Bugün[17 Kasım 2025]
itibarı ile 41.842 başlık/FaRk ile birlikte,
41.842 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(20/169)


- BAZI SORUNLARIN:
(ÜSTÜNE/İÇİNE) SİNMESİ ile/ve/değil/||/<>/< (YETERİNCE) SİNDİRİLEMEMİŞ OLMASI


- BAZI "SÖZ(CÜK)LERİN/DEYİMLERİN":
"KULLANIMINDA" ve/||/<>
KİŞİLERİN/ÇALIŞANLARIN "DUYDUKLARI/ANLADIKLARI"
ile/değil/yerine/><
DAHA İYİSİ

( "O, benim işim/sorunum değil!":
"Yardım etmeye yanaşmayacağımızı belirtmiş olmak ya da kısaca/doğrudan "Hayır!" demiş olmanın yararı/değeri yoktur. ve/||/<>/> "Sadece, kendim için çalışırım."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yapamayacağımızı söylemek ya da daha sonra yapabileceğimizi, yardım edebileceğimizi söylemek.

"Onu daha önce denemiştik.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "tarihi bağlam sunma"nın ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Buna katılmak istemiyorum" ya da "Ben herşeyi bilirim", "Sen/siz, hiçbir şeyi bilmezsiniz"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yeni bir yaklaşım için her zaman bir yer vardır.

"Onun için bütçemiz yok/uygun değil.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "ekonomik" sıkıntılardan söz etmenin ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Başını önüne eğ ve senden beklenileni yap!"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Her zaman büyük düşünceler oluşturulabilir/bulunabilir ya da daha düşük bütçelerle de çok fazla şey yapılabilir.[Çalışanların yaratıcılığını ve üretimini engellememek gerekir.]


"Ben (size) söylemiştim.":
Kişiler, düşünce ve girişimlerinin kötü bir düşünce olduğunu düşünür ve o konuda bir daha hiçbir şey yapmamaya başlarlar. ve/||/<>/> "Bugüne kadar bize karşı davranmış olduklarını düşündürür."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Çözümü, bu sözü hiçbir zaman, zemin ve koşulda kullanmamaktır ya da sadece susabilmeyi becermektir.

"İşleyişe uygun değil!":
Konuşmaların, gevezelik ya da saçma olduğunu, süreçten uzak kalındığını düşündürtür. ve/||/<>/> "Burada, işlerin yürümesi için tek bir yol bulunmaktadır."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Kurallar, kesin sonuçlar anlamına gelmediğinden dolayı, işleyiş, gelişmeyi engelliyorsa o engelleri değiştirmek/düzeltmek gerekir. )


- (BAZI TANINMIŞ) FİLOZOF ve BİLGİNLER

( * ORPHEUS: Antik Yunan'ın mitolojisini -mitini değil, mitinin lojisini, bilimini- oluşturan ve öğreten.
( Orpheus, Fenike dilinde Nur anlamına gelen Aur, Yunanca'da Arpha ile şifa anlamına gelen Rafae sözcüklerinden oluşmuştur ve "Nur ile şifa veren" anlamına gelmektedir. )
* HERMES: Hermes Trimegistes(Üç kere bilge Hermes).
( TRIMEGISTES (3 KEZ BİLGELİK): SEMÂVÎ ve ARZÎ ve KALBÎ )
( Hermes'in Mısır dilindeki adı Thot'tur. )
( İdris sözcüğünün anlamı terzidir. )
( Hermes sözcüğü Ermes, Hermis ve Heramis biçimlerinde söylenildiği gibi, Anadolu Türkçesi'ne de Ermiş olarak girmiş ve Tanrı'ya kavuşma durumunun bir adı olarak benimsenmiştir. Böylece tasavvufun en temel kavramı ve amacı, "ermiş" olmuştur. )
( Hermetik Öğreti'nin etkisi altında gelişmiş İbrani ve Arabi kültürlerde, "İbrani Kabalası ve Zohar'da, Arabi Ebced ve Hurufilik'te" görülen sessiz harflerin sayılarla eşleştirilmesi ve yerlerinin değiştirilerek anlama kombinasyonları oluşturulması geleneği Hermetik'tir. )
* HERAKLEİTOS: Filozof.
( Herakleitos'a göre Evren, var olanları tüm içeriği bakımından sürekli bir oluş içinde değişmektedir. )
( Herakleitos'a göre, kişiler, duyular ve görüngüler tarafından aldatılmaktadır, bunun için bilge insan mutluluğa ve doyuma giden yolda us'u izlemelidir. )
* HERAKLEİTOS: Filozof.
( Parmenides'te "Doğa", "Var olan" anlamına gelir. )
* PROTOGORAS: Filozof.
( Hakikatin ölçüsü insandır; insandan bağımsız saltık bir hakikat yoktur. )
* DEMOKRİTOS: Filozof.
( Demokritos'a göre metafiziksel araştırmanın hedefi bilgi kazanmaktır; törel hedef ise mutluluğu, ansal barış ya da huzuru kazanmaktır. )
* ARKHILOKHOS: Şair.
* SAPPHO: Şair.
* ALKAIOS: Şair.
* SOLON: Kanun koyucu, hukukçu. (Yedi Bilge'den).
* THALES (M.Ö. 600): Doğa ve felsefe bilimcisi. Suyu ilk arke olarak nitelendirmiştir. İyonya Mektebi denilen ünlü okulun kurucusu, Yedi Bilge'nin birincisi ve astronomi bilginlerindendir. Güneş tutulmasının olduğunu keşfetmiştir.
( Aristoteles tarafından Thales'in ilk filozof olarak kabul edilmesinin nedeni, Thales'in düşünceyi teolojiden doğa üzerine yöneltmesidir. Başka bir deyişle, evrende olan bitenin bilgisini kişinin kendi düşüncesi, becerisi ve çabasında aramayı, bunun için doğaüstü hiçbir güce gereksinim duymamayı, zihinsel düzeyde Thales başlatmıştı. Bu, kişinin inandan/dogmadan akla yükselmesinin bir göstergesidir. )
* ANAKSIMANDROS: Astronomi ve coğrafya bilginidir.
* PYTHAGORAS: Filozof ve geometri bilgini, sayı mistiği-matematikçi-felsefeci.
( Pİ: 3,1416, THA: İlk ilke, GORAS: Karanlıktan aydınlığa çıkaran, aydınlatan, RA'ya kavuşturan. )
( Matematikte (pi) ile gösterilen, "Çember uzunluğunun çemberin çapına oranı"ndan çıkartılan sabit bir sayıdır.
Pi sayısı sınırlı sonsuzluğu ifade etmekle, bilginin kesin değil ama yaklaşık olarak doğruluğunu belirtmekte.
Pi sayısı rasyonel tamsayılara karşın irrasyonel ve aşkın bir sayıdır.
Geometriye ait bir ifadenin matematiksel anlatımı.
Pythagoras'ın mistisizmindeki kavramsallığı, sınırlı sonludan sınırsız sonsuza akıl yoluyla bağ kurma çabasıdır. Başka bir deyişle, sonlu ve karşıtı sonsuzun akıl aracılığı ile armonik bir bütünlük olarak kavranma denemesidir. )
( Piramit: PY-RA-MYTH )
* AISOPOS: Ünlü Kinik, bir öykücü.
* PINDAROS: Şair.
* AISKHYLOS: Tragedya mucidi.
* SOPHOKLES: Dram yazan şairlerin birincisidir.
* ARISTOPHANES: Komedya şairi.
* HERODOTOS: Tarihçilerin babası. (Şeyhü'l-Müverrihîn)
* THUKYDIDES: Tarihçi.
* KSENEPHON: Filozof, tarihçi.
* METON: Matematikçi | Astronomide "Altın Dönem" denilen ondokuz senenyi keşfetmiştir.
* HIPPOKRATES: Tabâbeti diriltmiştir.
* PERIKLES: Kendi adıyla anılan bir ilerleme döneminin kurucusudur.
* ANAKSAGORAS: Atina'da felsefeyi ilk kurandır.
* SOKRATES: Filozof.
( GNOTHI SEATONU! )
( Sokrates dışta olan bitenden çok, insana, insan aklına ve onun kavramlarına yönelmekle, bilgi kuramcılığının temellerini atmıştır. )
* PLATON(EFLATUN): Filozof. Sokrates'in öğrencisi. Geniş omuzlu/göğüslü.
* ARİSTOTELES: Filozof. Platon'un öğrencisi.
( İSKENDER ÖNCESİ ARİSTOTELES ile İSKENDER SONRASI ARİSTOTELES )
* ARISTIPPOS: Tanınmış Kirene Okulu'nun kurucusudur ve Kirene'liler arasında en çok incelik sahibi olanıdır.
* PHIDIAS: Ünlü heykeltıraş.
* POLYGNOTOS: Ünlü ressam.
* DEMOSTHENES: Ünlü konuşmacı/hatip.
* EUKLEIDES: Ünlü geometri bilgini.
* ARKHIEMEDES: Ünlü geometri bilgini olup, yakıcı aynaları ve hidrostatikteki yasası ve burgusu ile olağanüstü ün kazanmıştır.
* KONFÜÇYÜS(KUNG-FU-TZU) (İ.Ö. 557-479): Öğretisi mistik değil, tamamıyla uygulamalı ahlâk öğretisidir. Bu öğreti dinsel ve metafizik hiçbir öğe taşımaz. )


