Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

Y'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 19 Mayıs 2024 ]
itibariyle 2432 başlık/FaRk ile birlikte,
2739 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(4/4)


- YOKSULLUK ile/ve/ne yazık ki/> MUTLAK YOKSULLUK


- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK

( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )

( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )

( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )

( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )

( DEPRIVATION vs. POVERTY )


- YOKSUN ile/değil UZAK


- YOKSUNLUK ile/ve/||/<> (OPTIMAL/OMNIPOTANT) KIRILMA


- YOKSUNLUK ile/ve/değil/> GEREKSİNİM

( [not] DEFICIENCY vs./and/but/> NEED )


- YOKSUNLUK ile/ve GEREKSİNİM

( DEPRIVATION vs./and NEED )


- YOKSUNLUK = PRIVATION[İng., Fr.] = MANGEL[Alm.] = PRIVATIO[Lat.] = STERESIS


- YOKTAN değil YOK İKEN


- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN


- YOKUŞ ile BAYIR

( ... İLE Küçük yokuş. )


- YOKUŞ ile/değil/yerine EĞİM/ŞEV[Fars. < ŞÎB]

( Bisiklet kullanmayan kişiler, bildikleri/gördükleri yollardaki eğimin açısına ve uzunluğuna göre, yolun/eğimin tamamını/bütününü "düşünerek", eğimli yollarda çok yorulacaklarını varsayarlar/zannederler. Hatta, o dik "yokuşun", çıkılamaz olduğunu zannederek, süreci düşünmeden/deneyimlemeden, sonuç merkezli bir (ön)"yargı"da bulunurlar. Gözlerini, yolun sonuna dikerek ve yetersizliklerine, güçsüzlüklerine bağlayarak ve ümitsizliğe düşürecek olan yüklü/şişmiş "yokuş" sözcüğü ile yanına bile yaklaşmazlar bisikletin.

Oysa ki, bisiklet kullananlar için durum böyle değildir. Bisiklet kullanımında ve bisiklet kullanıcıları için geçerli olan, basıyor oldukları pedaldır. Yeterli olacak olan bacak/kas gücü ve vites kullanımının sunduğu kolaylıklar ile çoğu zaman, neredeyse düz yolda pedal çevirdikleri kadar rahat pedal çevirirler. Bisiklet kullanmayanlar için zannedildiği kadar güç değildir pedal çevirmek ve yol almak.

Yokuş ile Eğim arasındaki fark, tamamen zihinsel ve dilseldir. Bisiklet kullan(a)mayan kişiler, zihinlerindeki yolun/eğimin tamamına "yokuş" diyerek, daha baştan, önyargı ve sonuç odaklılıklarının yarattığı zihinsel ve dilsel engele takılır. Ya da böylesine değiştirilebilecek bir "engel" yerine "yokuş" tanımından vazgeçerek, %90 oranında kolaylaştırabilirler bisiklet üzerine çıkmayı. Düz yol aramak gibi yersiz bir beklentiden de kurtulmuş olur ve bisikletleriyle yol alırlar.

Bisiklet üzerine çıkılır, "yokuş" denilen fakat bisiklet üzerindeyken sadece bir eğim olarak deneyimlenen bu yollarda bir süre bisiklet kullanılırsa, çevrilen pedalın kolaylığı kadar ve sadece yoldaki bir eğim olarak geçilir o süreç ve kolaylıkla tamamlanır, o gözde ve sözde büyütülen eğim. )


- YOKUŞ ile KIRKMERDİVEN

( ... İLE Dik yokuş. )


- YOKUŞ ile PALANDÖKEN

( ... İLE Taşlık yokuş. )


- YOKUŞ ile ŞEV[Fars.]

( ... İLE Yokuş aşağı, inişli yer. | Meyilli, eğik. | Gece. )


- YOKUŞ ile YAMAÇ


- YOKUŞ ile YURA/KABAN[Erm.]

( ... İLE Dik yokuş. )


- YOL YOLCU

( WAY
PASSENGER )


- YOL AYRIMI ile KAVŞAK


- YOL GEÇEN HANI ile ...

( Beyazıt'ta, Çarşıkapı - Kapalıçarşı arasında bulunan eski bir han. )


- YOL ÜSTÜNDE TAŞ GÖRSEK, ...:
"YOLDAN VAZGEÇMEK" ile/değil/yerine/>< ÜSTÜNDEN GEÇMEK


- YOL VERMEK ile/değil/yerine YER VERMEK


- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK


- YOL-İZ (BİLMEMEK)


- YOL-YORDAM (BİLMEK, GÖSTERMEK, SORMAK)


- YOL:
İNCE ve/||/<> KILIÇTAN KESKİNCE


- YOL:
UZUN ve/||/<> ÇİLELİ


- YOL/CULUK:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU


- YOL/YÖNTEM ile/ve İŞ ile/ve BİLGELİK

( WAY/METHOD vs./and BUSINESS vs./and WISDOM )


- YOL ile/ve ALE

( ... İLE/VE Ağaçlıklı yol. )


- YOL ile/ve/değil/<> ARAÇ


- YOL ile/ve/değil BİSİKLET(Lİ) YOLU


- YOL ile ÇIĞIR

( ... İLE Çığın, kar üzerinde açtığı iz. | Hayvanların, gide gele açtıkları ince yol, patika. | İz. | Başkalarının da uyabileceği, yeni bir biçim, yöntem ya da yol. | Büyük hattatların sanat yolu. )


- YOL ile/ve ÇIĞIR/SEBİL/PATİKA[Slavca]

( ... İLE/VE Hayvanların açtığı yol. )


- YOL ile/ve HIYÂBÂN

( ... İLE/VE İki yanı ağaçlarla dizili yol. )

( ... İLE/VE Hıyâbân )


- YOL ile/ve İLETİŞİM

( Olgun kişi, etkisini tavsiyeleri ve önderliğiyle yayarak izlenecek yolu hazırlar. )

( WAY vs./and COMMUNICATION )


- YOL ve/=/<> İNSAN

( Gelenekte, yol, herşeyden önce gelir. İnsandan bile ve fakat yolun kendi de yine insandır. )


- YOL ile KOL


- YOL ile/ve MAKADAM[< MC ADAM]

( ... İLE/VE Kırık taşlarla döşenmiş yol. )


- YOL ile NALDÖKEN

( ... İLE Taşlı, çakıllı yol. )


- YOL ile PATİKA[Slavca]

( WAY/ROAD vs. TRAIL )


- YOL = ROAD[İng.] = RUE[Fr.] = STRAßE[Alm.] = STRADA[İt.] = CALLE[İsp.]


- YOL ile/ve ŞÂH-RÂH[Fars.]

( ... İLE/VE Büyük ve işlek yol, anayol, cadde. | Şaşırılması olanaksız doğru ve açık yol. )


- YOL ile/ve SEBİL[Ar.]

