Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

(KOŞULSUZ)
SAYGI ve SEVGİ'DE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 18 Nisan 2024 ]
itibariyle 4953 başlık/FaRk ile birlikte,
6223 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(2/6)


- "BEĞENİP BEĞENMEMEK" değil/yerine BECERİP BECERMEMEK

( Yapılması gerekenlerin ya da düşünülmesi gerekenlerin, beğenilip beğenilmemesi değil becerip becerememek ya da ne kadar becerebildiğindir öncelikli(önemli) olan. )


- "BENLİK" "TUTUMUNDA":
KİM OLMADIĞIMIZ ile/ve KARŞIT OLDUKLARIMIZ


- "BERABERCE" değil BİRLİKTE


- "BESLENME" ile "TUTUNMA"


- "BİÇTİĞİN" ve/||/<>/>/< "EKTİĞİN"

( "Biçtiğimizi" beğenmiyorsak, "ektiğimize" bakmalıyız! )


- "BİR ARAYA GELMEK" ile/ve/||/<>/> "BİR ARADA DURMAK" ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE ÇALIŞMAK

( Başlangıç. İLE/VE/||/<>/> İlerleme. İLE/VE/||/<>/> Başarı. )


- "BİR TANE DAHA RİCA EDEYİM" değil/yerine "ÇOK GÜZELMİŞ"["Bir tane daha alabilirsem memnun olurum tabii" anlamında]


- "BİRİ YARDIMCI OLSUN" değil "BELKİ BİRİ YARDIMCI OLUR"


- "BİRİNİ SEVMEK İSTİYORUM!" ile/ve/değil/yerine "BENİ SEVEN/SEVECEK, SEVEBİLECEĞİM BİRİNİ (SEVMEK) İSTİYORUM!"


- "BORÇLU OLMAK/KALMAK" ile "ALTTA/ALTINDA KALMAK"


- "BUZDAĞININ":
GÖRÜNEN BÖLÜMÜ ile/ve GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ

( Gördüğümüz, olan değildir. )

( Görünüşler, aldatıcıdır. )

( Adı değiştirebiliriz fakat gerçek yine kalır. )

( Appearances are deceptive. )

( What you see is not what is.
You may change the name, but the fact remains. )

( VISIBLE PART OF ICEBERG vs./and INVISIBLE PART OF ICEBERG )


- "CANIMIZI, TEN EYLEMEK/SANMAK/VARSAYMAK" ile/değil/yerine/>< TENİMİZİ, CAN EYLEMEK


- "CESÂRET" ile/ve/değil/||/<> "GÖZDEN ÇIKARMAK"


- "ÇEVRE İÇİN" YAŞAMAK değil/yerine ÇEVRE İLE BİRLİKTE YAŞAMAK


- "ÇIKAR" ile/değil/yerine/>< HAK

( Bir şey, çıkar ise hak değildir.
Hak ise çıkar değildir.

Hukukun abecesi budur. )


- "ÇIKARLARIMIZI", BİRİLERİNDEN/ÖTEKİLERDEN ...:
!"ÖNDE/ÜSTTE TUTMA(MA)K" ile/değil/yerine AYRI TUTMA(MA)K


- "ÇIPLAK/LIK" ile/ve/değil/||/<>/< "ŞEFFAF/LIK"


- "ÇOCUK DÜŞÜNCESİ" ile/değil/yerine "ŞİZOİD DÜŞÜNCE" ile/değil/yerine BİRLİK DÜŞÜNCESİ


- "ÇOK GÜZELSİN!" DEMENİN:
ÖNCESİ ile/ve/||/<>/> SONRASI

( )

( "Çok Güzelsin!" Demenin Etkileri... yazısı için burayı tıklayınız... )


- "ÇOK MUHABBET, TEZ AYRILIK GETİRİR" ile/ve/değil/yerine/||/<> "VUSLATTA, GINA VARDIR" ile/ve/değil/yerine/||/<> "GÖZDEN IRAK/UZAK OLAN, GÖNÜLDEN DE UZAK OLUR"


- "ÇOK SEVMEK" ile/değil/yerine SEVMEK


- "ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI DEĞİLSEK, SORUNUN BİR PARÇASIYIZDIR" ile/ve/||/<> "YAŞAMAKLA MEŞGUL OLMAZSAK, ÖLMEKLE MEŞGUL OLURUZ"


- "DAĞ" OLMAK ile/değil/yerine "VADİ" OLMAK

( Yağmur yağar ama akar gider. İLE/DEĞİL/YERİNE Yağmuru toplar, göl olursun. )


- "DAHA İYİ OLAN" ile/ve/||/<> "DAHA İYİ HİSSETTİREN"


- "DAVAR" ile/değil/yerine BU DA VAR

( … İLE/DEĞİL/YERİNE )


- "DEĞERLERİ BELİRLEMEK" değil/yerine/< DEĞERLERİN, BİZİM İÇİN DEĞERİ


- "DELİRTME" değil/yerine/>< BELİRTME

( Zihnin başedemediği tek şey belirsizliktir. Eğer yakınlarımızı "delirtmek" istemiyorsak, ancak zihnimizden/düşünce(ler)mizden/niyetimizden/yaklaşımımızdan ve/ya da durumumuzdan çevremizi haberdar ederek buna engel olabiliriz. Konuşmayarak, "susmayı"/"az konuşmayı" bir "beceri/fark" görerek iletişim ve paylaşım içinde olamaz, ortak alanda, birlikte hareket edemeyiz. )


- "DENEME-YANILMA" değil/yerine YAŞANMIŞLIKLARDAN DERS ALMAK


- "DENEYİM" ile/değil KUŞKUCULUK

( Bazı kisiler, yavaş yavaş, inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve tamamen kuşkucu olmayı öğrenir. Bu süreç gerçekleştiğinde de artık çok geçtir. Ne yazık ki, (bazı) "zihinlerin", "deneyim" dediği şey budur. Aklıyla bağlantısını kaybetmiş bir kişi, "deneyimli" olarak tanımlar kendini. )


- "DENGESİZ" ile/değil DENGİ(/N/M) DEĞİL


- "DERT ETMEK" ile DERT EDİNMEK

( Kendinize zulmetmek için yollar icat etmeyin! )

( Don't invent self-inflicted cruelties. )


- "DERT/LERİNİ ANLATMAK" ile/değil/yerine (NİTELİKLİ VE YÜKSÜZ) İLİŞKİ (KURMAK)


- "DERTLERİN ARTMASI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERÇEK(LİK)LERİN ANLAŞILMASI


- "DEVEKUŞUNA":
"UÇ!" DENİLİNCE ve/||/<> "KOŞ!" DENİLİNCE

( Ben, "deveyim" demiş. VE/||/<> Ben, "kuşum" demiş. )

( "İşimize geldiği gibi yaşama"nın, zavallılık seviyesindeki yansıması. )


- "DİKKAT EKSİKLİĞİ/AZLIĞI" ile/değil İLGİ EKSİKLİĞİ/AZLIĞI


- "DOKUNAKLI" ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNDÜRÜCÜ/DUYGUSAL


- "DÖNÜŞTÜREREK" ile/değil/<> DÖNÜŞEREK


- "DÖRT DÖRTLÜK ADAM OLMAK" ile/ve "KALIBININ ADAMI OLMAK"

( Dört unsur ve dört hıltın [bkz. İnsan'da!] en uyumlu ve dengeli bir biçimde biraradalığı. İLE/VE Sözleri ve yaptıklarında tutarlı ve bütünlüklü olmak/davranmak. )


- "DÜNYA KADINLAR GÜNÜ" ve/değil DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

( Kadının/kişinin "günü" olmaz. Her gün, kadının günüdür! )


- "DÜNYAYA GELMEK/GELDİK" değil DÜNYADAN GELMEK/GELDİK


- "DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK" ile/değil/yerine DÜNYANI[İSTEKLERİNİ/ÇEVRENİ/KOŞULLARINI] DEĞİŞTİRMEK


- "DÜNYAYI YERİNDEN OYNATMAK" ile/ve/||/<>/< OTURDUĞUMUZ YERDEN KALKMAK


- "DÜNYAYI/ÜLKEYİ/KİŞİLERİ" "KURTARMAK/KORUMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ KURTARMAK VE KORUMAK


- "DURUŞ" ile/ve/||/<> "BAKIŞ"


- "DÜŞÜNDÜĞÜNÜ", VAROLANA "GİYDİRMEK" ile/değil/yerine VAROLANI DÜŞÜNMEK


- "DÜŞÜNMEK" ile/değil GELİŞTİRMEK


- "DUYGU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİYET


- "DÜZELTME" ile/değil/yerine ZENGİNLEŞTİRME


- "ELİMDEN GELDİĞİNCE" ile/ve/<>/değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR


- "ELİNİ/AYAĞINI/BAŞINI KIR" fakat GÖNÜL KIRMA!


- "EN BÜYÜK HAYAL" değil/yerine EN BÜYÜK ZENGİNLİK

( "Zenginlik". DEĞİL/YERİNE Hayal. )


- "EN ÇİRKİN" değil EN CESUR

( Lizzie Velasquez )


- "EN SEVMEDİĞİM" (ŞEY) ile/değil/yerine PEK/HİÇ SEVMEDİĞİM (BİR ŞEY)


- "ERKEK (MİLLETİ)/KADIN (KISMI) DEĞİL Mİ, HEPSİ AYNI!(BÖYLE/ŞÖYLE) / ŞÖYLE/ŞUNU İSTER/YAPAR" değil/yerine "HER BİRİ AYRIDIR!"

( Genellememek gerekir! Büyük yanlıştır! )


- "ERKEK OLMAK" değil/yerine ÖNCE ADAM/İNSAN OLMAK, SONRA "ERKEK OLMAK"

( Ayrımlar yerine bütünlük üzerine düşünülerek yapılanmak gerek! )


- "ERKEKLİK"İN:
10'DA 9'U değil 10'DA 1'İ

( Kaçmak. DEĞİL 1'i, varolanı/yakınlarını/sevdiklerini/seni sevenleri korumak, onların yanında olabilmek üzere geri durabilmek/çekilebilmek. )


- "EZİK" ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜ


- "FAYTON SEFÂSI" değil ATLARIN CEFÂSI


- "GEÇİMSİZ/LİK" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SEVGİSİZ/LİK


- "GEÇMİŞİN KÖLESİ OLMAK" değil/yerine/>< GELECEĞİN MİMARI OLMAK


- "GEÇMİŞİN, BİZİ BIRAKMAMASI" değil/yerine/></> BİZİM, GEÇMİŞİ BIRAKMAMIZ


- "GERİ ADIM ATMAK" ile/değil/yerine GEREKEN ADIM(LAR)I ATMAK


- "GERİ KALMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<> "UZAK KALMAK"


- "GEVŞEME" ile/ve/<> "REHAVETE KAPILMA"


- "GÖMMEK" değil/yerine/>< GÖRMEK


- "GÖNÜL HIRSIZ(LIĞ)I" ile/ve/||/<> "AÇIK KAPI ARSIZ(LIĞ)I"


- "GÖNÜL YAPMAK" ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK


- "GÖREV"İNİ YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> GEREĞİNİ YAPMAK


- "GÖZÜ KARA/LIK" ile/değil/yerine CESÂRET


- "GRUPLAŞ(TIR)MA" ile/ve/değil/ne yazık ki/<> "KUTUPLAŞ(TIR)MA"


- "GÜÇ" ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Amacınız zarar vermekse yeterlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herşey için yeterlidir. )


- "GÜÇLÜ OLAN" ile/ve/||/<>/< "DAHA GÜÇLÜ OLAN"

( Zayıf yönünü bilen. İLE/VE/||/<>/< Zayıf yönünü yönetebilen. )


- "GÜÇLÜ OLMAK" ile/değil/yerine/< MUTLU OLMAK

( Mutlu etmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Güçlü kılar. )


- "GÜCÜN" "ADÂLETİ" ile/değil/>< ADÂLETİN GÜCÜ


- "GÜNDELİK DENEYİM/YAŞAYIŞ" ile/değil/yerine ÖZGÜN DENEYİM/YAŞAYIŞ

( ERLEBNIZ mit ERFAHRUNG )


- "GÜNEŞ GİTTİ" değil BULUT GİRDİ

( Güneş, hiçbir zaman bir yere gitmez. Araya bulut girmiştir ya da dünya döndüğünden, görünmeyen tarafındadır. )


- "GÜVEN KAPISI" ARAYIŞI ></< ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ/YARALANMASI


- "GÜZEL DEĞİL" değil BAKILIŞI (YETERİNCE) GÜZEL DEĞİL


- "GÜZEL İNSAN" değil/yerine İNSANDAKİ "GÜZELLİK"


- "GÜZEL OLAN, SEVGİLİDİR" değil/yerine SEVGİLİ OLAN, GÜZELDİR


- "GÜZEL"/"ÇİRKİN" diye birşey yok!

( There is no "BEAUTIFUL"/"UGLY"! )


- "GÜZELE, GÜZEL DEMEM, GÜZEL, BENİM OLMADIKÇA" yerine/değil GÜZELE, GÜZEL DERİM, GÜZEL, BENİM OLSUN DİYE! / BENİM OLAN, GÜZEL OLSUN DİYE!


- "GÜZELLİK YAPMAK" ile "KIYAK GEÇMEK"


- "GÜZELLİK" ile İÇTENLİK/CANA YAKINLIK

( İçtenlik vermez. İLE Güzellik verir. )


- "HAKLI" OLAN ile/değil/yerine AKLI OLAN


- "HAKLILIK/HAKSIZLIK":
MECAZ değil HUKUK


- "HAKLISIN" ile/değil O KONUDA HAKLISIN


- "HATA/KUSUR ARAMAK/BULMAK" (İÇİN/ÜZERE) ile/değil/yerine BİR EKSİĞİNİ/HATASINI (DAHA) DÜZELTTİRMEYE ARACI OLMAK


- "HAYATI/NI YAŞAMAK" ile/değil/yerine ADAM OLMAK


- "HAYVANSEÇER" değil/yerine/>< HAYVANSEVER

( Kedi, köpek sevip inek, koyun, balık yediğinizde, hayvansever değil, hayvan seçer oluyorsunuz. Ne zaman bir köpeğe duyduğunuz sevgiyi ve dostâne yakınlaşmayı bir ineğe de duyarsınız; işte o zaman kendinizle çelişmemiş olacaksınız. )

( Kendime, evrene, çevrem(iz)e, hayvanlara, tüm canlıların yaşam hakkına saygı göstermek üzere ve sağlığım/ız için de et ve hayvansal ürünleri yememeyi yeğliyorum/z...

Bu duyarlılığı gösteren ve gösterecek herkese teşekkür ediyorum/z... )

( )


- "HER ELİNİ SIKAN" İLE ... ile/ve/<> "HER CANINI SIKAN" İLE ...

( Dost olma! İLE/VE/<> Düşman olma! )


- "HERKES YAPIYORSA BIRAK YAPSINLAR" | "KİMSE YAPAMIYORSA BEN NASIL YAPAYIM" ile/değil/yerine/>< "HERKES YAPIYORSA BEN DE YAPABİLMELİYİM" | "KİMSE YAPAMIYORSA BEN YAPAYIM"


- "HERKES, KENDİ İŞİNE BAKSIN!" değil "HERKES, KENDİ İÇİNE BAKSIN!"


- "HERŞEYİ BİLEN" ile/değil KENDİNİ BİLEN


- "HESAP SORMAK" ile/değil/yerine ANLAMAK ÜZERE SORU SORMAK


- "HESAPLAŞMA" ile/ve/değil/yerine "YÜZLEŞME"


- "HEYECANLAN(M)IYORUM" ile/ve/değil/yerine/<> "HEYECANI(MI) İÇİMDE TAŞIYORUM/TUTUYORUM"


- "HİÇ SEVMEM" ile/değil/yerine PEK SEVMEM


- "HOŞLANIP HOŞLANMAMA" ile/ve/değil/||/<>/< GÜDÜLENİP GÜDÜLENMEME


- "HUZUR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAM


- "İÇSELLEŞTİRMEK" ile/değil (İYİ) ANLAMAK


- "İDARE ETMEK" ile/ve/değil/yerine YETİNMEK


- "İKTİDARDA KALMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBARDA KALMAK


- "İLGİ UYANDIRMAK" ile/ve "CAZİBE YARATMAK/OLUŞTURMAK"


- "İLK TANIŞTIĞIMIZ GÜN" değil TANIŞTIĞIMIZ GÜN


- "İNSAN OLANLARIN DÜŞÜNEBİLİYOR OLMASI" ile/değil DÜŞÜNEBİLEN HERKESİN, İNSAN OLMASI


- "İRÂDEYE HÂKİM OL(A)MAMAK" değil İHTİYÂRI/NI DEVREDE TUTMAK/TUT(A)(MA)MAK


- "İŞİNE GELME/GELEN" ile/ve/||/<> DEĞER BİLMEZLİK


- "İŞİNE GELME/GELEN" ile/ve/||/<> İŞİNE YARAMA/YARAYAN ile/ve/||/<>


- "İŞİNE GELMEMESİ" ile/ve/<> "UĞRAŞMAK" İSTEMEMEK


- "ISITMA" ile SEVDİRME


- "İŞLENİLEN/İŞLENİLMEYECEK HALT" ile "YENİLEN/YENİLMEYECEK NANE"


- "İYİ" OLMAK ile/ve/değil "ADAM" OLMAK/OLABİLMEK

( Ne yaptıklarımızla/yapabileceklerimizle orantılıdır/biçimlenir. İLE/VE/DEĞİL Ne yapmadıklarımızla/yapmayabileceklerimizle orantılıdır/biçimlenir. )

( Koşulları çeşitlidir. İLE/VE/DEĞİL Koşulları belirlidir. )

( Yorum/değer ve değerlendirmelere göre değişebilir. İLE/VE/DEĞİL Yorum gerektirmeyecek kadar sabit ve ortaktır. )

( Her zaman ve her koşulda kişi ve çevresi için iyi olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL Her zaman ve her koşulda iyidir/gereklidir. )

( Bazen, bazı artıları ya da eksileri olabilir. İLE/VE/DEĞİL Çok büyük oranda olumludur. )

( Herkes için geçerli olabilir fakat yeterli değildir/olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL Herşeyde geçerli ve yeterlidir. )

( Her türlü noktaya/konuma ulaşılabilir belki fakat adam olamadıktan sonra hiçbir anlamı/değeri kalmayacaktır. ["Vali olmuşsun fakat adam olamamışsın!" öyküsü] )


- "İYİCENE, GÜZELCENE" değil İYİCE, GÜZELCE


- "KADIN OLMAK" değil/yerine ÖNCE ADAM/İNSAN OLMAK SONRA "KADIN OLMAK"

( Ayrımlar yerine bütünlük üzerine düşünülerek yapılanmak gerek! )


- "KAFESİN İÇİNDEN ÇIKMAK" değil "KAFESİ", İÇİNDEN ÇIKARMAK


- "KALABALIKLARDAN YANA OLMAK" ile/değil/yerine HAKTAN YANA OLMAK

( image )


- "KALITIM" ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;/&lt; KATILIM

( [not] HERITAGE vs./and/but/||/<>/>/< PARTICIPATION
PARTICIPATION instead of HERITAGE )


- "KALP KIRMAK" değil/yerine/>< ÖZÜR DİLEMEK

( Zulm eder. DEĞİL/YERİNE/>< Feth eder. )


- "KÂR ETMEYE ÇALIŞMAK" ile/değil/yerine/< ZARAR ETMEMEYE ÇALIŞMAK


- "KÂR" değil/yerine AR


- "KARMAŞA" değil/yerine/>< SEVGİ

( )

( Bazı noktaları birleştirirsek "karmaşa", görünmez ve (en başta sevgi gibi) bazı (değerli) şeyler görünür olur. )


- "KARŞI OLMAK" ile/değil/yerine AŞMAK/AŞMIŞ OLMAK


- "KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK" değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET


- "KAYBETMEK":
(")YENİLİNCE(") değil VAZGEÇİNCE


- "KAYBOLMAK" ile/ve/değil/yerine/<>/> "KAPILMAK"


- "KAZANÇ/KÂR" ile/değil/yerine YARAR(FAYDA)

( Ne denli güzel ve kârlı olsa da, hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. )

( Yaptığımız/söylediğimiz/yediğimiz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yapmadığımız/söylemediğimiz/yemediğimiz. )

( RİBH/RIBH ile ... )

( PROFIT vs. BENEFIT )


- "KENDİMİ AŞMAM GEREK" "DÜŞÜNCESİ"
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/<
HİZMETİNİ ARTIRMAK VE SÜRDÜRMEK


- "KENDİMİ DÜŞÜNMEM GEREKİYOR" değil DÜŞÜNMEYE, KENDİMDEN BAŞLAMAM GEREKİYOR


- "KENDİNİ AŞMAK" ile/ve "KENDİNDEN UZAKLAŞABİLMEK"

( Eyleyerek/yaparak, bilerek. İLE/VE Bütünlükle ve unutabilme becerisiyle. )


- "KESKİN SİRKE, KÜPÜNE ZARAR" ile/ve/||/<> "ÖFKEYLE KALKAN, ZARARLA OTURUR"


- "KEYFİNE/ÇIKARINA GÖRE DAVRANMAK" ile/değil/yerine/>< KENDİN/KİŞİ/ADAM/İNSAN OLMAK

( Kendin olmak, "keyfine/çıkarına göre davranmak/davranabilmek" değildir. )


- "KEYFİNİ SÜRMEK" ile/ve/||/<> "ZEVKİNİ ÇIKARMAK"


- "KEYİF" değil/yerine/>< GEREKSİNİM


- "KEYİF/RAHATLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇALIŞMA/HİZMET

( % 3[daha çok] -31[en fazla, azınlıkla/bazen] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< % 96[daha çok] - 69[en az, çoğunlukla] )


- "KİM OLDUĞUMUZ" ile/ve/değil/yerine/< ADAM OLUP OLMADIĞIMIZ


- "KIRILMA" ile/></> UMURSAMAZLIK

( Kırıldıkça değişir, değiştikçe güçlenir, güçlendikçe de umursamazsın. )


- "KIRMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GÖNÜL ALMAYI (DA) BİLMEK

( Herkesin yapabildiği/yapabileceği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bazılarının yapabildiği/yapabileceği. )


- "KİŞİ/ADAM/İNSAN OLMAK" ve/||/<>/=/: "72 MİLLETİ", BİR BİLMEK


- "KİŞİLER ÜZERİNDE" değil/yerine/< KİŞİLER ÜZERİNDEN


- "KİŞİLERİ KONUŞMAK" ile/değil/yerine KİŞİLERLE KONUŞMAK


- "KOLAY(LIKLA) SÖYLEMEK" ile/ve/değil/<> İNAN(M)IYOR OLMAK


- "KONDURAMAMAK" ile/ve/||/<> YAKIŞTIRAMAMAK


- "KONUŞMAK İÇİN SIRA/ZAMAN BEKLEMEK" değil/yerine/>< ÖTEKİNİ DİNLEMEK


- "KÖRLÜK":
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> İŞLETME ile/ve/||/<> BENCİL

( Kendi eksiklerini "görememe". İLE/VE/||/<> Şirketinde tekrarlayan yanlışlara karşı oluşan "görememe". İLE/VE/||/<> Dost eleştirisine, "niyet okuyarak", inanmamak. )


- "KÖTÜLÜK ETMEK" ile/ve/||/<>/< ZARAR VERMEK

( İnsanda. İLE/VE/||/<>/< Kişilerde ve hayvanlarda. )

( ÖNCE, ZARAR VERME!

