı savaşım veren parti içi öbek. İLE Bölünmüş parça. İLE Eklembacaklıların, gövdelerini oluşturan, yan yana dizili parçaların her biri, halka. | Zigotun bölünmesinden sonra embriyonda ortaya çıkan ve az çok birbirine benzeyen parçaların her biri. )
- BÖLÜNME ile/ve/<>/değil/yerine AYRIŞMA
( Belirleyici olan, bölünme ya da birleşme değil ayrışmadır. )
( Hücreler, bölündükleri gibi, ayrılarak ve ayrışarak çoğalmaktadır. Daha sonra biraraya gelen bütünlük görüntüsü ise ayrışmışların biraradalığıdır.[Sperm de yumurtaya ulaşarak önce birleşir ve daha sonra ikiye bölünerek ayrılan ve ayrılan her bir hücrenin de ikiye bölünerek ayrışmasıyla ve daha sonra yanyanalığıyla/biraradalığıyla "organ/hayvan/insan" dediğimiz bir bütün oluştururlar. Parmakların arasında da deri/et vardır fakat zamanı gelince hücreler bütünden ayrılarak, parmaklara parmak olma özelliklerini kazandırmış olur.] )
- BÖLÜNME ile DAĞILMA
( TO BE DEVIDED vs. TO DISPERSE )
- BÖLÜNME ile KATLANMA
( TO SPLIT vs. TO BE FOLDED )
- BÖLÜNMEK ile/değil/yerine/>< BÖLÜŞMEK
( Yok eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tok eder. )
( Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz.
Hat: Serçemeli Mustafa Necateddin el-Erzurumî (1912-1991) )
- BÖLÜNMEYEN/BÖLÜNEMEYEN BÖLÜNEN/BÖLÜNEBİLEN
- BÖLÜNMEZLİK ve/<> NOKTA
( INDIVISIBILITY and/<> POINT )
- BOLUS değil/yerine/= BOL VERİŞ
- BOLUŞ ile ÖĞÜT (VERMEK)
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sözlü [konuşarak yapılan] yardım. )
- BÖLÜŞTÜRME[TAKSİMAT] ile İKİRCİK(TEREDDÜT)
- BOMB :/yerine BOMBA
- BOMBA ile MAYIN
( ... İLE Toprak altına, üstüne ya da suyun içine yerleştirilen, doğrudan doğruya ya da basınç etkisiyle patlayarak zarara yol açan patlayıcı madde. )
- BOMBA ile TNT
( BOMB vs. TRINITROTOLUENE )
- BOMBARDON[< Fr.]
( En kalın sesi veren, pistonlu, nefesli çalgı. )
- BOMBE değil/yerine/= ŞİŞKİNLİK/KABARIKLIK
- BOMBING :/yerine BOMBALAMA
- BOMBOK
- BOMBOŞ
- BOME DERECESİ
( Derişimi ifade etmek için kullanılan kuramsal bir terim. Teknikte derişimi ölçme özel bomemetrelerle yapılır. Bome derecesiyle verilen çözeltilerin yüzdelerine geçmek için matematiksel bir bağıntı yoktur.
[ DERİŞİM: Bir karışımdaki bileşenlerin bağıl miktarlarını gösteren büyüklük. | Bir karışımın, çözeltinin ya da bir maddenin belirli bir kütle ya da hacminde bulunan herhangi bir bileşenin miktarı. ] )
- BÖN BÖN[< BÖNG] (BAKMAK)
- BONCUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNCİ
( İnciyi kuyumcuya götürmek gerek, semerciye götürürsen takar bir yere, boncuk diye. )
( ... ile LÜ'LÜ', DÜRR )
( BEAD vs. PEARL )
- BOND :/yerine BAĞ
- BONE :/yerine KEMİK
- BÖNG/BÖN ile/ve/||/<>/< ŞABANG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BONKÖR değil/yerine/= ELİAÇIK
( NE OLUR!
Arada bir, bonkör/insan ol! )
- [not] BOOK vs. WORK
( WORK instead of BOOK )
- BOOK :/yerine KİTAP
- BOOM :/yerine PATLAMA
- BOOT :/yerine BOT
- BOR ile BOR
( İşlenmemiş, ekilmemiş toprak. İLE Atom numarası 5, atom ağırlığı 10.81, ergime sıcaklığı 2300°C, kaynama sıcaklığı 2550°C, yoğunluğu 2.34 g/cm³, kütle numarası 9-12 arasında izotopları olan, ancak doğada %19.7 oranında bulunan 10 kütle numaralı kararlı izotopu B¹0, (n, a) tepkimesiyle yayınladığı 2MeV enerjili alfaların sayımı yoluyla ısıl nötronların ölçümünde, %80.3 oranında bulunan 11 kütle numaralı kararlı izotopu B¹1, Am²41 ile birleştirilerek (a, n) tepkimesiyle nötron çoğaltıcı kaynak olarak ve ısıl (0.0253eV enerjili ya da 2200 m/s hızlı) nötronlar için soğurma etki kesiti yüksek [759b], saçılma etki kesiti küçük [3.6b] olduğundan, reaktör denetim çubuklarında kullanılan, karbona benzeyen, doğada çoğunlukla borat biçiminde bulunan, önemli cevherleri boraks, kernit ve kolematit olarak bilinen ve 90°C'de sülfirik asitle tepkimeye girdiğinde, borik asidin elde edildiği bir ametal öğe. [simgesi B] )
( ... İLE TMMOB Bor Raporu )
- BOR ile BORAKS
( Atom numarası 5, atom kütlesi 10,81 g olan, kristal şekli çok sert, renksiz, dörtgen kristal yapıda, asit ve bazlarda çözünmeyen, metalik şekli endüstride katalizör olarak, metalürjide, sertlik vermek üzere kullanılan, nötronları soğurduğu için atom reaktörlerinde kullanılan alüminyum grubu metali. [simgesi B] İLE Formülü, Na2B4O7, 10H20 olan, eritken, mikrop öldürücü ve temizleyici, cam, emaye, çömlekçilik, roket yakıtları ve böcek öldürücü yapımında kullanılan, Kalifornia ve Anadolu'da bol miktarda bulunan, doğal sodyum tetraborat. )
( BORON vs. BORAX )
( BORE avec BORAX )
( BOR mit BORAX )
- BOR ile/ve/<> BORİK
( ... İLE/VE/<> Bordan türeyen bir asit ve anhidrite verilen ad. )
- BOR = ŞARAP
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BORAK ile BORAKS[< Fr.]
( İşlenmemiş, ekilmemiş toprak. İLE Yoğunlaşmış bir borik asitten türeyen sodyum tuzu. )
- BORAT ile KOLEMANİT
( Bor asidi ile bir oksidin birleşmesinden oluşan tuz. İLE Hidratlı doğal kalsiyum borat. )
- BORBAG ile BORBADI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Erteleme, geciktirme. İLE Adam, işi savsakladı, üzerine düşünmedi. )
- BORBALDI ile BORBAŞDI ile BORBAŞDI ile BORBATTI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Onun işi karıştı. İLE İçinden çıkılamayacak derecede karışık olay. İLE Konu/durum karıştı. İLE O, onun işini karıştırdı ve geciktirdi. )
- BORÇ ALMAK/ALAN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> EMİR ALMAK/ALAN
- BORÇ-HARÇ (İŞİNİ HALLETMEK)
- BORÇ PARA:
KENDİ ile/ve/değil ZAMAN
( Verilen ve alınacak borç para, paranın kendi değil kişiye kazandıracağı zamandır. Verilecek paranın oranına göre düşünülmemelidir! )
- BORÇ ile ALACAK
( GARÎM[çoğ. GUREMÂ], DÂİN[Ar. < DEYN | DÜYÛN(çoğulu): Borçlar. ]: Alacaklı. )
( DEBT vs. THE CREDIT )
- BORÇ ile BORÇ/BORŞ
( Ödenmesi gerekli para ya da başka bir şey. | Birine yönelik bir şeyi yerine getirme gerekliliği. İLE Pancar, lahana vb. konularak yapılan sebze çorbası. )
- BORÇ ile/ve/değil/yerine "EMÂNET"
- BORÇ ile KARZ-I HASEN
( ... İLE Faizsiz verilen borç. )
( MUHÎL: İhale eden, havale eden. | Borcunu başkasının borcuna nakleden. )
( MUKRİZ[< KARZ]: Borç/ödünç veren. )
- BORÇ ile KREDİ
( DEBT vs. CREDIT )
- BORÇ ile MİNNETTARLIK
( DEBT vs. GRATEFULNESS )
( ... cum GRATIA SEU GRATITUDO )
- BORÇ ile/değil/yerine ÖDEME/İTA[Ar.]
( DEYN[çoğ. DÜYUN] ile/değil/yerine VEFÂ )
( [not] DEBT vs./but LOYALTY
LOYALTY instead of DEBT )
- BORÇLU OLMAK/KALMAK ile ALTTA/ALTINDA KALMAK
- BORÇLU/LUK ile/ve SORUMLU/LUK
- BORCUNU ÖDEMEK:
ÖNCELİKLE ...
TEK TARAFLI BİR DURUM ile/ve/değil/||/<>/< ÖZELLİKLE BORÇLU İÇİN(KENDİ İÇİNDE) BİR RAHATLAMA(YÜKSÜZLÜK)
- BORCUNU/"VERGİNİ":
"ÖDEMEMEK" ile/değil/yerine ÖDEYEMEMEK
- BORCUNU ÖDE(YE)MEMEYE:
"BAHANE" değil/yerine/>< ÇARE
( Onursuz kişinin "davranışı". DEĞİL/YERİNE/>< Onurlu kişinin tutumu. )
- BORD SINAVI/BOARD EXAMINATION değil/yerine/= YETERLİK SINAVI
- BORDA[İt.] >< ALABANDA[İt.] ile/ve PRUVA[İt.]
( Geminin yanı. >< Teknenin iç tarafı. İLE/VE Geminin önü. )
- BORDER :/yerine SINIR
- BORDERLINE KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ ile/ve/||/<>/>/< YÜKSEK/DÜŞÜK BORDERLINE KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ
- SINIRDA/BORDERLINE ile BIPOLAR
( )
- BORDÜR[Fr. < BORDURE] değil/yerine/= KENARTAŞI
- BORDÜR ile/||/<> KONTUR
( Kenar, genellikle süslemeli kenar şeriti. İLE/||/<> Çevre çizgisi. Figürleri ya da motifleri çevreleyen çizgi. )
- BORDUZ = BOSTAN | SEBZE/MEYVE BAHÇESİ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BOREAN değil/yerine ÖN-TÜRKÇE
- (not BORED) GET/GOT BORED WITH
- BÖREK il/ve/||/<>/> ÇÖREK
- BÖREK ile KATMER
( ... İLE Yağda ya da sacda pişirilen bir börek türü. | Arasına yağ ve kaymak sürülerek katlanmış yufka ekmeği. | Bir şeyi oluşturan katlardan her biri. )
- BÖREK ile SUBÖREĞİ ile KOLBÖREĞİ
- BÖREK ile/ve/değil/||/<>/< YUFKA
- BÖREK-ÇÖREK
- BÖRİ ile/ve/||/<> BÖRK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kurt. İLE Başlık. )
- BÖRK değil/yerine/= KALPAK[Tataristan'da]
- BORN :/yerine DOĞMAK
- BORNEO ADASI:
SARAWAK ve SABAH ile/ve KALİMANTAN
( Malezya'ya ait. İLE/VE Endonezya'ya ait. )
- BORNEO ve/<> KİNABALU TEPESİ
( Borneo Adası'nın en yüksek tepesi, 4101 m. yüksekliğiyle, Sabah eyalatinin başkenti olan Kota Kinabalu kentindedir. )
- BORNEO ile/ve/<> SABAH (EYALETİ)
( ... İLE/VE/<> Yerel dildeki "Sabah"ın sözcük anlamı, "rüzgârın altındaki kara" olarak çevrilmektedir. )
( ... İLE/VE/<> Arazinin dağlık ve ormanla kaplı olmasından dolayı, nüfusun %75'i [1.5 milyon], sahillerdeki ovalarda yaşamaktadır. )
( ... İLE/VE/<> Çin ile Sabah arasındaki ticaret ilişkileri, Song Hanedanı döneminde başlamış. XVII. yüzyılda, Sabah, Brunei Sultanlığı'nın bir parçasıymış ve günümüzde Filipinler'e ait olan doğu bölgesi, çıkan kargaşa sonunda, Sulu Sultanı'na verilmiş. 1877'de, İngiliz donanmasının, bölgedeki korsanlığa son vermesinden sonra, Borneo'nun kuzeyi, Brunei ve Sulu tarafından Avusturya'lı baron Johann Overbeck'e bırakılmış, o da burayı, [İngiliz] Dent kardeşlere satmış.
II. Dünya Savaşı sırasında, Japonlar tarafından işgal edilen Sabah [ya da o dönemdeki adıyla Kuzey Borneo], 16 Eylül 1963'te, [Londra'nın da etkisiyle] Malezya'ya katılmıştır. )
- BORNOZ[< Ar. BURNÛS/BORNÛZ: Elbise üzerine giyilen giyecek.] ile/ve HAVLU
- BORROW vs. LEND
- BORROW :/yerine ÖDÜNÇ ALMAK
- BORSA İŞLEMLERİNDE:
KALDIRAÇLI ile/değil/yerine SPOT
- BÖRTÜ-BÖCEK (LERLE UĞRAŞMAK)
- BORU, ODUN BORUSU = Vİ'Â = VAISSEAU
- BORU ile/ve/değil/yerine/||/<> HORTUM
- BORU ile/ve/||/<> RAKOR[Fr.]
( ... İLE/VE/||/<> Boruları döndürmeden eklemeyi sağlayan bağlantı parçası. )
- BORU ile/değil/yerine/>< SORU
- BORULAR, ODUN BORULARI = EV'İYE = VAISSEAUX
- BÖRÜLCE/BÜRÜCE/KARNIKARA ile KURŞUNOTU
( ... İLE Deniz börülcesi. )
( VIGNA SINONSIS / DOLICHOS cum ... )
( DOLICHOS BEAN, COWPEA, BLACK-EYED PEA vs. SEA BEAN/ASPARAGUS, SAMPHIRE, GLOSSWORT )
- BORUMSU UZANTI, STİLUS = İSTİTÂLE-İ ÜNBÛBÎYE = PROLONGEMENT TUBULAIRE, STYLE
- BÖRÜ/SİRHAN, DÎDÂN[< DÛD]/NEMF, ŞUFEYRE/ŞÜFEYRE, ÜŞBE[Ar.] / NYMPH[İng.] / NYMPHE[Fr.]: KURT | KURTÇUK
- BOŞ BİÇİM
( EMPTY MORPH )
- BOS/CEREBROSPINAL FLUİD değil/yerine/= BEYİN-OMURİLİK SIVISI
- BOŞ DURMAK değil/yerine KOŞTURMAK
- BOŞ DÜŞÜNCE ile/ve/<> KÖR TUTUM/DAVRANIŞ
- BOŞ (BATIL) İNANÇ = SUPERSTITION[İng., Fr.] = ABERGLAUBE[Alm.] = SUPERSTITIO[Lat.]