- (BAZI) TEKKE MÛSİKÎSİ ÇEŞİTLERİ -ile


- (BAZI) TROPİKAL MEYVELERİN[AVOKADO, MANGO, KİVİ VB.] YUMUŞATILMASINDA:
PİRİNCİN İÇİNE YATIRMAK ve/||/<> BUZDOLABININ ÜSTÜNE KOYMAK


- BAZI) VAHŞİ(ETÇİL/HEPÇİL) HAYVANLAR ile/ve/yerine (BAZI) UYSAL(OTÇUL) HAYVANLAR

( [bireylerin] Olumsuz yanlarını simgelerler. İLE/VE/YERİNE Olumlu yanlarını simgelerler. )

( )


- BAZI "YEL"LERİN, ...:
KAVURMADIĞI GÜL ile/ve/||/<> SAVURMADIĞI KÜL
BIRAKMAMASI


- BÂZÎ[Ar.] ile BÂZÎ[Ar.]

( Beğenmeyen, istihfâf eden, ağzıbozuk, küfürbaz. İLE Oyun, eğlence. )


- BAZI["BAĞZI" değil!] ile BELİRLİ


- BAZİK TUZLAR ile BİLEŞİMİNDE HİDRAT BULUNAN TUZLAR

( Bileşiminde asit ve baz ağırlığı oranı normal tuza göre az, baz oranı normal tuza göre yüksek olan tuzlar. İLE Bileşiminde hidrat bulunan tuzlar. )

( BASIC SALT vs. HYDRATED SALT )


- BAZİLİKA ile/||/<> ŞAPEL ile/||/<> KATEDRAL

( Hristiyanlığa geçişte ve ilk Bizans devrinde ortaya çıkan bir kilise biçimi. Bu tip yapılar doğu-batı ekseninde oldukça çok sayıda yapılmış bir kilise gösterir. Doğu bölümünde yarım yuvarlak biçiminde uzanan dikdörtgen bir kilise planının önünde tören yapılan kısma benzeyen bir bölümü yer alır. Bazilikalarda orta nefi giriş mekânları bulunur. Narteks'in önünde ise atrium denilen bir avlu yer alır. İLE/||/<> Tek mekânlı küçük kilise. | Büyük bir kilise ya da katedralde bir kutsal kişiye adanmış dua mekânı. İLE/||/<> Piskoposluk kilisesi.[Genellikle boyut açısından normal kiliselerden daha büyüktür.] )


- ... BAZLI[< İng. BASE] değil/yerine/= TEMELLİ


- BB CLOUD COMPUTING | BIOMEDICAL INFORMATICS değil/yerine/= BULUT BİLİŞİM | BİYOMEDİKAL BİLİŞİM


- BB) KREM ile FONDÖTEN

( Günün her saatinde sürülebilen, günlük ve sade makyajda kullanabilecek renkli bir nemlendiricidir. Hafif kızarıklık ya da donuk bir cilt varsa BB krem daha iyidir. Cilt tonunu eşitleyerek kusurları gizlemeye yardımcı olur. Günlük makyajda ilk yeğlenilecek olmalıdır. Cilde doğal bir görünüm vererek cilt rengini eşitler. Öte yandan, güneş koruyucu özelliğine de sahip olduğundan, cildi güneş ışınlarından korur. Ayrıca, cildin parlamasını ve yağ dengesini kontrol altında tutar.

İLE

Genellikle BB kremden daha fazla kapsama alanı sunar. Daha lekeli bir cilt yapısı ya da gizlenmek istenen bölgeler varsa yoğun kapatıcılığı nedeniyle yeğlenmelidir. Kusursuz makyajın en önemli özelliğidir. Bu nedenle, ten makyajında yoğun kapatıcılık, pürüzsüz ve iddialı bir görünüm aranıldığında kullanılır. Günlük olarak kullanılması pek tavsiye edilmez. Daha yoğun bir içeriğe sahip olduğundan, her gün fondöten kullanmak cildi yoracak, yaşlanma belirtilerine neden olacaktır. Öte yandan, fondöten ya da BB krem fark etmeksizin, cilde makyaj uygulandığında iyice temizlemeyi boşlamamalıdır. )


- BB84 İLE E91 İLE B92 ile/||/<> KUANTUM KRİPTOGRAFİ

( Kuantum mekanikli güvenlik. )

( Formül: |0⟩ İLE |1⟩ İLE |+⟩ İLE |-⟩ )


- BBCH60 ile BBCH69

( Çiçeklenmenin başlaması. İLE/VE/||/<>/> Çiçeklenmenin sonlanması. )


- BD/BIG DATA değil/yerine/= BÜYÜK VERİ


- BDA/BIG DATA ANALYTICS değil/yerine/= BÜYÜK VERİ ÇÖZÜMLEMELERİ


- BDAP/BIG DATA APPLICATION PROVIDER değil/yerine/= BÜYÜK VERİ UYGULAMA SAĞLAYICISI


- BDE/BIG DATA ECOSYSTEM değil/yerine/= BÜYÜK VERİ EKOSİSTEMİ


- BDFP/BIG DATA FRAMEWORK PROVIDER değil/yerine/= BÜYÜK VERİ ÇERÇEVESİ SAĞLAYICISI


- BDHK/COMPUTER SUPPORT PATIENT REGISTRATION değil/yerine/= BİLGİSAYAR DESTEKLİ SAYRI KAYDI


- BDS/BIG DATA SETS değil/yerine/= BÜYÜK VERİ KÜMELERİ


- BDT ile BDH


- BE ile BE ile Be

( Türk abecesinin ikinci harfinin adı, okunuşu. İLE Ünlem. İLE Berilyum öğesinin simgesi. )


- BEAN/BAN" değil BEN


- BEBEK BAKIMINDA, EN ÖNEMLİLER... -ile

( BEBEĞİ, ÜŞÜTMEMEK VE DÜŞÜRMEMEK! )


- BEBEK CAMİİ değil/< HÜMÂYUN-U ÂBÂD


- BEBEK YAPALIM MI? ile "BEBEK YAPALIM" MI?

( Bebek sahibi olma ya da sevişme önerisi/sorusu. İLE Bebek semtine gitme önerisi/sorusu. )


- BEBEK/ÇOCUK GELİŞİMİNDE İLİŞKİLER:
İKİLİ ile/ve/||/<>/> ÜÇLÜ ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL


- BEBEKLERDE:
GAZ ile REFLÜ ile KOLİK[Fr. < COLIQUE]


- BEBEK/LİK EVRELERİ/NDE:
OTİSTİK ile/ve/> SİMBİYOTİK ile/ve/> AYRIŞMA VE BİREYLEŞME

( 0-2 ay. İLE/VE/> 2-5 ay. İLE/VE/> 6-30 ay. İLE/VE/> 30 ay sonrası. )

( [bkz.] Margaret Mahler )

( NORMAL AUTISTIC PHASE vs./and/> NORMAL SYMBIOTIC PHASE vs./and/> SEPERATION-INDIVIDUATION PHASE )


- BEBEKTE:
BOŞLUK DUYUSU ile/ve/||/<> YÜKSEKLİK


- beberuhi ile Beberuhi

( Sevimsiz, budala. İLE Karagöz oyunundaki cüce. )


- BEC İLE FERMİ GAS İLE RYDBERG ile/||/<> ULTRA SOĞUK ATOMLAR

( Mutlak sıfır yakını atom fiziği. )

( Formül: Tc = 2πℏ²n^(2/3)/mkB )


- BEÇ[Macarca < BÉCS] TAVUĞU ile DAĞ TAVUĞU ile ORMAN TAVUĞU ile SUDAN TAVUĞU

( ile ... ile ... ile ... )

( Anavatanı, Afrika'dır. Boyları, 40 – 71 cm. ve ağırlıkları 700 - 1600 gram arasında değişir. İLE ... İLE ... İLE ... )

( Osmanlılar döneminde, Viyana'dan getirildiğinden dolayı Viyana tavuğu anlamına gelen "Beç Tavuğu" denilmiştir. "Beç", Osmanlı Türkçesi'nde, Viyana'nın adı olup Türkçe'ye, Macarca Bécs adından geçmiştir. İLE ... İLE ... İLE ... )

( NUMIDA MELEAGRIS cum ... cum ... cum ... )


- BEÇÇE/BEÇE[Fars.] ile ENİK, ENCİK ile CERV[Ar.]