DO NOT HARM!

PRIMUM NON NOCERE PRIMA NON NOCERE )


- "KRALDAN ÇOK, KRALCI/LIK" ile/ve/değil/yerine/<> "KURALDAN ÇOK, KURALCI/LIK"


- "KRALLIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLGELİK

( Davranışla. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sessizlikle. )


- "KÜÇÜK ZİHİN" ile/değil/yerine/<>/> "ORTA ZİHİN" ile/değil/yerine/<>/> "İLERİ ZİHİN"

( "Her sorunun" kendince bir yanıtı/açıklaması vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE Deneyimlerinden öğrenir. İLE/DEĞİL/YERİNE Herşeyden ve herkesten öğrenir. )

( Kişilerle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Olaylarla uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düzenle/sistemle uğraşır. )

( "Dengini" arar. İLE ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini arar. )

( "İleri zihinler, kendi çağının ötesindedir, zekiler, kendine bir şeyler çıkarır ve ahmak olan da buna karşı koyar.[The great person is ahead of their time, the smart make something out of it, and the blockhead, sets themselves against it.]" )


- "KÜÇÜLMEK" ile/değil/yerine "İNCELMEK"


- "KÜFÜR ETMEK/EDEN"/ŞATİM[Ar. < ŞETM] ile/değil/yerine/>< ŞÜKÜR ETMEK/EDEN


- "KUL" ile/ve/||/<> KÜL

( Neye "inanıyorsak". İLE/VE/||/<> Neye "yanıyorsak". )


- "KULLANMA" ile/ve/değil/<> YARARLANMA


- "KULLUK İÇİN" değil İNSANLIK İÇİN/İNSANLIĞINDAN DOLAYI


- "KURMAK" ile/yerine DÜŞÜNMEK

( Kuruntu/vesvese ile zihne düşenler düşünme değildir! [kuruntulardan vazgeçebilmeli!] )

( Bırak, farklı düşünce/duygu kuşları başının üzerinden uçsunlar. Sen ancak başının üzerinde yuva yapmamalarını sağlayabilirsin! )


- "KUSURSUZLUK" ile/değil/yerine BÜTÜNLENME


- "KUTSALLIK" ile/ve/değil DUYGU YÜKLÜLÜK


- "KUTUPLAŞMA" değil/yerine KUCAKLAŞMA


- "MEMUR" ile/değil/yerine AHBAB


- "MUHABBET SOKAK" değil İNCİLİ ÇAVUŞ SOKAĞI


- "MÜKEMMELİYETÇİ/LİK" ile/ve/değil/<> "GARANTİCİ/LİK"


- "MÜLKİYET" "HAZZI" değil/yerine VAROLUŞ SEVİNCİ


- "MUTLAK" ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNME BİÇİMİ


- "NASIL GÖRÜNDÜĞÜMÜZ" ile NE BİLDİĞİMİZ

( Ne bildiğimizi değiştirir. İLE Nasıl göründüğümüzü değiştirir. )


- "NASIL YARARLANIRIM?" değil/yerine/>< NASIL YARARLI OLABİLİRİM?


- "NE İSTEDİĞİMİ/Zİ BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEYE GEREKSİNİMİM/İZ OLDUĞUNU BİLMEK

( Herkes "bilir". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazıları bilir. )


- "NE OLDUM!" ile/değil/yerine "NE OLACAĞIM?"


- "NE YAPARSAN YAP" değil SEN BİLİRSİN


- "NEREYE GELDİĞİMİZ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEREDEN GELDİĞİMİZ


- "NİYE KONUŞUYORUZ?" değil NEYİ KONUŞUYORUZ?

( Konuşmak/konuşabilmek esas ve önceliklidir. Bazı şeyler gerçekleşmeden, olumsuzlukları ve yetersizliklerin yaşanmasına fırsat vermemek üzere, konuşabilmek, doğadaki en güçlü ve olanaklı yetimizdir. Konuşmanın, "niye"si, "gereksizliği" vs. olmaz! )


- "O DÖNEMDE, ..." ile/değil "O DÖNEM DE, ..."

( Dahi anlamındaki "de" ayrı yazılır! Lütfen! Sadece biraz (daha) özen! )

( Konfüçyüs: "Eğer konuşulan dil doğru değilse, o zaman söylenilen şey, söylenilmek istenen şey olmaz. O zaman, yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman, adâlet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, kişiler, kendini umutsuz bir karmaşanın içinde bulur. Bu nedenle, söylenilen şey, her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır." )


- "ÖDEŞMEK" ile/ve/<> "BOY ÖLÇÜŞMEK"


- "ÖĞÜT VERMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ/DOĞRU ÖRNEK OLMAK/GÖSTERMEK

( Yolu uzun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yolu kısa. )

( Kolay. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Kolay değil". )


- "OL(A)MADIĞIMIZ GİBİ OLMAK/OLMAYA ÇALIŞMAK" ile/değil/yerine OLDUĞUMUZ GİBİ OLMAK


- "ÖLMEK" ile/değil/yerine YAŞAM(AY)I TAMAMLAMAK/HAY(I)R'LAMAK


- "ÖLÜMDEN SONRA, YAŞAMIN OLUP OLMADIĞI" değil/yerine ÖLÜMDEN ÖNCE, SENİN, YAŞAMDA OLUP OLMADIĞIN


- "ÖNEM VERMEK / ÖNEMLİ GÖRMEK"
ile/ve/||/<>/>
"ÖNCELİKLİ GÖRMEK"


- "ÖNYARGI" ile/ve/değil/||/<>/> "SONUÇ ODAKLILIK"


- "ÖNYARGILARINI" YENİDEN DÜZENLEMEK ile/değil/yerine DÜŞÜNMEK


- "ÖRNEK ALMAK" ile "DERS ALMAK"


- "ÖTEKİLEŞTİRME" değil/yerine/>< [sadece] ÖTEKİ/BAŞKASI


- "ÖZLEM" ve/ne yazık ki/||/<> SIKILMA ve/ne yazık ki/||/<> "TUTULMA"

( Geride bıraktıklarımızı. VE/NE YAZIK Kİ/||/<> Elimizin altındakinden. VE/NE YAZIK Kİ/||/<> Ulaşamadıklarımıza. )


- "ÖZÜR DİLERİM" değil/yerine "ÖZÜR/ÖZRÜMÜ BEYAN EDİYORUM/EDERİM"


- "POLYANNA'CI/LIK" ile/değil/yerine/<>/< İYİMSER/LİK


- "RAHAT/LIK" ile "YAVŞAK/LIK"


- "RAHATLIK" ile/ve/değil ANLAYIŞ


- "SAFLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET


- "SAĞLIKLI/SAĞLIKSIZ" ... değil/yerine ORANTILI/ORANTISIZ ...


- "SAHİPLENME" ile/ve/||/<> KOLLAMA


- "SALAK/LIK" ile/ve/<>/değil ÇARESİZ/LİK


- "SALLAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "SARSMAK"


- "SANA SÖVÜYORUM" değil/yerine/>< SENİ SEVİYORUM

( DEĞİL/YERİNE/>< )


- "SAP, DÖNER; KESER, DÖNER ve/||/<>/> GÜN GELİR, HESAP DÖNER"


- "SENİ SEVİYORUM!" ile/belki/yerine/değil "AYAK SESİNİ SEVİYORUM!" (AMA SENİ DEĞİL)


- "SENİ SEVİYORUM!" ile/ve/değil "SENİ (DAHA ÇOK) SEVMEK İSTİYORUM!"

( "I LOVE YOU" vs./and "I WOULD LIKE TO LOVE YOU" )


- "SENİ SEVİYORUM!" ile/belki/yerine/değil "SENİN, BENİ SEVEBİLME OLASILIĞINI SEVİYORUM!"


- "SENİ SEVİYORUM" (DEMEK/DİYEMEMEK) ile/ve/değil/yerine SEVDİĞİNİ GÖSTERMEK/YANSITMAK/YAŞATMAK


- "SENİ SEVİYORUM" (DEMEK/DİYEMEMEK) ile/ve/değil/yerine SEVDİĞİNİ GÖSTERMEK/YANSITMAK/YAŞATMAK


- "SERT (OLMAK)" ile/değil/yerine DİSİPLİNLİ (OLMAK)


- "SESLİ DÜŞÜNME" ile/<>/ne yazık ki SÖYLENME


- "SEVDALI" ile/ve "MERAKLI"


- "SEVDİĞİMİZ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVEBİLECEĞİMİZ


- "SEVİYORUM" ile/ve/değil/yerine YEĞLİYORUM / TERCİH EDİYORUM

( [not] "I LOVE" vs./and/but I PREFER
I PREFER instead of "I LOVE" )


- "SİBER SAMİMİYET" ile/ve/||/<> "STERİL TEMAS"


- "ŞİKÂYET ETMEK" ile/değil/yerine/>< DURUMU(NU)/ZİHNİ(Nİ) DEĞİŞTİRMEK


- "SİNİRLİ/LİK" ile/ve/değil/<> TEPKİSEL/LİK


- "SIRTTA TAŞINAN GİYSİ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜZDE TAŞINAN İFADE


- "SİZ (DE) HÂLÂ ÇOK GÜZELSİNİZ" değil SİZ (DE) HER ZAMAN ÇOK GÜZELSİNİZ


- "SIZLANMA" ile/ve/değil TESPİT

( [not] TO GROUCH vs./and/but TO DETERMINE )


- "SOĞUK" değil/yerine/>< İYİLİK

( İyilik, soğuk geçirmez. )


- "SOĞUK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ


- "SON" ile/değil SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI


- "SORUN/SIKINTI":
"FARKLI OLMAK/TA" ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA

( )


- "SÖZ DİNLEMEK" ile/ve/<> DİKKATE ALMAK

( Söylenilen ya da yapılması istenilen/beklenilen şeyin size [o an için] uymaması, o sözü/düşünceyi ya da durumu dikkate almamanızı gerektirmez. Gençlik/cehâlet düşünce ve tavırları olarak tepki gösterme eğiliminde olabilirsiniz fakat durum, söylenilen söze uyum gösterip göstermemekten çok [kulakardı etmek yerine] yeterince dikkate alıyor olmayı gerektirir. "Sırtına bir şey al/giy!" sözüne, hiç düşünmeden/değerlendirmeden, hızlıca "bana bir şey olmaz!", "gerek yok!", "sen yaşlı olduğun için söylüyorsun/önemsiyorsun" şeklinde yanıt vermek yerine yeteri kadar dikkate almakta yarar vardır. )


- "SÖZLERİNİ" "DUYURMAK İÇİN":
"KİŞİLERİ TUTMAK" değil/yerine ÇENEYİ TUTMAK


- "SUÇLAMAK" ile/değil/yerine SORUMLU OLMAK


- "SÜREÇ/YOL":
SABIR İLE ve/||/<>/> NİYAZ İLE


- "TABİÎ Kİ ..." ile/ve/<> "(...) HALİYLE (...)"


- "TAHT" değil "BAHT"


- "TAKIK" ile/değil/yerine ÂŞIK


- "TAKINTI" ile/değil "RAHATLIK"


- "TAMAMLAYAMADI" değil TAM ANLAYAMADI


- "TANIDIK/LAR" ile/değil/yerine DANIŞMAN/LAR


- "TARİH OLMAK" ile/ve "TARİHE MAL OLMAK"


- "TARİHSEL" ile AŞKIN


- "TEMEL İLKE/LER" ile/ve/değil/yerine "ANAHTAR KAVRAM/LAR"

( [not] "BASIC PRINCIPLE/S" vs./and/but "SWITCH/KEY CONCEPT/S"
"SWITCH/KEY CONCEPT/S" instead of "BASIC PRINCIPLE/S" )


- "TEPEDEN İNME" ile/ve/||/<> "SONRADAN GÖRME"


- "TEŞBİHTE, HATA OLMAZ/OLMAMALI!" değil/yerine "TEŞBİHİN, AYAĞI TOPALDIR"


- "TEŞVİK ETMEK" ile/değil "ÇANAK TUTMAK"


- "UÇMAK" için/ve/||/<>/>/< AŞAĞI ÇEKENLERİ/SIRTINDAKİLERİ BIRAKMAK


- "UNUT!" değil/yerine UMUT/ÜMİT


- "UNUTUL/UR / UNUTURUZ / UNUTURUM / UNUTURSUN" değil/yerine/&gt;&lt;/<
YAZMAZSAK/YAZMAZSAM/YAZMAZSAN UNUTULUR/UNUTURUZ/UNUTURUM/UNUTURSUN


- "ÜSTÜNDE DURMAMA" ile GEÇİŞTİRME


- "ÜSTÜNLÜK" ile/ve/<>/değil/yerine "FARK"


- "ÜSTÜNLÜK" ile/değil/yerine BÜTÜNLÜK

( )


- "UTANIYORUM" ile/değil/yerine/>< TANIYORUM!


- "UYUŞUK/LUK" ile/değil/yerine/>< DİNGİN/LİK


- "VARSIL/ZENGİN" ile/değil/yerine GANÎ


- "VİCDÂNÎ" DİN ve/+/||/<> AHLÂKSIZLIK


- "YAKIN İLİŞKİ" ile/ve/||/<> "YOĞUN İLİŞKİ"


- "YAKIŞAN/YAKIŞMAYAN" ile/ve/değil/||/<>/< UYGUN DÜŞEN/DÜŞMEYEN


- "YANINDA OLMAK İSTİYORUM" ile "YANIMDA OLMANI İSTİYORUM" ile "YANYANA OLMAK İSTİYORUM"


- "YANLIŞ DÜŞÜNMEK" ile/değil FARKLI DÜŞÜNMEK

( [not] "THINKING WRONG" vs./but THINKING DIFFERENT )


- "YANLIŞ YAPMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<> YALNIZ KALMAK


- "YANLIŞLARA AĞIT YAKMAK" ile/değil/yerine/>< DOĞRULARI İNŞÂ ETMEK


- "YAPILAMAZLIK" ile/ve/değil/||/=/<>/< MANTIKDIŞILIK


- "YAR/UÇURUM" OLMAK ile/değil/yerine/>< YÂR OLMAK


- "YARARLI >< ZARARLI" ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( Akl-ı temyizî. İLE/VE/<>/> Akl-ı amelî. İLE/VE/<>/> Akıl. Akl-ı Nazarî. İLE/VE/<>/> İç duyular. İLE/VE/<> Vicdan. )

( ... İLE/VE/<>/> Düşünce ve eylemin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Kavram ve nesnenin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Biçim ve içeriğin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<> ... )

( Spor. İLE/VE/<>/> Felsefe/Ahlâk. İLE/VE/<>/> Bilim. İLE/VE/<>/> Sanat. İLE/VE/<> Din. )

( İyi, yarar ve hazın sürekliliği olarak yorumlanır. )

( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: Bunlar, kerîmdir;
2. Taklit yoluyla yapanlar: Bunlar, hakîmdir;
3. Engelleyenler: Bunlar, eşkiyâdır;
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: Bunlar, kötü niyetlilerdir. )

( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )

( When you do not know, what is good for yourself; how can you know, what is good for others? )

( ... VS./AND/<>/> Appropriateness/harmony of thought and action. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of concept and object. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of shape and content. WITH/AND/<> ... )

( ... VS./AND/<>/> Ethic. VS./AND/<>/> Rational. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religious. )

( Sport. VS./AND/<>/> Philosophy. VS./AND/<>/> Science. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religion. )

( BEŞ AMAÇ/MAKÂSID-I HAMSE[Ar.]: (KORUNANLAR/SAĞLANANLAR)
CAN ile/ve/<>/> KUŞAK/NESİL ile/ve/<>/> AKIL ile/ve/<>/> MAL ile/ve/<>/> DİN )

( NÂFİ'[< NEFY] >< ZARAR/MAZARRAT ile/ve/<>/> HAYR >< ŞER ile/ve/<>/> SIDK >< KİZB ile/ve/<>/> HÜSN >< KABÎH ile/ve/<> SEVAB-GÜNAH )

( BENEFICIAL >< HARMFUL vs./and/<>/> GOOD >< BAD vs./and/<>/> RIGHT >< WRONG/TRUE >< FALSE vs./and/<>/> BEAUTIFUL >< UGLY vs./and/<> MERIT [IN RELIGION] )

( ... ile/ve/<>/> TO AGATHON[iyilik] ile/ve/<>/> ... ile/ve/<>/> TO KALLOS[güzellik]/KALON/TOKALON ile/ve/<>/> ... )

( ... ile/ve/<>/> SHIVAM ile/ve/<>/> SATYAM ile/ve/<>/> SUNDARAM ile/ve/<> ... )


- "YARATMAK" değil/yerine (OLANI) DEĞİŞTİRMEK


- "YARDIM" ile "MÜDAHALE"

( [Kişi/gereksinim sahibi, çevresinden] İstemişse. İLE İstememişse. )


- "YARGILAMAK" ile/değil/yerine KEŞFETMEK

( [not] TO JUDGE vs./but TO DISCOVER
TO DISCOVER instead of TO JUDGE )


- "YARGILAMAK" ile/değil/yerine YAPMAYABİLECEĞİNİ/İHTİYÂRINI ANIMSATMAK


- "YASALARA UYMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<> ADÂLET


- "YAŞAMDAN KAÇMAK" değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK


- "YAŞAMIN, GİDEREK KOLAYLAŞMASI" değil BİZİM, GİDEREK GÜÇLENMEMİZ


- "YAŞLANDIĞIMIZDAN DOLAYI OYUN OYNAMAKTAN VAZGEÇMEK"
değil/ne yazık ki
VAZGEÇTİĞİMİZDEN DOLAYI OYUN OYNAMAMAK


- "YAVAŞLA(T)MA" ile/ve/değil/||/<>/>/< AZAL(T)MA


- "YOK" DEMEK ile/değil/yerine GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- "YÜKSEK/LİK" ile/ve/değil/yerine AŞKIN/LIK, MÜTEAL, YÜCE/LİK

( ... ile/ve/değil/yerine PARA )


- "YURTSEVERLİK" "SÖYLEMİ" ile/değil/yerine YURTTAŞLIK


- "ZAFER/YENİLGİ" değil/yerine SEFER


- "ZAHMET"/Lİ ile/ve/değil/||/<>/> RAHMET/Lİ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Zahmet"i, zevk edinmek. )

( Zahmet ile Rahmet arasında, sadece bir nokta fark vardır. )


- "ZAYIF" ya da "GÜÇLÜ" ile/değil/yerine ZEKİ

( İntikam alır. YA DA Affeder. İLE/DEĞİL/YERİNE Görmemezlikten gelir. )


- "ZEKÂ GÖSTERGESİ":
YANITLAR(IY)LA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORULAR(IY)LA


- "ZEKÂ" değil/ne yazık ki BOŞLAMA(İHMAL)

( Çocukların, telefonda/tablette oyun bulup oynaması, zeki olduğunu değil ne yazık ki, boşlandığını gösterir. )


- "ZENGİNLİK":
[ya] ÇOK PARA ile/değil/yerine/ya da/>< ÇOK DOST

( Belki ikisinden biri olur fakat ikisi birden olmaz! )

( Dostlarım! Dünyada, dost yoktur! )


- "ZENGİNLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAŞARI


- "ZİYARETİN, KISASI MAKBULDÜR" ile/ve/değil/||/<>/< "ZİYARETİN, KISAS'I[KARŞILIKLI OLANI] MAKBULDÜR"


- "ZOR" değil/yerine/< KOLAY DEĞİL

( NOT EASY instead of DIFFICULT )


- (")ANLAMLI(") YAŞAM ile/ve/yerine MUTLU YAŞAM

( Geçmiş ve/ya da gelecek üzerine kurulan. İLE/VE/YERİNE ÂN üzerine kurulan. )


- (")ANLAŞILMAK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAYA ÇABALAMAK

( Gereksinim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gereken. )


- (")AŞK("):
ESKİDEN ile/ne yazık ki/>/>< GÜNÜMÜZDE

( "Korku". İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Kaygı". )

( "Elâlem görür" diye. İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Herkes görsün" diye. )


- (")BEĞENMEME("):
(")HER KOŞULDA(") ile (")HİÇBİR KOŞULDA(")


- (")BESLEMEK(") ve/||/<> (")DESTEKLEMEK(")


- (")BİLMEK(") ile/ve/değil/||/<>/>/< HÂL'DEN, HÂL'E GEÇEREK BİLMEK


- (")BULAŞMA(") ile/ve/değil/yerine/||/<> YANKILA(N)MA


- (")DÜZELTME(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< CESÂRET VERME


- (")ELİNİ ÖP(TÜR)MEK(") ile/ve/değil/||/<>/< EĞİLMEYİ GÖ(STE)RMEK/DENEYİMLE(T)MEK


- (")GEÇMEK(") ile (")ATLAMAK(")


- (")GÖNÜLLÜLÜK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK


- (")İYİ HİSSETMEK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİCE HİSSETMEK


- (")İYİLİK(") ile/ve/değil/yerine/||/<> HİZMET


- (")İYİLİK(") değil OLDUĞU/GEREKTİĞİ ŞEKİLDE/GİBİ


- (")KANDIRMA("):
BAŞKALARINI ile/ve/değil/||/<>/< KENDİNİ


- (")KAYIBIN("):
KAYBI ile/ve/||/<> KAYIP OLMAYANI


- (")KENDİLİK("):
(")KAYITLARIMIZDA(") ile/ve/||/<>/< BELLEĞİMİZDE


- (")KOLAY(") ile/>< (")ZOR(")

( [hiçbir şey ...] Göründüğü kadar kolay değildir. İLE/VE/>< Zannedildiği kadar zor değildir. )