- BOŞ KİŞİ ile/değil/yerine NİTELİKLİ KİŞİ
( Kişiyle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE İşiyle uğraşır. )
- Boş konuşmadan KONUŞ!!!
- BOŞ KONUŞMAK ile/değil/yerine/>< AÇIKSÖZLÜLÜK
- BOŞ KONUŞMA(MA)K ile BOŞUNA/BEYHÛDE[Fars.] KONUŞMA(MA)K
( Düşünmeden konuşmanın cezası, sonradan düşünmeye mahkûm olmaktır. )
( HERZE[Fars.]: Boş lakırdı, saçma. )
- Boş konuştuğun için SUS!!!
- BOŞ OTURMAMALI!
- BOŞ SANDALYE ile/ve/||/<> ÇİFT SANDALYE
- BOŞ SÖZ:
SÖYLEMEMEK ile/ve/değil SÖYLEME LÜKSÜ BULUNMAMA/OLMAMA
- BOŞ SÖZ ile/ve/değil DEDİKODU
- BOŞ SÖZ ve/||/<>/>/< VAKİT HIRSIZLIĞI
- [ne yazık ki]
BOŞ SÖZ ile/ve/||/<>/> YANLIŞ DAVRANIŞ-TUTUM
- BOŞ YER BIRAKMAK ile İŞARET/SİMGE KULLANMAK
- BOŞ ZAMAN değil BOŞA GEÇEN ZAMAN
- BOŞ ZAMANINDA GÖRÜŞMEK ile/değil GÖRÜŞMEK İÇİN ÖZEL ZAMAN YARATMAK
- BOŞ ZAMANLARINDA SENİNLE KONUŞANLAR
ile/değil/yerine/><
SENİNLE KONUŞMAK İÇİN ZAMAN AYIRANLAR
- BOŞ ile/ve GEREKSİZ
( Boşa konuşabilirsin fakat boşu konuşamazsın! )
( "FUTILE" vs./and UNNECESSARY )
- BOŞ ile/değil/yerine/>< HOŞ
( Yakından bakarsak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uzaktan bakarsak. )
- [ne yazık ki]
BOŞ ile/ve/||/<> İDDİALI
- BOŞ ile/ve/<>/değil/yerine KARŞILIKSIZ
- BOŞ ile/ve/değil KOF
( [not] EMPTY/VACANT/VAIN/FUTILE vs./and/but ROTTEN )
- BOŞ ile TENHA
- BOŞ ile/ve/||/<> YANLIŞ
- BOŞA GİDEN ile/ve/||/<> BOŞA GÖTÜREN
- BOŞA GİTME" ile "GÜMBÜRTÜYE GİTME"
- Boşa konuşmadan isabetli KONUŞ!!!
- BOŞA KOYSAN DOLMUYOR, DOLUYA KOYSAN OLMUYOR ile AŞAĞI TÜKÜRSEN SAKAL, YUKARI TÜKÜRSEN BIYIK
- BOŞA ile/ve/değil/||/<>/< BOŞUNA
- Boşalmak için KONUŞ!!!
- Boşaltmak için KONUŞ!!!
- BOŞANMA İSTEĞİ ile/ve/<> KARŞILIKLI BOŞANMA İSTEĞİ
- BOSBOL
- BÖSBÜYÜK
- BOSE-EINSTEIN YOĞUNLAŞMASI ile/ve/||/<>/> SIVI ile/ve/||/<>/> KATI ile/ve/||/<>/> GAZ ile/ve/||/<>/> PLAZMA
( SU: Parçacıklardan daha da yüksek miktarda enerji çıkardığımızda, olanaklı minimum enerji seviyesi.[Tüm parçacıkların hepsi bir bütün gibi, tamamen aynı yöne doğru "büyük bir dalga" halinde hareket eder.][Mutlak sıfır derecesine çok çok yakın derecelerde soğutulan atom topluluğudur.[mutlak sıfır = 0 Kelvin ya da −273,15°C'dir]. Mutlak sıfır civarında, parçacıklar, aynı enerji seviyesine düşerek kümeleşmeye başlarlar. Kafasına buyruk ve bireysel hareket eden parçacıklar yoktur; hepsi "aynı" kimliğe bürünmüşlerdir ve bir küme durumunda "tek bir atommuşçasına" hareket etmeye başlar.] İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> 0 derecede.[Buz] İLE/VE/||/<>/> 100 derecede.[Buhar] İLE/VE/||/<>/> Nesnenin aşırı ısınması sonucu, iyonların ve elektronların serbestçe dolaşabildiği durum. )
( )
( )
( )
( )
- BÖŞGEL[HAKANÎ] ile/= İNCE EKMEK/PİDE/YUFKA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yufka, pide gibi ince ekmek. İLE Ekmek. )
- BOŞGUT = ÇIRAK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BOŞLAMA/İHMAL ile VURDUMDUYMAZLIK
- BOŞLAMAK ile/ve/||/<> BOŞVERMEK
- BOŞLUĞUN OLMAMASI ile/ve/||/<> BİTİŞİKLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜK
- BOŞLUK/ESPAS[Fr. < ESPACE < Lat. SPATIUM]/SPACE[İng.]:
GENEL ile/ve/||/<> RESİMDE/FOTOĞRAFTA/SANATTA ile/ve/||/<> TİPOGRAFİDE ile/ve/||/<> BASIMCILIKTA
( GENEL ANLAMDA BOŞLUK/ESPAS:
Aralık, boşluk, uzaklık ya alan anlamına gelir.
İLE/VE/||/<>
RESİM/FOTOĞRAF VE SANATTA BOŞLUK/ESPAS:
Resim, heykel ve öteki görsel sanatlarda, boşluk, alan, derinlik, perspektif ve atmosfer gibi kavramları tanımlar.
Bir sanat yapıtındaki nesneler arasındaki boşluklar, yapıtın kompozisyonunu ve dengesini etkiler.
Sanatçının izleyiciyi yapıtın belirli bir noktasına yönlendirmesine ya da belirli bir duyguyu iletmesine yardımcı olabilir.
(Örneğin, bir resimde espas, resmin içindeki dengeyi ve açıklıkları yansıtmak üzere kullanılan bir terimdir. Doğru kullanıldığında resimdeki dengeyi ve bütünlüğü daha net anlamamıza olanak sağlar.)
İLE/VE/||/<>
TİPOGRAFİDE BOŞLUK/ESPAS:
Harfler, sözcükler ve satırlar arasındaki boşlukları tanımlar.
Bir metnin okunabilirliği ve estetiği için önemlidir.
Doğru espas kullanımı, metnin göz yormadan okunmasını sağlar.
(Örneğin, sözcük ve karakterler arasındaki boşlukları tanımlar. Bir metnin okunabilirliği ve estetiği için oldukça önemlidir. Espaslar, genellikle yazı karakterleri arasındaki boşluklar olarak kullanılır.)
İLE/VE/||/<>
BASIMCILIKTA BOŞLUK/ESPAS:
Harfleri birbirinden ayırmak için kullanılan küçük metal çubuklara denir.
Bu çubuklar, harfler arasında istenen boşluğu oluşturmaya yardımcı olur.
BOŞLUĞUN/ESPASIN ÖNEMİ:
Görsel iletişimde ve metin tasarımında önemli bir rol oynar.
Doğru espas kullanımı, bir yapıtın ya da metnin etkisini artırabilir.
Yanlış espas kullanımı, yapıtın ya da metnin anlaşılmasını zorlaştırabilir ya daa estetik açıdan hoş olmayan bir görünüm oluşturabilir. )
- BOŞLUK DOLDURMAK ile/ve/||/<> BOŞLUK TAMAMLAMAK
- BOŞLUK DOLDURMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> TAMAMLAMAK
- BOŞLUK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- BOŞLUK ile/ve/<> ABARA
( ... İLE/VE/<> Köy evlerinin tavanlarında, iki direk arasında kalan boşluk. )
- BOŞLUK ile/ve/değil ARALIK
- BOŞLUK ile/değil/yerine AŞKIN
( [not] FREE vs./but TRANSCENDENT
TRANSCENDENT instead of FREE )
- BOŞLUK ile/ve/||/<>/> BAKIŞ BOŞLUĞU
- BOŞLUK ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK
- BOŞLUK ile DÜZ UZAY
( CAVITY vs. FLAT SPACE )
- BOŞLUK ile/ve/değil EŞİK
- BOŞLUK HACİM
- BOŞLUK" ile "KÂBUS"
- BOŞLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALAN
- BOŞLUK ile KOFUL
( ... İLE Bitki gözeleri yaşlandıkça, plazmalarında oluşan ve içi göze suyu ile dolu olan boşluk. )
- BOŞLUK ile/ve/<> KÜTLE
- BOŞLUK ile/ve/değil/||/<> MESAFE
- BOŞLUK ile/ve NÂL
- BOŞLUK ile SOKRA[Yun.]
( ... İLE Güverte döşemelerinde, iki ağacın uc uca gelmesiyle oluşan aralık. )
- BOŞLUK ile/ve/||/<> SU
- BOŞLUK ile/ve/<> VAROLAN/VARLIK
- BÖSMEK ile BÖSÜG ile BÖSGEÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dövmek. İLE Dayak. İLE Çörek. )
- BOSNA PİRAMİTLERİ'NDE:
GÜNEŞ ile/ve/||/<> AY
( Düz. İLE/VE/||/<> Basamaklı. )
( 8 piramit bulunmaktadır. En yükseği, 220 m.'dir.[12.000 yıl önceye tarihlendirilmektedir.] )
- BOSS :/yerine PATRON
- BOSTAN değil/yerine/= GÖVERİLİK
- BOSTAN[Fars. < BUSTAN] değil/yerine/= KAVUNLUK
- BOSTÂNCIYÂN/BOSTÂNİYÂN
( Saray teşkilâtında, sultan saraylarının korunması ile görevli olanlar, bostancılar. )
- BOŞU BOŞUNA (YAPMAK, EYLEMEK)
- BOT[< İng.] ile BOT[< Fr.]
( Küçük gemi. | Ağaç, plastik ya da kauçuktan yapılmış küçük sandal. İLE Uzun konçlu, kapalı ayakkabı. )
- BOT ile ÇİZME
( ... ile MÛZE )
- BOTANİK değil/yerine/= BİTKİBİLİM
- BOTAR = İPLİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir hasırın dokunmasında argaç olarak kullanılan iplik. )
- BOTERO'NUN RESİMLERİNDE:
ŞİŞMAN/LIK ile/değil OYLUM/HACİM VERME
( ... İLE/DEĞİL Abartır, büyütür, genişletir. Sanatçının abartılı bakışına/tutumuna işaret eder. )
- BOTH :/yerine HER İKİSİ
- BOTHER :/yerine RAHATSIZ ETMEK
- BOTOKS ile DOLGU
( "Clostridium botulinum" adlı bakteriden elde edilen kimyasaldır. İLE Hiyalüronik asitten oluşan bir jel. )
- BOTTLE :/yerine ŞİŞE
- BOTTOM :/yerine DİP
- BOTU ile/ve/||/<>/> TİTİR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dişi deve. İLE Deve yavrusu. )
- BOUNDARY :/yerine SINIR
- BOUNDARY vs./and OTHER
- BOW vs. BOW
( Yay. İLE Eğmek/eğilmek. )
- BOWL :/yerine KASE
- BOX :/yerine KUTU
- BOY BOY ÇARŞAF ÇARŞAF (YAYIMLAMAK)
- BOY ile BOY
( Bir şeyin tabanı ile en yüksek noktası arasındaki uzaklık. | Bir yüzeyde, en sayılan iki kenar arasındaki uzaklık. | Uzunluk. | Yol, ırmak, deniz kıyısı. | Kumaş için ölçü. İLE Ortak bir atadan türediklerine inanan, birbiriyle kan yakınlığı bulunduğuna inanarak evlenmeyen, toplumsal ve ekonomik ilişkilerini anaerkil ve/ya da ataerkil anlayışa uygulayan, geleneksel topluluk. Kabile, klan. )
- BOY[Oğuz] ile BOY[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çemen. İLE Kavim, boy, cemaat, reht. )
- BOY ile/ve KARAKTERİSTİK UZUNLUK
( The NCD Risk Faktörü Birliği'nin 'Yetişkin İnsanda Boy Uzunluğu Trendlerinin 100 Yılı' adlı araştırması, bir ülkede, belirli bir zamanda, bireylerin boy ortalamalarının ne olduğunu ve 100 yıl içinde bu rakamların nasıl değiştiğini ortaya çıkarmayı hedefliyor. XX. yüzyılın sonunda, en uzun erkekler [ortalama 183 cm. boy uzunluğuyla] Hollanda'da doğdu. En kısa kadınlar ise [ortalama 140 cm. boy uzunluğuyla] Guatemala'da doğdu. 1896'da en kısa ve en uzun boylu memleketlerin arasındaki fark (hem kadın, hem erkekte) 20 cm. olarak kaydedildi. Bu, yeterli beslenme ve hastalıklara yatkınlık bakımlarından çok büyük farklar anlamına geliyordu. Son 100 yılda boy uzunluklarının nasıl değiştiği de ülkeden ülkeye farklılık gösterdi. 1996 yılında doğan İran'lı erkekler, 1896'da doğanlara göre 17 cm., Güney Kore'li kadınlar 20 cm. kadar uzundu. Güney Asya ve Afrika gibi ülkelerde, bireyler, 100 yıl önce olduklarından pek farklı bir boy uzunluğunda değiller ve hatta bazı ülkelerde, bireyler, 50 yıl önce olduklarından daha kısalar. Araştırma, boy uzunluğunun farklı ülkelerde farklı miktarlarda değişmesinin nedenini anlamayı ve bu bilgiyi beslenme ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için kullanmayı hedefliyor. Bunun yanı sıra, boy uzamasının daha iyi bir sağlık ve daha uzun ömür anlamına geldiği bilgisinin yaygınlaşması da amaçlanıyor. )
( )
- BOY :/yerine OĞLAN
- BOYA-BADANA
- BOYA ile/ve/||/<>/> APRE[Fr. < APPRÊT]
( ... İLE/VE/||/<>/> Kumaşın cilâlanması, perdahlanması. | Dokumacılıkta, boyacılıkta cilâ olarak kullanılan nesne. )
- BOYA ile/>< ASETON[Fr. < ACÉTONE] ile/><
( ... İLE/>< Birçok organik nesneyi eritmekte kullanılan uçucu, kolayca alev alır, eter kokusunda bir sıvı. )
- BOYA ile/değil/yerine KINA[Ar. < HİNNÂ]
( ... İLE Kına ağacının kurutulmuş yapraklarından elde edilen, saç ve elleri boyamakta kullanılan toz. )
- BOYA ile KIZILKÖK
( ... İLE Kök boyası. )
- BOYA ile KOK BOYASI/KIRMIZISI/ALİZARİN[Fr. < ALIZARINE]
( ... İLE Kökboyasının köklerinden elde edilen kırmızımsı sarı bir boya, kök kırmızısı. )
- BOYA ile OMBRA[İt.]