( İnsan ya da hayvan yavrusuna verilen genel ad. İLE Kedi, köpek gibi çok memeli hayvanların yavrusu. | [Ar. ENÎK] Güzel, sevimli, şirin şey. İLE Yırtıcı hayvan yavrusu. )


- BECEREMEDİM" ile/değil/yerine/>< OLMADI


- BECEREMİYORUM değil/yerine YÜZ VERME!


- BECERİ:
SÖYLEMEK değil/yerine DİNLEMEK

( Dinlemeyenler, öğrenemezler.
Öğrenemeyenler, bilemezler.
Bilemeyenler, olamazlar. )


- BECERİ ile/ve BAŞARI

( Başarının tek şartı sadece samimi ve ciddi istektir. )

( Gereksiz olana gösterilen sürekli ve kararlı direnç, başarının sırrıdır. )

( Başarıncaya kadar denemeye devam edin! )

( Başarı, ancak yorulmaksızın doğru çabaları göstererek kazanılır. )

( Alçakgönüllü yaşama biçimi olanlar, başarıya ulaşır. )

( Başarıyı en kötü biçimde kullanmak, onunla övünmektir. )

( Kişi, başarı için gerekli olan özelliklere yeterli ölçüde sahiptir. )

( Memnuniyet verici sınırlama. Başarı. )

( Anımsanması gerekeni anımsamak, başarının sırrıdır. )

( SKILL/ABILITY vs./and SUCCESS
Earnestness is the only condition of success.
Steady resistance against the unnecessary is the secret of success. )


- BECERİ ile/ve/||/<> TÂLİ(H)

( Kişide, ikisinin de bulunması gerek. )


- BECERİ ile/ve/||/<>/< YETKİNLİK


- BECERİKSİZ/LİK ile/değil TİTİZ/LİK

( [not] CLUMSINESS/INCOMPETENCE vs./but FASTIDIOUSNESS/FUSSINESS )


- BECİT ile BECİDD[Fars.]

( Gerekli/lüzumlu. | Acele/ivedi. İLE Ciddi, gerçek. | Cidden, gerçekten. )


- BECKMANN DÜZENLENMESİ ile/||/<> SCHMİDT REAKSİYONU

( Beckmann oksim→amit, Schmidt azid→amin. )

( Formül: NOH İLE HN₃ )


- BEDÂ'[Ar.] ile NESH[Ar.]


- BEDÂN[Ar.] ile BED'AN[Ar.]

( Fenâlar, yaramazlar, çirkinler. | Onunla. İLE Başlangıçta, ilk önce. )


- BEDAVA[Fars. < YEL] değil/yerine/= ÜCRETSİZ/EDERSİZ/CABA

( MÜFT yerine ... )

( MECCÂNEN yerine BİLÂ-BEDEL )


- BEDAVAYA GETİRMEYE ÇALIŞMAK ile/değil PARASIZLIK(TAN)


- BEDÂVET ile/değil/yerine/>< HADÂRET


- BEDDÂL[Ar.] değil/yerine/= BAKKAL


- BEDEL-İ FERÂĞ ile/||/<> BEDEL-İ MİSL ile/||/<> BEDEL-İ MÜSEMMÂ ile/||/<> TAKDÎR-İ BEDEL ile/||/<> MUBÂDİL

( Mîrî arazi ve çifte kiralı [icareteynli] vakıf taşınmazlarının tasarruf haklarının devredilmesi karşılığı alınan para. İLE/||/<> Arazi hukukunda tasarruf hakkı karşılığı emsaline uygun ödenen para. İLE/||/<> Akitte tayin olunan bedel. İLE/||/<> Bir gayrimenkul malın emsaline göre bedelini takdir etme . İLE/||/<> Başkasının yerine getirilmiş, bir şeye bedel tutulmuş. )


- BEDEN[Ar.] ile BED'EN/BED'AN[Ar.]

( Gözde, nesne, ten. İLE Başlangıçta, ilk önce. )


- BEDEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BEN


- BEDEN[Ar.] ile CESED[Ar.]


- BEDEN/VÜCUT[Ar.] değil/yerine/= YİN/ETYİN


- BEDENDE (OLMAK) ile/ve/değil BEDENDEN (OLMAMAK)


- BEDENE[Ar.] ile HEDY[Ar.]


- BEDEVÎ ile/değil/yerine/>< MEDENÎ


- BEDÎHE[Ar.] ile NAZAR[Ar.]


- BEDÎHE[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> REVİYYE[Ar.]

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bir konuda uzun uzun düşünmek. )

( İlk aşama. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Son aşama. )


- BEDÎHÎ:
TANIMLANABİLİR YAPIDA OLMAYAN ile/ve DELİL GETİRİLEBİLİR YAPIDA OLMAYAN


- BEDÎHİ/YAT[Ar.] ile/ve/||/<> BEDÎ'İ/YAT[Ar.]

( Apaçık olan. İLE/VE/||/<> Görkey/li. | Güzel, güzellik. Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen. | Güzel sanatlar, sanat felsefesi. )


- BED-RÂM[Fars.] ile BED-RÂN[Fars.]

( Sert başlı at. | Sürekli/dâima. | Hoş, lâtif, yakışıklı, süslü. İLE İşleri kötü yöneten. | Çapkın. [kadın] | Orospu. )


- BEDRE[Ar.] ile BEDRİ[Ar.]

( Kuzu, oğlak derisi. | İçi altın dolu kese. İLE İçi altın dolu kese. )


- BEDR-İ BÜLEND ile BEDR-İ KÂMİL ile BEDR-İ MÜNÎR

( Ayın ondördü. İLE Ayın öndördüncü gecesi. İLE Parlak dolunay. )

( BEDR: Dolunay, ayın ondördüncü gecesi. )


- BEDR-İ KEMÂL[Ar.] ile BEDR-İ KÂMİL[Ar.]

( Bir yazı çeşidi/tarzı. İLE Ayın ondördüncü gecesi. )


- BEDV[Ar.] ile ZUHÛR[Ar.]


- BEE ile/değil BE ile/değil B

( Arı. İLE/DEĞİL Olmak. İLE/DEĞİL Yazaç. )


- BEER YASASI -ile

( Işının, madde tarafından soğurulması ile ilgili temel bir eşitlik. [A=abc; a=soğurganlık, b=hücre kalınlığı, c=derişim] )


- BEG/BEY ile/||/<> BEGEÇ/BEKEÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bey. | Koca. İLE/||/<> Sultan/hükümdar. )


- BEĞEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SARIL

( Facebook'ta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< www.Good4Trust.org 'da. )


- BEĞENİ ALMAK değil/yerine BEĞENİLMEK


- BEĞENİ ile SAĞBEĞENİ

( ... İLE Güzeli, çirkinden ayırt edebilme yetisinin en yükseği. )


- BEĞENİP BEĞENMEMEK değil/yerine BECERİP BECERMEMEK

( Yapılması gerekenlerin ya da düşünülmesi gerekenlerin, beğenilip beğenilmemesi değil becerip becerememek ya da ne kadar becerebildiğindir öncelikli(önemli) olan. )


- BEĞENMEK ile/ve/<> SEVMEK

( TO LIKE vs./and/<> TO LOVE )


- BEĞENMEME:
HER KOŞULDA ile HİÇBİR KOŞULDA


- BEĞENMEMEK ile GÖZÜ TUTMAMAK


- BEGONVİL[< MICHEL BÉGON - 1690] ile/değil BUGENVİL[< LOUIS ANTOINE DE BOUGAINVILLE][Brezilya-1768]/CEMİLE[Kıbrıs'ta]

( ile/değil )

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- BEGONYA[Fr. < Michel Bégon] ile PAŞAÇADIRI

( Renkli çiçekleri olan, pek çok çeşidi olan, sıcak ülke bitkisi. İLE Begonyagillerden, yürek biçimindeki yapraklarının altı kırmızımtırak, üstü koyu yeşil, gövdesi sürünücü ve etli bir süs bitkisi. )

( BEGONIA cum BEGONIA FEASTI )