- (")KURAL(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURUL


- (")MAL(") ve/||/<> (")ARKADAŞLIK(") ve/||/<> (")AŞK(")

( [Değeri yoktur!] Cömertlik yoksa. VE/||/<> Vefâ yoksa. VE/||/<> Karşılık yoksa. )


- (")MİKROSKOP(") ile/ve/||/<>/>< (")TELESKOP(")

( [Kişinin] Önemini/"büyüklüğünü" gösterir. İLE/VE/||/<>/>< Önemsizliğini/küçüklüğünü gösterir. )

( Kıskançlığın aracı. İLE/VE/||/<>/>< Sevginin aracı. )


- (")ORTA YOL(") ile/ve/değil/||/<> ARA ÇÖZÜM


- (")PİS OLMAK(") ile/ve/<>/değil/yerine (YETERİNCE) TEMİZ OLMAMAK


- (")SADAKA DAĞITMAK(") ile/ve/||/değil/yerine/< HAKSIZLIKLARI ORTADAN KALDIRMAK


- (")ŞAİR(") ile/ve/||/<> (")DELİ(") ile/ve/||/<> (")MECNÛN(")


- (")SEVGİ/İLGİDE("):
ABARTI ile/ve/||/<>/> BOĞMA


- (")SEVME/SEVGİ(") ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE YARAMA

( Çoğunlukla, kişilerin ne kadar işine yarıyor/yaramıyorsak, bizi o kadar çok/az "severler". )


- (")TANIMAK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIYANI(ZİHNİ) TANIMAK


- (")ÜMİTSİZLİK(") değil/yerine/>< SEVGİ


- (")ÜSTÜN(") ve/||/=/<> İNSANI/KİŞİLERİ SEVEN

( En "üstün" kişi/ler, kişileri/insanı seven(ler)dir. )


- (")ÜSTÜN/LÜK / ALÇAK/LIK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNCE/LİK / SONRA/LIK


- (")YÜKSELİP/İLERLEYİP BİRLEŞMEK(") ile/değil/yerine BİRLEŞİP YÜKSELMEK/İLERLEMEK

( 23 + 43 = 72 İLE/DEĞİL/YERİNE (2 + 4)3 = 216 )

( image )


- (B)İLİM'DE 3 KARIŞ:
1. KARIŞ ve/||/<>/>/< 2. KARIŞ ve/||/<>/>/< 3. KARIŞ

( Kibirlendirebilir. VE/||/<>/>/< Alçakgönüllü yapar. VE/||/<>/>/< Hiçbir şeyin bilinmediği bilinir. )


- (B)İLİM ve/||/<> ZİKİR ve/||/<> AŞK

( Aklın gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Sözün gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Gönlün gereği/terbiyesi/zekâtı. )


- (BİR ŞEYDEN[ÜRÜN/HİZMET]) MEMNUN OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> (BİR ŞEYİN[ÜRÜN/HİZMET]) (SİZİN İÇİN) UYGUN OLMASI


- (BİRİNİ, BİR ŞEYİ) "GÜZEL BULMAK" ile/değil/yerine GÜZELİ BULMAK

( Yanılabilirsin. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanılmazsın. )


- (DAHA/EN) KORKUNÇ/VAHİM OLAN:
SOKAKTAKİ KARGAŞA ile/değil DİLDEKİ KARMAŞA

( Yaşamdaki en korkunç "durum" ya da deneyim, birini çok sevmektir.
[Sevgi kadar değerli bir duygunun nesi, nasıl korkunç olabilir? O sevgimizin yoğunluğunun o kişiyi kendimizden kaçırma olasılığının artırması ve ölümünün duyulmasından dolayı her an için geçerli ve etkisi yüksek olan çok korkutucu bir durumdur.] )


- (GERÇEKTEN) İSTEMEK ve/+/||/<>/> EMEK ve/+/||/<>/> YEMEK


- (HER KOŞULDA) YAP!:
NE YAPABİLİYORSAN ile/ve/||/<> NE KADARINA SAHİPSEN ile/ve/||/<> NEREDEYSEN

( (IN ANY CONDITION) DO:
WHAT YOU CAN vs./and/||/<> WHAT YOU HAVE vs./and/||/<> WHERE YOU ARE )


- (İKİ) AYAK > (İKİ) EL ile/ve/||/<>/> İFFET[Ar. < ŞEHVET] ile/ve/||/<>/> ŞECAAT[Ar. < ÖFKE]

( ... İLE/VE/<>/> Kendini (")savunur/korur("). İLE/VE/<>/> Haksızlığa gösterilen öfke. [Hakk'ı savunur/korur.] )

( ... İLE/VE/<>/> Temizlik. | Namus. İLE/VE/<>/> Yiğitlik, yüreklilik, koçaklık. )


- (KENDİ/MİZ) İÇİN ile (KENDİ/MİZ) OLARAK


- (KOŞULSUZ) SEVGİ:
(EN BÜYÜK) ZAAF ve ERDEM


- (KOŞULSUZ) SEVMELİ!


- (OLMUŞ) OLAN ile OLMAKTA OLAN

( Nesne/ler. İLE Özne/kişi. / İnsan. )


- (ONUN İÇİN:)
[ne] ŞER ile/ve/değil/yerine/ne de/||/<>/< ŞEN


- (ONUN/SENİN) GÜZELLİĞİNE BAKMAK ile/değil/yerine GÜZELLİĞE BAKMAK


- (SİGARA) "YASAĞI" değil SINIRLAMASI/KISITLAMA/SI

( Yürürlüğe giren yasa, bir "YASAK" koyma değildir! Toplum yaşamında ve kişiler arasında düzenin sağlanması, hakların korunması için ortak kullanım alanı kuralları uygulanmak zorundadır. Sigarayla ilgili düzenleme, kişilerin bulunmak zorunda/durumunda olduğu -kapalı ya da açık- ortamlarda sigara kullanıcılarının keyfî uygulamalarına izin vermemek üzerinedir. Bu durumdan rahatsız olan/olabilecek kişilerin haklarının korunması üzerine de bu tür kısıtlamalar getirilmesi gerekmiştir. "YASAK" olarak ifade edilen durum, "sigara içme yasağı" değil belirli ortak kullanım alanlarında keyfî tutumda bulunulmasına engel olabilmek üzere ve çevrenin rahatsız edilmemesine yöneliktir. Doğrudan, genel bir "içmeme yasağı" getirilmemiştir. "YASAK"[< YASA][yasaya/kanuna bağlı olan] sözcüğü ve kullanımının da, kişiler [içen-içmeyen, rahatsız olan/lar] arasında anlaşamamazlık/ihtilâf [ya da olası çatışma durumunda] toplum ve devlet tarafından kabul ve onay görmüş, uyumlu bir düzen sağlanabilmesi üzerine, gereken koşulların, yazılı ve tüzel(hukukî) bir karşılığının bulunması üzerinedir. Birlik ve bütünlüğü, sürdürülebilirliği sağlayabilmenin göstergesi ve dayanakçası olarak, "YASA" ve yasal gereklilik, işlevini yerine getirmek üzere uygulanmaktadır. Kişi, kendi evinde istediği gibi [çırılçıplak] dolaşabileceği halde dışarıda/sokakta, ortak alanlarda dolaşamayacağı gibi. Bu durumu anlayan ve kabul edebilen tütün kullanıcıları, tütün ürünleri kısıtlamasının da bir uzlaşım ve çözüm gerektirdiğini rahatlıkla anlayacak ve kabul ediyor olacaklardır. )


- (UZUN/KISA) SÜRELİ/LİK (/ SOLUKLU/LUK) ile SÜREKLİ/LİK

( LONG PERIOD vs. CONTINUAL )


- [Alm.] ERINNERUNG ile/ve/+/||/<>/> ER-INNERUNG

( Anımsama. İLE/VE/+/||/<>/> İçselleştirme. )


- [Ar.] MEMNUNİYET ile MEMNUİYET

( Kıvanma, kıvanç. İLE Yasak olma, yasak edilme durumu. )


- [Ar.] MİNNET ile/ve ŞÜKRAN

( Bir iyiliğe, bir iyilik yapana yönelik, kendini borçlu görme. | Görülen iyiliğe yönelik teşekkürde bulunma. İLE/VE İyilik bilme, gönül borcu. )


- [Ar.] ŞEVK Ü TARÂB ile ŞEVK Ü TARÂB

( Makam. İLE Neşe, sevinç ve coşkunluk. )


- [AŞKTA] SEVGİLİNİN:
"HERŞEYİ OLMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "HİÇBİR ŞEYİ OLMAK"


- [ASLOLAN] DÜZÜŞMEK SEVİŞMEK!


- [BAZI/ÇOĞU DURUM/SORUN/HATA/ZORLUKTA]
"(BEN) İNSANIM" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< "İNSANIM" DÜŞÜNCESİNE/SÖZCÜĞÜNE SIĞINMIŞSIN/KAÇMIŞSIN/SAKLANMIŞSIN


- [DURUM > DUYGU > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DURUM > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DUYGU >= ... ]
ile
[DUYGU > DURUM > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DURUM > DUYGU >= ... ]

( Sorun. İLE Çözüm. İLE Âşık. Düşünme[sonradan]. İLE Biliminsanı. )


- [HANGİ]
(")HAKLA?(") (HİZMET)
ile/ve/değil/yerine/||/<>
AKLA? (HİZMET)


- [hem] ÇOK OKUYAN ile/ve/||/<>/hem de ÇOK GEZEN

( Hangisi daha çok bilir?" sorusuna, birinden yana, iki yaklaşımda bulunuluyor. Doğru yanıt diye bir şey yok! İkisi de doğru ya/ya da yanlış olabilir. Fakat bilinebilecek bir şey varsa, o da ikisini de yapanın hiçbir şey bilmediğidir. Yani ne kadar bilmediğini anlayarak ve ne kadar daha anlaması gerektiğini anlar. "ŞİO ME NİHİL ŞİRE"[En iyi bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğim!"] )


- [İt.] BRAVO ile/ve/||/<> BRAVA

( [başarıda/beğenide/değerlendirmede] Erkeklere söylenilen. İLE/VE/||/<> Kadınlara söylenilen. )


- [Lat.] CARITAS ve/||/<>/>/< CUPIDITAS

( Tanrı[uhrevî] sevgisi. VE/||/<>/>/< Kişi/nesne/dünya sevgisi. )


- [ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN


- [ne yazık ki] :( ((((((
DENİZ GEZMİŞ ve/||/<> YUSUF ASLAN ve/||/<> HÜSEYİN İNAN

( image )


- [ne yazık ki]
!"BİRBİRİNE DÜŞMEK" değil/yerine/>< BİRBİRİNİ DÜŞÜNMEK


- [ne yazık ki]
SEVGİSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLETİŞİMSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK

( [kişileri] Geçimsiz yapar. İLE/VE/||/<> Birbirine düşman eder. İLE/VE/||/<> Güzellikleri yok eder. )

( [ne yazık ki] Bireyleri sevemeyenler, "insanlık" kavramına sığınır... )


- [ne yazık ki]
TAGALLÜP[Ar.] değil/yerine/= ZORBALIK


- [ne yazık ki]
KONULARI/AYRINTILARI/OLAYLARI/SORUNLARI:
ABARTMAK ile SAPTIRMAK ile TIRMANDIRMAK


- [ne yazık ki]
LÂNET ETMEK, LÂNET OKUMAK ["NALET" değil!]/MELÂNET[Ar. < LA'N] değil/yerine/= BÜYÜK KÖTÜLÜK/İLENÇLİK/KARGIŞLIK, KARGIMAK/UZAKLAŞTIRMA


- [ne yazık ki]
!"KÜÇÜMSEMEK" ile/ve/||/<>/> KÜÇÜMSEDİĞİNE GEREKSİNİM DUYMAK/MUHTAÇ KALMAK

( Kapalı olan Antep fıstığını, bırakıp sonunda, o kapalı olanları açmaya çalışmak kadar komik, çaresiz ve vahim durumlara düşmemek için çoğu ufak/değersiz/yetersiz "görünen" şeyi ve kişiyi küçümsememek gerekir. )


- [ne yazık ki]
!"RAHAT"/LIK ve/||/<>/>/< !KAYITSIZ/LIK


- [ne yazık ki]
!ÇÖP ATMAK =/||/<> !"ÇÖP BIRAKMAK"


- [ne yazık ki]
!FAHİŞ/FUHUŞ ile/ve/||/<> !MURABAHA/TEFECİLİK

( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. İLE/VE/||/<> Bir malı, çok fazla kârla satma. | Yasanın izin verdiği sınırdan aşkın faiz alma. )


- [ne yazık ki]
!HAKARET ETMEK ve/=/||/<>/> !YOK ETMEK


- [ne yazık ki]
!KÖTÜLEME ile/ve/değil/||/<> !"YAKIŞTIRMA"


- [ne yazık ki]
!MÜFSİT[Ar.]/MÜZEVİR[Ar.] değil/yerine/= ARABOZUCU


- [ne yazık ki]
!MÜTECÂVİZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRGAN/SALDIRICI/SATAŞKAN


- [ne yazık ki]
!ÖTEKİLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> !DÜŞMANLAŞTIRMA


- [ne yazık ki]
!SAVAŞ ile/ve/değil/||/<> !İÇ SAVAŞ/AYAKLANMA

( POLEMOS ile STAZIS )


- [ne yazık ki]
!SAVAŞ ile ASKERİCİLİK/MİLİTARİZM


- [ne yazık ki]
!SAVAŞLAR:
RASYONEL ile/ve/<> KİTLELERİN SEFERBER EDİLDİĞİ ile/ve/<> ASİMETRİK


- [ne yazık ki]
!SUÇ ve/||/<>/> CEZA


- [ne yazık ki]
!SUÇLAMA ile !KARALAMA


- [ne yazık ki]
!TUZAK ile/ve/||/<> !KUNDAK


- [ne yazık ki]
"ARSIZLIK" ile/değil ACIMASIZLIK

( Arsız, "güçlü" olunca, haklıyı, suçlu çıkarır. )


- [ne yazık ki]
"AZ İLE YETİNME(ME)K" ve/||/<>/> ÇOK'U BUL(AMA)MAK


- [ne yazık ki]
"BİLİNMEYEN CENNET"
ile/"değil"/"yerine"
"BİLİNEN CEHENNEM"İ YEĞLEMEK


- [ne yazık ki]
"ÇEVREDEKİLER İÇİN" AŞK ÜZERİNE YANLIŞ "SÖZLER":
GENÇLİKTE ile OLGUNLUKTA/YAŞLILIKTA

( "Henüz yaşın erken". İLE "Bu yaştan sonra". )


- [ne yazık ki]
"GÖNÜL KIRMAK/GÖNÜLDEN ÇIKMAK"
değil/yerine/><
"GÖNÜLE GİRMEK/GÖNÜL ALMAK"

( [ne yazık ki] Zihindeki (tek ya da çoğul) olumsuz ve ölümlü kayıtlarla. DEĞİL/YERİNE/>< Zihindeki (tek) olumlu ve ölümsüz kayıtla. )

( Kişi, "nasıl" ise gireceği/çıkacağı gönül de öyledir. )


- [ne yazık ki]
"KAYGILARIMIZA" BOYUN EĞMEK
ve/=/||/<>/>
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE SIRT ÇEVİRMEK


- [ne yazık ki]
"KÖTÜLÜK" değil/yerine/>< İYİLERİN ÇABASI

( Kötülüğün baskın gelmemesi için tek koşul, iyilerin, çaba göstermeleridir. )


- [ne yazık ki]
"KÜÇÜK ŞEYLERİ KONUŞMAMAK" ve/||/<>/>/ne yazık ki BÜYÜK ŞEYLERİ KONUŞAMAMAK


- [ne yazık ki]
"KULLUK" ile/ve/değil/<> GÖNÜLLÜ "KÖLELİK"

( Annelik. )


- [ne yazık ki]
"MUTSUZ/LUK" ile/ve/||/<>/>/< "UMUTSUZ/LUK"

( Ahlâksızlık. İLE/VE/||/<>/>/< Küfür. )


- [ne yazık ki]
"NİYET OKUMA" ile/ve/||/<> "AKIL OKUMA"

( İkisi de yanlıştır ve olanaksızdır. Hiçbir zaman, zemin ve koşulda yapılmamalıdır! )


- [ne yazık ki]
"PAY KAPMAYA ÇALIŞMAK" değil/yerine HAK ETMEK


- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK/MERKEZLİLİK" ile/ve/||/<>/>/< TERBİYESİZLİK


- [ne yazık ki]
"SÖZÜ/SORUYU, TARTMADAN SÖYLEMEK" ve/||/<>/> ALACAĞIN YANITTAN İNCİNMEMEK


- [ne yazık ki]
"SUÇLAMA" ile/ve/||/<> "KÖTÜLEME"


- [ne yazık ki]
"TEDBİR" ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Her konuda tedbirli olabiliriz; ancak, "severken/sevdiğimize karşı tedbirli olmak", gerçek mutluluk için en zararlısıdır. )


- [ne yazık ki]
"TEPKİ" ile/değil/&gt;&lt;/< YANIT VEREMEMEK

( Yanıt veremeyen, tepki verir. )


- [ne yazık ki]
"YARIM AKILLI/LIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< YARDIM "AKILLI/LIK"


- [ne yazık ki]
"YÜZEYSEL/LİK" ile/ve/||/<> "SIĞ/LIK"


- [ne yazık ki]
(")KEYİF(") ile/değil "KENDİNE GÖRE OLAN"


- [ne yazık ki]
(")UYARI("):
(")AŞIRI(") ile/ve/||/<> (")YETERSİZ(") ile/ve/||/<> (")YERSİZ(") ile/ve/||/<> (")YANLIŞ(")


- [ne yazık ki]
(")VATAN("):
BARIŞTA ve/||/<> SAVAŞTA

( Varsılların. VE/||/<> Yoksulların. )


- [ne yazık ki]
(ÇOK) BENCİL/LİK değil/yerine/>< (ÇOK) BİLGİ(Lİ/LİK)

( Ne kadar bilgi, o kadar az bencillik; ne kadar az bilgi, o kadar çok bencillik. )


- [ne yazık ki]
[ne] "SÖZ DİNLEMEK" ile/ve/ne de/||/<>/< RİCÂ TANIMAK


- [ne yazık ki]
ACELECİLİK ile/ve/||/<> DAYATMA


- [ne yazık ki]
AHLÂKSIZ ile İKİ KERE AHLÂKSIZ

( Bir kişi, dindar bilindiği halde, ahlâklı değilse, ya bâtıl bir inanca, "din" adı vermektedir, ya da sahtekârdır. )


- [ne yazık ki]
AKILLILARIN DURUMU ile/ve/||/<> APTALLARIN TUTUMU

( [ne yazık ki] Sürekli, kuşku içinde. İLE "Küstahça, kendinden emin." )


- [ne yazık ki]
ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK

( Gülümsemesini kaybeden kişi, herşeyini kaybetmiştir. )

( A person, who has lost their smile, has lost everything. )

( Dünyanın en kötü görüntüsü/manzarası. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyanın en hoş/harika görüntüsü/manzarası. )


- [ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MA ile ÖTEKİLEŞ(TİR)ME


- [ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MA ile/ve/<> YABANCILAŞ(TIR)MA


- [ne yazık ki]
BAĞIMLI/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIRLI/LIK


- [ne yazık ki]
BASİRETSİZLİK ve/||/<>/> İHÂNET

( Sorumluları "yoksa". VE/||/<>/> Sorumluları bulunamaz. )


- [ne yazık ki]
BAZI KİŞİLERİN, HATALARI/SUÇLARI:
"ÇUVALA BASMASI" ile/ve/||/<> "DUVARA ASMASI"

( Kendilerininkileri. İLE/VE/||/<> Bizimkileri/seninkileri. )

( Özellikle daha büyük olanlarını. İLE/VE/||/<> Özellikle daha küçük olanlarını. )


- [ne yazık ki]
BENCİL/LİK ile/ve/<>/değil SORUMSUZ/LUK


- [ne yazık ki]
BOŞ SÖZ ile/ve/||/<>/> YANLIŞ DAVRANIŞ-TUTUM


- [ne yazık ki]
BÜYÜK SORUN/YANILSAMA:
"ACI ÇEKMEMEK" ve/||/<>/>/< "KENDİMİZİ KANDIRMAK" / KANDIRDIĞIMIZI/KANDIRABİLECEĞİMİZİ ZANNETMEK


- [ne yazık ki]
CEBR ve/||/<> HİLE


- [ne yazık ki]
ÇEKİŞME ile/ve/<>/< İNATLAŞMA


- [ne yazık ki]
ÇOCUĞUNA TAPMA ve ALAYCI TAVIR

( Modern kişinin, öncül ve ölümcül tutumları. )

( http://ahmetcorak.blogspot.com.tr/2010/01/ahtapor-anne.html )


- [ne yazık ki]
DAYATMA ve/||/+/<>/> ZORBALIK


- [ne yazık ki]
DİKENLİ TELLER JİLETLİ TELLER

( DİKENLİ TELLER

Madenlerden tel ekme tekniğini bulmakla yetinmeyen kişi, bu icadından çeşitli sanat ve sanayi dalları yarattı. Kafes ve kümes telinden, gelin ve telgraf teline uzanan tel türlerinden biri de dikenli teldir. Kadayıf telinden çok devedikenine benzeyen dikenli tele "teldikeni" de denebilirmiş ama, adı konmuş bir kere, değişmesi zor. Bozkırda sığır güden kovboylar için üretilen dikenli tel, savaşlarda toplama kamplarında kullanılmış. Kimi ülkeler telin üretimini, kimi ticaretini yasaklamış; ötekiler de tüketimi. Ülkemizde dikenli telle ilgili yasal kısıtlamalar olup olmadığı kesin bilinmiyor. Ancak nerede "yasak" levhası varsa onun yakınında dikenli tel örgü bulunması yabancı konuklarımızın hemen dikkatini çekiyor. Çünkü, yasak ya da tehlikeli bölge simgesi olan dikenli telin tüketim düzeyi, ülkenin kültür düzeyi ile yapısal ve açısal sorunlarını gösteriyor. Filtreli sigara ve Calcium(kuvvet) iğnesi türünden Frenk icatlarına fazlaca düşkün olan milletlerin dikenli tel tüketme eğiliminin giderek yükseldiği saptanmış. Yakın geleceğin üst düzey devlet yöneticiliğine aday olan sevgili evlatlarımıza karşı dikenli telin saldırganca kullanıldığı da anlaşılmış. Üstelik, eskiçağlarda "dikendutu" olarak bilinen böğürtlen çitleri yerine, günümüzde dikenli telörgüler kullanılması da çocuklarımızı hiç mutlu etmiyormuş. Nüfusunun yüzde elli oranında şehirli, yüzde yetmiş oranında okuryazar olmasıyla övünen Türkiye'deki dikenli tel tüketimi, plancılarla iktisatçıların tüylerini diken diken eden bir artış hızına ulaşmış. Kesin olmayan ilk hesaplamalara göre yıllık yüzde yüzyirmisekiz dolayındaki tüketim artışı, resmi enflasyon rakamlarını üçe katlayabilen tek tüketim kalemidir.