( ... İLE Doğrama işlerini, kahverengiye boyamakta kullanılan toprak boya. )
- BOYA ile SUBOYASI
( ... İLE Su ile eriyebilen ağaç boyası. )
- BOYA ile TOPRAK BOYA
( Renk vermek, dış etkilerden korumak için eşyanın üzerine sürülen ya da içine katılan renkli nesne. | Resim yapmak için kullanılan kuru, sulu ya da yağlı boya. | Aldatıcı görünüş. | Yazmak için kullanılan mürekkep. İLE İçinde demir oksidi bulunan renk, kiremit kırmızısı. | Minerallerden elde edilen boyar nesne. )
- BOYA/SI ile/ve/<> RENK/RENGİ
- BOY/BACAK BOYU ile/ve/||/<>/> BİSİKLET KADRO SEÇİMİ
( )
- BOYFRIEND :/yerine ERKEK ARKADAŞ
- BOYIN =/> BOYUN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İnsanın ya da başka bir canlının boynu. )
- BOYKOT ile/ve/<> ZARAR ETTİREREK KARŞILIK VERME
- BOYLAM DEĞERLENDİRMEDE:
HADLEY SEKSTANTI ve/||/<> H-4 KRONOMETRESİ ve/||/<> TELESKOP
- Böyle! de DİNLE!!!
- Böyle! de, SUS!!!
- [BÖYLE/ŞÖYLE/ÖYLE]
"HİSSEDİYORUM" değil (")SEZİYORUM(")
- BÖYLE ve/||/<>/> BU DA VAR
ve/||/<>/>
GİBİ ve/||/<>/> OLABİLİR ve/||/<>/> DEĞİL ve/||/<>/> BİLE DEĞİL
( VARLIK - YOKLUK
[ l - O ]
Herhangi bir şeyden bahsedebilmemizin olanaklılığı ve/ya da tüm koşulları, ancak, varoluşla ve varolanların bilgisi ile başlar/başlatılabilir. Herhangi bir verinin de bir değer ya da nitelikli bilgi olabilmesi için varoluş kaynağına ve
ilkesine yönelmiş olma zorunluluğu söz konusudur. Varoluştan bağımsız bir bilgi de söz konusu değildir.
Varolan/bilimi[ontoloji] olmadan, bilgi/bilim[epistemoloji] olmaz!
Varolanların değerinin bilinmesi ve anımsanması ise ancak o durumun, olanağın, nesnenin ya da kişinin kaybında ve/ya da yokluğunda söz konusudur. Fakat yaşamımızdaki, gövdemizdeki ve zihnimizdeki varolanların değerini bilmek içinse sahip olduklarımızın ya da ötelediğimiz ilişkilerin kaybını beklememiz gerekmemektedir.
"El duası olmadan, dil duası olmayacağını" anlayarak ve anımsayarak, bir şeylerin yaşanmasında ya da sahip olunmasında, kaygı duymanın anlamsızlığını da fark etmemizi, zamanında, araç ve olanaklarımız yerindeyken harekete geçmemiz sağlar.
İnsanın, kendini tanıma, gelişme ve gerçekleştirme sürecinde, aile, çevre, okul aracılığıyla edindiği eğitim ve öğrenim aşamaları bulunmaktadır. Bu süreçteki tüm bilgi, kayıt ve deneyimlerimizi, ekmek/sandöviç arası malzemesine benzetip, tüm bu süreç boyunca, bu malzemenin, yani bilgi ve deneyimlerimizin etrafında olmazsa olmazlarımız bulunmaktadır.
Bu olmazsa olmazlarımızın, kullanılagelenleri olarak en değerli ve öncelikli olanı, Sağlık ve Özgürlük'tür. İkinci sırada, Zaman ve Enerji'mizdir. Üçüncü sırada da, Bilgi ve Farkındalık'tır.
Uygulanagelenleri olarak, en değerli ve öncelikli olanı, Doğa ve Doğallık, ikinci sırada, Uyum ve Bütünlük'tür. Üçüncü sırada da, Gelişim ve Değişim'dir.
Bunların hepsinin temelinde, kaynağında, kökeninde ise
KOŞULSUZ SAYGI ve SEVGİ
bulunmaktadır.
Büyük çoğunluk için yaşamın tamamı, bu dönemle sınırlı kalmış, bilgi ve (b)ilim süreci olarak, az ya da çok bilgi, kayıt, yorum ve deneyimle tamamlanmış ya da tamamlanacak olmasının yanı sıra, bu süreci aşmak isteyenler için bir sonraki ve üst aşaması/dönemi olan, (d)olgun insan olma ve kendini gerçekleştirmek üzere, bilgelik(irfan/hikmet) ile sürdürme bilincine ve dönemine girilir.
Bilgi ve bilim bilinci ve dönemi, dört şeyi bilme süreci içinde devam eder. Bir şeyin, içini ve dışını, öncesini ve sonrasını [zâhir, bâtın, evvel, âhir] bilmekle tanımlanır. Bilgelik dönemi ise bu dörde ek olarak, iki şeyi daha bilmekle, bilinen her bir şeyin, zaman ve zeminini bilmekle ve İlm-i Siyâset ile gerçekleşir.
[ İlim ile İrfan arasındaki FaRkLaR için...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/7688 ]
Bu, dönemsel deneyimlerin ve donanımların temelinde, içinde ve/ya da dışında, paralelinde, ötesinde düşünülmeye ve yaşanmaya çalışıldığında ise ortada, ancak tek bir bilgi ve bilinç söz konusudur. VAR(OLAN) Bilinci ve Deneyimi.
Varolan[mevcud] bilinci, iki ve dört kavramdan oluşan düşünce, bakış, algılama, yorumlama, değerlendirme sürecinde bulunarak, bilinç ve yoğunlaşma isteğine göre değişmek üzere belirlenen ilk iki [Böyle ve Bu da var] ve sonraki dört sözcük/kavram [... gibi. | ... olabilir. | ... değil. | ... bile değil.] aracılığıyla, yaklaşık 3 ilâ 6'şar aylık sürede ve süreçte gerçekleşebileşecek işler kadar, ayrı ayrı çalışılarak gerçekleşebilir.
Zihnin, bu bilince alışması ve yeniden yapılandırılması için 3 ilâ 6 boyunca, gördüğümüz tüm nesnelere ve kişilere, tüm olaylara; duyduğumuz, bildiğimiz ve düşündüğümüz tüm olgu ve kavramlara, sadece, "Böyle" gözlüğü takılarak, Böyle'nin yanına, önüne, ardına, başka hiçbir düşünce, bilgi, sözcük yanaştırılmadan düşünülmesi ve çalışılması gerekmektedir. Çalışılan "Böyle" sözcüğü ve döneminden sonra, yine herşeye, sadece, "Bu da var" gözlüğü takılarak bakılması, düşünülmesi ve çalışılması gerekmektedir.
Bu çalışmalar sonrasında ise dört kavrama daha geçilebilecektir. Öncelikle, gördüğümüz, duyduğumuz, bildiğimiz ve düşündüğümüz her bir şey, kişi, durum, süreç, imge, simge, kavram ya da ad/etiketin yanına, sadece, "... gibi." gözlüğü takılarak çalışılması gerekecektir. Sonrasında ise yine aynı koşullar ve süreyle, "... olabilir." gözlüğü takılarak çalışılması gerekecektir. Bu iki sözcükten sonra yine aynı koşullar ve süreyle fakat daha farklı bir zihin oluşturabilecek olan değilleme sürecinde, herşeyin yanına/sonuna "... değil." gözlüğü takılarak bakılacaktır. Bu sürecin dengelenmesi içinse dördüncü kavram olan "... bile değil." gözlüğü takılarak çalışılacaktır.
Varoluş bilincinin kapsayıcılığının yanı sıra, yetersizliği ya da sınırlılığı da söz konusudur. İşleyişi, "ya, ya da" "0 l" "mantığı/algısı" ya da "Newton Fiziği" ile düşünülebilen varoluş bilinci, doğa, fizik, matematik ve laboratuvarda geçerlidir.
OLuş bilincinde ise bir şeyin, ne ve ne kadar olduğundan çok ve ötesinde, şu/bu/o koşulda/biçimde olabilmesinin yanı sıra, hem belirli bir koşul, zaman ve zeminde olmakla birlikte, hem de belirli bir koşul, zaman ve zeminde olmayarak, ne belirli, ne de belirsiz bir koşul, zaman ve zeminde de bulunmadığı bilgisi ile "hem, hem de | ne, ne de" "mantığı/algısı" ya da "Kuvantum Mekaniği" ile tanımlanmaktadır. Bu bilinçte, sadece, "OLmak, OLan ya da OLuş" söz konusudur.
Tüm varoluşun, insanın, bilincin, süreçlerin ve sonuçların, herşeyin karşısında, Yokluk [O] alanı ve durumu söz konusudur. Dolayısıyla, herşeyin başında ve sonunda, yokluğu düşünmek, yok olmayı, bulun(a)mamayı, göz önünde tutmak durumundayızdır. Fakat bu bilgi ve bilinçle de bunu bilmenin ötesine geçmek zorunda olduğumuzdan dolayı, yokluğu da hem bilip, hem gözardı edebilecek kadarıyla "yok etmek", ne tek bilgi, ne de tüm bilgi ya da gerçeklik olarak kabul etmek isabetli olmayacağından dolayı, yok'un, yokluk ile ilişkisini, kendiyle sağlayamayacağımızdan dolayı da burada, elimizde kalan ve kullanılabilecek tek bilgi, "bile değil" kavramı ve sözcüğüdür. "Bile değil" bile olsa, onu kullanıyor olmak da bir varoluş alanı ve durumu oluşturacağından dolayı, "bile değil"i de "bile değil" ile devam ettirmek, bunları da yine ancak tekrar "bile değil" ile devam ettirmek ve sonsuza kadar, azalarak ve küçülerek, yok olarak gidebilecek tek kavram olan "bile değil", devam ettirilerek ve doğada, durabilerek; insanda ise susabilerek, tüm "süreç ve sonuç", "algı", "yorum", "kavramsallık", "ilkesellik", "evrensellik", "birlik" ve "bütünlük" deneyimlenir.
[Durmayabilmek ve susmayabilmek ise hâlâ insana özgülüğüyle ve ayrıcalığıyla, düşündüğünü düşünebilen, kuvantumsal ve sabit olmayan bir bilinç olmasından dolayı, insanın, zihninde, dilinde ve elinde olmaya, kısır döngü ya da nereye doğru ilerlediği bilinemeyecek eliptik bir döngü şeklinde devam eder durur.]
YOK(LUK)
[ xOx ] [ bile değil ]>[ bile değil ]>[ bile değil ] >[ bile değil ] >[ bile değil ]>[ bile değil ] ~ ]
^
|
|
OL(UŞ)[ hem O[yok] l[var] , hem de l[var] O[yok] ve ne O[yok] , ne de l[var] "mantığı/algısı" ]
( Şu/bu/o, şöyle/böyle/öyle, şu/bu/o kadar, şu/bu/o zamanda, zeminde, koşulda/biçimde, sınırlan(dır)madan ve çerçevelen(dir)meden,
herhangi bir şey(le) olmadan ve olmayan!