( ... İLE/VE Büyük cadde. )

( RÂH ile/ve RÂH-I/REH-İ ŞÂH )


- YOL ile/ve SİSTEM

( WAY vs./and SYSTEM )


- YOL ile/ve SÜREÇ

( Kendimiz bulmadıkça o, kendi yolumuz olmayacaktır ve bizi hiçbir yere götürmeyecektir. )

( Sürece katılmadıkça anlaşılmaz. )

( Kişiyi, yürüdüğü yol yorar. )

( Unless we find ourselves, it will not be our own way and will take us nowhere. )

( PATH vs./and PROCESS )


- YOL ile UZAM


- YOL ve/> YER ve/> YÖN

( Nereden? VE/> Nerede? VE/> Nereye? )


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM


- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN

( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )


- YOLA ÇIKMAK:
"YAŞAMDAN KAÇMAK İÇİN" ile/değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK ÜZERE


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YOLA:
AKILLA ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> AKILDAN ÇIKMAK


- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK

( MALAGA: Yolculuk. )


- YOLCU ile/ve GEZGİN

( ... ile/ve SEYYAH )

( PASSENGER vs./and TRAVELLER )


- YOLCULUK:
HAYAL GÜCÜ yerine GERÇEKLER

( Seyahat etmek, hayal gücümüzü, gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl olabileceklerini düşünmek yerine onları, oldukları gibi görmemizi sağlar. )


- YOLCULUK:
[önce] SÖZSÜZ BIRAKIR sonra/> ÖYKÜ ANLATICISINA DÖNÜŞTÜRÜR


- Yolculukta KONUŞ!!!


- Yolcuyla KONUŞ!!!


- Yolcuyu DİNLE!!!


- Yolda KONUŞ!!!


- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN

( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )


- YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAK ile/ve/değil YOLDAN UZAKLAŞMIŞ OLMAK


- YOLDAŞ (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALDAŞ (OLMAK)

( Gövdeye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Gönüle. )


- YOLDAŞ:
HIZIR ya da CEBRAİL değilse (BİR) MÜRŞİD-İ KÂMİL GEREK


- YOLDAŞ ile/ve TARİKAT

( Önce refîk, sonra tarîk. )

( Yolda kalma! Gel! [Gelince de yola takılıp kalma!] )


- YOLDAŞLIK (RIFK)


- YOLLAMAK ile/yerine/değil UĞURLAMAK


- YOLLAR('I)

( THE WAYS/DIRECTIONS )


- YOLLAR('I)


- YOLLAR ile/ve/değil/||/<>/< TEK/ORTAK YOL

( Kişi sayısınca. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Samimiyetle. )


- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


- YOLSUZLUK ve ORUNÇ/URUNÇ/RÜŞVET

( İRTİKÂB ve İRTİŞÂ'[< RİŞVET] )


- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK

( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )

( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )


- YOLU BULMAK ile/ve SUYU BULMAK


- Yolu DİNLE!!!


- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU


- YÖN DEĞİŞİMİ ile/ve/||/<> HIZ DEĞİŞİMİ


- YÖN ile ARA YÖN/ASYÖN

( Belirli bir noktaya göre olan yer, taraf. | Bir şeyin belirli bir noktaya baktığı yan, veçhe. | Bir yere gitmek için izlenilen yol, cihet, istikamet. | Tutulacak, izlenilecek yol. İLE Dört ana yönden ikisi arasında olan yönlerden her biri. )


- YÖN ile BOYUT

( DIRECTION vs. DIMENSION )


- YÖN = DIRECTION[İng., Fr.] = RICHTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = DIRECCIÓN[İsp.]


- YÖN ile/ve İŞARET

( DIRECTION vs./and SIGN )


- YÖN ile/ve KATMAN

( DIRECTION vs./and LAYER )


- YONCA ile EKŞİYONCA

( Baklagillerden, başak durumundaki, çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. İLE Ekşiyoncagillerden, çok yıllık, otsu bitki. )

( TRIFOLIUM cum OXALIS )


- YONCA ile TAVŞANBIYIĞI

( ... İLE Bir tür yonca. )


- YONCA ile ÜÇGÜL/YABANYONCASI/TİRFİL[Yun.]

( TRIFOLIUM )


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNELİK ile DÖNÜK

( TO/DIRECTED vs. FACING )


- YÖNELİM/KIBLE:
NAMAZ ile DUA ile ÂŞIK ile İŞ

( Kâbeye. İLE Her yöne. İLE Kişiye(mâşuğa)/kavrama. İLE Uğraşa. )


- YÖNELİM ile/ve/değil/<> DOĞRULUM/TROPİZM[Fr. < Yun.]


- YÖNELİM = INTENTION[İng., Fr.] = INTENTION[Alm.] = INTENTIO[Lat.] = INTENCIÓN[İsp.]


- YÖNELME DURUMU ile ...

( DATIVE CASE )


- YÖNETİCİ

( MANAGER )


- YÖNETİCİ:
ORTALAMA ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> İLERİ

( Para kazandırır. İLE/VE/||/<> Düzen kazandırır. İLE/VE/||/<> İnsan kazandırır. )


- YÖNETİCİ/LER ile/ve/||/<> KORUYUCU/LAR ile/ve/||/<> ÜRETİCİ/LER


- YÖNETİCİ ile/ve/||/<>/> ASKER

( Eski/önceki asker. İLE/VE/||/<>/> Asker. )


- YÖNETİCİ ile/ve/değil/yerine GİRİŞİMCİ


- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )

( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )

( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )

( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )

( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )


- YÖNETİCİLER:
"SEÇKİN" ve/<> "KOZMİK" ve/<> "İLÂHİ"


- YÖNETİCİLER ile/ve/<> BİLİMBİREYLERİ

( Toplumun ilerlemesi için bu iki sınıfın doğru ve gerektiği gibi çalışması/davranması gerekmektedir. )

( UMERÂ ile/ve/<> ULEMÂ )


- Yöneticilerle KONUŞ!!!


- YÖNETİM İŞLEMLERİNDE:
YETKİ ile/ve/||/<> BİÇİM ile/ve/||/<> NEDEN ile/ve/||/<> KONU ile/ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİM:
HASARLARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIKLARI


- YÖNETİM/İDÂRE TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<> KAMU TÜZESİ/HUKUKU


- YÖNETİM ile ...

( Allah ilmi. )


- YÖNETİM ile/ve/<> ADÂLET

( MANAGEMENT vs./and/<> JUSTICE )


- YÖNETİM = MANAGEMENT[İng.] = DIRECTION[Fr.] = VERWALTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = MANEJO[İsp.]


- YÖNETİM ve/||/<> TAKIM

( )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM


- YÖNETİMDE:
YETKİ ve/||/<> BİÇİM/ŞEKİL ve/||/<> NEDEN ve/||/<> KONU ve/||/<> AMAÇ


- YÖNETİMİN, KUSURSUZ SORUMLULUĞU:
"İLKE" değil/>< İSTİSNA OLMALI


- YÖNETİMSEL SORUMLULUĞUN TARİHSEL GELİŞİMİNDE:
MÜLK-DEVLET KURAMI ile/ve/||/<>/> POLİS-DEVLET ANLAYIŞI ile/ve/||/<>/> HAZİNE KURAMI

( Prusya, Büyük Frederich. İLE/VE/||/<>/> Nazi Almanya'sı, Stalin Rusya'sı. İLE/VE/||/<>/> Devlet ve hazine, ayrı tüzel kişilik. )


- YÖNETİMSEL:
İŞLEM ile/ve/||/<> EYLEM


- YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM


- YÖNETME ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRME


- YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME


- YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"


- YÖNETMEK ile ABRAMAK

( Deniz taşıtlarını yönetmek. )


- YÖNETMEK = DÜRÜSTLÜK

( Yönetmek, dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen, kimse yanlış olmaya cesâret edemez. )


- YÖNETMEN OYUNCU


- YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


- YÖNLENDİRİM


- YÖNLENDİRME ile YERLEŞTİRME

( YUDEBBİR ile YUKARRİR )

( TO ORIENTATE vs. TO LOCATE )


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNLER('İ)


- YÖNLER ile/ve/değil İNSANIN DURUŞU/DURUŞLARI


- YONT ile ...

