Bugün[19 Kasım 2025]
itibarı ile 9.416 başlık/FaRk ile birlikte,
9.416 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(39/39)


- [ne yazık ki]
ZAN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> İFTİRA


- ZAN ile/ve KOŞULLANMA

( SURMISE vs./and CONDITIONING )


- ZAN ile/ve/||/<>/> SAFSATA


- ZANAAT OLARAK SİMYA ile FELSEFÎ SİMYA ile DİNÎ SİMYA

( Uygulamalar arasında nedensel ilişki kurmadan, herhangi bir teoriye dayanmadan nesneler üzerinde simyevi işlemler yapmak. Burada esas olan nesneleri kullanmaktır. İLE Belirli bir teoriye dayalı olarak ve nedensel ilişkiler kurarak nesneleri tespit ve tasvir etmek. Burada esas olan nesneler içinde kalmaktır. İLE Doğaüstü, mistik ve spritüel güçleri de dikkate alarak belirli ritüeller içinde nesneleri anlamaya çalışmak. Burada esas olan nesnelerin doğaüstü güçlerin işaretleri olduğunu anlamaktır. )

( Bolos (M.Ö. II. yy.) simyayı felsefi bir yöntem haline getiren. )

( Zosimus (M.S. III. sonu, IV yy. başı) simyayı bir din haline getiren. )

( İslâm dünyasında ise simya ilk önce felsefî açıdan dikkate alınmıştır. Cabir b. Hayyân sadece madenleri değil, bitkileri ve hayvanları da simyanın konusu kılmıştır. Civa ve kükürt teorisini geliştirerek tüm varolanları yekpare bir sistem içerisinde açıklamaya çalıştı. Bunun için bazı sayısal simgeleri kullandı. Aynı zamanda kurduğu laboratuvarlarla felsefi simyadan 'bilimsel simya'ya(kimya'ya) geçiş yaptı. )


- ZAR ile PERDE(HİCÂB-I KİBRİYA)


- ZARAFAT[Azr.] = ŞAKA[Tr.]


- ZARANZA ile/ve/||/<>/< ZARANZA URGI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yalancısafran. İLE/VE/||/<>/< Yalancısafran tohumu. )


- ZARAR/HASAR:
CANA ile/değil/yerine MALA


- ZARAR ile/değil/yerine SAKINCA


- ZARARINA ile/değil KÂRINDAN VAZGEÇEREK


- ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM AMA ... ile/değil/yerine ... VE ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM


- ZARARLI SABİT GELENEĞE SAPLANMA değil/yerine/>< YARARLI SABİTİN TAKLİDİ


- [ne yazık ki]
ZARARLILARIN TÜKETİMİNDE:
(")İLGİLİ(/LİK)(") ile/ne yazık ki/<>/> ALICI(/LIK) / MÜŞTERİ(Sİ OLMA) ile/ne yazık ki/<>/> BAĞIMLI(/LIK)

( Başlangıçta. İLE/NE YAZIK Kİ/<>/> Ortada. İLE/NE YAZIK Kİ/<>/> İleride. )


- ZARGANA[Yun.] ile TİMSAH ZARGANA

( ... ile )

( Uskumrusugillerden, gövdesi silindir biçiminde, gaga gibi ince, uzun, sivri ağızlı bir balık. İLE ... )

( BELONE ACUS cum ATRACTOSTEUS SPATULA )


- ZARLA-ZORLA


- ZÂTEN ... ile/değil/yerine NASIL OLSA ...


- ZÂT-ÜL-EYDİ-L-ERBA'[Ar.] ile ...

( Dört elli hayvanlar. )


- ZÂT-ÜL-HARÂŞİF-İL-MÜŞA'ŞAA[Ar.] ile ...

( Cildi, mineli ve kemikli olan balık sınıfı. )


- ZÂT-ÜL-ERCÜL-İL-MEŞKUKA[Ar.]["ka" uzun okunur] ile ...

( Çataltırnaklılar. )


- ZÂT-ÜL-KURÛN-İS-SÂKITA[Ar.] ile ...

( Geyik, karaca gibi sadece erillerinde bulunup mevsim mevsim düşen ve sonra yeniden boynuzu çıkan hayvanlar sınıfı. )


- ZÂT-ÜS-SUKABÂT-I GAYR-İ MÜŞA'ARA[Ar.] = MADRÉPORES[Fr.] = ...