Sadece OLMAK, OLAN ya da OLUŞ! )
^
|
|
VAR(OLAN)
[ ya O ya da l "mantığı/algısı"]
[- BÖYLE | BU DA VAR ]
||/>
[ ... GİBİ >
... OLABİLİR >
... DEĞİL >
... BİLE DEĞİL ]
------------------------------------------------
(D)OLGUN/KÂMİL İNSAN
S~ KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ~S
[OLGUNLUK/KEMÂL]
--------------------------------------
^
|
|
İNSAN
| KENDİNİ TANIMA SÜRECİ |
(GELİŞİM)
-------------------------------------
[OLMAZSA OLMAZLAR]
[Kullanılagelenler]
1.) SAĞLIKÖZGÜRLÜK
2.) ZAMAN ve ENERJİ
3.) BİLGİ ve FARKINDALIK
----------------------------------
| TÜM BİLGİ ve DENEYİMLER |
----------------------------------
[Uygulanagelenler]
1.) DOĞA ve DOĞALLIK
2.) UYUM ve BÜTÜNLÜK
3.) GELİŞİM ve DEĞİŞİM
-------------------------------------------------
|KOŞULSUZ SAYGI ve SEVGİ|
-------------------------------------------------
)
( Sigorta Sözcükler/Kavramlar İLE/VE/||/<>/> Varoluşsal Sözcükler/Kavramlar )
- BÖYLE/Sİ ile/ve/değil BU KADAR/I
( [not] LIKE THIS vs./and/but THIS MUCH )
- BÖYLECE ile BÖYLELİKLE
( Tam böyle, bu biçimde. | Sonunda, böylelikle. İLE Bu yolda yürüyerek, sonunda. )
- BOYLU BOYUNCA (UZANMAK/YATMAK)
- BOYLU BOYUNCA ile SERE SERPE
- BOYMUL =/> BOYUN LEKESİ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Boynunda beyaz bir leke olan at, koyun ya da herhangi bir hayvan. )
- BOYNA ile BOYUNA
( Sandalı, kıçtan yürüten kısa kürek. İLE Ene dik olarak, boyunca, uzunlamasına. | Ara vermeden, durmaksızın. )
- BOYNAK/BOYNAQ =/> BOYNAK/BOYNAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dağdaki dar bir geçit. İLE Kertenkele. )
- BOYNUZ ile/ve/yerine IŞIK
( KARN )
- BOYNUZLU ENGEREK ile ARAP BOYNUZLU ENGEREK
( )
( ... cum CERASTES GASPERETTII )
- BOYNUZU OLAN TEK GEYİK
( REN GEYİĞİ )
- BOYOTU
( Baklagillerden, çiçekleri mavi, sarı ya da beyaz renkli, kurutulan tohumları çemen yapımında kullanılan bir bitki. [Lat. TRIGONELLA FAENUGRAECUM] )
- BOY-POS
- BOYUN BÜKTÜRMEK değil/yerine BOYUN BÜKMEK
- BOYUN EĞMEK ile BAŞ KESMEK
- BOYUN EĞMEK ile/ve BELİRLENMEK
- BOYUN EĞMEK ile/değil DAYANÇ/SABIR ETMEK
( İNHİNA: Eğrilme, bükülme. | Baş eğme. )
( [not] TO SUBMIT vs./but PATIENCE )
- BOYUN EĞMEK ile/ve/||/<> DONUP KALMAK
- BOYUN EĞMEK ile TESLİMİYET
- BOYUN EĞMEK ile TESLİMİYET
- BOYUN OMURLARI ile/ve/<> SIRT OMURLARI ile/ve/<> BEL OMURLARI
( TORTİKOLİS: Eğri boyunlu olma durumu. )
( TAHADDÜB[Ar. < HADEB]: Kamburlaşma, dışarı doğru çıkıntı oluşması. )
- BOYUN ile BOĞAZ
( GERDÂN/GERDEN: Dönücü, dönen. | Gövdenin baş ile omuzlar arasındaki bölümü. | Şişmanlarda, çenenin altındaki tombulluk.] ile GÜLÛ )
( UNK[çoğ. A'NÂK] ile HULKÛM[çoğ. HALÂKÎM] )
- BOYUN ile/ve/<> OYUN
( Boyun kırılırsa, "Bu OYUN" biter. )
- BOYUNA ile BOYUNCA
( Ene dik olarak, boyunca, uzunlamasına. | Ara vermeden, durmaksızın. İLE Boyu ya da uzunluğu kadar. | Sürdüğü zaman kadar, süresince. )
- BOYUNBAĞI ile BOYUNLUK
( Gömlek yakasının altından geçirilip süs olarak bağlanan, uzun, kumaş parçası. Kravat. İLE Boyuna sarılan şey, boyun sargısı. )
- ... BOYUNCA ile ... SÜRESİNCE
- BOYUNCUK, STİLUS = İBRE = STYLE
- BOYUNDURUK ile/ve/||/<> CENDERE
- BOYUT" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAĞLAM
- BOYUT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİŞKEN
- BOYUT ile/ve/<> DERİNLİK
- BOYUT ile/ve EVREN
( DIMENSION vs. UNIVERSE )
- BOYUT ile/ve KESİRLİ BOYUT
- BOYUT ile/ve/değil ÖLÇÜ/EBAT
( [not] DIMENSION vs./and/but SIZE )
- BOYUT ile/ve SOYUT
( DIMENSION vs./and ABSTRACT )
( PARİMANA ile/ve DHYANA, CH'AN[Çince], ZEN[Jap.] )
- BOZ =/> AÇIK TOPRAK RENGİ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BÖZ = BEZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BOZAYI ile GÖÇ EDEN BOZAYI
( ... İLE Sonbaharda göç eden, dünyadaki tek bozayıdır.[Artvin'den, kış uykusuna yattıkları bölge olan Sarıkamış'a] )
- BOZAYI ile KARAAYI
( Siyah renkte olabilirler. İLE Bozayı renginde olabilirler. )
( Burun buruna gelinirse ölü taklidi yapılarak kandırılabilirler. İLE Bir biçimde kaçmak gerekir. [Ölü taklidi yapılsa bile yemeğe kalkarlar.] )
( Ayıların gebelik süreleri 180-187 gündür. [Dişil ayılar uykularında doğurabilirler.] )
( Ayıların, uyuşukluk[kış uykusu] süreleri 7 aydır. [Bu süre içinde yemek yemez, su içmez, boşaltım işlemlerini gerçekleştirmezler.] [Gövdelerindeki üreyi proteine çevirir, kloaklarını, dışkı, kıl ve kuru ottan oluşan bir karışımla tıkarlar.] )
( Dişilleri 225 kg.'ya kadar, erilleri 500 kg.'ya kadar ulaşırlar. Dört ayak üstündeki boyları 1.5 metre iken iki ayak üstünde, 3 metreye kadar ulaşırlar. İLE ... )
( Eskiden daha geniş alanlarda yaygınlarken günümüzde[2012], ancak Alaska ve Kanada'da, 15.000 civarında kalmışlardır. İLE ... )
( Tırnakları 10 cm.dir. İLE ... )
( GRIZZLY/BROWN BEAR vs. BLACK BEAR )
( URSUS ARCTOS HORRIBILIS cum URSUS AMERICANUS )
( EL OSO )
- BOZAYI ile SURİYE BOZAYISI
- BOZDOĞAN[< BOZULGAN] / VALENS KEMERİ
( 800 m. [bugün] < 1200 m. )
- BOZDOĞAN[< BOZULGAN] ile BOZDOĞAN
( Bozdoğan/Valens Su Kemeri. İLE Bir doğan türü. | Yeniçeriler tarafından kullanılan ve atların eyerlerinde asılı duran altı toplu gürz. )
( ... cum FALCO AESALON )
- BOZKIR/STEP[İng.,Fr.,Alm. < STEPPE] ile Bozkır
( Kurakçıl otsu bitkilerden oluşan, sıcak ve ılıman iklimlerdeki ağaçsız doğal alan. | Soğuk kış ve kurak yaz mevsiminin görüldüğü, bitki örtüsünün kısa, boz renkli olduğu, genellikle kurakçıl otsuların yer aldığı ağaçsız geniş alan. İLE Konya iline bağlı ilçelerden biri. )
- BOZKURT ile/değil GÖKKURT
- BOZMA ile/ve/<>/değil ÇARPITMA
( TAHRİF ile/ve/<>/değil ... )
- BOZMA değil/yerine/>< DÜZELTME
( İFSÂD[< FESÂD] değil/yerine/>< ISLAH[< SULH] )
- BOZMA değil/yerine/= ÖZÜLDEN
- BOZMADAN ile/ve/değil/yerine/<> KORUYARAK
- BOZMAK ile DEĞİŞTİRMEK
( Tahrife, tarif gerekmez. )
- BOZMAK ile/değil GENİŞLETMEK
- BOZMAK ile/değil KORUMAK
- BOZMAK ile ÜZMEK
- BOZ/MALAZ ile/ve BOR/BORAK
( Sürülmemiş toprak. İLE/VE Ekilmemiş/işlenmemiş toprak. )
- BOZOKLAR ile/ve ÜÇOKLAR
- BOZON/LAR ile/ve/||/<> FERMİYON/LAR
( Tam spinli. İLE/VE/||/<> Yarım spinli. )
( İşlenebilir, içine girilebilir/nüfûz edilebilir. İLE/VE/||/<> İşlenemez, içine girilemez/nüfûz edilemez. )
( Birleşerek. İLE/VE/||/<> Dışlayıcı. )
( Glüyon.[kuvvet/alan] İLE/VE/||/<> Elektron. )
( Sürekli nicelik. İLE/VE/||/<> Süreksiz nicelik. )
( Özdeşmiş gibi davranma. İLE/VE/||/<> Özdeş değilmiş gibi davranma. )
( Korunum ilkelerinin yazım olanaksızlığı. İLE/VE/||/<> Korunum ilkelerinin yazım olanaklılığı. )
( Güç taşıyıcı parçacıklar [fotonlar]. İLE/VE/||/<> Nesneyi oluşturan parçacıklar. [elektronlar, protonlar] )
- BOZUK PLAK (GİBİ) ile/ve/||/<> TEMCİT PİLAVI (GİBİ)
- BOZUK ile BOZUK[< BÜZÜRG]
( Bozulmuş olan. | Görevini yapamaz, işlemez duruma gelmiş. | Kızgın, sıkıntılı. İLE Türk halk müziğinde kullanılan, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük, dokuz telli bir saz. )
- BOZUK ile ÇÜRÜK
( GONE BAD vs. ROTTEN/DECAYED )
- BOZUK ile SORUNLU
- BOZUK/BOZUQ =/> HARABE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BOZUKLUK ile/ve/değil HASTALIK
( Zihinsel/psikolojik. İLE/VE/DEĞİL Gövdesel/somatik. )
( Mekanikte. İLE/VE/DEĞİL Organikte. )
( Nedeni bilinmiyorsa. İLE/VE/DEĞİL Nedeni biliniyorsa. )
( Hastalanmamak en büyük hastalıktır. )
( Uzun sürmeyen hastalıkların değerini bilmek gerek. )
- BOZUKLUK ile/ve/ya da/||/<> İŞLEVSİZLİK
- BOZUKLUK ile/ve/değil/||/<>/< RAHATSIZLIK
- BOZULMA/TAGAYYÜR[Ar. < GAYR] ile/ve/değil ÇÜRÜME
- BOZULMA ile/ve/||/<>/> ÇÜRÜME ile/ve/||/<>/> ÇÖZÜLME ile/ve/||/<>/> PARÇALANMA ile/ve/||/<>/> DAĞILMA
- BOZULMA" ile/ve/değil/> GELİŞİM ile/ve/değil/> DEĞİŞİM
- BOZULMA ile/değil SAPMA
- BOZULMA ile/değil TAKILMA
- BOZULMA ile YOZLAŞMA
( TO PERISH vs. TO DEGENERATE )
- BOZUNTU
( Taklitte kalan. )
- BP/BLOOD PRESSURE değil/yerine/= KAN BASINCI
- BPM/BEAT PER MINUTE değil/yerine/= DAKİKA VURU SAYISI (KALP)
- BRACCIA:
1 m. = 1.64 Braccia
- BRACHISTOCHRONE EĞRİSİNDE:
EN KISA YOL ile/ve/değil/||/<>/< EN KISA ZAMAN
- BRACHY- ile/||/<> BREVİ-
( Kısa. İLE/||/<> Kısa. )
- BRADİ- değil/yerine/= BRAKİ-
( Yavaş[lama]. İLE Kısa. )
- BRADİKARDİ ile/||/<> BRADİKİNEZİ
( Yavaş kalp atımı/vuru. İLE/||/<> Yavaş devinim. )
- BRADİKARDİ ile BRADİPNE
( Kalp atım hızının yavaşlaması. İLE Solunum hızının yavaşlaması. )
- BRADİKARDİ ile/||/<> TAŞİKARDİ
( Kalp atış hızının normalden düşük olması. İLE/||/<> Kalp atış hızının normalden yüksek olması. )
- BRADIPUS ile/ve AĞUSTOS BÖCEĞİ/ORAKBÖCEĞİ
( En yavaş hayvan. İLE/VE 17 yıl toprak altında ağaç kökleriyle beslenerek yaşarlar. Havanın 17 ºC olduğu günün gecesi çiftleşmek üzere dışarı/yüzeye çıkarlar. 2 günde ağaçların tepesine ulaşmaya çalışırlar. Büyük bir çoğunluğu iki hafta içinde ölür. [Orman zemini için büyük bir azot kaynağıdır.] )
( ... İLE Yeraltındaki geçirdikleri süre boyunca kendi dışkılarını kullanarak, sellerden korunmalarını sağlayacak su geçirmez hücreler inşa ederler. [Buna karşın yumurtaların %98'i, çatlama zamanı gelmeden telef olur.] )
( ... İLE Amerika'nın doğusunda yaşarlar. )
( ... İLE Sadece erilleri, sıcak yaz gecelerinde "şarkı" söyler. [Bazı türlerde ses şiddeti 120 desibele kadar çıkabilir. Sesleri 2 km. öteden duyulabilir.] )
( ... İLE "Topraktan çıkarak hayat bulma" betimlemesi nedeniyle birçok kültürde yeniden doğuşu ve ölümsüzlüğü ifade eder. [Taoculuk'ta, ruhu (TSIEN) simgeler.] )
( [kökeni/etimolojisi] ... ile MAGICICADAS[< MAGOS: Sihirbaz] [Yıllık yaşam döngülerini bir asal sayıya denk getirdiklerinden dolayı bu adla betimlendirilmişlerdir.] )
( ... ile AVUSTRALYA'DA BULUNANLAR: AĞUSTOS BÖCEĞİ ve AVUSTRALYA AĞUSTOS BÖCEĞİ ve ÇİZGİLİ AĞUSTOS BÖCEĞİ ve TÜYLÜ AĞUSTOS BÖCEĞİ ve İDRAR KESELİ AĞUSTOS BÖCEĞİ )
( ... vs. CRICKET )
- BRADIPUS ile KAPLUMBAĞA
( Kaplumbağadan da yavaş hareket eder. İLE ... )
- BRADIPUS/TEMBEL HAYVAN ile KOALA
( Çok/en yavaş hareket eden hayvan. İLE Sakin hayvan. )
( ile
)
( Tembel hayvan, suda, su üstünde/karada/ağaçta olduğu kadar yavaş değildir. İLE ... )
- BRAGG KLEEMAN KURALI/YASASI ile BRAGG PIERCE YASASI
( bkz. 36819 İLE Bir öğenin X ışınları için atomik soğurma katsayısı, öğenin atom numarası ve X ışınlarının dalga boyuna bağlıdır. )
- BRAGG (KLEEMAN):
KURALI ile/ve/||/<> YASASI/DENKLEMİ ile/ve/||/<> KIRINIMI/YANSIMASI
( Bir öğenin alfa tanecikleri için durdurma gücünün atom ağırlığının kareköküyle ters orantılı olduğunu ifade eden deneysel kural. İLE/VE/||/<> Bir kristal düzlemine çarptığında, farklı düzlemlerden yansıyan, yüksek şiddetli paralel X ışınları demetleri arasındaki yapısal girişim, yol uzunluğundaki fark dalga boyunun tam katlarına eşit olduğu zaman 2d.sin0 = n.λ [Bragg denklemi] ile oluşur. Burada, d; kristal düzlemleri arasındaki mesafe, 0, ışın demetinin gelme ve yansıma açısı [Bragg açısı], λ, X ışınlarının dalga boyu ve n; bir tam sayıdır. Bu, Bravais Yasası olarak da bilir.