( Başıboş hayvan. )


- YÖNTEM (ÂDAB)


- YÖNTEM, METOD, SİSTEM = TARÎK = MÉTHODE, SYSTÈME


- YÖNTEM:
FELSEFÎ(EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> KURGUL ile/ve/||/<> SALTIK


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞ


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İZİN


- YÖNTEM/USÛL ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ve/<> (BELİRLİ/BAZI) YÖNTEME, YÖNTEMLE(RLE)/BİLİNÇLE BAKMAK


- YÖNTEM ile/ve/değil/yerine AHLÂK

( [not] METHOD vs./and/but MORALS
MORALS instead of METHOD )


- YÖNTEM ile/ve/<> BİLİNÇ

( METHOD vs./and CONSIOUSNESS )


- YÖNTEM ile FORMÜL


- YÖNTEM ile/ve/||/<> KAVRAM

( YÖNTEM: Kavramın bilinci. )

( Yöntem, mantığın içeriğinin, içsel özdeviniminin biçimi üzerindeki bilinçtir. )


- YÖNTEM ve/<> KOŞULLAR


- YÖNTEM ile/ve LOJİ[Yun. < LOGOS]

( METHOD vs./and LOGIC )


- YÖNTEM ile/ve SORU

( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )

( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )

( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )

( METHOD vs./and QUESTION
How am I to get a true answer? By asking a true question! )


- YÖNTEM ile SÜREÇ

( METHOD vs. PROCESS )


- YÖNTEM ile/ve TARZ

( METHOD vs./and STYLE )


- YÖNTEM ile/ve/<> TUTUM

( METHOD vs./and/<> ATTITUDE )


- YÖNTEM ile/ve ÜSLÛB


- YÖNTEM ile/ve USÛL


- YÖNTEM = USUL = METHOD[İng.] = MÉTHODE[Fr.] = METHODE[Alm.] = METHODUS[Lat.] = METHODOS[Yun.] = METODO[İsp.]


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YAKLAŞIM

( [not] METHOD vs./and/<>/but APPROACH
APPROACH instead of METHOD )


- YÖNTEM ile/ve/||/<>/< YEĞLEME/TERCİH


- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YÖNTEMSELLİK

( Bir şeyler için önceden belirli bir yöntem yoktur(aranamayabilir/bulunamayabilir). İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Herşeye uygun bir yöntemsellik vardır(aranabilir/bulunabilir). )


- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM

( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )


- YÖNTEM ile/ve YORDAM

( METHOD vs./and WAY )


- YÖNTEM ile YORDAM(MELEKE)


- YÖNTEMBİLİM = USULİYAT = METHODOLOGY[İng.] = MÉTHODOLOGIE[Fr.] = METHODOLOGIE, METHODENLEHRE[Alm.]


- YÖNTEMLER:
AŞKINSAL ile/ve/||/<>/> KURGUL ile/ve/||/<>/> EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> OLGUSAL/FENOMENOLOJİK

( Kant'ta. İLE/VE/||/<>/> Hegel'de. İLE/VE/||/<>/> Marx'ta. İLE/VE/||/<>/> XX. yüzyılda. )


- YONTKUŞU = KUYRUKSALLAYAN


- YÖNÜ TERS ile YÜZEYİ TERS


- YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO

( [görevleri] Şef ailesi. İLE/VE/<> Halkla ilişkiler. İLE/VE/<> Sağlık ve tıp. İLE/VE/<> Tüze ve adâlet. İLE/VE/<> Ticaret ve dış ilişkiler. )

( Mali'nin, Dogon bölgesindeki, Songo köyünde yaşayan kabileler. )


- YÖRE ile/ve İRMİK

( İri un. İLE/VE İri taneli un. )


- YÖREL ile/ve/||/<> YEREL


- YÖRESEL ile/ve/<> BÖLGESEL


- YORGAN-DÖŞEK (YATMAK)

( Hasta olmak. )


- YORGUN-ARGIN (EVE DÖNMEK)


- YORGUN/LUK ile/ve/||/<> SAYRI/LIK(HASTA/LIK)

( TA'B ile MARÎZ[< MARAZ]/ÂLİL[: Sayrı(hasta). | Sakat, kör.], VASIB
TAVSÎF-ÜL-EMRÂZ: Sayrılıklar ilmi. )

( ... ile BÎMÂR/Î )


- YORMAK ile YORMAK

( Yorgun duruma getirmek. İLE Bir nedenle bağlamak, bir duruma işaret saymak, bir anlam vermek, yorumlamak. )


- YORMAMALI!


- YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )

( FERIAL vs. ... )


- YORTU[Yun.] ile YORTU


- YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF

( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )

( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )

( Kapı, güneydedir. )


- YÖRÜK/YÜRÜK ile Yörük/Yürük

( Göçebe Türkmen boyu. İLE Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )


- YÖRÜK ile TÜRKMEN[< TURKOMAN < TÜRK-İMAN]

( Sünnî göçer. İLE Sünnî olmayan göçer. )


- YORULDUĞUMUZDA:
"BIRAKMAK/VAZGEÇMEK" ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DİNLENMEK


- YORULMA (NASAB)


- YORULMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞINMAK


- YORULMAK ile/ve/<>/değil SIKILMAK


- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK


- YORULMALI!


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- Yorum DİNLE!!!


- YORUM YAPMAK/YAPABİLMEK ile/ve BAĞLANTI KURMAK/KURABİLMEK

( Yorum, doğruyu tespit için değil, yanlıştan kaçınmak için yapılan bir etkinliktir. )


- YORUM:
"DOĞRU ANLAMA" UĞRAŞI ile/ve/değil/<> YANLIŞ ANLAMAMA ÇABASI


- YORUM:
[ne yazık ki]
YANLIŞ ile ÇILGINCA ile ZORLAMA


- YORUM:
TİKELE DAYALI değil TÜMELE DAYALI


- YORUM(LAMA)DA:
VARLIK BAKIMINDAN ile/ve ANLAM BAKIMINDAN

( TO INTERPRET: IN EXISTENCE vs./and IN MEANING )


- YORUM ile "BAKIŞ"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "LOOKING" )


- YORUM ile "BİR BAKIMA"

( INTERPRETATION/COMMENT vs. "IN ONE RESPECT" )


- YORUM ile AÇIKLAMA

( INTERPRETATION/COMMENT vs. EXPLANATION )


- YORUM ile/ve/değil/yerine BAĞLAYICI OLMAYAN YORUM


- YORUM ile/ve/<>/= ÇEVRİ/TE'VİL[< Ar.]