( Matraporalar. )


- ZÂVİYE ile/||/<> ZÂVİYE MUSATTAHA

( Açı. İLE/||/<> Düzlemsel açı. )


- ZAY'A[Ar. < ZIYÂ/ZIYA'] ile ZAYÂ'[Ar.]

( Binasız arsa. | Geliri olan bina. | Tarla, çiftlik. İLE Elden çıkma, yok olma, kaybolma. )


- ZAYIFLAMA ile/ve/<> "ÇÖKME"


- ZEBELLA ...

( Çok iriyarı kişi. )


- ZEBRA ile QUAGGA ZEBRASI

( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )


- ZEDELEME ile/ve/<> SARSMA


- ZEHİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİFÂ


- ZEHİRLENMELER:
SİNDİRİM YOLUYLA ile/ve/||/<> SOLUNUM YOLUYLA ile/ve/||/<> DERİ YOLUYLA

( En sık rastlanan zehirlenme yoludur. Sindirim yoluyla alınan zehirler, genellikle ev ya da bahçede kullanılan kimyasal maddeler, zehirli mantarlar, bozuk besinler, ilaç ve aşırı alkoldür. İLE/VE/||/<> Zehirli maddenin solunum yolu ile alınmasıyla oluşur. Genellikle karbonmonoksit[tüp kaçakları, şofben, bütan gaz sobaları], lağım çukuru ya da kayalarda biriken karbondioksit, havuz hijyeninde kullanılan klor, yapıştırıcılar, boyalar ev temizleyicileri gibi maddeler ile oluşur. İLE/VE/||/<> Zehirli madde, vücuda doğrudan deri aracılığı ile girer. Bu yolla olan zehirlenmeler, böcek sokmaları, hayvan ısırıkları, ilaç enjeksiyonları, saç boyaları, ziraî ilaçlar gibi zehirli maddelerin deriden emilmesi ile oluşur. )


- ZEKÂ GÖSTERGESİ:
YANITLAR(IY)LA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORULAR(IY)LA


- ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Birleştirme/bağlantılandırma üzerine ve becerisi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ayırabilme, dışarıda bırakabilme üzerine ve becerisi. )

( Kendini düşünür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< [Önce kendiyle birlikte] Başkalarını da düşünür. )

( Sunulmuş/bahşedilmiş olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kişinin kuracağı. )

( Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bugün akıllıyım, kendimi değiştiriyorum. )

( "Savaşta". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Barış için! )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bağ. | Eskiden, develerin ayağına bağladıkları bağ. | Kendini, gereksinimi duyulan şeyi, kendi aracılığıyla elde edilen özel bir sıfatla kayıtlandırmış zât. )

( )

( Sözel/yazınsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Matematik. )

( Dilin becerisi/hüneri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Dilin freni. )

( Yakını gösteren ışık/huzme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uzağı gösteren ışık/huzme. )

( Ne yapacağını "bilmek", istenç/irâde[yapma bilgisi/gücü/isteği]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ne yapmayabileceğini bilme[bilgisi/gücü/isteği], direnç/ihtiyâr. )

( Kısa sürede [kazanırsa/belki/kısmen] "kazan[dır]ır". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Orta ve uzun sürede kazan[dır]ır. )

( )

( [Kişileri ...] Ayrıştırır, uzaklaştırır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Birleştirir, buluşturur. )

( [öteki ucu] Asalaklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aptallık. )

( Keskinleştirmek üzere. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yetkinleştirmek üzere. )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hind felsefesindeki temel kavram RTA, Yol (Rota, route, road) anlamına gelmektedir. Ratio'nun kaynağı olan Ratis ise, Lâtince'de, bağ çubuklarını boylarına göre düzlemektir, denk etmektir. Eski Yunan'da, muntazam dizilmiş kolye anlamında, "cosmos", düzenli evren ("Cosmos") ile, akıl, dil, "Logos (uyumlu dil ve Akıl)", "Nomos", "Ethos" [yüce değerlere yönelme] arasındaki eşdeğerlik demektir. Japonların "Kannagara no michi"si, Arapların "Şeria"sı da aynı, doğru yol, anlamındadır. )

( INTELLIGENCE vs./and/but/||/<>/< REASON/RATIO
REASON/RATIO instead of INTELLIGENCE )

( [nicht] INTELLIGENZ mit/und/||/<>/< VERNUNFT )