- BEHAVİORAL GENETİCS ile/||/<> CLASSİCAL BEHAVİOR ANALYSİS

( Behavioral genetics davranışın genetik temellerini incelerken İLE classical behavior analysis davranışın çevresel nedenlerini inceler )

( Formül: Behavioral trait inheritance )


- BEHÇET GÖZ TUTULUMU ile/||/<> BEHÇET VASKÜLER TUTULUM

( Göz tutulumu görme kaybına yol açar İLE vasküler tutulum organ infarktına neden olur. Göz tutulumu üveit şeklinde İLE vasküler tutulum tromboz ve anevrizma şeklinde görülür. İkisi de majör morbidite nedeni İLE hızlı tedavi gerektirir. )

( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )


- BEHÇET HASTALIĞI ile/||/<> BAĞIŞIKLIK(OTOİMMÜN) HASTALIĞI

( Behçet hastalığı kronik inflamatuvar bir hastalık İLE otoimmün hastalık bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırmasıdır. Behçet multisistemik vaskülit İLE tipik otoimmün hastalıklar organ spesifik olabilir. İkisi de immün sistem bozukluğu İLE Behçet nötrофil aktivasyonu ile karakterizedir. )

( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )


- BEHÇET HASTALIĞI ile/||/<> ROMATOİD ARTRİT

( Behçet hastalığı damar iltihabı İLE romatoid artrit eklem iltihabıdır. Behçet mukoza ve damar tutulumu İLE romatoid artrit sinovyal eklem tutulumu gösterir. İkisi de kronik inflamatuvar İLE farklı organ hedefleri vardır. )

( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )


- BEHÇET HASTALIĞI ile/||/<> SİSTEMİK LUPUS ERİTEMATOZUS

( Behçet hastalığı vaskülit tabanlı İLE lupus multiorgan otoimmün hastalıktır. Behçet nötrofil baskın İLE lupus lenfosit ve antikor baskındır. İkisi de sistemik inflamasyon İLE farklı immün mekanizmalar kullanır. )

( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )


- BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR LİSESİ :

( Baltalimanı mesiresi içinde yapılan lise 1969/1970 ders yılında eğitim ve öğretime açıldı. 1993/1994 ders yılında yabancı dilde öğretim ve eğitim vermeye başladı. )


- BEHÇET PULMONER ARTER ANEVRİZMASI ile/||/<> ATEROSKLEROTİK ANEVRİZMA

( Behçet anevrizması inflamatuvar İLE aterosklerotik anevrizma dejeneratiftir. Behçet anevrizması pulmoner arter tutar İLE aterosklerotik aorta ve periferik arterleri tutar. Behçet anevrizması rüptür riski yüksek İLE immünsüpresif tedavi gerektirir. )

( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )


- BEHÇET TROMBOFLEBİTİ ile/||/<> DERİN VEN TROMBOZU

( Behçet tromboflebiti inflamatuvar İLE derin ven trombozu hiperkoagülabilite kaynaklıdır. Behçet damar duvarı iltihabı ile tromboz İLE klasik DVT durgun kan akımından oluşur. Behçet tedavisi immünsüpresyon İLE DVT tedavisi antikoagülasyondur. )

( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )


- BEHÇET ÜVEİTİ ile/||/<> İNFEKSİYÖZ ÜVEİT

( Behçet üveiti otoinflamatuvar İLE infeksiyöz üveit mikroorganizma kaynaklıdır. Behçet üveiti tekrarlayıcı ve iki göz İLE infeksiyöz üveit genellikle tek taraflıdır. Behçet üveiti panuveitis şeklinde İLE posterior segment tutulumu gösterir. )

( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )


- BEHÇET VASKÜLİTİ ile/||/<> TAKAYASU ARTERİTİ

( Behçet hem arter hem ven tutar İLE Takayasu sadece büyük arter tutar. Behçet venöz tromboz yapar İLE Takayasu arteriyel stenoza yol açar. İkisi de vaskülit İLE farklı damar tipleri ve boyutları etkiler. )

( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )


- BEHÇET, HULUSİ, PROF. DR. (İST. 1889 - 1948) :

( Öğrenimine maarif müdürü olan babası ile gittiği Beyrut'ta bir Fransız okulunda başladı. 1901'de Kuleli Askeri Tıbbiye İdadisi'ne girdi. 1910'da Askeri Tıbbiye'yi bitirdi. 1911 - 1914 arasında Gülhane Askeri Tatbikat Okulu'nda Cildiye Kliniği Muallimi Eşref Ruşen'in asistanlığını yaptı. 1914 - 1918 arasında çeşitli askeri hastanelerde (Eskişehir, Edirne, Kırklareli) görev yaptı. 1918 - 1921 arasında Budapeşte ve Berlin'de değişik hastanelerin deri hastalıkları ve frengi kliniklerinde çalıştı. 1923'te İstanbul Enraz - ı Zühreviye (Zührevi hastalıklar) Hastanesi Başhekimliğine, 1924'te Gureba Hastanesi Kliniği Şifliğine atandı. 1933'te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniğinde Profesörlüğe yükseltildi ve kürsü başkanlığına getirildi. Mustafa Kemal Atatürk kendisine "Behçet" soyadını verdi. 1939'da Ordinaryüs Profesör unvanını aldı. Bazı deri hastalıkları ile ilgili olarak tüm dünyada kabul gören ve tıp literatürüne giren önemli buluşlar yaptı. Şark çıbanında çivi arazını saptadı. Bu hastalığa diatermi ile tedavi yöntemini getirdi. Türkiye'de çok sık görülen arpa uyuzu hastalığına Pediculoide ventricosusun neden olduğunu kanıtladı. İncir dermatiti üzerindeki araştırmalarıyla bu hastalığı dünyaya tanıttı. Actinomycetacee familyasından mantarların dizidroza benzer ekzemalara neden olan türlerini tanımladı. Bu buluşu nedeniyle 1935'te Budapeşte'de toplanan Uluslararası Dermatoloji Kongresi'nde ödüllendirildi. Belirtilerini ağızda aft, genital bölgede ülserasyon ve gözde hipopiyonli iridasiklit olarak tanımladığı hastalığa, 1947'de İsviçre'de toplanan Uluslararası Dermatoloji Kongresi'nde "Behçet hastalığı" adı verildi. 1934 - 1947 yılları arasında Deri Hastalıkları ve Frengi Arşivi dermatoloji dergisini yayınladı. Emraz - ı Cildiyede Laboratuarın Kıymet ve Ehemmiyeti (1922), Frengi Tedavisi Hakkında Beynelmilel Anketlerim (1922), Wassermann Hakkında Nokta - i Nazar ve Frengi Tedavisinde Düşünceler (N. Ramih ile birlikte, 1924), Frenfi İptidai Karhası ve Hurdebini (1926), Halep Çıbanlarının Diyatremi ile Tedavisi (1926), Memleketimizde Arpa Uyuzlarının Menşei Hakkında Etüdler (M. Hodara ve Süreyya ile birlikte, 1927), İrsi Frengi Kliniği (1929), Frengi Dersleri (1936), Klinikte ve Pratikte Frengi Teşhisi ve Benzeri Deri Hastalıkları (1940), başlıca eserleridir. Frengi hastalığı ile mücadelesi ve Behçet hastalığı ile ilgili çalışmaları nedeniyle ölümünden sonra kendisine TÜBİTAK Hizmet Ödülü verildi. Hulusi Behçet Yeniköy'de ikamet ediyordu. )


- BEHCET[Ar.] ile HÜSN[Ar.]


- BE-HEME[Fars.]-HÂL[Ar.] değil/yerine/= MUTLAKA, ELBETTE

( MUTLAKA, ELBETTE )


- BEHER İLE BALON İLE BÜRET İLE PİPET ile/||/<> LABORATUVAR CAM MALZEMELERİ

( Temel lab ekipmanları. )

( Formül: ±0.05 mL (büret) )


- [Ar.] BEHÎM ile BEHÎME

( Düz siyah şey, alacasız hayvan. İLE ... )


- BEHİMÎ ile/değil/yerine/>< MEDENÎ


- BEHİYE[< BEHÂ]:
GÜZEL -<


- BEHL[Ar.] ile LA'N[Ar.]


- BEHV/BEHVE[Ar.] ile BEHV[Ar.]