Bu denemede, dikenli telin şehir halkı ile topluma etkileri üzerinde durulmakta, güncelleşen milli soruna medeni bir çözüm yolu aranmaktadır.

Dikenli telin güvenilir tarihçesi ne yazık ki hâlâ yazılmamış. Tüm bildiklerimiz, yabancı dillerdeki ünlü ansiklopedilerden aktarılıyor. İlk üretim patenti 1874 yılında alınmış. Amerikalı mucit, madeni tele diken takmanın teknik kolayını (aletini) bulmuş. Erkeksi görüntüsünü vurgulamak için, bu yeni icada "sakallı tel" adı verilmiş. Çoğu sakallı olan yiğitlerimiz, Birinci Dünya Savaşı sırasında Mısır'da tanıştıkları yeni silaha "dikenli tel" adını koymuşlar. Sakalın traş çaresi var da dikeninki yok. Dikenli tel örgüler, o gün bugündür, düşmanlara, kaçakçılara, hırsızlara, savaş esirlerine tutuklulara, gözaltına alınanlara karşı bir güvenlik önlemi (aracı) olarak, inşaat şantiyelerinde, Hazine'den tahsisli resmi konutlarda, spor-eğitim ve turizm tesislerinde, yasak ve hassas bölgelerde, saray, köşk, müze ve çocuk bahçelerinde kullanılıyor. Kendi ülkelerinde dikenli teli belki hiç görmemiş olan kimi diplomatlar, bizdeki yaygın kullanıma özenerek, Kançılarya ve Rezidansların bahçe duvarlarını dikenli tellerle takviye etmeye başlamışlar. Bilinen çoğu örnek olaylar, dikenli tel çitlerin, aslında etkili olmadığını ve sadece "yasak" anlamında kullanıldığını ortaya koyuyormuş.

Genellikle güvenilir kaynaklardan alınan derlenen doğrulanmamış bilgilere göre, 1890'da 2000 ton olan dünya dikenli tel üretimi, 1930'da yaklaşık 200.000 tona, 1980'de 22.888.900 metrik tona ulaşmış. Avrupa, Akdeniz ve İslam ülkeleri arasındaki tüketim hızı artışında Türkiye yıllardır ilk sıraları koruyormuş. BM istatistikleri, sanayi ülkelerinde üretilen üstün nitelikli dikenli tellerin daha çok gelişmekte olan ülkelerde tüketildiğini gösteriyormuş. Sivil amaçlı projelerde, DT-7-ASA 9000 TSE standardına uygun (galvanizli çelikten yapılmış) piyasada "Kirpi" mal diye bilinen ithal mallar ihracatında adı geçen ülkeler, dikenli tel kullanılmasını tümden yasaklamışlar. Hatta, et ve süt paketleri üzerinde "Dikenli telsiz çiftliklerde üretilmiştir" damgası vuruluyormuş. Afrika İnsan Hakları Derneği'nin 1986 tarihli araştırması da, dikenli telin hayvanlardan çok yurttaşlara ve şehirlilere karşı kullanıldığı gerçeğini ortaya koymuş.

İlk "Dikenli Tel Yasası" 1894'te İngiltere'de yürürlüğe girmiş. Yasa, dikenli telin insana ve hayvanlara zarar verecek biçimde kullanılmasını yasaklamış. Meskûn yerlerde ve yol kenarında kurulu tel örgüler kaldırılmış, yasaya uymayan kişi ve kurumlara ağır cezalar kesilmiş. Yasa başarılı olmuş. Medeni ülkelere sokulmayan dikenli teller, günümüzde artık medeniyet merkezi sayılan şehirlerde görülüyor. "Gülü seven dikenine katlanır" sözü uyarınca, dikenl tel, en çok da, anıt ve sanat yapıları, okullar, luna-parklar ile çocuk bahçelerinde "yasak" (girilmez/geçilmez/dokunulmaz) anlamında kullanılıyor. Kime karşı, neden yasak? Malı mı koruduğu yoksa canı mı sakındığı? belirsiz olan yasağın kendi, tehlikesinden büyük bir simge! "Dikkat Köpek Var!" ihbarı gibi, "Dikkat Dikenli Tel" diye uyarmak gerekir hemşerileri.

Dikenli telden korunmak için neler yapılabilir? Telin dikenlerini traşlayan elektriklitraş makine patenti 1974'te alınmışsa da, yapılan pazar araştırmaları sonunda, talep azlığı nedeniyle üretime geçilememiş. Uluslararası Hayvanları Koruma Derneği'nin dergisine göre, en basit ve ucuzundan bir tel makası ve iki kalifiye işçi ile yaklaşık 200.000 metrelik tel örgünün üç günde kesilip kaldırılacağı; diken-traş makinelerine hiç ihtiyaç bulunmadığı anlaşılmış. Bu yüzden diken traşlama makinesi yerine, çim-biçme makineleri alınması tavsiye ediliyor.

En kolay ve etkili çözümü Türk çocukları bulmuş. Dikenli telleri, birer yay teli gibi gerip birbirine bağlayarak tel örgülerde 40-50 santimetrelik pencereler açmayı öğrenmişler. Çok büyük değil ama geçmeye yetiyor. Gönüller şen olsun! Büyüklerce tasarlanan tel engellerin çocuklara karşı etkili olmadığı görülüyor. Uzun sözün kısası, dikenli tel, öyle aşılmaz, geçilmez, sağlam ya da dayanıklı bir engel değildir. Tırmalar, yaralar, belki sakatlar ama kararlı kişileri durduramaz. Hele bizim mahalle çocuklarını asla!

Dikenli telle yıllardır içli-dışlı yaşamaya alışmış bir toplumdaki dikenli tel alışkanlığı nasıl giderilebilir? Günlük yaşamımızın parçası olan tellerden vazgeçilebilir mi? Şili, Peru ve Uruguay'daki ilk denemeler, yasağın karaborsaya yol açtığı ve milli standarda uymayan malların piyasaya sürüldüğünü göstermiş. Halkın taklitlerden sakınması güçleşmiş. Ayrca, "Dikenli tel kullanmak yasaktır" levhalarının dikenli telle çevrilmesi de -resmi tüketimin artmasına yol açarken- muhalefet basınında çıkan karikatürlere konu olmuş.

Dikenli telin sakıncası yalnızca ele-göze batmasından, gelip geçen vatandaşların elbise ve eteklerini yırtmasından, her ay yüzler ve binlerce çocuğa yok yere tetanoz serumu yapılmasından ibaret değildir. Asıl üzerinde durulması gereken sorun, dikenli telin gelişigüzel kullanımından doğan duygusal tepki ve manevi yıkıntılardır. AT ülkeleri, Belediyeler Biriği Genel Kurulu, dikenli telle korunmuş kent mekânlarının, hemşeriye hakaret, çocuklara saldırı, milli onura saygısızlık, kamu yararına "muzır" olduğuna karar vermiş.

Güney Amerika'da 1985'te yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, dikenli telli şehirlerde yetişen çocukların, küçüklerini sevmediği, büyüklerini saymadığı, vatandaşlık görevlerini yerine getirmediği görülmüş.* Yakın Doğu'nun Sincan özerk yöresinde at koşturan soydaşlarımızla geçen yaz yapılan bilimsel söyleşide, Uygurlar'ın dikenli tel örgüleri hiç bilmedikleri anlaşılmış. New York Belediyesi de, Batı Yakası'nın Öyküsü filminden sonra okul bahçeleri çevresindeki tel örgüleri tümden kaldırmaya karar vermiş. Çünkü bu okullarda yetişmiş çocukların 2-3 katlı binalara merdivensiz tırmandıkları görülmüş.

Dikenli telden yapılmış en ünlü engel, Birinci Savaş'ta Avusturya (Alp) Cephesi'nde savaşan ve zafer kazanan İtalyan piyadelerinin "Konçertino" (Küçük Konçerto) adını verdikleri istihkam (savaş) aracıdır. Akordiyon körüğü gibi açılıp kapanabilen, rüzgarlı kış gecelerinde, memleket ezgilerini anımsatan özlem dolu sesler çıkaran dikenli kangallar bir dönem Napoliten serenadlar kadar ün kazanmış. İtalyan savaşçılarn kara mizahı, medeniyet yolunda ilerleyen insanlık onuru için görkemli bir esin kaynağı olabilir mi? diye düşünüyorum.

Fantastik çözüm yolları geliyor insanın aklına. Önce, dikenli tel örgülerin önünde ya da arkasına yerleştirilecek sanayi tipi, kuvvetli hava üfüren vantilatörlerle, dikenli tellerin müzik yapma gücü kanıtlanabilir ve amatör müzikseverlerin bu telleri dev akordiyonlar gibi çalması sağlanabilir. İkinci ve daha etkili çözüm yolu olarak şehir merkezi (Centrum) çevresinden sökülecek dikenli tellerden yapılacak Santurlar, Belediye konservatuvar öğrencilerine parasız dağıtılabilir. Hele bir düşünün, değerli dostlarım: "Konser ya da Konçerto alanı: Giriş Serbesttir! Alışageldiğimiz, dikenli yasaklar yerine kulağa ne kadar hoş geliyor, değil mi?

Yasaklar konusunu işleyip de, dikenli tel örgülere yer vermeyen kimi usta sanatçılarımıza buradan kişisel bir çağrıda bulunmak istiyorum. Yaşar Kemal gibi yazarlar, dikenli tel yasaklarına karşı bir kampanya açabilir. Kampanyanın koordinatörlüğünü belirlemek üzere uluslararası yarışmalar da düzenlenebilir. Belediye Başkanlığı, İl Eğitim Müdürlüğü ile İlçe Zabıta Amirliği'nin açılacak yarışmaya danışman olarak katılması sağlanabilir. En çok (kilo ya da kilometre) dikenli teli en kısa zamanda söküp kaldıran yerel örgüte, çocuk ve yaşlı hemşerilerden kurulu yarışma jürisi tarafından Büyük Belde Belediyeler Birliği (BBBB)'nin Başarı Beratı (BB) verilebilir. Yarışmayı kazanan örgüt bandosu ile Konservatuvar Santur Heyeti'nin şehir merkezinde konserler vermesi de düşünülebilir. Tanıtma Vakıflarımız, yeni spor dalının, Akdeniz ve Balkan Oyunları ile Olimpiyat programına alınması için harekete geçirilebilir. Uluslararası yarışmalardaki ulusal başarılara yıllardır özlem duyan ülkemiz, bir yandan altın madalyaları toplarken, barışcı çabalarındaki başarısından dolayı Nobel'e aday da olabilir. Belki hayal denecek ama dikenli tel örgülerimizin kaldırılabileceğini ve şehir merkezlerinin dikensiz, toplu-taşıma raylar ile örülebileceğini sanıyorum. Dikensiz şehir merkezlerinde yetişen kuşakların güllere karşı daha duyarlı ve saygılı olacaklarını da hayal ediyorum.

Dikenli tel, ekili tarlaları, başıboş sürülere karşı başarıyla korumuştur. Endüstrileşen ülkelerde bostana giren danalar tasarım önlemleriyle durduruldu. Zamana ayak uyduramayan ve geri kalmış ülkelerde, şehirlerin konut, eğitim, sağlık, üretim, ulaşım, dinlenme ve savunma bölgeleri birbirine karışınca, tel örgülü yasaklar kaçınılmaz olmuş. Çağdaş Belediyeler, savaşı anımsatan yasakları yaşatmak yerine dikensiz mekanlar yaratmak yolunu seçti. Kent bölgeleri yasalarla belirlenince dikenli tel yasaklara gerek kalmamış. Parklarda, hipodromda, Hisarda, stadyumda, okulda ve otoyoldaki dikenli "yasak"ların yerini biz de deneyebiliriz. Halk dilinde "köşeyi dönmek" başarmak anlamına gelir. Oysa Hemşeri, köşeleri değil, kestirmelerin dikkenarlardan yaklaşık, üçte-bir oranında daha kısa ve kârlı olduğunu keşfetmiştir. Dikdörtgen prizmanın köşegenleri yaya trafiğe açılınca, köşeleri bekleyen dikenler işlevsiz kalır. Böylece, uygar davranışa duyarlı şehir tasarımı, dikenli telin kullanma gerekçesini ortadan kaldırır. Dikenli tele çözüm bulan Belediye (Başkanı), "Gidemediğin yer senin değildir." sözüyle ünlü Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa gibi, tarihe geçebilir. Gidilen her yer belediyenin, vatandaşın malı olur, vatan olur. Bu öneri de, kuşkusuz, biraz hayal-kurgudur ama gerçek-üstü kuruntu değildir.

Vatandaşımıza, "Girebildiğin her yer senindir. Bu vatan senindir" diyebilmeliyiz.

* Manuel Scorza, Dikenli Tel adlı belgesel romanında (Türkçesi 1975), dikenli teli bir silah gibi kullanan sömürgecilere yenik düşen ve tüm otlaklarını yitiren Peru'lu köylülerin öyküsünü anlatır. Köyün rahibi, dikenli tel örgüyü "Şeytanla top oynayan kişinin işine", Yerli-köylülerse, "Tanrı'nın Gazabına" benzetmişler, Tanrı'ya yalvarmışlarsa da sonuç hiç değişmemiş!

Sayın Bozkurt Güvenç'in, İnsan ve Kültür adlı kitabından... )

( image )


- [ne yazık ki]
DÜŞÜLEN YALNIZLIK ile/ve/değil/yerine YEĞLENİLEN YALNIZLIK

( Çürütür/eritir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Olgunlaştırır/geliştirir. )


- [ne yazık ki]
DÜŞÜNMEYEN ile DÜŞÜNEMEYEN ile DÜŞÜNEMİYOR OLMASINA ALDIRMAYAN

( Tutucu. İLE Aptal. İLE Köle. )


- [ne yazık ki]
EDEPSİZ ile/değil/yerine/>< EDEPLİ

( Bildiği sözcükler kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilmediği sözcükler kadar. )


- [ne yazık ki]
EN BÜYÜK BİLGİSİZLİK/CEHÂLET:
YAKINLARIMIZIN VE SEVDİKLERİMİZİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA" ile/ve/||/<>/> BİZİ SEVENLERİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA"


- [ne yazık ki]
ENGEL OLMAYA ÇALIŞANLAR ve/||/<>/>/< BAŞARACAĞIMIZA EN ÇOK İNANANLAR


- [ne yazık ki]
EZİLENLER ile/ve/||/<> BASKILANANLAR


- [ne yazık ki]
FARKINDA OLMAMA ile/ve/<> KABUL ETMEME


- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/||/<>/< "İDDİA"

( [ne yazık ki] Ne kadar çok "genelleme" yapı(lı)yorsa, o kadar çok iddia edilir/eder. )


- [ne yazık ki]
HAMAKÂT ile/<> İNAT

( Ahmaklık, "beyinsizlik", bönlük(HALÂFET, HUMK, HÜTR) İLE/<> Ne yapmayacağını bilmemek. )


- [ne yazık ki]
HAYRANLIK DUYANI ve/||/<> GÖRMEMEZLİKTEN GELENE

( Görmemezlikten geliyoruz. VE/||/<> Hayranlık duyuyoruz. )


- [ne yazık ki]
HERHANGİ BİR YERDEKİ ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/></> HER YERDEKİ ADÂLET

( Tehdit. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Düzen. )

( Herhangi bir yerdeki adâletsizlik, adâleti tehdit eder her yerde. )

( Injustice anywhere is a threat to justice everywhere. )


- [ne yazık ki]
İDDİA ile/ve/||/<>/< ÖFKE


- [ne yazık ki]
İHLÂL ile/ve/||/<> JUS COGENS İHLÂLLERİ


- [ne yazık ki]
İKİ BÜYÜK YANLIŞ(IMIZ):
DÜŞÜNMEDEN HAREKET ETMEK ve/||/<> HİÇ HAREKET ETMEDEN, SADECE/BOŞ BOŞ "DÜŞÜNMEK"


- [ne yazık ki]
İKİ YANLIŞ!:
SUSULACAK YERDE, KONUŞMAK ve/||/<> KONUŞULACAK YERDE, SUSMAK


- [ne yazık ki]
İLETİŞİMSİZLİK:
"ANLAMSIZ KIRGINLIKLAR" ve/||/<> "BEKLENTİ" ve/||/<> "ZAMAN KAYBI"


- [ne yazık ki]
İLİMSİZ HAL ile/ve/||/<> HALSİZ İLİM

( Meczûbiyet. İLE Şeytaniyet. )

( Evvela hal gerek, neylesin ilim. )


- [ne yazık ki]
İLİŞKİLERİN/EVLİLİKLERİN BİTİŞİ:
AŞKIN BİTMESİNDEN ile/ve/||/<>/< ARKADAŞLIĞIN OLMAMASINDAN


- [ne yazık ki]
İNSANLIK SUÇLARI:
SOYKIRIM ile/ve/||/<> İŞKENCE/ŞİDDET ile/ve/||/<> TERÖR ile/ve/||/<> NEFRET/DÜŞMANLIK ile/ve/||/<> IRKÇILIK ile/ve/||/<> KÖLELEŞTİRME ile/ve/||/<> İNSAN KAÇAKÇILIĞI ile/ve/||/<> ORGAN TİCARETİ ile/ve/||/<> BAĞIMLILAŞTIRMA

( Bağımlılaştırma - İnsanlık Suçu İlişkisi - Muharrem Balcı )

( * Kasten öldürme
* Kasten yaralama
* İşkence, eziyet ya da köleleştirme
* Kişiyi, özgürlüğünden yoksun kılma
* Bilimsel deneylere tâbi kılma
* Eşeysel saldırıda bulunma, çocukların eşeysel istismarı
* Zorla gebe bırakma
* Zorla fuhşa sevketme )

( [unfortunately] HUMAN CRIMES: GENOCIDE and/||/<> TORTURE and/||/<> DISCRIMINATION and/||/<> HATRED and/||/<> TO PUSH ADDICTION (and/||/<> TO DISSAPOINT) )


- [ne yazık ki]
ISTIRAP:
HAFİF ile DERİN

( Konuşulabilir. İLE Konuşulamaz, dile gel(e)mez/getiril(e)mez. )


- [ne yazık ki]
KALİFORNİYA SENDROMU:
HAZCILIK ile/ve/+/||/<>/> BEN MERKEZCİLİK ile/ve/+/||/<>/> YALNIZLIK ile/ve/+/||/<>/> MUTSUZLUK


- [ne yazık ki]
KANDIRMADA:
"APTAL/LIĞIMIZ" ile/ve/değil/||/<>/< "ONUN/ONLARIN" KARAKTERSİZ/LİĞİ

( Olmuyor. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Oluyor. )


- [ne yazık ki]
KEYFÎ "DÜŞÜNMEK"/KONUŞMAK ile/değil/yerine KENDİNE GÖRE "DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAŞAMAK"

( [ne yazık ki] Kişiler, (çoğunlukla) yiyecekleri ve yatacakları bir şeyleri olduğu sürece düşünmeyi reddederler. [ya da bu yanılsamadan ve keyfiyetten vazgeçip düşün(ebil)meyi, herşeye yeğlemelilerdir] )


- [ne yazık ki]
KİBİR ile/ve/<> GİZLİ KİBİR


- [ne yazık ki]
KİŞİDE:
RASTLANTISAL/LIK ile/ve/||/<> KEYFÎ/LİK


- [ne yazık ki]
KOPUK/LUK ve/< GÜVENSİZ/LİK


- [ne yazık ki]
KÖR ŞİDDET ile NEDENSİZ ŞİDDET


- [ne yazık ki]
KORNA:
"SELÂMLAMA/VEDÂLAŞMA" ile/ve/||/<> "TEPKİ GÖSTERME" ile/ve/||/<> "ADÂLET ARAMA/SAĞLAMA"


- [ne yazık ki]
KÖTÜLERİN, "BASKISI" ile/değil/||/<> İYİLERİN, KAYITSIZLIĞI


- [ne yazık ki]
KÜÇÜK HESAP ile/ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK

( İkirciğe neden olur. İLE/VE/||/<>/>/< Hesapsızlığa ve fazla/yersiz "atılganlığa" neden olur. )


- [ne yazık ki]
KÜSTAH/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZENSİZ/LİK


- [ne yazık ki]
MANTIK DIŞI/LIK ile/değil "DUYGUSAL/LIK"


- [ne yazık ki]
MÜDÂRÂ[T][< DERY] ile İKİYÜZLÜLÜK | YÜZE GÜLME, DOST GİBİ GÖRÜNME


- [ne yazık ki]
MUTSUZLUK:
"SAHİP OLAMADIKLARIMIZA ULAŞAMADIĞIMIZDAN DOLAYI" değil SAHİP OLDUKLARIMIZI UNUTMAKTAN DOLAYI


- [ne yazık ki]
NEYİ
BÖLÜŞEMİYORUZ? ve/||/<> NİYE DÖVÜŞÜYORUZ?