- ZEKÂ[Ar.] değil/yerine/= ANLAK


- ZEKÂ ile/ve/değil AYIRDINDALIK

( [not] INTELLIGENCE vs./and/but DISTINGUISHNESS )


- ZEKÂ ile/ve/<> BECERİ/MAHÂRET

( İç duyuların hızlılığı, açıklığı, keskinliği. İLE/VE/<> Gövdenin yapılması güç alıştırmalara yatkın olması durumu. Ustalık. )

( Soyutlama gücü. | Bilenme. | Tezkiye. İLE/VE/<> Yatkınlık ve öğrenime bağlı olarak bir işi başarma/sonuçlandırma yeteneği. )

( Kişi, kendine, becerilerini geliştirecek zamanı ayırmalıdır. )

( Kişi, kaba kuvvet kullanırken, ötekiler beceriye başvurur. )

( Arzu ve imgeleme dünyayı yaratır, zekâ ise ikisini bağdaştırarak bir uyum ve barış duygusunu sağlar. )

( Zekâ, yabancıya karşı kullanılır. [yakınlara ya da yakınlar arasında değil!] )

( CERBEZE: Zekâ keskinlği. )

( Desire and imagination create the world and intelligence reconciles the two and causes a sense of harmony and peace. )

( INTELLIGENCE vs./and/<> SKILL/ABILITY )


- ZEKÂ ile/ve/<> BİLGELİK

( Mutlu olmak için kendimizi (özümüzü) bilmek dışında hiçbir şeye gereksinimimiz olmadığını bilmek, bilgeliktir. )

( Üstün kişinin parlak zekâsı, değişmez bir özelliğidir. )

( Hayret ve merak bilgeliğin şafağıdır. )

( Ne sevmek, ne de nefret etmek; tüm uygulayımsal/pratik yaşam bilgeliğinin bir yarısını, "Hiçbir şey söylememek" ve öbür yarısını da "Hiçbir şeye inanmamak" oluşturur. )

( Zihninizin tutsağı olduğunuzu, kendi yarattığınız hayali bir dünyada yaşadığınızı bilmek, bilgeliğin şafağıdır. )

( ZEKÂ: Gerektiğinde, düşüncelerini değiştirebilmektir. )

( SMART:
SPECIFIC
MEASURABLE
ACHIEVABLE
REALISTIC
TIME BOUND )

( To know that you need nothing to be happy, except self-knowledge, is wisdom.
Wonder is the dawn of wisdom.
To know that you are a prisoner of your mind, that you live in an imaginary world of your own creation is the dawn of wisdom. )

( INTELLIGENCE vs./and/<> WISDOM )


- ZEKÂ değil/ne yazık ki BOŞLAMA(İHMAL)

( Çocukların, telefonda/tablette oyun bulup oynaması, zeki olduğunu değil ne yazık ki, boşlandığını gösterir. )


- ZEKÂ ile/ve/değil CESARET


- ZEKÂ ile/ve/değil/+/||/<>/> DEHÂ

( Belirli bir alanda uzmanlaşma. İLE/VE/DEĞİL/+/||/<>/> Uzmanlıklar arasında örgütlenmeyi sağlama. )

( [not] INTELLIGENCE vs./and/but/+/||/<>/> GENIUS )


- ZEKÂ ve/||/<> DUYARLILIK


- ZEKÂ ile/ve/<>/değil EDEP/EDEB


- ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EMEK


- ZEKÂ ve/<>/>< EYLEM

( INTELLIGENCE and ACTION )


- ZEKÂ ile/ve/||/<>/>/< GÖZLEM GÜCÜ


- ZEKÂ ile GÖRÜNTÜ

( Zekâsını beğendiğin kişinin, görüntüsünü merak etme!
Zekâsını kullanmayan birininse, görüntüsünden etkilenme! )

( vs./and/||/<> IMAGE )


- ZEKÂ ile/ve/<> KUVVET ile/ve/<> MADDE


- ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NAMUS


- ZEKÂ ile/ve/değil/||/<> ÖNCELİK (VERME[ME]K)


- ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ŞEFKÂT

( [karşısında] Eğiliriz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Diz çökeriz. )


- ZEKÂ ve/||/<> SEVGİ

( [İnsan] Zekâ karşısında dize gelir. VE/||/<> Sevgi karşısında diz çöker. )


- ZEKÂ ve/<> SORUMSUZLUK


- ZEKÂ ve/||/<>/< SOYUTLAMA GÜCÜ / STİL


- ZEKÂ ile/ve/<> "YATIRIM"


- ZEKÂ ile YETENEK


- ZEKÂ'[Ar.] ile ZEKÂ'[Ar.]