( Misafir odası. | Yer altında hayvan ağılı. | Geniş meydan, yer. | Göğsün içi, boğazdan mideye kadar olan aralık. | Rahim ile mahrecinin/çıkışının arası. İLE Köşk. | Sofa. | Salon. | Cumba. | Çardak. )


- BEİS[Ar. < BE'S]["BEYİS" değil!]/MAHZUR[Ar.] değil/yerine/= SAKINCA/DOKUNCA


- BEKÂ ile/ve/||/<> EBEDİYET ile/ve/||/<> HALİDİYET

( Sonun/sonunun olmaması. İLE/VE/||/<> Öncesi ve sonrasında fark olmama. İLE/VE/||/<> Önünün olup sonunun olmaması. )


- BEKÂ[Ar.] ile HULÛD[Ar.]


- BEKÂ değil/yerine/= KALIM/KALICILIK


- BEKÂ ve/||/<>/>/< VEFÂ


- BEKÂR ile/ve/||/<>/> BAKAR


- BEKAR[Fr. < BÉCARRE] ile BEKÂR[Ar.] ile BÎ-KÂR[Fars.]

( Diyez'li ya da bemol'lü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota imi. İLE Evlenmemiş/evli olmayan kişi. İLE İşsiz, güçsüz.["BEKÂR" değil BÎ-KÂR'lar evi] )


- BEKÂR ile/değil MÜCERRED


- BEKÂRA, "KARI/KOCA" BOŞAMAK KOLAY GELİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAVULUN SESİ, UZAKTAN HOŞ GELİR


- BEKARDERE :

( Sarıyer deresi çıkış noktasını takiben dereye batı yamaçtan Kılıçpınar deresi, kuzey doğu yamaçtan Arap Öldüren deresi karışır. Bu birleşmenin olduğu yerden, Çırçır mesiresi önüne kadar olan Bekardere'dir. Bu alan Bekardere mevkii de denir. )


- BEKAROĞLU, DR. AHMET (TONYA, 1963) :

( Sarıyer/Rumelikvak'ta ikamet etmektedir. Tonya Şehit Ayhan Gülmer İlkokulunu bitirdikten sonra Türkiye'de alanında bir ilk olan İstanbul İmam Hatip Lisesinden mezun oldu (1960). Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden 1980'de mezun oldu. Askerliğini Şırnak Uludere Yıldız Hudut Karakol komutanı olarak yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığı İstanbul Haseki Eğitim Merkezi'nin Arapça Müftü ve Vaizler İhtisas Kursunu bitirerek müftü ve vaizlik müktesebi aldı. Ebu'l Velid bin Ahmed bin Rüşd'ün Eğitim Anlaşıyı isimli tezi ile Yüksek Lisans ve "Eğitim Açısından Kur'an - ı Kerim'de Akıl Kavramı" teziyle Doktor unvanını aldı. Sarıyer Spor Kulübü Kongre ve Divan Kurulu üyesi, Sarıyerliler Derneği, Rumelikavak Spor Kulübü, Tellibaba Güzelleştirme, Yaptırma ve Yaşatma Dernekleri üyesidir. Rumelikavağı Yusufağa Camii İmam Hatipliği (Otuz beş yıl, 2019 itibariyle) yaptı. Sarıyer Kız Meslek Lisesi, Sarıyer Lisesi, Sarıyer Hüseyin Kalkavan Lisesi, Sarıyer İlköğretim Okulu, Rumelikavağı Güney Kıldıran İlköğretim Okulu, Vehbi Koç Vakfı Lisesi, Mehmet Şam Ticaret Lisesi, Doğa Koleji, Beşiktaş Boğaziçi Temel Lisesi, Ali Alkanat Anadolu Meslek Liselerinde uzun yıllardan beri Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve Felsefe Grubu derslerine girdi. Sarıyer Müftü Vekilliği yaptı. Marmara Sentez, Tonya Haber, Günebakış, Sarıyer Haber gazeteleri ve Haber7.com. da köşe yazarlığı yaptı. Yazılarına devam etmekte olup, basıma hazır iki kitabı bulunuyor. )


- BEKAS[Fr. < BÉCASSE] değil/yerine/= ÇULLUK

( Çullukgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'da yaşayan, 32 cm. uzunluğunda, tüyleri kahverengi ve kül rengi, göçebe, uzun gagalı bir kuş. )

( SCOLOPAX RUSTICOLA )


- BEKÇİ ile ASES ile ASESBAŞI

( Bir şeyi ya da bir yeri bekleyip korumakla görevli kişi. İLE Gece bekçisi. | Osmanlı döneminde, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi. İLE Yeniçeri Ocağındaki askerî görevinin yanı sıra, başkentin düzenini korumakla da yükümlü olan yirmi sekizinci ortanın çorbacıbaşısı. )


- BEKÇİ ile BEN-VÂN

( ... İLE Tarla/harman/ekin bekçisi. )


- BEKÇİ ile DİZDAR[Fars.]

( ... İLE Kale bekçisi. )


- BEKÇİ ile/ve/||/<>/< GÖZETİCİ ile/ve/||/<>/< KURTARICI (OLMAK/OLMAMAK)


- BEKÇİ ile KİZİR

( ... İLE Köy bekçisi/kâhyası. )


- BEKÇİ ile/ve/<> POLİS

( ... İLE/VE/<> Şehir. [Şehirleşmiş yaşamı, şehirde yaşama kurallarını takip eden.] )

( image )

( Silah kullanabilir, kimlik sorabilir, parmak izi ve fotoğraf alabilir. İLE/VE/||/<> Polisin yetkisinin olup da bekçilerin olmadığı durumlar...

* Önleme arama
* Denetim yapma
* İstihbarat toplama, iletişimin tespiti, teknik araçla izleme
* Suça el koyma
* İfade alma
* Olay yeri inceleme
* Adlî arama ve el koyma
* Gözaltına alma
* Kişilerin ikametgah ve ev adreslerinden ayrılmamalarını isteme
* Teşhis yaptırma
* Yer gösterme yaptırma )

( ... ile/ve/<> ÂCÂN )


- BEKÇİ ile/ve/değil/||/<> TÜRBEDAR


- BEKLEME:
GEVŞEK ile/ve/||/<> SIKI ile/ve/||/<> SAF


- BEKLEMEDİĞİMİZ KİŞİDEN ile/>< BEKLEDİĞİMİZ KİŞİDEN
:GELDİĞİNDE/GELİRSE

( "Olumsuz" olarak "değerlendirilir/yorumlanır". İLE/>< Olumludur. )


- BEKLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> DAYANÇ/SABIR


- BEKLEMEK" ile/ve İSTEMEK


- BEKLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNGÖRMEK


- BEKLENİLEN ile/ve/değil/yerine SONUÇ


- BEKLENMEDİK ... ile HİÇ BEKLENMEDİK ...


- BEKLENMEYEN SINAV AÇMAZI ile KESTİRİM AÇMAZI


- [ne yazık ki]
BEKLENTİ ile/ve/değil/yerine/> ANLAMDAN/DEĞERDEN UZAK DÜŞMEK


- BEKLENTİ ile/ve/<> BASKI


- BEKLENTİ ile/ve/=/||/<>/>/< BATKI/HÜSRAN

( EXPECTATION, ANTICIPATION and/>/= DISAPPOINTMENT )


- BEKLENTİ ile/yerine BEKLEMEK

( Beklenti içinde olmamak esastır. )

( EXPECTATION vs. TO WAIT
TO WAIT instead of EXPECTATION )


- BEKLENTİ ile/ve/||/<>/> DAYATMA

( Aralarında çok ince bir çizgi ya da geçiş vardır. )


- BEKLENTİ ile/ve/=/||/<>/>/< DERT


- BEKLENTİ ile/ve/<>/< EZBER / KALIP / KABUL


- BEKLENTİ ile/ve/değil/yerine HEYECAN


- BEKLENTİ değil/yerine HİZMET


- BEKLENTİ değil KENDİNDEN KAÇIŞ

( Merkezden uzaklaşmak. )


- BEKLENTİ ile/yerine ÖNGÖRÜ

( FORESIGHT instead of EXPECTATION, ANTICIPATION )


- BEKLENTİ ile/değil/yerine ÜMİT/UMUT

( Ümidiniz, zihninizde sessiz ve gönlünüzde sakin kalmakta yatar. )

( Düşük tut! İLE/DEĞİL/YERİNE Yüksek tut! )

( [not] EXPECTATION vs./but HOPE
HOPE instead of EXPECTATION )


- BEKLENTİ(DE OLMAK) değil/yerine/>< KABUL (ETMEK)

( Hiçbir şey için! DEĞİL/YERİNE/>< Her şeyi. )

( Expect(ation) (for) nothing but accept(ion) (for) everything! )

( not EXPECTATION but/>< ACCEPTION
ACCEPTION instead of EXPECTATION )


- BEKLENTİDE OLMA(MA)K ile/ve/değil/yerine/>< "RAHATLIK"