( Hiçbir mal, bizim değil! VE/||/<> Hiçbir can, bizim değil! )


- [ne yazık ki]
NİCE KİŞİLER ile NİCE GİYSİLER

( [ne yazık ki] Görürüz, üstünde giysi olmayan. İLE Görürüz, içinde insan olmayan. )


- [ne yazık ki]
OKUYAN ile/ve/||/<> ANLAYAN

( Az. İLE/VE/||/<> Sınırlı/kıt. )


- [ne yazık ki]
ORANTISIZ GÜÇ ve/||/<>/< KÖR ŞİDDET


- [ne yazık ki]
ÖTEKİLEŞTİRME ile/ve/<> TEKTİPLEŞTİRME


- [ne yazık ki]
ÖTEKİLEŞTİRMEDE:
AYRIMCILIK ile/ve/<> NEFRET (SÖYLEMLERİ/TUTUMLARI)


- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


- [ne yazık ki]
PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> TOKSÖZLÜLÜK

( Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden saygısızca konuşma, davranışlarına dikkat etmememe. İLE Hatır ve gönül dinlemeden, hiçbir şeyden "çekinmeden" konuşmak. )


- [ne yazık ki]
PAYLAŞIMSIZ/LIK ile/değil/< "DOYUMSUZ/LUK"


- [ne yazık ki]
PSİKOPAT/LIK ile/ve/||/<> İNSAFSIZ/LIK


- [ne yazık ki]
REDDETMEK ile/ve/||/<>/> YASAKLAMAK


- [ne yazık ki]
SAVAŞ DÖNEMLERİNDE:
RİTÜELLEŞMİŞ ile SINIRLAMACI OLAN ile FETİH ile MUTLAK AMACI OLAN ile SINIRI OLMAYAN


- [ne yazık ki]
SAVAŞLARDA:
PARTİZAN ile/<> GERİLLA ile/<> TERÖR


- [ne yazık ki]
SAVAŞTAN GERİYE KALANLAR:
ÖLÜLER "ORDUSU" ile/ve/||/<>/> YAS TUTANLAR "ORDUSU" ile/ve/||/<>/> HIRSIZLAR "ORDUSU"


- [ne yazık ki]
SAVSAKLAMA ile/ve/||/<> BOŞVERME


- [ne yazık ki]
SEVGİSİZLİK ve/||/<>/> KAYITSIZLIK


- [ne yazık ki]
ŞİDDETİN MEŞRÛLAŞTIRILMASI ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME


- [ne yazık ki]
ŞİDDETTE:
"YASA" ile "SUÇ"

( "Devlet uygularsa". İLE Kişi işlerse. )


- [ne yazık ki]
ŞİKÂYET ile İSRAF ile SIRADÜZENSİZLİK[ANARŞİ] ile BASKI/İSTİBDÂD ile İFRÂD-TEFRÎT
değil/yerine/><
KANAAT ile İNFAK ile HUZUR/SELÂMET ile ADÂLET ile İSTİKÂMET

( [ne yazık ki]
Bilgisizlik + Yoksulluk >= Şikâyet İLE
Bilgisizlik + Varsıllık >= İsraf İLE
Bilgisizlik + Özgürlük >= Anarşi İLE
Bilgisizlik + Güç >= Baskı/İstibdâd İLE
Bilgisizlik + Din >= İfrâd - Tefrit İLE

DEĞİL/YERİNE/><

Bilgi/(b)ilim + Yoksulluk >= Kanaat İLE
Bilgi/(b)ilim + Varsıllık >= İnfâk İLE
Bilgi/(b)ilim + Özgürlük >= Huzur, Barış/Selâmet İLE
Bilgi/(b)ilim + Güç >= Adâlet İLE
Bilgi/(b)ilim + Din >= Yön/İstikâmet )


- [ne yazık ki]
SÖZDE, ÖLÇÜ BİLMEMEK/BİLMEYEN ve/||/<> EDEPSİZLİKTE SINIR TANIMAMAK/TANIMAYAN


- [ne yazık ki]
SUÇLAMA ile/ve/<> DIŞLAMA


- [ne yazık ki]
SUİKAST ile/ve/||/<> GASP


- [ne yazık ki]
TEMBEL/LİK ile/ve/değil/||/<> ELİNDEKİNİN DEĞERİNİ BİLMEZ/LİK


- [ne yazık ki]
TERBİYESİZLİK ile/ve/||/<>/< KEYFİYET


- [ne yazık ki]
TERZİL[Ar.] değil/yerine/= KÜÇÜK DÜŞÜRME


- [ne yazık ki]
TEZYÎF[Ar. < ZEYF] değil/yerine/= DEĞERSİZ GÖSTERME | ALAY ETME


- [ne yazık ki]
YIKICI BENCİLLİK ile/değil/yerine/>< GÖZETICİ BENCİLLİK


- [ne yazık ki]
YIKIM:
TASA ve/+/||/<>/> ÇELİŞKİ


- [ne yazık ki]
YIRTICI ile/ve/<> YIKICI


- [ne yazık ki]
YORAN:
KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ETRAFINI ANLAMAYAN KİŞİLERİN SAĞIRLIĞI


- [ne yazık ki]
ZORA GELEMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< "KONFOR"


- [ne] "VARLIĞA YERİNİRİM" ne de "YOKLUĞA ERİNİRİM"

( Ancak, yokluğu birebir, kendin deneyimle(yebil)dikten sonra söyleyebilirsin/söylemelisin! )


- [ne] EGEMEN/LER ile/ne de/||/<> EZİLEN/LER


- [ne] EMİR ve/ne de ÖĞÜT

( Alma! )


- [ne] KUSURSUZ KİŞİ ne de KİŞİDE/İNSANDA KUSUR

( Seveceksen, öylece sev! Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur. )

( Kusursuz olsaydık, başkalarının kusurlarını bulup çıkarmaya o kadar meraklı olmazdık. )


- [ne] YAP! "EMRİ" ile/ve/||/<>/ne de YAPMA! "ENGELİ"


- [ne]
"SERT" ne de "YUMUŞAK"

( [ne] Çevremizdekileri kıracak kadar. NE DE Kişilere cesâret verecek kadar. )


- [ne/hem] "HAKLI/LIK" ile/ve/ya da/ne de/hem de/<>/>< KIZGIN/LIK

( Ne kadar (")haklı(") olduğumuzu zannetsek de, ne kadar kızgın olsak da,
bazı/çoğu durumu, sakinlikle ve akılla[/tüzeyle] çözerek -ve de en azından çözümleyerek- ilerlemek gerekir. )


- [önce] | "GÖRMEMEZLİKTEN GELİRLER"
sonra
"ALAY EDERLER"
sonra
"SAVAŞIRLAR" |
ile/değil/yerine/||/>/><
[sonunda]
KAZANIRSIN


- [önce] ELİMİZDEN GELEN ile/ve/sonra/||/<>/> ELİMİZDEN GİDEN

( Yap(alım)! İLE/VE/SONRA/||/<>/> (Fazla) Düşünmeyelim hatta umursamayalım. )


- [önce] İÇ YÜZ(Ü) ve/<> [sonra] SON SÖZ(Ü)

( [önce] Öğren/bil. VE/<> [sonra] Söyle. )


- [önce] UMUT" sonra UNUT!"


- [SEVGİ] DAHA ÇOK ile/değil AYRI (AYRI)


- [SEVGİLİNLE/EŞİNLE] TEK KİŞİLİK YATAKTA, BİRLİKTE UYUMAK/YATMAK ile ÇİFT KİŞİLİK YATAKTA, BİRLİKTE UYUMAK/YATMAK


- [ya] "PSİKOLOĞA GÖRÜNMEK" ile/değil/yerine/ya da/>< OLDUĞUMUZ GİBİ GÖRÜNMEK


- [ya] KALMAK ile/değil/yerine/ya da İLERLEMEK


- [ya] TÂLİP OLMA! ya da ŞİKÂYET ETME!


- [ya] TÖVBE ile/ve/ya da/||/<>/> AFFETME


- [ya] YENİLECEĞİZ değil/yerine/ya da/>< YENİLENECEĞİZ


- [ya]
İSTİKLÂL ya da ÖLÜM

( )


- [ya/hem] KÜL ile/değil/yerine/hem de/ya da/||/<>/>< GÜL

( [ya/hem] Bir "bakış/algı/yorum". İLE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/YA DA/||/<>/>< Başka bir "bakış/algı/yorum". )


- ERDEMLER('İ)


- ERDEMLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- | "DÜŞÜNMEK" ve "İNANMAK" ve "SEVMEK" |
ile/ve/ne yazık ki/||/<>/>
EYLEMEK

( Çok fazla. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Çok az. )


- | "GEÇMİŞİNDE YAŞAMAK" ile/ve/<>
"GELECEKTE YAŞAMAK" |
değil/yerine/><
ŞU ANDA OLMAK

( | Pişmanlık, suçluluk, şikâyet, üzüntü ve kızgınlık yaşatır. İLE/VE/<> Kaygı, gerginlik, huzursuzluk yaşatır. |
DEĞİL/YERİNE/><
Özgürlük, neşe, hafiflik, bilgelik yaşatır. )


- | "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN

( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )


- | (")KÜLTÜRLÜ(") ya da (")HOCA(") |
ile/değil/yerine/<>/>
BİLGE

( | Öğrenmeyi seven. YA DA Öğretmeyi seven. |
İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/>
Hem öğrenmeyi seven, hem de öğretmeyi seven. )


- | BİRLİK ve/+ ÇOKLUK | ve/||/<>/> TÜMELLİK

( | UNITY and/+ ABUNDANCE | and/||/<>/> UNIVERSAL )


- | DÜZ/"DONUK" BAKIŞ ile/ve DİK BAKIŞ | ile/değil/yerine/>< YANSIZ/NÖTR BAKIŞ


- | ERKİN KORAY ve/||/<>/> ZÜLFÜ LİVANELİ ve/||/<>/> HALUK LEVENT |
ve/||/<>/>
YAŞAR

( www.FaRkLaR.net/YASAR | www.yasaronline.net )

( )

( )

( )

( )


- | FAZLALIK ve GEREKSİZ | ile/değil/yerine CANIMIZ

( Kenara çekilen. VE Ardımızda olan/kalan. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanımızda olan, yanında olduğumuz. )


- | İFTâR[< FITR] ||/<>/> İSRAF |
ile/değil/yerine/><
ORUÇ

( "Kaptırıp koyvermek." İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini tutmak. )


- | KAFTAN ve CÜBBE | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HIRKA

( | Sultan'da. VE Yargıç'ta. | İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Derviş'te. )


- | KARARSIZLIK ve/ya da KORKAKLIK |
ile/değil/yerine/><
CESÂRET

( | Tehlikeye sokar. VE Ölüme götürür/götürebilir. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zafere taşır. )


- | KARMAŞIKLIKTA ve/||/<> UYUŞMAZLIKTA ve/||/<> ZORLUKTA | ve/||/<>
SÜREKLİLİKTE

( Yalınlığı bulmak. VE/||/<> Uyumu bulmak. VE/||/<> Çözümü bulmak. VE/||/<> Kendini bulmak/tanımak! )


- | KESER ya da RENDE | ile/değil/yerine/>< KOL HIZARI

( | Kendine yontar. YA DA Ötekine/dışarıya yontar. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İki tarafa da yontar. )


- | KISKANÇLIK ile/ve ÇEKEMEMEZLİK | ile/değil/yerine İMRENMEK ile/ve KEREM

( |Benim var, onun olmasın! İLE/VE Benim yok, onun da olmasın!| İLE/DEĞİL/YERİNE Onun var, benim de olsun. İLE/VE Benim var, onun da olsun. )


- | KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET

( Farklı coğrafyalarda yaşayıp farklı dilleri konuşsa da yeryüzünde yaşayan tüm bireyler, şu 6 ya da 7 duygu-durum için aynı yüz ifadesi ve mimikleri kullanıyor. )

( )

( )


- | PİRİNÇ EKMEK ile AĞAÇ DİKMEK |
ile/ve/değil/||/<>/<
ÇOCUK YETİŞTİRMEK

( [öngörümüz/"beklentimiz"] Bir yıllıksa. İLE On yıllıksa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yüz yıllık olursa. )


- | VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( BİLGİ: İnsan aklı sınırıları içerisinde evreni ve doğayı anlama çabası. )

( Bilgi, göklere uçabileceğimiz kanatlardır. )

( Yapmanız gereken şey farkında olmanın farkında olmaktır. )

( Tüm sonuçlarına katlanabilmektir. )

( Hiçbir uygarlık, varolan bilgiyle çatışmadan, bilgi üretemez. )

( KUTADGUBİLİG: Mutluluk/saadet veren bilgi, kutlu bilgi. Çinliler, ona Edebü'l-Mülûk der; Maçinliler, onu Enîsü'l-memâlik diye adlandırır. Bu meşrık ilinin büyükleri, buna doğruca Zînetü'l-ümerâ der.
İranlılar buna Şehnâme der, Turanlılar ise Kutadgu bilig diye anar. )

( | Yazaç/harf. VE/> Hece. VE/> Sözcük. |

İLE/VE/+/<>/>/<

Tümce. )

( | ... VE/> "Ne, ne zaman, nerede, kim?" soruları ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. VE/> "Nasıl?" sorusuyla ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. |

İLE/VE/+/<>/>/<

"Neden?" sorusuyla ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. )

( [bilginin/kavramın/nesnenin/olgunun] | Öncesi VE/> Sonrası VE/> İçi ve dışı |

İLE/VE/+/<>/>/<

Zamanı ve Zemini )

( | Letter, phoneme. AND/> Morpheme. AND/> Word. |

vs./AND/+/<>/>/<

Sentence. )

( | [by] ... AND/> "What, where, when, who?" questions and answers. AND/> "How?" question and answers. |

vs./AND/+/<>/>

"Why?" question and answers. )

( | Before AND/> After. AND/> Inside AND/> Outside |

vs./AND/+/<>/>/<

Time and place. )

( )

( DATA vs./and/<>/>/< INFORMATION vs. KNOWLEDGE vs. WISDOM, AWARENESS )


- | YALIN VE DOLAYSIZ ve/||/<> AYRIM VE DOLAYLI BİRLİK |
ve/||/<>
BUNLARIN BİRLİKTELİĞİ


- 0.99365 = 0.03
ile/değil/yerine/><
1.01365 = 3.78

( Her gün yaptığımız işi (ya da kendimizi), %1 iyileştirdiğimizde, 365 gün sonra vardığımız sonuç ile her gün, %1 gerilettiğimizde vardığımız sonuç arasında, ne kadar büyük FaRkLaR olduğunu görüyoruz!... )


- 1 ve/<> 150

( İnsan. VE/<> Ağaç. )

( Bir ağaç, 150 kişinin neden olduğu hava kirliliğini önlemekte/temizlemektedir. )


- 1 ile 2 ile ÇOK

( Şaşma! İLE Aşma! )

( 1 vs. 2 vs. MANY )


- 3B:
BARIŞ(TIR)MAK ve BÖLÜŞ(TÜR)MEK ve BÜYÜ(T)MEK
ve/||/<>/>/<
3Y:
YÖN ve YÖNTEM ve YÖNETİM


- 7 KEZ ve/||/<>/> 8 KEZ

( Düşersen. VE/||/<>/> Ayağa kalk. )


- A

( SAYGI[Çince'de] )


- A.-G. ("MUHABBETİ")


- ABANMAK ile/ve/||/<> BOCA ETMEK


- ABARTI ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK


- ABARTI ile/değil/yerine/>< ZARÂFET


- AÇGÖZLÜLÜK = TAMAH = AVARICE[İng.] = AVARICE/AVIDITÉ[Fr.]


- ACI ÇEKTİĞİMİZDE ve/||/<> KORKTUĞUMUZDA ve/||/<> BAZI ŞEYLER, YOLUNDA GİTMEDİĞİNDE

( Kendimize kızmayalım. VE/||/<> Kendimizi aşağılamayalım. VE/||/<> Kendimizi suçlamayalım. )


- ACI DUYABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;/&lt; (KENDİ)/(ONUN/ÖTEKİNİN) ACISINI DUYABİLEN

( Canlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )

( )


- ACI/ISTIRAP:
KÖTÜLERİN ŞİDDETİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< İYİLERİN SESSİZLİĞİNDEN


- ACI ile/ve/<>/değil/yerine SUSKU/SÜKÛT


- AÇIK SÖZLÜ/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEZÂKET


- AÇIK TUT! ve/||/<> BAĞLI TUT!

( Elini, sofranı ve kapını. VE/||/<> Gözünü, dilini ve belini. )


- AÇIK ile/ve/||/<> AYIK


- AÇIKLAMAK ile/ve ANLAMAK

( Açıklama, bir şeyi bir nedene değil, bir temele dayanarak göstermektir. )

( Nedensel ya da temele dayanan. İLE/VE Amaca yönelik. )

( TO EXPLAIN vs./and TO UNDERSTAND )


- ACİL İHTİYAÇ değil/yerine/= İVEDİ GEREKSİNİM


- AÇILIM ile DIŞAVURUM


- ACIMA ile/değil/yerine KORUYUCU SEVGİ


- ACIMA ile/ve/||/<>/> SEMPATİ ile/ve/||/<>/> EMPATİ ile/ve/||/<>/> ŞEFKÂT

( Sana acıyorum. İLE/VE/||/<>/> Acını anlıyorum. İLE/VE/||/<>/> Acını paylaşıyorum. İLE/VE/||/<>/> Yardım etmek için yanındayım. )

( )


- ACIMAK ile KAYGILANMAK


- ACIYAN YER ile/ve/değil/||/<>/< ACIKAN YER


- ACZ ve/> AŞK ve/> ACZ [tekrar]


- ACZİYET ile/ve/<>/değil AŞK


- AD/I ile/ve/değil/yerine TAD/I

( Sarışının adı var, esmerin tadı var. )

( NAME vs./and TASTE )


- AD ile/ve TERİM ile/ve KAVRAM

( Tek başına anlaşılır olan ve zaman bildirmeksizin bir anlamı gösteren lafız addır. İLE/VE ... İLE/VE ... )


- ADÂLET [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- ADÂLET HEYKELİNİN GÖZLERİNİN KAPALILIĞI:
"NAMUSSUZLARA GÖZ YUMMAK İÇİN" değil ÂDİL OLMAK İÇİN


- Adâlet için DİNLE!!!


- ADÂLET VE EŞİTLİK ve/||/<>/> UYUM VE DOSTLUK


- ADÂLET-İ MAHZA ile/ve/||/<> ADÂLET-İ İZÂFİYE


- ADÂLET:
"EN YÜKSEK İYİ" ile/ve/değil/yerine/<> EN YÜKSEK KAMUSAL İYİ


- ADÂLET:
"EŞİTLİK" ile/ve/değil/||/<> RIZÂ


- ADÂLET:
"KİŞİ/ŞAHIS/ŞAHSÎ" KONU(SU) değil KİŞİLİK/ŞAHSİYET KONUSU


- ADÂLET:
[BİR ŞEYİ] "YERLİ YERİNE KOYMAK" değil KENDİNE AİT YERE KOYMAK/BIRAKMAK


- ADÂLET:
BİLGİNİN KONUSU ile/ve/değil/||/<> DÜŞÜNCENİN KONUSU


- ADÂLET:
BİRLİK ile/ve/<> DİRLİK


- ADÂLET:
DENKLEŞTİRİCİ ile/ve/||/<> DAĞITICI


- ADÂLET:
DIŞARIDA/UZAKTA ve/değil/yerine/||/<>/>/< KENDİNDE

( Adâleti, dışarıda/uzakta aramak. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Kendinde başlatmak ve oluşturmaktır, asıl ve öncelikli olan. )


- ADÂLET:
KİŞİ/KUL ve/||/<> İLÂH'IN BİRLİĞİ


- ADÂLET:
SEVGİ ve/||/<> DÜŞÜNCE


- ADÂLET:
SUÇU/"SUÇLU"YU ARAMAK ile/ve/değil/||/<>/< (SONUNA KADAR) MÂSUMU/MASUMİYETİ ARAMAK


- ADÂLET:
VARLIĞI VE VAROLANI BİLMEK/TANIMAK ve/||/<> HAK'I BİLMEK/TANIMAK ve/||/<> KENDİNİ BİLMEK/TANIMAK


- ADÂLET:
VELÂYET değil RİSÂLET

( İç. DEĞİL Dış. )


- ADÂLET'İN KURALI ile/ve/||/<> AKIL'IN KURALI


- ADÂLET=KUTUP YILDIZI:
GÖĞE ve/||/<>/> GÖNÜLE

( Doğar. VE/||/<>/> Işığını saçar/yayar. )


- ADÂLET ile/ve AHKÂM


- ADÂLET ile/ve/<>/< BARIŞ[< VARIŞ]/SULH

( Eğer dünyada barış ve uyum istiyorsanız, aklınızda ve gönlünüzde barış ve uyum olmalıdır. )

( Kendinizde düzen olmadıkça, dünyada düzen olmayacaktır. )

( AN SÜKÛT'İN SULH: Davalının susması üzerine gerçekleşen barış. )

( YURTTA SULH, CİHANDA SULH! PAZ EN EL PAIS, PAZ EN EL MUNDO! )

( KÂH-İ DÂD-GÛCTERÎ: Adliye Sarayı. )

( JUSTICE vs./and/<> PEACE
If you want peace and harmony in the world, you must have peace and harmony in your hearts and minds.
Unless there is order in yourself, there can be no order in the world. )


- ADÂLET ile/ve/<> BİLİM ile/ve/<> AŞK


- ADÂLET ve/||/<>/>/< DAYANIŞMA


- ADÂLET ile/ve/||/=/<>/< DENGE, ÖLÇÜLÜLÜK/İTİDÂL[< ADL]

( Toplumla olan ilişkide. İLE/VE/||/=/<>/< Kişide. )

( İçte. İLE/VE/||/=/<>/< Dışta. )

( JUSTICE vs./and/||/=/<>/< BALANCE )


- ADÂLET ile/ve/<> DÜŞMANIN "ADÂLETİ"

( Adâletin gerekliliği ve önceliği, düşmanının "adâletine" maruz kalmamak ve mağdur olmamak içindir. )


- ADÂLET ve/<> EHLİYET


- ADÂLET ile/ve/<> ERDEM/FAZİLET

( Sevginin ürünleri. İLE/VE/<> Aklın ürünleri. )

( "Adâlet, erdemin bir parçası değil bütünüyle erdemdir. Adâletin tersi olan haksızlık da, kötülüğün bir parçası değil bütünüyle kötülüktür." )

( Products of love. VS./AND/<> Products of intelligence. )

( JUSTICE vs./and/<> VIRTUE )


- ADÂLET ile/ve/değil EŞİK


- ADÂLET ve/<> GÜÇ

( Güce dayanmayan adâlet âciz, adâlete dayanmayan güç zâlimdir. )

( ... cum/et CLEMENTIA )


- ADÂLET ile/ve HAK/İSTİHKAK

( JUSTICE vs. DESERVING )


- ADÂLET ve/||/<>/< HAKİKAT

( Toplumsal kurumların birincil erdemi. VE/||/<>/< Düşünce düzenlerinin birincil erdemi. )


- ADÂLET ile/ve/<> HAKKANİYET

( JUSTICE vs./and/<> EQUITY )


- ADÂLET ve/<>/>/< HİDÂYET


- ADÂLET ve/<> HİKMET ve/<> DİN

( Üçü de, mülkün[egemenlik, yönetim ve siyaset] temelidir. )


- ADÂLET ve/> HİLÂFET


- ADÂLET ve/||/<>/> HUZUR

( Gücün, "haklı olduğu" yerde bekleme! VE/||/<>/> Güce tapan bireylerin olduğu yerde bekleme! )


- ADÂLET ve/||/<> İHSAN


- ADÂLET = JUSTICE[İng., Fr.] = IUSTITIA[Lat.] = GERECHTIGKEIT[Alm.] = DIKAIOSYNE[Yun.] = JUSTICIA[İsp.]