( ... İLE Bir söz ya da davranışı, görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme. | Burgaç. )


- YORUM ile ÇIKARSAMA


- YORUM ile/ve/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but MULTI MEANING
MULTI MEANING instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/değil DEDİKODU

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./but GOSSIP )


- YORUM ile/ve DEĞERLENDİRME

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and EVALUATION )


- YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and TRANSFORMER INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ile/ve/<> DÖNÜŞÜM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and/<> TRANSFORMATION )


- YORUM ile/ve DÜŞÜNCE/FİKİR

( ... İLE/VE Düzenlemek, tertip etmek. | Ham düşünce, haber. )

( Fikir, varolanlar üzerine değil varolması gerekenler üzerinedir/olmalıdır. )

( Ancak sizi arzu, korku ve yanlış fikirlerden kurtaracak olan iyidir. )

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and IDEA
Only what liberates you from desire and fear and wrong ideas is good. )


- YORUM ve ERDEM

( INTERPRETATION/COMMENT and VIRTUE )


- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GERİBİLDİRİM

( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but/||/<>/>/< FEEDBACK
FEEDBACK instead of INTERPRETATION/COMMENT )


- YORUM ve/||/<>/> KILAVUZLUK


- YORUM ile/ve KURGU/SPEKÜLÂSYON

( INTERPRETATION/COMMENT vs. SPECULATION )


- YORUM = TEFSİR = INTERPRETATION[İng., Alm.] = INTERPRÉTATION[Fr.] = INTERPRETARE[Lat.] = INTERPRETACIÓN[İsp.]


- YORUM ve VAROLUŞ

( INTERPRETATION/COMMENT and EXISTENCE )


- YORUM ile YAKLAŞIM

( INTERPRETATION/COMMENT vs. APPROACH )


- YORUM ile/ve YÖNTEM

( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )


- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ


- YORUMA AÇIKLIK ile/ve/değil/<> YORUMA MUHTAÇLIK


- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK


- YORUMBİLİM/HERMENEUTİK ve ÇOKLU YAKLAŞIM


- YORUMBİLİM/HERMENEUTİK ile/ve DİL


- YORUMBİLİM ve SANAT

( Her alanda düşünebilme ve konuşabilme olanağı. )

( HERMENEUTIC and ART )


- YORUMLAMA (TAABBUR)


- YORUMLAMA ile/ve DEĞİŞİM

( TO INTERPRET vs./and ALTERATION )


- YORUMLAMA ile/ve/||/<>/> DİRİLTME


- YORUMLAMA ile/ve YARATMA

( TO INTERPRET vs./and TO CREAT )


- YORUMLAMA ile/ve YENİDEN KURMA

( TO INTERPRET vs./and RE-ESTABLISH )


- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM

( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )


- YORUMLAMAK ve DÖNÜŞTÜRMEK

( TO INTERPRET and TO TRANSFORM )


- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK

( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )


- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK

( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )


- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK


- YORUMLAR('I)


- YORUMLU HABER ile/değil/yerine HABER


- Yorumlu KONUŞ!!!


- YORUMSAMA = HERMENEUTICS[İng.] = HERMÉNEUTIQUE[Fr.] = HERMENEUTIK[Alm.] = HERMENEUTIKE < HERMENEUEIN[Yun.]


- Yorumsuz KONUŞ!!!


- YÖRÜNGE:
DAİRESEL ile/ve/değil/||/<> ELİPTİK


- YÖRÜNGE/MAHREK[< HAREKET] ile MENZİL-İ KÜLLÎ[Ar.]

( Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri. İLE Mahrekin en son noktasına kadar olan mesafe. )


- YÖRÜNGE ile/ve/değil EŞİK


- YOSUN ile FUKUSGİLLER

( Suyosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen, esmer bir yosun. )


- YOSUN ile KETENCİK

( ... İLE Deniz yosununun ince bir cinsi. | Turpgillerden, küçük sarı çiçekli, yağlı bir bitki.[Chamaelina sativa] | Bu bitkiden elde edilen, sabun yapımında ve ressamlıkta kullanılan bir yağ. )

( ... cum MUSCUS ARBOREUS | CHAMAELINA SATIVA )


- YOSUN ile PASİFİK YOSUNU

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE Patagonya'da. )


- YOSUN ile SFAGNUM

( ... İLE Bataklıklarda, nemli yerlerde, kümeler durumunda yetişen, küçük yapraklı bir tür yosun. )

( ... cum SPHAGNUM )


- YOSUN ile/değil SU MERCİMEĞİ

( ... İLE Su mercimeğigillerden, mercimeğe benzeyen, yaprakları, suların yüzünü kaplayan bir su bitkisi. )

( )

( ... cum LEMNA )


- YOSUN ile TEMRİYE

( ... İLE Kara yosunu. | Deride yer yer küme durumundaki birtakım kabartılarla kendini gösteren hastalık. )


- YOSUN ile/ve/<> YOSUNCUL

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE/VE/<> Yosunla beslenen ya da yosunların içinde yaşayan. )


- YOU vs. WE/US


- YOU/TO YOU vs. YOU/TO YOU


- YOYO ile DİYABOLA


- YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA


- YOZLAŞTIRMAMALI!


- YSA/ARTIFICIAL NEURAL NETWORK/S[İng.] değil/yerine/= YAPAY SİNİR AĞ(LAR)I


- YÜCE/LİK ve/=/||/<>/> GERÇEĞE/HAKİKATE EVRİLEN


- YÜCE/LİK ile/ve/<> MUTLAK/LIK

( Belirlenim. İLE/VE/<> Belirlenimsizlik. )


- YÜCE = ULVİ = SUBLIME[İng., Fr., İsp.] = ERHABEN[Alm.] = SUBLIMIS[Lat.]


- YÜCE ile YÛCE[Fars.]

( Yüksek, büyük, ulu, ulvî. İLE Damla. )


- YÜCEGÖNÜLLÜLÜK = GENEROSITY[İng.] = GÉNÉROSITÉ[Fr.] = EDELMUT[Alm.] = GENEROSITAS[Lat.]


- YÜCEL(T)MEK ile YÜKSEL(T)MEK

( İTİLA[Ar.]: Yükselme, yücelme. )

( TO BECOME LOFTY, (TO EXALT/SUBLIMATE) vs. TO RISE/INCREASE, (TO PROMOTE) )


- YÜCELİK/YÜKSEKLİK ile/değil/yerine DOSTLUK

( Allah'ta. İLE/DEĞİL/YERİNE Eşitlik'te. )


- YÜCELTME ile KUTSAMA


- YÜCELTME ile/ve/değil/yerine SAYGI DUYMA

( [not] TO EXALT vs./and/but TO RESPECT
TO RESPECT instead of TO EXALT )


- YUDRİKU[Ar.] ile YEHUSSU[Ar.]

( İdrâk eder. İLE Hisseder. )


- YUDUM ile/ve LOKMA/SOKUM

( İçeceklerde. İLE/VE Yiyeceklerde. )

( ... ile/ve TELAKKUM: Lokma lokma yutma. | Karın gurultusu. )

( MÜTECERRİ'[< CÜR'A]: Yudumlayarak içen, tecerrü' eden. )

( CÜRA, TECERRU'[< CUR'A][: Yudum yudum içme.], TECRÎ'[< CER'/CERE'] ile/ve LOKMA, TU'ME[çoğ. TUAM] )


- YUFKA ile/ve/||/<>/> KURU YUFKA(İŞKEFE/ŞİKEFE)


- YUFKAYÜREKLİ/LİK ile GÖZÜKARA/LIK


- YUFKAYÜREKLİ/LİK ile/ve/değil MERHAMET/Lİ


- YUGOSLAVYA > BOSNA-HERSEK, HIRVATİSTAN, KARADAĞ, KOSOVA, MAKEDONYA, SIRBİSTAN, SLOVENYA

( )


- YÜĞRÜK ...