[Ek: Bragg, ilk çalışmayı X ışınlarıyla yaptığından dolayı, tanımda sadece X ışınlarından bahsedilmesine karşın, tüm elektromanyetik ışın, yüklü tanecikler ve nötronlarla da aynı desenler oluşmaktadır.] İLE/VE/||/<> Bir kristal atomlarından tüm elektromanyetik ışınlar, yüklü tanecikler ve nötronların sadece Bragg açısında yapısal girişim oluşturduğu saçılma ya da kırınım. )
- BRAHMA
( Hindu üçlü birliğinin (teslis) tanrılarından biri. ( Brahma, yaratıcı; Vishnu, koruyucu; Shiva, helâk edici. )
- BRAHMA VİHARA
- BRAHMACHARYA
( Perhizkârlık, bekâr olarak din öğrenciliği. Brahmacharyaen geniş anlamıyla, sadece eşeysel zevkler değil, tüm duyusal zevkler için arzu beslememeyi öngörür. - Brahman
Mutlak, Nihai Gerçek; onun karakteristikleri, mutlak varlık(sat), mutlak bilinç(chit) ve mutlak mutluluk(ananda)'dır. Sankaracharya'ya göre Mutlak'ın beş farklı aşaması vardır. )
( Hiranyagarbha, Kozmik Varlık; | İshvara, bir Avatar(Haberci, Peygamber) şeklindeki kişisel tanrı | Jiva, bireysel ruh; | Prakriti, fani Doğa | Shakti, yaratıcı güç. )
- BRAHMAN:
SAT ve/||/<> TİYA
( Belirginlik. VE/||/<> Belirsizlik. )
- BRAHMANIRVANA
( En üst varlığın içinde erimek, yok olmak. (Tasavvuf'taki karşılığı "Fenafillah" olabilir.) )
- BRAHMANLAR
( Keşişler ve din adamları. Tenleri beyazdır. )
- BRAHMANLAR ile/ve KŞATRİYALAR ile/ve VAYSYALAR ile/ve SUDRALAR ile/ve PARYALAR/DALİTLER
( Brahma'nın ağzından yaratılmış rahipler sınıfı. İLE/VE Brahma'nın kolundan yaratılmış soylular ve savaşanlar sınıfı. Krallar, savaşçılar ve soylular. [Tenleri kırmızımsıdır.] İLE/VE Brahma'nın kalçasından yaratılmış çiftçi ve tüccar sınıfı. İLE/VE Brahma'nın kalçasından yaratılmış hizmetkâr ve işçi sınıfı. İLE/VE Bu dört sınıf dışında kalanlar. )
- BRAHMASMI
( Ben En Yüce'yim "Ben-im"(asmi) varoluşun saf farkındalığını temsil eder~bu nedenle, saf bilincin ya da Purusha'nın ifadesidir. Saf bilinç madde ile haşır neşir olduğunda saf "Ben-im", "Ben buyum, Ben şuyum"a dönüşür. )
- BRAIN :/yerine BEYİN
- BRAKİTERAPİ değil/yerine/= İÇ IŞIN TEDAVİSİ
- BRAKİTERAPİ ile/||/<> RADYOTERAPİ
( Kanser tedavisinde radyoaktif nesnelerin doğrudan tümör içine yerleştirilmesi ile uygulanan bir yöntem. İLE/||/<> Kanser tedavisinde dışarıdan yüksek enerjili ışınların tümöre yönlendirilmesi ile uygulanan bir yöntem. )
- BRANCH :/yerine DAL
- BRANCHING değil/yerine/= DALLANMA
- BRAND vs. MAKE
- BRAND :/yerine MARKA
- ŞUBE[Ar.]/BRANŞ[Fr. < BRANCHE] değil/yerine/= DAL/KOL/DALKOL
- [İt.] BRAVO ile/ve/||/<> BRAVA
( [başarıda/beğenide/değerlendirmede] Erkeklere söylenilen. İLE/VE/||/<> Kadınlara söylenilen. )
- BREAD :/yerine EKMEK
- BREAK vs. BRAKE
( Ara (vermek). İLE Fren (yapmak). )
- BREAK :/yerine KIRMAK
- BREAKFAST :/yerine KAHVALTI
- BREAKTHROUGH ile BREATH-HOLD/İNG
( Araya giren. İLE Soluk tutmalı. )
- BREAST :/yerine GÖĞÜS
- BREATH vs. BREATHE
- BREATH :/yerine NEFES
- BREATHE :/yerine NEFES ALMAK
- BREED vs. FEED
- BREMEN MAVİSİ ile BREMEN YEŞİLİ
( Mavi bakır karbona verilen ad. İLE Bazik maddelerin bakır sülfatla etkileşmesinden ya da bakırın havalandırılmasıyla elde edilen yeşil renkli pigment. )
- BRENTANO
( SEÇKİNLERİN OKUDUĞU FİLOZOF )
- BREZİLYA
( PAU BRASILIS adlı ağaçtan. [Portekiz'li ALVAREZ CABROL tarafından, 22 Nisan 1500'de] )
- BREZİLYA RUPİSİ ile HİNDİSTAN RUPİSİ
- BRİÇ[İng. < BRİDGE] değil/yerine/= KÖPRÜ
- BRICK :/yerine TUĞLA
- BRICOLAGE DİLLERİ
( Farklı dilden iki uygarlığın karşılaşması sonucu kendiliğinden doğan diller. )
- BRIDGE :/yerine KÖPRÜ
- BRIEF vs. SHORT
- BRIEF :/yerine KISA
- BRIEFLY :/yerine KISACA
- BRİFİNG değil/yerine/= ÖZETLEM
- BRİFİNG değil/yerine/= ÖZETLEM
- BRIGHT :/yerine PARLAK
- BRILLIANT :/yerine PARLAK (ZEKA)
- BRING :/yerine GETİRMEK
- BRİT değil/yerine/= YAPIŞIKLIK
- BRITISH :/yerine BRİTANYALI
- BROAD :/yerine GENİŞ
- BROKEN OFF vs. SEPARATED
- BROKEN :/yerine KIRIK
- BROKOLİ ile ROMANESKO BROKOLİ
( BROCCOLI vs. ROMANESCO BROCCOLI )
- BROM-/BROMO- ile/||/<> OZO- ile/||/<> SAPR-/SAPRO-
( Kötü koku, bromun varlığı ile ilgili, bromla ilgili. İLE/||/<> Hoşa gitmeyen koku. İLE/||/<> Çürümüş, kokuşmuş, bozuk, bozulmuş. )
- BROMFENOL MAVİSİ ile BROMOTİMOL MAVİSİ
( Formülü, C19H10Br4O5S, asidik şekli sarı, bazik şekli ise mavi olan, pH 3,0-4,6 aralığında kullanılan, suda çözünen, sarı renkli ve katı bir pH belirteci. İLE Formülü, C27H28Br2OS, mol kütlesi 624 g olan, kahverenkli kristal yapıda, pH 6,0-7,6 aralığında kullanılan, asit şeklinin rengi sarı, bazik şekli ise mavi renkli olan bir pH belirteci. )
- BRONŞ ile/||/<> BRONŞEKTAZİ ile/||/<> BRONŞİYEKTAZİ ile/||/<> BRONŞİYOL
( Soluk borucuğu. İLE/VE/|| Soluk borucuğu genişlemesi. İLE/VE/|| Soluk borucuğu genişlemesi. İLE/VE/|| Soluk borucuğu dalı. )
- BRONŞİT ile BRONŞEKTAZİ
( Bronşların yangılanması. İLE Bronşların genişlemesi. )
- BRONŞİT ile/||/<> BRONŞİOLİT
( Bronş yangısı. İLE/||/<> Küçük bronşların yangısı. )
- BRONŞİT ile/||/<> PNÖMONİ
( Bronşların yangılanması, öksürük ve balgam ile ilişkili bir solunum yolu sayrılığı. İLE/||/<> Akciğer dokusunun yangılanması, ateş ve öksürük ile ilişkili bir solunum yolu bulaşı. )
- BRONZ[Fr.] değil/yerine/= TUNÇ/ÇODIN[dvnlgttrk]
( Genellikle %1-10 kalay ve %90-99 bakırdan oluşan bir alaşım. [Günümüzde, kalay içermeyen alaşımlar için de bronz adı kullanılmaktadır. Alüminyum/manganez/berilyum bronzu gibi.] )
- BROTHER :/yerine ERKEK KARDEŞ
- BRÖVE değil/yerine/= UZBELGE
- BROWN :/yerine KAHVERENGİ
- BROWNIAN HAREKETİ:
1926 / 1928
- BRUEGEL ile BOSCH
( [resimde] Normal işlerle uğraşan çok fazla kişi varsa. İLE Yine çok fazla kişi varsa fakat kişiler, çılgınca şeyler yapıyorsa. )
- BRUİT değil/yerine/= UĞULTU
- BRUKSİZM
( Uyku sırasında dişleri sıkmak, gıcırdatmak ve çeneyi kenetlemek. )
- BRUKSİZM ile/||/<> APNE
( Dişlerin istemsizce sıkılması ya da gıcırdatılması. İLE/||/<> Solunumun geçici olarak tamamen durması. )
- BRUKSİZM ile/||/<> TEMPOROMANDİBULAR EKLEM BOZUKLUĞU (TME)
( Dişlerin istemsiz sıkılması ya da gıcırdatılması. İLE/||/<> Çene ekleminde ağrı ve fonksiyon bozukluğu. )
- BRUKSİZM ile/||/<> TİNNİTUS
( Dişlerin istemsizce sıkılması ya da gıcırdatılması. İLE/||/<> Kulakta çınlama ya da uğultu duyulması. )
- BRUKSİZM ile/||/<> TRİSMUS
( Dişlerin istemsiz olarak sıkılması ya da gıcırdatılması. İLE/||/<> Çene kaslarının kasılması ve ağız açmada zorluk. )
- BRÜLÖR[Fr. < BRÛLEUR] değil/yerine/= YAKMAÇ
( Sıvı yakıtı kolayca yanabilecek taneciklere ayırarak püskürten aygıt. )
- BRUNEI ve/<> BANDAR SERI BEGAWAN
( ... VE/<> Brunei'nin başkenti. )
- BRUNEİ ve/<> BANDAR SERİ BEGAWAN
( ... VE/<> Brunei'nin başkenti. )
- BRUNEİ ile/ve/<> BORNEO (ADASI/ÜLKESİ)
( Borneo Adası'nın kuzeybatısında, 5.8 km²'lik bir bölümü olan, dünyanın en zengin ülkesi. İLE/VE/<> 730.000 km² yüzey alanıyla, Grönland ve Yeni Gine'den sonra, dünyanın 3. en büyük adası. [Dünyanın en tenha bölgesi unvanına da sahiptir.] )
( ... İLE/VE/<> Önceleri, Macapahit İmparatorluğu'na ait olan Borneo'ya ulaşan ilk Avrupa'lı, [Portekiz'li] Abreu oldu.[1511]
1526'da Portekiz'liler, 1604'te Hollanda'lılar yerleşmeye başladı.
XIX. yüzyıla kadar, adanın sadece kıyı kesimleri biliniyordu.
1826'da Bancermasin Sultanlığı, Hollanda egemenliğini tanıdı.
Müller ve Schwaner gibi ilk gezginler, adanın iç kesimlerine yöneldiler.
1841'de [İngiliz] James Brook, "Sarawak Racası" olarak Kuching'e yerleşti.
1846'da Labuan Adası, Büyük Britanya'ya bırakıldı. 1888'de, adanın kuzeyi, tümüyle İngiliz denetimine girdi.
Sarawak ve Sabah eyaletleri, 1963 yılında, Malezya'ya bağlandı. )
- BRUSELLOZ ile/||/<> TÜBERKÜLOZ
( Brusella bakterisinin neden olduğu, genellikle hayvandan insana bulaşan bir bulaş. İLE/||/<> Mycobacterium tuberculosis bakterisinin neden olduğu, genellikle akciğerleri etkileyen bir bulaş. )
- BRUSH :/yerine FIRÇA
- BRÜT ÜCRET ile/ve NET ÜCRET
- BRÜT değil/yerine/= KESİNTİSİZ
- BT/COMPUTERIZED/COMPUTED TOMOGRAPHY TOMOGRAPHY | INFORMATION TECHNOLOGY değil/yerine/= BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ | BİLİŞİM TEKNOLOJİSİ
- BU ANLAMDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOLAYISIYLA
- (BU AY DA) GELDİ-ÇATTI
- BU BAĞLAMDA ... ile/ve DOLAYISIYLA
- BU BAKIMDAN ile BİR BAKIMA
- BU ÇERÇEVEDEN ..." değil BU ÇERÇEVEDE / BU PENCEREDEN ...
- Bu da var! de DİNLE!!!
- Bu da var! de, SUS!!!
- BU DA VAR ile/ve/||/<>/> YOK ARTIK
- BU DÜNYADA OLMAK ile/ve/değil/yerine BU DÜNYADAN OLMAMAK
- BU GECE GEL ya da/ne yazık ki/||/<>/> GELİR ECEL
- BU/ŞU/O "HÜKÜM", MUTLAK BUTLÂN İLE MALÛLDÜR ile/ve/||/<> İNSAN, NİSYAN İLE MALÛLDÜR
- Bu kadar konuşmaya gerek yok! demeden KONUŞ!!!
- BU KADAR YETKİLERİN, ... değil BU KADAR YETKİNİN, ...
- BU NEDENLE ile/değil/yerine O BAKIMDAN
- BU NE(DİR)? ile/ve BU NE İŞE YARAR?
( Çocuk sorusu. İLE/VE Yetişkin sorusu. )
( Question of child. VS./AND Question of adult. )
( WHAT (IS) THIS? vs./and WHAT WORTH OF THIS? )
- BU/ŞU/O NE/DİR? ile/ve BU/ŞU/O NE İŞE YARAR?
( Çocukların sorusu. İLE Yetişkinin sorusu. )
( "WHAT (IS) THIS?" vs./and "WHAT WORTH OF THIS?
Children's question. WTIH/AND Adult's question. )
- BU ŞARKIYI BİL(M)İYORUM ile/ve/değil BU ŞARKININ SÖZLERİNİ BİL(M)İYORUM
- BU SEFER DE ... ile ŞİMDİ DE ...
- BU ŞEKİLDE ile/ve BU KOŞULLARDA
- BU YANIYLA ile/ve/değil BU ANLAMIYLA
- BU/ŞU YÜZDEN ile/değil BUNDAN/ŞUNDAN DOLAYI
- BU ile/ve BÖYLE
( THIS vs./and LIKE THIS )
( ZHE ile/ve ... )
- BÛ[Ar.] ile BÛ[Ar.]
( Baba. İLE Koku. )
- BU ile BU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bu. İLE Buğu, buhar. )
- BU ... ile ... (/BU ŞEY ile ŞEY)
( Betimleme/Tasvir/Tasavvur. İLE Kavram. )
- BU ve/||/<> NEYSE
( İşaret edilen/edilecek kişi çok yakınımız olsa bile hiçkimse için, hiçbir zaman, zemin ve koşulda söylenil(e)mez!["Bu" sözcüğü, ancak nesneler için kullanılır!] VE/||/<> Konuşma sırasında, konular, konuşulanlar için söylenil(e)mez! )
- BU ile ŞU ile O
( THIS vs. THAT vs. IT )
- BUALİ ŞELÂLELERİ
( Orta Afrika Cumhuriyeti'nde bulunan, dünyanın en geniş 4. şelâlesi olarak bilinen şelâle. )
- [ne yazık ki]
"BU/BUNA" ile/ve/||/<> "BUNLAR/A"
( Kişilere/topluluklara, hiçbir zaman ve zeminde/koşulda, "bu, bunlar" diye seslenilmez, örnek verilmez! Büyük yanlıştır! Çok ayıptır! )
- BÜC[Fars.] ile BÜCC[Ar.] ile BÜÇ[Ar.]
( Keçi. İLE Kuş yavrusu, palazı. İLE Ağzın iç tarafı, avurt. )
- BUCAK BUCAK (KAÇMAK)
- BUÇGAK/BUÇGAQ ile BUÇGAK/BUÇGAQ ile BUÇGAK/BUÇGAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dünyanın dört yönünden biri.{/YER BUÇGAKI] İLE Köşe ya da benzeri bir şey. İLE Devenin baldır derisi. )
- BUCK :/yerine DOLAR
- BUCKLE vs. SHAKING HANDS
- BU'D[Ar.] ile BÛD[Ar.]
( Uzaklık. | Aralık. | Boyut. İLE Varlık. )
- BUDA
( BUDDHA )
- BUDA DOĞASI
( Sidhartha Gautama, Bo ağacının altında aydınlandığında "Her şeyde ve her bireyde Buda doğasını görmek ne kadar harikulâde" demişti. Zen meditasyonunun amacı kişinin, içindeki Buda doğasını açığa çıkarmasıdır. Zen'de, yaşamın amacı ise insana ve tüm evrene içindeki Buda doğasını gösteren bir biçimde yaşamaktır. Herşeyin içindeki Buda potansiyeli anlamına gelen Tathagatagarbhafirkiyle bağlantılıdır.(Mahayana Budizmi'nde) )
- BUDA = BUTSU[Jap.]
( Bir bilge. | Adı giderek birinin adı olmanın ötesine geçer. Aydınlanmanın simgesine ve adına dönüşür. )
- BUDA = ZÜLKÜF (A.S.)