- ADÂLET yoksa/> KARGAŞA


- ADÂLET ile/ve/<> KARMA

( Karma ve Kader kavramlarını, kapsamlı bir biçimde anlamak ve görmek üzere "My name is Earl" dizisini baştan sona izlemenizi öneririz... )


- ADÂLET ve/<>/< KAYGISIZLIK


- ADÂLET ve/<> KEMÂLÂT


- ADÂLET ile/ve/+/<> KUDRET ile/ve/+/<> HİKMET ile/ve/+/<> SEVGİ

( [Simgeleri/Sûretleri] Aslan. İLE/VE/+/<> Boğa. İLE/VE/+/<> Kartal. İLE/VE/+/<> İnsan. )


- ADÂLET ile/ve/<> MANTIK

( JUSTICE vs./and/<> LOGIC )


- ADÂLET ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< MERHAMET

( [not] JUSTICE vs./and/but/||/<>/>/< MERCY
MERCY instead of JUSTICE )


- ADÂLET ile/ve/||/<> MERHAMET ile/ve/||/<> TİCARET


- ADÂLET ile/ve/<> MEŞRÛ EŞİTSİZLİKLER


- ADÂLET ile/ve/||/<> MÜRÜVVET


- ADÂLET ve/<> NİYET ve/<> SÜREKLİLİK

( JUSTICE and/<> INTENTION and/<> CONTINUITY )


- ADÂLET ve/=/<> ÖLÇÜ/LÜLÜK

( Her konuda/hususta, itidâli ihtiyâr et! )

( JUSTICE and/=/<> MODERATION )


- ADÂLET ve RAHMET


- ADÂLET ve/||/<>/< RIZÂ ve/||/<>/< BİLGİ/HABER

( Adâletin kaynağı da, hedefi de, durumdaki/olaydaki ilgili kişilerden birinin rızâsıdır. Adâlet, insanı ve rızâsını esas almaktır! [Tabii, rızâ da, en başta, (durumdan/olaydan/tespitten/(ön) "hüküm"den) haberdar olmakla/etmekle başlar.] )

( Bilgi/haber vermek, rızânın;
rızâ, adâletin;
adâlet de yaşamın temeli(nde)dir/merkezi(nde)dir. )

( Rızâ yazısı için burayı tıklayınız... )

( |
  | )


- ADÂLET ile/ve/<> SAADET

( JUSTICE vs./and/<> HAPPINESS )


- ADÂLET ve/<> SEVGİ

( Toplumda. VE/<> Bireyde. )

( JUSTICE and/<> LOVE )


- ADÂLET ile/ve/değil/||/<>/< SINIRLAR


- ADÂLET ile/ve/<>/</> TÜZENİN SAĞLADIĞI GÜVEN(İLİR)LİK


- ADÂLET ve/||/<> VİCDAN

( ... VE/||/<> Adâlet evi. )

( Her yerde, zamanda ve koşulda. VE/||/<> Zirvesinde.[İnsanda!] )


- ADÂLET ve/||/<> YAŞAM


- ADÂLETSİZLİK DURUMLARINDA, "TARAFSIZ"(SESSİZ/ÂTIL) DURUYORSAK, KÖTÜLERİN/KÖTÜLÜĞÜN TARAFINI TUTMUŞUZDUR ile/ve/||/<> ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI DEĞİLSEK, SORUNUN BİR PARÇASIYIZDIR


- ADÂLETSİZLİK ve/||/<> ANLAMSIZLIK

( [Çözüm olarak ...] Tüzeyi[hukuku] bulduk fakat tüzeye ulaşamadık. VE/||/<> Sanatı bulduk fakat sanat bize ulaşamadı. )

( Adâletsizliklerin en büyüğü, âdil olmayıp âdil gibi görünmektir. )


- ADAM OLUP OLMADIĞIN ile/ve/>/değil NE KADAR ADAM OLDUĞUN


- ADANMA ve/<>/> DERİNLEŞME


- ADANMAK ile/yerine/değil (GEREKTİĞİ/YETERİ KADAR) ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK

( Yanlışı. DEĞİL/>< Doğrusu. )

( [not] TO BE DEVOTED vs./but TO ATTACH IMPORTANCE/PRIORITY (IN NECESSARY/ENOUGH)
TO ATTACH IMPORTANCE/PRIORITY (IN NECESSARY/ENOUGH) instead of TO BE DEVOTED )


- ADANMIŞ(LIK) ile İNANMIŞ(LIK)


- ADÂVET/MUGALAZA[Ar.] değil/yerine/= DÜŞMANLIK, YAĞILIK


- ADÂVET değil/yerine/>< ADÂLET


- ADI UNUTABİLMEK İÇİN:
ZİKİR YOLU ile/ve MUHABBET YOLU

( Daha büyüğünü düşünerek.[zikr] İLE/VE Sevdiğini düşünerek. )


- ÂDİL ile/ve/||/<>/> AYDIN

( Dışımız. İLE/VE/||/<>/> İçimiz. )


- ADLANDIRMA ile/ve/<> KAVRAMLAŞTIRMA

( GIVING NAME vs./and/<> TO CONCEPT )


- AFERİN ile/ve/||/<> DUA


- AFFEDEBİLMEK ve/||/<> VEFÂ


- AFFETMEK ile/ve/||/<>/< KABUL ETMEK


- AFFETMENİN DEĞİŞTİRDİĞİ:
GEÇMİŞ değil GELECEK


- AĞ ile/ve BAĞ


- AĞ ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞ


- AĞ ile/ve BÜTÜNLÜK


- AĞIZ AÇIKLIĞI ile/değil/yerine/>< ZİHİN AÇIKLIĞI

( Kişinin, zihni, ne kadar kapalıysa; ağzı, o kadar açık olur. )


- AĞIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAK

( Daha az konuşmak üzere/için. İLE/VE/||/<>/< Daha çok dinlemek üzere/için. )

( Bir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İki. )


- AĞIZDAN ÇIKACAK OLAN (TEK) BİR SÖZCÜK ile/ve/||/<>/< AĞIZDAN ÇIK(A)MAYABİLECEK OLAN (TEK) BİR SÖZCÜK

( Bir şey ki, yapmasan da olur, YAPMA! Bir şey ki, söylemesen de olur, SÖYLEME! )


- AĞLAMAK:
"GÜÇSÜZLÜK"TEN ile/değil/||/<>/< "GÜÇLÜLÜK"TEN


- AĞLAMAK:
"KIRILDIĞIN" YERDEN değil KIRDIĞIN YERDEN

( Kırıldığın yerden değil kırdığın yerden ağlarsın. )


- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)

( Yalnız. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herkesle birlikte. :) )

( Çocuklar, annesini/babasını yıkarken. İLE Anneler/babalar, çocuğunu yıkarken. )

(

ve/değil/yerine/<>/><

)

( Heraklitos. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Demokritos. )


- AĞYÂR ile/ve/değil/yerine/>< YÂR

( Ne bilir? İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilir. )


- AHDE VEFÂ değil/yerine/= SÖZEBAĞ


- AHDETMEK değil/yerine/= SÖZ VERMEK


- AHDÎ[Ar.] değil/yerine/= ANTLAŞMA/YA GÖRE/GEREĞİ OLAN


- AHFÂD[Ar. < HAFÎD] ile AHFAZ[Ar.]

( Torunlar. | Yardımcılar, hizmetkârlar. İLE Alçak ve çukur yer. | Alçakgönüllü kişi. )


- ÂHİRET ile/ve/değil/yerine ÂKIBET

( Az yaşa, çok yaşa,
Âkıbet gelecek başa! )


- AHLÂK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- AHLÂK-I FÂZILA ile AHLÂK-I HAMÎDE ile AHLÂK-I HASENE ile AHLÂK-I ZEMÎME ile !AHLÂK-I REZÎLE

( Erdemli huylar. İLE Övülecek huylar. İLE Güzel huylar. İLE Kötü/lenecek huylar. )


- AHLÂK:
KORKU ile/ve/<> HAK ile/ve/<> FERÂGAT ile/ve/<> AŞK


- AHLÂK/ERDEM ve/||/<> EYLEM/SELLİK


- AHLÂK ile/ve/değil/<> ÂDÂB

( Değişmez. İLE/VE/<>/DEĞİL Değişir. )

( Bireysel. İLE/VE/<>/DEĞİL Kurumsal. )

( !Ahbaplık arttıkça, âdâb kalkar. [fazla yüz-göz olmamaya dikkat etmek gerek!] )

( Yükselmiş davranış ve tutumlar. İLE/VE/<>/DEĞİL Olağan davranış ve tutumlar. )

( [not] MORALS[< Lat.] vs./and/but ETHICS[< Yun.] )


- AHLÂK ile/ve/<> ADÂLET

( MORALS vs./and/<> JUSTICE )


- AHLÂK = AKIL


- AHLÂK ile/ve/<> DİN

( Karanlıkla savaşmaya çalışır. İLE/VE/<> İçerideki saklı ışığı uyandırmaya çalışır. )

( Ailede. İLE/VE/<> Toplumda. )

( Ahlâklı davranmak için din, zorunlu değildir. )


- AHLÂK ile DİNDARLIK

( Doğrudan ilişkilendirilemezler. )


- AHLÂK ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ AHLÂK

( MORALS vs./and TRANSFORMAL MORALS )


- AHLÂK ile/ve/<> DÜŞÜNÜŞ

( MORALS vs./and/<> THINKING/PARADIGM )


- AHLÂK ile/ve/<> ERDEM/FAZİLET

( Toplumsal. İLE/VE/<> Kişisel. )

( Hiçbir çiçeğin kokusu rüzgâra karşı gidemez fakat erdemlerin kokusu rüzgâra karşı gider en uca bile ulaşabilir. )

( Erdemler ve güçler kendini-idrakle birlikte gelir, daha önce değil. )

( Erdemleri korumanın en iyi yolu erdemlilerle birlikte olmaktır. )

( EUBULIA: Siyasal bir erdem. )

( MORALS vs./and/<> VIRTUE )

( ... ile/ve/<> DE )


- AHLÂK ile EŞEYSELLİK(CİNSELLİK)


- AHLÂK ile/ve/değil EŞİK


- AHLÂK ve/<> EYLEM

( MORALS and/<> ACTION )


- AHLÂK ve/<>/> GÜZELLİK


- AHLÂK ile/ve/<> HADD

( Ahlâk, haddini bilmektir. )

( Başkasından nefret edeceğimize, kendi ahlâkımızdan nefret edelim. )

( MORALS vs./and/<> BORDER
Morals is to know the border. )


- AHLÂK ile/ve HAKİKAT


- AHLÂK ve/< HİLKÂT/YARATILIŞ


- AHLÂK ile/ve/<> HUY

( MORALS vs./and/<> HABIT )


- AHLÂK ile/ve İÇGÜDÜ

( Sonradan. İLE/VE Doğuştan. )

( AHLÂK: Düşünmeden ve kolaylıkla yapılan davranış/tutum. )

( İNSİYÂK[Ar.]: Bir gücün etkisiyle çekilip gitme. | Ardı sıra gitme. | İçgüdü. )


- AHLÂK ile/ve/<> İLİM

( Dünya. İLE/VE/<> Âhiret. )


- AHLÂK ve/<> İLİM ve/<> İŞ


- AHLÂK ve/< İSTENÇ


- AHLÂK ile/ve İŞTİYÂK AHLÂKI


- AHLÂK ile/ve/<> KAVRAYIŞ

( MORALS vs./and/<> COMPREHENSION )


- AHLÂK ile/ve/<> KURAL

( MORALS vs./and/<> RULE )


- AHLÂK ile/ve/||/<>/< MERHAMET

( Merhamet, ahlâkın temelidir. )


- AHLÂK ile/ve OLMAZSA OLMAZ

( MORALS vs./and IF NOT HAPPENS NOTHING HAPPENS )


- AHLÂK ve/<> ÖTEKİ/LER


- AHLÂK ile/ve/<> ÖZ

( MORALS vs./and/<> ESSENCE )


- AHLÂK ile/ve/<> SİYASET

( Kuramsal tüze(hukuk). İLE/VE/<> Uygulamalı tüze. )

( Olması gereken(ler)e dayanır. İLE/VE/<> Olan(lar)a dayanır. )

( MORALS vs./and/<> POLITICS )

( ... ile/ve/<> ZHENG )


- AHLÂK ile/ve/<> SÖZ

( MORALS vs./and/<> WORD/PROMISE )


- AHLÂK ile/ve TESPİH


- AHLÂK ve TIP


- AHLÂK ile/ve/<> TUTUM

( MORALS vs./and/<> ATTITUDE )


- AHLÂK ve/<> YAŞATMAK

( MORALS and/<> TO GET LIVE )


- AHLÂKÇILIK ile/ve/<> VAROLUŞÇULUK


- AHLÂKÎ OLAN ile/ve/<> TÜZEL OLAN ile/ve/<> POLİTİK OLAN


- AHLÂKÎ(DİANOETİK) ERDEM/LER ile/ve ENTELEKTÜEL ERDEM/LER


- AHLÂKÎ ile/ve İNSANÎ/BİREYSEL

( MORAL vs./and HUMANE )


- AHLÂKIN GÜZELLEŞMESİ ile/ve/<> RIZKIN GENİŞLEMESİ


- AHLÂKLI OLMALI!


- AHLÂKLI değil AHLÂK KİŞİSİ


- AHLÂKSIZ ile/değil KÖTÜ AHLÂKLI


- AHLÂKSIZLIK ile APTALLIK

( [Kişiden] Hakikat isteniyor da dalga geçercesine yanıt veriliyorsa. İLE [Kişiyle] Dalga geçiliyor da kesin yanıt veriliyorsa. )


- AHLÂKSIZLIK ile/ve/değil KÖTÜ/OLUMSUZ AHLÂK

( [not] IMMORALITY vs./and/but BAD/NEGATIVE MORALS )


- AHLÂKSIZLIK ile/ve TANIMAMAK

( Nuh diyor, peygamber demiyor. )

( AHLÂK-I ZEMÎME: KÖTÜ AHLÂK )


- AHMET NÂŞİT:
SELİM NÂŞİT ile/ve/||/<>/> ÂDİLE NÂŞİT

( )


- AİT OLMA ile/ve/||/<>/> BİREY OLMA ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE OLMA


- AİT OLMAK ile/ve/||/<>/> CİDDİYE ALINMAK


- AJİTASYON[Fr.] ile ANAFİLAKSİ[Fr.]

( Sürekli ve tutarsız hareketler. İLE Aşırı duyarlılık/tepki. )


- ÂKİF[Ar. çoğ. ÂKİFÂN, AKÛF] ile/ve/||/<> ÂRİF[Ar. < İRFAN | çoğ. UREFÂ]

( Sebât eden. | İbâdet eden. İLE/VE/||/<> Bilen, bilgili, irfan sahibi.[(Bildiğinin, yapacağının ve söyleyeceğinin) Zamanını ve zeminini] )


- AKIL "ALMAYI İSTEMEMEK" değil/yerine/> "AKLINI BAŞINA TOPLAMAK"

( Kimseden "akıl almak" istemiyorsan, aklını başına topla! )


- AKIL ETMEK ile TEFEKKÜR ETMEK


- AKIL ve EL ve/||/<>/> DÜŞÜNCE ve EYLEM


- AKIL-FİKİR SAHİBİ OLMA(MA)K ile İFLÂH OLMA(MA)K


- AKIL:
ÖLÇÜLEBİLİR ile/ve/değil/||/<>/< ÖLÇEN/R


- AKIL/LI ile/ve ERDEM/Lİ

( Akıllı kişiler, sudan hoşlanır. Erdemli kişiler, dağlardan zevk alır.
Akıllılar kıpır kıpırdır, erdemliler dingindir.
Akıllılar neşelidir, erdemlilerse uzun ömürlüdür. )


- AKIL ve/||/<> AHLÂK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÂDÂB ve/||/<> AŞK

( REASON and MORALS and JUSTICE and ... and LOVE )


- AKIL ile/ve/> ÂKİL

( Us. İLE/VE/> Yiyen. | Aklı başında. )

( ... İLE/VE/> Kendi "aklını", evrenin aklıyla birleştirmiş/bütünleştirmiş kişi. )


- ÂKİL ile/ve ÂŞIK


- AKIL ve/||/<> GÖRME ve/||/<> DUYMA ve/||/<> KONUŞMA

( CAMİ: CEBRAİL ve/||/<> AZRAİL ve/||/<> MİKAİL ve/||/<> İSRAFİL )


- AKIL ile/ve/<> KALP

( Su. İLE/VE/<> Toprak. )

( Kalbi ayrı olanların, aklı bir olmaz. )

( Water. VS./AND/<> Land/Soil. )

( REASON vs./and/<> HEART )


- AKIL ve/değil/<> MERHAMET

( Tüm dünya, sana hizmet etse doymazsın. VE/DEĞİL/<> Kişi[sen], dünyaya rahmet ederse(n), tüm dünya doyar. )


- AKILLILIK:
"SÜREKLİ SUSKUN OLMAK"
değil
NE ZAMAN, NEREDE VE NE KADAR SUSACAĞIMIZI BİLMEK


- AKILSIZ BAŞ ve/||/<>/> AYAK

( Akılsız başın cezasını, ayaklar çeker. )


- AKIŞIYLA YAŞAMAK ile/ve/||/<> AŞKIYLA YAŞAMAK


- AKL(IN)A" GÖRE "AKIL" ile/değil/yerine AKIL


- AKLÎ BELİRLENİM (İLE) ile/değil SEZGİSEL DENEYİM (İLE)


- AKLÎ BİRLİK ile/ve SİYASÎ BİRLİK

( LOGICAL UNITY vs./and POLITICAL UNITY )


- AKLI BOŞ ile/değil/yerine AKLI BAŞINDA

( [(")anllatıklarından(")] "öykü" dinleriz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yaşam(ay)ı öğreniriz. )


- AKLÎ İLİM/LER ile/ve/<> MUHABBET İLİMLERİ

( Dönüştürmez. İLE/VE/<> Dönüştürür. )


- AKLÎ ZORUNLULUK ile/ve/<> OLGUSAL ZORUNLULUK


- AKLIN AHLÂKI ve/||/<> KALBİN AHLÂKI

( Mantık. VE/||/<> Edep. )


- AKLIN İLKELERİ ile/ve AKLIN İŞLEVLERİ

( * ÖZDEŞLİK [birliği verir]
* ÇELİŞMEZLİK [çokluğu verir]
* 3.[ÜÇÜNCÜ] DURUMUN/ŞIKKIN OLANAKSIZLIĞI [değeri verir]
ile/ve
* TÜMEVARIM
* TÜMDENGELİM )

( PRINCIPLE OF THE REASON vs./and FUNCTIONS OF THE REASON )


- AKLIN NİTELİKLERİ:
HİKMET ve KUDRET ve SEVGİ/ŞEFKÂT ve ADÂLET

( Bunları içermeyen hiçbir söz, davranış/tutum, akılsal değildir/olamaz. )


- AKLIN SESİ ve/||/<> KALBİN SESİ ve/||/<> MİDENİN SESİ

( Herhangi bir işi yapmadan önce ve yaparken, üçünün sesi de olmalı ve olabildiğince orantılı, dengeli ve uyumlu olmalıdır. )


- AKSATMAK ile/ve/||/<> İHMAL ETMEK


- AKT[Fr.] değil/yerine/= PERDE [TİYATRO] | EDİM [FELSEFE]


- AKTARIM ile/ve PAYLAŞIM ile/ve DOLAŞIM


- AKTARIM ile/ve/değil/> ÜRETİM


- AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( [Eylemin/davranışın/alışkanlığın ...] Eylemselliği. İLE/VE/=/||/<> Kuramsallığı. )

( Toplumda, ateş, ahlâkî ve kültürel yapılanmayı, kişilerdeyse, bütüncül bilinci simgeler. )

( Ahlâk, ayırıcı aklın üzerindedir. )

( Ahlâk alanı, yeğleme alanıdır. )

( Ahlâk, düşünmeden ve kolaylıkla yapılandır/yaptıklarımızdır. [olumlu/olumsuz] )

( Kendi doğası ve evrensel ilkelerle uyum içinde olmak. )

( Dış[zahir] ve iç[bâtın] tüm ilimler, ahlâkın arkasındadır. )

( Ahlâk tamam olmayınca, ne ilmin değeri olur, ne de servetin. )

( Etik, ahlâkın metafiziği; ahlâk, etiğin fiziğidir. )

( Yaşamsal. İLE/VE/=/||/<> Felsefesi. )

( MORALS[< Lat.] vs./et/=/||/<> ETHICS[< Yun.] )


- AKTÖRE = AHLÂK = MORALS[İng.] = MORALE[Fr.] = MORALE[Alm.] = MORALIDAD[İsp.]


- ALÂKA[Ar.] değil/yerine/= İLGİ


- ALANINI TANIMAK ile/ve PAYLAŞIM


- ALAY EDİLECEK TUTUM/DURUM ile/değil/yerine MUHABBET


- ALAYSILAMA/İRONİ ile ALAY

( Alay edenin, nasibi kesilir/kesiktir! )

( Sevgiliyle alay edilmez[edemezsin]. )


- ALBERT EINSTEIN ve/||/<> CHARLIE CHAPLIN

( Sanatınızda en çok takdir ettiğim şey, evrensellik. Tek bir söz bile kullanmıyorsunuz fakat tüm dünya sizi anlıyor. VE/||/<> Doğru. Sizin ününüz daha da yüce! Tüm dünya size hayranlık duyuyor fakat kimse, dediğiniz hiçbir şeyi anlamıyor. )

( What I admire most about your art is that it is universal. You don't say any word and the whole world understands you. AND/||/<> But your glory is greater. The world admires you while no one understands you. )


- ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK ve/||/<> BİLGE/LİK

( Kimseden daha iyi olmadığımızı anlayacak kadar. VE/||/<> Herkesten farklı olduğumuzu kavrayabilecek kadar. )


- ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK ile/ve YÜCEGÖNÜLLÜ/LÜK

( MODESTY vs./and ... )

( MODESTIA cum/et GENEROSITAS )


- Alçakgönüllülük için DİNLE!!!


- Alçakgönüllülük için SUS!!!