( İyi yürüyen/koşan. | Çalışkan. | Çevik, güçlü. )


- YUH ile ÇÜŞ


- YUH ile YUHA

( Hoşnutsuzluk ve öfke anlatır. İLE Birine karşı beğenilmeyen bir durumda, hep birden haykırılan bir hakaret sözü. )


- YUHSİNU[Ar.] ile YA'LEMU[Ar.]


- Yük almadan DİNLE!!!


- YUKARI KUARK ile/ve/||/<> AŞAĞI KUARK


- YUKARI MISIR ile/ve AŞAĞI MISIR

( Doğu. İLE/VE Batı. )


- YUKARI/DA ile/değil AŞAĞI/DA

( Yukarılarda fazla durma, yel alır; aşağılarda fazla durma, sel alır. )


- YUKARI ile AŞAĞI [özellikle asansörde]

( Yukarı çıkacaksanız aşağı okuna basılmaz! Hangi yöne gidecekseniz onun tuşuna basılır. Kendinizi asansör yerine koymayın. Siz nereye gidecekseniz onu bilin yeter. Asansörün programlanması sizin nasıl düşüneceğinizin önceden planlanmış durumudur. Siz tekrar düşünürseniz programı bozmuş olursunuz. )


- YÜKLEDİĞİN ile/ve/||/<> YÜKLENDİĞİN


- YÜKLEM/LER ile/ve/||/<> ÇELİŞİK YÜKLEM/LER


- YÜKLEM = ATTRIBUTE[İng.] = ATTRIBUT[Fr., Alm.] = ATTRIBUTUM[Lat.]


- YÜKLEM = MAHMUL = PREDICATE[İng.] = PRÉDICAT[Fr.] = PRÄDIKAT[Alm.] = PRAEDICATUM[Lat.] = KATEGOREMA[Yun.]


- YÜKLEM ve/||/<>/= YETİ


- YÜKLEME ile/ve/değil/yerine "AKTARMA"


- YÜKLEME ile YÜKLENME


- YÜKLEMEK ile/ve/değil/||/<> GENİŞLETMEK


- YÜKLEMLEME ile/ve/||/<> ÇELİŞMEZLİK


- YÜKLEMLEME ile/ve/||/<> TERİMLERİN SINIFLANDIRILMASI


- YÜKLENME ile/değil/yerine DÜŞÜNME


- YÜKLENME ile/değil/yerine ÜSTLENME


- YÜKLENMEK" ile/ve/<> ABANMAK


- YUKLİMA ile ...

( Kuyu ağzına konulan örtü. )


- YÜKLÜ ile/ve/<>/> AĞIRAYAK

( Karnında yavru(bebek/fetüs) bulunan. İLE/VE/<>/> Doğurması yakın yüklü. )


- YÜKSEK ATEŞTE(HARLIDA) ISITMAK ile/değil/yerine KISIK ATEŞTE ISITMAK


- YÜKSEK BAŞKENTLER:
LHASA ve LA PAZ ve QUITO ve SANAA

( Tibet'te.[En yüksek] VE Bolivya'da.[2. sırada] VE Ekvator'da.[3. sırada.] VE Yemen'de.[2400 m.][4. sırada.][Burada yaşayanların, her yıl en az bir kez deniz seviyesine inmeleri gerekmektedir.] )


- YÜKSEK FREKANS ile/||/<>/> ÇOK AŞIRI YÜKSEK FREKANS

( Frekansı 3 MHz - 30 MHz, dalga boyu da 100 m. - 10 m. aralığındaki radyo-TV dalgaları bandı. İLE/||/<>/> Frekansı 30 GHz - 300 GHz ve dalga boyu da 1 mm. - 1 cm. aralığındaki radyo-TV dalgaları bandı. )

( TEVALî-i âLi İLE TEVALî-i âLi-i âLâ )

( HiGH FREQUENCY VS. EXTREMELY HiGH FREQUENCY )

( LA FRéQUENCE HAUTE AVEC LA FRéQUENCE HAUTE EXTREMENT )

( HOCHFREQUENZ MiT ULTRAHOCHFREQUENZ )


- YÜKSEK KALDIRIM ile ...

( Tünel ile Karaköy arasında bulunan yokuş yol ve semt adı. [Adını eskiden burada bulunan merdivenlerden almıştır] )


- YÜKSEK MALİYET/Lİ ile PAHA/LI


- YÜKSEK OMURGALILAR ile/ve AŞAĞI OMURGALILAR

( FIKARİYYE-İ/FEKARİYYE ÂLİYYE ile/ve FIKARİYYE-İ/FEKARİYYE SÜFLİYYE )


- YÜKSEK ORAN ile/ve YARAR


- YÜKSEK TEKNOLOJİ değil İLERİ TEKNOLOJİ


- YÜKSEK UYARANLARIN (KEYİF VERİCİLERİN) ÇOĞU ...:
"KAZANIM" değil/ne yazık ki/&gt;&lt;/< KANDIRMACA/ALDATMACA


- YÜKSEK ZEKÂ ile/ve/değil/<> YARATICILIK


- YÜKSEKLİK KORKUSU ile/değil/yerine "ALÇAKLIK" KORKUSU


- YÜKSEKTEN KORKMAK ile/ve/değil DÜŞMEKTEN KORKMAK


- YÜKSELEN GÖVDE = SÂK-I SÂ'İD = TIGE MONTANTE, TIGE ASCENDANTE


- YÜKSELİM ile YÜKSELİŞ

( Bir yıldızın, gökküresindeki ekvator düzlemine göre açısal uzaklığı. İLE Yükselme eyleme ya da biçimi. )


- YÜKSELİŞ ile/ve KAYNAĞA DÖNÜŞ


- YÜKÜMLENMEK değil/yerine/=


- YÜKÜMLÜLÜK KİPİ ile ...

( DEONTIC MODALITY )


- YÜKÜMLÜLÜK ve/||/<> ÖZ


- YULAF ile BROM

( ... İLE Yabani yulaf. )


- YULAF ile ÇAYIRYULAFI

( ... İLE Buğdaygillerden, yulafa benzeyen bir kır bitkisi. )

( ... cum AVENASTRUM )


- YÜLÜME/TRAŞ/TIRAŞ[Fars. < TERAŞ] ile/ve/||/<>/> PERDAH[Fars.]