- BUDA/BUDHA
( Uyanmış olan, aydınlanmış olan. Özel isim olarak kullanıldığında Sidharta Gautama'yı ifade eder. )
- BUDA(BUTSU[Japonca])
( Tam ve aşılmaz aydınlanmaya ulaşmış, evreni gerçek böylesiliğiyle görüp kavramış kişi. Aydınlanmaya ulaşmış bir varolan. Buddhakaya ve Mutlak'ın eş anlamlısı. )
- BUDA-DHARMA[Sansk.] = BUDA-DHAMMA[Palice]
( Aydınlanmış Bilgelik. )
- BUDA-HRYDAYA
( Aydınlanma parıltısı. )
- BUDAK
( NODE )
- BUDALALIK ile/değil/yerine/>< "BUDA'LIK"
- BUDDHA GAYA
( Sakyamuni Buda'nın kutsal Hintinciri Ağacı'nın altında aydınlanmaya ulaştığı yerin adı. )
- BUDDHAKAYA
( Mutlak, Budalık olarak görülen durum. )
- BUDDHİ
( Sezgi, ilim. Zekâ, gerçeğin zihindeki yansıması. Buddhi, zihnin fenomenler dünyasında nesneleri algılamasını sağlayan yetidir. Buddhizihin aracılığıyla fonksiyon yaptığı sürece, saf bilinci bilmek olanaklı değildir. )
- BUDGET :/yerine BÜTÇE
- BUDİZM'DE/Kİ TARİKATLAR:
SARI ile/ve SİYAH ŞAPKALILAR ile/ve KIRMIZI GRUP ile/ve ŞAPKASIZLAR
( Dalay Lama'nın başkanlığındadır. İLE/VE Karmapalar yönetir. İLE/VE ... İLE/VE ... )
- BUDURSÎN = BILDIRCIN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BUDUŞMAK/BUDUŞMAQ ile BUDMAK/BUDMAQ ile BUDUTMAK/BUDUTMAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Nesnenin ikiye ayrılması. İLE Donmak, donarak ölmek. İLE Birinin donarak olmasına neden olmak. )
- BUFFALO ile BİZON
( Bir cins yaban sığırları. )
( Afrika ve Güney Amerika'da yaşarlar. İLE Kuzey Amerika büyük düzlüklerinde yaşarlar. )
( ... İLE Kuzey Amerika'nın en büyük memelisilerdir. [1 ton ağırlığında, 3 metre uzunluğundaki erişkin bir eril bizonun sırt yumrularının arasındaki mesafe, 2 metreyi bulabilmektedir.] )
( ... İLE Ağırlıklarının %40'ını sindirim yolları oluşturur. [Midelerinin dördüncü gözü 300 litrelik kapasiteye sahiptir.] [Bir ağız dolusu otu sindirmeleri 90 saatlerini alır.] )
( ... İLE İnekler gibi geviş getirirler fakat 1/3 oranında daha fazla besin elde ederler. )
( Hörgüçleri, kocaman başları için enerji tasarrufu sağlayan bir manivela işlevi görür. Böylece ağzın sürekli zemine yakın, yemeye hazır biçimde durmasını sağlar. )
( ile
)
( ... İLE XVII. yüzyılda 60 milyon iken, XIX. yüzyılın sonunda sadece birkaç yüze düşmüştür. Sürülerin uzunluğu 80 kilometreye, genişliği 30 kilometreye kadar çıkabiliyordu. [1890'da 635 bizon kalmıştı. Günümüzde ise otlaklarda dolaşan 50.000 bizon vardır.] )
( SYNCERUS CAFFER cum BISON BISON BISON )
- BUGA = SARIG/BÖZ BUGA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hindistan'dan getirilen bir ilaç.[Genellikle sarı ya da kızıl-kahve renktedir.] )
- BUGAKU
( Japon imparatorluk sarayında türemiş danslar. )
- BUĞDAY BİTİ ile BUĞDAY GÜVESİ
( Yarımkanatlılardan, gövdesi yeşil, başı siyah, ekinlere zararlı bir böcek, ekinbiti. İLE Tahıla zarar veren küçük bir kelebek. )
( SITOPHILUS GRANARUS cum TINEA GRANELLA )
- BUĞDAY ve/<> BİSİKLET
( Uygarlığın en temel iki göstergesi. )
( Beyaz )
( ODYSSEUS )
( İlk buğday ya da buğdayın atası olarak kabul edilen buğday, Karacadağ (Urfa)'dandır. )
- BUĞDAY ile/ve/||/<>/> BUĞDAY ÇORBASI / GENDÜME/GENDİME (AŞI)
- BUĞDAY ile GÖCE
( ... İLE Dövülmüş, kabuksuz buğday. Tarhana, bulgur yapmak için kullanılan, kabuğu soyulmuş ve kırılmış buğday. )
- BUĞDAY ile HALFA[Ar. < İbr.]
( ... İLE Buğdaygillerden, lifleri, ip, çuval ve kâğıt yapımında kullanılan bir bitki. )
( ... cum STIPA TENACISSIMA )
- BUĞDAY değil/yerine/= KAPLICA
( ... İLE Taneleri ufak bir tür buğday. )
( ... cum TRITICUM MONOCOCCUM )
- BUĞDAY ile/değil/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA
( Karabuğday (Greçka), adından dolayı, tahıllarla birlikte ele alınıp sınıflandırılmasına karşın, Gramineae[Buğdaygiller] ailesinin içinde değildir. Üçgen şeklindeki tohumları tüketilen, Rusya, Ukrayna, Kuzey ve Doğu Avrupa, Kuzey Amerika, Japonya ve Çin gibi ülke ve bölgelerde üretilen bir bitkidir. Polygonaceae[Kuzukulağıgiller] ailesinin içindedir. )
( ... ile/değil/||/<> GREÇKA )
( [not] WHEAT vs./but/||/<> BUCKWHEAT )
( TRITICUM cum/||/<> FAGOPYRUM )
- BUĞDAY ile KARAKILÇIK BUĞDAYI
( ... İLE Kılçıkları siyah olan, kırmızı ya da beyaz, sert taneli buğday. )
- | BUĞDAY ile KEPEK ile ARPA/CEVDE ile ÇAVDAR | ile YULAF
( Gramineae ailesinin triticeae ve aveneae olmak üzere iki bölümü vardır. Buğday, çavdar ve arpa, triticeae; yulaf ise aveneae bölümündendir. )
( BESEK/BESDEK[Fars.]: Harman yerinde toplanılan buğday ve arpa demeti. )
( | WHEAT vs. BRAN, WHOLE-WHEAT vs. BARLEY vs. RYE | vs. OATS )
( | TRITICUM cum FURFUR/IS cum HORDEUM VULGARE cum SECALE CEREALE | cum AVENA SATIVA )
- BUĞDAY ile KIZILCA
( ... İLE Kızıla çalan bir tür buğday. | Kızıla çalan, az kızıl. | Aşırı derecede, kızıl. )
- BUĞDAY ve/||/>< KÖLÇER
( ... VE/||/>< Tanelere zarar veren bir buğday hastalığı. )
- BUĞDAY ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< "NEFES"
( "Adam olmayı" simgeler. VE/||/<> Nefsi simgeler. )
- BUĞDAYPASI ile BUĞDAYSÜRMESİ
( Pasmantargillerden, asalak bir mantar. | Bu mantarın, buğday ve benzeri bitkilerin yapraklarında oluşturduğu hastalık. İLE Buğday başaklarında oluşan ilkel mantar. | Bu mantarın yol açtığı hastalık. )
( PUCCINIA GRAMINISI cum TILLETIA TRITICI )
- BÜĞELEK
( Sığırları ısıran sinek. )
- BUĞRA/CEMEL/BAÎR/LÖK ile/ve/||/<> MAYA
( Eril deve. | Damızlık deve. İLE/VE/||/<> Dişil deve. )
( ECMÂL[< ECMEL]: Eril develer. )
( LÖK: Yedi yaş üstü deve. [Lök gibi oturmak.] )
- BÜGÜ ile BİLGE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bilge )
- BUĞULU CAM ile BUZLU CAM
- BUGÜN YARIN (HALLETMEK)
- BUGÜNKÜ AKLIM ile/ve/değil/yerine/<>/< DÜNKÜ YAPTIKLARIM
( Bugünkü aklım olsaydı, dünkü yaptıklarımı yapmazdım.
Ama dünkü yaptıklarımı yapmayabilseydim, bugünkü aklım da olmayabilirdi. )
- BUGURDA ile SAÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kıvırcık saç. İLE Saç. )
- BUĞZ[Ar.] ile KERÂHET[Ar.]
- BUHÂR değil/yerine/= BUĞU
- BUHAR ile ÇÜRÜK BUHAR
( ... İLE İşlemlerde, geri dönen su buharı. )
- BUHAR ile İSLİM/İSTİM
( ... İLE Gücünden yararlanmak için elde edilen buhar. )
- BUHARA HALISI ve/<> SÜZANE KİLİMİ
( ... VE/<> Genç kızlar, çeyizleri için üç parça olarak kendileri hazırlamaktadır. )
- BUHARA ve/<> POLYİ KALON
- BUHARÎ'DE:
YUNUNİYE ile
- BUHARLAŞMA ile LÂTİFLEŞME
- BUHARLAŞMA ile/<>/>< SIVINMA
( Sıvı durumdan, buhar ya da gaz durumuna geçmek. İLE/<>/>< Gaz ya da buhar durumundan, sıvı durumuna geçmek. )
- BUHL[Ar.] ile DANN[Ar.]
- BUHT[Ar.] ile BUHT[Ar.]
( İki hörgüçlü deve. İLE Oğul. )
- BÜHTAN ile SÛ-İ ZANN
( Zan bir kafese benzer, biz de bülbüle. O zan kafesi, bizi gül dalına kondurtmaz. )
- BUHTE ile HECÎN
( Çift hörgüçlü deve. İLE Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. )
( Develer hörgüçlerinde su değil, yağ depolar. Suyun depolandığı yer gövdeleridir, özellikle de kan dolaşım sistemleridir. )
( Develer, gövde ağırlıklarının %40'ını kaybedene kadar su kaybından zarar görmezler ve su içmeden 7 gün boyunca yaşayabilirler. İçtiklerinde bir kerede 225 litre kadar içerler. )
( Develer kızdıklarında, deve bakıcısı deveyi sakinleştirmek için ceketini deveye verir. Deve, elbisenin üzerinde tepinir, ısırır, parçalara ayırır. Kızgınlığı geçtiğinde bakıcısı ile tekrar uyum içinde yaşayabilirler. )
( Gebelik süreleri 345-375 gündür. İLE ... )
( Deve, kini simgeler. )
( Develerin gözlerini kuma karşı koruyan tam üç katlı bir göz kapakları vardır. )
( Çok hızlı giden atı, deve geçer. )
( VESÎC[Ar.]: Hızlı yürüyen deve. )
( MENHÛS[Ar.]: Kuyruğunun yanları uyuz olan deve. )
( BAHBAHA[Ar.]: Develerin çıkardığı ses, kükreme. )
( NEHEM[Ar.]: Deve homurtusu. )
( BEVÂNÎ[Ar.]: Deve ayakları. )
( İBLÂN[Ar.]: İki sürü deve. )
( EBÛ EYYÛB: Deve. )
( KUSVÂ/KASVÂ: Hz. Muhammed'i taşıyan deve. )
( ŞİKÂL[Ar.]: Devenin ayağının bağlandığı ip, bukağı, köstek; el ve ayak zinciri. | Devenin palanını bağlayan ip. )
( ile
)
( CEMEL, HUFF, İBİL[çoğ. ÂBÂL] ile MEHRÎ[çoğ. MEHÂRÎ] )
( ŞÜTÜR, ÜŞTÜR ile ...
ŞÜTÜREK: Küçük deve, devecik. | ŞÜTÜR-KÜRRE/ŞÜTÜR-PEÇE: Deve yavrusu. ile ... )
( CAMELUS cum CAMELLUS DROMEDARIUS )
- BUHÛ'[Ar.] ile BUHÛH[Ar.]
( Alçakgönüllülükle hakkını isteme. İLE Ses kısıklığı. )
- BUHÛL[Ar.] ile BUHUR, BUHÛR[Ar.]
( Cimrilik. İLE ... )
- BUHÛR
( TÜTSÜ )
- BUHUR[< BAHR]:
DENİZLER
- BUHUR[Ar. < BAHR] ile BUHÛR[Fars.]
( Denizler. İLE Tütsü. )
- BUHUR[Ar.] = TÜTSÜ
( Dinî törenlerde ya da çevrenin güzel kokmasını sağlamak amacıyla yakılan kokulu nesne. | [argo] İçki. )
- BUILD :/yerine İNŞA ETMEK
- BUILDING :/yerine BİNA
- BUJİN = ÇÖPLEME
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çok parçalı ve koyu yeşil yapraklı otsu bir bitki. )
- BUJİTERİ değil BİJUTERİ
- BÜK ile BÜK[Argu]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Fundalık. İLE Köşe. )
- BÜKÂ'
( AĞLAMA, GÖZYAŞI DÖKME )
- BUK'A[Ar.] ile BUK'A BUK'A[Ar.]
( Yer, toprak, ülke. | Büyük yapı. | Benek, leke. İLE Yer yer, memleket memleket. )
- BUKA/BUQA ile BUKAÇ/BUQAÇ ile BUKAÇ/BUQAÇ ile BUKAGU/BUQAGU ile BUKAK/BUQAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Boğa. İLE Çömlek ya da güğüm.[EŞİÇ BUKAÇ/EŞİÇ BUQAÇ: Tencere-tava.] İLE Bir dağ geçidinin adı. İLE Hırsızlara vurulan pranga. İLE Kursak. )
- BUKALEMUN ile AKDENİZ BUKALEMUNU
- BUKALEMUN ve/||/<> ÇOBANALDATAN KUŞU
( )
( ... cum CAPRIMULGUS EUROPAEUS )
- BUKALEMUN ile CÜCE BUKALEMUN
( ... İLE Güney Afrika'da yaşarlar. )
( ... İLE Gördükleri her dişi ile çiftleşme isteği ve uğraşı içinde olurlar. )
- BUKALEMUN ile LABORT BUKALEMUNU
- BUKALEMUN ile NAMAK(UA) BUKALEMUNU
- BUKALEMUN ile/değil/yerine TRUVA ATI
- BÜKÂ-YI ŞEDÎD ile/değil/yerine BÜKÂ-YI SÜRÛR
( Hüngür hüngür ağlama. İLE/DEĞİL/YERİNE Sevinçten doğan gözyaşı. )
- BÜKE ile/||/<> BÜK
( Yöresi ormanlık yüksek ve çıplak tepe. İLE/||/<> Sık çalılık, fundalık. )
- BÜKEN ile BÜKRİ ile BÜKTEL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Karpuz. İLE Herhangi bir şeyin eğrilmiş, bükülmüş durumu. İLE Orta boylu. )
- BUKET[Fr. < BOUQUETE] değil/yerine/= DEMET
- BUKKAL değil/yerine/= YANAK İÇİ
- BUKLE değil KUPLE[İng. < COUPLE] [bunların yerine ÇİFT/BEYİT]
- BUKLE(T)[Fr.] değil/yerine/= LÜLE[Fars.]