( Saflık, duruluk; hal düzgünlüğü. İLE Zeyreklik, çabuk anlama, zihin keskinliği. )


- ZEKÂ ile/ve/||/<>/>/< ZEUS

( ... İLE/VE/||/<>/>/< Tümel zekâ. )


- ZEKÂT ile/ve/||/<> SADAKA ile/ve/||/<> İNFÂK

( Maddî olarak vermek. İLE/VE/||/<> Manevi olarak vermek. İLE/VE/||/<> Geciktirmeden vermek. )


- ZEKÂT ve/||/<>/>/< ZEKÂ


- ZEKÎ[Ar. < ZEKÂ] ile ZEKÎ[Ar. çoğ. EZKİYÂ] ile ZEKÎR[Ar.]

( Temiz, halis, hali temiz olan kişi. İLE Zeyrek, zekâ sahibi, çabuk anlayışlı. İLE Unutmayan, belleği güçlü. )


- ZEN:
ANLAMI (")ANLAMSIZLIĞI/NDA(") ile/ve/||/<> (")ANLAMSIZLIĞI(") DA ANLAMLILIĞINDA


- ZEN:
ANLAŞILABİLMESİ ANLAŞILAMAMASINDA ile/ve/||/<> ANLAŞILMAMASI DA ANLAŞILABİLMESİNDE


- ZEN[Jap. < ZENNA < CHENNA(Çince)] ile ZEN[Fars.]

( Felsefe, düşünüş, yaşam biçimi. İLE Kadın. )


- ZENB - YANLIŞ(HATÂ)


- ZENDAKA/ZINDIKLIK ile/ve/||/<> İLHÂD


- ZENGİNLİK:
[ya] ÇOK PARA ile/değil/yerine/ya da/>< ÇOK DOST

( Belki ikisinden biri olur fakat ikisi birden olmaz! )

( Dostlarım! Dünyada, dost yoktur! )


- ZERK[Ar.] değil/yerine/= İÇİTİM

( Bir sıvıyı, şırınga ile verme. )


- ZERO-KNOWLEDGE İLE MPC İLE FHE ile/||/<> GİZLİLİK KORUMALI HESAPLAMA

( Veri ifşa etmeden hesaplama. )

( Formül: Prover→Verifier )


- ZERRÂ'[Ar. < ZER'Î]/ZÜRRÂ[Ar.] ile ZERRÂH/ZÜRRÂH[Ar. çoğ. ZERÂRÎH]

( Ekinci, çiftçi. İLE Kuduz böceği. )


- ZERRİN[Fars.] değil/yerine/= FULYA

( Altından yapılmış. | Altın rengi, sarı. | [bitki] Fulya. )


- ZEVÇ değil/yerine/= EŞ/KOCA


- ZEVCE-İ MEDHÛLETÜN BİHÂ[Ar.] ile ZEVCE-İ GAYR-İ MEDHÛLETÜN BİHÂ[Ar.]

( Gerdeğe girmiş eş/zevce. İLE Henüz gerdeğe girmemiş eş/zevce. )


- ZEVK ile/ve SEFA/SAFÂ[ZEVK Ü SEFÂ]

( ENJOYMENT vs./and TO ENJOY )

( SUKHA )


- ZEVK ve/||/<>/< ZEKÂ


- ZEYBEK'TE:
"ALTTAN ÇIRPMA" değil ÜSTTEN ÇIRPMA


- ZEYNEB ile/ve FÂTIMA

( Salih'lerin annesi. İLE Muhammed'lerin annesi. )

( ZEYNEP[ZEYN - EB: Babasının süsü/güzelliği.] )


- ZEYTİNLER'DE:
ÇOLUR ile/ve HAL ile/ve KALİ ile/ve KALAMATA ile/ve KALEMBEZİ ile/ve MEMECİK ile/ve MEMİLİK ile/ve SARIULAK ile/ve SELE ile/ve USLU ile/ve YOĞULIĞ


- ZEYTİNYAĞI'NDA:
RİVİERA ile/ve/değil/yerine SIZMA

( )


- ZIA[Ar.] değil/yerine/= TARLA


- ZİGANKA ile ...