( Saç ya da sakalı kesme işi. | Erkek saçını belirli bir biçim vererek kesme. | Kesilme ve kazınma zamanı gelmiş saç ve sakal. | Bir şeyin üzerindeki pürüzleri alma, belirli bir biçim vermek üzere yontma. | Yalan, asılsız, bıktırıcı, gereksiz söz. İLE/VE/||/<>/> Parlatma, parlaklık verme. | Tıraştan sonra tersine yapılan ikinci tıraş. )


- YUMAK ile YUMAK

( Yıkamak. İLE Yuvarlak biçimde sarılmış iplik vb. şey. | Yuvarlak biçimde sarılmış olan. )


- YUMŞAK değil YUMUŞAK


- YUMULMAK ile/ve/<>/> "YAMUL(T)MAK"


- YUMULMAK ile GÖMÜLMEK


- YUMURTA ve OLUŞUM


- YUMURTA ile/ve/<> VİTELLÜS[Lat.]

( ... İLE/VE/<> Yumurtada, kabuk ve çekirdek dışında kalan maddelerin tümü. )


- YUMURTALIK = MEBÎZ = OVAIRE


- YUMURTANIN KABUĞUNUN KIRILMASI:
DIŞARIDAN ile/değil/yerine/>< İÇERIDEN

( Ölüm. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşam. )


- YUMUŞAK DAMAK ile/ve SERT DAMAK

( Arkada/ki. İLE/VE Önde/ki. )

( SOFT PALATE vs./and HARD PALATE )

( PALATUM DURUM-PALATUM MOLLE )


- YUMUŞAK KABUKLU KAPLUMBAĞA ile YANGTZE DEV YUMUŞAK KABUKLU KAPLUMBAĞASI

( TRIONYCHIDAE: Yumuşak kabuklu kaplumbağalar sınıfı. )

( İLE )

( Sidik boşaltımını ağzından yapar. [Daha sonra ağzını tuzlu suyla yıkar.] İLE Ne yazık ki, Nisan 2019 itibariyle yaşayan son Yangtze kaplumbağasının soyu tüketilmiştir. :( )

( TRIONYCHIDAE: PELODISCUS SINENSIS cum RAFETUS SWINHOEI )

( SOFTSHELL TURTLE vs. YANGTZE GIANT SOFTSHELL TURTLE )


- YUMUŞAK ODUN, GÖVDE ODUNUNUN DIŞ TABAKASI = HAŞEB-İ KÂZİB = AUBIER


- YUMUŞAK/NERM[Fars.] ile İNCE


- YUMUŞAK/SULU ile VICIK

( ... İLE Sulanarak, kıvamı gevşemiş. )


- YUMUŞAK ile/ve/||/<> AFFETTUOSO[İt.]

( Biraz yumuşak ve duygulu bir biçimde çalınarak. )


- YUMUŞAK ile/ve/değil PÜRÜZSÜZ


- YUMUŞAKBAŞLI ile YUFKAYÜREKLİ


- YUMUŞAKÇA ile BALIK

( MOLLUSC vs. FISH )


- YUMUŞAKÇA ile ERATO


- YUMUŞAKÇA ile EŞİTÇENETLİ

( ... İLE İki çeneti birbirine eşit olan yumuşakçalar. )


- YUNAN FELSEFESİ ve/< YUNAN MİTOLOJİSİ


- YUNAN HARFLERİ ile ...


- YUNAN MİTOLOJİSİ ile/ve/değil MISIR MİTOLOJİSİ ile/ve/değil MEZOPOTAMYA MİTOLOJİSİ


- YUNAN ile GOTİK

( Daha çok ışık işlenir ve ışık biçimlendirilir. İLE Daha çok gölge işlenir ve gölgeyi biçimlendirir. )


- YUNAN ile/ve/<> KENAN

( Dışrak/egzotorik. İLE/VE/<> İçrek/ezotorik. )


- YUNAN ile ROMA

( Kavramlar. İLE Kurumlar. )


- YUNAN ile/ve/değil RUM


- YUNANCA ile/ve LATİNCE

( ile/ve ... )


- YUNİT[İng. < UNIT] değil/yerine/= BİRİM


- YÜNLÜGELİN ile/değil DENİZLİ YÜNLÜGELİNİ

( Denizli'nin, Çameli ilçesi sınırlarında bulunmuştur. )

( RINDERA )


- YUNUS EMRE ile/ve İSMAİL EMRE


- YUNUS EMRE RİVÂYETLERİNDE:
KÂDI ile/ve/<> ÇİFTÇİ


- Yunus Emre'ye KONUŞ!!!


- YUNUS/BALİNA ile PASİFİK DOMUZ BALİNASI (MUTUR/YUNUS/AZAK YUNUSU)

( ... cum PHOCOENA PHOCOENA )


- YUNUS ile BAIJI BEYAZ YUNUS

( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )


- YUNUS ile BALİNA

( Yunuslar ve balinalar 38 cins ile 90 türden oluşur. )

( Yunuslar, balina ailesinden gelir. )

( Yunuslar, beyinlerinin bir yarısını ve aynı anda zıt yöndeki gözlerini kapatarak uyur. Beynin geri kalanı uyanık kalırken öteki göz, yırtıcı hayvanları ve engelleri izler ve su yüzüne çıkıp soluk almayı anımsar. İLE ... )

( 260'a kadar dişleri olabilir. [Dişleri sadece avı kavramaya yarar.][Avlarını bütün olarak yutar.] İLE ... )

( Yunusların derisi su akışını en üst sınıra çıkaracak biçimde iki saatte bir dökülür ve yenilenir. İLE ... )

( Yunusların ses telleri yoktur. [Çıkardıkları dil şaklatması, ıslık, inilti, ciyaklama ve havlamaya benzer seslerin tümü burun kanallarının altıdanki keselerden gelir ve saniyede 1200'ü bulduğu olur.] İLE ... )

( ... İLE Balinaların kemikleri süngerimsidir ve içi yağla doludur. [Bu sayede su üstünde durabilirler.] )

( Yağlı ve saydam bir salgı, gözleri denizin olumsuz etkisinden korur. )

( Gebelik süreleri 330-360 gündür. İLE Gebelik süreleri 330-365 gündür. )

( Doğum anında dişi yunusların yanında başka iki dişi yunus daha bulunur. Bu hayvanlar anne yunusun iki yanında yüzerler. Görevleri doğum anında savunmasız kalan anne yunusu ve yavruyu korumaktır. Doğum sırasında akan kanın kokusuna gelebilecek köpek balıklarına karşı anneyi ve yavruyu bu yardımcı yunuslar korur. )

( MECÂRÎ-İ HEVÂİYE: Balina, yunus, gergedan gibi bazı hayvanların başlarının üst tarafında bulunan bir ya da iki delik. )

( Yunus ile Balina )

( Gözleri açık uyurlar. İLE ... )

( )

( )

( DOLPHIN vs. WHALE )

( DELPHINUS cum BALAENA MISTYCETUS )

( ... con LA BALLENA )


- YUNUS ile ÇİN IRMAK YUNUSU

( ... İLE Yangçe Nehri'nde yaşarlar. )


- YUNUS ile ÇİZGİLİ YUNUS

( ... cum STENELLA COERULEOALBA )


- YUNUS ile DOMUZBALIĞI

( ... İLE Yunusbalığıgillerden, bir memeli türü. )

( ... cum PHOCAENA COMMUNIS )


- YUNUS ile DÖNÜCÜ YUNUS

( ... İLE Her sıçrayış ve dönüşlerinin, farklı anlamları ve iletileri olduğu düşünülmektedir. )


- YUNUS ile FALYANOS

( ... İLE Yunus balığının irisi. )


- YUNUS ile/ve GANJ IRMAĞI YUNUSU

( ... ile Hindistan'da, Ganj Nehri'nde yaşarlar. )

( ... ile Ganj Nehri Yunusu )


- YUNUS ile/ve MEVLÂNÂ

( Bizim Yunus. İLE/VE Hz./Pîr Mevlânâ. )


- YUNUS ile TATLI SU YUNUSU

( ... İLE Bolivya'da, Amazon Nehri'nde ve Çin'de, Yangtze Irmağı'nda yaşarlar.[Baiji Yunusu] )


- Yunusları DİNLE!!!