- BEKLENTİDE/İSTEKTE:
YENİ/Sİ ile/ve/<> DAHA FAZLASI/ÇOK


- BEKLENTİYE YANIT ARAMAK ile/yerine (SADECE ANLAMAK İÇİN/ÜZERE) SORU SORMAK

( Yeter ki, soru sormasını bil! Taşlar bile seninle konuşur. )

( TO SEARCH FOR EXPECTATION vs. TO ASK [JUST TO UNDERSTAND]
TO ASK [JUST TO UNDERSTAND] instead of TO SEARCH FOR EXPECTATION )


- BEKLENTİYİ YÖNETMEYE ODAKLANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇÖZÜM ÜRETMEYE ÇABALAMAK


- BEKMES[Oğuz] = PEKMEZ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- BEKTAŞ, BAYRAM K. (TRABZON, 1974) :

( Bilecikspor'dan transfer edildi ve iki sezon (1995 - 1997) Sarıyer'de kaldı. 54 lig, 6 kupa olmak üzere 60 resmi ve 28 özel maçla birlikte 88 maçta forma giydi. Lig maçlarında 5, Kupa maçlarında i ve özel maçlarda 2 olmak üzere 8 gol kaydetti. Antalyaspor'a transfer etti bilahare Beşiktaş'ta da futbol oynadı. )


- BEKTAŞ, İBRAHİM (...) :

( Çayırbaşı Mahallesinde muhtar olarak görev yaptı. )


- BEL BEL / MEL MEL (BAKMAK) -ile


- BEL (EVLÂDI) değil/yerine YOL (EVLÂDI)


- BEL ile/ve/<> BASEN ile/ve/<> KALÇA

( Göğüs ile karın arasında daralmış bölüm. İLE/VE/<> Omurganın, bel ile kalça arasındaki bölümü. İLE/VE/<> Bacakla böğür arasındaki, iki yana doğru çıkıntılı bölümü. )


- BEL ile BEL ile BEL ile BEL

( İm, işaret. İLE İnsan gövdesinde, göğüs ile karın arasında, daralmış bölüm. | Bu bölümün, sırtın altına denk gelen bölgesi. | Hayvanlarda, omuz başı ile sağrı arası. | Dağ sırtlarında, geçit veren çukur yer. | Atmık, meni. | Geminin orta bölümü. İLE Toprağı kazmaya ya da kirizma yapmaya yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek ya da çatal biçiminde bir tarım aracı. İLE Ses şiddetiyle ilgili birim.[< Graham Bell] | İletişim teknolojisinde iki farklı güç ya da şiddet değerini ya da bir gücün, bir referans güce oranını karşılaştırmak için kullanılan bir logaritmik birim. İki güç değeri P1 ve P2 ise aralarındaki fark, N = log10[p2 / p1] kadardır. Simgesi: B, b )


- BELÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞK

( Bin. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bir. )


- BELÂ ile BELÂ-Yİ MÜBREM

( ... İLE Kaçınılmaz belâ. )


- BELÂ[Ar.] ile NE'AM[Ar.]


- BELÂ'[Ar.] ile NİKME[Ar.]


- BELÂBİL[Ar. < BELBÂL] ile BELÂBİL[Ar. < BÜLBÜL]

( Vesveseler, telâşlar, tasalar, kuruntular. İLE Bülbüller. )


- BELÂDE/BELÂD[Ar.] ile BELÂDET[Ar.]/ABRUTISSEMENT, APATHIE[Fr.]

( Kötü kişi, günahkâr, müzevir. | Fenâ şey. İLE İzansızlık, akılsızlık, sersemlik, budalalık. )


- BELÂGAT ile/ve/||/<> BEDÂHET

( İyi konuşma, sözle inandırma yeteneği. | Söz sanatlarını inceleyen bilgi dalı. Retorik. | Konuya tüm yönleriyle kavrayarak, hiçbir yanlış ve eksik anlamaya yer bırakmayan, yorum gerektirmeyen, yapmacıklıktan uzak, düzgün anlatma sanatı. | Bir şeyde, gizli olan derin anlam. İLE/VE/||/<> Apaçık olma durumu. | Bir konuda, hazırlıksız konuşabilme yeteneği. )


- FIKRA/ESPRİ:
BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ


- BELE, TANSU (FİLİZ TANSU) (KURUÇEŞME, 1944) :

( Çocukluğu Sarıyer'de geçti. Yazar olup, gerçek ismi Filiz Tansu, daha çok yazar ismi olan Tansu Bele adını kullanır. İtalyan Lisesi ve Ata Kolejinde okudu. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü 1972'de bitirdi. Yazın hayatına 1962 yılında şiirle girdi (Kırşehir Gazetesi). İlk Öykü ve denemeleri Sanat Olayı dergisinde yayınlandı. Pek çok yayın organında öykü, şiir, deneme, sosyal konular, dil, felsefe ve kitap tanıtımı yazıları yazdı. Türk Dili Dergisinde sürekli olarak yazmaktadır. 1995 - 1997 İ.Ü. Sosyal Bilimler Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde yüksek lisans (master) çalışması yaptı. Çalışmasını "Erkek Yazınında Kadın" adı ile kitaplaştı ve T.C. Kültür Bakanlığı 75. Yıl Eser Yarışmaları İnceleme Dalı'nda başarı ödülü kazandı. ÇYDD Çocuk Kulübü'nün çalışmaları kapsamında Felsefeyi güncelleştirmek konulu söyleşiler yaptı. Yayınlanmış 45 eseri bulunmaktadır. 1984'te Sanat Olayı Dergisi Öykü Birinciliği, 1991 Türk Hava Kurumu Öykü İkinciliği, 1998 Kültür Bakanlığı 75. Yıl Eser Yarışmaları İnceleme Dalı Başarı Ödülü, 2003 de Eyüpoğlu Vakfı - Sabahattin Eyüpoğlu Deneme Ödül'lerini aldı. )


- BELEDİYE DÜKKANLARI OYUN PARKI :

( Ayazağa Mahallesindedir. 1.382,15 m²'lik bir alanı kapsar,626,05 m²'lik yeşil alanı ve 193,49 m² çocuk oyun alanı vardır. )


- BELEDİYE SOSYAL TESİSLERİ :

( İstinye'de İtfaiyenin yanında ve ana cadde üzerindedir. )


- BELEDİYE ile/||/<> İHTİSAB ile/||/<> ŞEHR EMİNİ

( ... İLE/||/<> Osmanlı döneminde belediyenin işlevini yerine getiren yönetim birimi. İLE/||/<> Belediye başkanı. )


- BELEK ile BELEK/BÖLEK ile BELEK ile BELEK/BELİK ile BELEK ile BELEK ile BELEK
ile/değil
BELLEK

( Çocuk bezi. | Kundak. | Beşiğe konulan yatak. İLE Armağan. | Düğün armağanı, çeyiz. | Kumaş, yazma. İLE Korku, korkak. İLE Alacalı, karışık renkli. İLE Üzerinden yol geçen tepe. İLE Saç örgüsü. İLE Antalya'nın bir ilçesi. İLE/DEĞİL Yaşantıları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini, bilinçli olarak anlıkta saklama olanağı/gücü, hafıza. | Bir bilgisayarda, programı değişmeyen verileri, yapılacak iş için gerekli olan ara sonuçları toplayan bölüm. )


- BELEN KÖŞKÜ :

( Çayırbaşı, Bahçeköy Caddesi üzerindedir. Ulusal Kurtuluş Savaşı komutanlarından E. Korg. General Fahri Belen'e ait köşk tarihi özelliği olmamasına rağmen semtin en iyi binalarından biri olup köşkün son sahibi Hayati Kaptanoğlu'dur. )


- BELEN, FAHRETTİN (BOLU, 1892 - 1964) :

( Harp Okulu ve Harp Akademisinde okudu. Kurtuluş savaşında doğu cephesinde 12. tümen, batı cephesinde de 23. tümen kurmay başkanlığı yaptı ve tümenle büyük taarruza katıldı. Çeşitli görevlerde bulunduktan sonra korgeneral rütbesi ile askerlikten ayrılarak siyasete atıldı ve 1950 - 1957 yılları arasında Bolu milletvekili, birinci Adnan Menderes Hükümetinde bir süre Bayındırlık Bakanlığı yaptı. Milli Birlik Komitesi tarafından Temsilciler meclisine seçildi (1961). Tarihçi ve araştırmacı yazar olup: Çanakkale Savaşı (1935), Büyük Türk Zaferi (1962), Atatürk'ün Askeri Kişiliği (1963), Birinci Cihan Harbinde Türk Harbi (5 Cilt, 1963 - 1967) adlı eserleri vardır. )