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK(TEVÂZÛ GÖSTERMEK) ile/ve/<>/değil/yerine/hem de SUSMAK


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulunduğu, anımsandığı alçakgönüllülük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulundurulmadığı, unutulduğu alçakgönüllülük. )

( Takvâ. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Verâ. )

( Ebru sanatı )


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK ile CEHALET

( MODESTY vs. IGNORANCE )


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK ile/ve HİKMET

( MODESTY vs./and WISDOM )


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK = MODESTY[İng.] = MODESTIE[Fr.] = BESCHIEDENHEIT[Alm.] = MODESTIA[Lat.]


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK ile/ve ŞANS


- ALÇALMAK değil/yerine AÇ KALMAK


- ALDANAN ya da ALDATAN ile/ve/||/<> HEM ALDANAN, HEM ALDATAN

( Hayvan. İLE/VE/||/<> İnsan. )


- ALDATANI:
ALDATMAK değil/yerine "ATLATMAK"


- ALDATMA ile/değil/yerine PAYLAŞIM


- ALGI ile/ve/<> ANLAYIŞ

( PERCEPTION vs./and PARADIGM )


- ALGI ile/ve ESTETİK ALGI

( PERCEPTION vs./and AESTHETIC PERCEPTION )


- ALGISIZ KAVRAMLAR ile/ve/<> KAVRAMSIZ ALGILAR

( Boş. İLE/VE/<> Kör. )

( CONCEPTS WITHOUT PERCEPTION vs./and/<> PERCEPTIONS WITHOUT CONCEPT
Empty. WITH/AND/<> Blind. )


- ALİ-CENGİZ (OYUNU)


- ALIŞILABİLİRLİK ile/ve/||/<> KALDIRILABİLİRLİK


- ALIŞKANLIK AHLÂKI ile/ve/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH AHLÂKI

( [not] MORALS OF HABIT vs./and/but MORALS OF PREFERENCE
MORALS OF PREFERENCE instead of MORALS OF HABIT )


- ALIŞKANLIK ile GELENEK


- ALIŞMA ile/ve/||/<> KAPILMA


- ALIŞMA ile/değil/yerine/||/<>/ne yazık ki KATLANMA


- ALKIŞ ile/ve/yerine BİLARDO ALKIŞI

( Elleri, avuç içlerini çarptırarak. İLE/VE/YERİNE Orta parmak ya da yüzük parmağını, baş parmakla birleştirip ve kaydırıp avuç içine çarptırarak. )

( Daha çok/güçlü ses çıkararak. İLE/VE/YERİNE Daha az/güçsüz ses çıkararak. )

( Daha kaba. İLE/VE/YERİNE Daha nazik. )

( Beğeni ve coşkunu daha çok ve doğrudan duyurmak/yansıtmak üzere. İLE/VE/YERİNE Sporcunun odaklanmasına ve derinleşmesine engel olmamak üzere. )


- ALLÂH'IN VARLIĞI ile/değil ALLÂH'IN BİRLİĞİ


- ALLAH'IN ZÂTINI DÜŞÜNMEK ile/ve/yerine ALLAH'IN ÂSÂR'INI DÜŞÜNMEK


- ALLEGRO[İt. < Mutlu, sevinçli.] ile ALLEGRETTO[İt.]

( Hızlı, canlı çalmak/çalınan. İLE Allegro'dan daha yavaş tempoda çalmak/çalınan. )


- ALTSANMA ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK


- ALYANS[Fr. < ALLIANCE] değil/yerine/= NİŞAN YÜZÜĞÜ


- AMAÇ:
AYRICALIK değil/yerine HİZMET


- AMAÇ:
BİRLİK ve/<> BÜTÜNLÜK


- AMAÇ ve COŞKU

( AIM and EXUBERANCE | EBULLIENCE )


- AMAÇ ile/ve/değil/||/<>/< YEĞLENİLİRLİK/TERCİH EDİLİRLİK


- AMATÖR TUTUM ile ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK

( AMATEUR ATTITUDE vs. MODESTY )


- AMEL:
ADÂLET ve/değil/||/<>/> İSTİKÂMET


- AMORE ve/||/<>/< MORE ve/||/<>/< ORE ve/||/<>/< RE

( Sevgi/Aşk. VE/||/<>/< Ahlâk. VE/||/<>/< Söz. VE/||/<>/< Eylem. )


- ANA KUCAĞI ve/<> BABA OCAĞI


- ANADOLU HİSARI(GÜZELCEHİSAR/YENİCEHİSAR) ile/ve ANADOLU HİSARI

( Kale. [65 x 80 m.lik bir alanı kaplar. Duvarları 2.5 m. kalınlığındadır. 3 kulelidir.] İLE/VE Semt. [Adını bu kaleden almıştır] )


- ANI ve/<> TANI


- ANIMSAMA ile/ve/||/<> ZEIGARNIK ETKİSİ

( ... İLE/VE/||/<> Yarım kalmış, tamamlanmamış şeylerin aniden ve daha kolay bir biçimde anımsanabildiği savunulan etki.[< Bluma Zeigarnik - 1920] )


- ANIMSAMAK ve/<> İÇSELLEŞ(TİR)MEK


- ANIMSAMAMAK / ANIMSANMAMASI GEREKENLER
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
ANIMSAMAK / ANIMSAMAMIZ GEREKENLER

( Yaşadığımız, "olumlu"/"olumsuz", "büyük"/"küçük" herşeyi, sürekli anımsasaydık, delirirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bazen/çoğunlukla, bazı "olumlu"/"olumsuz", "büyük"/"küçük" bilgi ve deneyimleri, delirmemek, kendimizi kaybetmemek/korumak, korkmak/korkabilmek ve varoluşumuzun sürekliliği için anımsamamız/anımsayabilmemiz gerekir. )


- ANLADIĞIMIZI SANMAK ile/değil/yerine SANDIĞIMIZI ANLAMAK


- ANLAM-ANLAYIŞ ile/ve/<> KAVRAM-KAVRAYIŞ

( MEANING-PARADIGM vs./and/<> CONCEPT-COMPREHENSION )


- ANLAM ile/ve/<>/>/< BÜTÜNLÜK

( Anlam, bütünlük gerektirir. )

( Meaning needs integrity. )

( Anlamak, beğenmenin başlangıcıdır. )

( MEANING and/<> INTEGRITY )


- ANLAM ile/ve/||/<>/< DEĞER ile/ve/||/<>/< AMAÇ

( "Herkeste, [zannı] var." İLE/VE/||/<>/< "Herkeste var." İLE/VE/||/<>/< Herkeste yok. )

( MEANING and/< WORTH and/< AIM )


- ANLAM ile/ve KAVRAM

( MEANING/SENSE vs./and CONCEPT )


- ANLAM ile KAVRAM


- ANLAM ile/ve/<> MUTLULUK

( MEANING vs./and/<> HAPPINESS )


- ANLAMAK/ANLA(YA)MAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< VERMEK/VER(E)MEMEK


- ANLAMAK/ANLAMAMAK ile/ve/değil/yerine (EN AZINDAN) BİRAZ BİLGİ SAHİBİ OLMAK


- ANLAMAK ile/ve KAVRAMAK

( Anlamaya yardımcı olmak, gerçek yardımdır. )

( TO UNDERSTAND vs./and TO COMPREHEND
Helping to understand is real help. )


- ANLAMAK ile/ve/||/<>/>/< YORUMLAYARAK ANLAMAK


- ANLAMAYA/ÖĞRENMEYE:
AÇIK ile/ve/||/<>/> ÂŞIK


- ANLAMLANDIRMAK ile/ve/<>/> KAVRAMAK


- ANLAMSIZLIK ve KAVRAMSIZLIK ve İNSANSIZLIK

( Kişi kendi çabalarına yön verecek ışığı hayal gücünün imgelerinden değil, açık seçik düşünülmüş kavramlardan almalıdır. )


- ANLAŞILMA "BEKLENTİSİ" ile/değil/yerine/>< ANLAMAK


- ANLAŞMA ile/ve/değil/<> ANTLAŞMA

( Anlama durumunun, kişilerin birbirlerinin dediklerini, konusu geçen noktayı ve içeriğini/kapsamını/ayrıntılarını duymuş, bilmiş, anlamış ve belirli bir yönde düşünce, duygu ve amaç bakımından birleşmiş olmayı belirtmektedir. İLE/VE/DEĞİL/<> Ahidleşme[toplulukta/toplumda] ve/ya da muahede[iki kişinin], karşılıklı olarak bağlayıcılık özelliğiyle/koşullarıyla sözleşmesi, yeminleşmesi. )

( [not] TO UNDERSTAND EACHOTHER vs./and/<>/but PACT/TREATY )


- ANLAT(A)MAZSAK:
ÖĞRENEMEYİZ ile/ve/||/<>/> ÖĞRETEMEYİZ


- ANLATABİLDİĞİN ile/ve/değil/yerine (ÇOK) İYİ ANLATABİLDİĞİN

( [not] WHICH YOU CAN EXPLAIN vs./and/but WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD
WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD instead of WHICH YOU CAN EXPLAIN )


- ANLATABİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALIN ANLATABİLMEK


- ANLATIM/AKTARIM:
YASALARLA ile/ve/<>/> MESELLERLE ile/ve/<>/> MİSALLERLE ile/ve/<>/> MASALLARLA ile/ve/<>/> KAVRAMLARLA

( Hz. Musa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. İsa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Âriflerin dilinde. İLE/VE/<>/> Filozofların dilinde. )

( Tevrat'ın dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> İncil'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Kur'ân-ı Kerîm'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Âriflerin dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Filozofların dili/usûlü/üslûbu. )

( Herkese, herkes için. İLE/VE/<>/> Yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Gençlere, yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Çocuklara, gençlere, yetişkinlere, sanatçılara. / Yetişkinler ve sanatçılarla. İLE/VE/<>/> Bilgelik aşkı olan herkese, bilgelerle, filozoflarla. )


- ANLAYIŞ ile/ve DEĞİŞİM

( PARADIGM vs./and ALTERATION )


- ANLAYIŞ ile/ve HOŞGÖRÜ

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING vs./and TOLERANCE )

( ... ile/ve UPARATI )


- ANLAYIŞ ile/ve OLUŞ

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and BEING )


- ANLAYIŞ ile/ve/<> TANIM


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine YAKINLIK

( Herkese ve herşeye gösterme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Her zaman, herkese ve herşeye göster! )


- ANLAYIŞ ile/ve/||/<> YAKLAŞIM


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK


- ANLAYIŞ ile/ve ZEVK

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and PLEASURE )


- ANLAYIŞLI/LIK ile BİLGİLİ/LİK / BİLGİSİZ/LİK


- ANLAYIŞLI ile/ve/değil FEDÂKÂR


- ANLAYIŞSIZ/LIK ile BİLİNÇLİ ANLAYIŞSIZ/LIK

( GABÂVET ile ... )

( INSENSITIVE/NESS vs. INSENSITIVE/NESS )


- Anlayış için SUS!!!


- Anlayışlı ol ve KONUŞ!!!


- ANLIK/ZİHİN > US/AKIL ve/||/<>/> BETİMLEME > KAVRAM ve/||/<>/> OLASILIK > ZORUNLULUK (BİLİNCİ)


- ANLIK/ZİHİN:
SABİT ile/değil/yerine/>< GELİŞİME AÇIK/YAKIN

( "Zeki görünme isteğinde olur." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Öğrenme isteğine sahip olur. )

( Zorluklardan kaçınır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zorluklara kucak açar.
Engellerde, kolaylıkla vazgeçer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Terslikler karşısında sağlam durur.
Çabayı, yararsız görür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çabayı, ustalığa giden yol olarak görür.
Yararlı olumsuz geribildirimleri "gereksiz görür." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eleştirilerden öğrenir. )


- ANNE ve/||/<> KIZ ile/ve/||/<> ABLA ve/||/<> KARDEŞ


- ANNE/BABA-ÇOCUK ve/<> İMAM-CEMAAT

( Ebeveynlerle çocukların bazı durum ve ilişkilerinde, ebeveynlerin bazı yanlışları/hataları, "imam-cemaat" ilişkisindeki gibi dengesiz, abartılı ve uclarda olabilir. )


- ANNELİK:
"DOĞURMAK" (İLE) ile/ve/değil/||/<>/> EMZİRMEK/HİZMET (İLE)


- ANNENİ:
İNCİTME! ve/||/<> AZARLAMA!


- ANTİPATİ değil/yerine/= ANTİPATİK

( Sevimsiz, sevilmeyen, itici, soğuk. )


- ANTLAŞAMAMAK ile/ve/en azından/||/<>/< ANTLAŞAMADIĞIMIZDA ANTLAŞMAK


- ANTLAŞMA ile/ve/<> İŞBİRLİĞİ

( Kişinin çok fazla işbirliği içinde olabildiği çeşitli düzeyler vardır. )

( PACT vs./and/<> COOPERATION
There are other levels on which man is much more co-operative. )


- APOLOJİ ile/ve/||/<> GASLIGHTING

( "Kendini haklı çıkararak savunma". İLE Psikolojik yönlendirme. İstismar ve tâciz "yöntemi". )


- APTAL OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< İYİ OLMAK

( Birinin hatasını, hiç olmamış gibi saymak. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Affedebilecek kadar. )


- APTAL/LIK ile DELİ/LİK


- APTALLIK"/TAN ile/değil/ne yazık ki ÇARESİZLİK/TEN


- ARA:
1. GÜN ile 2. GÜN

( Kendin. İLE Başkaları. )


- ARAÇ AKILSALLIĞI ile/ve/<> DEĞER AKILSALLIĞI


- ARADIĞIN SÜRECE/KADAR ARARIM değil ARAMADIĞIN KADAR ARAMAM


- ARAMA ile ARAŞTIRMA

( Arayan ve aranılan birdir ve önemli[öncelikli] olan, yalnızca arayıştır. )

( The seeker and the sought are one and the search alone matters. )

( SEARCH vs. RESEARCH )


- ARAMAK ile/ve/değil/yerine/<> BULMAK İÇİN/ÜZERE ARAMAK


- ARAMAK = SEARCH/SEEK/LOOK FOR[İng.] = CHERCHER[Fr.] = SUCHEN[Alm.] = CERCARE[İt.] = BUSCAR[İsp.]


- ARANAN ile/ve/<>/> ARINAN


- ARAŞTIRMA YÖNTEMİ ile/ve/||/<>/> SUNUM YÖNTEMİ

( Tarihsel. İLE/VE/||/<>/> Kavramsal. )


- ARDIÇ OTU ile AYRIK OTU ile BEŞPARMAK OTU ile BOĞAN OTU ile CANAVAR OTU ile ÇOREK OTU ile DALAK OTU ile DELİCE OTU(RYE GRASS) ile EĞRELTİ OTU[Lat. NEPHRODIUM FILIX MAS] ile ENGEREK OTU ile GEYİK OTU ile GÜZELAVRATOTU[Lat. ATROPA BELLADONNA] ile İDRİS OTU ile KANARYA OTU ile KELEBEK OTU ile KENE OTU/HİNT YAĞI AĞACI ile KÜSTÜM OTU ile MELEK OTU ile MERCAN OTU ile NEVRUZ OTU ile ÖKSE OTU ile PİSİPİSİ OTU ile TAŞKIRAN OTU ile YÜKSÜK OTU[Lat. DIGITALIS PURPUREA] ile ACI OT ile SÜTLÜ OT


- ARDINA KADAR AÇMA! ve/||/<> TAMAMEN KAPATMA!

( Kapatmaya gücünün yetmeyeceği kapıyı. VE/||/<> Açmaya yüzünün tutmayacağı kapıyı. )


- ARI KAVRAM ve/<> AKIL


- ÂRİF ile/ve ZARÂFET


- ARIK ile ALGIN

( Ark, açık oluk, karık, dren[Fr. < DRAIN]. | Fide ya da fidan dikilen yer. | Zayıf, cılız, kuru, sıska. İLE Cılız, zayıf, hastalıklı. | Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun. )


- ARINMA ile/ve/> AŞKINLIK

( PURIFICATION vs./and/> TRANSCENDENCY )


- ARINMA ve/||/<>/> AYDINLANMA ve/||/<>/> AŞK


- ÂRIZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂRİF OLMAK


- ARKA TEKER ile/ve/değil/||/<>/> ÖN TEKER

( Ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider. )


- ARKADAŞ:
BAŞARIDA ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜDE

( Sayısını öğreniriz. İLE/VE/||/<> Niteliğini öğreniriz. )


- ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Belirli seviyede tutulan iletişim ve paylaşımın, dolayısıyla ilişkinin durumu. İLE Dostlukta son derece derin ve yoğun yakınlık, iletişim ve paylaşım vardır. Bir kişinin birini "Samimi arkadaşım/kankam(kan kardeşim)" olarak tanıtması için en temelde, o iki kişinin sırlarını paylaşabilmesi ve Para ve Seks durumu hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma durumu vardır. )

( Dostluk, duygulu, erdemli iki kişi arasında, kendiliğinden oluşuveren bir anlaşmadır. Duygulu diyorum, çünkü bir keşiş, dünyadan el etek çekmiş biri, hiç kötü olmaz da dostluk nedir bilmeden yaşayabilir. Erdemli diyorum, çünkü kötülerin, olsa olsa suç ortakları olur, haz düşkünlerinin zevk ve eğlence arkadaşları, çıkarlarını arayanların ortakları vardır, siyaset kişileri, çevrelerine fitne fücurlar toplar, çoğu avarenin bağlılıkları, prenslerin dalkavukları olur; erdemli kişilerin, yalnız onların dostları vardır. )

( Eğlenebildiklerimizle. İLE/VE/<> Anlatabildiklerimizle. İLE/VE/<> Ağlayabildiklerimizle. )

( "Geçerken uğra" der. İLE "Geç, erken uğra!" der. )

( ... İLE Kişiyi, hiçbir zaman/koşulda, terk etmeyen. )

( Herkes dost olamaz! Dost olmayana, arkadaş demenin farkını görmek ve buna göre kullanmak gerekir. )

( Eğer hiç dostun yoksa sen bir dost ol! )

( Derviş, dostum demez! Dost, hiçbir zaman, yanından ayrılmayacak kişidir. Ancak, gerçekten dost olunacak kişi için kullanılabilir. )

( Tek dostumdur... Gökteki yıldızlar! )

( SEN, SANA DOSTSUN!
[HABERİN YOK] )

( Kişilerin en âcizi, dost edinmeyendir! Bundan da âcizi ise dostunu yitirendir. )

( İyi arkadaş, yanında, yüksek sesle konuşup düşünebileceğin kişidir. )

( "Dostlarım! Dünyada dost yoktur!" )


- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK

( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )


- ARKADAŞLARI ile/ve/<> DÜŞMANLARI

( Yakın tutmalı! İLE/VE/<> Daha da yakın tutmalı! )


- ARKADAŞLIK/DOSTLUK ile/ve EŞEYSELLİK

( BAHNÂME: Eşeysellik ilminden bahseden kitaplardır. [Daha önceleri tıp kitabı olarak çalışılmıştır.] )

( FRIENDSHIP vs. SEXUALITY )


- ARSIZ ile/değil/yerine/>< ÂDİL

( Bilgisizler güçlendiğinde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgeler güçlendiğinde. )


- ARTI DEĞER ile/ve/||/<> YAN ÜRÜN


- ARTIRIM ile ARTIRMA ile ARTIŞ

( Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf. | Müzayedede artırma. İLE Artırma durumu. | Açık artırma. İLE Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. )


- ARTIŞ/ARTIM ile ARTIMLI/ARTAĞAN

( Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. İLE Pişince şiştiğinden, ölçüsü artmış gibi görünen. | Çoğalma özelliği olan. )


- ARZU[Ar.] ile/değil/yerine İSTEK

( Tüketme nesnesiyle. İLE Ulaşma/sahip olma durumuyla/"nesnesiyle". )

( Psikolojinin alanı/konusu. İLE/DEĞİL/YERİNE Hukukun alanı/konusu. )


- K ile/ve/||/<>/> EŞEYSELLİK/SEKS

( BÂH-NÂME[Ar., Fars.]: Eşeyselliği konu alan kitap. )

( 16 Reasons To Have Daily Sex[Günlük seksin önemi ve FaRkLaR'ı] )

( EŞEYSELLİK (SEKS) :
- Eşey Bilim: Seksoloji.

- Latince "sexus".

- Eşeysel çekim(cazibe): seksapel (ingilizce "sexappeal").

- Orpheus("Nur ile şifa veren"). (Fenike dilinde Nur anlamına gelen Aur, Yunanca'da Arpha ile şifa anlamına gelen Rafae sözcüklerinden oluşmuştur ve "Nur ile şifa veren" anlamına gelmektedir.)

- Üçlemeler(Triad'lar)... (Sevgi-Sezgi-Bilgi), (Güzellik-Bilgi-Güç), (Sevgi-Arınma-Aydınlanma), (Güzel-İyi-Doğru).

 

American Heritage Sözlüğü'nde

- Sex: 1. a. The property or quality by which organisms are classified according to their reproductive functions. b. Either of two divisions, designated male and female, of this classification.
2. Males or females collectively.
3. The condition or character of being male or female; the physiological, functional, and psychological differences that distinguish the male and the female.
4. The sexual urge or instinct as it manifests itself in behavior.
5. Sexual intercourse.
6. The genitalia.
sexed, sexing, sex.es: To determine the sex of (young chickens).

- sex appeal: n. Physical attractiveness or personal qualities that arouse sexual interest in another person.

- sex cell: n. A gamete.

- sex chromosome: n. Either of a pair of chromosomes, usually, designated X or Y, in the germ cells of human, most animals, and some plants, that combine to determine the sex of an individual, XX resulting in a female and XY in a male.

- sex gland: n. A testis or ovary; gonad.

- sex hormone: n. Any of various animal hormones, such as estrogen and androgen, affecting the growth of function of the reproductive organs and the development of secondary sex characteristics.

- sex.ism: n. Discrimination based on sex, esp. discrimination against women. 2. Attitudes or conditions that promote stereotyping of social roles based on gender. -sex'ist adj. & n.

- sex.less: adj. 1. Lacking sexual characteristics; neuter. 2. Arousing or exhibiting no sexual interest or desire; asexual. -sex'less.ly adv. -sex'less.ness n.

- sex linkage: n. The condition in which a gene responsible for a specific phenotypic trait is located on the X choromoseome, resulting in sexually dependent inheritance of the trait.

- sex-linked: adj. 1. Carried by a sex chromosome, esp. an X chromosome. Used of genes. 2. Sexually determined. Used esp. of inherited traits.

- sex.ol.o.gy: n. The study of human sexual behavior. -sex'o.log'ic, sex'o.log'i.cal adj. -sex.ol'o.gist n.