- YÜREKTEN ile/ve/||/<> YALIN


- YURO/EURO yerine "AVRO"


- YURT ile/ve YUVA


- YURTLUK ile YURTLUK

( Büyük ve zengin köşk, mâlikâne. İLE Bir yerin gelirinin, bir kişiye, sadece ölünceye kadar kullanılması koşuluyla ayrılması yöntemi. )


- YURTTA SULH, CİHANDA SULH ve/||/=/<> BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


- YURTTAŞ ile/ve/||/<> BİREY


- YURTTAŞLIK ile/ve/||/<>/>/< ÖZYÖNETİM


- YURTTAŞLIKTA:
EŞİTLİK ile/ve/||/<> ETKİNLİK


- YÜRÜK ile/ve SENGİN


- YÜRÜME/"YOL ALMA"[GELİŞİM, DEĞİŞİM]:
AYAKKABI İLE değil AKIL İLE!


- YÜRÜMEK:
HIZLI OLSUN İSTERSEK ile/ve/değil/||/<> UZAĞA GİTMEK İSTERSEK

( Yalnız. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Birlikte. )


- YÜRÜMEK:
TOPUĞA BASARAK ile/değil/yerine TABANI BASARAK


- YÜRÜMEK ile/ve BAHTERE[Ar.]/HİRÂM[Fars.]

( ... İLE/VE Salına salına, hoş yürüyüş. )


- YÜRÜMEK ile/ve VOLTA[İt.] (ATMAK)

( ... İLE/VE Bir halatı, bir yere, bir kez dolaştırma ya da babalara, yöntemince sarma. | Zincirin, demire ya da iki zincirin birbirine dolaşması. | Geminin yele karşı gidebilmek için sağa sola zikzak yapması. | [argo] Aşağı-yukarı gidip gelme. )


- YÜRÜMELİ!


- YÜRÜTME ile/ne yazık ki "YÜRÜTME"

( Sürdürme. İLE/NE YAZIK Kİ Çalma. )


- YÜRÜTME ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRME


- YÜRÜTME ile TUTTURMA

( EXECUTION vs. TO FASTEN )


- YÜRÜTMEK ile/ve/||/<> TAKİP ETMEK


- YÜRÜYÜŞ ile HERVELE YÜRÜYÜŞÜ


- YÜRÜYÜŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞLEYİŞ


- YUSUF HEMADANİ ve/<> ARSLAN BABA


- YUSUFÇUK/KIZBÖCEĞİ ile YUSUFÇUK

( Böcek. İLE Kuş. )

( Yusufçuk böceği, yalnızca 24 saat yaşar. )

( Parlak renkli, iri kanatlı ve büyük bir böcek. İLE Dağlık ve ormanlık bölgelerde yaşayan, güvercine benzeyen, ondan daha küçük bir kuş. )

( LIBELLUIA VARIEGATA cum TURTUR AURITUS )


- YUSUFPAŞA ile/ve AKSARAY


- YUSYUVARLAK


- YUTMAK ile ŞOROLOP

( Birdenbire ve hırsla (yutmak). | Yalan. )


- YUTMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YEMEK

( Hayvanlarda. İLE/VE/YERİNE/||/<>/> İnsanda. )


- YUTTURMA ile/değil/yerine/>< TUTTURMA


- YUTUVERMEK/İÇİVERMEK(/"MİDEYE İNDİRMEK/BIRAKMAK/ATMAK") ile/değil/yerine ÇİĞNEMEK


- YUTUVERMEK/İÇİVERMEK ile/değil/yerine YUTMAK/İÇMEK

( Yeterince çiğnemeden/ağızda tutmadan. İLE/DEĞİL/YERİNE Yeterince[uzunca] çiğnedikten/ağızda tuttuktan sonra. )

( ŞÜRB[Ar.]: İçme, içilme. )


- YUVA ile KÖRE[Fars < KÛRE]

( ... İLE Karınca yuvası. | Demirci körüğünün, kömürlerin yandığı bölüme açılan deliği. )


- YUVARLAK YÖNDEÇ(PUSULA) ile "SİLVA" TİPİ YÖNDEÇ(PUSULA)

( Küçük ve yuvarlak. İLE Harita ile birlikte kullanılır. )


- YUVARLAK ile/ve ALTIGEN

( En uygun/ideal şekil. İLE/VE Küreye en yakın şekil. | Belirli/sınırlı bir alanı en iyi ve en az boşluk kalacak biçimde değerlendirmeyi sağlayan şekil. | Arı peteğinin her bir kovuğu. )


- YUVARLAK ile MÜHRE[Fars.]

( ... İLE Her tür yuvarlak şey, küçük top. | Cam boncuk. | Kâğıda yumuşaklık, parlaklık ve düzlük vermek için kullanılan camdan araç. | Bir yıl saklama. | Deniz böceği kabuğu. | Demirci çekici. | Yılanın başında bulunan, taca benzer çıkıntı. )


- YUVARLAK ile YUMRU

( ... İLE Yuvarlak, şişkin şey, kabartı. | Şişkin, kabarık, yuvarlak biçimli. | Sap, kök ya da dallarda bulunan, yedek besin taşıyan şişkinlik. )


- YUVARLAKAĞIZLAR

( Gerçek çenenin yerinde, geniş bir emici ağız bulunan, iskeletleri kemikleşmemiş çok ilkel yapılı hayvanlar. )


- YUVARLAMA ile/ve GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- YUVARÖLÇER

( Özellikle optik camların küresel eğriliğini ölçmeye yarayan aygıt. )


- YÜZ FELCİ ve/||/<> HOUSE-BRACKMANN EVRELEMESİ

( FACIAL NERVE and/||/<> HOUSE-BRACKMANN GRADING SYSTEM )


- YÜZ GİYDİRMEDE[Adli Tıp'ta]:
AMERİKAN MODELİ ile RUS MODELİ ile İNGİLİZ MODELİ ile İSTANBUL MODELİ


- YÜZ KIZARMASI ile YÜZ MORARMASI

( Utanma. İLE Bozulma. )


- YÜZ KIZARMASI ile YÜZ SARARMASI

( Utanma. İLE Korku. )

( Bağın olsun, üzüm olsun, yiyecek yüzün olsun. )

( ... ile RÛY-İ ZERD[: Sararmış, solgun yüz.] )


- YÜZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YOL VERMEK


- YÜZ YÜZE (GÖRÜŞMEK)


- YÜZ-GÖZ (OLMAK)


- YÜZ-GÖZ (OLMAK)

( HERC Ü MERC
SER-Â-PÂ, SER-TE-SER
BERG Ü ŞÂH
ZÂNÛ-BE-ZÂNÛ / ZÂNÛ-BER-ZÂNÛ
ÜFTÂN Ü HÎZÂN
REFTE REFTE
BÂRÂN-DÎDE
BÎ-SER Ü BÛN
ÇÂR-NÂ-ÇÂR, HÂH NÂ HÂH, KÂM-U NÂ-KÂM
ÂVEND )


- YÜZ-GÖZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< SAMİMİ OLMAK


- YÜZ ile/ve/<> GÖVDE(BEDEN)

( FACE vs./and/<> BODY )


- YÜZ ile/ve/||/<> ÇEHRE[Fars.]