- BELEŞÇİ ile/ve/değil PARASIZ


- BELEŞ/Çİ/LİK ile/ve/<> OTLAKÇI/LIK


- BELGE ile/ve/||/<> BİLGİ


- BELGE ile/ve KAYIT


- BELGİ ile/ve/<> BELGİN

( Bir şeyi, benzerlerinden ayıran özellik. | Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik. İLE Tam ve kesin olarak belirlenmiş olan. )

( ŞİAR/ALÂMET/NİŞAN ile/ve/<> SARİH )


- BELGİN DORUK SEYİR PARKI :

( Büyükdere Mahallesindedir. 150,00 m² lik bir alanı kapsar, 100,00 m²'lik yeşil alanı bulunmaktadır. )


- BELGİT/SENET ÇEŞİTLERİ'NDE:
ADİ ile RESMİ ile RE'SEN DÜZENLENMİŞ/TANZİM EDİLMİŞ ile TASDİKLİ ile HATIR ile KIYMETLİ ile TİCÂRÎ ile EMTİA


- BELGRAD KÖYÜ :

( Bizanslar döneminde Belgrad ormanı içinde bulunan Petra köyünün terk edilmesi ve yıllar sonra bu köye Kanuni Sultan Süleyman'ın (1520 - 1566) Belgrad Seferinden getirdiği Sırp esirleri yerleştirdi ve köyde Belgrad Köyü adını aldı. Belgrad Köyü kalıntıları Belgrad Ormanları içindedir. Bu köy de 1894'te kaldırılarak, Bahçeköy olarak bilinen yere nakledildi (bkz. Bahçeköy). )


- BELGRAD ORMANI :

( Sarıyer sınırları içinde Büyükdere'nin 6 kilometre batısındadır. Adını Padişah Kanuni Sultan Süleyman (1495 - 1566) ‘ın Belgrad Seferi (1521)'inden getirdiği esirleri yerleştirmiş olduğu köyün isminden almıştır. Köy 1894 yılından orman içinden bugünkü yerine getirilerek ortadan kaldırılmıştır. Belgrad Ormanı 5300 hektardır. Belgrad Ormanının asli ağaç türü meşedir. Meşeler Belgrad Ormanının yüzde yetmiş beşini kaplar. Diğer ağaç türleri ise kayın, gürgen, kızılağaç, çam, söğüt, kavak, ıhlamur, akçaağaç, üvez'dir. Ağaççık ve çalılardan, muşmula, geyik dikeni, çalı süpürgesi, fındık, kızılcık, katırtırnağı, defne, laden çok miktarda bulunur. Belgrad Ormanı Bakanlar Kurulunun 12.12.1924 tarihli kararı ile Muhafaza Ormanı olarak koruma altına alındı. Belgrad Ormanının denizden ortalama yüksekliği 190 metredir. En yüksek noktası kuzeyde Büyük Kartaltepe 230 m, en alçak noktası güneyde Kurudere' 40 m.'dır. )


- BELİ[Fars.] ile BELİĞ

( Evet. İLE Belagati olan, belagatli. )


- BELİ ile/değil BERİ

( Evet.[Fars.] | Bele işaret eden. İLE Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendine daha yakın olanı belirten bir söz. | Bu uzaklıkta bulunan. | ...-den bu yana. )


- BELİĞ ile BELİK

( Belagati olan, belagatli. İLE Saç örgüsü. )


- BELİĞ ile/ve/||/<> BERİ


- BELİRGİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> AÇIĞA ÇIKARMA


- BELİRLEME, OLUMSUZLAMADIR ile/değil/yerine OLUMSUZLAYARAK BELİRLEME

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Olumsuzlama, kendini de olumsuzlayabildiğinden dolayı. )

( SPINOZA ile HEGEL )


- BELİRLEME ile/ve/>/<> SONSUZ DEĞİLLEME

( TO DETERMINE vs./and/>/<> INFINITE NEGATION )


- BELİRLEME ile TARİF


- BELİRLEMEK/BELİRLEYİCİ ile SONSAL SINIFLAMA / SONSALLIK / KATEGORİZASYON

( DESIGNATION vs. CATEGORIZE )


- BELİRLENİM ile/ve/||/<> İLİŞKİSELLİK


- BELİRLENİM ile/ve/||/<> ZORUNLULUK


- BELİRLE(N)ME, BELİRLENİM = DETERMINATION[İng.] = DÉTERMINATION[Fr.] = DAS BESTIMMEN[Alm.] = DETERMINAZIONE[İt.] = DETERMINACION[İsp.] = CONSTITUTIO, DEFINITIO, DETERMINATIO[Lat.] = HO HORISMOS, HE TAKSIS[Yun.] = VUCHA(T), MÂL[Ar.] = TAYÎN[Fars.] = BEPALING[Felm.]


- BELİRLE(N)ME ile/ve/||/<> ETKİLE(N)ME


- BELİRLENMİŞLİK ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI


- BELİRLEYİCİ ile/ve/<> BELİRGİNLEŞTİRİCİ


- BELİRLEYİCİ ile/ve/değil/<> ÖLÇÜT


- BELİRLEYİCİ ile/ve/||/<> ÖNCELİKLİ


- BELİRLEYİCİ/LİK ile/ve/<> OYALAYICI/LIK


- BELİRLİ BİR ALANDA/KONUDA:
BİN KİTAP OKUMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< (YETKİN) BİR KİTABI, BİN KEZ OKUMAK


- BELİRLİ BİR:
SÜREYLE ile/ve/||/<>/>/< SIRAYLA


- BELİRLİ BİR YERDELİK ile/ve/||/<>/> SIRALILIK


- BELİRLİ GEÇMİŞ ile/ve/<> BELİRSİZ GEÇMİŞ

( [Eylemin belirttiği kavramın, içinde bulunulan zamandan önce olup bittiğini]
Belirli ve kesinlikli bildiren kip. İLE/VE/<> Başkasından duyarak ya da belirsiz olarak bildiren kip. )

( -di'li geçmiş. İLE/VE/<> -miş'li geçmiş. )


- BELİRLİ HATA ile BELİRSİZ HATA

( Nedeni bilinen, sonuçlara ancak ve sadece tek bir yönde etki eden ve giderilebilen, sistematik hata ile eş anlamlı bir hata sınıfı. İLE Ölçme sırasında kaçınılmaz, küçük, kontrol edilemeyen değişkenlerin etkisinden kaynaklanan belirsizlikler. )

( SYSTEMATIC ERROR vs. RANDOM ERROR )


- BELİRLİ İNTEGRAL ile/||/<> BELİRSİZ İNTEGRAL

( Belirli sınırlı alan, belirsiz işlev ailesidir )

( Formül: ∫ᵃᵇf(x)dx İLE ∫f(x)dx+C )


- BELİRLİ NEDENLER ile/ve/||/<>/> BELİRLİ KOŞULLAR ile/ve/||/<>/> BELİRLİ SONUÇLAR

( Geçmiş. İLE/VE/||/<>/> Şimdi. İLE/VE/||/<>/> Gelecek. )


- BELİRLİ OLMA ile/ve/||/<> FİLİZ VERME


- BELİRLİ ile BAŞAT


- BELİRLİ/LİK ile/ve BAĞIMLI/LIK

( DETERMINEDNESS vs./and DEPENDENT/DEPENDENCE )


- BELİRLİ/LİK ile/ve BELKİLİ/LİK

( Olanaklı/lık. İLE/VE Olası/lık. )


- BELİRME ile/ve/<> TAŞMA


- BELİRSİZ SÖZ/MUĞLAK İFADE ile/değil/yerine KAVRAM


- BELİRSİZ ile BELİRLİ (BİR) BELİRSİZ


- BELİRSİZ ile/ve/||/<> ÇEKİNGEN


- BELİRSİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖRTÜK


- BELİRSİZ ile/ve/||/<>/> SONSUZ ile/ve/||/<>/> TEK

( Tek aynada. İLE/VE/||/<>/> Karşılıklı aynanın arasında. İLE/VE/||/<>/> Birbirine bakan üç aynanın[üçgen içinde] ortasında. )


- BELİRSİZLİK /= TEHLİKE:
EN KÖTÜ ile/ve/||/<>/> EN İYİ ile/ve/||/<>/> EN OLASI


- BELİRSİZLİK İLKESİ ile/||/<> TAMAMLAYICILIK İLKESİ

( Belirsizlik konum-momentum kesinliğini sınırlar, tamamlayıcılık dalga-parçacık ikiliğini açıklar )