( Rus köylü dansı. )


- ZİGON SEHPA ile FİSKOS SEHPA

( İçiçe geçmeli servis sehpası. İLE İki tekli koltuk arasında bulunan sehpa. )


- ZIH[Fars.] değil/yerine/= KAYTAN/YAKA

( Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit ya da kaytan. | Pamuk sicim. | Marangoz işlerinde, ince kenar pervazı. | Sayfa çevresine çekilen çizgi. | Yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat. )


- ZİHİN ile DOĞA

( MIND vs. NATURE )


- ZİHİN ile/ve/<> DOĞA

( REASON vs./and/<> NATURE )


- YORULMA:
ZİHİNDE ile/ve/||/<> GÖVDEDE

( Uyku kaçar. İLE/VE/||/<> Uyku gelir. )

( Yeterince düşünmekten kaçmak ve/ya da uykunuzun gelmesini istiyorsanız, fiziksel işler yapınız, (daha çok) hizmet ediniz. )


- ZİKİR/SEMÂ ile/ve/||/<> DEVRÂN

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Dînî folklor, zikrullah. | Dünya, felek, zaman, tâlih, kader. | Devir. )


- ZİKİR ve/<> DARB-I ESMÂ

( Zihinde ve dilde. VE/<> Kalpte/gönülde, kalbe/gönüle. )


- ZİKİR ile/ve MANTRA


- ZİKR:
ŞERİAT'TA ile/ve RUHULLAH'TA

( Etmezsen olmaz. İLE/VE "Edersen olmaz." )


- ZİNÂ ile CİMÂ'


- ZİNCİR ile/<> ISPARMAÇA[İt.]

( ... İLE/<> Deniz içinde, birkaç zincirin birbirine dolanması. )


- ZİNCİR ile ISTRUMAÇA

( ... İLE Birbirine takılmış zincir. )


- ZİNCİR ile PRANGA[İt.]

( ... İLE Ağır cezalıların ayaklarına takılan kalın zincir. )


- ZİNCİRİN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< ZAYIF HALKA

( Zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır. )


- ZİNNİA

( Uzayda yetişen ilk çiçek. )

( )


- ZIPLAMA ile/ve/değil/yerine SIÇRAMA


- ZİRA[Fars.] değil/yerine/= ÇÜNKÜ


- ZİRÂ'[Ar.] ile ZÎRÂ[Ar.]

( Dirsekten orta parmak ucuna kadar olan bir uzunluk ölçüsü.[75-90 cm. arasındadır.] | Ay menzillerinden biri. İLE Çünkü, şundan dolayı ki. )


- [Ar.] ZİRÂ ile ZİRÂ-İ A'ŞÂRÎ ile ZİRÂ-İ AMME ile ZİRÂ-İ KİRBÂSÎ ile ZİRÂ-İ KİSRÂ/MELİK ile ZİRÂ-İ MESAHA ile ZİRÂ-I Mİ'MÂRÎ ile ...


- ZİRÂÂT[Ar. < ZİRÂ] ile ZİRÂÂT[Ar.] ile ZİRÂÂT[Ar. < ZİRÂAT]

( Uzunluk ölçüleri. İLE Ekincilikler, çiftçiler, tarımlar. İLE Ekincilik, çiftçilik, tarım. )


- ZIRVA ile ZIRVA[Fars. < ZİRE-BÂ] ile/değil/yerine/>< ZİRVE/DORUK

( Zirvelerin, zırvalar ile işi olmaz. )

( Saçma, saçma sapan, boş, anlamsız söz. İLE Nohut ve çeşitli meyveler yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dağın/tepenin en üst noktası. | Bir işte ulaşılan en üst aşama. )


- ZİRVE[Ar.]/ŞÂHİKA değil/yerine/= DORUK


- [ne yazık ki]
"ZITLAŞMA" ile/ve/değil İNATLAŞMA


- ZIVANA[Fars.] ve/<> HAMPAYI

( Bir kilit dilinin yerleşmesi için açılmış delik. | İki ucu açık küçük boru. | Eskiden, trafik polisinin içinde olduğu metal koruma. VE/<> Zıvanalı geçmeleri sağlamlaştırmak amacı ile zıvanadan genellikle üçte biri oranında çıkarılan parça. )


- ZİYÂ[Ar.] değil/yerine/= IŞIK/AYDINLIK


- ZİYÂ[Ar.] ile/ve/||/<>/> NUR[Ar.] ile/ve/||/<>/> ŞUA ile/ve/||/<>/> TAYF

( Güneşin ışığı. İLE/VE/||/<>/> Ayın ışığı. İLE/VE/||/<>/> Devinen ışık. İLE/VE/||/<>/> Güneşin yoğunlaşan ışığı.[Bulutun arasından bir boru gibi düşen ışık.] )

( Celâl. İLE/VE/||/<>/> Celâl ve cemâl. İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... )


- ZIYA'/ZIYÂ'[Ar. < ZAY] ile ZIYA'[Ar.]