( ... İLE/VE/||/<> Yüze bakıldığında göze çarpan tüm örgenler. )


- YÜZ ve/<> EL

( Yüz, kalbin aynasıdır. )

( LİKÂ ve/<> ... )

( DÎDÂR, PEYKER ve/<> ... )


- YÜZ GÖVDE


- YÜZ ile/ve/||/<> GÖZ

( DÎDÂR ile/ve/||/<> DÎDE )

( FACE vs./and/||/<> EYE )


- YÜZ ile/ve/||/<>/> GÖZ ile/ve/||/<>/> DİL ile/ve/||/<>/> SÖZ

( İnsanın süsü. İLE/VE/||/<>/> Yüzün süsü. İLE/VE/||/<>/> Aklın süsü. İLE/VE/||/<>/> Dilin süsü. )


- YÜZ ile/ve/<> YÖN


- YÜZ ile/ve/||/<> YÜREK

( Yüzümüz kime ve kiminle gülüyorsa yüreğimiz de onunladır. )


- YÜZ ile YÜZ

( Doksandokuzdan sonra gelen sayını adı ve bu sayıyı gösteren im. 100 | Kez, kere sözcükleri ile birlikte kullanılarak, yapılan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatı.[Yüz kere söyledi.] İLE Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölümü. | Keskin kenar. | Bir şeyin ön tarafta bulunan bölümü, alnaç, cephe. | Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü. | Yastığa geçirilen kılıf. | Bir şeyin, görünün bölümünde kullanılan kumaş. | Utanma. | Birinin, görülegelen ya da umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüret. | Nedeniyle. | Yan, taraf. | Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin tümü. )


- YÜZBAŞI/BİNBAŞI ile KOLAĞASI

( ... İLE Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan rütbe: )


- YÜZÇEÇ ile GÖĞÜS YÜZGECİ ile SIRT YÜZGECİ ile KARIN YÜZGECİ ile KUYRUK YÜZGECİ ile ANAL YÜZGEÇ

( FIN vs. PECTORAL FIN vs. DORSAL FIN vs. PELVIC FIN vs. CAUDAL/TAIL FIN vs. ANAL FIN vs. )


- YÜZERGEZER/AMFİBİ[Fr. < AMPHIBIE] ile/ve/||/<> AMFİBYUMLAR

( İki yaşamlılar. | Yüzergezer. İLE/VE/|/<> Kurbağa ve semenderleri içine alan iki yaşamlı omurgalılar sınıfı. )


- YÜZEY ile/ve DÜZLEM

( Derinlik varsa. İLE En ve boydan oluşuyorsa. )

( Şeklin parçası olarak yorumlanması ile. İLE/VE Sonsuz. )

( SURFACE vs./and PLANE )


- YÜZEY ile/ve DÜZLEM

( Derinlik varsa. İLE En ve boydan oluşuyorsa. )

( Şeklin parçası olarak yorumlanması ile. İLE/VE Sonsuz. )

( SURFACE vs./and PLANE )


- YÜZEYSEL (ETKİ) ile DERİN (ETKİ)

( Yüzeysel olduklarını bilmek, deneyimlerinize değer kazandırmış olmaz. )

( Su, derinlerden durmaksızın fışkırarak yinelenen derini simgeler. )

( Yetersiz derinlik yani yüzeysel anlayış ya da plânlama, dikkatsizlik, aşırılık ve ihmal konularında tedbirli olun. )

( SUPERFICIAL (EFFECT) vs. DEEP (EFFECT)
Knowing them to be superficial, give no value to your experiences. )


- YÜZEYSEL ile/değil/yerine/>< YETERİNCE


- YÜZGEÇ ile SOLUNGAÇ

( SEBÛH[< SİBH] ile GALSAMA/GALSAME )

( FIN vs. GILL )


- YÜZGEÇ ile YÜZGEÇ

( Balıklarda ve yüzen memelilerde, karın ve göğüste çift, sırt ve kuyrukta tek olarak bulunan, hareketi ve dengeyi sağlayan örgenler. İLE Suda iyi yüzen kişi ya da hayvan. )


- YÜZGEÇAYAKLILAR

( Omurgalı hayvanlardan, memeliler sınıfına giren, morslar ve foklar gibi denizde yaşayan, karada yüzgeçlerini ayak gibi kullanan alttakım. )


- YÜZLEŞME ile KARŞILAŞMA


- YÜZLEŞME ile/ve/değil/yerine TANIŞMA


- YÜZLEŞMEK ile/ve/||/<>/> GERİDE BIRAKMAK


- YÜZME'DE:
KELEBEK ile/ve KURBAĞA


- YÜZME ile KRAVL[İng. < CRAWL]

( ... İLE Dizleri bükmeksizin bacakları hızla hareket ettirerek kulaçla yüzme. )


- YÜZMEDE:
1932 ile 2012

( İlgili videoyu, burayı tıklayarak izleyebilirsiniz... )


- YÜZMEK ve UÇMAK

( İkisinde de her yönde yapılabilecek hareketler çok geniştir. )


- YÜZMELİ!


- YÜZMEYİ ÖĞRENMELİ/BİLMELİ!


- YÜZSÜZLEŞMEK değil/yerine/>< YÜZLEŞMEK

( Ya hatalarımızla yüzleşiriz ya da hatalarımızla yüzsüzleşiriz. )


- YÜZSÜZLÜK = IMPUDENCE[İng., Fr.] = UNVERSCHÄMTHEIT[Alm.] = IMPUDENTIA[Lat.]


- YÜZÜ-GÖZÜ (AÇILMAK)


- YÜZÜK ile HÂTEM[Ar.]

( Halka şeklinde parmağa geçirilen. İLE Mühür, üstü mühürlü yüzük. )

( ENGÜŞTER ile ... )


- YÜZÜK ile YÜKSÜK

( Parmağa geçirilen, genellikle metal halka. | Yüzük oyunu. İLE Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde koruncak. | Köklerin ucunda bulunan ve kökün üretken dokusunu korumaya yarayan oluşum. KALENSÖVE )

( RING vs. THIMBLE )


- YÜZÜMÜZ ve/||/<> ÖZÜMÜZ

( Her neye bakarsak ... VE/||/<> Kimde, ne görürsek ... )


- YÜZÜSTÜ ile YÜZÜSTÜ

( Yüzü yere gelecek biçimde. İLE Başlanmış fakat tamamlanmamış bir durumda. )


- YÜZYIL GEÇİŞİNDE ile/ve/||/<>/> BİNYIL GEÇİŞİNDE


- YÜZYILLARA GÖRE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÖNEMLERE GÖRE


- Yüzyüze KONUŞ!!!



(4/4)




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 252 kez incelenmiş/okunmuştur.