( ... YERİNE Bükülmüş, dürülmüş şey. | Bir akarsu ölçü birimi. | Saç kıvrımı. | Su akan, musluksuz boru. )
- BÜKLÜM BÜKLÜM (OLMAK)
( Eğilmek, katlanmak. )
- BÜKMEK ile BURMAK
- BÜKMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DÖNÜŞTÜRMEK
- BÜKMEK ile/ve/<> DÜRMEK
- BÜKRA[Ar.] ile GADÂT[Ar.] ile MESÂ'[Ar.] ile 'İŞÂ'[Ar.] ile 'ÂSŞİYY[Ar.] ile ASÎL[Ar.]
- BÜKREŞ/BUCHRESTI[< Rom. BUCH:
Neşe.]:
Neşeli yerler.
- BUKÛKET-ÜS-SAYF[Ar.] ile BUKÛKET-ÜŞ-ŞİTÂ'[Ar.]
( Yaz mevsiminin en sıcak zamanı. İLE Kışın en soğuk zamanı[zemherir]. )
- BÜK(ÜL)MEK ile BURK(UL)MAK
- BÜK(ÜL)MEK ile EĞ(İL)MEK
- BÜKÜLÜ ile/ve DÜRÜLÜ
- BÜKÜM/MÜKİM/MÜKİN = KADIN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BULA BULA (...YI [MI] BULMAK[?])
- BULAK/BULAQ ile BULAK/BULAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sırtı geniş at. İLE Bir Türk kavmi. )
- Bulamazsan "71'inci bir neden vardır! diye düşün öyle KONUŞ!!!
- BULAN ile BULAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İri yarı, vahşi bir hayvan.[Kıfçak ülkesinde][Küp gibi içi oyuk, yukarı kalkık bir boynuzu vardır. Kar ya da yağmur burada toplanır. Dişisi diz çöker, erkek de onun boynuzundan su içer. Erkeği de diz çöktüğünde dişisi boynuzundan su içer.] İLE Aradığını ulaşan kişi. )
- BULANIK ANLAM ile BULANIK ANLAMLI
( AMBIGUITY vs. AMBIGUOUS )
- BULANIK DENEYİMDEN BİLGİ ile/ve İMLERDEN VE SÖZCÜKLERDEN BİLGİ
( Birinci türden bilgi. )
( Yanlışın biricik nedenidir. )
( Knowledge of the first kind.
KNOWLEDGE BY FUZZY-EXPERIENCE vs./and KNOWLEDGE BY SIGNS AND WORDS )
( COGNITIO AB EXPERIENTIA VAGA )
- BULANIK MANTIK değil BULANIĞIN MANTIĞI
- BULANIK ile/ve/||/<> KARIŞIK
- BULANIKLIK ile/||/<>/> APROSEKSİ[Fr.]
( ... İLE/||/<>/> Dikkati yoğunlaştıramama zihin bulanıklığı gibi sayrılık belirtilerinin tümü. )
- BULANMA ile/ve/değil BUNALMA
- BULANMAK ile/||/<>/> BULAŞMAK
- BULANTI ile/ve/||/<> BUNALTI
- BULAŞ/ENFEKSİYON ile/||/<> ENFLAMASYON/İNFLAMASYON
( Mikroorganizmaların gövdeye girmesi ve çoğalmasıyla oluşan sayrılıklar. İLE/||/<> Yangı. Gövdenin bir yaralanma ya da tahrişe karşı, zararlı uyarılara karşı verdiği savunma tepkisi. )
- BULAŞICI HASTALIKLAR ve/||/<> CELALETTİN ALGAN
( )
- BULAŞICI ile/ve/değil/||/<>/< KALITSAL
- BULAŞIK YIKAMADA:
AZ DETERJAN/SABUN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ DURULAMA
- BULAŞMA ile AKIŞ
( TO SMUDGE vs. FLOWING )
- BULAŞMA ile/değil KONTAMİNASYON
( ... İLE/DEĞİL Temiz bir yüzeye, ortama ya da dokuya, başka bir ortamdan, kirliliğin taşınması. )
( Kontaminasyon Yeri [Mikroorganizma Sayısı]
Parmak Ucu [20 100 adet /cm²]
Eller [1.000 6.000 adet /cm²]
Kol [100 4.500 adet /cm²
Ayak [100 1.000 adet /cm²]
Tükürük [1 milyon 100 milyon adet/ml]
Dışkı [Yüzlerce milyar adet/gram]
Burun Akıntısı [1 milyon 10 milyon adet/ml] )
( [not] TO SMUDGE vs./but CONTAMINATION )
- BULAŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<> YANKILA(N)MA
- BULAŞMAK ile/ve ULAŞMAK
( TO SMUDGE vs./and TO REACH )
- BULAŞTIRMAK ile YAYMAK
( TO SMUDGE vs. TO EXTEND )
- BÜLBÜL[< Fars., Ar. | çoğ. BELÂBİL, ANDELÎB] ile/ve ÖTLEĞEN/ÇALIBÜLBÜLÜ
( ... İLE/VE Çalıbülbülü. )
( MÜRG-İ SEHERÎ ile/ve ... )
( MÜRG-İ BÂG/BÂM/ÇEMEN/HEZÂR/HOŞ-HÂN/SEHER/SEHER-HÂN/SUBH/ŞEB-ÂHENG/ŞEBHÂN/ŞEB-HÎZ/TARAB, HÂKİSTER[mecaz] ile/ve ... )
( LUSCINIA MEGARHYNCHOS cum SYLVIA COMMUNIS )
- BÜLBÜL YUVASI ile BÜLBÜL YUVASI
( Küçük kadeh. İLE Bir hamurlu tatlıya verilen "ad". )
- BÜLBÜL ile BAYIRKUŞU
( ... İLE Çalıbülbülü. )
- BÜLBÜL ile LİR
- BÜLBÜL ile ŞEB-HÂN[Fars.]
( ... İLE Gece öten bir cins bülbül. )
- BÜLBÜL ile SÖĞÜT BÜLBÜLÜ
- BÜLBÜL'ÜN:
"SESİ" ile/ve/değil/||/<>/< DERDİ
- BULB/US ile BULBUS OKULİ
( Yuvar. İLE Göz yuvarı, göz küresi. )
- BULBUS değil/yerine/= SOĞANCIK | OMURİLİK SOĞANI | YUMRU
- BULDGING ile HUMP ile KREST
( Şişkinlik, çıkıntı. İLE Tümsek, hörgüç, kambur. İLE Kabartı, çıkıntı. )
- BULDOG ile BAKSIR/BOXER
( BULLDOG vs. BOXER )
( CANIS FAMILIARIS MOLOSUS HIBERNICUS cum ... )
- (BUL)DOZER değil/yerine/= YOLDÜZLER
- BULGAK/BULGAQ ile BULGAŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yaklaşmakta olan bir düşmanın etkisiyle topluluğu saran korku ve kaygı. İLE Yaklaşmakta olan bir düşmanın etkisiyle topluluğu saran itaatsizlik durumu. )
- BULGAMAK/BULGAMAQ ile BULGANMAK/BULGANMAQ ile BULGAYUK/BULGAYUQ ile BULGAMA ile BULGAK/BULGAQ ile BULGAŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bulandırmak. İLE Bulanma.[Suyun bulanması] İLE Bulanık. İLE Yağsız ve tatsız bulamaç.[yulaf lapası] İLE Yaklaşmakta olan bir düşmanın etkisiyle halkı saran korku ve kaygı. İLE Yaklaşmakta olan bir düşmanın etkisiyle halkı saran itaatsizlik durumu. )
- BULGU ile/ve/<> KANIT
- BULGUNA/MALGUNA[dvnlgttrk] ile/= ÇALI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Esnek, kızıl renkli bir çalı.[Ilgın ağacına benzer.] )
- BULGUR ile DÜĞÜ/DÜYÜ/DÜĞÜRCÜK/SİMİT
( ... İLE Elendikten sonra geriye kalan en ince bulgur. | Pirinç. )
- BULGUR ile FİRİK
- BULGUR ile HEDİK
( ... İLE Kaynatılmış buğday/bulgur. )
- BULGUR ile SİYAZ BULGURU
- BULIT = BULUT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- bull.[Lat. < BULLI] değil/yerine/= KAYNAT, KAYNATINIZ
- BULLDOG vs. BOXER
- BULLET :/yerine MERMİ
- BULMAK :/ile/ve/değil/>/|| BİLDİĞİNLE BULUŞMAK
- BULMAK ile/ve TESPİT ETMEK
- BULMAK ile/ve/<> UYANMAK
( TO FIND vs./and/<> TO AWAKE/AWARE )
- BULMAK ile/ve UYANMAK
- BULMAK ile YAKALAMAK
- BULMAK/BULMAQ ile BULDUKMAK/BULDUQMAQ / BULDUKTI/BULDUQTI ile BULDUZMAK/BULDUZMAQ ile BULDUNI[Kençek]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bulmak. İLE Nesne/nin bulunması/bulundu. İLE Bulmasını sağlamak. İLE İçine kuru ya da yaş üzüm konan tatlı. )
- BÜLTEN ile/ve/değil/yerine BELLETEN
- BULUCU/KEŞFEDİCİ DENEY ile/ve/||/<>/> DOĞRULAYICI DENEY
- BÜLUĞ değil/yerine/= ERGENLİK/ERİNLİK/YENİYETMELİK
- BÜLÛĞ ile REŞİT
( En erken başlangıcı erilde 12, dişilde 9 yaşındadır. Sonu, ikisinde de 15-16'dır. [İklime ve kişiye göre değişebilir.] İLE Reşit olma yaşı, [yasalarca] 18 yaşını tamamlayıncadır. )
( SİNN-İ BÜLÛĞ ile REŞÎD[< RÜŞD] )
- BÜLUĞA ERMEK değil/yerine/= ERGEN/ERİN OLMAK
- BÜLÛĞA ERMEK ile/değil RÜŞTÜNÜ İSPAT ETMEK
- BULUN ile BULNAMAK/BULNAMAQ ile BULNATMAK/BULNATMAQ ile BULUNG ile BULUŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tutsak. İLE Düşmanı tutsak etmek. İLE Tutsak almayı emretmek. İLE Köşe. İLE Başka birinin yaptığı işten birinin elde ettiği kazanç. )
- BULUNÇ/VİCDAN[Ar.]:
DIŞARIDA ile/değil/yerine/>< İÇERİDE
( İlâh. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölçü. )
- BULUNÇ/VİCDAN ve/=/||/<> ÖLÇÜ/MİZAN
- BULUNÇ/VİCDAN[Ar.] ile/ve/<> BİLİNÇ
( CONSCIOUS vs./and/<< CONSCIOUSNESS )
- BULUNÇ/VİCDAN ve/||/=/<> TARİH
( Kişide. VE/||/=/<> Toplumda. )
- BULUNCU(VİCDANI), TATMİN ETMEK ile/ve/||/<> AKLI, İKNÂ ETMEK
( TO SATISFY THE CONSCIENCE/CONSCIOUS vs./and TO CONVINCE THE REASON )
- BULUNDUĞUN YER ile/ve/değil EŞİK
- BULUNDUĞUN YER ile/ve/değil/yerine YÖNÜNÜN NERESİ OLDUĞU
- BULUNDURMA ile BİRİKTİRME
( KEEPING vs. COLLECTING )
- BULUNTU ile/değil BULGU
- BULUP BULUŞTURMAK
- [ne yazık ki]
"BULUP DA BULAMAK"["BUNAMAK" değil!] ile/ve/||/<> "AZIP DA AZIMSAMAK"
- BULUŞ
( INVENTION )
- BULUŞ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- BULUŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- BULUŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- BULUŞ ile YAKALAMA
( Ondokuzuncu yüzyılın en büyük buluşu, buluşun yöntemlerinin bulunmasıydı. )
( INVENTION vs. CATCH )
- BULUŞARAK, ANLAŞMAK ile/ve/||/<> ANLAŞARAK, BULUŞMAK
- BULUŞMA "NOKTASI" ile "KESİŞME NOKTASI"
- BULUŞMA = APPOINTMENT/MEETING[İng.] = RANDEVU/RENDEZ-VOUS[Fr.] = RENDEZVOUS/VERABREDUNG[Alm.] = APPUNTAMENTO[İt.] = CITA[İsp.]
- BULUŞMA ile/ve/değil EŞİK
- Buluşmada, selamlaş ve KONUŞ!!!
- BULUŞMADA ve YAŞAMDA:
GEÇ ile/değil/yerine/>< ZAMANINDA ile/değil/yerine/>< (")ERKEN(")
( Kabul edilemez olan/olabilen. İLE/DEĞİL Geç kalınmış olan/olabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanında olan/olabilen. )
( Unacceptable. VS. Late. VS. On time. )
( AT MEETING and LIFE:
[not] LATE vs./but ON TIME vs./but (")EARLY(") )
- Buluşmak için SUS!!!
- BULUŞMAK:
NESNE(SİN)DE ile NESİNDE/NEDENİNDE
- BULUŞMAK ile/ve ÖZDEŞLEŞMEK
- BULUŞMAK ile/ve UYUŞMAK
( TO MEET vs./and TO HARMONIZE )
- BULUŞMAK ile/ve UZLAŞMAK
( TO COME TOGETHER vs./and AGREEMENT )
- BULUŞMALI!
- BULUT BİLİŞİM'DE(CLOUD COMPUTING):
IAAS ile/ve/+/<>/> PAAS ile/ve/+/<>/> SAAS
( Infrastructure as a service. İLE/VE/+/<>/> Platform as a service. İLE/VE/+/<>/> Software as a service. )
- BULUT ile ALTIGEN BULUT
- BULUT ile ÂMÂ
( ... İLE Altında ve üstünde hava bulun(may)an bulut. )
- BULUT ve/||/<> BOYUT
- BULUT ve/<> FRAKTAL
- BULUT ile GERD
( ... İLE Toz bulutu. )
- BULUT ile GÜRLEYEN BULUT
( ... ile RÂİDE[çoğ. REVÂİD] )
- BULUT ile KARABULUT
( ... İLE Sıkıntı, felaket. )
- BULUT ile MAMMATUS BULUTLARI
( ... İLE En nadir görülen bulut kümelerinden biri... )
( )
- BULUT ile MERCİMEK BULUTU
- BULUT ile NİSAN BULUTU/EBR-İ NÎSÂN[Fars.]
( Nisan bulutu. )
- BULUT ile RAF BULUTU
( CLOUD vs. SHELF CLOUD )
- BULUT ile SAÇAKBULUTU
( ... İLE İnce, tüy gibi, saçaklı görünüşü olan, buz parçalarından oluşmuş beyaz bulut. )
( ... cum SIRRUS )
- BULUT ile YAĞMUR/KAR GETİREN BULUT
( Bulutlar, atmosferde asılı kalan minik su damlacıkları ya da buz kristalleri yığınlarıdır. Bu damlacık ya da kristaller su buharının duman ya da tuz gibi daha da küçük parçacıklar etrafında yoğunlaşmasıyla oluşur.[Yoğunlaşma çekirdekleri olarak adlandırılırlar.] )
( CEHÂM: Yağmur vermeyen bulut. )
( SEHÂB, GAMÂM/E ile ... )
( EBR/EBİR/EBRÛ[< EBRÎ: Bulutumsu. | ÂB-RÛ: Su yüzü. | Kaş.] ile ... )
( CLOUD vs. NIMBUS )
- BULUTLU LEOPAR ile FORMOZA BULUTLU LEOPAR
( ile
)
( ... İLE Tayvan'da görülmektedir. )
( ... vs. FORMOSAN CLOUDED LEOPARD )
( NEOFELIS NEBULOSA cum NEOFELIS NEBULOSA BRACHYURA )
- BULUTSULAR ile/ve/||/<> GALAKSİLER ile/ve/||/<> KARA DELİKLER
- BÛM[Ar.] ile BÛN[Ar.]