( Formül: ΔxΔp ≥ ℏ/2\nΔEΔt ≥ ℏ/2 )

( Werner Heisenberg tarafından 1927 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1901-1976) (Ülke: Almanya) (Alan: Fizik) (Önemli katkıları: Belirsizlik ilkesi, kuantum mekaniği) (Nobel: 1932) )


- BELİRSİZLİK/KARARSIZLIK ile/değil/yerine/>< "EN KÖTÜ KARAR/ZARAR"

( Alınacak/alınabilecek "en kötü karar" ya da "en büyük zarar" bile zihnin kaldıramayacağı/taşıyamayacağı belirsizlik ve kararsızlıktan çok daha iyidir. )


- BELİRSİZLİK SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
GÖNDERMELİ ile/ve/||/<> VURGULAMA ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK

( FALLACY OF: EQUIVOCATION vs./and/||/<> ACCENT vs./and/||/<> AMPHIBOLY )


- BELİRSİZLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARA DURUMLAR


- BELİRSİZLİK ile/ve/||/<> ARADA KALMAK


- BELİRSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BELİRGİN/LİK

( Zihnin baş edemediği ve neredeyse her an tükenebileceği tek durum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Zihnin ve sürecin rahatlayabildiği ve yaşayabildiği tek durum. )


- BELİRSİZ/LİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BÖLÜNMÜŞ/LÜK


- BELİRSİZ/LİK ile/ve/değil BULANIK/LIK


- BELİRSİZLİK <>/>< BÜTÜNLÜK

( INDEFINITENESS <>/>< INTEGRITY )


- BELİRSİZ/LİK ile/ve/=/||/<> DEĞERSİZ/LİK


- BELİRSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< GERİLİM

( [not] UNCERTAINTY vs./and/||/<>/but VOLTAGE
VOLTAGE instead of UNCERTAINTY )


- BELİRSİZLİK ile/ve/<> KARMAŞIKLIK

( Nesnesizlikten/kavramsızlıktan. İLE/VE/<> Yöntemsizlikten. )


- BELİRSİZ/LİK ile MUTLAK

( INDEFINITENESS vs. ABSOLUTE )


- BELİRSİZLİK ile/ve/||/<>/>/< OLANAKSIZLIK


- BELİRSİZ/LİK ile/ve/||/<> OLUMSUZ/LUK

( Zihnin, işleyebildiği tek durum/koşul belirginlik; rahat edemediği tek durum ise belirsizliktir. )


- BELİRSİZ/LİK ile/ve/||/<>/< ÖNGÖRÜLEMEZ/LİK


- BELİRSİZLİK ile/ve/||/<>/> TEDİRGİNLİK


- BELİRSİZLİK ile/ve/değil/yerine/<> ÜMİT


- BELİRSİZLİK ile/ve/||/<> ÜMİTSİZLİK

( Dışarıda, bazı/çoğu şeyde olabilir. İLE/VE (FAKAT)/||/<> İçeride ve hiçbir "şey/durum" için olmamalıdır! )


- BELİRTEN değil/yerine/= TAMLAYAN


- BELİRTİ ile/ve/||/<>/> İZ ile/ve/||/<>/> İZİN İZİ ile/ve/||/<>/> GÖSTEREN


- BELİRTİLERİ BASKILAMA ile/değil/yerine/>< İYİLEŞTİRME


- BELİRTKE ile BELİTKE

( Bir özlü sözle birlikte kullanılan im. | Soyut bir şeyin, bir kavramın simgesi olan varolan ya da eşya. AMBLEM | Gösterge. İLE Belitler dizgesi. [BELİT/AKSİYOM: Kendiliğinden, apaçık olan ve böyle olduğundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı olan temel önerme.] )


- BELİRTME ile BİLDİRME

( TO STATE vs. TO NOTIFY )


- BELİRTMEK ile/ve "ALTINI ÇİZMEK"


- BELİT(AKSİYOM) = MÜTEARİFE = AXIOM[İng.] = AXIOME[Fr.] = AXIOM[Alm.] = AXIOMA[Yun.] = AXIOMA[İsp.] -ile

( Kendiliğinden, apaçık ve bundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı sayılan temel önerme. İLE Bir gücün, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. | İnsan etkinliğinin ya da iradesinin açığa çıkması. | Hareket, iş. | Anamalın, belirli bir bölümü. | Hisse senedi. | Bir oyuncunun, sahne üzerindeki hareketi. | Oyunun temasını geliştiren, başlıca olay, öykü, gelişim. )


- BELİT/AKSİYOM ile/ve KOYUT/ÖN DOĞRU/POSTULA(T)

( İnsan zihninin, tümel kuralları. İLE/VE Herhangi bir bilimin, tümel kuralları. )

( Kendiliğinden apaçık olan ve böyle olduğu için öteki önermelerin ön dayanağı olan temel önerme. İLE/VE Ön doğru. )

( Belitler/aksiyomlar, temellendirilmez. )

( Kendileri kanıtlanmayan, kanıtları kanıtlanmaya gereksinim duyulmayacak ilk ilkelere verilen ad. | Tüm bilimler için uyulması gereken temel kurallar. İLE/VE Bir bilim dalının [üyesinin] kabul ettiği temel kurallar. )

( ÖZDEŞLİK İLKESİ | ÇELİŞMEZLİK İLKESİ | ÜÇÜNCÜ OLASININ/ŞIKKIN OLANAKSIZLIĞI [ARISTOTELES] )

( KOINAI ENNOIAI ile/ve AITEMATA )

( MÜTEARİFE/MÜSELLEMÂT/MÜSELLEMÛN ile/ve MEVZUA[ÖN KABUL]/MÜSÂDERÂT )

( AXIOME[Fr. < Yun.] ile/ve POSTULATUM[Lat.] )


- BELİT/AKSİYOM(ATİK) = AXIOM[İng.] = AXIOME/AXIOMATIQUE[Fr.] = AXIOM, GRUNDWAHRHEIT[Alm.] = ASSIOMA[İt.] = AXIOMA[İsp.] = PRONUNTIATUM[Lat.] = AKS.OMA[Yun.] = BEDÎHİYYE, MÜSELLEM[Ar.] = ASLÎ MUTEÂREF[Fars.] = AXIOMA[Felm.]


- BELKİ OLABİLİR değil OLABİLİR


- BELKİ OLABİLİR" değil [sadece] "BELKİ" ya da "OLABİLİR"

( Hem "belki", hem de olasılık yanyana ifade edilmez. Olasılık, "belki"yi kapsar! )


- BELKİ ile/değil/yerine ACABA


- BELKİ ... ile/değil/yerine/>< BİR/DÜŞÜK/YÜKSEK OLASILIKLA/OLASILIKLI ...

( "Belki[%50 - 50] ..." [Olur olmadık, orantısız, ölçüsüz, "belki ..." kullanmamak!] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Neyin, nasıl ve ne kadar olabileceğini öngörüyorsak onu [o kadarını yüzdesiyle] söylemenin gerekliliği, değerliliği, anlamlılığı ve önceliği! )


- BELKİ ile/ve/||/<> İLGİNÇ


- BELKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANIRIM


- BELL İLE CHSH İLE GHZ ile/||/<> KUANTUM EŞİTSİZLİKLERİ

( Yerel gerçekçiliği test eden eşitsizlikler. )

( Formül: S ≤ 2 (klasik) İLE S ≤ 2√2 (kuantum) )


- BELL KÖTÜRÜMLÜĞÜ/PARALİZİSİ ile/||/<> GUİLLAİN-BARRÉ BELİRGESİ/SENDROMU

( Yüz sinirinin geçici kötürümlüğü. İLE/||/<> Gövdenin bağışıklık düzeninin sinirlere saldırması sonucu kas güçsüzlüğü. )


- BELLEĞE DAYANARAK YAŞAYAN ile BELLEĞİ (GEREKTİĞİNDE) KULLANARAK YAŞAYAN


- BELLEĞE YÖNELİK BİLGİ (YÖNETİMİ/KULLANIMI) ile/yerine EYLEME YÖNELİK BİLGİ (YÖNETİMİ/KULLANIMI)

( [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT MEMORY vs. [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT ACTION
[TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT ACTION instead of [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT MEMORY )


- BELLEĞİN AŞAMALARI'NDA:
KODLAMA ile/ve/> DEPOLAMA ile/ve/> ARA-BUL-GERİYE GETİR

( Belleğe yerleştirilir. > Bellekte tutulur. > Bellekten çağrılır. )

Bugün[17 Kasım 2025]
itibarı ile 41.842 başlık/FaRk ile birlikte,
41.842 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(20/169)