( Tarlalar, küçük çiftlikler. İLE Kayıp, yitim, kaybolma. )


- ZİYÂDE[Ar.] ile NEMÂ[Ar.]


- ZİYÂDESİYLE değil/yerine/= OLAĞANDAN/GEREKENDEN ÇOK/AŞIRICA


- ZOLOTA ile ...

( Osmanlı zamanında geçerli olan Leh parası. )


- ZONA[Yun.]

( Deride, sinirler boyunca, özellikle gövde, bacak ve yüzde, bazı ağrılı fiskelerin dökülmesiyle beliren, mikroplu bir sayrılık. )


- ZONA ile/||/<> SUÇİÇEĞİ/KUŞAKÇA

( Varicella-zoster virüsünün neden olduğu, ağrılı deri döküntüleri. İLE/||/<> Aynı virüsün neden olduğu, çocukluk çağında görülen ve kaşıntılı döküntüler ile ilişkili bir bulaş. )


- ZONTA[Yun.] ile ZORBA[Fars. < ZORBAZ]

( Kaba ve kültürsüz kişi. İLE Güç gösterisi yapan, ağırlık kaldıran sporcu. )


- ZOR BELÂ değil/yerine/= GÜÇLÜKLE


- ZOR ile/ve ZORLA(N)MA!

( İse sev! İLE/VE Sevmiyorsa.
[Zor ise sev, sevmiyorsa zorlama!] )


- [ne yazık ki]
ZORA KOŞMA ile/ve/||/<> "YOKUŞA SÜRME"


- ZORBA ve/< ZORDA


- ZORLAMA ile/ve/||/<> ABARTI


- ZORLAMA ile/ve DAYATMA


- ZORLAMA ile/değil İNCELİK


- ZORLAMA ile KANIRTMA

( COMPULSION vs. TO BEND, TO FORCE BACK )


- ZORLAMA(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNERİDE/TEKLİFTE CİDDİYETİ VURGULAMA/PEKİŞTİRME


- ZORLAMA[Azr.] = TECAVÜZ[Tr.]


- ZORLAMA ile ZORBALIK


- ZORLAMA ile/ve/değil/< ZORUNDA BIRAKMA


- ZORLAMA ile/ve/değil/yerine/<> ZORUNLULUK

( Kişilerde/insanda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Doğada. )


- ZORLANMA ve/||/<>/> DEĞİŞİM

( Kişiyi zorlamıyorsa, değiştirmeyecektir. )

( If it doesn't challenge you, it won't change you. )

( CHALLENGE and/||/<>/> CHANGE/ALTERATION )


- ZORLANMA ile SIKINTI


- ZORLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZORLANMA

( Dışarıda/ki/ler/de. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçeride/ki/ler/de/n. )


- ZORUNLU (ÖNERME) = ZARURİYE-İ MUTLAKA = APODICTIC[İng.] = APODICTIQUE[Fr.] = APODIKTISCH[Alm.] = APODEIKTIKOS[Yun.]


- ZORUNLU "RIZÂ" ile/değil/yerine/>< GÖNÜLLÜ RIZÂ


- ZORUNLU = NECESSARY[İng.] = NÉCESSAIRE[Fr.] = NOTWENDIG[Alm.] = NECESSARIA[Lat.]


- ZORUNLULUK ile TANITLAMA


- ZORUNLULUK ile/ve/> ZEKÂ

( COMPULSORY vs./and/> INTELLIGENCE )


- ZÜHD ve TAKVÂ ve MÜCÂHEDE


- ZUHURUNUN ŞİDDETİNDEN ALGILANAMAMA

( MANIFESTATION SIDDETINDEN IMPERCEPTIBILITY )


- ZÜKÂ[Ar.] ile ZÜKÂ[Ar.]


- ZÜ-L- / ZÂT-ÜL-GALSAMET-İL-MUSAFFAHA[Ar.] = LAMELLIBRANCHES[Fr.] = ...