( ... İLE Kolay. | Dip, nihâyet. | Rahim. )
- BÛM/E[Ar., Fars.] ile BÛM[Ar.]
( Baykuş. İLE Yer, toprak, yurt. | Sürülmemiş tarla. | Tabiat, huy. )
- BUMERANG ile/ve BURGAÇ/EĞRİM/GİRDAP[Fars.]/ANAFOR[Yun.]
( ... İLE/VE Bir engelle karşılaşan su ya da hava akımının, dönerek ve çukurlaşarak yaptığı çevrinti, ters akıntıların oluşturduğu dönme, eğrim, çevri. )
- BUMERANG ile/ve FRİZBİ[İng. FRISBEE]
( BOOMERANG vs./and FRISBY )
- BUN/BLOOD UREA NİTROGEN değil/yerine/= KAN ÜRE AZOTU
- BUNA BAĞLI OLARAK ile DOLAYISIYLA
- BUNALIM/KRİZ ile/ve/||/<> YARALANMA/VURUK/TRAVMA
- BUNALIM ile/değil BUNALTI
- BUNALIM ile/ve DUYARSIZLIK
- BUNALIM ile/ve KIRILMA
- BUNALIM ve/> KÖTÜLÜK
- BUNALIM/BUNGUN ile/ve SIKINTI/LI
( DEPRESSION vs./and DISTRESS/BOREDOM )
- BUNALIM ile/ve YORUM
- BUNALMA ile BUNAMA/ATEH[Ar.]/DEMANS[Fr., İng. < DEMENTIA]
( Sonsuz sonucu olmayan hiçbir küçük iş yoktur. )
( ... ile ATEH [ATÛH: Bunak] )
- BUNALTI ile/ve DUYARLILIK
- BUNAMADA:
VASKÜLER ile/ve/||/<> LEWY CİSİMCİKLİ ile/ve/||/<> FRONTOTEMPORAL ile/ve/||/<> PARKINSON ile/ve/||/<> HUNTINGTON
- BÜNBEK/BENBEK ile KADIRGA BALIĞI
( Kadırga balığı denilen bir tür deniz canlısı. )
- BUNCH :/yerine DESTE
- BUNDA, ANLAŞIL(A)MAYACAK ...:
"... BİR ŞEY Mİ VAR?" / ... NE VAR?" ile/değil/yerine/>< ANLAŞIL(A)MAYAN BİR ŞEY VAR MI?
( İkisi de soru değil "soru" "kipinde"/"biçiminde", yukarıdan/dikey bir dille, yargı/yükleme sözleridir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlamaya çalışmak üzere ve anlayışla, yatay bir dille âdil/tarafsız/yüksüz/yargısız/nötr yaklaşım sözü/sorusu. )
- BUNDA değil/yerine/= BURADA
- BUNDUK[Fars.] ile BUNDUKÎ[Fars.]
( Fındık. İLE Bir altın para. [Türkçe'de "Fındık altını" denilen Bundukî adı, Venedik şehrinin Arapça adı olan Bundukiyye'den gelmiştir.] )
- BUNLARDAN KAÇINAMAZSIN/IZ değil BUNLARDAN KAÇAMAZSIN/IZ
- BUNLARIN DIŞINDA ile ARTI OLARAK
- BUNLARIN HEPSİ BİR "PAKET" değil BUNLARIN HEPSİ BİR BÜTÜN
- BUNLARIN "HİÇBİRİSİ" değil BUNLARIN HİÇBİRİ
- BUNLARIN YÜZÜNDEN değil BUNLAR YÜZÜNDEN
- BUNU ALDIM <>/||/>/< BUNALDIM değil/yerine
YANLIŞIMIN/YANILSAMAMIN/OYUNUN FARKINDAYIM
- BUNU DA İTİRAF ETMEK GEREK ile/değil BUNU DA İFADE ETMEK GEREK
- BUNU ile/ve ONU
( THIS vs. THAT )
- BUNUN/ONUN 'ANLAM'I YOK! ile/değil BUNUN/ONUN YARARI YOK!
- BUNUN/ŞUNUN/ONUN GİBİ ile/ve/||/<> BUNA/ŞUNA/ONA BENZER
- BÜNYÂD değil/yerine/= TEMEL | BİNÂ, İNŞAA, YAPI
- BÜNYE değil/yerine/= İÇYAPI
- BÜNYESİNDE) BULUNDURMA ile (BÜNYESİNDE) BARINDIRMA
- BU/O İŞTE ELİ VAR/DIR ile/değil BU/O İŞTE (BİR) PARMAĞI VAR/DIR
- BÛR[Ar.] ile BÛR[Ar.]
( Dünya ve ahirete hayrı olmayan kişi. İLE Fıstıkî renk. | Doru, kızıla çalar at. | Sülün. )
- BURA DA ... DEĞİL değil BURASI DA ... DEĞİL
- BURADAN GİDİLİYOR ile/değil/yerine BURADAN DA GİDİLİYOR
- ... BURADAN GELİ(YO)R ile/ve/değil ... BUNA/ŞUNA DAYANI(YO)R
- BURADAYDILAR" değil BURADALARDI
- BURÂK
( HZ. MUHAMMED'İN MÎRAÇ'TA BİNDİĞİ AT )
( ŞİMŞEK [IŞIK HIZINDA] )
- BURAK ve/> CEBRAİL ve/> REFREF/REF Ü REF(KALDIR VE KALDIR)
( Gövdenin bineği. VE/> Akıl bineği. VE/> Aşk. )
- BURAK ile/ve DÜLDÜL
( BURAK: İnsanı, imana yaklaştıran amellere sevk eden. )
- BURAM BURAM (KOKMAK)
- BURAYA/KONUŞMAYA/KONUYA TEŞRİF ETTİ değil BURAYI TEŞRİF ETTİ(ŞEREFLENDİRDİ/ONURLANDIRDI)
- BURÇ ile BURÇ
( Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe ya da çok köşeli kale çıkıntısı. | Zodyak üzerinde yer alan 12 takımyıldıza verilen ortak ad. İLE Ökseotu. )
- BURÇ değil GENELLEME
( Kişileri, burçlarına göre ayırmak ve tanımlamak, ciddi bir karşılığı bulunmayan, gerçekliklerden, yaşamın ayrıntılarından ve/ya da kendinden kaçışlara hizmet eden genellemelerdir. )
- BURÇAK ile HÜRLE
( ... İLE Bir cins burçak. )
- BURÇAK/BURÇAQ ile BURÇAK/BURÇAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bezelye, fasulye, bakla gibi şeylerin tanesi, tohumu. İLE Ter damlası. )
- BÜRÇEK ile PERÇEM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İnsan perçemi. İLE Atın perçemi, yelesi ya da kuyruk tüyü. )
- BURCU BURCU
- BÜRD[Ar.] ile BÜRD[Ar.]
( Bir çeşit çubuklu kumaş, aba. İLE Bilmece, bulmaca, muammâ. )
- BÜRDE[Ar.] ile -BÜRDE[Ar.]
( Arapların giydiği bir çeşit aba, hırka. İLE Adlara eklenerek "götürülmüş, götürmüş, götüren" anlamlarına birleşik sözcükler yapar.. )
- BURDEN :/yerine YÜK
- BU'RE[Ar.] ile BÛRE[Ar.]
( Çukur. | Çölde çukur biçiminde yapılan ocak. İLE Kuyumcuların kullandıkları, tuza benzer bir madde. | Nebat şekeri.[TEBERZED] )
- BUREAUCRACY vs. "DEEP STATE"
- BURETTE[Fr.] değil/yerine/= DAMLAÇ
( Tüketilen suyu ölçen aygıt. | Oylumsal çözümlemelerde tüketilen sıvı niteliklerini doğru olarak belirlemeye yarayan, bir ucu açık, öteki ucu musluklu, üzeri santimetre küpün onda birini gösterecek biçimde derecelendirilmiş uzun cam boru. )
- BÜREYDE
( SERİNLİK )
- BURGAÇ/EĞRİM/GİRDAP[Fars.] ile/ve/||/<> KISIR DÖNGÜ
- BURGATA[< İt.]
( Tel ve bitkisel halatların pus[2.54 cm.] olarak çevresini belirten birim. )
- BURGAZADA ile/ve KAŞIK ADASI / "PİDE"[< PİTA] ADASI
( ... İLE/VE Burgazada'nın önünde bulunan küçük ada. )
( Tarihi kaynaklara göre bilinen ilk tarihsel olay, Büyük İskender'in komutanı Antigonos'un oğlu Dimitrios Polyerkides'in M.Ö. 298 yılında, babası adına Panarmos adasında bir kale inşa ettirmesi ve adaya Antigoneia adını vermesidir. İLE/VE ... )
( Bizans döneminde üç manastır yaptırılmıştır. )
( )
( )
- BÜRGE ile BÜRGE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Pire. İLE Aklı olmayan, deli. )
- BÜRGU[Fars.]
( Boru denilen bir çalgı. )
- BURGU ile/||/<> BASBAL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( ... İLE/||/<> Burgulu bir şeyin tek bir kıvrımı. )
- BURGULU KAZIK ile ÇAKMA KAZIK ile FORE KAZIK ile KUM KAZIK ile MİNİ KAZIK ile SÜRTÜNME/ADERANS KAZIĞI
( Ucundaki burgu aracılığıyla burularak yere sokulan kazık. İLE Bir şahmerdan ile başına vurularak yere çakılan, ucu çelik çarıklı kazık. İLE Zemine çakılan bir kılıf borusunun içindeki toprağı boşaltıp çelik donatı indirdikten sonra yerinde beton dökülerek yapılan kazık.[Beton döküldükçe, kılıf, yukarıya çekilir.] İLE Çok çürük zeminlerde, delinen zemine kum doldurarak yapılan bir çeşit kazık. İLE Geçici toprak işleri için kullanılan, çapı 25 cm. kadar olan ve yanyana çakılarak ya da açılan deliklere beton dökülerek uygulanan kısa boylu kazıklara verilen ad. İLE Sağlam zemine ulaşılması olanaksız durumlarda, beton dökülerek yapılan ve yanlarak sürtünerek duran kazık. )
- BURHAN TÜRLERİ
( I. - Burhân-ı Vicdânî/Kalbî, - Burhân-ı Nazarî.
II. - Burhân-ı Tecrübî, - Burhân-ı Mahlût.
III. - Burhân-ı Limmî(Sonsal/Deneysel/Aposteriori), - Burhân-ı İnnî(Önsel/Kuramsal/Apriori).
IV. - Burhân-ı Riyâzî: *Burhân/İsbat bi'l-hutut(1. Terkîbî, 2. Tahlîlî), * Burhân/İsbat bi'l-misal.
V. - Burhân-ı Hulfî/Nakz. )
- BURHAN[Ar.] ile BUHRAN[Ar.]
- BURHÂN[Ar.] ile DELÂLET[Ar.]
- BURHAN ve İRFAN
- BURHAN ile/ve IYÂN
( ... İLE/VE Doğrudan deneyim/gözlem. [İşrâkilik'te!] )
- BURHAN ile/ve IYÂR
( ... İLE/VE Saadete doğru gitme. [> AYÂR: Altının, gümüşün ve öteki değerli madenlerin karışma derecesi.] )
- BURHANEDDİN-İ MUHAKİK TIRMÎZÎ ve/<> HZ. MEVLÂNÂ
- BURHAN-I LİMMÎ ile/ve BURHAN-I İNNÎ
( Fizik. İLE/VE Matematik. )
( Niçin? İLE/VE Nasıl? )
( Tabii. İLE/VE Tâlimî. )
( Zihinde. İLE/VE Hem zihinde, hem dışarıda. )
( Aposteriori. İLE/VE Apriori. )
- BÜRİ/BAŞAK BÜRİSİ ile BÜRİ ile BÜRGÜÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Okun ucuna geçirilen temrenin oyuğu. İLE Ark ya da kuyu gibi şeylerin ağzına takılan ve bu ağızları destekleyerek suyun şiddetiyle yarılmasını engelleyen yuvarlak içi boş tahta parçası. İLE Fırın içindeki ekmeyi çevirmeye yarayan, kılıca benzeyen geniş bir tahta parçası. )
- BÜR'/İLTİYÂM[Ar.]
( Yaranın iyileşip kapanması, onulma. )
- BURJUVA/Zİ değil/yerine/= KENTSOYLU/LAR / KENTLİ
( Ortaçağ Avrupası'nda tüccarlara verilen ad. | Orta durumlu halk. )
- BURKA/BÜRKA'[Ar.] değil/yerine/= YAŞMAK
( Peçe, tül, yaşmak, yüzörtüsü. )
- BURKİNA FASO =/< YUKARI VOLTA
( ... =/< Önceki adı. )
- BURKİNA FASO'DA:
YOL SORMA ve/<> HAL-HATIR SORMA
( Herhangi birine yol soracak olursanız, önce tokalaşırlar. Hal-hatır sorarak, size gideceğiniz yeri tarif eder ve sonra tekrar tokalaşarak ayrılırlar. )
- BURKSAN/BURXAN/FURKSAN/FURXAN ile BUSUG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Put [Budha heykeli]. İLE Pusu. )
- BURKULMA ile/değil BURULMA
- BIYIKLARDA:
BURMA ile NEVHAT ile GAYTAN ile YOLUK ile KIRPIK ile PIRASA ile YASTIKLI
( ÇÂR-DARB[Fars.]: Dört darp. Kalenderîlerin arasında sakal, bıyık, kirpik ve kaş yerine kullanılan bir deyimdir. )
( BURÛT: Bıyık. )
- BURMA ile BURMA ile BURMA
( Burmak. | Burularak yapılmış altın bilezik. Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış. | Yaşken burularak kurutulan ot. | Kuru incir. | Sarığıburma. İLE Musluk. | Kapı tokmağı/kolu. İLE Myanmar/Birmanya. [ülke] )
- BURMAK/BURMAQ ile BURUTMAK/BURUTMAQ ile BURIŞ(BURUŞMA) ile BURKI/BURQI ile BURKITMAK/BURQITMAQ ile BURKIG/BURQIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kokma. | Buharının yükselmesi. İLE buharlanmasına neden olmak. İLE Kırışıklık.[deride ya da kumaşta] İLE Kırışık/buruşuk. İLE Buruşturmak. İLE Deride ya da benzer bir nesnede oluşan kırışıklık/buruşma. )
- BURN-OUT değil/yerine/= TÜKENMİŞLİK
- BURN :/yerine YANMAK
- BURNU BÜYÜK/LÜK ile/değil/yerine SEÇKİN/LİK
- BURNUN AKMASI ile/ve/değil/yerine SÜMKÜRMEK
( MÜTEMAHHIT: Sümküren, temahhut eden. )