- sex.pot: n. Informal. A strikingly sexy person.

- sex.tant: n. 1. A navigational instrument used for measuring the altitudes of celestial bodies. 2. Sextant. Sextans. [NLat. sextans, sextant- < Lat., sixth part(from its being graduated in sixths of a circle) < sextus, sixth.]

- sex.tile: adj. Designating the position of two celestial bodies when they are 60 degrees apart. [Lat. sextilis, one sixth < sextus, sixth.]

- sex.u.al: adj. 1. Of, pertaining to, affecting, or characteristic of sex, the sexes, or the sex organs and their functions. 2. Implying or symbolizing erotic desires or activity. 3. Of, pertaining to, or designating reproduction involving the union of male and female gametes. [LLat. sexualis < Lat. sexus, sex.] -sex'u.al.ly adv.

- sexual intercourse: n. Coitus, esp. between humans.

- sex.u.al.i.ty: n. 1. The conditionof being characterized and distinguished by sex. 2. Concern with or interest in sexual activity. 3. The quality of possessing a sexual character or potency.

- sex.u.al.ize: tr.v. -ized, -iz.ing, -iz.es. To make sexual in character or quality.

- sex.y: adj. -i.er, -iest. Arousing or tending to arouse. sexual desire or interest. -sex'i.ly adv. -sex'i.ness n.

- sexual selection: n. Darwinian adjunct of natural selection hypothesizing the preffered hereditary selection of characteristics involved in male courtship displays and combat.

 

- sex: pref. Six; sexpartite. [Lat. sex, six.]

- sex.a.ge.nar.i.an: n. A person who is sixty years old or between the ages of sixty and seventy.
adj. 1. Being sixty years old or between the ages of sixty and seventy. 2. Of or pertaining to a sexagenarian. [Lat. sexagenarius, sexagenary]

- sex.ag.e.nar.y: adj. 1. Pertaining to or proceeding by sixties. 2. Sexagenarian. -n., pl. -ies. A sexagenarian. [Lat. sexagenarius < sexageni, sixty each < sexaginta, sixty < sex, six.]

- Sex.a.ges.i.ma: n. The Second Sunday before Lent. [LLat. sexagesima < Lat. sexagesimus, sextieth < sexaginta, sixty < sex, six.]

- sex.a.ges.i.mal: adj. Of, relating to, or based on the number 60. [< Lat. sexagesimus sixty.]

- sex.cen.te.nar.y: adj. Pertaining to 600 or to a 600-year period. -n., pl. -ies. A 600th anniversary or its commemoration. [< Lat. sexcenteni, six hundred each : sex, six + centeni, a hundred each < centum, hundred.]

- sex.en.ni.al: adj. 1. Occurring every six years. 2. Relating to or lasting six years. -n. An event that occurs ever six years. [Lat. sexennium, of six years : sex, six + annus, year.] -sex.en'ni.al.ly adv.

- sex.par.tite: adj. Composed of or divided into six parts, as a groined vault.

- sext(also Sext): n. Eccles. 1. The fourth of the seven canonical hours. 2. The time of day set aside for sext, usually the sixth hour, or noon. [ME sexte < Lat. sexta(hora), sixth(hour) < sextus, sixth.]

- sex.tan: n. A malarial fever with paroxysms recurring every six days. -adj. Occurring or recurring every six days. [NLat. sextana(febris), sextan(fever) < Lat. sextus, sixth.]

- Sex.tans: n. A constellation in the equatorial region of the sky near Leo and Hydra. [NLat., sextant.]

- sex.tet: n. 1. Mus. a. A group composed of six vocalists or musicians. b. A musical composition written for six performers. 2. A group of six persons or things. [Alteration of SESTET.]

- sex.til.lion: n. 1. The cardinal number written 10*21. 2. Chiefly Brit. The cardinal number written 10*36. [Fr. sex-, six (Lat. sex) + million, million.] -sex.til'lion adj. & pron.

- sex.til.lionth: n. The ordinal number that matches the number sextillion in a series. 2. One of sextillion equal parts. -sex.til'lionth adj. & adv.

- sex.to.dec.i.mo: n. pl. -mos. 1. The page size of a book composed of printer's sheets folded into 16 leaves or 32 pages. 2. A book composed of sextodecimo pages. [Lat. sextodecimo, ablative of sextusdecimus, one sixteenth : sextus, sixth + decimus, tenth < decem, ten.]

- sex.ton: n. An employee or officer of a church who is responsible for the care and upkeep of church property and sometimes for ringing bells and digging graves. [ME segerstone < AN segerstaine < Med. Lat. sacristanus, sacristan.]

- sexton beetle: n. The burying beetle.

- sex.tu.ple: tr. & intr.v. -pled, -pling, -ples. To multiply or be multiplied by six. adj. 1. Containing or consisting of six parts; sixfold. 2. Larger or greater by sixfold; multiplied by six. 3. Mus. Having six beats to the measure. -n. A number six times larger than another. [Prob. SEX- + (QUIN)TUPLE] - sex.tu'ply adv.

- sex.tu.plet: n. 1. One of six delivered at one birth. 2. sextuplets. The six offspring of one birth. 3. A group of six similar persons or things; sextet. [SEXTU(PLE) + (TRI)PLET.]

- sex.tu.pli.cate: adj. 1. Six times as many or as much; sixfold. 2. Raised to the sixth power. -tr.v. -cat.ed, -cat.ing, -cates. To sextuple. -n. One of six similar things. [SEXTU(PLE) + (DU)PLICATE.] - sex.tu'pli.cate.ly adv. -sex.tu'pli.ca'tion n. )

( ... ile MÜCAMAA )

( LOVE vs./and/||/<>/> SEX )


- AŞ ve/<>/|| AŞK


- AŞ ile/ve/||/<>/< BAŞ

( Azıcık. İLE/VE/||/<>/> Ağrısız. )

( Yazın, başı pişmeyenin; kışın, aşı pişmez. )


- ASABİYET ile/değil/yerine/>< ADÂLET


- ASALAK ile/değil YATALAK

( )


- ASÂLET" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ADÂLET


- AŞAMALI ile/ve/||/<> DALGA DALGA


- ÂSÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= DÜZENLİLİK | GÜVENLİK

( Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu. )


- ÂŞIK OLMAK ile/ve/değil/||/<> "ÇARPILMAK"


- ÂŞIK OLMAK ile AŞK/I YAŞAMAK


- ÂŞIK OLMAK ile/ve/||/<> TAKINTILI-ZORLAYICI(OBSESİF-KOMPULSİF) KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( Gövdede, aynı biyokimyasal etkileri "yaratıyor"/yaratabiliyor. )


- ÂŞIK/ÂNE değil/yerine/= SEVGEN/CE / SEVGENCİL


- ÂŞIK ve (")MUM(")


- ÂŞIK ile ÂRİF

( Susarsa helâk olur. İLE Konuşursa helâk olur. )


- AŞIK ile/değil ÂŞIK

( Baldır kemiği ile eklemleşerek, bileğin belirli başlı oynak merkezini oluşturan, ayak bileğinde bulunan, küçük kemiklerden biri. | Yapı çatılarında, uzun mertek, aşırma. | AŞIK ATMAK: Yarışmak. İLE/DEĞİL Vurgun, tutkun. )


- ÂŞIK <> AŞK <> MAŞÛK(A)

( Rüyasını görür. <> ... <> Uyur. )


- ÂŞIK ile/ve/değil/yerine/<> HAYRAN


- ÂŞIK ile KUL


- ÂŞIK ile/ve/||/<> MECNÛN

( Kardeşlerdir. )


- ÂŞİKÂRE ile/ve/değil ÂŞIK-ÂNE


- ÂŞIKKEN "EVLENMEK" ile/değil/yerine/>< ÂŞIK OLDUĞUMUZ KİŞİYLE EVLENMEK


- ASIKYÜZLÜLÜK değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK

( 43 kas ile. DEĞİL/YERİNE/>< 17 kas. )


- AŞILAMA ile KÜLTÜRLEME


- AŞIRI SEVGİ ile/yerine SEVGİ

( GARÂM ile/yerine MUHABBET )


- AŞIRI/ABARTILI KEYFİYET ve/||/<>/> GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET


- ASİSTAN değil/yerine/= YARDIMCI


- Âşık'ını DİNLE!!!


- AŞK (İLE) ve/||/<>/> (B)İLİM (İLE)

( Bulunur, bulmak gerekir. VE/||/<>/> Bilinir, bilmek gerekir. )


- AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN

( Beğenilmeyecek bir davranış/tutum karşısında kınama, sitem bildiren söz. | "Aferin" anlamında bir davranışın, bir tutumun çok beğenildiğini bildiren söz. | Dervişler arasında kullanılan merhabalaşma. )


- AŞK-I HAKÎKÎ/İLÂHÎ ile/ve AŞK-I MECÂZÎ


- AŞK:
[bazen]
CAN ile/<> GAM ile/<> HİÇ


- AŞK:
ARAYIŞ ile/değil/yerine/>/< ADAYIŞ/ADANIŞ


- AŞK:
"SAKLAMAK" ile/değil İÇİNDE YAŞAMAK


- AŞK:
"SANDIĞIMIZ KADAR" ile/değil YANDIĞIMIZ KADAR


- AŞK:
"SÖZCÜK" değil SÖZLÜK


- AŞK'I BESLEYENLER ile AŞK'I ÖLDÜRENLER

( * MUTLULUK
* HOŞGÖRÜ
* SEVGİ
* İLGİ
* TEN UYUMU
* DOKUNMA
* BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRME
* UYUM
* NEŞE
* ÖZLEM
* FEDÂKÂRLIK
* KISKANÇLIK
* PAYLAŞIM
* SEVGİ VE AŞK SÖZCÜKLERİ
* ROMANTİZM
* SADAKAT
* ÖZEN
* SAYGI
* CESARET
* ÇILGINLIK
* ONAYLAMA
* DÜRÜSTLÜK
* DUYARLILIK

ile

* İHMAL
* İLETİŞİM AZLIĞI
* ÇATIŞAN KİŞİLİK
* BASKICI TUTUMLAR
* SÖZEL VE FİZİKSEL ŞİDDET
* ONU TANIMAMAK
* UMUTSUZLUK
* [BAZEN] EVLİLİK )


- AŞK'IN "AZALMASI/DÜŞMESİ" ile/ve/değil/<> KANIKSAMA


- AŞK'IN:
BEDELİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KUDRETİ


- AŞK[Ar.] değil/yerine/= SEVİ


- ÂŞK/ÂŞIK ile/ve/<> YANAK

( Âşıkların alınyazısı, sevgililerinin yanaklarında yazmaktadır. )


- AŞK/ÇOĞU DURUM:
[önce] AKIM ve/sonra/||/<>/> BAKIM


- AŞK ile/ve/değil/||/<>/< (")MİNNETTARLIK(")


- AŞK ile/ve/<> (")TİTİZLİK(")

( FALL IN LOVE vs./and/<> (")FASTIDIOUSNESS/FUSSINESS(") )


- AŞK = (FALL IN) LOVE[İng.] = AMOUR[Fr.] = LIEBE[Alm.] = AMORE[İt.] = AMOR[İsp., Lat.] = HO ER.S, HE FILIA, HE AGAPE[Yun.] = İŞK[Ar., Fars.] = MIN[Felm.]


- AŞK ile/ve/> SEVGİ

( İçine girme isteği/coşkusu ile. İLE/VE/||/<>/> İçine alma isteği/coşkusu ile. )

( Dudaklarından öpme/öpülme isteği/coşkusu ile. İLE/VE/||/<>/> Yanaklarından öpme/öpülme isteği/coşkusu ile. )

( Gönüldeki durum, kişiye hâkim oluyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kişi, gönlündeki duruma hâkim olabiliyorsa. )

( Aşk, düzenliyi ve güzeli, akla ve mûsikî eğitimine uygun bir biçimde sevmektir. )

( Aşk, bilincin kaymasıdır. )

( Özne ile nesnenin, sarmal birliği. )

( Kişinin, aslını bulma zevki. )

( Muhabbet Yolu, Aşk Apartmanı, No.1, o kapıdan gir! )

( Aşkta, herşeyin mânâsı var, davası yok. )

( Aşkta, özün yanmaya, gözün ağlamaya başlar. )

( Meyl edip muhabbet ettiğin şeyin, olmaması durumu. )

( Aşk/Âşık! Ölümden ne korkarsın? Korkma! Ebedî varsın! )

( Dün olmayan. | Güzelliğe duyulan özlem. İLE/VE/||/<>/> ... )

( Bağımlılık gibidir.[Kaybedince/kaybedersek, kendini kaybetmiş gibi oluruz/olabiliriz.] İLE/VE/||/<>/> Bağlılık gibidir.[Kaybedince/kaybedersek, bir parçamızı kaybetmiş gibi oluruz/olabiliriz.] )

( İTİLÂK: Birinin sevgisine yakalanma, tutulma. )

( Aşk ehline, önce dert düşer, aşk değil! )

( Yakıcı. İLE/VE/||/<>/> Isıtıcı. )

( "Seni seviyorum..." [Çünkü sana gereksinimim var.] İLE/VE/||/<>/> Sana gereksinimim var. [Çünkü seni seviyorum...] )

( Coşkulu, tutkulu yaşanır. İLE/VE/||/<>/> Farkındalıklı, derinlikli, dingin ve doyurucudur. )

( Başımızı döndürür. İLE/VE/||/<>/> Dünyayı döndürür. )

( FALL IN LOVE vs./and/> LOVE )


- AŞK ve/<> AF


- AŞK ile/ve/değil/<> AHİD'E VEFÂ


- AŞK ve/||/<>/>< AKIL

( Aklınızı kullandığınız kadar aşkınızı kullanmazsanız, denge/yi tutturamazsınız. )

( Sen, sen olduğun sürece o değilsin; o geldiğinde de sen olmazsın. )


- AŞK ile/ve ÂŞIK["AŞIK" değil!]

( Çaresizlik yoktur. İLE/VE Çaresizlik çoktur/yaşayabilir. )

( Birçok şeye [herşeye/herkese] yönelik olabilir. İLE/VE Tek bir şeye/kişiye yönelmiştir. )

( Aşk, daha çok, tek taraflıdır. )

( Aşk ehline, padişahların tahtı, tahta parçasından başka bir şey değildir. )

( AŞK :/= Yasaksa!... [Aşk, ancak yasak aşk ise süreklidir/sürdürülebilirdir.] )

( Mutlu aşk/âşık yoktur.(yoktur) )

( "Kör-kütük âşık olmak" değil bir "kütüğe" âşık olup kör olmak. )

( AŞK'I, ÂŞIKLAR BİLİR
[Başka da, hiçkimse bilemez.] )

( Âşık, türkü yakmazsa, aşka katlanamaz. )

( KENDİNDE VÜCÛD OLMAYAN ZÂT )

( I love my love, but my love doesn't love me as I love my love. )

( )

( "Çıkıktır o. Âşık olsan, duramazdın." )

( )

( Aşk ile yürüyen, sırtında, dünyayı taşır...
Aşksız yürüyen, "beden" diye bir ceset taşır. )

( LOVE vs./and LOVER )


- AŞK ve/<> AŞKINLIK


- AŞK ile/ve/değil ÇEKİM/CÂZİBE


- AŞK ile/ve/<>/> CESÂRET

( FALL IN LOVE vs./and/<>/> COURAGE )


- AŞK ile/ve/değil/yerine/<> COŞKU

( FALL IN LOVE vs./and/<> EXUBERANCE )


- AŞK ile/ve DALÂLET

( FALL IN LOVE vs./and ABERRATION )


- AŞK ve/||/<> DAYANÇ/SABIR


- AŞK ile/ve/> DERT

( Aşkın gıdası, derttir. )

( Söylemem derdimi, hemderde bile! )

( Aşk adamı inletir, dert adamı söyletir. )

( Dinletir. İLE/VE/> Söyletir. )

( FALL IN LOVE vs./and/> TROUBLE )


- AŞK ile/ve DEVAMLILIK

( FALL IN LOVE vs./and CONTINUITY )


- AŞK ile/ve/> EŞK[Fars.]

( ... İLE/VE/> Gözyaşı. )


- AŞK ve/> FEDÂKARLIK

( FALL IN LOVE and/> SACRIFICE )


- AŞK ve FEDÂKÂRLIK


- AŞK ile GARÂM


- AŞK ile/ve/<>/> GÜLMEK :)

( Sen gülersen, hayat güler. :) :) :) )

( LOVE vs./and/<>/> TO LAUGH )


- AŞK ve HAKK

( Nefisle karışık aşk zillete, Allah'la karışık aşk da devlete götürür. )

( İrfaniyetle ilmin, ilimle ibâdetin araları, birer asır kadar uzaktır. Fakat aşk, bu mesafeyi bir adımda aşar gider. Aşksız da olur ama beşer ömrü yetmez. )


- AŞK ile HAYALPERESTLİK


- AŞK ile/ve/<> HELÂK OLMAK

( Aşk/âşık olmadan helâk olunmaz. )


- AŞK ile HIRS

( LOVE vs. GREED )


- AŞK ve İCÂD ETMEK


- AŞK ile/ve İHLÂS

( Aşk kelâmını anlamak için âşık olmak gerektir. )

( Âşıklar ölmez! Ölen, hayvân imiş. )

( Aşkta herşeyin mânâsı var, davası yok. )

( AŞK: VASITA-İ VUSLAT-İ İLÂHÎ )


- AŞK ve/> İHSAN


- AŞK ile/ve/değil/||/<>/< İLK GÖRÜŞTE AŞK


- AŞK ve/> İRFAN

( FALL IN LOVE and/> WISDOM )


- AŞK ve/> İRFAN


- AŞK ile/< IŞK

( ... İLE/< Sarmaşık. )


- AŞK ile/ve İŞTİYÂK


- AŞK ve/<> KAVUŞMA(VUSLAT)

( İkisi de AN'dadır. )


- AŞK >< KAYITSIZLIK [NEFRET değil!]


- AŞK ve/<> KEMÂL

( AŞK: Kendi olgunluğuna/kemâline olan/yönelik tutku/şevk. )


- AŞK ve/||/<>/>/< MAHVİYET


- AŞK ve/<> MEŞK


- AŞK ve MUHABBET ve CEZBE

( Allah'a duyulan. VE İnsan'a duyulan. VE ... )


- AŞK ile/ve/||/<> ONUR


- AŞK ve/||/<>/> ŞAİR/ŞİİR

( Aşkın dokunuşlarıyla herkes şair olur. )


- AŞK ve/<> SAVUNMASIZLIK


- AŞK ile/ve/> SAYGI

( FALL IN LOVE vs./and/> RESPECT )


- AŞK ile/ve/||/<> SEVDÂ

( Hevesin geçene kadar. İLE/VE/||/<> Soluğun yetene kadar. )

( ... İLE/VE/||/<> Kalbin ortasındaki kararmaya yüz tutmuş kan. | Aşk, sevgi. | Aşırı sevgiden doğan bir çeşit hastalık. | İstek, heves, arzu. | Çok kara/siyah. | Eskilerin, insan mizâcında kabul ettikleri dört hılttan biri. )


- AŞK ile/ve/> SIDKIYET

( Birinde kül olduysan, başkasını ısıtamazsın. )


- AŞK ile/ve/||/<>/> ŞİİR

( ... İLE/VE/||/<>/> Birinin unuttuğunu, öbürüne unutturmayan söz. )

( Aşk (bile), şiirin bahanesidir. )


- AŞK ile/ve ŞÜKÜR

( FALL IN LOVE vs./and GRATITUDE )


- AŞK ile/ve ŞÜKÜR


- AŞK >< TAASSUB


- AŞK ile TAŞKIN SEVGİ, ĞARAM/GARAM


- AŞK ile/ve/>/değil VEFÂ

( NE MÜMKÜNDÜR VEFÂ BULMAK CİHANIN BÎ-VEFÂSINDAN
MUHİB-İ SÂDIKI YEĞDİR KİŞİNİN AKRABASINDAN )


- AŞK ile/ve YORGUNLUK


- AŞK ve/<> ZÂT

( Zât(ın)'a yol, sadece/ancak AŞK'tır. )


- AŞK ile/ve/||/<> ZEN

( FALL IN LOVE vs./and ZEN )


- AŞKA DÜŞMEK:
GÖNÜL İLE ile ZEKÂ İLE ile AKIL İLE ile DUYGU İLE ile DÜŞMEZSEK

( Yanarız. İLE Kavruluruz. İLE Çıldırırız. İLE Gülünç oluruz. İLE Kalabalığa karışıp ezilir gideriz. )


- ASKER[Fars.] ile ASKER, CÜND[Ar.], LEŞKER[Fars.]

( Devredici, seyyar. İLE Er. )


- AŞKIN KİŞİ ile/ve/<> AŞK('IN) KİŞİSİ


- AŞKIN YAKIŞTIĞI:
"CANI SENİ/ONU ÇEKENE" değil KENDİNDEN/CANINDAN GEÇENE


- AŞKINLIĞA ULAŞMAK ile/ve/değil/yerine AŞKINLIĞIN, KİŞİDE AÇIĞA ÇIKMASI


- AŞKINLIK ve/||/<>/< İLKELERİN OYNANAMAZLIĞI


- AŞKINLIKTAKİ İÇKİNLİK ile/ve/||/<> İÇKİNLİKTEKİ AŞKINLIK


- AŞKLA ve/||/<> SEVGİYLE ve/||/<> MUHABBETLE

( Doğ(ur)mak. VE/||/<> Büyü(t)mek. VE/||/<> Geliş(tir)mek. )


- AŞKTA:
ÖLMEK ile DÖNMEK

( Var. İLE Yok. )


- AŞKTA:
"SÖNMEK" ile/değil/yerine/>< "YANMAK"

( Yok. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Var. )


- AŞKTA:
[ne] GÖZE ALABİLMEK ile/ve/ne de/||/<>/> GÖZÜNÜ ALABİLMEK


- AŞKTA ve İŞTE ve DOSTTA

( Vasatından, uzak duralım! VE Kesatından, uzak duralım! VE Fesatından, uzak duralım! )


- AŞKTAN DOĞANLAR ile/ve/değil AŞKIN DOĞANLAR/VAROLANLAR

( Dünya/Batı. İLE/VE/DEĞİL Anadolu'da. )


- ASLÎ ile/ve AHLÂKÎ


- AŞMA ile/ve/||/<> DÖNÜŞTÜRME


- AŞMAK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK/DÖNÜŞTÜRMEK



(2/6)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 694 kez incelenmiş/okunmuştur.