( Yassısolungaçlılar. )


- ZÛLÂ' ile ...

( Hayvanların ayaklarında çıkan ve hayvanı aksatan bir hastalık. )


- ZÛLÂ'[Ar.] ile ZULA[Tr. argo]

( Hayvanların ayaklarında çıkan ve hayvanı aksatan bir hastalık. İLE Saklama yeri. | Saklanılan nesne/şey. )


- ZÜLL[Ar.] ile ZAA[Ar.]


- ZULMET/DÜCÂ ile KARANLIK


- ZÜMRÜD-İ ANKÂ ile ...

( ADI OLAN, ZÂHİRİ OLMAYAN KUŞ )


- ZÜRAFA ile OKAPİ

( Kütlelerinin dengelenmesi adına zürafaların boynunda, tam göğüs kemiğiyle birleştiği noktada, öteki memelilerden bir tane daha fazla omur bulunur. İLE Zürafa, sırtlan, lama, zebra karışımı özelliklere sahip çok ilginç bir hayvan. )

( Eril zürafaların boynu ve kafatası hayat boyu büyümeye devam eder. İLE ... )

( Bacaklarının farklı uzunlukta olması sayesinde boyunları dengelenir. İLE ... )

( 50 cm.'ye kadar uzayabilen uzun dilleri vardır. İLE ... )

( Eril zürafaların kötü kokmaları temiz ve sağlıklı oldukları anlamına gelir. [İçten gelen bir parazit kovucu gibi işlev görür ve zürafanın derisi üzerinde otlanan mikropları ve mantarımsı organizmaları öldürür. Kan emici keneleri öldürmek üzere kreozotun etkin bileşeni olan bir maddeyi bile salgılar. (Bu koku, insan dışkısına da özgün kokusunu veren azotlu bileşik indoldür.)] [Bu kokularıyla, dişil zürafaların etkilenmesini de sağlarlar.] İLE ... )

( Gebelik süreleri 420-450 gündür. İLE ... )

( Kan basınçları kişininkinden iki kat yüksektir ve kalpleri 20 kat daha ağırdır. )

( OSSICONE: Zürafaların başlarının üzerindeki deri kaplı beş adet boynuzumsu çıkıntı. )

( Zürafa ile

Okapi )

( Zürafa ile

Okapi )

( Zürafalar, yüzemez. İLE ... )

( ZERÂFE, ZERRÂFE[çoğ. ZERÂFÎ] ile ... )

( SURNÂ-PÂ, ŞÜTÜR-GÂV/ÜŞTÜR-GÂV, ZERÂF ile ... )

( GIRAFFA CAMELOPARDALIS cum OKAPIA JOHNSTONI )


- ZÜRAFA ile ROTSCHILD ZÜRAFASI


- ZÜRAFA ile TORNİKROFT ZÜRAFASI

( ... İLE Tüm dünyada, 600'den daha az sayıdalardır. )


- ZURAFÂ[Ar. < ZARÎF] ile ZÜRAFA/ZURNAPA[Ar.]

( Zarifler, nazik, ince duygulu, hoş konuşmayı bilir zeki kişiler. | Seviciler. İLE En uzun boylu hayvan. )

( ... İLE Her gün, gövdelerinin %3.5'i kadar bitki yerler. )

( ... İLE Ses telleri yoktur. )


- ZURNA[Fars.] ile/ve ARAKIYE/MEY

( Keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla ya da dümbelekle birlikte çalınan soluklu çalgı. İLE/VE Küçük zurna. Doğu Anadolu'da kullanılır. | Dervişlerin giydiği, tiftikten yapılmış ince külah. )


- ZURNA'DA:
KABA ZURNA ile/ve ORTA ZURNA ile/ve CURA ZURNA ile/ve ZİL ZURNA


- ZÛ-/ZÜ-[Ar.] ile ZÛ'[Ar. çoğ. AZVÂ]

( "sahip" anlamına gelmek üzere, sözcüklerin başına getirilerek birleşik sözcükler yapar. [ZÛ-ERBAAT-İL-ADLA': Dörtgen. | ZÛ-SEMÂNİYET-İL-VÜCÛH: Sekizyüzlü. (Fr. OCTAÈDRE)] İLE Aydınlık, ışık. )

Bugün[19 Kasım 2025]
itibarı ile 9.416 başlık/FaRk ile birlikte,
9.416 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(39/39)